İtalya Siena

İtalya Siena

İtalya Siena; Şehir Toskana tepelerindedir. Chianti’nin zeytinlikler ve üzüm bağlarıyla çevrilidir. Toskana bölgesinin en güzel şehirlerinden birisidir. Üç tepe üzerinde kuruludur. Dolambaçlı yollar ve dik basamaklar bulunur. Şehrin güneyindeki Arbia vadisi: ünlü Brunello şarabına ev sahipliği yapan tepedeki Montalcino kasabasına götürür.

Şehir merkezi araç trafiğine kapalıdır. Eğer şehre araç ile geliyorsanız, aracınızı şehir kapılarının dışında bulunan otoparklara bırakmalısınız.

Dünyaca ünlü filmlerden: James Bond filmi “Quantum of Solace” Siena ve Palio yarışları görülebilir.

Şehirde: 13’ncü yüzyılda zaman durmuş gibi görünür. Muhteşem güzel bir Ortaçağ kentidir.

UNESCO, 1995 yılında Siena şehrinin Piazza del Campo meydanını, Dünya Mirası Sit alanı olarak kabul ederek koruma altına almıştır.

İtalya Siena

ULAŞIM

Siena şehri, Floransa şehrine sadece 70 km uzaklıktadır. Roma şehrine uzaklık 233 km dir. Pisa arasındaki uzaklık; 117 km. Grosseto arasındaki uzaklık: 75 km. Livorno arasındaki uzaklık: 131 km.

İtalya Siena

TARİHİ

Şehrin: Roma’nın iki efsanevi kurucusundan olan Remus’un oğlu Senius tarafından kurulduğu söylenir. Bu yüzden Siena şehrinin amblemi Remus ve Romulus’u emziren dişi kurttur.

Daha sonraki süreçte: şehir Roma İmparatoru Augustus tarafından bir Roma kolonisi olarak kurulmuştur. Şehre Saena Julia ismine atfen “Siena” ismi verilmiştir.

Sonraki yüzyılda, Siena, yakındaki Floransa’ya rakip olan müreffeh ve önemli bir Ortaçağ kasabası haline geldi. Ancak 1348 yılındaki veba yani kara ölüm, kasabanın bankacılık işinde düşüşe sebep oldu ve servetinin büyük kısmı yok oldu. Aynı zamanda nüfusun da büyük kısmı öldü. Bunların sonucunda Siena şehrinin yıldızı söndür.

Siena şehri: 17 bölgeye bölündü. Contrada denen bu bölgelerin kendi hayvan amblemleri vardı. (tırtıl, zürafa, kaz ve benzeri gibi) Contrade arasındaki rekabet: Siena şehrinin en büyük turistik cazibe merkezi olan Palio’da her yıl iki kez gündeme geldi. Conrade’yi temsileden atlar (bu atlar yerel kiliseler tarafından kutsanırdı) Piazza del Campo çevresindeki tehlikeli bir yarışta yarışıyorlardı. Tüm olay tarihsel bir gösteri, bayrak sallama ve tezahürat alemiyle çevriliydi. Günümüzde de devam eden Palio geleneği: her yıl 2 Temmuz ve 16 Ağustos tarihlerinde sürmektedir.

Floransa ile savaş yıllarında, büyük sanatçılar şehirde önemli işler gerçekleştirir. Siena Okulunun ustaları: Lorenzetti kardeşler, Duccio di Boninsegna, Simone Martini gibi ustalardır. Bu dönemde, şehir muhteşem yeni anıtlarla süslenir.  

SİENA ÜNİVERSİTESİ

Siena Üniversitesinin tarihi, Ortaçağ döneminden başlayarak Toskana’nın kültürel geleneği boyunca gelişmiştir. Üniversite hakkındaki bilinen ilk belge, 1240 yılına tarihlenir. Üniversitenin en büyük gelişmesi, 1321 yılında Bologna Üniversitesinin buraya taşınmasıyla gerçekleşti. Siena Belediyesi, üniversiteyi her yönden destekledi. Siena Üniversitesi: 1859 yılından sonra, şehir kurumlarının da yardımıyla hızla büyüdü.

NE YENİR

Siena şehrinin yerel lezzetlerinden tatmak isterseniz: bir kadeh Vin Santo eşliğinde Cantuccini olmalıdır. Bölgede Toskana mutfağının önemli ürünleri olan: çorbalar, kavrulmuş et, av etleri ve çeşitli ev yapımı makarna türleri bulunmaktadır. Bruschetta: domatesli ve otlu sarımsaklı bir tür ekmektir. Mutlaka denemenizi öneririm. Ayrıca: yerel sosisler, peynir, karaciğer, ribollita çorbası denenmelidir. Tatlı olarak ise: klasik Vin Santo eşliğinde cantucci bisküvileri, Ricciarelli, Panforte ve Cavalucci vardır.

NE İÇİLİR

Siena ve çevresinde, harika şaraplar vardır. Chianti, Brunello di Montalcino, Montepulciano ve Vernaccia di San Gimignano.

GECE HAYATI

Siena şehrinde gece güzel bir restoranla bir akşam yemeği ile başlar ve ardından dar sokaklarda yürümeye başlayın. Siena geceleri çok canlı olan Piazza del Campo civarında hareketlidir. Akşam dünyanın dört bir yanından gelen çok sayıda öğrenciler: şarap imalathaneleri ve bira fabrikaları, barlar ve revaçta kulüpleri doldururlar.

ALIŞVERİŞ MEKANLARI

Şehirde San Domenico bölgesinde yerel ürünler sunan mağazalar ve zanaatkar atölyeleri vardır.

İtalya Siena Palio

SİENA PALİO

Palio, Siena Belediyesi tarafından düzenlenen bir etkinliktir. Siena şehrindeki en büyük geleneksel festivaldir.

Bu etkinlikte: at yarışları düzenlenir. Ancak bu yarışlar aynı zamanda dünyanın belki de en kötü şöhretli at yarışı olarak bilinmektedir. Çünkü yarışlar parke taşları üstünde yapılmaktadır. Eyersiz olduğu için oldukça tehlikelidir. Sadece 2 dakikadan daha az süren bu yarışlar, yıl boyu süren tartışma ve rekabet konusu olmaktadır.

İtalya Siena Palio

Atlı ilk palio, kesintiye uğramadan 1644 yılından beri sürmektedir. Yani oldukça uzun bir geçmişe sahiptir ve asla kesintiye uğramadan devam etmektedir.

Geleneksel Palio yarışları, her yıl 2 Temmuz ve 16 Ağustos tarihlerinde “Campo” da yapılır.

Palio yarışından önce: antik Siena Cumhuriyetinin kurumlarını temsil eden 600’den fazla kişinin orijinal kıyafetlerle katıldığı bir geçit töreni düzenlenir. Bu törene “Tarihi Yürüyüş” denir.

İtalya Siena Palio

Geçit alayı: öğleden sonra Piazza del Duomo’dan başlar ve Piazza del Campo’ya gelmeden önce şehir merkezindeki bazı sokaklarda dolanarak ilerler.

Palio günü, bu geleneksel yarışa tanıklık yapmak için, güneşe, sıcağa ve terlemeye istekli olan seyirciler, öğleden itibaren meydanda toplanmaya başlarlar. Daha sakin olanlar genellikle 8 ay önce satılan ve meydanın kenarında bulunan koltuklar için bilet alırlar. Meydan, Palio başlamadan birkaç dakika önce kapatılır ve sonunda atlar çekilir ve toz çökmeden önce biter. Kazanan Cantrada haftalar boyunca ziyafet çeker ve kutlar.

Geçit töreninin ardında yapılan yarış ise: uygun şekilde düzenlenmiş ve teçhiz edilmiş, eyersiz olarak Piazza del Campo çevresinde 3 tur şeklinde yapılır.

İtalya Siena

GEZİLECEK YERLER

İtalya Siena Piazza Del Campo

PİAZZA DEL CAMPO

Campo: günümüzde görülen şekilde asfalt bir meydana dönüşene kadar, eskiden olduğu gibi “tarla” anlamına geliyordu.

Kentin ana meydanıdır. Yamuk biçimdedir ve yavaşça kenarlardan merkeze doğru iner. Burası şehrin kalbidir. Siena’ya giden ve buradan ayrılan üç ana yolun kesiştiği yerdedir. Siyasi ve sivil bayramlar burada kutlanır.  

Burada: barlar ve restoranlar, fantastik anıtlar ve kalabalıklar bulunur. Meydana eğimli bir amfitiyatro da vardır. Ayrıca burada ünlü Palio koşusu yapılır. Her yaz meydanda iki kere at koşuları yapılır. (ayrıntılı bilgiyi yukarıda verdim.)

Meydan ve çevresinde “kırmızı” renk hakimdir. Çünkü hükümet: meydanın ve sivil binaların fiili inşasından önce 1297 yılında bazı kararlar almıştır. Çünkü binalar ve meydan arasında uyumlu bir yapı yaratılmak istenmiştir.

Meydanın çevresi: 333 metredir. 10 sıra beyaz traverten taşla bölünen, kırmızı tuğladan, balık kuyruğu tasarımıyla kaplanmıştır. Her bölüm, 9 validen birini temsil eder.

İtalya Siena Museo Civico

PALAZZO PUBBLİCO-MUSEO CİVİCO-KENT MÜZESİ

Piazza del Campo’dadır.

Siena şehrinin en önemli yapılarından birisidir.

13’ncü yüzyıl sonu ile 14’ncü yüzyıl başında Lordlar Nove’nin emriyle inşa edilmiştir.

Dokuzlar Konseyi: 1287-1335 yılları arasında, 70 yıl buradan yönetilmiştir. Dokuzlar Hükümeti: orta sınıftan seçilen halkın dokuz temsilcisi nedeniyle böyle isimlendirilir.

Bu dokuz adam: 2 ay görevde kalmış ve görevde kaldıkları süre boyunca belediye binasından hiç ayrılmadıkları için, şehri dış etkiler olmadan yönettiler. Aslında binada en önemli odalardan biri: Dokuzun Odası “Sala dei Nove” dir.

Mevcut bina üzerine zamanla diğer kamu daireleri ve çoğu soylu aileler için yeni ilaveler yapılmıştır.

Palazzo’nun hem iç hem de dış duvarlarında gösterilen aile armaları; bu konutlarda yaşayan ünlü yargıçlar, doktorlar, askerler ve soylu ailelere aittir. Bu armalar yüzyılın farklı sanatçıları tarafından yapılmıştır.

Zemin katta: Belediye başkanının günümüzdeki ofisinde eski adıyla Şansölye ve Bilanceria di Biccherna armaları görülür. Diğer armalar ise, 2’nci katta anticonsiglio’nun tavanındadır.

Evet, burası Siena şehrinin bağımsızlığının ve zenginliğinin sembolüdür.

İtalya Siena Museo Civico

Museo Civico-Kent Müzesi

Binanın en güzel odalarından bazıları, Şehir Müzesine aittir ve ziyarete açıktır. Müze 1930 yılında kurulmuştur.

İtalya Siena Museo Civico

Binanın sağ tarafındaki giriş ofislere açılır. Sol tarafındaki ana girişten, Cortile del Podesta adlı avluya geçilir ve oradan şehir müzesine ulaşılır. Yine bu bölümden, aşağıda ayrıntılı olarak anlatacağım Torre del Mangia kulesine çıkmak mümkündür.

İtalya Siena Museo Civico

Gelelim müzeye:

Avlunun sonunda Şehir Tiyatrosu girişi yanında, müzenin bilet gişesi bulunur. Giriş ücreti 9 Euro’dur. Burada Siena sanatının başyapıtları bulunmaktadır.

İtalya Siena Museo Civico
Açık hava sundurması

Bir zamanlar Sinea şehrinin Gaia çeşmesinin bir parçasını oluşturan Jacopo della Quercia’nın soluk boyalı panellerine sahiptir.

İtalya Siena Museo Civico

Giriş bölümünde, Siena’nın sembolü olan bronz bir dişi kurt yer almaktadır.

İtalya Siena Museo Civico Sala del Mappomonda
İlk odada-Sala del Mappomonda-Dünya Haritası Odası:

Bir zamanlar duvara asılan büyük ve yuvarlak küre nedeniyle, en büyük salona “Sala del Mappamondo-Globe Salonu” denir.

