Kemer Tekirova

Kemer Tekirova

Antalya’ya, yaklaşık 64 km. uzaklıktadır. Kemer merkeze ise 20 km uzaklıktadır. Yol boyunca, eşsiz dağ ve deniz manzaralarını seyretmek mümkündür.

Genel:

Tekirova, Kemir’in güneyinde şirin bir tatil yeridir.

Torosların uzantısı olan Beydağları (Tanrılar dağı) nın, hemen eteklerine kurulmuştur. Üç tarafı dağlarla çevrilidir. Yemyeşil çam ormanları ve masmavi deniz mükemmel bir tatil için her şeye sahiptir. Alanda. kızılçam orman örtüsü baskındır.

Burada: 500-600 yıllık çam ağaçlarının oluşturduğu çam ormanları, kıyılara kadar iner. Bu yüzden, 2016 yılında “Tekirova Tabiat Parkı” olarak ilan edilmiştir.

Bu özel konumu ile, iklim, çevreye nazaran ; kışın 5 derece daha sıcak, yazın ise 5 derece daha serin olmaktadır.

Yörenin bu harika doğasının en güzel kısımlarını büyük ve son derece lüks oteller kapmıştır. Beldenin kalan yerleri ise, turistlere ve özellikle Rus turistlere yönelik ürünler satan deri mağazalarıyla doludur.

Diğer özellik ise, kış aylarında yani sezon dışında, buranın tam bir terk edilmiş, hayalet kasabaya dönüşüyor olmasıdır.

Kemer Tekirova Sahili

Sahil:

Tekirova bölgesinde 3.7 kilometre uzunluğunda sahil bulunmaktadır. Ancak sahilde bulunan otellerin kendilerine ait plajları bulunmaktadır, yani günübirlik ziyaretçilerin bu plajları kullanması mümkün değildir.

Kemer Tekirova Sahili

Tekirova Halk Plajı:

Günübirlik ziyaretçiler için “Tekirova Halk Plajı” vardır. Plaj köyün ortasında sahilde yer almaktadır. Ancak bu halk plajı, 3.7 kilometre uzunluğundaki sahilde sadece 60 metre uzunluktadır.

Hatta son aldığım bilgiye göre, bu halk plajının bulunduğu bölüm de otellere tahsis edilecekmiş.

Çünkü kıyı şeridinin kalan kısmı, söylediğim gibi oteller tarafından paylaşılmıştır ve sadece kendi müşterilerine tahsis edilmiştir.

Halk plajı: çakıl taşlıdır. Temizliği nedeniyle Mavi Bayraklıdır.

Denizde derinlik kademeli olarak artar ve deniz tabanı çakıllıdır. Su kristal berraklığındadır ve dalga yoktur. 

Denizin temiz ve berrak olması ise; özellikle Akdeniz fokları ve daha birçok deniz canlısı için; bir yerleşim ve üreme yeri olarak seçilmesine neden olmuş.

Kemer Tekirova Ekopark

EKOPARK:

Ekopark Tekirova merkezde Phaselis Caddesi 1015 Sokaktadır. Tekirova merkezden buraya yürüyerek yaklaşık 10 dakikada ulaşabilirsiniz.

Parka giriş ücretlidir. 6 yaşına kadar olan çocuklardan ücret alınmıyor.  

Bu ücrete rehberlik hizmeti de dahildir. Çünkü park alanında rehbersiz gezilmiyor. Uluslararası ekopark kurallarına göre, vahşi hayvanların yaşadığı parklarda rehbersiz gezmek yasaktır. Rehberin öncülüğünde yapılan gezi, yaklaşık 2 saat sürüyor.

Kuruluş hazırlıkları 1994 yılında başlayan Ecopark alanı 2005 yılında ziyarete açılmıştır. 40 bin metre karelik oldukça büyük bir alanda kuruludur. Park alanının dünyada başka bir benzeri, eşi yoktur.

Kemer Tekirova Ekopark

Parkta neler var:

Burada, dünyada ve ülkemizde soyları ve türleri yok olma tehlikesi altında bulunan sürüngenler ve bitkiler bulunmaktadır.

Ekopark alanında bulunan bitkiler:

360 bin kök şifalı bitki ve 1.5 milyon kaktüs vardır. Bunların arasında: dünyanın birçok bölgesinden getirilmiş, egzotik bitki ve ağaç türleri de bulunmaktadır.

Ekopark alanında  bulunan sürüngenler:

3500 yılan, onbinlerce kurbağa ve kertenkele vardır. Bunlar arasında: ülkemiz sınırlarında bulunan zehirli ve zehirsiz tüm yılan türleri, kertenkele türleri, bukelamunlar bulunmaktadır.

Ayrıca ülkemiz dışından getirilen: piton-mercan ve boğa yılanları anakondalar, engerek yılanları, kobralar, çıngıraklı yılanlar, timsah türleri ve pek çok kaplumbağa vardır.

Kemer Tekirova Ekopark

Diğer Özellikleri.

Tesiste ayrıca, tamamı doğal malzemelerden yapılmış iki büyük lokanta, bir kafeterya, spor alanları, kütüphane ve otopark bulunmaktadır.

Ayrıca: park alanında bulunan her türlü zehirli ve tehlikeli sürüngenlere karşı, uzman sağlık ekipleri görev yapmaktadır.

