Rize İkizdere

Rize İkizdere

Anzer yaylası ve Anzer balı ile öne çıkan, şirin ve yemyeşil bir yöre.

ULAŞIM

İkizdere ilçesi: sahilden, 36 km. içeride kalmaktadır. İl merkezi Rize’ye: 54 km. uzaklıktadır. Rize-Erzurum kara yolu üzerinde bulunmaktadır. Dik yamaçlar ve doğal güzellikleri hemen gözünüze çarpacaktır.

TARİHİ

İkizdere, tarihi  süreç içinde, uzun süre Roma egemenliğinde kalmıştır. Daha sonra, ilk Türkler; Yıldırım Beyazıt ordusundan ayrılıp, buraya gelen: Süleyman Çelebi ve askerleridir. Türklerin, gerçek anlamda, yöreye yerleşmeleri ise: 1463 yılından sonra gerçekleşmiştir.

1878 yılında, Rize sancak merkezi olunca, burası da nahiye olmuştur. 93 Harbinde, Rus işgali görülüyor.

İlçenin isminin kökeni: 1933 yılına kadar, yörenin ismi “Kura-i Seba” olarak biliniyormuş. Bu tarihten sonra ise, bucak merkezi olarak “İkizdere” ismi kullanılmaya başlanır.

Rize İkizdere

GENEL

Rize ilinin, yüz ölçümü açısından en geniş ilçesidir. Doğu Karadeniz bölgesinde, daha yoğun olarak yaylaları ile tanınıyor. Yükseklere doğru çıkıldıkça: ormanlar, yerlerini çıplak yaylalara bırakıyor.

İlçe merkezi: yüksekliği 2000 metreyi bulan, sarp ve yüksek Rize dağlarının birleştiği derin bir vadide kurulmuştur. Çamlık deresinin ile Cimil deresinin birleştiği yerde kurulan ilçe: iki dere anlamında kullanılan  “İkizdere” adını almıştır.

İlçe nüfus açısından değerlendirildiğinde: yaz aylarında, ilçede yaklaşık 20.000 kişi yaşamakta iken, kışın bu sayı 5.000 civarına düşmektedir.

İlçe ve köylerinin geçimi: tarıma dayanmaktadır. Ancak: ilçe ekonomisinin asıl kaynağı: gurbetçilik. Bu yüzden, köylerden şehre doğru, göç olayı görülmektedir. Dünyaca ünlü: Anzer Balı, buraya özel bir anlam kazandırmaktadır.

Rize İkizdere

ANZER BALI

Anzer Yaylası bölgesinde üretiliyor. Binlerce çiçek çeşidinin bulunduğu, Anzer bölgesi: iki köyden oluşuyor. Bunlar: Ballı köy ve Çiçekli köy. Bu isimler, bölgenin en belirgin özellikleri olan bal ve çiçekle, ne kadar bütünleştiğini gösteriyor. Arıların polen topladıkları bu 500 e yakın farklı çiçek türünden, 80 tanesi, yalnızca bu bölgede, Anzer bölgesinde bulunuyor. Bu da, çok özel bir durum.

Anzer tarihinin çok eski olduğuna dikkat çeken Anzerliler, eskiden dedelerinin kara kovanlarda daha kaliteli ballar ürettiklerini, Anzer balının ana vatanının da bu yayla olduğunu belirtirler. Zamanla, bakımı daha kolay olduğu için, suni kovanlara dönülmüş ve eski balların tam kıvamını yakalamak mümkün olmamaktadır.

Evet, Anzer balı: renksiz, kokusuz ve kristalleşme özelliği bulunmuyor. Anzer balının: insan sağlığı açısından (kanser, iltihaplı hastalıklar, eklem ağrıları ve verem gibi) birçok hastalıkta, şifa verdiği, bilim çevreleri tarafından tespit edilmiş.

