Çekya Prag Terezin Kampı

Çekya Prag Terezin Kampı

Burası: küçük bir kasaba. Toplama kampı olarak kullanılan eski kale ve kasabanın içindeki müze haricinde, bir şey yok. Hatta ölü bir kasaba bile demek mümkün.

Çekya Prag Terezin Kampı

Terezin kampı

18’nci yüzyılın sonlarında: Elbe ve Ohre nehirlerinin ayrıldığı noktada, küçük bir kale koruma sistemi olarak inşa edilmiş. İlk başlarda: bir hapishane olarak kullanılmış. 1940 yılında, bu bölge Naziler tarafından işgal edildikten sonra, küçük kale, bir Gestapo hapishanesine dönüştürülmüş. 2’nci Dünya Savaşı boyunca da buraya 5000 kadın olmak üzere 32000 mahkum getirilmiş.

Ancak: bunların 8000’i ölmüş. Savaş sonunda: kampta tifo salgını başlamış. Naziler, hastalığı durdurma çabasına girmemişler ve 1945 yılı Mayıs ayında, gardiyanlar kaçtıktan sonra bir gurup gönüllü sağlık personelinin çabalarıyla, kalanlara yardım edilmiş.

Çekya Prag Terezin Kampı

Terezin Toplama Kampı

1947 yılından beri, ölenlerin aileleri ve orada zulüm görmüş insanların girişimleriyle, yaşanılan felaketlerin anısına, halkın ziyaretine açılmış.

Evet, burada isterseniz gezimizi sürdürelim. Genelde: gezinin başlangıç yeri: Krematoryum binası. Kirli beyaz bir bina. İçeride çekim yapmak yasak. Parlak gün ışığından, içeriye girdiğinizde, bir süre hiçbir şey görünmüyor.

Sonra yavaş yavaş ortam belirginleşmeye başlıyor. Duvarlarda: sağlı-sollu cam panoların içinde, bir takım fotoğraflar ve delici-kesici aletler sergileniyor. Fotoğraflarda: işkence gören insanlar ve cesetler var. Soldaki minik kapıdan bir odaya geçiliyor. Bir mezbahaya benzeyen bu odada da, gene bir sürü acayip alet sergileniyor.

Ölen mahkumlar, bu odaya getiriliyor, dişleri ve sindirim sisteminde altın olup olmadığı araştırılıyormuş. Odadaki ağır küf kokusu ve duyduklarınızdan ürpereceksiniz.

Evet: oradan, fırınların bulunduğu büyük odaya geçiliyor. Ölenlerin, tepsi benzeri tablalara konulup bu fırınlarda yakılmıştır.

Çekya Prag Terezin Kampı

Evet: buradan ayrılıyorsunuz. Kısa bir yolculuktan sonra: geniş bir park yerine geleceksiniz. Önünde grili-siyahlı taşlardan döşenmiş, her iki yanında yüksek ağaçların sıralandığı, uzun bir yürüyüş yolu var.

Çekya Prag Terezin Kampı

Sağ yanda, hem Yahudilere ve hem de Hıristiyanlara ait olduğu anlaşılan yemyeşil bir mezarlık var. Bütün mezar taşlarının üzerleri kırmızı çiçeklerle bezenmiş. Bu kadar temiz ve nizami bir mezarlık görmek sizi şaşırtacak. Yolun sonuna geldiğinizde, artık Terezin’desiniz.

Bir avlu ve ona açılan bir kapı. Karşılama odasında, isimleri kaydedilen mahkumlar, avluda bekleyen doktorlar tarafından “işe yarar” ve “işe yaramaz” şeklinde ayrılmışlar. Hasta ve yaşlı olanlar, başta eleniyor ve ölüme terk ediliyorlarmış.

Ölenler de krematoryuma gönderiliyormuş.

