Rize İkizdere

Rize İkizdere

Anzer yaylası ve Anzer balı ile öne çıkan, şirin ve yemyeşil bir yöre.

ULAŞIM

İkizdere ilçesi: sahilden, 36 km. içeride kalmaktadır. İl merkezi Rize’ye: 54 km. uzaklıktadır. Rize-Erzurum kara yolu üzerinde bulunmaktadır. Dik yamaçlar ve doğal güzellikleri hemen gözünüze çarpacaktır.

TARİHİ

İkizdere, tarihi  süreç içinde, uzun süre Roma egemenliğinde kalmıştır. Daha sonra, ilk Türkler; Yıldırım Beyazıt ordusundan ayrılıp, buraya gelen: Süleyman Çelebi ve askerleridir. Türklerin, gerçek anlamda, yöreye yerleşmeleri ise: 1463 yılından sonra gerçekleşmiştir.

1878 yılında, Rize sancak merkezi olunca, burası da nahiye olmuştur. 93 Harbinde, Rus işgali görülüyor.

İlçenin isminin kökeni: 1933 yılına kadar, yörenin ismi “Kura-i Seba” olarak biliniyormuş. Bu tarihten sonra ise, bucak merkezi olarak “İkizdere” ismi kullanılmaya başlanır.

Rize İkizdere

GENEL

Rize ilinin, yüz ölçümü açısından en geniş ilçesidir. Doğu Karadeniz bölgesinde, daha yoğun olarak yaylaları ile tanınıyor. Yükseklere doğru çıkıldıkça: ormanlar, yerlerini çıplak yaylalara bırakıyor.

İlçe merkezi: yüksekliği 2000 metreyi bulan, sarp ve yüksek Rize dağlarının birleştiği derin bir vadide kurulmuştur. Çamlık deresinin ile Cimil deresinin birleştiği yerde kurulan ilçe: iki dere anlamında kullanılan  “İkizdere” adını almıştır.

İlçe nüfus açısından değerlendirildiğinde: yaz aylarında, ilçede yaklaşık 20.000 kişi yaşamakta iken, kışın bu sayı 5.000 civarına düşmektedir.

İlçe ve köylerinin geçimi: tarıma dayanmaktadır. Ancak: ilçe ekonomisinin asıl kaynağı: gurbetçilik. Bu yüzden, köylerden şehre doğru, göç olayı görülmektedir. Dünyaca ünlü: Anzer Balı, buraya özel bir anlam kazandırmaktadır.

Rize İkizdere

ANZER BALI

Anzer Yaylası bölgesinde üretiliyor. Binlerce çiçek çeşidinin bulunduğu, Anzer bölgesi: iki köyden oluşuyor. Bunlar: Ballı köy ve Çiçekli köy. Bu isimler, bölgenin en belirgin özellikleri olan bal ve çiçekle, ne kadar bütünleştiğini gösteriyor. Arıların polen topladıkları bu 500 e yakın farklı çiçek türünden, 80 tanesi, yalnızca bu bölgede, Anzer bölgesinde bulunuyor. Bu da, çok özel bir durum.

Anzer tarihinin çok eski olduğuna dikkat çeken Anzerliler, eskiden dedelerinin kara kovanlarda daha kaliteli ballar ürettiklerini, Anzer balının ana vatanının da bu yayla olduğunu belirtirler. Zamanla, bakımı daha kolay olduğu için, suni kovanlara dönülmüş ve eski balların tam kıvamını yakalamak mümkün olmamaktadır.

Evet, Anzer balı: renksiz, kokusuz ve kristalleşme özelliği bulunmuyor. Anzer balının: insan sağlığı açısından (kanser, iltihaplı hastalıklar, eklem ağrıları ve verem gibi) birçok hastalıkta, şifa verdiği, bilim çevreleri tarafından tespit edilmiş.

Balın sırrı: bine yakın çiçek çeşidinden elde edilmesinde yatıyor.  Bölgede: kaliteli ve bol bal elde etmek için: arının türünün de bölge şartlarına uyum sağlaması gerekiyor. Özellikle: Kafkas ırkı diye adlandırılan soğuk iklim arıları, bu bölgede daha verimli çalışıyorlarmış.

