İngiltere Liverpool Genel

İngiltere Liverpool Genel

 

Şehir: İngiltere’de Mersey nehri halicinin doğusundadır. Bu konumu nedeniyle, şehir, diğer İngiliz şehirlerine göre çok elverişli konumdadır. Şehir: bu alanda, deniz seviyesinden 70 metre yükseklikteki Everton Tepesinin küçük ve kumtaşından oluşan sırtlarına kurulmuştur.

Başkent Londra şehrine 284 km. uzaklıktadır.

Şehir: 1207 yılında küçük bir yerleşim olarak kurulmuş ve 1880 yılında şehir olmuştur. Bölge: “Lancashire” kontluğuna ait olduğu için, şehrin güneybatısı günümüzde de “Lancashire” olarak tanınır ve bilinir.

Ancak: şehirde liman kurulmasının ardından hızla gelişmiş ve göçler nedeniyle nüfus da artmış ve kırsal alan olan “Lancashire” bölgesinden ayrılmıştır.

Yakın geçmişte, 2007 yılında 800. kuruluş yıldönümünü kutlayan şehir, 2008 yılında ise Avrupa Kültür Başkenti olarak seçilmiştir.

Bir zamanlar: İstanbul-İngiltere arasında kullanılan deniz yolu gemileri, buradan hareket ediyorlarmış.

İngiltere Liverpool Genel

TARİH

Yukarıda da kısaca söz ettiğim gibi, şehir ilk olarak; bir balıkçı köyü olarak, 1207 yılında Kral John tarafından verilen bir imtiyaz beratı ile kurulmuştur. Bu beratta da belirtildiği üzere, yerleşim, belli bir plan dahilinde oluşturulmuş, 8 sokak, H şeklinde düzenlenmiştir.

Ancak, buranın isminin, 1190 yılında, çamurlu sulu yer, havuz veya dere anlamında “Liuerpul” denildiği biliniyor. Öte yandan, şehrin isminin kaynağında: Mersey nehrinde çok bulunan yılan balıklarından yani “elverpool” dan geldiği de söylenir.

17. yüzyıla gelindiğinde, şehirdeki ticari yaşamın canlandığı ve buna bağlı olarak göçler nedeniyle nüfusun arttığı görülür. Takip eden süreçte ise: ülkenin nehir deltalarında bulunan diğer limanları çamurla dolmaya başlayınca: Mersey nehri deltası üzerinde bulunan Liverpool limanı önem kazanmaya başlamıştır.

1699 yılına gelindiğinde ise, Liverpool limanından, Afrikalı köle ticaret gemisinin köle ticaretine başlaması ilgi çekicidir. Köle ticaretinin başlaması ile, şehir iyice zenginleşmiştir.

Denizdeki gel-git etkisinin azaltılması çalışmaları için, 1716 yılında ilk dok sisteminin yapılması: limanın daha etkin kullanımını sağlamıştır.

18. yüzyılda: şehir, Avrupa köle ticaretinin büyük bölümünü eline geçirmiştir.

19. yüzyılda köle ticareti yasaklanınca, bu kez, ticaret başka yönlere dönüştürülmüş ve yine ticari kazançlar devam etmiştir. Hatta: bu yüzyılın başında dünya ticaretinin % 40’lık bölümünün Liverpool limanından yapıldığı bilinmektedir.

Aslında Liverpoollu tüccarların zengin olmasının temelinde “üç köşeli” dedikleri bir sistem bulunuyordu. Bu sisteme göre: Afrika’dan Karayipler’e ve Amerika’ya köle, Karayipler ve Amerika’dan İngiltere’ye şeker, keten, tütün ve İngiltere’den Afrika’ya: hafif sanayi malları ihraç etmişler ve böylece: uğradıkları her limanda para kazanmışlardır.

Günümüzde de, bunun benzeri bir sistemi yürüten İngilizler, dünya üzerindeki merkezi olarak belirledikleri limanlar arasında mal transferi yaparak zengin olmayı sürdürmektedirler.

1830 yılına gelindiğinde: dünya üzerinde ilk şehirler arası demiryolu sistemi: Liverpool şehri ile Manchester arasında hizmete girmiştir. Yine aynı yıllarda: şehrin nüfusu büyük bir hızla artmış ve bundaki en büyük etken: İrlanda’da ki büyük kıtlık nedeniyle, binlerce İrlandalının önce buraya ve sonra Amerika’ya göç etmesidir.

Ama, birçokları da şehirde kalmayı tercih etmiştir.

II. Dünya savaşı sırasında ise, şehre 80’den fazla hava akını yapılmış ve bunların sonucunda: özellikle Merseyside civarında birçok tarihi bina tahrip olmuştur.

Kısa bir süre sonra, inşaat çalışmaları ile bunlar restore edilmiş ve özellikle “Kraliyet Seforth Dock” ortaya çıkmıştır.

20. yüzyıl başlarında, şehir yine göçmenler için bir durak noktası olmaya devam etmiştir. Hatta: filminden hatırlanacağı üzere, Atlantik Okyanusunda batan ve 1517 kişinin öldüğü, ünlü “Titanik” gemisi de, Liverpool orjinlidir.