1345 yılında Ambrogio Lorenzetti: Siena’nın Palazzo Publico’sundaki Mappomondo olan bir dünya haritası yarattı. Sala del Mappalondo (Dünya Haritası Odası); eskiden Cumhuriyet Konseyinin Karargahıydı. Oda, Cumhuriyet topraklarını betimleyen Ambrogio Lorenzetti’nin muazzam ahşap diskinden sonra sözde idi.

Çok büyük boyutlara sahip (muhtemelen 4.83 metre çapında) ve formunda yuvarlak, tek bir merkezli pivot üzerine monte edildi ve çeşitli kısımları izleyiciye daha yakın hale getirmek için arka arkaya döndürüldü. Siena’nın böyle bir imaja sahip olma arzusu, 13’ncü yüzyıl sonlarında portolan haritaların ortaya çıkışıyla ilgilidir.

Evet, Ambrogio Lorenzetti’nin çizdiği dünya haritası eşsiz tasarımın muhteşem izlerini bırakmadan kayboldu. Dönen bir tekerlek olan çalışma, asıldığı duvarın yüzeyine bir dizi büyük eşmerkezli halkı çizdi ve böylece altına gizlenmiş bir önceki boyama katmanına zarar verdi.  

İtalya Siena Museo Civico Sala del Mappomonda

Duvarın üst kısmında, iki tahkimat ve arka planda güzel bir mavi gökyüzü ile atının üstündeki ünlü bir şövalye freski görülür. Eser: Guidoriccio da Fogliano’ya aittir.

Odanın diğer ucunda: Sienalı ressam Simone Martini’nin en ünlü iki eseri bulunur.

Solda ilk resim: bir başyapıt olan Maestra’dır. İnanılmaz bir şekilde bu onun ilk resmiydi. 1315 yılında tamamlandı. Martini resimlerini zengin desenli kumaşlarla karakterize etme eğilimindedir ve tahtta oturan Mary’nin elbisesi bir istisna değildir.

Resim: Melekler ve Azizlerle çevrili çocuklarla tahta geçen Madonna, ön taraftaki dört figür şehrin koruyucu azizleridir. Maestra dini sahnesi: Siyen resminin en eski örneklerinden birisi olarak önem kazanır.

İtalya Siena Museo Civico Sala del Mappomonda

Sanatçının diğer eseri: Siena birliklerinin Montemassi’yi fethini anlatan Guidoriccio da Fogliano freskidir. Siena ordusunun komutanını, yeni fetih ettiği topraklarda yine kumaş elbiseli görülmektedir. Son zamanlarda bazı sanat tarihçileri, bu eserin Martini’ye atfedilmesine itiraz ettiler.

Çünkü 1980 yılında, duvarın altında biraz daha eski, hasarlı bir fresk tespit edildi. Bu daha önceki resim, ahşap çitlerle çevrili bir kalenin önünde duran iki figürü tasvir ediyor. Bazıları bunun Martini’nin freski olduğunu iddia ederken, bazıları ise bu eski freskleri başka sanatçılara atfediyorlar.

Burada: ülkenin birleşmesinden sonra hüküm süren İtalya’nın ilk kralı Victor Emmanuel II’ye ithaf edilmiş bir 19’ncu yüzyıldan kalma bir fresk bulunmaktadır.

İtalya Siena Museo Civico Salla della Pace
İkinci odada-Salla della Pace:

Buraya “Sala dei Nove yani Dokuzların Odası, Nine Hall” ve Şehir Meclisinin toplandığı oda yani Salla della Pace’de denir.

Burada fresk döngüsü içinde: Ambrogio Lorenzetti (1319-1348) tarafından yapılan “İyi ve Kötü Hükümeti” ilgi çeker. Odanın üç duvarını kaplayan resimler, zamanın sanat tarihinde istisna niteliğindedir. Dini konular yerine, seküler konular temsil edilmiştir.

İtalya Siena Museo Civico Salla della Pace
İyi yönetim;

Pencerenin karşısındaki duvarda: İyi Hükümet freskinin bir parçası var. Konsept: Nove hükümdarının (kral tahtta siyah-beyaz giysiyle sembolize ediliyor. Siyah-beyaz renkler, iki ikiz ve kurt tarafından da anılan Siena renkleridir.)

Kralın insani erdemleri: kralın yanında oturan 6 bayan tarafından kişiselleştirilir. Sağında: barış, kale, sağduyu var. Solunda ise: yüce gönüllülük, ölçülülük, adalet var.

Kralın ilahi erdemleri olan inanç, umut ve sadaka, başının üzerinde dolaşır. Bununla birlikte, hükümetin toplam fazileti: “Adalet” dir. İkinci olarak: sahnenin sol ucunda izole edilmiş, ona hakim olan “Bilgelik” ten esinlenerek oturan soylu kadın tarafından temsil edilir.

Böylece tüm vatandaş sınıfları, hükümete saygı gösterme konusunda hemfikirdir. Burada iki dizge sahip 24 karakter tarafından temsil edilir. Son olarak: hükümetin askeri güvenliği, bir gurup tutsağı koruyan silahlı şövalyeler tarafından freskin sağında gösterilmiştir.

Lorenzetti, freskte tasvir edilen karakterlerin sembolize etmeleri gereken ahlaki nitelikleri ve duyguları ifade etmesini sağlamak için: bakışlarına itina gösterdi. Bu nedenle, özellikle odaya adını veren “Barış, Concordia, Prudence ve acı çeken savaş esirlerinin resimlerinde“ görmek mümkündür.

İtalya Siena Museo Civico Salla della Pace

Giriş duvarındaki freskte, kırsal kesimden kente iyi yönetimin etkilerine adanmış bir bölüm var. İyi yönetilen bir şehrin, binalarının niceliğinden ve nezaketinden, vatandaşlarının lüks giysisinden, şenlikli iyimserliğinden, pazarlarının refahından da görülebileceği gibi aynı zamanda ne kadar zengin ve mutlu olduğunu anlatır. Böylelikle Lorenzetti, izleyiciye birçok kule evleri, sokakları, kızların klavsen çaldığı ve dans ettiği, düğünlerin yapıldığı meydanlarıyla Siena şehrinin bir ateşli ticaret vizyonunu veriyor.

Hükümet iyiyse, etkileri kırsal kesimde de görülebilir. Bu nedenle Lorenzetti, izleyiciyi duvarın diğer büyük freskinde, kentin iki kompozisyon arasında bir bölge çerçevesi oluşturan mazgallı duvarların ötesinde, tepelik bölgeyi çağrıştırıyor.

İtalya Siena Museo Civico Salla della Pace
Malgovernment freski-Kötü yönetim

Odada karşı duvardadır. Ancak fireskdekiler kolayca okunamayacakları için odadaki en hatalı fresklerdir. Yani kötü hükümetin olduğu duvar ağır hasar görmüş ve sadece kısmen görülmektedir. Elbette önceki yani iyi yönetim fresklerindeki kavramların tersine çevrilmesidir. Özetle: iyiden kötüye geçiliyor.

Böylece öfke kılıcıyla Mal Governo, ayaklarını siyah bir keçiye dayayarak aç gözlülük kadehine hükmeder, kafasından kaçan boynuzlar gibi iki kavisli dişle ve gözlerle ifade edilir. Onun iki yanında: açgözlülük ve vanagloria vardır. Diğer yanında ise: zulüm, aldatmaca, sahtekarlık, gazap görülür. Adalet zincirler içinde güldü ve ayaklar altına alındı. Kötü yönetimin etkilerine gelince, birkaç parça sağlam olup olmadıklarını, harabeye indirgenmiş ve haydutlar ve kasvetli bir şiddet ve ölüm krallığı tarafından istila edilmiş bir şehrin ölümü hayal edilmektedir.

Sonuç:

Odanın çevresindeki banklar oturun ve zamanın şehir hayatını ve ayrıntılarını izleyin. Bağlar ve zeytin tarlaları ile kentin çevresinde tasvir edilen peyzajdan günümüze kırsalın manzarası pek farklı değildir.

Yönetim Alegorisinin merkezinde, beyazlar içinde, zırh üzerinde yatan bir kadın, UNESCO tarafından seçilen “Barış’ın evrensel” amblemidir.

Ayrıca: altından yapılmış zarif bir gül ağacı (Bir Papa’dan Siena şehrine armağandır) da görülmeye değerdir.

İtalya Siena Torre Del Mangıa

TORRE DEL MANGIA

Piazza Del Campo meydanındadır.

Güç ve zarafetin sembolü olan kule, Francesco ve Muccio di Rinaldo kardeşler tarafından, 1325 yılında yapılmaya başlanmış ve 1348 yılında tamamlanmıştır. Kırmızı tuğladan yapılmıştır ve halk ile olan yakınlığının bir sembolü olarak 87 metre uzunluğunda tuğla ve geri kalanı muhtemelen görsel olarak daha belirgin hale getirmek için beyaz travertendir.

İtalya Siena Torre Del Mangıa

Evet kulenin ikinci bölümü: beyaz travertenden yapılmıştır. Lippo Memmi’nin bir tasarımına dayanarak Agustino di Givanni tarafından yapılmıştır. 1666 yılında, Sunto olarak da bilinen “Campanone” adı verilen büyük bir çan yerleştirilmiştir.

İtalya Siena Torre Del Mangıa

Kule ismini: kulenin ilk koruyucusu olan ve belirlenen zamanlarda 400 basamaklı merdiveni tırmanan ve kasaba halkı için saatin zillerini çalacak olan ilk kişiden almıştır. Mangiaguadagni lakaplı (niye bu lakap verilmiştir, çünkü kendisi tüm kazancını Siena tavernalarında yiyerek geçirdiği için, kelime anlamı: kazanan yiyen) Giovanni di Balduccio: 1347 yılında saatin zillerini çalmak için görevlendirilmiştir.

O tarihten sonra ise kuleye ismini vererek tarihe geçmiştir.

İtalya Siena Torre Del Mangıa

Kulenin toplam yüksekliği 102 metredir. İtalya’nın üçüncü en yüksek kulesidir.

Eğer kendinize güvenirseniz, 500 basamaklı bir merdivene tırmanarak kulenin tepesinden 88 metrelik yükseklikten, Siena ve çevresinin muhteşem bir manzarasını görebilirsiniz. Ancak kuleye çıkış için bilet almak gerekiyor. Ayrıca: tırmanışın nefes kesici olduğunu unutmayın, ayrıca bir kerede sınırlı sayıda ziyaretçinin çıkmasına izin veriyorlar, merdivenlerin ne kadar dar olduğunu da söylemeden geçemem.

İtalya Siena Cappella di Piazza

Cappella di Piazza:

Kulenin ayaklarında, Gotik nişlere yerleştirilmiş güzel heykeller bulunan Meryem Ana Şapeli bulunur. Bu şapel, Meryem Ana onuruna, 1352-1376 yılları arasında inşa edilmiştir. Sebep: 1348 yılında Kara vebanın etkilerinden korunmanın onurunadır. Tonozlu tavan, dönemin yerel sanatçıları tarafından aziz resimleriyle süslenmiş ve 4 pilasterle desteklenmiştir. Palio oyunları sırasında jokeyler için ayin: şapelin sunağında yapılır.

İtalya Siena Fonte Gaia

FONTE GAİA

Şehrin ünlü havuzu: Palazzo Pubblico ve Torre del Mangia’nın tam karşısındadır. Hem merkezi konumu hem de bir sanat eseri olan Piazza del Campo nedeniyle, Siena çeşmelerinin kraliçesi olarak kabul edilir. Deniz seviyesinden 321 metre yüksektedir. Şehirdeki tüm çeşmelerin en yüksek kotundadır.

İtalya Siena Fonte Gaia

1346 yılında inşa edilen Siena şehrinin gururu ve eğlencesidir.

Çeşmenin panoları: Jacopo della Quercia tarafından 1409-1419 yılları arasında tamamlanmıştır. O döneme ait İtalyan heykelinin güzel örnekleri olarak kabul edilir

Günümüzde görülen mermer figürler ise, Jacopo della Quercia tarafından yaptırılan orijinal figürlerin: daha sonra Tito Sarrochi tarafından yapılmış kopyalardır. Orijinal heykeller ve alçak rölyefler, Santa Maria della Scala (Museo Civico) müzesinde sergilenmektedir.

İtalya Siena Fonte Gaia

Havuzun suyu, 30 kilometreyi aşan yer altı tünellerinden gelmektedir.

