Antalya Terracity Alışveriş Merkezi

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi: Antalya Terracity Alışveriş Merkezi: Antalya Muratpaşa Terracity Alışveriş Merkezi; Antalya, ülkemizin en büyük turizm bölgelerinin başında geliyor. Antalya denilince, elbette turistik yörelerin yani otel, motel ve pansiyonların, deniz ve kumsalın ne kadar önemi varsa, şehir içinde son yıllarda açılan büyük alışveriş merkezlerinin de aynı ölçüde, günlük hayata yeni ve güzellikler kattığını görmemek mümkün değil.

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi;

Antalya Muratpaşa Terracity Alışveriş Merkezi; Bu yeni alışveriş merkezi: Lara bölgesinde, Barınaklar Bulvarı üzerinde, Muratpaşa Belediye binasının hemen yanındadır. Yani, şehrin pahalı ve lüks konutlarının bulunduğu bir yerde bulunuyor olması ziyaretçi profilini elbette etkiliyor. Ama, aynı zamanda, Kundu bölgesindeki otellere de çok yakın ve bunun sonucunda, bu otellerde kalan turistlerin de yoğun uğrak yerlerinden biri olacağını düşünüyorum. Zaten, gittiğinizde, alışveriş merkezi içindeki insan profili hemen dikkatinizi çekiyor, çevrenizde yabancı dil konuşan insanlar, mağazalarda TL. haricinde, euro başta olmak üzere, kasalara uzatılan çeşitli yabancı menşeli paralar görebiliyorsunuz.

Evet, yeri çok güzel ve kolay bulunabilecek şekilde planlanmış.

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi;

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi: Sanırım öncelikle, sizler de benim gibi “Terracity” kelime anlamını merak ediyorsunuzdur. Terra kelimesinin anlamı, latince “toprak” demektir. Bundan dolayı, Terracity logosunda “yaprak” bulunuyor. Yapının dışında ise, toprağa en yakın renk olan “kahverengi” kullanılmış. Yani, burada genel olarak “toprak” konsepti işleniyor. Bunun yanında, havuz veya su gibi temalara pek yer verilmemiş. Yalnızca, zemin katta, koridor sonunda, bir havuz var. Binanın dışında ise, yine ilginç tasarımlı bir heykel var. Hatta, bu heykel önünde, fotoğraf çektiren bir çok kişiyi görebiliyorsunuz.

Yapının inşaatına, 2008 yılında başlanmış. 2009 yılına kadar, muhteşem büyük bir temel açılmış ve aynı yıl, bir süre ara verilen inşaat çalışmalarına, 2010 yılında yeniden başlanmış, ancak ilk projede konut kulesi de bulunuyor iken, sonradan konut bölümü yapılmamış. Yapı maliyeti: 210 milyon dolar. Yapımcı firma ise: yabancı kaynaklı ve İstanbul’da da çeşitli yatırımlara giren: Eriapartners gurubu.

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi: Alışveriş merkezinin kapsadığı alan: 48 bin metrekare ve 4 katlıdır. Yapı içinde: 140 mağaza bulunuyor. Yönetim, yapımcı firma olan Eriapartners tarafından üstlenilmiş.

Burada ulaştığımızda: özel aracınız ile giderseniz, maalesef otopark sıkıntısı yaşanıyor. Yapının dışında: cadde ve sokaklara araba konulabiliyor ki, boş yer bulmak mümkün değil. Bunun yanında: eksi 2,3 ve 4 olmak üzere, üç katlı kapalı otopark bölümü var. Yapı önünde ilerlediğinizde, bittiği yerde, sağa dönüp, yaklaşık 100 metre ilerliyorsunuz ve kapalı otopark bölümünün girişine ulaşıyorsunuz.

Kapalı otopark bölümü: toplam 1400 araç kapasiteli. Burada: Ankara’daki alışveriş merkezlerinin bazılarında gördüğüm, sensörlü, kırmızı-yeşil ışıklı otopark düzeni yok. Ancak: girişte, aracınızın altı ve bagajı görevliler tarafından kontrol ediliyor.

Bagajın kontrol edilmesini anlayamadım, sanırım tüplü araçların girmesine izin verilmiyor. Ancak, bu konuda da herhangi bir yazılı uyarı yok, peki: bütün araçların bagajlarının açılıp, bir saniye sonra geri kapatılmasının anlamını, anlamak da mümkün değil.

