Erzurum Narman, Erzurum arası uzaklık: 104 km. Narman-Erzurum arasında iki ana yol ile bağlantı bulunmaktadır. Narman, Oltu arası uzaklık: 33 km. Narman, Köprüköy arası uzaklık; 63 km. Narman, Tortum arası uzaklık: 43 km.
TARİHİ
Bizans döneminde yörenin ismi “Namurvan-Namervan” dır. Araplar döneminde yörenin ismi “İd” dir. 1877-1878 Osmanlı Rus savaşının ardından, bölge Rus hakimiyetine girer. 1917 Bolşevik devrimi neticesinde Ruslar yöreden çekilince Ermeniler, yörede her türlü vahşeti ve katliamı yaptılar. 18 Mart 1918 tarihinde Narman Ermeni vahşetinden kurtulur. Bu yüzden her yıl 18 MART tarihinde ilçenin Ermeni zulmünden kurtuluş günü olarak kutlanır, ancak bu arada hatırlatmakta yarar var, neden bu kurtuluş günleri gerekli sesi getirecek şekilde daha güçlü bir şekilde kutlanmaz? Cumhuriyet döneminde yöre Narman ismiyle anılır ve 1954 yılında ilçe olmuştur.
Erzurum Narman
GENEL
Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinin kesişim noktasındadır. Dağlık bir alandadır. Rakımı ortalama 1650 metredir. Yüksek dağların arasında kaldığı için iklim nispeten ılımandır. Karadeniz iklimine yakın bir iklim tipi görülür. İlçede yaşayanların başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır.
Erzurum Narman
GEZİLECEK YERLER
Erzurum Narman
PERİ BACALARI
Peri Bacaları, 2012 yılında Türkiye Milli Komisyonu tarafından UNESCO Dünya Geçici Mirası Listesine dahil edilmiştir.
Erzurum Narman
İlçe merkezinin güneyinde, Narman-Pasinler kara yolunun 7’nci kilometresindedir. Peri Bacalarının bulunduğu vadi, Amerika’da Colorado kanyonuna benzemektedir. Buradaki peri bacaları, Ürgüp’deki peri bacalarına nazaran daha kırmızıdır ve daha yaygın bir alana yayılmıştır.
Erzurum Narman
Peri bacaları, rüzgar ve su erozyonunun yıllar içinde kumlu toprağı aşındırmasıyla meydana gelmiştir. Kayalarda bulunan demir elementinin oksijenle tepkiye girmesi sonucu kırmızı renktedirler. Bu yüzden “Kırmızı Periler Diyarı” olarak da adlandırılır.
Erzurum Narman
Evet, burası olağanüstü güzel bir yer, gerçekten buralara yolunuz düşerse peri bacalarını gitmeden sakın bölgeden ayrılmayın, mutlaka buraya zaman ayırın güzelliği doyumsuz bir yer. Ancak, umarım en yakın zamanda, burada mevcut doğal yapıyı bozmadan alt yapı çalışmaları yapılır, özellikle konaklama tesisi bulunmaması büyük bir eksiklik, ama konaklama tesisini getirip tam kanyonun içine yapılmamasını umuyorum.
Erzurum Narman
BEŞ GÖLLER
İlçe merkezine 25 km uzaklıktadır. İlçe merkezinin güneyinde, Oltutepe köyü yaylasına 2 km uzaklıktadır. Değişik büyüklükte beş gölden oluşur. Eşsiz doğal güzellikleri ilgi çeker. Ormanı ve bitki örtüsünün güzelliği ile fotoğrafçılar tarafından yoğun tercih edilir.
KOCAKAYA GÖZETLEME KULESİ
İlçe merkezine bağlı Başkale köyünün 1.5 km doğusundadır. Vadiye hakim yüksek bir tepe üzerinde kurulmuştur. Tepenin morfolojisine uygun olarak yapılmış kalenin bazı sur duvarları ayaktadır. Kale duvarlarının iç ve dış yüzeyleri, düzgün kesme taş kaplama olup, duvar içleri kireç harçla karıştırılmış moloz taş dolguludur. Tepenin etrafını çepeçevre saran sur duvarlarının bazı kısımlarda 4 metre uzunluğunda ve 2.5 metre yüksekliğinde olduğu tespit edilmiştir. Kalenin batı eteklerinde çok sayıda amorf ve profil veren seramik parçalarına ve yoğun yerleşim izlerine rastlanılır. Seramik parçalarından kalenin Erken Tunç Çağından itibaren iskana uğradığı ve Orta Çağa kadar farklı kültürlere ev sahipliği yaptığı düşünülmektedir.
