Eskişehir Han

Eskişehir Han


Han ilçesi, ismini: Sultan IV. Murat’ın vezirlerinden Hüsrev Paşa’nın, burada yaptırdığı külliyenin bir parçası olan “Menzil Han” dan almıştır. Yani, Osmanlı döneminde oldukça yoğun bir güzergah üzerinde bulunan ilçe, günümüzde, şehirlerarasındaki karayolu bağlantılarının farklı yerlerden geçmesi nedeniyle, eski önemini kaybetmiştir.

Ama yine de, burada, özellikle tarih meraklılarını muhteşem güzellikler bekliyor. Frig dönemine ait: gerek Frig vadisi ve gerekse Midas Yazılı Kaya anıtı, ülkemiz topraklarında, mutlaka görülmesi gereken antik döneme ait günümüze ulaşabilen kalıntıların başında gelmektedir.

Mutlaka ve mutlaka, zaman ayırın ve Midas Yazılı Kaya anıtını görün. Çünkü, bir zamanlar, büyük bir uygarlığın temsilcileri, bu anıta tapmışlar. Günümüzde ise, anıt, üzerinde bulunan büyük çatlaklar ile, zamana direniyor. Ama tedbir alınmasa, yakın bir gelecekte, anıtın üstünden büyük bir parçanın koparak düşeceği ve yok olacağı kesindir.

Eskişehir Han

ULAŞIM

Eskişehir il merkezi ile, Han ilçesi arasında doğrudan toplu ulaşım mümkün değildir. Eskişehir il merkezinden, Çifteler ilçesine gelen otobüsler ile, oradan garajdan minibüsler ile, Han ilçesine gelinebilmektedir.

Han ilçesi ile, bağlı bulunduğu Eskişehir ili arasındaki uzaklık: 105 km. dir. Özellikle, yazılı kaya anıtı ve Frig vadisi gibi bölgelere ulaşmak istediğinizde, Eskişehir-Afyonkarahisar kara yolunun üzerinden, iç kesimlere sapmanız gerekiyor.

Eskişehir Han

TARİHİ

İlçe, tarih boyunca, yoğun bir yerleşime tabii olmuştur. Bu bağlamda: Yazılıkaya-Midas kenti, başkaca birçok Frig eseri, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemi eseri görülmektedir.
Osmanlı döneminde, IV. Murat döneminde: Vezir-i Azam Hüsrev Paşa: Bağdat seferine giderken, buradan geçmiş ve bölgenin önemine binaen, buraya bir kervansaray, cami, çeşme ve hamam yaptırmıştır. Bu nedenle, yöreye: Han-ı Hüsrevpaşa ismi verilmiş ve ilçe adını, bu “Han” dan almıştır.

Biraz önce sözünü ettiğim gibi, özellikle Osmanlı döneminde, yörenin kervan yolu: Eskişehir, Seyitgazi ve buradan geçmektedir.
Bu arada, ilçenin en büyük özelliği, uzun yıllar boyunca, Afyonkarahisar ilinin bir ilçesi olarak bulunmuş olmasıdır. 1963 yılında, Hüsrev Paşa köyü olarak bilinen yöre, bu yıl, Afyon-Emirdağ ilçesine bağlı iken, buradan ayrılarak, Eskişehir-Çifteler ilçesine bağlanmıştır. 1967 yılında kasaba olan yerleşim de daha sonra Belediye teşkilatı kurulmuştur. 1990 yılında “Han” adını alan yerleşim yeri, 11 köyün bağlantısı ile, ilçe statüsüne kavuşmuştur.

Eskişehir Han

GENEL

İlçe, Eskişehir ilinin en küçük ilçelerinden birisidir. Çünkü, yöreden dışarıya büyük göçler yaşanmıştır. Bunun sonucunda, buranın insanının büyük bölümü, günümüzde İstanbul ve Eskişehir illerinde yaşamaktadırlar.

Yörenin deniz seviyesinden yüksekliği: 1245 ile 1270 metre arasındadır. Yüzey şekilleri, doğudan batıya doğru yükselmektedir. Rakımın yüksek olması nedeniyle, iklim şartları da etkilenir ve özellikle, kış ayları sert ve uzun geçer. Kuzey rüzgarları etkilidir ve bu yüzden, yollarda, buzlanma nedeniyle, uzun süreli kapanmalar görülebilir. Yani, doğan don olaylarına rastlanabilmektedir.

Güney, batı ve kuzeybatı bölümlerde, ormanlık alanlar görülür. Ormanlar, ilçe topraklarının, yaklaşık yüzde 43 lük bölümünü kapsar. Ancak, bu ormanların büyük bölümünün, tarihi süreç içinde tahrip edildiği bilinmektedir. Bu ormanlık bölümlerde: özellikle kuşburnu ağaçlarının yoğunluğu dikkat çeker. İlçenin hemen her yerinde görülen kuşburnu, ekonomik yönden yöre insanına gelir getirmektedir. Yine, ormanlık alanlardaki “ahlat” ağaçları, ilgilenenlerin dikkatini çeker.

