Ukrayna Kırım Bahçesaray

Ukrayna Kırım Bahçesaray

 

Kırım özerk cumhuriyetinin güneyinde, Kırım Hanlığının başkentidir. Ruslar tarafından ismi değiştirilmeyen nadir şehirlerden birisidir.

Çünkü: aşağıda ayrıntılı olarak anlatacağım gibi: ünlü Rus şair ve yazar Aleksandr Puşkin: dünyaca bilinen ve tanınan bir şiirinde: Bahçesaray Çeşmesinden söz etmiş ve bu nedenle şehrin adı, sonraki süreçte değiştirilmemiştir.

Şehir: Simperefol şehrinin 32 km. güneybatısındadır. Nüfus, 30 bin kişidir. 1920 yılında buradan sürülen Kırım Tatarları; 1989 yılından itibaren yine buraya göç etmeye başlamışlardır. Burası: 15-18’nci yüzyıllar arasında, Kırım Hanlığının başkenti olmuştur.

Yani, bir anlamda Kırım Tatarlarının tarihi başkentidir. Şehrin ismi, Kırım Tatarlarınca “Bağçasaray” olarak isimlendirilir. Kırım Hanları: Giray ailesi, 1420-1783 yılları arasında, yaklaşık 350 yıl boyunca bu topraklarda hüküm sürmüşlerdir. Şehrin en büyük gelir kaynağı turizmdir.

Özellikle, yaz aylarında, çevrede bulunan birçok tarihi yapı nedeniyle: binlerce turist burayı ziyaret etmektedirler. Çünkü: Hıristiyan Ukrayna bölgesi yakınlarındaki bu Müslüman ve doğu kökenli şehir: tamamen farklı mimarisiyle ilgi çekmektedir.

Modern Bahçesaray: eski şehir, yeni şehir ve yeni bölgeler olmak üzere, 3 bölüm halindedir.

Eskişehir: Çürüksu nehrinin vadisinde, ortaçağ özelliği taşıyan dar sokakları ve geleneksel Tatar evleriyle önem kazanır. Yenişehir: Bu bölge, II. Dünya Savaşından sonra inşa edilmiştir. Burada: 5 katlı Kurusçev siteleri bulunmaktadır.

Bölge: Sivastopol-Simferepol karayolu ve demiryolu boyunca uzanır. Yeni bölge: Burası: yurtlarından sınır dışı edilerek sürülen ve daha sonra buraya geri dönen Tatarlar tarafından, 1990 yıllarının başında kurulmuştur.

Şehrin: Simferepol tarafındaki girişindedir. Burada: düzenli sokaklar ve caddeler ile küçük bahçeli evler bulunmaktadır.

Ukrayna Kırım Bahçesaray

ULAŞIM

Buraya ulaşmak için genellikle tercih edilen yol: Simferepol şehrinden buraya uzanan, 30 km. uzunluğundaki karayoludur ve bu yol: bozkırlar ve dağlardan geçerek şehre ulaşır.

İKLİM

Denize yakın olması nedeniyle, şehirde ılıman iklim hakimdir. Kışlar serin ve yazlar ılık geçer. Kar yağışına sık rastlanmaz.

PARA BİRİMİ

Kırım’da: grivni denilen bir para birimi kullanılıyor. 1 Amerikan Doları= 5 Grivni 1 TL= 2.5 Grivni

 

NE YENİR

Kırım bölgesinde; yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, özellikle “şaşlık” denilen ve ülkemizdeki kuzu şişe benzeyen ızgarayı tatmanızı öneririm. Ayrıca, elbette “Tatar böreği” yani diğer ismi ile “Çiğbörek” denemelisiniz.

Ukrayna Kırım Bahçesaray
Ukrayna Kırım Bahçesaray

 

Bu şehri ziyaret ettiğinizde görmenizi önereceğim yerler ise:

 

HANSARAY

Yazının hemen en başında belirtmek durumundayım ki, burayı gezmek için 2 saat ayırmanızı öneririm. Kırım ülkesindeki müzelerin, her gün saat: 17.00’de kapandığını da unutmayınız.

Bu saray: Bahçesaray’da Kırım Hanlığı döneminde, 16’ncı yüzyılda, Giray Hanedanı döneminde, Kırım Hanı I. Mengli Giray Han tarafından yaptırılmış, zamanla takip eden Hanlar tarafından yeni eklemeler ve ilavelerle genişletilmiş, birbirine bağlı binalardan meydana gelen bir komplekstir.