Erzurum Köprüköy; İlçe Erzurum-Kars kara yolu üzerinde kuruludur. Köprüköy, Erzurum arası uzaklık: 55 km. Köprüköy, Pasinler arası uzaklık: 15 km. Köprüköy, Horasan arası uzaklık: 25 km.
TARİHİ
İlçeye ismini veren köprü, Erzurum-Ağrı kara yolunda Aras nehri üzerindedir.
Erzurum Köprüköy
GENEL
İlçe Aras nehri kıyısında kuruludur. Yöre halkının geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Genel olarak yörede karasal iklim hakimdir.
GEZİLECEK YERLER
Erzurum Köprüköy Çobandede Köprüsü
ÇOBANDEDE KÖPRÜSÜ
Tarihi İpek yolu üzerindedir. 1298 yılında İlhanlı Hükümdarı Gazan Han’ın Emiri Çoban Noyin tarafından yaptırılmıştır. Köprünün yapısı ve baş kısmındaki bezemeler Selçuklu ve İlhanli mimarisini yansıtır. Karga Pazarı ve Aras nehirlerinin birleştiği yerdedir.
Erzurum Köprüköy Çobandede Köprüsü
Köprünün yapı formu ve baş kısımlarındaki süslemeler, Selçuklu ve İlhanlı mimari üslubunu yansıtmaktadır. Köprü 128 metre uzunluğunda, 8.5 metre genişliğindedir. Köprünün en büyük kemer açıklığı: 13 metredir. Yedi yuvarlak gözden oluşan köprünün, ilk gözü son yıllarda yapılan onarımlarda kapatılmıştır. Köprü ayaklarının altına ardıç ağaçları döşenerek köprünün batması engellenmiştir. Siyah-kırmızı-gri renkli kesme taşlardan yapılmıştır. Günümüze kadar en az 3 defa büyük onarım görmüştür ve koruma altına alındığından araç trafiğine kapatılmıştır.
KÖPRÜKÖY HANI
Han, Çobandede köprüsünün 1 km kadar batısında İlçe merkezindedir.
Hanın 1298 yılında, Gazan Mahmud Hanın Emiri Çoban Noyın tarafından Çobandede köprüsü ile birlikte yaptırıldığı kabul edilmektedir. 19’ncu yüzyılda yapının bir bölümü yıkılmış olmasına rağmen, avlu duvarlarının bir kısmı ile kapalı bölümün tonozlarının, her cephesindeki silindirik payandalarının ve sivri kemerli taç kapıları ayaktadır. 1996 yılına kadar pek az kısmı ayakta iken, günümüzde sadece geriye kargir bir duvar parçası kalmıştır.
Erzurum Köprüköy Şehitliği
KÖPRÜKÖY ŞEHİTLİĞİ
İlçe merkezinde Şehitler Mahallesindedir.
Şehitlikte, 1877-1878 Osmanlı Rus harbi ve 1’nci Dünya Savaşında Ruslarla yapılan muharebelerde şehit olanların anısına yapılmıştır. Ayrıca, şehitlikte İç Güvenlik Harekatında şehit olan iki askerimizin mezarı da bulunmaktadır.
Erzurum Köprüköy Güzelhisar (Avnik) Kalesi
GÜZELHİSAR (AVNİK) KALESİ
Erzurum ili bölgesinin en önemli kalelerindendir. İlçe merkezine yaklaşık 60 km uzaklıktadır.
Özellikle Orta Çağa damgasını vurmuştur. Kale, İlçe merkezinin Güzelhisar köyünde, Aras nehrinin sağ tarafında kalan yüksek kayalıklar üzerinde kurulmuştur. Tarihin her döneminde Anadolu’nun doğuya açılan en önemli geçit noktalarından birinde kurulmuştur. Kale adını Farsçada “iyi su” anlamına gelen “Abinik” kelimesinden almıştır. Kalenin eteklerinden çıkan soğuk ve iyi sular nedeniyle, İranlılar bu ismi vermiş ve kalenin ismi zaman içinde değişerek “Avnik” olarak günümüze gelmiştir. Kalenin hemen altındaki Avnik köyünde bulunan Urartu yazıtı, Urartu mimari özelliklerini yansıtan iki su sarnıcı ve kaya basamakları nedeniyle, kalenin “Urartu” döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir. Avnik köyünde bulunan Urartu Yazıtı, günümüzde Erzurum Müzesinde sergileniyor. Yazıt üzerindeki metine göre: kalenin, II. Sarduri döneminde yapıldığı kabul edilir. Orta Çağa ait kaynaklara göre 922-923 yılları arasında Bizans imparatorluğu, Erzurum şehrini topraklarına katmadan önce, Avnik kalesini ele geçirmiştir. 1000’li yılların başından itibaren Anadolu’ya giren Türkler, ilk fetih girişimlerinde kaleyi ele geçiremezler. Kalenin Saltuklular tarafından alındıktan sonra onarıldığı tahmin edilir.
