Van Muradiye

Van Muradiye

 

Muradiye: Van gölünün kuzeyinde, gölün uç noktasında bulunmaktadır. Aslını isterseniz, çoğu insan ve ziyaretçi bu bölgeden, yani Muradiye ilçesi sınırları içinden geçmelerine rağmen, sanırım çok az bir kısmı, İlçe merkezine girmektedirler.

Bunların yanında: Muradiye ilçesinde, bir de kilise yapısı var. Günümüze kadar sağlam olarak gelebilmiş bu kilise yapısını görmek isteyenler olabilir diye, o yapı ile ilgili de kısa bilgi verdim. Ama, Muradiye ilçesi hakkında ayrıntılı bilgilere girmedim. Çünkü: burası, Anadolu’muzun küçük ve şirin bir yöresi.

Van Muradiye Şelalesi

MURADİYE ŞELALESİ

İlçe merkezine, 8 km. ve Van il merkezine ise 80 km. uzaklıktadır. Van-Erciş kara yolunda ilerlerken: Muradiye ilçesi Karahan köyü civarında, yoldan sapılarak ilerleniyor.

Çaldıran yöresinden buraya gelmeyi düşünürseniz: Çaldıran ilçesini geçtikten sonra, Van gölüne doğru yola devam ettiğinizde, Muradiye ilçesine 10 km. kala yolun sağında “Muradiye Şelalesi” tabelasını görebiliyorsunuz.

Yoldan: 150 metre kadar içeride, ağaçlıklı alana ulaştığınızda, şelalenin gürültüsünü rahatlıkla duyabiliyorsunuz.

Tendürek dağlarından kaynağını alan: Bend-i Mahi çayı üzerindedir. Bu çay: Tendürek dağlarından doğduktan ve Çaldıran ovasını suladıktan sonra: Muradiye ilçesinin kuzeybatısında, küçük çaplı şelaleler oluşturuyor ve Muradiye Şelalesinin bulunduğu yere geliyor.

Daha sonra ise, Muradiye ovasını takip ederek, Van gölüne dökülüyor.

Şelale suları, çok yüksekten düşmemiş olmasına rağmen, suların oldukça kuvvetli akması nedeniyle, güzel bir görüntü sunuyor.

Suların düşme yüksekliği: 15-20 metre arasında değişiyor. Adını ise: Bağdat seferi sırasında, burada konaklayan Sultan IV. Murat’tan almıştır.

Van Muradiye Şelalesi

Yaz aylarında, şelalenin altına inebiliyorsunuz ve muhteşem bir serinlik sizi karşılıyor. Kışın giderseniz: dökülen suların donmasından kaynaklanan, oldukça güzel görüntüler veriliyor. Bu görüntüler: Pamukkale’deki travertenleri anımsatıyor.

Köprünün hemen önünde: asma bir köprü var. Bu asma köprüden, kalabalık olarak geçerseniz, köprünün sallanması nedeniyle, ayrı bir heyecan yaşayabilirsiniz. Ama özellikle, bu asma köprü üzerinde resim çektirmelisiniz.

Hemen arkanızda Muradiye Şelalesinin görüntüsü olan bu resim, güzel bir anı olacaktır. Evet, köprüden karşıya geçerseniz: orada şelaleyi tam karşıdan gören bölümde, piknik yapmanız mümkün. Bu bölümde: piknik mekanları var. Ayrıca, bölgede: bakkal dükkanı ve lokanta bulunuyor.

Buralardan, yakınlardan geçerken mutlaka uğramanız ve görmeniz gereken bir yer olarak, öneriyorum.

Van Muradiye Şeytan Köprüsü

ŞEYTAN KÖPRÜSÜ

Muradiye şelalesinden sonra, Muradiye ilçesine gelmeden 5 km. önce, sağa dönülerek 500 metre ilerlediğinizde, Şeytan köprüsünün bulunduğu yere varabilirsiniz. Yani, ana yoldan yaklaşık 500 içerideki tali yola girmeniz gerekiyor.

Bendimahi çayı üzerindedir. 19.yüzyıl sonu ve 20.yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin edilmektedir. Tek gözlüdür. Düzgün kesme taş ve moloz taş kullanılarak yapılmıştır. Yolu düz ve sağlam durumdadır.

Ancak, esas özellik: yapılmış köprünün altındaki kayalarda oluşan, kayaların doğal oluşumu ile oluşan ve suların hızla aktığı, bölümdür. Suyun yan yana ve birbirine değecekmiş gibi yakın iki kaya arasından, fışkırarak yani deli gibi akması/çıkması, köprüye çok heybetli bir görüntü katmaktadır.

Bu durum, aynı zamanda, köprüye “Şeytan köprüsü” isminin verilmesini de izah etmektedir. Bence, biraz saçma. Yani, anlam veremedim. Buraya mutlaka girin diyemem.

