Erzincan Tercan: Saltukoğulları Beyliğine hükümdarlık yapmış, Mamahatun külliyesiyle öne çıkan bir yerleşim yerimizdir.
ULAŞIM
Tercan, il merkezi olan Erzincan’a 88 km. uzaklıktadır. Tercan-Erzurum arasındaki uzaklık: 168 km. Tercan-Bayburt arasındaki uzaklık: 108 km. Tercan-Aşkale arasındaki uzaklık: 39 km.
TARİHİ
Tercan yöresinde, ilk yerleşimcilerin: Hititler ve Ururtular ve Asurlular olduğu düşünülüyor. Takip eden tarihi süreçte ise, bölgede egemenlik kuranlar: Medler, Persler, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslılardır.
Malazgirt Savaşından sonra, bölgede Mengücek Beyliği ve Eretna Beyliği hakimiyet kurarlar. Daha sonra ise, Akkoyunlular, bölgede uzun süre egemenliği elde bulundururlar.
Otlukbeli savaşından sonra, bölge Osmanlıların eline geçer.
GENEL
İlçenin ekonomisi: tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Başlıca tarım ürünleri: hububat ve şeker pancarıdır. Sanayi kuruluşu olarak ise: Sümer Holding bünyesindeki ayakkabı fabrikası bulunmaktadır.
İlçeye has bir taş var. Tercan taşı olarak isimlendirilen bu taş; dış dekorasyon malzemesi olarak, inşaat sektöründe tercih edilmektedir.
KONAKLAMA
Öğretmenevi 19 yataklıdır. Kervansaray caddesi 446-4413084
GEZİLECEK YERLER
ABRENK KİLİSESİ
İlçe merkezine bağlı, Üçpınar köyünde: Vank dağının güneydoğusundadır.
Kilisenin kapısı üzerinde, yapılış yılı olarak: 1855 yılı yazılıdır.
Kilisenin hemen yanında: bir şapel ve iki tane de dikili taş görülüyor. Bu taşlar: Selçuklu prensi Nasurettin dönemine ait kitabeler taşıyorlar.

MAMAHATUN KERVANSARAYI
Saltukoğulları hükümdarı II. İzzettin’in kızı Mama hatun adına yaptırılmıştır. Çünkü: Mama Hatun: 1191 yılında, Saltukoğulları Beyliğinin hükümdarı olmuştur. Hatta: Eyyübiler, Ahlat’ı kuşattıklarında: ordusuyla birlikte Ahlat’a yardıma gittiği bilinmektedir.
Hükümdarlığı yaklaşık on yıl sürmüş ve bu sürede, sürekli olarak ve özellikle yeğenleriyle iktidar mücadelesi sürdürmüştür. On yıllık iktidar süresi sonunda ise, siyasi yaşamdan ayrılmış olup, daha sonraki dönemde nasıl, nerede ve kaç yaşına kadar yaşadığı bilinmemektedir. Ancak: hayatının son yıllarını Tercan yöresinde geçirmiş ve buradaki türbesine defnedilmiştir. Hatta, Tercan yöresi, bir süre onun ismiyle de anılmıştır.
Ortaçağ Türk mimarisinin en önemli özelliklerini yansıtması açısından önem kazanmaktadır. Külliye içinde: kervansaray, hamam, mescit ve türbe bulunmaktadır. Türbe: 1192 yılında yaptırılmıştır. Mimarı: Ahlatlı Ebul-nemadır. Dairesel planlı türbe: bu mimari özelliğiyle, Anadolu türbe mimarisinde özgün bir eser olarak dikkati çekmektedir. Yapı: sarım renkli, kesme taştan yapılmıştır. 2 bölümlüdür. Ortada yükselen kümbet ise, 2 katlıdır. Kümbetin altında, mezar odası bulunuyor. Üst kattaki mescide: 7 basamaklı merdivenle çıkılıyor.
Külliye içinde bulunan Kervansaraya gelince: türbenin yaklaşık 30 metre doğusunda olduğu görülen bu yapının da kitabesi yok. Ancak 13’ncü yüzyılda yapıldığı sanılıyor. Ancak, onarımlar nedeniyle, özgün yapısını yitirmiştir. Hatta, yakın bir geçmişte tekrar restorasyonu yapılmıştır. Genel olarak: Osmanlı hanlarına benzemektedir. Türbe gibi, sarı renkli, kesme taşlardan yapılmıştır. Girişin sağ ve solunda: dikdörtgen planlı mekanlar bulunmakta olup, ortada ise, üstü açık bir avlu ve güneyinde yük hayvanları için uzun ahırlar görülüyor.
