Yunanistan Yunan adaları Ne yenir Ne içilir

döner.1
Yunanistan Yunan adaları Ne yenir Ne içilir

Yunanistan Yunan adaları Ne yenir Ne içilir; Yunan mutfağı: dünyaca ünlü klasik mutfaklarla rekabet halinde değildir.

Ama her zaman yerel ürünleri ve mevsim meyvelerini, özellikle lezzet ve tazeliklerinin doruğunda iken bulabilirsiniz.

Genellikle, hep zeytinyağı, aromalı otlar, deniz ürünleri, kuzu ve keçi eti gibi ürünlere, bolca taze sebze, meyve ve kuruyemişlere ağırlık verilir.

Yüzyıllar boyunca, adaları yöneten çeşitli kültürler: hala görülebilen etkilerini arkalarında bırakmışlardır.

Örneğin: Venedikliler ve Cenevizliler pek çok çağdaş yemekte kullanılan domates soslarını, Osmanlılar ise yoğurt, souvlaki (kebap) ve harika Türk kahvesini ada halkına bırakmışlardır.

NEREDE YEMEK YENİR

Yunan adaları, ilk bakışta ziyaretçiye biraz karışık gelebilecek büyüleyici bir dizi restorana sahiptir. Geleneksel Yunan ailelerinin üç çeşitten oluşan bir yemeği, aynı anda restoranda yemezler. İştah açıcılar ve ana yemek yenir. Ardından: başka bir yere geçilerek tatlı alınır. Daha sonra da, kahve içmek için, başka bir yere geçilir.

Adalara gelen turist sayısının giderek artmasıyla, bu alışkanlık da, pek çok adada bozulmaya başlamış. Avrupa ve Amerika’daki gibi bütün yemek, tek bir restoranda yenmeye başlamış. Geleneklerine hala bağlı olan adalarda ise, yemek yemek için gidilebilecek yerler şunlar:

Ouzerie:

Yalnızca rakının suyun Anadolu yakasındaki kardeşi olan “uzo”nun değil ve aynı zamanda ona eşlik eden mezelerin de satıldığı geleneksel bir lokantadır. Mezeler: iştah açıcılardan veya küçük porsiyonlardan oluşan tam bir yemek de olabilir. Hepsi, kesinlikle taze ve lezzetlidir.

Pek çok ouzerie’de; kurutulmak üzere asılmış ahtapotları görebilirsiniz. Ahtapot ve kalamar: geleneksel olarak uzo ile servis edilir. Ayrıca, aralarında seçim yapabileceğiniz çeşitli sıcak ve soğuk sebze yemekleri de bulabilirsiniz.

Bir psistraiayı ziyaret edin.

Ayaküstü yiyeceklerden yemek, lezzetli bir öğle yemeği ve ya bir şeyler atıştırmak için iyidir. Sonra da, zakharoplastiadaki (pastane) şaşırtıcı çeşitleri ya da yoğurt, peynir ve diğer mandıra ürünlerinde uzmanlaşmış gallaktopoliolara, bir göz atmayı ihmal etmeyin. Ama: inanın bu göz atmalarda, tanıdık pek çok şeye rastlayacaksınız, tanıdık, evet, ülkemizde yapılan ve tanınan birçok şeyin, taklidi.

Kafeneion;

Yunan kahvesidir. Geleneksel olarak, erkeklerin hakimiyetindedir. Khios ve Lesbos gibi adalardaki küçük köylerde, bu gelenek hala sürmektedir. Genellikle, dışarıda birkaç eski masa ve sandalye ile basit bir şekilde döşenmiş olan kahveler, ateşli siyasi tartışmaların ve sonuçları ciddiye alınan tavla partilerinin mekanıdır.

Ama taverna (pek çok tabelada: “tabepna” olarak yazılır) Yunan misafirperverliğinin kalbidir. İştah açıcılar ve giriş yemekleri burada yenir. Son birkaç yılda: artan turist sayısıyla birlikte, geleneksel ev yemekleri diye dondurulmuş veya hazır yemek satmak üzere bir hareket olmuş. Otantik lokantaları bulabilmek için, ada sakinlerini izleyin. Belki güzel manzaradan uzak, arka sokakta, lezzetli yemeklerin sunulduğu küçük ama samimi bir yer bulabilirsiniz.

Taverna’da,

Size tatlı isteyip istemediğiniz sorulduğunda: verdiğiniz siparişten sonra, garsonun hızla köşeyi döndüğünü görünce şaşırmayın. Müşterinin bütün öğününü tek bir müessesede yeme arzusunu saygıyla karşılayan garson; sizin için bir porsiyon almak üzere yerel “zakharoplastia”ya veya “alaktopolio”ya koşuşturmuştur. Ücreti, faturanıza yansıtılacaktır.

NE ZAMAN YENİR?