Yapının yapımında: Anadolu, İran ve İtalya’dan ustalar ve Rus ve Ukraynalı esirler çalıştırılmıştır. Bahçesaray’ın en önemli yeridir. İstanbul-Topkapı sarayının küçük ama zarif bir örneği şeklindedir. “Tatar El Hamrası” olarak da bilinmektedir.

Çünkü: Kırım Hanları İstanbul’da yetiştirilmektedirler ve ülkelerine geri döndüklerinde, İstanbul’da gördüklerini Hansaray’da uygulamak istemişlerdir. Uzun yıllar, Hanlığın yönetim merkezi olarak kullanılmıştır.

Takip eden süreçte ise: 1736, 1737 ve 1771 yıllarında yabancı ordular tarafından tahrip edilmiştir. Özellikle: I. Selim Giray Han tarafından yaptırılan ve paha biçilmez binlerce el yazması bulunan meşhur kütüphanesinin yakılması ve yok edilmesi büyük bir kayıp olarak değerlendirilmektedir.

Tüm bu yıkımlar ve tahribatların ardından her seferinde saray yeniden onarılmış ve gitgide tam bir Osmanlı sarayı haline gelmiştir. 1783 yılındaki Rus işgali döneminde ise: yeniden yapılan restorasyonlar sonucu, saray özgün mimarisini tamamen kaybetmiştir.

Özellikle: 1854-1855 yılları arasındaki Osmanlı-Rus savaşı döneminde, saray hastane olarak kullanılınca, büyük ölçüde hasar görmüştür.

Evet: Hansaray’ı ziyaret etmek isterseniz:

Çürüksu deresi üzerindeki taş köprüden geçmeniz gerekiyor. Buradan geçince: ana kapıdan avluya giriyorsunuz. Bir zamanlar atlı süvarilerin bulunduğu ağaçların gölgelediği geniş avluda: günümüzde büyük turist gurupları sıraya girmektedirler.

Avlunun sağ tarafında müzenin girişi, sol tarafında ise bilet gişeleri, Han camisi, mezarlık, hamam ve diğer ek binalar görülür.

Günümüzde: saray içinde bulunan gezmenizi ve görmenizi önereceğim yerler şunlardır:

1. Tarih ve Arkeoloji Müzesi

2. Demir kapı

3. Çeşmeli avlu

4. Göz yaşı çeşmesi

5. Divan salonu

6. Mescit

7. Harem

8. Enderun odaları

9. Han Camii

10. Hazire-Mezarlık

11. Altın oda

12. Yaz çardağı

13. Sarıgüzel Hamamları

 

Tarih ve Arkeoloji Müzesi

Müze: Salı ve Çarşamba günleri hariç her gün açıktır ve saat: 09.00-17.00 arasında ziyaret edilmektedir. Giriş ücretlidir ve ücret 14 Hrivna (3 Dolar) dır.

Müze, 1917 yılında ünlü sanatçı, tarihçi ve arkeolog Üsein Bodaninskiy tarafından kurulmuştur. 1944 yılında Kırım Tatarları sürgüne gönderilince, müze kapanmış ve müzede bulunan Kırım Tatarlarına ait pek çok kıymetli eser ortadan yok olmuştur.

1950 yılında müze yeniden açılmış ve depolarda bulunan Kırım Tatarlarına ait eserler yeniden sergilenmeye başlamıştır.

Ukrayna Kırım Bahçesaray
Ukrayna Kırım Bahçesaray

 

Demir kapı

Sarayın ana girişindedir.

Bu kapı: ikinci avluya açılmaktadır. İtalyan mimar Alevizio Novi tarafından yapılmıştır. Ancak: burada da ilginç bir husus var. İtalyan mimar: döneminde Rus Çarı tarafından Kırım üzerinden Moskova şehrine davet edilir ve Kırım’da bulunduğu sürede, alıkonulunca: sarayın inşaatında görevlendirilir ve bu kapının bulunduğu yeri yapar.

Demir kapı ise: 1503 yılında, I Mengli Giray Han tarafından: Salacak bölgesindeki eski saraydan getirilerek buraya günümüzdeki yerine konulmuştur. Kapının bulunduğu yerde: ince işlenmiş kabartma Rönesans süslemeleri dikkat çekmektedir. Özellikle: alınlık kısmında, Kırım Hanlığının simgesi “Tarak Tamga” dikkati çekmektedir.

Evet: Demirkapı: ihtişamlı görüntüsü nedeniyle, Kırım Tatarlarının tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle: 20’nci yüzyıl başlarında, Kırım Cumhuriyetinin kuruluşunda ve benzeri pek çok olayda, kapı önemli rol oynamış ve olaylar, kapının önünde çektirilen fotoğraflarla pekiştirilmiştir.

