Erzurum İspir

Erzurum İspir

Erzurum İspir, Erzurum arası uzaklık: 144 km. dir. İspir, Pazaryolu arası uzaklık: 32 km. İspir, Yusufeli arası uzaklık: 81 km. İspir, İkizdere arası uzaklık: 64 km. İspir, Bayburt arası uzaklık: 98 km. İspir, Artvin arası uzaklık: 157 km.

TARİHİ

Şehrin ismi, Çoruh nehri kıyısına yerleşmiş “Sasper” halkından gelmektedir. İlçe, Doğu Anadolu’yu Doğu Karadeniz kıyılarına bağlayan doğal ve tarihi yollar üzerindedir. Serçeme Boğazı-İspir güzergahında çok sayıda garnizon ve kale bulunmaktadır. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Yerleşim yerinin ismi, Urartulara ait çivi yazılı tabletlerde “Kulka” olarak geçmektedir. Bizans döneminde ise, buranın ismi “Sper” dir.

1514 yılımda Çaldıran seferi sırasında, bölge Osmanlı hakimiyetine girer. 1900 yılında ilçe olmuştur. 1916-1918 yılları arasında Rus işgali görülür, ardından 25 Şubat 1918 tarihinde işgalden kurtarılmıştır.

Erzurum İspir

GENEL

İlçenin kuzey ve güneyi, yüksek dağlarla çevrilidir. Yörede tarım ve hayvancılık yapılır. Özellikle dut ve dut ürünleri üretimi oldukça yaygındır. İlçede karasal iklim hakimdir. Ancak Erzurum ilinin diğer ilçelerine nazaran kışlar daha ılıman geçer.

Erzurum İspir Çoruh Nehri

ÇORUH NEHRİ

Nehir kaynağını Mescit dağlarının batı yamaçlarından alır. Dünyanın en hızlı akan nehri olarak bilinir. Nehir 376 km uzunluğundadır. Bunun 354 km bölümü, ülkemiz sınırları içinden geçer.

Nehrin geçtiği yatak: oldukça dar ve derindir. Dünyanın en hızlı akan ve en derin nehirlerinden biridir. Genellikle ilkbahar aylarında yükselir ve yaz aylarında azalır. Birçok turizm aktivitesine olanak sağlar. Ülkemizin önemli su sporlarının yapıldığı nehirlerden biridir. Özellikle rafting ve kano gibi su sporları için çok uygun ve zorlu parkurlar bulunur.

 

İSPİR DUT PEKMEZİ

İspir’de hakiki dut pekmezi üretilmektedir. Buralara yolunuz düşerse, mutlaka dut pekmezi almanızı öneririm.

Erzurum İspir

GEZİLECEK YERLER

Erzurum İspir Kalesi

İSPİR KALESİ

Kale ilçe merkezindedir. Çoruh nehrinin batı ve güney sınırını çizdiği, dik kayalıklar üzerinde kurulmuştur.

Kitabesi yoktur. Bu yüzden kesin yapım tarihi bilinmez. Yapım özellikleri, Urartu dönemini yansıtır. Çünkü Çoruh vadisine inen gizli bir su yolu vardır ve bu bir Urartu özelliğidir.

Erzurum İspir Kalesi

Kale daha önce burada yer alan bir kalenin üzerine inşa edilmiştir. Bu yüzden eski kalenin şeklini almıştır. Bu durum duvar yapısından anlaşılmaktadır. İlk yapıldığı dönemde moloz taşlardan oluşan kale, yıkıldıktan sonra tamamen sökülmeyip, ayakta kalan duvar kalıntılarının üzerine yeniden inşa edilmiştir.

Erzurum İspir Kalesi

Doğu yönüne açılan kalenin giriş kapısı, yarım daire ve kare şekilli burçlarla desteklenir. Kalenin ölçüleri: 125 x 150 metredir. Yarım daire ve kare planlı burçlarla takviye edilmiştir.

Kalenin Çoruh vadisine bakan batı yönü oldukça sarptır. Çoruh vadisine inen gizli su yolu, bu bölümdedir. Kale içinde Bizans dönemine ait bir kilise ve Saltukluların yaptırmış olduğu bir mescit bulunur. Kalenin duvarları ve giriş kapısı restore edilmiştir. Kalenin son onarımı sırasında: nehirden toplanan taşlardan yapılan alt kısmının üstü, kesme taşlarla örülmüştür.

Erzurum İspir Kalesi Şapel

Şapel

İspir kalesindeki bu yapının, Komnenoslar döneminde ve 1223-1225 yılları arasında yaptırıldığı düşünülmektedir. Büyük kısmı yıkılmış şapelin, sadece narteksine ait duvarların bir bölümü ve doğudaki üçlü apsis duvarı kısmen ayaktadır. Diğer kısımlar temel seviyesindedir. Yapının 90 cm kalınlığındaki duvarları, kesme taş ve moloz taş karışımı bir duvar örgüsünde yapılmıştır.

