Kayseri Bünyan

bünyan.halı.2
Kayseri Bünyan

Kayseri’nin Bünyan ilçesi denildiğinde: sanırım birçok kişi Bünyan Halısını hatırlayacaktır. Evet, Bünyan gerçekten halısı ile ünlü bir yöremiz. Ama bunun dışında: özellikle görmenizi önereceğim “Karatay Hanı” ve Ramsar sözleşmesine de alınmış, bir doğa harikası olan “Tuzla (Palas) gölü” bulunuyor.

bünyan.halı.1
Kayseri Bünyan

HALICILIK

Bünyan’da halıcılık: ekonomiye katkı anlamında, ilçe merkezi ve köylerde sıkça uğraşılan bir sanat dalı olarak yerini korumaktadır. Ancak: son 10 yıl içinde; halı sektörünün makine halısına kayması ve fiyatların iyice ucuzlaması nedeniyle, el halılarına olan talep azalmış ve bunun sonucu olarak, halıcılıkla uğraşan insan sayısı azalmıştır.

Halbuki: ilçede, her evde bir halı tezgahı mevcut olup, kadınlar tarafından halı dokunmaktadır. İlçenin adını ülke genelinde ve yurt dışında duyuran Bünyan halıcılığının; mutlaka sürdürülmesi için gerekli tedbirlerin alınmasından yanayım.

Bu nedenle: Bünyan halısı hakkında bilgi vermek istiyorum. Şöyle ki: halı motiflerinde kullanılan renkler, oldukça önemlidir. Bu renkleri elde edebilmek için kullanılan tabii kök boyalarla birlikte, çeşitli yabancı maddeler, halının uzun süre parlak ve canlı kalmasını sağlamaktadır.

Motiflerde kullanılan renklerde, dikkati çeken bir husus: kırmızı rengin çok kullanılmasıdır. Türklerin en sevdiği renk olan kırmızı rengin, asalet sembolü olması, bu rengin sık sık kullanılmasına sebep olmuştur. Kırmızı renkten sonra: sarı, mavi, yeşil, siyah ve beyaz renkler de, ağırlıklı bir şekilde kullanılmaktadır.

Günümüzde ise: sentetik boyaların kullanılması, halıların eski özelliklerini kaybettirmiştir. Önceleri halılarda kullanılan bütün malzeme yün iken, bugün pamukla yün bir arada kullanılmaktadır.

Doğal boyalarla imal edilen halılar, sentetik boyalarla imal edilenlere göre, daha uzun yıllar canlı, sağlam ve kullanışlı kalmaktadırlar.

Doğal boyaların, öteden beri dokumacılıkta kullanılan yün, pamuk ve ipek gibi doğal liflerin renklendirilmesinde, 19. yüzyıl ortalarına kadar, yani sentetik boyaların keşfine kadar, aralıksız olarak kullanıldığı bilinmektedir.

Doğal boya: tabiatta bulunan çeşitli bitkilerin içerdiği boya maddelerinden yararlanılarak üretilir. Söz konusu boya maddesi, bitkilerin: kök, gövde, yaprak, çiçek ve meyveleriyle, bazı böcek türü canlılardan elde edilmektedir.

Boyaların kullanımı ise, gerek taze gerekse kurutulmuş olarak değerlendirilmektedir.

BÜNYAN HALILARININ ÖZELLİKLERİ

Bünyan halılarında, zemin iki kısımdır. Birinci kısım: kenar suların ve kolonların bulunduğu alan, ikinci kısım ise: iç mekandır. Her iki kısım arasında da bir uyum mevcuttur. Halılarda kullanılan bordürler; yer ve bölgeler itibarıyla farklılık gösterirler. Bazı bölgelerde: bordürler üç sıra iken, bazı bölgelerde 7-8 sıra olmaktadır.

Bünyan halıcılığının temeli: Orta Asya kökenli olup, zaman içinde Anadolu’daki kültürel, ekonomik ve sosyal yapıdaki değişmelerin zorlaması ile gelişim evresini tamamlamıştır.

1908-1909 yıllarından itibaren, Bünyan halılarında malzeme olarak suni boyalarla boyanmış fabrikasyon yün ipliği ve pamuk ipliği kullanılmaya başlanmıştır. Bu dönem halılarda kullanılan motifler, genelde düzenleme olarak ifade edilen geometrik esaslı motiflerdir.

