Samsun Havza

havza.1
Samsun Havza

Havza, Samsun iline bağlı bir ilçedir. Ankara-Samsun karayolu üzerinde bulunmaktadır. Karadeniz bölgesinin sahil şehirlerini, İç Anadolu, Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerine bağlayan önemli karayolu ve demir yolu üzerinde bulunmaktadır.

Samsun-Havza arasındaki uzaklık 84 km dir. Havza-Amasya arasındaki uzaklık 53 km. dir.

Havza: özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ün, Havza genelgesini yayınlaması nedeniyle tarihi bir öneme sahiptir. Mustafa Kemal Paşa: 13 Haziran 1919 günü Havza’ya gelmiş ve burada 18 gün boyunca Mesudiye Otel’de kalmıştır. Hatta: buraya gelirken rahatsız olduğu ve Havza’nın şifalı kaplıcalarında tedavi olarak iyileştiği de söylenmektedir.

Yani: Havza ilçesinin turizm yönü: kaplıca yani termal turizm ağırlıklıdır.

Samsun Havza

 

GEZİLECEK YERLER

Samsun Havza Atatürk Evi
Samsun Havza Atatürk Evi

 

Atatürk Evi

Menderes Mahallesi Atatürk caddesindedir. Otel olarak kullanılan bu binada: Mustafa Kemal Atatürk: 25 Mayıs-13 Haziran 1919 tarihleri arasında kalmıştır. Burası, Milli Mücadelenin ilk karargahı olarak kullanılmıştır.

Yani, Milli Mücadelenin ilk kıvılcımı burada atılmıştır. Yapı, günümüzde müze olarak ziyarete açıktır. Müzede: Atatürk’ün şahsi eşyaları, Milli Mücadelede kullanılan çeşitli silahlar ve Havza yöresine ait giysi ve mutfak eşyaları sergilenmektedir.

Atatürk: o zamanlar otel olarak kullanılan bu yapıda: iki görüşme yapar. Bunlardan biri Topal Osman’dır. Topal Osman: “Ben ve milis kuvvetlerim emrinizdedir paşam” der. Diğer görüşme ise: Rus heyetiyle yapılır.

Rus heyetinde bulunan general, yeni kurulacak hükümet hakkında Atatürk’e sorular sorar. En sonunda Rus general ağzındaki baklayı çıkarır ve yeni kurulacak hükümetin rejiminin ne olacağını ve neyle yönetileceklerini sorar.

Atatürk cevap olarak “sizinkine yakın bir rejimi yönetim şekli olarak kabul edeceğiz” der.

Daha sonra, Amasya’ya geçerken, Atatürk’ün yaveri “neden öyle söylediniz, gerçekten komünizmi benimseyecek misiniz” diye sorduğunda, Atatürk cevaben “Bizde bir laf vardır, köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyeceksin” der.

Bu konuşma, yaverin günlüklerinde yazılıdır. Bu görüşmenin sonucunda: Ruslar, kurtuluş mücadelesine destek olurlar.

Evet: 1900’lü yıllarda yapıldığı düşünülen, bu 3 katlı bina “Mesudiye Oteli” olarak hizmet vermekte iken, zamanın Kaymakamı Fahri Bey tarafından, 25 Mayıs 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’ya tahsis edilmiştir. Binada Atatürk’e ait özel eşyalar “Gazi Odası” adı altında ziyaretçilere açıktır.

Samsun Havza Kaplıcaları

 

Büyük Hamam

Tarihi kaplıca yanındaki bu hamam, Havza ilçesinin sembolü haline gelmiştir.

İlçe merkezinde, İmaret mahallesindedir. İlk olarak Romalılar tarafından yapıldığı ve ardından ise, Vakıf kayıtlarına göre: 1256 yılında, Selçuklu Sultanı Sultan II. Mesut tarafından yeniden yapıldığı bilinmektedir.

Dış ve iç yapası gösterişli ve zarif değildir. Üstünde büyük bir kubbe ve iki küçük kubbe bulunur. İçinde: altı köşeli büyük ve dört köşeli küçük bir havuz vardır. Hamamın “Aslan ağzı” denen büyük kurnasının yanında bir sütun bulunur.

