Kilis

Kilis

Eski bir yerleşim yeri, sokakları dar ve dolambaçlı, bağ-bahçelik bir şehirdir. Aynı zamanda, ülkemizin en küçük yüzölçümüne sahip şehri. Özellikle, sınırdaki arazisinin büyük kısmı mayınlarla kaplı.

Son çalışmalarla, bu mayınlar temizlendiğinde, bölgede organik tarım, büyük artış gösterebilecektir. Ayrıca, yöre, yine ülkemizde en çok motosiklet kullanılan bir yer olarak öne çıkıyor. Her yan, motosiklet.

Kilis

ULAŞIM

Kilis’te hava yolu ulaşımı yok. Kara yolu ulaşımı var. Kilis-Gaziantep arasındaki uzaklık: 59 km. Kilis-Kahramanmaraş arasındaki uzaklık: 155 km. Kilis-Adana arasındaki uzaklık: 265 km. Kilis-Hatay arasındaki uzaklık: 151 km. Kilis-İslahiye arasındaki uzaklık: 70 km.

TARİH

Yörenin tarihi incelendiğinde, MÖ. 1700 yıllarında, Hitit imparatorluğunun önemli kentlerinden birinin, burada kurulu olduğu anlaşılıyor. İl topraklarının kuzeydoğusunda bulunan “Yesemek” yöresi; Hititlerin heykel atölyelerinin bulunduğu bir yer olarak önem kazanıyor.

Takip eden tarihi süreçte ise, yöre: Asur, Med ve Persler tarafından işgal edilmiştir.

MS. 636 yılına gelindiğinde ise, Roma ve ardından Bizans egemenliği görülüyor.

Bölgede: 1071 Malazgirt Savaşından sonra, Selçuklu imparatorluğuna bağlı Türkmenler yerleşmişlerdir.

Yöre: 1516 yılındaki Mercidabık Savaşından sonra, Osmanlı egemenliğine girmiştir. Mercidabık savaşı: Yavuz Sultan Selim ile, Memlük sultanı Kansu Gavri arasında, 1516 yılında: Kilis yöresinde, Telhabeş ovasında yapılmıştır.

Günümüzde: Yavuzlu Beldesindedir. Mercidabık savaşı: Suriye, Lübnan ve Filistin bölgelerinin, Osmanlı hakimiyetine girmesini ve Anadolu Türk Birliğinin tamamlanmasını sağlaması açısından çok önemlidir.

1818 yılındaki büyük kuraklık, 1820 yılındaki deprem ve 1820 yılındaki veba salgını, bölgenin tarihi sürecinde öne çıkan olaylardır.

6 Aralık 1918 tarihinde, Kilis, İngilizler tarafından ve 22 Ekim 1919 tarihinde ise, Fransızlar tarafından işgal edilir. 20 aylık bir çatışma sonucunda ise, Fransızlar bölgeden çekilmek zorunda kalırlar ve 7 Aralık 1921 tarihinde, Kilis işgalden kurtarılır.

Kilis isminin kaynağı: bölgeden, Asuri tabletlerinde “Ki-li-zi” olarak söz edilmektedir. Böylece, Asurlular döneminden itibaren, yörede yerleşim bulunduğu anlaşılmıştır. Ancak, bugünkü yerinden 12 km. kadar daha batıda bir yerleşim söz konusu idi.

Burada kurulan yerleşime, İskender döneminde kurulduğunda “Chrrhus” ismi verilmiş ve bu isim, kelime değişeme uğrayarak, günümüze “Kiris” olarak ulaşmıştır. Kelime anlamı: efendi.

Kilis; 1995 yılında il statüsüne kavuşmuştur. Ancak, bu şehrimizi ziyaret ettiğinizde, elbette il olmasını belki yadırgayanlar olacaktır. Ancak: 1995 seçimleri öncesinde, Başbakan tarafından il olma sözü verilen bu şirin yöremiz, seçimlerde gereğini yerine getirince, il yapılmıştır.

Hatta, o kadar ilginç bir şekilde yapılmıştır ki, Bakanlar Kurulu kararı ile il yapılmış, TBMM onayı alınmamış ve daha sonra il yapma kararı, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararları, geriye dönük çalıştırılmadığından, il olma işlevi yürürlükten kalkmamıştır.

Kilis

GENEL

Kilis, Güneydoğu Anadolu bölgesindedir. Yörenin denizden yüksekliği, ortalama olarak: 700 metre civarındadır. Büyük yükselti farkları görülmemektedir.

İl topraklarının güneyi, Suriye sınırına dayanmaktadır. Sınıra uzaklık, yaklaşık 5 km. dir. Sınırda: Öncüpınar gümrük kapısı bulunuyor. Öncüpınar sınır kapısından: birçok yerli ve yabancı, giriş-çıkış yapmaktadırlar.

Yörenin ekonomik etkinlikleri düşünüldüğünde, tarım sektöründe, Antep fıstığı üretiminin öne çıktığı görülür. Sanayi ise, genellikle tarım ürünlerine yöneliktir. Özellikle: il sanayi yatırımlarında, üzüm ve zeytinin girdi olarak kullanıldığı faaliyetler etkindir. Kilis yöresinde, günümüzde 15.000 hektar alanda, üzüm üretiliyor.

Üzüm: yaş ve kuru olarak tüketildiği gibi, pekmez ve şire olarak da değerlendiriliyor. Özellikle: yörede üretilen lacivert-siyah renkli, iri taneli ve kalın kabuklu “horozkarası” cinsi üzüm sofralık, sarı-açık yeşil renkli ve “Rumi” ismiyle bilinen üzüm ise, pekmezlik ve şirelik, şaraplık olarak kullanılmaktadır.