Evet: günümüzde şehirde “Civediamo alla fontana” ismi sık sık kullanılmaktadır. Çünkü şehirliler ve turistler, bu ismin bir buluşma yeri olduğunu ve bu buluşma noktasının şehrin en ünlü ve görülmeyi kolay burayı belirttiğini bilmektedir.

TERZO DI CİTTA

Terzo di Citta meydanın sağındaki binada bulunan dünyanın en küçük penceresine sahip Piazza Postierla günümüzde de bulunmaktadır. Önceleri bölgenin en yüksek tepesinde bulunan Via di Castelvecchio ve Remus’un sığınağı Castelsenio efsaneye göre ve şehrin ilk şehidinin hapsa atıldığı söylenen Cappella delle Ceneri di Sant’Ansona vardır.

Via di Stalloreggi’de: efsaneye göre bir karganın düştüğü yerde inşa edilmiş “Karga Madona” vardır. Bu karga, 1348 yılında şehre vebayı yayıyor. Terzo di Citta’da heybetli siyah-beyaz mermerden katedral Duomo ve Avrupa’nın ilk hastanelerinden birisinin yapısında bulunan Santa Maria della Scala müzesi var. Ayrıca: ünlü Çağdaş Sanat Merkezine sahip olan Palazzo delle Papesse artık kapalıdır.

TERZO DI CAMOLLIA

Adını geleneksel düşmanı Floransa’nın yönüne bakan ve bu nedenle her zaman sıkı bir şekilde korunan Porta Camollia denilen şehir kapısından alır. Terzo di Camollia: diğerlerinin yanı sıra, günümüzde şehrin ana alışveriş, bankacılık ve eğlence caddesi olan Via Banchi di Sopra’yı, 2 meydanı, Piazza Salimbeni ve Piazza Tolomei’yi içerir. Terzo di Camollia’da birkaç bazilika bulunmaktadır.

İtalya Siena Duomo

SİENA VİEW OF THE CATHEDRAL-DUOMO

Piazza II Campo’nun çok yakınında, Duomo meydanındadır.

Katedrale giriş ücretlidir. Duomo, vaftizhane, kripto ve müzeyi gezmek için, kişi başı 20 Euro olan karma bilet satın almanızı öneririm.

Katedral: Avrupa sanatsal panoramasının en önemli anıtlarından bazılarına ev sahipliği yapmaktadır. Her yıl 1 milyondan fazla kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Ancak Floransa şehrindeki katedrale girmek için 3-4 saat beklemek gerekirken, buradaki katedralde o derece yoğun bir bekleme gerekmiyor.

Yani muhtemelen bilet almak için 20-25 dakika beklemek gerekiyor. Katedralin içinde fotoğraf çekmek serbest ama flash ve tripod kullanımına izin verilmiyor.

Katedral: daha önceki bir yapının yerine: 1215-1263 yılları arasında inşa edilmiştir. Şehrin servetinin çöküşünden (veba salgını ile şehir nüfusunun yarısından çoğu ölmüş, serveti çökmüştür.) önce Siena şehrinin yapıyı dünyanın en büyüğü olarak genişletmek için iddialı planları vardır.

Hafif çıkıntılı bir kubbe ve çan kulesi ile Latin Haçı şeklindedir.

İtalya Siena Duomo

Çan kulesi sadece 77 metre yüksekliktedir. Çan kulesinin konumu tepeden 10 metre daha yüksektedir. Yani şehrin siluetine bakarken, daha yüksek olan Mangia kulesi ve katedralin çan kulesi aynı boyda görünüyor.

Dış ve iç mekanlar: beyaz ve yeşilimsi-siyah mermerle değişen, şeritlerle dekore edilmiştir. İçte ve dışta zebra çizgili beyaz ve siyah mermer, yapıya benzersiz ve çarpıcı bir görünüm kazandırıyor. Siyah ve Beyaz: Siena şehrinin sembolik renkleridir. Siyah ve beyaz: efsanevi kentin kurucuları Senius ve Aschius’un siyah-beyaz atlarıyla etiyolojik olarak ilişkilendirilir.

Yapıda: Pisano, Donatello ve Michelangelo VE Pintiricchio’nun sanatsal şahaserleri bulunmaktadır.

İtalya Siena Duomo

Katedralin dış cephesi:

Oldukça etkileyicidir. Katedralin cephesinin yapımına 13’ncü yüzyıl sonlarında Giovanni Pisano tarafından başlanmıştır. Cephenin duvarlarında üç büyük mozaik görülür. Bunlardan büyük merkezi mozaik “Meryem Ananın taç giymesini”, her iki taraftaki daha küçük mozaikler ise İsa’nın Doğuşu ve Tapınakta Meryem’in sunumunu gösterir.

İtalya Siena Duomo

Katedralin içi:

Katedralde bilet gişesine doğru giderken: kilisenin sağında; Piazza Jacopo della Quercia’da bulunan duvar oldukça büyüktür.

İtalya Siena Duomo

Bu duvar önemlidir. Çünkü 14’ncü yüzyıl başlarında kiliseyi büyütme çalışmaları başlamış, ancak 1348 yılında veba salgını nedeniyle şehir etkilenince, nüfus azalmış ve bu çalışma yarım kalmış, hiçbir zaman yeniden başlatılmamıştır.

İtalya Siena Duomo

Çünkü duvarın bulunduğu yerde, yerin çökmesi de söz konusu olmuştur. Duvarın üzerine çıkmak mümkündür, buradan şehrin manzarası izlenir. Buraya “Panaroma dai Facciatone” ismi verilmektedir. (Duvara çıkmak için erişim Museo dell’Opera tarafındandır.)

İtalya Siena Duomo

Katedralin içine girdikten sonra, katedralin bir haritası var, bu haritanın cep telefonu ile resmini çekin ve bu haritaya göre katedrali gezin.

Katedralin içinde, sütunlar beyaz-siyah mermer çizgili motiflerle devam ediyor. Yukarıda ise, geçmişte Siena’nın dindar adamlarının yani azizlerin aşağı bakan büstlerini görürsünüz.

İtalya Siena Duomo

Katedralin kubbesi, destekleyici sütunlarla birlikte, altıgen bir tabandan yükselmektedir. Kubbe 1264 yılında tamamlanmıştır. Kubbenin üzerindeki fener, Gian Lorenzo Bernini tarafından eklenmiştir. Ayrıca: Bernini’nin Mary Magdalena ve Aziz Jerome heykelleri görülmeye değerdir. Bu heykeller, tutkulu ve yoğun bağlılığın ifadesidir.

İtalya Siena Duomo

Minber

Gotik minber, 13’ncü yüzyıldan kalmadır. Nicola Pisano’nun mermer minberi gerçek bir gösteri eseridir.

İtalya Siena Duomo
Katedralin zemini:

Katedralin zemininde ise: en etkileyici hazineler bulunur. Kaldırım: çeşitli teknikler kullanılarak yapılan mozaiklerle süslenmiştir. Bu mozaiklerle çeşitli hikayeler anlatılır. Bu hikayeler genellikle “İncil’den” alıntılardır. Zeminde kullanılan mermerler, bölgeye özgü olan sarı mermerdir ve oldukça canlı bir renge sahiptir, altına benzer.

İtalya Siena Duomo

56 tane kazınmış ve işlenmiş mermer panellerin tümü: 1369-1547 yılları arasında Siena’da yaşamış önde gelen 40 sanatçı tarafından tasarlanmıştır. Tasarımların tamamlanması, 600 yıl sürmüştür. Son tasarım 1800’lerde tamamlanmıştır.

Günümüzde, nef ve koridorlardaki mozaik panolar: genellikle bariyerlerle kapatılarak, ayak basılması engellenmiş ve böylece koruma altına alınmıştır. Ancak bu mozaiklerin en kıymetli olanları: apsis altı ve geçişlerdedir. Bunlar, genellikle insanların toplu olarak oturdukları yer olduğu için özel döşemelerle korunmaktadır.

Bunlar: Palio onuruna ve yıl boyunca birkaç ay ve genellikle Eylül ve Ekim aylarında ortaya çıkarılmaktadır. Evet burası çok önemli, yani mozaikler yıl boyunca sadece Eylül-Ekim ayları arasında görüşe açılmaktadır.

İtalya Siena Duomo

En eski tasarımlar: girişin yanındaki merkezde bulunanlardır. Bunlar: Çarkıfelek ve Müttefik Şehirlerin sembolleriyle çevrelenmiş siyen kurdudur. Bunun yapım tarihi, 1369 yılına kadar uzanmaktadır. Ancak bazı parçaları oldukça yıpranmıştır.  

Her panelin, kendisine ait bir hikayesi vardır. Bu paneller, ziyaretçileri katedralin her yerine bakmaya davet eder. Hatta: kitapçıda satılan küçük rehberlerden birini satın alırsanız, panellerin hikayelerini de öğrenebilirsiniz.

İtalya Siena Duomo Piccolomini Kütüphanesi-Papa Kütüphanesi

Piccolomini Kütüphanesi-Papa Kütüphanesi

Evet bu muhteşem güzel resimlerle dekore edilmiş salonu giriş ücretli ama bence mutlaka girin, görün. Katedrale girdikten sonra nefin solundadır. Kapısı önündeki aşırı kalabalıklar nedeniyle burayı kaçırmamaya dikkat edin.

Enea Silvio Piccolomini: İmparator III Frederick’i Papalık devletiyle uzlaştırmaya çalışırken: İmparatorun Aragonlu Elanora ile evliliğini ve Roma’daki taç giyme törenini düzenlemeye yardımcı olur. Bunun üzerine ödül olarak: 1447 yılında Trieste Piskoposu ve 1450 yılında Siena Piskoposu olur. Roma’da büyük başarılar elde eder. 1456 yılında Kardinal olur ve sadece 2 yıl sonra papa seçilir ve Papa II Pius ismini alır.

İtalya Siena Duomo Piccolomini Kütüphanesi-Papa Kütüphanesi

Katedraldeki kütüphane: Papa II Pius’un yeğeni tarafından inşa edilir. Amaç: amcası ve sevgiyle topladığı zengin el yazması kitap koleksiyonunu korumak içindir.

Ancak: kütüphanede bu el yazması koleksiyonlardan ziyade: Pinturicchio’un freskleri ve genç Rafaello Sanzio’nun eserlerine hayran kalacaksınız. Bu eserlerde: her kişinin renklerine, lüks giyimli figürlerine ve detaylarına, ince iç mekan ayarlarına, ayrıntılı manzaralara ve kıyafetlere bakmak gerekir.

Her sahneyi çevreleyen boyalı sütunlarda ve arka planda perspektif ustalığı hayranlık uyandırır. Duvarlar: Papa II Pius’un yaşamındaki çeşitli önemli aşamaları temsil eden, 10 sahneye bölünmüştür.

İtalya Siena Duomo Piccolomini Kütüphanesi-Papa Kütüphanesi

Odanın ortasında: “The Three Güzelleri” heykellerinin kopyaları vardır. Bunlar: Hellenistik dönemden kalmadır.

Gül pencere

Sunağın üzerindeki dairesel pencere, 1288 yılından kalmadır ve onu İtalya’daki hayatta kalan en eski vitray pencere yapmaktadır. Vitray pencere: Duccio di Buoninsegna eseridir.

Ports del Cielo

Katedralde, mutlaka “Ports del Cielo” yani “Cennetin kapısı” turuna katılmalıdır. Bu turda: tavan tonozlarının yakınındaki görkemli rota, ziyaretçilerin katedralin içinde ve dışında güzel panorama görmelerini sağlar.  Tur esnasında: ünlü kaldırım, Ulusse De Matteis’in çok renkli pencereleri, heykeltıraşlık anıtları görülebilir. Daha sonra Siena şehri ve anıtların muhteşem manzarası izlenir.

 

THE CRYPTA, VAFTİZHANE, MUSEO DELL’OPERA DEL DUOMO Dİ SİENA

Katedralin hemen yakınındadır.

İtalya Siena Duomo The Crypta

The Crypta:

Crypta: 1999 yılında keşfedilmiş ve 2003 yılında ziyarete açılmıştır. 13’ncu yüzyılda Katedralle birlikte aynı yıl depolama için mahzen olarak inşa edilmiştir. Ancak daha sonra terk edilmiş ve 700 yıl saklanmıştır. Odanın herhangi bir özelliği yoktur, ancak duvarları İsa’nın ölümünden hemen önceki hayatından çok renkli fresklerle süslenmiştir. Sanatçılar kesin olarak bilinmemekle birlikte, muhtemelen Dietisalvi di Speme, Guido di Graziano ve Rinaldo da Siena’dır.