Evet: kapalı otoparka girdiğinizde, aracınızı bıraktıktan sonra:

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi;

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi; Mevcut kapılardan, alışveriş merkezine girmek mümkün. Ancak, burada bir uyarıda bulunmak istiyorum, aracınızı bıraktığınız otopark katı ve harf-rakam gurubunu mutlaka hafızanıza işlemeniz gerekiyor. Çünkü, çıkışta aracınızı bulmakta zorlanabilirsiniz.

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi: Otopark bölümünden sonra alışveriş merkezine girerken, yine, dedektörlerden geçerek, küçük bir güvenlik önleminden geçiyorsunuz. Her ne kadar buradaki girişte, yanınızdaki çanta, paket gibi eşyaların kontrol edildiği x-ray cihazları yok, ama: yapı içinde, gezerken sık sık güvenlik elemanı görmek, bana buranın güzel korunduğu intibasını verdi ve elbette bir ziyaretçi olarak, gayet güvenle gezindim.

Sonra: karşınızda, gayet rahat, ferah ve aydınlık bir alışveriş merkezi konsepti çıkıyor. İlk intiba: ferahlık ve bu ferahlık, katların tavanlarının yüksek yapılması ve bol ışıklandırılma ile sağlanmış. Gayet güzel, yani bazı alışveriş merkezlerinde olduğu gibi, loş bir ışıklandırma ile ve tavan ile taban arasındaki kısa aralık ile, ziyaretçiler bunaltılmıyorlar.

Yapıda, görünürde asansör yok. Katlar arasındaki iniş-çıkışlar, yürüyen merdivenler ile sağlanıyor. Ama, ilginç olanı, yürüyen merdivenlerin aynı bölümde: hem iniş, hem de çıkış olarak birlikte verilmesi. Çoğu alışveriş merkezinde, bu tür yürüyen merdivenler, koridorun bir ucunda çıkış verilir iken, diğer ucunda iniş verilir ve ziyaretçilerin koridorları zorunlu olarak gezmeleri sağlanırdı. Burada, böyle bir uygulama yok ve gayet güzel, yani en üst kattan aşağıya inerken, sürekli koridorlarda yürümek zorunda kalmıyorsunuz.

Evet, Antalya il merkezinin en büyük alışveriş merkezi. Yaklaşık 1500 kişinin çalıştığı söyleniyor. Yıllık ziyaretçi kapasitesinin ise, 12 milyon kişi olacağı düşünülüyor. Yapı içinde: ulusal ve uluslar arası mağazalar zinciri ve dünyaca ünlü markaların satıldığı yerler göreceksiniz. Ama, gerçekten, aklınıza gelebilecek tüm ünlü markaların mağazaları var. Bu mağazaların bulunduğu koridorlarda gezinirken, söylediğim gibi, ortamın genişliği ve ışıklandırma nedeniyle, bunalmıyorsunuz.

Özellikle: muhteşem bir havalandırma sistemi var. Klima düzeni o kadar harika kurulmuş ki, asla terleme veya sıkılma duygusuna kapılmadan gezebiliyorsunuz. Antalya gibi sıcak ve nemli iklimin egemen olduğu bir yerde, bence bu alışveriş merkezinin yarattığı en büyük güzellik, muhteşem havalandırma sistemi. Mağazalar bile, kendi içlerinde, güzel dekorasyonlar yaratmışlar, müşteriler arzuladıkları ürünleri kolayca bulabiliyorlar ama dedim ya, en büyük güzellik,asla terleme veya bunalma yok.

Mağazaların bulunduğu koridorlarda: yine güzel bir uygulama olarak, tuvaletler, büyük panolara yazılarak ziyaretçilere tarif edilmiş. Elbette, yabancı dil ile de belirlenmiş. Ancak, en güzel tarafı, tuvaletlerin tertemiz olması.

Gelelim küçük eksiklere veya eksik demekten öteye, olsa daha güzel olur denilebilecek uygulamalara:

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi;

Antalya Terracity Alışveriş Merkezi: Mağazaların bulunduğu uzun koridorlarda, ziyaretçiler ve birlikte gelenlerin kısa molalar vererek, dinlenmeleri için düzen kurulmamış olması, eksiklik. Benzer alışveriş merkezlerinde, ziyaretçilerin burada daha uzun zaman geçirebilmeleri için küçük dinlenme mekanları, koltuklar, oturma sıraları olabilirdi.

