Isparta Senirkent

Isparta Senirkent

 

Üzüm, kiraz ve elma diyarı. Zengin yemek kültürü.

Özellikle: üzümün bol ve güzel olması, bu yörede pekmez kültürünün de yoğun olarak gelişmesine neden olmuş.

Birçok kez bulunduğum bu şirin ilçenin, yakınlarından geçerseniz mutlaka ziyaret etmenizi öneriyorum.

Isparta Senirkent

ULAŞIM

Senirkent ilçesinin, Isparta il merkezine uzaklığı: 76 km. dir. Barla üzerinden ise, Senirkent-Isparta arası uzaklık: 85 km. dir. Senirkent-Ankara arası uzaklık: 400 km. Senirkent-İzmir arası uzaklık: 390 km. Senirkent-İstanbul arası uzaklık: 602 km. Senirkent-Antalya arası uzaklık: 200 km. Senirkent-Afyonkarahisar arası uzaklık: 100 km. dir.

Isparta Senirkent Tarih

TARİH

Senirkent ovası, tarihten önceki çağlardan bu yana, insanların yerleşip yaşadıkları bir bölgedir. Tarih öncesi yerleşimlerin kalıntılarını: ovanın doğusunda bulunan, 8 höyükte görmek mümkün.

Bu höyüklerde: bulunan bir kısım kalıntılardan: MÖ. 4000-3000 yıllarında, yerleşim bulunduğu tespit edilmiştir. Daha sonraki dönemlerde ise: Hitit, Frikya, Pers, Helen, Roma, Bizans ve Osmanlılar görülüyor.

Özellikle: Pers, Helenistik ve Roma dönemlerinde, höyüklerin dışında da şehirleşmeler meydana gelmeye başlamıştır. 

Senirkent’in bugünkü yerleşimine en yakın yerleşim merkezi ise: Plinistra şehridir. Senirkent’in 2 km. kuzeybatısındaki Gömüler mevkiinde kurulmuştur. Bizans döneminde kurulan bu şehrin ve şehirdeki bir kilisenin temelleri, günümüze kadar ulaşmıştır.

Ancak: Papa çayından gelen sellerin sürüklediği alüvyonlar, bu şehir kalıntıları üzerinde, 3 metre kalınlığında bir tabaka oluşturmuştur.

1970 yılında, Papa çayı üzerinde yeni kanallar açılırken, bu Roma şehrinin temellerine rastlanılmıştır.

İlçenin bugünkü kurulduğu yerdeki ilk yerleşim ise: 1370 yılında, Oğuz soyundan olan Kayıhan kabilesinden bir Türk aşireti tarafından kurulduğu düşünülüyor.

Evet, ilçenin çekirdeğini: 4 mahalle oluşturmaktadır. Bunlar, daha sonra büyüyerek, 9 mahalle oluşmuştur. İlçe: 1870 yılında, Uluborlu ilçesine bağlı bir nahiye olarak görülüyor. 1952 yılında ise, müstakil İlçe olmuştur.

Isparta Senirkent

GENEL

Eğirdir gölünün, Hoyran Gölü denilen kuzey kısmının batısında, bir vadide bulunmaktadır. Dağ eteğindeki meyilli düzlük bir arazide kurulmuştur. İlçenin rakımı: 1010 metredir.

İlçenin bulunduğu bölgenin tarihi, çok eski devirlere dayanmaktadır. Ancak: su kanalı, kervansaray ve kale gibi ayakta kalmış tarihi yapılara rastlamak mümkün değildir. 

Senirkent ve civarı, 1361 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Tanzimat’tan sonraki idari yapılanma içinde de Isparta sancağına bağlı bir kaza statüsü kazanmıştır.

Selçuklu devletinin yıkılmasından sonra Osmanlı devletinin sınırları içine giren bu bölgede, Senirkent, 1370 yılında Oğuzların Kayı boyundan gelen bir kısım Türkler tarafından kurulmuştur.

