Kıbrıs Genel

kıbrıs plajları.1
Kıbrıs Genel

Kıbrıs’a birçok kez gittim, son olarak Ağustos 2023 tarihinde Kıbrıs’ta 10 gün kaldım ve mevcut yazılarımı güncelliyorum.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Kıbrıs’a turist olarak girerken pasaport veya sadece nüfus cüzdanlarını kullanarak girebiliyorlar. Ancak: pasaport ile giriş yaparsanız, daha sonra Yunanistan gibi ülkelere girmenize izin verilmediğini bilmeniz gerekiyor.

Evet, nüfus cüzdanı ile giriş yapılabiliyor. Yani: ehliyetinize güvenip sakın nüfus cüzdanı almadan gitmeyin, giremezsiniz.

Kıbrıs ayrı bir ülke olarak kabul edildiğinden dış hatlardan çıkış yapılıyor. Bu arada: yurt dışı çıkış harç pulu almak gerekmiyor. Pasaport çıkışında, Pasaport polisi tarafından size verilecek küçük bir formu tanzim edeceksiniz, bu formda, ad-soyadı, vatandaşlık numarası ve çıkış-giriş damgalarının basıldığı yerler vardır.

Bu form ve nüfus cüzdanı göstererek pasaport kontrolünden geçiliyor ve damgalanan form, tekrar Kıbrıs’tan çıkış yapana kadar saklamanız gerekiyor.

Kıbrıs girişinde, Kıbrıs pasaport yetkilileri, biraz önce sözünü ettiğim forma giriş damgası basarken, orada kaç gün kalabileceğiniz (15 gün ile 3 ay arasında) süreyi de forma yazıyorlar. Dikkat bu forma kaybetmeyin, çıkışta yine aynı form üzerinden işlem yapılıyor.

Uçak ile ulaşım

Kıbrıs Genel: Kıbrıs’a gitmenin en kolay ve güvenli yolu: uçaktır. Türkiye’den: Ankara, İzmir ve İstanbul şehirlerinden, Kıbrıs Lefkoşa Ercan Havaalanına, tarifeli uçak seferleri bulunuyor. KKTC de bulunan ve faaliyette olan tek havaalanı Ercan Havaalanıdır.

Ancak bizim şehirler dışında dünyanın hiçbir yerinden Ercan havaalanına direkt uçak seferleri yapılmıyor. Tüm uçaklar önce Türkiye’nin bir uluslar arası havaalanına inmek ve ondan sonra Ercan havaalanına gelmek zorundadırlar. Bu da hem maliyetleri yükseltiyor hem de Kıbrıs turizmini olumsuz etkiliyor.

Ankara-Ercan uçuşu yaklaşık 60-65 dakika, İzmir-Ercan uçuşu ve İstanbul-Ercan uçuşu, yaklaşık 75-80 dakikadır.

Duty Free Shoplar

Kıbrıs Genel: Ercan havaalanında, pasaport ve son polis kontrolünden geçtikten sonra, bekleme salonunun üst katında bulunuyor. Fiyatlar, Türkiye’deki Free Shoplara nazaran biraz daha ucuz hesaplı gibi, ama almak istediğiniz ürünün fiyatını her iki yerden de kontrol etmenizde yarar var.

Burada önemli olan: Kıbrıs uçuşlarında gerek giderken ve gerekse dönüşte, Türk Free Shop mağazalarına girme şansınız var. Kıbrıs Free Shop mağazalarına ise, dönüşte girebiliyorsunuz.

Ancak Free Shop mağazalarından alışveriş yaparken, özellikle içki ve sigara konusunda kısıtlamalar olduğunu unutmamak gerekiyor. Çünkü: Türkiye’ye girerken, pasaport kontrolü sonrasında, bavul ve çantalarınızı aldığınızda, Kıbrıs uçağı yolcuları mutlaka gümrük kontrolüne sokuluyor ve bavul ve çantalar x-ray cihazlarından geçiriliyor.

Biraz önce söylediğim gibi özellikle içki ve sigara kısıtlamasına dikkat etmek gerekiyor. (En son mevzuat değişikliğine göre, her yolcu yanında 1 litre yüksek alkollü ve 1 litre düşük alkollü içki getirebiliyor, ama yine de siz giderken, yürürlükte olan son kısıtlamaları öğreniniz.)

Havaalanı-şehir merkezi ulaşım

Kıbrıs Genel: Ercan havaalanına ulaştıktan sonra, Kıbrıs içinde gitmek istediğiniz yere taksi veya kiralık araba ile gidebilirsiniz. Ercan havaalanı: Lefkoşa şehir merkezine 23 km, Girne’ye 44 km ve Gazimagusa şehir merkezine 50 km uzaklıktadır.

“Kibas” denen toplu alışım araçları kullanılıyor, bunun dışında, taksi tutarak gitmek istediğiniz yere gidebilirsiniz. Ancak taksi tutmadan önce pazarlık yapmayı unutmayın.

Birkaç örnek: Ercan Havaalanı ile, Gazi Magosa arasındaki uzaklık için taksi sürücüleri 750 TL ücret istiyorlar. Oldukça yüksek, ama ya Kibas denen otobüsleri bekleyeceksiniz, ya da bu parayı verip taksilere bineceksiniz. Bence taksiler ile biraz pazarlık yapmakta yarar var. En iyi fiyat 650 TL. olabiliyor.

Kıbrıs içinde ulaşım

Kıbrıs Genel: Kıbrıs içinde şehirler arasında dolmuşlar çalışıyor. Bunların ücretleri ucuz (Gazimagusa-Girne arası: 80 TL.) ancak belli saatten sonra çalışmıyorlar. (Son sefer saat 18.00’dadır. Bu saatten sonra dolmuş olmadığından yüksek fiyatlı taksi kiralamanız gerekiyor ki fiyatları aşırı yüksek.)

Bu dolmuşların dışında, büyük toplu ulaşım araçları yok.

Hatta: bir yere gittiğinizde, dönüşünüz için, durakta mutlaka yer rezervesi yaptırmanızda yarar var, dönüşte aşırı kalabalık olursa öncelik rezerve yaptıranlardadır.

Gerek şehir içinde ve gerekse şehirler arasında sadece taksiler bulunuyor.

Taksiler: 3-5 ve 7 kişiliktir. Kişi sayısına göre büyüyen araçta ulaşım ücreti de artmaktadır. Normal taksiler, 3 yolcu alıyor ve asla fazla yolcu almıyorlar. Yani: kişi sayınıza göre taksi aramalı ve pazarlık yapmalısınız. 5 ve 7 yolcu için: eski olmasına rağmen, Mersedes Vito yani oldukça lüks araçlar bulunuyor.

Bütün taksilerde klima vardır. Taksilere binmeden önce, mutlaka pazarlık yapmanızı öneririm. Taksi ücretleri, şehir içinde en kısa mesafe için 80-90 TL civarındadır.

Özellikle şehirler arası yollarda taksimetre açarak taksi tuttuğunuzda, muhteşem yüksek ücret ödemeniz gerektiğini unutmayın, bu yüzden, taksi metreden ziyade toplam tutar için sürücü ile pazarlık yapın. Yani taksimetreye güvenmeyin, çok yüksek tutuyor.

Kıbrıs içinde araçlar ve trafik kuralları

Kıbrıs Genel: Kıbrıs’ta 82 yıllık İngiliz yönetimi nedeniyle, İngiltere ve eski İngiliz sömürgelerinde olduğu gibi trafik soldan ilerlemektedir. Aksine bazı projeler geliştirilmiş olmasına rağmen, trafik kazalarının artacağından korkularak bu projeler geri çekilmiştir.

Araçların ön tarafındaki plakalar beyaz renkli, arka tarafındaki plakalar ise sarı renklidir. Çünkü, bu sarı renkli plakalar fosforludur ve gece parlar. Güneyden Rum kesiminden gelen araçlar 3 harfli, KKTC kayıtlı araçlar ise 2 harflidir. Harfler, aracın trafiğe çıkış tarihine göre sıralanır. Kırmızı plakalı araçlar, kiralık araçlardır.

Kıbrıs içinde araç kullanma durumunda olursanız: dikkat etmeniz gereken en önemli özellik, trafiğin ülkemizde olduğu gibi sağdan değil, tam tersine soldan ilerlemesidir. Zaten araçların büyük çoğunluğunun direksiyonu, sağdadır. Hatta: büyük tur otobüslerinin iniş kapılarının bir kısmı da sağ yerine sol yandadır.

Bu yüzden, araç kullananların bu ters trafiğe alışması zor oluyor ve birçok trafik kazası yaşandığı söyleniyor. Özellikle: kavşakların çoğunda trafik ışığı bulunmuyor. Sürücüler, kavşağa geldiklerinde, sağdan gelen sürücüye yol veriyorlar ve trafik bu şekilde işliyor. Hız limitlerine mutlaka uyunuz, çünkü hız limitleri, yollarda bolca bulunan “fotoğraf makineleri” ile takip ediliyor.

Yollarda polis göremezsiniz, bolca fotoğraf makinesi işareti göreceksiniz, ilk işaret uyarı, ikinci uyarı ve üçüncü işaretin hemen yanında fotoğraf makinesi bulunuyor ve hız sınırını aştı iseniz fotoğrafınız çekiliyor.

Çift taraflı yollarda, ters trafik sorun yaratmasa da, iki yönlü yollarda, yani karşıdan gelen olduğunda, ters trafik sorun yaratabiliyor. Yollar güvenli ve güzeldir, özellikle şehirler arasındaki yollar bayağı güzeldir. Ama özellikle şehir merkezlerinde mesai saatleri başlangıç ve bitiminde trafik aşırı kalabalık oluyor.

Son bir not: trafiğin soldan olması, sadece araç sürücüleri için değil, cadde ve sokaklarda karşıdan karşıya geçecek ziyaretçiler için de önemlidir. Çünkü, özellikle karşıdan karşıya geçerken önce sol yana bakmaya alışmış olmamıza rağmen, Kıbrıs’ta araçlar sağ yandan gelmektedir.

Ancak: Kıbrıslıların büyük çoğunluğu; trafikte yayaya öncelik veriyorlar, birçok yerde, cadde veya sokağa adımınızı attığınızda, trafik duruyor (sadece birkaç yerde, bunu göremedim) ve trafikte korna çalma alışkanlığı yoktur.

Yine de, bunları yazmama rağmen ters durumlar göreceksiniz, yani korna çalan sürücü, yayaya yol vermeyen sürücü, Kıbrıslılar bunların Türkiye’den gelen sürücüler olduğunu söylüyorlar, yani yayaya yol verme kuralına pek güvenmeyin.