Çünkü, ilk düşündüğümde, buranın tamamen gezilebilmesi için büyük bir zaman gerektiğini düşündüm. Bu büyük zaman içinde, elbette insanların dinlenebilmesi ve küçük molalar verebilmesi için, oturma gurupları yapılmalı.

Zemin katta: koridor sonunda, havuz yanında, bu tür bir oturma yeri gördüm, ama böyle güzel bir alışveriş merkezine, o tür ve tahtalardan yapılmış oturma gurubu yakışmamış. Ayrıca, koridorlarda da, şık koltuklar ve oturma gurupları, inanın, bu alışveriş merkezinin albenisini daha da güzelleştirir.

Evet: mağazalar bölümünden sonra en üst kata, restoran ve kafeteryaların bulunduğu bölüme çıkıyorum. Burada, yaklaşık 1000 kişi kapasiteli, 30 restoran ve kafeterya bulunuyor. Fast-food tarzı restoranların, kalite ve güzellikleri hemen göze çarpıyor.

Ama, daha önce de söylediğimiz gibi, Antalya gibi sıcak ve nemli iklim şartlarının egemen olduğu burada, sanırım havalandırma yetersizdi ve yemek-yiyecek kokuları egemendi. Bu hoş değil. Bu yemek-yiyecek kokularının giderilmesi için mutlaka önlem alınmıştır, acaba havalandırmalar mı yeterince açılmamıştı, yoksa, genel bir sorun mu?

Bilmiyorum ama yemek kokularını solumak hoş değil, umarım önlem alınır. Alınabilecek gayet basit önlemlerden birisi, havalandırmanın güçlendirilmesi olsa gerek.

Bu bölümde, aynı zamanda sinemalar var. 9 salon ile, Antalya ilinin en büyük sinema kompleksi. Antalya Film Festivalinin de burada yapılmasının planlandığı söyleniyor.

Evet, Antalya Terracity alışveriş merkezi böyle. Ben, gerek ülke içinde ve gerekse ülke dışında birçok alışveriş merkezi gördüm. Bunlar arasında, Terracity yeri nedir derseniz, bence: koridorlarda oturma gurupları oluşturulur ve yemek yerindeki yemek-yiyecek kokularının egemenliği giderilirse, inanın dört dörtlük bir alışveriş merkezi olur.

Çünkü: bir alışveriş merkezinde aranan en büyük özellikler: ferahlık, aydınlık, rahat mekanlar, muhteşem havalandırma, büyük markalar, aradığınız her şeyi bulup satın alabilme rahatlığı, tüm bunlar burada var.

Bence, Antalya Terracity için mutlaka zaman ayırın. Bir yarım gününüzü burada rahatlıkla geçirebilirsiniz, ancak yorulmamaya dikkat edin, dinlenmek için en üst kata, restoranlara gitmeniz gerek. Ayrıca, restoranlar bölümünde, terasa çıkmayı düşünün, çünkü, yemek-yiyecek kokuları sizi rahatsız edebilir. Bunun dışında, güzel bir yarım gün geçireceğinize eminim.

İyi geziler.

Antalya Muratpaşa tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Antalya Serik Selge

Antalya Serik Selge

Bu antik kent: yaşadığı dönemde, bölgenin en önemli kentlerinden biri olma özelliğini gösteriyor. Kentteki kalıntılardan bazıları; yüzlerce yıllık geçmişe rağmen, günümüze gayet sağlam olarak gelebilmiş. Bu tür yerlerin meraklıları için önerim:  kesinlikle gidin ve görün.

Her ne kadar, yolu biraz zahmetli olsa da; göreceğiniz kalıntılar, bir zamanlar, burada büyük bir medeniyete ev sahipliği yapmış bir yer, onlarla aynı havayı solumak, aynı topraklar üzerinde dolaşmak, kesinlikle size bambaşka bir heyecan verecektir. Tek sıkıntı; günümüzün bir 180 hanelik köyü ve yüzlerce yıl önceki antik kalıntıların, bir arada bulunması, muhteşem bir komedi.

Buraya; 1 Ağustos 2010 tarihinde yine gittim. Daha önce olduğu gibi, yol berbat. Sürekli viraj ve inişli çıkışlı. Zaten, köprülü kanyon bölgesine rafting yapmak için gelenler tarafından kullanılan araçlar, yolu tamamen işlek hale getirmiş. Tüm bunların yanında: yolda ilerlerken, Selge’ye vardığınız hakkında hiçbir uyarı yok.