Kemer Tekirova Üç Adalar

ÜÇ ADALAR:

Tekirova sahil yolunda yürürken, karşıda Üç Ada göreceksiniz. Adalar sahilden yaklaşık 5 km açıktadır.

Denizde yan yana dizilmiş, üç küçük ada vardır. Ancak Üç Adalar denen bu adaların aslında birer isimleri de bulunmaktadır ve bunlar toplam dört tanedir, ama biri diğerinin arkasında kaldığından buraya üç adalar denilmektedir.

Tekirova sahilindeki üç adalar özellikle dalış meraklıları tarafından yoğun ziyaret edilmektedir. Üç adalar bölgesinde 9 resif ve 2 tane su altı mağarası vardır.

Çevresinde birçok dalış bölgesinin bulunması, çok çeşitli derinliklere sahip olması, dip yapısının Antalya’ya oranla zengin olması, görüş netliği ve birçok dalış merkezine yakın olması nedeniyle, en popüler dalış bölgelerinden birisidir.

 Tekirova’nın tatil köylerinde ve otellerinde, amatör dalgıçlar için, eğitim veren dalgıç eğitim merkezleri var.

Dalış yapılan yerde, eşlerine az rastlanan orfoz, müren, akya ve papaz balıkları görülebilir.

Üç adalardan sonra gelen Finike Akçaörü burnu ile Kaş İnceburun arasındaki büyük bölge dalışa yasaktır.

Ayrıca, üç adalar Mavi tur ve günübirlik tur teknelerinin uğrak yeridir.

Kemer Tekirova Tahtalı Dağı

TAHTALI DAĞI:

Tahtalı dağı, Batı Toroslarda, Bey dağları gurubu içindedir. Teke yarımadasında bulunmaktadır.

Tahtalı dağının yüksekliği yani rakımı 2365 metredir.

Antik dönemde, Tahtalı dağının ismi “Solyma” dağıdır. Homeros’un anlatılarına göre “Tanrı Poseidon, Aithioposlulara yaptığı bir ziyaretten dönerken, Solyma dağına geldiğinde, düşmanı olan Odysseus’un denize açılmakta olduğunu görür.

Amacı Truva savaşı sonrası ülkesine dönmek isteyen Odysseus’a engel olmaktır. Phaselis önünde deniz karışır, dalgalar birkaç gemi yüksekliğine ulaşsa da Odysseus bu tehlikeden kurtulmayı başarır.

Antik dönemde yaşamış bir diğer kişi, Coğrafyacı Strabon, Tahtalı dağından, Phaselis şehrini anlatırken söz eder.

Korykos’dan sonra Phaselis gölü ve söz edilmeye değer üç limana sahip Phaselis kenti gelir. Bu kentin üzerinde Solyma dağı yükselir.

Tahtalı dağı zirvesine, Olimpos’dan teleferikle çıkılır. 

Buradan çevrenin muhteşem güzel manzarasını izleyebilirsiniz. 

Dağın zirvesinde yani teleferiğin gittiği yerde: kapalı ve açık restoran, toplantı salonu, yamaç paraşütü uçuş alanı ve seyir terası bulunmaktadır.

Kemer Tekirova Teleferik

TELEFERİK-SEATOSKY:

Teleferik: Kemer merkeze 35 km ve Antalya merkeze 56 km uzaklıktadır. Çamyuva ve Tekirova beldeleri arasındadır. Antalya-Kemer yolunda, Tahtalı Teleferik tabelasını gördükten sonra yaklaşık 7 km ileridedir.

Olimpos teleferik ana istasyonu, buradadır. İstasyonda ücretsiz otopark bulunmaktadır.

Kemer Tekirova Teleferik Biniş İstasyonu

Teleferik:  Avrupa’nın en uzun ve dünyanın 2’nci uzun teleferiğidir. Hattın uzunluğu 4350 metredir.

Kabinler 80 kişiliktir. Panoramik kabinler, geniş camlarla donatılmıştır. Özel tasarımı nedeniyle, tüm bölgeyi 360 derecelik bir açı ile izlemek mümkündür.

Teleferik yolculuğu 10 dakika sürer.

Kemer Tekirova Teleferik

Bu yolculuk sırasında, 726 metrelik alt istasyondan, 2365 metre yükseklikteki zirve istasyonuna çıkılır.

Teleferik hattının bulunduğu direklerin uzunluğu 55-60 metre arasında değişmektedir.

Teleferik hattında, ağaç örtüsünün bittiği ve dağın saf kireç taşı yüzeyinin görülmeye başlandığı yerde, yükseklik deniz seviyesinden 1900 metredir. Ormanlık alanda, sedir ve çam ağaçları bulunmaktadır.

Kemer Tekirova Tahtalı dağı zirvesi

ZİRVEDE NELER YAPILABİLİR.

Zirvede gün doğumu manzarasını izlemek, muhteşem manzaralar eşliğinde temiz havanın tadını çıkarmak ve dinlenmek oldukça güzel aktivitelerdir.

Ancak gün doğumu ve gün batımı etkinlikleri, haftanın sadece 2 günü düzenlenmektedir.

