Gökova

Gökova


Gökova denilince, aklıma hemen, Haluk Levent’in, “Gökova” şarkısı geliyor. Belki sözlerinin bir kısmını hatırlayanlarınız olabilir. “Cennet vatan Türkiye’nin kıyısında. Rüzgar esmez, yağmur yağmaz, adı Gökova. Gökyüzü paramparça orada.

Ağaçlar sessiz, yeşili öldürdük Gökova’da.” Bir de; Halikarnas Balıkçısı’na atfen anlatılan, bir hikaye var.

O da, Şöyle ki :”Halikarnas balıkçısı, ölür, melekler onu cennete götürürler. Cenneti görünce:” Burası cennet, peki, Gökova neresi?”

Evet, yaklaşım elbette güzel. Yani: Gökova’nın cennet ve hatta cennetten daha güzel bir yer olduğunun tasviri açısından ilginç bir hikaye.


Evet, buyurun; Gökova’yı tanıyalım ve bu güzellikleri yaşamak için, mutlaka oraya gidelim.

Gökova


ULAŞIM:


Bulunduğunuz yerden, bir şekilde Muğla’ya ulaştığınızı düşünüyoruz. Muğla’dan sonraki yolculuğunuz ise şöyle gelişecek. Öncelikle: Yatağan Termik Santralının hemen yanından geçecek ve maalesef büyük bir ikilem de kalacaksınız.

Gökova körfezinin kuzeyindeki linyit yataklarının değerlendirilmesi amacıyla, Milas ilçesi sınırları içinde, Türkevleri Köyü ile Ören Beldesi arasında kurulu. Asıl adı: Kemerköy Termik Santralı.

Yoğun hava ve deniz kirliliğine ve körfez ile çevresindeki doğal dengenin bozulmasına sebep oluyor. Hani; bu santral, bu güzel yöre de doğaya büyük zararlar vermekte. Diğer yandan düşünüyorsunuz, enerji olmadan, elektriksiz hayat mümkün değil ki, bir şekilde enerjinin üretilmesi gerek.

Yine de: eski teknoloji kullanılarak elektrik üretilen bu tesiste, gerekli tedbirlerin alınması ve özellikle bacaların filtrelerinin takılarak, sürekli aktif olarak bulundurulması şart.

Çevre örgütleri; bu tesis ile ilgili protestolarını zaman zaman yoğunlaştırıyorlar.

Muğla’yı geçip; Marmaris’e doğru yol aldığınızda, bir süre sonra, Sakar Geçidi denen yere ulaşacaksınız.

1000 metre yüksekten, kıvrıla kıvrıla inmeye başlayan yol üzerinde, tam burada, eşsiz bir manzara sizi bekliyor.

Sanki: uçaktan bakar gibi, aşağıda Gökova’yı görebileceksiniz. Marmaris’e giden, meşhur okaliptus ağaçlı yol, önünüzde uzanıyor. Aşağıda, uzanan engin bir ova var.

Zengin meyve bahçeleri, verimli topraklar, seralar, okaliptus ağaçlarının gölgelediği Marmaris yolu ve Ege’nin mavi suları.

Yol kenarında, manzara seyretmek için park yerleri var. Aracınızı kenara çekin ve manzarayı mutlaka bir süre izleyin. Hoş, körfez çoğu zaman sisler içinde olabiliyor.

Bu durumda, size manzarayı izleme şansı vermiyor. Ama, bakın. Sis yoksa, bu manzaranın keyfini mutlaka bir süre yaşayın.

Muğla’dan çıktıktan 29 km. sonra, Gökova’ya ulaşacaksınız.

Biraz önce söylediğim, tepeden aşağıya iniyorsunuz. Bu virajlı yol, ovaya inerken, gitmek istediğiniz yer Akyaka ise, Akyaka’ya ayrılıyor. Sağa dönüp, çamlar arasından Akyaka’ya geçebiliyorsunuz. Akyaka’nın özel mimarisi hemen dikkatinizi çekecektir.

Akyaka şehir merkezine girip, orman alanına doğru ilerlerken sola dönerseniz, plaja çıkarsınız.

Gökova-Marmaris arası uzaklık ise: 32 km. dir. Muğla-Marmaris karayolunda ilerlerken, sakın, Akyaka Sapağını kaçırmayın. Kaçırırsanız geri dönmek sorun oluyor.

Evet: Gökova’nın belli başlı yerlere uzaklıkları ise şöyle: Dalaman Havaalanı: 65 km., Bodrum Havaalanı: 115 km., Fethiye: 125 km.

Gökova


GENEL:

Gökova: Gökova (Kemre) körfezinin doğusundadır. Ula ilçesine bağlı bir beldedir. Kuzeyinde: yüksekliği, 1000 metreye ulaşan dağlar dikkati çeker. Bu dağların ormanla kaplı olması, yemyeşil bir görüntü vermesi açısından yörenin güzelliğini etkiliyor.

