Macaristan Budapeşte

20160807_170234
Macaristan Budapeşte

Budapeşte’yi ziyaret ettiğinizde, çeşitli yüzyıllara ait mimari ve kültürel mirasın, günümüzün modern hayatının getirdiği yeniliklerle çok iyi bir karışımını göreceksiniz.

Tarihi binalar ve anıtlar: yenilenmiş ancak tarihsel dokuları hiç bozulmamış, bunun sonucunda ziyaretçiler için muhteşem görsel güzellikler oluşturulmuştur. Büyük bir şehirle karşılayacaksınız.

Özellikle şehrin tam ortasından geçen ve şehri ikiye ayıran Tuna nehri ilginizi çekecektir. Tarihe ve tarihi yerlere meraklılar doğruca Buda şehrini gezebilirler.

Tarihe ilgisi olmayanlar ve daha çok modern yerlerden hoşlananlar ise, Buda bölümüne geçmeden doğruca Peşte bölümüne geçip modern şehrin dükkan, mağaza ve evleri arasında dolaşıp zaman geçirebilirler.

Budapeşte, 1-2 günlük süreç için uygun, daha fazla kalırsanız büyük olasılıkla sıkılırsınız, ama kaldığımız süreçte güzel zaman geçireceğinize inanıyorum. Yani, Budapeşte gidilip görülesi bir yerdir.

TARİH

Buda kalesi: tarihi süreç içinde, defalarca muhtelif uygarlıklar tarafından ele geçirilmiş, yıkılıp baştan yapılmıştır. Kalenin tarihi: 12.yüzyıla kadar gidiyor. Burada: müzeye çevrilmiş binalar ve de özellikle bilhassa tarih müzesi görülmeye değerdir. Mattias Kilisesi de, burada bulunuyor. Bölge: Tuna nehrinin en güzel yerlerinden biri olduğu için, bölgedeki ilk yaşamın izleri, tarih öncesine kadar gitmektedir.

Macarlar: 12. yüzyılda bu bölgeye gelmişlerdir. Macarların; Türk oldukları savı kısmen doğru sayılmaktadır. Çünkü: kuzeyde bir yerlerde olan Macar kavimleri, Oğuz Türkleri ile birleşip kaynaşmış ve batıya birlikte göç etmişler ve 12’nci yüzyılda, burayı beğenip yerleşmişlerdir. .

Macar dilinde yani “Macarcada” ki birçok Türkçe terim de o zamanlardan kalmadır. Yani: Osmanlı etkisi değil. Budapeşte: 1542 yılından itibaren, 150 yıl boyunca Osmanlı yönetiminde kalmış. Osmanlılar: özellikle, hamamlar başta olmak üzere, bayağı yatırım yapmışlar.

Tabii kiliseleri camiye çevirerek verdiği tahribatı da göz önünde bulundurmak lazım. Fakat, Osmanlılardan şehri ele geçirince, hiçbir Osmanlı anısı kalmamak üzere, hepsini yıkmışlar ve yok etmişler sadece bir hamam ve Gül baba türbesi kalmış, 150 yıllık egemenliğin anıları böylece yok edilmiştir.

GENEL

Tuna nehrinin iki yanındaki: Buda ve Peşte bölümlerinin birleşmesiyle oluşmuş bir şehir. Buda kelimesinin yerel dilde anlamı “su” dur. Buda şehri, tarih sürecinde: Budin olarak geçiyor.

Buda tarafı: daha eski olup, Osmanlı döneminden de birkaç tarihi eser barındırıyor. Peşte tarafı ise, daha yeni ve modern. Buda tarafı dağlık-tepelik, peşte tarafı ise düzdür. Buda tarafı: İstanbul’u fazlasıyla hatırlatır.

Özellikle: İstenhegy (Tanrı Tepesi) ye çıkarken, arkada kalan manzara, tepeden gece bakıldığında Tuna nehri; İstanbul boğazına benziyor. Özellikle: Peşte tarafında kıyıda: Parlamento binası aydınlatıldığında, ışıklar nehrin üzerine düşüyor. Peşte tarafında, daha çok müzeler ve çeşitli kiliseler var.

Evet, Budapeşte: Almanya-Berlin’den sonra, Orta Avrupa’nın en büyük şehridir. Yine de, yürümeyi seven insanlar için, en güzel şehirlerden biridir. Ama bu büyük şehrin sokaklarında yürürken: aman köpek pisliğine basmayın çünkü çok sayıda köpek gezdiriyorlar.

2 milyon insanın yaşadığı şehirde, köpek sayısının 1.5 milyon olduğu söyleniyor. Her yerde, köpek seven çocuk heykeli görebilirsiniz. Evlilik kurumu çok iyi işlemediği için: köpek besleyenlerin sayısının oldukça yüksek olduğu söyleniyor. İnsanlar, yalnızlıklarını gidermek için, hayvan besliyorlarmış.

Macaristan: bir Avrupa ülkesi, ancak diğer Avrupa ülkeleri gibi çok gelişmiş olduğunu söylemek mümkün değil. Macarların, emekli olduklarında aldıkları maaşı duyduğunuzda, bizim ülkemizdeki emeklilerin daha iyi durumda olduğunu anlayacaksınız. Macar emeklileri, bir aylık süre için: yalnızca 300 dolar civarında maaş alıyorlarmış.

Ülkede: Sanayi yok, çalışan yalnızca 1 fabrika var. Yani, tek geçim kaynakları: turizm ve oldukça fazla turist çekiyorlar. Avrupa Topluluğuna girmiş olmaktan da çok mutlu değiller. Bu geçiş onlara pahalık ve işsizlik getirmiş gözüküyor.

Topluluğu girdiklerinde, ülkenin tek şeker fabrikasını, Avrupalı bir başka firma satın almış ancak bir süre sonra imalatın pahalıya mal olduğunu söyleyerek, fabrikayı kapatıp Macaristan’a şeker ithalatına başlamışlar. Böylece, birçok insan, işsizler ordusuna katılmış.

Macaristan Budapeşte

Budapeşte

Dünyanın en romantik şehri olarak tanımlanıyor. Ayrıca: Brezilya-Rio de Jenerio’dan sonra: dünyanın en güzel manzaralı şehri seçilmiş. İtalya’nın başkenti Roma ile, mimari yapı olarak çok benzerlikler gösteriyor. Tarihi süreçte: Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun bir parçası olarak yaşayan şehir: sürekli ikinci planda kalmanın yarattığı eziklik ile mimarisini bütünleştirmiş.

Macarlar: nerede güzel bir bina veya yapı görseler: aynısını, hemen kendi şehirlerinde yapmışlar. Yani: II. Dünya Savaşından sonra bütün binalar yenilenmiş. Tarihi diye gezdiğiniz bir binanın, kesinlikle yeni yapım olduğunu unutmayın.