İtalya Siena Duomo Battistero-Vaftizhane

Vaftizhane-Battistero

Katedralin aşağısındaki bu oda, 1325 yılında inşa edilmiştir. Kentin en önemli dini sitelerinden birisidir. Yüzyıllar boyunca, Siena şehrinin tüm sakinleri, ünlü olsun ya da olmasın, Vaftizhanenin kaburga kemeri altında vaftiz edildi.

Tonozlar tamamen: Siyen Rönesans’ının en kapsamlı dini döngüsünü temsil eden renkli fresklerle dekore edilmiştir. Jacopo della Quercia’nın mermer bir yazı paneli bulunmaktadır.

Ortada: Donatello’nun ağırlıklı olarak mermer ve bronzdan yapılmış altıgen vaftiz yazı tipini ve Vaftizci Aziz John’un hayatını gösteren panelleri görebilirsiniz. Tüm panelleri görebilmek için yakından bakılmalıdır.

İtalya Siena Dell’Opera del Duomo

Dell’Opera del Duomo

Dumo’nun bitişiğindedir. İtalya’nın en eski özel müzelerinden biridir.

Katedralin orijinal sanat eserleri burada sergileniyor. Duccio’nun çalışmaları da dahil olmak üzere, 1300’lerden 1500’lere kadar olan döneme ait kutsal eserler burada bulunuyor. Galleria della Statua’da: Giovanni Pisano ve Jacopo Della’nın “Donatello” heykelleri de sergilenmektedir.

İtalya Siena Dell’Opera del Duomo
İtalya Siena Dell’Opera del Duomo

Ayrıca: tamamlanmamış yapının cephesini süsleyen Siena dini heykelleri, vitray pencereleri, duvar halıları ve el yazmaları bulunmaktadır. Ayrıca bir klimalı oda: müzenin hazinesi olan Duccio di Buoninsegna’nın Maestra sunağına ev sahipliği yapmaktadır.

Sanatçı 1311 yılında eseri bitirdiğinde, din adamları, devlet adamları ve kasaba halkı tarafından katedrale alay halinde taşındığı söyleniyor. Ziyaretçiler 1339 yılında yeni bir katedralin cephesi olması planlanan, merdivenlere tırmanabilir ve Siena şehrinin muhteşem manzarasını görebilirler.

Burası müzenin en popüler kısmıdır. Katedralin yanı sıra Siena çatılarının ve Toskana tepelerinin muhteşem manzarasına sahip tepedeki panoramik manzara yeridir. Çok dar kıvrımlı merdivenleri tırmanmaya cesaret ederseniz, tepede muhteşem manzarayı izleyebilirsiniz.

İtalya Siena Santa Maria Della Scala-Ulusal Arkeoloji Müzesi

SANTA MARİA DELLA SCALA-ULUSAL ARKEOLOJİ MÜZESİ

Müzenin giriş ücreti tam bilet 9 Euro, indirimli bilet 7 Euro’dur.

Müze, şehrin merkezinde, katedralin karşısındadır. Duoma’nun önündeki tepenin tüm eğimini yukarıdan yamaçlara kadar kaplar ve arka cephesi, aşağıdaki vadiye bakar.

12’nci yüzyılın sonunda, katedralin önüne inşa edilen ve 15’nci yüzyılın ortalarında büyük bir bina kompleksine dönüşen yapı: bir Ortaçağ hastanesi olarak doğmuştur. Yapılış amacı: Roma yolunda hacılara yardım etmek için Via Francigena boyunca inşa edilen, dünyanın en eski hastanelerinden birisidir.

898 yılından 1990’lara kadar burada yoksullara, yetimlere ve hacılara tıbbi yardımlar yapıldı. Yerel bir efsaneye göre: hastane kompleksin kurulduğu arazi, bir kilise tarafından yönetilmektedir ve üzerinde bir kunduracı tarafından kurulmuştur. 15’nci yüzyılda Siena şehri yönetimi devir aldı.

Geçen yüzyılın sonlarında çağdaş şehrin sıhhi işlevleri ortadan kalktığından, bina yapılan restorasyon sonunda müze yapılmıştır. Daha sonra ünlü arkeolog Ranuccio Bianchi Bandinelli katkılarıyla düzenlenmiştir. 1990’larda ziyarete açılmıştır.

Sala dei Pellegrinaio’nun resim döngüsü: tıbbi bakım ve aynı zamanda yardım sağlamaktan sorumlu olan hastanenin yaşamını anlatmaktadır. Burada “gettateli” denen terk edilmiş çocuklar da yaşamıştır.

İtalya Siena Santa Maria Della Scala-Ulusal Arkeoloji Müzesi

Bodrum kattaki odalar:

Bodrum katta: tüf içine kazılmış odalar ve tünellerden oluşan bir labirentte; Ulusal Arkeoloji Müzesi bulunmaktadır.

Girişte: Domenico Beccafumi’nin “Porta Andrea’daki Buluşma” adlı: 15’nci yüzyıl yapımı bir fresk vardır. Bir zamanlar hastalar için yatak bulunan ana koğuş odasının duvarlarında: hastanenin tarihini tasvir eden fresklerle kaplıdır.

Diğer odalarda da: Siyen sanatçılarının etkileyici bir koleksiyonu sergilenmektedir.

Santa Caterina della Notte’nin “Oratory” si vardır. Geleneğe göre, Aziz Catherine, hastalara yardım ettikten sonra sol duvardaki bir pencereden görünebilen bir yatakta dinlenmeye gitti.

Günümüz:

Evet: Ortaçağ kökenli eski bir hastane olan Santa Maria della Scala, günümüzde binanın tarihi, mimari, sanatsal ve işlevsel karmaşıklığı ve içerdiği eserlerle bağlantılı bir yapıdır. Kalıcı sergiler, sergiler ve konferanslara ev sahipliği yapmaktadır.

 

Fonte Gaia

Jacopo della Quercia tarafından, 1419 yılında tamamlanmıştır.

Campo’nun ortasında bulunan kaynak: Şehrin koruyucusu olan Madonna’nın kabartmalarıyla süslenmiş ve iyi erdemler tarafından kuşatılmıştır. Yapıda kullanılan zayıf malzeme ve meydanda yaşanan günlük yaşam, kaynağın maddi bozulmasına sebep olur. En büyük olaylardan biri ise, 1743 yılında Palio’nun ilerleyişini dahi iyi görmek için raunddaki iki heykelden birine (Rea Silvia) ya tırmanıp onu kıran bir kişi tarafından yaratılır.

1859 yılında Jacopo çeşmesinin heykeli: başka bir kopya ile değiştirilmiştir. Bu kopya: Sinealı Heykeltıraş Tito Sarrocchi tarafından daha dayanıklı malzeme olan Carrara mermerinden yapılmıştır.

Orijinal heykel ise, Santa Maria Della Scala müzesine taşınmıştır.

İtalya Siena Santa Maria Della Scala-Ulusal Arkeoloji Müzesi Hazine

Hazine

Müzenin hazinesi: Konstantopolis (günümüzdeki ismiyle İstanbul şehrimiz) İmparatorluk şapelinden gelen: altın, gümüş ve değerli taşlardan yapılmış önemli kalıntılar gurubudur.

Bunlar: 1359 yılında Floransalı tüccar Pietro di Giunta Torrigiani tarafından İmparatorluk evinden satın alır ve mali olarak sıkıntıya düşünce, bu objeleri tekrar Santa Maria della Scala’ya satar.

İtalya Siena Santa Maria Della Scala-Ulusal Arkeoloji Müzesi Hazine

Satış sözleşmesi, kutsal objelerin ticaretinin yasak olması nedeniyle, 1359 yılında bağış olarak düzenlendi.

Kutsal objelerde bulunan “Haç kısmı”: İmparatorun annesi Saint Helena tarafından yapılan muazzam keşif sonucu ele geçmiştir. Kemerin parçası: Saint Thomas tarafından toplanıp korunmuştur. Haçın kutsal çivisi: hem dini değeri ve hem de bütünlüğü açısından istisnai olarak İmparator Konstantin’e ait olan objeler içinde en öne çıkandır. Kalıntılar uzun süre hastane şapelinde saklanır. 25 Mart tarihinde ise, Hastane Bayramında özel bir pencereden halka teşhir edilir. Meydanda toplanan halkı kutsamak için kullanılır. Şehir içinde geçit töreniyle taşındılar.

İtalya Siena Santa Maria Della Scala-Ulusal Arkeoloji Müzesi Hazine

Bu objelere, sonraki yüzyıllar boyunca başkaları da eklenmiştir. 1443 yılında hastane yöneticileri: kiliseye yaslanan yeni bir büyük oda yaratarak, kutsal emanetlerin farklı bir düzenlemesini sağladılar.

İtalya Siena Museo Dell’Acqua-Su Müzesi

MUSEO DELL’ACQUA-SU MÜZESİ

Müze: mimar Roberto Santini, Goffredo Serrini, Calaudio Zagaglia tarafından tasarlandı ve mimar di Paco Lanciano tarafından inşa edildi. Müzede: şehre su getiren kaynaklar ve eserler sergileniyor.

Müze: 3 katlıdır. Bu katlardan ilk ikisinde: 18’nci yüzyıl ve üçüncü katta ise 19’ncu yüzyıl etkindir. Müze gezi güzergahı: multimedya yaklaşımıyla tasarlanmıştır. Ziyaretçiler: filmler, anlatılar ve nesneler aracılığıyla kaynakların hikayesine ulaşırlar.

İtalya Siena Museo Dell’Acqua-Su Müzesi

Bottini:

Bottini şehrin tarihi kaynaklarını hala besleyen bir yeraltı su kemerleri sistemidir. Siena şehrinin Ortaçağ sokaklarında dolaşırken, sanat ve mimarinin harikalarını seyrederken, çoğu kişi altında 12’nci yüzyıldan beri şehrin evlerine akar suyu getiren 25 kilometrelik tüneller sisteminin farkına varmaz. Bu tünellere “Bottini” denir.

Siena şehri, engebeli konumu ve önemli suyollarının olmaması yüzünden, her medeniyet için öncelikle su temini için alternatif seçenekler yaratmak öne çıkmıştır. Bunların başında ise, ustaca bir kazma tünel sistemi gelir. Yaya olarak ve yürüme yolunun dibinde, küçük bir kanal olan gorello’da toplanan yağmur suyu, tarihi kaynaklara ulaşana kadar bu tünel sisteminde akar.  

Bu tarihi su kemerleriyle ilgili ilk kayıtlar, 1226 yılından kalmadır ama net yapım tarihi belli değildir.

İtalya Siena Museo Dell’Acqua-Su Müzesi

Antik suyolu, kollarıyla birlikte toplam 25 km uzunluktadır. 1918 yılında Siena şehrinde evlere su getiren yeni su kemeri inşa edilene kadar, yüzlerce yıl tek su kaynağı, Bottini ve ana dalları olmuştur.

Eğer Bottini’yi gezip görmek isterseniz, ilkbahar ve sonbaharda, Bottini’ye rehberli turlar düzenlenmektedir.

İtalya Siena Orto Botanıco

ORTO BOTANICO-BOTANİK BAHÇESİ

Via Pier Andrea Mattioli adresinde, yani şehrin merkezinde birçok bitkinin bulunduğu oldukça güzel bir doğal alandır.

Bahçenin kökeni: Santa Maria della Scala hastanesinin Orto dei Semplici’nin tıbbi özelliklere sahip bitkilerinin yetiştirilmesi için kullanıldığı 17’nci yüzyıl başlarına kadar uzanmaktadır. Bahçe: Biagio Bartalini tarafından 1784 yılında kurulmuştur. 1856 yılında ise günümüzdeki yerine taşınmıştır.

Girişi, Piazza Sant Agostino’nun yanındadır. 2.5 hektarlık bahçe, Siena şehrindeki Porta Tufi’nin yanındaki duvarların hemen içindeki küçük bir vadide bulunuyor. Bahçenin üç farklı bölümünde, çeşitli bitkiler sergileniyor.

İlk bölüm: tıbbi, aromatik ve yemeklik bazı bitki örnekleriyle doludur. Ayrıca Toskana bölgesinin yerel bitki çeşitleri de vardır.