Bu, rengini gökyüzünden alan ovanın adı: Gökova. Gökova ve onun iskelesi, şirin Akyaka burada. Gerek Gökova’da ve gerekse Akyaka’da konaklayabilirsiniz.

Kıyıya doğru gittikçe daralan Gökova körfezinin uzunluğu: 80 km. civarında.

Kuzeyde Bodrum ve güneyde Datça var. Körfezin: girişinde, kuzey ve güney kısımlarının açıklığı ise: 35 km. Uzaktan bakıldığı zaman, körfez, sütliman görünür. Aslında: açıklarda, sert rüzgarlar eser.

Körfezin doğu kıyılarında, deniz sığ. Derinlik: açıklarda ve batıya gidildikçe artıyor. Kuzey kıyıları ise: dik ve yüksek. Bu kıyıların ardında: Yanan Dağı uzanıyor.

Körfezin en önemli özelliği: güneydoğu kıyısının, Türkiye’nin en girintili-çıkıntılı kıyı kesimi olmasıdır. Bu kesimde; iç içe geçmiş, genellikle daire biçiminde ve yörede “bük” adıyla anılan çok sayıda koy bulunmakta.

Bu koyların başlıcaları: Çökertme, Akbük, Gelibolu, Söğüt Bükü, Ballısu, İngiliz Limanı, Değirmen Bükü, Langoz Limanı ve kıyısında bir de tatlı su kaynağı bulunan Mercincik Limanı. (Bunlar hakkında, aşağıda ayrıntılı bilgi vereceğim)

Ayrıca: körfezin güneydoğu kıyıları önünde, çok sayıda, irili ufaklı ada var.

Bunların başlıcaları: Karacada, İncirliada, Yalı Adası, Şehir adası olarak da bilinen, Sedir Adası’dır. Her bir adanın yüzölçümü: 1 km. kareden az. Körfezin batısında ise: Yunanistan’a ait, İstanköy Adası bulunuyor.

Doğal ve tarihsel değerlere zengin olan körfez, yat turizmi açısından büyük önem taşıyor. Bu koylar ve adacıklar: yatlar ve mavi yolculuğa çıkan teknelerin uğrak yerleri.

Yabancıların; özellikle de, İngiliz’lerin haritalarında, Kos (İstanköy) adıyla anılan körfez, halk arasında da “Kerme Körfezi” diye anılır. Kerme adı; bugünkü Ören Beldesinin, tarihte adı olan “Keramos” dan gelmektedir.

Yunanistan’da, Atina yakınlarında da aynı adı taşıyan antik bir kent var.

Zaten, “Keramos” tarihte, daha çok çanak-çömlek üretimi yapılan merkezlere verilen Yunanca bir ad. Ancak, ne hikmetse, bizim Keramos’ta; çanak-çömleğe ait herhangi bir ize rastlanmamış. Yalnızca, bize isim kalmış. Hatırlayanlar olabilir, çoğu yerde, seramiklere, keramik deniliyor.

Yazları oluşan sıcak hava, denizden esen “meltem” sayesinde, çok az hissedilir. Yani: bu bölgede nem olmaması çok güzel. Terlemiyor ve nispeten yaşamınızı daha rahat sürdürüyorsunuz.

Evet, buranın bir özelliği daha var.

Bu bölge: zemini hareketli bir bölge. Yani: sık sık, muhtelif çaplı yer sarsıntıları yani deprem olmakta. Karşılaşırsanız, unutmayın ki, burada sürekli yer sarsıntısı olabilmekte.

Bodrum’dan Gökova körfezine açılanlar, Tavşan adasından sonra, sırasıyla: Yalıçiftlik, Orak Adaları, Kargı Bükü, Çökertme, Çakal ve Akbük Koylarını geziyorlar.

Gökova Tarihi


TARİH:

Gökova ve Akyaka bölgesinin bilinen tarihi; MÖ.2600 yıllarına dek uzanır. Karia uygarlığının, “İdyma” kenti, Akyaka’nın ilk yerleşim yeri olarak bilinir. Akyaka’nın mahallelerinde görülen kaya mezarları, bu döneme aittir.

Kaya mezarlarının 250-300 metre kadar yukarısında ise, Akropol bulunuyor.

MÖ.3’ncü yüzyılda: İdyma kenti, Rodos adasının karşısına gelen anlamında “Rhodeian” ismini alır.

MÖ.200 yıllarında, Rodos’lu Nicagoras tarafından, kent, Rodos egemenliği altına alınır.

Evet: MS.1’nci yüzyıl sonlarında, İdyma kenti, Roma kenti olur. MS.3’ncü yüzyıl ortalarında: Roma imparatorluğunun zayıflaması sonucu, bölgede düzensizlik baş gösterir ve salgın hastalıklar ve yıkıcı depremler sonucu, İdyma kenti, tarihin karanlıklarına gömülür.

Bölge: 13’ncü yüzyıl sonlarında: Türk egemenliğine girer. Karia; Menteşe Bölgesi adını alır. Önceleri; Menteşe Beyliğine ve daha sonra ise, 1420 yılında, Osmanlı egemenliğine girer.