ST. STEFANOS KİLİSESİ

İlçe merkezinin 2.5 km. batısında, Kilise mahallesindedir. Bend-i Mahi çayının hemen yanında yükselen, Aksorik dağının yamacında kurulmuştur.

Kilise: çevresindeki mezar şapeli ve keşiş hücreleriyle birlikte, bir manastır yapısının parçasıdır. Ancak: günümüzde keşiş hücreleri yıkılmış ve sadece temel kalıntıları kalmıştır.

Kilise yapısı ise, oldukça iyi durumdadır.

Kilise yapısı: doğu-batı istikametinde: girişteki tonozlu mekanla birlikte, 12×7 metre ölçülerinde, dikdörtgen planlıdır. Kilisenin yüksekliği ise: 12 metredir.

Kilise yapısına: batıdaki bir kapıdan girilmektedir, ancak kapı yıkıktır. Kuzeydeki bir kapıdan ise, Saint Etienne’nin mezar şapeline geçilmektedir. Burayı görmedim, bilgi vermek istedim, arzu edenler gidebilirler.

 

KÖRZÜT

Muradiye ilçe merkezinin 9 km güneydoğusunda, Muradiye ovasının güneydoğu köşesindedir.

Araştırmacılar Körzüt’ün, Van kalesinden kuzeye giden sefer yolu üzerinde bulunduğuna vurgu yaparak stratejik konumunu ön plana çıkarırlar. Fakat bir haritaya bakıldığında: kentin Van gölü kıyısından 8 km daha doğuda olduğu görülür. Başkent Tuşpa’dan kuzeye ulaşan yol güzergahının Van Gölünün bataklık kısmı göz önüne alındığında, gölün yaklaşık 1 km doğusundan geçtiği öngörülebilir.

Bu durumda Körzüt ile yol arasında; yaklaşık 7 km olduğu anlaşılır. Bu nedenle kentin ana yolu denetleyen yola  hakim bir konumda olduğunu söylemek oldukça zordur.

Körzüt’ün Muradiye Ovasının kenarına inşa edilmesinin ovanın tarımsal potansiyeliyle ilişkisi olduğu söylenebilir.

Krallığın merkez bölgesi olan Van Gölü Havzası, tarım yapılabilecek düz ve sulak alan bakımından fakirdir. Muradiye Ovası yaklaşık 80 km kare alanıyla havzanın önemli düzlük alanlarından birini oluşturur. Bendimahi çayı ve çeşitli derelerin suları ile beslenen ova aynı zamanda nehrin getirdiği alüvyonlarla bereketli hale gelir. Muradiye Ovası günümüzde bile tarımsal potansiyeliyle havzada ön plana çıkmaktadır.

Körzüt’ün sitadel kısmı, kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan doğal bir kayalık üzerinde bulunur. Ova seviyesinden 45-50 m yüksektedir. Kayalığın batı, güney, kuzeybatı kısımları sarp ve eğimlidir. Sitadele ulaşım diğer yönlere göre daha elverişli olan kuzeydoğu kısmından sağlanır. Kentin sitadel kısmı kayalığın hemen hemen tamamına yakın kısmını oluşturan yaklaşık 2.5 hektarlık alanı kaplar.

Körtüz sitadel alanının çevresi, kalınlığı 4 m ye ulaşan sur duvarları tarafından çevrelenir. Günümüzde kuzeydoğu kısmında görülen mevcut duvarların yüksekliği ise 8 m ye ulaşır. Bu kesimde sur duvarlarının 9 sıra yüksekliğindeki taş sırası; her taş 5-6 cm geri çekilerek sur bedeninin dayanıklılığı arttırılmıştır.

Körtüz’un kuruluşuna dair bilgiler, sitadelden taşındığı anlaşılan bir kısmı kentin yakınındaki Uluşar Köyünde bulunan yazıtlardan gelir. Bu yazıtlara göre: kent Menua tarafından inşa ettirilmiştir.

Körtüz’ün Urartular tarafından nasıl adlandırıldığı bilinmemektedir.

Fakat Körtüz’ün yaklaşık 8 km batısındaki Karahan’dan gelen Menua’ya ait stelde kralın Arsuniu/Arşuniuni kentinde Haldi kapıları yaptırdığından bahsedilir.

Benzer şekilde Kevenli’den gelen bir taş blok üzerindeki yazıtta: Menua’nın Ura ülkesi karşısındaki Arsunlu şehrinde Haldi kapıları yaptırdığından bahsedilir. Bu  nedenle yazıtlarda bahsedilen Arsuniu/Arşuniuni kenti Körzüt veya Kevenli ile ilişkilendirilir.

Körtüz’ün kapsamlı bir şekilde arkeolojik kazısının yapılmamış olması, kentin mimari dokusunun tam olarak anlaşılmasını engeller.