İkinci bölüm: ayva, nar ve hünnap gibi yerel iklime dayanamayan daha egzotik ağaçlar ve çalılar ile su bitkilerini barındırır.

Üçüncü bölüm: meyve veren bitkilere ayrılmıştır. Ayrıca kaktüsler vardır.

İtalya Siena Orto Botanıco
 

PİNACOTECA NAZİONALE

1932 yılında açılan ve özellikle İtalyan sanatçıların geç Ortaçağ ve Rönesans resimlerini barındıran, ulusal bir müzedir. Galeri: 14 ve 15’nci yüzyıldan kalan en büyük Siena resim koleksiyonlarından birine sahiptir. Sanat kolleksiyonerlerinin bağışladığı uluslararası ressamların değerli resimleri sergileniyor.

Pinacoteca Nazionale Sanat Galerisine: iki saray yani Brigidi ve Buonsignori Sarayları ev sahipliği yapmaktadır.

Brigidi Sarayı:

Pannocchieschi ailesinin ikametgahı olarak hizmet veren 14’ncu yüzyıldan kalma bir yapıdır.

Buonsignori Sarayı:

Cephesi 19’ncu yüzyıla kadar uzanmasına rağmen, 15’nci yüzyıldan kalma bir yapıdır. Sanat koleksiyonu: 18’nci yüzyılda Abbott Giusseppe Cicacheri tarafından kuruldu ve bağışlar ve satın almalarla genişletildi. İtalyan Hükümeti müzeyi, 1930 yılında devir aldı. 1977 yılından itibaren müze uluslararası sanatçıların eserlerini sergiledi.

Pinacoteca Nazionale’nin 2’nci katında, 14 ve 15’nci yüzyıllardan kalma altın zemin üzerine, değerli bir Siena resim koleksiyonu vardır. Galeride eserler; kronolojik sırayla belgelenir ve sergilenir. Galeride yer alan tanınmış Siyen sanatçıları: Sodoma, Lorenzetti kardeşler ve Simone Martini’dir.

1’nci Katta:

15’nci yüzyıldan itibaren Siena sanatçılarının eserleri vardır. 1977 yılında eklenen Spannocchi Koleksiyonunda Kuzeyli ve Flaman ustaların eserleri bulunmaktadır.

Zemin kat:

Karikatürlere, eskizlere ve heykel sergilerine adanmıştır.

İtalya Siena Museo Diocesano D’Arte Sacra

MUSEO DİOCESANO D’ARTE SACRA

Müze, tarihi San Francesco Kilisesi içindedir. Oratorio di San Bernardino’dadır.

Siena şehrinin zengin tarihi ve dini gelenekleri bu müzede sergileniyor. Müzedeki sergiler arasında dini sanat eserleri bulunuyor.

Oratorio: Saint Bernardino’nun halka Hıristiyanlığı vaaz ettiği yere 1400’lerde inşa edildi. 20’nci yüzyılın sonunda restore edilerek müzeye dönüştürüldü. Müze: 2 katlı oratoryonun birkaç odasını kapsıyor ve Siena ve diğer tanınmış İtalyan sanatçıların freskleri ve diğer resimlerine sahiptir.

Ayrıca: İtalya Hükümeti tarafından önemli antika olarak ilan edilen birçok eserde müzede bulunmaktadır. Sergilenen önemli eserler arasında: Mark di Monaventura, Tomme Luca, Ambrogio Lorenzetti ve Andrea Vanni gibi sanatçıların, 14’ncü yüzyıl eserleri bulunmaktadır.

Ayrıca: Domenico Beccafumi’nun “Bakirenin hayatını tasvir eden döngü freski”, Sodoma’nın ve tanınmış Sienalı ressam Pietro Lorenzetti’nin “Madonna del Latte” nin bazı muhteşem freskleri vardır.

İtalya Floransa şehri tanıtımı ve gezi planı hakkındaki yazım için.

İtalya Pisa şehri tanıtımı ve gezi planı hakkındaki yazım için.

İtalya Venedik Tarihi

İtalya Venedik Tarihi

 

Lagünün sığ adaları arasında dolaşan balıkçı ve kayıkçılar: ilk Venedikliler olarak kabul edilirler. İlk büyük yerleşim: MS.568 yılında, Lombardların istilası sonucu kurulmuş.

Kıyı boylarında yaşayanlar: Lombardların saldırılarından kaçarak: Torcello ve Malamocco gibi, Lido dizilerine ve Adriyatik sahillerine yerleşmişlerdir.

Roma imparatorluğu döneminde: Adriyatik’in kuzey sahillerini kapsayan bölgeye, Venetia veya Venezia adı verilirdi.

Venedik: Kuzey İtalya’ya hakim olan Lombard krallığının ulaşamadığı ve Roma-Bizans imparatorluğunun, Konstantinapolis’e bağlı olan Ravenna merkezinin gevşek yönetimi altındaki bu küçük adacıklar kümesi üzerinde: yavaş yavaş gelişmiştir.

MS.697 yılı civarında: lagün üzerinde yaşayan topluluklar: Malamocco’da bağımsız bir askeri komutanlık kurdular. Bir “dux” (Latince: lider), yani “dük” altında birleştiler.

Dükler: lagün sakinleri tarafından seçilmelerine rağmen, emirleri Bizans İmparatorluğundan alırlardı.

Anakara; 774 yılında: Lombardların hakimiyetinden, İmparator Charlemagne komutasındaki Frankların eline geçti. Lagün topluluklarını fethetmek üzere, 810 yılında, oğlu Pepin gönderildi. Pepin: Malamocco adasını ele geçirdi.

Ama: dük ve maiyeti: Rivo Alto’ya (yükse kıyı) kaçtılar. Dükler Sarayının bulunduğu alana, bir kale inşa ettirdiler. Daha sonra, buraya: Rialto adı verildi.

CUMHURİYETİN DOĞUŞU

Yeni şehir: zaman içinde, bağımsızlığını kazandı. Kuzey İtalya nehir deltaları üzerinde ve denizde sağladığı hakimiyetle zenginleşmeye başladı.

Köle ticaretinin yanı sıra: balıkçılık, tuz ve kereste ticaretiyle zenginleşen kent; kısa sürede rakiplerini devre dışı bıraktı.

Papanın ve Bizans İmparatorunun karşı çıkmalarına rağmen, 9’ncü yüzyıldan itibaren, Venedik’liler: İslam dünyasıyla ticaret yapmaya, Konstantinapolis’ten, gösterişli eşyalar getirip yüksek karla Avrupa’ya satmaya başladılar. Venedik, bu tarihlerde, artık Bizans İmparatorluğundan kopmaya başlamıştı.

Venedikliler, 829 yılında: Müslümanların kontrolünde bulunan İskenderiye’den Aziz Marcos’un naşını çalarak kaçırdılar.

Aziz Marcos: Bizans azizi Theodoros’un yerine, şehrin hamisi olarak kabul edildi.

İMPARATORLUĞUN BÜYÜMESİ

Şehrin, yeni kurulan Arsenale’sinde (tersane): daha hızlı ve daha sağlam kadırgalar inşa edilmeye başlandı. Böylece: Venedikliler, Adriyatik’e indiler ve burada Dalmaçyalılarla savaştılar.

1000 yılında: Cumhuriyet önemli bir zafer kazandı. Bu “Venedik’in denizle evliliği” töreniyle kutlandı. Bu tören: her yıl tekrarlanmaktadır.

Aziz Marcos flaması çekilmiş olan gemiler: Ege ve Doğu Akdeniz sularında gezinerek, ticaret ve yağmacılık yapıp, ganimetlerle ülkelerini güçlendirdiler. Venedik: bir süre sonra: Serenisma (En Yüce Cumhuriyet) veya “Denizlerin Kraliçesi” adıyla anılmaya başlandı.

1095 yılında: Haçlı seferleri sonrasında: Venedik, değerli ganimetler elde etti. Avrupa ve Doğu arasında, siyasi ve coğrafi olarak ideal konuma sahip olan Venedik’te gemiler yapıldı, şövalyelere gerekli teçhizatlar sağlandı.

1204 yılında: Haçlı Orduları, 90 yaşındaki Dük Enrico Dandalo’nun liderliğinde: Konstantinapolis’i yağmaladı. Hazineler arasındaki: dört bronz at heykeli, günümüzde San Marco Bazilikasını süslemektedir.

Cumhuriyet, artık Mısır’dan Kırım’a kadar, önemli merkezleri kontrol altında tutuyordu.

13’ncü yüzyılın sonunda, Venedikliler bir çeşit soylu oligarşisine geçerek, dükün yetkilerini sınırlandırdılar. Dükler, danışmanların rızası olmadan, dış dünyayla bağlantı kuramayan, yalnızca hürmet gösterilen tutsaklar haline getirildi. Görevleri: Cumhuriyetin festivallerine başkanlık etmekti.

1310 yılından: Cumhuriyetin yıkıldığı, 1797 yılına kadar; Venedik’in tarihinde, büyük değişiklikler meydana gelmedi.

SAVAŞLAR VE ENTRİKALAR

Venedik: 14’ncü yüzyılın büyük bir kısmını: Cenova ile, Karadeniz’deki köle ve tahıl ticareti için savaşarak geçirdi. Akdeniz’den: Brugge ve Anvers’e uzanan, kaliteli baharatların ve değerli malların; Flaman giysileri, İngiliz yünü ve kalay ile değiş-tokuş edildiği güzergah için çarpıştı.

1379 yılında: Ceneviz Savaşlarının dördüncü ve sonuncusunda: Venedikliler, tarihlerinin en büyük bozgununa uğradılar. Ceneviz filoları: Macar ve Padovalı askerlerin de yardımıyla, Venedik gemilerini, kendi sularında ele geçirdi ve batırdılar.

Venedik’in güneyindeki: Chioggia Limanının ele geçirilmesiyle, Serenissima kaybedildi. Venedikliler, limanı geri almayı başardılar ve 1380 yılında: Cenevizlilerin pes etmesiyle, denizcilik konusunda çok gelişmiş bir güç, tarih sahnesinden silindi.

14’ncü yüzyıl: iç çatışmalara ve sorunlara sahne oldu. 1310 yılında: Baiamonte Tiepolo önderliğinde toplanan bir gurup muhalif aristokrat: iktidarı ele geçirmek için, dükü öldürmeyi denedi. Ama: isyan kısa sürede bastırıldı. 120.000 kişilik nüfusun neredeyse yarısı “veba” dan öldü.

1382 yılında: 20.000 Venedikli, başka bir salgın hastalıktan öldü ve bunu takip eden 300 yıl boyunca, salgın hastalıklar şehirde, eksik olmadı.

Cumhuriyet, komşu topraklara göz dikti. 15’nci yüzyılda genişleyen üretim için: gıda, kereste ve maden temin etmek gerekiyordu. Kuzey İtalya nehirlerine ve Lombard ovasına düzenlenen baskınlar: direnişle karşılaştı.

1425 yılında: Lombard Savaşları olarak bilinen karmaşık dönem başladı. Cumhuriyet, bu bölgeyi vermemek için öyle bir savunma sergiledi ki; Milano, Floransa ve Napoli; Venedik’e karşı bir koalisyon oluşturdular.

Avrupa ülkelerinin tümü; Venedik’in bütün İtalya yarımadasını ele geçirmesinden kaygı duyuyorlardı.

ALTIN ÇAĞDA YENİ TEHDİTLER

Doğudan gelebilecek tehlikelere karşı: tampon olan Bizans İmparatorluğunun yıkılması ile,  yeni rakip Osmanlılar ortaya çıktı. İlk başlarda, genç Fatih Sultan Mehmet, ciddiye alınmadı.

Konstantinapolis’i korumak üzere Venedikliler tarafından gönderilen kuvvet yetersiz kaldı. Sonuçta: Osmanlılar, 1453 yılında, şehri ele geçirdiler.

Venedik’in hakimiyetindeki ticaret yollarına sık sık saldırılar düzenlediler. 1470 yılında: Kuzey Ege’de Eğriboz’da: önemli bir deniz savaşını kazandılar.

Venedik; Akdeniz’in en büyük deniz gücü olmayı sürdürmesine rağmen, bu yenilgiler, gerileme döneminin başlangıcı oldu.