Erzurum İspir Kalesi Mescit

Mescit

İspir kalesinde, iç kale bölümündedir. Kalenin güney su duvarına bitişiktir. Kitabesi yoktur. Bu yüzden kesin yapım tarihi belli değildir. Ancak Erzurum Kale Mescidi ile olan benzerlikleri nedeniyle 12’nci yüzyılda Saltuklu döneminde yapıldığı düşünülür. Yapı dikdörtgen planlıdır. Giriş kapısı simetrik olarak cephenin ortasında değildir. Kuzey doğu köşesindedir. Yapıya dikdörtgen çerçeveli, mukarnas kavsaralı sade bir kapıdan girilir.Mescidin üst örtüsü, dört bölüme ayrılır.

Mescidin doğu kısmı, doğu duvarına bitişik, doğudan ve batıdan mukarnas dizileriyle geçilen sekizgen köşeli içten kubbe, dıştan piramidal bir külahla örtülüdür. Piramidal külah yüksek kasnaklıdır. Mescidin güneybatı köşesinde, minare vardır. Minareye giriş, mescidin doğu duvarındaki merdiven basamaklarıyla ulaşılan çatıdan sağlanır. Minarenin mescidin yer seviyesinden itibaren yüksekliği 18 metredir. Yapının minaresi, farklı bir şekilde surların üzerinde yükselmektedir.

Kalenin yarım daire şekilli burcu üzerine yükselen taş gövdeli minare, dört katlıdır. Minare, Erzurum kale mescidinde olduğu gibi, hem kalenin gözetleme kulesi hem de mescidin minaresi işlevi görmüştür. Kale mescidi ve minareye denk gelen güney sur duvarında, yöreye özgü sarı renkte düzgün kesme taş kullanılmıştır.

Erzurum İspir Tuğrulşah Camii

TUĞRULŞAH (ÇARŞI) CAMİİ

Kalenin güneydoğusunda, çarşı içindedir. Bu yüzden halk tarafından Çarşı camisi diye isimlendirilmiştir.

Caminin yapım kitabesi, 1965 yılında yapılan tamirat sırasında kırılmıştır. Kırılan parçaların yerlerine yerleştirilmesi düşünülürken, kaybolmuştur. Bu yüzden, halen kitabe yoktur.

Daha önce okunan orijinal kitabeye göre, yapının 1200-1225 yılları arasında, Erzurum’da hükümdarlık yapan Selçuklu Hükümdarlığı kurucusu Mugisüddin Tuğral Şah zamanında Atabey Erdemşah tarafından yaptırıldığı anlaşılmıştır. Orijinal kitabe metni: 1954 yılında Türkçe olarak caminin kuzeyine eklenen düz dam örtülü son cemaat yerinin girişindeki mermer levha üzerine yazılmıştır. Cami, çeşitli dönemlerde yapılan onarım ve eklentiler nedeniyle orijinalliğini kaybetmiştir. Bu onarımlardan birisi 1910 yılında Müftü Şaban Efendi tarafından yaptırılmıştır. Caminin üst örtüsü duvarlar zarar görmeden açılarak yenilenmiştir. 1954 yılında kuzey duvarı kaldırılmış, kuzeye doğru son cemaat yeri genişletilmiştir. 1962 yılında da caminin ve eklenen kısmın üzerine çatı konarak saçla kaplanmıştır. Yapının, yeri belirlenemeyen ahşap minaresi, 1971 yılında kaldırılmış ve yerine Tercan taşından yapılmış bugünkü minare eklenmiştir. Caminin içerisinde, kürsü, minber ve mahfil gibi mimari elemanlar da orijinalliğini kaybetmiştir.

Erzurum İspir Sultan Melik Mescidi

İSPİR SULTAN MELİK MESCİDİ

Kadıoğlu Medresesinin batısındadır.

Giriş kapısı kemeri üzerinde bulunan kitabenin zamanla tamamen aşınmış ve okunamaz durumda olması nedeniyle, yapım tarihi kesin olarak bilinmez. Ancak muhtemelen Saltuklu hükümdarı Melikşah tarafından yaptırıldığına inanılır. 1200-1202 yılları arasında hüküm süren Melikşah’ın bu kadar kısa sürede bu eseri yaptırması şüphe götürür. Evet, yapı iç mekan tasarımı açısından, 13’ncü yüzyıl mescitlerine benzer. Son cemaat yerinin olmaması, 13’ncü yüzyıldan önce yapılmış olabileceğini akla getirir. Mescit, 1970 yılında meydana gelen bir sel felaketi sonucu kısmen toprağa gömülmüştür. Orijinal tuğla kubbesi büyük ölçüde tahrip olmuştur. Zarar gören kubbesinin yerine sonradan Hacı Hulusi Efeoğlu tarafından bugünkü aydınlatma feneri bulunan, kırlangıç kubbe yaptırılmıştır.