 

Çeşmeli Avlu

Buradaki altın çeşme görülmeye değerdir.

Çeşme: Rönesans tarzı süslemeleriyle dikkati çeker ve 1733 yılında, Kaplan Giray Han tarafından yaptırılmıştır. İşlemeleri altın tozu ile yapılan çeşmenin özellikle üst alınlığı ve üstündeki sülüs yazısı ilgi çeker.

Ukrayna Kırım Bahçesaray
Ukrayna Kırım Bahçesaray
Ukrayna Kırım Bahçesaray

 

Gözyaşı Çeşmesi

Adına şiirler yazılmıştır. Ünlü şair Puşkin: 1824 yılında: sürgün yıllarında burada yaşarken, Tatarlara ait bu çeşmeden etkilenerek bir şiir yazmış ve bu şiiri ile, gerek Çarlık Rusyası’nda ve gerekse Avrupa’da büyük ün kazanmıştır.

Şiir: Giray Han’a övgü ve çeşmenin hüznünü yansıtmaktadır. Hatta: takip eden dönemde: bu şiirdeki hikayeden etkilenilerek, bir de “bale” yazılmıştır. Bu bale de: Polonyalı Prenses Maria: Kırım Hanı Giray Han’ın hareminde bulunmaktadır.

Giray Han: Prenses Maria’ya aşık olur ve gözdesi Zarema’yı göz ardı eder. Bunun üzerine: Zarema: Prenses Maria’yı öldürür. Bunun üzerine, Giray Han’da, Zarema’yı öldürür ve Prenses Maria adına: bu çeşmeyi yaptırır.

Daha sonraki süreçte: Rus orduları burayı ele geçirdiklerinde, Puşkin’in bu şiirine duyulan saygı nedeniyle, çeşme tahrip edilmemiştir. Bu yüzden, günümüzde çeşmenin hemen yanında “Puşkin” in bir büstü bulunmaktadır.

Peki, çeşme kim tarafından yaptırılmıştır? Evet: bu dünyaca ünlü çeşme: Kırım Hanı Giray Han tarafından: çok sevdiği ve genç yaşta ölen karısı “Dilara Bikeç” anısına 1763 yılında, İranlı Ömer Usta denen şahsa yaptırılmıştır. Hatta: yaptırırken “Dünya durdukça bu çeşme de benim gibi ağlasın” dediği söylenir.

Dilara Bikeç’in türbesi: Hansaray’ın duvarına bitişiktir. Hatta: Gözyaşı çeşmesinin eski yerinin, türbe duvarına bitişik olduğu da söylenir.

Çeşme: ilk yapıldığında yani asıl yerinde iken: her su damlasının çıkardığı ses: akustiğinde yardımı ile: insana ağlama-hıçkırma sesi gibi gelir ve dinleyeni derinden etkilermiş.

Ancak: takip eden süreçte, Rus Çariçesi II Yekaterine’nın emriyle, çeşme günümüzde bulunduğu yere konulmuş, ancak bu özelliğini yitirmiştir.

Gelelim çeşmenin üzerindeki şekillerin anlamına: yaklaşık 2 metre yüksekliğindeki mermerden yapılmış çeşmede: lotus çiçeği simgesi olan motifin içinden damla damla su akıyor. Bu çiçek: gözyaşlarıyla dolu bir gözü ifade etmektedir. Suyun ilk düştüğü yer ise “kalbi” ifade ediyor.

Bu damla damla akan su yani gözyaşı: kalbi ifade eden kurneyi kederle dolduruyor. Yani: acının, kalbe balyoz gibi indiği betimleniyor. Suyun bu ilk damladığı lotus simgesinin üzerinde “gül” koyulacak bir yer bulunuyor.

Ünlü şair Puşkin: oraya: iki aşığı simgelemesi için 2 gül koymuş ve bu gelenek haline gelmiştir. Bu bölümün altındaki iki küçük bölüm ise: acının zamanla hafiflediğini betimliyor.

En alttaki büyük bölüm ise: acı hafiflese de, kalpten hiçbir zaman çıkmadığını betimliyor.

Bu arada: çeşmenin suyunun nereden geldiği bilinmiyor.

 

Divan Salonu

Çeşmeli avlunun dış köşesinde bulunan buranın üç tarafı açıktır. Ancak; Ruslar tarafından, odanın bahçeye açılan üç cephesi: renkli camlarla kapatılmıştır.

