Tanzanya Ngorongoro

Tanzanya Ngorongoro

Ngorongoro krateri, dünyanın sekizinci harikası olarak ve Afrika’nın en iyi bilinen yaban hayatı bölgesi olarak tanınmaktadır. Bu muhteşem ve ilginç yaban hayatı alanı: 1979 yılında, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Ngorongoro: bir yanardağdır. Bir zamanlar: konik bir şekle ve günümüzdekinden 2 misli yüksekliğe sahipmiş. Ancak: günümüzden 3 milyon yıl önce gerçekleşen son püskürtmenin şiddeti ve altındaki erimiş kaya kütlesinin lav olarak dışarı kusulması sonrasında: konik zirve içe çökmüş ve 20 km. çapındaki günümüzde de görülen bir oyuk ortaya çıkmıştır.

Yani: yer kabuğunda dev bir kırık oluşmuştur. 20 km. çapındaki bu kırık çevresinde ise, 600 metre yüksekliğinde bir caldera duvarı oluşmuş ve dış dünya ile ilişik kesilmiş ve milyonlarca yıl boyunca, deniz seviyesinden 1800 m. Yükseklikteki bu oluşum günümüze hiç bozulmadan gelmiştir.

Kalderanın eteklerinde ise delikler oluşmuş, buralar hayvanlar tarafından barınak olarak kullanılmıştır.

Ayrıca: bölgede bol su mevcuttur. Yani, daha açık ifade etmek gerekirse: 20 km. çapındaki bu volkanik krater boşluğundaki verimli ve sulak alanda, birçok hayvan türü yüzyıllardır yaşamaktadır.

Bu olaydan günümüze kalan tek sonuç: kraterin kuzey batı ucunda bulunan “Round Table Hill” yani Yuvarlak Masa Tepesidir.

Bilimsel olarak: volkanik patlama ve çöküntü sonucu ortaya çıkan volkanik kraterlere “caldera” ismi veriliyor. Burada görülen caldera: dünya üzerinde benzerleri arasında, büyüklük bakımından altıncı sıradadır. Ama çeperlerinin kırıksız olması nedeniyle, dünyanın en büyük calderası olarak da bilinir. Yani: bunun en anlaşılır tanımı büyük delikdir.

1960 yılında: yalnızca 3.5 km. uzunluğundaki bozuk ve kötü bir yol: 600 metrelik bir yükseklik kazanarak, kraterin bu tabanına yani büyük deliğe veya calderaya iniyordu. Zaten: yine bu dönemlerde, buraya, yalnızca dört çekerli ve güçlü araçların girmesine izin veriliyor ve bu araçlarla, bölgeye her yıl yaklaşık 10 bin ziyaretçi taşınıyordu.

Evet: buranın hemen batısında, Serengeti bölgesindeki düzlüklerde su ve taze ot bulmak için, her yıl göç eden hayvanlardan farklı olarak, burada yaşayan 30 bin civarındaki hayvan: yılın büyük bölümünde burada 260 km. karelik alanda yaşamaktadırlar çünkü burada en kurak sezonda bile su sorunu yaşanmıyor.

Burada: bir dizi bataklık ve sığ bir soda gölü ve ana göl “Magadi” gölü ve iki nehir (Munge ve Lonyonike) bulunuyor. Magadi gölü, bu nehirlerle besleniyor.

Magadi gölünün sularının hiçbir çıkış yolu olmaması nedeniyle, göl suları, yüzyıllardır süren buharlaşma sonucu, yüksek oranda tuz içeriyor. Bu suda: sadece bazı su yosunları ve karides türü kabuklular yaşıyorlar. Ancak: burada bulunan milyonlarca flamingo için, bunlar yeterli geliyor. Flamingolar: uzun bacakları ile, göl kenarında iz sürüyor ve karideslerle besleniyorlar.

Bir kısım flamingo ise, derin sulardaki su yosunları ile besleniyorlar. Hemen yanındaki bataklıkta ise, su aygırları yaşıyorlar. Çamurlu bu çukurların yanı sıra, krater yani caldera içinde, su kuyuları var. Filler, kara gergedanlar ve birçok su kuşu: bu su çukurları yakınlarında yaşıyorlar.