Yalnızca, sağ yanınızda, Roma su kemerlerini gördüğünüzde, sola dönmeniz gerekiyor. Ama dedim ya, hiçbir yetkili buraya, yani Selge’nin bulunduğu yere, bir tabela koyma gereğini hissetmemiş. Giderseniz aman dikkat, yol devam ediyor, Selge’yi geçerseniz, orman yolundan devam ederek, uzun süre Selge aramayın. Bence, burayı görmek istiyorsanız, bir tam gün ayırın, önce köprülü kanyon bölgesinde, nehirde rafting yapın ve sonra da Selge antik kentini gezin.

Veya tam tersi. İnanın, güzel bir gün geçirmiş olacaksınız. Ama dedim ya, yol berbat. Özellikle ve de kesinlikle geceye yani karanlığa kalmamalısınız. Yoksa, bu yol çekilmez hale geliyor.

Antalya Serik Selge

ULAŞIM

Serik’in 35 km. kuzeyindedir. Antalya-Alanya kara yolu üzerinde: Aspendos yol ayrımından, 5 km. sonra: sağ bölüme dönmek gerekiyor. Bu yol: önce, Beşkonak ve ardından Antik Roma köprüsünün birleştirdiği kanyon vadiyi aşarak, Altınkaya köyüne ulaşılıyor. Yol ilginç. Uçurumların, nehirlerin ve küçük şelalelerin bulunduğu ormanlık yoldan tırmandıktan sonra, biraz öncede söylediğim gibi, bir Roma döneminden kalma, tarihi taş köprünün üzerinden geçip ulaşılıyor.

Bu köprü: 2 metre enindeki, Moka köprüsüdür. Biraz önce söylediğim gibi, buraya vardığınız hakkında herhangi bir tabela yok. Sizin için en önemli konu, sol yanınızda Roma su kemerlerini görmek ve hemen sağınızda, gözlerinize inanmasanız da, Selge antik kentini göreceksiniz. Niye gözlerinize inanmasanız diyorum, çünkü, Selge antik kenti, bir köy, günümüzde üzerinde birçok yapı bulunan ve insanların yaşadığı bir köy ile bütünleşmiş.

Antalya Serik Selge

Doğal ve tarihi zenginlikleri nedeniyle, Köprülü Kanyon Milli Parkı kapsamına alınmış. Köprülü Kanyondan sonra: 12 km. lik bir dik yol ile, 1250 metre yükseklikteki bu bölgeye ulaşılıyor. Bugünkü: Zerk Köyü (Altınkaya) bitişiğinde. Bölgeye ulaştıktan sonra: ören yerine giriş ücretini ödeyip, tarihi kalıntıları gezebiliyorsunuz.

Ancak: burada bulunan yöre insanımız; para kazanma uğruna bir kısım saçmalıklar yapıyor (araçlardan yasal olmayan şekilde otopark parası almak gibi), umarım bu satırları okuyan yetkililer, bu konuda önlem alırlar.

Çünkü: Antalya’ya 90 km. uzaklıktaki, Selge Antik Kenti bölgesinde, SİT alanında, Altınkaya (Zerk) köyü var. 120 haneli köy: SİT alanı olduğu ve herhangi bir yapılaşmaya izin verilmediği için, burada yaşayan köylüler, SİT alanı ilan edilmeden önceki yapılarında yaşıyorlar. Ama: tuvalet ve içme suyu konusunda büyük sıkıntılar çekiliyormuş, çünkü yapılaşma mümkün değil.

Düşünebiliyor musunuz, yüzlerce yıl önce Selgeliler, su sarnıçları ile su sorununu çözmüşler, ancak 20.yüzyılda, burada yaşayan insanlar, büyük su sıkıntısı çekiyorlar. Sanırım: bu köyün buradan başka yere nakledilmesi gerek. (En son aldığım bilgilere göre, içme suyu sıkıntısı çözüme kavuşturulmuş)

Antalya Serik Selge

SELGE İSMİNİN KAYNAĞI

Selge adı: Luwi/Etrüsk dilinde “derin vadi” anlamındaki “Salaga”dan türediği sanılmaktadır.

Antalya Serik Selge

GENEL

Pisidya bölgesinin dağ  kentlerinden biridir. Toros Dağlarının, güney yamaçlarında kurulmuştur. Denizden: 1250 metre yüksekliktedir. Şehir: 3 tepe üzerine kurulmuştur. Çevresi duvarlarla çevrilidir.

