Konya Ilgın

Konya Ilgın


Ilgın, küçük ve şirin bir Anadolu ilçesi. Burası: tarihi kaplıcası ile öne çıkıyor. Kaplıca: gerek tesislerinin güzelliği ve gerekse suyun yararları bakımından önemli.

ULAŞIM

İlçe, önemli kara ve demir yolları üzerinde kurulmuştur. Aynı zamanda, tarihi ipek yolunun uzantısıdır. Ilgın-Konya arası uzaklık: 87 km. Ilgın-Akşehir arası uzaklık: 46 km., Ilgın-Beyşehir arası uzaklık: 88 km. Ilgın-Kadınhanı arası uzaklık: 30 km. İlgın-Yunak arası uzaklık: 87 km. Ilgın-Ankara arası uzaklık: 318 km. dir.

Konya Ilgın

GENEL

KONUM

İlçe, Ilgın ovası adı verilen geniş bir düzlük üzerine kurulmuştur. Kuzey ve güney yönleri dağlarla çevrilidir. Denizden yükseklik: 1030 metredir. Karasal iklim hüküm sürer. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçer.

İSİM KÖKENİ

“Ilgın” ismini, kışın karda, yalnızca bir gün boyunca açan bir çiçekten alır. Ayrıca, kaplıcanın varlığı nedeniyle: “ılık su, ılığın” anlamında, Ilgın ve Ilgun isimleri de tarihi kaynaklarda, ilçeyi tanıtmak için kullanılır.

EKONOMİ

İnsanlar: tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadırlar.

DEPREM

Arazi birinci bölge deprem kuşağı üzerinde oturmaktadır. İki fay hattı bulunuyor. Birinci fay hattı: Çiğil bölgesinden gelip, Kaplıca dağı eteklerinden güneydeki Çavuşcugöl kasabasına doğru uzanır. İkinci fay hattı: Sivri ve Teke dağlarının eteklerini takip ederek, yine Çavuşcugöl kasabası ve Haremi linyit işletmelerine uzanır.

TARİHİ

Ilgın, tarihin her döneminde önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Ilgın ve çevresinde yapılan kazılarda: Argıthanı, Eldeş Höyük ve Başhöyük’te, Kalkolitik döneme ait seramikler bulunmuş olup, bunların tarihi: MÖ.5500-3000 yılları arasına denk gelmektedir.

Bölge: MÖ.1660-1190 yılları arasında, Hitit egemenliğine girer ve bu dönemde önemli bir yol güzergahı konumunu korur. Hititlerin yıkılmasından sonra: bölgede, Fryeyler ve Lykialılar hakimiyeti görülür.

Daha sonra ise: Pers, İskender ve MÖ.138 tarihinde, Roma imparatorluğu ve Bizans egemenlikleri. 10’ncu yüzyılda, bölgeye Müslüman arap akıncılarının saldırıları başlar.

1077 yılında, Selçuklu devleti bölgeyi ele geçirir. Selçuklular döneminde: Konya çevresindeki dört pazardan biri, Ilgın’da kurulmaktadır. Pazar için buraya gelen halk, alışverişin yanı sıra, kaplıca dan da yararlanmaktadır. Tarihi süreçte, daha sonra, Karamanoğulları yönetimi görülür.

GEZİLECEK YERLER

Konya Ilgın (Sahip Ata) Kaplıcası

 

ILGIN (SAHİP ATA) KAPLICASI

İlçenin 2 km. kadar batısında, Konya-Akşehir kara yolu üzerinde bulunuyor. Hamam dağı eteklerindedir. Tarihi kaplıcayı, Vakıflar Genel Müdürlüğünden kiralayan Ilgın Belediyesi işletmektedir.

Anadolu Selçuklu ve Beylikler döneminde kullanılmıştır. İsmi: Ab-ı Germ olarak bilinmektedir. Ancak: bu kaplıcanın, Roma ve Bizans dönemlerinde de kullanıldığı sanılmaktadır.

Romalılar zamanında “Tyriacum” adıyla bilinen Ilgın, Justinian devrinde, ülkenin ünlü kaplıcaları arasındadır. Bu dönemlerde: Ilgın yakınında balığı bol bir göl bulunduğu ve sıcak su kaynakları bulunan çok şifalı tesislerin görüldüğü bazı kaynaklarda yazılıdır.

