İstanbul Gümüşsuyu

İstanbul Gümüşsuyu

İstanbul Gümüşsuyu, Taksim meydanından başlayarak Beşiktaş’a inen bölgeye Gümüşsuyu denir. Taksim’den Dolmabahçe’ye inen yol üzerinde bulunan İdris Ağa Çeşmesi ve Askeri Hastanenin yanında bulunan çeşmeye: yukarıdan “Gömüş” ten yani su haznesinden su gelirmiş, zaman içinde bu “Gömüşsuyu” ismi “Gümüşsuyu” na dönüşmüştür.

Mahalle günümüzde. Kabataş’a doğru inen sırtlar üzerinde kurulduğu için dik yokuşlu, merdivenli dar sokakları olan ve bu sokaklarda çoğu yüzyılın ilk bölümünden kalma apartmanları bulunan bir yerleşim yeridir.

AYASPAŞA

Gümüşsuyu caddesinin Taksim’e bağlanan bölgesi “Ayazpaşa” dır.

Ayaspaşa, Kanuni Sultan Süleyman’ın Sadrazamlarından biridir. Kendisi: Arnavutluk Cimara kasabasında doğmuştur. 1539 yılında vebadan ölmüştür.

Burada bir zamanlar, Ayas Paşa’ya ait havuzlu bir konak bulunuyormuş, ancak günümüzde yeri bilinmemektedir. Bir zamanlar, burada “Ayaspaşa Mezarlığı” bulunuyormuş. Mezarlık: günümüzdeki AKM’den başlayıp Alman Konsolosluğuna kadar gidiyormuş. Bu yüzden mezarlığın ismi “Grand Champs de Morts” yani “Büyük Mezarlık” imiş.

Hariciye Konağı-Blanc Konağı

Yapı: 1887 yılında İtalyan Büyükelçisi Baron Alberto Blanc tarafından sefaret binası olarak inşa ettirilmiştir. Ancak mimarı bilinmemektedir.

Ancak; elçinin geri çağrılması, İtalyan hükümetinin konağın yapım bedelini ödememesi ve güç durumda kalan elçinin başvurusu üzerine, Sultan II Abdülhamit, İtalyanlardan bu yapıyı satın almış ve Hariciye Nazırı Ahmet Tevfik Paşa’ya verilmiştir. II Meşrutiyetten sonra Tevfik paşa, Londra’ya elçi olarak gönderilince konakta bir süre Hariciye Nazırı Rıfat Paşa kalmıştır.

Ancak bu konak: 1911 yılında yangında yanar. I. Dünya savaşından sonra İstanbul’a dönen Ahmet Tevfik Paşa, konağın ayakta kalan bölümüne ailesiyle birlikte yerleşir. Tevfik Paşa’nın İsviçre asılıl eşi Elisabeth Tschumi tarafından konağın otele dönüştürülmesi fikri ortaya atılır.

Park Oteli

1930 yılında ise Tevfik Paşa’nın oğulları tarafından otel inşa edilir. Başlangıçta otelin adı “Miramare” dir. Tevfik Paşa ve ailesi, oteli işletmekte zorlukla karşılaşınca oteli başkasına kiralarlar. Otel birçok kez el değiştirdikten sonra, Aram Hıdır tarafından alınır ve “Park Oteli” ismi verilerek yenilenir ve yeniden açılır. Otelin cadde tarafından girilen, geniş ve ferah bir girişi vardı. Loby katı, otelin en üst katında idi. Meyilli bir araziye yapıldığı için, odalar alt katlardaydı.

1970’li yıllara kadar varlığını sürdüren Park Otel’de, birçok ünlü konuk olur. Hatta: 1930’lu yıllarda Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’de otelin konuklarından birisidir. Ancak zamanın şartlarına uyamayan otel, 1979 yılında kapatılır. Anıtlar Yüksek Kurulu, 1978 yılında aldığı bir kararlar, otelin yıkılabileceğini bildirir, ancak 1983 yılında bu kez, otelin korunması ve restorasyonuna karar verilir. 1988 yılında, Park Otelin 33 katlı olarak yeniden inşa edilmesine, Belediyeden onay çıkar. Bunun üzerine, yeni otel binası gökdeleni yaptırılmaya başlanır. Ancak daha sonra belediyeden alınan karar gereğince, otelin yanında bulunan Alman Konsolosluğu binası seviyesine kadar yıktırılması sağlanır.

İstanbul Gümüşsuyu Marmara Apartmanı

MARMARA APARTMANI

İnönü Caddesindedir.

Yapım tarihi bilinmiyor. Rum kökenli bir mimar olan Apostolos Pistikas tarafından inşa edilmiştir. Pistakis: 1911 yılında “Sanay-i Nefise Mektebinden” mezun olmuştur. Apartmanın bodrum katı dükkan, zemin ve üst 7 katı; konut olarak planlanmıştır. Yapım malzemesi, tuğla üstü sıvadır. Pencere altlarında, bitkisel motiflerden oluşan çiçek demetlerini anımsatan süslemeler bulunur. Üçüncü kattan sonra süslemeler artar.

İstanbul Gümüşsuyu Almanya Başkonsolosluğu

ALMANYA BAŞKONSOLOSLUĞU

Gümüşsuyu caddesi üzerindedir.

Konsolosluk binası: 1874-1877 yılları arasında yapılmıştır. Mimar Goebbels başlatmış, ölünce yapıyı Mimar Kortum tamamlamıştır.

O dönemde yapının çevresi hala Ayaspaşa mezarlığıdır. Aynı zamanda İstanbul boğazını gören bir tepe üzerine inşa edilmiştir.

Alman İmparatorluğu döneminde İstanbul’da inşa edilen ilk Alman Elçilik binasıdır. Çünkü Almanya’nın birliği 1871 yılında sağlanmıştır.

