Lavanta Festivali

Lavanta Festivali

 

Son yıllarda, ülkemizde turizm alanında yaratılan destinasyonlardan birisi de Lavanta Festivalidir. (diğer örnekler: Kakava şenlikleri, Portakal çiçeği festivali vs.)

Lavanta Festivali adı altında düzenlenen turlar: Isparta yöresinde yine son yıllarda bazı köylerde ekilen lavantaların bulunduğu tarlaların gezilmesine yöneliktir. Bu lavanta tarlaları gerek görüntülerinin güzelliği ve gerekse lavantanın eşsiz kokusu ile ilgi çekiyor.

Ama önce “Lavanta” hakkında sizlere kısa bilgi vermek istiyorum. Lavanta ismi, Latincede “yıkamak” anlamına gelen “Lavare” kelimesinden türemiştir. Dünya üzerinde, Fransa’nın güneyinde Provence bölgesinde ilk olarak üretilmiştir.

Bitki: gövdesi dört köşe kesitli, yeşil renkli ve hoş kokuludur. Boyu en çok 1 metreye kadar uzanır. İnce uzun ve hoş kokulu yaprakları vardır. Uzun saplarının ucunda: başaklar oluşur ve yaz aylarında açan çok kokulu, lavanta mavisi çiçekleri vardır.

Çiçekler: Temmuz- Ağustos aylarında henüz tomurcuk iken toplanmalıdır. Saplarıyla birlikte toplanan çiçekler, demetler halinde bağlanıp gölge bir yere asılarak kurutulur. İyice kuruduktan sonra, çiçekler saptan ufalanıp ayrılır.

Lavanta Festivali

Lavantalar yetişirken su istemez. Susuz-kurak tarlalarda bile, verimli ve görsel açıdan nefis bir ürün elde edilir. Bir kökten, 15 ve hatta 20 yıl boyunca üretim yapılabilir. Lavanta fidanları, 10 yaşına gelince, boyları 1 metreye ulaşır.

Lavantalar, Haziran sonu tomurcuklanıp, morarmaya başlar. Temmuz ayında ise çiçekler patlayınca mosmor olur. Ağustos ayından itibaren ise hasat yapılmaya başlanır.

Lavanta Festivali

Evet, en özel durum budur. Yani, “Lavanta Festivali” Temmuz ayı içinde ve hatta Temmuz ayının sonlarına doğru yapılır, Ağustos ayına bırakılmaz. Çünkü, Ağustos ayında hasat yapılır ve tarlaların cazibesi biter. Nasıl bir cazibe?

Lavanta renginin hakim olduğu büyük bir alan, mis gibi bir koku ve muhteşem güzel bir görüntü ve tüm bunlar, Temmuz ayı içinde oluyor ve dolayısıyla ülkemizin birçok yerinden “Lavanta Festivali” olarak düzenlenen turlar, Temmuz ayı içinde lavanta tarlalarını ziyarete gelen turistlerle dolup taşıyor.

Lavanta Festivali

Biz: Isparta’nın Kuyucak köyüne gittik. Isparta il merkezine 50 km uzaklıkta olan bu köyde: ülkemizin lavanta üretiminin yaklaşık yüzde 90’ı sağlanıyor. 1975 yılından sonra, özel eğitimlerden geçen köy halkı, lavanta tarımında uzman olmuştur.

Köyde birçok lavanta tarlası var. Turlar daha önce anlaştıkları şahısların tarlasına gidiyor. Bu tarlalarda: insanlar lavanta tarlaları arasında dağılıyor, fotoğraf çekiliyor, tarlalara sahibi tarafından hazırlanan küçük değişik mekanlarda fotoğraflar çektiriliyor.

Elbise değiştirme kabinleri var, burada değişik elbiseler giyerek, değişik resimler çekiliyor, tuvaletler ve çay içme yerleri var. Elbette: lavanta ürünlerinin satıldığı çadırlar da bulunuyor. Lavanta ürünleri arasında en ilgi çekenleri: paketler içinde lavanta tohumları, lavanta sabunları, lavanta balları, lavanta yağı, lavanta çayı, lavanta losyon ve kolonyaları ve lavanta dondurması……

Lavanta Festivali

Tüm bunlar: insanların ilgisini çekiyor ve aşırı pahalı değil, ziyaretçiler burada geçirilen yaklaşık 2 saatlik sürede, hem tarlaları geziyorlar, hem fotoğraf çektiriyorlar, hem de lavanta ürünleri satın alıyorlar.

İşte “Lavanta Festivali” bundan ibaret, tabii turlar, Kuyucak köyü lavanta tarlaları ziyareti yanında, Eğirdir gölü, İnsuyu mağarası, Sagalassos antik kenti, Salda gölü gibi ilgi çeken, yakın yerleri de geziye ekleyerek programı zenginleştiriyorlar, yoksa lavanta tarlalarında kalınan süre 2 saat ki, bence bu bile fazla.

Son bir not: lavanta tarlalarını ziyaret ettiğinizde, lavantalar arasında yüzlerce arı var, hoş bu arılar pek saldırgan değil, ama yine de arı sokmasına karşı alerjisi olanların tarlalara girmemesini öneririm.

Samsun Vezirköprü

Samsun Vezirköprü

Vezirköprü, Samsun arasındaki uzaklık: 110 km. dir. Vezirköprü, Havza arası: 20 km, Vezirköprü Merzifon arası 40 km, Vezirköprü Durağan arası 60 km, Vezirköprü Amasya arası 61 km. dir.

TARİHİ

İlçenin tarihi Hititlere kadar uzanır. Hititler döneminde bölgede bir yerleşim yeri kurulmuştur. Bu yerleşim yeri, günümüzdeki yerleşim yerinin 2.5 km uzağındadır. Frigyalılar tarafından yıkılan bu şehir, Bizanslılar tarafından yeniden kurulmuş ve ismi “Fezimon” dur. O dönemde, şehir yöredeki en zengin şehirlerden birisidir.

Bizans-Selçuklu çatışmalarında şehir yeniden harabeye döner. 1160 yılında Selçuklu Sultanı Mesut, aynı yerde şehri üçüncü defa kurmuş ve “Gedegra” ismini vermiştir. 1695 yılında şehir bu kere Celali isyanları sırasında yine yakılıp yıkılır.

Aynı dönemde, Taşkale ve Toprakkale yapılır ve insanlar bu kalelere sığınırlar. Ardından Köprülü Mehmet Paşa, şehri yeniden imar ettirir. İlçe 1925 yılında Amasya’ya bağlı bir ilçe iken, Samsun iline bağlanır ve “Vezirköprüsü” adını alır. Bu isim günümüze kısaltılarak “Vezirköprü” olarak ulaşmıştır.

Samsun Vezirköprü

VEZİRKÖPRÜ YÖRESİNİN TARİHİ SÜREÇ İÇİNDEKİ GELİŞİMİ

Samsun Vezirköprü Adatepe Höyüğü

ADATEPE HÖYÜĞÜ

Adatepe: MÖ 5500’lü yıllardan başlayarak yaklaşık 2500 yıllık bir sürecin tüm izlerini barındırır. Doğal bir tepe olduğundan her dönem önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Çünkü, bu tepe, yekpare yani tek parça bir kayadan oluşur ve bu yüzden savunması kolaydır.

Zamanla, tepenin 400 dönümlük taraçasının çevresi, basit bir surla çevrilmiştir.  Dairesel bir yerleşim yere olan bu doğal kalenin tam ortasında bir tapınak forumu vardır.

Yerleşim yerleri ve tarım alanları, bu forumun çevresinde, merkezden dışarıya doğru dairesel şekilde genişleyerek büyümüştür.

Günümüzde Adatepe yerleşiminin kıyısında Tepecik denen yerde yapılan arkeolojik araştırma sonuçlarına göre: burası önemli bir dokuma merkeziydi.

Ayrıca, ilkel ticaret yolları buradan geçiyordu ve bu yüzden önemli bir dokuma ticareti söz konusuydu.

OYMAAĞAÇ HÖYÜĞÜ

Bu höyükte, tarihi süreçte birkaç bin yıl, yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Hatta, buranın Hatta ve Hititlerin kutsal kenti olan “Nerik” olduğu iddia edilmektedir.

Nerik: Asurdan başlayıp Kaniş karumunda konaklayan, oradan Karadeniz’e kadar uzanan ticaret kervanlarının önemli uğrak yerlerinden biridir ve fırtına tanrısına adanmıştır.

Oymaağaç’daki yerleşim, Hitit öncesine kadar gider. Ancak buranın önemi, Anadolu’da Hititler öncesinde Hatti uygarlığı ile başlar.

Hatti uygarlığının da, MÖ 3000’li yıllarda Hitit öncesinde izleri görülür. Yani, Oymaağaç, en parlak dönemini Hatti uygarlığı döneminde yaşamıştır.

Burada: Hatti döneminde, Güneş Tanrıçası Vuruşemu ve Fırtına Tanrısının oğlu ve yine Fırtına Tanrısı Nerik adına kurulmuş bir tapınak vardır.

Bu yüzden, Oymaağaç, Hatti döneminde, Marassantiya (Kızılırmak) nehrinin bereketli topraklarının kıyısında kurulmuş önemli bir dinsel merkezdir.

Kent, takip eden Hitit döneminde de bu dinsel önemini sürdürür. Ancak en parlak dönemine MÖ 1275 yılında ulaşır.

Çünkü, ünlü Hitit Kralı III Hattuşili, yeğeninden Hitit Krallığını alıncaya kadar, Nerik şehrinin de bulunduğu bölgenin kralı idi. III Hattuşili, aynı zamanda bir rahip idi.

Zaman içinde yeğeni III Mürşili’yi yener ve Hitit kralı olur. III. Hattuşili, güçlü bir imparatorluk kurar.

Ancak diğer Hitit krallarından farklıdır. İktidarının ilk yıllarında, dünyanın ilk yazılı anlaşması olan Kadeş Savaşı sonundaki Kadeş anlaşmasını imzalar. (MÖ 1270) (Bence bu anlaşmanın en önemli bölümlerinden birisi de anlaşmanın altında Hititler adına, Kral III Hattuşili ve eşi Puduhepa’nın mührünün olması, kadına verilen değerin ifadesi olarak önemlidir.)

Nerik şehrinde, Fırtına Tanrısı’nın rahibi olan Kella adında biri tarafından “İlluyanka Efsanesi” anlatılmıştır. (Efsaneyi merak edenler için, Tarihinizinde.com sitemden isimle aratıp okuyabilirler)

Evet, sonuç olarak Hitit kralı III Hattuşili, ne kadar süre kaldığı bilinmese de, bir süre Vezirköprü ilçesinin bulunduğu bölgedeki Nerik (günümüzdeki Oymaağaç) şehrinde kalmıştır.

Nerik şehri, Deniz kavimleri denen savaşçılar tarafından, tüm Anadolu’da olduğu gibi Hitit imparatorluğunun yıkılmasıyla birlikte, yok olmuştur.

ESENKÖY

İlçe merkezinin 15 km güneybatısında Esenköy bulunur. Hitit imparatorluğunun yıkıldığı MÖ 1200 tarihinde, Demir çağı başlar.

Muhtemelen Anadolu’ya kasıp kavuran deniz kavimleri, demir silahlar kullanıyorlardı. Demir çağı döneminde de, Vezirköprü bölgesi yine önemli bir yerleşim yeri olarak görülür.

Esenköy bölgesinde, yörede yaygın ismiyle “Paflagon” tipi kaya mezarları vardır. Bu mezarların bulunduğu bölge burada bulunan mimari parçalar değerlendirildiğinde önemli bir yerleşim yeridir.

Aynı dönemde, Oymaağaç höyükte de yerleşim sürmektedir.