Bu motifler: çubuklu düzenleme, atlamalı düzenleme, geçişli düzenleme ve merkeze toplanan düzenlemelerdir. Aynı zamanda: bir motifin kenarından oluşan düzenlemelerde vardır.

Bu dönemde dokunan halıları: ipi, elden yapılıp tabii boyalarla boyanan iplerden dokunan halılar, sentetik boyalarla boyanmış Mahchester yün ipinden yapılan halılar, boyasız koyun yününden yapılan halılar (Paturel ve Anakara) ve Bursa ipeğinden yapılan halılar (ipek halılar) olmak üzere, dört gurupta toplamak mümkündür.

Bünyan halılarının cm. karesinde: ortalama 16-30 ilmek bulunur. Halının cm karesinden ilmek sayısı ne kadar fazla olursa, kalitesi o nispette iyi olur.

Bugün: Bünyan’da halıcılık ev halıcılığı olarak devam etmektedir. Halıcı esnaflar, tezgahları hazırlayıp, halı dokuyan ailelere dağıtmakta, gerekli iplikler verilmekte, bu sistem içerisinde halılar imal edilmektedir.

Herhangi bir atölye veya fabrika türü üretim söz konusu değildir. Ailelerin yüzde 70’e yakını halıcılık faaliyeti içinde bulunmakta olup, bunların içinde de yüzde 60’nın geçimi, tamamıyla halıcılıktan sağlanmaktadır.

Bir ay gibi kısa bir sürede: 6 metrekarelik bir halı dokuyabilen Bünyanlı kızlar; Bünyan halısının santimetrekaresinde, 25 düğüm bulunduğunu belirtirler. Bu kızlar: daha çocukken tezgah başına geçip, gün boyu 10 bin düğüm atarak, ürettikleri halılar ile, ailelerine katkıda bulunurlar.

Halı için gerekli ipler: Uşak’tan alınıp, Kayseri’de boyatılıyor. Dokunan halılar “ince çiçek buğdaylı, üzümlü, dönmeli, kirpikli” adları verilen geleneksel motifleri taşıyor. Gördes düğümü ile dokunan Bünyan halılarının çözgüsü, pamuk ipliğinden yapılıyor.

bünyan.tuzla gölü.1
Kayseri Bünyan Tuzla (Palas) Gölü

TUZLA (PALAS) GÖLÜ

Tuzla gölü: İç Anadolu’da, insanlığın olumsuz etkilerinden kısmen kurtulmayı başaran, tek tuzlu göldür. Göl: Kayseri’nin 40 km. kuzeydoğusunda bulunan, Palas Ovasının bir parçasıdır.

Çöküntü ovası karakterindeki Palas Ovası, kendisini çevreleyen: Kırkkız ve Işıl Tepesi, Göztepe ve Elmalı Dağı gibi önemli yükseltiler nedeniyle, kapalı havza olma özelliğindedir.

Gölün çevresinde: sazlıklar, ıslak çayırlar, tuzcul bitki bozkırları, mera ve tarım arazileri bulunur. Yaz aylarına yağışların azalması ve buharlaşma nedeniyle, göl alanı daralır ve suyun içindeki tuz; göl kenarında çökelir. Suyun çekildiği alanlarda: 10-15 cm. kalınlığında, tuz tabakası oluşur.

Göl: 1993 yılında, I. Derece Sit alanı olarak ilan edilmiştir. Tuzla Gölü, aynı zamanda, Türkiye’nin “Ramsar” alanları listesindedir. Çünkü: geniş ve farklı eko sistemlerin bir arada bulunmasıyla, Göl, zengin bir biyolojik çeşitliliği barındırıyor.

Türkiye Kuşları Kırmızı Listesi ve İUCN kırmızı listesine göre: nesli tehlike altında olan türler arasında bulunan: toy, büyük cılıbıt, akça cılıbıt, angıt, mahmuzlu kızkuşu, küçük kerkenez gibi kuş türlerinden bazıları, bölgede göç döneminde görülmekte, bazıları ise bölgede ürerler.

bünyan.karatay hanı.1
Kayseri Bünyan Karatay Hanı

KARATAY HANI

Eski Kayseri-Malatya yolu üzerinde, 40’ncı kilometrede, Bünyan ilçesinin Karadayı köyündedir. Kayseri’ye olan uzaklığı: 65 km. dir.