Balın sırrı: bine yakın çiçek çeşidinden elde edilmesinde yatıyor.  Bölgede: kaliteli ve bol bal elde etmek için: arının türünün de bölge şartlarına uyum sağlaması gerekiyor. Özellikle: Kafkas ırkı diye adlandırılan soğuk iklim arıları, bu bölgede daha verimli çalışıyorlarmış.

Ancak, bu balın üretimi, özellikle hava şartlarına bağlı. Çoğu kez: ya hiç, ya da çok az miktarda üretilebiliyor ve buna bağlı olarak satış fiyatları, çok yüksek miktarlara kadar çıkıyor. Hava şartları demiştim ya: özellikle bal çiçeklerinin sisli havalarda, arıların bal almalarına imkan vermemesi, bölgedeki havanın yoğun olarak sisli olması, anzer balının üretim miktarlarını çok düşürüyor.

Tabii sonuçta ortaya, sahte anzer balları çıkıyor. Hani, satın almaya kalkarsanız, yanılıp sahte Anzer balı almamanız gerekir. Çünkü: sonuçta, muhteşem bir fiyat farkı var. (kilosu: 400 TL. civarında)

Gerçek Anzer Balı: arıcılar tarafından oluşturulan kooperatifte toplanıyor. Toplanan ballardan alınan numuneler; Hacettepe Üniversitesine gönderiliyor. Yapılan tahlil sonuçlarında, Anzer florasına uygun olduğu tespit edilen ballar, kooperatif tarafından etiketlenip, ağızları mühürlenip satışa sunuluyor. Yıllık bal üretimi: normal şartlarda, 200-250 km. arasında değişiyor.

Rize İkizdere

YAYLACILIK

Yörede, yaylacılık çok eski dönemlerden, günümüze kadar süregelen bir gelenektir. Bugün, yaylaya çıkanlar, iki gurup altında toplanırlar. Öncelikle: ihtiyaç nedeniyle yaylaya çıkanlar ve Rize dışında yaşayıp ta, Rize ile bağlantılarını koparmayan yöre insanları.

Bu insanlar: eski yılların özlemini gidermek, tatillerini geçirmek, büyük kentlerin gürültüsünden kurtulmak ve  doğa ile baş başa kalmak için yaylalara çıkarlar. Ancak, bunların sayısında son yıllarda belirgin bir azalma görülmektedir.

YAYLA ŞENLİKLERİ

İkizdere ilçesinde: her yıl, yaz aylarında yöresel şenlikler yapılıyor. İkizdere yaylalarında: Ağustos ayının ilk haftasında: Ovit, ikinci haftasında: Homeze, üçüncü haftasında: Çağrankaya ve son haftasında: Varda yayla şenlikleri yapılıyor.

Bunların dışında, Belediye Başkanlığı tarafından, her yıl, 20-22 Haziran tarihlerinde düzenlenen, Dağ Horozu Şenlikleri de büyük ilgi çekiyor.

NE SATIN ALINIR

İkizdere ilçesinden, Şimşir köyünde üretilen, şimşir kaşık türlerinden satın alabilirsiniz.

GEZİLECEK YERLER

ŞİMŞİRLİ CAMİSİ

İkizdere, Şimşirli köyündedir. Derin bir vadiye bakmaktadır. Karadeniz bölgesinin en öne çıkan ahşap camilerinden biridir. 1849 yılında, tamamen kestane ağacından yapılmıştır. İki katlı ve iç mekanı, inanılmaz güzel bir ahşap işçiliğine sahiptir.

Rize İkizdere Anzer Yaylası

ANZER YAYLASI

İlçenin 39 km. güneyindedir. İkizdere-Dereköy arası: 4 km. asfalt ve 25 km. ham toprak yoldur. Yaz aylarında, ilçe merkezinden dolmuş ile ulaşmak mümkün. Yaylanın rakımı: 3000 metre. Alt yapı hizmetleri tamamlanmış durumda.