Şeyh Ahmet Sultan, Elperek ve Turgut Babaların emrinde gelen Türkler, bu topraklar üzerine yerleşmişler ve buraya “Eğimli arazi üzerine kurulmuş şehir” veya ” Sınır boyundaki şehir” anlamına gelen “Senirkent” ismini vermişlerdir. 

1370 yılında kurulan Senirkent, 1880 yılında Uluborlu’ya bağlı bir nahiye statüsüne geçerek Belediye teşkilatına kavuşur. Milli Mücadelenin başlamasıyla Senirkent’te, 17 Şubat 1920 tarihinde Bezirganzade Ali Efendi’nin başkanlığında Müdafaa-i Hukuk heyeti kurulmuş ve cepheye maddi ve manevi her katkı sağlanmıştır.

Düşman işgaline uğramamıştır. Senirkent, 16 Haziran 1952 yılında çıkarılan kanunla ilçe olmuştur. 

Isparta Senirkent
İlçenin başlıca geçim kaynağı: meyvecilik.

Çok sayıda elma bahçesi vardır. Ayrıca: son yıllarda, Napolyon cinsi kiraz dikimi de yaygın olarak yapılmaktadır.

Kiraz’ın maddi getirisinin fazla olması, kirazı önemli bir ticari ürün konumuna getirmiştir. Bunun dışında, ilçe ekonomisinde: mermercilik öne çıkıyor. Başköy, Gençaili Köyü ve Büyükkabaca kasabaları sınırları içinde, birçok şirket tarafından maden üretimi yapılmaktadır.

Bu firmaların aylık ortalama üretimleri : 1000-1500 ton civarındadır. Çıkarılan mermerin büyük kısmı, yurt dışına ihraç edilmektedir.

Bunların dışında: Eğirdir gölü kıyısında bulunan: Büyükkabaca Kasabası, Gençali Köyü, Karip Köyü ve Akkeçili köylerinde, balıkçılık, birçok ailenin geçim kaynağı olarak öne çıkmaktadır.

İSMİNİN ANLAMI

“Senir” kelimesi: dağ eteğindeki meyilli düzlük anlamına gelmektedir.

Isparta Senirkent Doğan Afet

DOĞAL AFET

1995 yılında, ilçede büyük bir doğal afet yaşanmıştır. Bu doğal afette: çamur akması  sonucu, 74 kişi yaşamını yitirmiştir. Çamur akması denilince: olayın asıl gelişimi şöyle olmuştur. Senirkent’e gittiğinizde, büyük bir tepenin yamacında İlçenin kurulu olduğunu göreceksiniz.

Bu tepe de: sanırım uzun ve yoğun yağmur yağışı sonucu toprağın suya doyması ve yamaçtan aşağıya, tepenin bütün çakılını, taşını, toprağını toplayıp, önüne katarak, büyük bir akı, yani sel, su-çamur-çakıl-taş karışımı büyük, yoğun ve hızlı bir akıntı olmuş.

Tabii, bu akıntı önüne çıkan tüm her şeyi, ilçenin tek katlı ve kagir evlerini katmış, bu evlerin içinde yaşayan, akıntı ile doğrudan karşılaşan insanlar da, 74 kişilik yaşamını yitirenleri oluşturmuş.

İlginçtir, bu olayın hemen ertesi günü, ben Senirkent’te idim. Sokaklarda dolaşırken, çamur tabakasının üstünde uzatılan tahtaların üzerinde yürüyorduk.

Bir ara: yürüdüğüm yolun altında, bir arabanın tamamen çamurlara gömülü olarak bulunduğunu fark ettim.

Kötü ve hazin bir olay. Elbette, üstünden bayağı zaman geçti ama, o kötü görüntüleri unutmak elde değil.

Tabii can kaybı yanında, yüzlerce insanın konutsuz kalması da cabası. Bunun sonucunda: İlçe yerleşim merkezi yani tepenin yamaçları dışında, daha açık bir alanda, yeni konutlar yapıldı ve bu felaketten etkilenen ilçe halkına dağıtıldı.