1219-36 yılları arasında, Selçuklu veziri Celaleddin Karatay tarafından yaptırılmıştır.  Karadayı köyü olarak adlandırılan ve eski adı “Zamantı” olan köydedir.

Kervansaray: Selçuklu dönemi özelliklerini gösterir. Yazlık ve kışlık olmak üzere: 2 kısımdan oluşur.

Kışlık (kapalı) Kısım: Sultan I. Alaeddin Keykubat zamanında (1219-1236) , avlu kısmı ise Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında yaptırılmıştır. Kervansaraylarda, kışlık kısmın yanı sıra; avluya açılan kapalı odalar, mescit ve hamam bulunur.

Hanın giriş kapıları: mescidi, çörtenleri ve avluya açılan eyvan üzerindeki süslemeleri görülmeye değerdir.

k.karatay kervansarayı.1
Kayseri Bünyan Karatay Hanı

Anıtsal giriş kapısının üzerinde, çok değişik denebilecek, stilize harflerden oluşan bir yazıt vardır. Bu yazıtta, kervansarayın Keyhüsrev zamanında yaptırıldığı anlatılmaktadır. Kapalı bölümün yazıtında ise, II. Keykubat anıldığına göre, inşaat uzun sürmüş olmalıdır. Başka bir yorum da Celaleddin Karatay Keyhüsrev’e söz verdiği için, adını yazdırdığıdır.

Bu yapının, bir sultan hanı olduğunu düşünülebilir. Yapının, 18 kulesi ile ağırlığını hissettirmesi, buna gerekçe gösterilebilir.

Giriş kapısı üstündeki, süslemelerin geç dönemin özelliklerine uygun bir yoğunlukta, karmaşıklık düzeyinde olduğu görülebilir. Giriş kapısından girdikten sonra, dev bir beşik tonozdan geçilerek, avluya girilir.

Bu tonozun, solunda mutfak ve sonradan türbe haline getirilmiş bir bölüm, sağında ise mescit vardır. Tonozun yukarı bölümünde, solda 12 hayvanlı bir friz bulunmaktadır.

k.karatay kervansarayı.2
Kayseri Bünyan Karatay Hanı

Burada, alt kısımda, ahşap bölme ile kapatılmış türbe vardır. Üzerinde, büyük bir olasılıkla Osmanlı geç dönemlerinden kalma bir levha durmaktadır. Bu levhada: “ Herkes, bir eşeğe binmiş,  dörtnala ahrete gidiyor “ anlamına gelen, bu yazının, kimin anısına konduğu ve ne zaman yazıldığı belli değildir.

Asıl giriş kapısını geçtikten sonra, avluya çıkılır ve tam karşıda, kapalı bölüm kapısı vardır. Kapalı bölüm,  tipik bir ortaçağ kervansarayının bozulmamış halini görmek isteyenler için, ideal bir örnektir. 

Avlunun sağında odalar, solunda ise 7 bölümlü bir eyvan bulunur. Kervansarayların zaman zaman kale olarak kullanıldığı iddiasını yadsıyanlar için, Karatay Han, iyi bir örnektir. Burada olsa olsa korunma amaçlı, yüksek duvarlar vardır. Gerek doğal, gerek geometrik bezeme açısından, çok zengin olan bu kervansaray, gerçek bir kültür hazinesidir.

Kayseri tanıtımı.

Tomarza tanıtımı.

Yahyalı tanıtımı.

Felahiye tanıtımı.

Kayseri Sarız

Kayseri Sarız

Sarız denilince, ilk akla gelenler “kilim” ve doğal kaynak sularıdır. Öncelikle şunu belirtmek istiyorum, Sarız her ne kadar, özellikle bir zamanlar buradan göçerek, İngiltere’ye yerleşmiş insanlar tarafından sık sık ziyaret edilmekte ise de, yaptığım tüm araştırmalara rağmen, burasının tarihi ve turistik özelliklerine ait, herhangi bir kaynağa rastlayamadım.

