Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler

Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler

SİDİ BOU SAİD

Tunus şehrinin, 20 km. kuzeyinde, ülkenin doğusundadır.

Buradaki ilk yerleşim: 13’ncü yüzyılda burada kurulan bir Arap ileri karakoludur. Tunus şehrine, yaklaşık 20 km. uzaklıktadır. Ulaşım için taksileri kullanabilirsiniz.

Şehrin adı: buraya yaşayan Müslüman bir şahsın adından gelmektedir. Bu şahsın adı: Beji oldu Ebu Said ibn Khalef ibn Yahya el Ettamini.

Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler

Günümüzde ise, tepe üzerinde, deniz fenerinden, kıyıya kadar olan bölümde kurulmuştur. Köydeki evler, bembeyaz renkleriyle dikkati çekerken, kapıları ve pencere güneşlikleri ise, mavi renge boyanmıştır.

Yakın geçmişte, yaklaşık 100 yıldan bu yana, ülkenin sanatçıları ve bölge sakinleri, dinlenmek üzere, bu köye gelirler. Köyün, taşlık ve dar sokaklarında, tur otobüsleri ve turistlerin oluşturduğu kalabalık hiç eksik olmuyor. Sokaklarda: el sanatları ve şeker satan satıcılar bolca var.

Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler

Köyde: bir müze veya başka değişle, kültür merkezi var. İsmi: Arap ve Akdeniz Müziğe Merkezi. Bu merkezin bulunduğu yapı: 1913 yılında, Rodolphe Erlanger tarafından yaptırılmıştır. Burada: müzik aletleri koleksiyonu var.

Bu köyü ziyaret ederseniz

Köyün: Cafe des Nattes isimli ünlü kafesinde, mükemmel deniz manzarası eşliğinde mutlaka küçük bir mola vermelisiniz. Veya, Cafe Sidi Chaabane de düşünebilirsiniz. Söylediğim gibi, buradan Tunus körfezinin mükemmel manzarasını izleyebilirsiniz.

TEL BÖLGESİ

Arapçada, “dağ” anlamına gelmektedir.

Buradaki Zaugan su kaynağının suları: Romalılar tarafından, MS.1.yüzyılda, su kemerleri yapılarak, Kartaca şehrine taşınmıştır.

THUBURBO MAJUS

Roma sit alanıdır. Tunus şehrinin, yaklaşık 60 km. güneyindedir. Bölge adını: eski bir Berberi yerleşim biriminden almıştır.

Geniş bir ovaya yayılmış kalıntılar arasında gezerken, yanınıza mutlaka eski sikke satıcıları ve yerel rehberler gelecektir. Bunlardan eski sikke satıcılarına itibar etmemeniz önemle belirtilir.

Kalıntılar arasında özellikle görmenizi önereceğim: MS.170-190 yılları arasında yapılmış olan, Capitolino Tapınağı kalıntılarını görmelisiniz. Tapınağın büyük sütunları var. Hatta, ilk yapıldığı dönemlerde, burada bir “Jupiter” heykeli bulunduğu söyleniyor. Heykelin başı ve ayağı, günümüzde Bardo Müzesinde görülüyor.

Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler

DOUGGA

Tunus şehrinin, yaklaşık 110 km. güneybatısındadır. Deniz kıyısında değil, iç bölümde kalıyor.

Burası, Afrika kıtasında, en iyi korunmuş Roma sit alanıdır. Muhteşem bir arkeoloji kentidir. Tarih ve özellikle Roma tarihi meraklılarının mutlaka görmelerini öneririm. Deniz seviyesinden: 550 metre yüksekliktedir.

Tunus iç dağlarında bulunmaktadır. Romalılar bölgeye ilk geldiklerinde: şehir, Kartaca’ya yakın olması nedeniyle stratejik öneme sahipti. Nüfusunun, o  dönemlerde, yaklaşık 10.000 kişi olduğu söyleniyor.

Vandal işgali sonrasında, şehir terkedildi ve o zamandan bu yana, tepelerin diğer tarafında, ıssız bir köy olarak  duruyor.

Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler

Gelelim, buradaki gezimize

Dugga şehri: MS.2.yüzyılda, Romalılar gelmeden önce, ovadan 600 metre yüksekte kurulmuş bir şehir. Ancak, esas zenginliğini Romalılar geldikten sonra yaşamıştır. Burada yapılan kazılarda elde edilen muhteşem güzel mozaikler, Bardo müzesinde sergileniyor.

Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler

Kalıntılar arasında: otopark bölümünde aracınızdan indikten sonra: hemen karşıdaki Roma Tiyatrosunu görebilirsiniz.

Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler

Tiyatro

19 katmanda, 3500 seyirci kapasitelidir. Sahne kısmı: zarif korint sütunları ile desteklenmiştir. İnşaat, bir tepeye yaslanmış olarak yapılmıştır.

Tiyatronun hemen arkasındaki yol: Capitolino Tapınağına gidiyor. Hemen ileri de ise, Rüzgargülü Meydanı var. Bu meydanda: yere işlenmiş “Rüzgargülü” ve 12 rüzgarın ismi, mutlaka görmenizi önereceğim güzellikte.

Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler

Capitolino bölgesinden,

Aşağı doğru inerken Licinius Hamamlarının kalıntılarını görebiliyorsunuz. MS.3. yüzyılda yapılan bu hamamlar: Licinii ailesi tarafından yaptırılmış ve kente hibe edilmiştir. Yapının iki ucunda, vadinin muhteşem manzarası görülen geniş pencereler bulunuyor.

Burada: günümüze kadar gayet iyi korunarak gelmiş olan: yüzme havuzları, salon, su kanalı şebekesi ve yer altı ısıtma sistemi var. Burada: köleler  tarafından kullanılan, uzun bir tünel var. Bunu görün.

Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler

Hamam yapısının hemen altında ise, dar bir yoldan (yol üzerinde, Roma arabalarının tekerlek izlerini görebilirsiniz) ilerleyerek, Yonca Evine ulaşabilirsiniz.

Burası: bir genelev. Ana avlunun hemen yanında: küçük odalar ve yonca biçimli yemek odası var. Onun hemen yanında: yarım daire şeklindeki tuvaletleri bulunan: Kyklop hamamları görülüyor.

Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler

Tepenin eteğinde

Dugga antik şehrinin en ilginç kalıntısı görülüyor. Bu kalıntı: Numidya prensinin anıt mezarıdır. Lybico-Pön Mausoleum olarak isimlendirilmiştir. Mimarı bilinmemektedir. Ancak: Numidian Prensi Ateban’a adanmıştır.

Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler

Mezar yapısı

MS.3’nci yüzyılda yapılmıştır. Tunus ülkesinde, Roma dönemi öncesine ait az sayıdaki kalıntılardan biri olarak önem kazanmaktadır.

Bu yapı: Mısırdaki piramit mezarlar ve Helenistik dönemdeki Yunan Tapınaklarının mimarisinin bir karışımını andırıyor ve küçük piramit şeklindeki Roma mezarlarına örnek oluşturduğu sanılıyor.

Antik şehri gezerken, burayı atlayabilirsiniz, kesinlikle kaçırmayın, mutlaka görün.

Bu arada: anıtın üzerindeki bir yazıt: İngiliz konsolosu tarafından çalınarak, British Museum’a götürülmüş, böyle bir not var, okuduğunuzda bu not Anadolu’daki çalıntılar nedeniyle, eminim size pek te yabancı gelmeyecektir.

Capitol

Capitol

Roma döneminden kalma, en etkileyici kalıntılardan biridir. Tüm şehir için, ana tapınak görevi üstlenmiştir. Jupiter, Juno ve Minerva isimli, üç tanrıya adanmıştır. Her üç tanrının, kendi nişi vardır. Burada bulunan, Jupiter’e ait, 6 metrelik mermer heykel, Bardo Müzesinde sergilenmektedir.

Evet, yapı: MS.166 yılında yapılmıştır. Duvarların yüksekliği: 10 metredir. Ama, ilginç olanı, sanki yapıldığı ilk günkü gibi durmalarıdır. Bu duvarlarda, büyük taşlar, küçük taşlarla güçlendirilerek, teknik kullanılmıştır. Kemer: 6 etkileyici sütun üzerine oturtulmuştur.