Ancak, bu balın üretimi, özellikle hava şartlarına bağlı. Çoğu kez: ya hiç, ya da çok az miktarda üretilebiliyor ve buna bağlı olarak satış fiyatları, çok yüksek miktarlara kadar çıkıyor. Hava şartları demiştim ya: özellikle bal çiçeklerinin sisli havalarda, arıların bal almalarına imkan vermemesi, bölgedeki havanın yoğun olarak sisli olması, anzer balının üretim miktarlarını çok düşürüyor.

Tabii sonuçta ortaya, sahte anzer balları çıkıyor. Hani, satın almaya kalkarsanız, yanılıp sahte Anzer balı almamanız gerekir. Çünkü: sonuçta, muhteşem bir fiyat farkı var. (kilosu: 400 TL. civarında)

Gerçek Anzer Balı: arıcılar tarafından oluşturulan kooperatifte toplanıyor. Toplanan ballardan alınan numuneler; Hacettepe Üniversitesine gönderiliyor. Yapılan tahlil sonuçlarında, Anzer florasına uygun olduğu tespit edilen ballar, kooperatif tarafından etiketlenip, ağızları mühürlenip satışa sunuluyor. Yıllık bal üretimi: normal şartlarda, 200-250 km. arasında değişiyor.

Rize İkizdere

YAYLACILIK

Yörede, yaylacılık çok eski dönemlerden, günümüze kadar süregelen bir gelenektir. Bugün, yaylaya çıkanlar, iki gurup altında toplanırlar. Öncelikle: ihtiyaç nedeniyle yaylaya çıkanlar ve Rize dışında yaşayıp ta, Rize ile bağlantılarını koparmayan yöre insanları.

Bu insanlar: eski yılların özlemini gidermek, tatillerini geçirmek, büyük kentlerin gürültüsünden kurtulmak ve  doğa ile baş başa kalmak için yaylalara çıkarlar. Ancak, bunların sayısında son yıllarda belirgin bir azalma görülmektedir.

YAYLA ŞENLİKLERİ

İkizdere ilçesinde: her yıl, yaz aylarında yöresel şenlikler yapılıyor. İkizdere yaylalarında: Ağustos ayının ilk haftasında: Ovit, ikinci haftasında: Homeze, üçüncü haftasında: Çağrankaya ve son haftasında: Varda yayla şenlikleri yapılıyor.

Bunların dışında, Belediye Başkanlığı tarafından, her yıl, 20-22 Haziran tarihlerinde düzenlenen, Dağ Horozu Şenlikleri de büyük ilgi çekiyor.

NE SATIN ALINIR

İkizdere ilçesinden, Şimşir köyünde üretilen, şimşir kaşık türlerinden satın alabilirsiniz.

GEZİLECEK YERLER

ŞİMŞİRLİ CAMİSİ

İkizdere, Şimşirli köyündedir. Derin bir vadiye bakmaktadır. Karadeniz bölgesinin en öne çıkan ahşap camilerinden biridir. 1849 yılında, tamamen kestane ağacından yapılmıştır. İki katlı ve iç mekanı, inanılmaz güzel bir ahşap işçiliğine sahiptir.

Rize İkizdere Anzer Yaylası

ANZER YAYLASI

İlçenin 39 km. güneyindedir. İkizdere-Dereköy arası: 4 km. asfalt ve 25 km. ham toprak yoldur. Yaz aylarında, ilçe merkezinden dolmuş ile ulaşmak mümkün. Yaylanın rakımı: 3000 metre. Alt yapı hizmetleri tamamlanmış durumda.

Bakkal, kasap, fırın, manav, kır kahvesi ve lokantalar bulunuyor. 1991 yılında, Anzer Turizm Merkezi olarak ilan edilerek koruma altına alınmış. Doğallığını korumak şartıyla, vatandaşların kullanımına izin veriliyor. Yaylada: alternatif turizm çeşitlerinden: trekking, yamaç paraşütü ve zirve tırmanışları için elverişlidir.

Çok sayıda hastalığa şifa olduğu öne sürülen, Anzer Balı da burada üretiliyor.

Konaklamak için: çok sayıda pansiyon var. Her türlü yeme-içme ihtiyaçlarının karşılanması mümkün.

Rize İyidere

Rize İyidere

 

Rize il merkezine çok yakın, minik, şirin bir ilçe.

Rize İyidere

ULAŞIM

Rize il merkezine: 14 km. uzaklıktadır. İlçede, dağınık bir yerleşim var.