Isparta Senirkent Festivaller

FESTİVALLER

İlçenin, Uluğbey kasabasında, her yıl, Ağustos ayının ilk cumartesi günü, Seyit Veli Baba Sultanı anma töreni ve pilav festivali düzenleniyor. Ayrıca: Eylül ayının son haftasında ise, Büyükkabaca Elma Festivali düzenleniyor.

 

ÜZÜM PEKMEZİ

Üzüm pekmezi: yüksek oranda şeker içermesi nedeniyle, iyi bir enerji kaynağı. Ayrıca: yoğun olarak çeşitli mineraller de içermektedir.

Günlük: kalsiyum, demir, potasyum ve magnezyum gereksinimlerini karşılar. Pekmezin en önemli özelliklerinden diğeri ise: içinde bulunan kromdur.

Sözü fazla uzatmadan, pekmezin yararlarından bahsetmek istiyorum.

Enerji verir, iştah açar, vücuttaki kanı arttırır, bebek gelişiminde çok faydalıdır, mideyi, bağırsakları ve böbrekleri güçlendirir, kan dolaşımını rahatlatır, damar sertliğini gidermeye yardımcıdır.

 

Isparta Senirkent Ne Yenir

NE YENİR

Senirkent’te, buraya has zengin yemek kültürü var. Farklı lezzetlerden tatmak isterseniz, denemeniz gereken ilk yemek: banak.

Kemikli dana eti, pide ve çeşitli baharatlardan yapılan bu yemek, kesinlikle ilginizi çekecektir, mutlaka tadın. Mercimekli Bulgur Pilavı ki, Mercimek aşı olarak isimlendirilmektedir.

Bunun haricinde: bamya. Evet, bamya yemeği, burada bambaşka bir tat ile yapılıyor. Özellikle: goruk sulu bamya. Tüm bu yemekler üzerine: elbette tatlı: Samsa. Senirkent’te, bu lezzetleri tadabileceğiniz bir çok lokanta var.

 

NE SATIN ALINIR

Üzüm pekmezi almanızı öneririm. Ayrıca: kurutulmuş üzüm de satın alabilirsiniz.

Isparta Senirkent Meslek Yüksekokulu

SENİRKENT MESLEK YÜKSEK OKULU

Isparta Süleyman Demirel Üniversitesine bağlı olarak 1994 yılında kurulmuştur. Önceleri Turan İlköğretim okulunda taş binada eğitim devam edilmiş ve 1994 yılından itibaren 3 programda 87 öğrenci öğrenime başlamıştır. 2018-2019 yılından itibaren ise, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesine bağlanmıştır. 

Isparta Senirkent Gezilecek Yerler

GEZİLECEK YERLER

Isparta Senirkent Tymandos

TYMANDOS

Yassıören kasabasındadır. Hatta ya Yassıören kasabasının altında ya da yakınlarındadır. Kentin ismi Ptolomaios’ta “Talbonda”, Ortaçağ kilise kayıtlarında ise “Tymandos” veya “Tymandros” olarak geçer.

451 yılında, Khalkedon’da (Kadıköy) toplanan kilise kurultayındaki tutanakların Yunun dilinde olanı “Tymandosluların kentinden Longinos” adlı piskoposun sözünü ederken, Latin dilinde olan tutanaklarda aynı kişiyi “Talbonda kentinden Longuus” diye gösterir.

Bundan da Talbonda ve Tymandos isimlerinin bir arada kullanıldığı anlaşılır. 

Bu kentte, herhangi bir kalıntı olmamakla beraber, Yassıören’de dağınık durumda bulunan Roma dönemi mimari parçalar, kapı biçimli ve alınlıklı mezar stelleriyle Geç Arkaik Çağ iki adet palmetli, bir adet sphenksli mezar steli, Pisidia bölgesinin Isparta ili sınırları içinde kalan kısmında çıkan Pers üslubundaki ilk örnekler olması açısından çok önemlidir.

Mezar stelleri, halen Senirkent Kütüphanesi bahçesinde sergilenmektedir. 