İklim: yörede, Akdeniz ve Doğu Anadolu bölgesi iklimleri kesişir. Bunun sonucu olarak: yazları sıcak ve kuru, kışları ise, serin ve nemli geçer. Yani, muhteşem güzel bir iklimi var.

Kilis 7 Aralık Üniversitesi

KİLİS 7 ARALIK ÜNİVERSİTESİ

Üniversite, 2007 yılında kurulmuştur. Üniversite bünyesinde: Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadi-İdari Bilimler Fakültesi, Sağlık Meslek Yüksekokulu, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu ile, Sosyal ve Fen Bilimleri Enstitüleri bulunmaktadır.

Yerleşim ise, şehir merkezindeki 2 kampüste toplanmıştır. Bunlar: Merkez ve Karataş Kampüsüdür. Bu kampüslerde eğitim gören öğrenci sayısı: yaklaşık 4 bin civarındadır.

 

NE YENİR

Kilis yöresinde, büyük bir yemek kültürü var. Bu yemek kültüründe öne çıkan yöresel lezzetler ise, şunlardır: silkme, kölük aşı, karma katma, teşrübe, meğlube, elanazik.

Özellikle: elanazik kebabını öneririm. Katmer tatlısı: sadece bahar aylarında yapılıyor, rast gelirseniz mutlaka tadın.

Ama bu yörenin en ünlü yemeği, hatta Türk Patent Enstitüsü tarafından tescil edilen tatlısı “Cennet Çamuru” dur. Kilis’e özgü bu tatlı yılın her mevsiminde tüketiliyor. Yapımı zor, tatlıda: kırma künefe, bol fıstık, şeker, pudra şekeri ve tarçın kullanılıyor. Bu meşhur tatlıyı mutlaka tadın.

NE SATIN ALINIR

Kilis yöresinden, gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için hediyelik: katı veya sıvı pekmez satın alabilirsiniz. Çünkü, pekmez, burada muhteşem bir güzellikte hazırlanıyor. Ama, illaki değişik bir şey satın almak derseniz, Kilis yöresinde “yorgan” çok meşhur, düşünebilirsiniz.

Kilis Yorgancılık

Yorgancılık

Kilis’te yorgancılık başlı başına bir sanattır. Çeşitli renk ve desenlerden yapılan yorganlar, saten kumaş üzerine iğne ile işlenir. Yorganın alt kısmında ise astar bölümü yani beyaz kumaş patiska bölümü vardır.

Astar ve saten kumaş bölümü arasında ise, pamuk, yün ve elyaf yerleştirilir. Fabrikasyon yorganlar yerine, sağlıklı ve kullanışlı olması nedeniyle, el yapımı yorganlar tercih edilmektedir. Günümüzde Kilis şehrinde yorgancılık, kooperatifleşmiştir.

Kilis Sokakları

Kilis’in çıkmaz sokakları

Şehir merkezinde en dikkat çeken husus çıkmaz sokaklardır. Doğulu yapı tipinin en önemli özelliği olarak birçok yol, bir sona ulaşmadan kalır. Çıkmaz sokakların genişlikleri, birbiri ardınca değişir. Bu sokakların en dar yeri 85 cm dir.

Yer yer genişlemeler, avlu ve meydancık denen genişlemeler görülür. Bu genişlemelerde birkaç evin ortaklaşa kullandıkları tandır, kuyu gibi fonksiyonel kullanım unsurları görülür. Aynı zamanda, bu alanlar, komşuların toplanma alanlarıdır.

Bu çıkmaz sokakların bu kadar bol olmasının sebebi: dar sokaklarda gölgeliklerin sağlanır, hava cereyanları vasıtasıyla da sıcak yaz günlerinde serin bir ortam yaratılır. Yazları oldukça sıcak geçen Kilis şehrinde, çıkmaz sokakların oluşumu ve yönü nispeten hakim rüzgar yönüne göre şekillenmiştir.

Mahsere kültürü

Denizden yaklaşık 150 km uzakta burada zeytin yetiştirilir. Ancak, kendine özgü bir yöntem vardır ve zeytinyağı “Mahsere” denen ilkel mekanik bir yöntemle sağlanır. Mansereler taştan ve çoğunlukla kab denilen tonozlar üzerine yontulmuş yapılardır.

Biri sabit, diğerleri onun üzerinde hayvan gücü ile döndürülen bu taşlar arasında zeytin ezilir küspe haline getirilir, sonra ağaçtan yapılan mengenelerde sıkılır. Mahsereler, günümüzde artık kullanılmamaktadır.

Kilis

GEZİLECEK YERLER

Kilis Müzesi

KİLİS MÜZESİ

Müze: Hakverdi Mahallesi Haki Efendi Sokakta bulunan tarihi Sabunhane binasının düzenlenmesi ile oluşturulmuştur. Bina, 1900’lü yıllarda inşa edilmiş ve 1960 yılına kadar zeytinyağı ve sabunhane imalatı işlevini sürdürmüştür.

2 katlı bina kesme  taştan “L” şeklinde inşa edilmiştir. Birisi asıl kapı, diğeri ise depo kapısı olmak üzere iki girişi vardır. Binada ticarete yönelik olarak büyük ölçekte sabun imalatı yapılmıştır. Kalaycılar Masmanası olarak da anılır.

Evet, bu bina, 2017 yılında müze olarak düzenlenmek üzere bir firmaya verilmiş olup, 2019 yılı sonunda müzenin hizmete açılması planlanmaktadır.