Bu konuda, resmi makamların internet yayınlarını incelediğimde bırakın ilçenin tarihi ve turistik yönlerinin tanıtılmasını, inanın, ilçenin bir fotoğrafını bile bulmak mümkün olmadı.

Yine de, Sarız Anadolu’muzun tam ortalarında bir yerlerde ve mutlaka bir gün buradan yolunuz geçebilir, umarım, sizler burayı gördüğünüzde, bu satırlara ilave edebilecek yorumlar bırakırsınız ve bu yorumlarınızı hep birlikte paylaşırız.

Yoksa, Sarız, yalnızca kahvehaneleri, kilimleri ve doğal suları ile gündeme gelebilecek bir yer değil, hatta, bu dünyaca ünlü kilimler bile, tam olarak tanıtılmamış, halbuki internet dünyasında, gerek Sarız ve gerekse dünyaca ünlü kilimlerinin mutlaka tanıtılması gerektiğini düşünüyorum.

ULAŞIM

Sarız ilçesi, Kayseri-Kahraman Maraş-Adana devlet kara yolunun, 4 km. kıyısındadır. İlçenin diğer yönünde ise, Afşin ve devamında Elbistan bulunuyor. Sarız-Afşin arası, 74 km. uzaklıktadır.
Sarız-Kayseri arasındaki uzaklık: 128 km. dir. Sarız-Pınarbaşı arasındaki uzaklık: 43 km.

TARİHİ

Yöre: Yavuz Sultan Selim döneminde, Osmanlı egemenliğine girmiştir.
Sarız yöresindeki ilk yerleşimcilerin, 1840’lı yıllarda, Adana yöresinden buraya gelerek yerleşen Avşar göçerleri oldukları bilinmektedir. Hatta, yörenin isminin de (Sarız) yine, bunlarla ilgili olduğu sanılıyor.

Şöyle ki, ilçenin içinden “Sarız” çayı geçmekte ve Avşarlar, bu çay çevresindeki, ilkbaharda açan sarı güzel çiçeklere “Sarıöz” ismini vermişlerdir. Bu Sarıöz ismi, zamanla değişerek, yörenin “Köyyeri” olan ismi, günümüze “Sarız” olarak ulaşmıştır.

Yöre, 1946 yılında, İlçe statüsüne kavuşmuştur.

Kayseri Sarız

GENEL

İlçe: Akdeniz, Doğu Anadolu ve İç Anadolu Bölgelerinin kesişim noktasında bulunmaktadır. Merkez bölümü, genellikle düzlükte bulunmasına rağmen, bazı yerler engebeli ve dağlıktır. Seyhan nehrinin kolu olan Sarız çayı, ilçenin ortasından geçer.

Yörede egemen iklime bağlı olarak, kışları sert ve soğuk, yazları ise kurak ve serin geçer.

Yöre insanının ekonomik etkinliklerinin başında tarım ve hayvancılık gelir. Bunun dışında: kilim ve halı dokumacılığı da etkindir. Merkezde kurulu bulunan, Sarız Hanımeli Kooperatifi tarafından üretilen halı ve kilimler, il merkezinde pazarlanmaktadır.

NE SATIN ALINIR

Sarız ilçe merkezinde, el dokuma kök boyalı Sarız kilimleri, bir kısım evde dokunmaktadır ki, bu konuda merakınız varsa, sorarak, bunların dokunduğu yerleri bulup, satın alabilirsiniz.

Sarız yöresinde, özellikle üretilen düz dokumaların kullanım alanları: duvar yaygısı, yük perdesi, yüklük örtüsü, sedir/kanepe örtüsü, yastık, çuval, heybe gibidir. Duvar ve yer yaygıları, genellikle iki kanat olarak ve ayrı ayrı dokunur ve daha sonra birleştirilir.

Dokumalar, sarma tezgahlarda dokunduğundan, boyları uzundur.
Bunun dışında, Sarız bölgesinde, kaliteli bal üretimi de yapılıyor.

GEZİLECEK YERLER

Sarız yöresi ile ilgili yaptığım araştırmalarda, burada, arkeolojik Sit alanı olarak belirlenen ve koruma altına alınan, üç yer bulunduğunu öğrendim. Bunlar: Kuşçu köyündeki: Yunaktaşı yerleşim alanı ve Nekropol alanıdır.