Yamaç Paraşütü:

Tahtalı dağında, 2011 metre yükseklikte yamaç paraşütü kalkış alanı vardır. Dünyanın en yüksek yamaç paraşüt merkezi buradadır.

Burası, dünyanın en uzun parkuru olması nedeniyle gerek profesyonel ve gerekse amatör yamaç paraşütçüleri tarafından yoğun tercih edilmektedir. Uçuş yaklaşık 40 dakika ile 1 saat arasında sürmektedir.

Kemer Tekirova Tahtalı dağı zirvesi

Bungee Caatapult:

Burada, tüm güvenlik önlemleri alındıktan sonra, emniyet kemerli bir oturma düzeneğine bindirilen kişi: bir savaş uçağı pilotunun yaptığı manevralar simülize edilerek, değişik bir atmosfer yaratılıyor.

Oturma yerinin bağlı bulunduğu mancınık, bir operatör tarafından kontrol ediliyor. Adrenalin dolu saltolar ve heyecanlı salınımlar yaratılıyor.

Serbest düşüşler ise en büyük heyecan yaratan aksiyondur. Mekanizmaya kurulan esnek iplerin, motorla gerilip serbest bırakılmasıyla ziyaretçi, 18 metre yüksekliğe fırlatılıyor.

Trekking-Doğa Yürüyüşü;

Tahtalı dağı zirvesinden Beycik köyü istikametine 4 saat ve Çukuryayla istikametine 6 saatlik doğa yürüyüşü parkurları bulunmaktadır.

Kayak:

Tahtalı dağında, 700 ile 1500 metre arasında değişen dört kayak pisti vardır.

Kemer gezilecek yerler

Ulupınar gezilecek yerler

Phaselis gezilecek yerler

Kiriş-Çamyuva gezilecek yerler

Göynük gezilecek yerler

Çıralı gezilecek yerler

 

Kemer Çıralı

Kemer Çıralı
 

Kemer Çıralı: Ulupınar Çıralı Mevkiindedir. Çataldağ’ın kuzeydoğu yamacındadır.

Çıralı Yanartaş: Kemer ilçe merkezine 42 km, Kumluca merkeze 34 km dir.  Olympos merkezden buraya yürüyerek çıkmak mümkündür, yorucu yol yaklaşık 1 saat sürer.

Çıralı Yanartaş Mesire alanına: kuzeydoğu yönünden arabanız ile çıkabilirsiniz. Burada giriş için bilet aldıktan sonra: yaklaşık 1 kilometrelik bir tırmanış ile tepeye ulaşabilirsiniz. Ancak tırmanılan bu patika yol bozuktur.

Bölge ile ilgili efsaneler şunlardır:

1’nci Efsane:

Ephyra Kralı Glaukos’un oğlu Hipponoes: bir av partisi sırasında kardeşi Belleros’u öldürür. Bunun üzerine kendisine “Bellerophontes” yani “Belleros’u yiyen” ismi verilir ve Ephyra’dan sürülür.

Bellerophontes, Argos kralına sığınır. Argos kralı, kendisine sığınan bu genci öldürmeyi kendisine yakıştıramaz ve onu Likya Kralına gönderir.

Likya Kralı: bu genci öldürmek istemez, onu Olympos dağında yaşayan canavar Chimera ile dövüşmeye gönderir.

Chimera: aslan başlı, keçi gövdeli, yılın kuyruklu ve özellikle ağzından alevler saçan bir canavardır.

Bellerophontes: kanatlı atı Pegassos’a binerek, Chimera ile dövüşmeye gider.

Chimera kendisine saldırdığında, atı Pegassos havalanır ve Belleprophontes yere inerken mızrağıyla canavarı yerin 7 kat dibine gömer.

Fakat Chimera, yerin 7 kat dibinden alevler saçmaya devam eder.” Yani, bugün Çıralı’da görülen alevler, yerin 7 kat dibinden yeryüzüne fışkıran alevlerdir.

Evet, efsane devam ediyor: Bellerophontes’in zaferini kutlamak için Olympos’da bir yarışma yapılır. Yarışmaya katılan atletler, Chimera kutsal ateşiyle meşalelerini tutuştururlar ve Olympos kentine koşarlar.

Böylece, günümüzde olimpiyat oyunlarında yakılan “Meşale” Chimera’nın sönmeyen ateşinin ifadesi olarak tarihe geçer.

2’ncü Efsane:

Homeros tarafından aktarılan bir efsaneye göre:

Argos kentinde Bellerophontes adında, tanrısal güzellikle bir delikanlı yaşarmış. Bu delikanlı uçan at “Pegasus” a sahip olmayı çok istermiş ve dağ-bayır demeden, günlerce Pegasus’un peşinden koşmuş.

Ama başarılı olamamış.

Bir gün, rüyasında tanrılar, kendisine uçan ata sahip olacağını belirtirler. Kısa bir süre sonra, yine bir gün, atın su içtiği yerde, tanrılar tarafından kendisine verilen altın gem ile, bir anda atı yakalar.

Aradan günler geçer, bir gün Bellerophontes yanlışlıkla birini öldürür. Bunun üzerine, Argos şehrinden ayrılmak zorunda kalır. Tiryns Kralı Proitos’un Sarayına sığınır. Kraliçe, çok geçmeden, bu yakışıklı gence aşık olur.