Forum

Forum

Roma kenti forumu, şehrin en merkezi yerindedir. Burada: resmi törenler yapılırdı. Forum alanı: MS.2. yüzyıl sonlarında yapılmıştır. Çevresinde 35 sütun bulunduğu sanılıyor. Günümüze, bunların birkaçı gelmiştir.

Tapınaklar

Tapınaklar

Tellus Tapınağı

Romanın bereket tanrıçasına adanmış bir tapınaktır. Şehir kalıntıları arasında, günümüze ulaşan 11 tapınak görülmektedir. Cıva ve Tellus tapınakları, küçüktür.

Ancak, şehrin büyüklüğü ve Roma tanrılarının çokluğu göz önüne alındığında, daha çok sayıda tapınak bulunduğu tahmin edilmektedir. Ancak, günümüzde görülenler, Tellus ve Cıva tapınaklarıdır.

Caelestis Tapınağı

Caelestis Tapınağı

2. yüzyılın başlarında yapılmıştır. Geniş bir merdivenle, tapınağa girilmektedir. Kutsal alan: çevresi sütunlarla kaplı, dikdörtgen şeklindedir. Bu sütunların, birçoğu günümüze kadar ayakta gelmiştir. Tapınağın avlusu: yarım yuvarlak şekildedir.

Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler Başsız Heykel

Başsız Heykel

Şehirde bulunan mozaik ve heykellerin çoğu Bardo Müzesine taşınmış olmasına rağmen, kalıntılar içinde, Capitol bölgesine giden yolda, başsız bir heykel görülmektedir.

Minerva Tapınağı

MS.2.yüzyılda yapılmıştır. Günümüze kadar gelebilen, birkaç taş ve bazı sütunları görülmektedir.

Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler Satürn Tapınağı

Satürn Tapınağı

Günümüze, yapıdan yalnızca 6 sütun ulaşmış olsa da, ana platform ayaktadır. MS. 195 yılında yapılmıştır. Baal-Hammon isimli tanrıya adanmıştır. Çünkü, bu tanrının adı, aynı zamanda “Satürn” olarak da bilinmektedir.

Tunus Tunus şehri yakınlarında gezilecek yerler

Evet, Dougga kenti,

Gerçekten muhteşem bir kültür hazinesi olarak günümüze kadar ulaşmıştır. Burada yapılan arkeolojik kazılarda ele geçirilen eserlerin bazıları: günümüzde Bardo Müzesinde sergileniyor. Yani, burayı ziyaret etmeden önce veya sonra, burada gördüklerinizi Bardo Müzesinde gördükleriniz ile bütünlemelisiniz.

Özellikle: Bardo Müzesinde, Dugga buluntuları olarak: Ulysses mozaiği ( bunun özelliği, dört at tarafından Odyssey’in çekiliyor olmasıdır) ve Capitol’de bulunan “Jupiter başlığı” dır. Bunları mutlaka görmelisiniz.

Tunus Kartaca şehri gezi yazım hakkında  Kartaca

Tunus Bardo Müzesi

Tunus Bardo Müzesi

Burası: ulusal bir müzedir. Tunus şehrinin, batı bölümünde: 19’ncu yüzyılda yapılan Beyikal Sarayında bulunmaktadır. Saray binası: 19’ncu yüzyılda yapılmıştır.

Bina: güzel sütunları, çinileri, seramiklerle süslenmiş revaklı avluları ile geleneksel Mağribi mimarisini yansıtırken, aynı zamanda yaldızlı kemerleri ve mermer merdivenleriyle, Avrupa klasik mimarisini yansıtmaktadır.

Tunus Bardo Müzesi

Müzede

Kartaca zamanından, günümüze kadar olan dönemlere ait, zengin kültürün izlerini görebilirsiniz.

Sergilenenler arasında öne çıkanlar: Fenikelilerin, çocukları kurban ettikleri dinsel törenlere ilişkin parçalar, Roma heykelleri ve erken Hıristiyanlık  dönemine ait vaftiz kurnaları ilgi çekiyor.