Kendi aracı ile Kıbrıs’a gidenler

Adaya giriş yapan araçların, Kuzey Kıbrıs’ta geçerli bir sigorta yaptırmasını, araç sahibinin araçta olması veya vekaletinin olması ve sürücünün uluslar arası geçerliliği olan ehliyetinin olması isteniyor. Ayrıca kendi arabası ile Kıbrıs’a gideceklerin pasaportlarını bulundurmaları isteniyor.

Ayrıca araç için, yurt dışı çıkış kağıdı (Triptik ücreti) ödemek gerekiyor. Ayrıca: Mersin’den feribot için birkaç gün önceden rezervasyon yaptırmakta şarttır. Kıbrıs’a indiğinizde, KKTC sigortası yaptırmanız isteniyor ki, bunu limanda hemen yaptırabilirsiniz. En az 3 aylık yaptırılması istenen bu sigortaya belli bir ücret ödemeyi göze almak gerekiyor.

Kıbrıs içinde araç kiralama

Kıbrıs içinde ulaşım için, sadece otelinizde kalarak zaman geçirmek istemiyor ve gezmeyi düşünüyorsanız, mutlaka araba kiralamanız şart.

Casino için gidenler, genellikle casino araçları tarafından hava alanından aldırılıyorlar. Bunun dışında gidenler: gitmek istedikleri yere ulaşım için taksilerle sıkı pazarlık yapmalıdırlar.

Kıbrıs’ta araç kiralamak kolay, araçlar, normal bir binek aracın günlük kira bedeli 500 TL. civarındadır. Yaz sezonunda bu rakam 600 TL ye kadar çıkabiliyor. Bu arada benzinden de söz etmek gerekirse: benzin ülkemizdeki benzin fiyatlarıyla aynıdır.

Ancak, özellikle yaz ve bayram tatili dönemlerinde kiralık araç bulmak zor oluyor ve bulunan kiralık araç fiyatları da yükseliyor. Bu yüzden, Kıbrıs tatili planladığınızda internet üzerinden araç kiralamayı unutmayın.

Ben Ağustos 2022 tarihinde Kıbrıs’a gittiğimde kiralık araç bulmakta çok zorlandım, kiralık araç yoktu, çünkü söylenenlere göre aynı tarihte Kıbrıs’a yoğun şekilde gelen İranlı ve Rus turistler kiralık araçları bağlamışlardı.

Feribot ile ulaşım

Kıbrıs Genel: Türkiye’de Taşucu limanından Kıbrıs’a tarifeli feribot seferleri düzenleniyor. Bu seferler, Denizcilik İşletmelerinin Mersin’den hareketle Gazimagosa’ya düzenlediği ve yaklaşık 12 saat süren ve modern, klimalı ve temiz gemilerle yapılan seferlerdir. Taşucu’ndan özel sektör tarafından, Girne’ye yapılan feribot seferi ise 6 saat civarında sürüyor.

Bu feribotlar: bakımsız, aile salonu olmayan ve nispeten pis. Yanınızda mide bulantısı için güçlü ilaç bulundurmanızı öneririm. Bu süreler: denizin durumuna göre uzayabiliyor. Özellikle siz ve aile fertlerinizde deniz tutması gibi sorunlar varsa, bu yolculuğu tercih etmeyiniz.

Deniz Otobüsü ile ulaşım

Kıbrıs Genel: Türkiye’den Taşucu ve Alanya limanlarından, Girne’ye deniz otobüsü seferleri düzenleniyor. Özel Şirket (Fergün ve Akgün Denizcilik AŞ) tarafından düzenlenen bu seferler, muhtemelen 2.5 saat civarında sürüyor.

Denizin durumuna göre, 3 saat te olabiliyor. Uçak dışında, Kıbrıs’a ulaşım için deniz otobüsü öneriyorum. Gerek feribot ve gerekse deniz otobüsü ile yolculuklarda, yanınızda pek fazla bavul ve çanta bulunmamasına dikkat etmeniz gerekiyor.

Çünkü çok hoyratça yerleştirilen çanta, bavul ve valizinizi inişte tanımayabilirsiniz. Bilet ve polis kontrolünde çok uzun süre sıra beklemeniz mümkündür. İnişte yaşayacağınız kalabalık sıralar, bavul kontrolleri gibi sıkıntılar, umarım sizi Kıbrıs’a girmeden geri dönmeye teşvik etmez.

COĞRAFİ DURUM

Doğu Akdeniz’de yer alan Kıbrıs adası, Türkiye kıyılarına 64 km, Suriye kıyılarına 96 km ve Mısır kıyılarına ise 400 km uzaklıktadır. Sicilya ve Sardunya adalarından sonra, Akdeniz’in en büyük üçüncü adasıdır. Beş ilçeden oluşan 300 bin nüfuslu Kuzey Kıbrıs’ın her köşesi, görülmeye değerdir.

Çünkü: Kıbrıs, kıtalar arasında yer alan stratejik, ticari ve dini konumu nedeniyle, asırlar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Adanın toplam yüzölçümü 9252 km karedir. Kuzey Kıbrıs’ın yüzölçümü 3355 km karedir ve bu miktar, adanın toplamının % 36’sına karşılık gelmektedir.

Ada: coğrafi olarak esas olarak iki dağ sırası ve bu iki dağ sırası arasında kalan büyük bir iç ovadan ve kıyı ovalarından oluşmaktadır. Kuzey sahil şeridi boyunca uzanan “Beş parmak dağları”, batıdan doğuya 177 km uzunluğunda ve 19 km. genişliğindedir. En yüksek tepesi, 1024 metre yükseklikteki Selvili tepedir.

Güney Kıbrıs’ta Trodos dağları (adanın ortalarına denk gelmektedir) uzanır. Bunların en yüksek tepesi 1651 metre yükseklikteki Olimpos tepesidir. Bu dağlar, yılın üç ayı karlarla kaplıdır. Beş parmak dağlarına kar yağışı çok enderdir, yağınca da kısa sürede eriyip yok olur. Bu iki dağ sırası arasında “Meserya” ovası vardır, batıdan doğuya 130 km uzunluğunda ve ortalama 60 km. genişliğindedir.

Meserya ismi eski Yunancadan gelen “Mesaoriye” kelimesinden gelir ve “iki dağ içinde veya iki dağ arasında” anlamındadır. Meserya ovası, Kıbrıs’ın tahıl ambarıdır, yağışların iyi gittiği yıllarda buğday, arpa rekoltesi yüksektir.

Ancak yer altı su kaynakları çok sınırlı olduğundan, sulu ziraat de sınırlıdır. Su kaynaklarının en fazla olduğu bölge batıda Güzelyurt ve Lefke’dir. Sebze-meyve ve narenciye üretiminin % 80’i Güzelyurt bölgesinde yapılır. Meserya ovası: genellikle hububat üretimi, küçük ve büyükbaş hayvancılıkta kullanılır.

Su kaynakları demişken, Anamur ırmağının suyu, denize döşenen yaklaşık 70 km lik boru hattı ile, Güzelyurt tarafında DSİ tarafından inşa edilen baraja taşınıyor. Bu barajdaki su içme suyu olarak kullanılıyor. Ama öğrendiğime göre, barajdaki suyun fazlası tarımda kullanılmayıp, denize akıyormuş.

NÜFUS

KKTC’de son nüfus sayımı 2011 yılı aralık ayında yapıldı ve buna göre KKTC nüfusu, 300 bin civarındadır. KKTC deki nüfusun % 95 ini, Kıbrıslı Türkler oluşturur, geriye kalan % 5 içinde, Kuzeyde yaşayan az miktarda Rum, yine İngilizler, Maronitler (Lübnan kökenli Hıristiyan Arap bir halktır, günümüzde Kuzey Kıbrıs’ta bunlara ait bazı köyler bulunmasına rağmen, bu köylerde Maronitler yaşamamaktadır) yine son zamanlarda nüfusları hızla artan Ruslar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin diğer azınlık topluluklarıdır.

Güney Kıbrıs’ın nüfusu 2011 nüfus sayımına göre 800 bin civarındadır. 800 bin nüfusun % 92’sini Ortodoks Kıbrıslı Rumlar oluşturur. Geriye kalan % 8’lik nüfus içinde, sayıları 2000 civarında olan Kıbrıslı Türkler, sayıları 5000 civarında olan Kıbrıslı Ermeniler ve sayıları 2000 civarında olan Latinler ve sayıları tam olarak bilinmeyen Ruslar ve İngilizler bulunmaktadır.

Lefkoşa’nın nüfusu, 2011 yılı sayımına göre, Merkezin kuzeyinde. Lefkoşa 65 bin civarında, varoşlarıyla birlikte 100 bine yakın bir nüfus yaşıyor. Güney Lefkoşa’nın nüfusu 300 bin. Lefkoşa’nın toplam nüfusu 400 bin civarındadır.

ÜNİVERSİTELER

Kıbrıs’ta 200 civarında özel üniversite olduğunu öğrendim. Bu üniversitelerden 2 tanesi (Doğu Akdeniz Üniversitesi gibi) mezunları uluslararası alanda tanınıyormuş, burada ilginç olan, buradaki KKTF Devleti tanınmıyor ama üniversitenin diplomasının tanınıyor olması, elbette güzel bir eğitimin sonucu.

Daha önceki ziyaretlerimde de Kıbrıs’ta yoğun bir üniversite öğrencisi olduğunu görmüştüm. Ancak 2022 yılındaki ziyaretimde, şehirlerde, cadde ve sokaklarda çok miktarda Afrikalı olduğunu gördüm, sorduğumda bunların burslu olarak üniversitelere kayıtlı olduklarını, ancak aynı zamanda kaçak işçi olarak çeşitli işlerde çalıştıklarını da öğrendim, Kıbrıs’ı ziyaret ederseniz, kesinlikle çok sayıda Afrikalı göreceksiniz.

TARİHİ

Kıbrıs adası pek çok uygarlığın yerleşim yeri olmuştur. MÖ 7000 yılında Cilalı Taş devrinde, Suriye, Filistin ve Anadolu topraklarından göçüp gelerek adaya yerleşen Khirokitya, Epiktitos Vrysi ve Trouli gibi Larnaka ve Girne sahillerindeki ilk yerleşimlerin kurucuları, daha sonra Tunç çağında Anadolu topraklarından gelip önceleri Kuzey sahilleri ve daha sonra da adanın çeşitli bölgelerinde yerleşen kavimler izlemiş ve Kıbrıs adasında uygarlıklar fizillenmiştir.

Bulunan arkeolojik bulgular sonucu, Tunç devri sonlarına kadar mutlu bir yaşam var olduğu söylenebilir. Kıbrıs adası, bu çağın sonundan itibaren hep egemenlik kurmak isteyen güçlerin mücadelesine sahne olmuş ve yerli halk hep başka idarelerin egemenliği altında yaşamıştır.