KARTAL BURUNLU KALE-SAGYLİON

Günümüzde Kocakaya köyünde, Eğrikale denen yerde, Sgaylion isimli muhteşem bir kale yükselir. MÖ 585 yılında bölge, Pers satrapları tarafından yönetilen Pontus hakimiyetine girer.

Vezirköprü, Pontus devletinin iki başkenti olan Amasya ve Sinop arasında doğal geçiş yoludur ve buna istinaden önemli bir şehir kurulur. (Günümüzde Vezirköprü ilçesinin birçok yerinde bolca Pontus kralları tarafından bastırılan paralar bulunmaktadır.)

Ancak: Pontus Kralı Mitridates Eupator, tüm Anadolu’yu egemenliği altına aldığında, Kırım’daki oğlunun ihanetine uğrayınca, MÖ 63 yılında, Pontus krallığı da yıkılır.

ROMA DÖNEMİ

Roma döneminde, Romalı General Lucullus Vezirköprü’yü de içine alan genişçe bir bölgeyi ele geçirir ve Roma döneminde Vezirköprü oldukça zengin bir şehir olarak tarihi kayıtlara girer.

Neredeyse bugünkü yerleşim yeriyle aynı yerde oturan Roma kentinin mezarlığı bile, günümüzde Yenimahalle mezarlığı ile aynı yerdedir. 

Şehirde zengin bir yerleşim olan Yukarı Şehir bölümü, günümüzdeki Cumhuriyet Mahallesiyle örtüşür. MS 41-54 yılları arasında, Roma İmparatoru Calaudius tarafından, burada planlı bir kent inşa edilir ve tarihi süreç içinde kent sürekli gelişir ve zenginleşir, en parlak günlerini İmparator Antonius Pius döneminde yaşar.

Samsun Vezirköprü

SELÇUKLU DÖNEMİ

Şehir, Selçuklular döneminde Danişmendlilerden alınınca, Sultan Mesud, 1160 yılında, burada “Gedekara” kasabası adı ile yeniden kurar.

Evliya Çelebi’ye göre, Vezirköprü “Şehzade ve Paşaların sayfiye yeri olarak kullanılıyordu. “

Şehir daha sonra Celali isyanları sırasında çeteler tarafından tahrip edilir, şehri sık sık basan eşkıyalardan korunmak için halk Taşkale ve Toprakkale isimli iki kale yapar.

Bu kalelerin yerinde, günümüzde mahalleler vardır ve bu kalelerin ismiyle anılır.

Samsun Vezirköprü

GENEL

İlçe yeşil örtüsü ve benzersiz bitki örtüsüyle oldukça güzeldir. İlçenin ortasından akarsu geçer. Bölgenin en yüksek yeri “Keltepe” ve “Sarıçiçek yaylası” dır. Türkiye’nin en fazla köye sahip ilçesidir.

İlçe Karadeniz bölgesinde bulunmasına rağmen, Kızılırmak vadisi boyunca Akdeniz iklimi yani ılıman iklim görülür.

Kıyı kuşağının nemli ve ılıman iklim tipi, iç kesimlerde karasal iklime dönüşür. İç kesimlerde, kıyılara göre kışlar daha soğuk ve yazlar daha sıcak geçer.

NE YENİR

Samsun Vezirköprü Kaz Tiridi-Kaz Asma

Kaz Tiridi-Kaz asma

İlçe merkezine 6 km uzaklıktaki Bahçekonak köyündeki “kaz asma” geleneği asırlardır sürdürülmektedir.

Günümüzde “Aralık-Mart” ayları arasında yapılır. “Sıra geceleri” olarak adlandırılan gelenek ile, köy halkı onar kişilik guruplar oluşturur, her hafta bir evde toplanılır, en az 20 gün beslenen ve sonra kesilerek temizlenmiş kaz, özel yapılmış bacada iple asılarak pişirilir.

Bu sırada oklava ile itilir, 3-4 saat çevrilir. Altına eriyen yağların biriktiği bir tava konur. Biriken yağlarla bulgur pilavı yapılır. Pilavın üzerine iyice kızaran kazın eti didilerek konur.

Kaz suyu ve yağı ile yapılan bulgur pilavı, saç ekmeği ile yenir. Bu esnada sohbet edilir, çeşitli oyunlar oynanır, şakalar yapılır.

Köyde üretilen 5 bin civarında kazın, en az 2 bin tanesi bu yolla tüketilir. Evet, bu gelenek sürdürülüyor, denk gelirseniz tatmanızı öneririm.

Samsun Vezirköprü Oymaağaç Oğlak Kebabı

Oymaağaç Oğlak Kebabı

İlçe merkezine bağlı Oymaağaç köyüne özgüdür. Yörede çok eskiden beri var olan bir gelenektir. Mayıs-Kasım ayları arasında, oğlak etinden yapılır.

Hem soğuk, hem de sıcak olarak yenilebilir. En önemli özelliği: oğlak etinden yapılıyor olmasıdır. Genellikle burada köylerde, köy evlerinin bir odası oğlak kebabı odası olarak ayırılır. Odada, odun ateşi yakılabilecek bir bacalı ocak bulunur.

Sırığa geçirilmiş oğlak, bu ocakta yaklaşık 3-4 saat boyunca çevrilerek pişirilir. Eriyen yağlar büyükçe bir sinide toplanır ve etle birlikte tandır ekmeği bu yağa banılarak (bana tiridine bandım denir) yenir.

Samsun Vezirköprü Katık Böreği

Katık Böreği

Yöreye özgü bu börek türü: ince yarma, süzme yoğurt, sıvı yağ, dereotu, maydanoz ve tereyağı ile yapılır.

NE SATIN ALINIR

Tahtaköprü Kilimi

Dokumacılık, yörede oldukça eski bir meslektir. Özellikle Adatepe köyü, Tepecik ören yeri sakinlerince, MÖ 3000 ile MÖ 1200 yılları arasında, yoğun bir şekilde dokumacılık yapılmıştır.

Vezirköprü yöresinde dokunan kilimler, iki temel motif üzerine kurulur. Bunlardan biri: hatlar arasında genellikle boynuz ve çengel motifleri bulunur.

İkincisinde ise: Türkmen kilimlerinde görülen eli belinde, çengel, boynuz, saç örgüsü motifleri vardır.

Tahtaköprü kilimlerinin en özel yönü: kullanılan renklerin kök boyalarından ve Vezirköprü yöresinde yetişen bitkilerden elde edilen renkler olmasıdır.

Burada kullanılan desenler isimlerini, yörede yetişen bitkilerden alır. Elde edilen dokumalar, heybe, öynük, kilim olarak kullanılır.

Burada dokunan ürünlerin bir diğer ayırt edici özelliği ise, yöre insanının kültür ve tarihi geçmişine dayanmış olmasıdır. Evet günümüzde yörede dokumacılık, Halk Eğitim Merkezinde açılan kurslar vasıtasıyla devam ettirilmektedir.

Samsun Vezirköprü Susuz Bezi

Susuz Bezi

Tamamen el dokumasıdır. Düz dokuma tekniği ve gelep (pamuk ipliği), çıkrık, çözgü dolabı, tarak, mekikli dokuma tezgahı, mekik, masura, cımbar malzeme ve araçları ile dokunur.

Geçmişte ve günümüzde: peşkir, çeşitli örtü, çember, içlik ve don olarak kullanılır. Motif olarak: mühür, tarak dişi, koyun gözü, yarım ay, zincir, baygun ve şeker desen veya motifleri kullanılır.

Ağırlıklı renkler ise, sarı, kırmızı, yeşil, pembe, beyaz, turuncu, fıstık yeşili, ceviz yeşilidir. Susuz bezinin üretimi, günümüzde Halk Eğitim Merkezinde açılan kurslar aracılığı ile yürütülmektedir.

Samsun Vezirköprü Semaveri

Vezirköprü Semaveri

Çay kültürünün ayrılmaz bir parçası olan semaver, tarihte ilk olarak 18’nci yüzyılda Urallar bölgesinde görülür. Adını Rusçada “kendi kendine” anlamına gelen “samo” ve “kaynamak” anlamına gelen “varit” sözcüklerinin bir araya gelmesinden oluşur.

Anadolu’ya göç eden Tatarlar sayesinde bu özellik Vezirköprü ve Havza civarına yayılmıştır. Vezirköprü’de ilginç olan yassı tip semaverler üretilmesidir.

Yuvarlak tipli semaverler ise Rus semaveri olarak tanınır. Semavercilerin el işi ve göz nuru işlediği semaverler, daha çok galvanizli saç, bakır ve pirinçten üretilir. İlginizi çekerse, satın alabilirsiniz.

Samsun Vezirköprü Meslek Yüksek Okulu

VEZİRKÖPRÜ MESLEK YÜKSEK OKULU

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesine bağlıdır. 2005-2006 eğitim yılında Üniversitenin merkez Kurupelit kampüsünde faaliyete başlamış, 2006-2007 yılında ise Vezirköprü’de kendi binasında hizmet vermeye başlamıştır.

 

Samsun Vezirköprü

GEZİLECEK YERLER

Samsun Vezirköprü Evleri

VEZİRKÖPRÜ EVLERİ

Vezirköprü evleri, Karadeniz bölgesinde ikinci bir Safranbolu evleri gibidir. Köprülü Mehmet Paşa ve diğer Köprülüler tarafından, İstanbul saray geleneğini yansıtan mimari yapılar ilçeye taşınmıştır. Zenginler, evlerini sarayvari yaptırıp içini de aynı oranda lüks ile döşetmişlerdir.

Evler, kendilerine özgü kargir karkas yapısıyla, içlerindeki ahşap ve kireç kalıplama işçiliğiyle Vezirköprülü’lerin ve yapan ustaların zevkini yansıtır.

İlçe merkezindeki bu evler: 2011 yılında başlatılan bir proje ile 216 ev restore edilmiş, sağlamlaştırılmış, evlerin sokağa bakan cephelerindeki alt yapı, elektrik ve telefon hatları yer altına alınmıştır.

Samsun Vezirköprü Evleri

Ayrıca yine burada koruma altına alınmış tescilli bina olarak 59 tane özel sivil mimari ev vardır. Bu evlerin hepsi özel mülkiyettir.

Buralara yolunuz düşerse, bu evlerin bulunduğu sokaklarda gezintiye çıkan, Safranbolu’da UNESCO tarafından koruma altına alınan evlere benzetilmiş, oldukça değişik ve güzel bir görünüm kazandırılmıştır.

Samsun Vezirköprü Kavlağan-Çınar Ağacı

KAVLAĞAN-ÇINAR AĞACI

İlçe merkezinde Orta cami mahallesinde polis karakolu önündeki parkın içinde oldukça büyük bir çınar ağacı vardır ve Vezirköprülü’ler bu ağaca “Kavlağan” derler ve şehrin ortasındaki bu ağaç bir buluşma yeridir. Çınar ağacının yaklaşık 260 yaşında olduğu söyleniyor.

2012 yılında tescillenerek koruma altına alınan ağacın boyu 25 metre, çevresi 530 cm dir. Evet bu ağaçla ilgili birkaç not: anıt ağaç, İstiklal Mahkemeleri ve daha önceki dönemlerde suçluların asıldığı bir ağaç olarak kullanılmıştır.

Yöre insanı bu ağaca: kara ağaç, koca ağaç, dar ağacı ve ibret ağacı ismini takmıştır.

Samsun Vezirköprü Atatürk Anıtı

ATATÜRK ANITI

Anıt, ilçe merkezinde Fazıl Ahmet Paşa Mahallesi Fazıl Ahmet Paşa caddesi üzerindedir ve 1981 yılında yapılmıştır. Bir kaide üzerine oturan anıt: 2.60 metre yüksekliktedir. Anıt heykeltıraş Rahmi Ertemiz tarafından yapılmıştır.

Atatürk’ün asker kişiliğine uygun olarak özel bir boya ile haki renge boyanmıştır. Anıtın çevre düzenlemesi de oldukça güzeldir.