Müzede: öncelikle Oylum höyük kazılarında ele geçen buluntular ve kazılarda bulunan mozaikler sergilenecektir.

Kilis Neşet Efendi Konağı

NEŞET EFENDİ KONAĞI

Bina 1925-1927 yılları arasında yapılmıştır. 2 katlı tarihi konağın mermer ve fayansları İtalya’dan deniz yolu ile Kilis şehrine getirilmiştir. Kilisli ustalar tarafından işlenen, Kilis’in meşhur kesme taşları kullanılarak tam kagir olarak inşa edilmiştir.

Konak, Cumhuriyetin ilk yıllarında Suriye sınır valileriyle yapılan görüşmelerde kullanılmıştır. Neşet Efendi’nin eşi Rukiye Hanım 1940 yılında ve Neşet Efendi ise 1969 yılında vefat etmiştir.

Binanın sahibi öldükten sonra çocukları söz konusu binayı satılığa çıkarırlar ve bina, başka şahıslara satılır. Yıkılmak üzere olan bina, 1979 yılında Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırılır ve bina restore edilir.

Daha sonra, bina 1986-2008 arasında İl Halk Kütüphanesi olarak kullanılır. 1995 yılında binanın 1. katı İl Kültür Müdürlüğüne tahsis edilir, 2. katı ise kütüphane olarak kullanılmaya devam edilir.

2008 yılında ise, bina müze yapılmak üzere boşaltılır. 2009 yılında Kültür varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne tahsis edilmiş, 2012 yılında Kilis Etnoğrafya Müzesi olarak hizmete açılmıştır. Ancak, daha sonra kapatılmış ve özel bir vakfa tahsis edilmiştir.

Kilis Karataş Parkı

KARATAŞ PARKI

Şehir merkezindeki bu park, aynı zamanda “Cumhuriyet Parkı” olarak da biliniyor. Park alanı: çam ağaçlarıyla kaplanmıştır. Parkta: oturma alanları ve kafeteryalar bulunuyor.

Kilis Söğütlü Dere

SÖĞÜTLÜ  DERE

İl merkezinde, Akpınar, Zoppun ve Söğütlüdere’nin getirdiği sular, burada yapay ve derin bir göl oluşturuyor. Çevre düzenlemesi yapılmıştır. Lokantalar ve kafeteryalar ile, güzel bir mesire yeri olarak önem kazanıyor.

Burada, göl üzerinde bulunan restoranlarda, mutlaka yöreye özgü kebaplardan tatmalısınız. Özellikle Kilis Belediyesine ait Söğütlüdere Göl Restoranı ziyaret etmelisiniz, 2018 yılı Mayıs ayında burada yaşanan sel felaketi nedeniyle hasar gören mesire yeri, genel bakım ve onarım yapıldıktan sonra yeniden ziyarete açıldı. Kamelyalar, oyun gurupları, piknik ve mangal yerleri yenilendi.

Kilis Ayınönü Kasteli

AYINÖNÜ KASTELİ

Bu çeşme: Molla Hamit Mahallesindedir. 1807 yılında, Hacı Mehmet isimli hayırsever, su yolunu onarıp açtıktan sonra ölünce, dostları bu çeşmeyi yaptırmışlardır.

Kilis Küçük Çarşı Kasteli

KÜÇÜK ÇARŞI KASTELİ

İl merkezinde, Bölük Mahallesindedir. Hacı Osman Efendi tarafından, 1844 yılında yaptırılmıştır. Osmanlı mimarisinin gözde eserlerinden biri olarak önem kazanmaktadır. 1933 yılında, çeşmenin büyük bir onarımdan geçtiği görülüyor.

Kilis Kurdağa Kasteli

KURDAĞA KASTELİ

İl merkezinde Çeşme Bölüm Mahallesindedir. 1635 yılında, Kilis Voyvodası Kurdağa tarafından yaptırılmış ve bu yüzden, bu ismi almıştır. Çeşmenin ön yüzü, düzgün kesme taş ve arka tarafı ise moloz taştan örülmüştür. Çeşmenin herhangi bir yazıtı yok. Suyu halen akıyor.

Kilis İspir Paşa Kasteli

İSPİR PAŞA KASTELİ

Şehit Sakıp mahallesindedir. Çeşmenin hemen doğusundaki duvar üzerinde, iki yuvarlak kandillik görülüyor. Bunlara; yapıldığı dönemde kandil veya fener konulduğu düşünülüyor. Çeşme: 1654 yılında, Sadrazam Mustafa İspir Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Çeşme: dikdörtgen planlıdır. Önü sundurmalıdır. Çeşme: yazıtları, su teknesi, maşrapalık olarak kullanılan iki küçük nişi ve rozetiyle, yapıldığı Osmanlı döneminin özelliklerini yansıtmaktadır. Günümüzde, suyu akmıyor.

Kilis Eski Hamam

ESKİ HAMAM

Meşhetlik mahallesi, Eski Hamam sokağındadır. Hamam, Emir Canbolad tarafından yaptırılmıştır. Mimari değeri çok yüksek bir Osmanlı son dönemi eseri olan hamam meyilli bir arazi üzerindedir.

Kilis şehrinin dar sokaklarında sel halinde akan yağmur suyunun sürüklediği taş, kum ve toprak, hamamı doldurmuştur. Sonradan ortaya çıkarılan hamamın girişini sağlayan taç kapı ve düz atkılı üç pencere oldukça güzeldir.