Konya Selçuklularının alamadığı kale, bir süre Gürcü kontrolüne geçmiş, ardından İlhanlıların hakimiyeti başlamıştır. İlhanlılar döneminde de kalede bir takım onarımlar yapılmıştır.
Kalenin kitabeleri: 1922 yılındaki büyük depremde dökülüp dağılmıştır. Elde edilen bilgiler, toplanan kitabe parçalarından toparlanmıştır. İlhanlılar döneminde Avnik, bölgenin merkezi haline gelmiştir. Kayıtlarda: Erzurum, Sivas, Ankara, Erzincan gibi büyük şehirlerle beraber anılmaya başlamıştır. Hatta bu dönemde Avnik’te kurulan darphanede, 1332 tarihli ilk gümüş sikke basılmıştır. Bu görkemli dönemin hemen akabinde çıkan iç çatışmalar, kalenin gücünü kaybetmesine sebep olmuştur. Hatta merkezi konumunu, 1339 yılından sonra Micingert kalesine kaptırmıştır. İlhanlıların bölgeden çekilmesinden sonra kale, Sutaylıar ve Çobaniler’in eline geçer. Ancak kalenin yeniden gözde olması Karakoyunlu Türkmenlerinden Kara Mehmet’in kaleyi fetih etmesiyle başlar. Kale yönetimi oğlu Mısır Paşa’ya geçer. Kalenin tarih sahnesindeki destansı mücadelesi başlar. 43 gün süren Avnik kuşatmasında, Timur’un güçleri iç kale içindeki tüm binalar ve Bey sarayına kadar her şeyi yıkar. Fetihten sonra yeni baştan yaptırdığı kaleyi bir üs haline getiren Timur, Osmanlılarla ilk temaslara burada başlamıştır. Timur: 1402 Ankara Savaşında, Yıldırım Beyazıt’ı yenerek, Osmanlı devletine fetret devrini başlatmıştır. Timur, hemen akabinde Karahisar’da kaybettiği oğlu yüzünden derin bir hüzne gömülmüştür. Oğlu adına sembolik bir cenaze törenini de Avnik kalesinde düzenletmiştir. Daha sonra Semerkant’a hareket etmiştir. Bir süre daha Timur güçlerinin kontrolünde kalan Avnik kalesi, 1410’larda Karakoyunlu hakimiyetine geçer.
Daha sonra kale İranlılara ve daha sonra Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı hakimiyetine girer. Osmanlı döneminde, kale bölgenin merkezi olma pozisyonunu kaybeder.
En erken kaynaklar: kalenin iç içe 3 surla yapıldığını bildirir. En dıştaki surun güney yönden bir kapısı vardır. Bu kısımda, kale muhafızlarının evleri bulunur. Bu kısımda, ayrıca kale zindanı ile büyükçe bir kayanın içi oyularak yapılan bir tahıl ambarı bulunur. Yine güneyden girişi olan ikinci sur, 500 ev barındıracak kadar büyük bir meydana açılır.
Aynı alanda bir de cami kalıntısı bulunur. Üçüncü surlar ise, “ehdemek” denilen iç kaleye açılır. Kale komutanları ve beylerinin ikametgahlarının bulunduğu iç kale, kayalığın en yüksek yerine konumlanmıştır. Sur kapılarının demirden olduğu, kalenin diğer kapılarına seyyar merdiven ve köprülerle ulaşıldığı da yine kaynaklarda yazılıdır.
Erzurum Köprüköy Deli Çermik
DELİ ÇERMİK
Burası bir kaplıcadır ve İlçe merkezine 3 km uzaklıktadır. Ancak Erzurum-Ağrı-Kars kara yoluna yakın olduğundan ulaşım sıkıntı yaratmaz.