Lagün dışından elde edilen kazançların azalmasıyla, Venedik başka alanlarda gelişme göstermeye başladı. Batı dünyasında: Palazzo Ducale’den (Dükler Sarayı) daha gösterişli bir yapı ve San Marco kadar kıymetli hazinelere sahip bir başka kilise yoktu.

Bu dönemde: Bellini, Giorgione, Carpaccio, Tintoretto, Veronese ve Tiziano gibi sanatçılar yetişti. Andrea Palladio’nun devrimci fikirleri, gelişen mimarinin oluşumuna damgasını vurmuştu.

Bu dönemde, Venedik, Avrupa’nın en kompleks ekonomisine ve en zengin kültürüne sahipti.

Venedik için tehlike oluşturan unsurlar, zamanlar artmaya başladı. 1498 yılında: Portekizli Vasco da Gama’nın, Ümit Burnu’ndan Hindistan’a yaptığı efsanevi yolculuğun ardından, yeni ticaret yolları bulundu.

Venedik’in baharat ticaretindeki hakimiyeti sona erdi. Büyük keşiflerin yapıldığı bu dönemde: Kristof Kolomb’un Atlantik’in öte yakasında, yeni bir kara parçası keşfetmesi de; Venedik Cumhuriyetini etkiledi.

Avrupa’daki güç ekseni, yavaş yavaş Atlantik kıyısındaki ülkelere kaydı. Yeni Dünya ile ticaretin gelişmesiyle, uzun zamandır Venedik’in zenginliğine kaynak sağlayan Doğu ticaretinin önemi azalmaya başladı.

GERİLEME VE ÇÖKÜŞ DÖNEMİ

İtalya Venedik Tarihi; 1494 yılında: Fransızların İtalya’ya saldırması üzerine, Venedik’te, kendi topraklarına yakın bölgeleri işgal etmeye başladı.

Dünya çapında, ünlü taktiklerini kullanarak, savaşan gurupları başarılı bir şekilde, kendi lehine çevirdi ve İtalya’nın içlerine kadar ilerledi. Ancak: bu uluslar arası oluşumlar, Avrupa’daki güçleri tedirgin etti ve Cumhuriyeti yıkmak üzere: 1508 yılında; Papa II. Julius ve İspanya kralının önderliğinde, Cambrai Birliği kuruldu.

20.000 paralı askerden oluşan Cumhuriyet ordusu, arka arkaya yenilgi alınca ve Birlik, anlaşmazlıklarla bölününce, Venedik;  topraklarını geri aldı. Yedi yıl süren savaş: pahalıya mal oldu ve İtalya’yı ele geçirme çabaları dizginlendi.

V. Karl’ın, İtalya’nın sınırlarını genişletmek istemesi karşısında, Venedik, diplomatik hünerlerini sergileyerek, bağımsızlığını koruyabildi.

Doğu ve Güney Akdeniz’de: Osmanlıların hakimiyeti, giderek artmaya başladı. 1571 yılında: İnebahtı Savaşı, Akdeniz’deki güç dengelerini değiştirdi. Venedik komutasında; bir Haçlı Seferi düzenlendi. Venedik konusunda şüpheleri olan müttefikler: şehrin, bu zaferden kazanç sağlamaması için, ellerinden geleni yaptılar.

Doğuya saldırılara devam etmek yerine; Venedik’in kalesi olan Kıbrıs, bir anlaşmayla Osmanlılara verildi.

1575 ve 1577 yılları arasında yayılan veba ile nüfus: 150.000’den, 100.000’e düştü. Yine de Venedik: İtalya yarımadası ve İspanya’dan gelen Yahudilerin becerileri sayesinde, 16 ve 17’nci yüzyıllarda zenginliğini sürdürdü.

17’nci yüzyılda: Claudio Monteverdi, 18’nci yüzyılda: Antonio Vivaldi gibi dehalarla, müzikte önemli gelişmeler yaşandı.

Venedik sanat geleneği: Tiepolo, Canaletto gibi ustalarla sürdü ve Carlo Goldoni’nin “commedia dell’arte” uyarlamaları, tiyatro tarihinde çığır açtı. Venedik hakimiyetini kaybetmeye başlayınca; Avrupa’nın eğlence merkezi haline geldi. Karnaval baloları düzenleniyor ve şehir, kumarbazlarıyla dillere düşüyordu.

CUMHURİYETİN SONU

İtalya Venedik Tarihi; 18’nci yüzyılın sonlarına doğru, herkes Napoleon’un kapıda olduğunun farkındaydı.

Ama, şehir bunu engelleyebilecek güçte değildi. Napoleon: şehre girdi ve yönetimin Fransız ordusunun himayesinde, demokratik bir konsey sistemine devredilmesini talep etti.

1797 yılında: son dük Ludovico Manin, görevden çekildi. Büyük Konsey; oylamasını yaparak kendini feshetti. Seranissima, tarih sahnesinden çekildi. Napoleon’un Tugayları: hazineleri yağmaladı ve Arsenale’yi harap etti.

Napoleon; şehri Avusturya kontrolünde bırakarak çekilmeden önce, burada 5 ay kaldı. 1805 yılında: Avusturyalıları, Austerlitz’de yenerek geri geldi ve şehri İtalya Krallığına bağladı, ancak bu pek uzun ömürlü olmadı.

Avusturyalılar, Waterloo’dan sonra Venedik’i tekrar ele geçirdiler ve 1866 yılına kadar burada kaldılar. Avusturyalılar, Venedikliler tarafından küçümsenmelerine rağmen, Nepoleon’un yağmaladığı pek çok hazineyi yeniden şehre kazandırdılar.

1846 yılında: zevksiz bir tren köprüsü inşa ederek, Venedik’in ana karayla bağlantısını sağladılar. 1848 yılında: devrimci Daniele Manin önderliğinde Venedikliler, Avusturya garnizonunu şehirden attılar. Geçici Cumhuriyet kuruldu, ancak ertesi yıl yıkıldı.

1866 yılında; Avusturya’nın Prusya’ya yenilmesinin ardından yapılan referandumla, Venedikliler, ezici bir çoğunlukla İtalya Krallığına katılmayı seçtiler ve Venedik, yarımadanın 20 bölgesinden birinin başkenti oldu.

GÜNÜMÜZDE ŞEHİR

İtalya Venedik Tarihi; Venedik, 20’nci yüzyılda sorunlarla boğuşmuştur. Porto Marghera’daki geniş liman ve petrol rafinerisi: 1920’li ve 1930’lu yıllarda, önemli kirlilik sorunlarına neden oldu.

Bölgenin su seviyesiyle oynanması sonucunda, sel tehlikesi ortaya çıktı ve zararlı su yosunları gelişti. Şehrin: 13 saat boyunca, 2 metre yüksekliğinde suların altında kaldığı, Kasım 1966 tarihindeki sel felaketinden sonra, Venedikliler ve uluslar arası camia, şehrin tarihi dokusunu korumak üzere harekete geçti.

1992 yılında, İtalyan Hükümeti, lagündeki gelgitleri kontrol altına almak için, Pordo di Lido’da, Porto di Malamocco’da ve Pordo di Chioggia’da: hareketli, büyük bariyerler inşa etti.

Buna rağmen: uluslar arası uzmanlar tarafından yapılan dayanıklılık testlerinden sonra, “Moses (Musa)” olarak bilinen proje: 1998 yılı sonunda, hükümet tarafından durduruldu. Fakat; 2001 yılında, bu projeye yeniden başlandı.

Şehrin en önemli sorunu: aynı zamanda en önemli gelir kaynağı olan turizmdir. Yoğun sezonlarda, günlük turist sayısı 25.000’in üzerine çıkar. Bu da, şehrin alt yapısı için tehlike oluşturuyor. Turistlerin şehre akın etme nedeni olan güzellikleri tehdit ediyor.

Ziyaretçi sayısına sınır koymak, su taşkınlarına karşı çözümler bulmak, kirliliği kontrol altında tutmak ve genç nüfusun sayısındaki azalmaya çözüm bulmak gibi meseleler, şehrin geleceğini güvence altına almak için çözülmesi gereken sorunlar olarak, Venedik’in önünde durmaktadır.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi

Sicilya adasının kuzeydoğu bölümünde bulunan tarihi ve turistik özellik taşıyan şehir ve kasabalar şunlardır:

a. Etna dağı
b. Aeolian adaları
c. Messina
d. Catania
e. Taormina

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Messina

MESSİNA

Şehir: Sicilya adasının İtalya anakarasına en yakın bölümündedir ki, aradaki uzaklık yalnızca 3 km. dir. Bu arada, yani Messina ve ana karadaki “Calabria” arasında, düzenli olarak feribot seferleri yapılmaktadır.

Evet: şehrin tarihi süreci incelendiğinde, Yunanlılar tarafından kurulduğu görülür. Stratejik konumu nedeniyle, bir zamanlar, adanın önemli şehirlerinden biri olmuştur. Ancak: 1783 ve 1908 yıllarındaki depremler, II. Dünya Savaşı sırasındaki İtalya’nın en çok bombalanan şehri olması: buranın önemini azaltmıştır. Bu büyük felaketler sonucu yıkılan şehir, yeniden inşa edilmiştir. Bu yüzden, şehirde, tarihi eser bulunmamaktadır.

Şehir

Peloritani dağı eteklerinde kuruludur ve uzun bir sahil şeridine sahiptir. Liman ise: ekonomik, askeri ve turistik açıdan büyük önem taşır. Evet, şehir merkezi kısa sürede yürüyerek gezilebilecek konumdadır.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Taormina Train ride to

Taormina Train ride to

Bu tren yolculuğuna katılırsanız: kırlar, varoşlar ve denizi izleyerek, güzel bir yolculuk yapabilirsiniz.

Mount Etna Ziyareti

Etna: yazının en başında belirttiğim gibi, halen aktif bir volkandır.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi

GEZİLECEK YERLER

Via Vittorio Emanuelle II

Şehrin en önemli caddelerinden birisidir. Caddenin liman boyunca uzanan kısmında, çok sayıda anıtsal bina bulunur.
Caddenin liman girişinde, şehre gelenleri karşılayan, büyük tarihi heykel “Madonnina dei Porto” görülür.

Via Garibaldi

Emanuelle caddesinin hemen arka tarafından, ona paralel uzanır. Cadde: palmiyerle süslüdür. Caddenin üzerinde bulunan yapılar şunlardır: Palazzo Municipale (Belediye Sarayı), Satatua di Messina (Messina Heykeli), Teatro Vittorio Emanuelle (Tiyatro), Chiesa S.Govanni di Malta (kilise), Fountana Nettuno (tarihi çeşme), Museo Regionale (Bölge Müzesi).

Piazza del Duomo

Şehrin tarihi merkezidir.

Messina Katedrali

Katedral: ilk olarak: 1198 yılında yapılmış ve 1908 depremi ve 1943 yılı bombardımanında yıkılınca, yeniden inşa edilmiştir. Katedralin “Astrolojik Saat Kulesi”; 16’ncı yüzyılda , 90 metre yükseklikte iken, depremlerden zarar gördükten sonra 60 metreye indirilmiştir.
Katedralin önündeki “Piazza del Duomo” meydanında: saat tam 12.00’de bulunursanız, saat kulesindeki hareketli figürlerin horoz sesi ile biten hareketlerini izleyebilirsiniz. Gerçekten ilginç, buraya yolunuz düşerse, bunu kaçırmayın. Saat kulesi “II Campanile” olarak isimlendiriliyor. Kulenin sivri tepe ucunda: bir saat bulunuyor. Bu astronomik saat, 1933 yılında Strazburglu bir firma tarafından yerleştirilmiştir ve dünyanın en büyük saatidir.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Fontana d’Orione

Fontana d’Orione-Orion Havuzu

Piazza del Duamo meydanında bulunan bu havuz: 1547 yılında, Bernard Berenson tarafından yapılmıştır. Kendisi Floransalı ve Michelangelo’nun öğrencisidir. Evet, havuz tam katedralin karşısındadır. Depremlerden hasar görünce yenilenmiştir. Üzerinde, dört büyük nehri temsil eden çeşitli heykeller bulunmaktadır.

Piazza dei Catalani

Şehrin diğer bir tarihi meydanıdır.