Sol tarafta, nöbetçi odası var. Burada mahkumlara gelen mektuplar sansürleniyormuş. Kayıtları yapılanlara, elbise ambarlarından kamp elbiseleri dağıtılıyormuş. Bazı odalara rahatça girip gezebilirsiniz. Bazıları, cam bölmelerin arkasından izlenip görüntülenebiliyor.

Çekya Prag Terezin Kampı

Karşıda, hücrelerin bulunduğu başka bir avluya açılan, kirli-sarı kemerli bir kapı var.

Üzerinde büyük siyah harflerle “Arbeit Mach Frei” yazıyor.

Yani “çalışmak özgürlüktür” Bir toplama kampı için, ilginç bir özgürlük vaadi. Burada çalışarak kurtulacağına inanan birisi var mıydı acaba? Sanmıyorum.

Evet, geziye devam ediyoruz. Diğer avluda, hücreler görülüyor. İnsanlar, bu dar ve sıkışık hücrelerde, 100 kişi kalıyorlarmış. Tahta ranzalar, ortada bir uzun masa, köşede ufak bir lavabo, küçük bir kapı ve içeride minicik havasız bir tuvalet deliği.

Çekya Prag Terezin Kampı

Sonraki durak, tek kişilik hücreler. Diğer mahkumlardan ayrılıp sorguya çekilecek veya idam edilecek mahkumların kaldığı yerler. Bazılarında, kalın demir parmaklıklı, minik bir pencere bulunurken, bazılarında ise pencere yok. Kapılar kapandığı zaman, kavramın kalmadığı korkunç mekan, tuvalet ve yatak bulunmayan, her tarafı kalın taş duvarlarla çevrili bir mezar.

Evet, son olarak: dezenfeksiyon odası. Ama buranın musluklarından, sık sık zehirli gazda verildiği biliniyor.

İşte, Terezin toplama kampı budur.

Burada: duygularına hakim olamayacaksınız ve insan olarak, bu vahşeti yaşayanların duygularını birazcık da olsa, hissedeceksiniz. Buradan yine de binlerce insan sağ çıkmış. Nasıl sağ çıktıklarını anlamak mümkün değil? İnsanüstü moral ve fizik güçleri olmuş olsa gerek.

Aklımda kalan en ilginç görüntü ise, toplama kampının girişinde yazan slogan oldu. Arbeit Macht Frei. Çalışmak özgür kılar.

Çekya Prag Kutna Hora

Çekya Prag Kutna Hora

Kutna Hora:

Prag’dan trenle, 1 saatlik uzaklıkta (70 km.) , tarihi bir kasaba. Prag  gezinizde, değişik bir yer olarak ilginizi çekebilir. Özellikle; insan kemiklerinden oluşan kilise, gerçekten ilginçtir.

Evet, buranın en ünlü yeri: Sedlic Kilisesidir.

Diğer adıyla: kemikli kilisedir.

İstasyondan: 2 km. uzaklıkta. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmış şehirlerden biridir.

Kutna Hora

Eskiden zengin gümüş madenleriyle ünlüymüş. Gümüş madenleri o kadar zenginmiş ki, Çek kralı, bir ara: başkenti buraya taşımış. Bu madenler sayesinde, kral, Avrupa’nın en zengin kralı haline gelmiş.

Böylece, kasaba bir anda eserlere bürünmüş. Büyük bir katedral, hemen inşa edilmiş, şehrin en saygın eseri olmuş. Çevresi tepelik ve şehrin en yüksek yerinde, çok büyük bir katedral: St. Barbara Katedrali.

Şehrin içinde: saraylar ve çeşmeler, meydanlar derhal havayı değiştirmiş. Ama elbette, burayı ilginç hale getiren, bu özellikler değil. Çünkü: gümüş madenleri, 17’nci yüzyılda, gümüşün tükenmesi üzerine kapatılmış ve şehir önemini kaybetmeye başlamış.

Başkent, yine Prag olmuş. Ancak, yapılan restorasyonlarla, güzelliğini günümüze kadar korumuş. Günümüzde, sessiz ve sakin bir yerdir.

