Amerika New York Yemek

Amerika New York Yemek

Şehirde: iki yılda bir “Temmuz” ayında düzenlenen Restoran Haftasına rast gelebilirsiniz.

Bu dönemde: nadide restoranlar, tanınmış şeflerin “prix fixe” yani “özel ve uygun fiyatlı” menülerini sunarlar.

Yemek saatleri: restoranlarda genellikle öğle yemeği: 11.00-15.00 arasında yenilir. Akşam yemekleri ise, saat: 17.00-23.00 arasında yenilir. Ben kaldığım sürede: birlikte kaldığım Amerikalı ailenin sabah kahvaltısı yaptığını görmedim.

Amerikalılar, sabah kahvaltısı olarak yalnızca bir bardak “kahve” içmeyi tercih etmektedirler. Bunun yanında, şehirde bolca bulunan bizdeki unlu mamul satan yerlere benzeyen dükkanlar var, buralarda, tatlı ve tuzlu poğaça benzeri bir şeyler alıp kahvaltı yapabilirsiniz, ama söylediğim gibi Amerikalıların kahvaltı geleneği yok.

Şehirde, 20 binden fazla değişik alternatifler sunan restoranlar bulunduğu söylenmektedir. Her ücrette, her zevke uygun lezzetli yiyecekler bulabilirsiniz.

Amerika New York Yemek
Amerika New York Yemek

New Yorklular

Yemeğe genellikle bir “entre” yani “ana yemek” ve “salata” ile başlarlar. Porsiyonlar, oldukça büyüktür ve sebzelerle çeşitlendirilirler. Onlar için başlıca yemek: en az iki parmak kalınlığındaki az pişmiş, yani derler ya “kanlı kanlı” et yemeğidir.

Bunun ızgarada pişirilmesini isterler. Özellikle: domuz onlar için milli yemek gibidir. Sağlam bir restoranda, bir Amerikalı, bir domuz butunu rahatlıkla sipariş eder ve iyice kızarmış bir domuz butunu büyük bir keyifle yer.

Şehir sakinleri, çoğu zaman koşuşturmaca arasında yemek yerler. Mezeci dükkanları, her yerde bulunur. Buralarda özellikle sabah kahvaltıları için, sandviç çeşitleri bulabilirsiniz.

Şehirde bolca pizzacı bulunuyor. Sosisli sandviç ve hamburgerler de, geleneksel yiyecek alternatifleridir.

Greenwich Village bölgesi

kaldırım kafeleriyle, gelen geçenleri seyretmek için ideal ortamlar sunar.

Evet, son bir not: Amerika, malum bizlere pek uygun gelmeyen “domuz” eti kültürünün yoğun olduğu bir yer. Onlar, domuz etini ve eti ürünlerini severek yiyorlar.

Ama, ben şahsen her seferinde yediğim yemeğin içinde “domuz” eti olup olmadığını sormama, kontrol etmeme ve “hayır” cevabını almama rağmen, bu ülkede kaldığım uzun süre içinde, sindirim sistemimde ciddi rahatsızlıklar yaşadım, çünkü yemek kültüründe domuz eti bulunmasa da, domuz yağı veya yan ürünleri kullanılıyor ve bunlar, alışık olmayanların sindirim sistemlerini bir süre bozuyorlar ve tatilin büyük kısmı, tuvalette geçiyor.

Bu yüzden: dikkatli olmakta yarar var diye düşünüyorum. Özellikle: Mc Donalt gibi, uluslar arası zincir mağazaların, bu ülkede, bu şehirde bulunan restoranlarında tanıdık-bildik tatları tadabilirsiniz.

Hatta: sizler için küçük bir not: “domuz” eti Yahudiler için de günah sayılır ve kullanılmaz, yani bu restoran zincirleri de Yahudi kökenli olduklarından, buralardaki ürünlerde domuz eti ve ürünlerinin kullanılmadığı söyleniyor. Yani, yiyecek hiçbir şey bulamasanız: gidin bir “burger” mağazasına tanesi 1 dolardan hamburger alın, sınırsız “kola” için ve karnınızı doyurun.

Veya, bir İtalyan restoranında iyi bir “spagetti” veya “makarna” yemeği yiyebilirsiniz, ama soslarına dikkat. En olmadı: ya Türk restoranları ya da benzer yemekleri yapan “Yunan restoranları” bir tercih sebebi olabilir.

