Kayseri Pınarbaşı

pınarbaşı.melikgazi türbesi.1
Kayseri Pınarbaşı

Bir zamanlar; Selçuklular döneminde, Anadolu’nun en büyük pazarı yani bir anlamda fuarı burada kurulurmuş. Bu açıdan: yani ticarete yatkın insanların bir arada ve burada yaşaması; günümüzde, yöre insanının ticarete yatkınlığının geçmişle bağlantısının kurulması bakımından ilginç.

PINARBAŞININ TARİHİ ÖNEMİ

MÖ.1300 yıllarında: efsanevi Ariaratia devleti: Anadolu’nun idari, ticari ve kültürel merkezlerinin başında gösteriliyordu. Evet, bu Ariaratia krallığının başkenti ise: bugünkü Pınarbaşı’nın bulunduğu bölgede kurulmuştu.

Şöyle ki: Caussos (Göksu) ve Sebastia (Sivas) yolu üzerinde, içinden Tsamanthos (Samandos-Zamantı) Çayı geçen, sulak ve ormanlık bir yer.

Ariaratia krallığı zamanında, yörede, çok büyük bir refah ve mutluluk dönemi hüküm sürer. Ayrıca: bölge kalkınır. Bunun sonucunda: büyük bir baraj yapılır. Bu barajın: bugün, Karakuyu köyü yakınlarında bulunduğu bilinmektedir. Günümüzde: ilçede, “Bağlama” denilen bölgede (Yatılı Bölge Okulunun hemen yanında) bu barajın kalıntılarını görmek mümkün.

Anlatılanlara göre: bugün, ilçenin bulunduğu yer: o zamanlar: sular altında imiş. Bu sularda: insanlar sandal gezintileri yaparlarmış. Halk ise: günümüzdeki: Çukuryurt, Tepemahalle, Beştepeler mevkilerinde otururlarmış.

pınarbaşı.melikgazi türbesi.3
Kayseri Pınarbaşı Melikgazi Türbesi

MELİKGAZİ TÜRBESİ

Pınarbaşı ilçesinin, Pazarören yakınlarındaki Melikgazi köyündedir. Kayseri’ye 91 km. uzaklıktadır.

Danişmentlilerden; Emir Melik Gazi ‘ye (1104-1134) aittir. Tamamen: ince tuğlalarla yapılmış türbenin alt kısmında; içerisinde Melik Gazinin ki de bulunan: 7 adet mumyalı ceset var.

Ama, bunlar Mısır’da olanlar gibi değil, yani doğal yollardan oluşmuş mumyalar ve bilimsel izahı mümkün değil. Büyük ihtimalle: doğanın şartları, bunu yaratmış. 1134 yılında: Malatya’da ölen Emir Melik Gazinin mumyalı cesedi: sağlığında Pazarören yakınlarında yaptırdığı türbesine taşınmıştır.

Malatya yolunun 84. km. den sonra Melikgazi Köyünde bulunan türbe; altta cesetlik odası ve üstte sandukası olmak üzere, iki kattan oluşan, kare planlı, tuğladan yapılmış bir türbedir.

pınarbaşı.melikgazi türbesi.2
Kayseri Pınarbaşı Melikgazi Türbesi

Türbenin bütün dış yüzeyi: zengin tuğla dekorasyonu ile kaplanmıştır. Burada: birbirinden farklı geometrik motifler, baklava ve zikzak şekilleri, iç içe geçerek bütün yüzeyi kaplamıştır.

Son derece itinalı bir işçilikle duvarlar bezenmiştir. Bunun yanı sıra, türbenin dört cephesine, birer mazgal penceresi açılmıştır. Bu mazgal pencerelerinin bulunduğu cepheler, dikdörtgen çerçeve içerisinde, sivri kemerli, kabartma silmelerle bölümlere ayrılmıştır.