PEKERİÇ
Pekeriç kalesi, Tercan ilçesinin 15 km kuzeybatısında bulunan Çadırkaya (Pekeriç) köyünün kuzey bitişiğindedir.
Karasu çayının 6 km doğusunda bulunan kale, kabaca oval plan gösteren bir kayalık alan üzerine kuruludur.
Kalenin güneyi boyunca Pekeriç ovası uzanır. Bu durum Pekeriç’i diğer Urartu merkezlerinden farklı kılmaktadır.
Pekeriç hakkındaki erken dönem bilgileri, İngiltere’nin Diyarbakır başkonsolosluğunu yapan J. G. Taylor’un bölgeye yapmış olduğu geziler sırasında aldığı notlardan anlaşılır. Taylor, 1866 yılı gezisinde Pekeriç’e uğrar ve kalede bulunan basamaklı tünel ve kaya işçiliğini Ermeni Krallığı ile ilişkilendirir.
Kaleden gönümüze kalanlar:
Kaleden günümüze sur temel izleri, basamaklı tünel, çok odalı ve tek odalı kaya mezarları, sarnıç ve kaya işaretleri kalmıştır. Kayalığın üzerinde olması muhtemel sur duvarları günümüze ulaşmadığından, kalenin planı anlaşılmaz. Fakat doğu ve güney yamaçlarda surlara ait olabilecek bazı temel izleri, anakaya üzerinde mevcuttur. Bu izler göz önünde bulundurulduğunda, kaleyi çevreleyen sur duvarlarının kayalık alanın topoğrafyasına uygun bir şekilde kayalığın etrafı boyunca dolandığı anlaşılır. Dolayısıyla temel izlerinden yola çıkılarak yapılan hesaplamalarda, kalenin yaklaşık 2 hektar boyutunda olduğu söylenebilir.
Basamaklı tünel:
Kayalığın güney kesiminde bulunur. Doğu ve batı yönünde açılmış olan tünel, zemine doğru dik bir şekilde iner. 25-30 m sonra tünelin sonu kayalık zeminde sonlanır. Basamaklı tünelin girişinin hemen solunda kayaya oyulmuş kanala benzer bir oyuk bulunur. Benzer şekilde tünelin 7-8 m kuzey üst tarafında tünel girişine doğru uzanan anakayaya oyulmuş kanallar görülür. Muhtemelen bu kanallar sayesinde kayalık üzerinde biriken sular tünelin içine akıtılmaktaydı.
Sarnıç:
Kalenin üzerinde bulunduğu kayalığın güneydoğusunda sarnıç bulunmaktadır. Şişe formunda olan sarnıcın giriş çapı yaklaşık 120 cm dir. Mevcut derinliği 2.50 m olan sarnıcın zemini moloz doludur. Batı duvarları düz şekilde tıraşlanmıştır. İçerisinde dikdörtgen bir kapıyla geçilen 1-1.5 m boyutunda oda benzeri açıklık bulunmaktadır. Odanın tavanı oval şekilde biçimlendirilmiştir. Sarnıç içinde bulunan açıklığın benzeri değerlendirilen kalelerin hiçbirinde yoktur. Pekeriç’te bulunan basamaklı tünel ve sarnıç, kalede Urartu sonrasında yerleşim olduğunu göstermektedir.
Kaya Mezarları:
Pekeriç’te 3 ayrı kaya mezarı bulunmaktadır. Bu mezarlardan biri iki odalı diğer ikisi tek odalıdır. Her 3 mezarda, kalenin doğu kısmındadır.
Pekeriç-I:
Bu kaya mezarı 2 odalıdır. Mezarın girişinde kabaca dikdörtgen biçimde kayaya oyulmuş, üzeri açık bir platform bulunmaktadır. 2 x 2.3 m ölçülerindeki zemini moloz dolu olan bu platformun üzerinin kapatılıp kapatılmadığı belli değildir. Muhtemelen alanın üzeri açık olmamalıdır. Aksi durumda kayaya oyulan bu kısımda biriken suların mezarın ana kapısından mezarın içine basma ihtimali vardır. Benzer şekilde mezar girişlerine Yoğunhasan ve Tatvan kaya mezarlarında rastlanmaktadır.