Kapının atkı taşı, zıvanalı taşlarla örülmüştür. Buranın üstünde, sülüs karakteriyle yazılmış bir yazıt bulunur. Bu yazıda “Hamamı 970 yılında Sultan Selim oğlu Yüce Sultan Büyük Hakan Sultan Süleyman’ın hükümdarlık günlerinde Emir Kasım Oğlu Emir Canpolat yaptırdı.” yazılıdır.

Kilis Ulu Cami

ULU CAMİ

İl merkezindeki en büyük camidir. 1339 yılında, Hacı Halil tarafından yaptırılmıştır. Osmanlı dönemi öncesinde ise, caminin Memlükler döneminde kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Caminin avlusundan içeri girildiğinde, güzel bir çeşme var. Bu çeşmenin suyu: yörenin en lezzetli suyu olarak isimlendirilen “kurtağa” suyundan gelmektedir. Yani, tatmanızı öneririm. Caminin hemen sağında, minaresi var.

Kilis Oylum Höyük
Kilis Oylum Höyük

 

OYLUM HÖYÜK

Kilis-Gaziantep kara yolu üzerindedir. Şehir merkezine 7 km uzaklıktadır.

Höyük, boyut olarak gayet büyük olup, Güneydoğu Anadolu bölgesinin en büyük höyüklerindendir. Ortadaki boyun kısmından birbirine bağlı, iki yükseltiden oluşmaktadır. Bu yükseltiler: 22 ve 37 metredir. Höyüğün uzunluğu ise: 460 metre ve genişliği, 380 metredir. Höyüğün hemen batısında, Akpınar deresi akmakta ve yüzyıllar boyunca buradaki yerleşime yaşam kaynağı yaratmıştır.

Evet, Oylum Höyük: bulunduğu konum itibarıyla önem kazanıyor. Çünkü: Anadolu, Suriye ve Mezopotamya arasında, stratejik konuma sahiptir. Bu nedenle, her dönemde yerleşim görmüştür. Yapılan araştırmalarda: Hititlere ait önemli arkeolojik buluntular bulunmuştur.

Yörede, 1989 yılında başlayan resmi arkeolojik kazılar, günümüzde de sürdürülmektedir. Günümüzde höyük, Türkiye-Suriye arasındaki sınıra hakim bir konumda bulunmaktadır.

Kilis Oylum Höyük

Bu arada: Oylum höyüğün, yaklaşık 200 metre batısında; bir bazilika kalıntısı var. Bu kalıntının: 6’ncı yüzyıldan yani erken Hıristiyanlık döneminden kaldığı sanılıyor. Bu yapıda: siyah renkli yöresel taş ve kireç  taşı kullanılmıştır.

Burada yapılan arkeolojik kazılarda: Roma ve ortaçağ dönemlerine ait sikkeler, iki yazıt ve sütun kaideleri bulunmuştur. Ancak burada bulunan en önemli kalıntı: büyük bir ( yaklaşık 800 metrekarelik) taban mozaiğidir.

Bu mozaik: beyaz, gri, kırmızı, kahverengi, kavuniçi ve siyah taşlar kullanılarak yapılmış, desen olarak ise: malta haçı ve geometrik şekiller kullanılmıştır.

Erzurum Olur

Erzurum Olur

Olur, Erzurum arası uzaklık: 161 km. Olur, Yusufeli arası uzaklık: 78 km. Olur, Oltu arası uzaklık: 46 km. Olur, Artvin arası uzaklık: 124 km. Olur, Kars arası uzaklık: 154 km.

TARİHİ

Bölgede bulunan gözetleme kuleleri, kaleler ve kiliseler, yörede çok eski dönemlerden bu yana yerleşim olduğunu kanıtlamaktadır.

Yörenin tarihi süreçte bilinen ilk ismi “Tavusker” dir. Bu isim tarihi kaynaklara göre Kafkasya’da Derbent kesimlerinde yaşayan Saka-İskit Türk boylarından biri olan Ta-Ok’lardan gelmektedir. Bu isim tahminlere göre MS 350 yılında kullanılıyordu.

Olur ismi ise, yörede yapılan Lor peynirinden gelir. Olura gelen devlet büyüklerine, bu lezzetli Lor peynirinden ikram edilirdi ve bu yüzden ilçenin ismi Olor yani Olur olarak belirlenmiştir.

Yerleşim yeri bölgesi, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşının ardından, Berlin antlaşması ile savaş tazminatı olarak Ruslara bırakılmıştır. Rus işgali altında geçen 40 yıllık sürenin ardından, 1917 yılında Rus birlikleri işgal ettikleri yerleri ve silahlarını Ermenilere bırakarak geri çekilirler. Ermeniler bu dönemde yörede vahşi bir şekilde gerek mal ve gerekse can olarak katliam yaparlar. Bu vahşet bir süre sonra 28 Mart 1918 tarihinde biter. Her yıl 28 Mart tarihi Ermeni zulmünden kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.

Olur, 1958 yılına kadar Oltu ilçesinin bir nahiyesi iken, aynı yıl Oltu’dan ayrılarak İlçe olmuştur.

Erzurum Olur

GENEL

İlçe Doğu Anadolu bölgesinin kuzey doğusunda yer alır. İlçenin kuzey ve güney istikametinde, sıra dağlar ve bu dağları kesen derin vadiler bulunur. Kuzeyde ise platolar vardır. Ortalama rakım 1327 metredir. Çoruh nehrinin bir kolu olan Oltu çayı ilçe sınırlarından geçer. İklim bakımından Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz iklimleri arasında bir geçiş bölgesidir. Yüksek kesimlerde iklim oldukça serttir ve yoğun kar yağışı görülür. İlçe merkezi ve güney kesimlerde ise iklim daha ılımandır. Yağışlar yağmur şeklinde görülür.