Bunların dışında, bir de ilçe merkezine 13 km. uzaklıktaki Tavla köyünde bulunan “Tavla höyük” biliniyor. Ancak, yazının başında belirttiğim gibi, bu tarihi varlıklar hakkında, hiçbir resmi ve özel kayıtlı bilgi yok, umarım bu satırları, konu ile ilgili birileri okur ve arkeolojik bilgileri bizimle paylaşırlar.

Siz; Sarız yöresine yolunuz düşerse, burada özellikle, Sarız kilimleri görmeye çalışın, çünkü bu yörenin kilimleri, her ne kadar günümüzde yeteri kadar değer verilmese de, inanın dünyaca ünlü, belki de, Sarız yöresinden yurt dışına çalışmaya giderek, daha sonra yerleşenler tarafından, bu güzellikler dünyaya tanıtılmış olabilir.

Afşin tanıtımı.

Elbistan tanıtımı.

Sarız tanıtımı.

Pınarbaşı tanıtımı.

Afyonkarahisar Dazkırı

Afyonkarahisar Dazkırı


Afyonkarahisar-İzmir kara yolu üzerindedir ve bağlı bulunduğu Afyonkarahisar şehri yanında, Denizli’ye daha yakındır ve bu yüzden, ilçe halkı, genellikle Denizli şehrine giderler. Ben, burada 1 gün kaldım ve bu bir günlük süre içinde, özellikle, Acıgöl yöresinde gezdim ve gölde üretilen kimyasal madde çökelti havuzları çok ilgimi çekti. Göl aynı zamanda, kuş gözlem alanı, yani bu sığ göl üzerinde, birçok kuş türünü izlemek ve özellikle güneşin batışını izlemek büyük bir muhteşem güzeldir.

Afyonkarahisar Dazkırı

ULAŞIM

Dazkırı, ulaşım imkanlarının geniş olduğu bir yöremizdir. Denizli-Afyonkarahisar karayolu, ilçe merkezinden geçer. Bu yüzden, genellikle, tanınan ve ismen bilinen bir ilçedir.
Dazkırı-Afyonkarahisar arasındaki uzaklık: 140 km. Dazkırı-Denizli arasındaki uzaklık: 80 km. dir. Dazkırı-Dinar arasındaki uzaklık: 34 km. Dazkırı-Çardak arasındaki uzaklık: 21 km. Dazkırı-Ankara arasındaki uzaklık: 422 km.
Kara yolu dışında, ilçe merkezinden demiryolu geçmektedir. İzmir-İstanbul demir yolu, ilçe merkezinden geçmektedir. Demir yolu ile bağlantılı olarak, ilçe merkezinde istasyon binası var.
Yöreye, hava yolu ile ulaşmak ta mümkündür. Denizli-Çardak hava alanı, ilçe merkezine, yalnızca 20 km. uzaklıktadır. Isparta hava alanı ise, 60 km. uzaklıktadır.

Afyonkarahisar Dazkırı

TARİH

Dazkırı tarihinde, yerleşim yeri olarak kullanılması yakın geçmişe dayanmaktadır. Hacı Paşa Ağa başkanlığındaki Tatoğulları aşireti, Kızılırmak boylarından göçerek, buraya yerleşmişlerdir. Daha sonra yöreye Çerkezler yerleştirilmişlerdir. İlçe, bir süre “Apa” daha sonra “Bolatlı “(atların bol olması nedeniyle bu isim verilmiştir) ve bu ismin Ankara-Polatlı ilçesiyle karıştırıldığı için “Tazkırı” ve “Dazkırı” olarak değiştirilmiştir.
1958 yılına gelindiğinde, Dazkırı’nın ilçe statüsü kazandığı görülür. 1965 yılından sonra ise, yöre hızla kalkınmaya başlamıştır. Yöre halkı, genellikle göçmen ve aşiretlerden ve Bulgaristan ile Romanya’dan gelen göçmenlerden oluşmaktadır.

Bu arada “Dazkırı” kelime anlamı “bozkır, açık alan, kırlık yer” demektir.