Yöre insanının ekonomik etkinliklerinin başında, tarım ve hayvancılık gelmektedir.

GÖRÜLECEK YERLER

HÜSREV PAŞA CAMİSİ

Yapının isminin Hüsrev Paşa değil, Rüstem Paşa olduğuna inanılmaktadır. Selçuklu dönemi yapısıdır. Yapı: bir kilise kalıntısı üzerine inşa edilmiştir. Özellikle, kubbe görüntüsü, Osmanlı mimarisinden ziyade, Selçuklu mimarisini yansıtmaktadır.

HÜSREV PAŞA KÜLLİYESİ

Burada, Osmanlının yakın dönemine ait, 17’nci yüzyılda inşa edilmiş bir han, cami ve hamam bulunuyor.
Yapılar: Sultan IV. Murat’ın vezirlerinden Hüsrev Paşa tarafından yaptırılarak, 1631 yılında hizmete açılmıştır.
Külliye: Osmanlı döneminde, devletin doğudaki topraklarını, merkeze bağlayan üç ana yol ağının üzerinde bulunması nedeniyle, önem kazanmaktadır.

Eskişehir Han Antik Yer Altı Şehri
Eskişehir Han Antik Yer Altı Şehri

     

HAN ANTİK YER ALTI ŞEHRİ

İlçe merkezinin güneydoğusundadır.
Burada, 1992 yılında, Eskişehir Müzesi görevlileri tarafından, resmi arkeolojik kazı çalışmaları yapılmıştır.
Bu yer altı yerleşimi: doğal kayalar oyularak yapılmıştır. Yeraltında yapılan bu kat kat mekanlarda; mekanları birbirine bağlayan koridorlar bulunmaktadır. Ayrıca: kuzey yönünden bir temiz su kanalı yer altı yerleşimine bağlanmaktadır.

Yer altı yerleşiminde: oyularak yapılmış gömü ve mezar yerleri de bulunmuştur. 1992 yılında yapılan kazı çalışmalarında temizlenen bu mezar yerleri: güneydoğu bölümünde, 3 odadan oluşmaktadır. Odalarda: sandukalar görülmektedir. Oda duvarlarının üzerinde ve tavanlarında rozet, baklava dilimi, yaprak, fiyonk ve fırıldak motifleri bulunmaktadır.

Bu alan: antik yer altı yerleşiminin mezarlık yani nekropol alanı olarak kullanılmıştır ve burada, kayaya oyulmuş, tekli ve oda tipinde, 100 civarında mezar tespit edilmiştir. Bu mezar alanlarından ele geçen buluntular, buraların, MÖ.1’nci yüzyıldan, MS.6’ncı yüzyıla kadar kullanıldığını göstermektedir.

Bunlar: bölgedeki nadir örnekler olması nedeniyle önemlidir.
Evet, 2004 yılından bu yana, bu yer altı şehrinde, resmi arkeolojik kazı çalışmaları sürdürülmektedir. Burayı ziyaret ederek: kayalara oyulmuş, yer altı galerinde gezebilirsiniz.

Karmaşık bir yapı sergileyen, bu yer altı galerilerinde, çok sayıda tahıl ambarı görülür. Çünkü: bunlar, uzun süreli ve güçlü düşman tehditlerinden korunmak için yapılmıştır. Çünkü: 7’nci yüzyıldan itibaren Anadolu bölgesinde sürekli artan Arap akınları, yörede yaşayan insanların korunmak için çeşitli yöntemler geliştirmelerine neden olmuştur.

Eskişehir Han Yazılıkaya Antik Şehri

YAZILIKAYA ANTİK ŞEHRİ

Burası, Frigler tarafından dini bir merkez olarak seçilen yerdir. Bu nedenle, ilçe merkezine bağlı Yazılıkaya köyünde bulunan bu anıt: kayalık bir platform üzerindedir ve bölgede, erken Tunç çağından sonra yerleşim bulunduğu bilinmektedir.

Antik şehirde: önce Hitit kültürüne ait kaya kabartmaları ve daha sonra ise, Frig kültürüne ait kale duvarları, yerleşim yerleri, kaya anıtları, kaya kabartmaları, su sarnıçları, sunak yerleri, kaya mezarları, anıtlar, nişler ve antik yollar görülmektedir. Bu kalıntılar, her ne kadar tabiat şartları nedeniyle yıpranmış ve olumsuz etkilenmiş olsalar da, günümüze kadar ulaşmayı başarabilmişlerdir. Özellikle: Roma ve Bizans dönemlerinde: Frig yapıtları, dini düşüncelerle yıktırılmış ve bunlara kaya barınakları ile kaya mezarları ilave edilmiştir.

Eskişehir Han Yazılı Kaya Midas Anıtı
Eskişehir Han Yazılı Kaya Midas Anıtı
Eskişehir Han Yazılı Kaya Midas Anıtı

          

YAZILI KAYA MİDAS ANITI

Anıt, Eskişehir il merkezine, 80 km. uzaklıktadır. Han ilçesine bağlı, Yazılı kaya köyündedir. Han ilçesinin, 13.5 km. kuzeybatısındadır.