Isparta Senirkent Veli Baba Külliyesi

VELİ BABA KÜLLİYESİ

İlçenin 3 km. kuzeyindeki Ulubeğ kasabasındadır. Veli Babanın, 16-17.yüzyıllarda yaşadığı düşünülmektedir. Anlatılanlara göre: 1630 yılında, Sultan IV. Murat’ın komutanlarından Murtaza Zor Paşa: Bağdat seferi için İç Anadolu, Ege ve Akdeniz yöresinden asker toplamaya çıktığında:

Isparta Ulubeğ’den geçer. O zamanlar, bu türbenin bulunduğu yer, üstü açık mezarlıktır. Veli Baba: Murtaza Zor Paşa ve ordusuna: izzet, ikram ve kerametlerini gösterir. 

Bunun üzerine: Paşa da; üzeri açık bulunan yerin türbe haline getirilmesini ve yanına bir de cami yaptırılmasını sağlar. Türbe: Veli Baba tarafında yapılmaya başlandığından, Veli Baba Türbesi olarak adlandırılır. 

Günümüzde Veli Baba ve Camisi birbirine bitişik iki yapıdır. Cami zaviye tipindedir. Mihrabın olduğu kısım dışarı çıkıntılıdır. Dikdörtgen planlıdır.

Çatı ahşap örtülüdür. Son cemaat yeri iki sütunlu ve doğuda binaya bitişik minare vardır. Minarede bir onarım kitabesi bulunur. Dış duvarlarda devşirme malzemesi kullanılmıştır. Türbe kısmı dikdörtgen planlıdır.

Türbenin kuzey dış duvarlarında bir mihrap vardır. Türbeye giriş kısmı dikdörtgen ve kubbelidir. Türbe ortada büyük ve güney ve kuzeyinde iki küçük kubbe vardır. Kubbeye geçiş, Türk üçgenleri ile olmaktadır. Caminin içi 17 ahşap sütunludur.

Sütun başlıkları kornişlere göredir ve oyma işlemelidir. Cami içinde ahşap bir ikinci kat vardır. Minber ve vaaz kürsüsü ahşaptır. Yer karo döşelidir. Caminin üzeri beşik çatı ve alaturka kiremitle kaplıdır. Minareye bitişik bir ahşap sütun orijinaldir. Taşlar ören mevkiinden getirilmiştir. 

 

ŞEYH AHMET CAMİİ, İMAM EVİ, TÜRBE VE HAZİRESİ

İlçe merkezinde Şeyhler mahallesindedir. Caminin, camiye doğu cepheden bitişik ve cami ile aynı dönemde yapılmış olan imam evi ve türbe, doğu tarafta yayılmış hazire, güneyde camiden bağımsız bir türbe ve kuzey batıda yer alan minare ile bir arada bulunduğu; Caminin duvarlarında ve imam evinin duvarlarında devşirme (başka yapılardan alınıp getirilen) malzeme kullanılmıştır.

Doğu cephede, camiye bitişik türbeye girişte, küçük bir hazırlık mekanı vardır.  Hazırlık mekanından türbeye geçişi sağlayan kapı üzerinde bir kitabe vardır. Türbe  kare planlı olup üzeri kubbeyle örtülüdür.

Kubbe içinde boya altında madalyon yazılar vardır. Türbenin içinde, iki adet sanduka bulunur. Güneyde bulunan bağımsız türbe kare planlı, taş örgülü, üstü kiremit kaplı, kırma çatı ile örtülüdür.

Kuzey cephede, ortada basık kemerli giriş kapısı ve iki yanında birer basık kemerli pencere ile kapı üzerinde bulunan tabelanın altında kaldığı; ancak bir satırı açık durumda olan özgün kitabesi vardır.

Doğu ve batı cephelerde bir adet basık kemerli pencere vardır. Güney duvarı sağır bırakılmıştır. Caminin kuzeybatısında sonradan eklenmiş olan kadınlar için ayrılan bölüm vardır. 

