Gaziantep Bey Mahallesi

IMG_9683
Gaziantep Bey Mahallesi

Gaziantep Bey Mahallesi: Gaziantep’teki mahalleler adını çoğunlukla burada bulunan camilerden alır. Bey mahallesi de adını 1587 yılında yapılmış olan Bey Camisinden almıştır. Fransız işgalinde büyük hasar gören bu cami, günümüze ulaşmamıştır.

Gaziantep geleneksel mimarisinin kısmen de olsa korunduğu Bey Mahallesi, 1536 yılındaki tahrir defteri kayıtlarına göre 50 haneden oluşmaktadır. Ancak yüklü bir devenin geçeceği genişlikteki sokakları, taş döşemeleriyle gelişmiş bir mahalleymiş. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde “Şehrin her sokak başında kale gibi kapılar vardır. Her gece sokaklarında kandiller yanar” diye söz ettiği mahalle burasıdır. Bu kapılar her gece kilitlenirmiş. Temizliği, düzgünlüğü, büyük konakları, burasının bugünkü deyimle lüks bir semt olduğunu gösteriyor.

Bey mahallesinin diğer bir özelliği Müslümanlarla, azınlık Ermenilerin kapı komşusu olarak 20. Yüzyılın başına kadar burada huzur içinde yaşamış olmalarıdır. Mahalleye çok yakın olan St Mary Kilisesi (günümüzdeki Kurtuluş Camii), Eski kilise, Kendirli kilisesi ile Çınarlı Camii, Bey Camii ve Eyüpoğlu Camii bunu kanıtlayan yapılardır. Ancak 1800’lerin ikinci yarısından itibaren şehrin eğitim ve ekonomisinde etkin olan Ermeniler, Bey mahallesinde çok güzel konaklar yaptırmışlar ve mahallede çoğunluğu sağlamışlardır.

Bey Mahallesi, Gaziantep’te ki taş işçiliğinin mükemmel örneklerinin sergilendiği bir yerdir. 1764 tarihli bir belge, Gaziantep’te taş ustalığının ne düzeyde olduğunu gösterdiği gibi, Türk mimarlık tarihi açısından da önemli bir kaynaktır. Hassa mimar vekili Yusuf Usta önderliğinde bir gurup taşçı esnafı, mahkemeye başvurarak taş ölçülerinin ve fiyatlarının standartlaştırılmasını istemişler ve bu istekleri olumlu karşılanarak kabul edilmiştir.

1950’li yıllarda başlayan dönüşümle bu mahallede oturanlar modern apartmanlara taşınarak buraları kendi kaderine terk etmişlerdir. Şimdi yeniden kazanılan binalar, değişik amaçlar için kullanılarak yaşam bulmaktadır. Çoğunluğu kafeteryalar oluşturuyor. Yüksek sesli çalınan türküler bir dönemin ince zevklerine ihanet eder nitelikte olsa da, bu güzel binalarda gençleri bir arada toplamak mümkün olmaktadır.

Siz de sokak aralarında gezerken, binaların güzelliklerini görebilirsiniz.

Öte yandan, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, Gaziantep Bey Mahallesi nüfusuna kayıtlıdır. Antepliler bu durumu onarla yaşamaktadırlar.

KİMYA EVİ

1856 yılında Ermeni sarraf Karanazar Nazeryan tarafından yaptırılan bu ev bir dönem İran Ticari Konsolosluğu olarak kullanılmıştır. Kurtuluş savaşından sonra yeni bir serüvene başlamıştır. Bir dönem Jandarma Karakolu olmuş. Son sahibi Abdullah Kimya’dır. Günümüzde ise o da bir kafeterya olmuştur.

Evin içi görülmeye değerdir. Yaşadığı her evreyi anlatan izler var. Nazeretyan’ın yaptırdığı pentürler, küçük melek heykelcikleri, her kapının, her kanadında ayrı bir öykünün anlatımı, ardından ikinci sahibinin duvarlara yerleştirdiği ünlü Osmanlı ve Türk büyüklerinin fotoğrafları.