Bu anıt: antik Yazılıkaya platformunun kuzeydoğusundadır.

Anıt: ilk olarak, 19’ncu yüzyılda: buradan geçen bir İngiliz subayı olan M. Leake tarafından görülmüştür. Bu şahıs, hatıralarında: kayaya oyulmuş, üstü yazılı anıtlar gördüğünü yazmıştır. Daha sonra, tekrar bölgeye gelerek, anıtlar üzerindeki yazıları inceler ve yazıtlarda “Midas” adını gördüğü için, anıta “Midas Mezarı” ismini verir.

Buranın, Frigya dönemindeki isimleri ise “Phrygia Salutaris” ve “Sağlıklı Frigya” olarak bilinmektedir. Anıt, Frigya döneminde özellikle büyük önem taşımaktadır. MÖ.8’nci yüzyılda, büyük ve güçlü bir devlet kuran Frigler: Kral Midas ile uygarlık ve sanatın zirvesine ulaşmışlar, kendilerine özgü ahşap mimari işçiliği, kayalara taşımışlar ve bölgenin, hatta dünyanın en önemli ünik yani dini anıtını yapmışlardır.

MÖ.6’ncı yüzyıla (muhtemelen MÖ.550 yıllarında) tarihlenen ve tüf üstüne oyulmuş anıt: 17 metre yüksekliğinde, 16.5 metre genişliktedir. Tüf kayaların kolayca işlenebiliyor olması, bu anıtın yapımında büyük etken olmuştur.

Anıtın, doğuya bakan bölümünde, yazılar bulunmaktadır ve bu nedenle “Yazılı kaya anıtı” olarak isimlendirilmektedir. Anıt, yaklaşık 400 m. Karelik bir alanı kapsamaktadır. Dikdörtgen şeklindedir. Yüzey: çeşitli motiflerle süslüdür. Kaya üzerinde, bir tapınağın cephesi biçiminde işlenmiştir. Cephesi, doğu yönüne bakmaktadır.

Orta bölümde ise, yüzey mihveri üzerinde, 5.5 metre genişliğinde ve 1.44 m. Derinliğinde bir girinti yani “niş” bulunmaktadır. (Niş: bu tür anıtların yapıldığı dönemlerde, kutsal sembollerin konulduğu yerler olarak bilinir) Bu girinti yani niş nedeniyle, anıtın bir mezar olduğu düşünülse de, bu girinti, bir mezar olabilecek büyüklükte değildir. Büyük olasılıkla, burası yani niş: Kibele yani ana tanrıça heykelinin konulması için yapılmıştır.

Hatta: bu Kibele heykelinin bronz olduğu ve yine metal tutturucular ile, kayaya tespit edildiği ileri sürülmektedir. Bu heykelin, takip eden süreçte, başkaları tarafından çalındığı söylenmektedir. Evet, burası, yani Yazılıkaya Açık hava kutsal alanı: Friglerin ana tanrıça Kibele’ye tapındıkları en önemli kült merkezidir. Ancak, bu alan: Frig sonrasında, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde de, dini etkisini sürdürmüştür.

Bu niş dışında, anıtın üzerinde, üç yazıt görülüyor, ancak bu yazıtlar günümüze kadar çözülememiştir. Bu yazıtların: MÖ.6’ncı yüzyılda kullanımı terk edilen, eski Arkaik Grek yazısı olduğu söylenmektedir.

Birinci yazıt: 11 metre uzunluğunda ve 45 cm. boyutlarındadır. Alınlığın üzerindeki kaya çıkıntısındadır. Burada, Frig dilinde “Ates” ve “Midai” sözcükleri belirgin olarak okunmaktadır. Ates: bir Frig tanrısıdır.

Midai ise, efsanelere konu olan, Kral Midas’ın annesinin ismidir. Bu aynı zamanda, tarım ürünlerinin koruyucusudur. Ancak, demirin keşfi de, Midai isimli bu tanrıça ile bağlantılıdır. Bu nedenle: bu anıt ile demir endüstrisinin kökeni hakkında, bağlantı kurulabilmektedir.

İkinci yazıt: 45 cm. boyutundaki harflerle yazılmıştır. Anıtın iki ucunda, dikdörtgen şeklindeki alanlardadır. Dip duvar ve yan duvar üzerinde de uzanır.

Üçüncü yazıt: kuzey yönünde, dikdörtgen dikmenin üzerinde, yukarıdan aşağıya 25 cm. büyüklüğündeki harflerle yazılmıştır. Yazıtın hemen başında “Baba” sözcüğü okunmaktadır.
Yazılar hakkında bir not: yöre halkı, yazıların çözüldüğünü ve bu yazılarda: “Tam karşıda, dünyanın en büyük hazinesi saklıdır” yazdığını söylemektedirler. Bunun üzerine, anıtın hemen karşısında, doğu cephedeki bütün alanlar, gerek yöre insanı ve gerekse çevreden gelenler tarafından kazılmış, delik-deşik edilerek hazine aranmıştır, ancak bulunamamıştır.