Buraya “Kız Gözü” denir. Bu isim verilmesinin sebebi: bir zamanlar üç güzel genç kız hamamda yıkanırken, zorbalar tarafından baskın yapılır ve bu sırada çaresiz kalan kızlar, feryat ederek Allah’a yalvarırlar. “Yarabbi ya bizi kuş yap ya da taş yap, bu insanlara teslim etme” diye.

Duaları kabul olunur ve iki kız kuş olup uçar, diğer kız ise taş kesilir ve banyonun köşesinde, yaşlı bir heykel gibi kalır. Sütun üzerindeki oluğa: kızın gözleri olarak kabul edilen oyuklardan akan su damlacıkları, bu kızın gözyaşları olarak betimlenir.

Ancak: günümüzde de damlamaya devam eden bu su damlacıklarının bilimsel açıklaması: toplanan su buharının su haline dönüşerek köşelerden banyoya damlaması şeklindedir.

Kaplıca suyunun çıkış sıcaklığı 55 derecedir. Kaplıca suyunun iyi geldiği söylenen rahatsızlıklar şunlardır: sinir ve cilt hastalıkları, kadın hastalıkları, romatizma, kireçlenme, kas ağrıları, eklem sertlikleri, felçler, kansızlık, mide ve bağırsak hastalıkları, böbrek ve idrar yolları rahatsızlıklarıdır.

 

Maarif Hamamı

Büyük hamamın hemen batısındadır. Küçük hamam olarak da bilinir. Sultan Abdülhamit döneminde, 1894 yılında Sivas Valisi Memduh Paşa tarafından yaptırılmıştır. Üst kısmında bulunan özel banyo ve otel, sonraki yıllarda eklenmiştir. Günümüzde faal olarak kullanılmaktadır.

 

İmarethane

İmaret mahallesinde, kaplıcanın hemen batısındadır. Yapı: 1429 yılında, Sultan Murat zamanında, Amasya Valisi Paşazade Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. Binanın duvarında bir taş üzerine Latince yazılmış bir yazıda: “Havza kaplıcalarında büyük ihtimalle tedavi olan ve şifa bulan bir kişi: Tanrı Asklepiosa şükranlarını sunmaktadır.”

 

Lerdüge Tümülüsleri

İlçe merkezinin 22 km batısında bulunan Lerdüge köyünde, 5 tümülüs vardır. Bu bölgede 1946 yılında yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda çok sayıda tarihi eser ele geçirilmiştir. Bu buluntuların, MÖ 100 ve MS 200 yılları arasındaki 300 yıllık döneme ait olduğu tahmin edilmektedir. Buluntular Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir.

Tümülüsde bulunan gömüt odalarının duvarlarında: bitkisel ve geometrik motifler bulunur.

Edirne Havsa

Edirne Havsa


Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Havsa Sultan’ın ismine atfen, yöreye “Havsa” ismi verildiği söylenmektedir. Dışarıya sürekli göç veren bir yöredir. Bir zamanlar çok sayıda Rum ve Yahudi’nin yaşadığı söylenen bu şirin ilçe: Mimar Sinan’ın bazı eserlerini barındırır.
Edirne iline çok yakın olması nedeniyle, bir anlamda merkez ilçe de denilebilir. Ama, her ne kadar şehre yakın olsa da, bu küçük ve şirin ilçenin çarşı bölümünü, 5 dakikada yürüyerek gezebilirsiniz. Bunun dışında, gezilecek-görülecek yer aramamalısınız. Yani, tarihi ve turistik özellikleri ön plana çıkan bir yer değildir.

ULAŞIM

Havsa, bağlı bulunduğu Edirne il merkezine, 27 km. uzaklıktadır. Havsa-Babaeski arasındaki uzaklık: 29 km. Havsa-Çekmeköy-İstanbul arasındaki uzaklık: 229 km. Havsa-Uzunköprü arasındaki uzaklık: 39 km.