Günümüzde, bu duvarların bir kısmı ayakta, görebiliyorsunuz. Özellikle: güneydeki tepe üzerinde, şehri koruyan, kuleli sur duvarlarını görebilirsiniz. Bu duvarlar üzerinde: 7 kapı ve ortalama 100 metre aralıklarla dizilmiş kuleler bulunuyor.

Antik şehirde, resmi kazılar yapılmamıştır.

Antalya Serik Selge

ŞEHRİN HİKAYESİ

Ünlü coğrafya bilgini Strabon’a göre: Selge şehri, Calchas tarafından kurulmuş ve daha sonraları :Spartalılar, bölgeye yerleşmişlerdir. İlk yerleşim: MÖ.2000 yılı sonunda; Troya Savaşına bağlantılı olarak gerçekleşir. Savaşçılıkları ve kahramanlıklarıyla ün yapan kent halkı: Troya savaşında, Truvalı Hektor’un yanında yer almıştır.

İkinci yerleşim ise: MÖ.7’nci yüzyılın başlarında olur. Strabon: şehrin doğal güzelliklerini, verimli meyve bahçelerini, geniş otlaklarını ve ormanlarını över. Aynı zamanda: Selge şehrinde yaşayanların: sık sık ve oldukça uzun mesafelerde seyahat ettiklerini de kaydeder. Şehrin esas geliri: zeytin, şarap ve şifalı bitki üretiminden gelir.

Selge: Pisidia şehirleri içinde, madeni para basan, ilk şehir olarak öne çıkıyor. Burada: MÖ.5’nci yüzyıldan başlayarak, takip eden dönemde: Pers standartlarına uygun ve Aspendos madeni paralarından ayırt edilmesi zor olan; gümüş paralar bastırılmıştır.

Bu madeni paralar: Aspendos’ta basılanlara benzer. Paranın iki yanında: güreşçiler görülüyor. Paranın tersinde ise: sapan kullanan bir figür ve “Stlegiys of Estlegiys” olarak yazılan şehrin adı görülür.

Tarihi kaynaklardan, Selge’nin özellikle Helenistik dönemde, Termessos aleyhine yayılmacı bir politika yürüttüğü ve çevresindeki kentlerle (Pednelissos) savaştığı bilinmektedir. Bunun yanında, bir dönem, iki kent arasında (Adada-Termessos) anlaşma yapıldığı ve o dönemde bölgede çok güçlenen Bergama krallığına ve bu krallığı Termessos şehrine karşı yaptığı saldırıları önlemek için yapılmış girişimlerdir.

Anlaşma: iki tarafın, herhangi bir saldırı ve yıkma girişiminde, birbirlerinin yardımına koşma taahhütleridir. Bu antlaşma sayesinde: iki kent, idari açıdan demokratik bir yapıya kavuşmuş ve şehir devleti (polis) benzeri bir statü kazanmışlardır.

Polybius’un yazıtlarında, Selge ile olan bölümde şunlar anlatılır: “MÖ.218 yılında, Selge; bölgedeki Pisidia şehri olan Pednelissos ile savaşmaktadır. Selge: daha fazla nüfusa sahiptir ve 20.000 askerlik bir ordusu vardır. Bu dönemde, birçok Pisidia şehri; Selge ile aynı saftadır. Sonuçta: Pednelissos şehri kuşatılır.

Pednellissos şehri halkı: yardım için, Syria Kralı Achaios’a başvururlar. Kral, bunun üzerine, en güvendiği generallerinden Garsyeris’i ve 6500 adamını yardıma gönderir. Ancak: Selge halkı, ana geçitleri tutarak, General Garsyeris ve askerlerinin geçişine izin vermezler.

Bunun üzerine: General, ordusu ile birlikte kendi yurduna geri döner. Daha sonra: Selge halkı da, evlerine geri çekilirler ve hasada başlarlar. Ancak: General; geri döner gibi yapar, ancak bu bir aldatmacadır ve hemen geri döner. Kretopolis geçidini ele geçirir ve buraya bir kuvvet koyduktan sonra, Perge’de, Selge’nin düşmanlarıyla temasa geçerek, Pamphylia bölgesine geçer.