Bakkal, kasap, fırın, manav, kır kahvesi ve lokantalar bulunuyor. 1991 yılında, Anzer Turizm Merkezi olarak ilan edilerek koruma altına alınmış. Doğallığını korumak şartıyla, vatandaşların kullanımına izin veriliyor. Yaylada: alternatif turizm çeşitlerinden: trekking, yamaç paraşütü ve zirve tırmanışları için elverişlidir.

Çok sayıda hastalığa şifa olduğu öne sürülen, Anzer Balı da burada üretiliyor.

Konaklamak için: çok sayıda pansiyon var. Her türlü yeme-içme ihtiyaçlarının karşılanması mümkün.

Bitlis Hizan

Bitlis Hizan

Hizan, Bitlis arası uzaklık: 77 km. Hizan, Tatvan arası uzaklık: 49 km.

TARİHİ

1071 yılındaki Malazgirt zaferinden sonra bölgeye Selçuklu Beyliklerinden Dilmaçoğulları yerleşmiştir. Bunların merkezi Nevs-i Hizan’dır. 1514 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı hakimiyetine alınır. Bu dönemlerde yörenin ismi “Erzent” dir.

1514 yılından sonra Azarbaycandan gelen Murtaza Bey, bölgede bir beylik kurar ve nispeten bağımsız yaşamaya başlar. Ölünce yerine oğlu Abdal Bey geçer. Daha sonra ise, Beyliğin başına Mir Şerafettin geçer. Bu beylik, 19’ncu yüzyılın ikinci yarısına kadar bölgede hüküm sürer.

1913 yılında bölge Rus işgaline uğrar. Bu işgal sırasında, Rusların desteğini alan Ermeniler, bölgede tam bir vahşet yaşatırlar, birçok insan katledilir. 1914 yılında Ruslar bölgeden çekilir. 1919 yılında ilçe yapılarak Bitlis şehrine bağlanır. 1929 yılında Bucak yapılır. 1936 yılında ise yeniden ilçe yapılarak Bitlis iline bağlanmıştır.

Hizan isminin Nevs-i Hizan isminden geldiği bilinmektedir.

GENEL

Bölge: Van gölünün güneyinde sarp bir yerdedir. Yerleşimin yüzde 90 bölümü dağlıktır. Yörede tipik karasal iklim hakimdir.

HİZAN FINDIĞI

Ülkemizde Karadeniz bölgesinden sonra en çok fındık üretimi Hizan yöresinde yapılır. Çünkü yörede fındık üretimi için uygun iklim koşulları vardır. Hizan fındığının yüksek yağ oranı ilgi çeker.

HİZAN KARAKOVA N BALI

Yörede organik karakovan balı üretilmektedir. Ülkemizde mevcut kovan sayısının yüzde 40 bölümü, Hizan yöresinde bulunmaktadır. Hizan yöresinde 2450 metre rakımlı yüksek dağ ve yaylalarda üretilen balın tadı ve aroması oldukça farklı ve güzeldir. Nem oranını dengelemek iin söğüt dallarından yapılan, etrafı tezek veya çamurla sıvanan özel kovanlarda elde edilen, prolin değeri yüksek karakovan balı, meşakkatli bir sürecin ardından satışa sunuluyor.

Hizanda üretilen bal: yapılan bal yarışmalarında sürekli dereceye girmekte, dünya birinciliği ve dünya ikinciliği bulunmaktadır.

GEZİLECEK YERLER

GİRİ SERGİNCİ KÖŞKÜ

Mir Şerafettin bölgede iki tane köşk yaptırır. Bu köşklerden en önemlisi günümüzde Serin Tepe’de bulunan Giri Serginci köşküdür. Yapı 336 odalıdır. Mir Şerafettin’in her gece, odalardan birinde kaldığı anlatılır. (Bu köşk günümüzde var mı yok mu bilmiyorum, sadece adını duydum, köşk hakkında herhangi bir yerde varlığına ait bir kayıt da bulamadım, sadece birkaç satır yazılı anlatım var, köşk günümüzde var mı yok mu bilen varsa yorum bırakması rica olunur.)

