Ordu Ünye

Ordu Ünye

Karadeniz bölgesinin en modern ilçelerinden biri olarak öne çıkıyor.

Ordu Ünye

ULAŞIM

Çarşamba uluslar arası hava alanının, Ünye’ye uzaklığı: 40 km. dir. Ünye’nin il merkezi Samsun’a uzaklığı ise: 89 km. dir. Ünye’nin Ordu il merkezine uzaklığı ise: 76 km. dir.

İç Anadolu’yu Karadeniz’e bağlayan en kısa yol da: Ünye-Niksar Kara yoludur. Bu yolun diğer adı: Tarihi İpek yoludur.

Ordu Ünye

TARİHİ

Ünye ve çevresinde yaşadığı öğrenilen ilk topluluk: Kaşkalar. Bunlar: MÖ.2000 yıllarından itibaren tarih sahnesine çıkarlar ve günümüzdeki Sinop ve Perşembe arasında kalan bölgede yerleşirler. Zaman zaman, komşuları Hititlerle büyük mücadele içine girerler. Ama: bu iki komşu devletin ömrü, MÖ. 9’ncu yüzyılda sona erer ve bu tarihten itibaren, bölgede İskitler egemenlik kurarlar.

MÖ. 8’nci yüzyıldan itibaren ise, Ege denizi kıyılarındaki kolonilerden gelenler, Karadeniz kıyılarında ve bu arada Ünye de de koloniler kurarlar. Yani: Ünye’nin kuruluşu olarak, MÖ. 750 tarihleri söylenebilir.

Bu dönemde: Ünye ve çevresinde Khalibler isimli bir kavim yaşamakta olup, bunlar demircilikle uğraşmışlardır. Bu demir madenleri; son dönemlere kadar, işletilmeye devam edilmiştir. Tarihi süreç içinde, bölgede: Persler ve İskender hakimiyetinin ardından; Karadeniz kıyılarında kurulan Pontus devletinin egemenliği görülür. Ancak: Pontus devletini kuranlar:

Yunanlı değildir. Bunlar: bir önceki Pers imparatorluğunun asilleridir. Devlet gelenekleri: Persler ile aynıdır. Onlar gibi: Ahuramazda (Hürmüz) adındaki tanrıya taparlar. Ancak: her zaman olduğu gibi, Yunanlılar yine tarih sahnesinde kendi görüşlerini yayma konusundaki ustalıklarını göstererek, Pontus Devletinin kökeninin Yunan olduğu konusunda, dünyayı ikna etmeyi başarmışlardır.

Bu arada: Pontus Devletinin, zamanla, özellikle Makedonyalı prenseslerle evlenme ve Helen kültürüne meyletmeleri nedeniyle, eski özelliklerini ve güçlerini kaybettikleri de bir gerçek olarak tarih sahnesinde görülmektedir.

MÖ. 1’nci yüzyılda: bölgede hakimiyeti ele geçirmek için, Roma ve Pontusluların mücadeleleri görülür. MÖ.71 yılında, Kelkit vadisinde yapılan savaşta, Pontuslar, Romalılara yenilir. MÖ. 63 yılında Pontus devleti yıkılınca, Romalılar, bölgede hakimiyeti ele geçirirler.

Abbasiler: Türk komutanı Ahmet İbn İnanç et-Türki komutasında, 893 yılında, bölgeyi ele geçirirler. 1080 yılında ise, Ünye dahil, bütün Karadeniz sahilleri, büyük Selçuklu İmparatorluğuna bağlanır.

Ünye’nin Türkleşmesi ve İslamlaşmasında önemli rol oynamış olan Danışmentlilerdir.

1346 yılında: Ünye, Hacı Emir Bey tarafından ele geçirilir. 1398 yılında: Sultan Yıldırım Beyazıt; Canik üzerine bir sefer düzenler ve Kubadoğlu Beyliğine ait Samsun şehrini alır.

Bunun üzerine; bütün Canik bölgesi emirlikleri, Osmanlı devletine tabii olmayı kabul ederler. Böylece: Ünye de Osmanlılara bağlanmış olur. Osmanlılar zamanında: Ünye çevresinde, uzun ve huzurlu bir dönem başlar.

1914 yılında, Ünye ve civarında, çok sayıda can ve mal kaybına neden olan seller olur. Aynı yıl, Osmanlı imparatorluğu, I. Dünya savaşına girer. Bu dönemde, Ruslar Harşit Irmağına kadar olan bölgeyi işgal ederler. Bunun üzerine, işgal edilen bölgelerde, yeni ve büyük bir Müslüman ahali göçü başlar.

Aynı sıralarda, Ruslarla işbirliği yapan Ermeniler, çeşitli yerlerde ve bu arada Canik bölgesinde isyan hareketlerine başlarlar. Savaşta, Ünye işgale uğramaz ama büyük kıtlık, göç ve sefalet çekilir. 1916 yılında, denizden Rus gemileri tarafından bombalanır.

Ordu Ünye

GENEL

İlçede: tipik Karadeniz iklimi görülür. Ancak, arkadan geçen dağ yükseltilerinin azalması nedeniyle, diğer bölgelere nazaran daha az yağış alır.

İlçenin ekonomisinin can damarını: fındık oluşturur. İlçede, yerleşimlerini büyük kısmını: fındık bahçeleri kaplar. Özellikle: Temmuz ve Ağustos aylarında, fındık hasadı nedeniyle, ilçe merkezindeki insanların büyük bölümü, köylere gider ve ilçe merkezi boşalır. Bunun dışında: son yıllarda, iklimin elverişli olması nedeniyle, burada, kivi üretimi artmaktadır.

 

NE YENİR

İlçede, başta hamsi olmak üzere, Doğu Karadeniz’e has, balık yemeklerinin tamamı yapılır. Ayrıca: birçok sebze ve otun yanı sıra, meyvelerin de yemekleri yapılır. Fasulyeden hamsiye, karalahanadan bibere, biber yaprağından kiraza, her şey tuzlanarak kışa saklanır.