Önemli tatil beldelerindeki pek çok taverna: kahvaltı, öğle ve akşam yemeği servisi için, açık olacaktır. Ama, geleneksel olarak kahvaltı: Yunanlılar için önemli bir öğün değildir. Temel olarak: ekmek, reçel veya bal ile kahveden oluşur.

Öğle yemeği: saat: 15.00 civarında yenir ve ardından, saat: 17.30’da iş başı yapana kadar siesta yapılır. Akşam yemeği, geç saatte, genellikle saat: 22.00 civarında yenir ama yaz aylarında, tavernalarda saat: 01.00’e kadar servis yapılır.

Buna karşılık, eğer erken saatte yemek isterseniz, tavernalarda, akşam servisi, saat: 18.00 civarında başlar. Eğer, saat: 19.30’dan önce yemek yiyecekseniz, istediğiniz gibi bir masa bulabilirsiniz, ama ada sakinlerinin geldiği geç saatlerdeki renkli atmosferden mahrum kalırsınız.

yemek.1
Yunanistan Yunan adaları Ne yenir Ne içilir Menü

MÖNÜ

Geleneksel restoranların çoğunda: kapsamlı bir mönü sunulur. Ama; mönüde yazan her şey bulunmayabilir. Yiyeceklerin çoğu mevsime bağlıdır ve günlük yapılır. O anda bulunan yiyeceklerin fiyatları kurşun kalemle yazılır.

En iyi ve en otantik restoranların bazılarında, mönü bulunmaz. Aşçılar, genellikle sezonda ne varsa onu pişirir ve yalnızca birkaç porsiyon yaparlar. Mutfağa gidip, nasıl göründüğüne ve nasıl koktuğuna bakarak seçim yapabilirsiniz.

Eğer, tavernada ızgara varsa, kendi seçiminizi yapmanız için ızgaranın başına ya da deniz ürünleri için buzluk kısmına davet edilirsiniz. Bunlar: ağırlıklarına göre satılırlar. Bu nedenle, daha sonra kötü bir süprizle karşılaşmamak için, pişirilmeden önce, fiyatlarını öğrenin.

Bütün restoranlarda giriş ücreti alınır. Ekmek ikramını da içeren bu ücret, genellikle kişi başına alınır.

yemek.2
Yunanistan Yunan adaları Ne yenir Ne içilir İştah Açıcılar

İŞTAH AÇICILAR

Yunan adalarında: ana yemek yemeden, iştah açıcılar ile karnınızı doyurabilirsiniz. Bütün masanın paylaştığı Mezelerden atıştırmak, çok zevkli ve doyurucudur. Yalnızca, istediğiniz kadar alıp, doyana kadar sipariş edebilirsiniz.

Pek çoğunda et bulunmadığı için, vejateryanlar için de iyi bir seçimdir. Ayrıca, garsonların “sadece iştah açıcı” öğün siparişi almak konusunda bir sıkıntıları yoktur.

En sevilen mezedeler:

sarımsak, salatalık ve nane ile hazırlanan yoğurt ızatziki; pirinç ve sebzeyle doldurulup sıcak veya soğuk servis yapılan dolmades (dolma) ile zeytindir. Ayrıca: ekmek kırıntıları, zeytinyağı ve limon suyuyla karıştırılan morina yumurtasından yapılan tarama, domates soslu büyük fasülyeler fasolya, kızartılmış kalamar kalamarakia tiganita da vardır.

Peynirle doldurulmuş küçük börekler tiropitiaki de, koyun yada sığır etinden yapılan pastourma ile kişniş ve baharatlarla tatlandırılan küçük keftedes (köfte) ile beraber çok yaygındır. Değişik bir lezzeti olan sağanaki ise ekmek kırıntılarıyla kaplanıp kızartılan, ince peynir dilimidir.

Yunan salatası veya horiatika (tam olarak “köy salatası” anlamına gelir): üzerine beyaz peynir koyulan domates, salatalık, soğan ve zeytinden yapılır ve kendi başına bir öğün olarak yenebilir. Salata soslarını eklerken (masada diğer çeşnilerle birlikte zeytinyağı ve sirke şişeleri de bulunur); her zaman önce sirkeyi, sonra zeytinyağını koymalısınız. Miktarı: ağız tadınıza göre ayarlayabilirsiniz. Ama salatanız sirke ve yağ konmuş olarak da gelebilir.

ET YEMEKLERİ

Yunan adalarında, nereye bakarsanız bakın: ızgara yapılmış et çeşitleri bulabilirsiniz. Ayaküstü yemekler: gyros (pide üzerinde servis yapılan ince dilim et ve salata) veya souvlaki (şişe geçirilmiş küçük et parçaları yani kebap).

Diğer ızgaralar arasında: yumuşak pişirilmiş bütün bir tavuk, kuzu ve dana eti veya domuz filetosu bulunabilir. Brizole bildiğimiz biftektir. Ama genel olarak, point (çok pişmiş)yerine, bien cuit (az pişmi) gelir. Izgara ya da kızarmış kuzu, geleneksel Paskalya yemeğidir.