 

ŞEYHLER CAMİİ

İlçe merkezinde Cumhuriyet mahallesindedir. Şeyhler camisi dikdörtgen planlı, taş duvarlı olup, kırma çatısı Marsilya tipi kiremitle kaplıdır. Batıda cephede camiye bitişik taş minare bulunur. Yüksek kare kaideden bilezikler ile silindirik gövdeye geçilmektedir.

Şerefe, petek ve saç kaplı külah ile minarenin oluştuğu; kot farkı nedeniyle kuzey cephenin iki sıra halinde düzenlenmiştir.

Alt sırada iki adet kapı ve üç adet dikdörtgen formlu pencere; üst sırada beş adet dikdörtgen pencere; Doğu cephede iki adet dikdörtgen pencere vardır. Güney cephe sağır bırakılmıştır. Batı cephede ise, bir adet dikdörtgen pencere ve minare bulunmaktadır.

Harimin düz ahşap örtülü olduğu; Güney duvarı ortasında mihrap, güneybatıda ise ahşap minber; Kuzey ve batıyı dolanan balkon şeklinde ahşap direkler tarafından taşınan kadınlar mahfili ve mahfilin batı tarafından minare hizasında, minareye açılan bir kapı ve ahşap kapaklı bir dolap bulunmaktadır. Ayrıca cami tabelasında da 1854 tarihi yazılıdır. 

 

ÇELEBİ CAMİİ DÜKKANLARI

İlçe merkezi, Hıdır Çelebi Mahallesindedir. Dikdörtgen bir avlunun içinde, son cemaat yeri bulunmayan cami, kare planlı, tek kubbeli ve tek minarelidir. Ana ibadet mekanı olan harime, 3 yönden dört girişle ulaşılır.

Bunlar: kuzey ana girişi, doğu girişi, batı girişi ve bu yönde sonradan açılmış kadınlar mahfili girişidir. Cephelerde giriş bölümleri de dahil olmak üzere üçer pencere bulunur.

Yapı, yöresel küfeki taşı kullanılarak inşa edilmiş olup, kesme taşların örgüsü düzgün ve kalın derzlidir. Minare ise gövde kısmında, tuğla malzeme kullanılarak yapılmıştır. Yapının iç mekanında, çok sayıda bitkisel ve yazı süsleme vardır.

Kubbe göbeğinden zemine kadar inen süslemeler, panolar halinde dairesel bordür gibi varyasyonlarla tamamı sıva üzerine kalıp halde oluşturulmuş baskı tekniği kullanılarak yapılmıştır. 

Caminin girişine doğru çıkan merdivenlerin her iki yanında yola cephe veren iki adet dükkan yapısının da, hem malzeme hem de yapım tekniği olarak, camiyle aynı zamanda inşa edildiği düşünülmektedir.

Ön cephelerinde geniş cam olarak değiştirilen dükkanların, üst tavanında döşeme izleri görülür. Dükkanların birinin hemen bitişiğinde duvar cephesinde bir kemer izi görülmüş olsa da bunun daha önce ne olduğu anlaşılamamıştır. 

 

TURAN İLKÖĞRETİM OKULU

İlçe merkezindedir. 1928 yılında yapımına başlanarak, 1932 yılında faaliyete geçmiştir. Yapı: zemin+1 katlı, yarı bodrumlu, simetrik dikdörtgen planlı, kırma çatılı, kiremit kaplı, geniş ahşap saçak altı kare kasetli, yığma taş duvarlı, yol ve bahçe yönündeki giriş kapılarına merdivenle ulaşılan, üst kat döşemesi ahşap, oldukça sağlam bir yapıdır. 

Dış cephe duvarları aralarına çimento harç ile yeni derz dolgusu yapılarak üzeri siyah boya ile belirginleştirilmiştir. İç mekanlar yüksek tavanlıdır ve betonarme kirişler ile güçlendirilmiştir. Bodrum kat ve dış duvarlarında, pencere altlarına gelecek şekilde havalandırma delikleri yapılmış olup çoğunluğu kapatılmıştır.