Samsun Vezirköprü Köprülü Mehmet Paşa Anıtı

KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA ANITI

Belediye parkı içindedir. İlçeye çok büyük hizmetleri olan, Osmanlının en zor yıllarının sadrazamı Köprülü Mehmet Paşa hiçbir zaman memleketini unutmamış, onca uzaklığa ve yoğun çalışmasına rağmen memleketine hizmet etmiş, halkın sevgisini kazanmıştır. Anıtı, 1958 yılında halkın yardımlarıyla yaptırılmıştır.

Samsun Vezirköprü Orta Camii-Yörgüç Paşa Camisi

ORTA CAMİİ (YÖRGÜÇ PAŞA CAMİSİ)

İlçe merkezinde Orta cami mahallesinde 100 yıl caddesindedir. Sultan II. Murat’ın vezirlerinden Yörgüç Paşa tarafından 1431 yılında yaptırılmıştır. Orijinal cami yapısı, 1944 yılındaki depremde yıkıldığından, şekli ve mimarisi hakkında bilgi yoktur.

Yıkılan caminin yerine, 1944 yılında günümüzde görülen cami yapılmıştır. Ancak bu yeni yapılan caminin herhangi bir mimari özelliği yoktur.

Samsun Vezirköprü Taş Han

TAŞ HAN

İlçe merkezinde Orta Cami Mahallesindedir. Kitabesi yoktur. Yapı hakkında herhangi bir belge veya kayıt da yoktur. Yanının malzeme ve teknik özellikleri dikkate alındığında muhtemelen Osmanlının son dönemlerinde yapıldığı düşünülmektedir.

Samsun Vezirköprü Taş Han

Yani: 17 ile 19’ncu yüzyıllar arası tarihlenebilir. Yapı, son derece bakımsız bir durumda iken 2006 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir. Günümüzde yapı otel olarak hizmet vermektedir.

Samsun Vezirköprü Taş Medrese

TAŞ MEDRESE

İlçe merkezinde Fazıl Ahmet Paşa mahallesindedir. 1662 yılında Fazıl Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Orijinal yapıda çatı kurşun kaplama iken, sonradan kiremitle kaplanmıştır. Yapının içi ve dışında, pembe Karacaviran taşı kullanılmıştır.

Kurşun kaplı kubbelerin arasında tuğladan kare biçimli bacalar bulunur. Kubbeli medrese odalarında ocak ve kitap rafları görülür. Kare planlı dershane ve mescit bölümleri kubbeyle örtülüdür. Kubbe kasnağındaki vitrayla pencereler sonradan yapılmıştır.

1964 yılına kadar çeşitli amaçlar için kullanılan Medrese: Halk Kütüphanesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Samsun Vezirköprü Tarihi Arasta ve Bedesten

TARİHİ ARASTA VE BEDESTEN

İlçe merkezindedir. Bedesten ve arasta, yaklaşık 77 x 55 metre ölçülerinde, geniş bir alana yapılan büyük bir ticari yerdir. İnşa kitabesi yoktur. Evliya Çelebi: bedesteninin çevresindeki arastadan bahsetmez.

Bedestenin Hacı Yusuf Ağa hayratı olduğunu yazar. Öte yandan Vakıflar Genel Müdürlüğü arşiv belgelerine göre: Ayşe Hanım adına düzenlenen, 1696 tarihli, dört sayfalık Osmanlıca vakfiyede, bedesten ve arastaya ait dükkanların vakfiye tarihinden önce inşa edildiği anlaşılır.

Vakfiyede: Ayşe Hanım’ın (Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın eşi) Vezirköprü’deki vakıf eserlerine gelir sağlayan taşınmazlar arasında görülen bedesten ve arastanın maalesef inşa tarihi yazılı değildir.

Ancak: iç ve dış olmak üzere iki bölümlü bedestenin; 1160 yılında Yusuf Ağa tarafından yaptırıldığı kabul edilir. Dört kapısı ve 110 dükkan bulunur. Bedesten bölümü: kare planlıdır ve kubbeyle örtülüdür. Kubbeler, duvarlara bitişik tuğla kemerlere oturur.

Bedesten bölümüne: dört yandan basık kemerli kapılardan girilir. İç bedesten bölümü: kervansaray olarak kullanılmıştır. Bedestenin çevresini Arasta çevreler. Arastaya, yuvarlak kemerli bir kapıdan girilir.

Arastanın kuzeyinde, tonozlu dükkanlar bulunur. Arastada, bedestene bakan bölümdeki dükkanlar yer kazanmak için üçgen yapılmıştır.

Bedesten 1990’lı yıllarda tütün deposu olarak kullanılmıştır. Ayrıca kapıların önündeki eyvanlar kapatılarak dükkan yapılmıştır. 1998 yılındaki onarımda ise, kapı önlerindeki bu sonradan yapılan dükkanlar kaldırılmış, kapılar özgün görünüme kavuşmuştur.

Zemine ve sekisine beton dökülerek düzenlenmiştir. 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yine kapsamlı bir restorasyon yapılmıştır.

Samsun Vezirköprü Abdullah Derici Konağıı

ABDULLAH DERİCİ KONAĞI

İlçe merkezinde, Ortacami mahallesinde, Mahkeme önü sokakta, tarihi evler arasındadır. 1804 yılında Eski Belediye Başkanlarından Abdullah Derici’nin babası tarafından yaptırılmıştır.

Konak, 15 yıl süre ile maliklerinden ücretsiz olarak Belediye tarafından kiralanmış ve 2015 yılında restore ve dekorasyon yapılarak hizmete açılmıştır.

Yapı: 2 katlıdır. Zemin katta bulunan yerler: mutfak, kiler ve günlük oda olarak döşenmiş, hol sergi salonu yapılmıştır. Kiler olarak kullanıla bölüm: konak “Hükümet Konağı” olarak kullanılan dönemlerde günlük “Nezarethane” olarak kullanılmıştır.

İkinci katta: 5 oda bulunur ve ayrıca geniş bir hol vardır. Hol: haremlik ve selamlık olarak iki bölümde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler sırasındaki dekorasyonda, konağa ait asıl eşyalar yanında, ilçenin Susuz mahallesinde dokunan kilimler, heybeler ve çantalar da kullanılmıştır.

Konak: Pazartesi hariç her gün saat 08.30 ile 17.30 arasında ücretsiz gezilebilir.

Samsun Vezirköprü Çifte Hamam

ÇİFTE HAMAM

İlçe merkezinde Fazıl Ahmet Paşa Arasta ve Bedesteni bitişiğindedir. Kitabesi olmadığından yapılış tarihi ve yaptıran bilinmez. Ancak Dört sayfalık Osmanlıca kitabede: yapının Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın eşi Ayşe Hatun tarafından 1696 yılında yaptırıldığı yazılıdır.

Samsun Vezirköprü Çifte Hamam

Hamam: son olarak 2007 tarihinde restore edilmiş, güzel ve bakımlı bir görünüme kavuşturulmuş ve günümüzde çifte hamam olarak faaliyetini sürdürmektedir. Erkekler bölümü arastaya çıkan bir ara sokağa, kadınlar bölümü ise caddeye açılır.

 

FAZIL AHMET PAŞA MEDRESESİ

İlçe merkezinde Fazıl Ahmet Paşa mahallesindedir. Kitabesi yoktur. Ancak bazı kayıtlarda, Fazıl Ahmet Paşa tarafından yaptırıldığı belirtilir. Yapım tarihi olarak, muhtemelen Paşa’nın sadarette bulunduğu 1661-1676 yılları arası olmalıdır.

Yapı 1964 yılından beri İlçe Halk Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. 2010 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir. Yapının boyutları, doğu-batı doğrultusunda 37,60 x 30,10 metredir.

Girişi batıdandır. Batı cephesi ortasında ana kapı, bunun solunda ise küçük başka bir kapı bulunur. Yapının dış cephesinin tamamında, muntazam kesme taş işçiliği görülür. Dershane ve hücrelerin içi ve avluya bakan yüzeyler sıvayla kaplıdır. Ocak bacalarında tuğla kullanılmıştır.

KALE CAMİİ

İlçe merkezinde Taşkale mahallesindedir. Orijinal kitabesi yoktur, ancak batı kısmında avlu duvarının üzerine sonradan konulduğu anlaşılan iki satırlık kitabe vardır. Bu da ilçe merkezindeki birçok yapı gibi, Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın eşi Yusuf Ağa kızı Ayşe Hatun tarafından 1696 yılında yaptırılmıştır. (Bu durum: Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivindeki dört sayfalık Osmanlıca vakfiyede yazılıdır.)

Bu vakfiyede: camiden başka, Ayşe Hanım tarafından inşa ettirilen cami (Toprakkale camisi), Taşkale içinde yaptırılan bir çamaşırhane, çarşı içinde yaptırılan ikiz hamamdan ve ayrıca bir takım çeşmeden ve bunların su yollarından söz edilir.

Vakfiyeye göre, bu cami: yakınlarında bulunan bir veya daha fazla çeşme ve çamaşırhane ile birlikte inşa ettirilmiştir. 1943 yılındaki depremde, caminin minaresi ve son cemaat yeri kubbeleri yıkılmıştır.

1960 yılında aslına uygun olarak yeniden yaptırılmıştır. 2006 yılında yeniden restore edilen cami, halen ibadete açıktır.

KALE HAMAMI

İlçe merkezinde Kale camisine bitişiktir. İnşa kitabesi yoktur. Ancak daha önce söz ettiğim gibi, Vakfiyesinde belirtildiği üzere Ayşe Hatun tarafından 1696 yılında yaptırıldığı düşünülmektedir. 1945 yılındaki depremde ciddi hasar görmeyen yapı, 1960 yılında onarılmıştır.

Son olarak 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek bakımlı ve güzel bir görünüme kavuşturulmuştur. Girişi kuzeydendir.

Tek kubbeli, büyükçe bir soyunmalık, bunun önünde solu tuvalet olarak düzenlenen, kubbe ve beşik tonozla örtülü ılıklık bulunur. Günümüzde hamam olarak fonksiyonunu sürdürmektedir.

 

NAMAZGAH CAMİİ

İlçe merkezinde Köprülüler caddesindedir. Tarihi namazgah, yeni canimin (Köprülü Mehmet Paşa Camisi) kıble duvarına birkaç metre, Namazgah Camisine ise yaklaşık 40-50 metre uzaklıktadır. Bu yüzden bu camiye Namazgah Camisi ismi verilmiştir.

Caminin kitabesi yoktur. Ancak bugünkü caminin yerinde, eskiden Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılan, ancak 1906 depreminde yıkılan bir cami bulunduğu bilinmektedir.

Günümüzdeki camide, önceki orijinal caminin sadece minber ve mihrabı kullanılmıştır. Günümüzdeki camı, 1915 yılında mahalle sakinleri tarafından yaptırılmıştır.

Cami, 2008 yılında restore edilmiştir. Caminin kıble yönünde, hemen yanında Köprülü Mehmet Paşa camisi yaptırılmıştır.

SAAT KULESİ

İlçe merkezinde Fazıl Ahmet Paşa Medresesinin 50 metre batısında, Saathane meydanındadır. Kule: 1906 yılında Sultan II Abdülhamit döneminde yaptırılmıştır. Yüksekliği 15 metredir. Kaidesi sekizgendir.

Silindirik bir gövdesi vardır. Gövdenin yukarısı, minare şerefelerine benzer yapılmıştır. Kulenin dört yüzünde, yuvarlak saat kadranları vardır.

Saat kulesinde: mermer levha üzerine, kartuşlar içerisinde, ikişerden dört sıra ve sekiz satır halinde, sülüs harfleriyle kabartma olarak yazılmış ve günümüzde kısmen tahrip olmuş Osmanlıca kitabe vardır.