Fakat Bellerophontes, konuk olduğu evin sahibine saygısızlık etmek istemez ve kraliçeyi reddeder. Bunun üzerine, Kraliçe kocası Kral’a “gencin kendisini zorla elde etmek istediği” hakkında yalan söyler.

Kral, öfkelenirse de, konuğunu öldürmek istemez ve onu, bir mektup yazarak, öldürtmek için kayın babası olan Likya kralına gönderir.

Bellerophontes, Likya’ya ulaşır.

Kral, onu “Kanthos Nehri” yakınlarında karşılar. Dokuz gün misafir eder. Dokuzuncu günde, damadının gönderdiği mektubu açar ve öldürülmesi gerektiğini okur. Ancak, genci öldüremez.

Bölgede ikisi de yeraltı yaratıkları olan Typhon ve Ekhidna’nın birleşmelerinden olan “Khimeira” adında bir canavar yaşamaktadır. Khimeira: söndürülmez ateşi üfler, korkunç ve büyük, hızlı ve güçlüdür.

Bir yerine, üç kafası vardır. Biri azgın bakışlı aslan kafası, öteki keçi ve diğeri yılan, ejderha kafasıdır.

Aslında, bu canavarı tasvir etmekte kullanılan hayvanlardan keçi ve yılan, Toros dağlarında bol bulunan hayvanlardır. Aslan ise ateşin gücünü temsil eder.

Evet, genci öldüremez ve onun Khimaira’yı öldürmesini ister. Bellerophontes, tanrıların isteği ve kanatlı atı Pegasus yardımıyla, Khimaira’ya saldırır.

Oklarının ucuna kurşun koyar. Canavar, ağzından fışkıran ateşte kurşunlar erir ve canavarın etini dağlayıp yakar.

Korkunç ejderha da böylece can verir. Sonra Kral Bellerophontes’e, daha birçok zor işler verir ancak delikanlı hepsinin hakkından gelir.

Bunun üzerine, kral, onun tanrı soyundan geldiğine inanır. Ona birçok armağanlar verir ve kızı ile evlendirir. Bellerophontes, Poseidon soyundan gelmektedir. Bu evlilikten, 3 çocuğu olur. Bunlardan kızı Laodameia, baş tanrı Zeus ile birlikte olur ve bu birliktelikten sonra “Sarpedon” doğar.

Sarpedon büyüyünce, Likya kralı olur. Troya savaşına katılır ve orada savaşarak ölür.

Evet, işte Bellerophontes’in uçan atı Pegasus ile birlikte öldürdüğü Khimaira, son nefesini verirken bile, ağzından ateşler çıkararak ölmüştür. Bugün, tabii gazların, kayalar arasından çıkıp yanması, işte bu efsaneye bağlanmaktadır.

Kemer Çıralı
 

GELELİM GÜNÜMÜZE:

Dağdaki deliklerden, kendiliğinden çıkan alevler günümüz bilim adamlarını da, en az eski dönem insanları kadar hayrete düşürmektedir.

Gerçekçi bir bakış açısından: alevlerin en mantıklı nedeni: kayalıklardaki çatlaklardan çıkan doğal gaz olarak görülmektedir.

Ancak, günümüzde hala, bu gazların kaynağı tespit edilememiştir.

Öyle ki, dağda yer yer yanan ateş, denizden bile görülür, bir zamanlar denizcilere kılavuz olurmuş.

Günümüzde Yanardere vadisinin güney yamacında, 3 ayrı gaz çıkış yeri vardır. Bu 3 tane yanartaş mevkileri arasında sarp ve zorlu bir yamaç vardır. Bu yüzden, en çok ziyaret edilen “Yanartaş 2” olarak gösterilen yer burasıdır.

Burası: Yanardere vadisinin batı yakasındadır.

Deniz seviyesinden 165 metrede başlar ve 180 metreye kadar yükselir bir konumdadır.

80 metre uzunluğundaki, meyilli arazi üzerinde, 4 ayrı seviyede, sürekli yanan gaz çıkışı vardır.

Ziyaretim sırasında: en üstte yanar durumda 3 ocak, 30 metre aşağıda 2 ocak, 20 metre aşağıdaki vadide, dik bir çizgi üzerinde, 10 ocak ve onun yaklaşık 30 metre aşağısında ise 2 ocak olmak üzere toplam 17 ocak yanar vaziyetteydi.

Yine antik çağdan günümüze aktarılan bir efsaneye göre, “Yanartaş mevkii: Hephaistos (Demirciler Tanrısı, Ateşler Tanrısı) kült merkezidir. Buraya Hephaistos tapınağı kurulmuştur. Bu tapınağa ait bazı yazıtlar ve sunak kalıntıları, günümüze kadar ulaşmıştır.

Kemer Çıralı Yanartaş
 

YANARTAŞ BÖLGESİNİ ZİYARET:

Ayrıca: Yanartaş’ın mitolojik efsaneleşmiş özelliklerini yaşamak için, buraya gece tırmanmak önerilir. Çünkü havai fişek görüntüsüne benzeyen görüntüler, karanlık saatlerde en etkileyici hale gelmektedir.

Ancak, gece tırmanış için yanınıza mutlaka fener veya baş lambası almanız gerekir.