George Hıll’in kitabının başında da aktardığı gibi: Alman arkeolog Hircfeld’in “Doğu’da egemen olan ve bunu sürdürmeyi amaçlayan güç Kıbrıs’ı elinde tutmak zorundadır” sözü, III. Thutmes’ten Kraliçe Viktoria’ya kadar olan geçmiş 3500 yıllık tarihinde, burada kimi zaman doğu ve kimi zaman Batıdan gelenlerin egemenlik kurduğunu göstermektedir.

1185 yılında Haçlı seferleri sırasında Bizans imparatorunun yakını olduğu iddiası ile ada idaresini ele geçirip, 6 yıl kadar idare eden zalimliği ile ünlü Isaac Commenus’dan alan İngiliz Kralı Aslan Yürekli Richard ve bunları izleyen Luzinyan ve Venedik egemenlikleri, hep ada halkı tarafından sessizce kabul edilmiştir.

Ama her defasında bu egemenliklerin sonlandırılmasında, yeni egemen gücün tarafını tutmayı, onlara yardımcı olmayı ihmal etmemişlerdir. Bu coşkuyu en fazla Osmanlıların adayı fethinde göstermişlerdir.

1570-1571 yıllarında Kıbrıs adasının Türkler tarafından fethi, belki de yerli halkın en büyük mutlulukla karşıladığı idare olmuştur. Ortodoks Hıristiyan halk, Latin baskısından kurtulmuş, din ve dil özgürlüğüne kavuşmuş, feodal sistem noktalanmıştır.

16’ncı yüzyıl ortalarına kadar Venedikliler tarafından yönetilen Kıbrıs, önceleri yapılan Ahidname sonucu Türklerle iyi ilişkiler içinde olmuştur. Ancak zaman zaman Mısır’a giden hacı ve tüccar gemileri, Kıbrıs adasındaki korsanların saldırılarına uğramakta idi.

Mısır defterdarının gemisini alıp yağma etmeleri de en son nokta olmuş ve Sultan II. Selim, topraklarının emniyetini sağlamlaştırmak için, Kıbrıs’ın fethinin gerekliliğine karar vermiştir.

Bunun üzerine önce donanma ve ardından tüm orduya serdar tayin edilen Lala Mustafa Paşa hareket ederek, Larnaka’ya gelinmiş ve toplar karaya çıkarılmış, 51 gün süren bir kuşatmanın ardından Lefkoşa ele geçirilmiştir.

Lefkoşa’nın ele geçirilmesinin ardından, Girne ve Baf eyaletleri de savaşmadan teslim olmuştur. Magosa kalesi savunmaya devam etmiş, ancak her iki tarafın da çok ağır kayıplar vermesiyle ancak bir yıl sonra ele geçirilmiştir.

Magosa’nın fethinin ardından, bütün adada imar faaliyetleri başlar. Eskiden beri süregelen gelenek uyarınca, fethi kutsamak ve sembolleştirmek amacıyla şehrin en büyük kilisesi olan Aya Sofya Katedrali, padişah adına camiye çevrilir. Lala Mustafa Paşa, fethin sembolü olarak camiye bir kılıç ve bir Kur-an vakfeder.

Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait olduğu söylenen bu Kur-an, başka el yazmaları ile birlikte son zamanlara kadar Etnografya Müzesinde muhafaza edilmekteydi. Kılıç ise, fetih geleneğini sürdürmek için her Cuma minberde hutbe okunurken kullanılmış, fakat ne yazık ki 1988 yılında camiden çalınmıştır.

Ağustos 1571 tarihinde Magosa şehrinin de alınmasıyla, Lala Mustafa Paşa, 17 Ağustos 1571 Cuma günü, şehrin kilisesinde Sultan II. Selim adına hutbe okutarak burayı da camiye çevirir.

KIBRIS’IN MİTOLOJİDEKİ YERİ

Kıbrıs denince ilk akla gelen en görkemli mitolojik öykü “Afrodit” dir. Kıbrıs adası, güzellik tanrıçası Afrodit’in vatanıdır. Onun güzelliğinden dolayı, bu kadar güzel olduğu dilden dile yüzyıllar boyunca söylenmiştir.

Afrodit’in Adonis’e olan melankolik sevdası: günümüzde Mehmetçik adını alan Galatya’ya adını veren Galatha ile efsanevi kral Pigmalion’un ölümsüz aşkı hep bu kendi küçük adı büyük Kıbrıs adası ile birlikte anılmaktadır.

2017.08.26-1.Lefkoşa.Genel.5
Kıbrıs Genel Alışveriş
2017.08.26-14.Lefkoşa.Bandabuliye.2a
Kıbrıs Genel Alışveriş

ALIŞVERİŞ

Alışveriş mekanları

Kıbrıs’ta alışveriş için belli başlı yerler ve mağazalar bulunmaktadır. Özellikle: hediyelik ve çok çeşitli ürünlerin satıldığı: Mr Paund, İngiltere’deki 1 paun mağazalarına benzemektedir. Buradaki Mr Paund mağazasında, bütün ürünler 25 TL. (2022 rakamı) den satılmaktadır. Mr Paund mağazaları, Gazimagosa ve Girne şehirlerinde var.

Burayı ziyaret ederseniz, bir gördüğünüz malı, bir sonraki gittiğinizde göremezsiniz, çünkü aşırı ve yoğun satış var. Ancak elbette kalite düşük, öte yandan bazı ürünler kaliteli, yani ihtiyacınız olan ürünü bulup fiyatını öğrenip satın alabilirsiniz. Yine, Kıbrıs’ta meşhur ve yaygın alışveriş yeri: 1001 Mağazalarıdır. Bunlar da, çok çeşitli ürünlerin satıldığı yerdir, fiyatlar nispeten ucuzdur ama kalite de buna göre düşüktür.

Büyük alışveriş merkezleri: Lemar (eski ve yeni Lemar mağazaları var), Airport City (son gittiğimde kapalıydı, öğrendiğime göre buraya elektrik verilmemiş, mağazalar da kapatıp gitmişler) , Erülkü mutlaka gezilip görülmelidir.

Gazimağosa şehrinde, City Mall alışveriş merkezi de bir tercih olabilir.

Lefkoşa şehrinde Jumbo mağazası, alışveriş için bir seçenek olabilir. Ancak, ben bulunduğum sürede gezdiğim birçok yeri karşılaştırdığımda, en ucuz yerin “Erülkü AVM” olduğunu söyleyebilirim, özellikle içki alacaklar, Girne’de belirlenmiş yerleri tercih etmeyip, Erülkü AVM’yi tercih etmelidirler. En ucuz içkiler buradadır.

Lüks markalar ise, Lefkoşa şehrinde “Dereboyu” denen mevkide toplanmıştır. Burayı da gezebilirsiniz, uygun fiyata kaliteli marka ürünleri var.

Ne satın alınır

Kıbrıs adasında, birçok ürün bulunmasına rağmen, yukarıda da söylediğim gibi, özellikle içki ve sigara ucuzdur. Aslında 2019 yılında gittiğimde fiyatların eskiye nazaran oldukça yükseldiğini gördüm ve hatta 2022 yılında gittiğimde fiyatların iyice yükseldiğine şahit oldum. Özellikle yerli içkiler (rakı vs) uygun fiyatlı ancak ithal içkilerin fiyatları oldukça yüksek.

Satıcılar bunun döviz fiyatlarındaki aşırı yükselmeden kaynaklandığını söylüyorlar, ama alışkanlık, yine de bizler burayı ziyaret ettiğimizde ucuz fiyatlar görmek istiyoruz, göremiyoruz, inanın satıcıların bir çoğu satış yapamıyor. Yine de, içki ülkemize nazaran bir nebze ucuzdur.

Parfüm ucuz değildir. Özellikle giysiler pahalıdır ki, ülkemizden gitmektedir. İçki konusunda da: günümüzde eskiden olduğu gibi, büyük ucuzluk beklemeyin.

Yani: vergi olmadığından, içki burada nispeten ucuzdur. Ancak tabii Türkiye’ye dönerken, gümrük mevzuatına takılma olasılığının yüksek olduğunu unutmadan, fazla miktarda içki ve sigara almamaya dikkat etmek gerekiyor.

Bunun dışında Kıbrıs’ın en ünlü hediyelikleri: kenarları dantelli denen bir tür porselen takımlarıdır. Bu porselen takımlarının birçok ayrı parçası bulunmakta olup, İngiliz yapımı bu porselenler, Kıbrıs dışında pek bulunmamaktadır.

Yani: bence, fiyatı nispeten dengeli olan bu porselen takımları satın almayı düşünebilirsiniz. Ayrıca, yine Kıbrıs temalı, bambu çay bardağı altlıkları, tepsiler, meyve sahanları düşünebilirsiniz. Magnet meraklıları için, magnet çeşitleri 15 TL. civarındadır.

Büyük alışveriş mekanlarında pazarlık yapmak elbette mümkün olmuyor, ancak küçük dükkanlardan (içki satanlar dahil) alışveriş yaparken mutlaka pazarlık yapmayı unutmayın.

Kıbrıs’ta içki ve sigara kadar bol bulunan bir diğer ürün: çay ve kahvedir ve bunların fiyatları da ülkemize nazaran ucuzdur.

Çay ve kahve merakınız varsa, burada birçok ürün çeşidini, uygun fiyatla bulup satın alabilirsiniz. Bolca ve çeşitli yabancı menşeli çaylar bulup satın alabilirsiniz, ama daha önce de söylediğim gibi, alacağımız marka çayın fiyatını birkaç yerde sorun ve öyle satın alın, çünkü fiyatlar farklılık gösteriyor.

Bunların dışında Kıbrıs’ta satın almanızı önereceğim objeler: geleneksel sele, sesta ve sepet olabilir. Sele ve sesta, buğday saplarının doğal renkte veya boyanarak örülmesiyle elde edilen bir mutfak gerecidir. Sepet ise, genellikle kamış ve ağaç, sürgünlerinin örülmesiyle yapılan bir taşıma aracıdır. Eski zamanlarda yaygın olarak kullanılırken, günümüzde genellikle dekoratif amaçlı kullanılmaktadır.

Son bir not: Kıbrıs’ın el sanatları, tarihe mal olmuş niteliklere sahiptir. Örneğin: Büyük İskender’in kılıcının Kıbrıs’ta yapıldığı, ya da Leonardo Da Vinci’nin Kıbrıs nakışlarına hayranlığı bilinmektedir. Lefkara işinin adı, ortaya çıktığı Lefkara köyünden gelir. Geçmişi 14’ncü yüzyıla kadar uzanan Lefkara işi, geçmiş dönemlerde halkın kendi kullanımı için yapılırken, sonraları ticari amaçlı olarak ve günümüzde de özellikle turistik el işleri kapsamında yapılmaktadır.