Tuna nehrinin iki yakasını birleştiren köprüler: özellikle geceleri ışıklandırıldığında, çok güzel görünüyor.

Tuna nehrinin sularına bakıp ta, sakın “Mavi Tuna” aramayın. Çünkü: Tuna nehrinin suları mavi değil, alenen kahverengimsi. Neden Tuna nehrinin suları mavi değil diye, bir bilene de sormayın, çünkü: “Tuna nehrinin sularının, yalnızca aşık olanlara mavi göründüğünü söylerler.”

O anda yanınızda, eşiniz, kız arkadaşınız var ise, bu söz elbette çok büyük anlam kazanıyor. Bir de niye “Mavi Tuna” diye merak ederseniz, Tuna nehrinde tekne gezisine çıkarsanız, teknede sürekli “Mavi Tuna Valsi” ni dinleyerek gezdiğinizde bunu anlarsınız. Ünlü bir besteci “Mavi Tuna” diye vals bestelemiştir.

Budapeşte’ye eğer 20 Ağustos tarihinde giderseniz: deyim yerinde ise, Macaristan’ın doğum gününe rastlarsınız. Chain Brıdge üzerinde, akla hayale gelmeyen ve Tuna nehri manzarası eşliğinde, havai fişekler patlatılır. Muhteşem görüntülere şahit olursunuz.

Ancak: 15 Mart tarihinde de “Bağımsızlık günü” kutlamaları var. Ama, bu kutlamalar: eğer bu tarihte orada olursanız göreceğiniz üzere, biraz fazlaca polis eşliğinde yapılıyor. Yani: sağda solda birçok polis, tepede uçan helikopterler, böyle bağımsızlık günü kutlanır mı, bilmiyorum? Biraz garip.

HAVAALANI

İstanbul-Budapeşte arası uçuş süresi: yaklaşık: 2 saat. Yabancı havayollarının hepsi, Budapeşte’ye aktarmalı uçuşlar yapıyor. Malev (Macar) Hava yollarının, İstanbul’dan Budapeşte’ye direkt uçuşları bulunuyor. Bilet: 296 dolar civarında. Ancak: gerek servis ve gerekse uçak konforu bakımından pek de güzel bir havayolu şirketi sayılamaz.

Bunun dışında: THY’da: Salı, Perşembe ve Pazar günleri, Budapeşte’ye direkt uçuyor. Bilet fiyatları: 385 dolar civarında. Budapeşte’de: Ferihegy Hava alanı var. Gayet küçük bir alan. Buradan şehrin her tarafına: minibüs ile ulaşabilirsiniz. Havaalanından minibüs servislerini organize eden birimler bulunuyor.

Havaalanı otobüsleri, yarım saat aralıklarla hareket ediyor. Şehir merkezine ulaşım: 30 dakika sürüyor. Bunun dışında: hava alanından şehre ulaşım için: zone-taksi tercih edebilirsiniz. Yaklaşık 12 Euro’ya, hava alanından şehir merkezinde istediğiniz noktaya ulaşabilirsiniz.  Hava alanından şehir merkezine, metro yok.

DİL

Ülkede: Macarca dili kullanıyorlar. Türkçe ile, yaklaşık 450 benzer kelime, Macarca da bulunuyor. Daha önce de söylediğim gibi, bu kelimelerin, Osmanlılar döneminde değil, daha önceki tarihi süreçten, Macarcaya girdiği düşünülüyor. Ülkede: İngilizce bilen sayısı az.

Yoğun olarak Almanca biliyorlar. Yani: Macar insanlarıyla anlaşmakta problem yaşayabilirsiniz. Size önerim: kaldığınız otelin resepsiyonunda, birkaç tane adres kartı alın. Dönüşlerinizde taksi sürücüsüne bu kartı verin. Çünkü: konuşarak anlaşmak bayağı sıkıntılı oluyor.

Macaristan Budapeşte

ŞEHİR İÇİ ULAŞIMI

Şehir içi ulaşımı için: “Budapeşte Card” almanızı öneririm. Kart: 48 ve72 saat geçerli olarak satılıyor. Bu kart ile: tüm Transportasyon araçlarına “ücretsiz” binebiliyorsunuz. Ayrıca: bu kartı bulunanlar: bazı müzelere ücretsiz, bazılarına ise indirimli olarak girebiliyorlar. Yani: sonuçta çok müze gezecek iseniz, bu kartı almanızı mutlaka öneriyorum.

Evet, şehir içinde ulaşım çok rahat. Birçok ulaşım aracı: saat: 04.30-23.00 arasında hizmet veriyor. Ancak: bu ulaşım araçlarında mutlaka Card veya bilet bulundurun, çünkü kontroller çok sıkı. Bileti olmayan yolculardan, belirli bir miktarda para cezası alıyorlar.

Özellikle: metro istasyonlarında bilet kontrolleri yapılıyor. Bu arada, yalnızca bilet almanız yetmiyor, bu biletinizi girişte okutmanız gerekiyor. Biletinizi okutmasanız, 5000 forint yani yaklaşık 20 Euro para cezası ödemek zorunda kalıyorsunuz. Biletsiz yakalanırsanız, görevliye derdinizi anlatmanız çok zor.

Metro Sistemi

4 ana hattan oluşuyor. Komünizmden kalma, harika bir ulaşım altyapısı var. İç içe geçen, 3 yuvarlak tramvay hattı, onları yıldız şeklinde kesen tramvay hatları, otobüs hatları ve metrolar. Karmaşık bir metro sistemi var. Bu dört hattan biri: dünyanın en eski yer altı raylı sistemi imiş.

Kendinizi ne kadar zorlarsanız ve ne kadar dikkat ederseniz edin: sonuçta, mutlaka bir yerlerde yanlış bir kapıdan giriyor ve Macar görevliler tarafından heyecanla ve büyük bir arzu ile kesilen cezayı ödüyorsunuz. Tartışmaya kalkarsanız, olay, pasaportunuzun alınacağı tehditlerine kadar gidiyor.

Taksi

Sokaktan çevirdiğiniz taksiler ve telefon taksileri diye, iki gurup taksi var. Telefon taksilerine telefon edip yerinizi söylediğinizde, en yakın taksiyi merkezden yönlendiriyorlar ve bu taksilerin tarifesi daha ucuz. Taksi ihtiyacınız bulunduğunda, bunu öneriyorum.

Bunun dışında: serbest çalışan yani sokaktan çevirdiğiniz taksilere binerseniz: büyük ihtimalle taksimetre açılmayacak ve sonuçta gideceğiniz yere vardığınızda, yüklüce bir miktar ödemek zorunda kalacaksınız.

Bu yüzden: yoldan çevirdiğiniz taksilere binmeden önce, bineceğiniz yeri söyleyin ve pazarlık yapıp, fiyatı sabitleyin. Bu arada taksilerin en güzel tarafı: tüm taksilerin sürücülerinin, söylediğiniz her türlü adresi kolayca buluyor olması. Sokak adını ve blok numarasını verince, kapının önüne kadar götürüyorlar.