Rize İyidere

TARİH

Tüm yörede olduğu gibi, burası da tarihi süreç içinde: Roma, Bizans ve Pontus imparatorluğu egemenliği altında kalmış ve 1461 yılında, Fatih Sultan Mehmet tarafından, Osmanlı topraklarına katılmıştır. İlçenin eski adı: Aspet. Burada üretilen çay nedeniyle: İyidere ismi verilmiş. 1990 yılında, ilçe olmuş.

İlçenin eski adı: Aspet. Burası: Cumhuriyet kurulmasından sonra, Bucak olarak yapılandırılmış. İyidere ismini ise: İyidere çayından dolayı almış. 1990 yılında, ilçe olmuştur.

Rize İyidere

GENEL

İlçe merkezi: deniz kıyısında kurulmuş olmasına rağmen, ilçenin güneyini bir duvar gibi, boydan boya Doğu Karadeniz dağları kaplamaktadır. Güneye gidildikçe, rakım yükselir.

İlçenin en önemli akarsuyu: İyidere deresidir. Kıyı kesiminde: ılık ve bol yağışlı iklim hakimdir. İçlere doğru gidildikçe: rakımın artmasıyla, iklimin sertleştiği görülür.

İlçeden insanların yaşamları ise şu şekildedir. Kadınlar: çay tarımında çalışırlar. Erkekler ise, daha çok ilçede faaliyet gösteren çay fabrikalarında çalışırlar. Bunun yanında: balıkçılık da önemli yer tutar.

İlçede, çay tarımı: 1938 yılında başlamıştır. Çay tarımına bağlı olarak, 3 tanesi Çaykur a ve 12 tanesi özel sektöre ait olmak üzere, 15 tane çay fabrikası faaliyet göstermektedir.

FERETİKO-RİZE BEZİ

Bu, bir cins bez. Rize bezi. II. Dünya Savaşı yıllarında ülke geneline yayılmaya başlamış. Çünkü, o dönemlerde, burada birçok evde, el dokuma tezgahı bulunuyormuş. Ancak, tarihi süreç içinde, günümüze gelirken, bu tezgahların büyük çoğunluğu, hatta tamamı ortadan kalkmış. Ancak: üç yıl önce, Rize Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından Rize bezini canlandırmak için burada bir proje başlatılmış ve bu Rize bezinin dokunulmasına yeniden başlanılmıştır.

Yaklaşık 6-7 ay süren bu kurslara katılan kursiyerlerin ürettikleri ürünler; pazarlanıyorlar. Siz de, hemen ana yolun kıyısında bulunan “Rize Bezi” mağazalarını gezebilirsiniz. Burada: özellikle gömlek, elbise gibi ürünler satılıyor. İlginizi çekebilir.

NE YENİR

İyidere ilçesinde, tel helvası yemenizi öneriyorum. Bunun dışında: tüm yörede olduğu gibi, hamsi ile birlikte yapılan yemeklerden tadabilirsiniz.

Rize İyidere Ne Satın Alınır

NE SATIN ALINIR

Buraya özgü: Feretiko bezinden yapılmış, el işleme ürünlerden satın alabilirsiniz. Ayrıca: buraya has: gümüş işleri de var, onları da düşünebilirsiniz.

Rize İyidere

GEZİLECEK YERLER

HACI EFENDİ CAMİSİ

Eski bir caminin yerine, 1930’lu yıllarda yapılmıştır. Eski caminin ahşap ağırlıklı geleneksel bir cami olduğu tahmin edilmektedir. Bugünkü cami, zemin katında Kuran kursu ve harim katından meydana gelmektedir. Kırma çatılı bir yapıdır. Süsleme bakımından sadedir.

Rize İyidere Pileki Mağarası

PİLEKİ MAĞARASI

Bu mağaranın turizme kazandırılma çalışmaları sürdürülüyor. Mağaranın, günümüze kadar geziye açılan bölümünün uzunluğu: 1500 metre. Ancak, çalışmalar biraz önce söylediğim gibi sürdürülüyor.

Evet, bu mağara insan eliyle yapılmış. Bölge halkı tarafından, pileki taşı çıkartılmak için, MÖ. 2300’lü yıllardan, günümüzden 30 yıl öncesine kadar kullanılmış. Ancak, teknolojik gelişmeler ve alışkanlıkların değişmesi nedeniyle, artık buradan taş çıkarılmıyor.