Yemekleri tanımakta ve sipariş etmekte çok zorlanmasınız. Ağır ağır fırında pirişilen yahnilerin de tadına bakmaya değer. Kleftiko kavrulduktan sonra, kendi suyuyla pişen domatesli kuzu etidir. Stifado ise, aynı şekilde ama soğanla pişirilir. Her ikisi de, küçük güveçlerde, dumanı tüterken masanıza servis edilir.

Yunanistan’ın en ünlü yemeği:

Soğanlı kıyma ve patlıcan katlarının üzerine konan, beşamel sosla hazırlanan “moussaka”dır. Bu isim size, sanırım bir şeyler hatırlatıyor. Evet, bildiğiniz musakka. En lezzetli olanlar, kendi suyunda ve aromalı otlarla mis gibi kokar.

Bu yemek, en iyi restoranlarda günlük porsiyon olarak hazırlanır. Eğer bittiyse, ertesi günü beklemeniz gerekir. Pastitsio katlardan oluşan başka bir yemektir. Ama bu sefer: makarna, et ve domates sosuyla hazırlanır. Bu yemek: Ege tarihindeki İtalyan dönemini hatırlatır.

Kuzey adalarında, avcıların vurduğu ve geleneklere göre sote edilerek servis edilen kouneli (tavşan) ve perdikek (keklik)de bulunur. İçinde, sıcak et bulunmayan bir yemek isteyenler, lezzetli bir prinç ve sebze karışımıyla doldurulan domates, patlıcan ve dolmalık biber, yani yemitsa yiyebilirler.

TATLILAR

Yediğiniz yemeğe, güzel bir nokta koymak için pek çok tavernada, masaya taze meyve tabağı getirilir. Bunlar, çoğunlukla kavun yada taze incir olabilir. Daha doyurucu bir şey yemek istiyorsanız, tavernalarda tatlı çeşitlerinin pek bulunmadığını hatırlatayım. Bu durumda, gideceğiniz yer “zakharoplastia” olmalıdır.

Burada: baklava, katiafi (kadayıf) ya da pita m e meli (bal tatlısı) çeşitleri arasında seçim yapabilirsiniz. Eğer, sütlü tatlıları tercih ediyorsanız, ballı ya da meyveli Yunan yoğurdunu veya galaktobouriki (krem karamel) deneyebilirsiniz.

uzo.resim
Yunanistan Yunan adaları Ne yenir Ne içilir İçkiler

İÇKİLER

Şarap tanrısı Dionysos, yaşamak için Naksos’u seçmişti. Ama, klasik dönemde, diğer adalarda da şarap üretilirdi. Şarap üretimi, yüzyıllarca önemini koruyan bir sektör olmuştu. Günümüzde, Fransız kalitesinde olmasa da, üzüm bağlarına sahip bazı üreticiler, güzel seçenekler sunarlar.

Diğer seçenekler arasında ise, fıçı şarabı bulunur. Böylece: taze ve soğuk servis edilen, ilgi çekici köy şaraplarının tadına bakabilirsiniz. Yunanistan’da, ayrıca çam sakızıyla tatlandırılan “retsina (şarabı sıcak havalarda taze tuttuğu için özellikle antik dönemde çok yaygındı) denilen bir şarap üretilir. Retsina; Yunan beslenme tarzına ve sıcak havada içmeye uygundur. Ama, tadına alışmak gerekir.

Uzo; sıcak havaya uyan başka bir içkidir. Aperatif olarak, sek ya da buz ve suyla içilen uzo, tıpkı rakı gibi insanı serinletir. Ama, yine de fazla kaçırmamaya dikkat etmek gerekir.

içki resmi.1
Yunanistan Yunan adaları Ne yenir Ne içilir İçkiler

Bira tercih edenler: Yunan ana karasında, ruhsatla üretilen “Amstel” ya da “Heineken” bulabilirler. Mythos güzel ve hafif bir tadı olan yerel biradır.

Yunan adalarının genel özellikleri hakkındaki yazım.

Yunan adalarının gezi planı hakkındaki yazım.

 

Yunanistan Yunan adaları gezi planı

ege.1
Yunanistan Yunan adaları gezi planı

Yunanistan Yunan adaları gezi planı; Yolculuk: Yunanistan’ın başkenti Atina’dan en kolay ulaşılan ada zinciri olan: Kykladlar’dan başlayabilir.

Sonra: saatin ters yönünde seyahat ederek: Güneydoğu Ege’deki Oniki Adalara ulaşılır.
Daha sonra: ülkemiz anakarasına paralel olarak bulunan: Güney Ege Adaları: Samos, Khios ve Lesbos’a ve ardından: Kuzey Ege Adaları: Samothraki, Limnos ve Thasos’a geçilir.