Çünkü: büyük olasılıkla, bu tapınağı yapanlar, hazine olarak “doğu cephesinden her gün doğan güneşi kasdetmişlerdir.” Frigler, dünyanın en büyük hazinesi derken, güneşin doğuşunu kasdetmişlerdir.

Anıttan, batıya doğru yürürseniz, bu kez, karşınıza muhteşem doğal güzellik çıkıyor. Yerin derinliklerine doğru ilerleyen ve günümüze sapasağlam olarak gelmiş olan, oyulmuş merdivenleri görebilirsiniz. Burada, güneşe tapan Friglerin, suya neden önem verdiklerini anlayabilirsiniz. Çünkü, su ve güneş, Friglerin yaşamında, kutsal derecede önemliydi.

Yazılı kaya anıtının, tam batı bölümünde ise, muhteşem bir sunak var. Bu sunak bölümünden, güneşin batışını tüm ihtişamı ile gözlemleyebilirsiniz. Burada hangi bölümde olursanız olun, güneşin batışını izleyebilirsiniz ve güneş avucunuzun içinde batar.

Yazılı kaya alanı üzerinde, birkaç farklı sunak görebilirsiniz. Bu sunaklar, çeşitli yönlerdedir. (doğu, batı, kuzey ve güney) Batı yönündeki sunak bulunan yerden aşağıya baktığınızda, bölgedeki su depolarının en büyüğünü görebilirsiniz.

Bu büyük su deposu: Selçuklu ve Osmanlı döneminde de kullanılmış, yüksek bölgelerden getirilen kar ve buz kütleleri, burada, üzerine saman ve deri parçaları örtülerek muhafaza edilmiş, eriyen buz-kar kristalleri, suya dönüştüğünde, açılan su kanalları yardımı ile aşağıdaki havuzda toplanacak şekilde, muhteşem güzel bir su şebekesi yapılmıştır.

Evet, Frig kaya anıtlarının en görkemlisini burada görebilirsiniz. Ayrıca, bu anıtın, dünya üzerindeki en görkemli ve önemli, ünik anıtlardan biri olduğunu bilmek gerekir. Ancak, anıtı gördüğünüzde, üzerindeki çatlaklar elbette dikkatinizi çekecektir. Özellikle: alınlık kısmında, 2 metre genişliğindeki çatlak hemen dikkat çekmektedir.

Bu çatlaklar nedeniyle, bu anıt yıkılırsa ve gelecek nesillere aktarılmasa, sanırım, bunun vebali, mümkün değil ödenemez. Bu yüzden, umarım, bu anıtın kurtarılması için gereken önlemler alınır. Özellikle, anıtın “UNESCO-Dünya Miras Listesine” dahil edilerek koruma altına alınması için, sanırım resmi makamlar, gerekli girişimlerde bulunmuşlardır.

Mutlaka gidip görmenizi öneriyorum. Ancak, burayı iyi fotoğraflamak isterseniz, sabah saatlerinde gitmeniz gerekir, çünkü doğu cephesine bakıyor.

KÜÇÜK YAZILI KAYA ANITI

Aynı bölgede, Midas anıtının yaklaşık 200 metre güneybatısında başka bir anıt daha var.
Bu anıt: yukarıdan aşağıya işlenerek oyulmaya başlanmış, ancak alt kısımları, işlenmeden kalmış, yani yarım bırakılmıştır. Böylece, Frig kaya anıtlarının yapımında kullanılan çalışma teknikleri görülmektedir. En büyük özellik ise, iskele kurulmadan, doğal teras alanında, anıtların yapılıyor olmasıdır.

Anıtın: Midas anıtına benzer yönleri bulunmaktadır. Üstte: süslü bir alınlık bölümü ve iki yanda, geometrik motifler süslemektedir. Bu geometrik motifler, üstte, yatay bir motifle birleşirler. Anıtın işlenmiş kısmı, 18 metredir. Dinsel törenlerde kullanılmak üzere, hazırlandığı düşünülmektedir. Anıtın batıya bakması da, ayrı bir özelliktir. Niş bölümü: anıt bitirilmemiş olması nedeniyle, anıt yüzeyine işlenmemiş, anıtın sol kısmına işlenmiştir.

YAZILI KAYA FRİG VADİSİ

Seyitgazi ve Han ilçeleri arasında, Yazılıkaya Frig vadisi uzanmaktadır. Vadi: doğal Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Vadi: kuzeydoğu-güneydoğu yönünde, 1800 metre uzunluğundadır. Vadinin kuzeydoğudan girişi, 1250 metre genişliğindedir, güney batı yönüne gidildikçe, genişlik, küçülerek 180 metreye kadar daralmaktadır.