Hizan yöresinde, başkaca tarihi veya turistik yer bulunmuyor.

Bitlis hakkındaki gezi yazım için Bitlis

Adıyaman Çelikhan

Adıyaman Çelikhan


Adıyaman ilinin kuzeyinde, pek te işlek olmayan yollar üzerindedir. Yani, herhangi bir yere gelip-giderken buraya uğrama durumu yok. Yine de Çelikhan gittiğimde gördüğümde güzel bir yer olarak hafızamda kaldı. Özellikle, Çat barajı üzerinde bulunan yüzen adaları mutlaka görmeniz gerekir.

Çat baraj gölü, çevresinde atık bulunmayan tek sulak alan olarak dikkat çekiyor. Bunun sonucunda, buradan tutulan balıkların lezzeti muhteşem, bir de Çelikhan denilince muhteşem güzel tütünü unutmamak gerekir.

Adıyaman Çelikhan

ULAŞIM

Çelikhan, bağlı bulunduğu Adıyaman il merkezine 57 km. uzaklıktadır. Çelikhan-Malatya arasındaki uzaklık: 95 km.

Adıyaman Çelikhan

TARİH

Yöre, tarihi süreç içinde: Hitit, Asur, Pers, Makedonya, Seleukos, Roma ve Bizans devletlerinin egemenliğine şahit olmuştur. Hz. Ömer zamanında ise, Arap egemenliğine girmiş ve Keysun’a bağlanmıştır. 949 yılında, Bizanslılar yöreyi tekrar ele geçirirler. 1071 yılından sonra ise: bölge, Selçukluların eline geçer. 1391-1389 yılları arasında, bu kez Osmanlılar, bölgeyi Memluk Beylerinden alırlar.
1839 yılında Tanzimat Fermanından sonra yapılan ıslahatlar sonucunda, yöre Mamurat-ül Aziz eyaletine bağlanır.

1927 yılına kadar Akçadağ yöresine bağlı bir ilçe olan Çelikhan, 1927-1931 yılları arasında ise, Koçali Bucak Müdürlüğüne bağlanır. 1931 yılında ise, burada Bucak Müdürlüğü kurulur.
1869 yılına gelindiğinde ise: bu kez, yörede büyük bir deprem görülür. Merkez camisi civarında çok sayıda ev yıkılır ve 98 kişi hayatını kaybeder. Çünkü Doğu Anadolu fay hattı buradan geçmektedir.

1934 yılına gelindiğinde, halk arasında “Mıtık” adı verilen bulaşıcı ve salgın bir hastalık: yörede ortaya çıkar ve sonucunda birçok yöre insanı ölür, birçok aile başka yerlere göç etmek zorunda kalır.
1954 yılına gelindiğinde, Çelikhan, Adıyaman iline bağlanır.

Yörenin ilk ismi: Komişir olarak bilinir. Cumhuriyet döneminden sonra bu isim “Çelikhan” olarak değiştirilmiştir.

Adıyaman Çelikhan

GENEL

Çelikhan: Güneydoğu Torosların devamı olan yüksek dağlar arasında kurulmuş bir ilçedir. İlçe merkezinin denizden yüksekliği: 1388 metredir. Bu yüzden, genel coğrafi yapı olarak: dağlık ve engebelidir denilebilir. Yörede: Abdulharap çayı üzerinde, Çat barajı kurulmuştur.

İlçe halkını geçimini: tarım ve hayvancılık yaparak sağlamaktadırlar. Ancak, yörenin arazilerinin engebeli oluşu nedeniyle, tarıma elverişli alanlar oldukça sınırlıdır. Yine de, tütün, hububat, meyvecilik ve sebzecilik yapılmaktadır. Özellikle, tütün ön plana çıkmaktadır. Çelikhan denilince akla tütün gelir.