Pileki taşı ne amaçla kullanılıyordu?

Pileki: bir zamanlar, ekmek pişirmek için, yöre mutfağında mutlaka bulundurulan bir taş idi. Ekmek: içi oyulmuş pileki taşı üzerinde pişiriliyormuş. Mağaradan: çevresi oyularak alınan taşların içleri oyulur, ihtiyaç fazlası ise, deniz yolu ile çevre yörelere pazarlanırmış.

Günümüzde: az da olsa, mısır ekmeği yapımında, pileki taşı kullanılıyor. Pileki taşının ekmek pişirmedeki en önemli özelliği: bünyesinde biriktirdiği ısıyı, hamura yavaş yavaş vermesi, kısa sürede soğumaması ve tam kıvamında bir pişirme sağlaması. Yöre halkı tarafından, ekmeğe farklı bir lezzet verdiği için önemsenen pileki  taşını yapan usta sayısı, günümüzde yok denecek kadar azalmış.

Mağara bugün gezilebilecek durumda. İçinde biriken toprak tamamen çıkartılmış. Daha sonraki dönemde: burada bir sergi açılarak, pileki taşının çıkarılmasında kullanılan araçlar ile ekmek yapımında kullanılan eşyalar sergilenecekmiş. Bu sergi: mağarada, ekmeğin yapımının bütün aşamalarının gösterileceği müze şeklinde olacakmış. Ayrıca: mağara içinde, doğal yemeklerin sunulacağı bir restoran yapımı da, proje kapsamında.

Rize İyidere Plajı

İYİDERE PLAJI

Rize ilinin en önemli plajıdır. Karadeniz otoyolunun sahil şeridinin büyük bölümünün doğal dokusunu bozması, buradaki plajın daha da öne çıkmasına neden olmuştur. Burası: Rize yöresinde, denize girilebilecek ender yerlerden biri. Hava sıcaklıklarının artması ile birlikte, burası, binlerce insana hizmet vermeye başlıyor. İyidere ilçesinde: Sarayköy ve Yalıköy plajları bulunuyor. Bu plajlar: gece saat 23.00’e kadar hizmet veriyor.

YALIKÖY

Burası balıkçı kasabasıdır. Ayrıca fındık ta geçim kaynağıdır. Fatsa yolu üzerindedir.

Buranın en büyük özelliği: yerleşimin tam arkasında, güneşin doğduğu yerin tıraş edilmesidir. Böylece, güneş 15 dakika daha erken doğuyormuş. Dağın üstü tıraş edilmiş, kesilmiş gibi görünüyor. Ancak, güneşin 15 dakika erken doğması sonucunda, şehir merkezinde romatizmal hastalıklarda azalma görüldüğü istatistiklerle saptanmıştır.

Rize Hemşin

Rize Hemşin

Hemşin denilince, turistik anlamda çok şey söylemek mümkün değil. Burası: tam bir doğal cennet olarak tanımlanabilir, yani burada tarihi eser veya kalıntıdan öte, doğal güzellikleri yaşamak mümkündür. Ancak, bu doğal güzellikleri yaşamak için, uygun mevsim yani özellikle yaz aylarında gitmeniz gerekir.

Bence, bu bölgeden yolunuz geçerse, Hemşin için kısa bir mola verebilir ve yörenin doğal güzelliklerini görebilir, Hemşin deresi çevresinde, güzel bir piknik yapabilirsiniz. Ama, alabalık ve yörenin meşhur balını mutlaka tatmalısınız.

ULAŞIM

Hemşin ilçesinin, bir kısım yerleşim yerine olan uzaklıkları şöyledir. Hemşin-Pazar arasındaki uzaklık: 18 km. Hemşin-Rize ili arasındaki uzaklık: 56 km. Hemşin-Trabzon arasındaki uzaklık: 123 km. dir. Hemşin-Artvin/Yusufeli arasındaki uzaklık: 104 km. Hemşin-Çayeli arasındaki uzaklık: 25 km. Hemşin-Ankara arasındaki uzaklık: 900 km. Hemşin-İstanbul arasındaki uzaklık: 1200 km. dir.