Onlardan da yardım sözü alır. Bu sırada: Selge ordusu; General’in askerleri tarafından tutulan geçidi geri almaya çalışırlar, ancak başaramazlar. Bu sırada: Pednellisos şehrinin kuşatmasına da devam etmektedirler.

Pednellisos şehri, açlıkla mücadele ettiği için, General Garsyeris; 200 adamını, buğday yüklü çuvallarla şehre sokmaya çalışır. Başarılı olamazlar. Bunun üzerine, cesaret alan Selge ordusu, saldırıya geçerler.

Pednellios şehri kuşatmasında: küçük bir kuvvet bırakıp, bütün kuvvetleriyle, General Gaarsyeris’in üzerine saldırırlar. General’in ordusu köşeye sıkışır. Ancak süvarileri ile, düşmana yani Selge ordusuna, arkadan, beklenmedik bir saldırı yaparlar ve galip gelirler.

Bu arada: Pednellisos şehri halkı özgür kalır ve geri kalan Selge ordusuna saldırırlar. Selge ordusu, yaklaşık 10.000 asker kaybederek ağır bir yenilgi alır. Geri kalan askerler kaçmaya başlarlar, ancak General’in ordusu tarafından tutulan geçitlerde, hepsi öldürülür.

Kırılan gururları ve barış istekleriyle, Selge şehri, en önemli vatandaşlarından biri olan “Logbasis”i, elçi olarak gönderir. Ancak, Logbasis, halkına ihanet ederek, Selge şehrini, General Garsyeris’e teslim eder. Garsyeris; Selge şehrini hemen işgal eder.

Syria kralı Achaios; şehre gelir. Kral Achais, şehre ulaştığında: Selge’li hain Logbasis ile birlikte, ortak bir plan yaparlar. Selge halkı ve korumaları: bir toplantıya çağırılır. İnsanlar toplantıda iken, Kral Achaios ve Selgeli hain Logbasis: Selge dışındaki, Zeus Tapınağını işgal etmeye çalışırlar.

Bir çoban, bunları görür ve Selge halkını haberdar eder. Selge halkı toplanır ve Logbasis’in evine saldırırlar; onu, oğullarını ve bütün adamlarını öldürürler ve daha sonra şehrin savunmasına koşarlar. Bütün köleler serbest bırakılır.

Kral Achaios: çok fazla can kaybına uğrar ve şehirden geri püskürtülür. Hemen ardından: Selgeliler, antlaşma için, Kral Achaios’a başvururlar ve barış yapılır. Böylece: Selgeliler, topraklarını ve özgürlüklerine, yeniden kazanırlar.

Ancak: Selgeliler için bu özgürlüğün bedeli çok ağır olur. Ödeyebildikleri miktar, şehrin refah seviyesinin ne kadar yüksek olduğunun kanıtıdır.

MÖ.25 yılında, Galatia Krallığının kurulmasıyla: Selge, bir süre bağımsızlığını kaybeder. Ancak: Roma yönetimi altında iken de, imparatorluğun sona erişine kadar, bağımsız statüsünü korur. Sevgili vatanlarını, hiç kimseye vermezler.

İmparator Theodosius (MS.379-395) tarafından: Phyrigia’ya yerleştirilen Gothlar: kısa bir süre sonra, tüm küçük Asya’yı yakıp-yıkarlar. MS.399 yılında, Selge şehri de, Gothların saldırılarına uğrar, ancak Selge düşmanı geri püskürtür.

Antalya Serik Selge

GEZİ PLANI

Şehrin: ana giriş kapısı, güneydeki tepe üzerinde, sur duvarlarının bulunduğu bölümdedir. Duvarların kuzeyindeki tepe üzerinde: Zeus ve Artemis’e adanmış, 2 tapınak kalıntısı var.

Bunun dışında: antik yörede; Agora (Pazar yeri), Anıtsal Çeşme Binası, Nekropol (mezar alanı) ve Bizans dönemine ait bir kilise kalıntısı var.

Günümüzde, antik şehirdeki görülecek ilk kalıntı: Zerk köyünün bir kısmını oluşturan: Yunan-Roma tarzı tiyatrodur.

Antalya Serik Selge

TİYATRO

Antik şehirdeki en önemli kalıntıdır. Günümüz Zerk köyünün bir kısmını oluşturmaktadır. Tiyatronun alt kısmı kayalık bir yamaçta uzanmaktadır. At nalı şeklindeki cavea, tiyatroyu aşağıda 30 ve yukarıda 15 sıra oturacak yere ayıran diazoma ile kesilmiştir.