BAĞDAT KAFE

Bu evin de benzer bir öyküsü vardır. Naikman Nazaraoğlu 1 Mayıs 1882 tarihinde evi bitirmiştir. Günümüzde Nigar Doğan’a aittir ve kafeterya olarak işletilmektedir.

CENANİ KONAĞI

Cenani ailesi tarafından Gaziantep Üniversitesine bağışlanan ev, Üniversite tarafından restore edilmiş ve kültür merkezi olarak hizmet vermeye başlamıştır.

A BUTİK OTEL

1886 tarihli bir yapıdır. Ermenilerin Gaziantep’te ekonomik açıdan etkili oldukları dönemde yapılmış konaklardan biridir. Bugün aslına uygun restore edilerek, butik otel olarak konuklarına hizmet vermektedir.

ERMENİ KIZ KOLEJİ

19’ncu yüzyıl sonlarında Ermeni Kız Koleji olarak yapılan, daha sonra Fatih Sultan Mehmet İlköğretim Okulu olarak kullanılan bina, daha sonra onarılarak Belediye’ye ait Koruma Uygulama Denetim Bürosu Daire Başkanlığı olmuştur.

HASAN SÜZER ETNOĞRAFYA MÜZESİ

İl içinde, Bey Mahallesinde bulunuyor. 1985 yılında, çok harap bir durumda iken, iş adamı Hasan Süzer tarafından satın alınmış, yakın zaman önce restorasyonu tamamlandıktan sonra, “Hasan Süzer Etnografya Müzesi” olarak kullanılmak şartıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağışlanmış ve Gaziantep Müzesinde bulunan Etnografya bölümü, bu binaya taşınarak sergilenmeye başlanmıştır. Bulunduğu mahalle: yüksek  duvarlar,  taş evler ve Arnavut kaldırımları ile dikkat çekiyor. Hatta: şehrin bu kısmında, tabelalar, bir karar alınarak tarihi duvarlara çakılmamış ve özel bir şekilde işlenmiş görülüyor. Müze, zaten bu bölgede kafe ve konak-otellerin arasındadır.
Bina: 3 kattan oluşmaktadır. Üç girişi vardır. Müzede: Antep şehrinin ev hayatını anlatan modeller, nispeten amatör görünseler de; yine de hoş. Özellikle, görmenizi önereceğim: yer altında su küplerinin ve kuyunun bulunduğu mahzen ve geniş avlu. Bu bölümler, gerçekten muhteşem, güzel.

Evet müze gezimize devam ediyoruz. Ön cephesindeki işlemeli büyük kapıdan “hayat” denilen orta bahçeye, küçük kapıdan ise “selamlık” denilen bölüme geçilir. Hayatın güneybatı köşesinde: üst katında oturma odası, alt katında ocaklık ve tuvaletin bulunduğu, iki katlı müstakil bir bina daha yer almaktadır. Bu bölüm: evin hizmetkarları tarafından kullanılmıştır. Hayat: ince bir taş işçiliğinin eseri olan, renkli taşlarla kaplanmıştır.

Bodrum katları; birbiri içine geçme, iki ayrı mekandan ibarettir. İkisi arasında, yaklaşık 2 metre kot farkı vardır. Tamamen yerli kayaya oyulmuş mağara görünümündeki bodrum katta; pekmez ve zeytinyağı depolamaya yarayan küpler, erzak depolamaya yarayan bölümler ve su kuyusu var. Bu bölümde, ayrıca büyük bir dokuma tezgahı da bulunuyor.