Erzurum İspir Yedigöller

İSPİR YEDİGÖLLER

İspir ilçesinde “Saklı Cennet” olarak adlandırılan Kaçkar dağlarının üzerindeki “Yedigöller” toplam 11 gölden oluşur.

Ovit dağı zirvesi ile Kaçkar dağlarının güneyinde olan volkanik göllerdir. Göllerin iki tanesinde alabalık bulunur. Dağcıların gözde mekanı olan bu bölge, 3200 metre yüksekliktedir. Zirveden bakıldığında, göllerin muhteşem manzarası görülebilir. Yedigöller, Kamp turizmi için elverişli bir yerdir. Yedigöllere gitmek için en uygun zaman, Haziran-Ağustos aylarıdır.

 

PISIRIK KALESİ (ARAKÖY KALESİ)

İlçe merkezinde bulunan kale 2457 metre rakımdadır.

Doğu-batı doğrultulu olan kale, Ovacık çukurunu tamamen kontrol altında tutmak için yapılmıştır. Bölgedeki en yüksek Orta çağ kalelerinden birisidir. Sur duvarlarında, Horasan harcı kullanılmıştır. Sur duvarları “kurtin” ve “bastiyonlar” ile güçlendirilmiştir. Güneydoğusunda küçük bir dere vardır. Kalenin duvar kalınlığı 1.70 metre, ayakta kalan duvar yüksekliği 2.55 metre ile 3 metre arasında değişmektedir. Taşların ön ve arka kısımları, kabaca düzleştirilmiştir. Orta kısmı ise, küçük taşlar ve Horasan harcı ile doldurulmuştur. Kalenin içinde mimari kalıntılar vardır. Kalenin güneydoğusundaki sur duvarlara ana kayaya oturtulmuştur. Kale, 2007 tarihinde tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

Erzurum İspir Semehrek Kalesi

SEMEHREK KALESİ

İlçe merkezine bağlı ve 15 km uzaklıkta bulunan Yukarı Bemehrek (Maden) bucağının 2 km doğusundadır.

Çoruh Vadisi ile kuzeyden gelerek Çoruh vadisi ile birleşen derenin kesişim noktasında, sarp bir yerdedir. Ana kayanın şekline göre: doğu-batı istikametinde inşa edilmiştir.

Kesin inşa tarihi bilinmemektedir. Ancak kuzeybatıdaki su yatağına inişi sağlayan gizli su yolu kalıntısı, güneybatıda bulunan iki tane sarnıç, Urartu dönemi kalelerinin özellikleridir. Kalenin günümüzde harap haldeki sur duvarları ise, Selçuklu ve Osmanlı döneminde onarılmıştır. Güneyde, doğal kayaya oyularak yapılan basamaklı yol, iç kalenin güney duvarındaki girişine götürür. İç kalenin sur duvarları harap haldedir. Bu sur duvarlarının kalınlığı yaklaşık 1.20 metredir. Mevcut kalıntılar, kalenin üçgen ve yarı daire burçlarla takviye edildiğini gösterir. İç kalenin doğu bölümünde kale muhafızlarının kalması için ayrılmış bir özel bölüm bulunur.

KARAHAN KALESİ

İlçe merkezinin 52 km uzağındaki Karahan köyündedir.

Sarp ve müstahkem bir alana kurulmuş Orta çağ kalesidir. Kalenin bulunduğu alan: Kaçkar dağları ve Çoruh vadisine hakimdir. Kale, yöreye özgü ve sal taşı denen gayri muntazam taşlarla, doğu-batı yönlü olarak yapılmıştır. Dış sur duvarları 2 metre kalınlıktadır. Sur içinde sır sırta vermiş, eşit ölçülerdeki koğuşlar bulunur. Kalenin kuzeyinde Karahan Taş Ocakları bulunur. Kale de buradan çıkan sal taşları ile inşa edilmiştir.

Erzurum İspir Sırakonaklar Kilise Camii

SIRAKONAKLAR (HODİÇOR, HODAÇÜR) KİLİSE CAMİİ

İlçe merkezine yaklaşık 85 km uzaklıktaki, İspir-Yusufeli sınırında bulunan Sırakonak köyünde, Cücebağ mahallesindedir.