 

NE YENİR

Olur yöresinin meşhur pekmezi “Karnavas pekmezi” denemelisiniz.

Erzurum Olur Karnavas Bezi

KARNAVAS BEZİ

İlçe merkezine bağlı Karnavas mahallesinde dokunan şal, muhteşem güzelliktedir. Karnavas bezi, bir tür pamuklu dokumadır. Genelde kadınların dış örtü bezi olarak kullanılır. Ancak dekorasyon amaçlı örtüler ve mefruşat ürünü olarak da kullanılır. Yöre halkının ifadesine göre, yaklaşık olarak 250 yıldan beri dokunmaktadır. Daha önceleri el tezgahlarında dokunan Karnavas bezi, zamanla sanayi tipi tezgahların çıkmasıyla üretimine bir süre ara vermiştir. Günümüze kalan birkaç dokumacının gayretiyle gelebilmiştir. Evet, bu yörede karnavas bezi ürünlerini görünüz, hatta Karnavas bezi şallarının yurt dışına dahi ihraç edilecek güzellikte olduğunu göreceksiniz.

Erzurum Olur

GEZİLECEK YERLER

 

AŞAĞI KARACASU KALESİ

İlçe merkezine bağlı Karacasu Mahallesi sınırları içerisinde, yüksek bir dağın tepesindedir. Küçük boyutlu ve kare planlı olan kale, moloz ve kırma taşlardan inşa edilmiştir. Kalenin dört duvarının büyük bölümü temel seviyesine kadar yıkılmıştır. Sur duvarı temel izlerinden seçilebilmektedir. Kalenin biri sağlam, diğeri büyük oranda yıkılmış iki burcu günümüze gelebilmiştir. Kesin yapım tarihi bilinmemektedir.

Erzurum Olur Koç Heykelleri

KOÇ HEYKELLERİ

İlçe merkezine bağlı 5 köyde koç heykelleri bulunmaktadır. Bu köyler: Ilıkkaynak, Yaylabaşı, Uzunharman, Ekinlik ve Taşgeçit köyleridir. Bu koç heykelleri: Orta Asya Türk kültürünün Anadolu’ya uzanan kültür halkasındaki eserlerden sadece birkaçıdır. Bu koç heykellerinin içinde dikkati çekenler: Yaylabaşı köyünde ve Uzunharman köyünde olanlardır. Yaylabaşı köyündeki heykelde “Çift başlı kartal” kabartması vardır. Uzunharman köyündeki heykelde isi “Aslan” kabartması bulunur. Heykellerin hangi dönemde yapıldıkları bilinmiyor. Ama muhtemelen Karakoyunlu veya Akkoyunlu döneminden kalmadır.

Erzurum Olur Köprübaşı Gözetleme Kulesi

KÖPRÜBAŞI GÖZETLEME KULESİ

Kule: Ardahan-Olur-Artvin yolunun Olur yol ayrımında, 8 km uzaklıktaki Köprübaşı köyündedir. Buradan Olur’a ayrılan yolun 500 metre uzağında bir tepe üzerindedir. Gözetleme kulesi, Ortaçağ döneminde bu vadiyi denetleyen bir ileri karakol görevi görmüştür. Bölgedeki bütün gözetleme kulelerinin her biri, bir diğerini görebilecek şekilde hakim tepeler üzerine yapılmıştır.

Erzurum Olur Kaplıcalar

KAPLICALAR

Olur Kaplıcaları, ilçe merkezine 9 km uzaklıktadır. Kaplıcalara: Ilıkkaynak ve Sarıbaşak köylerinden geçip, Uzun harman-Yayla başı köy güzergahı takip edilerek ulaşılır.

Erzurum Olur Kaplıcalar

Ilıkkaynak mahallesinde, kaynak suyu yer üstünde buz gibi akarken, yar altındaki sıcaklığı eksi 40 dereceyi geçiyor. Kaplıca sularının iyi geldiği söylenen hastalıklar: romatizmal hastalıklardır.

Erzurum Olur Keçili Kale-Vank kalesi

KEÇİLİ KALE (VANK KALESİ)

İlçe merkezine bağlı Keçili Köyü Vatan Mevkii Vank Tepesinin üst noktasında kuruludur. Köye 12 km uzaklıktaki “Çataksu” köyünden gidilmektedir. Üç yandan kayalarla çevrili kalenin şekli, araziye uydurulmuş üçgen biçimdedir. Halk arasında “Vank Kalesi” olarak isimlendirilir. Vank kelimesinin anlamı “kilise” demektir. Kalenin kitabesi yoktur. Hangi dönemde ve ne zaman yapıldığı belli değildir. Kale, moloz ve kırma taşlardan yapılmıştır.

Kale surlarının kuzey-batı ve güney surları yıkılmıştır. Günümüze; kale duvarlarının bir kısmı ile kale burcu sağlam gelmiştir. Ayakta kalan kısımlarda da tahribatlar mevcuttur. Girişi batıdan sağlanan kale, kareye yakın bir plana sahiptir. Kale içerisinde ana kayaya oyulmuş bir su sarnıcı ile temel seviyeye kadar yıkılmış küçük ebatlı iki kompleks yapı vardır. Hangi dönemde yapıldığı kesin olarak bilinmeyen kalenin, mimari yapısı ve seramik buluntular ışığında Orta Çağdan kalma olduğu tahmin edilmektedir. Kale günümüzde büyük oranda tahrip olmuştur.

Üç yandan kayalarla çevrili kalenin şekli, araziye uydurulmuş üçgen biçimdedir.