Alman İmparatoru II Wilhelm, Türkiye’ye yaptığı üç ziyarette de burada ağırlanmıştır.

İstanbul Gümüşsuyu Almanya Başkonsolosluğu

Binanın çatısında Prusya Kartallarının heykelleri bulunduğu için, halk arasında buraya “Kuşlu Saray” ismi verilmiştir. Ancak 1924 yılında yapının oranımı sırasında bu kartallar kaldırılmıştır, sebebi bilinmiyor.

Yapının bir başka özelliği, yukarıda belirttiğim gibi bir mezarlık üstüne yapılmış olmasıdır. Ancak bu mezarlık alanı Almanlara satılırken bir şartla satılmıştır. “Silahtar Ali Ağa” mezarının bozulmaması, günümüzde halen Başkonsolosluğun bahçesinde Silahtar Ali Ağa mezarı bulunmaktadır ve bakımı yapılmaktadır.

Binadaki özgün eşyanın çoğu, binaya zaman içinde iki kere el koyulduğu için kaybolmuştur.

İstanbul Gümüşsuyu Japon Konsolosluğu

JAPON KONSOLOSLUĞU

Gümüşsuyu caddesi üzerindedir.

1904 yılında Osmanlı Bankasının müdürü Pangiris’e konut olarak inşa edilmiştir. 3 katlı ve ahşaptır. 1928 yılında bina Japon Konsolosluğu olmuştur. 1937 yılında Japon Büyükelçisinin Ankara’ya taşınmasının ardından, bina bir süre Konsolosluk olarak kullanılmış, Konsolosluk taşınınca ise, halen boş durmakta, eski haliyle korunmaktadır.

İstanbul Gümüşsuyu Azaryan Apartmanı

AZARYAN APARTMANI-GÜMÜŞSUYU PALAS

Gümüşsuyu caddesinde, Japon Konsolosluğunun hemen yanındadır.

Yapı: şehrin en şaşalı apartmanlarından birisidir. Art Nouveau ve barok karışımı mimari stil görülür. 1900’lü yılların başında Azaryan ailesi tarafından yaptırılmıştır. Mimarı bilinmemektedir. 1939 yılına kadar, yapı “Azaryan Apartmanı” olarak isimlendirilmiştir. Sahipleri bu tarihte Fransa’ya yerleştiğinde, apartman sahipleri tarafından satılmış ve “Gümüşsuyu Palas” ismini almıştır. 1939 yılında mimari ve süsleme özellikleri korunarak asansör tesisatı ve kalorifer döşenmiştir. Günümüzde İşhanı olarak kullanılmaktadır.

İstanbul Gümüşsuyu Asker Hastanesi

GÜMÜŞSUYU ASKER HASTANESİ

İnönü caddesindedir.

Sultan Abdülmecit döneminde, Taşkışla ve Gümüşsuyu Kışlasındaki topçu askerleri için, o dönemde Ayaspaşa Mezarlığı olarak bilinen yerin bir kısmı kaldırılarak Gümüşsuyu Askeri Hastanesi yaptırılır. İstanbul’da Haydarpaşa hastanesinden sonra yapılan ikinci askeri hastanedir.

Hastane, 1848 yılında İngiliz Elçiliği mimarı W.J.Smith tarafından yapılmıştır. Hastanenin 40 ar yataklı büyük koğuşları vardır. Toplam yatak kapasitesi 350 yataktır. 1877-1878 yılları arasındaki Osmanlı-Rus savaşı sırasında, hastane Miralay Lefter Bey yönetiminde, kapasitesinin çok üstünde hasta kabul etmiştir.  1885 yılında, yapıya bahçe ve havuz ilave edilmiştir. 1892 yılında, Hastane hekimlerinden Operatör Hazım Paşa, burada ilk modern cerrahi servisini kurmuştur.

İstanbul Gümüşsuyu Asker Hastanesi

1909 yılında ise ihtisas dalları kurulmuştur. 1912-1913 yılları arasında, Balkan Savaşında, Alman Kızılhaç örgütünden Doktor Hitzeler ve 2 hemşire ile 4 hastabakıcı burada çalışmışlardır.

Ayaspaşa Mezarlığının kalan kısmı ise, 1920’li yıllarda tamamen ortadan kaldırılmıştır. Askeri hastane, 2015 yılından sonra askeri hastane ismini kaybetti ve “Şişli Eftal Hastanesi” ne bağlandı.

İstanbul Gümüşsuyu Kışlası

GÜMÜŞSUYU KIŞLASI

Gümüşsuyu Asker Hastanesinin yanındadır. Ayaspaşa mezarlığı üzerine inşa edilmiştir.

Hademe-i Hassa ve Muzıka-i Hümayun efradı için 1850’li yıllarda yapımına başlanmış, Sultan II Abdülaziz döneminde 1862 yılında tamamlanmıştır. Mimarı muhtemelen Sarkis Balyan’dır.

Kışlanın ismi “Muzıka-i Hümayun Kışlası” olarak da bilinir.

Geniş bir orta avlu ve onu çevreleyen yapı kanatlarından oluşmaktadır. Yapı, batı cephesinde 2 katlı ve Dolmabahçe’ye bakan cephede ise 4 katlıdır.

Kışla yapısı: halen İstanbul Teknik Üniversitesi bünyesinde kullanılmaktadır.

İstanbul Gümüşsuyu İTÜ Gümüşsuyu Kampüsü

İTÜ GÜMÜŞSUYU KAMPÜSÜ

Kampüste: Makine Fakültesi ve yanında Kapalı Spor Salonu ve açık hava spor alanları bulunmaktadır. Ayrıca: Tekstil Teknolojileri ve Tasarımı Fakültesi vardır.

Kampüste 2 blok vardır. Bu bloklarda toplam 286 öğrenci kapasiteli kız ve erkek öğrenci yurtları vardır.