Rize Hemşin

TARİH

Hemşin bölgesinin ilk yerleşimcileri: 626 yılında, Hamam Bey isimli bir önder ve yanındaki akrabalarından oluşan büyük bir topluluktur. Bunlar: “Hamamasen” olarak isimlendirilen, yerleştikleri yeri imar etmişlerdir. Özellikle, geldiklerinde yıkılmış olan bir şehri şenlendirdikleri için, Hamambey ismine, Türkçe olan “sen” kelimesi eklenerek, “Hamam’ın şenlendirdiği yer” anlamında “Hamamsen” ismi verilmiştir.

Ancak, bu topluluğun bir kısım kaynakta Hıristiyanlığı kabul etmiş bir Türk topluluğu olduğu söylenir. Gerek isimleri ve gerekse göçer bir toplumsal yapı sergilemeleri, bunların Türk olduklarının en büyük kanıtıdır.

Tarihi süreç içinde, bir süre sonra, Hemşinliler, Müslümanlığı kabul ederler. Çünkü: onlar Türk’tür ve aynı dili konuşan Türklerle anlaşmaları kolay olmaktadır.

Ayrıca, Rize sahil kesiminde, Cumhuriyet dönemi öncesinde, Türkçe isimlere rastlamak zor iken, Hemşin yöresinde çok sayıda Türkçe isim bulunması anlamlıdır.

Bunun sebebi, sahil kesiminde, Türk yerleşiminin daha geç tarihlerde olmasına karşılık, Hemşin yöresinde, 696 yılı gibi ,çok eskilere giden bir Türk yerleşiminin bulunuyor olmasıdır.

1461 yılına gelindiğinde, Trabzon Pontus Rum devletinin, Osmanlılar tarafından yıkılmasının ardından, bölge, Osmanlı egemenliğine girer. 1530 yılına gelindiğinde, Hemşin, Trabzon Sancağına bağlı olarak görülmektedir.

1836 yılında ise, Hemşin’in, nahiye statüsünde Pazar ilçesine bağlandığı görülür. 1869 yılında, yine Trabzon’a bağlantı yapıldığı görülür.

Evet, tarih bölümünde fazla ayrıntıya girerek, okuru bunaltmak istemediğimden, tarih bölümünü burada bırakıyorum. Hemşin tarihinde: 1916 yılı Rus işgali, 1990 yılında İlçe konumuna yükseltilmesi, son birkaç not olabilir.

 

GENEL

Hemşin ilçesi, Rize ilinin en eski yerleşim yerlerinden birisidir.

İlçe merkezi, denizden 18 km. içeride kalmaktadır. Ceğalver tepesi etekleri üzerinde kurulmuştur.

Yörede: ılıman iklim kuşağı hakimdir ve buna bağlı olarak: kışlar ılık, yazlar ise serin geçer. Yağış ise, her mevsim görülür. Çünkü: yöredeki dağ silsileleri denize paraleldir ve bu yüzden yöre bol yağış alır.

Bu yağışlar, kışın kar şeklini alır ve yörede, genellikle 2-3 metre civarında kar kalınlığı görülebilir. İlkbahar ve sonbahar mevsimlerinde ise, yörede, yine yoğun sis görülür.

İlçenin hakim bitki örtüsü: ormanlardır. Yukarıda sözünü ettiğim gibi, yöre bol yağış alıyor ve bu nedenle, muhteşem ormanlar var.

İlçenin ekonomisi: küçük el sanatları, arıcılık ve tarım ağırlıklıdır. Ancak, yörenin toprakları engebeli olduğundan, tarım yapılan yerler çok azdır.

Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler: mısır, çay, fasulye, patates, kara lahana ve kividir. Ama, arıcılık, gerçekten yörenin en büyük ekonomik etkinliğidir ve yörede üretilen bal, ünlüdür.

Turizm: Hemşin yöresinde, herhangi bir turizm etkinliği hakkında yaptığım araştırmada; çok veriye rastlayamadım, özellikle, internette kamu kaynaklarının web sayfalarında, bırakın turistik yerler hakkında bir-iki kelime bilgi vermeyi, turizm konusu hiç açılmamış.

Bunun üzerine, yazılı kaynakları denedim ve Hemşin yöresinde, eğer buraya yolunuz düşerse gezip görebileceğiniz birkaç tarihi özelliği olan yer buldum. Bunları aşağıda, gezilecek yerler bölümünde ayrıntılı olarak belirtiyorum ki, umarım ilginizi çeker.