Zemin katta: iki oda, ocaklık denilen mutfak, evin hamamı ve bu mekanın ısınmasını sağlayan ocaklar ve iki farklı taraftan birinci kata çıkan merdivenler var. Hamam: Türk hamamı özelliklerini taşımakta, külhandan gelen ve alttan geçen duman vasıtasıyla ısınmaktadır. Girişin sağında bulunan oda; tandır odası. Adını, tandır denilen gömme bir taş ocak üzerine konan bir kürsü ve onun üzerine örtülen geniş bir yorgandan oluşan, mahalli bir ısınma sisteminin, burada bulunmasından alır.

Birinci katta: sofada, taş işçiliği ve boyalı tezyinatı ile dikkati çeken bir çeşme ve Hayata bakan üç ayrı oda var. Odalardan birisi: gelin görme odası, diğeri günlük yaşamın sürdürüldüğü iş odası, üçüncü oda ise erkek misafirlerin ağırlandığı selamlık bölümü olarak tanzim edilmiştir.

İkinci katta yer alan odalardan ikisi: ev sahibine ait harem bölümü olarak düzenlenmiştir.

Üçüncü katta; terasa geçişi sağlayan camekanlı bir oda ve güvercinlik bulunur. Bu bölüm, günün yorgunluğunun giderildiği sakin bir köşe olarak canlandırılmıştır.
Bina içinde bulunan bölümler: günlük yaşamdaki fonksiyonlarına göre, yörenin eşyası ile donatılmış, mankenlerle teşhire canlılık ve gerçekçilik verilerek hizmete sunulmuştur.

Geleneksel Gaziantep ev yaşamını sergileyen müze uzun zamandır ilgi odağıdır. 19. Yüzyılda yapılmış bu ev, mahallenin karakteristik evlerinden biridir. Üstü kiremit kırma çatılı üç katlı bina kayalara oyulmuş bir mağara üzerine inşa edilmiştir. Mağara bir zamanlar ev sahibinin develerini barındırmıştır. Yine mağarada pekmez ve zeytinyağı küplerinin olduğu bir bölüm bulunuyor.

Üç kapısı bulunan evin, ortadaki işlemeli kapısından hayata, küçük kapıdan haremlik bölümüne giriliyor. Birinci katta işlik vardır. Yine bu katta Türk hamamının tüm özelliklerini taşıyan banyo odası vardır. Hamamın ısıtılması döşemenin altından yapılıyor.

Müzede Gaziantep giysileri, sofraları, gelin odaları, tandır odaları ile tüm gelenekleri sergileniyor. Kurtuluş savaşında kahramanlık göstermiş insanların resimleri, belgeler, yazışmalar da müzeyi zenginleştiriyor.

Ünlü ajan Arabistanlı Lawrance’a ait motosiklet de sergilenenler arasındadır.

IMG_9720
Gaziantep Bey Mahallesi
IMG_9731
Gaziantep Bey Mahallesi
IMG_9730
Gaziantep Bey Mahallesi
IMG_9729
Gaziantep Bey Mahallesi

 

IMG_9724
Gaziantep Bey Mahallesi

OYUN VE OYUNCAK MÜZESİ

Gaziantep oyuncak müzesi, iki katlı ve bir zemin kat altı bölümden oluşuyor. Bu katlarda, çeşitli yıllara ve çeşitli ülkelere ait oyuncaklar sergileniyor. Zemin altındaki bölüm ise, Gaziantep şehrinde bolca bulunan mağaralardan birinin restore edilmesiyle oluşturulmuş. Bu egzotik ortamda çeşitli ülkelere ait oyuncak kuklalar ve o ülkelerin simgesel yapılarından örnekler sergileniyor.

Gaziantep Oyuncak Müzesinde sergilenen ve geçmiş yıllarda ülkemizdeki çocukların düşlerini süsleyen en seçkin yerli oyuncak markaları arasında Dündar İnşaat Oyunları, Alasya, Bilge, Nekur, Gürel ve Fatoş Oyuncakları sayılabilir.