Bir zamanlar, Kırım Hanlığının günlük meselelerinin görüşülüp karara bağlandığı buranın ortasında: küçük bir fiskiye bulunur ve günümüzde, burada: orijinal halinden kalma yalnızca üç sedir minderi sergilenmektedir.

 

Mescit

Divan salonunun hemen yanındadır. 1741 yılında yapılmıştır. Taş zeminli bu yapıda, günümüzde, el yazması kur-anlar ve dini motifli eşyalar sergilenmekte ve İslamiyet hakkında bilgiler verilmektedir.

 

Harem

Zamanında, burası yani Harem dairesi, 4 büyük binadan oluşuyormuş. Ancak, Rus işgali sırasında, bu binalardan üç tanesi yıkılmış ve günümüze yalnızca bir bina gelebilmiştir. Harem dairesine: birkaç basamaklı merdivenle çıkılmaktadır.

Girişteki duvarlarda ise, Kırım Hanlarının evlerine ait cumba tarzı tahta kafesler, odalarında ise Kırım Hanlarının aileleriyle birlikte günlük yaşamlarını sürdürdükleri yerlerde çeşitli kıyafetleri ve eşyaları sergilenmektedir.

Harem dairesinin hemen arkasında bir bahçe bulunmaktadır ki, zamanında bu bahçede Hanların eşleri ve çocukları zaman geçirirlermiş. Bahçede bulunan Ay Neni Çeşmesinden mutlaka su için, çünkü buradan su içenlerin gençleştiğine inanılıyor.

 

Enderun Odaları

Hanlık döneminde, burada sarayın hizmetlileri kalırlarmış. Günümüzde, burada Kırım Tatarlarına ait Etnografik objeler (elbiseler, mobilyalar, fotoğraflar, mutfak gereçleri ve günlük yaşama ait diğer objeler) sergilenmektedir.

Burada bulunan odalardan birinde de; İsmail Bey Gaspıralı’ya ait çeşitli eşyalar ve tarihi belgeler sergileniyor.

Burada bulunan ve 1944 yılındaki Kırım Tatarlarının sürgünü ile ilgili resim ve belgelerin bulunduğu oda ise, günümüzde kapalı bulunduruluyor.

Han Camisi: Cami, Hansaray’ın genel görünümü ile mükemmel bir uyum içindedir. 1740-1743 yılları arasında yapılmıştır. İlk yapıldığında kubbeli olmasına rağmen, 1736 yılında Rus askerleri tarafından tahrip edilmiş ve daha sonra Selamet Giray Han tarafından onartılmıştır.

 

Cami

Zengin süslemeleri, taş oymalı mihrabı, minberi ve iki ince minaresiyle ilgi çekmektedir. Duvarlarda Türk çinileri görülür. Yalnızca Cuma günleri ibadete açıktır.

Ukrayna Kırım Bahçesaray

Hazire-Mezarlık

Han camisinin hemen yanındadır. Bu bölüm: Çarlık Rusya’sı ve Komünist yönetim zamanında büyük hasara uğramıştır. Özellikle: 1944 yılında, sürgün döneminin ardından, mezarlık, mezar taşları dahil olmak üzere tamamen talan edilmiştir.

Mezar taşlarının bir çoğu inşaatlarda yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Pek azı ise, çeşitli yerlerden toplanarak, buraya getirilmiştir. Evet, bu mezarlıkta: 1592 yılından sonra, Tatar hanları ve eşleri gömülmüştür.

Kubbeleri kurşun ile örtülü iki türbede ise: Kırım Hanlarından I. Mengli Devlet Giray Han ve II. Gazi Giray Han, III. İslam Giray Han ve IV. Mehmet Giray han gömülüdür. İki türbenin yanındaki açık türbede ise, II. Mengi Giray han gömülüdür.

Mezarlığın bitişiğindeki bahçenin sonundaki zarif türbede ise, Kırım Giray Han’ın genç yaşta ölen eşi Dilara Bikeç’in kabri bulunmaktadır.

 

Altın Oda

Burası, konumu itibarıyla sarayın en hakim noktasındadır. Bu bölüm: 1764 yılında yapılmıştır. Odada, süslü tavanda, birbirine geçen parçalar, kabartma olarak işlenmiştir.

Zemindeki sedirler ise: koyu kırmızı kadife üzerine altın sırma işlemeli kumaşlarla döşelidir. Duvar süslemelerinde ise: mavi renk hakimdir.

Duvarlarda: o dönemin bir şairinin dilinden, güzellikleri öven beyitler yazılıdır.