Evet, bu türbe, mimarisi ile, bölgedeki tek örnektir. Sivas’taki Keykavus I. türbesiyle yakın benzerlik göstermektedir.

pınarbaşı.pazarören.1
Kayseri Pınarbaşı Yabunlu Pazarı (Pazarören)

YABUNLU PAZARI (PAZARÖREN)

Söylenenlere göre: Selçukluların bu bölgede egemenlik kurdukları dönemlerde: her yıl, Anadolu’da çok büyük bir Pazar yeri kuruluyormuş. Günümüzdeki: uluslararası fuarlara benzeyen bu Pazar: yalnızca İslam aleminin değil, çevre diyarlardan gelen yabancıların da büyük ilgi odağı oluyormuş.

Yabunlu Pazarı hakkında, Zekeriya b. Muhammed el-Kazvini (doğumu bilinmiyor, ölümü: 1283); Asarül-Bilad adlı eserinde şöyle demektedir.” Anadolu’da her yıl, baharın başında, 40 gün süren bir Pazar kurulur.

Bu pazara: Yabunlu denilir. Bu pazara: uzak yerlerden, doğu, batı, güney ve kuzeyden insanlar gelir. Tacirler: bu pazara katılmak için, pek büyük gayret sarf ederler. Doğu tacirlerinin mallarını, batı tacirleri alırlar. Batılılarınkini ise, doğulu tacirler alırlar. Kuzeyden gelenlerin mallarını güneyli tüccarlar, güneylilerinkini ise kuzeyliler satın alırlar.

Bazen öyle oluyormuş ki: Çine giden bir kervan, Çin’den gelen bir kervanı, bu kavşak yerinde buluyor, böylece her ikisi de, buluştukları yerde alışverişlerini bitirip, tekrar memleketlerine dönebiliyorlarmış. Yol sıkıntısını ortadan kaldıran bu karşılaşma, zamanla düzenli bir panayıra dönüşmüş.

İşte: Yabunlu pazarı, bu ihtiyaçtan doğmuş. Yabancılar pazarı anlamına gelen bu Pazar: Mayıs ve haziran ayları arasında kurulup, yukarıda da söylediğim gibi tam 40 gün devam ediyormuş.

Bu pazarda: Türk ve Rum köleleri ve cariyeleri bulunur. Güzel atlar ve katırlar da satılır. Ayrıca: atlas ve diğer kumaşlardan yapılmış elbiseler, kunduz, deniz köpeği kürkleri satılıp alınır. Yabunlu’da: kusurlu malların, kusurları hayret verici bir şekilde gizlenerek satışa sunulur.

Bu pazarın geleneklerinden biri de şudur: satın alınan bir mal asla geri verilmez. Anlatıldığına göre: tacirlerden biri, yüksek bir fiyatla yakışıklı bir Memlük (delikanlı veya çocuk yaşta köle) satın almış. Tacir: satıcı uzaklaştıktan sonra, kölenin güzel bir kız olduğunu görmüş.

Evet; sonuçta ise”, bu büyük pazarın faaliyetlerinin Moğolların bölgedeki hakimiyeti sırasında, 13’ncü yüzyılın sonlarında veya 14’ncü yüzyılın başlarında bittiğini” yazar.

Mevlana da: Yabunlu Pazarından söz eder. Şöyle ki “ orada kusurlu, sahte ve kalp emtia bulunduğu için, incilere benzer çok kıymetli ve kazanç getiren emtia da görülür. Akıllı ve tecrübeli tacirler, Yabunlu’da gerçek ve kusurlu emtiayı birbirinden ayırt ederler. Bu tacirler için Yabunlu bir kazanç yeridir.” der.

Evet: Selçukluların bu Pazar yerini burada kurmalarının sebepleri ise şunlardır: Zamantı ırmağının yakınlarda oluşu, su problemini ortadan kaldırır, Uzun yayla otlaklarının içinde olması, gelen tüccarların hayvanlarının beslenme sıkıntısını ortadan kaldırır, rakımın 1535 metre olması Mayıs ve Haziran gibi, yılın en sıcak aylarına rastlayan bir zamanda, aşırı sıcakların engellenmesi ve son olarak Zamantı Kalesinin varlığı ile, bu bölgede devletin tam himayesinin sağlanmış olması.