Kilisenin yapım tarihi hakkında net bilgi yoktur. Kilisenin hemen batısındaki mezarlık girişinin yanında, alınlıktan düştüğü tahmin edilen, aşırı derecede tahrip olmuş kitabeye göre: burada bir Ermeni mezarlığı olması söz konusudur ve buna istinaden bölgede bir Ermeni yerleşimi olmalıdır. Böylece kilisenin de bu vadiye yerleşmiş Ermeniler tarafından inşa edildiği düşünülür. Yapının son derece düzgün kesme taş işçiliği, mimarisi vardır. Özellikle büyük boyutlu pencerelerin, büyük blok taşlarla çerçeveli formu ilgi çeker. Rus yapısı sivil mimarlık örneklerini akla getirdiği için, yapının 19’ncu yüzyıl sonlarında inşa edildiği veya onarıldığı düşünülür.

Camiye dönüşüm

Kilise, 1964 yılında camiye çevrilmiştir. Çevrilmeyle birlikte asli planı bozulmuştur. Batıda bulunan giriş bölümü: yuvarlak dört kemer üzerine oturtulan oval bir kubbeyle örtülüdür. Çatı ahşap hale getirilmiştir. İçeride kilise duvarlarının üst kısımlarındaki konsol izleri, orijinal üst örtünün beşik tonoz olduğunu gösterir.

Erzurum İspir Elmalı Mağarası

ELMALI MAĞARASI

İlçe merkezine bağlı 17 km uzaklıktaki Elmalı Köyündedir.

Mağara günümüze kadar tam olarak incelenmemiştir. Mağara, ulaşılan son noktadan ileriye doğru alçalarak devam eder. Sadece girişten itibaren yaklaşık 40 metrelik bölümü gezilebilir. Diğer bölümlerine: çökme tehlikesi, yarasa yoğunluğu, zifiri karanlık, zeminin kaygan oluşu gibi nedenlerle gidelemez.

Mağaranın genel özellikleri

Mağara fosil bir mağaradır. Mağara 5000 kişiyi rahatça barındıracak büyüklüktedir. Girişi batıya bakar. Giriş yüksekliği 2.5 metre, genişliği ise 2 metredir. Yatay yönde gelişme gösterir. Giriş yerine göre derinliği 18 metredir. Mağarada toplam 8 salon ve bunların tabanında çamurlaşmış sığ su birikintileri vardır. Mağara damlataş oluşumları ile ilgi çeker. Salon ve koridorlar, tamamen karakteristik sarkıt ve dikitlerle doludur. Mağaraya girişte, sağ tarafta 3 metre derinliğinde, doğal bir havuz vardır. Havuzun sağ tarafında büyük galeri bulunur. Bu mağarayı ziyaret etmek isterseniz, Elmalı köyünden mutlaka bir rehber almanız önerilir.

Erzurum ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Bursa Harmancık

Bursa Harmancık

Bursa Harmancık; Harmancık ilçesinin, il merkezi Bursa’ya uzaklığı 96 km. dir. Harmancık-Tavşanlı arasındaki uzaklık: 42 km. Harmancık-Büyükorhan arasındaki uzaklık: 32 km. Harmancık-Orhaneli arasındaki uzaklık: 39 km.

TARİHİ

İlçe, Osmanlılar tarafından fetih edilene kadar Doğu Roma yani Bizans imparatorluğunun bir parçası olmuştur. 1261 yılından sonra Bizans’a bağlı bir tekfurluk tarafından yönetilmiştir. 1324-1325 yıllarında Adronos’un (Orhaneli) fethinden sonra Harmancık kurulmuştur. Tarihi Adronos kenti, Roma imparatoru Hadrianus tarafından kurulmuştur. Adronos kenti Harmancık sınırlarını içine alan bir kentti. Hadrianus bugünkü Orhaneliyi av mahalli olarak kullanmaktaydı. Buralara hamamlar inşa ettirdi.

Bu hamamların kalıntılarına bugün Harmancık sınırları içinde bulunan Ilıcaksu kaplıcalarının üst tarafından rastlamak mümkündür. Harmancık merkezine (Çardı) ilk Sipahiler sonra Habiboğulları daha sonra da Kara Veyisler Yörük cemaatleri yerleştirilmiştir. Osmanlı devletinin kuruluş zamanında Harmancık, küçük bir köy olarak Adranos’a yani Orhaneli’ye bağlıydı. Fakat Osmanlı döneminde zaman zaman kaza yapılmıştır. Daha sonraki dönemlerde Harmancık nahiye ve bucak olarak yönetilmiştir. Harmancık merkezine halk arasında “Çardı” denir.

Bu ismin, Harmancık’ı çevreleyen dört dere veya dört tepeden ileri geldiği söylenir. Yunan işgalleri sınasında yörenin namlı efeleri başta Alabardalı Kabakçı Salih Efe, Harmancıkakalanlı Canip Efe, Kıranışıklar Köyünden Topal Sadettin Efe ve diğer yerli efeler karşı koymuşlar ve adlarına Dağ Müfrezesi denmiştir. 6 Eylül 1922 tarihinde, Harmancık Yunan işgalinden kurtulmuştur.