Krater otlaklarının her yıl yenilenmesindeki en büyük etken: Aralık-Nisan ayları arasında süregelen aşırı yağışlardır. Bu yağışların ardından krater otlakları, yeşile bürünüyor ve zengin volkanik topraklarda rengarenk milyonlarca çiçek yetişiyor. Mayıs-Kasım ayları arasındaki kurak dönemde ise: kraterin yani caldera’nın rengi, yeşilden aşamalı olarak sarıya, sonra kahverengiye dönüşüyor. Bu dönemde, kraterde yaşayan hayvanlar ise, Munge bataklığı çevresinde toplanıyorlar.

Evet: kraterin kenarında oluşan yüksek duvarlar:

kraterin içinin dış dünya ile ilgisini kesiyor. Kraterin içinde yaşayan hayvanlar ise, hayati ihtiyaçlarını krater içinden rahatlıkla karşılamaktadırlar. Zebra, antilop ve ceylanlar gibi otçullar: kraterin büyük bölümünü kaplayan otlaklarda beslenirler ve aslan, leopar, çıta, sırtlan ve çakal gibi etçil hayvanlara av olurlar.

Otçullar: genellikle otların en yeşil olduğu Ocak ve Şubat aylarında doğururlar. Etciller de: yine aynısını yaparak, sütten kesilmiş yavruların ve onların bakımını üstlenen annelerinin iyi beslenmesini sağlayan yeni buzağıların ve yavruların bulunduğu aylarda doğururlar.

Sonuç olarak: Ngorongoro: kendi kendine yeten bir özellik taşımaktadır. Bu durum: uluslar arası bilim çevrelerinin de ilgisini çekmiş ve zoologlar ve diğer bilim adamları, buraya gelerek, buradaki vahşi yaşam ve ekosistemi incelemek üzere, yıllarca çalışmaktadırlar.

Bu çalışmalar sonucunda: hayvanların genetik havuzlarının çok dar olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır. Örneğin: Ngorongoro bölgesindeki panterlerden, 100 tanesinin, yalnızca 15 bireyden doğduğu tespit edilmiştir.

Bu arada: krater çevresine çıkan patika üzerinden, birkaç hayvan, her yıl krateri terk etmektedirler. Bunlar: kraterin altındaki düzlüklerde, her yıl tekrarlanan kuru sezon göçüne katılırlar ve sonra geri dönerler. Ancak, çevredeki tarım alanları ve yerleşimler, bu göç rotasını her geçen yıl tehdit eder duruma gelmiştir.

Ngorongoro: bir zamanlar tarım yapılmasına izin verilmeyen Serengeti Milli Parkının bir parçasıydı. Bu durum: sığır sürüleri besleyen yerli Masai halkının sıkıntısına neden oluyordu. Bunun üzerine, 1959 yılında, krater ve çevresinde, yaklaşık 8500 km. karelik bir koruma alanı oluşturuldu.

Burada: bölgenin yerli halkı olan Masai’ler hakkında da biraz söz etmek istiyorum. Masailer: ağır başlı, kızıl saçlı yöre insanıdır. Tanzanya hükümeti: yerli Masaileri, modern yaşama uyum sağlamaları için her türlü çabayı göstermesine rağmen, Masailer buna karşı direnmişler ve kabul etmeyip bulundukları yerleri terk etmemişlerdir.

Günümüzden yaklaşık 200 yıl önce buraya gelen Masailer, günümüzde burada sığır ve keçi besliyorlar. Sayıları ise, 43 bin civarındadır. Yağmurlu sezonda: bitişikteki ormanlık alanlara, kuru sezonda ise açık ovalara hareket ediyorlar.

Burada bir özellikten daha söz etmek istiyorum. Bölge: insanlığın beşiği ve dünyanın tarih öncesinde yaşanmış en eski sitesi olarak kabul edilen “Olduvai Gorge” alanını da barındırmaktadır. Burada yapılan incelemelerde: günümüzden 50 yıl önce, dünyanın ilk insanlarına ait, burada çeşitli izler bulmuşlardır.

