Kırklareli

Kırklareli

Resmi araştırmalara göre, Kırklareli, ülkemizdeki iller arasında, gelişmişlik bakımından: 11’nci sıradadır.

Özellikle: eğitim alanında, gelişmişlik üst düzeydedir. Bu arada, Kırklareli ve Kırıkkale’yi karıştırmamak gerek, ama isimleri o kadar yakın ki, genellikle karıştırılıyor.

Kırklareli

ULAŞIM

İstanbul-Edirne bağlantı yolu olan TEM Otoyolunun büyük kısmı ve D-100 karayolunun, yaklaşık 80 km. lik bölümü, Kırklareli il sınırları içinden geçmektedir.

Kırklareli-Edirne arasındaki uzaklık; 62 km. Kırklareli-Tekirdağ arasındaki uzaklık: 121 km. Kırklareli-İstanbul arasındaki uzaklık: 210 km. Kırklareli-Çanakkale arasındaki uzaklık; 234 km.

TARİHİ

Bu yörede, bilinen ilk yerleşimciler olan “Traklar” Roma dönemi ortalarına kadar, uzun yıllar, bölgede bağımsızlıklarını sürdürmüşlerdir.

MÖ.750 yıllarında ise, bu kez, Avrupa’dan, Anadolu’ya geçen Trak kabilelerinden Frigler: Anadolu’da büyük bir devlet kurmuşlardır. MÖ.3’ncü yüzyılda ise, bu kez, Galatlar bölgede görülürler.

Özellikle, yörenin bir geçiş bölgesi olması: Roma ve Bizans dönemlerinde, bölgenin birçok kez ve çeşitli uluslar tarafından istila edilmesine neden olmuştur. Ancak, 1363 yılında, Osmanlılar yöreyi ele geçirirler.

Daha sonra takip eden tarihi süreçte ise, bu kez: I. Dünya Savaşı sıralarında, Bulgar ve Yunanlılar, buraları işgal ederler. 10 Kasım 1922 tarihinde kurtuluşa kadar, işgal sürer.

1924 yılına gelindiğinde, Kırıkkale, il olur.

Kırklareli isminin kaynağı: tarihi süreç içinde, şehrin isimleri: Herakliya, Vrisium, Verisse, Bozili, Nerisse, Saranta Ecclesies, Kırkkimse, Kırkkimesne. Ancak: Kırklareli isminin nasıl bulunduğu hakkında ayrıntılı bilgi yok.

Ancak, özellikle Osmanlılar zamanında, yöreden sürekli olarak “Kırkkilise” olarak söz edilmiştir. Ancak, 20 Aralık 1924 tarihinde,  TBMM tarafından kabul edilen bir kanun ile, şehrin “Kırkkilise” olan ismi, “Kırklareli” olarak değiştirilmiştir.

Kırklareli

GENEL

Kırklareli, bir hudut ilimiz. Kuzeyinde Bulgaristan var. Bulgaristan ile olan kara sınırı: 180 km. ve Karadeniz kıyısındaki sahil şeridi ise, 60 km. dir.

İl merkezinin rakımı: 203 metredir. Yörenin, kuzey ve doğu bölümleri dağlık ve ormanlık, diğer bölümleri ise, genellikle düzlük arazidir.

Bölgede: kara iklimi egemendir. Buna bağlı olarak: kışlar sert ve yağışlı, yazlar sıcak ve kurak geçer.

Yörenin ekonomisi: tarım ve hayvancılık üzerine yoğunlaşmıştır. Bölgenin: yüzde 40 tarım arazisi, yüzde 40 orman ve yüzde 5 meradır. Tarım denilince, bölgede öne çıkan ürünler: buğday ve ayçiçeğidir. Özellikle: ayçiçeği çok yoğun. Uygun zamanda gittiğinizde, çok büyük ayçiçeği tarlaları görmek mümkündür.

KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ

2007 yılında kurulmuştur. Günümüzde, üniversitenin: 5 fakültesi, 1 sağlık yüksek okulu, 7 meslek yüksek okulu bulunmaktadır. Fakülteler, il merkezinde olup, isimleri: Teknik Eğitim, İktisadi ve İdari Bilimler, Fen ve Edebiyat, Ticaret ve Turizm ve Teknoloji Fakülteleridir.

Bu fakülte ve yüksek okullarda, günümüzde, yaklaşık 10 bin civarında öğrenci eğitim görmektedir. Öğretim kadrosunda ise, 100 öğretim üyesi, 150 öğretim elemanı ve 250 idari personel görev yapıyor.

Kırklareli

NE YENİR. NE İÇİLİR

Kırklareli yöresine yolunuz düşerse: koyun yoğurdu ve Bıldırcın kağıt kebabı yemelisiniz.

Bir şeyler içmek isterseniz: Hardaliye içmelisiniz. Yörede, bağcılığın gelişmişliğine bağlı olarak: içki üretimi de yoğun.