Bu arada: özellikle sabah ve öğlen bazı restoranlarda açık büfe yemek veriliyor. Muhtemelen 15-20 dolar arasındaki bu açık büfe yemeklerinde: o kadar çok çeşit var ki, hoşunuza gidenleri seçip bir güzel karnınızı doyurabilirsiniz.

Ama, yöresel yemek tadacağım derseniz, bilin ki, Amerikan yemek kültürü yok. Bu ülkedeki en büyük yemek kültürü “Meksika” ve “Hindistan” yemekleri üzerine ve Çin mahallelerinde “Çin” yemekleri üzerine kurulmuştur.

Amerikan yemek kültürü: az kızarmış, kalın et parçası, bol ve çeşitli salatadır. Onlar kahvaltı bilmezler, acıktıklarında bolca kahve içerler ve her yerde bulunan sandviç marketlerinden, küçük atıştırmalık sandviç yerler.

Amerika New York Yemek

BİR KISIM YEMEK MEKANI

Açık hava pazarı

Şehirde meyve-sebze satılan en büyük açık hava pazarı: “Union Square” semtindedir. Bu alışveriş mekanı: Pazartesi, Çarşamba, Cuma ve Cumartesi günleri açıktır. Yerel halkı tanımak, taze peynir, bal, taze sebze-meyve satın almak isterseniz, burayı ziyaret etmelisiniz.

Good Enough to Eat

483 Amsterdam Avenue. Burası tamamen Amerikan lezzetlerinin sunulduğu bir lokantadır. Geniş Amerikan tabakta: gözleme, salam ve yumurta sunulur ve tüm bunların yanında, benden size öneri: balkabaklı ekmek tostlarından deneyin.

Sylvia’s

328 Lenox Av. Burada, zenci yemek kültürü lezzetleri tadabilirsiniz. Buraya yolunuz düşerse, kesinlikle: Kraliçenin yeşil salatası, taze pirzola ve şekerli patates yemenizi öneririm.

Joe JR

482 Sixth Avenue. Burası, bir ailenin sahip olduğu lokantadır ve burgerleriyle Yunan yemekleri lezzetlidir. Ayrıca, birçok sabit menüler ve sıradan yemekler de bulmak mümkündür.

Angelica Kitchen

300 E 12th Street. Burası vejateryanlar için uygun bir restorandır. Oldukça bol yemek vardır ve kalitelidir. Buraya yolunuz düşerse “Dragon Tabağı” denemenizi öneririm. Bunun muhteviyatında: pirinç, fasulye, peynir, buğulama ve deniz sebzeleri var.

La Nacional

239 W 14th Street. Burası tam bir İspanyol eğlence mekanıdır. Burada: İspanyol tavuklu deniz ürünlü pilav (paella) tadabilirsiniz. Hafta sonlarında burada “Flamenko dansı gösterisi” sergilenir. Gösteri, saat: 02.00’ye kadar sürer.

Orwasher’s Baker

308 E 78th Street üzerindedir. Burada, üçüncü nesil fırıncılar, eski moda yöntemlerle “çavdar ekmeği” yapıyorlar, satın alabilir ve “Carl Schurz Park”da East River boyunca piknik yapabilirsiniz.

Serendipity

225 E 60th Street üzerindedir. Burada: sandviçten oluşan bir öğlen yemeği ve güveç, omlet, hamur işi ve deniz mahsullerinden oluşan akşam yemeği yiyebilirsiniz. Ayrıca: donmuş sıcak çikolata da, muhteşem bir lezzettir. Dondurma salonuna girip bunu da tatmalısınız.

Soup Burg

1095 Lexington Avenue bölgesindedir. Bu kahve dükkanı ve burger dükkanı, muhteşem lezzetleri ile tanınmakta ve önerilmektedir. Dekorasyonu sadedir.

Cafe Sabarsky

1048 Fifty Avenue bölgesindedir. Zarif bir kasaba evinin alt katındaki bu otantik kafe, krem şantili ithal Viyana kahvesi ve yanında Viyana’dakilere rakip hamur işleri ile meşhurdur.