Fakat Körtüz’ün taş bloklardan yapılmış 4 m kalınlığında 8 m yüksekliğindeki görkemli sur duvarlarıyla çevrelenen sitadeli, tapınağı ve inşa yazıtlarıyla krali bir yatırım olduğu anlaşılır.

Bu durumda Körtiz, Menua döneminde inşa edilen Yukarı Anzaf ve Aznavurtepe ile birlikte Menua’nın inşa ettirdiği 3 krali kentten birisidir.

Körtüz’ün sitadel alanında bir kazı yapılmamış olması nedeniyle burada saray kompleksi olup olmadığı bilinmez. Fakat kazı yapılmamış olmasına rağmen 2.5 hektar sitadel alanında birçok yapı kalıntısının temel izleri seçilebilmektedir. Güçlü sur duvarlarının diğer krali kentlerde olduğu gibi sitadelde bulunan tapınakla beraber bir sarayı koruması amacıyla inşa edildiği düşünülür. Bu nedenle Körtüz’ün Van Gölü Havzasının tarımsal potansiyeline sahip önemli ovalardan biri olan Muradiye Ovasını denetlemek için kurulmuş bir yönetim merkezi olarak değerlendirilmesi mümkündür.

 

 

 

 

 

 

 

Van Edremit

Van Edremit

Edremit denilince, malum bir de Ege denizi kıyısında, Balıkesir ilinin ilçesi Edremit var. Umarım, şu an, Van ilinin Edremit ilçesini aramışsınızdır.

Van şehir merkezine çok yakın ve hatta Van şehrinin sayfiyesi. Özellikle, göl kıyısındaki restoranlar, bambaşka bir güzellik sunuyor. Edremit, Van yöresinin tatil beldesi, sakin ve sessiz, huzur beldesi. Mutlaka gidin diyeceğim ama bir yandan da, Van-Tatvan yolu buradan geçiyor, yani yol üzerindeki bu yöreye mutlaka uğrayacaksınız. Ancak,  zaman ayırın ve özellikle restoranlarda bir şeyler yemek için  zaman ayırın.

Van Edremit

ULAŞIM

Edremit, il merkezi olan Van şehrine, sadece 18 km. uzaklıktadır. Edremit-Tatvan arası uzaklık: 124 km.

TARİHİ

Edremit kelimesi, Arapça kökenlidir ve anlamı: uzun yer.

Bölge: Urartular, Asuriler, Menuas kavimleri, Semiramis sülalesi ve daha sonra ise, doğudan gelen Sasaniler ve Müslüman Araplar tarafından ele geçirilmiştir. Daha sonra, Müslümanlarla, Bizans devleti arasında, elden ele geçen yöre, Ermeni asıllı beyler tarafından da, kısa süre iskan edilmiştir.

1071 Malazgirt Zaferinden sonra ise, bölge, Türklerin eline geçer.

Öncelikle: yöredeki Urartu hakimiyetinden söz etmek gerekir. Çünkü: Urartular, hüküm sürdükleri MÖ.900-600 yılları arasında, devlet teşkilatında, dil ve yazıda, yaşayışlarında, yapı ve mimarlıkta, sulamada, tarımda büyük ilerleme kaydetmişlerdir. Onların yarattıkları mucizeler, bugün bile, hayranlıkla izlenmektedir. Özellikle, yörede yaptıkları sulama kanalları, göller ve barajların bir kısmı, aradan geçen 2800 yıllık süreye rağmen, halen çalışmaktadır.

Doğu Anadolu bölgesi, en şiddetli deprem kuşağındadır. Bu bölgede bulunan, daha önce egemenlik kurmuş birçok uygarlığa ait anıtların büyük kısmı depremlerde yıkılmış veya etkilenmiş olmasına rağmen: Urartu sulama yapıları, sanki günümüzde inşa edilmiş kanısını uyandırmaktadır. Bunların en büyük örneğiyse: “Menua-Şamran” kanalıdır.

Van Edremit

GENEL

Van gölünün: güney ve güneydoğu kıyı şeridi boyunca uzanmaktadır. Masmavi gölün önünde, yeşil bir örtü gibi duruyor. İlçe merkezinin uzunluğu 5 km. ve genişliği ise 1.5-2 km. arasında değişmektedir.

İlçe merkezinde ve köylerinde: halkın başlıca geçim kaynağı tarım olup, yetiştirilen ürünler şunlardır: buğday, arpa, şeker pancarı, korunga. Ayrıca, arıcılık da yaygındır.

İlçede karasal iklim hüküm sürmektedir. Kışlar uzun, soğuk ve kar yağışlı, yazlar ise sıcaktır. Karasal iklim özellikleri nedeniyle, ilkbahar ayları kısa sürmektedir.