Önce buraya neden “Deli Çermik” ismi verilmiştir. “Köprüköy’de deli bir çoban, hayvanlarını otlattığı sırada büyükbaş hayvanlarının (Manda veya cameş) girip te çıkmadığı bu çamura girmiş ve çamura bulunan çobana deli adı verilmiştir. “
Erzurum Köprüköy Deli Çermik
Burada: sosyal tesis ve konaklama tesisleri vardır. Kaplıcada: soğuk, ılık ve sıcak su ile çamur bulunur. Çamur banyosu yapmak mümkündür. Çamura bulananlar, güneşin altında kurumak için hazırlanmış beton zeminlere yatıyorlar. Özellikle böbrek hastaları, yararlı soğuk maden suyu kaynaklarından içiyorlar. Daha sonra sodalı havuza giriliyor.
Erzurum Köprüköy Deli Çermik
Kaplıca suyu: bikarbonatlı, sodyumlu, kalsiyumlu, karbondioksitli, demirli ve bromürlüdür. Sıcaklığı 26 derecedir. Saniyede 101 litre akar. Kaplıca suyunun iyi geldiği söylenen rahatsızlıklar: sindirim sistemi, böbrek ve idrar yolları, kan dolaşımı ve kalp hastalıkları, metabolizma bozuklukları ve romatizmal hastalıklardır. Yaz aylarında mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
Erzurum Karaçoban, Erzurum arası uzaklık: 190 km. Karaçoban, Hınıs arası uzaklık: 39 km. Karaçoban, Malazgirt arası uzaklık; 60 km. Karaçoban, Karayazı arası uzaklık: 47 km.
TARİHİ
1’nci Dünya Savaşında doğu illerinde birçok yerde olduğu gibi burası da Rus işgaline uğramıştır. Ancak 1917 yılında Ruslar geri çekilince, Ermeniler de bu işgal bölgelerini boşaltmışlardır. 1920 yılında Ruslarla yapılan anlaşma ile, Türkler, Ermenilerin boşalttığı topraklara yerleştirilirler. Karaçoban yerleşimi, ilk önceleri 16 ailenin yaşadığı bir köydür. Yörede Belediye teşkilatı 1965 yılında kurulmuştur. 1987 yılında İlçe statüsünü kazanmıştır.
Erzurum Karaçoban
GENEL
İlçe, Erzurum iline bağlı en uzak ilçedir. Erzurum il sınırlarında en güneydoğu uçtadır. İlçe merkezi: Hınıs çayının doğu-batı yönünde uzanan dar ve uzun bir plato üzerinde kurulmuştur. Deniz seviyesinden ortalama yükseklik 1640 metredir. Yörede karasal iklim hakimdir. Kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazlar ise sıcak ve kurak geçer. Doğal bitki örtüsü bozkırdır. İlçe ve bağlı köyleri doğal kaynak suları bakımından güçlüdür.
Erzurum Karaçoban
GEZİLECEK YERLER
HEFTRENG
Heftreng çayı İlçe merkezinin aşağı kısmındadır. Bahar ve yaz aylarında: balık tutmak isteyenler, piknik ve doğa yürüyüşü yapmak isteyenler tarafından tercih edilen bir mesire yeridir.
Erzurum Karaçoban Zernak Tepe Kalesi
ZERNAK TEPE (KUŞLUCA) KALESİ
Kale, ilçe merkezinin 23 km güneybatısında, Hınıs ovasının güneyinde, Kuşluca Mahallesinin yaklaşık 2 km batısındadır.
Malazgirt Ovasının en yüksek noktasındadır. Karaçoban ilçesinin en önemli tarihi yapısıdır. Yapımı ve tarihi konusunda net bir bilgi yoktur. Kale ilk olarak Demir Çağında yapılmış, Bizans döneminde tekrar inşa edilerek, Malazgirt Savaşında kullanılmıştır.
Kalen en son 1134 yılında Muş Beylerinden Alaaddin Paşa tarafından tekrar inşa ettirilerek kullanılmıştır. Kale, yaşanan savaşlardan ve işgallerden dolayı günümüze oldukça tahrip olmuş bir şekilde ulaşmıştır. Girişi güneybatı yönde yerdedir. Kale içinde Demir Çağına kadar uzanan mimari kalıntılar bulunur. Kale surlarının büyük bölümü tahrip olmuş, sadece temel kalıntıları mevcuttur. Kalenin güney taraftaki sur duvarları yer yer korunarak günümüze gelebilmiştir. Güney taraftaki sur duvarları iç sur ve dış sur olmak üzere, ikili sur şeklinde dizayn edilmiştir. Sur duvarları düzgün olmayan moloz taşlardan yapılmış ve horasan harcı kullanılmıştır.