Afyonkarahisar Dazkırı

GENEL

Yörenin toplam alanı: 340 km. karedir. İlçe merkezinin denizden yüksekliği ise, 830 metredir. Önemli bir akarsuyu yoktur. Güneyinde acı göl bulunmaktadır. Bu gölün suyu acı olduğu için, içinde canlı yaşamaz ve barınmaz. Yerleşim yerinin iklimi: genellikle İç Ege ve Akdeniz bölgesi iklimlerinin bir karışımıdır. Yani, bir anlamda geçiş iklimidir. Yıllık yağış miktarı azdır. Kışlar kısmen soğuk, yazlar ise sıcak ve az yağışlı geçer. Arazinin % 65’lik bölümü ovalık, % 35’lik bölümü ise dağlardan oluşmaktadır.

Afyonkarahisar Dazkırı

İlçe halkının, % 80’lik bölümü çiftçilikle uğraşmaktadırlar. Yörede yetiştirilen tarım ürünlerinden öne çıkanlar şunlardır: şeker pancarı, haşhaş, fasulye, kiraz, ceviz, dut, ayva ve kavak ağaçlarıdır. İlçenin köylerinin diğer önemli gelir kaynaklarından birisi de, yağlık gül yetiştiriciliğidir. Haşhaşın ise, özel bir yeri vardır ve yoğun olarak yetiştirilir. İlçede büyük bir çorap fabrikası var ve burada üretilen yıllık 900 bin çift çorabın tamamı yurt dışına ihraç ediliyor.

Afyonkarahisar Dazkırı Acı göl
Afyonkarahisar Dazkırı Acı göl
Afyonkarahisar Dazkırı Acı göl

        

ACIGÖL

Dazkırı ilçe merkezinin güneyinde bulunan bir göldür. Türkiye’de bu isimle anılan göllerin en büyüğüdür. Daire biçiminde olan gölün uzunluğu 27 km ve en dar yeri ise 9 km. dir. Deniz seviyesinden yüksekliği 835 metredir. Burası, dağlarla çevrili tektonik bir göldür. Gölün bir volkanik patlama sonucu oluştuğu ve derinliğinin 300 metreyi geçtiği biliniyor. Derinliği bakımından dünyada 3’ncü sıradadır. 

Dağlardan gelen kaynak suları ve Başmakçı bölgesinden gelen Kocaçay ile beslenmektedir. Sönmüş bir volkan kraterinin su dolmasıyla oluşmuştur. Krater çukurunun uzunluğu 800 metre ve genişliği ise 500 metredir. Gölün suyu acı ve tuzludur, çünkü suyunda yüksek oranlı magnezyum ve sodyum klorürleri ve sülfat bulunur.

Bu yüzden, gölde balık yaşamaz ve kurak yaz aylarında göz beyaz bir görüntü alır. Sadece Flamingo gibi acı suları seven kuşlar üreme ve konaklama için buraya gelirler. Sodyum sülfat denilen bu kimyasal madde: özellikle çamaşır deterjanı yapımında yoğun olarak kullanılmaktadır ve dünya üzerinde en yoğun kaynaklardan birisi, Acıgöldür.

Afyonkarahisar Dazkırı Acı göl

Acıgöl kıyısında, Alkim-Alkali Kimya Fabrikasında ( kara yolunun hemen kıyısındaki bu fabrika, rahatlıkla görülmektedir) üretim yürütülmektedir. Fabrikanın arka bölümlerinde ise, göl yüzeyinde, kimyasal maddenin elde edilmesi için kullanılan çökelti havuzları görülmektedir ki, bu bölüm de ziyaret edenleri ilginç görüntüler sunmaktadır.

Gölde, önemli kuş alanları da bulunmaktadır. Bu kuş alanlarında: flamingo, kılıçgaga, akça cılıbıt, angıt, gülen sumru gibi kuş türleri barınmaktadır. Günümüze kadar olan süreçte, bu alanda 203 kuş türünün gözlendiği belirtilmektedir. Son olarak, 2001 yılında yapılan gözlemlerde, burada, 119 kuş türü gözlemlenmiştir. Gölün sularında bulunan minerallerin, insan vücudunda sivilce, kaşıntı, kara ve benzeri hastalıklara iyi geldiği söyleniyor.