Bu arada hardaliyeden söz etmek istiyorum. Hardiliye: yörenin kendine özgü tadı ve kokusu olan, alkolsüz bir içecektir. Hammaddesi: yaş üzümdür. Eskiden hardaliye yapımında, sadece son üzüm kullanılırken, günümüzde farklı üzümlerde kullanılmaktadır.

Öte yandan, üretim, üzümler tam olgunlaşmadan: Ekim-Kasım aylarında yapılmaktadır. Hardaliye: kolesterolü azaltıcı, bağışık sistemi ve sindirim sistemini güçlendirici etkileri olan bir içecektir. Hatta: kansere karşı yararı bulunduğu da söyleniyor.

NE SATIN ALINIR

Kırklareli yöresinden: peynir satın almalısınız. Kaşar peyniri, burada çok lezzetli yapılıyor. Bunun dışında, bir kısım dokuma ürünü var, beğenirseniz satın alabilirsiniz, ama öncelikle: kaşar peyniri. Kaşar peyniri hakkında çok kısa birkaç bilgi: Rengi hafif sarımsı olmalıdır.

Üstü: önce küflendirilir ve sonra temizlenerek tüketilir. Yani, dışının küflü olması, peynirin iyi kalite olduğunun en büyük göstergesidir. Ama, bakmalısınız ki, bu küf tabakası peynirin içine bulaşmışsa, bozuk demektir.

GEZİLECEK YERLER

Kırklareli Müze

MÜZE

Müzenin bulunduğu bina: 1894 yılında yaptırılmış, uzun süre Belediye binası olarak kullanılmış ve 1983 yılından sonra yaptırılan restorasyonlar sonucu: 1993 yılından sonra müze olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1994 yılında ise, ziyarete açılmıştır.

Yapı: 2 katlı olup, üst katında: arkeoloji ve Etnografya bölümleri var.

Giriş katında ise: kültür-tabiat varlıkları sergi salonu bulunuyor. Burada: 76 türden 102 adet obje sergileniyor. Üst katta ise: arkeoloji ve Etnografya bölümleri bulunuyor. Bu bölümde: çeşitli fosiller sergileniyor. Ayrıca: çevredeki  Tümülüslerde yapılan kazılarda elde edilen eserler sergileniyor.

Ayrıca: Vize antik tiyatrosunda bulunan, 4 tane alçak kabartma rölyef, 1 sütun kaidesi ve 1 yunus balığı heykeli ve büyük boy bir kadın heykeli, salonun girişinde sergileniyor.

Ülkemizdeki müzelerin büyük bölümünü ve dünya üzerinde bir kısım müzeyi gezdim ve hiçbirinde görmediğim bir uygulama bu müzede var. İnanmak mümkün değil. Bir kısım eser, sergilendiği vitrin önünde, camda açılan bir boşluktan elinizi uzatıp, yüzlerce-binlerce yıl önce yapılmış antik esere dokunarak, temas etme hissini yaşıyorsunuz, inanın gördüğümde anlamakta zorluk çektim ama bu hissi, ziyaretçilere yaşatan müze idaresini takdir etmemek mümkün değil.

Umarım bu insanların yani görevlilerin bu güzel ve anlamlı uygulaması, bazı kendini bilmezler tarafından olumsuz etkilenmez ve uygulama devam eder. Vatikan Müzesi aklıma geldi, dünyaca ünlü “İsa ve Meryem” heykelinin önünde, kocaman bir cam korunak, niye: çünkü sapığın biri, heykele bir zamanlar boya atmış ve bu yüzden heykelin önünde şu anda, kocaman bir cam korunak var.

Bu arada, müzenin bahçesinde de, Osmanlı dönemine ait bir kısım top sergileniyor. Kırklareli yöresini ziyaret eden, buralardan geçen okurlar için, bu güzel müzeyi mutlaka ziyaret etmelerini öneriyorum.

KADI CAMİ

İl merkezindeki cami: 1577 yılında, Emin Ali Çelebi tarafından yaptırılmıştır. Halen kullanılmaktadır. İsminin anlamı ise, daha önce, buranın yakınlarında bulunan bir mahkeme nedeniyle verilmiştir. Yapının: tavan ve çatısı ahşaptır. Minaresi: hemen yapıya bitişik ve çok köşelidir.

Kırklareli Hızır Bey Cami ve Külliyesi

HIZIR BEY CAMİ VE KÜLLİYESİ

İl merkezindeki çarşıdadır. Yapı: 1383 yılında: Hızır Bey tarafından yaptırılmıştır. Kare planlıdır. Minaresi tek şerefeli, kaidesi kare ve külahı kurşun kaplıdır. Günümüzde, kullanılmaktadır.

ARASTA-BEDESTEN

İl merkezindedir. Yapının, 1383 yılında yapıldığı biliniyor. Planı: “T” şeklindedir. Yapının uzunluğu: 15 metredir ve günümüzde, burada 12 dükkan bulunuyor.

Kırklareli Küçük Köprü

KÜÇÜK KÖPRÜ

İl merkezinde, Atatürk ilkokulu yanındadır. Köprü: 1569 yılında, Sokullu Mehmet Paşa tarafından, Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Genişliği 4 metre olan köprü tek gözlü, klasik tiptedir.