Sahil kesiminde, balık yemekleri belirgin olarak ön plana çıkar. Özellikle: biraz öncede söylediğim gibi, hamsinin çeşit çeşit yemeği yapılır. İç kesimlerde ise, balık yerine et yemekleri, hamur işi ve sebze yemekleri öne çıkar.

Ünye’de: size önereceğim başlıca yiyecek çeşitleri: öncelikle hamsi. Eğer balık sevmeseniz: etli karalahana  dolması, Çerkez tavuğu, ısırgan çorbası, pide. Mısır unu; ekmek yanında, tatlı yapımında da kullanılır. Burma baklava, kabak tatlısı ve çalmaç denilen muhallebiyi deneyebilirsiniz.

Ordu Ünye

NE SATIN ALINIR

Öncelikle: sepet, sele ve hey olarak adlandırılan: ağaç örme işleri burada yaygın olarak yapılan el işlerinin başında geliyor.

Halen, ilçede faaliyetini sürdüren birkaç atölyede üretilen: su testileri, çiçek saksıları, güveç kapları ve süs eşyaları da ilginizi çekebilir.

Ordu Ünye

GEZİLECEK YERLER

Ordu Ünye Kalesi

ÜNYE KALESİ:

Ünye-Niksar kara yolu üzerinde, kale köyü sınırları içinde, ilçe merkezine 9 km. uzaklıktadır. Ünye’den şehir içi dolmuşlar ile veya taksi ile ulaşılabiliyor. Yolun solunda 200 metre yükseklikte bir tepenin üzerine kurulmuştur. Jeologların söylediklerine göre: kale, eski devirlerde yanardağ iken, faaliyetini tamamlamış ve yanardağın krateri üzerine inşa edilmiştir.

Kalenin ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Muhtemelen MÖ.200-250 yılları arasında yapıldığı  düşünülmektedir.  Pers kökenli Pontus kralı II. Mitridates, kaleyi bu krater üzerine yaptıran ilk kişi olarak bilinir.

Tarihin çeşitli dönemlerinde, kale, çeşitli uygarlıklar tarafından kullanılmıştır. Bu dönemlerde çeşitli eklentiler ve ilaveler yapılmıştır. Kaledeki kaya mezarları: 6.yüzyılda yapılır. Ayrıca: dehlizler, kuyular, mağaralar, kral mezarları, eski sur kalıntıları, uzun tüneller bulunmaktadır.

Duvar ve sur kalıntıları: kısmen Yunan ve Roma kısmen de Osmanlı mimarisi izlenimi vermektedir. Kaleyi en son kullanan Osmanlılar da bir takım eklemeler yapmışlardır.

Zirveye yakın bölümlerde: tüneller ve dehlizler var. Güney cephesinde, duvarlarda, 3 metre genişliğinde bir kaya mezar var. Mezarın üçgen alınlığında, her üç noktasında da Bizans’ı simgeleyen kartal figürleri bulunuyor.

Evet, kale gerçekten görülmesi gereken bir yer.  Çevresinde: yöresel yemeklerin yapıldığı kır lokantaları da bulunuyor.

Ordu Ünye Yunus Emre Türbesi

YUNUS EMRE TÜRBESİ

Büyük tasavvuf şairi Yunus Emre’nin mezarı: Ünye’dedir. Mezar: ilçe merkezine 2 km. uzaklıktaki, Kiraztepe mevkiindedir. Türbeye ulaşım: merkezden Çınar dibinden dolmuş ve taksilerle sağlanmaktadır.

Türbenin bulunduğu tepe, Ünye’ye kuş bakışı bakıyor. Türbenin bulunduğu bölgede yapılan araştırmalarda: birçok Selçuklu sanatı ile yazılmış mezar taşları bulunarak sandukanın içine konulmuştur. Ayrıca eski mezarın baş ve ayak uçlarında, Selçuklu tarzı mezar taşı bulunmuş, ancak taş yöredeki insanlar tarafından çimento ve sıva ile onarıldığı için üzerindeki yazılar okunamamıştır.

Ancak: daha önce, bu taşın üzerinde: “Ali İbni Emre” yazısının okunduğu söylenmektedir. Taştaki yazıların, Türkçe tercümesi “Ali oğlu Yunustur”. Ali ise, Yunus’un babasının adıdır.

Türkiye’nin 13 yerinde, Yunus Emre’nin türbesi ve mezarı olduğu iddia edilen yerler var. Ama bunlardan gerçekten en öne çıkanı: Ünye’deki mezardır.

Mezarın üzerine; 1998 yılında Ünye Belediyesi tarafından türbe yaptırılmıştır. Çünkü: Ünyeliler, Yunus Emre’yi çok sevmektedirler. Zamanla, burası bir ziyaret yeri haline gelmiştir. Türbe çevresinde herhangi bir yiyecek, içecek imkanı bulunmuyor.

AYA NİKOLA

Ünye’nin kuzeybatısında, şehir çıkışında bulunan küçük bir yarımada üzerindedir. Çevre duvarlarının günümüze ulaşan kalıntılarından, buranın bir kilise olduğu anlaşılmıştır.

Son yıllarda yapılan araştırmalarda, Hıristiyan aleminde “Noel Baba” olarak bilinen “Aya Nicholas (Aziz Nikola)”nın burada yaşadığı sanılmaktadır. Bu araştırmalarda elde edilen sonuçlara göre: Aya Nikola: Oğuz boylarından bir Türk ailenin çocuğudur.

Sarı Saltuk olan adı, 6 yaşında iken, ailesinin Hıristiyan olması sonucu Nicholas olarak değiştirilmiştir. Nikola, büyüdüğünde, Yarımadadaki bu kilisede rahiplik yapmış, denizcilikle uğraşmıştır.

Evet: Ayanikola, 1800’lü yıllarda Hıristiyan halkın yaşadığı küçük bir balıkçı köyü idi. Bu kilisede, o yıllarda yapılmış ve 1930’lardan sonra tamamen yıkılmıştır.