PARA BİRİMİ

Macaristan; Avrupa Birliğine girmiş, ama henüz Euro’ya geçmemişler. Burada: para birimi: forint. Ancak: Euro da geçiyor. 1 Euro: 300 Forint’e karşılık geliyor. Döviz bozdururken: döviz ofislerinin ışıklı panolarında, döviz kurunun yazılı olmasına dikkat edin. Eğer döviz kuru yazılı değilse, beklediğiniz parayı alamayabilirsiniz. Paranızı vermeden önce, son defa yazılı olan rakamın komisyonsuz net fiyat olup olmadığını mutlaka sorun.

Ama bence en iyisi, paranızı kaldığınız otelin resepsiyonunda  bozdurun. Bir husus daha var, fazla para bozdurmayın, çünkü dönüşte forint elinizde kalır, Türkiye’de bozduracak yer bulamazsınız. Bu yüzden: paranızı günlük olarak bozdurun ve hatta, şehirdeki birçok yerde Euro geçiyor, bunu da değerlendirin.

İKLİM

Şehirde, yılın en sıcak ayları: Temmuz-Ağustos. Yılın en soğuk ayları ise: Ocak-Şubat. Macaristan gezinizi: bu tarih aralıklarına göre planlamanızda yarar var.

RESMİ TATİL GÜNLERİ

Macarların resmi tatil günlerinde: dükkanlar, müzeler ve bankalar kapalı. İşte resmi tatil günleri: 1 Ocak yılbaşı, 15 Mart Ulusal Tatil, 20 Ağustos St.Stephen’s Day, 23 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 1 Kasım All Saint’s Day, 26 Aralık Christmas.

Macaristan Budapeşte

NE YENİR

Macar yemeklerin, genelde aşırı baharatlı ve sıcak servis ediliyor. Yemekleri çok yağlı. Malum domuz yağı. Alışık olmayan bünyeye iyi gelmiyor. Tuz ve biber oldukça çok kullanılıyor. Yemeğin güzel kokulu olmasına önem veriyorlar. En sık rastlayabileceğiniz iki yemek türü var.

Kaposzta

Bir tür lahana yemeği.

Pörköl

Macar tas kebabı olarak biliniyor.

Bunun dışında: çorbalar önemli bir yer tutuyor. Özellikle: bol malzemeli ve zengin çorbalar öne çıkıyor. Belki de, soğuk kış günlerinin bir sonucu, bu çorba merakları. Yemek diye devamlı çorba sunuluyor. Her çeşit çorbayı deneme şansınız var. Gelen çorbaya bakıyorsunuz ki, domates çorbasına benziyor, seviniyorsunuz, ancak: soğuk olduğunu görüyorsunuz ve tüm hevesiniz gidiyor. Bardağa koyup, meyve suyu niyetine içesiniz geliyor.

Osmanlı mutfağı

Macar mutfağını büyük ölçüde etkilemiş. Özellikle: poğaca ve kahve. Tatlılar büyük porsiyonlar halinde tüketiliyor. Pankekler ve ekmekli tatlılar: değişik krema veya reçellerle birlikte servis ediliyor.

“Goulas” denilen bir yemek türü daha var. Bundan sipariş verirseniz: porsiyon çok büyük geliyor ve bir türlü bitiremiyorsunuz.

Raday caddesinde “soul” isimli cafe/restorana mutlaka uğramalısınız.

Evet, yemeklere alışamazsanız, her zaman olduğu gibi: Mcdonalts. Her caddesinde: mutlaka Burgerking veya McDonalt var. Lezzetler klasik ve her yerde aynı, fiyatlara gelince orta standart bir hamburger menüsü 6-7 Euro’dur. Ancak: ketçap, mayonez gibi soslar isterseniz, buna ilave para istiyorlar.

Otellerdeki kahvaltı kültürüne gelince: kaldığınız otelin durumuna göre elbette değişecektir ama benim kaldığım otelde, gayet zengin kahvaltı veriliyordu. Kahvaltıda: portakal ve elma suyu, çay, kahve var. Ayrıca: küçük ekmekler, kaşar türü bir peynir, reçel türleri, poğaça türleri, rafadan pişmiş yumurta, tavada pişirilmiş yumurta, sosis, her türlü salam gibi gıdalar bulunuyor, yani kahvaltı kültürü bayağı iyi, aç kalmıyorsunuz.

NE İÇİLİR

Öncelikle şundan söz etmek istiyorum. Budapeşte’de, içme suyu problemi var. Şehrin yerlileri: gazlı su içiyorlar. Ama bu su: tatsız-tuzsuz bir şey. Marketlerden su alacağınız zaman: mutlaka pembe kapaklı olanı seçmelisiniz, onlar nispeten içilebilir lezzette. Ama şunu da belirtmek isterim ki, şehri bilip tanıyanlar, yani şehrin yerlileri, çeşmeden akan  suyu rahatlıkla içtiklerini söylüyorlar, tercih sizin.

Şehirde: içkiler oldukça kaliteli. Özellikle: barackpalinka. Bu bir brendi, kayısıdan yapılıyor. Aslında: hangi meyvenin Palinka’sını içecekseniz, önce o meyvenin kurutulmuşunu ağzınıza atıyorsunuz, sonra da kocaman olan palinka shotu dikmeniz gerekiyor. Oldukça acı, ama içip kendinizi sokağa atınca asla üşümüyorsunuz. Eğer Estergon tarafına gideceksiniz, Palinka denen bu içkinin her çeşidini, orada gayet uygun fiyatla bulup satın alabilirsiniz. (14-15 Euro civarında)

Bunun yanında: şaraplar da oldukça iyi ve ucuz. Tokaj isimli şarap: güzel, deneyebilirsiniz. Mutlaka öneriyorum. Hatta: birçok turist, bu marka şarabı satın alarak, hediyelik olarak yanlarında götürüyorlar. Yine Estergon tarafına gitmeyi düşünenler, bu Tokaj şaraplarını oradan bulup uygun fiyatla satın alabilirler. Oradaki satış fiyatı: 6-7 Euro civarındadır.

Bira derseniz: Dreher ve obanyai denen iki marka önerebilirim. Bunlar: geleneksel Macar biraları arasından ,en iyileridir. Bira severler burada gayet uygun fiyatla birçok çeşit bira bulabilirler, en iyi bira fiyatı yaklaşık 0.80-0.90 cent civarındadır.

Macaristan Budapeşte

EĞLENCE

Şehirde, gece hayatı pek hareketli ve canlı değil. Yalnızca: birkaç bar ve eğlence merkezi var. Açık hava mekanları: saat 22.00 gibi kapanıyor. Bunun dışında: kapalı mekanlar, saatlerce açık.