SÜRYANİ KATOLİK PATRİKLİĞİ VEKALETİ KİLİSESİ

Saray arkası Sokaktadır.

Süryani Katolikler: 1’nci Dünya Savaşı sırasında Fransız Cizvitlerden “Ayaspaşa Hamamı” isimli yapıyı satın alarak kiliseye dönüştürmüşlerdir.

Günümüzde hamamın sadece kubbeli bölümü görülmektedir, kalan kısımları değiştirilmiştir.

Ancak, bu kilise 1936 yılında “Vakıflar Kanunu” beyannamesine uygun olarak kaydedilmediğinden, 25 yıldır davası devam etmektedir.

İstanbul Gümüşsuyu Selime Hatun Camii

SELİME HATUN CAMİİ

Selime Hatun Sokaktadır.

“Kadı Mescidi”, “Kutup İbrahim Efendi Mescidi” ve “Ayaspaşa Mescidi” diye de tanınır.

Yapının yapılış tarihi net bilinmez, muhtemelen 16’ncı yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir.

Ancak bir başka söylentiye göre, buradaki ilk mescidin kurucusu, 17’nci yüzyılda İstanbul Kadısı İbrahim Efendi’dir.

Burada bulunan mescit, 1930’lu yıllarda ibadete kapatılmış ve minaresi yıkılmıştır. Daha sonra, 1960’lı yıllarda onarılarak tekrar ibadete açılmıştır.

İstanbul Gümüşsuyu Namık Kemal İlköğretim Okulu

NAMIK KEMAL İLKÖĞRETİM OKULU

Okul, Selime Hatun Camii sokaktadır.

Okulun binası; Faik Paşa konağının yerine yaptırılmıştır. Konak. Bir dönem Meclis-i Mebusan konuk evi olarak kullanılmıştır. Okul. 1933-1934 eğitim öğretim yılında açılmıştır. 1960 yılında ise Namık Kemal İlkokulu adını almıştır.

GÜMÜŞSUYU PARKI

Hariciye Konağı Sokaktadır.

10 Aralık tarihinde meydana gelen bombalı terör olayının ardından parkın ismi “10 Aralık Şehitleri Parkı” olarak değiştirilmiştir.

Park: 44 kişinin hayatını kaybettiği yerin hemen yakınındadır. Beşiktaş Stadına bakan yamaçtadır.

Beyoğlu gezisi.

İstanbul Taksim Meydanı

İstanbul Taksim Meydanı

İstanbul Taksim Meydanı:

Tarihi süreçte, meydan ilk olarak: 15 ve 16’ncı yüzyıllarda bölgenin ticaret alanı olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde ise gayrimüslim merkezidir. 16 ve 17’nci yüzyıllarda, bölgede elçilikler fazlalaşmış, elçilik binalarının ve bölgedeki yapıların mimari uygulamalarında yaygın olarak ahşap malzeme kullanılmıştır. 1535 yılında Fransız Elçiliği ile mekânsal ve sosyal yapıda büyük değişim gözlenir. 17 ve 18’nci yüzyıllarda bölge ticari ve diploması merkezine dönüşür. Tünel ile Taksim arası, yerleşim merkezi olarak düzenlenmeye başlanır.

Meydan, ismini Osmanlı döneminde “Galata-Beyoğlu” suyunun taksim edildiği yer olan “Taksim Maksemi” den almıştır. Taksim meydanında, yayalaştırma projesi kapsamında trafik 2013 yılında yer altına inmiştir.

Taksim Su Maksemi

TAKSİM SU MAKSEMİ

İstanbul Taksim Meydanı, Cumhuriyet anıtının hemen karşısındadır. İstiklal Caddesinin hemen başındadır.

Yapı, 1731-1733 yılları arasında yapılmıştır. Burası, Sultan I Mahmut döneminde, İstanbul’a su dağıtmak üzere inşa edilmiştir. Buraya su ise, Belgrad Ormanlarından, su bentleri inşa edilerek getirilmiştir. Bu uzun ve alçak taş bina, bir zamanlar küçük altıgen bir yapıya, borularla bağlanan bir su depolama ünitesi olarak yapılmıştır. Su, Osmanlı döneminde bu binadan, çevredeki bölgelere dağıtılıyormuş. Yani “Maksem” bir tür su sarnıcıdır. Daha sonra ilaveler ve düzeltmelerle tesis son şeklini 1839 yılında almıştır.

Taksim Su Maksemi

Gelelim mimari özelliklerine

Makseminin üstü: külah şeklinde kurşun kaplıdır. Kapının sağ ve solunda: mermerden iki zarif kuş evi bulunmaktadır. Bunlar binayı yapan mimar tarafından düzenlenmiştir. Bina 2 katlıdır. Kargir olarak yapılmıştır. Dört cephesi, dövme demirden şebekelerle donatılmıştır.

Taksim Su Maksemi

İç mekan sekizgendir.

Girişte, sol yanda beyaz mermer kaplı bir divan bölümü vardır ve buraya 3 basamak merdivenle çıkılır. Burada mermerden bir divan vardır. Bu divan, maksemi ziyaret eden önemli kişilerin istirahat etmeleri için tanzim edilmiştir. Yapının kubbesi ve duvarları, yağlı boya nakışlarla süslüdür. Duvarların her birinde, pencere hizasına gelecek şekilde birer sivri kemerle ayrılmış nişler bulunur. Debi ölçme sandığının arkasına mermer plakalar döşenmiştir. Bu mermer sandık, binanın içinde üç ayrı kola ayrılan suyu, taksim etmeye yarar. Sandığın üzerinde bulunan pirinç lüleler, her kola verilen suyun miktarının tayin etmeye yarar.