Yabunlu pazarının, günümüzde yerini tespit etmek mümkün değil. Bu büyük pazarın, büyük olasılıkla, Pınarbaşı kazası Pazarören mevkiinde bulunduğu tahmin ediliyor. Pazaryeri: Kayseri-Malatya kara yolu üzerinde, Kayseri’ye 65 km. ve Pınarbaşı’na 22 km. uzaklıktadır.

Kayseri tanıtımı.

Tomarza tanıtımı.

Felahiye tanıtımı.

Yahyalı tanıtımı.

 

Kastamonu Pınarbaşı

Kastamonu Pınarbaşı

Pınarbaşı, Kastamonu arası uzaklık: 97 km. Pınarbaşı, Azdavay arası uzaklık: 23 km. Pınarbaşı, Amasra arası uzaklık: 110 km. Pınarbaşı, Eflani arası uzaklık: 27 km. Pınarbaşı, İstanbul arası uzaklık: 520 km. Pınarbaşı, Ankara arası uzaklık: 315 km. Pınarbaşı, Karabük arası uzaklık: 75 km. Pınarbaşı, Bartın arası uzaklık: 90 km.

TARİHİ

Çamkışla köyü ve Çalkaya köyü, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli yerleşim yeri olarak biliniyorlar. 1461 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1987 yılında ilçe olur.

Kastamonu Pınarbaşı

GENEL

İlçe dağlık ve engebeli bir araziye sahiptir. Yerleşim alanı: dağlar arasında kala vadiler, küçük plato düzlükleri ve Zarı çayının vadi tabanında bulunur. Yörenin rakımı ortalama 650 metredir. Yörenin önemli akarsuyu Zarı çayıdır.

Bu çay, Çavuş köyünden doğar ve güneyden kuzeye akarak Ilıca köyünde Devrekani çayı ile birleşir. Bölgede Karadeniz iklimi hakimdir. Kışlar uzun ve soğuk, yazlar ise kısa ve sıcak geçer.Yöre orman bakımından oldukça zengindir, topraklarının yüzde 65 bölümü ormanlarla kaplıdır.

Önemli bir özellik daha var. İlçenin derinliklerinde, bol miktarda taşkömürü bulunduğu bilinmektedir. Yani gelecek dönemlerde 2’nci bir Karaelmas bölgesi olacaktır.

PINAR BEBEK

Yörede Pınarbaşı yerel kıyafetleri giydirilerek satışa sunulmuş Pınar Bebekler yoğun ilgi çekmektedir. 2001 yılından itibaren yapılmaya başlanan bebekler, ilçede birçok evde kadınlar tarafından yapılmaktadır.

Kastamonu Pınarbaşı

GEZİLECEK YERLER

Kastamonu Pınarbaşı Horma Kanyonu-Anbar Gölü

HORMA KANYONU (ANBAR GÖLÜ)

İlçe merkezine 5 km uzaklıkta, Zara çayı üzerindedir. Suyun taştaki kireçleri aşındırmasıyla oluşmuştur. Kanyonda derin kazanlar şeklinde çukurlar bulunur. Burada: eski dönemlerde yaşayan insanlar, muhtemelen kayaları oyarak su kanalı açmış, bu kanallarda su ile çalışan un değirmenleri yapmışlardır.

Horma kanyonuna Meydandüzü diye bilinen havzadan girilir ve Ayıderesi’ne doğru Ilıca şelalesinde son bulur. Kanyonun bir ucundan diğer ucuna kadar olan 3 kilometrelik mesafede, vidalarla kayalara çivilenen ahşap platform vardır ve bunun üzerinde kanyon gezilebilir.

Kastamonu Pınarbaşı Horma Kanyonu-Anbar Gölü

Bu ahşap yol, kanyonun tabanından 50-60 metre yüksekliğe ulaştığı için, zaman zaman heyecan verici etapları geçmek gerekiyor. (Ahşap yolu daha güvenilir hale getirmek için çalışmalar sürdürülüyormuş çünkü bir sezonda burayı ziyaret eden kişi sayısının 60 bin civarında olduğunu öğrendim.)