Yolculuk: Sporadlar’da biter.

Tabii: bu bir alternatif gezi planı. Siz: adalar hakkında yazacağım ayrıntılı yorumları değerlendirerek, kendinize ait bir gezi planı yapabilirsiniz.

Veya, katıldığınız bir turdaki gezi planında; uğrayacağınız adalar hakkında, buradan ayrıntılı bilgi alarak, gideceğiniz adayı daha iyi gezme şansınız olacaktır.

 

ADALARA ULAŞIM

Bir ada zincirinden diğerine seyahat etmek isteyenler için: ulaşım, merkezi olarak hizmet eden Yunan ana karasındaki: Pire ve Rafina Limanları dışında, ada gurupları arasındaki bağlantı zayıftır.

Ama; yine de, her ada gurubunda feribot bağlantıları düzenlidir. Seyahat süreleri de, son derece kısadır. Araba feribotu: seyahat seçenekleri arasında en yavaş olanıdır. Ama, azametli ilerleyişleri, güvertede güneş ve deniz havasından zevk almanıza olanak sağlar.

Hydrofoil’ler ve büyük, güçlü katamaranlar; feribotla seyahat süresini yarıya indirir ama ne yazık ki seyahat boyunca, havalandırmalı iç kabinlerde oturmanız gerekir.

Belirli bir adaya geldikten sonra: yürüyerek çevreyi dolaşabilirsiniz. Ya da, daha fazla keşif yapmak için araba kiralayabilirsiniz. Ayrıca, daha küçük adalardaki kasabalar, iyi bir otobüs sistemiyle birbirine bağlıdır.

Kykladlar, Oniki Adalar ve Sporadlar’da;

Yunanistan Yunan adaları gezi planı; Bazı kasabalar, gurup içindeki diğer adalara gidiş-geliş için işlek bir merkez olarak da hizmet verir.

Aşağıda: bazı merkezler ve buralardan bir-iki saat içerisinde ulaşabileceğiniz adaların bir listesini veriyorum.

Mykonos’dan; Delos’a, Paros, Naksos, Tinos, Andros ve Siros’a seyahat edebilirsiniz.
Skiathos’tan: Skopelos, Allonissos ve Skyros’a gidebilirsiniz.
Kos’tan: Patmos, Kalymnos, Nisyros ve güzel bir ortaçağ kalesi olan Rodos’a ulaşabilirsiniz.

Yunanistan Ulusal Turizm Örgütünün (GNTO) denizaşırı bürolarında; ana feribot tarifelerinin güncel listesini bulabiliyorsunuz. Yüksek sezonda, zaten feribot seferleri sayıları arttırılıyor.

EGE’NİN BAŞLICA İLGİ ÇEKİCİ YERLERİ

Yunanistan Yunan adaları gezi planı; Ege’de pek çok güzel ada bulunur. Ama, aşağıda sıralanan adalar, mutlaka görülmeye değerdir.

Mykonos

Ege’nin eğlence ve alışveriş merkezidir. Güzey Mykonos Kasabası; orijinal Yunan Kyklad mimarisiyle bohem bir atmosfere sahiptir. Özellikle: gençlerin ve ünlülerin akın ettiği ve hemen her şeyin yaşandığı Temmuz ve Ağustos aylarında buraya gidebilirsiniz.

Delos

Antik dünyanın en önemli kentlerinden biri olan Delos; antik Yunanlılar için kutsal bir ada ve Romalılar için ise, bir ticaret merkeziydi. Adada, turistik işletmeler bulunmadığı için, günübirlik ziyaret edebilirsiniz.

Santorini

MÖ.1500 civarında, güçlü bir yanardağ, arkasından dünyadaki en büyük çöküntüyü bırakarak, bu adanın merkezini patlatmış. Parlak, beyaz badanalı evleriyle, petek şeklindeki köyler ve uçurumların kenarlarına tutunan mavi kubbeli kiliseler, dünyanın en etkileyici manzaralarından biridir.

Kos

Bir tek kasaba içerisinde: Yunan, Roma, Haçlı ve Osmanlı kalıntıları ve yalnızca bir motor seyahati uzaklıktaki adalar ağı ile Kos; kuzey Oniki Adalar arası seyahat için mükemmel bir merkezdir.

Patmos

MS.95 yılında, İncil yazarı Yuhanna, bu küçük adada Vahiy Kitabını yazmış. İlahi Vahyin indiği mağarayı görebilirsiniz. 1088 yılında kurulan, paha biçilmez ikon ve dini mücevher koleksiyonu ile, Aziz Yuhanna Manastırı da görülmeye değer. Burası: Yunan Ortodoks dininin en kutsal yerlerinden biridir.

EGE ADALARININ BAŞLICA ÇEKİM MERKEZLERİ

Ege adalarının belli başlı turistik yerleri: aşağıdadır.