 

ULAŞIM

Liverpool “John Lennon Havaalanı” (LPL) şehir merkezine 9 km. uzaklıkta ve güneydedir. Yapının art-deco mimari stili ilgi çekmektedir.

1930 yılında açılan havaalanı: ülkenin en eski alanlarından birisidir, bu yüzden eski yolcu salonu ilgi çekmektedir (günümüzde burası lüks bir otel olarak kullanılmaktadır) ve 2002 yılında, düzenlenen bir törenle, ismi ünlü Liverpoollu Beatles gurubu üyesi “John Lennon” olarak değiştirilmiştir.

Bu ödüllü havaalanından, şehir merkezine rahatlıkla ulaşılmaktadır. Yıllık yolcu sayısı 5 milyon civarındadır.

Havaalanından şehir merkezine ulaşmak için: otobüs servislerini kullanabilirsiniz. Her yarım saatte bir çalışan bu otobüslere: tek biniş ücreti 3 paund.

Şehirdeki şehirlerarası otobüslerden: doğuya, güneye ve kuzeye gidenler: Liverpool One Otobüs istasyonu ve Kraliçe Meydanından hareket ederler.

Bunun dışında, daha uzak mesafelere gidecek olanlar Natıonal Ekspres Otobüslerini tercih edebilirler. Mersey Feribotu: Liverpool şehir merkezi ile Wirral yarımadası arasında çalışır.

Liverpool şehri yakınlarında Manchester şehrine gitmek isterseniz, 1 saatlik tren yolculuğu yapmanız gerekir ki, bunun ücreti: 11 paund.

Şehre trenle giderseniz, gayet büyük tren istasyonunun şehir merkezinde bulunduğunu bilmeniz gerekir, tren istasyonundaki turizm bürosundan şehir haritası edinerek, şehri rahatlıkla gezebilirsiniz. Liverpool-Londra arasında ise, Virgin trenler ile, 2 saatlik bir yolculuk yapmak yeterlidir.

 

 

TOPLU TAŞIMA

Şehir içi ulaşımda metro bulunmuyor. Şehir içi ulaşım: otobüsler ve tren ile sağlanıyor. Eğer şehir merkezinde konaklama şansınız varsa, birçok yere yürüyerek gidebilirsiniz.

 

 

İKLİM

Ayrıntılı bilgi vermeden önce, bu şehrin rüzgarlı ve yağmurlu bir yer olduğu konusunu hemen belirtmem gerekir. Sürekli rüzgar eser, yağmur yağınca rüzgar durur, yağmur durunca yeniden rüzgar başlar. Hava güneşli bile olsa, o rüzgar ziyaretçileri üşütür ve rahatsız eder. Londra’yı bilenler için, buranın havası, Londra’dan kötüdür.

Evet, gelelim ayrıntılı bilgilere: şehirde Atlantik Denizindeki Gulf Stream akıntısı nedeniyle ılımlı bir deniz iklimi egemendir ve buna bağlı olarak yazlar serin, kışlar ise fazla soğuk ve kar yağışı olmadan ılıman geçmektedir. En yüksek sıcaklık ortalaması, 20 derece ile Temmuz ayında görülür. En düşük sıcaklık ortalaması ise, 2.2 ile Ocak ayında görülür.

Evet, Liverpool: güneşli, yağmurlu, bulutlu ve rüzgarlı günlerin bir karışımı olan tipik İngiliz havasını barındırmaktadır. Ancak, şehirde, genellikle güneşli ve sıcak günler yaşanır ve bu yüzden: bu şehri ziyaret etmek isteyenlerin: Mayıs-Haziran-Temmuz-Ağustos-Eylül aylarında buraya gitmelerini öneririm.

Kasım-Aralık-Ocak-Şubat ayları: soğuk ve yağışlıdır. Yılın bu zamanlarında şehri ziyaret etmek isterseniz: mutlaka kalın giysiler götürmeniz gerekir.

 

 

PARA

İngiltere’nin resmi para birimi “paund” yani “sterlin” dir. Avrupa Birliğine üye olmasına rağmen, kendi para birimlerini kullanmaktadırlar.
1 paund= 100 pence.
Kağıt paralar: 5-10-20 olarak mevcuttur.
Madeni paralar: 1-2 paund, 50-20-10-5-1 pence’dir.

 

 

İNSANLAR

Şehirde, karışık bir nüfus yoğunluğu bulunmaktadır. Bu yabancı kökenliler arasında yoğunluğu “Afro-Karayip” kökenliler oluşturur. Bunlar, yaklaşık 10 nesildir burada yerleşiktirler ve denizcilik, eğitim için buraya gönderilenler ve buradaki tüccarların çocukları ve serbest kalmış köleler, bunların ilk nesillerini oluşturmaktadır.

Yine şehirde yoğun Çinli nüfus bulunur. Yine, şehirde büyük sayıda İrlanda ve Galler asıllı insanlar yaşamaktadırlar.

Sonuç olarak: 2002 yılı nüfus sayımına göre: şehirde yaşayanların oranı şu şekildedir: % 1.17 Galler kökenli, % 0.75 İrlanda kökenli, % 0.54 Kuzey İrlanda kökenli.