Taksim Su Maksemi İçi

Sultan Mahmut Han I Çeşmesi:

Binanın hemen karşısında ise bir çeşme bulunmaktadır. Yelpaze şeklinde yuvarlak bir kemeri ve kemerin altında bitki motifli bir korniş bulunur. Çeşmede mermer cepheli sivri alınlık içinde: Kuran’dan bir alıntı bulunmaktadır, şöyle yazmaktadır “Her şey sudan yaratıldı.” Çeşme günümüzde kullanılmaz durumdadır.

Taksim Su Sarnıcı

TAKSİM SU SARNICI-SU DEPOSU

Belgrad ormanlarından şehre getirilen su: burada Makseme girip şehre dağıtılmadan önce, su sarnıçlarında bekletilirdi.

Taksim Su Sarnıcı Girişi

Su kesilmesi durumunda, bu sarnıçlardaki su şebekeye basılıyordu. Bu su sarnıçları: büyük bir taş yapıdır.

Taksim Su Sarnıcı İçi

Uzunluğu 90 metre ve genişliği 21 metredir. Osmanlı döneminde, bu su sarnıcının önünde çeşitli yapılar vardı, daha sonra bunlar yıkıldı ve su sarnıcı ortaya çıkarıldı. Sarnıç boş ve kullanılmaz durumda iken, sarnıcın 1200 metre karelik alanı 2008 yılından bu yana: “ Sergi alanı” olarak düzenlenmiştir. Sarnıç: sık sık sergi ve kültürel etkinliklere ev sahipliği yapıyor.

Taksim Cumhuriyet Anıtı

TAKSİM CUMHURİYET ANITI

İstanbul Taksim Meydanı; meydanın ortasındadır. İtalyan Mimar Pietro Canonica: daha önce Türkiye’ye gelmiş Mustafa Kemal Atatürk’ün büstünü ve at üstünde tunç heykelini yapmıştır. Anıtın yapımı için yapılan yarışmayı Canonica kazandı. Ayrıca: günümüzdeki ismiyle Mimar Sinan Üniversitesinde öğrenciler arasında bir yarışma düzenlendi ve yarışmayı kazanan Sabiha Ziya: devlet tarafından İtalya’ya Canonica’nın yapına yardımcı olması için gönderildi.

Böylece, 2.5 bir çalışmanın ardından tamamlanan anıt, gemiyle Roma şehrinden İstanbul’a getirildi, 23 günlük bir çalışmanın ardından yerine yerleştirildi.  

Ancak Mimar Canonica’nın anıtın içine oturtulmasını projelendirdiği havuz mali sıkıntılar nedeniyle yapılamadı. Havuzsuz anıt, 8 Ağustos 1928 günü açıldı.

Açılış töreninde Kazım Özalp tarafından söylenen İstiklal Marşına, 30 bin kişinin katıldığı söylenir.

Anıtın çevre düzenlemesi ise, Birinci Ulusal Mimarlık Akımının önemli isimlerinden mimar Guilio Mongeri eseridir.

Anıt halktan toplanan bağışlarla yapılmıştır. Bankalar, büyük firmalar, tüccar ve esnaf da bağışta bulunmuştur.

Anıtın yapımında: bronz ve pembe Trentino ve yeşil Suza bölgesi mermerleri kullanılmıştır. Anıtın ağırlığı 85 tondur. İtalya’nın Roma şehrinde yapılan anıt, İstanbul’a gemiyle getirilmiştir. Anıtın yüksekliği 11 metredir. Zaman içinde: burası halk tarafından toplanma ve gösteri yapma yeri olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Taksim Cumhuriyet Anıtı

Anıtın bir yüzünde

Mustafa Kemal Atatürk ve askerleriyle Kurtuluş savaşı simgeleniyor.

Taksim Cumhuriyet Anıtı

Anıtın diğer bir yüzü:

Cumhuriyeti simgelemektedir.

Burada sivil giyimli Atatürk, Fevzi Çakmak ve İsmet İnönü heykelleri bulunmaktadır.

Kurtuluş Savaşında yapılan Rus yardımları unutulmamış ve Atatürk’ün emriyle, 2 Rus generali (General Frunze ve Mareşal Voroşilov), anıtın Cumhuriyeti anlatan yüzünde Atatürk’ün tam arkasına yerleştirilmiştir.

Taksim Cumhuriyet Anıtı

Anıtın yan yüzlerinde: birer asker heykeli bulunmaktadır.

Taksim Cumhuriyet Anıtı

Ayrıca: anıtın doğu bölümünde yüzü peçeli mutsuz bir kadın portresi vardır. Batı bölümünde ise, gökyüzüne bakan ve yüzü gülmekte olan mutlu bir kadın portresi görülür.

İlk yapıldığında, anıtın yan yüzlerinde mermer yalaklar bulunuyormuş. Çünkü ilk hazırlanan projede, anıtın bir havuz içine yerleştirilmesi düşünülüyordu ama yukarıda da belirttiğim gibi mali imkansızlıklar nedeniyle havuzun yapılmasından vazgeçilmiştir.

Taksim Camii

TAKSİM CAMİİ

İstanbul Taksim Meydanı Taksim Makseminin arkasında yapılmaktadır. Rum Ortodoks ve Ermeni Katolik kiliselerine komşudur. Caminin yapımına 2017 yılında başlanmış ve inşaatı halen devam etmektedir. Mimarlar Şefik Birkiye ve Selim Dalaman’dır. Bu iki mimar aynı zamanda Ankara Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin mimarlarıdır. Ana kubbenin yüksekliği 9.6 metredir.

Taksim Camii

Caminin 2 tane minaresi vardır. Minare yüksekliği 61 metredir. Bu yükseklik çevredeki diğer dini yapıların yükseklikleri esas alınarak hesaplanmıştır. Caminin yer altında 3 katlı otoparkı bulunuyor. Buradaki araç kapasitesi 165 araçtır. Yapıda ayrıca sergi ve konferans salonları bulunuyor. Aynı anda camide toplam 2575 kişinin ibadet edebileceği söyleniyor.