Kaya mezarlarının ana kapısı 1.10 x1.30 m boyutlarında olup üzeri kemerli şekilde biçimlendirilmiştir. Ana oda 3.40 x 3.60 m ölçülerindedir. Kabaca dikdörtgen bir plana sahiptir. Tavanı düzdür. Odanın yüksekliği yaklaşık 1.90 m dir. İkinci oda ana odanın kuzeyindedir. 60 cm genişliğinde, 90 cm yüksekliğinde, 30 cm kalınlığında kemerli bir kapıyla odaya ulaşılır. Kapının sağ tarafı tahrip olmuştur. Odanın zemini ana odadan yaklaşık 50 cm daha yüksektir. Boyutları 2.30 x 2.30 m dir. Yüksekliği 2.10 cm olan odanın duvar köşeleri oval şekilde biçimlendirilmiştir.
Pekeriç-II:
Kayaya oyulmuş, dikdörtgen planlı üzeri açık bir alan ve bu alandan dikdörtgen bir kapı ile geçilen mezar odasından oluşur. Odanın duvar köşeleri oval şekilde birleştirilmiştir.
Pekeriç-III:
Pekeriç-II kaya mezarı ile şekil açısından benzerlik gösterir. Kayaya oyulmuş, üstü açık bir giriş ve girişin hemen kuzeyine açılmış, dikdörtgen bir odadan oluşmaktadır.
Kaya işaretleri:
Pekeriç’te iki odalı kaya mezarından sonra krallığın etkisini gösteren en belirgin maddi kültür kalıntısı kaya işaretleridir. Bu işaretler kayalığın doğu ve güney yamaçlarında bulunur. Kaynaklarda toplam 11 adet kaya işaretinden bahsedilir. Günümüzde 10 kaya işareti yerinde görülür durumdadır. Güney yamaçtaki oval şekildeki kaya işaretin çapı 120 cm dir. Diğer 9 kaya işareti bir gurup halinde kayalığın doğu yamacındadır.
Sonuç:
Kalede bulunan çok odalı kaya mezarı, kaya işaretleri ve sur temel izleri Urartu dönemine aittir. Basamaklı tünel ve sarnıç ise Urartu dönemi sonrasında yapılmış olmalıdır.
Pekeriç’e yakın merkez yaklaşık 36.5 km uzaklıkta olan Şirinlikale’dir. Pekeriç’in eyalet merkezi olan Altıntepe’ye uzaklığı ise yaklaşık 52 km dir. Başkent Van kalesine uzaklığı ise Erzurum-Pasinler-Horasan-Ağrı-Patnos-Erciş üzerinden 490 km dir.
Pekeriç konumu nedeniyle aynı bölgede bulunan Taşbulak ve Şirinkale’den farklıdır. Diğer merkezlerin çevresinde tarım yapmaya müsait düzlük alanlar bulunmaz iken, Pekeriç güneyi boyunca uzanan bir ovanın kenarında kuruludur. Fakat kale içerisinde tapınak, saray ve büyük depo yapılarının olmaması, buranın sadece küçük bir merkez olarak değerlendirilmesine neden olur.
ŞİRİNKALE:
Tercan ilçesinin 19 km güneybatısında Esenevler Köyünün 3 km batısındadır.
Kale, Toros dağlarının yükseltilerini oluşturan kuzey-güney doğrultusunda uzanan kayalık alan üzerindedir. Dört tarafı sarp kayalıklarla çevrili kalenin doğu ve güneyini Şıhköy deresi sınırlar. Kuzey kısmında ise 1600 m yüksekliği sahip otlaklar uzanmaktadır.
Şirinkale, ilk olarak 1987 yılında bulunur.
Günümüze ulaşan kalıntılar:
Şirinkale’de sur temel yatakları, harçlı duvarlar, sarnıç/depolama alanları, tek ve çok odalı kaya mezarları ve basamaklı tüneller bulunur.
Sur temel yatakları:
Kalenin doğu ve güney kesiminde anakaya üzerinde görülür. Bu kesim, aynı zamanda kayalığın diğer yerlerine göre daha sarp kısmını oluşturur. Ortaçağ’a tarihlenen harçlı sur duvarları, kayalığın kuzey ve doğu kısımlarında yer yer ayaktadır. Günümüzde kuzey kısmında yıkılan harçlı sur duvarlarının bloklar halinde yamaçlara dağıldığı görülür. Kalenin doğusunda dereye bakan kısımda, kaya mezarlarına paralel olarak uzanan yarı bir duvar kalıntısı vardır. Harçlı biçimde inşa edilen duvarın aşağıda sözünü edeceğim basamaklı kaya tünelleriyle ilişkisi olduğu anlaşılır.