Samsun Vezirköprü Tacettin İbrahim Paşa Camisi

TACETTİN İBRAHİM PAŞA CAMİSİ

İlçe Merkezinde Çanaklı Mahallesindedir. Halk arasında “Kurşunlu camisi” olarak da bilinir. Kitabesi yoktur. Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivlerinde bulunan Arapça vakfiyesine göre, 1495 yılında, Hacı Beyzade Mevlana Safiyüddin oğlu İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Vakfıyede yapı “imaret” ifadesiyle kaydedilmiştir. İmaret üç bölümden oluşur. Birinci bölüm: misafirlerin istirahatlerine yönelik her birinin önünde sofa bulunan iki odadan oluşan tabhanelerdir.

İkinci bölüm: mutfak, ekmekhane, kiler, ambardır. Üçüncü bölüm: ahır, abdesthane ve diğer müştemilattır.

Günümüzde: duvarlarla çevrili geniş bir avlu içinde, imaret olarak nitelenen cami ve tabhaneler bölümünü içeren, önünde şadırvan bulunan cami mevcuttur.

Üçüncü bölüm olarak yazılan yerlerle ilgili herhangi bir işaret ve kalıntı yoktur. 1943 yılındaki depremde, caminin mihrap önü kubbesi, son cemaat yeri ve minaresi tamamen yıkılmıştır. 1955 yılında mahalle sakinleri tarafından da bazı tehlikeli yerleri yıkılır.

Aynı dönemde, cami, mahalle sakinleri tarafından orijinal duvarları üzerine, moloz taşla, ahşap tavanlı ve kiremit çatılı olarak yenilenir. 1989 yılında ise Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ayrıntılı ve sağlam bir restorasyon yapılır ve cami, 2000 yılında ibadete açılır.

 

İLÇE MERKEZİ DIŞINDA GEZİLECEK YERLER

Samsun Vezirköprü Kurt Köprü

KURT KÖPRÜ

İstavloz çayı üzerinde, Vezirköprü Tekkekıran ve Havza Kayabaşı köyü arasındaki yoldadır.

Kitabesi yoktur. Bu yüzden hangi tarihte ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Ancak köprünün mimari görünüşü, malzeme ve teknik özellikleri, erken dönemleri işaret eder. Bu köprünün 1 km uzağında, başka bir antik köprü vardır.

O antik köprünün tahrip olması nedeniyle bu köprü yapılmıştır. Yapılış tarihi muhtemelen 13’ncü yüzyıldır. Köprü: vadide kayalık iki yaka arasında yapılmıştır. Boyu 86 metre, genişliği 4.5 metre ve yüksekliği 15 metredir.

Köprü; ortasında bulunan ayak üzerinde, sivri kemerli ve iki gözlüdür. Bunun doğusunda sivri kemerli bir başka göz, batısında ise küçük sivri kemerli bir boşaltma kemeri bulunur. Köprü, zeminden 5.5 metreye kadar taş, bunun üstünde ise kesme taş ve tuğla kullanılmıştır.

Aşağı kesimlerde kullanılan taşlar arasında Roma ve Bizans dönemine ait bezeli devşirme taşlar görülür. Köprünün geçit kısmı düzdür, ama diğer yerlerinde olduğu gibi tahribata uğramıştır.

Türkiye’nin tek mihraplı köprüsü olan Kurt Köprüsünün özgün dokusu, 2009 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılan restorasyonda yoğun zarar görmüştür.

 

EĞRİ KALE-KOCAKAYA KALESİ-HAYDAR BEY KALESİ

İlçe merkezine bağlı Kocakaya köyündedir. Kaleye çıkmak için, köyden itibaren oldukça dik patikalardan 1 saatlik bir yürüyüş gerekir. Zorlu tırmanıştan sonra, bulutların üzerindeymiş gibi his veren kaleden, tüm Vezirköprü ovası ve Altınkaya Baraj gölü görülebiliyor. Kalede, su sarnıcı ile birlikte yer yer sağlam kalmış, burçları ve yapı izlerini görebilirsiniz.

 

SAGYLİON KALESİ

İlçe merkezine bağlı Büyükkale köyündedir.

Kaleye çıkış kolaydır, araçla yanına kadar gidilebilir. Sadece köyden sonra yarım saatlik bir patika yol kullanılır.

Ünlü coğrafyacı Sinoplu Strabon’a göre: “Kral Pharnakes’in oğlu Alyattes, krallığını ilan eder. Ordu peşini bırakmaz. Alyattes Sayglion kalesine sığınır.

Ancak ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Alyattes’in buraya sığınabileceğini düşünen Lykomedes, sarnıcı büyük taşlarla doldurmuştur. Alyattes uzun süre dayanamaz ve burada öldürülür.”

Bugün, kalenin surlarının bir kısmı hala ayaktadır. Alyattes’i susuzluğa mahkum eden sarnıç hala taş doludur.

İNCİRLİ KIŞLAKLARI

İlçe merkezinden 12 km uzaklıkta Yeşiltepe köyüne yakındır.

Tarihi bir kalenin taş merdivenlerini tırmanarak, yukarı çıkıldığında, muhteşem bir baraj manzarası ile karşılaşırsınız.

Burada: kagir kışlak evleri, 200 yıllık taş örgü çeşme, tarihi kilise kalıntısı ile eski Rum köyü İncirli’nin yapı kalıntılarını gezebilirsiniz.

Samsun Vezirköprü Esenköy Kaya Mezarları

ESENKÖY KAYA MEZARLARI

İlçe merkezine 12 km uzaklıkta Esen Mahallesindedir.

Burada bulunan kaya mezarları, yörede Demir çağından kalma önemli eserler olarak dikkat çeker. Kaya mezarları bölümünde: kaya, dıştan üç sütun olarak görülür. İç kısımda ise: iki oda ve bu iki odanın önünde sütunlar arasında kalan bir koridor bulunur.

Kaya mezarların yüksekliği 5 metredir. 3 metreye kadar olan bölüm diktir ve diğer kısımda, dar bir merdivenle kaya mezarın içine girilebilir.

Ön taraftan bakınca, dimdik ve keskin bir kaya görünümünde olan mezar arka taraftan bakınca bir tümülüse benzer.

Samsun Vezirköprü Şahinkaya Kanyonu

ŞAHİNKAYA KANYONU

İlçe merkezine 13 km uzaklıkta, Kızılırmak nehrinin en derin yerindedir. Kızılırmak burada birdenbire darlaşan çok dik yamaçlı bir boğaza girer.

Takriben 5 km uzunluğundaki bu boğazdan Kuruçay köyü yakınlarında çıkan Kızılırmak yeniden genişler ve yayvanlaşarak bir vadi ile Karadeniz’e doğru yoluna devam eder.

Samsun Vezirköprü Şahinkaya Kanyonu

Kanyon: dağ oluşumu ve akarsuyun aşındırması sonucu oluşmuştur. Yamaçların çok dik ve dar oluşu ile ideal bir baraj yeri manzarası gösterir. Kanyon, 1988 yılında tamamlanan Altınkaya Baraj gölünün içinde kalıyor.

Baraj gölünün suyunun yükselmesiyle bugünkü görünümü kazanmıştır. Kanyonun uzunluğu 3250 metredir. Su derinliği ortalama 106 metredir. Kanyon yüksekliği ise 340 metreye kadar çıkmaktadır.

Sarp kayalıklar arasında, Kızılırmak nehrinin turkuaz renkli suları, bambaşka bir görüntü yaratır. Buralara yolunuz düşerse, Şahinkaya kanyonunu mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.

Samsun Vezirköprü Şahinkaya Kanyonu Tekne Turu

Tekne turu

Tekne turları yaklaşık 40 dakika sürüyor. İnsanlar tekne turunda, devasa yamaçları gözlemliyorlar. Kanyona, Türkmen köyü ve Vezirsuyu Tabiat Parkından olmak üzere iki farklı noktadan tekne turları düzenlenmektedir.

ÖZYÖRÜK KAYA MEZARI

İlçe merkezine 20 km uzaklıktaki Özyörük köyündedir.

Anıt mezar, bir doğal kale formundadır. Antik bir merdivenle ulaşılmaktadır. Ancak buraya yani mezara tırmanış oldukça tehlikelidir.

Samsun Vezirköprü Vezir suyu Tabiat Parkı

VEZİRSUYU TABİAT PARKI

İlçe merkezine 23 km uzaklıktadır.

Park alanı büyüklüğü 23 hektardır. Şahinkaya kanyonu, buraya 7 km uzaklıktadır. Park alanı, her yıl, çevre yörelerden gelen binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Tabiat parkında tekne gezileri düzenleniyor.

Samsun Vezirköprü Kunduz Ormanları

KUNDUZ ORMANLARI

İlçe merkezine 51 km uzaklıktadır. İlçe merkezinin batısındadır.

Buraya: Kunduz Ormanları veya Kunduz yaylası denir. Kunduz dağı: doğu-batı uzanımlıdır ve turizm amaçlı kullanılan bölümünün ortalama yüksekliği 1100-1500 metredir. En yüksek yeri ise 1791 metredir. Kunduz ormanlarında, her sene çeşitli festivaller düzenlenir. Ayrıca yine kunduz ormanlarında bir “Geyik Üretme Çiftliği” vardır.

Samsun Vezirköprü Kunduz Ormanları

Burada çok sayıda geyiği izleyebilirsiniz. Yaz aylarında ormanın temiz havasından yararlanmak, dinlenmek ve piknik yapmak için yoğun tercih edilir. Yine, Kunduz ormanlarında, Soğuksu deresinin geçtiği yerde bir kamp alanı vardır ve burada çadır kurabilirsiniz.

Samsun Vezirköprü Kunduz Ormanları Geyik Üretme Çiftliği
Geyik Üretme Çiftliği

Kunduz dağında, dev bir hayvanat bahçesi görünümündeki alanda sadece Kızıl Geyikler bulunur. Çiftlikte sayıları arttırılmaya çalışılan 35 adet kızıl geyik vardır. Bunlardan 7 tanesi, 2012 yılında doğaya salınmıştır.

OYMAAĞAÇ HÖYÜĞÜ

Höyük: yaklaşık 4-5 hektar büyüklüğünde bir alanı kapsar. Höyük, tarihi süreçte birkaç bin yıl, yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Bu yüzden: Vezirköprü ovasının en önemli antik yerleşim alanıdır.

Orta Tunç çağı döneminde höyüğün Hititlerin dini merkezi Nerik şehri olduğu tahmin ediliyor.

Buranın yani Nerik şehrinin önemini anlaşılması için, biraz ayrıntılara girmekte yarar var.

Nerik: Asurdan başlayıp Kaniş karumunda konaklayan, oradan Karadeniz’e kadar uzanan ticaret kervanlarının önemli uğrak yerlerinden biridir ve fırtına tanrısına adanmıştır.

Oymaağaç’daki yerleşim, Hitit öncesine kadar gider. Ancak buranın önemi, Anadolu’da Hititler öncesinde Hatti uygarlığı ile başlar. Hatti uygarlığının da, MÖ 3000’li yıllarda Hitit öncesinde izleri görülür. Yani, Oymaağaç, en parlak dönemini Hatti uygarlığı döneminde yaşamıştır.

Burada: Hatti döneminde, Güneş Tanrıçası Vuruşemu ve Fırtına Tanrısının oğlu ve yine Fırtına Tanrısı Nerik adına kurulmuş bir tapınak vardır. Bu yüzden, Oymaağaç, Hatti döneminde, Marassantiya (Kızılırmak) nehrinin bereketli topraklarının kıyısında kurulmuş önemli bir dinsel merkezdir.

Kent, takip eden Hitit döneminde de bu dinsel önemini sürdürür. Ancak en parlak dönemine MÖ 1275 yılında ulaşır. Çünkü, ünlü Hitit Kralı III Hattuşili, yeğeninden Hitit Krallığını alıncaya kadar, Nerik şehrinin de bulunduğu bölgenin kralı idi.