Oldupai Gorge: Doğu Afrikadaki en ünlü arkeolojik alandır ve burayı da ziyaret etmenizi öneririm.

Ngorongoro kraterinin batısındaki bu alanda: insansı ayak izleri bulunmuştur. Volkanik kaya üzerinde korunarak günümüze ulaşan bu ayak izlerinin, 3.5 milyon yıl öncesine dayandığı söyleniyor.

Burada bulunan baş iskeletin ise: küçük beyinli ve üç parçalı olduğu görülüyor. Bu yaratığın boyunun ise, 1.2 ile 1.4 metre olduğu tahmin edilmektedir. Bulunan bu baş iskeleti, günümüzde, Oldupai Müzesinde sergilenmektedir.

Hatta: yine söylenenlere göre: Adem ve Havva’nın cennetten kovulduktan sonra, dünya üzerinde, burada buluştukları söyleniyor.

Tanzanya Ngorongoro

Ulaşım

Ngorongoro koruma alanı: Arusha şehrinin 180 km uzağında Serengeti Milli Parkının hemen yanındadır. Buraya ulaşım: Arusha şehrinden karayolu ile yaklaşık 4 saat sürer.

Tanzanya Ngorongoro

Ne zaman gidilmelidir

Yılın tüm zamanlarında, bu park alanını ziyaret edebilirsiniz. Ancak, özellikle yağmur sezonu ardından, Magadi gölündeki filamingo sürülerini görmek mümkündür.

Tanzanya Ngorongoro
Tanzanya Ngorongoro
Tanzanya Ngorongoro

 

Neler Yapılır

Burayı ziyaret ederseniz: özellikle siyah gergedanlar, filler, manda ve zebra sürüleri görebilirsiniz. Ayrıca: aslan, leopar ve sırtlan sürüleri de görebilirsiniz. Kuş türleri ise, yaklaşık 400 civarındadır. Flamingolar, yarasa kulaklı tilkiler, çita, çakal, ceylanlar da görebileceğiniz diğer hayvanlardır.
Park alanında: bu hayvanları görebileceğiniz bir sürüş alanı bulunmaktadır. Ayrıca: piknik noktaları vardır.

Tanzanya Ngorongoro

Bu geziye: Ngorongoro koruma alanı dışında, Masai ve diğer kabilelerin yerleşim yerlerini görmeyi de ekleyebilirsiniz. Bu turda: kabilelerdeki insanların oturduğu çamur-kerpiç evleri, onların yaşam tarzlarını ve danslarını izleyebilirsiniz.

Bu arada bir uyarı: yolculuk esnasında, izinlerini istemeden Masailer ve yerli kabile üyelerinin fotoğraflarını sakın çekmeyin.

Bölgedeki Masai köyleri şunlardır: Kiloki Senyati köyü: Olduvai Gorge bölgesinde, 7 km. güneybatı yönünde, ana yol üzerindedir. Loonguku köyü: Olduvai Gorge bölgesinde, Serengeti anayolu üzerinde 10’ncu km.dedir.

Tanzanya Ngorongoro

Olduvai Gorge Müzesi gezilebilir. Bu müzede: insan atalarının ve onların dünya üzerinde birlikte yaşamlarını sürdürdükleri hayvanların iskeletleri ve fosilleri görülebilir. Burada: ayrıca yöresel el sanatları örnekleri de sergileniyor. Müzede, bir oda: insanımsı ayak izlerine ayrılmıştır. Burada: bizim erken insan atalarımızın gerçek ayak izlerini görmek mümkündür.

Bu izler: mucizevi volkanik patlamalar sonucu oluşan çamurlu kil ile korunmuş ve güneş ile sertleşerek, günümüze 3.6 milyon yıl öncesinden gelmiştir. Bu ayak izlerinde, insanların dik yürüdükleri kesin olarak görülmektedir.

Evet, Serengeti Milli Park bölgesine giderseniz, zaman ayırıp Ngororo koruma alanını da görmenizi öneririm.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.