Erzurum Olur Vank Kilisesi

Vank Kilisesi

Ayrıca kale yakınlarında Rum-Pontus devleti zamanında onarımlar geçirmiş bir de kilise bulunur. Kilise iki katlıdır. Birinci katında Hıristiyanlığın çevrede yayılışı sırasında, sert kalkerden yapılmış yüz kişilik bir salon bulunur. Salon, kayanın oyulması ile yapılmıştır. İçine 4 sütun yerleştirilerek tavana destek verilmiştir. Sonraki tarihlerde de, kaya oyma kilisenin üzerine kesme taştan ve kiremitli harçtan, bazilika tipte ikinci kat yapılmıştır.

Bazilikanın ortası kubbelidir. Sonraları çeşitli onarımlar geçiren yapıda üzeri çeşitli bitki motifleriyle dekore edilmiş sütun, kapı ve pencere süslemeleri, kilisenin sanat değerini arttırır. Ayrıca Hıristiyanlıkla ilgili çeşitli fresk türü resimler, iç duvarları süslemektedir. Kilisenin çevresinde Hıristiyanlıkla ilgili çeşitli yapılar da yapılmış ve burası bir manastır halini almıştır.

PERTUS ÖREN YERİ

İlçe merkezinin 17 km güneybatısında bulunan Eğlek köyündedir. Köyün güneydoğusunda “Pertus” denen tepe üzerindedir. Pertus şehrinin Rum-Pontus kralı Dikran tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Ören yeri, günümüzde tam bir harabedir, sadece yapıların temelleri görülmektedir.

Erzurum Olur Beğendik Gözetleme Kulesi

BEĞENDİK GÖZETLEME KULESİ

İlçe merkezine 30 km uzaklıktaki Beğendik köyündedir. Gözetleme kulesi, Trabzon Rum Pontus döneminden kalmadır.

ÇATAKSU KÖYÜ TAVUSKER CAMİİ VE KÜLLİYESİ

İlçe merkezine 40 km uzaklıktaki Çataksu (eski ismi Tavusker) köyü Çukur Mahallededir. Buraya Tahta Camii de denir. 12 ve 13’ncü yüzyıllarda: Tavusker mevkiinde Ahılkelek ve Ahıska asıllı Türk Beylerinin oturdukları bilinmektedir. Külliye: bu beyler tarafından, 17’nci yüzyılda yaptırılmıştır. Külliyede: saray, hamam, türbe ve cami bulunur.

Saray

1940’lı yıllarda yıkılmıştır.

Hamam

Sarayın 100 metre ilerisinde bulunmaktadır. Yanında bulunan derenin zaman zaman taşması nedeniyle, o da yıkılmıştır.

Erzurum Olur Çataksu köyü Tavusker Camii ve Külliyesi

Türbe

Caminin 25 metre kadar uzağındadır. Dört yanı açık, altı kesme taş, üstü tuğla kemerler üzerine kubbe ile örtülmüştür. Ortasında: Hamşoğullarından bir kadına ait mezar vardır.

Erzurum Olur Çataksu köyü Tavusker Camii ve Külliyesi

Cami

Cami: çoğunlukla ahşap malzemeden yapılmıştır. Birçok onarım geçirerek günümüze kadar gelmiştir. Dışarıdan basit görünen ve duvar aralarında yer yer ahşap kirişlerin bulunduğu caminin orijinal pencere şebekeleri de ahşaptır. Ahşap boyama ile süslü tavanı, ahşap direkleri, ahşap mihrabı, ahşap müezzin mahfili ile muhteşem bir yapıdır. Kemer içerisinde kitabesi vardır. Kitabeye göre: cami 1671 yılında Derviş Mehmet isimli bir kişi tarafından yaptırılmıştır.

Erzurum Olur Çataksu köyü Tavusker Camii ve Külliyesi

Cami, kare planlıdır. Beden duvarları moloz taştan yapılmıştır. Duvar aralarında hatıllar bulunur. Caminin yanları açık son cemaat yeri, dışta 6 tane direklidir. İç kısımda ise cami duvarları tarafından taşınmaktadır. Son cemaat yerinin batı tarafında saç malzemeli minare uzanır. Camiye giriş sivri kemer içerisine alınmış bir kapıdan sağlanır. Mihrap kısmı ahşaptır. Mihrap, mahfil, ahşap direkler ve tavanın orta kısmında, kök boyadan bitkisel ve geometrik süslemeler yapılmıştır. Camide halen ibadet yapılmaktadır.

Erzurum Olur Yıldızkaya Mağarası-Kivi Mağarası

YILDIZKAYA (KİVİ) MAĞARASI

İlçe merkezine 45 km uzaklıktadır. Bu yolun 30 km bölümü asfalt ve kalan 18 km bölümü ise stabilizedir. Yıldızkaya köyünün 2 km kuzeydoğusundadır. Mağara, yüksek dağ ve kayalıklar altında bulunur. Mağaraya köyden yürüyerek gidiliyor.

Giriş kapısının genişliği, yaklaşık 1.5-2 metredir. Mağaranın giriş kapısı denizden 1700 metre yüksekliktedir. Yüksekliği 0.75 metredir. Mağaranın, 3-4 futbol sahası büyüklüğünde olduğu tahmin ediliyor.

Mağaranın uzunluğu yaklaşık 140 metre ve en geniş yerindeki genişliği ise 43 metredir. Tavan yüksekliği yer yer değişmekle birlikte, güveçlik diye adlandırılan kesinde 40 metreyi geçer.