Vadide, tarihi süreç içinde, çok eski dönemlerden bu yana, yerleşim bulunduğu bilinmektedir. MÖ.3000 ve MÖ.2000 li yıllarda, Hitit yerleşiminin kalıntıları halen mevcuttur. MÖ.8’nci yüzyıldan sonra ise, Roma-Bizans-Selçuklu-Osmanlı dönemlerinde de yerleşim görülür ve bu dönemlere ait günümüze kadar ulaşabilen çeşitli kalıntılar mevcuttur.

Yazılı kaya ve Midas şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Eskişehir tanıtımı.

Seyitgazi tanıtımı.

Seyitgazi dağlık frig bölgesi tanıtımı.

Eskişehir Çifteler

Eskişehir Çifteler

Çifteler denilince, ben gidip burayı gördükten sonra aklımda kalan en büyük özellik: Sakaryabaşı denilen yörenin doğal güzelliğidir. Sakarya nehrinin kaynadığı bu yöre; gerçekten tam bir doğal cennettir ve burada bulunan otelde konaklayabilirsiniz. Burada, özellikle balık yemeyi sakın unutmayın. Bunun dışında, belki hatırlayanlarınız olabilir, bir film vardı “Tatar Ramazan”, işte onun yaşadığı yerler burası.

Eskişehir Çifteler

ULAŞIM

Çifteler ilçesi, bağlı bulunduğu il merkezi olan Eskişehir’e 67 km. uzaklıktadır. Çifteler-Mahmudiye arasındaki uzaklık: 14 km. Çifteler-Emirdağ arasındaki uzaklık: 44 km. Çifteler-Sivrihisar arasındaki uzaklık: 56 km. Çifteler-Ankara arasındaki uzaklık: 215 km. Çifteler-İstanbul arasındaki uzaklık: 377 km.

Eskişehir Çifteler

TARİH

Yörede, antik dönemlerden bu yana yerleşimler bulunduğu bilinmektedir. Çünkü: pek çok sayıda höyük görülmektedir. Osmanlı döneminde: burası, önemli bir tahıl üretim merkezi olarak önem kazanmaktadır. 1795 yılında, yörenin ismi “Çifteli” yani “Çiftlik-ü Hümayun” olur.
19’ncu yüzyılın başında ise, bu isim “Çifte evler “ olarak ve daha sonra “Çifteler” olarak kullanılmaya başlanır.
1635 yılında, yörede yerleşim bulunduğu görülmektedir. Çünkü, Sultan IV. Murat, Revan seferine giderken, buraya uğradığını, durakladığını belirtmiştir.

1795 yılında ise, Konya-Kozan yöresinden yola çıkan Kozanoğlu Ağa ve çevresindekiler, Çifteli denilen bu bölgeye gelirler ve yerleşirler. Aradaki dönem hakkında ise, bilgi bulunmamaktadır. 1814 yılında ise, günümüzdeki su deposunun olduğu yere, Osmanlı döneminde, bir askeri kışla ve bir askeri hastane kurulur. Hatta, kışladaki askerlerin iaşesi, Kozanoğlu Ağa tarafından karşılanır.
1921 yılına gelindiğinde ise, bu kez: Yunan işgali görülür. 17 Eylül 1921 tarihinde ise, Yunan işgali sona erdirilir ve Yunanlılar bölgeden kovulurlar.

Yöre, 1951 yılında ilçe olmuştur.

Eskişehir Çifteler

GENEL

Yörenin en büyük coğrafi özelliği, Sakarya nehrinin kaynak yeri olan Sakaryabaşı’nın, ilçe merkezine 2 km. uzaklıkta bulunmasıdır. Bu kaynak bölümünde: bir göl bulunmaktadır. Bu göl: balıkları ve rengarenk bitkileriyle doğal bir akvaryum gibidir.

Yerleşim yerinin rakımı, yani denizden yüksekliği: 820 metredir. İlçe topraklarının, çok küçük bölümü orman alanıdır. Toprakların büyük bölümünde, tarım yapılabilmektedir. Zaten ilçe halkının, yüzde 90’lık bölümü, tarım ve hayvancılık ile uğraşmaktadır. Bunun dışında kalan bölüm ise, esnaflık yapmaktadır. Yörede üretilen tarım ürünlerinin başlıcaları: şeker pancarı, buğday, arpa, yulaf, nohut, ayçiçeğidir.

Bölgede; karasal iklim etkileri hakimdir. Buna bağlı olarak: yazları kurak ve sıcak, kışları soğuk ve kurak geçer. Yağışlar genellikle, ilkbahar ve sonbahar da görülür. Buranın iklim olarak en büyük özelliği: özellikle kışlarının çok soğuk, aşırı soğuk olmasıdır. Kışın birçok gününde, ısı, eksinin çok alt derecelerine kadar inmektedir.

İlçe halkının ekonomik etkinlikleri, tarım ve hayvancılık üzerine kuruludur. Öte yandan, ilçe merkezindeki su ürünleri istasyonunda, aynalı sazan, alabalık ve pekin ördeği yetiştirilmektedir.