Buraya yolunuz düşerse “elmalı turta” denemeli ve üzeri bitter çikolata kaplı fındıklı kek (klimt torte) denemelisiniz. Ayrıca, burada zengin çeşitlerin sunulduğu öğle yemeği de yenilebilir. Ancak, dikkat edin, pahalı bir yerdir, menüyü incelemeden sipariş vermeyin yoksa sürpriz fiyatlarla karşılaşabilirsiniz.

Sfoglia

1402 Lexinton Avenue bölgesindedir. İnsanlar, bu şık İtalyan lokantasında yemek yiyebilmek için, günler öncesinden rezervasyon yaptırırlar. Menü, ayda iki kez değiştirilir. Akşam yemeği yemek için yer bulamasanız da öğlen yemeğinde şansınızı denemenizi öneririm.

Aurele

34 E 61th Street üzerindedir. Restoran, kumtaşı bir binada bulunmaktadır ve tüm odaları çiçeklerle bezenmiştir. Tek fiyat menü denemenizi öneririm.

Old Homestead

56 Ninth Avenue. New Yorklular, lezzetli sığır eti yemek için, şehrin birçok yerinden buraya akın ederler. Siz de deneyebilirsiniz.

New Green Bo

66 Bayard Street üzerindedir. Bu restoran, lezzetli ve pek fazla pahalı olmayan “Şangay” tarzı yemekleri için oldukça övgü almaktadır. Dekorasyonu ise mükemmel denilemez. Sokağın karşısındaki Chinatown Dondurma Fabrikasından dondurma almayı unutmayın.

Wo Hop

17 Mott Street üzerindedir. Bodrum katta bulunan bu restoran pek göz alıcı denilemez, ama Çin yemekleri mükemmeldir. Porsiyonlar büyüktür ve her zaman açık olması ile bilinir.

Delmonico’s

56 Beaver Street üzerindedir. Bu restoran 1827 yılında Amerika’da ilk açılan restoran olarak önem kazanmaktadır.

1800’lerin ortalarında, 20 yıl süresince, o zamanlar Amerika’nın en büyük şefi olan “Charles Renhofer” bu restoran için, halen kullanımda olan “tabak” markasını keşfetmiştir.

Buraya yolunuz düşerse yemenizi önereceğim yemekler: Istakoz Newburg, Fırında Alaska ve Büftek Delmonico.

Island Burger’s N Shake

766 Ninth Av. Burada, kara çavdar üzerine Avakado’lu, İsveç peynirli bir Burger ya da Tayvan kırmızı biberli, köri ve fıstık soslu “Bankok” gibi 65 çeşit hamburger ve tavuklu sandviç bulup tadabilirsiniz.

Carnegie Deli

854 Seventy Av. Burası, mükemmel bir Yahudi meze dükkanıdır. Buradaki sandviç türleri: konserve sığır eti, söğüş, sığır pastırması, kıyılmış ciğerli.

Oyster Restaurant

Grand Central Station. Yapının tavan süslemeleri etkileyicidir. Burada: özellikle Long Island Blue Su balıklarının yenmesi önerilir.

Toloache

251 V 50th Street bölgesindedir. Evet, bu lokanta tam Tiyatro bölgesinin merkezindedir. Geleneksel Meksika yemeklerinden tatmak isterseniz, burayı tercih etmelisiniz. Lokantanın iç dizaynı ise, bir Meksika şehrinin andırır.

Amerika Chicago şehri hakkındaki gezi yazım için Chicago Gezilecek yerler

Amerika Miami şehri hakkındaki gezi yazım için Miami

Amerika’nın genel özellikleri hakkındaki yazım için  Genel

Amerika’da Trafik ve Polis

Amerika’da Trafik ve Polis

Amerika’da Trafik ve Polis; Amerika’da trafik gerçekten çok farklı, özellikle kaldığınız süre boyunca, belki de hiç korna sesi duymayacaksınız.

Yollarda araç kullanan insanların, bırakın cadde ve sokak dönüşlerini, aynı yol üzerinde şerit değiştirdiklerinde bile, sağ veya sol şeride geçme durumlarına karşın, sinyal verdiklerini göreceksiniz.

Ayrıca, Amerika’da ki araç sürücülerinin, yaya geçitleri veya yaya geçitleri dışında, yola adım atan veya atmaya hazırlanan bir yayaya yol vermek üzere yavaşladıklarını ve durduklarını göreceksiniz.