 

Yaz Çardağı

Burası ilk olarak 17’nci yüzyılda yapılmış ve bilahare 18’nci yüzyılda yenilenmiştir. Çardağın ortasında: Türk barok stilinde, mermerden küçük bir fiskiye bulunmaktadır.

Bu odada yapılan divan toplantılarında: temiz hava, ışık ve fiskiyenin dinlendirici sesi, muhteşem bir ortam sağlamaktadır.

Han ve idareciler, burada sohbet ederler, müzik dinlerler ve yemek yerlermiş. Sarıgüzel Hamamları: Demir kapısın batısında, 1533 yılında yapılan bu hamamlar bulunur.

 

Hamam

Alttan ısıtma sistemiyle ısıtılır. Soyunma yeri, soğukluk, sıcaklık olarak üç bölüm halinde düzenlenmiştir. Tahtalı Camii: Hansaray bölümünden, Zincirli Medrese istikametine giderken, hemen yolun kıyısındadır.

 

Cami

Selim Giray Han tarafından 1707 yılında yaptırılmıştır. Takip eden süreçte ise, bölgenin Komünist yönetim altında bulunduğu dönemde diğer birçok dini yapıda olduğu gibi yıkılmadan günümüze kadar gelebilmiş olmasıyla önem kazanmaktadır.

Evet, burayı ziyaret ettiğinizde, özellikle 16 köşeli minareye dikkat etmenizi öneririm.

 

SALACIK MEVKİİ

Bu mahallede: tarihi kabristan bölümünde: Kırım Hanlarından I. Mengli Giray ve I. Hacı Giray hanların türbeleri bulunmaktadır. Aynı kabristanda, Kırım Milli liderlerinden İsmail Gaspıralı’nın da mezarı bulunmaktadır.

Bu türbeler: Sovyet döneminde tahrip edilmiş ve daha sonra ise ülkemizin yardımlarıyla yeniden restore edilmiştir.

Bu mahallede, ayrıca: Zincirli Medrese ve Kırım Müftülüğü de bulunmaktadır.

 

Haci Giray Türbesi

Zincirli Medresenin giriş kapısının tam karşısında bulunan türbe: Han’ın 1466 yılında vefat etmesinin ardından, 1501 yılında, I. Mengli Giray Han tarafından yaptırılmıştır.

Titiz bir işçilik ile yapılan, kesme taş duvarlar üzerinde yükselen, sekizgen kasnaklı ve kiremit kaplamalı basık bir kubbe ile örtülü türbe: 14’ncü yüzyıl Anadolu mimarisinin özelliklerini taşımaktadır.

Dış görünüşte sadelik hakim olmasına rağmen, kapının yan nişleri ve zengin süslemeler, türbenin güzelliğini perçinlemektedir.

Evet: bu türbede, bölgedeki diğer yapılar gibi, Komünist döneminde, bir süre domuz ahırı ve daha sonra da depo olarak kullanılmıştır.

Ukrayna Kırım Bahçesaray

Zincirli Medrese

Burası, Bahçesaray’da Kırım Tatarlarının önemli mimari eserlerinden birisidir. Şehir merkezinden yaklaşık 3 km uzaklıktadır. Aynı zamanda: Doğu Avrupa bölgesindeki en eski eğitim kurumlarından birisi olarak bilinmektedir.

Kitabesine göre: 1500 yılında, I Mengli Giray Han tarafından yaptırılmıştır. Kırım Hanı I. Mengli Giray Han: medresenin inşasında, bizzat kum taşımak suretiyle çalışmış ve inşaat bittikten sonra da “ ilmin önünde her kim olursa olsun eğilmek gerekir” diyerek ,medresenin tek giriş yerine zincir çektirmiştir.

Kırım Hanlarının: ilme verdikleri önem ve saygının göstergesi olan bu zincir: medresenin ismi olarak kalmış ve büyük bir İslam Üniversitesi olarak: Kırım sınırları içinde ve Müslüman ülkelerinde büyük ün kazanmıştır. Evet: medresenin kapısında asılı bu zincir, günümüzde de ilmin önünde eğilmek gerektiğini hatırlatmak için aynı yerde durmaktadır.

Zincirin sırrı: Medreseye girenlerin eğilmelerinin sağlanmasıdır. Çünkü: medreseye girenlerin “bilimin önünde saygıyla eğilirim” düşüncesinin yerleşmesinin sağlanmasıdır. Evet: eğilmeden kapıdan içeriye girmek mümkün değildir.

Zincirli Medrese:; 1917 yılındaki Bolşevik ihtilali sonrasında Tıp Okulu olarak kullanılmış ve 1939 yılında ise Komünist yönetim sırasında, akıl hastanesi yapılmıştır. Medreseye ait binalar ise depo olarak kullanılmıştır.