Osmanlı döneminde: Kanuni Sultan Süleyman, Rodos’un fethi için kara ordusu ile, 1522-1523 yılları arasında, bölgede kalır.

Gökova gezilecek yerler

GEZİLECEK YERLER:

Gökova Sakartepe Seyir Terası

SAKARTEPE SEYİR TERASI

Sakartepe’den Seyir Terasına gitmek için ana caddeden ayrılıp orman içine sapıldığında, yol oldukça bozuktur, özellikle aracınız arazi aracı ise, bu yolu devam etmenizi öneririm. Yolun toplam uzunluğu 3 km dir ve özellikle yolun 2 km kadar bölümü topraktır.

Burası, aslında bir Orman yangını gözetleme yeri olarak yapılmıştır. Ancak sonradan bir kafe açılmış ve seyir terası ilave edilmiştir.

Gökova Sakartepe Seyir Terası

Evet, burası: rakımı 900 metre olan bir tepe ve üzerinde bir kafe bulunmaktadır. Akşam saat: 19.00’a kadar açıktır. Kafe de, yiyecek ve içecekler var ve fiyatlar nispeten uygundur. Ancak kredi kartı kabul edilmiyor, yanınızda nakit bulundurmayı unutmanızı.

Burada bulunan seyir terasından: Muğla Akyaka’dan Marmaris’e kadar kuşbakışı muhteşem bir manzara izlenmektedir.

Evet, bu muhteşem manzarayı izlediğinizde belki de o yol sıkıntısını çektiğinize değeceğine hak vereceksiniz, keşke yolu yapılsa diyeceksiniz.

Gökova Aşıklar Yolu

 AŞIKLAR YOLU

Gökova Merkezdedir. Burası aslında ana yola paralel bir bir köy yoludur. İki yanı yüksek ağaçlarla kaplıdır. Bu ağaçlar 1938 yılında burada bulunan bataklığı kurutmak için dikilen Avustralya’dan getirilen ve çok su çeken 1500 okaliptüs ağacından oluşmaktadır.

O yıllarda yörede oturan halk, sırta nedeniyle zor günler geçirmiştir.

Aşıklar Yolu: Marmaris’ten çıktıktan sonra, Antalya-Muğla kavşağına geldikten sonra, durup arabanızdan inin, anayola paralel sağdaki köy yoludur.

Gökova Aşıklar Yolu

Ağaçlar çok yüksek ve çok geniş gövdelidir. Yani, burası ağaçlardan oluşan bir tünel gibidir.

Burada Okaliptus ağaçlarının üzerine çok sayıda, yüzlerce isim kazınmıştır.

Evet bu yolun bir başka özelliği de, yolun sonunda-başında meşhur tostçuların olmasıdır. Akçapınar tostunu burada tatmalısınız.

 

KARGI KOYU

Gökova şehir merkezine en yakın koylardan birisidir ve merkeze 3 km uzaklıktadır. Burada: antik dönemde Akantos isimli bir şehir kurulmuştur ancak bu şehirden günümüze herhangi bir kalıntı kalmamıştır. Burada oldukça güzel yüzülecek yerler vardır.

Gökova Palamut Bükü


PALAMÜTBÜKÜ

Datça merkezine: 25 km. uzaklıktadır. Koyun açığında: küçük bir ada var. Lokanta ve pansiyonlardan yararlanmak mümkün. Kumsalı: 2 km. uzunluğunda. Kum ve çakıl karışımı. Denizi çok temiz.

Denizde: 25 metre derinlikte, dipte net görüntü mümkün, yani zıpkınla balık avlanabilir. Burada: ayrıca, tekne ve yat barınağı da bulunuyor.

Buradan alışveriş yapmak da mümkün.

Özellikle; almanızı önerebileceğim: bu yörenin leziz yiyeceklerinden: badem, zeytinyağı, bal, kekik ve diğer şifalı olduğu söylenen bitkiler var.

 

DOMUZBÜKÜ

Sessiz, sakin bir ortam arayanlar için ideal bir yer. Televizyon dahil, kimi nimetleri unutmak isteyenler tarafından tercih ediliyor. Karayolu ulaşımı yok.

Bu nedenle: yarımadanın, el değmemiş koylarından biri. Datça’dan, bir saatlik tekne yolculuğu sonucu ulaşılıyor. Konaklamak isteyenler için tek seçenek: bungalov tipi evlerden oluşan bir tesis var.

Çevresi: çam ağaçlarıyla kaplı, geniş plajı olan koy: güney dışındaki tüm rüzgarlara kapalı. Denize girmek ve dinlenmek dışında, küçük çevre turları yapmanız da mümkün.

Elektrik dahil, hiçbir teknoloji yok. Kendisiyle baş başa kalmak isteyenler için, ideal bir ortam sunuyor.

Çevrede, yürüyerek ulaşılabilecek bir mağara ve kaya şekilleri var.