CEP TELEFONU

Kıbrıs’ta cep telefonu kullanımında büyük sıkıntı var.

Şöyle ki, Kıbrıs yurt dışı sayılıyor ve burada yapılan görüşmelerde, yurt dışı tarifeleri yürürlüğe sokuluyor. Hatta daha önceki yıllarda, yurtdışı tarifesi alarak Kıbrıs’a gitme imkanı olmasına rağmen, 2022 yılında gittiğimde, bu yurt dışı tarifesinin kaldırıldığını ve günlük tarifenin geçerli olduğunu yani telefonunuzun açık bulunduğu her gün için, 2022 yılı fiyatlarıyla 85 TL. ödemeniz gerektiği söz konusu oluyor.

Elbette, bu durum sonucunda, eğer Kıbrıs’a girdiğinizde, cep telefonunuzu uçak moduna alarak kapatmaz iseniz, her görüştüğünüz gün, faturanıza 85 TL olarak yansıyacaktır.

Peki ne yapılmalı, Ercan havaalanında cep telefonu satan görevlileri arayın. Veya, şehir merkezlerinde cep telefonu bayilerini arayın ve Kıbrıs için düzenlenen hat satın alın. Size bir sim kart veriyorlar, bu sim kartta 350 dakika görüşme ve 15 gb internet var, 10 günlük sürede bu değerlerin ancak, yüzde 30 unu kullanabildim yani yeterli oluyor.

NE YENİR

Kıbrıs mutfağı, doğu ve batı lezzetlerinin sentezine ulaşmıştır. Kıbrıs’ta: et, deniz ürünleri, sebze ve meyve günlük ve taze olarak tüketilir. Taze ve çok çeşitli deniz ürünleri, Kıbrıs mutfağında özel bir yere sahiptir.

Mezeler

Kıbrıs’ta ana yemek öncesindeki mezeler: cacık, humus, pastırma, yoğurt (özellikle muhteşem lezzetli yoğurt yapıldığını belirtmek isterim), fava, taze badem içi, turşu, salatalar ve zeytin çeşitleridir.

Hellim

Hellim, Kıbrıs’a özgü, beyaz renkte bir peynir türüdür. Genellikle koyun veya keçi sütünden yapılmaktadır. Özellikle keçi sütü olanların fiyatları yüksektir. Ama keçi sütü olanların dayanıklılıkları daha fazladır. Kahvaltılarda tüketileceği gibi, mangalda pişirilerek veya tavada kızartılarak da yenilir.

Makarna yemeklerinin vazgeçilmezi olan Hellim, rendelenmiş ve kuru nane katılmış olarak makarna üzerine serpiştirilerek tüketilir. Evet, hellim peyniri mutlaka kızartılarak tüketilmelidir, ızgara veya az yağlı bir tavada pişirilerek tüketildiğinde tadı muhteşem güzel olur.

Baf sakızı

Baf sakızı: çitlembik ağacının reçinesinden yapılan Kıbrıs’a özgü bir çiklet olup, sarımsı beyaz renkte ve oldukça serttir. İnce kağıtlar içerisine ambalajlanan sakızlar, günümüzde kullanımını yitirmeye başlasa da, otantik özellikleri nedeniyle yerli halkın yanında turistler tarafından da ilgi çekmektedir.

Geleneksel Fırın Kebabı-Hırsız kebabı

Parçalar halinde kesilmiş kuzu veya oğlak etlerinin, patates ile birlikte geleneksel küp şeklinde fırınlarda pişirilmesiyle yapılan bir kebap türüdür. Kıbrıs mutfağının vazgeçilmez yemeklerinden olan fırın kebabı, süzme yoğurt, soğan, bulgur pilavı ve salata ile servis edilir.

Kıbrıs Ekmek kadayıfı

İki katmandan oluşan ekmek kadayıfının arasına, Kıbrıs peynir çeşitlerinden olan lor peyniri, dövülmüş badem ve bahardan oluşan karışım konularak kapatılır. Üzerine önceden hazırlanmış ılık şerbet dökülüp, kısık ateşte pişirilir. Kıbrıs mutfağının gözde tatlılarından olan ekmek kadayıfı, buzdolabında soğutularak servis edilir.

Kıbrıs patatesi ve kolokas

Dünyaca ünlü Kıbrıs patatesi, lezzeti ile tüm Avrupa’da ve özellikle de İngiltere’de en gözde patates türüdür. Patates hem yemeklerin lezzetini arttırmakta, hem de her türlü pişirilme şekliyle de lezzetini korumaktadır.

Kolokas ise

Özellikle Karpaz ve Yeşilırmak bölgesinde yetiştirilen patates türünde, iri yapraklı ve suyu çok seven bir bitkidir. Özellikle tavuk veya kuzu eti ile yahni şeklinde pişirilen kolokas, Kıbrıs mutfağının en lezzetli yemeklerindendir. Kololas’ın yavrusuna ise bullez denir. Onun da kızartması yapılır.

Şeftali kebabı

Kıbrıs’a özgü kebap çeşididir. Koyun veya keçinin telb denilen iç zarının kıyma, soğan ve maydanoz karışımı ile dolma biçiminde sarılması ile yapılır. Mangal veya ızgarada pişirilir, Kıbrıs pidesi ile servis edilir. Muhteşem bir lezzet, ancak sipariş verirken en az 40 dakika civarında beklemeniz gerektiğini unutmayın. Kısık ateşte pişiriliyor.

Pirohu

Kıbrıs’a özgü bir hamur yemeğidir. Hamurun içine Kıbrıs peyniri çeşitlerinden nor ile naneden oluşan karışım konularak haşlanır. Üzerine rendelenmiş hellim serpilerek servis edilir. Sıcak yenilebilin bu yemek hem yerli halk hem de turistlerin sevdiği yemek çeşitleri arasındadır.

Hamur işleri ve börekler

Tarih boyunca değişik kültürlerden etkilenen Kıbrıs mutfağında hamur işleri ve börekler önemli yer tutar. Tatar böreği, pirohu, nor böreği, kıyma böreği, ıspanak böreği, kabak böreği, mantar böreği, zeytinli, hellimli, bidda, çörek, tahinli, pilavına bunlardan ön önemlileridir.

Molehiya

Doğu Akdeniz’e özgü bir yemek türüdür. Taze veya kurutulmuş molehiya bitkisi yaprakları ile etli veya etsiz olarak yahni şeklinde pişirilir. Arap kökenli bir yemek olmasına rağmen, yıllar içerisinde ulusal bir tat haline gelmiştir. Ağustos ayında taze toplanıyor, ayrıca kurutulmuşu, paketlenerek satılıyor. Bizler bunun tadını bilmesek de, Kıbrıs’ta oldukça meşhur.

Babutsa-Diken inciri

Doğada kendiliğinden yetişen, kaktüs türlerinden bir bitkinin meyvesi olan diken inciri, halk arasında yaygın olarak babutsa olarak bilinir. Yaz aylarında, genellikle Serdarlı bölgesinde toplanan bu lezzetli Akdeniz meyvesini, seyyar tezgahlarda taze olarak bulabilirsiniz.

Ceviz macunu

Kıbrıs Türk kültürünün en gözde tatlılarındandır. Taze ceviz meyvesi, kabukları soyulduktan sonra acılığının giderilmesi için 6-7 gün suda bekletildikten sonra, içine karanfil ve badem konarak kaynatılır. Kaynamadan sonra şeker ilave edilir. Genellikle kahve içildikten sonra servis edilir.

Ağır geldiği düşünülürse, ceviz taneleri suya batırıldıktan sonra yenir. Ceviz macunu dedim ama macunun birçok türü bulunmaktadır. Bunlar: Bergamut, incir, kapuz gibidir. Aslında bunlar ülkemizde de yapılan bir tür reçeldir ve ismi burada macun olarak geçmektedir.

NE İÇİLİR

Zivaniye

Kıbrıs’a özgü bir içki olan zivaniya, yüksek oranda alkol içeren, mayalanmış üzüm posasının damıtılmasıyla elde edilir. Şeffaf bir görünümü olan zivaniya’nın soğuk ve tek içimde içilmesi tavsiye edilir.

İKLİM

Oldukça sağlıklı bir iklime sahip Kuzey Kıbrıs’ta tipik Akdeniz iklimi hakimdir. Yazları uzun ve sıcak, kışları ise kısa ve az yağışlıdır. Soğuk rüzgarlar, don ve kar kavramları, Kuzey Kıbrıs için bilindik şeyler değildir. Yağışlar çoğunlukla yağmur şeklinde olmakta, nadiren Girne sıradağlarına kısa sürede eriyen kar düşmektedir.

En soğuk Ocak ayı ortalaması 10 derece, en sıcak Temmuz ayı ortalaması ise 40 derecedir. Yıllık ortalama sıcaklık ise 19 derecedir. Akdeniz’in en sıcak denizi olarak deniz suyu sıcaklığı: 21-22 derece civarındadır. Yılın 300 günü güneşli geçer. Kıbrıs’ın bir diğer önemli özelliği: hava sıcak olduğunda nemin dengeli olması nedeniyle aşırı terleme olmaz.

2017.08.26-1.Lefkoşa.Genel.1
Kıbrıs Genel

KIBRIS İÇİN TATİL PLANI-GEZİ ROTASI

Evet, bir şekilde Kıbrıs’a ulaştınız. Peki: Kıbrıs’ta nereleri gezelim, nereleri görelim, nasıl bir tatil planı yapalım, nasıl bir gezi rotası planlayalım? İşte tüm bu sorularınızın cevapları olarak, şöyle düşünebilirsiniz.

Kıbrıs’ta gidebileceğiniz 6 şehir var. Rum tarafına geçme şansınız yok. Yanınızda pasaport dahi olsa, Rum tarafına geçmenize izin verilmiyor. Rum tarafını gezmek isteyenler, Yunanistan üzerinden Rum tarafına geçebiliyorlar.

Evet, Kıbrıs adasında gidebileceğiniz şehirler: Lefkoşa, Girne, Güzelyurt, Lefke, İskele, Gazimağusa şehirleridir. Bunlar içinde, özellikle: Girne ve Gazimagusa mutlaka görülmesi gereken yerlerdir.

Büyük olasılıkla: herhangi bir otelden rezervasyon yaptırıp Kıbrıs’a gittiğinizde, kesinlikle otel içine bağlanıp kalmayın. (Tabii buraya casino için gidip, bütün gününü Casinolarda geçirenler hariç) Herhangi bir şekilde (araç kiralayarak) bir veya birkaç gününüzü, bu güzel adayı gezmeye ayırın.