Hıristiyanlar için kutsal sayılan bu kiliseye, hastalar iyileştirilmek üzere götürülmüş, yeni evlenen çiftlerin mutlu olabilmeleri için burada evlenme törenleri düzenlenmiştir. Ayrıca: denizciler sefere çıkmadan önce, denizcilerin hamisi sayılan Aya Nikola’ya geldikleri ve dua ettikleri biliniyor.

Ordu Ünye Eski Evler

ESKİ ÜNYE EVLERİ

Tipik Karadeniz mimarisinin en güzel örneklerindendir. Şehir merkezinde bulunan evlerden, yaklaşık 80 tanesi, günümüze kadar ayakta kalabilmiştir. Mimari özellikleri ve süslemeleriyle ilgi çeken evlerden, bir kısmı, son dönemde restore edilmiştir.

Bunların dışındakilerin bir kısmı ise yıkık dökük olmasına rağmen, bazılarının içinde halen oturulmaktadır. Arzu ederseniz, oturanlardan izin alarak, bu tarihi evleri de gezebilirsiniz. Bu evlerin yoğun olarak bulunduğu Çarşı hamamının arkasına, yürüyerek ulaşabilirsiniz.

Bu bölgedeki gezinizde, küçük bir mola vermek isterseniz; Yunus Emre parkında, kendinize, yöreye has “Tereyağlı Ünye Pidesi” ziyafeti çekmenizi, özellikle öneririm.

Ordu Ünye Kadılar Yokuşu

KADILAR YOKUŞU

Osmanlı imparatorluğu döneminde, Ünye’den çok sayıda: ünlü kadı (hakim) yetişmiştir. Kadılık: Ünye’de babadan oğula sürmüştür. Zamanın kadıları ve kendilerinden sonra gelenler, bu yokuşta konak yaptırmışlar, oturmuşlar ve burası bir kadılar mahallesi haline gelmiştir.

Bugün, bu konaklardan birçoğu günümüze ulaşmıştır. Orijinal taş döşemeli yolu, taş işçiliğinin en güzel örneklerinin işlendiği giriş kapıları ve eski Ünye evleri ile, bir müze sokak gibidir.

Şehir merkezinden, kıyıya dik olarak iner. Cumhuriyet meydanına bağlanır. İlçede, mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Çünkü: tarihi Ünye evlerinin en güzelleri buradadır.

Ordu Ünye Kilise

KİLİSE

Orta yılmazlar Mahallesindedir. Ayakta kalan tek kilisedir. Yürüyerek ulaşmak mümkündür. Yalı mevkiindeki kesme taştan yapılan binanın çatısı kiremit örtülüdür. Süsleme ve resim bulunmayan sade bir yapıdır.

Yapının mimari biçimi nedeniyle, 17.yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. 1920’li yıllardaki mübadelede Rumların Ünye’yi terk etmeleri ile kapanan kilise, 1960’lı yılların başına kadar Ünye’ye elektrik sağlayan elektrik santralı olarak kullanılmıştır.

Ünye Belediyesi tarafından, 1994 yılında restore edilmiştir, içinin orijinal mimarisi bozulmuştur. Bugün düğün salonu olarak kullanılmaktadır.

Ordu Ünye Bakırcılar Arastası

BAKIRCILAR ARASTASI

İlçenin merkezindedir, yürüyerek ulaşabilirsiniz. Yüzyıllar boyunca, hem Ünye’nin hem de yörenin en önemli alışveriş merkezlerinden biri olarak öne çıkıyor. Burada hala çekiç seslerini duyabilir, otantik eşyaları ve birer küçük müze gibi duran dükkanları gezebilir ve geçmişe bir yolculuk yapabilirsiniz.

1960’lı yıllara kadar: bu sokak içinde sıra ile bakırcı dükkanları vardı. Bakırcı esnafı, ellerinde çekiçlerle, bakırlara hayat verir ve yöre halkı için: çeşitli kullanım araçları, tencereler, tavalar, kazanlar, yemek kapları imal ederek satarlardı. Ayrıca: kalay işleri de yapılırdı. Bakırcılık: Ünye’de o zamanlar çok gelişmiş bir iş kolu idi.

Bugün ise, ustaların çocukları ve torunları, az sayıdaki dükkanlarında, ev ve mutfak eşyaları ve bunların yanında süs eşyaları, aksesuarlar ve turizme dönük ürünler üretmekteler. Bakırcılar çarşısında gezindikten sonra, çevredeki otantik kahvehanelerde, çay içerek yorgunluğunuzu atabilirsiniz.

Ordu Ünye Saray ve Saray Surları

SARAY  VE SARAY SURLARI

Evet, burada çok güzel bir saray bulunuyormuş. Ancak: 1860 yılında, fırtınalı bir gecede, mutfağında ve ahırlarında çıkan bir yangın sonucu yanmış. Söylentilere göre: İstanbul’daki sultanlar kıskanmış ve bu yüzden saray yaktırılmış.

Bu resim: o dönemlerde sarayda misafir edilen bir Fransız ressam tarafından çizilmiş olup, bugün Paris Güzel Sanatlar Akademisinin giriş salonunun duvarında bulunmaktadır. Evet, bu saray: 19. yüzyılda, deniz kenarında, Sancak Beyi Süleyman Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Ordu Ünye Saray Surları

Cumhuriyet Meydanında, anıt çınar ağacının önünden, kuzeye giden yolun yanında görülecek surlar: bir saraya aittir. Surlar: 10 metre yüksekliğinde olup, 20-30 metrelik bir kısmı ayakta sağlam kalabilmiştir.

Ordu Ünye Anıt Ağaçlar

ANIT AĞAÇLAR

Cumhuriyet meydanında bulunan tarihi çınar ağacının, yaklaşık 500 yaşında olduğu hesaplanmıştır. Fatih Sultan Mehmet Caddesindeki çınar ağacının da, aynı yaşta, olduğu tahmin edilmektedir. Çınarın çevresi: 9 metre, çapı: 2.5 metre ve boyu: 30 metredir. Çınarın gövdesinden biri, 1950 yılında isabet eden bir yıldırım sonucu parçalanmış ve yanmış.