Tunus Bardo Müzesi

Müzenin en önemli bölümü ise,  mozaiklerin bulunduğu bölümdür.

Burası bir zamanlar Dünyanın en büyük mozaik müzesi olarak geçmekte iken, ülkemizde Gaziantep şehrinde açılan Zeugma mozaik müzesi, Dünya birinciliğini buradan almıştır, evet günümüzde Dünyanın en büyük mozaik müzesi, Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesidir.

Tunus Bardo Müzesi

Neyse, biz bu müzeden söz etmeye devam edelim. Burada: MÖ.2’nci yüzyıldan, MS.7’nci  yüzyıla kadar uzanan döneme ait mozaik koleksiyonunda bulunan Roma mozaikleri, iki kata yayılmıştır. Mozaikler: Suse, Dugga ve El-Cem gibi ülkenin birçok yerinden getirilmiştir.Bu mozaiklerin bulunduğu panolarda, Roma yaşamını anlatan etkileyici sahneler bulunmaktadır. Romalıların: çiftçilik, avcılık, balıkçılık gibi gündelik etkinlikleri yanı sıra, tanrılara adanmış ve belli başlı mitolojik olayların anlatıldığı mozaikler de muhteşem güzellikleriyle dikkat çekiyor.

Biraz daha ayrıntıya girerek, mutlaka görmenizi önereceğim mozaiklerden kısaca söz etmek istiyorum.

15 Nolu Oda

Buradaki

1’nci mozaik

Odysseus konu edilmektedir. Odysseus: Kalypso adasına doğru giderken, Seirenler’in şarkılarından etkilenmemek için, gemisinin direğine bağlanmış olarak tasvir edilmiştir. Odysseus’un adamları ise, kulakları tıkalı olarak kürek çekmektedirler.

2’nci mozaikte

Şair Vergilius görülüyor. Onun iki yanında, iki Musa yani su perisi var. Ayrıca: sol yanda Clio ve sağ yanda: elinde bir mask tutan Melpomene var.

3’nci bir mozaik

Perseus’un: Andromeda’yı, bir deniz canavarından kurtardığı sahnenin betimlendiği mozaiktir.

4’ncü mozaik

MS.4’ncü yüzyılda yapıldığı düşünülen zemin mozaiğinde: balıklarla dolu bir denizde yüzen, 23 gemi, isimleri yazılarak betimlenmiştir.

Tunus Tunus

Tunus Tunus

Bu başkent olarak öne çıkan şehir, aslında iki yönlü bir yer. Birinci yönü: dar sokakları, bu dar sokaklarda dizili dükkanları, camileri ve saraylarıyla, tam bir Ortaçağ kenti. Diğer yönü ile ise: ağaçlık bulvarları, modern binaları, kaldırım kafeleriyle, tam bir Avrupa kenti. Şehirde, 1.5 milyon insan yaşıyor. Trafik: hemen dikkatinizi çekecek şekilde, kuralsız ve yoğun. Hatta: bazı trafik polislerinin, araçlar için kırmızı ışık yandığında sürücülerin dur kuralına uyması için, yola zincir çektikleri söyleniyor.

Ancak: şehirdeki ana bulvar ve caddeler nispeten bakımlı ve düzenli görünüyor. Sanırım bunda, son Akdeniz Oyunlarının bu kentte yapılmış olması büyük etken. Yani, Akdeniz oyunları hatırına büyük düzenlemeler yapmışlar. Öte yandan, bu şehirde ve ülkenin diğer birçok şehrinde, dikkatinizi çekecek bir durum daha var: her ne kadar Müslüman bir ülkede olmanıza rağmen, sokaklarda, asla peçeli-kara çarşaflı-türbanlı bayan göremiyorsunuz.

Bunun dışında, şehirde, gecenin geç saatlerine kadar güvenle gezebiliyorsunuz. Hatta, kalabalık erkek gurupları, herhangi bir rahatsızlık vermiyorlar. Tek sorun, yalnız bayan veya yanınızda giyimi göze batacak bayan olmaması. Böyle bir durumda, taciz mümkün.

Ülkenin başkenti olan Tunus şehrini gezmek için bir tam gün ayırmanız yeterlidir.