Acıgöl ile ilgili olarak son bir not, bir efsane var. Bu efsaneden söz etmek istiyorum “Eski dönemlerde bir derviş, Acıgölün bulunduğu yere gelir. Ancak Acıgöl yoktur ve onun yerinde büyük bir dağ ve bu dağın eteklerinde küçük bir köy varmış. Derviş köylülerden ekmek ister, ancak hangi kapıya gitse kovulur ve sadece 2 çocuklu bir gelin, kendisine gizlice ekmek verir, ağırlar, ibadet etmesi için imkan sağlar.

Derviş geline şöyle der “kızım şimdi burayı terk et ve her ne olursa olsun arkana bakma” Gelinde bunun üzerine bir çocuğunu sırtına alır ve diğerini de elinden tutarak köyü terk eder. Efsanevi taşın bulunduğu yere gelince, arkasında oluşan gürültüyü merak eder ve arkasına bakar, köyün bulunduğu dağ yerle bir olmuştur. Hemen önüne döner ve önüne dönmesiyle birlikte kendisi de taş olur. ” Evet, efsane bu kadar, tanıdık geldi, tabii ülkemizde birçok yerde benzeri efsaneler var, hatta Somon ve Gomorro efsanesini bilenler de aynı yönde olduğunu hatırlamışlardır.

Afyonkarahisar Dazkırı Lavanta Üretimi

LAVANTA ÜRETİMİ

İlçe merkezine bağlı İdris köyünde lavanta üretimi yapılmaktadır. Burası Türkiye’nin ikinci büyük lavanta üretim merkezidir. Lavanta, tıbbi ve aromatik bir bitki olup ilaç ve parfüm sanayinde kullanılmaktadır. Haziran ve Temmuz aylarında, mor rengini alan lavanta tarlaları, çevreden gelen turist gurupları tarafından ziyaret edilmektedir.

Afyonkarahisar Dazkırı Halı-Kilim ve Haşhaş Festivali
Afyonkarahisar Dazkırı Halı-Kilim ve Haşhaş Festivali

  

DAZKIRI HALI-KİLİM VE HAŞHAŞ FESTİVALİ

Festival, her yıl Temmuz ayı içinde, 3 gün süre ile devam etmektedir. Festival bünyesinde: lunapark, konserler, halk oyunları ekibi gösterisi, geçit törenleri ve alışveriş mekanları kurulmaktadır. Festival bünyesinde, Dazkırı bisiklet festivali de yapılmaktır. Bisiklet festivalinde, ilçe halkı ve çevreden gelenler tarafından, belirlenen rotada bisikletli turlar yapılıyor.

Afyonkarahisar Dazkırı Halıları

NE SATIN ALINIR

Dazkırı yöresine yolunuz düşerse, buraya has “halı” satın alabilirsiniz. Dazkırı halıları: 200 yıllık bir geçmişe dayalı olarak dokunmaktadırlar. Özellikle: Aşağı Yenice köyü, halı dokunan bir yer olarak bilinir. Dazkırı halısının en büyük özelliği: motifleridir. Bu motif özellikleri, doğadan alınmaktadır. Yöre insanları, dokudukları halılara, yöresel isimler koymaktadırlar. Bunlar: çarklı halı, kuşlu halı, kazayağı halı, kalemli halı.
Evet, özellikle “Murat Köyü” günümüzde tam bir halı köyü olarak bilinmekte ve her gün birçok turist gurupları tarafından ziyaret edilmektedir. Turist gurupları için : halı dokunmasından önce, yünün eğirilip, ip haline gelmesinden, halının dokunuz tezgahtan çıkmasına kadar tüm işlevlerini görebilecekleri bir ortam yaratılmıştır.
Son bir not, bu ilçede, güzel bir çorap fabrikası var ve üretilen çorapların hepsi, yurt dışına ihraç ediliyor, fabrikanın satış mağazasına uğramayı ihmal etmeyin.

Afyonkarahisar Dazkırı

GEZİLECEK YERLER

Dazkırı ilçesinde, her ne kadar tarihi kalıntı çok diye düşünülse de, herhangi bir arkeolojik araştırma çalışmalarının yapılmamış olması yani bu kalıntıların gün yüzüne çıkarılmamış olması, buranın, tarihi yönden turistik özelliklerini öne çıkaramamaktadır.