İlçenin her tarafı, tabii parklar ile süslüdür. İlkbahar, yaz ve sonbaharın ilk aylarında, ilçe insanlarla dolup taşar. Özellikle; Edremit’in Van girişinden, Kadembastı çıkışına kadar, restoranlarla doludur. Bu restoranların bazıları o  kadar ilginç ki, göl suları üzerine uzanan ahşap teraslar yapılmış ve bu teraslar üzerinde, yöresel yemekleri, muhteşem bir göl manzarası eşliğinde yiyebiliyorsunuz. Aşağıda yörede yenilecek yemeklerden söz etmeden önce, bu restoranlarda yani göl kıyısındaki restoranlarda, buraya has “kaburga” isimli yemekten mutlaka yemelisiniz.

Van Edremit

Van-Edremit arasında, ayrıca, son yıllarda lüks oteller de hizmete açılmıştır. Edremit yöresinde gölde yüzmek ve sahilde güneşlenmek isterseniz: Yeni mahalle sahil şeridinde, Edremit Kaymakamlığınca hizmete hazırlanmış ve umuma açık plajı kullanabilirsiniz.

Bunun dışında, Edremit yöresindeki çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına ait tesisler şunlardır: Jandarma Kampı, Edremit Defterdarlığına ait sahil parkı, Polis Moral ve Dinlenme Tesisleri, Öğretmenler Parkı.

NE YENİR

Edremit’te göl kıyısında bulunan restoranlarda, mutlaka “kaburga kebabı” yemelisiniz. Çünkü, buraya has bir yemek türü ve mutlaka beğeneceksiniz.

GEZİLECEK YERLER

Van Edremit Dilkaya Mezarlık Höyüğü

DİLKAYA MEZARLIK HÖYÜĞÜ

Dilkaya köyündeki höyük: İngiliz arkeolog Charles Burney tarafından keşfedilmiştir. Höyük: Van şehir merkezine, 35 km. ve Edremit ilçe merkezine 17 km. uzaklıktaki Dilkaya köyündedir.

Höyük: çok farklı tiplerde, yüzlerce mezar bulundurmaktadır. Özellikle: Urartu öncesi ve Urartu dönemi gömü gelenekleri hakkında, bilgiler ortaya konulmasını sağlamıştır. Höyükte yapılan kazılar sonucu: üç yerleşim yeri tespit edilmiştir. Hayvan kemiği, kil ve ahşaptan yapılan pek çok obje, Dilkaya höyüğü bölgesinde, tekstil endüstrisinin gelişmesini göstermektedir.

Bunun yanında: burada Erken Demir çağ mezarları bulunmuştur. Bu mezarlarda: basit toprak mezar ve oda mezar geleneği uygulanmıştır. Mezar hediyesi olarak, çeşitli kaplarda formlar ve demir objeler ele geçirilmiştir. Bu mezarlar: MÖ.1100-1000 tarihleri arasında tahmin edilmektedir.

Bu dönemde, yani Orta Demir Çağı boyunca, Urartular tarafından, Höyük bölgesinde yerleşim görmüştür. Orta çağ insanları, ölülerini basit taş mezarlar ya da basit toprak mezarlara gömmüşlerdir. Mezar sunuları ise oldukça mütevazidir. Bu mütevazi buluntular, gömülen insanların ekonomik durumlarını göstermektedir.

Urartu krallığının yıkılmasından sonra, köy ahalisinin ne olduğu hakkında herhangi bir bilgi yok.

Van Edremit Şamran-Menua Su Kanalı

ŞAMRAN-MENUA SU KANALI

Bu su kanalı: 51 km. uzunluğundadır ve gerek Anadolu ve gerekse dünya su mühendisliği harikasıdır. Bu kanalın: yüzde 70’lik bölümü, Edremit ilçesi sınırları içinden geçmektedir ve geçtiği yerlerde yapılan tarıma hayat vermektedir. Kanal boyunca, yaklaşık 5000 hektarlık arazi sulanmaktadır. Taşıdığı su potansiyeli açısından, Van bölgesindeki en büyük su kaynağını oluşturmaktadır. Kaynağın 23-24 metre kadar güneybatısında, kalker bir kayalık özenle şekillendirilerek oluşturulan düz zeminde bulunduğu düşünülen çivi yazılı stel: günümüzde ne yazık ki kayıptır.

Kalker kayalıklar oyularak açılan kanal suyu: önce batı ve sonra güneye doğru devam eder. Ortalama: 3.5-4 metre genişliğinde, 1.5-2 metre derinliğinde, yer yer değişmektedir. Arazi sulamak için, güney kenarlarında, oyularak açılan su savakları, günümüze kadar varlığını korumuştur.