TARİH

Yörenin, tarihi süreçte ilk olarak Romalılar döneminde yerleşim yeri olarak kullanıldığı bilinmektedir. Romalılar döneminde, yörenin ismi “NİKİ” olarak bilinmektedir. 1356 yılında, Rumeli bölgesine geçen Türkler, burayı ele geçirirler ve yöreye “HOSA” ismini verirler.
Edirne şehrinin Türkler tarafından ele geçirilmesinin ardından ise, burada yerleşik Rumlar: buradan ayrılırlar ve Yunanistan’a geçerler. Bunun üzerine, Anadolu’dan getirilen göçmenler, buraya yerleştirilirler. Özellikle: Osmanlı veziri Sokullu Mehmet Paşa döneminde, buraya özel bir önem verildiği görülür.
Daha sonraki tarihi süreçte: Osmanlı Padişahı II. Beyazıt’ın hanımlarından “Hafize Sultan” bir süre buraya yerleşmiş ve bu nedenle, yöreye “HAFSE” ismi verilmiş ve bu isim değişerek, günümüze “HAVSA” olarak ulaşmıştır.
Yöre, 1940 yılında, belediyelik olmuştur.

GENEL

Yörenin büyüklüğü: 455 m. Karedir ve deniz seviyesinden yükseklik 31 metredir.
Arazinin geneli, düz ve ovalıktır. Bu nedenle, tarım mümkündür.
İklim şartlarına bakılırsa, yörede, karasal iklim şartlarının hüküm sürdüğü görülür.

HAVSA MESLEK YÜKSEK OKULU

Muhasebe programı ve İşletmecilik programı ile, 1995 yılında eğitim-öğretime açılmıştır. Daha sonra ise, Bankacılık ve Seracılık programları dahil edilmiştir. İlçede öğrenciler için, Kredi Yurtlar Kurumunun bir yurdu ve çeşitli pansiyonlar bulunmaktadır.

NE YENİR/NE İÇİLİR

Buraya yolunuz düşerse: Arnavut ciğeri, yaprak ciğer ve işkembe çorbası, kelle-paça çorbası tatmanızı öneririm. Bunun dışında, katık denilen sütlü biber turşusu tatmalısınız. Otlu börek ve nohut ekmeği, son önereceğim yöresel lezzetlerdir. Ciğer ızgara mutlaka tatmalısınız. Özellikle “Agopun Yeri” düşünülebilir.

NE SATIN ALINIR

Havsa bölgesinde üzüm bağları yoğun olduğundan, “üzüm pekmezi” satın alabilirsiniz.

GEZİLECEK YERLER

Edirne Havsa Sokullu Camisi

SOKULLU CAMİSİ

İlçe merkezindedir.
1577 yılında, Sokullu Mehmet Paşa tarafından oğlu Kurt Kasım Paşa adına, Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Yapı: Balkan savaşlarındaki düşman işgalleri ve depremler nedeniyle, günümüze kadar olan süreçte büyük hasarlar görmüştür. Yapıldığında 2 minaresi bulunduğu bilinmesine rağmen, Bulgar işgali sırasında bu minarelerden birinin yıkıldığı ve günümüze tek minareli olarak geldiği söylenir. Son olarak, 1939 yılında, büyük bir onarıma tabi tutulan cami, günümüzde kullanılmaya devam edilmektedir.
Burada: yani külliyede, son cemaat yeri yıkılmış olmasına rağmen, sıcaklık bölümleri kısmen korunabilmiş çifte hamam ve büyük çarşıdan günümüze kalan dua kubbesini görebilirsiniz.
Bu yapının en büyük özelliklerinden birisi de: güneydoğu bölümündeki İntikam Anıtıdır. Bu anıt: Bulgar işgali sırasındaki mezalimin unutulmaması için yapılmıştır. Mermer bir kaide üzerinde, yine mermer bir dört köşeli sütun şeklindedir ve sütun üzerinde “İntikam” kelimesi yazılıdır

ÇEŞME

Günümüz dede kullanılmakta olup, Mimar Sinan tarafından yaptırılmıştır. Sokullu Hamamının kuzeybatı duvarına bitişiktir.

KURT BEY ANITI

Sokullu Mehmet Paşa’nın oğlu olan “Kurt Bey” in mezarı: Belediye Binasının hemen yanındaki alanda görülmektedir. Mermer mezar anıtı: eski Osmanlı mezarlık kültürünün güzel bir örneğidir.

Babaeski tanıtımı.

Uzunköprü tanıtımı.

Edirne tanıtımı.