Yani: sabaha kadar eğlence imkanı bulunan yerler de var. Tabii burada canlı müzik denilince: akla hemen Çigan müziği geliyor. Tüm bunların yanında: Budapeşte şehrinde, eğlencenin değişik bir stili bulunan barlar da var. Bunlar: striptiz barlar.

İNSANLAR

Budapeşte: Avrupa’da intihar konusunda, açık ara birinci olan bir şehir. Çalışmaktan zevk almayan, her daim asık suratla dolaşan insanlar göreceksiniz. Bir şehir bu kadar çok güzel olup ta, insanları niye bu kadar mutsuz olurlar, anlamak mümkün değildir. Bunun yanında: şehir halkı;  hırsızlığa ve turist kazıklamaya aşırı meyilli. Her hatayı yüzünüze vurmaktan aşırı zevk alırlar.

Ama, çevreyi düzeltmeyi amaç edinirken, kendilerine çeki düzen vermeyi akıllarına getirmezler. Yabancı sevmezler ve kendilerinden olmayanla iletişim kurmazlar. Trafikte, en fazla kornayı yabancılara ait olduğu belli olan arabalara çalarlar. Ama; bir Macar hata yaptığında, asla tepki vermezler. Özellikle: yaşlılar, komünizm dönemlerinden kalma soğukluklarını hala üzerlerinden atamamışlardır. Bu arada: şehirle ilgili bir anıyı anlatmak istiyorum.

Böyle bir hataya düşmemeniz açısından: şehirde; eğer yalnız veya bir-iki erkek olarak gitti iseniz, “Vörösmarty” veya diğer bir meydanda: bir süre aylak aylak dolaştığınızda, iki genç, bazen de orta yaşlı kadın, yol sorma bahanesiyle yanınıza gelir. Kurnazca tekniklerle: sizi, soyup-soğana çevirecekleri bir bara çekmeye çalışırlar. Bunlar öyle çoktur ki; bir tanesinden kurtulursanız, hemen yanınızda diğer bir gurup biter.

Bunlar: sizi, kendileri ile daha önce anlaşmış olan bir bara davet ettirirler ve o bar çıkışında: size çok yüklü bir hesap ödemek kalır. Bunlardan kurtulmak için: gidilecek bara gelindiğinde, para çekme bahanesiyle kaybolabilirsiniz. Ayrıca: göstermelik samimiyet bağı kurulduktan sonra, kızlara ne kadar açık fikirli olduğunuzu söyleyerek, abartılı cinsel içerikli bir sohbete girmek suretiyle, onları yanınızdan uzaklaştırabilirsiniz.

Veya, en kolay yol, onları anlamıyor rolüne bürünmektir. Aman dikkat, buraya has bir söz var: “Saatte Nacar, Bayanda Macar” Malum: “Nacar” marka saatler,  dünyanın en iyi saatleri olarak öne çıkıyor. Son olarak: bu ülkede yaşayan insanlar, cinsellik ve çıplaklık konusunda rahatlar. Yazın, kızlar fazlaca bir şey giymeden sokaklarda dolaşırlar. Özellikle, Tuna nehri üzerindeki adada, üstsüz güneşleniyorlar.

Macaristan Budapeşte Alışveriş Merkezleri

ALIŞVERİŞ VE ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ

Budapeşte’de alışveriş merkezi: “Vaci utca” olarak biliniyor. Burası ve çevresindeki birçok cadde ve sokak: turistlerin uğrak yerlerinin başında geliyor.

Macaristan Budapeşte Vaci Utca

Vaci Utca

Budapeşte’nin alışveriş sokağıdır. İstanbul’daki İstiklal Caddesine benzer bir yer. Modanın tüm nimetlerini gözler önüne seren bir caddedir. Bu caddede bulunan alışveriş merkezlerinin bol olması, alışveriş tutkunlarının buraya hücum etmesine neden olur. Özellikle, burada bulunan “Duna Plaza”:koni biçimindeki dış görüntüsü ile, bir alışveriş cennetini andırıyor.

Ancak: şunu unutmayın, eğer Estergon kalesi yani Szentendre denen yere geziye gitmeyi düşünüyorsanız, alışveriş için buraları tercih etmeyin, Szentendre gerçekten çok ucuz bir yer, kesinlikle oradan alışverişinizi yapın derim. Bu caddede: yemek yiyebilir, döviz bozdurabilir ve keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz.

Macaristan Budapeşte Duna Plaza

Duna Plaza

“Vaci üt” bölgesindedir. Pazartesi-Cuma günleri: saat: 09.00-21.00 arasında açık. Cumartesi-Pazar günleri ise: 10.00-19.00 arasında açık kalıyor. Merkeze uzak olması kötü. Ancak: buraya mavi metro ağları ile ulaşmanız mümkün. Burada: merkezin içinde; sinema ve bowling salonları bulunuyor.

Corvin AruHaz

“Blaha Lujza ter” bölgesindedir. Kumaş ve iç giyim malzemeleri satılan mağazalar var. Burada: daha çok nakit ödeme yapılması isteniyor. Kredi kartı kullanılması durumunda: bayağı bekletiyorlar. Bunu göze alarak: bu alışveriş merkezine gidebilirsiniz, yani fazla zamanınız yoksa, gitmeyin.

Flavius Center

Kıyafet ve ayakkabıların satıldığı bir yer. Fazla pahalı değil, bu durum bir avantaj. “Rakoczi üt” bölgesinde bulunuyor.

Great Hall

Ucuz alışveriş için seçilebilecek bir yer.

Lurrd Haz

Daha çok: krom ve cam eşyalar satılıyor. İçinde: bir de sinema ve butik var.

Macaristan’a özgü: bez, örtü, porselen: buda bölümündeki kale de daha ucuz.

NE SATIN ALINIR

Şehirde: bayanlar için, incik-boncuk sektörü fazlasıyla etkileyici. El yapımı takılar ve dokumalar satın alabilirsiniz. Ayrıca: bu şehre has, en güzel hediyelik: Macar Şarabı. Bunun yanında: genellikle kayısılı olan, Macar geleneksel içkisi: palinka da alınabilir. Süpermarketlerden birine gidip: Turo Rudi çikolatası da alabilirsiniz. Veya birer tane magnet olabilir.

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü

Peşte bölümü: şehrin “yeni şehir” bölümüdür. Yani, Tuna nehri şehri ikiye ayırıyor.

Buda bölümü tarihi ve peşte bölümü yeni şehir olarak geçiyor. Peşte bölümündeki yapılaşma yeni, bu bölümde tarihi bir yer göremezsiniz ama buranın en özel yeri Kahramanlar Meydanıdır.

Gezimize başlamak için, bulunduğumuz yerden, herhangi bir şekilde: Kahramanlar Meydanına geliyoruz. Örneğin: M1 metro hattına binip, “Hösök Tere” istasyonunda inebilirsiniz.