Fatih Sultan Mehmet Caddesindeki çınar ağacı: Fatih Sultan Mehmet’in, Trabzon fethinden dönerken, Ünye’de konakladığı sırada diktiği söylenmektedir. Trabzon’dan yelkenlilerle Ünye’ye çıkan Fatih Sultan Mehmet, buradan Ünye-Niksar yolu ile İstanbul’a ulaşmıştır.

Ünye’de, çınarın olduğu yere çadırını kuran Fatih, vezirine dönerek “Lala, burada hiç ağaç yoktur, tez çadırımın önüne bir fidan dikile, bir daha buradan geçmek nasip olursa, dibinde dinleniriz” demiştir. İşte, bugün Ünye’nin ortasındaki anıt çınar ağacı, böyle dikilmiştir.

Ordu Ünye Saray Camisi

SARAY CAMİSİ

Ünye’de, orijinal olarak, günümüze ulaşan tek camidir. 1710 yılında yapılmıştır. Zaman zaman onarım görse de, büyük ölçüde orijinalliğini korumuştur. Şehir merkezinde, çınar ağacının yanındadır, yürüyerek ulaşılabilir.

Ordu Ünye Çamlık

ÇAMLIK

İlçenin kuzeybatısındadır. İlçe merkezinden yürüyerek ulaşabilirsiniz. Cumhuriyet Meydanından başlayarak, Yunus Emre parkını takip ederek, Yalı kahvesinde, Ünye koyunun muhteşem manzarasının önünden, Yüzyıl parkını geçerek çamlığa ulaşabilirsiniz. Toplam uzaklık: 1 km. kadar. Ayrıca: buraya, ilçe merkezinde çınar dibinden dolmuş ve belediye otobüsleri de kalkıyor.

Denize bakan bir yamaç üzerindedir. Deniz ile sahil kara yolu arasındadır. Bütün Karadeniz boyunca, benzeri olmayan ender bir yerdir. Ön tarafı alabildiğine masmavi deniz, arkada ise çam ağaçları, sağında Fener kayalıkları ve solunda tertemiz kumlu koyları ile, bir tabiat harikasıdır. İçinde: çocuk parkı ve barbeküler ve taş masalar var.

Vatandaşların çok tercih ettikleri bir piknik alanı. Hatta: çevre ilçelerden bile çok sayıda gelen bulunur. Burada ayrıca bir motel ve restoran bulunuyor. Motel: 50 yatak kapasiteli ve Belediye tarafından işletilmektedir.

Çamlık bölgesinde: güneşin, koyların ve Ayanikola adasının üstünden batışının seyrine doyum olmaz.

Ordu Ünye Çakır Tepe

ÇAKIR TEPE

İlçe sınırları içindedir. İlçe merkezinden, dolmuşlarla, özel araçlarla veya yürüyerek, Ünye’nin otantik sokaklarından geçerek gidebilirsiniz. Kentin ve denizin kuş bakışı seyredilebileceği bir tepe üzerinde kurulmuştur.

Yaz akşamlarında,  doyumsuz manzarayı seyretmek için, tercih edilebilecek güzel bir yer. Burası: Ünye’nin bir balkonu gibidir. Yüzünüzü Ünye’ye döndüğünüzde: aşağıda şehir bütün muhteşemliği ile ayaklarınızın altında kalıyor. Deniz ise, masmavi bir halı gibi duruyor.

Burada özellikle pide yapan tesisler var. Ünye’ye gelip de burada pide yemeden ayrılmak, büyük bir eksiklik.

Ayrıca: küçük bir hayvanat bahçesi, çay bahçeleri ve ağaçtan yapılmış, iki adet otantik kafe var. Buranın diğer bir adı da “Sami Soysal Parkıdır. Önceki Belediye Başkanlarından Sami Soysal, burayı düzenleyerek Ünyelilere armağan etmiş.

Ordu Ünye Asarkaya Milli Parkı

ASARKAYA MİLLİ PARKI

İlçenin güneydoğusundadır. Şehir merkezine, 5 km. uzaklıktadır. Sahil kara yolundan, ayrılan stabilize bir yolla ulaşılır. Kente ve denize hakim bir tepe üzerinde kurulmuştur.

Denizden: 385 metre yüksekliktedir. Yabanı hayat yönünden de, zengin bir yerdir. Ağaçlar arasında dolaşırken, karşınıza aniden bir geyik ve kara çıkabiliyor. Piknik ve tabiatla baş başa olmak için ideal bir yer.

YAZ KONAĞI MAĞARASI

İlçeye, 3 km. uzaklıkta, Yaz konağı yolu üzerindedir. 2003 yılında keşfedilmiştir. 200 metre uzunluğunda ve 3 ayrı galeriden oluşmaktadır. Sarkıt ve dikitler ve benzerlerine az rastlanır kubbeli odalar bulunmaktadır.

Kireç taşından oluşmuştur.

Şu an için turizme açık değildir. Ziyarete açılması düşünülen kısım: yaklaşık 250 metredir. Bu kısmın yüksekliği: 10 metredir ve 20 metre yükseklikteki bir üst merkezden dökülen bir suyun aktığı görkemli bir boşluk ile son bulur. Buradan sonraki bölüme, ziyaretçilerin girişi uygun bulunmamaktadır.

Ordu Ünye Koylar ve Kumsallar

PLAJLAR

Karadeniz bölgesinin en geniş ve en temiz doğal plajları: Ünye kıyılarındadır. Uzunkum, Kavaklar ve İnciraltı Plajları, bunların bazılarıdır. Özellikle, çamlık kıyılarına gidenler, ilginç kaya şekillerini görebilirler. Karadeniz’in dalgalarının uzun yıllardır sabırla ve ustalıkla çizdiği, garip şekiller vererek figürler oluşturduğu bu kayalıklar, gerçekten ilginizi çekebilir.