Evet: Zincirli Medrese: eğitim işlevinin yanı sıra, günümüzde Kırım Tatarlarının Kırım’da var olma mücadelesinin bir simgesi olarak önem kazanmaktadır.

Günümüzde: medresenin içinde o dönemin eğitim araçları bulunuyor. Başka bir bölümde ise, medresenin önünde yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkan objeler sergileniyor. Bunlar arasında: özellikle 2’nci yüzyıldan kalma “toprak kap” özel ilgi çekmektedir.

 

Larişes Müzesi

Bu müze: Zincirli Medresenin tam karşısındadır. Müzede sergilenen objeler: Güliver Altan denilen bir şahıs tarafından: dünyanın dört bir yanından, 7 yıllık gezileri sırasında kendi imkanları ile toplanmış olmasından kaynaklanmaktadır. Öte yandan: Müze, Kırım Tatarlarının tarihi hakkında da önemli ipuçları vermektedir.

 

Antik Türbe

Bu türbe: Eskiyurt köyünde, burada Kırım Hanlığı kurulmadan öncesi dönemde, yani 14’ncü yüzyıldan kalmadır. Türbe: kesme taş duvarlar ve ilk yapıldığında üzerinde sekizgen piramit bir külah bulunduğu tahmin edilmektedir ki, bu piramit külah daha sonra yıkılmış ve altından çıplak kubbe ortaya çıkmıştır.

Mimari olarak: aynı dönemde Anadolu’da yapılan kümbetlerle benzerlik göstermektedir. Ancak: kitabesi bulunmadığından, kim tarafından yaptırıldığı ve kime ait olduğu bilinmemektedir.

 

Eski Türbe

Bahçesaray merkezi dışındaki bu türbenin 15’nci yüzyılda yapıldığı bilinmektedir. Özellikle: Kırım Türk mimarisinin en güzel örneklerinden biri olmasıyla önem kazanır. Türbe: sekizgen piramit bir külah ile örtülüdür.

Piramit külah: yapıldığı dönemde, kale duvarları ve basık sekizgen kasnak üzerinde yükseliyordu.

Ancak: takip eden süreçte yıkılmış ve günümüzde, altta çıplak kubbe görülmektedir.

Türbenin duvarları, 1,40 metre kalınlığında kesme taşlardan yapılmıştır. Türbenin kitabesi bulunmadığından, kim tarafından yaptırıldığı ve kime ait olduğu bilinmemektedir.

 

Gazi Mansur Türbesi

Bu türbe: Çufutkale eteklerinde, kaleyi çıkış yolu üzerindedir. Gazi Mansur hakkında anlatılan bir efsane dikkat çekmektedir.

Şöyle ki: “ Ruslarla yapılan savaşta kafası kopan Gazi Mansur isimli kahraman: başını Ruslara bırakmamak için, koltuğunun altına almış ve Bahçesaray’a kadar yürüyerek gelmiş ve burada, mescidinin bulunduğu yerde ruhunu teslim etmiş ve hemen oraya yani günümüzde türbesinin bulunduğu yere defnedilmiştir.

Ancak: Komünist yönetim döneminde, türbe Ruslar tarafından tamamen tahrip edilerek, adeta yok edilmiştir.

Ukrayna Kırım Bahçesaray
Ukrayna Kırım Bahçesaray
Ukrayna Kırım Bahçesaray

 

İsmail Bey Gaspıralı Okulu ve Mezarı

Fikir adamı, eğitimci ve yazar olarak tanınan İsmail Gaspıralı: Hacı Giray Han Türbesinin hemen yanında, 2 katlı bu okulu yaptırmıştır. Burada: batı tarzı eğitim verilmiş ve böylece Kırım ve Türk dünyasının aydınlatılması sağlanmıştır.

Okul: yakın geçmişte; Akıl Hastanesi olarak kullanılıyor iken; Kırım Tatarlarının 1989 yılında bölgeye geri dönmeleri sonucunda boşaltılmış ve restore edilerek İsmail Gaspıralı’nın 150’nci doğum yılı etkinliklerinde, Kırım Tatarlarının Milli Mektebi olarak yeniden faaliyet sokulmuştur.

Türbe ve Mektebin hemen karşısında: İsmail Gaspıralı’nın mezarı bulunmaktadır. 1914 yılında ölen Gaspıralı, buraya defnedilmiş, mezar: Komünist dönemde; 1944 yılından sonra tahrip edilmiş ve 1970’li yıllarda tamamen yok edilmiştir.