Kanalın çevresinde: kral Manua tarafından, kızı Tariria için, günümüzde Edremit’in güneybatısındaki asfalt yol ile Kız Damı arasındaki “Kadenbastı” mevkiindeki yapay teraslar üzerinde: Babil’in ünlü asma bahçeleriyle özdeşleştirilen, bahçeler oluşturulmuştur. Burası: yaklaşık 3 km. uzunluğunda ve 2 km. genişliğindedir. Yarım aya benzeyen, yapay teraslar üzerinde düzenlenmiştir. Osmanlı döneminde bu yana, halk buraya ;”Uğurlu yer” demektedir.

ALNİUNU KENTİ VE TAŞ ATÖLYESİ

Van kalesinin batı ucunda bulunan Sardur burcunun yapımında kullanılan taşların, Almiunu kendinden getirildiği belirtilmektedir.  Evet: MÖ. 1.yüzyılda, Urartu mimarlığının seçkin örneklerini yansıtan: saray, tapınak, kale duvarları, binaların yapımında kullanılan, oldukça sert ve sarımtırak renkli kireç taşları: 2 büyük taş ocağından elde edilmiştir. Bunlardan: bir tanesi: Van merkez köyü Çoravanis yakınlarında, ikincisi ise: Edremit ve çevresidir.

Edremit çevresinde: Van gölü kıyısında: yaklaşık 13 km. lik bir alanı kapsayan kaya topluluğu arasında, kireç taşı yığınları göze çarpmaktadır. MÖ. 8.yüzyılda, Urartular tarafından, Çavuştepe kalesinin sur duvarları, tapınak ve anıtsal yapılarında kullanılan taşlar: Edremit yöresindeki Köroğlu tepesinden götürülmüştür.

Köroğlu tepesinin güneybatı yamacında, yontulmuş halde, 8-10 ton ağırlığında, büyük, dikdörtgen kireç taşı bloklar üzerinde yapılan kesilme işlemleri yarım kalmış olarak görülmektedir. Yani, burada üretilen taşlar, MÖ. 9.yüzyılın ortalarında, Van kalesi yapımında kullanılmıştır.

Çünkü: Edremit’in hemen güneydoğu yamacında, yayvan tepe üzerinde, oldukça büyük bir taş atölyesi ve yerleşim yerinin varlığı tespit edilmiştir. Çünkü: aynı yörede: yarım kalmış, 4-5 ton ağırlığında, 1.5-2 metre uzunluğunda, 1 metre yüksekliğinde, 80 cm. genişliğinde, çok sayıda: Sardun burcunda kullanılanlara benzer, kireç taşı bulunmuştur.

Yani: burası Alniunu kenti  taş atölyesi olarak tanımlanmaktadır. Van kalesine 17 km. uzaklıktadır ve Van ovasından yüksek bir yamaçta bulunması, hazırlanan taş ürünlerin, kolayca Van gölüne indirilmesi, bu ürünlerin Van kalesine taşınmasını kolaylaştırmıştır.

Alniunu taş atölyesinde: ne zaman ve ne şekilde çalışmaların bitirildiği bilinmiyor. MÖ.7.yüzyılda, çalışmaların durdurulduğu sanılıyor. Çünkü: MÖ.8.yüzyıldan itibaren, Urartuların ikinci başkenti olarak Toprakkale ve Çoravanis gibi yerleşim merkezleri kurulmuş ve büyük ihtimalle, yeni taş ocakları kullanılmıştır.

KIZ DAMI

Kadenbastı mevkiindedir. Şamran kanalının güneyindeki tepede, yerden yüksekliği 10-12 metre olan Kız Damı (Dev damı) mağarası var. Mağaranın içinde, sütunlar, ocaklar bulunmakta olup, çıkış yolu güneyde oyulmuştur.

Mağaranın kuzey bölümünde, tuvalet kanalı oyulmuştur. Ancak, mağaranın kimlere ait olduğu ve ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Sadece, Prehistorik döneme yani tarih öncesine ait olduğu tahmin ediliyor.

Van tanıtımı yazısı.

Tatvan tanıtım yazısı.

Gevaş tanıtımı yazısı.

Van Erciş

Van Erciş

Erciş bölgesine birkaç kez gittim, özellikle: Van yönünden gelirken, öncelikle sağ yanınızda, yol ile göl arasında, büyük bir yeşillik, yeşil alan görüyorsunuz ve daha sonra, buranın Erciş ilçe merkezi olduğunu anlıyorsunuz.

Evet, yemyeşil bir yer. Düzenli yapılaşma var, güzel bir yer olduğunu gördüm.

 

ULAŞIM

Erciş ilçe merkezinin, il merkezi olan Van şehrine olan uzaklığı: 90 km.dir. Erciş-Adilcevaz arasındaki uzaklık: 66 km. Erciş-Ahlat arasındaki uzaklık: 88 km. Erciş-Tatvan arasındaki uzaklık: 130 km. Erciş-Patnos arasındaki uzaklık: 54 km. Erciş-Ağrı arasındaki uzaklık: 144 km. Erciş-Doğubayazıt arasındaki uzaklık: 133 km.