Delos Adaları

Antik Yunan ve Roma imparatorluğunun kutsal tapınak sitesi ve ticaret limanıdır. Pazartesi hariç her gün; saat: 08.00-05.00 arasında gezilebilir. Giriş ücretli. Mykonos’tan feribotlar geliniyor.

Antik Akrotiri, Santorini

MÖ.2000 öncesine tarihlenen antik Minos şehri, Pazartesi hariç, her gün saat: 08.00-20.00 arasında açıktır. Giriş ücretli.

Asklepion, Kos

MÖ.4’ncü yüzyıldan kalma tıp merkezi. Yaz mevsiminin sonlarına kadar, Pazartesi hariç, her gün saat: 08.00-15.00 arasında açıktır. Giriş ücretli.

Aziz Yuhanna Manastırı/Kıyamet Manastırı, Patmos

Aziz Yuhanna’nın Vahiy Kitabını yazdığı, haç alanları. Genellikle: her gün, saat: 08.00-13.00 arası açıktır. Giriş ücretsiz.

Mytilini Kalesi. Lesbos

Venedik ve Osmanlı kalesi. Pazartesi hariç, her gün saat: 09.00-20.00 arasında açıktır. Giriş ücretli.

Mytilini Arkeoloji Müzesi. Lesbos

Bu kültür merkezi, tarihin her döneminden buluntularla, Yunanistan’ın en güzel koleksiyonlarından biridir. Pazartesi hariç, her gün saat: 08.30-13.30 ve 17.00-21.00 arasında açıktır. Giriş ücretli.

Taş Orman, Lesbos

Taşlaşmış sekoya ağaçları. Her gün, saat: 09.00-20.00 arasında açıktır. Giriş ücretli.

Nea Moni Manastırı. Khios

Güzel bir mekanda bir Bizans Manastırı. Her gün saat: 08.00-13.00 ve 16.00-20.00 saatleri arasında açıktır. Giriş ücretsiz.

KYKLADLAR ADALARI


Atina ve Attika Yarımadasına en yakın konumdadırlar. Pek çok insanın düşündüğü; tipik Yunan adalarıdır. Adaların: masmavi küçük limanları, canlı renklerle süslenmiş beyaz badanalı evleri, küçük kubbeli şapelleri ve tarlalardaki eşekleri genel bir özelliktir.

Yüzyıllar önce: Delos adası, antik dünyanın en önemli sitelerinden biri imiş. Çevresinde; bir çember ya da Kyklos oluşturacak şekilde yerleşmiş adalar nedeniyle, bu ismi alan Kykladlar; önceleri, bir düzine adadan oluşuyordu. O zamandan bu yana 20 ada daha eklenerek Kykladları, Yunan Ada grupları arasında en büyüğü haline getirmiştir.

Belli başlı adaları, kesinlikle başkalarıyla paylaşacaksınız. Ama, bu adaların çekiciliklerini yitirdikleri anlamına gelmez. Kalabalıktan hoşlanmayanlar için, bu işlek yollardan uzakta, hala sakin olan keşfedilecek adalar da var.

Bu adalar: Mykonos, Delos, Andros, Tinos, Sifnos, Paros ve Antiparos, Naksos, Santorini, İos.

 
ONİKİ ADALAR

Oniki Adaların Yunanca adı: “Dodecanese”dir. Slında bir düzineden fazla adadan oluşmasına rağmen, adını oniki ada anlamına gelen “dodeka nisi” ifadesinden alır. Adalar, 1912 yılına kadar Osmanlı İmparatorluğunun ve daha sonra ise 1947 yılına kadar İtalyanların hakimiyetinde kalmıştır. Büyük adalarda: Müslüman etkisinin soluk izleri görülebiliyor.

Bu adalar şunlardır: Kos, Patmos, Kalymnos, Karpathos.

DOĞU EGE ADALARI

Türkiye’nin batı kıyısına, Yunanistan’dan çok daha yakın olan 3 büyük ada: kuzeyden güneye doğru sıralanmıştır. Lesbos, Khios ve Samos. Doğu Ege Adaları olarak bilinen bu adalar; genellikle doğudan gelen işgal dalgasının ön saflarında yer almıştır.

Fenikeliler ve Persler, ana karadaki antik Yunan krallıklarına saldırmak için buraya gelmiş, daha sonra Osmanlılar tarafından bölgeden kovulan Venedikliler ve Cenevizliler kaçarken, bu bölgeyi üs olarak kullanmışlardır.

19’ncu yüzyılda; Yunanistan’ın devlet olma savaşında, bu üç ada, nüfusu önemli rol oynamıştır. Bu adalar: 1923 yılından sonra yapılan mübadele hareketinde de, Anadolu’dan çok miktarda, Rum nüfus almıştır. Tabii bu arada adada yerleşik Türkler de Anadolu’ya göç etmişlerdir.

Evet, bu adalar şunlar: Lesbos, Khlos, Samos.