Gündüz saatlerinde giderseniz, alevlerin büyüsü ile birlikte, aşağıda bulunan Likya harabelerini, aynı anda görmek mümkündür.

Kemer Çıralı Plajı
 

ÇIRALI PLAJI:

Çıralı, Antalya merkeze 70 km uzaklıktadır. Çıralı, Kemer merkeze ise, 28 km uzaklıktadır.

Kemer-Kumluca yolundan giderken, Çıralı için ana yoldan sapılır ve yaklaşık 10 dakika toplam 7 kilometre dönemeçli ve dar ama asfalt yollardan ilerleyerek Çıralı ya varılır.

Çıralı, Olympos arası 3 km dir ve yürüyerek 20 dakikada ulaşılır.

Burayı tanıtmadan hemen önce bildirmekte yarar var. “Çıralı Plajı”; İngiliz “The Guardian” gazetesi tarafından, Avrupa’nın en iyi 30 plajından birisi olarak seçilmiştir.

Evet iki yanı yemyeşil dağlar-tepelerle çevrili koyun, sağ yanı Olympos plajı, sol yanı ise Çıralı plajıdır. İki plaj arasındaki uzaklık yürüyerek 10 dakikadır. Ancak Olympos plajı Kumluca ilçesine, Çıralı plajı ise Kemer ilçesine bağlıdır.

Çıralı, Olympos’a nazaran daha sakindir. Yani burada gece hayatı, eğlence yoktur

Havası Antalya’ya göre daha serindir. Ancak özellikle Temmuz-Ağustos aylarında nem oranı çok yüksektir ve bu durum çadırda kalanları olumsuz etkiler, gece uyumak mümkün olmaz. Hatta, burada konaklamak isterseniz, kalmak istediğiniz yerde klima olup olmadığını mutlaka sorun.

Özellikle hafta sonlarında, tatil günlerinde aşırı kalabalık olmaktadır. Bu yüzden hafta içi gitmenizi öneririm.

Burası caretta caretta kaplumbağalarının yumurtlama alanıdır. Nesli dünya çapında tehdit altında bulunan deniz kaplumbağalarından Caretta Carettalar, Çıralı kumsalını üreme alanı olarak seçmişlerdir. Bu yüzden, Çıralı plajı, 1’nci derece sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Bu yüzden: burada sadece ahşap ve bungalov tarzı yapılanmaya izin verilmektedir. Bu tür birçok pansiyon vardır. Ancak: garip bir şekilde, sahile inen belirgin bir yol yoktur. Aralardan yürüyerek plaja inmek mümkündür.

Sahilde, restoranlar yan yana sıralanmıştır. En güzel yanı, bu restoranların hepsinin önünde, menüdeki yemek fiyatları listesi bulunmaktadır.

Kemer Çıralı plajı
 

Plaj:

Plaja girmek ücretsizdir. Yemyeşil iki dağ arasında, 3.2 kilometrelik egzotik, muhteşem dağlar arasında sonsuzluk hissi veren bir plajdır. Karaip adalarına benzetenler vardır.

Plaj: Mavi Bayraklıdır.

Plajda: denize yakın yerler ince çakıllı, geride kalan 50-100 metrelik alan ise kumluktur. 

Plaja gittiğinizde, kendi şezlong, şemsiye veya sandalyenizin olmasında yarar vardır. Aksi halde, şezlong ve şemsiye kiralayabilirsiniz.

Sit alanı olduğu için, plajda, tuvalet, duş ve kafe bulmak biraz zordur. Konakladığınız yerler yürüme mesafesinde olduğu için, oraların duş ve tuvaletini kullanmak gerekiyor. Günübirlik gelenler ise, yine yeme-içme yeri olarak kullandıkların tesislerin duş ve tuvaletlerini kullanabiliyorlar.

Bölge Sit alanı olduğu için, hiçbir yapılaşmaya izin verilmiyor. Caretta Caretta kaplumbağaları nedeniyle, gece saat 20.00’den sonra sahile girmek, sahilde oturmak yasaktır.

Deniz:

Deniz çakıllıdır, ancak çok temizdir, berrak, duru ve dalgasızdır. Kısmen bölgedeki dere suları nedeniyle deniz suyu soğuktur. Deniz birden derinleşir, bu yüzden yüzme bilmeyenler ve çocuklu ailelerin tedbirli olmaları gerekir.

Kemer gezilecek yerler

Ulupınar gezilecek yerler

Phaselis gezilecek yerler

Kiriş-Çamyuva gezilecek yerler

Göynük gezilecek yerler

Tekirova gezilecek yerler

 

Olympos-Olimpos

Olympos-Olimpos
 

Olympos: Kumluca merkeze uzaklık 28 km dir. Antik kente giriş ücretlidir.  

Müze kart geçerlidir. Ayrıca otopark için de ücret alınıyor.  

Şehrin ismi ve konumu:

Kentin doğu yönünde denizi kıyısı vardır. Kuzey ve güney yönden ise, yüksek dağ sıraları ile çevrilidir.

Şehir ismini, kuzeyinde 16 km uzaklıkta bulunan Tahtalı Dağından alır. Bu yüzden şehrin ismi “Yüksek dağ-Ulu dağ” anlamına gelmektedir. Antalya bölgesinde, sahil kesiminde Phaselis şehrinden sonraki en önemli ikinci liman şehridir.