Bu dönemlerde: Roma devri sıcak su hamamları gibi, kaynağın çevresi mermerlerle düzenlenmiş, üzeri örtülü banyo ve dinlenme yerleri bulunan bir mimari yapıya sahipti. Bugün, kaplıca yakın çevresinde görülen mimari parçalar, o devrin izlerini taşımaktadır.

Konya Ilgın (Sahip Ata) Kaplıcası

 

Günümüzde mevcut olmayan kitabesine göre: kaplıca, 1235-1236 yılları arasında, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat tarafından, Mimar Cemalettin’e yaptırılmıştır. Mimari özellikleri: 16 x 20 metre ölçüsünde olan kaplıca, yaklaşık doğu-batı istikametinde uzanmış ve birbirine bitişik, iki hamamdan ibarettir.

Doğu cephesinde: kubbeli erkek ve kadınlara hizmet veren kuzey-güney yönünde uzanan, 1968 tarihli Ilgın Belediyesi tarafından yaptırılan ve işletilen üçüncü bir kaplıca binası bulunmaktadır.

Deprem ve savaşlar sonucu yıkılınca: 1267 yılında, Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında, Sahip Ata tarafından, mimar Kaluyan’a tekrar yaptırılır. Kadınlar bölümü üzerindeki, dilimli iki kemer arasındaki kitabede yazılı tarih: 1267 dir.

Kaplıca tesisi: günümüze gelinceye kadar, birçok kez onarım görmüştür.

Konya Ilgın (Sahip Ata) Kaplıcası

 

Kaplıcanın kadınlar kısmı: kuzeyden, yanları iki duvarla kapalı bir revaktan girilir. Üç sivri kemerle, revak üstü ortadaki daha büyük, yanlardaki oval üç kubbe ile örtülüdür.

Kubbeler: önde iki serbest ayağa, arkada duvarlar birleştirilmiş taş ayaklara, yanlarda duvar ile birbirine bağlı esas ve tali kemerler ile desteklenmektedir. Revak cephesi, ayak, kemer ve kubbeler sıvalıdır.

Soyunma mahallinden: bir kapı ile, 8.30 x 8.45 metre boyutlarındaki sıcaklık havuzuna girilir. Buranın özellikleri de dış kısmındaki özelliklerin aynıdır.

Kadınlar kısmının doğusundaki bitişik kaplıcanın ikinci kısmı, erkekler bölümüdür. Kadınlar kısmının mimari özelliklerini taşımasına rağmen, havuzlu kısmın aydınlatılması, kubbede 8 adet ışık gözleriyle sağlanmaktadır.

KAPLICANIN ÖZELLİKLERİ

Suyun sıcaklığı: 42 derecedir. Suyun hamam dağı eteklerinde, güneyden kuzeye doğru uzanan alüvyon tabakası ile örtülü bir kırık üzerindedir. Su yöresel olarak söylenen hamam dağı eteklerinden çıkar.

Çıkan bu sular, iki kadınlar hamamına ve iki erkekler hamamına, otel ve motellere dağılmaktadır. Tahlil raporlarına göre, suyun içeriği şunlardır:

Potasyum, sodyum, amonyum, kalsiyum, magnezyum, demir, alüminyum, klorür, nitrat, sülfat, hidrokarbonat gibi kimyasal özellikleri için de taşıyan kaplıca suları: berrak, renksiz ve kokusuzdur.

Su bir miktar da: bromür ve iyodür ihtiva ettiğinden, kükürtlü ve hidrokarbonlu sular gurubu içinde yer alır. Ayrıca: az miktarda tuz ihtiva etmesiyle, dünyanın tanınmış sularına benzemektedir.

Bu özelliklerinden dolayı, şu hastalıklara iyi geldiği söyleniyor: Göz hastalıkları, egzama, cüzam, felç hastalıkları, sinir hastalıkları, akciğer iltihaplanmaları, böbrek ve idrar yolları hastalıkları, kadın hastalıkları, her türlü iltihaplanma ve yara iyileşmelerinde, deri ve cilt hastalıklarında, romatizmal gibi hastalıklara iyi gelir.

KONAKLAMA

Konya Ilgın Kaplıca Tesisi: 570 yataklı. Buradaki oteller: 3 yataklı, banyosuz odalar, 2 ve 3 yataklı, banyosuz odalar, 3 yataklı, oda içinde mini buzdolabı, dahili telefon bulunan, ancak banyosuz odalar var.