Çekya Prag Kutna Hora

Şehir, tepede yer alıyor.

Düz kesimde, hemen yakın bir mahallede: Sedlog’ta bir mezarlık ve içindeki küçük bir kilise, ilgi çekiyor. Bu mezarlık: şehir başkent iken önem kazanmış. Haçlı seferlerinden dönenler, Kudüs toprağı getirmişler ve buraya koymuşlar. Bunun üzerine: soylular, bu mezarlığa gömülmeye başlamışlar. Derken, çıkan bir savaşta ölen tüm askerler de buraya getirilmiş, üstüne bir de veba salgını olmuş ve ölenler yine buraya defnedilmişler.

Ancak: gömülme tam yapılamamış. Derken, bu toplu gömülmelerdeki kemikler, toprak üstüne çıkmaya başlamış. Bu saygıdeğer ve onlar için şehit olan kişilere ne yapalım diye düşünürken, bir mimar, ilginç bir öneri getirmiş. Kemikleri, kiliseye yerleştirelim diye. Ama ne yerleştirme.

Tüm kemikleri toplamışlar, parlatmışlar ve küçük kilisenin içerisinde dekor malzemesi olarak kullanmışlar.

15-16’ncı yüzyıllarda yapıldığı düşünülen kilisenin dekorasyonu böylece değişmiş. Kilisenin içerisinde, insan kemiklerinden yapılmış ve bütün kilisenin içerisinde dekor malzemesi olarak kullanılan: şamdan, avize, armalar oluşturulmuş. İşte, görmeye değer olan bu. İnanılır gibi değil, ama orada duruyor.

Evet: kemikler niye kullanılmış? Bazı söylentilere göre: Kemikler kullanılmış çünkü insanlar ölümlü olduklarını unutmasınlar diye imiş.

Kilisenin bence en çarpıcı köşesi: Ortaçağda bölgenin hakimi olan Schwarzenberg Prensliğinin armasıdır.

Ama bu arma kemiklerden yapılmıştır.

Armanın sağ alt kenarında: gözü karga iskeleti ile oyulan bir kafatası bulunuyor. Bu kafatası, prensin Türklere karşı kazandığı bir savaşı temsil ediyormuş. Türklerin gözünü oyduk anlamında. Savaşın adı, yabancı kaynaklarda “Raab Savaşı” diye geçiyor.

Bizim kaynaklarda ise “Yanıkkale Savaşı” dır.

Olduğu yıl: 1594. Macaristan’da, Budapeşte’nin batısında Gyor kenti yakınlarında, bizim Yanıkkale, onların Raab dedikleri yerde olmuş. Daha sonra, Viyana kuşatması öncesinde, Osmanlı ordusu buradaki Kale’yi geri alır.

Tarihi kaynaklar: Yanıkkale’nin fethinin, ordunun doğrudan Viyana’ya yürümesini isteyen Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ile bazı komutanları arasında tartışmalara yol açtığını yazar. Bu tartışmada, Merzifonlunun karşısında yer alan Kırım Bey’i Giray Han’ın: Viyana kuşatmasının en kritik anında, Lehistan’lı (Polonya) Jan Sebieski’nin ordularının Osmanlı’ya arkadan vurmasına seyirci kaldığı söylenir.

Giray Han’ın şöyle söylediği rivayet edilmektedir.” Osmanlı, Tatar ağasının değerini anlasın.”

İşte böyle. Burayı ziyaret ettiğinizde, sanırım bu arma dikkatinizi çekecektir. Daha önce de söylediğim gibi, öyle korkmuşlar ki, bu zaaflarını, kendilerini üstün çıkaran bu tür simgeleri yaratarak, gidermeye çalışmışlar. Burayı da mutlaka görmenizi öneriyorum.

