Diyarbakır Hazro

Diyarbakır Hazro

Diyarbakır Hazro ilçesinin en büyük özelliği, felç hastalıklarına iyi geldiği iddia edilen bir ziyaretgahtır.

ULAŞIM

Hazro, Diyarbakır arası uzaklık. 72 km. Hazro, Silvan arası uzaklık: 29 km.

Diyarbakır Hazro

 

TARİHİ

İlçe Asurlular zamanında yörede kurulan “Hataro” adlı Tercil kalesinin ismini almıştır. Tarihi süreç içinde, birçok uygarlık, burada hakimiyet kurmuştur. Cumhuriyet döneminin başlarında küçük bir bucak olan Hazro’da, 1943 yılında Belediye teşkilatı kurulmuş, ardından Haziran 1954 tarihinde ilçe Silvan’dan ayrılarak Diyarbakır iline bağlanmıştır.

Diyarbakır Hazro

 

GENEL

İlçe merkezine Zuğur denen bir boğazdan geçilerek gidilir. Bu boğazın bir tarafından Biler dağı ve diğer tarafında ise Horoz dağı vardır. İlçenin denizden yüksekliği 1030 metredir ve Uzuncaseki dağı eteklerinde kurulmuştur. Güneyi ovalık, kuzeyi ise çok dağlıktır. Yükseklik nedeniyle, çevresindeki diğer yerleşimlere göre daha fazla yağış alır ve daha serindir, kışlar daha çok kar yağışı görülür.

Diyarbakır Hazro

 

TERCİL BEYLİĞİ

Tercil, Hazro’nun 5 km güneydoğusunda bulunmaktadır. Halen harap bir durumdadır. Bugünkü Hazro Beyleri, Tercil beylerinin soyundan gelmedir.

Bu beyliğin kurucusu Zırkanlı Şeyh Hasan oğlu Seyyid Hüseyin’dir.

Seyyid Hüseyin Emir Artuk’un kızı ile evlenmiş ve kendisine Tercil ve yöresinin yönetimi verilmiştir. Seyyid Hüseyin ölünce, yerine oğlu Ömer Bey geçti. Kendisi Uzun Hasan’la çağdaştı. Onun güven ve sevgisini kazanmış bir Bey’di. Uzun Hasan, Ömer Bey’in kızı ile evlendi. Bu karısından Zeynel adlı oğlu oldu. Zeynel, gelişip büyüyünce, Mirani ve Nuşat yöreleri de Tercil’e bağlanarak yönetimi kendisine verildi. Ömer Bey’de Bitlis ilinin vali ve muhafızlığına atandı. Ömer Bey ölünce, yerine oğlu Budak Bey geçti. Uzun Hasan’dan sonra Akkoyunlu hükümdarı olan Sultan Yakub döneminde de bu görevini sürdürdü. Tercil ve buraya bağlı yerlerin yönetimi de kendisine bağlandı. Budak Bey 43 sene yaşadı. 1506 yılında ölünce yönetimi oğlu Ahmet Bey aldı. Şah İsmail, 1508 yılında Diyarbekir bölgesini istila ederken yapılan savaşlardan birinde şehit oldu. Yerine kardeşi Ali Bey, onun da ölümüyle yerine diğer kardeşi Şemsi Bey geçti. Çaldıran Savaşından sonra Safeviler’le yapılan savaşlara katıldı. Osmanlı birliğine katılmak isteyenler arasında Şemsi Bey’de vardı. Yavuz Sultan Selim, Tercil kalesinin yönetimini bir fermanla yine kendisine verdi. Ölünce, yerine oğlu Haydar Bey geçti.

Diyarbakır Hazro

 

GEZİLECEK YERLER

Diyarbakır Hazro Ulu Cami-Cami-i Kebir

 

ULU CAMİ-CAMİ-İ KEBİR

Şehirdeki en önemli tarihi eser olan Ulus Cami, ilçe merkezinde, hakim bir tepe üzerinde, Cami Mahallesi, Fevzi Çakmak caddesindedir. Büyük cami olarak da isimlendirilir.

Kitabesi bulunmadığından ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmez.

Ancak Osmanlılara bağlı Çermik Beyleri tarafından 16’ncı yüzyılda (1517) inşa edilen Çermik Şah Ali Bey camii ve Meyafarikin Beyleri tarafından 16’ncı (1561-1575) yüzyılda yapılan Silvan Kara Behlül Bey Camii ile aynı plan şemasında yapılmıştır.

Ulu cami: 1927-1930, 1947-1950 ve 1962 yıllarında çeşitli eklemeler yapılmış, yapının minaresi ilave edilen mekanların içinde kalmıştır.

Genel olarak eser, yerel ihtiyaçtan doğan zaruretten dolayı inşa edilmiş olup kullanım fonksiyonu ön plana çıkmıştır. Taş malzemeden yapılan eserin süslemeleri dikkat çekicidir.

Süslemeler kabartma tekniğinde yapılan taş süslemeler olup, geometrik ve bitkisel karakterlidir. Bunun yanında, mukarnas süslemelere yer verilmiştir. Ulu Caminin Tercil Beyliği yönetim merkezi olan Tercil’de değil de o günkü şartlarda bir köy konumunda olan Hazro’da inşa edilmesi dikkat çeker. Eser, itinalı taş işçiliği ve üzerindeki süslemelerle Tercil Beyliğinin sosyo-ekonomik, siyasi ve sanatsal gücünü göstermesi bakımından önemlidir.