Taksim Ayyıldız Apartmanı

AYYILDIZ APARTMANI

İstanbul Taksim Meydanı, Su sarnıcının hemen yanındaki bu yapıda çeşitli ticarethaneler vardı. 1987 yılında yıkıldı. Yapı hakkında fazlaca ayrıntılı bilgi yoktur.

KRİSTAL GAZİNOSU

İstanbul Taksim Meydanı, meydana bakan bir konumda bulunuyordu. Muhtemelen 1930’lu yılların başında kurulduğu tahmin edilmektedir. Yapının en üst katında “Kristal Gazinosu” bulunuyordu. İstanbul şehrinin en önemli eğlence mekanıydı. Gazinonun açıldığı dönem, II Dünya savaşına rastlamaktadır, ülkemiz bu savaşa girmemiş olmasına rağmen ekonomik anlamda büyük sıkıntılar yaşanmış ve bu dönemde özellikle kıtlık ve karaborsa had safhalara çıkmış, karaborsadan zengin olanlar bu gazinoda büyük paralar harcamışlardır.

Alt katlarında ise dükkanlar vardı.

Gelelim gazino ile ilgili en ilginç hikayeye: Evet burası bir gazino ama burada sünnet, düğün ve benzeri çeşitli eğlenceler de düzenleniyordu. Hatta, 1957 yılında Cumhuriyet Halk Partisinin İstanbul İl toplantısı burada yapıldı. Elbette bunu öğrenen iktidardaki parti, derhal gazinoya denetimciler gönderdiler ve gazinonun yapı ruhsatında pürüzler olduğu ortaya konuldu. Ardından da bu rapora dayanarak gazino yıkıldı.

Taksim Topçu Kışları, Taksim Gezi Parkı

TAKSİM TOPÇU KIŞLASI-TAKSİM GEZİ PARKI

Burada, dikdörtgen şeklindeki oldukça büyük ve eskiden bir Ermeni mezarlığı olan alan vardı. Ermeni mezarlığı: Şişli’ye taşındı ve mezarlıktan boşalan alana 1780 yılında Sultan III Selim tarafından Avrupa yakasındaki karşılığı olarak ahşap Topçu Kışlası yapılmıştır. Yapının mimarı Baş Mimar Kamil Ağa’dır. Nizam-ı Cedid ordusunun Topçu sınıfı için yaptırılmıştır. Selimiye Kışlasından sonra İstanbul şehrinin en büyük 2’nci kışlasıdır.

Bu ahşap kışla yapısı, Sultan III Selim dönemindeki Kabakçı İsyanında tahrip edildi.

Daha sonra Sultan II Mahmut döneminde, Mimar Hafız Emin Ağa tarafından tamir edildi.

Taksim Topçu Kışlası

1802 yılına gelindiğinde ise, bu kez Topçu Kışlası tamamen yeniden Mimar Kirkor Balyan tarafından Hint ve Rus mimarisi tarzında ve çok gösterişli olarak yeniden inşa edildi.

Yapı 2 katlıydı. Kubbesi soğan tipi ve köşelerinde kuleler vardı, kuleler 3 katlıydı.

Bu sefer kışlanın ismi: “Halil Rıfat Paşa Toplu Kışlası” oldu.

Gelelim kışlanın yıkılmasına sebep olan olaylara: 31 Mart 1909 tarihinde “31 Mart” denen gerici ayaklanma Taksim Kışlasında başlamış, diğer askeri birliklere yapılmış hatta Anadolu’ya bile yayılma emareleri göstermiştir. Bunun üzerine: kanlı ayaklanma Selanik’ten gelen aralarında Atatürk’ün de bulunduğu Harekat Ordusu tarafından bastırılmış ve sonuç olarak Sultan II Abdülhamit tahttan indirilmişti. Ancak ayaklanmanın bitirilmesi için kışla bombalanmış ve oldukça fazla hasar görmüştü.

Takip eden süreçte: İstanbul şehrinin işgal yıllarında, kışla işgal ordusunun Senegalli askerlerine tahsis edildi, ancak bu işgal yıllarında yapı tamamen tahrip oldu.

Taksim Stadyumu

İstanbul şehrinin işgal yıllarında Topçu kışlası, yabancı askerlere tahsis edilince, kışlanın ortasındaki boş alan “Futbol Sahası” olarak kullanılmaya başlandı.

İşgalin ardından, Cumhuriyet döneminde ise, bu futbol sahası “Stadyum” olarak düzenlendi. 1929-1947 yılları arasındaki 18 yıllık süreçte burada futbol müsabakaları yapıldı. Ayrıca: spor bayramı kutlamaları, gösteriler, konserler ve hatta at yarışları burada yapıldı. Türk milli futbol takımı, 1923 yılından itibaren burada 9 milli maç yaptı. Fenerbahçe futbol takımı: işgal yıllarında İngiliz takımını yenip “İşgal güçleri komutanı General Harrington kupasını” aldı.

1939 yılında İnönü Stadyumu temeli atılıp 1947 yılında açılınca, Taksim Stadı kapandı.

Evet devam edelim:

Topçu Kışlası: 1940 yılında kışla; Atatürk’ün daveti üzerine İstanbul’a gelen şehircilik uzmanı Henry Prost tarafından yapılan kentsel tasarım planı çerçevesinde yıkıldı. Çünkü zaten oldukça fazla tahrip olmuştu ve onaracak para yoktu.

Taksim Gezi Parkı

Taksim Gezi Parkı

Ortaya çıkan alan: “Taksim Gezi Parkı” olarak düzenlendi. Dolayısı ile bu park alanı, Cumhuriyet döneminde İstanbul şehrinde yapılan ilk park alanıdır.