Osmanlılar yöreyi ele geçirdiklerinde, yörenin tekfuru olan Mikhail Köse’nin mezarı: Harmancık-Tavşanlı arasında veya ilçe merkezinde Dede mevkiindedir. Bu konu hakkında çeşitli spekülasyonlar vardır. Bizans kaynaklarına göre, Mikhael Kosses, Hadrianoi Tekfurudur.

Geçmişte, yörenin ismi “Çardı” idi, nahiyenin tamamına Harmancık denilmekteydi. Bizans döneminden beri Adranos (Orhaneli) ilçesine bağlı Harmancık nahiyesi iken, 1987 yılında ilçe olmuştur.

Bursa Harmancık

 

GENEL

İlçe Uludağ’ın güneyinde yüksek yaylalar arasındadır. İlçenin çevresi çam ormanlarıyla çevrilidir. Rakım 650 metredir. Karasal iklim hakimdir. Buna bağlı olarak yazları çok sıcak, kışları ise serttir. Yağışlar kar ve yağmur şeklindedir. Halkın büyük çoğunluğu tarımla uğraşmaktadır.

Ticaret hayatı gelişmemiştir. 1994 yılına kadar yörede madencilik önemli bir gelir kaynağı olmuştur. Çünkü ilçe geniş krom yataklarına sahiptir. Ancak, Etibank 1994 yılında faaliyetlerine son vermiştir. Gedikören köyü civarındaki mermer ocakları da kapatılmış, işsizlik artmıştır.

Burada madencilikle ilgili bir ilk var, şöyle ki krom madeni dünya üzerinde ilk olarak 1848 yılında Lawrance Smith tarafından Harmancık yöresinde bulunmuştur. İlçe merkezinden her hafta Çarşamba günü Pazar kurulur.

Bursa Harmancık

 

PANAYIR

Her yıl Ağustos veya Eylül ayında, ilçe merkezinde 6 gün süreli panayır düzenlenir. Panayır 1947 yılından beri düzenlenmektedir. Panayır döneminde ilçeye büyük canlılık gelir.

Bursa Harmancık

 

GEZİLECEK YERLER

Bursa Harmancık Eko Turizm Tesisleri

 

EKO TURİZM TESİSLERİ

2015 yılında yapılan ve Harmancık Belediyesi tarafından işletilen bu tesisler, ilçe merkezine 500 metre uzaklıkta, hakim bir tepe üzerindedir.

Bursa Harmancık Eko Turizm Tesisleri

Burada: 14 bungalov ev, 1 restoran, macera parkı, paintball, dağ bisikleti ve doğu yürüyüşü parkurları bulunmaktadır. Tesis 12 ay boyunca hizmet vermektedir.

Bursa Harmancık Ilıcaksu Köyü

 

ILICAKSU KÖYÜ

Köyün ismi “Kocaköy” dür. Ancak kaplıcalar bulununca adı “Ilıcaksu” köyü olarak değiştirilmiştir. İlçe merkezine 15 km uzaklıktadır. Kaplıcalar hemen köyün girişindedir ve köylüler tarafından işletilmektedir. Tarihi Adronos kenti, Harmancık ilçesi sınırları içindedir. Bizans imparatoru Hadrianus, bugünkü Orhaneli ilçesini, av mahalli olarak kullanırmış.

Bursa Harmancık Ilıcaksu Köyü

Buralara: hamamlar inşa ettirir. Bu hamamların kalıntılarına bugün Harmancık sınırları içinde bulunan Ilıcaksu kaplıcalarının üst tarafında rastlamak mümkündür. Roma döneminden kalma, Ilıca kaplıcaları, Harmancık ilçe merkezine 10 km uzaklıktadır.

Kaplıca sularının: romatizma, egzama, kireçlenme, yara ve çıban, kadın hastalıkları ve göz hastalıklarına iyi geldiği iddia edilir. Ilıca kaplıcaları yöresi, yamaç paraşütü için de uygundur.

Bursa Harmancık Karaveyisoğlu Konakları

 

KARAVEYİSOĞLU KONAKLARI

Konak, Osmanlı devletinin yerel yönetimlerde birtakım ayrıcalıklar tanıdığı bir ailenin konutudur. 1700’lü yıllarda yapılmıştır. 1’nci derece Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Ancak Ekim 2004 tarihinde çıkan yangında büyük bölümü yanmıştır.

NALBANT KÖY-BAZİLİKA

Bursa Harmancık Cuma Camii

 

Cuma Cami

İlçe merkezine bağlı Nalbant Mahallesinde, Bizans döneminde kilise olarak kullanılan ve 1700’lü yıllarda camiye dönüştürülen Cuma camisi, bölge halkı için önemli bir ibadethanedir. Ancak Cuma camisi, defineciler tarafından talan edilmektedir.