Ayrıca, bu müze, bir oyuncak müzesinin kalitesini simgeleyen Lehmann oyuncaklarının en seçkin örneklerine ev sahipliği yapmaktadır.

IMG_9788
Gaziantep Bey Mahallesi
IMG_9783
Gaziantep Bey Mahallesi
IMG_9810
Gaziantep Bey Mahallesi
IMG_9807
Gaziantep Bey Mahallesi

 

IMG_9808
Gaziantep Bey Mahallesi
IMG_9814
Gaziantep Bey Mahallesi

 

ATATÜRK ANI MÜZESİ

Atatürk’ün 26 Ocak 1933 tarihinde, Gaziantep’i ziyaretinde kullandığı bir karyola, Osman Barlas’ın eşi Neyir Barlas tarafından Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne Atatürk Anı Müzesinde sergilenmek üzere hibe edilmiştir.

Müzede, 1927 yılında Osmanlıca harflerle basılmış ilk 50 binlik baskıdan biri olma özelliğini taşıyan Nutuk kitabı, Atatürk tarafından, CHP’nin 1927 yılında Ankara’da toplanan ikinci kurultayında, 36.5 saat süren ve altı günde okunan tarihi bir hitabeye dayanır. Yerli ve yabancı basın mensuplarının da katıldığı kurultayda Mustafa Kemal’in 19 Mayıs’ta Samsuna çıkışından başlayarak, 1928 yılına kadar silah arkadaşlarıyla beraber faaliyetlerini özetleyen bu tarihi konuşma “Kültür Bakanlığı” tarafından yayınlanmıştır.

Yine müzede çok ilgi çeken bir obje var. Antep savunmasında halk, düşman kadar yokluklarla da mücadele etmiştir. Fransızlar, Antebe yardım gelmesini engellemek için şehrin dört bir yanını kuşatmıştır. Çaresiz kalan halk, cephanesiz de kalınca çareler üretmeye başlamıştır. Tüfekçi Yusuf tarafından tahta ve ateşsiz olarak icat edilen bu alet, şehrin dört tarafına dağıtılmıştır.

Kaynaklara bakıldığında Fransız baskınlarının gece yapıldığı anlaşılmaktadır. Antepliler dar sokaklı evlerinde gece tak takı çevirince ses yankılanıp, büyüyor, makineli tüfek izlenimi veriyordu.

Fransız karargahı da Anteplilerin elinde çok sayıda mermi var zannedip, gece baskını yapmıyordu. Bir başka deyişle Fransız Ordusunun 20 bin askerine, 6 tankına, 3 uçağına ve 300 makineli tüfeğine karşılık, elinde mermisi azalan ve bunu düşmana hissettirmeyen Kahraman Anteplilerin icadıdır.

Yine bir fotoğrafta: Antep harbinde, Fransızlar tarafından esir alınan Antepli gençler görülmektedir. Elleri bağlı, omuzlarında tüfeklerle poz verdirilen gençler ile, Fransız askerleri olumlu bir görüntü vermek istemişlerdir. Fotoğraftan sonra gençlerin akıbeti bilinmemektedir.

PARA MÜZESİ

Giriş ücreti, 1 TL alınmakta ve bu ücretler kültür ve eğitime katkı olarak kullanılmaktadır. Açılış saatleri: 08-22 arasındadır. Müze, 1948 yılı yapımı, bir Yahudi evinde bulunmaktadır. Evin giriş kapısının hemen ardında bir avlu vardır. Avlunun sağ bölümünde ise, müzenin değerli eserleri sergilenmektedir.

Müzenin sahibi Esat bey, para tarihi konusunda tam bir uzman, yüzlerce, belki de binlerce paranın bir araya geldiği müzede, en önemli konu, müzenin sahibi olan Esat beyin, her para ile ilgili anlatacakları, gerçekten muhteşem bilgiler veriyor, mutlaka gezmenizi ve görmenizi öneririm.