Kentin ortasından geçen Akçay, kenti ikiye ayırır.

Olympos-Olimpos
 

Önemi:

Kesin kuruluş tarihi bilinmez. Ancak Helenistik dönemde kurulduğu düşünülmektedir.

MÖ 167-177 yıllarında basılan Likya sikkelerinde, Olympos şehrinin adı geçer.

Strabon tarafından aktarılan bilgilere göre, Olympos şehri, Likya birliğinde, 3 oy hakkına sahip şehirlerden biridir.

Doğu Likya bölgesinde: Phaselis, Korykos ve Olympos ile Pamphylia’da birçok yer korsan Zeniketes tarafından zapt edilmiştir. Zenikeles’in, Olympos yakınlarındaki bir kalede oturduğu bilinmektedir.

MÖ 77-76 yıllarında, Romalı Komutan Servilus Vatia, Roma donanması ile bölgeye gelir ve Gelidonya burnunda yapılan üç deniz savaşında korsanları yenerek Zenikeles’in ünlü kalesini yerle bir eder.

Zenikeles’in ölümünden sonra Likya bölgesinde Olympos, Phaselis ve Korykos kentleri korsanlardan temizlenir. 

Roma döneminde, şehir yine Likya birliğinin önemli şehirlerinden birisidir.

MS 2 ile MS 3’ncü yüzyıllarda, şehirde bulunan bir mezar anıtında: Marcus Aurelius Arkpepolis’in Likya Birliğinde, Lykiark (yani Likya Birliği Başkanı) görevinde bulunduğu yazılıdır.

Hıristiyanlığın yayılmasıyla, bölgedeki Hırıstiyanlığı ilk kabul eden şehirlerden birisi olmuştur. Şehrin bilinen ilk piskoposu Methodios’tur.

Kendisi: MS 312 yılında Patara kentinde, kenti ziyaret eden İmparator Maksimus Diaa’nın da katıldığı bir mahkeme sonucunda idam edilmiştir.

MS 6 ve 7’ncı yüzyılda Olympos şehri hakkında bilgi yoktur.  MS 7’nci yüzyılda Arap akınları bölgeyi çok yönlü olarak etkilemiştir.

Ayrıca yine aynı dönemlerde, bölgede doğal afetlerin yıkım gücü oldukça fazla etkilidir. Hatta, bu doğal felaketlerden özellikle tsunami dikkat çeker. MS 542 yıllarında bölgede veba salgını görüldüğü bilinmektedir.

Tüm bunlar nedeniyle, kıyı bölgesindeki diğer kentler gibi, Olympos kentinde de büyük oranda nüfus kaybı görülür.

Olympos-Olimpos
 

GÜNÜMÜZDE ÖREN YERİNDE BULUNAN KALINTILAR

Kentten günümüze ulaşmış Helenistik, Roma ve Bizans dönemine ait kalıntıların çoğu: orman içindedir, ağaçlar ve çalılarla örtülüdür.

Diğer bir kısım kalıntı ise: denize akan bir ırmağın (Olympos Çayı-Akçay) ağzında ve her iki yakasında bulunmaktadır.

Zaten bu ırmak, antik dönemde kendi ikiye bölmekteymiş, zamanla bir kanal içine alınmış ve her iki yakasına iskele yapılmış, iki yaka yapılan bir köprü ile birbirine bağlanmıştır.

Köprünün bir ayağı, günümüzde yerinde görülmektedir.

Olympos-Olimpos
 

Giriş Kompleksi:

Yapılan araştırmalara göre, yapı MS 5 ile 6’ncı yüzyıllara tarihlenmektedir.

Şehrin günlük ve ekonomik yaşamına ait izler taşımaktadır.

Kentin ana caddesi: doğu-batı doğrultusunda uzanmaktadır. Bu caddenin başlangıç yerinde bulunan giriş kompleksi: 11 odadan oluşur.

Muhtemelen, bu 11 odanın üzerinde bir kat daha bulunduğu düşünülmektedir. Çünkü yapının bazı yerlerinde duvarlar yüksektir, kat izleri ve merdiven basamakları vardır.

Giriş kompleksinin en önemli özelliği: kemerli düzenlemelerdir. Kemerler, kuzeyde ve cadde cephesindedir.

Evet, burası tahminlere göre: konut, konaklama yeri, gıda maddesi üzerimi ve ticaret yeri olarak kullanılmış olmalıdır.

Köprü:

Yukarıda da belirttiğim gibi, Olympos çayının üzerinde olan köprünün ayaklarında biri günümüze ulaşmış, diğeri ise temel seviyesinde korunmuştur.

Köprü ayağında devşirme malzeme kullanılmıştır, çünkü çok sayıda Roma dönemi mimari elemanı görülmektedir.

Köprü muhtemelen Roma döneminde yapılmıştır. Ancak sonraki depremler sonucunda yıkılmıştır. Ancak iki yaka arasındaki ulaşım etkilendiğinden Hıristiyanlık döneminde hızlı bir şekilde yeniden yapılmıştır.

Köprü: kentin kuzey ve güneyindeki yerleşim alanlarını birbirine bağlaması açısından önemlidir.

Araştırma sonuçlarına göre, köprünün üç gözlü ve balıksırtı biçimli olduğu tahmin edilmektedir.