Hemen karşınıza, şehrin en muhteşem meydanı çıkıyor. Yürüyerek buraya ulaşmak isteyenler ise: Andrassy yolunu ve Oktogon meydanını geçerek, buraya ulaşabilirler.

20160809_152242
Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Hösök Tere
20160809_152028
Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Hösök Tere

 

20160809_152024(0)
Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Hösök Tere

 

HÖSÖK TERE (KAHRAMANLAR MEYDANI)

Burası, gerçekten görülmesi gereken yerlerden biri, Budapeşte şehrinin kalbidir. Resmi törenler ve kutlamalar, hep burada yapılır. Şehre gelen yabancı devlet adamları, burayı ziyaret ederler. Gündüz: turistleri taşıyan otobüsler, meydanı doldurur. Turist gurupları: bu meydanda, uzunca bir süre kalıyorlar. Ancak: meydandaki Macar krallarına ait heykeller gerçekten muhteşem ve görülmeye değerdir.

Şehrin bulunduğu yere, ilk önce Romalılar gelmiş. Ama günümüz Macarlarının ataları, Kral Arpat önderliğinde, Urallardan göç edip, 896 yılında buraya gelmişler. İşte bu Kahramanlar Meydanı da, 1896 yılında, Macarların bölgeye gelişlerinin 1000. yılı anısına yapılmış. 7 atlı heykel, şehri kuran 7 Macar Kabilesini temsil ediyor.

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Hösök Tere

Meydanın orta yerinde: Macar ayaklanmasında ölenler için yapılmış, sembolik bir mezar bulunuyor.1956 yılında, Sovyetler Birliği yönetimine başkaldıran, Macarların, oldukça sert önlemler ile bastırıldığı ve binlerce insanın yok edildiği söyleniyor.

Meydanda

Yarım daire şeklinde yerleştirilmiş sütunların altında: Türklere ve diğer düşmanlara karşı savaşmış, Macar krallarının heykelleri var. Bu heykellerin altında ise: bu kralların kahramanlıklarını gösteren, kabartmalar bulunuyor. Yani: her bir heykelin kaidesindeki küçük rölyefte, o kişinin yaşamındaki en önemli olay anlatılmış.

Ortadaki sütunda: biraz önce söylediğim gibi: 7 Macar Kabilesini temsil eden heykeller bulunuyor. Onların üstünde: Cebrail meleğinin heykeli var. Elinde ise: kutsal Macar tacını tutuyor. Muhteşem bir meydan. Her yanı heykellerle dolu. Bu heykelleri görmek için mutlaka zaman ayırın.

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü

Akşam saatlerinde, meydan, kay kay ve bisiklet kullananlar tarafından işgal ediliyor. Bunlar, yaz günleri, geç saatlere kadar, meydan ve çevresinde, akrobatik hareketler yapıyorlar.

Gece olunca, muhteşem bir ışıklandırma, meydana bambaşka bir hava veriyor. Yani: Roma’da Aşk Çeşmesi bölgesinde olduğu gibi, burayı da, gerek gündüz ve gerekse gece ışıklandırıldığında ayrı ayrı görmenizi öneriyorum.

Evet, bu meydandaki ve hemen arkasındaki parkta gezimiz bittikten sonra: meydanın iki yanında bulunan müzeleri gezeceğiz. Bunlar: Güzel Sanatlar Müzesi ve Sanat Sarayı. Ayrıca: biraz ilerideki bir bölümde, Ziraat Müzesi var.

SZEPMUVESZETI.(GÜZEL SANATLAR MÜZESİ)

Ön cephesi, kahramanlar meydanına bakıyor. Hemen karşısında ise, Sanat Sarayı var. Güzel Sanatlar Müzesi: antik Yunan, Mısır, Roma sanatı örneklerinden tutun, Alman, Hollanda, Flaman, İtalyan, İspanyol, Fransız, İngiliz ressamlarının türlü dönemlere ait eserlerden oluşan, çok büyük bir koleksiyona sahip.

19-20.yüzyıl sanatından da eserlerin sergilendiği müze, hakkını vermek isteyenler için, belki 2 veya 3 günde gezilebilecek bir yer.

MÜCSARNOK (SANAT SARAYI)

Çeşitli sergilere ev sahipliği yapıyor.

Evet: Kahramanlar Meydanının biraz ilerisindeki bölgeye: Varos Liget deniliyor.

VAROSLİGET (KENT KORUSU) 

Kahramanlar Meydanının hemen arkasında, yürüyerek birkaç dakikalık uzaklıkta bir gölet ve şehrin en güzel parklarından biri var. Gölette özellikle çocuklar ve insanlar, teknelere biniyorlar, gölün kıyısında, ağaçların gölgesinde, çimlerin üzerinde oturup yorgunluk atabilirsiniz ki, bence mutlaka bu park içinde zaman ayırın.

Bu şehrin en büyük ve güzel parkı, bir zamanlar: bataklık ve sarayın avlanma bölgesiymiş. Maria Theresa döneminde yeşillendirilip, park bölgesine  dönüştürülmüş.

Kent korusu gibi bir yer. Burada: Vajdahunyad Şatosu ve kışın buz pisti olarak kullanılan bir göl, hayvanat bahçesi, lunapark, birkaç müze ve hamam bulunuyor. Özellikle, buraya kışın gelirseniz, bu açık hava buz pistinde: 1-2 saatliğine, paten kiralayıp, müzik eşliğinde kayarak, buz pateni merakınız ve bilginiz varsa, bu muhteşem güzelliği yaşayabilirsiniz.

Burada: ayrıca: Franz Listz Müzesi, Vajdahunyad kalesi, Jak Şapeli ve en ünlü heykelleri: “Adsızlar” da buradadır.

BUDAPESTİ ALLATKERT NÖVENKERT (HAYVANAT BAHÇESİ)

Bu hayvanat bahçesi ve aynı zamanda botanik bahçesi: 1866 yılında kurulmuş. Avrupa’nın en büyük hayvanat bahçelerinden biri olarak öne çıkıyor. 2000’den fazla canlıyı barındırıyor.

Kentin gürültüsünden kaçıp, sığınılabilecek sakin bir mekan. Bütün yıl boyunca ziyaret etmek mümkün. Ancak, özellikle hafta sonlarında: kapısında uzun kuyruklar oluşuyor. İnanın, bir hayvanat bahçesinin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsanız, bu sorunuzun cevabını burada görebilirsiniz. Özellikle: buradaki kelebek odası, mutlaka görülmesi gereken bir yer.

VİDAMPARK (LUNAPARK) 

Şehrin en büyük eğlence parkı. Eğlencenin kalbi burada atıyor. Avrupa’nın en eski lunaparklarından biri. Bütün bir yıl boyunca açık. Ancak: kış aylarında, yalnızca belli saatler arasında açık bulunuyor.