Burada: halk genellikle, İngiliz soğuk tipli profile nazaran daha sıcak ve şakacıdır. Liverpoollular, muhabbet etmeyi ve tabii bira içmeyi çok severler. Aynı zamanda, futbol aşığıdırlar. Özellikle: 2005 yılında, Liverpool futbol takımının, İstanbul’da, Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu kupasını almasını unutmamışlardır ve Türk olduğunuzu öğrendiklerinde hemen futbol muhabbeti başlatırlar.

Bu futbol merakı o derece yüksektir ki, birçok Liverpoollu erkek, üstlerine tişört yerine, Liverpool futbol takımının formasını giymeyi tercih ederler.

Liverpool kızlarına gelince: özellikle süslü olduklarını belirtmem gerekir. Markete giderken bile, saçlarında bigudiler bulunmasına aldırmazlar ve takma kirpik takacak derecede süslenmeyi tercih ederler. Abartılı kıyafet giymeyi tercih ederler.

 

DİL

Evet, şehirde İngilizce konuşulmakta ama burada konuşulan İngilizce aksan olarak, ülkenin diğer yerlerinde konuşulandan çok farklıdır. Kötü bir aksanları ve kendilerine özgü İngilizce terimleri vardır.

Hatta: şehirdeki bazı yerlerde, Liverpool İngilizcesi terimleri kitapları satıldığını görürseniz şaşırmayın. Anlaşılması zor bir aksanla İngilizce konuşuyorlar, buna hazırlıklı olmanızı ve hani olur da, İngilizce dilinizi geliştirmek için buranın sokaklarını ve caddelerini tercih etmemeniz önerilir.

 

ÜNİVERSİTELER

Liverpool Üniversitesi

1881 yılında Kraliçe Victoria döneminde kurulan bu üniversite: önce kolej olarak kurulmuşsa da, sonradan 1903 yılında üniversite statüsüne alınmıştır. Bir çok bölümü bulunan üniversitede: günümüzde 21 bin civarında öğrenci bulunduğu söyleniyor.

Liverpool Tropik Tıp Okulu

İngiltere’de uluslar arası deniz ticareti nedeniyle oluşan tıp sorunlarını çözmek için kurulmuştur. Burası: dünyanın birçok bölgesine ait hayvanların zehirlerinin saklandığı ve üzerinde araştırmalar yapıldığı bölümler nedeniyle, dünya üzerinde nadir kurumlardan birisidir.

Liverpool John Moores Üniversitesi

1970 yılında Liverpool Politeknik üniversitesine bağlı olarak kurulan bu eğitim kurumu, 1992 yılında özerk üniversite statüsünü kazanmıştır. Üniversitenin adı: 20. yüzyılda şehirde perakende satışlar ve futbol loto şirketi olan “Littlewoods”un sahibi ve idarecisi John Moores anısına verilmiştir. Günümüzde üniversitenin 25 bin civarında öğrencisi bulunduğu söyleniyor.

 

Liverpool Hope Üniversitesi

2005 yılında özerk üniversite statüsünü kazanmıştır. Daha önce, karışık dinsel özellikler taşıyan dinsel bir öğretmen okulu statüsünde idi. Günümüzde üniversitenin 8 bin civarında öğrencisi bulunduğu söyleniyor.

 

FUTBOL

Şehirde, İngiliz Premier Ligine atılan iki futbol takımı bulunmaktadır. Bunlar: Everton ve Liverpool dur. Önce Everton takımı kurulmuş olup kuruluş tarihi 1878 yılıdır.

Liverpool takımı ise: o zamana kadar Anfield stadında maçlarını yapan Everton futbol takımının, stadyumun sahibi ile arasında çıkan anlaşmazlık sonucu, bu stadyumu terk etmesinin ardından, stadyumun sahibinin girişimleri ile 1892 yılında kurulmuştur.

Takım, 1962 yılından bu yana, İngiltere’de sürekli olarak en üst ligde oynamaktadır.

Her iki takımın da kendi stadyumları bulunmaktadır.

Öte yandan: 1888 yılında İngiltere Football Leaguenin kurulmasından bu yana: Liverpool şehri, her sezon ligin en üst basamağında futbol oynanan tek İngiliz şehri olarak bilinmektedir.

Goodison Park Stadı

1892 yılından bu yana, Everton futbol takımı, maçlarını burada yapmaktadır.

 

Anfield Stadı

Liverpool futbol takımı, 1892 yılından bu yana maçlarını burada oynamaktadır. Stadyum: 1970’li yılların başında yenileştirilip büyütülmüştür.

Günümüzde stadyum 45 bin seyirci kapasitelidir. Burada: Liverpool kulübü bünyesinde, genç sporcuların yetiştirilmesi için kurulun “The Academy” isimli yetiştirme kurumu bulunmaktadır.

 

BEATLES

Beatles: 1960’lı yıllarda Liverpool şehrinin en ünlü pop gurubudur. Dünya çapında 1 milyardan fazla albüm sattıkları biliniyor.

Gurubun üyeleri: John Lennon (1940-1980), Paul McCartney (1942 doğumlu), George Harrison (1943-2001) ve Ringo Star (1940 doğumlu). Beatles kayıtlarının çoğunu George Martin üretmiştir.