Olympos-Olimpos Akropol tepesi
 

Akropol Tepesi:

Nehir ağzına yani denize döküldüğü yere yakındır. Mimari veriler, tepenin Geç Antik çağda yerleşime açıldığını gösterir.

Tepe, küçük ve dik yapılıdır.

48 metre rakımlı bu tepe üzerinde yerleşimler devam etmektedir.

Tepe üzerinde, iki ve üç katlı düzenlenmiş, kule tipi konutlar vardır. Su ihtiyacını karşılamak için sarnıç yapılmıştır.

Evet, günümüzde, tepede bazı yapı kalıntıları görülmektedir.

Tiyatro:

Kentin batı sınırındaki tepenin kuzey yamacına yapılmıştır. Tiyatro, Likya özelliklerine istinaden, Batı nekropolünün başladığı alanın hemen yanındadır.

Helenistik dönem yapısı, Roma döneminde onarım görmüştür. Tiyatronun MS 2’nci yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir.

Oldukça harap bir durumda günümüze ulaşmıştır. Sadece tiyatro girişinin bir yanı, iyi durumda görülebilir.

Tiyatronun günümüze sağlam ulaşamamışının başlıca nedenleri: yıkıcı depremler ve Bizans döneminde blokların kireç ocaklarında eritilerek yapı malzemesi olarak kullanılmasıdır.

Olympos-Olimpos Tapınak
 

Tapınak:

Nehrin denize döküldüğü yerin 150 metre batısındadır. Kentteki anıtsal mimari örnekler arasında önemli bir yere sahiptir. Yapının cephesinde görülen anıtsal kapı: 4.88 metre yüksekliktedir.

Kapı, incelikle işlenmiştir. Cella kapısı önündeki heykel kaidesinde bir yazıt vardır. (Elbette heykelin akibeti meçhul)

Yazıtta “Marcus Aurelius” ismi okunur, yazıt muhtemelen MS 2’nci yüzyıla aittir.

Yapının ön cephesinde, dört sütun bulunduğu anlaşılmaktadır. Kesme taşlardan yapılan Cella ön duvarı günümüze ulaşmıştır. 

Kaptan Eudomos Lahdi:

Lahit, nehir ağzının hemen yanında, bir kayalığın oyuğunda bulunmaktadır. Lahdin üzerindeki yazıtta, duygu dolu ve şiirsel bir üslup ile kaptanın adı verilmektedir.

Lahdin uzun kenarında ise, gemi kabartması vardır.

Vespasianus Hamamı:

Şehirde bulunan iki hamamdan, buradaki boyutları büyük olduğu için “Büyük Hamam” olarak isimlendirilmiştir.

Burada bulanan yazıta göre: Hamam, Vespasianus döneminde, muhtemelen MS 70 yıllarında yapılmıştır.

Yapının bazı bölümleri günümüzde ayaktadır. Bu bölümlerdeki mimari özellikler incelendiğinde, yapının anıtsal boyutlarda yapılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Güney Nekropol:

Kentin batısındadır. Nekropol alanı, ortadan akan nehir ile kuzey ve güney olmak üzere iki kısma ayrılmıştır. Güney Nekropol: nehrin ikiye böldüğü şehir merkezinin güneyindedir.

Günümüzde mezarların önünden devam eden yol, muhtemelen antik dönemde de kullanılmıştır. Nekropol alanında toplam 354 mezar bulunmaktadır.

Nekropolün batı kısmındaki mezarlar: beşik tonozlu, bitişik nizamlı ve genellikle iki katlıdır.

Kuzey Nekropol:

Bu bölümdeki gömül alanına, MS 1’nci yüzyıldan itibaren gömü yapılmış ve MS 3’ncü yüzyıla kadar kullanılmıştır. Bizans döneminde ise, Nekropol alanına kiliseler ve konutlar yapılmıştır.

Kuzey Nekropol Caddesi:

Bu cadde: Kuzey Nekropol’ün batısından başlar ve Piskoposluk Sarayına kadar devam eder. Şehrin bu bölümü, MS 4’ncü yüzyıldan itibaren konut alanı olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Cadde üstünde: çok katıl ve büyük avlulu, muhtemelen şehrin ileri gelenlerine ait evler bulunmaktaydı. Bu konutlar nekropol alanındaki oda mezarlarla iç içe yapılmıştır.

Cadde, özellikle MS 5’nci yüzyılda, yani Hıristiyanlığın kabul edilmesinin ardından son derece geliştiği anlaşılmaktadır.

Kuzey Nekropol Kilisesi:

Nehrin ikiye böldüğü kentin kuzeybatısında, Kuzey Nekropol girişinin güneyindedir. Yapının; kuzey ve güney nekropollerinin ortasında olması nedeniyle: Olympos şehrinin Nekropol Kilisesi olduğu düşünülmektedir.

Mimari tarzına göre, muhtemelen MS 6’ncı yüzyılda inşa edildiği düşünülür. 1969 yılında bölgeyi etkileyen sel felaketinde: yapının orta nef, apsis ve güney nefi yıkılmıştır.

Lykiarkh Mezarı:

Kuzey Nekropoldeki bu mezar: Likya birliği başkanı olarak görev yapmış Olymposlu Marcus Aurelius Arkhepolis ve ailesine aittir.

