Ankara Teleferik

Ankara Teleferik

Yapımına:  2007 yılında başlanan ve Temmuz 2008 tarihinde hizmete açılan; Türkiye ve Avrupa’nın en uzun şehir içi hattı bulunan teleferik.

İnternette yaptığım incelemede: pek ayrıntılı bilgiye ulaşamadım.

Mevcut bilgilerin hepsi birbirinin aynısı. Ben her zaman olduğu gibi: yine, en kısa zamanda gidip bu teleferiğe bineceğim, bolca resim çekeceğim ve yaşadıklarımı, sizinle burada paylaşacağım.

Ümit ediyorum ki, sıkıntı yaşamadan, güzel bir aktivite olur ve gerek Ankaralılara ve gerekse dışarıdan gelip Ankara şehrini gezecek olanlara öneririm ve Ankara’nın turizm potansiyeline yeni bir yer katılmış olur.

En kısa zamanda, ayrıntılı teleferik yazısında buluşmak üzere.

Ankara Meteoroloji Müzesi

Ankara Meteoroloji Müzesi

Müze binası: Keçiören yolunda, Kalaba caddesi üzerindedir. Cumartesi-Pazar günleri dışında, her gün, saat: 10.00-16.00 arasında ziyarete açıktır.

Müzenin bulunduğu bina: kurtuluş savaşı yıllarında, Genelkurmay Başkanlığı binası olarak kullanılmıştır.

Müze envanterinde: 140 adet meteoroloji ile ilgili: belge, fotoğraf, kitap, cihaz, alet bulunmaktadır

Bunlar, müzede, 2 bölümde sergileniyorlar.

1.BÖLÜM

Burada: yazılı ve görsel dökümanlar bulunmaktadır. Bu bölüm: kurtuluş savaşı yıllarında askeri planların hazırlandığı ve bir süre Atatürk’ün kaldığı bir yer olarak önem kazanmaktadır. Burada: Atatürk odasını görebilirsiniz.

2.BÖLÜM

Burada, meteorolojik alet ve cihazlar bulunmaktadır. Ayrıca, eski Türkçe kayıtlar ile yapılan rasatlar sergilenmektedir.

GÖZLEM BALONU FIRLATILMASI

Meteoroloji Müzesinde: her gün, saat: 13.30’da, bütün dünya ile aynı anda, gökyüzüne, gözlem balonu fırlatılıyor. Balon: hidrojen ve helyum gazı ile dolduruluyor ve 25-30 km. yükseklikte, gerekli gözlem ve bilgi aktarımı yapıldıktan sonra yere düşüyor. Düşerken, ucundaki alet kimseye zarar vermesin diye paraşüt yardımı ile, yumuşak iniş yaparak düşüyor.

Ankara Bağlum

Ankara Bağlum

Bağlum, Ankara’nın kuzeyine düşen tepeler ardında, sulak, yeşillik bir eski Oğuz köyü idi.

Evliyalar semti olarak nitelendirilen Bağlum, 1530 yılında Anadolu vilayetinin Ankara kazasına bağlı bir köy olup Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün yayınladığı defterde, katip hatası olarak “Yavlum” diye kaydedilmiştir. Ancak daha sonraki yıllarda “Bağlum” olarak değiştirilmiştir.

1175 metre rakımlı Bağlum, 1530 yılında 37 hane olup 19 hanesi Tımar’a (Osmanlı devleti zamanında ordunun büyük kısmını oluşturan sipahilere gelir olarak ayrılan arazilere “Tımar” denir. Yüksek dereceli görevli memura ayrılan araziye Zeamet, Padişahlara gelir olarak ayrılan arazilere de Has denirdi) ayrılmıştır. Bu 19 hanenin yıllık geliri 1369 akçe olarak kaydedilmiştir.

Bu kayıttan anlaşılacağı üzere, Bağlum, 1530 yılında 37 hane olarak kaydedilmiş olup çevresinde Ovacık 21 hane, Pursaklar 13 hane ve Kösrelik 17 haneden müteşekkil olduğu, ayrıca Bağlum’un hane sayısı olarak da bu 4 köy içindeki en büyüğü olduğunu söylemek mümkündür. Bağlum Beldesi, 1968 yılına kadar köy statüsünde muhtarlıkla idare edilmiştir. 1968 yılından sonra ise müstakil belde belediyesi olarak hizmet vermiş ve 2009 mahalli idare seçimlerinden sonra Keçiören Belediyesine bağlanmıştır.

Gelelim günümüze

Bağlum adının kökeni meçhuldür. TDK Büyük Türkçe Sözlük’te “Bavlum” sözcüğü için bir tanım yoktur. Bağlum sözcüğü için ise “Ankara ili, Bağlum bucağına bağlı bir yerleşim birimi” tanımı verilmektedir.

Günümüzde Bağlum, gecekondulaşmayı takiben büyük apartmanlarla betonlaşan bir yer olarak dikkat çekiyor. Soğuğu ile ünlüdür, özellikle yazın Ankara’nın hiçbir yerinde bulunamayacak kadar güzel bir havası vardır. Rakımı yüksektir.

Bağlum’un günümüzdeki diğer özelliklerinden birisi de buranın manevi bir merkez olarak görülmesidir.

Horasan erenlerinden: Yakub Evliya ve Yusuf ve Sadık Evliyaların mezarları buradadır.

Abdülhakim Arvasi Hazretleri

1943 yılında, İstanbul’da değişik camilerde vaazlar verirken tutuklanan ve İzmir’e götürülen Arvasi; yakınlarının İstanbul’a iadesi için yaptıkları müracaatlar sonucunda, İstanbul değil Ankara’ya nakledilir. Ancak kendisi Ankara’yı sevmez, vefatının ardından, yakınları İstanbul’a defin etmek için izin isterler ancak izin çıkmaz ve şehir mezarlığına değil, Bağlum’a defin edilir.