Ayrıntılı olarak şehirlerin tarihi ve turistik yerleri konusundaki yazılara göz attığınızda, adada bulunacağınız zaman ölçüsünde, kendinize bir gezi rotası, gezi planı hazırlayabilirsiniz.

Özellikle: Girne, Lefkoşa ve Gazimagusa’yı görmelisiniz. Doğa severler: Karpaz ve Güzelyurt bölgesini görmelidirler. Deniz sevenler için, Girne yakınlarındaki güzel plajlar önerilir.

1.Gezi rotası

Lefkoşa şehri, Girne kapısı, Mevlevi Tekkesi, Selimiye camii, Arap Ahmet Camii, Bandabuliya, Büyük han, yeşil hat panoramik gezi, Barbarlık Müzesi ziyaret, Rauf Denktaş mezarını ziyaret, Boğaz şehitliği gezisi.

Ardından: Girne şehri, Girne kalesi, kordon boyu gezisi, şehir merkezinde alışveriş için serbest zaman. Sonrasında: Beylerbeyi köyü, Bellapais Manastırı (her gün saat: 17.00’de kapanıyor) olabilir. Bu arada: zaman ölçüsünde: Girne-Güzelyurt yolundaki mavi köşk mutlaka ziyaret edilmelidir.

Yine: Girne yakınlarında, çıkarma plajı (Girne şehrinin denize girilecek başlıca yeridir), Karaosmanoğlu şehitliği ve Araç müzesi görülebilir.

Zaman yeterse: Güzelyurt gezilebilir.

2.Gezi rotası

Önceki günden eksik kalan yerler ile birlikte, gezi planı yapılabilir.

Gazimagusa şehrinde: görülmesi gereken yerler (özellikle kale içi bölgesi) gezilebilir ve ardından Karpaz bölgesi gezilebilir.

Bu bölgeler birbirine uzak olduğundan bir tam gün gereklidir.

Muğla Yatağan

Muğla Yatağan

Yatağan denilince, akla hemen “Termik Santral” geliyor ama inanın, yörede, doğal ve tarihi güzellikler de yok değil.

ULAŞIM

Yatağan-Muğla arasındaki uzaklık: 25 km. Yatağan-Dalaman havaalanı arası uzaklık: 125 km. Yatağan-Milas arası uzaklık:  39 km. Yatağan-Didim arası uzaklık: 108 km. Yatağan-Marmaris arası uzaklık: 80 km. Yatağan-Bodrum arası uzaklık: 84 km.

 

TARİH

Yöredeki ilk yerleşimlerin, MÖ.700-400 yılları arasında olduğu tahmin ediliyor. Türkler: 1080 yılında, Yatağan yöresine ele geçirirler. Ancak, takip eden  dönemde, Bizanslılar yeniden yörede egemen olurlar. 1190 yılında, yörede yeniden Türk egemenliği görülür.

Zaten yörenin isminin kaynağı: Oğuz Türklerinin yerleşmek ve oturmak anlamına gelen: “Yatuk” kelimesinden türetilmiştir.

1429 yılında, bu kez, Osmanlılar yörenin hakimiyetini ele geçirirler. Yatağan yöresinde yapılan: kılıç, hançer ve pala gibi kesi aletler ve özellikle Yatağan yöresinde imal edilen “Yatağan barutu” İstanbul’un fethinde kullanılmıştır.

II. Dünya savaşından sonra, yöre İtalyanlar tarafından, işgal edilir ve işgal, 1921 yılına kadar devam eder.

Muğla Yatağan Genel

GENEL

İlçenin denize kıyısı yoktur. İlçe toprakları: Yatağan dağının eteklerinde, Ahilerin şirin bir kentidir.

Yatağan ve çevresinde: Akdeniz iklimi görülür. Buna göre: yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı geçer. Kış aylarının: sert, yağışsız ve rüzgarlı geçtiği de görülür.

İlçe topraklarının: % 75’i kızılçam, % 19’u karaçam ile kaplıdır. Diğer bitki örtüsü ise: kekik, böğürtlen, çınar ve kavaktır.

Yatağan denildiğinde, yazının başında söz ettiğim gibi, öncelikle “Yatağan Termik Santralı” geliyor. Ama, unutulmamalı ki, bu santral, yörenin ekonomik gelişimini olumlu yönde etkilese de, bir yandan da yöre insanının sağlığını olumsuz etkiliyor.

Bu nedenle, günümüzde Yatağan bölgesinde: nüfus yoğunluğu çok azalmış ve nispeten fakir aileler burada yaşamaya devam etmektedirler.

İlçenin ekonomik gelişiminde, son yıllarda yörede hızla artan: mermer fabrikalarının da olumlu etkisi söz konusudur. Bölgede üretilen mermer, bu sanayide önemli bir yere sahip ise de, bu mermer fabrikalarının akarsulara bıraktığı mermer tozları, akarsulardaki doğal yaşamı bitirmiştir.

Neyse, Yatağan denilince, tüm bunların yanında: bizi ilgilendiren, turistik özellikleri ele alalım.

GEZİLECEK YERLER

Muğla Yatağan Anıt ağaç

ANIT AĞAÇ

Muğla-Yatağan karayolunun 24’ncü km.de, Bozöyük beldesi, Pınarbaşı mevkiinde bir anıt ağaç bulunuyor. Bu anıt ağaç: Orman Bakanlığı tarafından tescillenerek koruma altına alınmış. Çapı: 6 metre ve yüksekliği ise, yaklaşık 30 metredir.

Muğla Yatağan Stratonikeia

STRATONİKEİA

İlçe merkezinden çıktığınızda: yaklaşık 7 km. sonra, delik-deşik kömür ocaklarının yanından geçip, yoldan 1 km. içerideki antik kent kalıntılarına ulaşabilirsiniz. Yani: Yatağan-Milas karayolunun 6’ncı km. dedir.

Muğla Yatağan

Karia bölgesinin önemli şehirlerindendir. Antik kentin eski adı: İdrias. Kent: MÖ.281-261 yılları arasında, tahtta bulunan, Seleukos kralı Antiokhos’un karısı Stratonike adına kurulmuştur.

Şehrin kuruluşu hakkında, ilginç bir söylenti var. Şöyle ki: “ Büyük İskender’in ölümünden sonra; merkezi Suriye olan, Selekos krallığı kurulur. Krallığın başında ise, I. Selekos bulunmaktadır.

Kral I. Selekos: 60 yaşındadır. Ülkeyi: oğlu Antikos ile birlikte yönetmektedir. Ancak: kral I. Selekos’un hanımı ile, kralın oğlu, yani üvey annesi arasında bir aşk başlar.

Oğul Antikos: bu aşkın etkisiyle, günden güne erimeye başlar. Kral ise: bu duruma çok üzülmektedir. Yörenin tüm hekimlerine müdahale ettirmesine rağmen, oğlunun sıkıntısını ne anlar, ne de çözüm buldurabilir.

Ancak: sonunda, hekimler, oğul Antikos’un derdini, yani üvey annesine, Kral I. Selekos’un yeni ve genç karısına olan aşkını; krala anlatmak zorunda kalırlar.

Kral, bunun üzerine, karısı ile oğlunu evlendirir ve ülkeyi terk eder. Oğul Antikos ve eşi, ülkeyi idare etmeye başlarlar. Kraliçenin adı ise: Stratonikeia olarak anılır.

Tarihi süreç içinde

MÖ.133 yılında, Pergama krallığının Romalılara miras kalması sırasında, bu duruma karşı ayaklanan şehir, Romalılar tarafından kuşatılır ve şehir halkının tümü açlıktan kırılarak yok edilir.

Buraya giderseniz görebilecekleriniz şunlar: kuzeydoğu köşesinde, büyük kesme taşlardan yapılmış kale yıkıntıları, kuzey bölümde, büyük kaya bloklardan yapılan ana giriş kapısı, bu giriş kapısının önünde, kutsal yolun kenarında oda mezarlar, kentin tam ortasında iyi durumda günümüze ulaşan: Bouleuterion yani küçük tiyatro, batıda: gymnasion.

Kentin akropolü: güneyde, dağın tepesinde bulunuyor. Buranın çevresi, duvarlarla çevrili. Karayolunun hemen altında: bir teras üzerinde, yazıtında “İmparator için yapıldığı yazılan” bir küçük tapınak kalıntısı bulunuyor.

Aşağıya doğru indiğinizde: karşınıza büyük bir tiyatro çıkıyor. Burada yapılan kazılarda: sahne binasının kalıntıları, büyük ölçüde ortaya çıkarılmış.

Evet bu antik şehirle ilgili son duyumlarımı da paylaşmak istiyorum. Öğrendiğime göre: antik kentin kuzey şehir kapısında MS 129 yılında meydana gelen deprem sonucu yıkılan 6 sütun, ayağa kaldırılması çalışmalarına başlanmıştır.

Stratonikeia ve Lagina antik kentlerini birbirine bağlayan ve ilk çağlardaki dini törenlerde anahtar taşıyanların geçtiği Kuzey şehir kapısında, depremde yıkılan sütunların, 1881 yıl sonra ayağa kaldırılması için çalışmalar başlatılmıştır. Sütunların bir tanesi 10 metre yüksekliğindedir. Bunlar dönemin önemli eserleridir.

Muğla Yatağan Lagina

LAGİNA

Yatağan-Milas karayolunda: 3’ncü kilometreden ayrılın ve Turgut yoluna saparak, bu ören yerine ulaşabilirsiniz. İlçe merkezine, toplamda 12 km. uzaklıktadır.

Karialılar için, kutsal olduğu düşünülen ören yerinde: Ay ışığı tanrıçası Hekate’ye atfedilen bir tapınak varmış. Tapınak: MÖ.40 yılında, Partlar  tarafından yağmalanmış. Stratonikeia ve Lagina şehirleri arasında, birbirini bağlayan kutsal bir yol bulunmaktadır.

Ay ışığı tanrıçası Hekate adına yapılan festivallerde: buradaki Hekate tapınağından alınan “Ölüler dünyası kapısının anahtarı”, büyük bir törenle, bu kutsal yoldan, Stratonikeia kenti, şehir meclisine taşınırmış.

Burada yapılan arkeolojik kazılarda: bu tapınağın, dairesel avlusunun bir bölümü ortaya çıkarılmıştır. Günümüze, sağlam ve ayakta olarak gelen avlu kapısının üstündeki yazıtta: “Augustus” tarafından, tapınağın, MÖ.27 yılında onarımının yaptırıldığı yazılı.

Bu arada: Lagina antik şehrindeki arkeolojik kazılar, ülkemizde arkeolojinin babası sayılan: Osman Hamdi Bey tarafından, 1891-1893 yılları arasında yapılmıştır. Burada bulunan kabartmaların hepsi: İstanbul Arkeoloji Müzesine taşınarak, burada sergilenmektedir. Kazılar hala devam ediyor.