Ama, diğer bir gerçek, özellikle ilgili kurumların, Hemşin yöresinin turistik özelliklerini ortaya koyan bir-iki kelime yazmasını dilerim. Evet: Hemşin, pek fazla tarihi özellik taşıyan yapı-binası veya kalıntısı olan bir yer değil. Buranın turistik özellikleri olarak, daha çok doğal güzellikler öne çıkıyor.

Bu doğal güzelliklerden biraz söz etmek istiyorum. Özellikle: Hemşin deresi, yöreye güzellik katıyor. Hemşin deresinde, kırmızı benekli alabalıklar ve gerek kendiniz ve gerekse yöre insanı tarafından tutulan bu alabalıkları, mutlaka tatmalısınız.

Ayrıca: yine, yörede, orman içinde, sayısız kuş sesleri eşliğinde doğa yürüyüşü yapmak mümkündür. Bu yürüyüş sırasında, tahta evler ve taş konaklar görmeniz mümkündür. Çünkü: Hemşin yaylaları çok ünlüdür. Çadırlı kamping yapmayı sevenler için de, burada uygun ortamlar var, ama elbette iklim önemli, yoksa aşırı soğuktan etkilenmemek gerek.

Özellikle, yaz aylarında: Hemşin deresi çevresinde, Hor boğazında, Tap mevkiinde, Üsküp dağı eteklerinde, çadır kurarak, gayet güzel bir doğal ortamı yaşayabilirsiniz.

Son bir not: Hemşin deresi üzerinde, birkaç tarihi özellikler gösteren köprüler görebilirsiniz, ama bu köprülerin kim tarafından ve ne zaman yapıldığı hakkında ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır.

HEMŞİN PUŞİSİ

Bu, Hemşinli kadınlar tarafından kullanılan bir tür yemeniyle birlikte kullanılan eşarptır. Yani, geleneksel kıyafetin bir parçasıdır. Yemeni üzerine: ince şerit halinde sarılır. Altın orta kısmında, düğüm yapılır. Uzun kalan kısımları, arkadan sarkıtılır.
Bu eşarp: mor-kırmızı-turuncu gibi parlak renkleriyle dikkat çeker. Kenarları: oyalıdır. Yukarıda sözünü ettiğim gibi, bağlama şekli özeldir.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Yörede, özellikle, Hemşin deresinde tutulan, kırmızı benekli alabalık yemelisiniz. Yöredeki birçok derede, alabalık yanında, sazan balığı da görülür ve tutulur. Bunun dışında, Karadeniz yöresinin meşhur “mısır ekmeği” yine burada muhteşem bir lezzetle yapılmaktadır.
Bunların dışında, yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz, bunlardan öne çıkanlar: Kara lahana haşlaması, etli lahana yemeği, turşu kavurması düşünebilirsiniz.
Son bir not, burası “bal” diyarıdır ve burada üretilen balı mutlaka tatmalısınız.

NE SATIN ALINIR

Hemşin, organik çay fabrikası satış ofisinden, çay satın alabilirsiniz. Bunun dışında, yörede yoğun olarak., peynir ve yağ koymakta kullanılan, tahta bir kap olan “kadel” satın alabilirsiniz. Tahta terlik ilginizi çekerse “Nelik” satın alabilirsiniz.
Ayrıca, yine, yöre kadınları tarafından yapılan örgü el işleri de ilginizi çekebilir. Son bir not: buranın balı meşhur, mutlaka bal satın almalısınız.

Rize Hemşin

GEZİLECEK YERLER

YENİKÖY DÜZ MAHALLE CAMİSİ

Ahşap yığma bir camidir. Sadece zemin kat duvarları taştır. Caminin zemin katı medrese-mekteptir. Harime doğudan girilir. Harim kare planlıdır ve kuzeyinde küçük bir mahfil vardır.
Caminin mihrap ve minberi ahşap süslemelidir.

Minberin aynalığının ortasında dairevi bir kompozisyon bulunmaktadır. Kenarlara S ve C kıvrımları yerleştirilmiştir.
1884 yılında yapılan cami, bölgedeki ahşap camilerin son örneklerinden birisidir. Son onarımlarla orijinalliğini yitirmiştir.

BALTACILI CAMİSİ

Baltacılı mahallesinde, Hemşin deresinin batı kenarındadır. 1791 yılında yapılmıştır. Taş duvarlı, kırma çatılı bir camidir.