Sert, temiz ve kaliteli bir tütün olarak biliniyor. Tadı, kokusu ve içiminin güzel olduğu söyleniyor. Özellikle, bu tadı ve lezzeti bilenler, bu tütünü kapışıyorlar.
Yörede karasal iklim hüküm sürmektedir ve buna bağlı olarak: kışları kar yağışlı ve soğuk yazları ise sıcak ve serin geçer. Ancak, rakım yüksek olduğundan, Adıyaman ilinin diğer ilçelerine nazaran yaz ayları daha serin geçer.

 

BAL, KÜLTÜR VE TURİZM FESTİVALİ

Çelikhan ilçesinde 10 bin arı kovanı kapasitesi bulunuyor ve 200 aile geçimini arıcılıktan sağlıyor. Her yıl Ağustos ayının 1-3 günleri yapılır. İlçenin en büyük gelir kaynaklarından birisi olan Çelikhan Balını ulusal düzeyde tanıtmak ve üreticileri teşvik etmek, ürün için Pazar bulmak amacıyla düzenlenir. 3 gün süren festival kapsamında çeşitli etkinlikler düzenlenir.

GELENEKSEL JARİ ŞENLİKLERİ

Her yıl 2700 metre rakımlı Akdağ’dan akan ve birçok hastalığa şifa olduğu söylenen soğuk Jari suyunun turizme kazandırılması ve bölgenin tanıtılması için Ağustos ayında düzenlenir.

GEZİLECEK YERLER

Adıyaman Çelikhan Saat Kulesi

SAAT KULESİ

2012 yılında Çelikhan Belediyesi tarafından yapılmıştır. Kulenin yüksekliği 11 metredir. Kulenin dört bir yanında Çelikhan’ı simgeleyen resimler vardır. Kule, Selçuklu ve Osmanlı mimarisini yansıtır.

Adıyaman Çelikhan İçmesi

ÇELİKHAN İÇMESİ

İlçe merkezinin 23 km kuzeydoğusundadır. Korucak deresinin yamaçlarından çıkan içme suyu, Esenli köyü civarında yer alır. Her yıl Temmuz ve Ağustos aylarında çevre il ve ilçelerden buraya yoğun ziyaret var, yıllık olarak yaklaşık 15-20 bin kişinin geldiği söyleniyor. Ancak suyu oldukça şifalı olmasına rağmen burada herhangi bir tesis bulunmuyor, çevre kirli ve pis, derenin temizlenmesi ve acil olarak tuvalet yapılması bekleniyor.

Çelikhan içmesinin içme suyu hakkında 1981 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından verilen rapora göre şu hastalıklara şifa vermektedir: mide, bağırsak, safra salgısını azaltan hastalıklar, mide asidi azaltması veya artmasına bağlı hazım bozuklukları, gastrit veya ülser geçirmiş, ülser ameliyatı olan kişilerde, asabi nedenlerle ishaller, kabızlık, karaciğerin ve safra kesesinin kronik nezle, safra kesesi ameliyatı sonrası şikayetler, şişmanlık, gut ve diyabet, böbrek taşları, bağırsak parazitlerinin giderilmesi.

Adıyaman Çelikhan Çat Barajı-Abdülharap Gölü ve Yüzen Adalar

 

ÇAT BARAJI-ABDÜLHARAP GÖLÜ VE YÜZEN ADALAR

İl merkezine 59 km ve ilçe merkezine 3 km uzaklıktadır.

Gölün üzerinde 1985 yılında yapımına başlanıp 1996 yılında biten Çat Barajı vardır. Toprak ve kaya dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 2.5 milyon metre küptür, akarsu yatağından yüksekliği 78 metredir. Barajın en büyük özelliği, üzerinde hiçbir atık suyun olmamasıdır. Yani üzerinde herhangi bir fabrika atık suyu ve kanalizasyon yoktur.