Tunus Tunus Habib Burgiba Bulvarı

HABİB BURGİBA BULVARI

Evet, bu şehirdeki gezide: şehrin can damarı olarak kabul edilen Habib Burgiba Bulvarından başlayacağız. Aslında: Habib Burgiba, 1987 yılında görevden alınınca, bu bulvarın da adı değiştirilmiş ve “7 Eylül” bulvarı olmuş, ancak halk hala, burayı Habib Burgiba Bulvarı olarak tanıyor ve biliyor. Ama, harita ile gezerseniz, 7 Eylül Bulvarı ismi görülüyor.

Bu Bulvar: Tunus gölü ve eski kent arasındadır. Burada: Tunuslular, özellikle sıcak yaz akşam saatlerinde gezmeye çıkıyorlar. Bulvar, ağaçlarla gölgelenmiş, kaldırımlarda kafeler var.

Bulvarın, batı ucunda: Bağımsızlık Meydanı (Place de İndependence) var. Burada: bir kilise var.

Tunus Tunus St Vincent De Paul Kilisesi

ST.VİNCENT DE PAUL KİLİSESİ

Burası, bir Katolik kilisesi olarak, Fransız sömürge döneminde: 1882 yılında yapılmıştır. Bu yapının ön cephesi, güzelliğiyle dikkati çekiyor. Bunun hemen karşısında ise, Fransız Büyükelçiliği var. Ayrıca: Belediye Tiyatrosu (Theatre Municipal) görülüyor.

Bulvar: burada daralarak, eski kente doğru uzanan “Fransız Bulvarı” ( Ave de France) adını alıyor. Biz, bu bulvar üzerinden devam ederek, öncelikle şehrin eski kent olarak adlandırılan, egzotik bölümünü gezeceğiz.

Tunus Tunus Eski Kent. El-Medine

ESKİ KENT. EL-MEDİNE

Kuzey Afrika ülkesine gidenler, diğer yerlerde de, özellikle Fas’ta, hatırlayabilirler, bu ülkelerin belli başlı şehirleri iki bölümden oluşuyor. Birinci bölüm, yukarıda sözünü ettiğim gibi, eski kent ve ikinci bölüm: özellikle Fransız işgal dönemlerinde oluşturulan, gayet modern ve planlı görünüm sunan,  yeni kent bölümü. Fransızlar, ele geçirdikleri yerlerde, kendi kentlerini kurmuşlar.

Eski kent bölümüne girdiğinizde, elbette bazı şeylere dikkat etmek şart. Hani, bu ortaçağ kenti görünümlü sokakları ve sıra sıra dizili dükkanları gezerken, özellikle çarşı bölümünde, yani “Suk” larda: sizi kolunuzdan çekiştirerek, müze veya alışveriş merkezi, dükkan gibi yerlere çekiştirenlere sakın itibar etmeyin.

Çünkü, şehirde, bu tür gasp ve soygun olaylarına sık sık rastlanıyormuş. Zaten, böyle bir şey olmasa da, sizi götürecekleri yer, büyük ihtimalle: kilim veya halı dükkanı oluyor. Yani, ülkemizde elbette bu tür objeleri bulup satın alabileceğimiz ve hatta daha iyilerini bulabileceğimiz birçok alternatif var.

Tunus Tunus

Eski kente: Fransız kapısından girebilirsiniz. Bu kapı: 1848 yılında, yani sömürge döneminde inşa edilmiş, Ba-bül-Bahr olarak biliniyor. Eski kentin, ana giriş kapısı burasıdır. Kapı: eskiden El-Medine’nin duvarlarıyla bitişikmiş ve Tunus gölünün kıyısındaymış. Bu yüzden, kapının Arapça isminin kelime anlamı: Deniz kapısı.

Evet, Fransız kapısından giriyoruz ve biraz ileride, karşımıza: iki dar sokak çıkıyor. Bu sokaklardan, solda ilerleyene giriyoruz. Hafif yokuş yukarı ilerliyoruz. Genellikle, kalabalık bir yer.