Prag Karlovy Vary

Prag Karlovy Vary

Karlovy Vary Prag arası 130 km uzaklıkta. Prag şehirler arası otobüs terminali olan Florenc’e tramvayla gidin ve tur fiyatının beşte birine aldığınız biletlerle yola çıkın. Yol yaklaşık 2-2.5 saat sürüyor.

Yolda, Çek Cumhuriyetinin diğer köy ve kasabalarını da görebiliyorsunuz. Daha sonra, Çek cumhuriyetinin hatta eski doğu blokunun en ünlü kaplıcalarının bulunduğu Karlovy Vary’a varıyorsunuz. Vardığınızda, hemen dönüş biletini alın, yoksa dönüşte, bilet bulamama durumu oluyor.

20160807_105129
Prag Karlovy Vary

Şehrin efsanesine göre,

Kral bir geyik vurmuş ve geyik yaralı olarak kaçmayı başarmış. Geyiğin şifalı sulardan içerek iyileştiğini gören kral, burada bir yazlık saray kurmuştur. Alman kralı Carl, sıcak ve şifalı suların bulunduğu bu köye adını vermiş ve köşkler yaptırmış.

Derken, bunu duyan diğerleri de koşarak buraya gelince, o devrin en güzel konak ve otelleri, buraya inşa edilmiş.

Şehir adını, Charls’tan, yani Karl’dan almış. Şehirde sıcaklıkları 30-70 derece arasında değişen 12 termal kaynak bulunuyor. Bunlar: her türlü hastalığa şifa olmaktaymış.

1918 yılında, Atatürk’ün tedavi amacıyla gittiği, Sigmund Freud, Karl Marx, Beethoven ve Mozart gibi birçok ünlünün de dinlenmek için tercih ettiği bir şehir, daha sonra koruma altına alınmış. Bu kasabanın havası o kadar temiz ki, sokakta bile sigara içilmesine izin verilmiyor.

Bu yüzden, sigara içenlerin bu kurala dikkat etmelerini öneririm. Sigara, sadece izin verilen kafelerde içilebiliyor.

20160807_112018
Prag Karlovy Vary
20160807_111257
Prag Karlovy Vary

Karlovy Vary Gezilecek Yerler

Karlovy Vary şehri, bir vadide kurulmuştur. Yani, ortadan bir nehir geçiyor ve nehrin iki yanında, sıra sıra evler var ve hemen arkalarında yükselen tepeler var. Bu evler 1700-1800’lü yıllarda yapılmıştır.

Çünkü daha öncesindeki yapılanma, buradaki büyük bir yangın nedeniyle yok olup gitmiş ve ardından, günümüzde görülen düzenli ve renkli, bu cıvıl cıvıl yeni yapılar, evler oteller yapılmıştır. Hatta, her evin önündeki bir plakada, evin yapıldığı tarih yazılıdır.

20160807_135435
Prag Karlovy Vary
20160807_135443
Prag Karlovy Vary

Mustafa Kemal Atatürk’ün şehirdeki hatırası

Hemen şehrin dışındaki bir otoparkta duruyor ve buradan, şehrin başlangıç noktasına ücretsiz belediye otobüsü ile 2-3 dakikada gidiliyor. Şehrin başlangıç noktasındaki büyük bir otelin önünde otobüsten indikten sonra, ilk görülmesi gereken, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de bir zamanlar tedavi (böbrek rahatsızlığı varmış, çünkü buraya gelmeden önce bulunduğu yerde iki kere sıtmaya yakalanmış ve bundan kurtulmak için yoğun kinin aldığında böbrekler rahatsızlanmış) için buraya gelip 38 gün kaldığı oteli görüyoruz.

Aslında daha fazla kalması gerekiyormuş ama şehzade Vahdettin Padişah olunca tedaviyi kesip erken yurda dönmek zorunda kalmıştır. Diğer ilginç bir olay ise, Atatürk’ün burada kaldığı sürede tuttuğu günlüklerdir ve bu günlükleri, yurda döndüğünde Afet İnan’a vermiş ve öldüğünde basılmasını istemiştir. Bu günlüklerde, büyük önder, Karlovy Vary’de geçirdiği günleri yazmıştır.