Yolda hareket halinde iken, arkadan gelmekte olduğunu gördükleri bir ambulans veya itfaiye aracını gördükleri anda: Derhal araçlarını en sağa çekip, sabit bekleyerek o araca yol verdiklerini göreceksiniz.

Çünkü, insanların birbirine saygısı trafikte başlıyor. Bizim ülkemizde dikkat edin, saygısızlık ve hırçınlık trafikte başlıyor, özellikle sabah erken saatte, trafikteki insanların nasıl araba kullandıklarını, nasıl araç kullanırken birbirlerine nefretle baktıklarını düşünün.

Amerika’da Trafik ve Polis

Trafik ışıkları

Neyse, aslında sanırım Amerikalıların bu kadar tedbirli olmalarının başlıca nedenlerinden biri de, trafik ışıklarındadır.

Trafik ışıkları da bizdeki trafik ışıklarından farklıdır.

Bizde: cadde veya sokak bitiminde trafik ışığı varken, Amerika’da trafik ışıkları kavşaklarda, karşı cadde ve sokak girişindedir.

Yani bizim ülkemizdeki gibi, kavşağa çıkarken, hemen cadde ve sokak bitiminde değil, karşı tarafta) kırmızı ışıkta geçenleri tespit eden, bir sistem var.

Eğer kırmızı ışıkta geçerseniz, kısa bir süre sonra adresinize bir zarf geliyor, içinde ceza makbuzu ve aracınız ile kırmızı ışıkta geçtiğinizi kanıtlayan bir fotoğraf.

Evet,
trafik ışığı üzerindeki bu sistem, kırmızı ışıkta geçen araçların fotoğraflarını çekiyor. plaka görünebilecek netlikte fotoğraflar bunlar.

Tabii, bu cezaları ödemeden veya daha ileri düzey ve tekerrür eden cezalarda mahkemelik olma durumlarında, mahkemeye çıkmadan ülkeyi terk eden insanlar yok değil.

Hani, ceza adrese geliyor ama takibi yok. Ülkeyi bu şekilde terk eden insanlar, büyük olasılıkla ülkeye tekrar girerken, bu ceza veya cezalar ile yüzleşmemesi sanırım mümkün değil. Çünkü, malum bilgisayar kayıtları çok sağlıklı.

Amerika’da Trafik ve Polis

Hız Limitleri

Evet, trafik ile ilgili diğer hassas bir nokta, trafikte araç kullanıyorsunuz. Hız limitlerini aşma gibi bir durumunuz oldu ve arkanızda, üst ışıklarını yakarak ve siren çalarak bir polis arabasının sizi takip ettiğini fark ettiniz.

Bu husus çok önemli, çünkü verilen talimatlara aykırı hareket edenler hakkında polislerin “vur yetkisi” var.

Polis durdurduğunda yapmanız gerekenler

Derhal, yolun sağ bölümüne aracınızı çekin, asla araçtan inmeyin, ellerinizi direksiyon üzerine, polisin arkadan ellerinizi görebileceği şekilde koyun ve beklemeye başlayın.

Polis, aracından iner, bir süre bekler ve sonra yanınıza gelir, camınızı açmanızı isterse, ellerinizi direksiyondan çekip, camı açabilirsiniz.

Bu senaryo niye, çünkü, alınan tüm tedbirlere rağmen, hala Amerika’da her yıl yaklaşık 300 civarında polisin direksiyondaki psikopatlar tarafından öldürüldüğü söyleniyor.

Bu nedenle, direksiyondakilere karşı aşırı dikkatli ve tedbirliler. Direksiyondakiler, bu söylenenleri yapmadıkları takdirde, polisin ateş etme yetkisi olduğu söyleniyor. Yani, gerçekten hassas ve dikkat edilmesi gereken bir konu.

Evet, polis yanınıza geldi;

Sizden istediği belgeleri kendisine verin. Büyük olasılıkla kendi arabasına giderek, verdiğiniz belgelere dayanarak size suçunuz varsa ceza kesecek, bekleyiniz. Makbuzunuzu alınca, hareket edip bulunduğunuz yerden ayrılabilirsiniz.