Çünkü caminin içinde, Bizans dönemine ait mermer sütunlar, tarihi çeşmeler ve kilise binasının kalıntıları bulunmaktadır. Daha da kötü olana: camiyi definecilerden korumak isteyen köy sakinleri, caminin içinde ve çevresinde bulunan sütun, mermer ve duvarları, definecilerden korumak için betonla üstlerini kapatmaya çalışmış olmalarıdır. Elbette bu durum tarihi eserlerin tahrip olmasına sebep olmuştur.

Gelelim caminin mimari özelliklerine

Cami, kuzey-güney doğrultusunda, dikdörtgen planlı, ahşap çatılıdır. Son cemaat yeri iki katlıdır. İki sütun ve bir ahşap desteğe oturmaktadır. İbadet mekanı düz tavanlı olup tavanı taşıyan iki destek bulunmaktadır. Güney duvarı ekseninde yarım yuvarlak bir mihrap nişi, batısında da bir minber bulunur. Cami doğu ve batı duvarlarında birbirlerine eşit ikişer pencere, kuzeydeki giriş kapısı yanında birer pencere ile aydınlatılmaktadır.

Evet, caminin önemli bir özelliği de, Bursa dağ yöresinde bulunan Cuma camilerinin içinde ayakta kalıp hala kullanılan tek Cuma camisi olmasıdır. Bu camide hala, asırlardan beri sürüp gelen eski gelenek bozulmamış, civar köyler artık gelmese de iki mahalle Cuma ve bayram namazlarını toplanıp hala burada eda etmektedirler. Caminin önünde, camiyle yaşıt, belki camiden de daha yaşlı bir dut ve palamut ağacı bulunmaktadır. Bir de çeşme vardır.

Bursa Harmancık Nalbant Köyü Kara Dut

 

Kara dut

Günümüzden yaklaşık 20 yıl kadar önce, ihtiyarlıktan dolayı beli iyice kamburlaşan bu dutun altında, ona destek olan mermerden iki tane direk varmış. Ne yazık ki, ihtiyar dutun dayandığı bu direkler, hazine vardır diye düşününler tarafından alınmış ve dut ağacını yıkılmakla karşı karşıya bırakmıştır. Daha sonraki yıllarda, dut ağacına destek olmak için bir duvar örülmüştür. Kara dutun tarihi özellikleri dışında, kendine has özellikleri de bulunmaktadır.

Birinci olarak, bu dut, diğer dutlardan 1-2 ay daha geç yani Temmuz-Ağustos aylarında olur. Tadı normal dut tadında değildir, ekşimsiye yakın fakat oldukça güzel bir tadı vardır. Normal dutlar gibi olgunlaşınca dibine dökülmez, olgunlaşmış dutu, dalından biraz zorlanarak koparılır ve eller ve kollar kan içinde kalmış gibi kıpkırmızı dut boyası olur ve yıkanınca da zor çıkar. Diğer bir özellik, bu dut başka bir duta aşı yapıldığında tutmaz, tutturan çok nadirdir.

Bursa Harmancık Nalbant köyü Çeşme

 

Çeşme

Çeşme, meydanın ortasında bir harabe gibi durur. Çeşmenin baş kısmındaki taşlar oyularak çeşitli desenler verilmiş ve akarı da mermer oyularak yapılmıştır. Çeşmenin başının iki yanında, oyma işlemeciliğiyle Arapça olarak “Maşallah ve Bismillah” gibi kelimeler yazılıdır. Günümüzde bu tarihi çeşmenin yanına, betondan başka bir çeşme yapıldığını göreceksiniz.

Demir Kaynak Dede

Köy arazisi içinde bulunan Hoban Danişment köyü mezarlığındadır.

Anlatılana göre, bu dede, “Hoban Danışment köyünden Hobanlar sülalesinden ve ismi de Hoban olan bir kişiye aittir. Başka bir söylentiye göre ise, Horasan erlerinden bir zat imiş ve gelmiş buraya yerleşmiştir. Yine anlatılanlara ve isminden anlaşıldığına göre, bu dede, burada demircilik yapmış ve demirleri elleriyle yoğurarak şekil verdiği söylenir. Demirkaynak dedenin çevresinde birçok ardıç ağacı bulunuyor ve bu araçlar asla kesilmez ve en ufak bir parçası evin önünde dahi bulundurulmaz.

 ASAR TEPE

Gedikören köyü yakınlarında, çevreye hakim Televizyon vericilerinin olduğu bir yerdir. Gedikören köyü, ilçe merkezine 13 km uzaklıktadır. Eski ismi Gedikviran köyüdür. Köy yerinde bir antik yerleşim yeri vardır. Bu ören yeri, köyün batısında bulunan Asar Tepededir. Günümüzde ören yerinde bulunan Tv yansıtıcısı, elbette ören yerine zarar vermektedir. Buradan ayrıca muhteşem güzel bir manzara izlemek mümkündür.