PANAMARA

Yatağan-Muğla karayolunun  5’nci km. den, sağa ayrılan yol ile Bağyaka köyüne ulaşılıyor. Antik kalıntılar, köyün 3 km. dışında. İlçe merkezine ise, toplam 14 km. uzaklıktadır.

Burası: tahminlere göre: Stratonikeia antik kentine bağlı, dini bir merkezdi. Stratonikeia şehri ve Panarama şehri arasında, antik bir yol vardır. Panamara şehri: dini törenlerin ve şenliklerin yapıldığı önemli bir merkez olarak, antik dönemlerde öne çıkmıştır.

Bu şenliklerin en önemlisi: 10 yıl süre ile kutlanan “Paramara Şenlikleridir. Bunun dışında: 2 yılda bir kutlanan “Hera Şenliği” yapılırdı.

Bu şenlik: bir gün sürer ve gizli dinsel bir törendir. Bu tören: sadece bayanlara açıktır. Son olarak ise: Zeus adına düzenlenen bir şenlik var. Bu şenlik: her 4 yılda bir yapılır. İki gün süren şenliğin ismi Komyria Şenliği’dir. Bu şenlik ise, biraz öncekine atfen, sadece erkeklere açık, gizli ve dinsel bir şenliktir.

Burada bulunan tapınaktan, günümüze gelen kalıntılardan ise, pek bir şey anlamak mümkün değil. Köyün ve kalıntıların: yüksekte ve orman içinde bulunması nedeniyle, buraya uzunca bir yürüyüş yaparak ulaşabiliyorsunuz.

GERGA

Çine-Muğla karayolunda, 6’ncı km. den sonra,  doğuya, Madran dağına doğru ayrılan yola sapıp, 15 km. sonra Kırsakallar köyüne ulaşabiliyorsunuz. Buradan sonra: Gerga antik kentine ulaşmak istiyorsanız, köyden rehber almalısınız.

Çünkü: Gerga antik kenti, ülkemizde bilinen antik dönem yerleşim yerlerinden, en garibidir. Ören yerinin girişindeki kayalarda: yön belirten yazılar var. Bu yazılarda: şehrin adı olarak “Gergakome” ismi kullanılmıştır.

Ancak, bu yazıların çoğunluğu: Yunanca. Sadece bir tanesi: Latince. Buna dayanarak: Roma dönemi başlangıcında, burada bir halkın bulunduğu ve bu halkın: ortaya bir ana tanrıça heykeli diktiği ve bu heykelin çevresinde mezarlar, çeşmeler kurduğu ve tarım yaparak, bu korunaklı yerde yaşadıkları anlaşılmaktadır.

Buraya ulaşım sorunlu. Meraklıları, yorucu bir yolculuktan sonra ulaşabilirler. Hatta: buraya, Muğla karayolu üzerindeki İncikemer bölgesinden de yürüyerek ve kuzeye doğru ilerleyerek ulaşmak mümkün.

YAYLAKÖY KİLİSESİ

Yatağan-Milas karayolu üzerinde, Eskihisar köyündedir. İlçe merkezine toplam uzaklığı: 9 km. dir. Burada bulunan kilisenin: Rumlar tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Ancak, yapının çatısı çökmüş, duvarlarındaki boyalar ve süslemeler yok olmuştur. Yani, bina tam bir harabe haline gelmiş.

Muğla Yatağan İnce Kemer Köprüsü

İNCE KEMER KÖPRÜSÜ

Burası, bir çay üzerindeki köprüden ziyade, su kanalı olarak kullanılan bir köprü. Eski Aydın karayolu üzerindedir. MÖ.1.yüzyılda yapılmıştır. Üç kemerlidir.

Antik dönemdeki adı ile: Alabanda (günümüzdeki adı: Araphisar) suyu: güneydoğudaki pınarlarda toplanarak, 21.4 km. uzunluğunda,  dikdörtgen bir kanalla, kente iletilmektedir. Bu su kanalı: 90 cm. genişliğinde, birinci gurupta 65 cm. ve ikinci gurupta ise 10 cm. yüksekliğinde, içi harçla kaplı bir yapıdır.

Bu sözünü ettiğim köprü de: bu kanal üzerinde, suyun aktarılmasında kullanılan bir yapı.

Yunanistan Kavala

2017.07.29.Kavala.17a
Yunanistan Kavala

 

Buranın en büyük özelliği: Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın memleketi olmasıdır. Masmavi bir şehirdir.

2017.07.29.Kavala.16e
Yunanistan Kavala
2017.07.29.Kavala.2b
Yunanistan Kavala
2017.07.29.Kavala.12
Yunanistan Kavala

 

ULAŞIM

Selanik-Kavala arasındaki karayolu, yaklaşık 2 saat 15 dakika sürüyor. İskeçe’nin, 60
km. ilerisindedir. İstanbul-Kavala arasındaki uzaklık: 480 km. dir.

Kavala.Bizans kalesi.2
Yunanistan Kavala

 

GENEL

Şehir: Hilal şeklinde konumlandırılmış, küçük ve şirin bir sahil kentidir. En önemli geçim kaynakları: balıkçılıktır. Coğrafi yönden: doğal bir liman olma özelliği taşımaktadır.

Şehrin ekonomik hareketliliği: gübre üretimi, mermer pazarlama üzerine yoğunlaşmıştır. Tarım ürünlerinden öne çıkanlar: üzüm ve kuşkonmazdır. Buna bağlı olarak, bölgede 15 tane şarap üretim tesisi bulunmaktadır. Turizm açısından ise, bölgede, Selanik şehrinden sonra ikinci önemli turizm merkezidir.

2017.07.29.Kavala.20a
Yunanistan Kavala Ne Yenir
2017.07.29.Kavala.20b
Yunanistan Kavala Ne Yenir

 

 

NE YENİR

Kavala şehrine yolunuz düşerse, burada deniz ürünlerini tatmalısınız. Özellikle: balık ve yanında midyeli ve dere otlu pilav denemelisiniz. Elbette, bunların yanında, Yunan salatası almalısınız.
Özellikle, bu salatanın zeytinyağının tadına ve kokusuna doyamayacağınız kesin. Ayrıca: kabak kızartması ve kalamar ızgara da düşünebilirsiniz.
Bu veya benzeri bir menüyü, makul bir fiyatla alabiliyorsunuz. Bunun yanında: şehirde tam bir lezzet mekanı olan “Panos Zafira” ya uğrayabilirsiniz.

Burada, geleneksel yemeklerin tadına bakabilirsiniz. Bir de şehir merkezinde “Midillini” restoran bulunuyor. Rehberin önerisiyle gidilen bu restoranda: hesap fişi tamamen Yunan harfleriyle geldiğinde bir şey anlamak mümkün olmuyor ve (örnek: biz hesap fişinde yemediğimiz bir yemeğin de işlendiğini daha sonrasında, hesap fişini rehbere gösterdiğimizde gördük, ama o an anlamak elbette mümkün değil, zaten anlasanız da derdinizi anlatamıyorsunuz, dil sorunu var) anlamsız bir hesap ödemek zorunda kalabiliyorsunuz.

Fikir edinmeniz açısından hesap fişinin resmini yukarıda görebilirsiniz. Ama tek bir gerçek var, burada mutlaka deniz ürünleri yemelisiniz, alkol kullananlar için, buranın şaraplarını, şişeler değil, çanaklar içinde getiriyorlar.

2017.07.29.Kavala.13
Yunanistan Kavala
2017.07.29.Kavala.14
Yunanistan Kavala Ne Satın Alınır

 

NE SATIN ALINIR-KAVALA KURABİYESİ

Kavala yöresinden, buraya has ve çok meşhur “bademli kurabiye” satın alabilirsiniz. Kurabiye gerek Kavala merkezine yakın şehir dışında ve gerekse Kavala içinde, şehir merkezinde bolca satılıyor. Şehir merkezi yakınlarında “Neakarnavali” denen yerde kurabiye satılıyor ve tur gurupları, rehberler tarafından genellikle buraya yönlendiriliyor. Neakarnavali, Yunanca kelimelerden anlaşıldığı üzere, Karnavali denen yerin, yeniden kurulmuş, Yunanistan’da kurulmuş şeklidir. Karnavali yeri: günümüzde Kapadokya Güzelyurt olarak isimlendirilen yerin, eski adıdır.

Burada, mübadeleden önce yani 1924 yılı öncesinde çok sayıda Rum varmış ve bunlar mübadelede buraya göç edince, burada oranın ismine atfen “Neokarnavali” denen yeri kurarlar. Yani, aslında Kavala kurabiyesi, Kapadokya Güzelyurt bölgesinde eskiden yaşayan Rumlar tarafından yapılan bir tür kurabiyedir ve bu kurabiyeyi yapanlar buraya gelince, kurabiyenin ismi “Kavala kurabiyesi” olmuştur. Evet, birinci tercih Neokarnavali denen yerdeki, standart mağazadan kurabiye ve benzeri ürünler satın almaktır.

Burada satış yapanların 50-60 yıldır burada bulundukları söyleniyor, mağaza içinde Türk çayı ikramı ve tuvaletler var. Ancak ikinci tercih (bence bu daha uygundur) Kavala şehir merkezinde “Marmelato” denen yerlerde satılıyor. Burada satılan kurabiyeler, diğerlerinden farklı olarak tereyağı ile yapılmış ve tereyağı tadı hissediliyor.

Burada yapılan kurabiyenin içinde badem parçalı iken, Neokarnavali kurabiyesinin içindeki bademler bütün olarak konulmuştur. Fiyatlar ise aynıdır: 250 gramlık kutu 2.5 Euro, yarım kiloluk kutu 5 Euro ve kiloluk kutu 10 Euro’dur. Her iki yerde de kurabiyeyi satın almadan önce tatma şansınız vardır. Kurabiye: kavrulmuş un ve bademin mükemmel karışından yapılıyor. Pudra şekeri içinde bulunuyor.

Evet kurabiye dışında ne satın alınır. Özellikle, bilmelisiniz ki, Kavala şehrinde saat 19.00 dan sonra sadece hediyelik eşya satan birkaç yer açık kalıyor. Şehirde limana paralel iç bölgelerdeki caddelerin birinde, büyükçe bir market var, bu markette her türlü ürün bulunuyor ve fiyatları uygundur, marketin hemen yanında ise sadece içki satılan bir dükkan bulunuyor ve burada da fiyatlar uygundur.