Ordu Ünye Uzun Kum

UZUN KUM

Karadeniz’in en uzun plajlarından biridir.

Ordu hakkındaki gezi yazım için Ordu

Ordu Gülyalı

Ordu Gülyalı

Deniz kenarında, yeşillikler içinde, güzel bir ilçe. Ordu ilinde, mavi bayraklı plaja sahip, nadir yerlerden biri.

ULAŞIM

Gülyalı-Ordu il merkezine: 16 km. uzaklıktadır.

TARİHİ

Tarihi süreç içinde: birçok Türkmen aşiret ve oymaklarına ait toplulukların, bu yörede egemen oldukları biliniyor. Büyük kitleler halinde, Karadeniz bölgesine yerleşen Türkmenler’in bir kısmı da, buraya yerleşmiştir. Ebülhayr Bey’e ait Türkmenlerin, Ebülhayr olarak isimlendirilen (Gülyalı) buraya yerleşmeleri, 16. yüzyıl sonlarına rastlar.

Bu tarihte, bu topraklar tamamen boştur. Ebülhayr Bey, tımar sipahiliğinden sonra, Kethüdalığa getirilir. Kethüdalık, Osmanlı devletinde: büyük devlet adamlarının işlerini gören, sorumlu kişilere verilen isimdir. Ebülhayr Bey, bulunduğu çevrenin sorumlu kişisi olarak Kethüdalık yapar.

Çevrede, bu kadar geniş bir yetkiye sahip olan Ebülhayr Kethüda’nın: kendisine yörede duyulan sevgi, saygı ve güvenden dolayı Divanbaşılığı yaptığı topraklara adı verilir ve bu topraklar, 16.yüzyıldan günümüze kadar, Ebülhayr olarak anılır.

Evet, tarihi süreç içinde, çevre nüfusunun artması, yerleşim alanlarının genişletilmesi hizmetlerinin en iyi şekilde olması amacı ile beldede, 1971 yılında, Belediye kurulması gündeme gelmiş, ancak “Abulhayır” adının Arapça olması gerekçesiyle kabul edilmemiştir. Bunun üzerine: Abulhayır adı “Kıyı” anlamına gelen “Yalı” ile “Gül” kelimelerinin birleşmesiyle oluşan “Gülyalı” olarak değiştirilmiştir.

Ordu Gülyalı

GENEL

Turizm açısından öte, ilçenin birçok sorununun bulunduğunu öğrendim. Özellikle: ilçenin başlangıcından bitişine kadar olan kara yolu boyunca: alt veya üst geçit yok. Bu da, turizmin yoğunlaştığı yaz aylarında, yayalar açısından büyük sıkıntılar oluşturuyormuş.

Fındık bahçeleri, ilçe topraklarının % 90’nı oluşturmaktadır. Kivi üretimi de yaygın olarak yapılmaya başlanmıştır.

NE YENİR

Gülyalı’da, Türk mutfağının bütün zenginliklerini görmek mümkün. Mahalli yemeklerden özellikle tatmanızı önereceklerim şunlar: Pancar çorbası, Pancar diblesi, Pancar sarması, hamsi buğulama, içli hamsi, mısır çorbası, turşu kavurması.

Bütün bu yemeklerin yanında, mısır ekmeği.

Ordu Gülyalı

GEZİLECEK YERLER

Evet, Gülyalı, Karadeniz gezisi sırasında: Karadeniz Sahil Otoyolunda üzerinden geçmeniz gereken bir ilçe. Ama: henüz turizm yönünden gelişmelerin sağlanmadığı bir ilçe. Buranın tek öne çıkan yanı: Mavi bayraklı bir plajının bulunması. Ordu ve yöresinde, bu mavi bayraklı plajın ayrı bir yeri var. Başkaca da, bir şey anlatmam mümkün değil, çünkü yok.

Ordu Gülyalı Mavi Dünya Plajı

MAVİ DÜNYA PLAJI

Burası, aynı zamanda bir çadır kamp yeridir. İlçenin tepealtı mevkiinde bulunmaktadır. Hem yazın ve hem de kışın hizmet verilmektedir. Burada: kafe, bar, balık restoran ve plaj tesisleri var. Kapasite: 600 kişilik. Kumsal uzunluğu: 1.5 km. Burada: denize girmenin yanında, restoran bölümünde: özellikle Akçaabat köftesi tatmanızı öneriyorum. Ayrıca: balık çeşitleri ve pide çeşitleri de var.

Bunların dışında: ilçeye bağlı Kestane köyündeki 2 kemerli bir köprü, bir taş çeşme ve cami: ilçenin turistik yerleri olarak değerlendirilebilir. Ancak, bu köy merkeze yaklaşık 14 km. uzaklıkta.

KESTANE KÖYÜ KÖPRÜSÜ

Kestane Köyü: Fatih Sultan Mehmet döneminde de önemli bir yerleşim sahası olarak öne çıkmaktadır. O dönemde, köyün adı: Kestane Deresi olarak geçer. Köyde: 1911 yılında yapıldığı tahmin edilen ve halen kullanılan, iki kemerli bir köprü bulunuyor. Köprü: Turizm Bakanlığı tarafından, Sit alanı olarak koruma altına alınmış.

KESTANE KÖYÜ TARİHİ KURTLU ÇEŞME

Kestane Köyü: Kurtlu Mahallesinde bulunmaktadır. Turizm Bakanlığı tarafından, Sit alanı olarak koruma altına alınmıştır. Çeşmenin: 150-200 yıllık olduğu tahmin edilmektedir. Halen faaldir.

KESTANE KÖYÜ, TAŞ CAMİSİ

Yaklaşık 100 yıllık olduğu düşünülmektedir.