Evet, mezar 2001 yılında restore edilerek yeniden düzenlenmiştir.

Ukrayna Kırım Bahçesaray

Minyatür Kırım Parkı

2.5 hektarlık bir alana yapılan bu park alanında: Kırım ve dünya tarihinin kültürel ve mimari bazı anıtlarının, 25 kat küçültülmüş kopyaları bulunmaktadır. Bunlar arasında: Akmescid tren garı, Hansaray, Masandra, Vorontsov ve Livadya sarayları, Kırlangıç yuvası gibi 55 civasında anıtın minyatür benzeri bulunmaktadır.

Bu minyatürler: 3 yıllık bir süreçte; Akmescid’de bulunan fabrikada, yaklaşık 150 kişilik bir gurup tarafından hazırlanmıştır. Park alanında, ayrıca: ünlü çizgi film kahramanlarının figürlerinin bulunduğu ve çocukların ilgisini çeken bir alan da bulunmaktadır.

El Sanatları Merkezi

Kırım bölgesinde unutulan el sanatlarının yeniden canlandırılması için başlatılan bir projenin uygulanması için burası düzenlenmiştir. Burada: Ayder Usta tarafından, gümüş kakmacılık çalışmaları sürdürülmektedir. Ayrıca: çeşitli amatör tiyatro toplulukları burada faaliyetlerini sürdürüyorlar.

Bahçesaray ilçesinin ziyaret ettiğinizde, gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için hediyelik bir şeyler satın almak isterseniz: başta gümüş işlemeler olmak üzere, Kırım Tatarlarının milli giysileri giydirilmiş bebeklerden satın alabilirsiniz. Bunları alabileceğiniz yer ise: Reçnaya sokağındaki Marama Teşkilatı satış merkezidir.

 

ÇUFUTKALE

Burası: Bahçesaray merkezine 3.5 km. uzaklıktadır. Kale ve mağara şehir: 8’nci yüzyılda yapılmış ve 1299 yılında, Tatarlar tarafından ele geçirilmiş ve 16’ncı yüzyıla kadar burada yaşamışlardır.

Bu tarihten sonra ise, vadinin aşağısına göçmüşler ve günümüzdeki Bahçesaray merkezinde yaşamaya başlamışlardır. Ancak: Tatar döneminde buraya yerleşen Karay Türkleri: Tatarlar buradan ayrıldıktan sonrada, burada yaşamaya devam etmişlerdir.

Musevi dinini sahiplenen Karay Türkleri: dini ibadetleri engellenince, 14’ncü yüzyılda, bu korunaklı ve sarp bölgeye yerleşmişlerdir. Bu nedenle: Karay Türklerinin kültürlerinin tanınmasında önemli bir kaynaktır. Büyük bir kaya kütlesinin üzerindedir. Kalenin doğu yamacındaki surlar: günümüze kadar sağlam olarak gelmiştir.

Kale içinde: günümüze uzanan önemli eserleriyle birlikte tam bir kültür hazinesi olarak tanımlanır. Kalenin bulunduğu bölgede; kireçtaşı bölümde doğal aşındırmalar sonucu oyulan mağaralarda ise, Neolitik çağdan bu yana insanların yaşadıkları belirlenmiştir. Bu mağaralar: her yere çıkışlarının bulunmasıyla önem kazanırlar. Savaş zamanında gizlenmek amacıyla kullanılmışlar, bunun dışında ise, yiyecek maddelerinin depolanması için kullanılmışlardır.

Mağaralar içinde: yer altı mezarları, keşişlerin yaşadıkları odalar, tapınaklar ve zirai amaçla kullanılan bölümler bulunmaktadır. Ayrıca: yine kayalar oyularak merdivenler, yağmur suyu olukları, su kanalları, gıdaların saklandığı depolar, ibadet hücreleri ve taştan binalar yapılmıştır.

Kalenin altındaki mağaralar ise, uzunca bir dönem zindan olarak kullanılmış ve Han’a karşı gelen muhalifler, buralara atılarak cezalandırılmışlardır.

Burada bulunan “Canike Hanım Türbesi” ziyaret edilmektedir. Canike Hanım: Altınordu Hanı Toktamış Han’ın kızıdır ve Kırım bölgesinde tanınmaktadır. 1437 yılında vefat ettiğinde, bu türbe yaptırılmıştır.

 

Sviato Uspensky Mağara Manastırı

Burası: Çufutkale yolu üzerinde, 8’nci yüzyıldan kalma, önemli bir Ortodoks dini yapısıdır. Manastır: Rumlar tarafından, vadi üzerinde kireçtaşı duvarlar oyularak yapılmıştır.