Burada son bir not. Ünlü halk ozanı: Posoflu Aşık Zülali’nin mezarı, bu yörede bulunmaktadır ve bu nedenle, her yıl, Çifteler Belediyesi tarafından “Aşık Zülali Anma Günleri” düzenlenmektedir.

KONAKLAMA

Çifteler Öğretmenevi Sakarya Mah. Eskişehir Caddesi. No.10 222-5414671

 

GEZİLECEK YERLER

ÇİFTELER HAMAMI

İlçe merkezine bağlı, Kırkızbaşı köyünün yanında, Sakarya ırmağının hemen kıyısındadır.
Burada, basit bir hamam var. Termal su: kükürt kokuludur ve ağrılı hastalıklara iyi geldiği söylenmektedir. Ancak, söylediğim gibi, kükürt kokulu ve maalesef kötü bir koku yayıyor.

Eskişehir Çifteler Sakaryabaşı

 

Eskişehir Çifteler Sakaryabaşı

 

Eskişehir Çifteler Sakaryabaşı

 

Eskişehir Çifteler Sakaryabaşı

             

SAKARYABAŞI

İlçe merkezine 2 km. uzaklıktaki burası, Sakarya nehrinin doğduğu yer olarak bilinmektedir. Burada: hemen kaynakta, bir göl oluşmuştur. Ama, bu göl: gerek balıkları ve gerekse rengarenk bitkileriyle, muhteşem güzel bir akvaryum gibidir. Bu gölün kıyısında: balık lokantaları, çay bahçeleri, piknik ve mesire alanları bulunmaktadır ki, buraya yolunuz düşerse, mutlaka ziyaret etmenizi öneririm, muhteşem güzel bir yer.

Bu yörede, yani Sakaryabaşı yöresinde, bir de otel var. 1992 yılında yapılan bu 3 yıldızlı otelde: yüzme havuzu ve spor kompleksleri ile küçük bir futbol sahası ve spor tesisleri bulunuyor. Bu bölgede, biraz önce sözünü ettiğim tesislerde, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri MYO tarafından yetiştirilen tatlı su balıklarını tatmanız mümkündür.

Sakaryabaşı’nın doğu yakasında, Sarıkayalar denilen mevkide ise, 2 büyük mağara bulunuyor. Birinci mağarada: haç işaretleri ve kesme kayalar görebilirsiniz. İkinci mağarada ise, maalesef giriş yolu kayalar ve toprak ile kapanmıştır.

Sakaryabaşı ayrıntılı tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için. 

Eskişehir Çifteler Hamamkaya

 

Eskişehir Çifteler Hamamkaya

    

HAMAMKAYA

Burada, Frigler döneminden kalma yüzey kalıntıları bulunmuştur. Ayrıca, bir kapalı ve bir açık havuzu bulunan hamam yapısı kalıntıları görülüyor. Ama, bunun günümüze yalnızca temelleri gelmiştir.

Eskişehir tanıtımı.

Emirdağ tanıtımı.

Mahmudiye tanıtımı.

Sivrihisar tanıtımı.

 

Eskişehir Çifteler Sakaryabaşı

Eskişehir Çifteler Sakaryabaşı

 

Eskişehir Çifteler Sakaryabaşı: Girişte, tanıtıma geçmeden hemen yakınımızda, özellikle Eskişehir ve Ankara’ya hiç de uzak olmayan bu doğal güzelliği eminim ki, birçoğunuz şu ana kadar görmemiştir, bu yazıyı okuyunca ilginizi çekecektir. Bence: mutlaka buraya zaman ayırın ve gidin, bir televizyon programında Çifteler Belediye Başkanının, burası hakkındaki konuşmasını izlediğimde, özellikle Belediye’nin de, buraya özel bir önem verdiğini öğrendim ve sevindim, çünkü gerçekten insanlar burayı tanıdıkça daha fazla ilgi göstermeye başlayacaklardır, Belediye buraya çok yatırım yapmış, ilgi göstermiş, çevrenin temizliği, düzeniyle bunu zaten hemen hissedeceksiniz. Umarım, Belediyenin bu ilgisi, devam eder.

Eskişehir-Konya karayolu üzerindedir. Eskişehir il merkezine 67 km uzaklıktadır. Çifteler ilçesine 2 km uzaklıktadır. Ankara’ya uzaklık, 210 km. dir. Afyonkarahisar’a uzaklık 100 km.dir.

Buraya ulaştığınızda, rahatça araç park edebileceğiniz alan var. Çevre düzenli, özellikle burayı ziyaret ettiğimde çimler oldukça güzel bir düzenekle sulanıyordu (ama bu sulama sırasında, piknik masaları da tamamen su altında idi, gölük kıyısına değil, yukarıdaki piknik masalarına oturmak zorunda kaldık) Yine de, burada oldukça düzenli ve temiz bir görünüm var, umarım yaz döneminde kalabalıklar gelince çevre pislenmez. Zaten, sizler yani bu satırları okuyan gezginler, eğer buraya özellikle hafta sonu ve tatil günlerinde geç saatte giderseniz, piknik masalarında yer bulma şansınız yok. Buna göre, hazırlıklı olmalısınız, tatil günlerinde burası Çifteler halkı tarafından oldukça rağbet görüyor.