Santissima Annunziata dei Catalani

12’nci yüzyıl yapısıdır, ancak 1908 depreminde hasar görünce yenilenmiş bir Norman kilisesidir. Kilise önündeki heykel, 1571 yılında, Osmanlılara karşı kazanılan Leponto Zaferini simgelemektedir.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Chiesa dei Catalani

Chiesa dei Catalani

Kilise: Neptün’e adanmış bir pagan tapınak kalıntıları üzerine, 1150 ve 1200 yılları arasında inşa edilmiştir. Kilise, uzun önce, Messina Senatosu tarafından, Katalan tüccarlar loncasına tahsis edilmiş ve bu yüzden, 16’ncı yüzyıldan sonra adının sonuna “Catalani” kelimesi eklenmiştir. Bu yüzden, kilisenin ana girişinin üstüne “Katalonya arması” eklenmiştir. 1908 yılındaki deprem sonrasında, deprem molozları, kilisenin çevresindeki bölüme yerleştirilmiş ve kilisenin zemininin bulunduğu yer ile olan yükseklik farkı ortadan kaldırılmıştır.

Piazza Carducci

Üniversite binaları buradadır. Üniversite: 1548 yılında kuruluş, 1679 yılında İspanyollar tarafından kapatılmış, 1927 yılında yeniden açılmıştır.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Catania

CATANİA

Şehir, adanın ikinci büyük şehridir. Etna dağı ile deniz arasında, yani “su” ile “ateş” arasında bulunur. Bu yüzden, tarihi süreç içinde, şehir sürekli olarak depremler ve Etna yanardağının patlamalarından oluşan, dokuz büyük doğal felakete maruz kalmıştır. Bunlardan, özellikle: 1169-1693 yılı depremleri ve 1669 Etna yanardağı patlaması, büyük hasarlara neden olmuştur.
Bunların doğal sonucu olarak, şehirdeki bütün tarihi binalar olumsuz etkilenmiş ve büyük kısmı tümüyle yıkılmıştır.
Evet: bu şehri yürüyerek gezebilirsiniz. Yürümek istemeyenler için, Piazza del Duomo meydanından kalkan turist otobüsleri tercih edilebilir.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Etna yanardağı

GEZİLECEK YERLER

Piazza Duomo

Şehrin tarihi merkezidir. Meydan: Barok tarzda yapılmış tarihi binalarla çevrilidir.
Catherdale Basilica-Duomo:
Meydanın en görkemli binasıdır. Katedral: 1073-1093 yılları arasında, Roma termal hamamı kalıntıları üzerine, şehrin koruyucu azizi “Sant Agata” için yapılmıştır. Roma termal hamamının kalıntılarının bir bölümü, sergilenmektedir. Katedral: 1693 yılındaki depremde büyük hasar görmüştür ve defalarca yenilenmiş ve genişletilmiştir. Yapı içinde: üç ünlü kişinin mezarı bulunmaktadır ki, bunların en ünlüsü, Catania doğumlu, ünlü müzisyen “Vincenzo Bellini” dir.

Palazzo Del Municipio

Bu eski saray, halen Şehir Meclisi olarak kullanılmaktadır. Yapının girişinde, şehrin korucu azizi olan “Sant’Agata” için, her yıl 3-5 ŞUBAT tarihlerinde yapılan festival için kullanılan tarihi arabalar sergilenmektedir.

Palazzo dei Chierici

Municipio sarayının hemen karşısındadır.

Porta Uzeda-Porta di Carlo V

Kapı: 1696 yılında yapılmıştır ve Etna caddesini, liman alanına bağlar.

Museo Diocesanno

Bir pasaj içindeki müzedir.

Fontana dell”Elefante

Meydanın ortasında, şehrin sembolü olan bu çeşme: 1737 yılında yapılmıştır. Özelliği: pagan ve Hıristiyan unsurları bir araya getirmiş olmasıdır. Heykellerle süslü kaide üzerinde, bazalttan yapılmış bir “fil” ve onun üzerinde, 61 metre yükseklikteki bir granit mısır obeliski bulunur. Obeliskin üstünde, dallar arasında dünya ve haç görülür.

Fontana dell’Amenano

Meydanda bulunan bu havuz ise 1867 yılında yapılmıştır ve yeraltından gelen “Amenano Nehri” suları ile beslenir. Havuzun üstünde bulunan heykeldeki genç: bu nehri simgelemektedir. Çeşmenin arkasında ve dar sokaklarda: her sabah renkli ve canlı bir Pazar olan “Perscheria” pazarı kurulur.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Castella Ursino

Castella Ursino

Çeşmenin arkasında bulunan Via Calogero caddesini takip ederseniz, Piazza Federico di Svevia meydanındaki bu kaleye ulaşırsınız. Kale: 1239-1250 yılları arasında yapılmış, 1500’lü yılların başında yeniden inşa edilmiştir. Kalenin dört tarafında: dört yuvarlak kule görülüyor. Üst katında ise, “Museo Civico” denilen bir müze vardır. Bu müzede, farklı dönemlere ait, üç özel koleksiyon sergileniyor.

Theatro Massimo V Bellini

Victoria Emanuelle II caddesinin kuzeyindeki Via Leonardi caddesi üzerinde bulunan Piazza Bellini meydanındadır. Ünlü müzisyen Vincenzo Bellini adını taşıyan bu tiyatro, 1890 yılında açılmıştır. Gerek dışı ve gerekse içi görülmeye değerdir.

Museo Bellini

Victoria Emanuelle II caddesinin sol yanına doğru yürüyüp, Piazza San Francesco D’assini meydanına vardığınızda, bu müzeyi görebilirsiniz.
Müze, 1930 yılında açılmıştır ve ünlü müzisyen Bellini’nin eşyaları sergilenmektedir.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Etna caddesi

Etna Caddesi

Şehrin en uzun ve en canlı caddesidir. Cadde: Duomo meydanından başlar ve kuzeyde Parco Gioeni’ye kadar uzanır. Açık havada, cadde üzerinde yürürken Etna dağını görmek mümkündür. Caddenin her iki yanı, tarihi binalar ve saraylarla doludur. Cadde, aynı zamanda şehrin alışveriş caddesidir. Ara sokaklarda, yüzlerce mağaza, dükkan ve pastane bulunur.

Villa Bellini

Caddedeki bu park: önceden soylu bir aileye ait iken, 1860 yılında şehir konseyi tarafından aileden satın alınarak halka açılmıştır. Park alanında, iki küçük meydan bulunur ve yüzlerce yıllık ağaçların arasında dolaşmak, büyük bir keyif verir. Park alanında, ayrıca şehrin ünlü kişilerinin büstleri, yürüyüş alanları ve çeşitli yapılar bulunmaktadır.

La Plaja

Catania şehri, oldukça uzun bir sahil şeridine sahiptir. Syracuse tarafında bulunan güney sahili “La Plaja” ismiyle anılır. Kumlu olan bu sahilde, çok sayıda plaj bulunmaktadır.

La Scogliera

Şehrin, Taormina bölgesine yakın, kuzey sahiline ise, La Scogliera ismi verilir. Burada: Etna dağı üzerinden akan lavlar üzerine kurulmuş oteller, villalar görülür. Bu sahildeki plajlar, kayalık ve taşlıktır.

Etna Via

Burası, şehir merkezindeki bir mesire yeridir. Burada: Catanialı aileler, çiftçiler, gençler ve guruplar, özellikle hafta sonlarında yoğunlaşırlar. Siz de burayı ziyaret ederek, bir kafede oturduğunuzda şehir yaşantısını gözlemleyebilirsiniz.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Etna dağı

Etna Dağı gezisi

Catania şehrini ziyaret ettiğinizde, Etna dağını görmek isterseniz: turizm ofislerinden bilgi alabilir ve seyahat acentaları’nın düzenlediği turlara katılabilirsiniz. Çünkü: gerek Sicilya ve gerekse Catania denilince, akla Etna yanardağı gelir. Etna, bu bölge için hem bir felaket, hem de bir verimli lav topraklarıyla zenginlik kaynağı olmuştur. Catania şehrinden, Etna yanardağına çıkan yol: son derece güzel manzaraya sahiptir. Yolun bir bölümünde ise, çok güzel evlerin bulunduğu küçük kasabalar görülür. Etna yanardağına çıktıktan sonra, bu küçük kasabalarda insanların nasıl korkmadan oturduklarına şaşacaksınız.

Evet: Etna dağının, ancak 1800 metre yüksekliğine kadar olan bölümüne araçlar ile çıkmak mümkün oluyor. Bu bölümde: dağdan akan sönmüş lavlarla karşılaşıyorsunuz. Bu simsiyah lavlar arasından fışkıran bitkileri gördüğünüzde ise şaşıracaksınız. Evet: volkanın çevresinde trekking yani yürüyüş yapabileceğiniz yerler olmasına rağmen, tirenle de yanardağ çevresini gezebilirsiniz. Trekking maliyeti olarak, kılavuzlu turlarda, kişi başına yaklaşık 55 Euro ödemek gerekir. Bu yürüyüş turu, hem eğlenceli, hem de güvenlidir. Tur boyunca, buhar ve kükürt kaplı bölgeleri görüyorsunuz. Tur, yaklaşık 5 saat sürüyor. Ancak bu yürüyüşe katılmak isterseniz uygun yürüyüş ayakkabıları ve ceketinizin bulunması gerekir.

Daha yukarı çıkabilmek için: feniküler veya arazi araçları kullanmak gerekiyor. Zaten, Etna dağını gezmek istiyorsanız, tam bir gününüzü buraya ayırmanız şart. Hatta: uygun hava koşullarını beklemek gerektiğini de unutmayın.

TAORMINA

Sicilya adasının en güzel Ortaçağ kasabalarından birisidir. Yalnızca 7000 nüfus barınan şehir, özellikle yaz ve kış dönemlerinde turistler nedeniyle yoğun kalabalıklaşır. Dolayısı ile, günümüzde halen Avrupa’nın en gözde tatil merkezlerinden birisidir.

Kasaba: Tauro dağının kayalık eteklerinde: denizden 200 metre yükseklikte kurulmuştur ve Etna dağı ile İon denizinin muhteşem manzarasına hakimdir.

Corco Umberto

Kasabanın merkezini oluşturur. Kuzeydeki “Port Messina” dan, güneydeki “Port Catania” bölgesine kadar uzanır. Trafiğe kapalı bu caddenin her iki kıyısında: 15’nci yüzyıldan kalma evler görülür. Bu evlerin ilk katlarında, küçük mağazalar, restoranlar ve kafeler görülür. Her biri büyük zevkle döşenmiş bu dükkanlarda, son derece lüks ve kaliteli mallar satılır. Yine bu cadde üzerinde, çok sayıda kilise bulunur. Caddenin ara sokaklarında ise; meyve ağaçlarıyla süslü villalar bulunur.

Piazza V. Emanuele Badia

Caddenin kuzeyinde: “Port Messina” yani “ Messina kapı” geçildikten sonra, bu meydana ulaşılır.

Palazzo Corvaja

Kuleli bu saray: 11’nci yüzyılda, Arap döneminde yapılmış, 14 ve 15’nci yüzyıllarda genişletilmiştir. Bir dönem Sicilya Parlamentosu olarak kullanılan yapı, günümüzde turizm bürosu ve Foklor Müzesi olarak kullanılmaktadır. Yapı: Arap, Norman, Gotik, Katalan ve Chiaromontena sanatının özelliklerini, hep bir arada barındırır.

Santa Caterina D’Alessandria

Sarayın hemen yanındaki bu kilise: buradaki eski bir mabet üzerine, 12 ile 13’ncü yüzyıllar arasında inşa edilmiştir. Kilisenin arka tarafından, 11’nci yüzyılda inşa edilmiş “Odeon” görülmektedir.

Teatro Greco

Corjava sarayının hemen karşısındaki sokaktan girerseniz, adanın ikinci büyük Grek-Roma tiyatrosu olan bu tiyatroya ulaşırsınız. Tiyatro, Helenistik dönemde, yani MÖ.3’ncü yüzyılda yapılmaya başlanmış, ancak Roma imparatorluğu döneminde tamamlanabilmiş ve gladyatör dövüşleri için kullanılmıştır. Yarım daire şeklindeki tiyatroda, günümüzde çeşitli müzik ve tiyatro gösterileri sunulmaktadır. Tiyatrosun özellikle, üst kısımlarına çıkarsanız, muhteşem bir manzara ile karşılaşırsınız.

Villa Communale Duca Colonna Di Cessaro

Hemen tiyatronun alt tarafındaki yamaçlarda bulunan bu park alanında: binlerce çeşit ağaç, bitki ve çiçek bulunur. Park: 19’ncu yüzyılda yapılmıştır.