İran’dan, Ortadoğu’ya giden transit yol, buradan geçmektedir.

TARİHİ

Tarihte, yöreye verilen isimler: Arzaşkun, Arsissa, Argişti Khinili, Arciş, Ardişi, Eganis, Erdiş. Urartu krallarından II. Arsissa, bu topraklar üzerinde Arsissa veya Arzaşkun isimli şehir kurmuşlardır. Takip eden dönemlerde ise, yörede: Selçuklular, Osmanlılar, Celayirliler ve Karakoyunlular egemenlik kurmuşlardır.

1365-1469 yılları arasında ise, Doğu Anadolu, Irak ve İran topraklarında egemenlik kuran Karakoyunlu Devletine başkentlik yapmıştır.

13.yüzyılda: ünlü ticaret yolunun buradan geçiyor olması, yörenin önem kazanmasına neden olmuştur.

1841 yılında, Van gölü sularının alçalıp-yükselmesi nedeniyle, Erciş halkı, eski yerleşim yerleri olan Erciş kalesi ve civarını terk ederek, bugünkü yere taşınmışlardır. 1910 yılında, Erciş, İlçe olur. 1915 yılındaki Rus işgali sırasında yaşanan, Ermeni vahşeti ve kötü günler, 1 Nisan 1918 tarihinde işgalin sona erdirilmesiyle bitirilir.

 

GENEL

Van ilinin, en büyük nüfusuna sahip ve en gelişmiş ilçesidir. Ticaret hayatı çok güçlüdür. Özellikle: kükürt gibi doğal ürünlerini işleyecek sanayi tesislerinin bulunmaması, büyük eksikliktir. Günümüzde, ilçenin en büyük geçim kaynağı:  Erciş Şeker Fabrikasıdır.

Konum olarak: göl kıyısında bulunmayıp, Van gölünden 5 km. içeridedir. Sanırım göl taşkınlarından korunmak için, göl kıyısında yapılmamış. Göl seviyesinden yükseklik ise: 25 metredir. İklim şartları düşünüldüğünde, tek kelime: kışın muhteşem soğuktur.

Erciş ovası: Van gölü kıyılarının en geniş ovalarının başında gelir. İlçe merkezi, tam bir kavak cennetidir. Süphan dağının yakınlarında bulunması nedeniyle, yerde ince bir toz tabakası hiç eksik olmaz. Hani, en küçük bir rüzgarda, her yer toz-duman derler ya, o ölçüdedir.

ERCİŞ ASKERİ BİRLİKLERİ

Son olarak, Erciş’ten söz edipte, burada bulunan “Askeri Birliklerden” söz etmemek olmaz. Erciş: bulundurduğu birçok askeri birlik ile öne çıkan ve bu birliklerde askerlik hizmetini yapanların, burada yaşamış olmaları ve anılarının bulunması ile de öne çıkan bir yer. Buraya atanan askeri şahıslar: bulundukları yerden Van hava alanına uçakla gelmekte ve daha sonra, kara yolu ile Erciş’e ulaşmaktadırlar.

ERCİŞ ÜZÜMÜ

Fındık büyüklüğünde, kabuğu çok ince, tadı ise ne ekşi-ne tatlı olarak öne çıkıyor. Yiyenlerin ağzında, farklı tatlar bırakıyor.

Erciş üzümü: aşağıda belirteceğim gibi, Urartular döneminde, yörenin en büyük tarımsal etkinliği olarak öne çıksa da, daha sonraki dönemlerde, üzüm hakkında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Ancak: 1800’lü yıllarda, Erciş yöresinde, üzüm, birçok ailenin geçim kaynağı olarak biliniyor. Bu üzüm, özellikle: yörede yaşayan Ermeniler tarafından, şarap yapımında kullanılmış. Hatta, ünü, Fransa’ya kadar uzanmış. Ancak, zamanla Ermenilerin bölgeden ayrılmaları üzerine: Erciş üzümü üretiminde de duraklama olmuş.

Rus işgaliyle de, üzüm üretimi tamamen bitmiş. 1900’lü yılların ortalarında, üretim yeniden canlanmış. Ancak: yine de günümüzde, Erciş yöresinde üzüm üretimi, pek yaygın değil.

NE YENİR

Fazla bir yemek kültürü yok. Ancak, ilçe merkezinde, kahvaltıda mutlaka “sucuklu-yumurta” denemelisiniz. Yemek olarak ise, lokantalarda “etli kuru fasulye” yemelisiniz. Burası: et diyarıdır. Özellikle: kuzu eti önerilir.