Kendisi, sadece 3 kere yurt dışına çıkmıştır.

Bu yüzden, Karlovy Vary günlükleri özellik arz etmektedir. Bu günlüklere internet ortamında ulaşıp okumak mümkündür. Benim ilgimi çeken, o dönemde savaş olduğundan buraya tedaviye gelenler, yanlarında bazı gıdalar getirirlermiş. Doktoru, Atatürk’e ne getirdin diye sorduğunda, Atatürk bundan haberi olmadığını, bu yüzden bir şey getirmediğini söyler, bunun üzerine doktoru, senin yerine ben bunu karşılayacağım şeklinde bir yardımda bulunur.

Evet: Atatürk’ün o zamanlar kaldığı küçük otel, hemen birinci katında, bir pencere yanında, Çekler güzel bir plaket asmışlar. Aslında burada hep bir plaket varmış ama 1981 yılında yani UNESCO’nun o yılı Atatürk yılı olarak kabul ettiği yılda, Çekler buraya gayet güzel ve mermer bir plaket asmışlar. Plaket üstünde “Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Kemal Atatürk, burada kalmıştır” yazılıdır.

Öğrendiğime göre, otel idaresi, Atatürk’ün kaldığı bu odayı müşteriye açmıyor, öylece muhafaza ediyormuş. Odada, Atatürk ile ilgili fotoğraflar varmış, sadece bazı özel durumlarda, para karşılığı bu odayı özel guruplara açıyormuş yani genel ziyarete açık değildir. Atatürk’ün kaldığı otelin hemen yanındaki otelde ünlü Sigmond Fireud kalmış ve bu da plaket le belgelendirilmiştir.

20160807_140620
Prag Karlovy Vary
20160807_122806-1
Prag Karlovy Vary

Sonra, nehir kıyısından yürümeye devam ediyoruz.

Hemen solda, hediyelik eşya satış mağazaları, restoranlar, kafeler, oteller görülüyor. Hediyelik eşya satış mağazaları arasında, porselen ve kristal eşyaların satıldığı yerler de görülüyor, ama fiyatlarının pahalı olduğu bellidir. Yürüyerek ilerlediğimizde: bir süre sonra, yani yaklaşık 15 dakika sonra, ilk su termal kaynaklarına ulaşıyoruz. Burada, açıkta bir havuz var ve fıskiyesi ile ortama güzel bir hava katıyor. Hemen yanında, kapalı bir alan var ve camlarla kaplı bu alanın içinde, 3 tane asıl su kaynağı yani çeşme bulunuyor.

20160807_114116
Prag Karlovy Vary
20160807_113524
Prag Karlovy Vary
20160807_114316
Prag Karlovy Vary

Buradaki kaynaklar yani çeşmelerin hepsinin üstünde numara ve suyun sıcaklığı yazılıdır. Çünkü, suyu görünce pat diye elini süren birçok kişi, suyun aşırı sıcak olması nedeniyle bir an yangı hissi yaşıyorlar halbuki suyun sıcaklığı, çeşmenin üzerinde açıkça yazılıdır. Hatta çeşmeler numaralandırılmış, size … numaralı çeşme nerde gördünüz mü şeklinde soru soran bile olacaktır.

Bu kapalı alan, suyun yeryüzüne çıktığı yer olarak önem kazanıyormuş. Burada, 3 çeşme dışında, yine hediyeliklerin satıldığı dükkanlar ve tuvaletler var. Tuvaletler elbette paralıdır.

20160807_114807
Prag Karlovy Vary
20160807_114225-1
Prag Karlovy Vary

Buradan çıkıp, hemen sol yana baktığımızda, yine bir tören alanı görülüyor.

Yunan tapınak mimarisi tarzında yapılan bu alanda törenler düzenleniyormuş, yine buranın hemen kapısında, bulunduğum döneme has, bir sanatçı tarafından yapılan kum heykel görülüyor.