III Hattuşili, aynı zamanda bir rahip idi. Zaman içinde yeğeni III Mürşili’yi yener ve Hitit kralı olur. III. Hattuşili, güçlü bir imparatorluk kurar. Ancak diğer Hitit krallarından farklıdır.

İktidarının ilk yıllarında, dünyanın ilk yazılı anlaşması olan Kadeş Savaşı sonundaki Kadeş anlaşmasını imzalar. (MÖ 1270) (Bence bu anlaşmanın en önemli bölümlerinden birisi de anlaşmanın altında Hititler adına, Kral III Hattuşili ve eşi Puduhepa’nın mührünün olması, kadına verilen değerin ifadesi olarak önemlidir.)

Evet, sonuç olarak Hitit kralı III Hattuşili, ne kadar süre kaldığı bilinmese de, bir süre Vezirköprü ilçesinin bulunduğu bölgedeki Nerik (günümüzdeki Oymaağaç) şehrinde kalmıştır.

Nerik şehri, Deniz kavimleri denen savaşçılar tarafından, tüm Anadolu’da olduğu gibi Hitit imparatorluğunun yıkılmasıyla birlikte, yok olmuştur.

Gelelim günümüze

Burada 2005 yılında resmi arkeolojik kazı çalışmalarına başlanmış ve halen yürütülmektedir. İlk olarak kazılar Alman Arkeolog Rainer Czichon tarafından başlatılmıştır.

Bugüne kadar devam eden kazılarda: çanak-çömlekler, törenlerde kullanılan küçük kaplar, Roma dönemine ait toplu mezarlar, Hiyeroglif yazılı mühür ve çivi yazılı tablet parçaları bulunmuştur. Bu parçalar da, buranın Neri şehri olduğunu kanıtlamaktadır.

Hitit Kralı III Hattuşili, yılda birkaç kez Hattuşa’dan Neri şehrine gelerek hava tanrısına saygısını gösterir, özel ziyafetler düzenlermiş.

Samsun Vezirköprü Oymaağaç Höyüğü

Karadeniz bölgesindeki ilk çivi yazılı tablet burada bulunmuştur.

Samsun

İsviçre Cenevre

İsviçre Cenevre

 

İsviçre ülkesinde, Zürih şehrinden sonra en kalabalık 2’nci şehirdir. Fransızca konuşulan İsviçre bölgesi olan “Suisse Romande” bölgesinin en büyük şehridir. Şehirlilerin büyük çoğunluğu Fransızca konuşur, tüm bilgiler ve işaretler Fransızcadır.

Şehir: yakınlarındaki Alpin tepeleriyle Jura’nın engebeli arazisi arasında gömülü Rhone’un Cenevre gölünden ayrıldığı koyda, Cenevre gölünün kıyısındadır.

Virgül şeklinde, Avrupa’nın bu en büyük gölünün kıyısında, Cenevre ile birlikte Evian ve Thonon şehirleri de vardır.

Şehrin rakımı 375 metredir. İsviçre’nin önemli bir koridoru olan Alpler ve Jura dağları ve İtalya’ya giden Alp geçer yolların ve Saone-Rhone ekseni boyunca Akdeniz’e giden yolların odak noktasıdır.

Şehrin bir yarısı İsviçre ve diğer yarısı Fransa’dadır ve Fransa kısmı, İsviçre kısmına göre yarı yarıya daha ucuzdur. İsviçre kısmı, dünya üzerinde en pahalı şehirler sıralamasında ilk 10 şehir arasına girer.

Şehir 1920 yılında Amerikan Başkanı Wilson tarafından, Birleşmiş Milletler Cemiyetinin merkezi seçilmiştir. Günümüzde: Birleşmiş Milletler Örgütünün Avrupa kolu ve Kızıl Haç merkezi olması nedeniyle buraya “Barışın Merkezi” denir.

Nestle çikolataları ilk olarak burada üretilmiştir. Francois Cailer tarafından kurulan fabrika, Cenevre şehrindedir.

TARİHİ

Şehrin ilk kurulduğu yer: gölün çıkışına hakim olan ve kolayca savunulan bir tepeydi. Buradaki yerleşimin: Paleolitik dönemde başladığı ve Neolitik çağda geliştiği bilinmektedir. Şehrin orijinal adı: Celtic öncesi Ligurya halklarına dayanır. MÖ 500 yıllarında, şehir, Allobrog Keltlerinin güçlenmiş bir yerleşimiydi.

Ardından MÖ 58 yılında, Roma imparatoru Julius Caesar ve ordusu, Galya bölgesine doğru ilerlerken, burada Rhone nehri üzerindeki bir köprü yıkılmış ve böylece ilerleyiş engellenmiştir. Yani, şehir çok stratejik bir bölgededir.

MS 379 yılında Cenevre Roma imparatorluğu içinde ve bir piskoposun oturduğu yer olarak biliniyor. Ardından, Alman istilaları ve sonrasında MS 443-534 yılları arasında Burgonya krallığının başkentidir.

888-1032 yılları arasında bir süre Lorraine ve daha sonra yine Burgonya egemenliği görülür. Erken feodal dönemde, şehir Cenevizlilere ait toprakların merkezini oluşturuyordu.

15’nci yüzyılda Savoy hanedanı, devlet başkanlığı statüsüne yükseldi ve piskoposların pahasına, Cenevre’de egemenliği savunmak için büyük çaba harcadı. Çünkü Savoy dükleri: hırslı ve başarılı hükümdarlardı. 1449-1522 yılları arasında, Savoy dükünün aile üyeleri, Cenevre şehrinin piskoposu olarak atandı.

1533 yılında piskopos, şehirden kaçtı ve Cenevreliler, kendilerini bir devlet olarak ilan ettiler. 1536 yılında Cenevreliler, Bern şehri birliklerine ihtiyaç duydukları için, Protestan Bern ile din meselesinde yakınlaşmayı kabul ettiler.

Çünkü: Fransızca konuşan Roma Katolikleri, kendilerini: Almanca konuşan Bernlilere daha yakın hissettiler. Ancak birçoğu: Martin Luther ve Huldrych Zwignli’nin teorilerine yabancıydılar. Bu durum: 1536 yılında şehre gelen John Calvin tarafından çözüldü, halkı Reform edilmiş dinle barıştırdı.

Geleneksel kurumları, yeni amaçlar doğrultusunda uyarlayarak Cenevre’nin özerk bir devlet olmasını sağladı. Başarısını, kısmen Protestan Bern birliklerinin varlığına borçluydu. Böylece: şehri, Katolik Savoyards’ın müdahalesi olmadan yeniden organize edebildi.

Calvin

Fransa’da yapılan zulümden kaçan Protestanların şehre gelmesini sağladı ve bu göçmenler şehre: yeni esnaf, endüstri ve servet getirdi. Cenevre: endüstriyel, finansal ve ticari bir metropol oldu. Calvin Akademileri ve seminerler, Avrupa’nın dört bir yanından gelen akademisyenleri cezbetti. Cenevre büyüdükçe ve zenginleştikçe: dini fanatizm öldü.

11-12 Aralık 1602 gecesi, Katolik Savoy Dükü: sürpriz bir saldırıyla Cenevre şehrini yeniden ele geçirmeye çalıştılar, kısa bir çatışma oldu ve şehir halkının müthiş savunması nedeniyle girişim başarısız kaldı.

Escalade yani sur kuşatması olarak bilinen bu olay, her yıl Cenevre’de günümüzde de törenlerle anılmaktadır. Bu törenlerde şehir halkı ellerinde meşalelerle yürüyüş yapar ve maskeli balolar düzenlerler.

18’nci yüzyılda şehir refahın zirvesindeydi. Maddi zenginlikler bir sürü kültür ve sanatsal yaratıcılık yarattı. Rousseau’nun doğuş yeri ve Voltaire’nin kutsal alanı olan Cenevre, Avrupa’nın aydınlanma dönemi seçkinlerini buraya çekti ve siyaset biliminin gelişmesine katkı sağladı. 1813 yılında Cenevre, İsviçre Konfederasyonunun bir kantonu oldu.

1861 yılında modern Cenevre’nin kurucusu olan Kanton demiryolları hatları açıldı, Cenevre bankası kuruldu ve her şeyden önce kentin dış surları yıkılarak yaygın kentsel genişleme imkanı sağlandı.

1864 yılında savaş esirlerinin korunması için Kızıl Haç kuruldu ve Cenevre sözleşmesi imzalandı.

1919 yılında ise Milletler Cemiyeti, şehirde kuruldu.

2’nci Dünya Savaşı sonrası dönemde: Cenevre, uluslar arası örgütler ve şirketler şehrin merkezinde kurulunca sürekli ekonomik büyüme yaşandı.

Ancak 1980 ve 90’ların başlarında, bazı uluslar arası örgütlerin gerilemesiyle birlikte, şehir durgunlaşmaya başladı ve 1990’ların büyük bölümünde, şehir ekonomisi İsviçre’nin geri kalan bölgelerinin gerisinde kaldı ve bugün de, işsizlik oranı, ülke içinde en yüksek olan yerdir. 1990’ların sonlarında ekonomi düzelmeye başladı.

İKLİM

Cenevre iklimi ılımandır. Kışlar serindir ve gece don görülür. Yazlarında ise hoş bir sıcaklık vardır. Yağış yeterlidir ve nispeten yıl boyuna yayılmaktadır. Sonbahar nemli geçer. Yaz aylarında birçok kişi, Leman gölünde yüzmenin keyfini yaşar.

Ben burada bulunduğum Şubat ayında, hava pek fazla soğuk değildi ve yağış yoktu, ama Şubat ayında gölde yüzen kişileri gördüğümde şaşırdım.

PARA

Cenevre şehrinde, İsviçre’nin diğer şehirlerinde olduğu gibi İsviçre Frangı kullanılıyor. Ancak Euro da kabul ediyorlar. Fakat: Euro gerçekte franktan % 10 kadar daha az değerde olmasına rağmen, çoğu yerde frank ve Euro’yu bire bir kabul ediyorlar. Euro verirseniz, para üstünü frank olarak veriyorlar. Yani: burada alışveriş yaparsanız, bence kredi kartı kullanın.

CENEVRE FESTİVALİ-FETES DE GENEVE

Şehirdeki festival, 1 Ağustos günü olan “Ulusal Bayram” ve 8 Ağustos günü olan “Konfederasyona katılım günü” etkinlikleri birleştirilerek kutlanıyor. Özellikle 7 Ağustos gecesi yapılan havai fişek gösterilerinin, gerçekten muhteşem olduğu söyleniyor.

Yaklaşık 1 saat süren bu gösterilerin Avustralya Sydney şehrindeki yılbaşı kutlamaları kadar gösterişli olduğu ve müzik eşliğinde havai fişeklerin tam bir görsellik yarattığı belirtiliyor. Bu gösterileri izlemek için, bu tarihte, şehre akın akın turist geliyor.

CENEVRE ÜNİVERSİTESİ

1559 yılında John Calvin tarafından kurulmuştur. Günümüzde 13 bin öğrencisi vardır. Dünyanın en iyi üniversitelerinden birisi olarak kabul edilmektedir.

TURİZM

Dünyanın en küçük metropolü olan şehrin sembolü Jet d’eau dur ve Cenevre gölündeki bu fıskiye 140 metre yüksekliğe su püskürtmektedir. Gölün sağ kıyısında büyük oteller ve birçok restoran bulunur. Şehrin kalbi alışveriş ve ticaret bölgesi olan eski şehir, sol sahil şeridindedir. St Peter katedrali bulunduğu tepeden şehre hakimdir, ancak şehrin eski merkezi olan Place du Bourg de Four, şehrin en eski meydanıdır.