Beatles gurubuna: genç kızların ilham çığlıkları atmaları ve bayılmaları nedeniyle, fenomen İngiliz basını tarafından “Beatlemania” olarak lakap takılmıştır. 1963 yılında: İngiltere’de çok büyük sansasyon yarattılar. 1964 yılında ise, Kuzey Amerika’ya geldiler ve gurubun popülitesi, dünya çapına yayıldı. 1970 yılına gelindiğinde, gurup dağıldı.

Evet, Beatles gurubunun ve müziğinin Liverpoollular tarafından sahiplenilmesinin en büyük nedeni, gurubun üyelerinin burada doğmuş olmaları ve ilk çıkışlarını yani popülerliklerini burada kazanmalarıdır.

John Lennon: Liverpool Üniversitesi kampüsüne bitişik Owford caddesinde, şimdi kapalı olan doğumevinde: 9 Ekim 1940 tarihinde doğdu.

Paul Mc Cartney: annesinin hemşire olarak çalıştığı Walton Hastanesinde, 18 Haziran 1942 tarihinde doğdu. Walton hastanesi: şehrin kuzey kesimindedir.

George Harrison: 25 Şubat 1943 tarihinde, Penny Lane Arnold Grove denilen yerde doğdu.
Ringo Star: 7 Temmuz 1940 tarihinde: Dingle alanında, Madryn caddesi üzerindeki evde doğdu.

 

GO SUPERLAMBANANAS

Şehri gezerken birçok yerde görebileceğiniz bu ilginç heykel: şehrin simgesidir. 2008 yılında şehir Avrupa Kültür Başkenti seçildiğinde yapılan etkinlikler öncesi, bu heykel: Japon sanatçı Taro Chiezo tarafından tasarlanmıştır.

2 metre büyüklüğündeki heykelin ön tarafı koyuna ve arka tarafı muza benzemektedir. Çünkü: Liverpool tarihinde, şehir bir zamanlar ünlü liman iken, ticaretin önemini belirlemek amacıyla (koyun ve muz ticaretinin önemi) bu tür bir heykel yapılmıştır.

Evet, biraz önce söylediğim gibi, bu heykelin çakmalarını şehrin birçok yerinde görebilirsiniz.

İran Hamedan

hamedan.taş aslan.1
İran Hamedan

Şehir Tahran’a 336 km (otobüsle 5 saat), Kermanşah’a 530 km ve İsfahan şehrine 190 km uzaklıktadır.

Hamadan İran’ın Hamedan eyaletinin başkenti, dünyanın en eski şehirlerinden biridir. Şehir, MÖ.1100 yılında Asurlular tarafından işgal edilmiş, MÖ 700 yılında, Yunanlı tarihçi Heredot, bu şehri, Medler’in başkenti olarak yazmıştır.

Şehre önceleri “Ecbatana” ismi verilirdi. Şair Firdevs, şehrin Kral Cemşit tarafından inşa edildiğini söyler. Efsanelere göre: şehir antik dönemde doğu medeniyetlerinin beşiğiydi. Tarihi kayıtlara göre, şehirde, dönemin ihtişamlı Babil Kulesi benzeri bir kale ve 1000 oda yani hane vardı.

Kaleye “Haft Hessar” yani “Yedi Duvarlar” ismi verilirdi. Ancak şehir birkaç kez işgal edildi. İlk olarak Süryaniler şehirden gittiler. Moğollar ve Timur işgali sırasında şehir harap oldu.

Şehir Alvand Dağının eteklerinde, yeşillik bir alandadır ve denizden 1000 metre yüksekliktedir. Şehrin mimarisi ilgi çeker. Çünkü merkezde İmam Humeyni meydanı ve bu meydanın dışında, caddeler yıldızların açılarına göre düzenlenmiştir. Şehirde geniş, güzel ve modern caddeler yanında, nostaljik eski mahalleler de hala ayaktadır.

Şehirde ılıman iklim hakimdir. Alvand dağı ve güzel tepeler, Morad Baig ve Abbasabad vadileri görülmeye değerdir. Arkeolojik kazılarda: tabletler, altın ve gümüş plakalar gibi nesneler ve araçlar çıkarılmış ve büyük bir müzede sergilenmektedir.

Uluslararası alanda tanınan İranlı bilim adamı İbn-i Sina burada gömülüdür.

Giriş kısmı için son bir not: Isparta şehrimiz, Hamedan ile kardeş şehir olarak tanınmaktadır.

iran.turkuaz.3
İran Hamedan Turkuaz
iran.turkuaz.2
İran Hamedan Turkuaz

 

NE SATIN ALINIR

Turkuaz

Gök mavisi turkuaz tarih boyunca güzellikler arayanlar için Pers bölgesi en önemli kaynak olarak bilinmektedir. Turkuaz kökeni, mavi, yeşil ve mavi-yeşil gölge farklılığı olmayan bir camsı taştır.

Daha fazla bakır içeren bir alanda oluştuğu için mavi renk gelişmiştir. Daha fazla Aliminyum içiren bölgelerde ise yeşil renk ağırlık kazanır ve çinko bulunan bölgelerde ise nadir sarı-yeşil bir kombinasyon görülür.