İçeride sol yanda yazının hemen başında belirttiğim ve buranın efsanesini anlatan bir pano görülüyor, panonun hemen altında ise yine bir çeşme, numarası ve suyunun sıcaklığı yazılıdır.

Ardından yürümeye devam ettiğimizde, sağ yanda hediyelik eşyaların satıldığı büfeler ve sağ yanda dükkanlar görülüyor. Zaten, bir süre sonra yani yaklaşık 20-25 dakikalık yürüyüşten sonra, cadde bitiyor.

Cadde bitiyor ama hani iç caddeler ve sokaklara gireyim ne var diye düşünmeyin, bu ana caddenin dışındaki cadde ve sokaklar, gerek meyilli olması yani yokuş yukarı olması ve gerekse size yani turistlere hitap edecek bir şeyler bulunmaması ile önem kazanıyor yani ana caddeden ayrılmayınız.

Zamanınız varsa, dönüş yolunu nehrin karşı kıyısından yaparak değişik bir yerler veya nesneler görebilirsiniz demek isterim ama orada da çeşitli dükkanlar var ve pek de ilginç değildir. Çünkü, buranın zaten en büyük özelliği, insanların buraya tedavi için gelmeleri, yani burası bir alışveriş mekanı veya tarihi bir mekan değildir.

20160807_111559
Prag Karlovy Vary
20160807_130405
Prag Karlovy Vary

Eğer zamanınız varsa

Nehrin sağ kıyısından giderken, küçük bir meydanlık alanda, büyükçe bir otelin önündeki alanda, yerdeki plakalara bakın, bu plakalarda, buraya gelen ünlülerin ismi ve geliş tarihleri yazılıdır.

Hemen burada, sol yanda bulunan kafe, Atatürk’ün günlüklerinde yazdığı üzere sık sık gittiği bir kafedir ve bu kafede, bence mutlaka oturup bir kahve için, bir pasta yiyin, mutlaka keyif alacaksınız, fiyatları makuldür ve hatta bu esnada tuvaletini ücretsiz kullanabilirsiniz.

20160807_111416
Prag Karlovy Vary

Bu arada, bir Rus zengini tarafından, tepeye nefis görünümlü bir kilise yaptırıldığını göreceksiniz. Yine tepede bir İsa heykeli, şehri koruması için dikilmiştir.

Tüm bunları yazınca, belki okurlar merak edeceklerdir, burayı ziyaret ettik, peki kaplıcalara girebilirmiyiz diye.

Burası kaplıca yeri değil, burası içmeler diye tabir edilen bir tür tedavi yeridir. Yani, buraya tedaviye gelenler kaplıca türü yıkanma veya suya girme değil, mevcut suları içerek tedavi oluyorlarmış. Suların içilmesine gelince, kükürtlü ve bol mineralli bu suların içilmesi için doktor önerisi gerekiyor.

Her türlü hastalık için, ayrı reçete yazan doktorlar, hangi çeşmeden, hangi saatte, hangi gün, ne kadar su içilmesini, hastalara reçete ediyorlarmış. Buna uymak gerekiyormuş, aksi halde tedavi gerçekleşmiyormuş. Sırf bu yüzden, insanlar, ellerinde bardak, kupa veya şişelerle çeşme çeşme geziyorlar.

Turistik ziyaret için buraya gelenler de, sulardan az oranda içmelidir çünkü aşırı içildiğinde ishal olma durumu söz konusudur. Zaten suyun tadını alınca, buruk tat, fazla içmenizi önleyecektir, yine de birazcık ta olsa tadına bakmalısınız.