Göl kıyısında gezinti yerleri, sayısız park, eski şehirdeki canlı yan sokaklar ve şık mağazalar görülür. En iyi korunan sokaklardan birisi, Jean-Jacques Rousseau’nun doğduğu Grand-Rue’dir. Gölün her iki kıyısı arasındaki yolculuk: “mouettes” denen bir tür su taksileriyle yapılır.

Kültürel açıdan bakıldığında, İsviçre’nin en batısındaki bu şehirde, çok şey vardır. Uluslar arası sanatçılar, Grand Theatre ve Cenevre Opera Evi’nde ve “Musee İnternational de horlogerie” de mücevher değerindeki saatlerin koleksiyonunu görmek mümkündür.

İsviçre Cenevre Camdan trenle yolculuk

CAMDAN TRENLE YOLCULUK

Özel bir demiryolu şirketi tarafından işletilen “Panoramik Ekspres Tren” yolculuğu: şehre yaklaşık 1 saat uzaklıktaki “Montreaux” şehrinden başlıyor ve 2 saat sürüyor. Yani: bu yolculuğa çıkmadan önce, Montreaux şehrini gezme fırsatınız da oluyor. Belki şansınız olursa, buradaki gezinizde, muhteşem bir “caz konseri” de izleyebilirsiniz.

NE YENİR

Şehirde yöresel lezzetleri tatmak isterseniz: çikolata ve raclette peyniri denenmelidir. En iyi pizza “Luigia” da yenir. En meşhur çikolata dükkanı: Rue de Rive sokağındaki “Auer Chocolatier” dir. Buradan kendinizi tadımlık 100 gram çikolata alın, ama daha fazla almak istiyorsanız, mutlaka marketleri tercih etmelisiniz.

Cenevre şehrinde en ünlü yöresel lezzet nedir derseniz, size “fondü” önerilir. Eritilmiş peynir ve bir yığın ekmekle yapılan fondü: birçok yerde vardır ama en iyileri Les Armures denen restoranda yapılır. Le Gruyerien restoran da, iyi bir fondü yemek için idealdir.

Relais de I’Entrecote

Burası şehirde dünyaca ünlü bir restorandır. Rue du Rhone bölgesindeki bu restoranda, çeşit yok, menü tek ve sabittir. Menüde sadece: cevizli salata, özel soslu et ve ev yapımı tadında patates kızartması vardır. Ancak: buraya girebilmek gerçekten sıkıntılı, kapıda uzunca bir kuyruk var ve bir süre beklemek gerekiyor. Salata ile başlayan yemekte, küçük tabak içinde harika patates kızartması ve eşliğinde et yemeği yani antrikot geliyor.

Eti özel kılan: tarifi gizli tutulan, tereyağı ve hardallı sostur. Porsiyon küçük görünse de aynısından bir tane daha gelir. Yanında menüdeki bir kırmızı şarap alabilirsiniz.

Ardından içi dondurmalı profiterol yemelisiniz. Tüm bunlar muhtemelen size 55-65 frank arasında bir fiyata gelir, şarap almazsanız 40-45 frank olur.

İsviçre Cenevre Alışveriş

ALIŞVERİŞ

Akşam saat 21.00’den sonra açık yer bulamazsınız, her yer kapalıdır. Özellikle: Pazar günleri bu şehirde bulunursanız, su dahi alacak açık yer bulmak mümkün değildir. Pazar günleri şehirde sadece: restoranlar ve bir kısım kafe açıktır.

Ancak, özellikle belirtmek isterim ki: Sturbucks ve Mc Donalt yorgunluk çıkarmak ve bir şeyler içip atıştırmak isteyenler için tek çare yerleridir. Ama fiyatlara dikkat, Sturbucks kafede, 1 elmanın fiyatı 2.5 Euro.

Peki şehirde ne satın alınabilir? Malum burası çikolata, çakı ve saat ülkesinin büyük bir şehridir ve birçok internet sitesi bunları satın alabilirsiniz demektedir. Bence hayır, bu şehirde bunları satın almak için yüklüce ödeme yapmanız gerekir.

Belki “Swatch” saat satın alabilirsiniz, ama unutmayın, ülkemizde de var ve inanın aynı fiyat ve belki de daha ucuz, burada sadece farklı modeller görebilirsiniz, yoksa fiyatları ucuz değil.

Birkaç alışveriş mekanı:

Plain Palasi

Burada hafta sonlarında bitpazarı kuruluyor. Pazarda: küpeler, boncuklu çantalar, plaklar, değerli kitaplar ve saatler bulmak mümkündür.

Rue de Rhone

Şehrin alışveriş yönünden en hareketli ve popüler caddesidir.

General Guisan

Gölün paralelinde kalan bu şık alışveriş caddesinde birçok markanın satıldığı mağazalar bulunur. Bu caddeyi dik kesen Place du Port sokağı da aynı şekilde bolca mağaza bulunan yerdir. Özellikle “Roleks” ürünleri satılan binanın burada bulunması, buraya anlam kazandırıyor.

Sürekli olarak Cenevre’nin pahalı bir şehir olduğundan söz ettim. Doğrudur, siz de bu şehri ziyaret ederseniz, ürün fiyatlarının çok yüksek olduğunu göreceksiniz. Ancak, Cumartesi sabahları, İsviçre’nin en büyük ve en iyi bitpazarı, Plaine de Plainpalais denen yerde kuruluyor.

Burada: yüzlerce tezgahta: klasik kıyafetler, ikinci el oyuncaklar, takılar, büyük mobilyalar bulup satın almak mümkündür. Burayı gezerken yorgunluk atmak isterseniz, 1930’ların ortamı canlandırılan Remor kafesine giderek dondurma yemenizi öneririm.

Son bir not: eğer Pazar günü şehirde iseniz, her yer kapalı olduğu için tek alternatif: metro merkez istasyonunun bulunduğu yeri deneyin, orada birçok mağaza ve dükkan, yemek yeri açıktır ve ihtiyaçlarınızı temin edebilirsiniz.

 

ÇİKOLATA

Cenevre, dünyanın en iyi çikolatalarını bulup satın alabileceğiniz bir yer olarak önem kazanıyor. Şehir merkezinde: Rohr, Factiories veya Stetler denilen yerlerde, kahverengi altın yaratılıyor. Ayrıca: birçok kişi tarafından bilinen ve tanınan Nestle çikolataları fabrikası, Francois Cailler tarafından bu şehirde kurulmuştur.

Ayrıca, Cenevre şehrine has: Suchard, Tobler ve Lint markalı çikolatalar, dünyanın en tanınmış tatlı isimleri arasında anılmaktadır. Jean Tobler tarafından üretilen “Toblerone”: 1867 yılından bu yana üretimi sürdürmektedir. Ülkedeki ilk çikolata fabrikası ise, biraz önce de söylediğim gibi 1819 yılında Cailler tarafından Vevey (günümüzdeki adıyla Nestle) tarafından kurulmuştur. 2004 yılında ülkede 149 bin ton çikolata üretilmiş ve bunun % 55’lik bölümü ülke dışına satılmıştır.

GECE HAYATI

Cenevre şehrinde Paris, Londra, Amsterdam şehirlerinde olduğu gibi hareketli ve eğlenceli bir gece hayatı beklemeyin. Çünkü burası çılgınlıklardan uzak, düzenli yaşamaktan hoşlanan, gürültü yerine kaliteyi ve lüksü tercih eden insanların şehridir. Gece kulüpleri her ne kadar az olsa da özellikle Le Baroque ve Club B düşünülebilir, bunlar son derece kaliteli, güzel ama pahalı mekanlardır.

GEZİLECEK YERLER:

İsviçre Cenevre

İsviçre Cenevre

İsviçre Cenevre

LE MANS GÖLÜ-LEMAN GÖLÜ

Yazılı kaynaklara göre, gölün ilk ismi, Roma döneminde: Lacus Lemannus’dur. Antik Yunan dönemindeki ismi “Limenos Limme” dir ve “Limanın gölü” anlamına gelir. Günümüzde ise: Fransızca “le lac Leman” veya “Leman” olarak isimlendirilir. Bazen de “Le lac de Geneve” diye isimlendirilir. İngilizce de göl daha çok “Cenevre gölü” olarak bilinir.

Bir tip buzul gölüdür. Batı Avrupa’daki en büyük göllerden bir tanesidir. Toplam alanı: 7.975 kilometre karedir. Maksimum uzunluk: 73 km ve maksimum genişlik: 14 km. dir. Ortalama derinlik: 154 metredir. Maksimum derinlik: 310 metredir.

Göl: İsviçre ve Fransa arasında paylaşılmış olup, gölün çevresindeki yerleşim yerleri: İsviçre (Cenevre, Lozan, Montreux, Vevey) ve Fransa (Evian, Thonon) Yani: gölün % 40 kadarı İsviçre’ye ve % 60 kadarı Fransa’ya aittir. Gölün en büyük özelliklerinden bir tanesi de, burayı tercih eden sanatçılardır. Audrey Hepburn, Charlie Chaplin ve Sophia Loren gibi unutulmaz isimler, yıllardır popüler bir tatil yeri olarak burayı tercih etmişlerdir. Hepburn ve Chaplin, buranın kalıcı sakinleri arasına katılmışlardır.

Leman gölünün en keyifli yanı: göldeki kuyular, bir anlamda eğitilmiş bu kuğular, insanlara çekinmeden yaklaşıyorlar ve gerek kuğular ve gerekse martılar insanlar tarafından beslenmeye çok alışmışlar, martılar onlara atacağınız ekmek parçalarını havada yakalıyorlar, tam bir İstanbul vapurlarındaki görüntü, gerçekten güzel, Leman gölü kıyısında gezinti düşündüğünüzde yanınıza mutlaka birkaç parça ekmek almayı unutmayın, gerçekten güzel görüntüler ortaya çıkıyor, çevreniz kuğular ve martılarla doluyor.

Son bir not: gölün çevresindeki yürüyüş yollarında, portatif tuvaletler bulunuyor, ücret ödemeden kullanılan bu tuvaletleri kullandığınızda, nasıl temiz olduklarını göreceksiniz.

İsviçre Cenevre Bains des Paquis

Bains des Paquis

Şehirde, Rive Drote bölgesinin Paquis Nations semtindedir. Buradaki plaj, ilk önce 1872 yılında inşa edilmiş ve 1890 yılında halkın hizmetine açılmıştır. Günümüzde burada: güneşlenmek için bir bölüm, iki hamam, iki sauna ve bir restoran, su sporları merkezi vardır. Fiyatlar nispeten makuldür. Göl kıyısında, kumluk küçük bir alan var, hemen arkada ise soyunma kabinleri bulunuyor.

Burada, tüm yıl boyunca: sauna, masaj ve ucuz öğle yemeği gibi etkinlikler vardır. Otel bünyesinde, La Buvette des Bains denen restoranda sunulan uygun fiyatlı ancak lezzetli yemekler (özellikle peynir fondü ve salataları) gayet güzeldir. Tesis, restoranlar hariç: 11 Mayıs-16 Eylül tarihleri arasında açıktır.

İsviçre Cenevre Jet d’Eau-Su fiskiyesi

İsviçre Cenevre Jet d’Eau-Su fiskiyesi

İsviçre Cenevre Jet d’Eau-Su fiskiyesi

Jet d’Eau-Su fiskiyesi

Şehrin en ünlü yerlerinden biridir. Cenevre şehrinin simgesidir.

Cenevre gölünün: Rhone’ye boşaldığı yerdedir. Şehir genelinde ve havadan, Cenevre’ye 10 km yükseklikte uçarken bile görülür.

1886 yılı başlarında bir Cenevre şirketi, zamanın zanaatkarlarının makinaları için, su pompaladı ve bu su basınç altında dağıtılıyordu. Akşam, talebin düşmesi nedeniyle, boru içindeki basıncı düşürmek için La Coulouvreniere’deki pompa evinin sonunda bir delik yapıldı ve su, bu delikten birkaç metre yüksekliğe kadar yükselerek dışarı akmaya ve basınç dengelenmeye başladı.