Tavşanlı tanıtımı.

Büyükorhan tanıtımı.

Orhaneli tanıtımı.

Bursa tanıtımı.

 

Batman Sason

Batman Sason

Sason, Batman il merkezine 70 km uzaklıktadır. Sason, Bitlis arası: 113 km. Sason, Diyarbakır arası: 136 km. Sason. Siirt arası: 126 km.

TARİHİ

Tarihi Sason bölgesi, günümüzdeki alanına ek olarak Mutki ve Kozluk ilçelerini de kapsıyordu. 301 yılında, Ermeniler Hıristiyanlık dinini kabul ettiler ve Sasun (Ermeni döneminde ilçenin ismi Sasun idi) da, Ermeni kralı Trdat, pagan tapınaklarını yıktırdı ve kiliseler inşa ettirdi. Evet fazla ayrıntıya girmeye gerek yok.

Sason tarihindeki en önemli olay: 1891 yılında Hınçak Partisinin girişimiyle başlayan Sasun isyanıdır. İsyandan kısa süre sonra, ilçe, Taşnak örgütünün denetimine girmiş ve bu durum 1904 yılına kadar sürmüştür. İsyan, bu tarihte sona ermiş ve isyan lideri olan Antranik Ozanyan, sürgün olarak yurt dışına gönderilmiştir.

Batman Sason

GENEL

İlçe dağların arasına kurulmuş eski bir yerleşim yeridir. İlçe merkezi, Helkıs dağı eteklerinde kurulmuştur. Mereto dağı, 2821 metre rakımlıdır ve bu heybetli dağ, aynı zamanda bölge için kutsal bir dağdır. Halk arasında “Mereto Dağı çarpsın” deyimi oldukça yaygındır. İlçenin girişinde, şifalı olduğu söylenen içmeler vardır.

Batman’ın diğer ilçelerinin aksine, engebeli ve dağlık bir arazi yapısına sahip olan ve bu nedenle de hububat üretimine elverişli olmayan bu ilçe toprakları, çilek yetiştiriciliği için oldukça müsait bulundu. Sonrasında Sasonlu aileler birer birer çilek yetiştiriciliğine yöneldi.

Önceden işsizlik ve tarla işleyememe nedeniyle dışarıya göç veren ilçe, artık göç alır oldu. İlçeyi terk edenler geri geldiler. Ailelerin gelirleri yüzde elli oranında arttır.

Eskiden tütün sokan Sason sokakları, tarifi eşsiz çilek kokusuyla güzelleşti. Halen ilçenin büyük bölümünde, gündelik yaşamda Arapça konuşulur. Yeryüzünde Arapçanın yayıldığı en kuzey noktadır.

Batman Sason Cevizi

SASON CEVİZİ

Sason ilçesinin geçmişten günümüze taşıdığı en büyük üretim değerlerinden biri: Ceviz ağaçlarının kapladığı dağlar ve vadilerdir. Sason cevizi, hem ilçe genelinde ve hem de dışarıda önemli bir yere sahiptir.

Cevizin yeri, onun ismini “Sason”a vermesinden de anlaşılmaktadır. Eski Sason “Kabilcevz” diye adlandırılmış ve böyle tanınmıştır. Halk arasında bu deyim hala kullanılmaktadır. Günümüzde gelişen teknolojiyle birlikte ceviz üretimi daha bilinçli yapılıyor.

Bu durum ürün kalitesini yükselterek daha verimli olmasını sağlıyor. Tür olarak oldukça dayanıklı bir yapıya sahip olan Sason cevizi, kış aylarında ilçenin vazgeçilmez yemişidir. Hem yaş hem de kuru olarak tüketilir.

SASON BALI

İlçede, doğal üretim alanlarından kaliteli bal elde edilir ve bu bal, ülke içinde fazlaca rağbet görür. Florasındaki çeşitlilik, balın doğal olmasını sağlar. Ek bir madde verilmeden kaliteli ürünler alınır.

Farklı yayla ve vadileriyle değişik zamanlarda açan çiçeklere sahip florasına sahip ilçenin balı halk arasında iki çeşittir. Eğer hastaya götürülecekse siyah (poleni bol) bal alınır. Hediye götürülecekse beyaz bal alınır. Evet buralara yolunuz düşerse mutlaka ama mutlaka bal satın alın. Hatta yakınlarınıza hediye olarak bal götürün.