Erzurum Olur Yıldızkaya Mağarası-Kivi Mağarası

Mağaranın içinde, kalsiyum karbonatça zengin suların, mağara tavanından sızarak içindeki kirecin tavanda birikmesiyle oluşan sarkıtlar, damlayarak tabanda birikmesiyle oluşan dikitler dikkat çekiyor.

Girişten hemen sonra, mağara bir balon gibi genişleyerek ana galeriye geçilir. Bu galerinin uzunluğu 135 metre, genişliği ise 53 metredir. Mağara, giriş kısmından itibaren hızla alçalır. Ana galerinin orta kesimine gelindiğinde tavan yüksekliği 40 metreyi bulur. Bu kesim, tavandan düşen bloklar yüzenden yeniden oluşmaya başlayan kalın dikitler nedeniyle, yöre halkı tarafından güveçlik olarak adlandırılır. Güveçlik olarak adlandırılan sahanın güneyinde, tünel biçimli bir geçitle ikinci salona geçilir. Burası ana galeriye göre daha küçüktür. Mağaranın ulaşılabilir başka salonu olmamasına rağmen burası yöre halkı tarafından odalar şeklinde adlandırılır. Bu salon damlataşları yönünden oldukça zengin olup, güney kesimde yaklaşık doğu-batı yönünde uzanan bir çatlak boyunca sızan sular, damlataşlarından bir perde oluşturmaya başlamıştır. Perdenin gelişimi batıya doğru zayıflamakta önce sütunlara, sonra da sarkıt ve dikitlere geçmektedir. Ancak mağarada çobanlar zaman zaman ateş yaktığı için, sarkıt ve dikitlerin siyahlaştığı görülüyor. Yine mağarada bulanan bazı dikitler, bazı kişiler tarafından kırılmıştır. Salonun kuzey duvarı boyunca sızan sular, burada renkli travertenler oluşturur. Ayrıca, salonun diğer kenarı üzerinde bayrak şekilleri, mağara çiçekleri ve mağara incileri oluşmuştur. Odalar adlı salonun perde ile güney duvar arasında kalan kesimde, küçük bir su birikintisi oluşmuştur. Mağaranın içindeki su çok lezzetli ve buz gibidir. Bununla birlikte mağara içinde belirgin bir su hareketi yoktur. Mağaranın fazla suları buradaki çatlaklardan daha derinlere sızmaktadır. Burası mağaranın en derin yerini oluşturmakta ve girişten eksi 55 metre derinde yer almaktadır.

Yine mağara içinde, dağın yaklaşık 500 metre tepesine kadar çıkan havalandırma bacası vardır. Bu bacadan yoğun bir hava akımı hareketi gözleniyor. Buraya köylülerce yelin gözesi denilmektedir. Bu havalandırma arazinin doğal yapısından kaynaklanmaktadır ve içeride nefes almayı oldukça kolaylaştırmaktadır. Umarım mağara bir gün ışıklandırılır ve ziyarete açılır. Çünkü içerideki oluşumlar oldukça ilginç.

Erzurum tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Denizli Bekilli

Denizli Bekilli

Bu yöreye yolunuz düşerse: üzüm üretimi ile elde edilen sirke, pekmez, şarap satın alabilirsiniz, oldukça meşhurdur. Yine buraya yolunuz düşerse Poyrazlı camisindeki sancağı görmeyi unutmayınız. Antik dönemdeki Şarap Tanrısı Dionysosun yaşadığı yerin burası olduğu iddia ediliyor.

ULAŞIM

Bekilli, Denizli arası uzaklık: 86 km. Bekilli, Uşak arası uzaklık: 83 km. Bekilli, Çal arası uzaklık: 23 km. Bekilli, Karahallı arası uzaklık: 16 km. Bekilli, Sivaslı arası uzaklık: 44 km.

TARİHİ

Yöredeki ilk yerleşimciler ve tarihi hakkında bilgi yoktur. Yerleşim, Osmanlı döneminde Afyonkarahisar Sancağına bağlı bir köy iken, 1884 yılında İzmir iline bağlanmış, daha sonra ise Denizli iline bağlanmıştır. 1910 yılında bucak olmuş ve Çal ilçesine bağlı kalmış, 1987 yılında ise ilçe statüsü kazanmıştır.

Denizli Bekilli

GENEL

İlçe, Ege bölgesinin İç Ege bölümünde yer almaktadır. İlçenin rakımı ortalama 850 metredir. Çevresi tepelerle çevrilidir. İlçenin güneyinde Asar Tepesi, kuzeyinde Aslankara tepesi bulunmaktadır. İlçe merkezi ve köylerinin arazisi oldukça engebelidir. Tarıma elverişli düz arazi kesimi oldukça az olup, Medele ovasındadır. İlçe merkezinin 5 km güneyinden Büyük Menderes ırmağı geçer. Irmağın aktığı vadinin derin ve sarp olmasından dolayı, sulamada yararlanılamaz. Yörede deniz iklimi karasal iklime geçiş yapar.

Buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçer. Kış aylarında zaman zaman kar yağışı görülür. İlçe nüfusu dışarıya göçler nedeniyle sürekli azalmıştır. Özellikle: Denizli, İzmir, Aydın ve İstanbul gibi illere göç vermektedir. Çünkü: ilçe topraklarındaki arazi verimsizdir. İlçe: üzümü, şarabı ve pekmezi ile ünlüdür.