Eskişehir Çifteler Sakaryabaşı

 

Evet, gelelim burayı anlatmaya

Sakarya nehrinin çıkış noktası olduğu için “Sakaryabaşı” ismini almıştır. Burası: esasen bir piknik alanıdır. Ancak: bölgenin bir de tarihi özelliği var. Buraya girişte yazılı yazıya göre “Çok Partili sisteme geçişte, Demokrasi mitingi’nin ilk yapıldığı yer olarak” geçiyor. Söylenenlere göre: 1 Mayıs 1948 günü, Celal Bayar ve Adnan Menderes, Türkiye’de ilk defa “seçimlerde adli teminat fikri ve prensibi mitingini” Sakaryabaşı’nda yapmışlardır. Bu mitinge 20 bin kişinin katıldığı belirtiliyor.

Eskişehir Çifteler Sakaryabaşı Anıtı

Hemen bölgeye girdiğinizde, karşınıza bir anıt çıkıyor. Bu anıtın üstünde “Sakarya Türküsü” yazılıdır. Türkü: Necip Fazıl’ın Sakarya Şiirinden alınmıştır.

Tabii buranın asıl özelliği: bu bölgede, yani dümdüz ovalık alanda, Sakarya nehrini besleyen beş ayrı kaynak olmasıdır.

Bunlar: Gökgöz, Kırkkız, Ilıksu, Göztaşı ve Başkurt kaynaklarıdır; bunlar birleşerek, Sakarya nehrini oluşturur. En büyük özellik: dünya üzerinde dağdan değil de, yer altından doğan sayılı nehir kaynaklarından biri olmasıdır.

Bu arada: hemen Sakarya nehriyle ilgili kısa bilgi: Sakarya nehri, 820 km uzunluğunda ve Karasu ilçe merkezinde Karadeniz’e dökülüyor. Kızılırmak ve Fırat nehrinin ardından ülkemizin üçüncü büyük nehridir.

Bu kaynaklar yani gözeler: metrelerce derinliğe iniyormuş. Dümdüz bir arazideki kaynakların bu kadar yoğunluğu ve güçlü olması: Sakaryabaşı bölgesinde de çeşitli efsanelerin yayılmasına sebep olmuştur. En ilgi çeken söylentiler ise: burada çok büyük yayınbalıklarının yaşadığı, devasa büyüklükteki girdapların kayıkları batırdığı, püsküren ve dans eden kabukların olduğudur. Özellikle siyah yayınbalıkları gerçek, oldukça iri boyutlu yayın balıkları bulunuyor.

Buranın bir diğer en büyük özelliği, kaynaklardan çıkan suyun ısısı, yaz-kış değişmez, sürekli olarak 19-20 derece olduğu söyleniyor. Hoş bir atmosfer, gürültü yok, kuş sesleri dinleyebilirsiniz.

Eskişehir Çifteler Sakaryabaşı Gökgöz kaynağı

 

Gökgöz kaynağı

Burayı ziyaret edenleri, ilk önce bu kaynak karşılıyor. Gökgöz/Ilıksu kaynağı olarak isimlendirilen, restoranların ve çay bahçelerinin arasında doğal bir havuz gibidir. İçinde ufak ufak su kaynakları bulunuyor. 7-8 metre çapındaki havuzun derinliği 4 metredir. Havuzun kıyısında 2.5 ve 5 metre yükseklikte iki tane tramplen bulunuyor. Ancak, unutmayın özellikle 5 metrelik tramplenden atladığınızda, tatlı su olduğu için yüzeye çıkmak oldukça güç oluyor. (2018 yılında burada bir kişinin havuzda boğularak öldüğünü öğrendim.)

Eskişehir Çifteler Sakaryabaşı Gökgöz Kaynağı

Tertemiz bu su kaynağına yüzmek veya dalış yapmak için giriliyor. Havuzun berraklığı ve içinde yüzen büyük balıklar, aynalı sazan balıkları hemen dikkat çekiyor. Burada, diğer kaynaklara nazaran daha fazla karides bulunuyor. Kaynağın hemen yanında: mayo değiştirme kabinleri var, mayosu olmayanlar için de kiralık mayo imkanı yaratılmıştır. Havuza yani kaynağa giriş ücretli, ücret 7.5 TL. idi.

Sualtı dalış meraklıları için, ilk eğitim burada veriliyor. Çifteler Belediyesi Dalış Kulubü eğitmenleri, amatör dalış meraklılarını buraya yönlendiriyorlar.