Buz pistini sağınıza alıp, Millenium köprüsünü geçerseniz: 50 metre kadar ileride, sağ yanınızda, kale gibi bir yapı göreceksiniz. Evet, burası aslında bir kale değil, bir müze.

ZİRAAT MÜZESİ

Girişi eski şatoları andırıyor. Zaten eski bir yapı. Yapının çevresinde bulunan gölde, ördekler ve su yılanları var. Gölün üzerinde inşa edilen küçük ahşap zeminli seyir terasları üzerinde oturup güneşlenebilirsiniz. Ya da bir şeyler yiyerek: ördeklerin yılanları nasıl kovaladıklarını izleyebilirsiniz.

Ancak: ben, Ziraat Müzesi yönünde değil de, yolun sol tarafında, yaklaşık 100 metre uzaklıkta bulunan kaplıcaya gitmenizi öneririm. Burada: daha güzel zaman geçirebilirsiniz.

Çünkü: Budapeşte şehrinde, bu kaplıcalar, Avrupa’da sahip oldukları ün ile, öne çıkıyorlar. Hani Tayland’a gidip, Tayland Masajı yaptırmak gibi bir şey. Mutlaka denemelisiniz.

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Szechenyi Gyogfürdo

SZECHENYİ GYOGFÜRDO (SZECHENYİ HAMAMI)

Budapeşte’nin kaplıcaları çok ünlü. Ne kadar doğru tam olarak bilemiyorum ama şehirde: ülkede, toplam: 1300 ve yalnızca Budapeşte şehrinde: 80’e yakın kaplıca bulunduğu söyleniyor. Burası da: şehrin, en sıcak doğal su kaynağının üzerinde bulunuyor.

riyorum. Nefis işlemeler ve heykellerle bezeli termal havuzları, buhar banyoları, şok havuzları ve açık havuzlarında gevşerken, Budapeşte de gördüğünüz güzellikleri gözünüzün önünden geçirin.

Evet, bu bölgede, görmenizi önereceğim diğer yer: Bazilika. Kahramanlar Meydanını, arkanıza alarak, dümdüz ilerlemeye devam edin. Karşınıza bir cadde çıkacak. Andrassy Caddesi. Bu cadde: Türk konsolosluğunun da bulunduğu, şehrin en önemli caddelerinden biridir. Bu bulvar, şehrin Şanzelisesi gibi.

Dünyaca ünlü butikler ve restoranlarla dolu. Dünyanın ikinci, Avrupa’nın ilk metrosu, bu caddenin altından geçiyor. Öyle ki; Macarlar ilk yer altı metrosunu yaparken, sanata olan aşırı düşkünlükleri etkin rol oynamış.

Kış günlerinde, aşırı soğuklarda operaya gidemiyorlarmış ve yer altı bu iletişim hattını kurmuşlar, yani temeldeki amaç; soğuk kış günlerinde, operaya giderken sıkıntı yaşamamak. Evet: güzel bir cadde.

Caddede ilerlediğinizde; çok hoş bir meydanı olan, bir bazilikanın karşısına çıkacaksınız.

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Szent Stephen Bazilikası

SZENT STEPHEN BAZİLİKASI-KİLİSESİ 

Ana arterinde İsa heykeli olmayan tek kilise. Papa’dan özel izin alınmış ve İsa heykeli yerine, ülkenin kurucusu St. Stephan’ın heykeli bulunuyor. 1851 yılında yapılmış. Kilisenin içinde ise: Aziz Stephen’in mumyalanmış sağ elinin sergilendiği Şapeli görebilirsiniz. Ayrıca: Ana Altar, Gyula Benczur’un tablosu görülebilir.

Bazilikanın içi: etkileyici detaylarla süslü. Bunun yanında, bilet alarak, kubbesine çıkabilirsiniz. Buradan: şehre, farklı bir açıdan bakabilirsiniz.

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü

Buradan, yürüme mesafesindeki Parlamento Binasına yöneliyorsunuz. Şehrin neresinden bakarsanız bakın, görebileceğiniz büyüklükte bir yapı.

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Parlamento Binası
Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Parlamento Binası
Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Parlamento Binası

PARLEMENTO BİNASI

Macar krallığı: 1867 yılında, Habsburg imparatorluğunun bir parçasıdır. O yıl, Avusturya ile, aynı krala yani İmparator Franz Josep’e bağlı olmasına rağmen, özgür bir eyalet olarak tanınır.

Böylece 1880 yılında, Budapeşte şehrinde, Parlamento binası yapılması için izin alınır. Bunun üzerine, 19’ncü yüzyılın ikinci yarısında hatta son çeyreğinde “Parlamento Binası” yapılması için bir proje yarışması düzenlenir. Bu yarışmaya birçok eser katılır.

Ama birkaç eser öne çıkar. Bunlardan, ilk üç eser arasında seçimde tereddüt yaşarlar. Sonuçta, en görkemli ve detaylısı, Parlamento Binası olarak yapılır. Ama diğer iki proje de, bu binanın arkasındaki boş meydana yapılır ve bir tanesi dönemin Adalet Bakanlığı ve diğeri ise Tarım Bakanlığı olarak kullanılır. Parlamento binasının yapıldığı yer Tuna nehri üzerindedir.

Tuna nehrine dikilen kazıklar var. Bu kazıklar sertleştiğinde üzerine temel atılır ve o temelin üzerine asıl temel yükseltilir. Yapan mimar İmre Steindl, Orta Avrupa ve Macarların en önemli mimarlarından biridir.

Viyanalı mimarlardan eğitim almıştır. Özellikle yeni Gotik tarzında çok başarılıdır. Bu görülen bina, Londra şehrindeki Parlamento Binasından etkilenilerek yapılmıştır. Yapının inşaatına 1884 yılında başlanır.

Bu şekilde onun imzasını taşıyan binadır. Yalnız bir hastalığı vardır, daha doğrusu bir felç geçiriyor ve arkasından hayatını kaybediyor. 1902 yılında bina bitmeden 5 hafta önce ölüyor. Ama son gününe kadar, tekerlekli sandalye ile buraya gelip inşaatı takip etmiş, inşaatın bir şekilde ilerleyişini görmeye çalışmıştır.

Önemi

Evet, günümüzde yapının büyüklüğü, görkemini gözler önüne seriyor. Macaristan ülkesinin en büyük binasıdır. Aynı zamanda: 19.yüzyılın, dünyadaki en iyi örnek parlamento binalarından biri. O dönemde, Macaristan’da yaşanan endüstriyel gelişmenin sonucu olan zenginliği yansıtıyor.

Parlamento binası, 1956 yılında, Sovyetler Birliğine karşı yapılan ihtilalin de simgesi olmuştur. Binlerce Macar genci, Parlamento binası önünde toplanır ve Sovyet tanklarının ülkeden çekilmesini isterler. Reformcu olarak tanınan eski Başbakan İmre Nagi, göreve çağırılır.