Baraj suyunun yapılacak tünellerle Çelikhan ve Bulam ovalarını sulaması planlanır. Gölün su seviyesi iklim şartlarına ve beslendiği su kaynaklarına göre değişir. Hiçbir atık suyun karışmadığı gölün suyu oldukça temizdir, olta balıkçılığı için idealdir.

Adıyaman Çelikhan Çat Barajı-Abdülharap Gölü ve Yüzen Adalar
Adıyaman Çelikhan Çat Barajı-Abdülharap Gölü ve Yüzen Adalar

 

Ayrıca göl yüzeyinde, yaklaşık 2000 yıllık süreçte oluşan, yoğun saz ve otlarla kaplı onlarca yüzen ada vardır. Bu özellikleriyle Abdülharap gölü, hem dinlenme alanı hem de sportif olta balıkçılığı açısından tercih edilir.

Çelikhan Çat barajı Petelik mevkiinde bulunan yüzen adalar vardır. Bunlar: 3 bin yılda oluşumunu tamamlayan, bitkilerin 3-5 metreye kadar giden kılcal köklerinden oluşan  ve genişlikleri 100 ile 1000 m. Kareye kadar büyüyen adalardır. Adaların üzerinde keçemsi ve saz gibi birbirini tutan bitkiler vardır. Bunlar sudan daha az yoğun bir kara kütlesi oluştururlar ve adalar meydana gelir.

Yüzen adaların sayısı: suyun debisine bağlı olarak 30 ile 80 arasında değişmektedir. Çat barajında, mevsimsel olarak su seviyesinin yükselip alçalması ve dalgalanmalar nedeniyle yüzer durumda olan, ülkemizde ve dünyada eşine çok az rastlanan doğa harikası bu çim adacıklar kıyıya vurmaktadır.

Baraj suyunun tarımsal amaçlı olarak kullanılması nedeniyle su seviyesinin düşmesi sonucu kıyıda kalan ve korumasız olan bu çimler, halk tarafından tahrip edilerek yakılmakta veya çiçek gübresi olarak satılmaktadır. Bu nedenle böyle bir doğal güzelliğin turizme kazandırılması için gerekli önlemlerin alınması şarttır.

Adıyaman Çelikhan Zerban Mesire Alanı-Geleneksel Zerban Şenlikleri

ZERBAN MESİRE ALANI-GELENEKSEL ZEBRAN ŞENLİKLERİ

İlçe merkezinin 5 km kuzeybatısındaki Pınarbaşı beldesindedir. Özellikle yaz aylarında yoğun ziyaretçi akını olur. Alevi vatandaşlar tarafından burası kutsal sayılır. Burada bulunan türbe, çevre il ve ilçelerden gelen Alevi ziyaretçiler tarafından bir çekim alanıdır. Çevre düzenlemesiyle yöre iyi bir potansiyele sahip olmuştur.

Her yıl, Temmuz ya da Ağustos ayında yapılır. Festival, Pınarbaşı (Bulam) kasabasında bulunan Zerban anıtı ve kutsal sayılan Zebran suyu çevresinde, Alevi kesim tarafından düzenlenir. Zebran suyunun bir efsanesi vardır. Zebran, siyah elbiseli, mavi gözlü, sarı saçlı ve uzun boylu bir kızdır. Efsaneye göre, adını verdiği kaynağın yanında arada sırada görünürmüş, inanılası değil ama efsane böyle diyor. Yine bir efsane: eskiden kasaba halkı üzerine “Kav Aşireti” saldırır.

Aşiret adamları Zebran’ın yanına geldiğinde, Zebran onların üzerine ateş püskürtür ve Kav Aşiretinin birçok adamı ölür. Sonuç olarak, Zebran köylülerin yardımına koşan, uzun boylu, sarışın ve renkli gözlü bir kızdır. Zebran adındaki bu kutsanmış kız, su kaynağının etrafında göründüğünden bu kaynağa Zebran adı verilmiştir. Bir de türbe bulunuyor. Suyun tam kaynağında, yuvarlak planlı, üstü kapalı bu türbe, ziyaretçilere umut ve şifa dağıtıyor. Evet, Zebran ile ilgili son bir efsane anlatalım. İki çingene kadın kasabada hırsızlık yaparlar.