Turkuaz genellikle, Horasan Razavi ve Meşhed şehirleri arasında yer alan İran’ın kuzeydoğusundaki Neyshabur şehrinde bulunur ve geçmişi MÖ.4000 yılına kadar uzanır.

Şehrin 53 km kuzeybatısında, şehrin ve eski kervan yollarının yakınında bulunan Neyshabur turkuaz bölgesi, Avrupa, Batı Asya ve Amerika’ya taş verilen, dünyanın en eski bilinen turkuaz yataklarıdır.

Arkeolojik kazılara göre, MÖ.3. yüzyılda, Kafkasya Türkistan’daki antik mezarlarda Pers turkuazı görülmüştür. Mavi turkuazla yapılan takılar ve çok sayıda anıt süslemiş olan mozaikler, kakma ve kaplamalar, güzel bir cila ile zamanla rengini kaybetmez.

Turkuaz, takılarda kullanılan ilk taştır. Tarihsel belgelere göre, Mısırlılar altın ve turkuazdan yapılmış bilezik kullanmışlardır. Taş, dini, sanatsal ve ticari değerlere sahiptir. Aynı zamanda takı yapımında kullanılmıştır. 3’ncü Yüzyılda, turkuaz taşı, sahibinin attan düşmesini önlediğine inanılıyordu.

Renk değişikliği, kişinin karısını aldattığına işaret olarak algılanıyordu. Persler, turkuazın şans getirdiğine ve kötülüğe karşı koruduğuna inanıyorlardı. Onun sahibinin sağlığını belirlediğine inanılıyordu.

Turkuaz hastalık sırasında soluk olur ve ölüm anında ise rengini kaybediyordu. Onlar, taşın, yeni ve sağlıklı bir sahibinin elinde, orijinal güzelliğine kavuştuğuna inanıyorlardı.

Günümüzde, bazı insanlar turkuazın larenjit, solunum ve bağışıklık sistemi hastalıkları ve stres için yararlı olduğuna inanıyorlar.

 

Mutlu Hafız Günü

İranlılar her yıl 11 Ekim gününü, Hafız’ın şiirleri,  düşünce ve yaşamı üzerine görüşmeler yaparak kutlarlar.

Hafız, Persli bir mistik ve şairdi. O ortaçağ Pers döneminde, 1320 yılında doğdu ve 69 yıl yaşadı.

Onun lirik şiirleri, güzellikleriyle dikkat çekti.

Birçok İranlının evlerinde, Hafızın kitapları, Kur an yanında oldu ve birçok kitapları düğün masalarında oldu.

hamedan.avalian camisi.2
İran Hamedan

GEZİLECEK YERLER

hamedan.taş aslan.1

Taş Arslan-Sang-e Şir

Şehrin güneydoğu kesiminde bir parkta bulunan heykel Hamadan şehrinin simgesidir.

Taş Arslan, 2.5 metre uzunluğundaki heykel, antik tarihten günümüze kalan şehirdeki tek kalıntıdır. Ancak orijinal görüntüsünü kaybetmiştir. Aynı zamanda bir efsaneye göre heykel, Hamadan şehrinde bir zamanlar ölen İskender’in arkadaşı Hephaiston’un mezarını işaretlemek için MÖ 4’ncü yüzyılda yaptırılmıştır.

 

hamedan.darius yazıtları.0
İran Hamedan Darius Yazıtları
hamedan.darius yazıtları.1
İran Hamedan Darius Yazıtları

 

Ganjnameh Yazıtı

Bu eski yazıt, şehir merkezinden 5 km güneybatıda, güzel bir vadi içinde yer almaktadır. Bulundukları yer, İpek yolu üzerindeki tüccarların geçerken görebilecekleri şekilde bir dağ geçidine yerleştirilmiştir.

Anıta “Hazine Mektubu” denir. Çünkü Farsça çivi yazısı uzun yıllar okunamamış, ancak bu granit kaya bloku bulunduktan sonra okunmuştur. Yani antik alfabenin “hazinesi” olarak kabul edilir.

Yazıt, granit bir kaya blokuna iki bölüm halinde kazınmıştır. Sol tarafta: Darius (MÖ.512-485) zamanında, sağ taraftaki bölüm ise Xerxes (MÖ.485-65) zamanında oyulmuştur. Her iki bölümde, üç antik dil kullanılmıştır. (Eski Farsça, Neo Babil, Neo Elam dilleri) Yazıtlarda, söz konusu kralların yaptıkları açıklanır. Ayrıca ülkenin korunması için dualar yazılıdır.

Yazıtın benzeri, Persepolis Apadana sarayı kapılarında bulunmaktadır.

hamedan.aviance.1
İran Hamedan Ebu Ali Sina
hamedan.ibni sina.1
İran Hamedan İbn-i Sina
hamedan.ibni sina.2
İran Hamedan İbn-i Sina

 

Avicenna Memorial Anıtı-Ebu Ali Sina

İbn-i Sina’nın Arapça isminin Latince kökenli formudur. Yani Batı’da kendisine “Avicenna” denilmektedir.