Gökova Çökertme

ÇÖKERTME

Çökertme beldesi: Gökova’nın Bodrum’a doğru uzanır. Gökova merkeze 65 km uzaklıktadır.

Bodrum’dan 1.5 saat uzaklıkta, Mazı’dan sonra ve virajlı bir yol ile buraya ulaşılıyor. Evet uzun bir yol, minik köyler geçiliyor, bol bol zeytin ağacı görülüyor ve sonuçta Çökertme koyuna ulaşılıyor.

Sonuç olarak karadan ulaşımı zordur, o yüzden Çökertme genel olarak denizden teknelerle ziyaret ediliyor.

Gökova Çökertme

Özel koruma bölgesi ilan edildiğinde, burada yapılaşma yoktur, yasaktır.

Çökertme: dağlarla çevrili bir koydur. Muhteşem bir deniz, ufukta tekneler, karada tek sıra az katlı restoran ve pansiyonlar yani Yunan adası havasında bir ortam. Restoran ve pansiyonlar, denize sadece 2-3 adım ötededir.

Pansiyonda yattığınız yerden denizi görebilir, gece dalga sesiyle uyuyabilirsiniz. Yani lüks bir yer olmamasına rağmen, buradaki pansiyonların konumu muhteşem güzeldir.

Çökertme Limanı: Bodrum ve Gökova arasındadır.

Çökertme köyü, oldukça küçük bir köy olduğundan, yörede gezilecek yer yoktur. Ancak yakınlarda bulunan yerlere (Mazı köyü, Fesleğen Bükü, Kargılı Bükü gibi) gidebilirsiniz.

Çökertme Limanında sadece 5-6 tane restoran vardır. Bu restoranların ilginç bir uygulamasına şahit oldum.

Restoranın önünde, sahilde motordaki restoran görevlisi gençler, koya giren tekneleri dürbünle takip ediyorlar ve koya gelen yabancıları kendi lokantalarına davet ediyorlarmış.

Çökertme de bir yürüyüş yolu, çarşı ve müzikli eğlence mekanı bulamazsınız. Burada tatil yapmayı düşünürseniz: sadece bir şeyler yemek, kitap okumak, bir şeyler içmek, denize girmek, biraz uyumak, yemek yemek ve tekrar uyumaktır.

Buna göre, burayı tercih etmeden önce düşünmelisiniz. Buraya gelirseniz, mutlaka deniz ayakkabısı getirin çünkü deniz girişi oldukça taşlıktır.

Plajda, “T” iskelesi vardır.

Aslında: Çökertme de bulunan 4 iskeleden 3 tanesi, önceki yıllarda yıkılmıştır. Bu yüzden, koyda duraklayan tekneler, sahildeki dört güzel klasikleşmiş restorana botla ulaşıyorlar.

Gökova Çökertme

Çökertme Limanı: genellikle Mavi tur teknelerinin başlangıç veya bitiş yeridir. Çünkü buraya karayolu ulaşımı bulunmaktadır.

 Son bir not: “Mandıra Filozofu” filme, Çökertme Limanbükün de çekilmiştir. Buraya yürüyerek veya tekne ile gidebilirsiniz. Ayrıca: burası türküsü olan Çökertme değil, Çökertme türküsünün çıktığı yer Bodrum’dur.

Bodrum’da bir çökertme caddesi vardır. Meşhur çökertme kebabı da burada değil, Bodrum da ünlüdür. Bir de, asıl Çökertme köyü, deniz kenarında değildir, denizden 1 km kadar içeridedir.

Gökova Löngöz Koyu

LÖNGÖZ KOYU

Gökova körfezinin en güzel koylarından birisidir.

Kargılı burnunun batısındaki çam ormanlarıyla kaplı, yüksek tepelerden başlar, daralarak batıya doğru uzanır. Ancak 10 yıl önce çıkan bir yangında bu sık kızıl çam örtüsü oldukça büyük hasar görmüştür ve sonra bölge yeniden ağaçlandırılmıştır.

Ancak bu yeni dikilen fideler henüz küçüktür.

Özellikle yaz aylarında yoğun tercih edilir.

Güney kıyıda, ağaçların altında bir restoran ve küçük tahta iskele vardır.

Koyun kuzey batısında ise, bir restoran daha vardır. Bu restoranların bulunduğu yerlerde küçük yürüyüş yolları bulunur ve bu yürüyüş yollarıyla komşu koylara ulaşılır.

Koy dar ağızlı ve çok derin bir koydur. Koyun sonuna yaklaştıkça deniz sığlaşır ve bulanıklaşır. Çünkü koya bir dere akmaktadır.

 

ORAK ADASI

Gökova merkeze 94 km uzaklıktadır.

Ada, Gökova körfezindedir. Gökova körfezindeki en büyük adalardan bir tanesidir ve adanın ucu, bir orak şeklinde olduğu için ismi “Orak Adası” olmuştur.