Tunus Tunus Zeytüne Camisi Sokağı

ZEYTÜNE CAMİSİ SOKAĞI

Burası: birçok dükkanla doludur. Bu dükkanlarda: yöresel el sanatı ürünleri ve hediyelik eşyalar satılıyor. Ayrıca: caddede, ızgara et kokuları, kahve kokuları, egzotik tütsü ve parfüm kokuları hissedebiliyorsunuz. Gümüş işleme atölyelerinden gelen çekiç sesleri duyabilirsiniz. Yörenin insanlarının, rengarenk kaftanları, giysileri ve ayaklarında sandaletleriyle koşuşturduklarını görebilirsiniz.

Evet, sokak sonunda, karanlık bir tünel var, buradan geçerek, Zeytüne camisinin merdivenlerine ulaşabilirsiniz.

Tunus Tunus Zeytüne Camisi

ZEYTÜNE CAMİSİ

Bu cami, yaklaşık bin yıllıktır. Daha önce, burada “Athena Tapınağı” varmış ve 732 yılında, bu cami kurulmuş ve daha sonra restore edilerek, genişletilmiştir. Muhteşem güzel, mutlaka zaman ayırın. Caminin: özellikle kapısı ve dış duvarlarındaki süslemeler muhteşem. 19’ncu yüzyılda yapılan minaresi ise, Kuzey Afrika ülkelerinin tümünde olduğu gibi, kare şeklindedir. Caminin dış duvarlarında: Kartaca antik kentinden getirilen  taşlar da kullanılmıştır. Biraz önce söylediğim gibi, ana avluya açılan kemerli kapıdan ki, kapının işlemeleri-süslemeleri muhteşem, içeriye girin ve güzel süslemeleri görün.

Daha sonra dışarı çıkın ve cami duvarlarının yakınlarında bulunan küçük dükkan ve mağazaların bulunduğu bölümü gezin. Buradaki dar sokakların üzeri, yüzyıllar önce, bir çatı ile kapatılmıştır. Bu bölümde: mücevherciler, parfümcüler, kitapçılar gibi dükkanlar caminin yakınlarında, demir ve bakır işlenen gürültülü işlerle uğraşan dükkanlar ise, namaz kılanların olumsuz etkilenmemesi için caminin uzağında konumlandırılmışlardır.

Dericiler ise, kent duvarlarının dışında yerleştirilmişlerdir. Günümüzde, Suk’lar, yani çarşı bölümlerinde, bu eski uygulamaya, yani belli işlerle uğraşanların belli yerlerde toplanmış olmaları kuralına pek uyulmuyor, ama yine de yer yer aynı konuda uğraşanların dükkanlarının aynı yerde bulunduğu bölümleri de görmek mümkün.

Evet, cami ve çevresindeki gezimiz bitiyor. Camiden çıktıktan sonra: kuzeye dönün ve kuzey duvarı boyunca yerleşmiş: Suk el-Attarin’e ( Parfümcüler çarşısına) girin.

SUK EL-ATTARİN

Burası: bir parfüm çarşısıdır. Arap kültürüne göre, parfümcülük, en asil zanaatlardandır. Arap kentlerinin birçoğunda koku pazarları bulunur ve bunlar genellikle camilere yakındır. Ama, özellikle: Tunus parfümleri: çok dikkatli bir oranda bir araya getirilmiş ve tarifi hala büyük bir özenle saklanan, 100’den fazla malzemeden oluşur ve çok önem kazanmaktadır.

Günümüzde, burada az sayıda parfüm üreticisinin kaldığı görülüyor. Eski dönemlerdeki, özgün ve pahalı parfümlerin yerini: günümüzde ucuz ve modern kokular almıştır. Küçücük dükkanlarda: binlerce parfüm çeşidini ve koku cinsini bulmak mümkün.

Bunlar arasında öne çıkanlar: gül, yasemin, lavanta, portakal çiçeği, vanilya, sandal ağacı, tarçın, vanilya, karanfil, amber, misk. Bunların yanında bazı hayvansal salgı maddeleri (misk kedisi, kunduz gibi) de bulunabiliyor. Burası: tam bir koku cenneti. Burada: hazır parfümlerden satın alabileceğiniz gibi, kendiniz için beğeninize göre, özel parfüm de hazırlatabilirsiniz.