Yani: Dazkırı yöresine yolunuz düşerse, nereyi gezeyim-nereyi göreyim diye düşünürseniz, bence, Acıgöl bölgesini gezip görebilirsiniz ki, başkaca bir gezilip görülecek yer öneremeyeceğim. Ben yine de, yörenin tarihi eser bakımından önem kazanan birkaç bölgesinden söz etmek istiyorum.

Afyonkarahisar Dazkırı Sarıkavak Köyü
Afyonkarahisar Dazkırı Sarıkavak Köyü

   

SARIKAVAK KÖYÜ

İlçe merkezine bağlı 9 km. uzaklıktaki Sarıkavak köyünde, MS 200 yıllarına ait, Romalılardan kaldığı düşünülen, kayalar içine oyulmuş kabinler görülmektedir. Bu kabinlerde: çeşitli zamanlarda, paralar-gözyaşı şişeleri ve muhtelif toplar kaplar bulunmuştur. Köyün güney kısmında görülen höyükler ise, herhangi bir arkeolojik araştırmaya tabii tutulmamışlardır.

Sanaos antik kenti

Acıgölün kuzeyinde, Dazkırı ilçesi merkezine bağlı Sarıkavak köyünde, köyün yaklaşık 720 metre güneybatısındadır. Antik yerleşim, Denizli-Ankara karayolunun 68’nci kilometresinde, yol ayırımından kuzeye doğru yaklaşık 500 metre uzaklıktadır. Gölden uzak konumdadır. Batı-güneybatı eteğinde kurumuş bir dere yatağı vardır.

Antik kentin, yazılı belgelerden öğrenilen iki ismi vardır. İlk ismi “Anaua” dır. Kent kalıntılarında yapılan araştırmalarda, Erken Tunç Çağından Geç Antik döneme kadar oldukça geniş bir zaman dilimini içine alan buluntulara rastlanmıştır. Yüzeyde görülen seramik parçaları arasında, Tunç ve Demir çağına ait buluntular çoğunluktadır.

Evet, burada MÖ 2 ile 1’nci yüzyıllara tarihlenen bir kent vardır. Kentin oldukça önemli olduğu düşünülmektedir çünkü kendi adına bronz sikke bastırmıştır. Kentin ilk yerleşim alanı: kuzey-güney doğrultuda 150 metre ve doğu-batı doğrultuda ise 125 metre olan doğal bir yükseltinin üstündedir. Ancak bu yükseltinin en üstünde 8-9 metrelik bir kültür dolgusu vardır. Bu yükseltinin kuzeyinde bulunan kayalık yükselti üzerinde şehrin nekropolü yani mezarlık alanı vardır. Höyüğün doğusunda ise Roma ve Bizans dönemlerine ait yerleşim kalıntıları vardır.

Evet, Sanaus Doğu Nekropolü ve Antik Taş Ocağı, arkeolojik sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Afyonkarahisar Dazkırı Kızılören Köyü

KIZILÖREN KÖYÜ

İlçe merkezine bağlı Kızılören köyünde de, Roma dönemine ait Tümülüsler görülmekte olup, buralarda yapılan yüzey araştırmalarında, zaman zaman toprak kaplar ve sikkeler bulunmaktadır. Özellikle “Kayaüstü Mevkii Tümülüsü” ve bu tümülüste bulunan mezar odası ilgi çekmektedir.

Çatak Tümülüsü

Kızılören köyünün yaklaşık 2.5 km kuzeybatısında Çatak mevkiindedir. Kızılören-HAsandede karayolunun 30 metre kadar güneyinde, tarla içinde bulunmaktadır. Roma dönemine ait tümülüs, moloz taşlı yığma toprak oluşturmuş olup, yaklaşık 30-40 metre çapındadır.

(Öğrendiğime göre, bu tümülüs iş makinası kullanılarak kaçak kazı için tahrip edilmiş, tümülüsün ortasında yaklaşık 3.40 x 3.40 metre ebatlarında ve 2 metre derinliğinde bir çukur açılmıştır. Çukurun içinde, 2.10 metre uzunluğunda ve 1.40 metre genişliğinde ve 50 cm kalınlığında, kireç taşından yapılmış antik döneme ait bir kaba işçilikli blok bulunmaktadır. Tümülüs, 2015 yılında arkeolojik Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Afyonkarahisar şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.