Benim dikkatimi çeken bir şey daha oldu, ceza makbuzunda, ceza yazılan kişinin, göçmen mi, beyaz mı, siyah mı olduğu sorusu var.

Amerikalı bir arkadaşım, araç sürerken trafik cezası aldı, ceza makbuzunda böyle bir soruyu görünce şaşırdım. Ancak oldukça makul bir sebebi var, sebebi aşağıdadır.

Bunu merak ettim, niye yazıyorsunuz, diye.

Gerçekte, cezayı yazan polis memuru örneğin siyah ise, beyaza mı ceza yazdığı veya polis beyaz ise, ceza yazılan kişi siyah mı, yani cezanın yazılmasında bir kasıt var mı, yok mu diye, ceza makbuzuna böyle bir madde koymuşlar.

Evet, gerçekten trafik çok farklı, ama olumlu yönde farklı, hız sınırlarını asla aşmayın, kurallara uyun.

Çünkü kurallara uymadığınız takdirde, normal bir Amerikan vatandaşı bile, polise cep telefonu ile ulaşıyor. Kurallara uymayan sürücü olarak sizin araç plakanızı veriyor ve aracınızın bir süre sonra bir bakıyorsunuz polis tarafından çevrildiğini görüyorsunuz.

Amerika, duyduğuma göre, her eve dört araç düşen bir ülke.

Dolayısı ile, mevcut yolların en sağlıklı şekilde kullanılabilmesi ve trafiğin tıkanmaması için, mutlaka trafik kurallarına titizlikle riayet etmeleri gerektiğini, birbirlerine saygılı olmaları gerektiğini öğrenmişler. Ve gayet güzel uyguluyorlar ve o yoğun trafik kaza olmadığı takdirde, asla tıkanmıyor.

Amerika’da yollarla ilgili diğer dikkati çeken husus şu.

Yollar genelde kuzey-güney ve doğu-batı istikametinde yapılmış, dümdüz yollar. Yollarda giderken, gideceğiniz yeri planlayın, ya yönleri iyi bilmek zorundasınız yada yanınızda bir pusula bulundurmak zorundasınız.

Çünkü, bir yolu seçtiğinizde, örneğin 96 nolu yol sizin yolunuz, bu yolun doğu-batı, kuzey-güney açılımları var, gideceğiniz yere göre bu açılımlara yönelmeniz şart.

Ayrıca; Amerika’da araba kullanırken, özellikle otobanlarda, dikkat, kesinlikle dikkat, karşınıza geyik çıkabilir.

Öyle ki, geyiklerin yaşadıkları alanların otoyol ile birleştiği bölümlerine, özel bir güvenlik şeridi koymuşlar.

Yani bir geyik veya herhangi bir hayvan, yola çıkması durumunda, bu güvenlik şeridindeki alıcılar etkileniyor ve yol üzerindeki sinyal lambaları yanarak, sürücünün yavaşlamasını, yol üzerinde bir hayvan bulunabileceğini belirtiyor. Bunun yanında, yol üzerinde yine de bir iki geyik ölüsü görmemek mümkün olmadı.

Tedbirler iyi alınmış ama sanırım tedbir alınması değil, alınan tedbirlere insanların uyması önemli.

Yine de, büyük bir çoğunluğun bu tedbirlere uyduğu kesin.

Amerika’da Trafik ve Polis; Yine Amerika’da yollarla ilgili bir hususu belirtmek istiyorum.

Şöyle ki, şehirler arası yollarda, benzin istasyonları veya bekleme istasyonlarında, oldukça büyük bir televizyon görülür, bu televizyondan sürekli olarak bölgenin ve çevre bölgelerin hava durumları verilir.

Yani bir fırtına veya hava şartlarında kötü ihtimaller, bu televizyonlardan sürekli olarak sürücülere bilgi verilerek uyarılıyor ve gerekirse sürücülerin o istasyonda tehlike geçene kadar beklemeleri sağlanıyor.

Evet, işte Amerika’da trafik ve kara yolları böyle.