KUZEY EGE ADALARI

Lesbos, Khios ve Samos gibi, Kuzey Ege Adaları da, başta Çanakkale Boğazına giden denizyollarındaki stratejik rolü nedeniyle başta Limnos olmak üzere, Anadolu kıyılarına yakınlıklarından etkilenmişlerdir.

Adalar; aynı zamanda kuzey Yunan ana karasına ve Balkanlara da yakındır ve bu nedenle Ege’de daha güneydeki komşularına nazaran daha farklı etkilere sahiptir.

Evet, bu adalar şunlar: Thasos, Limnos, Samothraki.

SPORADLAR

Sporadlar; Yunanca dağılmış anlamına gelir ve bu dört adanın bulunduğu gurup, Yunan ana karasının açığına dağılmış gibidir. Devlet haline geldiği tarihten bu yana, Yunanistan’ın bir parçası olan ve Yunanistan ana karasından pek çok ziyaretçiyi ağırlayan Sporadlar, bir zamanlar, bağımsız yelken cemiyetinin özel mülküymüş.

Bugün, kiralık filo, bu rüya gibi yerde yelken açmak isteyenlere bu harika olanağı sunuyor.
Evet, bu adalar şunlar: Sklathos, Skopelos, Alonissos, Skyros.

UZAKTAKİ ADALAR

Milos

Bu ada, şimdiki Paris’teki Louvre Müzesinde bulunan, ünlü Venus de Milo’nun evidir. Milos: Tunç Çağında, erken dönem aletlerinin yapıldığı sert obsidiyen (camlaşmış lav) damarı nedeniyle, büyük bir öneme sahipti. Bugün, adanın sıradandışı kaya yapısı, dünya çapında jeologların ilgisini çekmeye devam ediyor.

Syros

Kyklardlar’ın merkezi olan bu ada: Ege’de az bulunan, gerçek yönetim merkezlerinden birine sahiptir. Ermoupolis, büyük kamu binaları, geniş meydanları, kamu personeli ve standart Yunan çalışma saatlerine uygun çalışan profesyonellerden oluşan kent nüfusuyla, tam bir kültür merkezidir. Asıl endüstrinin, turistleri beslemeye yönelik olduğu diğer ada köylerinden farklıdır.

Amorgos

Dikey bir kaya yüzeyine inşa edilmiş, çarpıcı derecede güzel Bizans Hozoviotissa Manastırı ile ünlüdür. Kykladlar’ın en doğusundaki adalardan biri olan bu ada, aynı zamanda Yunanistan’ın en küçük kilisesine sahiptir. ( Kiliseye yalnızca iki kişi sığabilmektedir.)

Arka Adalar

Naksos’un güneydoğu kıyısının ilerisine yerleşmiş beş küçük ada. Donoussa, Iraklia, Shinoussa ve Koufonisi adalarının her birinin nüfusu, 200’den fazla değildir. Bu sakinlik; bu adaları; gerçek bir kaçış mekanı haline getiriyor. Keros’ta yerleşim yok, ama bu ada: Kyklad döneminde (MÖ.3’ncü binyıl) pek çok defin zanaatkarının yurdudur. Atina’daki bu döneme ait müze parçalarının çoğu, burada bulunmuştur. Bu nedenle de ziyaretçilere açık değildir.

KUŞ UÇMAZ, KERVAN GEÇMEZ ADALAR

Astypalaia

Kykladlar’a doğru yerleşmiş, kelebek şeklindeki Astypalaia adası, ana turistik rotalardan uzakta bulunduğu için ulaşılması zor bir adadır. Fransız ziyaretçiler tarafından benimsenen kasabaları ve tatil beldelerinin kafe ve barları da ne ararsanız bulunabiliyor.

Kastellorizo

En doğuda yer alan Yunan Adasıdır. Anadolu kıyısından görülmektedir. “Büyük” anlamına gelen Megisti, adanın diğer adıdır. Ama ne var ki, bu ada, yerleşim açısından en küçük Yunan adasıdır. 20’nci yüzyıl başlarında zengin olan ada, geçimini gemicilikten kazanıyormuş. Daha sonra, talihsizlikler ve azalan nüfus ( ikinci dünya savaşından sonra, ancak birkaç yüz kişi adaya dönmüş) yok olmuş bir debdebe mirası yaratmıştır. Zarif konaklar, kasabanın üstündeki, harap Haçlı kalesi ve Antik Likya mezarı var.

Nissyros

Deniz tanrısı Poseidon’un, bir titan olan Polyvotis ile arası çok bozukmuş. Poseidon, Polyvotis’in, Kos’un hemen güneyinde, suyun altında olduğunu keşfedince, oradan aldığı bir kaya ile, hasmını paramparça etmiş. Bu kayanın: Nisyros adası olduğu düşünülüyor. Ortasında, uyuyan bir volkanın bulunduğu adanın sıcak su kaynaklarından, tıslamasından ve toprağın derinliklerinden gelen homurtulardan, devin çığlıklarının hala duyulduğu söylenir.