2017.07.29.Kavala.17a
Yunanistan Kavala
2017.07.29.Kavala.6b
Yunanistan Kavala
2017.07.29.Kavala.16c
Yunanistan Kavala

 

GEZİLECEK YERLER

Kavala şehrine uzaktan baktığınızda: bir yarımada görüyorsunuz. Ancak, şehre yaklaştıkça: Osmanlı kalesi ve su kemerleri karşınıza çıkıyor. Su kemerlerinin altından geçerek: şehrin ana caddesinden, limana doğru ilerliyoruz. Su kemerleri: Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılmıştır.

Kavala şehrinin en merkezi meydanında: yukarıda resmini gördüğünüz, büyükçe bir tabela bulunuyor. Bu tabelanın önünden her gün yüzlerce turist ve Kavalalı geçiyor ve Türk düşmanlığı inanılmaz bir inatla sergilenmeye devam ediliyor. Çok anlamsız, umarım bir gün bunu kaldırmak akıllarına gelir. Bu konu hakkında bir husustan daha söz etmek istiyorum.

Deniz kıyısında uzanan caddede, bir parkın kenarında bir anıt daha var. Mermerden yapılmış bu anıt, sanırım İsrailliler tarafından yaptırılmış, çünkü bu anıtın üstünde “II. Dünya savaşında, burayı işgal eden Nazilere, burada yaşayan 1240 civarındaki Yahudi’nin Kavalalılar tarafından teslim edilmesinin unutulmaması” yazılıdır.

Bu yol üzerinde: hemen sağda, günümüzde kiliseye çevrilmiş olarak kullanılan, İbrahim Paşa camisi (sonradan kiliseye çevrilmiştir) görülüyor. Burayı gezmek mümkündür.

Burayı gezdikten sonra: karşısındaki caddeye doğru yürüyün ve eski Kavala Mahallesine girin. Buradaki evlerin mimari görüntüsü: kendisiniz, bir Anadolu kasabasında hissetmenize neden oluyor. Buradaki cumbalı ahşap evlerin bulunduğu sokaklar gerçekten ilginizi çekebilecektir. En önemli yanı, bütün bu evlerin hepsinin, güzel konumlandırılmaları nedeniyle, denizi
görebilmeleridir.

Dar sokaklardan yürüyerek, yokuş yukarı, kaleye doğru çıkıyoruz.

Kale yolu üzerinde, yine bir cami görüyoruz, ancak perişan hali içler acıtıyor.

Kaleye çıktığınızda ise, Kavala şehrini kuş bakışı görme şansı oluyor. Kalenin arka yolu üzerinde yürüyün ve buradan hem denizi ve hem de Taşoz adasını görebilirsiniz.

Taşoz adası, Kavala şehrine gelirken, yol kıyısından da görülüyor. Son zamanların en turistik bu adasında deniz muhteşem, dalma merakı olanlar içinde Taşoz adası öneriliyor.

Buradan yürüdüğünüzde, Mehmet Ali Paşa’nın konağının bulunduğu yere geliniyor. Konak, günümüzde müze olarak kullanılıyor ama içine girmek mümkün değil, zaten mülkiyeti Yunanlılar da değil Mısırlılardadır.

Buradan sonra: limana bakan, Kavala şehrinin en önemli Osmanlı eserlerinden olan “İmarethane” ye uğrayın. İmarethanenin bakımlı hali ve ayakta olması, güzel. Şehri ziyaretinizde, özellikle, bu imarethaneyi mutlaka görmenizi öneriyorum.

Ancak imarethane günümüzde otel olarak kullanılıyor, yani özel mülk, içine girip gezmek kişisel olarak mümkün ama büyük guruplar halinde içeri almıyorlar.

Daha sonra, limana iniyoruz.

Limandaki kafeteryalardan birinde, bir kahve molası veriyoruz. Özellikle akşam saatlerinde mutlaka limandaki kafelerde oturun ve bir şeyler için, fiyatlar çok uygun, özellikle yakın zaman önce bir Yunanlı genç tarafından icat edilen, bir tür soğuk nescafe olan Yunan nescafesini deneyin. (bardak ücreti 2 Euro)

2017.07.29.Kavala.18
Yunanistan Kavala Kamares-Su Kemeri

 

KAMARES-SU KEMERİ

Şehrin su ihtiyacını karşılamak için, Mehmet Ali Paşa tarafından 1550 yılında, Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılmıştır. Kuzeydeki dağlardan, şehir merkezine su getirmekteymiş. 60 kemerden oluşan anıtsal yapı 52 metre yüksekliktedir. 20’nci yüzyılda 10 kemer onarılarak mülteciler tarafından barınmak için kullanılmıştır.

Kavala şehrinin doğu girişi, halen bu su kemerlerinin altından geçmektedir. Bu kemerler, İstanbul Unkapanı havası veriyor, kemerlerin altından geçiliyor.

2017.07.29.Kavala.9
Yunanistan Kavala İbrahim Paşa Camisi-Aya Nikola Kilisesi

İBRAHİM PAŞA CAMİSİ- AYA NİKOLA KİLİSESİ

Cami: su kemerine giden yolda ve kale kısmının hemen yakınındadır. Cami, son yıllarda televizyonda sıkça gündeme gelen bir dizinin kahramanlarından biri olan, Pargalı İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Kavala şehrinin en büyük camisi olarak yaptırılmıştır. Nadir olarak yıkılmayıp kiliseye dönüştürülen camilerden biridir. Günümüzde kilise olarak kullanılmaktadır.

Dıştan görünüşü camiye benzemektedir. Adı ise: Saint Nikolas Kilisesi. Yanı başındaki minare yıkılmış ve yerine bir çan kulesi eklenmiştir. Arka tarafında da çirkin bir ek bina yapılmıştır. Ancak yine de günümüze kadar ulaşmış olması, büyük bir şans. Çünkü: kale içinde, minaresiz “Alaca camisi”  dışındaki tüm camileri yıkmışlar.

Kavala.su kemerleri.1
Yunanistan Kavala Kalesi
Kavala.Kale.1
Yunanistan Kavala Kalesi

 

KAVALA KALESİ

Eski şehir merkezinde, yukarıda bir tepenin altındadır. Limandan 15-20 dakikalık bir yürüyüşle ulaşılır ve giriş 2 Euro’dur. Kale: bir Bizans kalesi kalıntıları üzerine Osmanlılar tarafından 1425-1530 yılları arasında inşa edilmiştir.

1700’lü yıllarda hapis ve sürgün yeri olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde yöneticiler yani Osmanlılar kalenin içinde, Yunanlı ve Yahudiler ise kalenin dışında yaşarlarmış. Bu yüzden kalenin içinde Osmanlı izleri çok görülür.

Denize doğru uzanan kale, muhteşem bir görüntü sunmaktadır. Günümüzde kalenin birçok duvarı ayaktadır. Ayrıca zindan kısmı da gezilebilmektedir. Kale içindeki cumbalı Türk evlerinin büyük kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. Ancak kaleye çıkmak için yokuş yukarı tırmanmak gerekiyor, gezmeyi düşünenler günün sıcak olmayan saatlerinde kaleye çıkmayı düşünmelidirler.

ALACA CAMİSİ

Kale içindedir. Harabe şeklinde, günümüze ulaşmayı becermiştir. Minaresi yıkılmış, ancak kiliseye çevrilmemiştir. Kubbesinin üzerindeki hilal duruyor. Ancak, dediğim gibi, tadilat yapılmamış, kendi kaderine terk edilmiştir.

Kavala.İmaret.2
Yunanistan Kavala İmaret

 

İMARET

Kalenin içinde, büyük Medrese olarak da bilinmektedir. 1718 yılında inşa edilen imaret, Mehmet Ali Paşa tarafından inşa ettirilen etkileyici bir yapıdır. 18 kubbeli yapının görüntüsü, dışarıdan muhteşemdir. Ancak arka tarafta yol üstünde ilerlerken yapılın arka cephesi görülüyor ve burada Osmanlıca yazıların bulunduğu mermer levhalar bulunuyor.

İmaret yani külliye, 3500 metre karelik bir alanı kaplamaktadır. Burada: bir dini okul, sosyal ve eğitim hizmeti veren yerler vardır. Bunlar: iki medrese, iki mescit, imaret, mektep, ofis ve yatak haneler bulunur.

İlk yapılış amacı, yoksul Kavalalılara yardım içindir. Burada her gün yemek servisi yapılır ve haftanın iki günü yemeklerde et kullanılırmış.

1858 yılı sonrasında, buradaki vakıf zararlı kabul edilmiş ve eğitim ve hayır amaçlı statü değiştirilmiştir. 1923 yılına kadar burada mültecilerin yaşadığı bir dini okul olarak çalışma devam etmiştir. 1924 yılında ise, mübadele sonucu Türkiye’den gelen Rumların büyük bölümü buraya yerleştirilmiştir.

1967 yılından sonra ise çöküş dönemine girilmiş ve ardından burası, mülkiyeti Mısır hükümetinde olması nedeniyle bir Yunanlı bayan tarafından kiralanmış, 22 aylık bir restorasyonun ardından otel olarak hizmete açılmıştır.

Yani binanın mülkiyeti Mısır devletine aittir. Otel müşterisi olmadan içeriye girmek ve görmek mümkün değil. Ancak mutlaka görmek isteyenler izin almayı deneyebilirler.

2017.07.29.Kavala.35a
Yunanistan Kavala Mehmet Ali Paşa
2017.07.29.Kavala.35e
Yunanistan Kavala Mehmet Ali Paşa
2017.07.29.Kavala.40c
Yunanistan Kavala Mehmet Ali Paşa

 

MEHMET ALİ PAŞA

Kavala şehri denilince, hemen akla ilk gelen “Kavalalı Mehmet Ali Paşa” dır. Kendisi: Osmanlı döneminde, ikinci bir devlet, güç olarak iktidar ortağı olarak tanınır. Kavala şehrinde doğmuştur ve bir zaman sonra İstanbul’dan uzaklaştırmak adına, Mısır’a Hidiv yani vali olarak gönderilmiştir.

Bu dönemde Kavala şehrine çok fazla yatırım yapmıştır. Ancak tarih sahnesinde en bilinen icraatı: Yunan isyanı çıktığında, Padişah’ın isyanın bastırılmasını Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan istemesiyle gelişir.

Paşa, Yunan isyanını bastırır, ancak karşılığında 3 şehir ister ve Padişah bu isteği kabul etmeyince, bu kere kendisi isyan eder ve ordusuyla birlikte Kütahya şehrine kadar gelir.

Bunun üzerine Padişah. Ruslardan yardım ister ve Ruslar donanmalarıyla İstanbul’a gelerek Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın ilerlemesini engellerler ve Kütahya Barış Anlaşması yapılır. Bu sefer, Ruslar bunun karşılığında Osmanlıdan, burada yani İstanbul’da 8 yıl kalma hakkı isterler.