İbn-i Sina: Pers kökenli bilgin, düşünür ve yazardır. 450 eser yazdığı bilinmektedir. Bunlar hayata, felsefeye ve tıp’a (40 tanesi tıpla ilgilidir) aittir.

Onun en ünlü eseri Şifa Kitabıdır. Kitap felsefe ve bilimsel bir ansiklopedi, tıp ansiklopedisidir ve Ortaçağ üniversitelerinde okutulmuştur. 1650 yılında yazılan eser, 1973 yılında yeniden basılmıştır.

İbn-i Sina’nın mezarı, 1954 yılında inşa edilmiştir. Kubbe tasarımı şekli ilginçtir. Bu binada, şairin el yazması eserlerinin bulunduğu bir de kütüphane vardır. Binanın avlusundaki mezar, Kaçar dönemi şair ve şarkı yazarı Abolqassem Aref’e aittir.

hamedan.baba tahir.1
İran Hamedan Baba Taher Anıtı

Baba Taher Anıtı

Baba Taher, 11’nci yüzyıldan kalan bir Pers şairidir. Kendisinin şiirlerinde kullandığı lehçe, günümüzde kullanılan Farsça lehçeye çok yakındır.

Onun şehir merkezinin kuzeyinde bulunan mezarı, Foroughi tarafından tasarlanmıştır. Mezar alanı çiçekler ve dolambaçlı yollarla çevrili bir park içindedir. Türbenin kulesi 1970 yılında yaptırılmıştır.

 

 

Esther ve Mordechai Grave

Burası bir mezar yeridir. Kral Esther ve eşi, Yahudi kolonilere Pers imparatorluğu boyunca yerleşim izni almayı başarmışlar ve burası onların son dinlenme yeridir. Türbe Yahudi kraliçeye atfedilmiştir. MS 5’nci yüzyılda, Hamadan’da bir Yahudi kolonisi kurmak için kocası I. Yezdigirt’i ikna etmiştir.

Türbe: 13 ve 17’nci yüzyıllar arasında, kare plan üzerine basit tuğla ile yapılmıştır. Mimari tarzı İslami türbeleri yansıtır. Ama Tevrat ve On Emirden İbranice yazıtlar taşımaktadır. Bir Sinagog ve bir Yahudi mezarlığı, hemen Türbenin yanındadır.

hamedan.ali sadr mağarası.1
İran Hamedan Ali Sadr Mağarası
hamedan.ali sadr mağarası.2
İran Hamedan Ali Sadr Mağarası

 

Ali Sadr Cave-Mağarası

Hamadan şehrinin 60 km kuzeyinde Alisadr gölü kıyısında labirent şeklinde bir mağaradır.

Mağara içinde kristal berraklığında su sızdırmaz yer altı gölü vardır. Ancak mağara bitki ve hayvan yaşamından yoksundur. Gölün berrak suları milyonlarca yıllık süreçte metrelerce derinlikten mağaranın duvarları, zemin ve hatta tavanında sarkıt ve dikitler oluşturmuştur.

Mağara çeşitli hayvanlar, nesneler ve adalar şeklini almış ve çeşitli doğal taşlarla kaplıdır. Mağaranın bazı odalarında yer ve tavan arasındaki mesafe 40 metreye kadar ulaşır. Fakat mağaranın ortalama yüksekliği 8 metredir.

Evet yaklaşık 40 yıl önce bir çoban tarafından keşfedilen mağara, günümüzde turistler tarafından tekne ve yürüyerek gezilmektedir. Mağaranın 4 km lik bölümü ziyarete açıktır. Mağaranın yüzeye yakın dış yüzündeki yapay giriş kapısı gerisinde Darius döneminden kalma bir yazıt vardır.

 

Zonguldak Çaycuma

Zonguldak Çaycuma

Ben burada Filyos denen bir cenneti gördüm. Güneşin nazlanarak battığı, balık kokusu, yosun kokusu, poyraz, lodos ve yakamozlar. Karadeniz’in en büyük antik kenti.

ULAŞIM

İl merkezi olan Zonguldak’a 52 km. uzaklıktadır. Bunun dışındaki belli başlı merkezlerin, Çaycuma’ya uzaklıkları şöyledir: Ankara: 234 km. İstanbul: 315 km. Devrek: 32 km. Bartın: 49 km.

Zonguldak Çaycuma

TARİH

İlçenin en eski yerleşim yeri “Filyos” yani “Teion”: Filyos çayının Karadeniz’e döküldüğü yerde kurulmuştur. İlk kuruluş tarihi, MÖ.3.yüzyıla kadar gitmektedir. Bu tarihte, burada, ticari amaçlar kurulmuş bir koloni vardı. Karadeniz’in kuzeyinden gelen mallar, burada gemilerden boşaltılarak, Anadolu’nun iç kesimlerine gönderiliyordu.

Tarihi süreç içinde: Roma, Bizans ve Cenevizliler, yörede hüküm sürmüşlerdir.

1944 yılında ilçe olmuştur. Çaycuma isminin kaynağına gelince: Cuma günleri, Filyos çayı kenarında bir Pazar kurulmakta ve pazara gelen halk, zamanla “Çay’a Cuma’ya gidiyorum” şeklinde konuşur ve bu konuşma, günümüze, buranın isminin “Çaycuma” olarak gelmesini sağlar.