Evet, bu yazılanları inceleyip, daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz, yine bu sitede, adalara ait sayfalara ulaşabilirsiniz. Bunun sonucunda: kendinize, tercihlerinize ve zamanınıza uygun bir gezi planı yapabilirsiniz.

Yunan adalarının genel özellikleri hakkındaki yazım için.

 

Yunanistan Delos Adası

delos.antik yerler.1
Yunanistan Delos Adası

Mykonos’a yalnızca 6.5 km. uzaklıktadır. Mykonos’tan kalkan bot, yarım saat sonra Delos adasına varıyor. Yüzölçümü: 5 km. karedir.

Tüm Kiklad adalar grubu içinde, arkeolojik bakımdan en önemlisidir. Girişi 5 Euro olan adada: bekçiler ve arkeologlar dışında kimse yaşamıyor.

Ada çok küçük ama, bir ara Akdeniz sahillerinde bulunan şehirlerimizden bazılarını da Delos Birliği içine almış.

Yunanistan Delos Adası

GENEL ÖZELLİKLERİ

ANTİK DÖNEMDEN KALMA-ÖNEMİ

Tüm Kiklad Adalar Grubu içinde, arkeoloji bakımından en önemlisidir. Delos adası: Antik Yunan mitolojisine göre: Işık Tanrısı Apollon’un doğduğu yerdir.

Güneş tanrısının kendini gösterdiği: aydınlık, müzik ve güzellik birbiriyle iç içe girmiş bir adadır. Apollon’un doğumuna kadar, adanın serbest bir şekilde yüzdüğü, ama sonra adayı demirlemek için deniz tabanından büyük sütunların yükseldiğine inanılıyor.

Delos: yalnızca, önemli bir dini merkez değildir. Aynı zamanda: Yunan ve Roma dönemleri boyunca: Doğu ve Batı arasındaki ticaretin en önemli kesişme noktalarından biridir. MÖ. 480 yılında: Delos Birliğinin hazinesi burada saklanırdı. Bu durum: Delos’un : bankacılık ve ticaret alanında büyümesini sağlamıştır.

Delos: şu anda, dünyanın en önemli arkeolojik sitelerinden biridir. Adadaki kalındılar, Delos’un antik Yunan hayatındaki kutsal mekan ve ticaret merkezi şeklindeki, ikili rolünü yansıtmaktadır. Antik tiyatro, zengin mozaiklerle süslü evler, Apollon tapınağı ve aslanlı yol. Delos harabelerinde görebileceğiniz yalnızca birkaç örnek.

delos.antik yerler.2
Yunanistan Delos Adası

Delos’ta bugün

Modern bir yerleşim yeri ve turistik tesis yok. Şayet bu adada kalmak isterseniz: yalnızca birkaç bungalov var. Ada’ya gelmeden önce, bu isteğinizi belirtirseniz, size belli bir ücret karşılığında konaklama izni veriliyor.

Sizin yapacağınız: önceden randevu almak ve günü geldiğinde kumanyalarınızı hazırlayarak Delos adasına kapağı atmak. Bot, sizi gurubunuzla birlikte adaya bırakıyor ve ertesi günü almaya geliyor. Düşünsenize, geceyi mitolojinin derinliklerinde kaybolarak yaşamınıza katıyorsunuz. Bence deneyin.

DELOS ADASINDA GEZİNTİ PLANI-ROTASI

Ziyaretçiler: buraya, çevredeki adalardan gezi tekneleriyle gelerek, şimdi alüvyonla dolmuş antik limanın yanındaki feribot iskelesinde iniyorlar.

İskeleden; kentin sağında, evlerin bulunduğu semt ve sol tarafta da bir dizi muhteşem tapınak kalıntısıyla, bütün kasaba manzarasını görebilirsiniz. Tapınaklar: antik Yunan inananları için; uzun haç yolculuğunun son durağı idi. Burada: tanrı Apollona doğum yerinde adak adayabilirler ya da kahine danışabilirlerdi.

delos.antik yerler.3
Yunanistan Delos Adası

Feribot iskelesinden sola dönün ve Kutsal Yoldan ilerleyin. İleride; Apollon’un doğum yerini simgeleyen güzel bir palmiye ağacı göreceksiniz. Çevresinde ise; 1920’lerde sivrisineklerin durgun suda çoğalmalarını önlemek için kurutulan Kutsal Gölün kalıntıları var.

Palmiye ağacından, SİT alanına doğru yapılacak bir yürüyüşle, bir zamanlar, güzel bir dizi sütunlu revakın ve aralarında Apollon’un kız kardeşi “Artemis” tapınağının da olduğu, tapınakların bulunduğu “Apollo Mabedi” ne gidebilirsiniz.