Ordu Mesudiye hakkındaki gezi yazım için  Mesudiye

Ordu Perşembe Çaytepe Yason Burnu

Ordu Perşembe Çaytepe Yason Burnu
Ordu Perşembe Çaytepe Yason Burnu

Tarihte büyük yeri olan ve dünya tarafından tanınan Yason Burnu ve kilisesi, işte buradadır. Bütün dünya biliyor dedim, belki ilginizi çekmiştir, buraya temel olarak anlatılan “Arganotlar Efsanesi” genel anlamda, Yunanlı antik çağ yaşayanlarının; Akdeniz’den Karadeniz’e yaptıkları uzun deniz yolculuğunu anlatıyor ve mitoloji meraklıları tarafından, bu efsane çok iyi bilinmektedir.

Evet, Ordu ilinin, Perşembe ilçesinin sınırları içinde bulunan: Yason Burnu ve kilisesi, gerçekten görülmesi gereken bir yerdir. Bölge 2004 yılında I. Derece arkeolojik ve II. Derece doğal sit alanı olarak tescil edilmiştir. 1980’lerden sonra buranın ismi “Kiremit Burnu” olarak değiştirilmiştir.

ULAŞIM

Eski: Ordu-Samsun kara yolu üzerindedir. Ordu’ya 25 km. ve Perşembe’ye ise 15 km. uzaklıktadır. Çaytepe sınırları içindedir. Samsun-Çarşamba havaalanına uzaklık: 100 km. dir. Ordu’ya uzaklık ise: 35 km. dir. Perşembe’ye uzaklık: 20 km.dir.

Ordu Perşembe Çaytepe Yason Burnu

GENEL

Yason burnu yarımadası, küçük ama güzel bir doğal görünüme sahip bir yarımadadır. En çok turist çeken bölgelerden biridir. 2008 yılında, burayı: 90 bin yerli ve yabancı turist ziyaret etmiştir. Su sporları ve dalgıçlık için, çok sayıda turist gelmektedir. Ayrıca: define aramaya meraklı yöre halkı, burada birçok kez denemeler yapmıştır.

Burnun önü taşlık olmakla birlikte, gemiler bu bölgede durabilmektedirler. Yason adı: Argonotlar ile birlikte, burada karaya çıkan: Yason’dan kalmıştır.

Yason burnunda: 4 bin yıllık taşlar yontularak yapılmış balık havuzları bulunmaktadır. Bu havuzlardan: Roma’ya balık gittiğine dair ciddi belgeler bulunmuş. Yüzey araştırmaları: kil yatakları ve eski dönemlerde seramik imalatı ve ticaretinin yapıldığını gösterir.

Yarımadanın kıyıları, tamamen deniz kabukları ile adeta süslenmiştir. (Deniz kabukları o kadar çok ki, burada deniz kabukları ve deniz kabuklarından yapılan hediyelik eşya satanları göreceksiniz.)

Yason’da, Karadeniz’in ilk tersanesi yapılmış. Ordu Valiliği tarafından, 2004 yılında, su altında yapılan araştırmalarda, bu tersaneye ait olduğu iddia edilen, 27 ayak bulunmuş.

Bu şirin yarımadada, 320 gün, güneşin doğuş ve batışını seyretmek imkanı vardır. Güneş deniz üstünden doğup, yine deniz üstünden batar. Hatta, buradan: Ünye burnu görülebilir.

Arganotlar efsanesindeki tekne Yason Burnu’na yerleştirilmek için yapılıyormuş. Bu teknenin: kilisenin bahçesine konulması düşünülüyormuş. (Ağustos 2017 tarihinde böyle bir obje yoktu)

Ayrıca: Yason Yarımadasının, bütünüyle aydınlatılarak, gece-gündüz gezilmesinin sağlanacağı bildiriliyor.

NE YENİR

Buradaki restoranda: şansınız varsa, yani yapılmış ise “Vejeteryan çiğ köfte” deneyebilirsiniz. Çiğ köftede, et yerine fındık unu kullanıyorlar.

Ordu Perşembe Çaytepe Yason Burnu

YASON YARIMADASI

Yason yarımadası, adını Yunan mitolojisinde zenginliği ve iktidarı simgeleyen “Altın Post” u aramak için Argo adlı gemiyle Ege denizinden Karadeniz’e açılan Argonotların efsanevi lideri Iason’dan alır. Ayrıca, yine bu antik yerleşim, MS 3’ncü yüzyılda buraya gelerek “Işıklar Bayramı” adı verilen tören kutlamalarıyla bilinir.

Işıklar Bayramı

Buradaki kilisede her yıl “Işıklar Bayramı” kutlanıyordu. Ancak 1924 yılında, buradaki insanlar mübadele nedeniyle göç edip ayrılınca, kilise atıl duruma geçti ve bayram kutlamaları bitti. Kutlamalar: sabah gün doğumuyla başlar, gün batımına kadar devam ederdi. Buradaki küçük kilise, daha sonraki yıllarda küçük bir restorasyonla açıldı ama içinde fresk veya herhangi bir tarihi kalıntı bulunmuyor.

Ordu Perşembe Çaytepe Yason Burnu

 

 

 

 

 

ALTIN POSTU ARAMA HİKAYELERİ /EFSANELERİ

Bu yarımada: Aromauts’ların, İasos önderliğinde, “Altın Post” u arama hikayelerinin anlatıldığı: Argonautica Efsaneleriyle de ünlüdür. Bu efsanenin kahramanları: Troya’lı olarak kabul edilir.

Bu efsane şöyledir

Yunanistan-Teselya’da, İolkos kralı Aison: iktidar yükünden bıkıp, devlet yönetimini oğlu İason erişkinliğe yetişinceye kadar, kardeşi Pelias’a bırakır.

Pelias: kahinler tarafından, tek sandaletli bir adama karşı uyarılır.

Derken: oğul İason; erişkinliğe erişir ve tahtta hak iddia etmeye başlar. Günü geldiğinde, Iolkos’a doğru yola çıkar. Yolu üzerindeki Delphoi’ye uğrayarak Apollon’a ne yapması gerektiğini danışır.