Yani: bir emniyet valfı olarak kullanılıyordu. 1891 yılında, elektrikli aydınlatma yapılınca; Federal Jimnastik Şenlikleri ve İsviçre Konfederasyonunun kuruluşunun 600 yıl dönümü kutlamaları için: limana su jeti yani fıskiyesi yapılmasına karar verildi.

Böylece fıskiye, günümüzdeki yerine taşındı ve bu tarihte yüksekliği 90 metreydi. Ancak, 1930 yılına kadar düzenli aydınlatma yapılamadı. 1951 yılında, şehir suyu değil göl suyunu pompalaması için, kısmen batık bir pompa istasyonu kuruldu.

Günümüzde:

Yuvarlak bir kartere emilen su, saniyede 500 litre su, iki pompa ile 140 metrelik yani 40 katlı bir bina yüksekliğine kadar püskürtülür. Saatte 200 km hızla yükselir. Suyu bu yüksekliğe atmak için 16 ton ağırlığındaki iki güçlü motorlu pompa kullanılıyor.

Herhangi bir anda, havada 7000 litre su vardır. 2003 yılından bu yana: don olayı veya özellikle kuvvetli rüzgar olmadığında, tüm gün boyu çalıştırılıyor.

Yalnız, burada yine bir not belirtmek istiyorum, Şubat 2018 tarihinde şehirdeydim, fıskiye sabah saatlerinde açıktı ve hava güneşli yani pek soğuk olmamasına rağmen, saat 14.00 gibi fıskiye kapatıldı ve sonra bir daha açılmadı. Sebebini bilmiyorum.

Ayrıca: bahar dönemlerinde, akşamları 21 ışıklı bir aydınlatma da yapılıyor.

Gölün sol kanadında bir taş iskele yolu ile fıskiyenin bulunduğu yere ulaşılıyor, ancak rüzgar hafif bir yön değiştirdiğinde, burayı ziyaret edenler ıslanıyorlar. Hatta: bazen rüzgar, su damlalarını, diğer tarafta, en iyi bakış açısı olarak kabul edilen Paquis banyolarına kadar ulaştırıyor.

Mont Blanck Köprüsü

Şehrin iki yakasını, bu etkileyici köprü birbirine bağlıyor. Köprüden, gölün daralarak güçlü bir nehre dönüştüğü yer olarak görülüyor. Köprünün altına izlerseniz, suyun korkunç hızla aktığını görebiliyorsunuz. Sağ kıyıda: Fransa Alplerinin en yüksek noktası olan Mont Blanck tepesi görülebiliyor. (Tabii sis olmaması şartıyla) Köprünün sonunda mağazalar, oteller ve restoranlar bulunuyor.

Burası Old Town yani eski şehrin başlangıcıdır. Köprüden geçerek diğer yakaya yani “Cite” bölgesine ulaşılır. Burada: geniş bulvarlar, büyük oteller, şık mağazalar ve lüks alışveriş merkezleri vardır. Cite bölgesinin en gözde yapısı “Musee D’Arth” dır.

Köprünün batısında Rousseau adası vardır. Bu adaya geçmek için, bir diğer köprü olan Bergues köprüsü yürüyerek geçilebilir.

İlle Rousseau Adası

Burada: ünlü filozof Jean-Jacques Rousseau’nun (1834 yılında Pradier tarafından yapılmıştır) göle bakan bir heykeli bulunuyor. Adaya, şehir yerlileri “İle” adını vermişlerdir. Ada: nehri ikiye ayırır. 1219 yılında, adada bir şato inşa edilmiştir, ancak günümüze bu yapının sadece gözetleme kulesi kalmıştır.

Ada’da uyuşturucu satıcıları olduğu söyleniyor, bunları görünce şaşırmayın. Çünkü bağlantı köprülerinden polis geldiğini görünce, tedbir alıyorlar, dolayısıyla bu ada onlar için gayet müsaittir, yani gitmenizi pek önermiyorum.

İsviçre Cenevre Gölde Tekne gezisi-CGN

Cenevre Gölünde Tekne Gezisi-CGN

Cenevre gölündeki tekne gezilerinin başlangıç iskeleleri: İngiliz bahçesi boyunca uzanan sahildedir. Lüks butiklerle kaplı Rue du Rhöne: kuyumcular, saat yapımcıları, moda tasarımcıları ve alışveriş yapmak için gözde birçok mekanla doludur.

OLD TOWN-ESKİ ŞEHİR

Güzel binalar ve bu eski binalarda bulunan kafe ve restoranlar görülür. Burada: Reform Müzesi ve Belediye Binası bulunur. Ayrıca katedral vardır.

İsviçre Cenevre Büyük Katedral

Büyük Katedral-Cathedrale Saint Pierre

Tarihi şehir bölgesinin en yüksek yerindedir. 2009 yılında UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Burası pagan döneminden bu yana ibadet yeri olarak kullanılmaktadır. Katedralin bulunduğu yerde yapılan arkeolojik araştırmalarda: aynı yerde 8 ile 10’ncu yüzyıllar arasında, iki dini yapı bulunduğu ve 12’nci yüzyılda bu iki dini yapının büyütüldüğü, birinin kamusal ayinler ve diğerinin ise kilise öğretileri için kullanıldığı anlaşılmıştır.

Bu durum: yani katedral öncesinde kilise kalıntıları, 4’ncü yüzyıldan kalma eski binanın altında gizli olduğu görülebilir. Katedralin altındaki zemin, tepenin işgalinin Hıristiyanlık öncesi dönemden çok daha geriye gittiğini kanıtlamaktadır. Burada: kuyular, buğday işleme alanları, kültürel binalar ve Celtic Allobroge kabilesine ait mezarlar tespit edilmiştir.

Katedralin inşasının ilk aşaması,

1160 yılına dayanır ve tamamlanması yaklaşık bir yüz yıl sürer. Birçok kez restore edilmiş ve yeniden inşa edilmiştir. Özellikle, geçirilen yangın sonrasında, günümüzdeki Romanesk, Gotik ve Neoklasik stillerin bir araya getirildiği bina oluşturuldu.

Alman ressam Konrad Witz: 1444 yılında Cenevre katedraline ait “Mucizevi Balık Taslağı” içeren bir sunak parçasının resmini çizdi ve bu resim halen “Musee d’Art-d’Histoire” dedir.

Burası başlangıçta Katolik iken sonradan bir Protestan kilisesi olmuştur. 16’ncı yüzyılın ortalarında, Reformasyon’un ortaya çıkışı sonucu, binanın iç kısmı boşaltıldı. Boyalı süslemeler kayboldu ve sadece vitray pencereler korundu.

İsviçre Cenevre Büyük Katedral Kalvin Sandalyesi

Protestan reformasyon liderlerinden biri olan John Calvin’in kilisesi olarak kabul edilir. Kilisenin içinde: Calvin’in kullandığı ahşap bir sandalye vardır.

18’nci yüzyılın ortalarında ortaçağ cepheye klasik sütunların eklenmesiyle mevcut neoklasik tarzı ortaya çıktı ve yapının inşası tamamlanmıştır.

Sade ve yalın vitray süslemeleri ilgi çeker. İç yapısında, parlak mumu andıran avizeler, birbirinden güzel tarihi şapel kalıntıları görülebilir.

Katedralin kuzey kulesinin 157 basamaklı tepesine çıkıldığında şehrin ve gölün üzerinde uzanan görkemli panorama görülür. Hava güzel olduğunda: Mont Black görülür.

Dokuz çanın en büyüğü, aynı kuleye 1407 yılında yerleştirilmiş olup, buna “Clemenecy” denir ve 6 ton ağırlığındadır.

Günümüzde burada:

Hem Alman ve hem de Fransız Protestan ibadetçiler için iki dilde hizmet verilmektedir. Burayı ziyaret ederseniz, katedralin altındaki arkeolojik alanı da gezmenizi öneririm. Özellikle yapının arka bölümünü görün, çünkü burası büyük sütunları ile pagan dönemi tapınaklarını andırmaktadır.

Musee İnternational De La Reforme-Uluslar arası Reform Müzesi

Katedralle aynı yerdedir. Müzede: el yazmaları, nadir kitaplar, gravürler, resimler, Reformasyon ve Cenevre arasındaki manevi unsurlar ve kültürel bağlar sergileniyor. Ayrıca: sinema ve müzik odası vardır. Burada çocuklar için gösteriler düzenleniyor.

Gezide: katedralin arkeolojik sit alanı olan alt bölümü de görülebiliyor ki, burayı mutlaka görmenizi öneririm. Gerek ilginçliği ve gerekse müzecilik-sergileme anlamında muhteşem güzel bir yer.

İsviçre Cenevre Maison Tavel

Maison Tavel-Tarihi Cenevre Müzesi

Uluslar arası Reform Müzesinin hemen yanındaki burası: şehirde günümüze ulaşan en eski binadır. 1334 yılında, bina yangında tahrip olsa da daha sonra aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiştir.

Yapı: bodrumdan çatı katına kadar, şehir tarihi ve Cenevre ev hayatına ayrılmıştır. 14 ve 19’ncu yüzyıllar arasındaki eserlerden oluşan, kalıcı sergileri ziyaret etmek mümkündür. Bu sergilerde: çeşitli nesneler, çizimler, gravürler, fotoğraflar, paralar, mobilyalar ve gümüş koleksiyonları bulunuyor.

Les Armules

Tarihi Cenevre Müzesinin karşısındadır. Burası “Cephanelik” olarak bilinir. Kemerlerin altında 17 ve 18’nci yüzyıldan kalma toplar görülür. 1949 yılında yapılan üç duvar mozaiğinde, Cenevre tarihinin önemli olayları betimlenmiştir.

Hotel De Ville-Belediye Binası

Les Armules’in hemen karşısındadır.

Burası: kanton yönetiminin merkezidir. Yani, şehrin politik kalbidir. Burada: ahşap ve muhteşem freskler ve konseyin toplandığı salon muhteşemdir. Bu salonda: birçok anlaşmanın imzalanmış olması, ayrı bir önem taşıyor. Özellikle 1872 yılında Amerika ve İngiltere arasındaki çatışmalarda, burada, hakemlik yapılmıştır.

1864 yılındaki “Cenevre Sözleşmesi” yine burada imzalanmıştır. Bu sözleşme ile: savaş esirlerinin statüsü ve hakları belirlenmiştir. 15 Kasım 1920 tarihinde ise, Birleşmiş Milletler kuruluş anlaşması, burada imzalanmıştır. Buranın Rönesans dönemi avlusunda yaz aylarında konserler düzenleniyor.

ŞEHRİN ULUSLAR ARASI BÖLGESİ

Burada: Ariana Park merkezinde, bir zamanlar Milletler Cemiyeti merkezi olan “Palais Des Nations” bulunuyor.

İsviçre Cenevre Milletler Sarayı

İsviçre Cenevre Milletler Sarayı

Milletler Sarayı-Palais Des Nations

Parc de I’Ariana’nın merkezindedir.

1929-1936 yılları arasında inşa edilmiş ve Milletler Cemiyetinin genel merkezi olarak kullanılmıştır. 1973 yılında yapılan eklentiler sonucu, günümüzdeki görünümüne kavuşmuştur.

2’nci Dünya Savaşından sonra topluluk dağılınca, bina yeni kurulan Birleşmiş Milletlerin Avrupa koltuğu için kullanılmaya başlandı. Yani, Birleşmiş Milletlerin büyük merkezi New York şehrinde ve ikinci büyük merkezi burasıdır ve Paris şehrindeki Versailles Sarayı kadar büyüktür. Yapıda: 34 konferans salonu ve 2800 ofis vardır.