Zonguldak Çaycuma

GENEL

Çaycuma ilçesine ilk gelenler, kötü bir koku ile karşılaşırlar. Bunun: bir anlamda “Kağıt Fabrikasından ve bir anlamda ise “Filyos çayına dökülen şehir kanalizasyonundan kaynaklandığı söyleniyor. Yine de, mutlaka dikkatinizi çekecektir, sebebi önemli değil, kötü bir koku var.

Tarıma elverişli bir bölge olan “Filyos” vadisindedir. Yani, Filyos çayının iki yanındaki yamaçlar arasında kurulmuştur. Deniz seviyesinden yüksekliği, 20 metredir. Filyos çayı, ilçe sınırları içinde, 35 km. ilerler ve Filyos beldesinde denize dökülür.

Bölgede, 1970 yılında açılan ve ülkemizin üçüncü büyük kağıt fabrikası bulunmaktadır. Ayrıca, organize sanayi bölgesinde, önemli sanayi yatırımları var.

İlçede Karadeniz iklimi hakimdir. Yazları fazla sıcak geçmez, kış ayları ise, ılık ve yağışlıdır. İlçe, vadi boyunca, kuzey rüzgarlarının etkisi altındadır.

 

ÇAYCUMA KAĞIT FABRİKASI

OYAK kurumu tarafından, 2003 yılında satın alınmıştır. Türkiye’nin tek entegre kraft kağıt fabrikasıdır. Burada: torba ve kağıt olmak üzere, iki tür fabrika var. Torba fabrikasında: sanayi tipi torbalar üretiliyor.

Zonguldak Çaycuma

NE YENİR.NE İÇİLİR

Burada, özellikle yoğurt (manda yoğurdu) yemelisiniz. Bunun yanında: soğan dolması da önerebilirim. Ama, yoğurt buranın en muhteşem lezzeti. Manda sütünün inek sütüyle karışımından elde ediliyor. Mutlaka tadın.

Zonguldak Çaycuma

NE SATIN ALINIR

Keten ve pamuk ipliğiyle dokunan ve pelemet adıyla anılan yerel dokuma ürünleri çok meşhur. Bu dokuma ürünüyle üretilen ürünlerden satın alabilirsiniz.

GEZİLECEK YERLERİ

ÇAYCUMA KÖPRÜSÜ

Tarihi süreç boyunca, Çaycuma’ya gelen insanların, Filyos çayını geçmeleri gerekiyordu. Bu iş, uzun süre “pot” denilen saldan biraz daha büyük kayıklarla yapılmıştır.

Ancak: Filyos nehri, adeta deniz gibiydi. Nehrin bu yapısı, ulaşımı olumsuz etkilemiştir. Bunun üzerine, 1928 yılında, ağaç bir köprü yapılır ama kısa süre sonra yıkılır.

1934 yılında, 600 metre uzunluğunda, yeni bir ağaç köprü yapılır. Ancak, ahşap köprüler kullanışlı olmaz. Bunun üzerine: 1951 yılında, betonarme bir köprü yapılır. Bu yeni köprü: 255 metre uzunluğunda ve 8.40 metre genişliğindedir.

 

ÇAYIR KÖYÜ SU MAĞARASI

İlçe merkezine, 12 km. uzaklıktadır. Çayır köyü sınırlarındadır. Mağaranın içinde, 15-20 metre ilerlemek mümkün. Daha ilerilere ise, küçük botlarla ilerlenebiliyor.

Mağaranın içinde, soğuk su kaynağı var. Tavan bölümünde ise: sarkıt-dikitler bulunuyor. Suyunun soğukluk derecesi ve temizliği nedeniyle, alabalık yetiştiriliyor. Hatta, bu alabalıkların, bazı hastalıklara iyi geldiğinden bile söz ediliyor. Mağaranın önünde, güzel bir piknik alanı bulunuyor.

Zonguldak Çaycuma

FİLYOS BELDESİ (TİOS ANTİK KENTİ) 

Bölgede, antik dönemin en önemli yerleşim yerlerinden biridir ve bu özelliği nedeniyle “Sit” alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Beldenin eski adı Hisarönüdür. Kocaman bir hisarın eteklerinde kurulmuş bir beldedir.

Beldenin ismini aldığı Filyos çayı, Karadeniz’e dökülüyor. Ancak: özellikle son yıllarda, çevre yörelerdeki belediyelerin çöplerini ırmağa dökmeleri sonucu, ırmağın denize döküldüğü yerde büyük kirlilik var.

Günümüzdeki gelişmelerle ilgili son olarak: Filyos vadisinde bir ateş-tuğla fabrikası var. Bu fabrikanın kapatılacağı söyleniyor. Ancak, bunun kapatılması elbette  hava kirliliğinin önlenmesi açısından olumlu bir gelişme.

Ama, daha da önemlisi, bu fabrikanın tesislerinin çok uygun fiyatla satın alınarak, elbette muhteşem turistik tesislerin kurulacak olması.

Bunun yanında: Filyos vadisinin kamulaştırılacağı ve burada, yani Filyos vadisinde, kamuya açık, muhteşem projelerin yapılacağı söyleniyor. Ancak: bu arada, sahil kesiminde, büyük bir liman tesisi yapılması da düşünülüyor ve hatta karar alınmış durumdadır.