Amerika Miami şehri gezi yazısı için Miami

Amerika Atlanta şehri gezi yazısı için Atlanta

Amerika Washington şehre genel bilgileri için  Washington Genel

Amerika New York Tarih

Amerika New York Tarih

Binlerce yıl önce, Amerikan yerlileri, günümüzde “Hudson nehri” denilen bölgenin çevresinde yerleşik olarak bulunuyorlardı. 1554 yılında ise, bir Fransız kaşif olan “Giovanni de Verrazona” bölgeye gelen ilk yabancı olarak bilinmektedir. Takip eden süreçte ise, 55 yıl sonra; 1609 yılında, İngiliz kaptan Henry Hudson; tekrar aynı bölgeye ulaşır.

1624 yılına gelindiğinde ise

Amerika New York Tarih;

Bu kez Hollandalılar: “Governor’s Island” üzerinde bir ticaret merkezi oluştururlar. 1626 yılında ise: Hollanda doğumlu Peter Minuit: efsanelere de konu olan “24 Dolar” değerindeki boncuklar ile Manhattan Adasını satın alır. Yani: 1926 yılında, Hollandalılar tarafından “New Amsterdam” adıyla kurulan şehirde 1644 yılında, 18 ayrı dil konuşan 1.500 insan yaşıyordu.

1664 yılında: İngilizler, bölgenin kendilerine ait olduğunu öne sürerler. İngiliz savaş gemileri bölgeye gelir ve herhangi bir çatışmaya girmeden, o zamanki adıyla “New Amsterdam” olan “New York” şehrini ele geçirirler.

1775 yılında: Amerikan devrimi sırasında, New York’u savunmak için, George Washington bir savaşa girer. Fakat: çok fazla kayıp olması nedeniyle, savaş alanından geri çekilirler. 1783 yılında ise, yeniden geri dönerler ve Manhattan başta olmak üzere bölgeyi ele geçirirler.

Ama, New Yorkluların bağlılıkları: Amerika ve Avrupa arasında sürekli bir bölünmüşlük gösterir. George Washington: Başkumandanlığı bıraktığında, şehrin yarısı onu “yuhalamış” tır. Şehrin diğer yarısı ise, aynı sırada, Londra’dan limana gelen İngiliz Valiyi karşılamakla meşguldü.

1783-1790 yılları arasında

New York, bir ABD başkenti olarak görülür. 30 Nisan 1789 tarihinde ise: “Washington” ülkenin ilk başkanı olarak seçilir.

Devam eden süreçte, şehir önemli bir finans ve ticaret merkezi olur. 1792 yılında, New York borsası kurulur. 1825 yılında ise “Erie Canal” açılır. 1880’lerin sonlarında ise, şehir günümüzdeki görünümüne kavuşur.

Özgürlük Anıtı: Fransız halkının hediyesi olarak gönderilir ve 1886 yılında açılır. 1892-1954 yılları arasında ise “Elias Adası” yolu ile, dalgalar halinde, şehre göçmenler gelmeye başlarlar. Manhattan, Brooklyn, Queens, Staten Island ve Brox’u birbirine bağlayan köprüler ve tüneller inşa edilir. 1898 yılında ise, şehrin çevresindeki yerleşim yerleri, şehirle birleşirler.

20’nci yüzyılın ilk dönemleri

Amerika New York Tarih:

Şehre olan yoğun göçlerin devam ettiği dönem olarak görülür. 1904 yılında, şehirdeki ilk alt geçit açılır ve ardından “Chrysler Binası” ve “Empire State Building” gibi yüksek binalar inşa edilir.

1970’li yıllara gelindiğinde ise, bu kez şehir: suçluların kol gezdiği, iflasların yaşandığı ve çürüyen alt yapı nedeniyle kötü bir şöhret kazanır ve bu durum 1980’lere kadar devam eder. Fakat: 1990’ların ortalarına gelindiğinde ise, şehri yeniden canlandırma çabaları olumlu sonuç verir ve suç oranları düşer, turizm canlanır.

11 Eylül 2001 tarihinde “Dünya Ticaret Merkezi” ne yapılan saldırı, şehirde kalıcı izler bırakır. Ancak, takip eden süreçte, şehir yine büyüyüp gelişmeye devam eder.

Amerika New York şehri genel özellikleri hakkındaki yazım için  Newyork Genel

Amerika New York şehrindeki gece hayatı hakkındaki yazım için New York Gece hayatı

Amerika New York şehrindeki alışveriş hakkındaki yazım için New York Alışveriş