Aslan heykellerinin bulunduğu “Aslanlar Terası”:

Kutsal Göl’e yaklaşırken, bir şeref muhafız kıtası oluşturuyor. Bu aslanlar: Delos’un en çok fotoğraf çekilen sembolleridir. MÖ.7’nci yüzyıldan kaldıklarına inanılan bu aslanların sayısı: yüzyıllar içerisinde 16’dan 5’e inmiştir.

Bugün: heykelleri, modern malzemelerle, en mükemmel oldukları dönemlerdeki halleriyle yeniden yaratmak için çaba harcanmaktaymış. Heykellerin arasında, yalnızca bir tanesi orijinal. Kutsal göl: Apollon’un doğumuna tanıklık ettiği için bu adı alıyor. Göl evinin zeminindeki mozaikler büyüleyici. Göl çevresindeki hurma ağaçları, palmiye ağaçlarının gölgesine sığınmışlar.

Gölün arkasındaki tepede: “Delos Müzesi” var. Delos Müzesi: baraka binalarının soğuk görüntüsüne sahip olmasına rağmen, SİT alanındaki en iyi heykellerin ve sanat eserlerinin pek çoğunu barındırarak, tapınak binalarının ve evlerin çıplak iskeletlerine hayat veriyor. Zarif çömlekler ve enfes mücevherler günlük hayatın, kaliteli servetini gözler önüne seriyor.

Küçük olmasına rağmen zengin bir müze. Altın takıların işçilikleri çok ince. Çünkü: Delos: borsanın ve kuyumculuğun başkentiymiş. Antik çağın Nato’su, Lozan antlaşmasının beşiğiymiş. Hatta: ülkemizdeki Gümüşlük’teki Myndos antik kenti: bu birliğin üyesi olarak Delos’a haraç ödermiş.

Tapınak alanının solunda:

Belki de Delos’un en ilgi çekici bölümü olan “Tiyatro Semti” var. Sitede: aslında ilginç olan şey: MÖ. 3’ncü yüzyıldan kalma tiyatro değil, onun gölgesinde, kente hayat veren evlerden oluşan labirentler. Helenistik ve Roma dönemi zenginlerinin trendiymiş evlerini tiyatronun civarında yapmak. MÖ.3000 yıllarında, 5500 seyirci alıyormuş bu tiyatro.

Antik Yunanlıların ve Romalıların, ayak seslerinin duyulduğu sokaklar, hala evlerin ve dükkanların kapılarına kadar uzanıyor. Küçük kutulara benzeyen birkaç taş duvarın ardında: karşınıza muhteşem evler çıkıyor. Evlerin iç avluları; antik dünyanın en güzel mozaik zeminleri ve freskleriyle süslenmiş.

Dionysos Mabedi ve Trident Mabedindeki sade zemin örneklerine dikkat edin. Masklar Evi’nde bulunan Dionysos’un bir pantere bindiği zemin de dahil olmak üzere Yunuslar Evi ve Masklar Evi’ndeki zeminleri inceleyin. Mozaikler koruma altına alınmış.

Masklar adını alan evde:

kendisinin ve kocası Dioskourides’in başsız heykellerini bırakan “Cleopatra Evi” de ayrıca dikkate değer. Kocası ve kendisine ait, kafaları olmayan iki mermer heykel, oldukça zarif kesimlerdeydiler. Ancak, burada sergilenen heykeller: reprodüksiyondur. Yani: orijinalleri; Delos Müzesinde bulunuyor.

Tiyatro Semtinin arkasında: Delos’u etkileyen çeşitli kültürlerin bir göstergesi olarak yabancı tanrılara adanmış birkaç mabet var. İnananlar, Suriye ve Mısır tanrılarına burada tapıyorlarmış. Pek çoğu bozulmadan kalabilmişler.

Kasabanın yukarısında: Kynthos Dağı’nın yamaçları: 112 metreye kadar yükseliyor. Buradan; bütün SİT alanının güzel bir manzarası görülüyor.

Dar ve bazen dikleşen patikaya tırmanarak, MÖ.3’ncü yüzyıldan kalma tapınakların kalıntılarına gidebilirsiniz. Burada: Taş Çağı kadar erken bir dönemde dahi yerleşim bulunuyormuş.

DOĞUM-ÖLÜM YASAKLANAN ADA

Batıya doğru, birkaç yüz metre uzaklıktaki: Rineia adası ise Deloslular için hem bir doğum yeri ve hem de mezarlıkmış. Delos kutsal bir adaydı ve topraklarının bozulmadan korunması gerekiyordu.

Bu nedenle: antik dünyada, kanun koyucular tarafından: doğum ve ölüm, bu adada yasaktı. Günümüzde bile: modern arkeologlar, bu antik kurala sadık kalmışlardır. Bu nedenle: burada bulunan definle ilgili sanat eserleri; Mykonos’ta sergilenmektedir.