Burası her yıl 25 bin diplomatı ağırlamaktadır. Burayı ziyaret ederseniz, büyük toplantıların yapıldığı “Assambly Hall” görebilirsiniz. Sarayın duvarlarında sanat eserleri bulunuyor.

Özellikle: İnsan Hakları ve Uygarlıklar İttifakı Salonunun kubbesi yani tavanı görülmelidir.  Buradaki resim ünlü İspanyol ressam Miquel Barcelo tarafından yapılmıştır. Ancak giriş ücretlidir ve giriş için pasaport gereklidir.

Burada bir müze vardır.

Musee International De La Croix-Rouge Et Du Croissant-Rouge

Burada: 1863 yılında Henry Dunant tarafından, Cenevre şehrinde kurulan Kızılhaç’ın tarihine ait sergi görülüyor. Bu sergide: Kızılhaç’ın ne denli önemli işlere el attığının reklamı yapılıyor.

Günümüze kadar olan Kızılhaç etkinlikleri: 1863 dramatik hikaye, belgeler, fotoğraflar, filmler, çoklu slayt gösterileri ile anlatılıyor.

İsviçre Cenevre Kırık Sandalye-Broken chair sculpture

Kırık Sandalye-Broken Chair Sculpture

BM binasının bulunduğu Nations meydanındadır.

Sadece üçayak üzerinde durun, 21’nci yüzyılın en sembolik eserlerinden biridir. Savaş sırasında bir mayın nedeniyle ayağını kaybeden kişinin durumunu ifade eder. 1997 yılında kara mayını kurbanlarının anısına Daniel Berset tarafından yapılmıştır. Boyu 12 metredir. Ağırlığı 5.5 tondur.

İsviçre Cenevre Yeşil alanlar ve parklar

YEŞİL ALANLAR VE PARKLAR

ENGLİSH GARDEN-İNGİLİZ BAHÇESİ-JARDİN ANGLEİS

Leman gölünün kıyısında, halka açık bir park alanıdır. 1854 yılında yapılmış olup, şehrin en eski parkıdır. Su fıskiyesine, lüks mağazalara ve Eski şehir bölümüne yakın bu bahçe şehrin en işlek parklarından biridir. Güneşli günlerde: koşucular, patenciler ve bisiklete binenlerle doludur.

Birçok aile, ağaçların gölgesinde yürümeye gelirler. Limana, sağa ve su jetine bakan turistler için çok popüler bir yerdir. Yaz aylarında Cenevre Festivali de dahil olmak üzere, her yıl çeşitli etkinlikler burada düzenlenir. Bahçenin kıyısında ise, bazı yerlere çalışan gezi tekneleri vardır, bu teknelerin bazıları gölün Fransa kıyılarına kadar gidebiliyor.

İsviçre Cenevre Çiçek Saati

Çiçek Saati

Jardin Anglais’in köşesinde bulunan bu saat, ilk olarak 1955 yılında 6500 çiçek ve bitki kullanılarak şehrin bahçıvanları tarafından düzenlenmiştir. Çiçek düzenlemeleri mevsimlere göre değişir. Çiçek saati sadece güzel değil aynı zamanda hassastır.

4 metre çapındaki bu saat: uydu verileriyle çalışmaktadır yani gayet hassastır ve bu özelliği ile İsviçre malı saatlerin hassasiyetini kanıtlamaktadır. Saatin zarif tasarımlı ve orijinaline benzer kadranları, Patek Philippe firması tarafından bağışlanmıştır. Saatin bir başka özelliği de: saniye gösteren kadran, dünyanın en uzunudur, uzunluk 2.5 metredir.

12 binden fazla bitkiden oluşan yeni çiçek konsepti: Cenevre şehri Yeşillikler Bölümünden gelen ağaç yetiştirme uzmanları tarafından özenle kurulmuştur. Burada: bitkilerin hayatta kalması ve güneşin tam olarak etkili olması için gerekli olan bir sulama sistemi de kuruludur.

Saatin çiçek dekorasyonu, yılda 5 kere yenilenir. Son bir not: çiçek saatini saldırılardan korumak için bir alarm cihazı vardır ve doğrudan merkeze bağlıdır. Zaten site, bahçecilik açısından yüksek gözetim altındadır.

İsviçre Cenevre Parc Des Bastions

Parc Des Bastions

Place de Neuve’nin yanında bulunan bu park, güzel bir anıttan diğerine yürüyerek gidilebilen, ağaçlarla kaplı keyifli bir yer olarak önem kazanmaktadır.

Eski şehrin altındaki bu yemyeşil alan, şehrin merkezindedir. Parkın çevresinde: dünyaca ünlü Reform duvarı ve Palais Eynard (şehir yönetim merkezi) ve eski bir üniversite binası bulunur. Parkın yan tarafında ise: satranç ve dama oyunları oynanan bölüm bulunuyor.

İsviçre Cenevre Parc des Bastions-Monument de la Reformation

Reform Duvarı-Parc des Bastions-Monument de la Reformation:

Cenevre Üniversitesi bahçesindeki Parcom des Bastions’un merkezinde bulunan duvar: 1909 yılında, Jean Calvin’in 400’ncü yıldönümü ve Cenevre Akademisinin kuruluşunun 350’nci yıldönümünde Cenevre Üniversitesi için yapılmıştır. Anıt 1917 yılında ziyarete açılmıştır.

Anıt için proje yarışması düzenlenmiş ve 71 proje arasından, 4 İsviçreli mimarın bu eseri yarışmayı kazanmıştır. Heykeller: iki Fransız heykeltıraş tarafından yapılmıştır.

Anıt

Önlerinde devlet adamlarının, öncülerin ve reformatörlerin koruyucularının 5 metre yükseklikteki heykelleri olan engebeli ve süstü taş kabartmadan oluşmuştur. 100 metre uzunluğundaki kabartmaların önünde 100 metre uzunlukta hendek anımsatan gölet bulunur.

Merkezi gurupta, dört büyük vaiz temsilcinin görülür. Bunlar: William Farel, John Calvin, Theodore Beza ve John Knox’dur. Hepsi “Cenevre kıyafetinden” giymişler ve ellerinde İncil tutarlar. Bunlar Protestanlığın 450 yıllık tarihinde büyük önem taşıyan kişilerdir.

Anıtın tam karşısındaki yapı, Calvin’in kurduğu Teoloji Akademisinden doğan “Cenevre Üniversitesi” merkez binasıdır. Cenevre Üniversitesi 1559 yılından bu yana eğitim vermektedir.

Parktan ayrılırken: görkemli Place de Neuve’yi ve çeşitli sanat yerlerini görmeyi unutmayın.

JARDİN DES ALPES BAHÇESİ

Bu bahçe: Quai des Mont-Black üzerindedir.

cenevre.burunsviç anıtı.1
İsviçre Cenevre Brunswick Anıtı

Brunswick Anıtı

Seçkin dil bilimci ve müzisyen Brunswick Dükü Charles d’Este-Gulep: 1804 yılında doğmuş ve 1830 yılında ülkeden kovulmuştur. Paris şehrine yerleşmiş ve orada büyük bir servet edinmiştir. 1873 yılında ise Cenevre şehrinde ölmüş, ancak servetini; bu mozolenin yapılması şartıyla Cenevre şehrine bırakmıştır.

Bu servetiyle Büyük Tiyatro yapılmıştır.

Mozole yani anıt: Jardin Des Alpes bahçesindedir. Bahçenin girişinin iki tarafında, iki taş aslan bekçi olarak durmaktadır. Anıtın bulunduğu eğimli zemin kat, süslüdür. Arkasında, ağaçlar dikilmiş yeşil bir alan, dikdörtgen bir havuz ve küçük bir köşk uzanır

İsviçre Cenevre Müzeler

MÜZELER

Musee D’Hıstoire Naturalle-Doğa Tarihi Müzesi

Burası muhteşem büyük bir yerdir, galerilerinin uzunluğunun 2 kilometre olduğu söyleniyor. Bu galerilerde gezerek, yaklaşık 3000 tür canlı görülebilir. Özellikle: kuş sesleri mükemmeldir. Yılda yaklaşık 200 civarında ziyaretçi tarafından geziliyor.

Zemin katta: bölgesel yaban hayatı, 1’nci katta: memeliler ve kuş dünyası, 2’nci katta: kurbağalar, sürüngenler, böcekler ve diğerleri, 3’ncü katta: insanlık tarihinin jeolojisi ve 4’ncü katta ise İsviçre jeolojisi sergileniyor.

İsviçre Cenevre Musees D’Art Et D(Histoire

İsviçre Cenevre Musees D’Art Et D(Histoire

Musees D’Art Et D’Histoire-Sanat ve Tarih Müzesi

İsviçre ülkesinin en büyük üç müzesinden birisidir. 1903-1910 yılları arasında yapılmış ve 1910 yılında ziyarete açılmıştır.

Müzede, yaklaşık 6500 nesne: uygulandığı sanatlara, güzel sanatlara ve arkeolojiye ayrılmış koleksiyonlar olarak sergilenmektedir. Müzede: Flemenk, Flaman, Fransız ve İsviçreli sanatçıların eserleri bulunuyor.

En  değerli eser: 1444 yılında Konrad Witz tarafından yapılan “Altar Panosu” dur. İsa’yı Cenevre Limanında su üstünde yürürken betimleyen, La Peche Miraculeuse (Balıkların Mucizesi) tablosu da ilgi çeker.

Ayrıca: İsviçreli sanatçı Jean-Etienne Liotard’ın geniş koleksiyonu görülebilir. Müzede her yıl: Picasso’dan Akhenaton’tan Roger Pfund’a kadar bir dizi geçici sergiler açılıyor.

İsviçre Cenevre Patek Philippe Museum

İsviçre Cenevre Patek Philippe Museum

Patek Phılıppe Museum

Bu müzede 500 yıllık saat yapımı yolculuğuna çıkmak mümkündür. Müze: Plainpalais bölgesinin merkezindedir. 2001 yılında kurulan markanın usta saatçileri burada en prestijli eserlerini sergiliyorlar.

Ziyaretçiler: Cenevre, İsviçre ve Avrupa’da yaratılan 16 ve 19’ncu yüzyıllara ait olağanüstü saat koleksiyonu, müzikli otomobil ve minyatürlere hayran kalıyorlar. Özellikle 16’ncı yüzyıldan kalma saat örnekleri ilgi çekiyor. Müze, tamamen saatçilik konularına ayrılmış bir kütüphaneye de sahiptir.

İsviçre Cenevre

ŞEHİRDE GEZİLECEK DİĞER YERLER

Neuve Meydanı-Place Neuve

Tarihi dokusu öne çıkıyor. Burada: Rath Müzesi, Büyük Tiyatro, Cenevre Müzik Konservatuarı ve Victoria Konser Salonu binaları vardır. Ayrıca: at üzerindeki General Guillaume Henri Dufour heykeli bulunuyor. Kendisi: 1787-1875 yılları arasında yaşamıştır.

Maıson De Rousseau Le Lıtterature-MRL

Rousseau, dünyaca ünlü bir Cenevre vatandaşıdır. 1712 yılında Cenevre şehrinde dünyaya gelen hümanist, filozof, yazar ve müzisyen Jean-Jacques Rousseau: erken yaşlarında burada yaşıyordu. Günümüzde 40 yıllık olan evi: halka açık fikirleri, tartışmalar ve edebi toplantıların mekanı haline gelmiştir.

Grand Theatre, Conservatoire De Musique

Burası şehrin ilk opera binasıdır. Görkemli yapı, resmen 1876 yılında açılmıştır. Ancak 1951 yılında bir yangın sonucu tahrip olmuş ve onarım sonucu 1962 yılında yeniden açılmıştır. Fransızca tiyatro, opera ve dans gösterileri burada düzenleniyor. Aynı zamanda burası bir “Müzik Okulu” dur.