En güzel imkanları sağlayanlar ise: 3 er yataklı, içinde: banyo, tv., buzdolabı ve dahili telefon olan odalardır. Bunların güncel fiyatlarını: telefon ile alabilirsiniz. Rezervasyon telefon numarası: 332-3511074.

AŞAĞI ÇİĞİL KAYNAK SUYU

Ilgın’a bağlı, Aşağıçiğil kasabasının: Kumdöken veya Üzüm Çubuğu adıyla anılan yöresinde; çamlık içinde bulunuyor. Kaynak suyu: böbreklerinden rahatsız olanların şifa aradıkları bir merkez durumunda.

Mahallinden içilmesi veya taşınarak kullanılması durumunda: böbrek taşlarının düşürülmesinde etkili olduğu söyleniyor. Konya’da ve başka yörelerden gelen kişilerin başlıca uğrak yeridir.

SONUÇ

Ilgın’da bulunduğum sürede, kaplıcaya gittim. Kaplıca tesislerinde: içinde banyosu da bulunan (banyo: çok büyük ve derin bir küvet düşünün, içine boydan girebiliyorsunuz, yani derinlik yaklaşık, 1.50 civarında ve büyük bir borudaki vana açılmak suretiyle, kısa sürede doluyor ) ve ayrıca: televizyonu, buzdolabı da bulunan, üç yataklı bir odada kaldık.

Gerçekten; güzeldi. Sanırım, herhangi bir rahatsızlığı bulunanın, burada geçireceği bir haftalık süre, gerek sessiz, sakin ve huzur dolu bir ortamda bulunmak ve gerekse suyun vereceği şifa nedeniyle, güzel geçecektir. 

Yakınlardan geçerseniz, herhangi bir rahatsızlığınız olmasa bile; bu güzel ortamı yaşamak için, mutlaka buraya uğrayın.

Akşehir tanıtımı.

Beyşehir tanıtımı.

Kadınhanı tanıtımı.

Yunak tanıtımı.

Samsun Havza

havza.1
Samsun Havza

Havza, Samsun iline bağlı bir ilçedir. Ankara-Samsun karayolu üzerinde bulunmaktadır. Karadeniz bölgesinin sahil şehirlerini, İç Anadolu, Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerine bağlayan önemli karayolu ve demir yolu üzerinde bulunmaktadır.

Samsun-Havza arasındaki uzaklık 84 km dir. Havza-Amasya arasındaki uzaklık 53 km. dir.

Havza: özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ün, Havza genelgesini yayınlaması nedeniyle tarihi bir öneme sahiptir. Mustafa Kemal Paşa: 13 Haziran 1919 günü Havza’ya gelmiş ve burada 18 gün boyunca Mesudiye Otel’de kalmıştır. Hatta: buraya gelirken rahatsız olduğu ve Havza’nın şifalı kaplıcalarında tedavi olarak iyileştiği de söylenmektedir.

Yani: Havza ilçesinin turizm yönü: kaplıca yani termal turizm ağırlıklıdır.

Samsun Havza

 

GEZİLECEK YERLER

Samsun Havza Atatürk Evi

Samsun Havza Atatürk Evi

 

Atatürk Evi

Menderes Mahallesi Atatürk caddesindedir. Otel olarak kullanılan bu binada: Mustafa Kemal Atatürk: 25 Mayıs-13 Haziran 1919 tarihleri arasında kalmıştır. Burası, Milli Mücadelenin ilk karargahı olarak kullanılmıştır.

Yani, Milli Mücadelenin ilk kıvılcımı burada atılmıştır. Yapı, günümüzde müze olarak ziyarete açıktır. Müzede: Atatürk’ün şahsi eşyaları, Milli Mücadelede kullanılan çeşitli silahlar ve Havza yöresine ait giysi ve mutfak eşyaları sergilenmektedir.

Atatürk: o zamanlar otel olarak kullanılan bu yapıda: iki görüşme yapar. Bunlardan biri Topal Osman’dır. Topal Osman: “Ben ve milis kuvvetlerim emrinizdedir paşam” der. Diğer görüşme ise: Rus heyetiyle yapılır.

Rus heyetinde bulunan general, yeni kurulacak hükümet hakkında Atatürk’e sorular sorar. En sonunda Rus general ağzındaki baklayı çıkarır ve yeni kurulacak hükümetin rejiminin ne olacağını ve neyle yönetileceklerini sorar.