Bu 8 yıllık süreçte, sürekli olarak azınlık haklarını ileri sürerek çeşitli tavizler isteyen Ruslara karşı: Tanzimat ve İslahat Fermanları yayınlanır ve bu fermanlarda haklardan söz ederken, halk “herkez” olarak tanımlanır yani azınlıklar da halklara verilen haklardan yararlanacaktır. Daha fazla ayrıntıya girmek istemiyorum.

Sonuçta: Kavalalı Mehmet Ali Paşa, burada doğmuş olması nedeniyle, idarede bulunduğu sürede de buraya fazlaca yatırım yapmış, önem vermiş, bu yüzden Kavala halkı tarafından çok sevilmiş ve sevilmektedir. Tabii bu sevginin temelinde, Paşa’nın Osmanlıya başkaldırması yani isyan etmesinin de özel yeri olduğu kesindir.

Evet, Kavalalı Mehmet Ali Paşa: İmaret dışında, burada bir evi ve evinin hemen önünde duran at üstündeki heykeliyle de bilinir.

Ev: kalenin Taşoz adasına bakan ucundadır. Tur gurupları ile buraya kadar çıkılıp geziliyor ve özellikle evin yan bölümünün arkasından, çam ağaçlarının gölgesinde muhteşem güzel bir deniz manzarası izleniyor. Mehmet Ali Paşa’nın bu evde doğduğu söyleniyor. Evin önünde Yunan ve Mısır bayrakları asılıdır ve içine girilmiyor, yani ziyaret mümkün değildir. Evin 1720 yılında inşa edildiği biliniyor.

Yunanlılar Mehmet Ali Paşa’yı bir Osmanlı paşası olarak değil, Osmanlıya baş kaldıran birisi olarak tanıyorlar ve o yüzden bu eve sahip çıkıyorlar. Evin önünde Mehmet Ali Paşa’nın bir heykeli bulunuyor. 2 Aralık 1940 tarihinde açılan heykel, heykeltıraş Dimitriadis tarafından yapılmıştır.

Heykelde: Paşa at üzerinde, Ege denizine bakar şekilde betimlenmiştir. Heykelin Mısır hükümetinin teşvikiyle yaptırıldığı söyleniyor. Hemen yan tarafta da küçük bir kilise bulunuyor. Kilisenin içine girip gezebilirsiniz. Evin yani konağın bahçesinde ise, Mehmet Ali Paşa’nın annesinin mezarı bulunduğu söyleniyor.

Kavala.Lazarist manastırı.1
Yunanistan Kavala Lazarists Manastırı

LAZARİSTS MANASTIRI

1888-1892 yılları arasında yapılmıştır. Başlangıçta Fransız konsolosluğu olarak kullanılan bina, daha sonra Katolik kilisesi olarak kullanılmaya başlanmış ve günümüzde de Katolik kilisesi olarak kullanılmaktadır.

Kavala.Wix konağı.1
Yunanistan Kavala Wix Konağı

WİX KONAĞI

Alman Baron Adolf Wix tarafından yaptırılmıştır. Town Hall binasına pekçok benzerlik göstermektedir. Kavala Belediyesi mülkiyetindedir.

Kavala.Liman.2
Yunanistan Kavala Liman

LİMAN

Kavala limanı, günümüze kadar şehrin gelişiminde önemli rol oynamıştır. 7’nci yüzyılda yapılan liman özellikle Anadolu kıyılarıyla olan ulaşımda kullanılmış ve Havari Pavlus, bu limandan Kavala şehrine gelerek, Avrupa genelinde Hıristiyanlığı yaymaya çalışmıştır.

Limanda 1920 yılında başlayan yenileme çalışmaları 1950 yılında tamamlanmıştır. Günümüzde liman eğlence, ticaret, iş ve turistik aktivitelerin odak noktasıdır.

Kavala.Belediye Müzesi.2
Yunanistan Kavala Arkeoloji Müzesi
Kavala.Arkeoloji müzesi.0
Yunanistan Kavala Arkeoloji Müzesi

 

Kavala.Arkeoloji Müzesi.00
Yunanistan Kavala Arkeoloji Müzesi

ARKEOLOJİ MÜZESİ

Kavala şehrinin ilk arkeoloji koleksiyonu, 1934 yılında oluşturulmaya başlanmıştır. Ancak Alman ve Bulgarların şehri işgali sırasında müze yağmalanmış ve birçok antik eser ya kaçırılmış ya da yakılmıştır. 1963 yılında inşa edilen günümüzdeki müze binası, Yunanistan’ın en önemlilerinden birisidir. Müzede özellikle antik Amfipolis’te ele geçen bulgular çok önemlidir. Birinci katta, Trakya bölgesinden gelen eserler sergileniyor.

Kavala.Belediye tütün deposu.1
Yunanistan Kavala Tütün Müzesi

 

TÜTÜN MÜZESİ

19’ncu yüzyılda başlayan tütün yetiştiriciliği, 150 yıldır şehrin tarihinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Aynı zamanda şehrin zenginliğinin sebebidir. Burada 160 tütün deposu kurulmuş ve 1918 yılından itibaren şehirde 50 tütün şirketi işletilmiştir.

Ancak 1929 yılında patlak veren dünya ekonomik krizi, tütün endüstrisinde büyük bir düşüş yaratmıştır. Tütün müzesi, Kavala tütün endüstrisinin tarihini anlatan ilginç müzedir ve sergilerde: tütünle ilgili araçlar, fotoğraflar ve nadir belgeler bulunmaktadır.

Kavala.Kıbrıs caddesi.1
Yunanistan Kavala Kıbrıs Caddesi

KIBRIS CADDESİ

Kavala şehrinin en güzel ve turistik caddesidir. Yürürken caddenin sağ tarafında: Lazarist Manastırı, Wix Mansion, Belediye Binası, Büyük Belediye Kütüphanesi, Tokou Konağı ve Belediye Folklor Müzesi görülür. Sol tarafta ise, Fallen Memorial, Belediye Bahçesi, II. Dünya savaşında ölen Yunanlı askerlerin anısına yapılan özgürlük anıtı görülür.

Kavala.Elçi Pavlus anıtı.1
Yunanistan Kavala Elçi Pavlus Anıtı

ELÇİ PAVLUS ANITI

A giou Nikolaou kilisesine yakındır. Havarının gelişini simgeleyen bir mozaiktir.

PHİLİPPİ ARKEOLOJİ MÜZESİ

Bu müzede bulunan koleksiyonda: Helenistik, Roma ve erken Hıristiyan dönemlerine ait, çevredeki şehirlerde bulunan buluntular sergileniyor.

DENİZ MÜZESİ

Deniz kültürünü ve geleneğini korumak için, 2005 yılında açılmıştır. Burada: çeşitli sergiler ve denizcilik faaliyetlerine ait etkinlikler, konferanslar düzenleniyor.

Yunanistan Kavala Plajları

 

KAVALA PLAJLARI

TOSCA: İl merkezine4 km. uzaklıktadır. Otobüs ile ulaşım mümkün.

BATİS: Şehir merkezinin batı ucundadır. Burada: kafeteryalar ve restoranlar var. Otobüs ile ulaşım mümkündür.

KALAMİTSA: Şehir merkezinin batısındadır. Yaz aylarında, yüzmek isteyenler buraya akın etmektedirler. Ziyaretçiler için, bölgede, tavernalar ve barlar bulunuyor.

PERİGİALİ: Şehir merkezinin 2 km. doğusundadır. 2009 yılından bu yana, burası, Mavi Bayraklı olması ile öne çıkıyor. Bölgede: tavernalar ve restoranlar bulunuyor.

TAŞÖZ ADASI

Ada, Kavala şehrinin bir parçasıdır. Yüzeyi: 393 km. karedir ve çevresi yaklaşık 100 km. dir.
Adaya ulaşım için: Kavala vapuru kullanılır ve yolculuk yaklaşık 1 saat sürer. Keramoti üzerinden ise, adaya ulaşım 30 dakika sürmektedir.

Adanın tarihi süreci incelendiğinde, ortaya çıkanlar, kısaca: İlk yerleşimciler Fenikelilerdir. Daha sonra, adaya Trakyalılar yerleşir ve adanın zengin mermer ocaklarını kullanarak güç kazanırlar. MÖ.7’nci yüzyılda ise, bu kez, ada: İyonlar tarafından ele geçirilir ve çevrede koloniler kuran İyonlar, hızla ilerlerler.

Arkaik dönemde, ada iyice güçlenir ve bütün Yunan dünyası ile ticari ilişkiler kurulur. Daha sonra: Persler, adayı ele geçirirler. Sonra: Romalılar görülür. 1204 yılında ise, bu kez Haçlılar adaya hakim olurlar.

Ada: doğal ve tarihi yönden zengindir. Genellikle: deniz kıyısında yoğunlaşan çam, meşe ve köknar ağaçlarıyla kaplıdır. Zeytinlikler ise; tüm kıyı boyunca yoğundur. Adanın diğer bir zenginliği de, mermer ocaklarıdır. Thassos beyaz mermeri olarak, dünya çapında ün kazanan mermerler: özellikle heykel yapımında hammadde olarak kullanılır.

Adanın en büyük zenginliği ise:

Tertemiz bir deniz ve berrak-turkuaz deniz sularıdır. Ada üzerinde, dağınık köyler ve küçük koylarda, güzel plajlardan denize girmek mümkündür.

Adanın 100 km. lik çevresindeki bu çakıllı plajlara ve dantel gibi işlenen koylara ulaşmak için araba kiralamanız veya tekne kiralamanız gerekmektedir. Bu plajların başlıcaları: adanın başkenti olan Port şehrinde: Glyfada, Makryammos, Neşter, Papalimanıdır.

Bunun haricinde: Skala Potamia bölgesinde berrak suların bulunduğu plajlar bulunuyor. Burada: denizde yüzmek ve sonra da tavernalarda güneşte kurutulmuş ahtapot yemeyi deneyebilirsiniz. Kinira, Alikes, Öfkeli ve Astrida bölgelerinde ise, yine yüzme keyfini tadabileceğiniz sonsuz güzellikteki koylarda, muhteşem güzel plajlar var.

Antik kalıntılar görmek isterseniz, Agora bölgesine gitmelisiniz. Burası: adanın antik dönemde, siyasi, idari ve dini merkezi olan anıtsal bir kompleksti. Buradaki yapılar, MÖ.6’ncı yüzyıla tarihlenmektedir.  

Adada, bir de Arkeoloji Müzesi bulunuyor. Müze binası: 1934 yılında yapılmıştır. Müzede, özellikle mimari heykel koleksiyonu ve seramikler sergileniyor.  

Yunanistan Gümülcine hakkındaki yazım için.