Mezar binası, yazıtına göre MS 3’ncü yüzyıl ikinci yarısında yapılmıştır. Mezar binası kareye yakın formludur.

Ancak tonozunun büyük kısmı çökmüştür.

Mezar odasının içinde: uzun ve yan duvarları çevreleyen “u” biçiminde, iki basamaklı özgün kesilmiş, masif taşlarla yapılmış bir podyum bulunur.

Köşelere aslan ayağı işlenmiştir. En üstteki podyum basamağı: oturma bankı olarak biçimlendirilmiştir.

Podyumun üstünde: üç lahit bulunur.

Girişin sağındaki lahit: Prokonnesos (günümüzdeki Marmara Adası) ndan ithal edilmiş, girlandlı lahittir. Teknenin altına profil yapılmıştır.

Uzun yüzde: 3 tane, kısa cephelerde birer tane girland bulunur. Girişin solundaki lahit: Sandık biçimindedir.

Antimachos Lahdi:

Kentin kuzey kısmındadır. Lahit: muhtemelen MS 2’nci yüzyıl ortalarında yapılmış olmalıdır. Lahit: Antimachos ve ailesine aittir.

Lahdin üstünde: Likya tipi denen semendar biçimli bir kapak bulunur. Lahdin sandukası, kabartmalarla süslenmiştir. Teknenin ön cephesi ve dar yüzlerinde köşe plasterleri bulunur.

Plasterlerin alt kısmında, sarmaşık biçiminde çıkan hayat ağacı motifi görülür. Hayat ağacı motifi, MÖ 3 binden itibaren kullanılmaya başlanır.

Sümerlerde yaşam ve ölüm arasındaki değişmez döngünün sembolüdür. Antimakhos ve ailesine ait lahitte: hayat ağacı motifi de ölümle bağlantılı sembollerden birisi olarak işlenmiştir.

Piskoposluk Sarayı:

Burada bulunan ve bir çevre duvarı ile sınırlandırılmış yapılar kompleksi, 128 x 62 metre ölçülerindedir. Mimari stil değerlendirildiğinde muhtemelen MS 5-6’ncı yüzyıllarda yapılmıştır.

Kent içindeki en büyük yapı konumundadır. Yapının inşaatı sırasında, Roma dönemine ait tapınak ve temenos alanı dahil edildiğinden, yapılar kompleksi olarak algılanmaktadır. Komplekste, Piskoposluk kilisesi merkezi yapı konumundadır.

Doğu bölümde: bir avlu etrafına sıralanmış mekanlardan oluşan Piskopos ikametgahı vardır. Ayrıca: görevli din adamlarının özel yaşamları için iki katlı düzenlenen mekanlar bulunmaktadır.

Olympos-Olimpos Alkestis lahdi
 

Alkestis Lahti:

Lahdin kapağında: üçgen alınlık, tepe ve köşe akroteri vardır.

Lahit, Aurelius Artemias ve ailesine aittir. Lahit: MS 2’nci yüzyıl sonlarına tarihlenmektedir. Yerel kireç taşından yapılmıştır. Kapağın eğimli yüzeylerinde: balık pulu motifi işlenmiştir. Bu durum, Attik kapaklarında yaygındır.

Lahitte: Akroterlerde Eroslar ve kısa yüzlerde Medusa başları bulunur. Mezar sandukasının köşelerine: Nike figürleri yerleştirilmiştir.

Yanlarda: iki üçgen alınlıklı bir kapı içinde “dextrarum iunctio” yani “tokalaşma” sahnesi görülür.

Bu sahne, Roma döneminde “evlilik bağı” nı ifade etmektedir.

Olympos-Olimpos plajı
 

OLYMPOS PLAJI:

En büyük özelliği: Kumluca’ya ait olmasıdır.

Antik kentin içinden geçilerek plaja gidildiği için, giriş ücretlidir.  

Müze kart geçerlidir. Aracınız ile giderseniz, otopark için de ayrı ücret ödeniyor.  

Girişten sonra, antik kentinin içinden geçilerek, dere boyunca yürüyerek yaklaşık 10 dakikada sahile ulaşabilirsiniz.

Burada yol üzerinde su kanalı ve önündeki tarihi havuz, serinlemek için kullanılmaktadır.

Çıralı plajının devamı, antik kentinin önündedir. Aradaki dere var, dereden dağa kadar olan bölüm Olympos plajı olarak geçiyor.

Dağın arka yüzünde ise, Adrasan Plajı vardır.

Ormanla iç içe olan plaj kum değil, ufak çakıllıdır, deniz suyunun berraklığı ve sahilin temizliği ilgi çeker.

Plajda, büfe, kabin ve duş yoktur. Çünkü burası beach değil, şezlong ve şemsiye işletmesi yoktur.

Yukarıda söz ettiğim gibi, buraya antik kent kalıntıları içinden geçilerek giriliyor.

Bu yüzden, buraya giderseniz yanınızda özellikle mutlaka su, yiyecek, şemsiye götürmenizi öneririm.

Kumluca gezilecek yerler

Adrasan gezilecek yerler

Çıralı gezilecek yerler

Phaselis gezilecek yerler

Ulupınar gezilecek yerler

Kemer gezilecek yerler