Piazza IX. April:

Corso Umberto caddesi üzerindedir. Bu meydanda, ünlü kafe ve barlar bulunmaktadır ki, bunlar arasında “Wünderbar” öne çıkar.

Torre Dell’Orologio

Meydandaki bu saat kulesi: 17’nci yüzyılda yapılmıştır.

Piazza del Duomo

Corso Umberto caddesi üzerindedir. Burada: Ortaçağ ve Rönesans dönemi izleri taşıyan mimari yapılar bulunmaktadır.

San Nicolo Katedrali

Meydanın bu en önemli eseri, 16’nci yüzyılda yapılmış ve daha sonra ilavelerle zenginleştirilmiştir.

Barok Çeşme:

Meydanın ortasında, 1638 yılında yapılmıştır. Çeşme: mitolojik figürlerle süslüdür ve en üstünde, kasabanın simgesi de olan heykel görülür.

Palazzo Dei Duchi Di Santo Stefano

Duomo Meydanı ile Porta Catania arasındadır. Yapı: Norman sanatının en güzel örneğidir. Ancak, Arap etkisinin had safhada hissedildiği bu saray: 13’ncü yüzyılda, İspanyol Dükü’nün konutu olarak inşa edilmiş ve günümüze kadar çok iyi korunarak gelmiştir.

DİĞER GEZİLECEK YERLER

San Domenico Manastırı

Kasabanın en güzel yapılarından biridir ve günümüzde otel olarak kullanılmaktadır. Yapı: muhteşem manzarası, revaklı avlusu, güzel bahçeleri ve geniş ve şık iç alanlarıyla, ilgi çeker.

Castelmola

Kasabanın dışında, üst tarafta, İon denizinden, yaklaşık 530 metre yükseklikte, Ortaçağ kale kalıntılarının bulunduğu küçük bir köydür.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Aeolian/Lipari Island

AEOLİAN/LİPARİ ISLAND-ADALAR

Bu adalar: Tiren denizindeki volkanik adalar olarak bilinirler. Adalar: özellikle yaz aylarında popüler turizm mekanı haline gelirler ve yıllık 200.000 ziyaretçi çekerler. Adalar: 2000 yılında, UNESCO tarafından “Dünya Kültür Mirası Listesi” ne dahil edilerek koruma altına alınmıştır. Hatta: Filicudi Cana adası, ada üzerinde bulunan doğal hayatın tehlikeye düşmesi nedeniyle, ziyarete kapatılmıştır. Evet: adalar, 200 yıldır patlama örnekleriyle doludur ve volkanoloji bilim dalına önemli örnekler sağlamışlardır.

Messine şehrinden, bu adalara ulaşmak için, 45 dakika ile, 1 saat 15 dakika arasında bir yolculuk yapmak gerekir. Ada mimarisi: yerel lav ve ponza taşından inşa edilmiştir ve ağırlıklı olarak beyaz badanalı evlerden oluşmaktadır. Yalnızca: Lipari ve Salina adalarında otomobil bulunmaktadır. Adalar arasındaki iletişim: feribotlar ve küçük teknelerle yapılır.

Adalardan en büyüğü: Lipari ve diğerleri ise: Vulcano, Salina, Stromboli, Filicudi, Alicudi, Panarea ve Basiluzzo’dur. Evet, bu ıssız adaların: volkanik kökenli siyah kumlu plajları, yanan kraterleri ve kayalık sahilleri ilgi çeker. Buradaki nakliye işlerinin birçoğu eşekler tarafından sağlanır.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Lipari  Island

LİPARİ ADASI

Adaların en büyüğüdür. Adada yerleşik nüfus az olmasına rağmen, özellikle yaz aylarında turist akını sonucu, nüfus iki hatta üç katına ulaşmaktadır. Ada üzerindeki küçük köyler arasındaki ulaşım için otobüs hizmeti bulunmaktadır. Ancak, adadaki ulaşımın en kolay yolu, scooter kiralamaktır.

Adanın tarihi geçmişinde: 1544 yılında, Barbaros Hayrettin komutasındaki bir Osmanlı donanmasının saldırısı ve sonucunda bütün ada halkının esir alındığı bilinmektedir. 1693 yılındaki büyük depremde ise adalarda yaşayan 140.000 kişi hayatını kaybeder. 1930-1940 yılları arasında ise, Lipari adası, siyasi tutukluların hapishanesi olarak kullanılmıştır.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Lipari Island

Evet, Lipari adası, Sicilya adasına 30 km. uzaklıktadır. Ada üzerinde bulunan volkan: halen aktiftir. Son patlamalar, MS.5’nci yüzyılda meydana gelmiş ve adanın Roma köyleri, volkanik küllerle kaplanmıştır. Bu volkanik patlamalar sonucunda: ada pomza ve obsidyen ile kaplıdır. Zaten: pomza madenciliği, adanın en büyük endüstrisi haline gelmiştir. Ancak, UNESCO tarafından, günümüzde bu madencilik faaliyetleri yasaklanmıştır. Ama yine de Pomza ocaklarının, dağlarda büyük bir ısırık almış gibi görüntü yaratması, günümüzde de ilginç görünümler ortaya sunmaktadır.

Adanın sahilleri: vahşi ve kayalıktır. Sahillerdeki büyük kaya kütleleri ve deniz, olağanüstü manzaralar oluştururlar. Plajlara: araba ile ulaşılamaz, sezonda limandan tekne ile ulaşılabilen plajlara, istenildiğinde yürüyerek de ulaşılmaktadır.

Ada üzerinde: ana şehir dışında, 4 köy bulunur. Bunlar: batıda: Quattropani, kuzeybatıda: Acquacalda, kuzey kıyısında Canneto ve doğu kıyısında Lipari.

Lipari Şehri

Adanın ana şehridir.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Lipari şehri

Akropolis

V Charles: 1556 yılında, antik Yunan surları üzerine, büyük surlar inşa ettirerek, güçlü bir kale oluşturmuştur. Duvarlar bugünde hala ayakta durmaktadır. Eski şehrin kalbidir.

Lipari Catherdal

Kont Roger tarafından inşa ettirilen katedral: Aeolian adaları koruyucu azizi San Bartolo’ya adanmıştır. Katedral: antik Norman binasına yeniden inşa edilmiştir. Katedralin içinde: St. Bartholonew’in gümüş bir heykeli ve 17’nci yüzyıldan kalma bir resmi görülür.

Piskoposlar Sarayı

Katedral ve müze evin sağ bölümünde bulunan yapı, 18’nci yüzyılda inşa edilmiştir ve zengin freskleriyle ilgi çeker.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Aeolian Arkeoloji Müzesi

Aeolian Arkeoloji Müzesi

Müze: adalardaki insanlık tarihinin geçmişinin izlerine ait objeleri bulundurmaktadır. Bunlar: Volkanoloji ve deniz geçmişini izah edecek şekilde Paleontoloji bölümü olarak ikiye ayrılır. Müze sergileri, Neolitik çağdan günümüze kadar olan 27 bölümden oluşur. Özellikle; “bothros” ve “Acropolis” bölgeleri üzerinde bulunan “Aeolus türbesinden gelene adak çukuru ilgi çekmektedir. Ayrıca: müzede, yine pişmiş bazı seramik heykeller görebilirsiniz. Müzenin bahçesinde ise: lav taşından oyulmuş ve Yunan-Roma mezarlarında ölülerin adlarını taşıyan tabutlar ve mezar stelleri görülür. Müzenin volkanoloji bölümünde: takımada jeolojisi, şaraplar ve yerel ürünlerin üretimi gibi bölgenin diğer doğal kaynakları tanıtılır.

Carasco

Burada, Sicilyalı soylu Marco del Bono tarafından, 1960 yılında bir site inşa edilmiş olup, adanın en iyi sitesidir. Havuzda değil de, denizde yüzmek isterseniz: bir uçurumun aşağısında bulunan iskeleye inerek, denize girebilirsiniz. Burada bulunan tüm odalar deniz manzaralıdır ve büyük teraslar ve havuz başında iyi bir restoran bulunmaktadır.

VULCANO ADASI

Tüm volkanların adı, bu adaya verilmiştir.
Bu ada: sürekli yanan volkanı, denizin ortasında köpüren suları, yukarıdaki sıcak çamur banyoları ile ilgi çekmektedir. Özellikle: sigara gibi tüten, ana krateri meşhurdur.
Ancak: adada bulunan küçük kasaba: dikkatsiz şekilde gelişmiştir. Vulcanello burnu üzerinde, lüks oteller bulunur.
Evet: bu adayı ziyaret ederseniz, kükürt kaplı olması nedeniyle, çürük yumurta kokusuna bir nebze olsun alışmanız gerekir. Bu kötü koku, iştahı da kapatıyor. Zaten: krater yolunda, volkanik gazların solunmasının tehlikeli olduğuna dair uyarı işaretleri bulunuyor. Bu işaretler, ada merkezindeki yerleşim yerinin, hemen 1 km. dışında başlamaktadır.
Eğer: adanın merkezindeki volkana tırmanmak isterseniz, rehberli turlara 3 euro ödemeniz ve uygun bir yürüyüş ayakkabınızın bulunması gerekir. Yürüyüş, yani tırmanış, 1 saatten az sürer.
Adadaki çamur banyoları ise: limana birkaç dakikalık yürüyüş mesafesindedir. Çocukların, çamur içinde oynamalarına izin verilmez.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Salina adası

SALİNA ADASI

Santa Marina Salina: şık butikleri, ana limanı ve gıda mağazaları ile ilgi çekmektedir. Ana caddede bulunan 19’ncu yüzyıl yapımı evlerin zemin katlarında, dükkan ve mağazalar bulunur.
Ada geçmişinde, bir göç olayı yaşanmıştır. Adada yapılan bağcılık sonucu, Malvasia şarabı üretilirken, filoksera nedeniyle, bağlarda bulunan üzümlerin yüzde 90’lık bölümü yok olunca: 1890 yılında, ada halkı tüm servetini kaybeder ve topluca Avustralya’ya göç ederler.

Takip eden süreçte, bölgede bağcılık ve şarap üreticiliği gelişmiştir. Yerel şarapların lezzetine bakarak satın alabileceğiniz yerler var.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Salina adası

Evet: Salina yeşil ve verimli toprakları, 400 farklı türden bitkileri ve ikiz volkanları ile tanınır ve bilinir. Ada üzerinde sürekli yerleşik 2500 kişi bulunur. İkiz volkanlar, 965 ve 860 metre yüksekliktedirler.

Adada iki tane müze bulunuyor. Bunlardan Göç Müzesinde: göç hikayesi ve Lingua Etnografya Müzesinde ise ada halkının yaşamına ait objeler sergilenmektedir.
Evet, bu adayı ziyaret ederseniz: taşlı plajlarda güneşlenebilir veya ünlü “Da Alfredo” barda zaman geçirebilirsiniz.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Salina adası

Adanın en yüksek tepesi olan “Fossa Felci” ye tırmanmak isterseniz: ilkbahar ve sonbahar ayları, en uygun zamandır. Çünkü: yazın çok sıcaklarda ve kışın ani fırtınalar çıkabilmektedir. Adanın güneyinde: siyah kumlu plajlar bulunuyor.

Sicilya Kuzeydoğu bölgesi Panarea adası

PANAREA ADASI

Özellikle, Ağustos ayında Panerea adası muhteşem güzel olmaktadır. Ama yüzmek istiyorsanız, muhtemelen ilkbahar ve sonbaharda gelmelisiniz. Bu dönemde en büyük güzellik, ada çevresinde yapılan tekne gezileridir. Oteller, genellikle oldukça pahalıdır. Bu nedenle, Avrupa’nın jet sosyetesi buraya gelmektedir. Özellikle “Hotel Raya” adanın en muhteşem lüks oteli olarak bilinir. Düşük sezonda ise, burası tamamen ıssızlaşır ve güzel yürüyüşler ve eşsiz yüzme olanakları sağlar.
Zammara koyu: altın kumlu plajı ile bilinir. Buraya ulaşmak için, 40 dakikalık bir yürüyüş yapmak gerekir. Cala Junca köyünün diğer tarafında ise, 20 dakikalık bir yürüyüş ile, kükürt lekeli ve buhar çıkan kayalıkları görebilirsiniz.