20160807_122720
Prag Karlovy Vary
20160807_140620
Prag Karlovy Vary
20160807_112009
Prag Karlovy Vary

Alışveriş

Becherovka

Karovy Vary denince, bu içki akla geliyor. Yeşil renkli şişesiyle gerek Prag ve gerekse burada buna bolca rastlayacaksınız. Söylenenlere göre, bir doktor ilaç yapımı ile uğraşırken 40 çeşit bitkiyi karıştırarak bu likörü bulmuş ve yine söylenenlere göre sindirim sistemine iyi geliyormuş. Size bunun fiyatı hakkında bilgi vermek istiyorum.

Çünkü, gerek Prag ve gerekse burada birçok değişik fiyat alternatifiyle karşılaşacaksınız. Genelde 50 cc lik şişesi 8 Euro, 70 cc lik şişesi 15 Euro ve 1 litrelik şişesi 17-18 Euro civarında satılıyor. İlaveten, yanında 2 kadeh ile satılan hediyelik şişeleri, 2-3 Euro daha fazla satılıyor.

Bu söylediğim rakamları destekleyecek fiyat bulduğunuzda gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için hediyelik olarak satın alabilirsiniz. Hediyelik olarak düşünenler, söylediğim gibi, yanında 2 kadeh bulunan hediyelik paketi tercih edebilir. Bunun en ucuz satıldığı yer olarak, Karlovy Vary şehrinde, nehir kıyısında, yine bunun yeşil şişesi benzeri bir küçük yerde satıldığını gördüm.

Yani bu yüzden, Prag şehrinden değil, eğer Karlovy Vary’i ziyaret edecekseniz, buradan satın almanızı öneririm, çünkü daha ucuzdur. Evet burada yani paragrafın sonunda bir şey söylemek istiyorum, bunun tadına baktım, rezalet bir tadı var, sakın almayın, aynen Mesir Macunu gibi bir tat var, yani bitki ağırlıklı bir tat, yani berbat bir tat var, almayın.

Kağıt Helva

Karlovy Vary şehrinde: bir tür kağıt helva satılıyor. Ama gerçekten çok ince ve içinde çikolata, limon, fındık ve benzeri şeyler bulunuyor. Fındıklısı, ısıtılarak yeniyor. Diğerleri olduğu gibi yani soğuk yenebiliyor.

Tanesi 0.40 cent, paket olarak satın alırsanız 1.40 cent. Zaten eğer tur ile buraya gittiyseniz, rehber tüm hediyelik eşyaları satın alabileceğiz bir yere sizi götürüyor ve orada, bu kağıt helvadan birazcık tatma şansınız oluyor, bence satın alın, çünkü değişik bir lezzet, ama çikolatalısını tercih etmenizi öneririm.

Bardak-Kupa

Yukarıda bolca sözünü ettiğim çeşmelerden şifalı olduğu söylenen suları içmek için, insanlar ellerinde bir tür bardak-kupa ile dolaşıyorlar. Bu kupanın özelliği, hemen kulp bölümünde bir orijinal pipet olması, yani bardağınızı çeşmeden doldurduğunuzda, bu pipet yardımı ile suyu rahatlıkla içebiliyorsunuz.

Çünkü: bu suların bazıları çok sıcak ve bu sıcak suları yudum yudum içmek gerekiyor, bu yüzden sadece ve sadece burada bulunan bu orijinal pipetli ve yüzlerce değişik tip ve resmi bulunan bardak-kupalardan gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için hatıra veya hediyelik satın alabilirsiniz. Fiyatları, 5-6 Euro civarında, çeşit o kadar çok ki, fiyatları beğeninize göre değişecektir.

Şehirdeki diğer başlıca hediyelik, gözüme çarptığı kadarı ile, bayanlar için tırnak törpüsü, ama bu törpü, metal değil, seramikten yapılmış, gayet süslü ve gösterişlidir.

Evet, gezi bittiğinde, en başta belirttiğim gibi, şehrin girişindeki büyük otel önünden, belediye otobüsüne binerek, 2-3 dakikalık bir yolculuktan sonra, Prag otobüslerinin park ettiği otopark bölümüne gidebilirsiniz.