Bir başka söylentiye göre ise, ismini: adanın ucunda bulunan orak şeklindeki sığınaktan almıştır.

Ada ıssızdır. Gökova rüzgarını tersten aldığı için, burada deniz sürekli sakin ve dalgasızdır. Denizin turkuaz rengi inanılmaz güzeldir. Suyun berraklığı da mükemmeldir.

Adada bir deniz feneri bulunmaktadır. Ayrıca zeytinlikler vardır. Duyduğuma göre, mavi tur tekneleri adada bulunan fareler yüzenden adaya yaklaşmak istemezlermiş.

 

Dalış Bölgesi

Adanın güney kıyısında bulunan ince burun, su altı sporları için oldukça elverişlidir. Yani, Ege’nin su altı dalışı için en uygun noktalarından biridir.

Burundan iki yöne doğru dalış yapılabilir. Burunda, Gökova yönünde yapılan dalış, heyecan vericidir. Bu yönde 30 metre derinlikte bulunan mağaranın içinde mor süngerler vardır. Burundan itibaren, önce 25 metre ve sonra 65-70 metrelere kadar dalınabilir.

Dibi cam gibi görünen turkuaz sularıyla güzel manzaralar sunar. Kırmızı mercan, denizyıldızı, renkli papağan balığı gibi çeşitli deniz hayvanlarını görebilirsiniz. Dalış yapanlar, kayıtlı bir dalış rehberiyle dalış yapmak zorundadır.

Öğle yemeğinden sonra, çam ve zeytin ağaçları ile kaplı yamaçta yürüyüş yapabilirsiniz.

Peki buraya nasıl ulaşılır, Bodrum’dan kalkan günübirlik teknelerle buraya ulaşmak mümkündür. Ancak deniz yolculuğu yaklaşık 2 saat sürmektedir.

 

ÖREN VE ÖREN MARİNA

Ören eski ismi Keramos, deniz kıyısında çok eski bir Yunan yerleşim alanıdır.

Yemyeşil çam ormanlarıyla çevrili bölge tarihi kalıntılarla doludur. Bu çam ağaçlarının altında büyük kömür yatakları bulunmuş ve Ören yerleşiminin hemen arkasında iki termik santral yapılmıştır.

Yeniköy ve Kemerköy santrallarına kömür çıkarabilmek için, santralların çevresindeki çamlara büyük zarar verildiğini duydum.

Ören: tertemiz ve sakin bir yerleşim yeridir. Çevresi yemyeşildir. Yerel Pazar ve market bulunuyor.

Ören’de: sahil şeridi 8 km uzunluğundadır. Kordon boyu ise 14 km dir.

Ören tamamen Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır, iki kattan fazla yapılaşmaya izin verilmiyor.

Ören Marinanın konumu oldukça güzeldir. Gerek karayolu ve gerekse uçak la bölgeye ulaşım kolaydır.

Ören Marinaya çevredeki koyların uzaklıkları: Akbük ve Tuzla koyları 1 saat, İngiliz Limanı 1.5 saattir.

Marina içinde, denize girilebilecek oldukça temiz bir deniz vardır.

 

OKLUK KOYU

Sadun Bora, Okluk koyunu, Gökova’nın en iyi koyu olarak tanımlar. Koy “Değirmendere Bükü” olarak da isimlendirilir.

Koyun hemen yanında “İngiliz Koyu” bulunmaktadır.

 

İngiliz Koyu-İngiliz Limanı-Bördübet koyu

2’nci Dünya Savaşında, geceleri Alman gemilerini bombalayıp, sabahın ilk ışıklarıyla koya sığınıp saklanan İngiliz muhriplerinden dolayı, koya bu isim verilmiştir.

İngiliz askerleri, deniz ve ormanın iç içe olması ve değişik kuşların bolluğu nedeniyle adaya “Kuş Yatağı” anlamına gelen “Bird the bed” adını takmışlardır.

Bu isim zamanla değişime uğrayarak “Bördübet” olarak anılmaya başlanmıştır.

Okluk koyunun hemen altında güneyde Cumhurbaşkanlığı konutu ve iskelesi vardır.

Gökova Deniz Kızı Heykeli

Koyda Sadun Bora’nın diktiği “Deniz Kızı Heykeli” görülür. Sonrasında Okluk koyuna varılır. Okluk koyunu: çepeçevre ağaçlardan oluşan orman sarar.

Burada: 2 iskele ve 2 restoran vardır. Bu restoranlarda en meşhur yemek Orfoz Buğulamasıdır.

Karaya çıktığınızda: Sadun Bora’nın 1986 yılında yazarak hazırladığı bir pano görülür.

 

YEDİ ADALAR

Halikarnas Balıkçısı “Burada adalar gökyüzünde asılı gibi durur, burası Gökova’nın, dünyanın merkezidir” demiştir.

Yedi Adalar: Gökova körfezinin güneyinde, Amazon ve Tuzla koyu arasındadır. Burada: irili ufaklı 6 ada bulunmaktadır. Adalar kalın çam ormanlarıyla kaplıdır. En kuzeydeki “Güllü ada” iyi bir dalış yeridir. Su altı özellikleri çok güzeldir.