Ancak: 1950’li yılların başından itibaren park alanında değişik, başka yapılar yapılmaya başlandı. İlk olarak park alanının kuzey bölümüne “Taksim Belediye Gazinosu” yapıldı. Bu gazino 1970 yılında yıkılarak yerine “Sheraton Oteli” yapıldı.

Daha sonra 1955 yılında yine park alanına, İstanbul Hilton Oteli yapıldı. Ardından yine birçok zincir oteller buraya dikildi ve park alanının, yeşil alana oldukça azaldı.

Park alanında: mermer merdivenler, oturma mekanları, çim sahaları, banklar, parkın İstanbullular tarafından kısa sürede çok sevilmesini sağladı.

İsmet İnönü Heykeli

Gezi parkında, bir de heykel krizi yaşandı. Park alanının Taksim meydanına bakan bölümüne, 1944 yılında Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü’nün heykeli dikilmek üzere bir kaide yapıldı. Ancak İsmet İnönü’nün at üzerindeki heykeli, bu kaideye dikilemedi, çünkü 1950 yılında farklı bir parti iktidara geldi ve heykel, uzun süre depoda bekletildi. Daha sonra anılan heykel buraya değil ama başka bir parka dikildi.

TALİMHANE

Topçu kışlasındaki askerler, talimlerini yani eğitimlerini, caddenin karşısındaki büyük düzlükte yapıyorlardı. Bu yüzden bu büyük düzlüğe “Talimhane” ismi verilmiştir.1920 yılında, Topçu Kışlası işlevini kaybedince, bu büyük düzlük alan da iskana açıldı. 1945 yılına kadar burası tamamen apartmanlarla doldu. Günümüzde, burası araç trafiğinden arındırılıp oteller bölgesi haline getirilmektedir.

Taksim Atatürk Kültür Merkezi-Akm

ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ-AKM

İstanbul Taksim Meydanı, 19’ncu yüzyılda Elektrik İdaresinin Fransız müdürü için burada bir lojman yaptırılmıştır. 3 katlı olan bu bina, II Dünya savaşından sonra yıktırılmış ve yerine, Atatürk Kültür Merkezi binası yapılmıştır.

Mimar Feridun Kip ve Rüknettin Güney tarafından projesi çizilen yapının temeli, 1946 yılında atılır. Ancak ödenek yokluğundan inşaat durur ve sonrasında ise 1956 yılında yapının projesi değiştirilir, yapı tamamlanır ve 1969 yılında hizmete girer. Yapı, hizmete girdiği tarihte dünyanın en büyük 4’ncü sanat merkezidir.  

Yapının ismi “İstanbul Kültür Sarayı” dır.

1970 yılında bir oyun (Arthur Miller’in Cadı Kazanı oyunu) sırasında, yapıda büyük bir yangın çıkar ve yapı ile birlikte Sultan IV Murat oyunu için Topkapı Sarayından getirilen birçok eser de yanar. (Bunların başında Sultan IV Murat’ın kaftanı gelir.)

Yangından sonra merkez yeniden onarılır ve 1978 yılında hizmete girer. Bu kere ismi “Atatürk Kültür Merkezi” dir.

Merkezde: bir büyük salon (1307 seyirci kapasiteli), konser salonu (502 seyirci kapasiteli), tiyatro salonu (296 seyirci kapasiteli), “Aziz Nesin Sahnesi” (190 seyirci kapasiteli) ve bir sinema salonu (206 seyirci kapasiteli) bulunuyordu. Ayrıca, üst katta büyük bir sergi salonu vardı.

2000 yılına kadar faaliyette bulunan yapı, bu tarihten sonra 2005 yılına kadar boş kalır, bu tarihte ise yıkılmak istenir ancak Koruma kurulu tarafından tescil edilerek koruma altına alınır. 2012 yılında binanın mevcut haliyle korunması, sadece güçlendirme, tamirat ve tadilat yapılmasına karar verilir. Binada söküm işleri tamamlandıktan sonra, İTÜ İnşaat Fakültesi tarafından yapılan inceleme sonucunda, tahribatın beklenenden daha çok olduğu anlaşıldı ve bu konudaki rapor üzerine, tadilat işlemleri Mayıs 2013 tarihinde durduruldu.

Taksim Atatürk Kültür Merkezi

Son olarak: Atatürk Kültür Merkezi, 2018 yılında yıkılır ve yerine yeni yapılan projeye göre inşaat başlar. Yeni proje kapsamında yapılan Atatürk Kültür Merkezinde, 2500 kişilik opera salonu, konser ve tiyatro salonları, sinema, kütüphane, tasarım dükkanları ve restoranları ile birlikte 885 araçlık bir kapalı otopark yapılmaktadır.

The Marmara Taksim Oteli

THE MARMARA TAKSİM OTELİ

Otelin tam karşısında: otobüs terminalleri bulunmaktadır. Birçok tanıdım firma (Kamil Koç, İnanöz, Varan gibi) tek katlı, 3 odalı bu yapıdan hareket ediyordu.

Osmanlı Bankası, 1965-1968 yılları arasında, burada kendisine ait bölgeye bir otel yaptırdı. 1975 yılında otel, bir Amerikan şirketi tarafından satın alınıp işletilmeye başlandı. Ancak, 1980 öncesindeki toplumsal olaylar nedeniyle, Amerikan firması oteli kapatıp ülkeden ayrıldı. Daha sonra otel Fransız Etap Otelcilik gurubu tarafından satın alındı. Halen 5 yıldızlı ve panaromik İstanbul manzaralı: “The Marmara Oteli” olarak isimle hizmette olan otelde 388 oda bulunmaktadır. Ayrıca: açık ve kapalı yüzme havuzları vardır.