Çünkü ilçede üzüm yetiştiriciliği yapılmaktadır. İlçe merkezinde 7, köylerde ise 3 olmak üzere toplam 10 şarap imalathanesi ve ilçe merkezinde 4 tane sirke ve 2 tane pekmez imalathanesi vardır. İlçede üzüm şarabı yanında vişne, böğürtlen, kara dut, nar gibi meyve şarapları da imal edilmektedir. Antik dönemde, Şarap Tanrısı ile bilinen ünlü “Dionysos” şehrinin burada bulunduğu iddia edilmektedir.

BEKİLLİ ZEYNEP ŞAMİL GİRGİN MESLEK YÜKSEK OKULU

Pamukkale Üniversitesine bağlıdır. 2000-2001 eğitim öğretim yılında açılan okulda 4 bölümde eğitim öğretim sürdürülmektedir. Öğrencilerin konaklaması için, okulun yanında Kredi Yurtlar Kurumunun yurdu bulunmaktadır.

Denizli Bekilli

GEZİLECEK YERLER

Denizli Bekilli Medele Taş Evleri

MEDELE TAŞ EVLERİ

İlçe merkezine bağlı Yeşiloba mahallesinin eski adı “Medele” dir. Antik dönemde, bölgede adı geçen Motella Antik Kentinin bu çevrede bulunduğu ve Medele adının da buradan geldiği sanılmaktadır. Mahalle, Büyük Menderes nehri kenarında bulunan tepe üzerindeki düzlükte kuruludur. Mahalledeki taş evlerin birçoğu, Cumhuriyet döneminde yapılmıştır. Hemen her evin duvarında yapım tarihi ve ustasının adının yazıldığı bir mini kitabe bulunmaktadır. Duvarlar da küçük taş parçalar ve bu parçalardan elde edilmiş dairesel motifler sıklıkla görülür. Evleri yapan taş ustalarının büyük çoğunluğu Uşak-Güney ilçesinden gelmiştir.

Denizli Bekilli Medele Taş Evleri

Medele taş evleri, görenleri hayran bırakacak güzelliktedir. Tamamı kaba yontu taş ve kiremit malzeme bir arada kullanılarak yapılmıştır. Evler tek veya iki katlı olup, çoğunluğu hanay ev tipindedir. Duvarlarında gülbezek adı verilen ince süslemeler bulunur. Aradan geçen yıllara rağmen kendini koruyabilmiş pencerelerin hemen hepsi, yuvarlak kemerli ve süslemelidir. Bazı evlerde ahşap işçiliği ile süsleme yapıldığı görülür. Evlerin bazılarının duvarlarında çevredeki antik yerleşimlerden getirilmiş mimari bloklar bulunur. Bu da Medele’nin geçmişinin yüzlerce yıl öncesine dayandığını göstermektedir. Bir ivin duvarında ise içinde Grekçe “Motella” adının okunabildiği bir yazıt bulunur. Bu evin ne zaman yapıldığı hakkında ise herhangi bir bilgi yoktur.

POYRAZLI TARİHİ SANCAK

İlçe merkezine bağlı Poyrazlı mahallesinde bir adet tarihi sancak bulunmaktadır. Sancak, Kurtuluş Savaşında Poyrazlı mahallesine götürülüp emanet edilmiş, mahalle halkı yıllardır sancağı özenle koruyor. 240 yıllık sancak, mahalle halkı tarafından 106 yıldır korunuyor. Sancağın üzerinde: Peygamberin, 4 halifenin adı ve Fetih Suresi yazılıdır. Ayrıca sancağın üzerinde 1770 yazılıdır. Sancağın kumaşı, işleme tekniğinden ve üzerindeki yazılardan savaş sancağı olduğu anlaşılıyor. Yıllarca Poyrazlı camisinin tavan arasında duran sancak, tahribata uğramış, ancak daha sonra cam içine aldırılarak korumaya alınmıştır.

Poyrazlı Mahallesi camisinde bulunan sancağı gidiniz ve görünüz.

Denizli Bekilli Asartepe-Pepuza

BEKİLLİ ASARTEPE (PEPUZA)

Asar Tepesi, ilçenin 500 metre güneydoğusunda, Çal ve Bekilli arasında ulaşımı sağlayan karayolunun güneyindedir. Şehir merkezinin bulunduğu alandan yaklaşık 100-150 metre daha yüksektir. Yakın çevresinin en yüksek ve hakim tepesidir. Bu özelliği ile savunmaya elverişlidir. Tepe düzlüğü üzerinde, antik dönemlere ait moloz taşlardan örülü, kale sur duvarları bulunur. Duvar yükseklikleri yer yer 1.5 metre ve genişlikleri ise 2-3 metredir.

Antik çağda, Frigya bölgesinin Lydia bölgesine komşu olan bölümünde bulunmaktadır.

Euripides’in tragedyasında: şarap, eğlence ve bağbozumu tanrısı Dionysos’un kaynak ve niteliklerinden söz edilirken: Frigya-Lydia Tanrısı olduğundan bahsedilmektedir. Bağcılık ve şarapçılığın: bu bölgede önemli olması, Asar Tepesi çevresinde değer verilen en önemli tanrının Dionysos’dur. Antik dönemde: değer verilen en önemli tanrılardan birisi de: güneş, müzik ve sanat tanrısı Apollon’dur. Apollon Lermanos: Bahadınlar köyü ve çevresinde değer verilen kutsal alanlardan birisidir. Asar Tepesinin kuzeye bakan yamaçlarında bulunan, sonradan doldurulmuş bazı çukurların; İstiklal Savaşı öncesinde bölgeyi işgal eden Yunanlılar tarafından top ve makineli tüfek yerleri olarak kazıldığı bilinmektedir.

 Denizli Sarayköy gezi yazım için Sarayköy