Burada, bir şey daha dikkatinizi çekecektir. Bu: çok kollu şamdanlar. Bu şamdanlar, yöresel adetlerde kullanılıyor. Şöyle ki: şehirdeki gelinlik kızların düğün alaylarının başında taşınıyor.

Parfümcüler çarşısından çıkıyoruz. İlk kuzeye döndüğümüzde, Zeytüne camisinin batı duvarı boyunca uzanan, Suk des Etoffes (Kumaşçılar çarşısı) nı görüyoruz.

SUK DES ETOFFES (KUMAŞÇILAR ÇARŞISI)

Burada, adından da anlaşılacağı üzere: renk renk kumaşlar, göz alıcı battaniyeler, çeşitli kaftanlar görebilirsiniz. Caminin, güneybatı köşesinde, kumaşçılar çarşısı bitiyor.

Hemen sağda: başka bir çarşı var.

SUK DES TAPİS (HALI ÇARŞISI)

Burası, kilim ve halı doludur. Satıcılar, bizim ülkemizde de olduğu gibi, hoşunuza gideceğini düşündükleri halı ve kilimleri hemen yere sererek sergilerler.

Bu sokaktan yürümeye devam ediyoruz ve bu sefer karşımıza başka bir çarşı çıkıyor.

SUK DES ORFEVRES (KUYUMCULAR ÇARŞISI)

Burada, adından da anlaşılacağı üzere, altın ve gümüş işlenen ve satılan kuyumcular var. Vitrinler: inci, mercan, altın, gümüş ve diğer değerli taşlar ve madenlerden yapılmış ürünlerle doludur.

Yürümeye devam ettiğinizde: Suk de la Laine (Yüncüler çarşısı: burada terziler ve dokuma tezgahları bulunan dükkanlar var), Suk des Femmes (Kadınlar çarşısı: burada, Tunuslu kadınlar tarafından tercih edilen ve kullanılan beyaz ve krem renkli peçe kumaşları satılıyor) ve biraz ilerleyince, bu kez tarihi bir çarşı, Suk el Berka görülüyor. Suk el Berka: bir zamanlar Berberi korsanlar tarafından, ele geçirilen esirlerin satıldığı bir köle pazarı imiş. Ancak, 1840 yılında kapatılmış.

Bu yörede, Suk des Chechial denilen bir çarşı daha var.

SUK DES CHECHİAS

Burası, tonozlu bir çarşıdır. Eski şehir bölgesinde en dikkat ve ilgi çeken yerlerin başındadır. Buradaki atölyelerde bulunan ahşap tezgahlarda: Zuhaf fesi olarak isimlendirilen ve bir zamanlar Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgelerinde bolca kullanılan ama günümüzde yalnızca Tunuslular tarafından kullanılan bir çeşit başlık. Bu fesler burada üretilmektedir.

Buradan çıkıyoruz ve hemen karşımıza, yine mimari yönü ağır basan bir cami çıkıyor.

HAMMUDA PAŞA CAMİSİ

Cami yapısı: pembe mermer cephesiyle hemen göze çarpıyor. Yapı: 1655 yılında yapılmıştır. Yapının minaresi ilginç. Genellikle, bölgede kullanılan kare minare yerine, sekizgen bir minare görülüyor.

SUK DES LGİBRAİRİES (KİTAPÇILAR ÇARŞISI)

Zeyüne camisinin güneydoğusundadır. Burada: 18’nci yüzyıldan kalma, üç tane medrese var. Bunlar: Palmiye Medresesi, Süleymaniye Medresesi ve Bakiye Medresesidir.

Bu bölgede, mutlaka görmenizi önereceğim diğer bir yer: saray.

DAR BEN ABDULLAH SARAYI- FOKLOR VE HALK SANATLARI MÜZESİ

18’nci yüzyıldan kalmadır. Saray içinde, ayrıca: Folklör ve Halk Sanatları Müzesi bulunuyor. Yapıda: ana avlunun çevresinde, dört oda var. Bu odalarda, Tunus yaşamına ve kültürüne ait ilgi çekici ayrıntıları görebilirsiniz.