Karaburgu kaynağı

Burası Sakarya nehrinin en güçlü kaynağıdır. Ana gölden, yaklaşık 300 metre uzaklıktaki kaynağa, sazlıkların arasından yürüyerek gidiliyor. Yani; buraya sadece dalış donanımlı kişiler nehrin akıntılı sularıyla mücadele ederek gidebiliyorlar. Kaynak suyu: koyun tam ortasından, iki farklı çukurdan, biri 7 metre, diğeri 12 metredir. Söylenenlere göre, bu iki kaynaktan saniyede 6 ton su çıkıyormuş. Burada yine iri yayın balıkları ve sık bitki örtüsü dikkat çekiyor. Ancak burada tüplü dalışa izin verilmiyor, söylenenlere göre, su altı doğasının bozulmaması için tüplü dalışa izin verilmiyor, burada şnolker ile dalış yapılıyor, yine suyun altında dans eden mozaikler ve kumların dansını görebiliyorsunuz.

Başkurt kaynağı

Bu kaynak, ana gölün 5 km güneydoğusundadır. Beş adet kaynak, ince kanallarla birbirine bağlanarak oluşur. Kaynağın derinliğinin 75 metre olduğu söyleniyor. Burayı görmek isterseniz, özel aracınız ile köye gitmeniz gerekiyor, ben bunu önermiyorum, çünkü köy içinde ilerlemek köpekler nedeniyle bayağı sıkıntılı oluyor. Burası daha çok dalgıçlık meraklıları için ilginç gelebilir.

Kırkkız kaynağı

Ana göle 600 metre uzaklıktadır. Kaynaktan çıkan sular, 500 metre kadar dar bir koridorda ilerleyerek Sakarya nehrine dökülüyor. Burası hakkında bir efsaneden söz ediliyor. Söylenenlere göre: buranın ismi, 40 kızın aynı anda boğulmasından geliyormuş. Ancak, buranın isminin başka bir kaynağı olduğu da söyleniyor. Şöyle ki: Kırkkız’dan bakıldığında bir dağ görülüyor, savaş zamanında, düşman askerleri civardaki kadınları alıp o dağda tecavüz ediyorlar ve öldürüyorlar, bu olayın unutulmaması için bu göle Kırkkız ismi verilmiş. Derinlik en fazla 5 metredir.

Eskişehir Çifteler Sakaryabaşı Göl

 

Göl

Gölün derinliği 4 metre kadardır. Çok sayıda balık türüne ev sahipliği yapmaktadır. Üstü yosunlarla kaplı olmasına rağmen, alt tarafta oldukça berrak su bulunur. Çünkü sürekli su sirkülasyonu vardır. Buraya yüzmek için girilmez, ama deniz bisikleti ve tekne gezileri yapılabiliyor. Gölde yüzen ördekleri göreceksiniz.

Dalgıçlık-Dalış

Buraya gelen dalgıçlar; dalgıçlık eğitimi alıyorlarmış. Hemen yakında, bir dalgıçlık kulübü var. Burada 4 tane dalış alanı bulunduğu ve hepsinin birbirinden farklı olduğu söyleniyor. Burası tatlı su dalışı alanı olarak, Türkiye’nin ilk ve dünyanın ise sayılı merkezleri arasındaymış. Yaz-kış suyun sıcaklığı değişmediği için 12 ay dalış yapılabiliyor. Ancak suyun sıcaklığı değişmediği için, özellikle kışın, suyun üstünde buhar tabakası oluşuyormuş.

Dalış dışında, burada kano ve dragon yarışları da yapıyor. 12 km lik kano parkuru bulunduğu söyleniyor. Kano kiralayarak gezinti yapabilirsiniz. Aşağıda küçük bir şelale görüyorsunuz, dalış yapanlar, dalış kıyafetleriyle bu şelalenin altında resim çektirebiliyorlar.

Eskişehir Çifteler Sakaryabaşı Piknik alanları

 

Piknik alanları, restoranlar ve çay bahçeleri

Evet, su sporları yanında, buranın en büyük özelliği: piknik alanlarıdır. Göl kıyısında, birçok piknik alanı, restoran ve çay bahçesi bulunuyor. Piknik alanlarında: bolca piknik masası var, üstleri kapalı ahşap masaların hemen yanında mangal yakma düzeneği konulmuş.

Ayrıca: yine burada bolca restoran bulunuyor. Özellikle: yayın balığı, alabalık ve sazan balığı menüsü sunulan bu restoranlarda, önceden yani yemeden önce, mutlaka pazarlık yapmanız önerilir. Öte yandan, bu tesislerin çok güzel olduğu söylenemez, sanırım Belediye’nin bunları daha iyi denetlemesi ve tesislerin kendilerine çeki-düzen vermeleri uygun olur. Ben daha önce gitmediğim için öncesine dair yorum yapmak istemiyorum, ama daha önce gidenler buraya 10-15 senedir hiçbir değişiklik yapılmadığını, taş taş üstüne konulmadığını söylüyorlar.

Eskişehir Çifteler Sakaryabaşı piknik alanları

Son bir not: konaklamak isteyenler için, burada yüzme havuzları da bulunan bir otel vardır. Mutlaka gidin, yakınlarından geçerseniz yolunuzu değiştirip uğrayın, bu güzelliği mutlaka görün.

Çifteler tanıtımı.

Eskişehir tanıtımı.