Kastamonu Pınarbaşı Ilıca Şelalesi

ILICA ŞELALESİ

İlçe merkezine 12 km uzaklıktaki Ilıca köyündedir. Köyden buraya ulaşmak için, yarım saatlik bir patika yolda yürümek gerekir. Şelalenin büyüklüğü 10 metredir. Döküldüğü yerde bir doğal havuz oluşmuştur. Şelalenin en büyük özelliği: bu havuzun çevresinde çok sayıda ağaç ve bitki örtüsü bulunmasıdır. Şelalenin üst kısımlarında ise, yıllardır akan suyun kayaları aşındırması sonucu, kayalarda oluşan çukurlar ve oyuklar görülür, bunlar oldukça güzeldir.

 

ILICA HAMAMI

Aynı köy içindeki bu hamam, Bizanslılardan kalmadır. Hamam yapısı, yontma taştan yapılmıştır. Genişliği 2 metre, uzunluğu 3.5 metre ve yüksekliği 1.80 metredir. Kubbe şeklindedir. Hamamın yaz ve kış, su sıcaklığı sabit 23 derecedir. Hamamın yan taraflarında, insanların yıkanmaları için sabunluklar ve oymalar vardır.

Kastamonu Pınarbaşı Çamkışla Köyü

ÇAMKIŞLA KÖYÜ

Köyün eski ismi Erkemle’dir. İlçe merkezine 22 km uzaklıktadır. Burası Roma ve Bizans döneminde önemli ve kalabalık bir yerleşim yeridir. Peki günümüzde burada bu konuda kalıntılar var mıdır? Hayır bilmiyorum, bu konuda bilgisi olanların yorum bırakmaları rica olunur.

Kastamonu Pınarbaşı Valla-Varla Kanyonu

 

VALLA-VARLA KANYONU

Kanyon Muratbaşı köyündedir. İlçe merkezine 26 km uzaklıktadır. Muratbaşı Valla Mahallesine kadar araçla gidilir, sonrasında ise kanyona ulaşmak için 1.5 km lik stabilize yolda yürümek gerekir.

Kastamonu Pınarbaşı Valla-Varla Kanyonu

Vahşi cennet olarak tanınır. Dünyaca ünlüdür. Dünyanın en derin 2’nci kanyonudur. (Birinci, Amerika Arizona’dadır. )

Kanyon: Devrekani çayı ile Kanlıçay’ın birleştiği yerde başlar. Cide istikametinde 12 km uzunluğundadır. Yan duvar kayaların yüksekliği 800 ile 1200 metre arasında değişmektedir. Kanyonda bulunan sarp kayalıklarda kartal, akbaba, doğan, atmaca gibi yırtıcı kuşların yuvaları bulunur. Yine burada yabani av hayvanları da barınmaktadır.

Kastamonu Pınarbaşı Valla-Varla Kanyonu

Evet, yukarıda da belirttiğim gibi burası tam bir vahşi cennettir. Bu tanım, 1994 yılında İstanbul Üniversitesi öğrencisi 4 genç tarafından buraya verilmiştir. Çünkü kendileri kanyona girdikten sonra kaybolmuş ve 14 gün sonra Cide yöresinden çıkmışlardır.

Kastamonu Pınarbaşı Valla-Varla Kanyonu

Yine, buraya giren dağcılardan birisi kaybolmuş, cesedi bulunamamıştır. Sonuç olarak, kanyon oldukça tehlikelidir, kanyonun teçhizatsız ve rehbersiz geçilmesi mümkün değildir.

Ancak kanyona girmeseniz de, kanyon girişinde bulunan Bakacak kayası üzerine çıktığınızda muhteşem bir manzara izleyebilirsiniz.
Kastamonu Pınarbaşı Valla-Varla Kanyonu

Dağın zirvesine çıkan bu merdivenler, sanki sizi gökyüzüne çıkarıyor gibidir. Kanyonun girişine Muratbaşı köyüne 3 katlı seyir terası yapılmıştır.