GEZİLECEK YERLER

 

ÇELEBİBAĞI BELDESİ

Burası, Zilan ayının Van gölü ile buluştuğu nokta. Burada: sazlık ve çimenlerden oluşan ve içinde yaklaşık 50’ye yakın kuş barındığını görebilirsiniz. Yani, çok büyük bu sazlık alanda, her an değişik kuş türleriyle karşılaşmak mümkün.

Hatta: Van gölü kıyısında filamingoları görebiliyorsunuz.

Çünkü: Çelebibağı bölgesi, filamingoların göç yolları üzerinde bulunuyormuş.

Bu nedenle, havaların ısınmasıyla birlikte, özellikle büyük sürüler halinde filamingoları görmek mümkün. Burada: 3 ay konaklıyorlarmış. Eylül ayından itibaren de, daha güneye, sıcak bölgelere gidiyorlarmış.

ZORTUL KÜMBETİ

İlçe merkezine bağlı, Zortul köyündedir. Karakoyunlulardan önemli bir şahsiyet için, 15.yüzyıl başlarında inşa edildiği düşünülmektedir.

Kümbetin üzeri, piramidal bir külahla örtülmüştür. Üzerindeki figürlü bezemeler görülmeye değerdir. Bu bezemelerde: çift başlı kartal, aslan ve kuş figürleri var. Bunların yanında: bitkisel bezemeler ve külahın altında, yazı kuşağı dolanmaktadır.

Van Erciş Kalesi

ERCİŞ KALESİ

Erciş-Adilcevaz kara yolu üzerinde bulunuyor ama ana yoldan ayrılarak, tali yola, yani sola sapmak gerekiyor.

Kalenin büyük kısmı yıkılmış ve günümüze herhangi bir kitabe bulunmamaktadır. Bu yüzden, kim tarafından ve hangi tarihte yapıldığı bilinmemektedir. Ancak, yapının gerek mimari ve gerekse teknik özelliklerine bakılarak: muhtemelen 12. ile 14.yüzyıl arasında yapıldığı söylenebiliyor.

Yapıldığı dönemden sonra, burayı gezen Evliya Çelebinin yazılarında, bu kale ile ilgili ayrıntılı bilgiye sahip olmak mümkün. Evliya Çelebi Erciş kalesi hakkında şunları yazmaktadır: Van gölü kenarında, kayalık bir tepe üzerinde, dört köşesi kuvvetli bir kaledir.

Her taşı, fil büyüklüğündedir. Dört köşesindeki kuleler, gayet sağlamdır. Havalesiz bir kale olduğundan, duvarı o kadar yüksek değildir.

Fakat, o kadar geniştir ki, üzerinde bir atlı cirit oynayabilir. Çevresinde hendek yoktur. Bazı yıllarda, Van gölü suları yükselince, bu kale 8 ay sular altında kalır.

Kalenin iki kapısı vardır. Kale içinde, üstü toprak örtülü 1000 ev vardır. Bir de minareli Süleyman Han camisi vardır. Yusuf Paşa camisi, tamir edilmiş haldedir. Kale içinde, 200 kadar dükkan vardır. Ayrıca, güzel bir liman vardır ve Van gemileri, tüccarları buraya getirir.

 

Evet, işte bu muhteşem anlatımlara inanarak, kaleyi görmeye giderseniz, maalesef kaleden geriye yani günümüze bir şey kalmamış olduğunu görürsünüz.

Sadece, birkaç sur duvarı ve hatta göl suları içindeki sur duvarları. Yine de, gerçek olan şu ki: Evliya Çelebinin yazılarının doğruluk derecesi tartışılmaz, demek ki bir zamanlar burada gerçekten muhteşem bir kale varmış. Bu havayı teneffüs etmek isterseniz, kaleden günümüze kalan iki sur duvarını görmeye gidebilirsiniz.

HAYDARBEY- BALIK BENDİ MESİRE YERİ

Ala dağların eteklerinden doğarak gelen ve Van gölü ile kucaklaşan Deli çayın bulunduğu bölge özel bir anlam taşıyor.

Burada: her yıl Nisan-Temmuz ayları arasında, Van gölünün derinliklerinden gelen inci kefalleri: yumurtalarını bırakmak üzere, deliçaya girmeye çabalıyorlar ve bu çabaları, muhteşem bir görüntü ortaya çıkarıyor. Bu görüntü: tam anlamıyla, dans eden balıklar.

Çünkü: yumurtlamak üzere, dereye girmeye çalışan balıklar, suyun ters istikametine doğru hareket ederken, kayaların yüksekliği nedeniyle, zıplayarak hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar. Bu mevsimde, buralarda olursanız, bu görüntüyü izlemenizi öneriyorum.

Dünyanın başka bir yerinde, benzer bir görüntü olabileceğini sanmıyorum. Mutlaka zaman ayırın. Zaten, bu yöre aynı zamanda, yöre halkı tarafından piknik yeri olarak kullanılıyor.