Manastır: söylenenlere göre: Trabzon’daki Sümela Manastırına bağlı olarak faaliyet gösteriyormuş. Bu özelliği ortaya çıkınca: 2000 yılından sonraki süreçte, Rusya’da bulunan birçok Ortodoks zengin: buraya milyonlarca dolar yardımda bulunmuşlar ve manastır ve çevresi tamamen yeniden düzenlenmiştir.

Çünkü: Rusya’da, Ortodokslar, kendileri tarafından yapılmayan bu tür yapıları yeniden düzenleterek, kendileri tarafından yaptırılmış gibi bir izlenim yaratmaya çalışmaktadırlar.

Burayı ziyaret ederseniz, burası hakkında anlatılan bir efsaneden de söz etmek istiyorum. Şöyle ki: anlatılanlara göre “bir zamanlar, bu kayalıklarda dolaşan bir çoban: kayalıkların tepesinde, bir mum tarafından aydınlatılan bir “Meryem Ana İkonu” görür.

Bunu çevresinde anlattığında ise, bölgenin Prensi: bu ikonun, sarayına getirilmesini emreder ve ikon: yerinden alınarak Prensin sarayına getirilir. Ancak: ertesi gün, ikonun sarayda konulduğu yerde olmadığı ve eski yerine, yani kayalıkların tepesine gittiği anlaşılır.

Daha sonra, ikon, birkaç kez daha yerinden alınır ve farklı yerlere götürülür ancak her seferinde, kayalıkların tepesindeki eski yerine geri döner. Sonunda: insanlar, ikonun kayalıkların tepesinde bulunduğu yerde kalmasına karar verirler.

Böylece: 15’nci yüzyılda, kayalıkların 20 metre yukarısında, bir mağara içine, küçük bir şapel yaparlar ve ikon bu şapelin içine yerleştirilir. Evet, bu vadiyi ziyaret ettiğinizde: burada 6’ncı yüzyıldan kalma mezarlar bulunduğunu görebilirsiniz. Tarihi süreç içinde, buraya önce Rumlar ve ardından Cenevizliler yerleşmiştir.

Ancak: Tatarların bölgeye hakim oldukları dönemde de manastır din işlevini sürdürmüştür. Hatta: yine aynı dönemde, Tatarlar tarafından tutulan bazı Rus mahkumların: burada hizmet verdikleri söylenir. Ancak: Komünist dönemde, manastır işlevini yitirmiş ve 1917 yılında, hükümet tarafından 7 yıllık bir süreç için kapatılmıştır.

1990’ların başlarında ise, keşişler yeniden manastıra dönmüşler ve yapılan restorasyon faaliyetleri sonucunda: özellikle orijinal ikonların restore edilmesiyle manastır yeniden dini işlevini sürdürmeye başlamıştır.

Burayı ziyaret ederseniz: özellikle, manastırın girişinde bulunan “Aziz George” duvar boyamalarını görmenizi öneririm. Bu resimlerde bulunan “St George Kalkanı”: 15’nci yüzyıldan sonraki süreçte: Moskova şehrinin yani Rusya imparatorluğunun başkentinin armasıdır.

 

Keçi Kanyon

Burası: Bahçesaray merkezine bağlı Koşdeğirmen ve Pıçki köyleri çevresindeki büyük bir dağ kütlesidir. Burada: 9’ncu yüzyılda inşa edilen ve daha sonraki dönemde Tatarlar tarafından tahrip edildiği düşünülen bir manastır kalıntısı bulunmaktadır. “Aziz Anastasia Manastırı” olarak isimlendirilen yapı: 1850 yılında, Keçi Kanyonunda inşa edilmiştir ve 1921 yılında kapatılmıştır.

Yapı bulunmasa da, burada bulunan su kaynağı, günümüzde Ortodoks hacılar için bir ziyaret yeri haline gelmiştir. Bu kaynakta bulunan suyun: şifa dağıttığına inanılmaktadır. Bunun dışında, Keçi Kanyonunda, halen ibadete açık bir kilise bulunmaktadır.

Büyük Süren köyü ve Süren Kalesi: Bahçesarar merkezine bağlı Büyük Süren köyünde bulunan tren istasyonunun: Tatarlar arasında büyük önemi bulunmaktadır. Çünkü: sürgün döneminde, bölgede bulunan birçok Kırım Tatarı: buradaki istasyondan tren vagonlarına bindirilerek, Orta Asya çöllerine, Ural dağlarına ve Sibirya’ya sürülmüşlerdir.