Bu ayaklanma, bir devrim niteliği taşımaktadır. Nitekim ayaklanma, Kızıl Ordu tarafından bastırılır ve yakalanan binlerce ihtilalcinin öldürülmesi ve Sibirya’ya sürülmesiyle sonuçlanır. Nagi idam edilir, 2000 kişi ölür, 13.000 kişi yaralanır, 200 bin Macar ülkelerinden kaçmak zorunda kalırlar.

Günümüzde, İmre Nagi: Parlamento binasının hemen önündeki köprüden burayı seyretmeyi sürdürmektedir. (köprüde bir heykeli var) Her yıl Ekim ayında, bu olay anılmaktadır.

Yapının özellikleri

Uzunluk 268 metre, genişlik 116 metredir. Yapı 18 bin metre karelik alanı kaplamaktadır. Öyle büyük ki: fotoğrafını çekmek isterseniz, tek bir kareye sığması mümkün değil.

Ancak: şehrin tepe noktalarından, tek bir kareye sığdırarak fotoğrafını çekebilirsiniz. Tuna nehri kıyısına yakın olan bölüm, Parlamentonun toplandığı bölümlerdir.

Ortadaki yuvarlağın altında, tam ortada kraliyet tacı, yani kutsal taç bulunuyor. 2 tane asker de onun başında sürekli olarak nöbet tutuyorlar. Yapıda toplamda 365 tane kule var. Binaya giriş için 27 kapı var. Dünyanın en büyük 3’ncü ve Avrupa’nın en büyük 2’nci Parlamento binasıdır.

En büyük bina, Londra Parlamento Binası, İkincisi ise Arjantin Buenos Aires şehrindeki Parlamento binasıdır. Avrupa’da ise Londra’nın ardından Almanya Parlamento binası gelmektedir.

Dış cepheyi 300 heykel süsler.

Binanın süslemeleri için 40 kilo altın kullanıldığı söyleniyor. Ana tema: Macar kimliğidir. Dışarıda Macar yöneticilerinin, Transilvanya prenslerinin ve geçmişteki ünlü savaşçıların heykelleri, pencerelerin üstünde kral ve prenslerin silahlarının kaplamaları bulunuyor.

Binanın önünde: 18’nci yüzyıl başlarında, Habsburglara karşı isyana öncülük eden, Transilvanya Prensi II. Perene Rakoczi’nin atlı heykeli bulunuyor.

Kuzey kıyıda: 1848 yılında Habsburglara karşı devrimi yöneten ve Macaristan’ın kral naibi olan Lajos Kossuth’un heykeli ve çevresinde bir gurup figür görülüyor. Göz kamaştıran 2 gotik kulenin arasında, bir kubbe var. Kubbenin yüksekliği 96 metredir.

İçeride sıcaklık 20 derecedir. 365 gün aynı sıcaklığı koruyabilme özelliğine sahiptir. Bunu çok özel bir sistemle yapmışlardır. Baktığınızda, duvarlar arasında boşluklar bırakmışlar, yazları bu boşlukların bulunduğu kısımların başlangıcına buz kalıpları yerleştirip hava üfleyerek bir şekilde soğuk havanın içeride dolaşmasını, kışın da sıcak havanın dolaşmasını sağlıyorlarmış.

İçeride; 29 adet ve toplamda 22 kilometreye yaklaşan merdivenler var. Milletvekili odaları ve diğer salonlar olmak üzere 10 avlu, 691 tane küçük ya da büyük oda var. Binanın ortasında: kubbenin altında, 16 oda var.

Burası da iki ayrı bölümden oluşmaktadır. 1945 yılında yapılan kuzey yakadaki üst bölüm ve bugün ulusal toplantı salonu olan alt bölümdür. Ana giriş, bronz aslanlar arasında yükselen merdivenlerle çıkılan doğu cephenin bulunduğu yerdedir.

İçeride: tavan fresklerinin bulunduğu yerde, büyük bir merdiven bulunuyor.

İlk merdivenin bulunduğu sahanlığın çıkışında mimar İmre Steindl’ın büstü vardır. Orta holün çevresinde Macar tarihindeki önemli şahsiyetlerin heykellerinin bulunduğu dolambaçlı bir koridor bulunuyor.

Bunlar arasındakiler: 9’ncu yüzyılda Macaristan’ı istila edip, sonradan Transilvanya’yı fetheden Magyar atlı birliklerinin lideri Arpat ve Kral Stephan olarak Macar krallığını kuran ve Hıristiyanlığa geçişi yöneten Stephen ve ünlü asker Janos Hunyadi sayılabilir.

Koridorun sonundaki oda: idari toplantılar ve etkinliklerde kullanılmak niyetiyle düzenlenmiştir.

Parlamento binasının arkasında

Tuna nehri kıyısında çok anlamlı bir heykel gurubu var. “Tuna ayakkabıları” olarak adlandırılan bu heykel gurubu: II. Dünya savaşında Naziler burayı işgal ettiklerinde, şehirdeki Yahudileri, burada yani nehri kıyısında toplarlarmış ve “Sizin tek değerli varlığınız ayakkabılarınız, ayakkabılarınızı çıkarın” der ve ardından, kurşuna dizerek öldürüp Tuna nehrine atarlarmış.

Bu ayakkabı heykelleri, bu olayın anısına yapılmıştır. Gerçek boyutlarda ve demirden yapılan ayakkabıların bazıları tek, bazıları kadın, bazıları erkek ayakkabıları var. Hatta: bir çift çocuk ayakkabısı da bulunuyor. Ziyaretçiler, bunların içlerine çiçekler bırakıyorlar.

Parlamento binasının hemen karşısında bir müze var.

NEPRAJZİ MÜZESİ (ETNOĞRAFYA MÜZESİ)

Şehrin en ünlü: Etnografya müzesi. Giriş: 300 forinti. Macaristan kültürü ve yaşam biçimi hakkında bilgi edinmek isteyenler için önemli bir durak. Özellikle: “Antik Çağlar’dan Uygarlığa” sergisini, mutlaka gezmenizi öneririm.

Buradan sonra, tekrar, Andrassy Caddesine dönüyoruz ve cadde üzerinde ilerlemeye devam ettiğinizde, caddenin sonunda: duvarlarında büyük bestecilerin heykellerinin bulunduğu bir bina ile karşılaşacaksınız. Burası: Opera binası.

MAGYAR ALLAMİ OPERAHAZ (OPERA BİNASI)

Bu gösterişli yapı: 1884 yılında yapılmış. Bina: dünyaca ünlü Macar mimar Miklos Ybl tarafından inşa edilmiştir. Avrupa’nın en güzel opera binalarından biridir.