Üst kata ulaşım sağlayan merdivenler bahçeye çıkış kapısının yanında yarıya kadar iki kolludur. Yapı içerisindeki kapıların üst kısımları, dış pencere formları ile uyumlu olup, yuvarlak kemerlidir. Binaya giriş merdivenleri beton, zemin kat tabanı mozaik ile yenilenmiştir. Halen kullanılan yapı oldukça iyi durumdadır. 

 

DEĞİRMENDERESİ VE AYAZMANA

Yassıören kasabası sınırları içindedir. Yemyeşil doğası ile, güzel bir piknik alanıdır. İlçe merkezine uzaklığı: 6 km. dir.

Ayazmana Efsanesi

Efsaneye göre: bir zamanlar, bir ana-kız varmış. Bunların bostanında: bir sürü kavun-karpuzu varmış. Ancak, yakınlarında su yokmuş. Bostanlarını sulamak için, çok uzaklara gider, su  taşırlarmış.

Kız: su taşımak için uzaklara gidip gelmekten çok bunalmış. Oturmuş ve Allaha yalvarmış “ Allah’ım, ne olur şuracıkta su olaydı. Su çıkar da, istersen evimin ortasından çıkar” der. Bunun üzerine, oturduğu odasının ortasından su çıkar.

Bir kış günü, yakacakları kalmamış. Anne, yakacak aramak için dışarı çıkıyormuş. Ama, soğuktan fazla uzaklaşamadan geri dönüyormuş. Her defasında, kız soruyormuş, “Ayaz mı ana?” derken, oranın ismi de Ayazmana olmuş.

 

TOPRAKTEPE I-II TÜMÜLÜSLERİ

Yassıören kasabası, Delipınar Mevkiindedir. 

Toprakkale tümülüsleri olarak adlandırılan mezarlar, Yassıören kasabasının 2 km doğusunda, Yassıören’den Ortayazı köyüne giden yolun güneyindeki Delipınar mevkiindedir.

2 Nolu tümülüs’ün mezar odası, 1966’lı yıllarda kaçak kazı ile açılmış ve dromos kısmından çıkan, iki adet bezeme ile biten, uzun stel ve bir adet dikdörtgen prizma biçimli alınlık stel olmak üzere toplam üç adet eser yakalanmış ve bunlar 2002 yılında Isparta Müze Müdürlüğüne götürülmüştür. 

Her üç eserde, Geç Arkaik Döneme (MÖ 530-510) tarihlenir ve önemli eserlerdir. Bu Tümülüs’ün mezar odasının kesme taşlardan yapılmış olduğu öğrenilmiştir. Bu yüzden her iki mezarın da Lidya Tümülüs’ü tarzında olduğu düşünülmektedir. Her iki Tümülüs’ün üzerinde kaçak kazı çukurları vardır. 

1 Nolu tümülüsün mezar odası, eğer antik çağda soyulmadı ise genel görünüm itibarı ile sağlam gibi gözükmektedir. 

2 Nolu tümülüs, 1 Nolu tümülüsün yaklaşık 30-40 metre batısındadır. Bu tümülüsün üç tarafı kayalarla çevrilidir. Tümülüsün güneybatı kısmında ve Tepe noktasında kaçak kazı çukurları vardır. Bu tümülüsün mezar odası 1966’lı yıllarda kaçak kazı ile açılmıştır. 

 

ÇEŞTEPE I VE II TÜMÜLÜSLERİ

İlçe merkezine bağlı Gençali köyü Çeştepe mevkiindedir. 

Çeştepe tümülüsleri olarak adlandırılan mezarlar, Eğirdir gölünün batısında, Gençali köyünün kuzeyinde, köye yaklaşık 500 metre uzaklıktadır.

Köyden yüksek bir noktada olan tümülüsler köyün her tarafından görülmektedir. Tümülüslerden biri büyük birisi küçük olmakla birlikte, her ikisi üzerinde de kaçak kazı çukurları vardır. 