Kastamonu Pınarbaşı Valla-Varla Kanyonu

Pınarbaşı ve Azdavay’dan gelen Devrekani çayı ve Kanlı çayı görebilirsiniz. Hatta buradan yani seyir terasından Valla kanyonunu bile görmek mümkündür. Seyir terası ile ilgili son bir not, seyir terasının ziyaretçilerin adrenalin yaşamaları için gevşek yapıldığı söyleniyor.

Kastamonu Pınarbaşı Valla-Varla Kanyonu

Bu her iki çay da birleştikten sonra kayaların arasından kıvrılarak Cide istikametine akarlar.

Kastamonu Pınarbaşı Ilgar ini mağarası

ILGARİNİ MAĞARASI

İlçe merkezine 35 km uzaklıkta Sümenler köyünde Kaz Mahallesi Top Meydanı mevkiindedir.

Mağaraya ulaşmak için, buradan sonra kayalık orman içi patika yoldan yaklaşık 2 saatlik bir yürüyüş gereklidir. Ancak ahşap yürüyüş yolu yapılmıştır. Zorlu yürüyüş yolu boyunca 9500 vida çakılmış, ahşap malzemelerin sabitlenmesi için 300 kilo çivi kullanılmıştır.

Parkur 2.5 kilometredir. Bu 2.5 kilometrelik yürüyüş yolunda ilk olarak Mantar mağarası ve sonra Ejder çukuru ve son olarak Ilgarini mağarası bulunmaktadır.

Ilgarini mağarası: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve FAO tarafından, Ilgarini mağarası, dünyanın 4’ncü büyük mağarası seçilmiştir.

Mağara girişinde, Bizans döneminden kaldığı tahmin edilen bir yerleşim kalıntısı vardır.

Mağaraya girildiğinde, yol ikiye ayrılır.

Sağ bölümdeki yol: bu yolun devamında bir su sarnıcı vardır. Ayrıca, odalar ve sarkıtlar bulunur. Bu sarkıtlar nedeniyle, buraya “Avizeli Salon” denir.

Sol bölümdeki yol: bu yolun devamında, yol ağızdan itibaren 250 metre derinliğe kadar iner. Buraya inen yol: taştan örülmüştür ve birçok viraj bulunur. Aşağıda küçük bir düzlük vardır. Bu düzlükte kilise kalıntısı ve 7 tane mezar görülür.

Bu bölümde, yapılan incelemelere göre, MÖ 2000 yıllarında burada insan yaşamına ait izler bulunmuştur.

Ancak bu bölümdeki yolun devamını gitmek normal şartlarda mümkün değildir. Teknik ekipman gerekir.

Sonuç olarak, mağaranın gezilebilen bölümlerinin toplam uzunluğu 850 metreyi bulur.

MANTAR MAĞARASI

İlçe merkezine bağlı Sümenler köyün yakınlarında, ormanlık arazidedir. Köy merkezine 500 metre uzaklıktadır. İlçe merkezine 35 km uzaklıktadır.

Kastamonu Pınarbaşı Mantar Mağarası

Mağaraya bu ismin verilmesinin sebebi: mağara girişinden sonra 30 metre içeride 4 metre yüksekliğinde bir kalker kütlesi bulunması ve bu kütlenin manzara benzemesidir.

EJDER ÇUKURU

Ilgarini mağarasına 1 km uzaklıktadır. Ejder çukurunun genişliği 12-15 metre arasındadır. Mağaranın derinliği 385 metredir. Mağaraya girilmiyor, ancak bir dönem profesyonel dağcıların mağaraya girdiği ve çukurun içinde eskiden yapılmış olan merdiven kalıntılarına rastladıkları bilinmektedir. Manzara izlenmek için ahşaptan seyir terası yapılmıştır.

Kastamonu Şenpazar hakkındaki gezi yazım için  Şenpazar