Apollon: panter postu giymesini ve elinde bir kargı taşımasını öğütler. Yason, karşısına çıkan bir ırmağı, Tanrıça Hera’nın yardımıyla geçerken sandaletinin birini suya düşürür.

Kral Pelias, tek ayağı sandaletli, panter postlu adamı karşısında görünce uyarıları anımsar ve iktidarını korumak için bir şeyler yapması gerektiğini düşünür. Yason’u şehirden uzaklaştırmak için bir hileye başvurur ve İason’a: kral olmadan önce, uzaklardaki Kolkhis ülkesinden, ailesine ait olan efsanevi altın postu alıp getirmesini söyler.

İason, bu yolculuğa çıkmayı kabul eder. Tanrıça Athena’nın yardımıyla “Argo” adını verdiği sağlam bir gemi yaptırır. Bu gemi: 55 kürekli bir gemidir ve onu yapan ustanın ismi: Arestor’un oğlu Argos’dur.

Gemiye, aralarında: Theseus, Herakles ve Orpheus gibi kahramanların ve yarı tanrıların bulunduğu ve en güvendiği 50 arkadaşını mürettebat olarak toplar.

Gemi törenle Ege denizine açılır. Çeşitli adalara uğradıktan sonra, Truva’yı geçerek Çanakkale Boğazından Marmara’ya çıkarlar, oradan da Karadeniz’e. Ürkütücü, bilmeyeni yutan bir deniz olarak bilinen Karadeniz’de büyük tehlikeler atlatırlar. Hırçın bir ata benzeyen Karadeniz’in yelelerine sımsıkı tutuna Argonotlar, Amazonların yurduna vardıklarında aslında Ordu sınırlarına varmışlardır.

Bu dümdüz ovada dinlenirken, doğuda zincire vurulmuş Prometheus’u görürler. Bu uysal ovayla uysallaşan Karadeniz, yolculuğun devamında yine hırçınlaşır. Dağların öfkeli duruşları denizi de sertleştirmiştir sanki.

Denizle çarpışır gibi  duran dalgaların arasında birden, bir küçük yarımada çıkıverir karşılarına. Rüzgarların biriktiği bir yerdir burası. Öfkeli tepelerin soluklandığı bir küçük düzlüktür. Kayaların tehditkar uzantıları arasından geçerek kıyıya yanaşırlar.

Tanrılara kurbanlar adarlar, denizin kayalıklarla nasıl oynaştığını izlerler. Ülkelerine yüzünü dönen güneşin akşamla bir yangın doğurduğunu görürler. Burayı çok severler. Önderlerinin adını verirler buraya “Yason”. Yola devam ederler.

Bilinmeyen sularda, tehlikeli bir yolculuktan sonra: İason ve Argonotlar: Kolkhis (buranın günümüzdeki Gürcistan ülkesi olduğuna inanılmaktadır) ülkesine varırlar. Burada, kral Aietes, İason’un bir dizi kahramanlık sınavından geçerse, altın postu alabileceğini söyler.

Postu vermek için, burnundan ateş püskürten iki boğayı boyunduruğa vurma şartı ve ona yardıma koşan kralın kızı Medea, ayrı bir konudur.

İason’un altın postu bulabilmesi için, Medea, hypnos (uyku)’la işbirliği yapıp: postu koruyan ejderhanın uyumasını sağlıyor ve İason’a bir mızrak vererek, onun ejderhayı öldürmesini sağlıyor.

Daha sonra: babasının vermediği altın postu çalıyorlar. Altın post, İason, Medea ve erkek kardeşi Absyrtos. Hepsi birlikte, Argo gemisine binip kaçıyorlar. Peşlerine düşen babası (Gürcü kral) yakalayamasın diye, Medea, kardeşi Absyrtos’u parçalıyor ve etlerini Karadeniz’e atıyor. Baba: oğlunun parçalanmış bedenini denizden toplayıp, dini tören yapmak uğruna, Argo gemisini takipten vazgeçiyor.

Derken, zorlu bir deniz yolculuğundan sonra: Teselya’ya varırlar. Ancak: kral Pelias, tahtını İason’a bırakmaya razı olmaz. Bunun üzerine: Medea, kralın kızlarını bir gösteride kandırır. Yaşlı bir koçu parçalayıp, kazanda, tılsımlı otlarla kaynatarak içinden canlı bir kuzu çıkarır.

Kralın kızları, yaşlı babalarının da bu kuzu gibi gençleşeceğini düşünerek, kralı öldürürler, parçalarını kazanda bir güzel kaynatırlar ve kral yok olur. Böylece, İason krallık tahtına oturur. Medea ile evlenir ve çocukları olur. Ben burada daha fazla uzatmayıp bitirmek istiyorum. Ama biliniz ki, efsane devam etmektedir.

Günümüzde, İason ve beraberindeki Argonotlar tarafından yapılan bu yolculuğun rotası çıkarılmış ve önceki yıllarda, bu yolculuk bir kısım maceraperest (Tim Severin) tarafından tekrarlanmıştır. MÖ.470-460 yılları arasında yapıldığı tahmin edilen bir vazoda: İason altın postu alırken, Athena’nın ona baktığı betimlenmiştir. Argo gemisine ait betimlemelerde ise, geminin direk başının insan başlı olarak tasvir edilmesi, geminin konuşabildiğinin göstergesi olarak değerlendirilmiştir.

Son olarak bir şey daha söyleyip, bu konuyu kapatmak istiyorum. Şöyle ki: Arganotlar’ın Karadeniz değil, Güney Amerika’ya kadar gittikleri yönünde, söylentiler de ortaya atılmıştır. Yani: bu efsanenin temelinde, coğrafi unsurlar bulunmaktadır.

Ordu Perşembe Çaytepe Yason Burnu

GEZİLECEK YERLERİ

Eğer, seyahat güzergahınız, Samsun’dan Doğu Karadeniz’e doğruysa, Ordu ilimize 35 km. kala, Çaytepe Mevkiine geldiğinizde, sol kıyıda, Yason yarımadasını görürsünüz. Bu noktada, biraz mola vermenizi, şiddetle öneriyorum.