SASON EFSANESİ

Dağların arasındaki kayalıklarda, turuncu bir renk görülür. Kimilerine göre “ağlayan gelin” dir. Kimilerine göre ise hüzün çiçeğidir. Kimilerine göre de her sabah göbeğinden su yaydığı için ağlayan laledir.

Hem Müslümanlar hem de Hıristiyanlar tarafından kutsal bir çiçek olarak kabul edilir. Hıristiyanlar çarmıha gerilen İsa’yı sembolize ettiğine inanırlar. Ters laleler kötü kokar, niye kötü koktuğunu aşağıdaki efsanede anlatacağım.

Sason Helkıs dağının yamaçlarında yaşayan köylüler, ters lale üzerine bir efsane anlatırlar. Bu efsaneye göre: “ Buradaki hikaye: Müslüman bir genç olan çoban İbrahim ile Ermeni güzeli Besna’nın aşk hikayesidir.

Kelhasan köyünde yaşayan İbrahim’in ömrü, Mereto ve Helkıs dağlarında, çobanlık yapmakla geçer. Hayvancılık ailenin tek geçim kaynağı olduğu için İbrahim çoban, işine gerekli öneme verirdi. Kışın kendi köyü olan Kelhasan’da sürülerini ağılda besler, bahar mevsiminde ise yemyeşil bir köy olan Ermeni köyü Vartanuz’da koyunlarını güdermiş.

İbrahim çoban, baharla birlikte kendi köyünden çok, geniş meraları olan Vantanuz köyünde daha çok zaman geçirirmiş. Vantanuz köyünün zengin tüccarı Adran Ağa’nın güzeller güzeli bir kızı varmış, bu güzel kızın ismi de Besna imiş. Besna, kendisini eşi ve çocuklarının hizmetine adamıştır. İbrahim bir gün, çeşmede kızı görür ve ona aşık olur.

Besna da gönlünü çoban İbrahim’e kaptırır. İbrahim ve Besna, gizli gizli buluşur ve aşkları gün geçtikçe büyür. Yaz döneminde olan bu beraberlik, kış gelmesiyle aksar. Sonbahar yerini yavaştan kışa bırakırken, Bahar ayına kadar kendisini düşünmesi için Besna, İbrahim’e köylerinde açan birbirinden güzel lale soğanları verir ve bunları kendi köyüne ekmesini söyler.

İbrahim bu soğanları, kimsenin zarar vermemesi için, Kelhasan köyünün yüksek kayalıklarının yamaçlarına eker. Bu lalelere gözü gibi bakar, İbrahim’in lale bahçesi her geçen gün daha büyüleyici olur.

İbrahim özlemini gidermek için Besna ile evlenmek ister, Besna aşkı için Müslüman olmayı kabul edeceğini söyler ve durumu annesine anlatır. Anne, inançları gereği bu evliliğin olamayacağını söyler, bunun üzerine Besna yemeden içmeden kesilir, durumu öğrenen babası odasından çıkmasını yasaklar.

Besna’nın annesi durumu İbrahim’e anlatır, İbrahim Besna’yı kaçırmaya karar verir ve gece yarısı evden kaçarlar, zorlu bir yolculuk yaparak Kelhasan köyüne gelirler, Besna din değiştirir ve Müslüman olur ve İbrahim ile nikahlanır.

Adran ağa silahlanır ve İbrahim’in köyü Kelhasan’a gelir, durumu öğrenen aşıklar Kelhasan köyünün keskin ve sivri kayalıklarının bulunduğu dağlara tırmanırlar, el ele tutuşarak kayalıklardan aşağıya kendilerini atarlar. Paramparça olan vücutları, İbrahim’in ektiği lale bahçesine dağılır, lale bahçesi kısa sürede kan gölüne döner.

Bir süre sonra ise, güzel laleler boyunlarını büküp aşıkların kanlarına doğru gözyaşı akıtmaya başlar, boynu bükük ağlayan lale “ters lale” olmuştur. Sason’un yüksek kayalıklarında, her baharın gelişinde, insanlara kötü kokular yayarak, bu ölümsüz aşkı bir daha hatırlatırlar.

GEZİLECEK YERLER

Evet yukarıda da okuduğunuz gibi, Sason, tarihi yerleri ile bilinen ve tanınan bir yer değil. Burası genellikle ceviz, çilek ve ters laleleriyle tanınıyor.

ŞEHAN TÜRBESİ

İlçe merkezinde Erdemli mahallesinde bulunan ve halk arasında Şehan adı verilen türbenin bulunduğu yerde, her yıl geleneksel olarak Temmuz ayının son Perşembe günü, halk bir araya gelerek kutlama şenlikleri yaparlar. Bugün, daha önce ilçeden ayrılmış olanlar geri döner ve bugüne katılırlar. Ancak bazı yıllar güvenlik nedeniyle bu şenlikler düzenlenmemektedir.

Batman Kozluk