Yüksek bir sundurman üzerine inşa edilmiştir. Camiye, doğu cepheden girilir. Arazinin durumundan dolayı, doğu ve güney taraftan iki sıra pencere ile aydınlatılmıştır. Doğu cepheye üst sıra pencereleri küçük tutulmuş olup yuvarlak kemerlidir.

Harimin kuzeyinde mahfil vardır. Mihrap taştır ve basit silmelerle çerçevelenmiştir. Minber Düz Mahalle Camisine benzer merkezde bir daireden barok S ve C kıvrımları çıkmaktadır. Minber, mahfil ve tavan süslemeleri, 19.yüzyılın sonlarında yapılan onarımlara ait olmalıdır.
Cami kapısındaki kitabeye göre, Mahmut Zade el-Hac Muhammed tarafından 1791 yılında yaptırılmıştır.

AKBUDAK KÖYÜ CAMİSİ

Köy merkezinde, 1814 tarihli cami yıkılıp genişletilmiştir. Eski cami mahfil seviyesine kadar taş, bunun üzerinde ahşap duvarlı ve kırma çatılıdır.
Kapı, minber ve mahfili ahşap süslemeli idi. Mahfili taşıyan ayakların birisi, üzerinde kitabe bulunmaktadır.

BİLENKÖY CAMİSİ

Köyün merkezinde, iki katlı olarak yapılmıştır. Alt kat taş ve kısmen ahşap duvarlı olarak inşa edilmiştir. Bu katta, iki bölümlü bir dershane ve bir hoca odası bulunmaktadır. Dershanede taş ocaklar, eski sıra ve kürsü parçaları bulunmaktadır. Güneybatıda ocağı bulunan oda, hocaya aittir.

Alt kat üzerine oturan harimin son cemaat mahalli yoktur. Bunun yerine kuzey ve batı cephesini dolaşan bir hayat kısmı vardır. Bu kısma çıkan merdivenler betonarme olarak yenilenmiştir. Yaklaşık 8×5 m. ebatlarında harim kısmının batısında bir oda bulunmaktadır. Bu odaya hayattan girilmektedir.

Caminin harim kısmına, ahşap oymalı bir kapı ile girilir. Giriş bölümünün üzerinde yer alan mahfil U planlı olup yanlardan kıble duvarına kadar uzanır. Doğu taraftaki ahşap ayakların farklılığı, mahfil uzantısının geniş olması, bu kısmın sonradan ilave edildiğini göstermektedir. Gerçekten de yaşlı köylüler, caminin yakın zaman öncesinde genişletildiğini söylemektedirler.

Kapatılmış, boyanmış ve kısmen bozulmuş olmasına rağmen, camide çok iyi bir ahşap işçiliği göze çarpar. Cümle kapısının kanatlarının yüzeyi oyma olarak birbirini kesen sekizgenler ve onların ortasında oluşan kare rozetlerle süslenmiştir.

Kapının söğeleri üzerinde çizgisel bezeli ve yılankavi şerit arasında rozetler oluşan silmeler vardır. Kapı kemerlerinin köşelerinde çarkıfelek ve altı kollu yıldızlar yer alır. Kapıya benzer bir süsleme minberin yan yüzlerinde görülür. Bu süslemeler ilk yapıya ait olmalıdır.

Mahfilin alt kısmını içten dolaşan silemler ve mahfil çıkmasının süslemeleri daha acemice yapılmış olup, kapı ve minberi taklit etmişlerdir. Burada çizgisel olarak ahşap oyma zikzak, yılankavi uzayan şerit arasında rozetler dikkati çekmektedir.

Sütun başlıklarında yer alan sitizile hayat ağaçları önemlidir. Düz tavanın ortasında birkaç silmeli sade bir göbek yer alır.

Ahşap oyma süslemeye yapının dış yüzeylerinde de rastlanır. Özellikle hayat korkuluklarındaki barok kıvrımlar, sütun başlıkları dikkati çeker.

Yapının ilk inşası, 18. yüzyıla kadar inmektedir. Cami, bugünkü şekline 1894 yılındaki onarım ile kavuşmuştur. Bu tarih caminin batı kapısı üzerine kazınmıştır.

Bu tadilat sırasında hayat ve harim katındaki odaların inşa edildiğini söylemek mümkündür. Bazı yaşlı kişiler caminin buraya yakın bir yerden nakledilerek yeni şekline kavuşturulduğunu söylemektedirler.