Diyarbakır Hazro Ulu Cami-Cami-i Kebir

 

Mimari özellikleri

Kale planlı ve tek kubbelidir.

Sonradan, çeşitli yönlerine yapılan ilavelerle genişletilmiş ise de mimari özelliğini ve asli hüviyetini kısmen yitirmiş durumdadır.

İnşa edildiği arazinin eğiminden yararlanılarak, batı kanadı iki katlı yapılmıştır. Kuzey cephesinde yer alan girişten, helaların ve küçük mekanın bulunduğu alt kata varılmaktadır. Girişin solunda bulunan merdivenden üst kattaki revaka çıkılmakta, buradaki bir kapıdan da genişletilmiş cami harimine girilmektedir.

Günümüzdeki durumu ile cami harimi, ortada kubbe ile örtülü bir mekan, doğu ve batı tonozlarla örtülü mekanlar, kuzeyde ise doğu-batı istikametinde uzanan tonozlu bir mekandan ibarettir. Kubbeli mekanı çevreleyen bu tonozlu mekanların tamamı sonradan ilave edilmiştir. Kubbeli mekanın  dış duvarları kesme taşlarla örtülmüştür.

Taç kapı, kuzey duvarının ortasında olup iri mukarnaslardan bir çerçeve içine alınmıştır. Giriş kapısı ve mihrap nişi mukarnas ve geometrik bezemelerle görkemli bir görünüştedir. Kırık kemerli giriş aralığının dış köşelerinde iki gömme sütuncuk bulunur. Caminin minaresi, kubbeli mekanın kuzeybatı köşesindedir. Minare kaidesi üzerindeki bezemeler, taş işçiliğinin güzel bir örneğini oluşturur. Minareye basık kemerle örtülü bir kapıdan girilir.

Caminin son onarımı, 1974 yılında yapılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

Diyarbakır Hazro Tercil Kalesi

 

TERCİL KALESİ

İlçenin 5 km kadar batısında, çok yüksek olmayan bir tepe üzerindedir.  

 Osmanlı döneminde Tercil Beyleri tarafından yaptırılmış ve aktif olarak kullanılmıştır. Daha sonra bu beylik Osmanlıya karşı isyan edince, kalede de isyan çıkmış ve isyanda kale zarar görmüştür. Kale günümüzde yıkık ve harabe halindedir.

Diyarbakır Hazro Meyrani-Mirani (Ülgen) Köyü Türbesi

 

MEYRANİ-MİRANİ (ÜLGEN) KÖYÜ TÜRBESİ

İlçeye bağlı Meyrani (Ülgen) köyünde Şeyh Osman Zerraki’nin medfün olduğu bir türbe bulunmaktadır.

Diyarbakır Hazro Meyrani-Mirani (Ülgen) Köyü Türbesi

Rivayete göre: Şeyh Hasan Zerraki, 1270 yılında Bağdat ve ardından Mardin’e geçmiş, oradan da Diyarbakır ve Hazro ilçesine kadar gelmiştir. Ancak burada Vali tarafından cezalandırılıp zindana atılır. Vali ve yakınında bulunanların zindanda olduklarını bildikleri Şeyh Hasan Zerraki, bir gün namaz vaktinde Vali ile birlikte secdeye durması üzerine vali, kendisinin zindanda olduğunu, kimin zindandan çıkardığını sorar. Zerraki, Allah’ın yardımı ile hücresine giren güneş ışığıyla dışarı çıktığını söyler. Ardından, beyin hastası olan bir kızı iyileştirmesinin ardından Zerraki, itibarına ve özgürlüğüne kavuşur. Yaşamı boyunca sürekli ibadet eden Zerraki, hayatını kaybedince Mirani (Meyrani) köyüne gömülür. Kabir ziyaretinin ardından felçli kişilerin hastalığının geçtiği yönündeki rivayetler üzerine, buraya özellikle felç geçiren hastalar yoğun olarak gelirler. Yani, Perşembe günü burayı ziyaret eden felçli hastaların iyileştikleri iddia ediliyor. Zerkaki’nin torunun torunu Abdulrezak Ok, dedesinin mezar yerini tamir ettirir, yakınlarına da cami yaptırır.

Diyarbakır Hazro Meyrani-Mirani (Ülgen) Köyü Türbesi

 

Başka bir iddia

Evet, yukarıda yazdıklarım tamam, ama Meyrani köyündeki türbede kimin gömülü olduğuna ait başkaca bir iddia da var.

Burada: Şeyh Hasan-ı Zerraki’nin 15’nci göbekten torunu olan Şeyh Seyyid Osman Zerraki’nin gömülü olduğu iddia ediliyor. Çünkü Şeyh Seyyid Hasan Zerraki’nin: Lice ilçesi Dibek köyünde, iki oğlu Seyyid Hüseyin ve Seyyid Nasır Gazi ile birlikte yan yana türbeleri bulunuyor. Şeyh Osman, 1785 yılında Lice-Atak’ta doğmuş, 1877 yılında Ülgen köyünde vefat etmiş, ancak buraya defnedilmiştir. Sonuç, yapılan en son araştırma ve incelemelere göre, burada Şeyh Osman türbesinin bulunduğu anlaşılmıştır.

Diyarbakır şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.