Bunun sonucunda, elbette Filyos sahilleri tamamen küçülecek ve kirlenecek. 3 km. lik Filyos sahil kesimi, birkaç yüz metreye düşecektir.

Neyse, biz yine de, buranın en büyük özelliğine gelelim. Evet: buranın en büyük özelliği, Karadeniz kıyılarında, kazılan ilk ve tek, arkeolojik kenttir.

Zonguldak Çaycuma

Günümüzde, burada belirli kalıntılar görülse de, toprağın hemen altında, halen bulunan: yollar, meydan, hamam, dini yapılar, evler, depolar, dükkanlar, mezarlar bulunuyor.

Yani: yapılan radar tetkiklerinde, toprağın altında, halen büyük bir kentin bulunduğu sanılıyor, ancak, malum kazılar zaman alıyor. İleriki yıllarda, burada büyük arkeolojik çalışmaların ortaya çıkarılacağı kesin.

Antik kentin: MÖ.7.yüzyılda kurulduğu biliniyor. Ancak, tarihi süreç içinde, değişik isimlerle anılmış olup, bunlar: Tios, Tieion, Tianon, Tium. Yerleşim yerinin kurulduğu burada, ilk kuruluş yıllarında: Kaukan adında, bir yerli kabilesi yaşıyormuş.

Burada: komutan Tios ve beraberinde gelenler tarafından, yeni bir şehir kurulur ve zamanla, burası önemli bir balık ticaret merkezi olarak öne çıkar. Bol miktarda: torik ve palamut avlanıyormuş.

Takip eden dönemlerde, antik kent: MÖ.70 yıllarında: Romalılar tarafından yakılıp-yıkılır ve yağma edilir. Ancak, daha sonraki dönemde, yeniden inşa edilir. Yörede üretilen tahıl ürünleri (mısır ve üzüm) ve balık; özellikle Filyos çayı üzerinden, gemilerle çevre yerleşim yerlerine gönderiliyordu.

Zonguldak Çaycuma

MS.5. yüzyılda, Bizans döneminde, burası, önemli bir “dini” merkez haline gelir. MS.14-15.yüzyılda ise, Selçuklu ve Osmanlılar, bölgede egemenliği ele geçirirler.

Ancak, takip eden dönemde, bölge, önemini kaybeder ve küçük bir balıkçı köyü olarak varlığını sürdürür.

Günümüzde, Filyos beldesinin bulunduğu yerde, eski kentten kalma kalıntıları görebilirsiniz. Bunlar: kale, sahil surları, su kemeri, tonozlu galeri, tiyatro, savunma kulesi ve çeşitli mezar anıtlarıdır.

Filyos Kalesi

Antik dönemdeki yerleşim, kuzeyde bulunan kale tepesi üzerindedir. Burada, günümüzde, Ortaçağ kalesine ait duvarlar ve Roma döneminde yapıldığı tahmin edilen bir kule kalıntısı görebilirsiniz. Kale duvarları, 2003 yılında, Kültür Bakanlığı tarafından restore  edilmiştir.

Doğu Tepesi

Kalenin bulunduğu tepenin doğusundadır. Günümüzde, burada: askeriyeye ait, Radar bulunan bir tesis var. Burada: mermer sütun ve kaidesi, mermer yazılı bir levha, taş lahitler ve tuğla mezarlar bulunmuştur.

Eski Liman

Kale tepesinin batısındadır. Eski limana ait olduğu düşünülen, deniz içinde, iki mendirek kalıntısı görülüyor. Bunlar: 6 metre genişliğinde ve 100 metre uzunluğundadır.

Sahil Suru

Biraz önce sözünü ettiğim limanın başladığı yerden itibaren, yerleşim yerine  doğru uzanan surlar, sahil suru olarak isimlendiriliyor.

Bunlar, çeşitli dönemlerde onarım görmüş olup, yükseklik 5 metre ve genişlik 1 metredir. Ancak, günümüzde, bu sur bölümünün, ancak 50 metrelik bölümü, ayakta kalabilmiştir.

Su Kemeri ve Tonozlu Galeri

Tuğla Fabrikasının doğusunda, 4 kemerli bir su kemeri kalıntısı görebilirsiniz. Ayrıca, tuğladan yapılmış, tonozlu bir galeri de bulunuyor ki, bunun, burada daha önce bulunan büyük bir yapının bir bölümü olduğu tahmin ediliyor.

Tuğla Fabrikası bahçesinde, bu bölgede bulunarak koruma altına alınmış, sergilenen bazı objeler var. Bunlar: pişmiş toprak küpler, mimari parçalar, mermer kilise levhaları, mermer sütun kaideleri.

Zonguldak Çaycuma

Tiyatro

Kentin güneyindeki yamaca yaslanmış olarak yapılmıştır. Roma döneminden kaldığı sanılıyor. Ancak, buranın taş oturma sıralarının büyük bölümü, daha sonraki tarihlerde yapılan yapılarda kullanılmıştır.

Zonguldak Devrek ilçesi gezi yazım için Devrek