Burada ilginç bir öyküden söz ediliyor. Şöyle ki “Yılan balıkları, buradan çıkıp Bahama adalarına kadar 3 yıl süren bir yolculuk yaparlar.

Orada yumurtlar ve ölürler. Yumurtadan çıkan yavrular, hiç bilmedikleri koca denizlerden geçerek Gökova’yı bulurlar ve yedi adalara geri dönerler.

Norveç’ten gelen anne-baba yılan balıklarının yavruları, Norveç fiyorduna, Gökova’dan gelen yılan balıklarının yavruları ise 7 adalara dönerler.”

Bu öykü: Halikarnas Balıkçısının “Balık Bankası” isimli hikayesinden alınmıştır.

 

MAZI  KÖYÜ

Gökova sahilindedir. Köy, zeytin ağaçlarıyla sarılıdır ve eski dönemlerde, halk korsanlardan korunmak için buraya sığınırmış.

Köy ve yöresi, oldukça sessiz ve sakindir.

Köy halkının birinci derece geçim kaynağı “halıcılık” tır. Burada uygun fiyatlarla halı satın alabilirsiniz.

Mazı köyüne bağlı “Hurma Sahili” vardır. Burası: zeytin ve çam ağaçlarıyla kaplı ve nemsiz doğası ve havası yanında tertemiz deniziyle ilgi çeker.

Hurma sahilinin muhteşem manzarasını izlemek için “Gözyaşı Kayasına” çıkmalısınız. Gözyaşı kayası: rivayete göre, Malta Şövalyelerinin içini oyarak altın dolu küplerini sakladıkları bir yerdir, bir başka söylentiye göre ise bir sunaktır.

Hurma sahilinin solundaki koylarda: dipten karışan soğuk ve tatlı suların bulunduğu yerler vardır.

Gökova Atahan Turistik Tesisleri

ATAHAN TURİSTİK TESİSİ

Ataköy beldesindedir. Burası tarihi bir handır ve mimarisiyle ilgi toplamaktadır. Çiniler yapıya ayrı bir güzellik katar ve bu yüzden turistlerin uğrak yeri olmuştur.

 

Akyaka gezilecek yerler için.

Sedir Adası/Kleopatra adası tanıtımı için.

Boncuk koyu tanıtımı için.

 

 

Muğla Ula

Muğla Ula

Ula ilçesinde en göze batacak husus: bolca bisiklet olmasıdır ki, Ulalılar merkezdeki ulaşımlarında, genellikle bisiklet kullanıyorlar. Tabii bunun en doğal sonucu, temiz hava ve huzurlu, sessiz bir yerleşim yeri ortaya çıkıyor.
Muğla il merkezinin hemen yakınında, hatta bir mahallesi gibidir. Ana yoldan, yalnızca 4 km. ayrıldığınızda, bu şirin yöreye varabilirsiniz.

ULAŞIM

Muğla il merkezinden sonra, 12 km. ilerlediğinizde, Gökova’ya inen Sakar geçidine girmeden, sola dönüp, yaklaşık 3 km. ilerlediğinizde, buraya ulaşabilirsiniz.
Ula-Muğla arasındaki uzaklık: 15 km. Ula-Marmaris arasındaki uzaklık: 48 km. Ula-Köyceğiz arasındaki uzaklık: 54 km. Ula-Bodrum arasındaki uzaklık: 122 km. Ula-Dalaman arasındaki uzaklık: 81 km. Ula-Fethiye arasındaki uzaklık: 130 km. Ula-Datça arasındaki uzaklık: 125 km.

TARİH

Yöredeki ilk yerleşimcilerin, MÖ.6’ncı yüzyılda buraya geldikleri tahmin edilmektedir. MÖ.1440 yıllarında, İyonlularla yapılan anlaşmada: Atina belgelerinde, Karyalılar’a ait şehirler arasında “Ola” isimli bir şehirden söz edilmektedir.
Evliya Çelebi ise, seyahatname yazılarında: buranın Menteşe Beylerinden Ulama Bey tarafından ele geçirildiğini ve bu yüzden Ola olan adının, Ula olarak değiştirildiğini yazmaktadır.
1954 yılına gelindiğinde, Ula’nın, ilçe olduğu görülür.