Yeri mi: Erciş-Van kara yolunun, 10’ncu kilometresinde, Şeker Fabrikasının yanında. Burası: Erciş Özel İdaresine ait ve Erciş Açık Cezaevi mahkumları tarafından işletiliyormuş. Temiz ve bakımlı bir yer. Küçük bir ücret ödeyerek girebiliyorsunuz.

 

KADEM PAŞA HATUN TÜRBESİ

Van-Erciş kara yolunun, Karataşlar mevkiindedir.

Kitabesine göre: Karakoyunlu Cihan Şah zamanında, 1453 yılında yapılmıştır. Mimari: Emir Rüstem. Karakoyunlu hükümdarı Karayusufun hanımı: Kadem Paşa Hatun ve oğulları için yaptırılmıştır.

Türbe yapısı: 2 katlıdır. Alt kat: cenazelik bölümü, kare planlı olup, beşik tonoz örtülüdür. Buraya: doğu yönündeki bir basit kapıdan giriliyor. Batı duvarında açılan mazgal penceresiyle, türbenin içi aydınlatılmış ve aynı zamanda hava sirkülasyonu sağlanmış. Türbenin ikinci katına: kuzey yönünde ve 6 basamaklı taş bir merdivenden çıkılarak girilmektedir.

Türbede süsleme olarak: bitkisel ve geometrik desenler kullanılmıştır. Geometrik süslemelere, pencere üstlerindedir.

Evet: sonuçta, Kadem Paşa Hatim Türbesi: on iki gen gövdeli, piramidal yapısıyla, Anadolu’da görülen türbe mimarisinin devamı olması açısından önem taşımaktadır.

 

KARA YUSUF PAŞA TÜRBESİ

Türbe yapısı: Erciş-Patnos kara yolu üzerinde, Zortul köyü yakınlarındadır.

Yapı üzerinde herhangi bir kitabe bulunmamaktadır. Ancak, yapı üzerinde bulunan figüratif bezemeler: Anadolu Türk sanatında hükümdarlık sembolleri olarak bilinmektedir.

Ayrıca, yapının mimari özellikleri de değerlendirildiğinde: muhtemelen, 15.yüzyılda, Karakoyunlu hükümdarı Kara Yusuf Paşa döneminde yapıldığı ve ona ait olduğu düşünülmektedir.

Türbe 2 katlıdır. Alt kat: kare planlı ve beşik tonozludur. Buraya, doğu yönünden, iki basamaklı merdivenle iniliyor. Üst kat girişi ise, kuzey yönündeki giriş kapısındandır.

Yapıda: süsleme olarak figüratifler kullanılmıştır. Ayrıca: geometrik ve bitkisel motiflerden de yararlanılmıştır. Kuzey cephede: en üstte, simetrik olarak yerleştirilmiş ve sırt sırta vermiş, iki aslan figürü var.

Bunların gövdeleri: yandan, başları ise profilden resmedilmiş. Kuyrukları ise ejder başı şeklinde. Yapının tek geometrik süslemesi, güney penceresi alınlığında yapılmış ve sonsuzluk hissi veren sekizgenlerdir.

Sonuç olarak: türbe yapısı, Kadem Paşa Hatun türbesiyle, plan ve teknik özellikler olarak benzerlik gösteriyor. Ayrıca, türbe üzerindeki bezemeler, Anadolu Türk sanatında, hükümdarlık, güç, kuvvet sembolize etmektedir. Bu özellikleri açısından, türbe önem arze diyor.

Van Erciş Urartu dönemine ait çivi yazılı kitabeler

URARTU DÖNEMİNE AİT ÇİVİ YAZILI KİTABELER

Bu kitabeler: Van-Erciş kara yolu üzerinde, Karataşlar mevkiinde, blok kayalar üzerindedir.

Kitabenin boyutları: 1.5 x 1 metre ölçülerindedir. Çerçeve içine alınan kitabede: Urartu kralı Sarduri’nin: bu bölgedeki faaliyetlerinden söz edilmektedir.

Daha ayrıntılı söz etmek gerekirse, burada yazılı olanlar şunlar: “ Tanrı Hadlinin büyüklüğü ile Sarduri Argiştioğlu, bu üzüm bağını yaptırdı. Sarduri der ki: hiç kimse, üzüm bağından çalmasın. Her kim çalarsa …. Versin.

Tanrı Haldi, Tanrı Teyşeba, Tanrı Şivini, onu güneşin altında yok etsinler ”Yani, büyük bir olasılıkla, burada büyük bir üzüm bağı vardı ve burada bulunan üzümlerin korunması için yazılmış bir yazıt olsa gerek.

Diğer bir yazıtta da, yine üzüm bağından ve üzümlerden söz ediliyor. Evet, burada bir zamanlar büyük üzüm bağları bulunduğu kesin. MÖ.743-735 yılları yani, 2700 yıl önce, üzüm bağları.