Kasabalı bu iki kadını yakalar, ancak ellerinde delil yoktur, kasabalılar “Eğer hırsız değil iseniz Zebran üzerine yemin edin” derler, kadınlar “Zebran üzerine hırsız değiliz diye yemin ederler” ancak yalan yere yemin eden iki kadın, ertesi gün ölür. Bunun üzerine yöre insanı haklı-haksız Zerban üzerine yemin etmezler. Zebran şenliklerinde hep birlikte eğlenilir, birlik ve beraberlik mesajı verilir. 

Evet halk kendi inanışlarına göre, burayı ve türbeyi ziyaret ederler. Ziyaret edenler: türbe denilen yerde taşları öperler, toprak alırlar ve çaput bağlarlar. Ziyaret amacı ise: günahlardan arınmak, çocuk sahibi olmak, kısmet açmak, hastalıklardan kurtulmaktır. Zerban suyunun başında yatmak ta: bu arzuların gerçekleşmesi için etkin imiş.

HAVŞERİ PINARI

İlçe merkezine bağı Pınarbaşı kasabasındadır. Pınar: Bulam çayının ana kaynağıdır. Suyunun soğuk olması ve söğüt ağaçlarının yarattığı gölgelikler, buranın halk tarafından tercih edilen bir günübirlik piknik alanı olmasını sağlamıştır.

Yerin altından çıkan tertemiz ve berrak su aynı zamanda buz gibidir. Ancak, bu kaynağın suyu: Çelikhanlılar yanında Adıyamanlılar için de, şehirdeki susuzluğun önlenmesi için bir çare olarak düşünülmektedir.

Adıyaman Çelikhan Doğanlı Çınarı Tabiat Anıtı

DOĞANLI ÇINARI TABİAT ANITI

Doğanlı köyünde bulunan bu anıt ağacın 550 yaşında olduğu biliniyor. Çınar, Adıyaman-Çelikhan kara yolu üzerinde olup, Adıyaman il merkezine 40 km uzaklıktadır. Doğanlı köyü vadisinde, kuzeye bakan yamaç üzerindeki sürekli bir su kaynağının yanı başındaki çınar ağacı volkanik kumlu topraklar üzerinde gelişmiştir.

Ağacın uzunluğu 40 metre, çapı 3.82 metre ve kapladığı alan 12 metre karedir. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 2006 yılında Anıt Ağaç olarak tescil edilmiştir. Özellikle ilkbahar ve yaz aylarında, yöre halkı piknik yapmak için burayı ziyaret ederler.

JARİ YAYLASI

İlçe merkezinin güneyinde, Akdağ’ın 2550 metre yüksekliğindeki bu yaylada bulunan “jari suyu”, yörenin en soğuk suyu olarak önem kazanmaktadır. Burası: ilçe halkı tarafından günübirlik piknik yapılmakta kullanılmaktadır.

Ancak, yatılı olarak da kalınmaktadır. Çünkü, ulaşımın zor olması nedeniyle, günübirlik kullanım nispeten güç olmaktadır. Ancak, yaylaya ulaşım için araba yolu yok, ulaşım ya yaya olarak ya da binek hayvanlarıyla sağlanmaktadır.

KOYUNPINARI YAYLASI

İlçe merkezine bağlı, Korucak köyünün Tucak dağının 2000 metre yüksekliğindeki bölümündedir. Yayla: özellikle yaz aylarında Malatyalıların akınına uğramaktadır. Burası: günübirlik piknik ve dinlenme yeri olarak kullanılmaktadır. Ayrıca: burada yazlık villa tipi evler de var.

Adıyaman şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.