Restore edilmiş kiliseyi gezerken, burundaki fenere doğru küçük bir yürüyüş yapar, Karadeniz’in rüzgarını solur, İason ve Medea’nın, mola vermek için burada karaya çıktığını hatırlayarak, zihninizde antik çağlara, kısa bir yolculuk yaparsınız.

Evet, burası, antik dönemde, Argonot Efsanesinin yaşandığı yer olarak kabul ediliyor. Çalışmaların tamamlanmasının ardından, efsanenin yaşandı dönemde, altın postu bulmak için deniz yoluyla Kafkasya’ya giden Argonotlar’ı taşıyan geminin, 16 metrelik minyatürü de, kilise bahçesine monte edilerek, tarih canlandırılacakmış.

Ordu Perşembe Çaytepe Yason Burnu

HAGİOS NİKOLAOS YASON KİLİSESİ

Perşembe ilçesi, Çaytepe-Çaka sınırları içindeki Sit alanındadır. Yason fenerinin bulunduğu burunda, bir kilise yıkıntısı bulunur. Yağma ve yakıp yıkmalar sonucunda yok olan kilisenin, yıkıntıları üzerinde Rumlar tarafından yeniden bir kilise yapılır. Hagios Nikolaos adıyla da bilinen Yason kilisesi: I. Derece arkeolojik ve II. Derece doğal sit alanı olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

İlk kilisenin: Arganotlar tarafından, uzun deniz yolculuğunda kıyılarda yaptıkları kiliselerden birinin bulunduğu yerdedir. Yani: 2700 yıllık bir geçmiş söz konusudur. Yason burnundaki kiliseyle ilgili ilk bilgileri veren Ortaçağ tarihçisi Panaret: 14’ncü yüzyılda, Trabzon Rum İmparatoru Alexios ile birlikte, burada İsa’nın doğumu ile ilgili bir ayine katıldığını anlatmaktadır.

Minas Bişikyan isimli gezgin ise, 1817 yılında buraya Panaya (Meryem Ana) isimli eski bir manastır veya kilise gördüğünü yazar. Bişikyan’ın söz ettiği Panaya kilisesi, 1868 yılında yıkılarak, yerine Hagios Nikolaos adında ve günümüze ulaşan kilise inşa ettirilmiştir. Bu isim önemlidir. Çünkü Ortodoks inanışında, Aziz Nikolaos yani Noel Baba, gemicileri koruyan aziz olarak bilinmektedir.

Eskisinin üzerine yeni yapılan bu kilisenin en büyük özelliği: Karadeniz bölgesinde, deniz kenarında olan tek kilisedir.

Bu kilise: 1869 yılında, yörede yaşayan Rumlar ve Gürcüler tarafından yapılmıştır. Mimarisi: özelliklidir. Üç apsisli, küçük kubbeli olup, cephesinde açık ve koyu taşlar kullanılarak hareketlilik sağlanmıştır.

Kilise, içte iki sıra sütunla, üç nefe ayrılmıştır. Güneyde ve batıda olmak üzere, iki girişi vardır. Batıda: asıl giriş üzerinde, açık pembe renkli bir taş üzerinde, alçak kabartma şeklinde, karşılıklı iki hayvan figürü tasvir edilmiştir. Kapı ve pencere pervazları, açık bej renkli taşlardan, ana duvarlar koyu gri taşlardan yapılmış olup, farklı renklerden oluşan güzel bir tezat ortaya çıkmıştır.

Üç cephesinin de deniz manzaralı olması yönüyle, kilise mimarisinin nadir örnekleri arasında yer almaktadır. Bunun dışında, yüzeyde çeşitli d önemlere ait seramik parçaları gözlemek mümkündür.

Ancak: zaman içinde, yıkılmaya yüz tutmuştur.

1991 yılı sonunda, kilisenin kubbesi ve tavanının bir kısmı çökmüştür. 6 adet taş sütundan, ikisi yıkılmıştır. Kilisenin sahil yoluna yakın olması ve ender bulunan doğal yarımadada bulunması, yerli ve yabancı ziyaretçilerin dikkatini çekmektedir.

2004 yılında restorasyon çalışmaları ile, aslına uygun olarak onarılmıştır ve mülkiyeti Maliye Hazinesine aittir.

Günümüzde, yalnızca kubbesi, Osmanlı tarzındadır. Kilisede: mitolojik kitaplar ve hediyelik şaraplar sunan bir sanat galerisi, mini konserler, mini seminerler yapılması için hazırlıklar sürdürülüyormuş. Günümüzde, burada kamp ve karavan turizmi yapılabilmektedir.

DENİZ FENERİ

Yuvarlak kule, kara yolundan da rahatlıkla görülebiliyor. Denizden pek fazla yüksek olmayan fener kulesinin ışığı 8 km uzaklığa kadar ulaşabiliyor. Gövde demirden üretilmiştir. Orta noktasında incelen beli, taban ve tavan bölümlerinde kalınlaşıyor. Bazı günlerde denizden savrulan dalgaların tuzlu suları ile yıkanıyor.

YALANCI YASON BURNU-SÜLÜ BURNU

Yarımadanın, hemen 300 metre batısındaki, “Yalancı Yason Burnu” olarak geçen yerdir. Diğer adı: Sülü burnu. Çok güzel ve oya gibi işlenmiş kıyıya sahiptir. Antik çağlara ait balık kayalara oyulmuş balık havuzlarını burada görebilirsiniz.

SONUÇ

Burada, şahsa ait: “Yason “ isimli bir açık hava restoranı var. Her türlü yeme-içme ve dinlenme hizmeti veriliyor. Ayrıca: otopark sorunu da yok. Bu çevreden geçerseniz, buraya uğramayı sakın ola ihmal etmeyin.

Ordu Perşembe hakkındaki gezi yazım için  Perşembe