Atatürk cevap olarak “sizinkine yakın bir rejimi yönetim şekli olarak kabul edeceğiz” der.

Daha sonra, Amasya’ya geçerken, Atatürk’ün yaveri “neden öyle söylediniz, gerçekten komünizmi benimseyecek misiniz” diye sorduğunda, Atatürk cevaben “Bizde bir laf vardır, köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyeceksin” der.

Bu konuşma, yaverin günlüklerinde yazılıdır. Bu görüşmenin sonucunda: Ruslar, kurtuluş mücadelesine destek olurlar.

Evet: 1900’lü yıllarda yapıldığı düşünülen, bu 3 katlı bina “Mesudiye Oteli” olarak hizmet vermekte iken, zamanın Kaymakamı Fahri Bey tarafından, 25 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’ya tahsis edilmiştir. Binada Atatürk’e ait özel eşyalar “Gazi Odası” adı altında ziyaretçilere açıktır.

Samsun Havza Kaplıcaları

 

Büyük Hamam

Tarihi kaplıca yanındaki bu hamam, Havza ilçesinin sembolü haline gelmiştir.

İlçe merkezinde, İmaret mahallesindedir. İlk olarak Romalılar tarafından yapıldığı ve ardından ise, Vakıf kayıtlarına göre: 1256 yılında, Selçuklu Sultanı Sultan II. Mesut tarafından yeniden yapıldığı bilinmektedir.

Dış ve iç yapası gösterişli ve zarif değildir. Üstünde büyük bir kubbe ve iki küçük kubbe bulunur. İçinde: altı köşeli büyük ve dört köşeli küçük bir havuz vardır. Hamamın “Aslan ağzı” denen büyük kurnasının yanında bir sütun bulunur.

Buraya “Kız Gözü” denir. Bu isim verilmesinin sebebi: bir zamanlar üç güzel genç kız hamamda yıkanırken, zorbalar tarafından baskın yapılır ve bu sırada çaresiz kalan kızlar, feryat ederek Allah’a yalvarırlar. “Yarabbi ya bizi kuş yap ya da taş yap, bu insanlara teslim etme” diye.

Duaları kabul olunur ve iki kız kuş olup uçar, diğer kız ise taş kesilir ve banyonun köşesinde, yaşlı bir heykel gibi kalır. Sütun üzerindeki oluğa: kızın gözleri olarak kabul edilen oyuklardan akan su damlacıkları, bu kızın gözyaşları olarak betimlenir.

Ancak: günümüzde de damlamaya devam eden bu su damlacıklarının bilimsel açıklaması: toplanan su buharının su haline dönüşerek köşelerden banyoya damlaması şeklindedir.

Kaplıca suyunun çıkış sıcaklığı 55 derecedir. Kaplıca suyunun iyi geldiği söylenen rahatsızlıklar şunlardır: sinir ve cilt hastalıkları, kadın hastalıkları, romatizma, kireçlenme, kas ağrıları, eklem sertlikleri, felçler, kansızlık, mide ve bağırsak hastalıkları, böbrek ve idrar yolları rahatsızlıklarıdır.

 

Maarif Hamamı

Büyük hamamın hemen batısındadır. Küçük hamam olarak da bilinir. Sultan Abdülhamit döneminde, 1894 yılında Sivas Valisi Memduh Paşa tarafından yaptırılmıştır. Üst kısmında bulunan özel banyo ve otel, sonraki yıllarda eklenmiştir. Günümüzde faal olarak kullanılmaktadır.

 

İmarethane

İmaret mahallesinde, kaplıcanın hemen batısındadır. Yapı: 1429 yılında, Sultan Murat zamanında, Amasya Valisi Paşazade Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. Binanın duvarında bir taş üzerine Latince yazılmış bir yazıda: “Havza kaplıcalarında büyük ihtimalle tedavi olan ve şifa bulan bir kişi: Tanrı Asklepiosa şükranlarını sunmaktadır.”

 

Lerdüge Tümülüsleri

İlçe merkezinin 22 km batısında bulunan Lerdüge köyünde, 5 tümülüs vardır. Bu bölgede 1946 yılında yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda çok sayıda tarihi eser ele geçirilmiştir. Bu buluntuların, MÖ 100 ve MS 200 yılları arasındaki 300 yıllık döneme ait olduğu tahmin edilmektedir. Buluntular Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir.

Tümülüsde bulunan gömüt odalarının duvarlarında: bitkisel ve geometrik motifler bulunur.