Küçük tümülüsün mezar odasının önceden yapılan kaçak kazılar neticesinde açıldığı ve mezar odasının kare biçiminde ardıç ağaçlarından yapılmış olduğu belirtilmiştir.

Bu tümülüslerden birinin açılan mezar odasının ahşap olması nedeniyle her iki mezarın da Frig Tümülüsü tarzında olduğu düşünülmektedir. 

1 Nolu tümülüs

Yaklaşık 20 metre yükseklikte ve 30-35 metre çapındadır. Tümülüsün batısında kuru bir dere yatağı bulunur. Tümülüsün güney eteği ve tepe noktasında kaçak kazı çukurları bulunur. Bu tümülüsün açılmış olma ihtimali yüksektir. 

2 Nolu tümülüs

Diğer tümülüsün yaklaşık 30 metre batısındadır. Bu tümülüs daha küçük ölçülerdedir. Yaklaşık 5 metre yükseklikte ve 10-15 metre çapında ve yayvan olarak yapılmıştır. Önceden yapılan kaçak kazılar neticesinde açıldığı ve mezar odasının da kare biçiminde ardıç ağaçlarından yapılmış olduğu bilinmektedir. 

 

SANTRAL MESİRELİĞİ

İlçe merkezinin kuzeyindedir. Kapı dağının eteklerinde bulunmaktadır. Özel araçlarla gidilir. Burada: yapay şelale, çocuk oyun alanları ve piknik için çardaklar bulunuyor. Ayrıca: yaz sezonunda, bir restoran açılarak hizmet veriyor. Güzel bir piknik ve dinlenme yeridir. 

 

1 NOLU SEDİR AĞACI

İlçe merkezine bağlı Garip köyünde, Kapıderesi mevkiindedir. 614 yaşında olduğu tahmin edilmektedir. Ağacın boyu 20 metredir. Çapı 216 cm, çevresi 680 cm dir. Ağacın bulunduğu yerin rakımı 1740 metredir. Ağaç 2000 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Çapı itibarı ile görüntüsü muhteşemdir. Garip köyünde, aynı mevkii de 2 tane daha sedir ağacı vardır. 

 

BOZDURMUŞ KALINTILARI

İlçe merkezine bağlı Gençali köyündedir. 

Bozdurmuş mahallesi olarak bilinen, Gençali köyüne bağlı Eğirdir gölünün batısında, Gençali köyünün kuzeybatısında, köye yaklaşık 5.5 km uzaklıktadır. Şuhut-Afyonkarahisar yol ayırımından 5 km sonra, sağa ayrılan 1.5 km lik stabilize bir yola girilerek buraya ulaşılır. Bozdurmuş mahallesi Kümbet tepe ile kuzeyindeki tepe arasında kalan vadi içerisindedir.

Kuzey tepenin güney eteği üzerinde bol miktarda kayaya oyulmuş mezar odası bulunmaktadır. Merdivenle inilen çukurun içinde oyulmuş, kare biçimli kapılardan girilen mezar odalarının tavanları tonozlu ya da kırma çatılıdır. Mezar odalarının büyük kısmı, kaçak kazılarla soyulmuştur.

Güney tepe üzerindeki birkaç ağıl ve köy evinin arasında, bol miktarda mimari blok ve iki adet üçgen alınlıklı mezar steli vardır. Stellerden birisi üzerinde, cepheden dört insan tasviri, diğerinde ise cepheden üst büst bulunur.

Eğimli bir araziye oturan köy evlerinin oturduğu kısımlardaki teraslarda bolca antik malzeme görülmektedir.

Mahallenin güney eteği ile karşıdaki Kümbet tepesinin kuzey eteklerindeki ana kayaya oyulmuş Roma dönemi mezar odaları bulunmaktadır. Ancak maalesef mevcut mezar odaları tamamıyla açılmış ve toprağı boşaltılmıştır. 

Isparta şehir merkezi tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için. 

Eğirdir merkezi ve tanıtımı, gezilecek yerlerle ilgili yazım için.