GENEL

Bölgenin yüzölçümü: 407 km. karedir. Deniz seviyesinden yükseklik ise, 600 metre civarındadır. Yörenin dört bir tarafı dağlarla çevrilidir. Arazi engebelidir ve % 65’lik bölümü ormanlarla kaplıdır.
Yörede, Akdeniz iklimi egemendir ve buna bağlı olarak yazları kurak ve sıcak, kışları ise ılık ve yağışlıdır. Yörede, her türlü tarım ürünü yetişir. Özellikle: tütün, üzüm ve zeytin yetiştirilir.
Yöre insanının en büyük ekonomik etkinliklerinin başında ise, arıcılık gelmektedir.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Bu yörede, balık ve deniz ürünleri tatmanız gerekir. Ancak, malum, bu balık restoranlarında, bir seçimde bulunduğunuzda, fiyat konusunda ilk etapta konuşma yapmanız şarttır.
Bunun dışında, Ula bölgesi “sarımsak” ile ünlüdür. Yani, burada sarımsak yetiştiriliyor ve birçok yemek türünde, sarımsak kullanılıyor. Özellikle: mahalli yemeklerden tatmak isterseniz: börülce, saç böreği, börülce çorbası, galli patlıcan gibi yemeklerden tatmanız gerekir. Son bir not: ekşili tavuk denilen bir yemek türü de, burada öne çıkıyor. Ula kebabını, Ula dolması ve Ula ciğeri de deneyebilirsiniz.

NE SATIN ALINIR

Bu yörede, Cuma günü giderseniz, ilçenin geleneksel pazarını görebilirsiniz. Bu pazarda: özellikle kırlardan toplanan birçok ot türü, el işleri, hasır el sanatı ürünleri satılmaktadır.
Yörede, gıda maddesi olarak, doğal bal bulup satın alabilirsiniz. Çünkü, yoğun arıcılık yapılmaktadır.

GEZİLECEK YERLER

ULA EVLERİ

Turizm yönünden, buranın en büyük özelliği: sivil mimari örneklerinin bulunmasıdır. Çünkü, Ula, özellikle yapı ustaları ile tanınıp biliniyor. Bu evlerin en büyük özellikleri: ahşap işçilikleridir. Evlerin içindeki dolap kapakları, tavan işlemeleri görülmeye değer güzelliktedir.
İlçenin ara sokaklarında dolaşırsanız, bu eski yapıları görebilirsiniz.

YEDİ DELİK KAYA MEZARLARI

İlçe merkezinin doğusunda, Alicin dağının yükseldiği yerdedir.
Burada yumuşak kayalara oyulmuş, Karya dönemine ait, 14 tane mezar bulunuyor. Antik dönemdeki inanışa göre: ölüler dirildiklerinde, bunlara insanların saldırmamaları için, mezarlar, yüksek kayalara, yani insanların ulaşamayacakları yerlere yapılırlarmış.

GÖKOVA KÖRFEZİ

Muğla-Marmaris karayolu üzerinde ilerlerken 15’nci km. de, ovaya doğru kıvrıla kıvrıla inen 7 km. lik yolun üzerinde, manzara seyretmek için bulunan park yerlerinde mutlaka birkaç dakika duraklayın ve körfezin muhteşem manzarasını izleyin.

AKKAYA

Burası: merkez ilçeye bağlı bir belde olarak, deniz kıyısında bulunduğundan, yoğun yerli ve yabancı ziyaretçi akımına uğramaktadır. Özellikle, yaz aylarında, buranın nüfusunun iki katına çıktığı görülmektedir.

Akkaya: sırtını yüksek Sakartepe’ye dayamıştır. Belde içi: özellikle, ahşap yapılarının ortaya koyduğu mimarisi bulunan evleriyle önem kazanıyor. Ahşap evler, gerçekten ilgi çekiyor. Akaya bölgesindeki birçok otel ve motel, bu ahşap ve özel mimari tarz taşıyan evlerden oluşmaktadır.
Akkaya bölgesinde, şehir merkezine girip orman alanına doğru ilerlerken sola dönerseniz; 3 km. uzaklıktaki Çınar plajı ile karşılaşırsınız. Burada: deniz oldukça sığ ve dalgalıdır ve bu yüzden su bulanıktır. Azmak deresi, burada denize dökülüyor. İsterseniz, burada tek veya çift kişilik kano kiralayarak Azmak deresine girebilirsiniz. Özellikle, hafta içinde burası sakin ve huzurlu bir yer, tabii hafta sonunda günübirlik tatilciler tarafından kalabalıklaştırılıyor.

Akkaya’nın diğer yönü ise, hemen yanı başında bulunan çam ormanlarıdır. Burada, Orman Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen kamp ve piknik alanları bulunuyor. Ayrıca, konaklamak için bungalov tarzı yerler de var.

NAİL ÇAKIRHAN EVİ

Bu ahşap evlerden öne çıkanı: Nail Çakırhan isimli şahsa ait evdir. Akaya bölgesindedir. Kendisi Ulalı olan bu şahıs: Akyaka bölgesinde, Ula tarzı bir ev yaptırır. Bu yapıda gerek Ula evlerinin geleneksel mimari özelliklerini ve gerekse kendi zevkini yansıtır. Bu güzellik: “Ağa Han Mimarlık Ödülü” ile ödüllendirilir.
Günümüzde, Akaya bölgesindeki evlerin birçoğunda, bu mimari tarz kullanılmaktadır. Yani: bir anlamda, Ula geleneksel mimarisi: Nail Çakırhan tipi mimari tarza bürünmüş oldu.