AŞAĞIPINAR ANTİK KENTİ

İl merkezine, yaklaşık 3 km. uzaklıktadır. Şehrin hemen güneyindedir.

Dere kıyısında, küçük bir tatlı su kaynağının yanındaki göletin yanındaki bur yerleşim yerinde: uzun yıllar boyunca, birçok medeniyet hüküm sürmüştür. Ancak, gölün sınırlarının değişmesiyle, zamanla yerleşim yerinin de yeri değişmiş ve daha batıya geçmiştir.

Buranın en büyük önemi şu: Anadolu’da yerleşik çeşitli uygarlıklar, Neolitik dönemde, buraya kadar gelmişler ve buradan sonra Avrupa’ya geçmişlerdir. İşte, bu yönü çok önemli.

Yani, Anadolu’daki tarım ve hayvancılığa dayalı köy yaşamı, buradan Avrupa’ya aktarılmıştır. Burada: MÖ.6500 yıllarında başlayan yerleşim, aralıksız olarak, MÖ.4100 yıllarına kadar, 2400 yıl devam etmiştir.

Evet, burada, yaklaşık 15 yıldır resmi arkeolojik kazılar sürdürülüyor. Bu kazılarda bulunanlar: kilden yapılmış sapan taneleri, öğütme taşları, çanak-çömlekler, kemikten yapılmış mühür, yassı baltalar, boncuklar, figürinler.

Evet, Kırklareli yöresinin, 8000 yıllık geçmişi burada bulunuyor. Tarih meraklıları için, ziyaret edilmesi gereken bir yer. Çünkü: burası, Anadolu ile Avrupa kültürü arasında bir geçiş bölgesidir.

İki bölge arasındaki ilişkileri anlamak için, buranın yani yörenin tarihi geçmişinin net olarak anlaşılması şart. Kazılar ilerlediğinde: buradaki köylünün, çiftçinin yaşamı, ilk yerleşim yerinin nasıl olduğu, iklim ve ne gibi teknolojiler kullanıldığı hakkında ayrıntılı bilgiler ortaya çıkarılacaktır.

Kazılarda bugüne kadar ortaya çıkarılan bir kısın eser: halen Kırklareli Müzesinde sergileniyor.

Kazı alanında ise, ağaçtan-dal evlerin yapımı tamamlanmış ve yakında burada bir açık hava müzesi açılması planlanıyormuş. Bu dal evleri görebilirsiniz. Daha doğrusu, iskeleti ağaç ve üzerleri sap olan samanlık mı desem? İnsanlar, yüzlerce yıl bu tür evlerde yaşamışlar.

Hatta: Istıranca dağlarında veya ülkemizin diğer birçok yerinde, bu tür evlerde yaşayan insanlar olmamış mı?

Hatta, yaşayan insanlar bile olduğunu düşünüyorum. Tabii küçük bir ayrıntı var, aradan geçen 8000 yıl. Bu arada, bu müze bölümünde: MÖ.6000’li yıllara ait bir odanın köşesi de var.

Burada: cansız mankenler tarafından: buğday üretimi, çanak-çömlek yapımı, duvar tamiri gibi işlevler anlatılıyor. Diğer saman evlerden birinde ise (şu anda 3 taneler) hayvanlardan nasıl kullanıldığı anlatılıyor.

Kırklareli Kanlıgeçit

KANLIGEÇİT ANTİK KENTİ

İl merkezinin 3 km. güneyinde, Aşağıpınar antik kentinin batısındadır.

Bu antik yerleşim yeri de, bir dere kıyısında kurulmuştur. Haydarderenin kıyısındadır. Hatta, biraz önce sözünü ettiğim gibi, Aşağıpınar yerleşim yeri, kıyısında kurulduğu göletin yerinin değişmesi sonucu, orada yaşayan insanlar, Kalkolitik çağda yani MÖ.3500 yıllarında, orayı terk edip, buraya yerleşmişlerdir.

Ancak, buranın ilk yerleşimcilerinin daha eskilere gittiğine dair buluntular da var. MÖ.3000 yılından kalma: dal ve ahşapla yapılmış kulübe yapılarının kalıntıları görülmüştür. Yani, mimari de, taş malzeme hiç kullanılmamıştır.

Bunların dışını: savunma amaçlı, derin bir hendek ve bunu sınırlayan ahşap bir duvar çevrelemektedir. Mimari yapılarda: taş malzeme hiç görülmüyor. Taş malzeme, daha sonraki yapılarda kullanılmıştır.

Burada, 1994 yılından bu yana, resmi arkeolojik kazı çalışmaları sürdürülmektedir. Bu kazı çalışmalarında: bir bakır ocağı bile bulunmuş. Bu bakır ocağında: düşünün, binlerce yıl önce bakır işlenmiştir.

Edirne tanıtımı.

Tekirdağ tanıtımı.

Çanakkale tanıtımı.

 

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.