Taksim Ceylan İntercontinental Oteli

CEYLAN İNTERCONTİNENTAL OTELİ

Taksim Belediye Gazinosu

Otel yapılmada önce, Belediyeye ait olan bu arsada “Taksim Belediye Gazinosu” bulunuyordu. Çünkü, Fransız mimar ve şehir plancısı Henry Prost tarafından burada bir eğlence mekanı tasarlanmıştı.

Gazinonun: Mimar Rüknettin Güney tarafından hazırlanan projesine göre yapılan inşaatı: 1939 yılında tamamlanır ve 29 Ekim 1939 günü Cumhuriyet Balosu ile hizmete açılır.

Gazinonun açık mekanlarında dans yarışması gibi etkinlikler ve kapalı mekanlarda ise balolar ve yemekli toplantılar düzenleniyordu.

Arazi: Vakıflar Bankasına satılır.  

1959 yılında burada bir otel yapılması için Vakıflar Bankası tarafından proje yarışması yapılır. Yarışmayı çok ortaklı bir ofis olan Ahe Mimarlık gurubu kazanır.

Ancak: yarışmanın hemen ardından otel yapımı başlamadan 1960 yılı ihtilali olur ve otel inşaatı kalır.

Bu yıllarda yani 1960’ların başında gazino, Maksim gazinosu ile paralel işletilmeye başlandı. Zeki Müren, Behiye Aksoy gibi solistler burada sahne almaya başladılar. Orhan Boran ilk sahne şovlarını burada yaptı. Ayrıca. Dalida, Charles Aznavour gibi uluslararası sanatçılar burada konserler verdiler. 1965 yılında Erol Büyükburç, uzun süre burada sahne aldı.

Vakıflar Bankası, 1966 yılında “Taksim Otelcilik Anonim Şirketi” ni kurar ve bu şirket, “Sheraton otelcilik gurubu ile anlaşır. Bunun üzerine otelin yapılacağı arazi üzerinde bulunan Taksim Belediye Gazinosu, 1967 yılında yıkılır.

1968 yılında başlayan yeni otelin inşaatı, 1975 yılında tamamlanır ve Sheraton Oteli açılır.

Otelin en büyük özelliği: tamamen yerli malzeme ve yerli sermaye ile yapılmış olmasıdır. Ayrıca otelin yapımında Türk mühendis ve mimarlarının çalışmış olması da, Türk Mimarlık Tarihi için bir ilktir. Otel 25 katlıdır ve 90 metre yüksekliktedir.

Otel binası, 1995 yılında yenilenmiş ve 5 yıldızlı “Ceylan İntercontinental Oteli” olarak hizmet vermeye başlamıştır.

Taksim Aya Triada Kilisesi

TAKSİM AYA TRİADA KİLİSESİ-AYİA TRİAS KİLİSESİ

İstanbul Taksim Meydanında Katip Çelebi Mahallesinde Taksim İstiklal Caddesi Meşelik Sokaktadır. Ön cephesi Taksim meydanına bakmasına rağmen, girişi İstiklal Caddesi üzerindendir.

Kilise, daha önce burada bulunan ahşap bir mezarlık kilisesi üzerine yapılmıştır. Burada 19’ncu yüzyılda eski bir Rum mezarlığı bulunuyordu. Ancak kolera salgını çıkınca, burası kullanılmamaya başlamış ve mezarlık olarak Pangaltı semtindeki mezarlık kullanılmaya başlamıştır. Kilise yapılmadan önce, buradaki mezarlık Pangaltı semtindeki mezarlığa taşınmıştır.

Kilisede bulunan kitabeye göre, kilisenin temeli: Patrik Grigorios zamanında, 1867 yılında atılmıştır. Yani Tanzimat sonrası dönem yapısıdır. Kilisenin yapımı 13 yıl sürmüş ve 1880 yılında ibadete açılmıştır. Mimarı Vasilaki’dir.

Kilise: İstanbul şehrindeki en görkemli kiliselerden birisidir ve Taksim meydanına görkemli bir görünüm verir.

Şehirdeki en büyük Rum Ortodoks kilisesidir.

Kilise, büyük bir bahçe içinde inşa edilmiştir ve çevresi yüksek duvarlarla çevrilidir.

Avlunun kuzey ve kuzeybatı bölümlerinde sosyal yapılar bulunmaktadır.

Kilise: cadde zemininden yüksek bir platform üzerine yapılmıştır. Narteks bölümüne 6 basamaklı bir merdivenle girilir. Girişte en tepede gül pencere bulunmaktadır.

Kilisenin merkezi kubbesi oldukça ilginçtir ve bu kubbe nedeniyle yapı uzaktan camiye benzetilebilmektedir. Çünkü kilise 1880 yılında Osmanlı mimarisi örnek alınarak yapılmıştır. Öte yandan, 1839 yılına kadar kubbe, sadece İslam eserlerinde kullanılabiliyordu. Yapının iki yanında 2 tane çan kulesi vardır. Kilise son olarak 2003 yılında restore edilmiştir.

Taksim Esayan Ermeni Kız Lisesi

ESAYAN ERMENİ KIZ LİSESİ

İstanbul Taksim Meydanı Meşelik Sokaktadır.

Surp Yerrortutyun kilisesi yanındadır.

Naregyan Okulu: 1890 yılında Hovhannes ve Mıgırdıç Eseyan kardeşler tarafından, buradaki arazi satın alınarak kurulmuştur. Arazide aynı zamanda Surp Harutyun kilisesi vardı ve kilise okul inşaatı ile birlikte yenilenmiştir.

Taksim Esayan Ermeni Kız Lisesi İçi

1908 yılında okulun “Kız Lisesi” olmasına izin verildi. 1913 yılında ise okulda karma eğitim başladı. Ancak, 1’nci Dünya Savaşı sırasında okul binası, hemşirelere tahsis edildi. 1921 yılında Türkiye’nin ilk laboratuvarı, burada okul binasında kuruldu. 1922 yılında okulun bir bölümü Yetimhane olarak kullanılmaya başlandı. 1923 yılında ise yeniden okul olarak eğitime başlandı.