SEDİR ADASI-KEDRAİ ANTİK KENTİ

Muğla-Marmaris karayolunun 24. km. den sapın ve 6 km. sonra Gökova körfezinin bir başka noktası olan, Çamlı iskelesine ulaşabilirsiniz. Çamlı iskelesinden kalkan tekneler ile, Sedir adasına gidiliyor.

Kedrai

“Sedirler” anlamına geliyor. Ancak: antik dönemde, özellikle gemi omurgası yapımında kullanılan dayanıklı sedir ağaçlarının bu ada üzerinde bulunduğuna dair herhangi bir emare görülmüyor. Yani, buraya neden “sedir” isminin verildiği meçhul.

Tarihi süreç içindeki yazılanlar kontrol edildiğinde: MÖ.405 yılında, Atina-Isparta arasındaki Peloponnessos savaşlarında, şehir Atina yandaşı olması nedeniyle, Ispartalı Lysander tarafından saldırıya uğrar. General adayı ele geçirir ve halkını köleleştirir.

Sedir adası

Özellikle üzerinde bulunan antik Kedrai kenti ve Cleopatra plajı ile tanınıyor. Yani: altın sarısı kum ve mavinin birçok tonunu yansıtan denizi, ilgi çekiyor. Özellikle, buraya has ve dünya üzerinde yalnızca buruda görülen özel yapılı kumu çok ilgi çekiyor.

Evet: Kedrai şehri, kurulu bulunduğu dönemde, surlarla çevrilmiştir. Kale ve sur duvarları, uzaklardan görülebilen kentin orta bölümünde: Dor yapı tarzında yapılmış Apollon Tapınağı bulunuyormuş. Bu tapınağın yerine, sonradan kilise yapılmıştır. Günümüze ulaşan kalıntı, bu kiliseye aittir.

Doğu kesimde ise, kuzeye bakan ve oldukça iyi durumda günümüze gelebilen tiyatro görülüyor.

Ayrıca: antik liman kalıntıları da görülebilmektedir.

Gelelim, Cleopatra plajına: adanın altın sarısı kumsalları ile öykülendirilen bu durum, anlatılanlara göre, Kraliçe Kleopatra’nın, Romalı sevgilisi Antonius ile burada buluşması ve bu nedenle, bu kumların, Mısır’dan gemilerle buraya getirilmiş olmasıyla bağlantı kurulmaktadır.

Adanın bir diğer özel yanı: kuzey bölümünde bulunan kumların özelliğidir. Bu kumlar: özel olarak oluşan kalker damlacıklarıdır ve burası dışında, yalnızca Girit adasında görülmektedir, yani başka bir yerde benzer kum oluşumu yoktur. Bu kumlar: deniz suyuna karışan, karbonatça zengin tatlı sulardaki karbonatın: ince bir kum tanesi çevresinde halkalar halinde birikerek oluşturduğu kum tanecikleridir. Kalsiyum karbonat: denizdeki dalga hareketleriyle, ufak kırıntılar üzerinde birikiyor ve bu oluşum: Anadolu denizlerinde başka yerde görülmeyen bir durumdur. Yani, Girit haricinde, dünya üzerinde başka yerde örneği görülmemektedir. Bu kum: sodalı suda çoğalır, ateşe tutulduğunda yanar ve büyüteç altında incelendiğinde ise, hareket ettiği görülür.

Muğla Ula

GÖLET

İlçe merkezine 2 km. uzaklıktaki bu suni gölet: ovanın su ihtiyacının karşılanması için yapılmıştır. Ancak, gölet kıyısında güzel bir lokanta görülüyor. Bu lokantada, yöresel yemeklerden tadabilir ve gölette, amatör balık avcılığı yapabilirsiniz.

Muğla Ula

KAPUZ

İlçe merkezinin kuzeyinde ve halk arasında “Urganlık” olarak isimlendirilen bu yerde, bir şelale bulunuyor. Şelale, özellikle kış aylarında suyun yoğun olduğu dönemlerde, 250-300 metrelik bir vadiden, aşağıya dökülmektedir. Tabii bu görüntü, yeşillikler içinde, izleyenlere büyük bir güzellik sunmaktadır.

Muğla Ula

KYLLANDOS-OKKATAŞ ANTİK KENTİ

İlçe merkezinin batısında, Okkataş denilen tepe üzerindedir. Muğla-Marmaris karayolu üzerinde, Ula kavşağına, 200 metre kala, yoldan sapın ve Okkataş mevkiine ulaşın, burada yamaçtaki mezarları görebilirsiniz.
Burada: Karia döneminden kaldığı düşünülen bir antik şehrin kalıntıları bulunmaktadır. Evet, yamaçtaki mezarlar yanında, Akropolis durumundaki tepeye çıktığınızda ise, tepe üstündeki düzlükte, bir tapınağın temel kalıntılarını, birkaç su sarnıcını ve sur kalıntılarını görebilirsiniz.