Basamaklı kaya tünelleri:
Şirinkale’de 2 tane basamaklı kaya tüneli vardır.
Tünel-I:
Kayalığın Şıhköy deresine bakan doğu kısmındadır. Tünel girişi kemerli şekildedir. Sarmal şekilde devam eden tünelin sonu kapalıdır.
Tünel-II:
Diğer tünel gibi kayalığın doğu yüzündedir. Tünel kuzey-güney doğrultusunda, dik bir şekilde 30 m kadar indikten sonra tünelin sonu kayalık bir zeminle son bulur. Bu tünelin en yakın benzeri Pekeriç’te bulunmaktadır.
Sarnıç:
Kayalığın kuzey üst bölümündedir. 0.70 x 0.80 m ölçülerinde oval girişi vardır. Girişin çevresinde muhtemelen kapağın oturması için yapıldığı anlaşılan silme bulunur. Sarnıcın içi moloz doludur. Fakat şişe biçiminde yapıldığı anlaşılır. Sarnıcın batısında sarnıç ile aynı doğrultuda, ana kayaya oyulmuş dibek vardır. Dibeğin çevresinde kayaya oyulmuş bir kanal bulunur. Muhtemelen bu kanal, dibeğin içerisine, muhtemel su sızıntısını engellemek için yapılmıştır.
Kaya Mezarı:
Urartu dönemine tarihlenen kaya mezarı, kayalığın doğu kesimindedir. Mezar bir oda ve bu odanın batısına açılmış yan odadan oluşur. Doğu-batı doğrultusunda açılan mezara kuzey kısmından bir patikayla ulaşılır. Kaya mezarının önünde 3.10 x 3 m ölçülerinde bir platform vardır.
Mezarın ana kapısı dikdörtgendir. Yüksekliği 1.23 m dir. Kapı içeriden ve dışarıdan kalın bir silmeyle çevrelenir. Birinci oda dikdörtgen planlıdır. Duvarların köşeleri dik şekilde kesilmiştir. Tavanı düz şekilde biçimlendirilen odanın yüksekliği 2.10 m dir. Odanın güney duvarında 6 oyuk bulunur.
İki odalı kaya mezarının 10-15 k güneyinde ikinci bir mezar daha bulunmaktadır. Tek odalı olduğu anlaşılan mezar doğu-batı doğrultusunda açılmıştır. Ana kapının sağ tarafı tahrip olmuştur. Ana kayaya oyulmuş iki basamak ile mezar odasına girilir. Odanın tavan yüksekliği 2.15 m dir. Odanın batı duvarında tek basamakla ulaşılan geniş bir niş bulunur. Nişin önünde bulunan basamağın sağ tarafında bir oyuk ve nişin arka duvarında sıralı şekilde 14 adet oyuk bulunur.
Sonuç:
Şirinkale’de çok odalı kaya mezarı ve kaya işçiliği Urartu dönemine tarihlenir. Harçlı duvarlar, bu duvarlarla ilişkili tüneller, tek odalı kaya mezarı ve sarnıç, Urartu sonrasına aittir. Kalenin kuzeybatı kısmındaki düzlük alanda çok sayıda defineci çukuru bulunmaktadır. Bu çukurlar içerisinde görünen değirmen taşı Şirinkale’de Urartu sonrasına ait yerleşim olduğu net şekilde görülür.
Şirinkale’ye en yakın merkez Pekeriç’tir. İki merkezin birbirine uzaklığı yaklaşık 36.5 km dir. Altıntepe’ye olan uzaklık ise yaklaşık 76 km dir.
Evet Şirinkale, konum olarak kalenin ana yolların uzağında izole bir yerde olduğu anlaşılmaktadır. Öyle ki bulunduğu yer ana yol güzergahına yaklaşık 25 km uzaklıktadır. Çevresinde en az 1600 m yüksekliğe sahip plato özelliği gösteren çok geniş olmayan düzlük alanlar bulunur. Fakat günümüz koşullarında bile bu alanlarda tarım yapmak oldukça güçtür.