Halen, okulda: karma olarak: ana sınıfı, ilk ve orta okul ile 4 yıllık Lise eğitimi verilmektedir.

Beyoğlu gezisi.

İstiklal Caddesi gezisi.

İstanbul Teşvikiye

 

İstanbul Teşvikiye
 

TEŞVİKİYE

Tanzimat Fermanı ile, Padişah Abdülmecit tarafından yabancılara özel mülk edinme hakkı verilince; Sultan Abdülmecit, bu bölgede bir yerleşim oluşturulmasını istediği, benzer iki taş üzerine “Eser-i Avatıf-ı Mecidiye Mahalle-i Cedide Teşvikiye” yani “Abdülmecid’in karşılıksız iyilikseverliğinin eseri olan yeni Teşvikiye Mahallesi” yazısı bulunmaktadır.

Günümüzde bu iki taştan bir tanesi: Teşvikiye caddesi üzerinde eski Nişantaşı Karakolu yanındadır. Diğer taş ise: Rumeli ve Valikonağı caddesinin kesiştiği kavşakta bulunmaktadır.

İstanbul Teşvikiye
 

Semte bu ismin verilmesiyle ilgili olarak bir söylenti daha vardır. Şöyle ki, Sultan Abdülmecid, eskiden çayırlık olan ve askerlerin talim yapmak için geldikleri bu bölgeyi imara açmak için: cami, yol ve karakol yaptırarak yerleşime teşvik etmek istemiştir. Bu durumu etkileyen bir faktör de: Osmanlı ailesinin Topkapı Sarayından Dolmabahçe sarayına taşınmasıdır.

Evet, günümüzde Teşvikiye, İstanbul’un birçok ünlü semtine yürüme mesafesindedir. Nişantaşı, Beşiktaş, Osmanbey yürüme mesafesindedir. Levantenlerden kalma eski yapılarıyla göz doldurur. Teşvikiye caddesinde: 1920 ve 1930’lardan kalma oldukça ilginç ve güzel apartmanlar bulunmaktadır.  

İstanbul Teşvikiye
 

Bunlar arasında öne çıkanlar “Ralli Apartmanı”, “Belveder Apartmanı” ve “Maçka Palas” dır. Günümüzde burada bulunan tüm apartmanların alt katları kafe ve restoranlarla dolmuştur. Ayrıca semt oldukça yüksekte olduğundan, havası temizdir.

İstanbul Teşvikiye
 

Teşvikiye Camii

18’nci yüzyılda yani daha önce caminin bulunduğu yerde bir mescit vardır. Bu mescit 1794 yılında Sultan III Selim tarafından yaptırılmıştır. Padişahın gezileri sırasında namaz kılması için ahşaptan yapılan bir mescittir.

Ancak zamanla harap olunca 1853 yılında Padişah Abdülmecid tarafından cami yapılmıştır. Caminin mimarının Krkor Balyan olduğu tahmin edilmektedir.

Osmanlı mimarisinde batı etkilerinin görüldüğü son ve en güzel örneklerinden birisidir. Dış görünüşü, mimari estetik açısından bir konağa benzemektedir. Çünkü camiye kuzey cepheden bakıldığında, camiden ziyade dönemin resmi yapılarının karakteristik görüntüsü vardır.

İstanbul Teşvikiye
 

Günümüzde cami, Teşvikiye caddesine cephelidir. Cami bir avlu içinde inşa edilmiştir. Eğimli bir araziye yapıldığı için güney kesiminde bir alt yani bodrum katı vardır.

Caminin harim bölümü boyutları: 13 x 12 metredir. Kareye yakın dikdörtgen caminin içi padişah ve çevresine ayrılmış, giriş katında cemaatin geri kalanı için yer ayrılmıştır.

Teşvikiye Camii İçi

Özellikle caminin giriş cephesi ilginçtir. Çünkü klasik düzenlemenin dışında farklı bir şekilde tasarlanmıştır. Bu tasarım cinsi, Batı mimarisinde yaygın şekilde görülen “portik” düzenlemesidir. Girişte, başlıklı mermer sütunların taşıdığı bölümün üstünde: kemerle çevrili bölümün ortasında içinde bayrak ve kılıç olan tuğralı bir arma görülmektedir. Ana eksen üstünde bulunan iki kanatlı kapı, son cemaat yeri işlevini gören mekana açılır. Cami son olarak 1891 yılında Dolmabahçe ve Ortaköy camisiyle birlikte yenilenmiştir. Günümüzde cami, ünlü kişilerin cenaze namazlarının kılındığı bir protokol camisi haline gelmiştir.

 

Caminin bahçesindeki Nişantaşı

Caminin avlusunda iki tane nişan taşı bulunuyor. Bu taşlar, ok veya tüfekle atış yapıldığında bir rekor kırıldığında dikilirlerdi. Taşlardan birincisi tam kapı girişinde: Sultan III Selim tarafından 1790 yılında diktirilmiştir. Çünkü Sultan Selim 1620 gezden (yani adımdan) tüfekle bir su testisini vurmuştur. Taşlardan ikincisi ise, Sultan Mahmut tarafından 1811 yılında yapılan bir atışın anısına dikilmiştir. Tabii bu arada bir konudan söz etmek gerekir. Bu bölge 1789-1807 yılları arasında yani yerleşime açılmadan önce avlanma ve askerlerin talim sahası imiş.

İstanbul Teşvikiye
 

Şişli Bilim Merkezi

Teşvikiye caddesindedir. Burada: birçok farklı deney ünitesinde deneyler yapılabilmektedir. Ayrıca: sergiler, atölyeler, seminerler ve bilim şenlikleri düzenlenmektedir.

Beyoğlu gezisi.

Taksim Meydanı gezisi.