Binanın içindeki odalar: ünlü Macar ressamları tarafından dekore edilmiş. Seyirci kapasitesi: 1200 kişi. Yılbaşında burada balolar düzenleniyormuş. Her köşede: Beethoven, Mozart, Verdi gibi ünlü müzisyenlerin heykellerini görmek mümkün. Budapeşte şehrinin gözbebeğidir.

Operanın karşısındaki tarihi Muvezin kahvesinin şaraplarını deneyin.

Peşte yakasında: görmenizi önereceğim diğer yerler şunlardır: (şehirde zamanı olanlar için)

ULUSAL MÜZE

Buraya: Astoria veya Kalvin Meydanından yürüyerek ulaşabilirsiniz. Cumartesi günleri, giriş ücretsiz. Macaristan ülkesinin, kuruluşundan, 1900’lü yıllara gelinceye kadar olan tarihi süreç içindeki gelişimini yansıtan bir müze. Bu müzede, sık sık özel sergiler yapılıyor.

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Sinagog

SİNAGOG

Dohany Sokağındadır. Dünyanın ikinci, Avrupa’nın en büyük sinegogu buradadır. 3000 kişilik salonu var. Şehirde, Yahudi toplumunun merkezi konumunda.

Bahçesinde: metalden bir defne ağacı var. Ağacın yaprakları üzerinde, II. Dünya Savaşından öldürülen Yahudilerin isimleri yazıyor. Ağacın altında ise, evlatları: ölen anne-babalarına soykırımı lanetleyen yazılar yazmışlar. Defne yaprağı barış anlamına geliyor.

KALLERT FURDO

Banyo, çamur banyoları ve fizik tedavileri yapılıyor. Osmanlılar döneminde: “Açık Ilıca” olarak biliniyor.

DUDOS FURDO

Osmanlılar döneminde, Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Sekiz kemerli ve büyük kubbelidir. Büyük bir havuzu vardır.

SİMPLA GECE KULUBÜ

Gece hayatını keşfetmek için, buraya gitmeniz gerek. Üzeri kapatılmış, eski bir han tipi yer. Avlusuna: eski koltuklar atılmış.

NATİONAL THEATRE

Sağ ve sol kesimin ciddi kavgaları sonucunda, sağ kesimin isteği üzerine, beş yıl önce yapılmış. Çok güzel bir bina. Modern ama etkileyici. Onun önündeki kule kılıklı yere çıkıp, manzarayı mutlaka izleyin.

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Aquincum Museum

AQUİNCUM MUSEUM

Pazartesi günleri kapalı. Diğer günlerde, saat: 17.00 kadar açık. Müzenin bulunduğu bina: yaklaşık 2000 yıl önce inşa edilmiş ve bu yönü ile mutlaka görülmesi gereken bir yer. Özellikle: büyüleyici mozaik ve taş oymaları, muhteşem.

PESTİ VİGADO

Yapı: 1865 yılında inşa edilmiştir. Budapeşte’nin ikinci önemli konser salonu olarak bilinmektedir. Haziran-Eylül ayları arasında: dünyanın birçok yerinden gelen sanatçıların verdikleri konserler, burada izlenebilmektedir.

VAROSLİGET

Şehrin tarihsel ve kültürel açıdan, ikinci önemli parkıdır. Buraya: 1 numaralı metro ile, kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Kapalı Çarşı

KAPALI ÇARŞI

Tramvayla buraya 10 dakikada ulaşabilirsiniz. Büyük ve oldukça yüksek tavanlı bir mekana kurulmuş çarşı: 2 katlı. Burada oldukça ucuz hediyelik eşya ve yiyecek bulmanız mümkün.

Çarşıdan çıktıktan sonra: hemen yakınındaki, şehrin en ünlü caddesine ulaşıyorsunuz.

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Vaci Utca Meydanı ve Caddesi

VACİ UTCA MEYDANI VE CADDESİ 

Cadde: trafiğe kapalı. Lüks mağazalar ve cafe/restoranlarla dolu. 19.yüzyıldan beri gezintinin, alışverişin, buluşmanın merkezi bir yer. Yüksek gelirli Macar halkının buluşma yeri. Erzsebet (Elizabeth) köprüsünün Peşte ayağında başlayarak, cadde boyunca yürüyün.

Yürürken, hoş süslemeleriyle Klotil Sarayı, Peterffy Sarayı, Servit kilisesi, bir zamanlar Türk bankası olarak da kullanılan 1906 tarihinden kalma, zarif bir bina, Yeni Tiyatro, Üniversite kilisesi, Franz Liszt Müzik Akademisi gibi, pek çok ilginç yapı görebilirsiniz.

Caddenin bir ucunda, büyük bir hal binası var. Dışarıdan bakınca, hal gibi durmayan, çok güzel bir bina. İçinde ise: domatesler, biberler ve etler, birçok gıda maddesi satılıyor. Hareketli ve keyifli bir yer.

Burada: Macar halkının arasına karışıp, günlük yaşantılarını izleyebilirsiniz. Alışveriş için, özellikle Macar porselenlerini düşünmelisiniz.

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Gerbeaud Kafe

Caddeyi ikiye bölen meydanda, güzel bir kafe var. Gerbaud Cafe.

GERBEAUD (JERBO) KAFE

Burası, 1858 yılından beri, burada hizmet veriyormuş. Avrupa’nın en eski ve en büyük pastanesi. İçi barok tarzında döşenmiş. Burada: Gerbeaud kurabiyesi ve çikolatalarını tadın. Burası: Budapeşte’nin önemli bir buluşma merkezi konumunda.

Burayı da gezdikten sonra, yürümeye devam ediyoruz. Caddedeki alt geçitten geçip caddenin karşı bölümüne geçiyoruz. Burada bir meydan var. Vörösmarty Meydanı.

VÖRÖSMARTY MEYDANI

Bu meydana ismini veren romantik şair, ünlü ozan Mihaly Vörösmarty (1800-1855). Meydanda, ünlü ozanın mermer heykeli var. Meydanda ayrıca: güzel bir kafe var.

NEW YORK KAFE

Bu şehre gelirseniz, burayı mutlaka görün. Bir zamanlar: entellektüellerin devam ettiği, mütevazi bir yer iken, şimdi gösterişli bir kafeye dönüşmüş. Burada: sıcak çikolatayı deneyin.

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü West End

Alışveriş denilince, Peşte bölümünde: Nyugati tren istasyonunun hemen yanındaki: West End olabilir.

Macaristan Budapeşte Peşte bölümü Great Market Hull

GREAT MARKET HULL

Burası, oldukça büyük ve tarihi bir binada kurulmuş market. Burayı mutlaka görün, binanın gerek içi ve gerekse dışı çok ilginç. Genelde: alt katında gıda maddeleri ve özellikle de, kırmızı biber satılıyor. Üst katında ise: değişik hediyelik eşyalar satın alabilirsiniz.