Diazomanın hemen altındaki sırada bulunan, taştan yapılmış oturacak yerler; bozulmadan kalmıştır. Cavelalar arası geçişi, 12 dik merdiven sağlamaktadır. Seyirci bölümlerinin arasında: blok taşlardan yapılmış, koltuklar dikkat çekmektedir.

Bu tiyatro: at nalı şeklinde ve yaklaşık olarak: 9000 seyirci kapasitelidir. Dört ayrı giriş: diazomaya açılır. Buna ek olarak: cavea ve sahne arasında bulunan, tonozlu paradoslar da tiyatroya girişi sağlamaktadır.

Roma dönemi sahne binası; günümüzde, yalnızca bir taş yığını şeklindedir. Yazıtlardan: burada, 4 yılda bir yarışmaların yapıldığı ve şampiyon sporculara ait heykellerin dikildiği anlaşılmaktadır.

Bunlar: MS.2.yüzyıla kadar tarihlendiriliyor.

Tiyatro: bütün olarak yıkık-dökük bir durumdadır. Hemen yanında ise, Stadyuma ait oturma yerlerinin ana hatları görülebilir.

Antalya Serik Selge

STADYUM

Yıkık-dökük durumdadır. Ayakta kalan kısımlarından, stadyumun, olasılıkla biraz küçük olduğu görülür. Ayrıca: Stadyumda, kazanılan zaferlerin kaydedildiği bir yazıt var. Buradaki koşu yolunun uzunluğu: 216 metre, genişliği ise 40 metredir. Başlangıç hattı korunamamıştır. Yapı: taştan yapılmıştır.

İki tapınağın kalıntıları: batıdaki, en yüksek tepede görülüyor. Bunlar: yazar Polyios’un sözünü ettiği “Kasbedion” olabilir. Güneyde ise: Anadolu Erkeklik ve Savaş Tanrısı Sanda Tapınağının kalıntıları var.

Antalya Serik Selge

ZEUS TAPINAĞI 

Batıdaki tanrısal alandadır. Peripteral tapınak: 17×34 metre ölçüleri ile; şehrin baş tanrısı Zeus’a aittir. Tmplum in antis (çift sütunlu revakı olan küçük tapınak) planlı tapınağın da kesin olmamakla birlikte, yakınında bulunan bir yazıta dayanılarak, Artemis’e ithaf edildiği söyleniyor.

Bu tepenin yani Tanrısal alanın arkasında: yalnızca yağmur sularını biriktirmek ve aynı zamanda, kuzeybatıdan bir kanalla gelen suyu da tutmak için, büyük bir sarnıç inşa edilmiş.

Güneydoğuda: bu tepe ve diğer tepelerin arasında: kentin, diğer önemli kamu binaları bulunuyor. Burada: bir yamaçta, sütunlu girişi olan, oldukça uzun bir caddenin, bir nymphaeum’un ve bir hamamın kalıntıları var. Ancak: bunlar, oldukça parçalanmış.

Güneydoğudaki aynı tepede: üç tarafı kapalı, geniş kare bir Agora’nın kalıntıları var. Bunan yanında, daha sonraki dönemlere ait olan apsidli bazilika var.

Çoğunlukla: Roma dönemine tarihlenen Selge harabeleri, özellikle MS.2.yüzyılda: Selge’nin ne kadar zengin ve güçlü bir şehir olduğunu gösteriyor.

Antalya Serik Selge

SARNIÇ

Tanrısal alan, Tepenin arkasında, sadece yağmur sularını biriktirmek için değil, aynı  zamanda kuzeybatıdan bir kanalla gelen suyu da tutmak için, büyük bir sarnıç inşa edilmiş.

Antalya Serik Selge

AGORA

Antik kentin doğusunda: 50 x 50 metre ölçülerinde, güney tarafı açık, diğer üç tarafı yan yana dizili, dükkanların bulunduğu, sütunlarla çevrili bir yer.

Antalya Serik Selge

BAZİLİKA

Kuzeyde, 120 metre uzunluğundaki bir yapıdır. Bizans dönemine ait olduğu sanılıyor.

Antalya Serik Selge

NEKROPOL

En doğuda bulunuyor. Nekropol tepesinin kuzey yamacında, bir kısmı halen ayakta olan, üç büyük mezar evi bulunuyor.

Antalya şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.