Ankara Atakule

Ankara Atakule

Değerli okurlar: Ankaralılar veya 1-2 yıl içinde Ankara’yı ziyaret edenler, Ankara’nın bu simge yapısının uzun zamandır kapalı olduğunu biliyorlar.

Uzun zamandır kapalı olan Atakule, Kasım 2018 tarihinde açıldı.

Evet: Atakule, biraz önce de belirttiğim gibi, Ankara’nın simgesi ve şehrin birçok yerinden görülebiliyor, özellikle yeni açıldıktan sonra muhteşem güzel bir ışıklandırma yapılmış, böylece karanlıktan kurtulmuş ve akşamları da şehrin birçok yerinden görülebiliyor.

Ankara Atakule

Daha önceki yazımda, Atakule’ye çıkmak için ödenecek ücretlerden ve bu ücretlerin çok fazla olmasından söz etmiştim. Yeni açılmış durumuyla Atakule’ye çıkılıp çıkılmadığını bilmiyorum ama kulenin üst bölümünde kimse görünmüyor, sanırım şimdilik çıkışlar yapılmıyor, bu konuda bilgi alınca yine bu satırlarda bildiririm.

Eski Atakule Alışveriş Merkezinin en büyük sıkıntısı: otopark olmaması, bodrum bölümündeki otoparkın ücretinin yüksek olmasıydı. Şimdi: Atakule’de Çankaya Köşkü istikametinde giderken hemen solda otopark girişi var, otopark şimdilik sıkıntılı değil, yani yer bulunabiliyor, ücret de yok.

Atakule, Kızılay merkezinden yaklaşık 4.5 km uzaklıktadır. Buraya aracınızla gelirseniz, bodrum bölümündeki otoparkı kullanabilirsiniz. Otobüsle gelmeyi düşünürseniz, Kızılay’dan gelen birçok özellikle 413 nolu otobüs buradan geçiyor.

Ankara Atakule
Ankara Atakule
Ankara Atakule

 

Atakule hakkında genel bilgiler

Atakule, 125 metre yüksekliktedir. Üzerinde, Türkiye’nin ilk döner restoranı bulunuyor. Kuleye çıkış ve inişler için, şehir manzarasına hakim iki panoramik asansör bulunuyor. Kule ve eski alışveriş merkezi, 13 Ekim 1989 tarihinde açılmış, açıldığı tarihte Türkiye’nin ikinci ve Ankara’nın birinci en yüksek yapısıdır. Plan ve projesi, mimar Ragıp Buluç tarafından hazırlanmış. Türk mühendis ve işçileri tarafından yapılmış olması, gurur kaynağı.

Buranın ismi, yani “Atakule” ismi, hazırlanan bir anket sonucu, Ankara halkı tarafından belirlenmiş. Kulenin tepesinde, seyir terası yerden 87 metre yüksekliktedir. Buradan, Ankara’nın tüm çevresi görülebiliyor. Ama bir yön hariç, Çankaya ile özdeşmiş “Çankaya Köşkü” (Eski Cumhurbaşkanlığı köşkü) yönü ve Eski Başbakanlık konutunun bulunduğu bölüm branda ile kapalıydı, sanırım yeni halinde de kapalıdır.

Bu bölüm yani terasın altında, kafe-bar bölümü vardı, terasın üstünde ise, döner platformlu lokanta katı vardı. Burası, her 1.5 saatte bir tur atarak dönüyor, en üst bölümde kubbe altında ise bir kokteyl salonu vardı. Bunları anlatırken “vardı” diyorum, yeni halini bilmiyorum, ama büyük olasılıkla aynı tesisleri olabilir, net bilgi alınca yine buradan öğrenebilirsiniz.

Ankara Atakule
Ankara Atakule

Alışveriş merkezi

Atakule alışveriş merkezi, 5 katlıdır. Ortada boşluk bulunmakta ve mağaza ve diğer tesisler, yan bölümlere yerleştirilmiştir. Ancak: mağaza ve tesislerin birçoğu açılmamış, klasik her yerde olduğu gibi burada da tam yerleşim olmadan açılış yapılmış.

Özellikle: kuzey yönündeki kafe ve diğer tesislerde muhteşem Ankara manzarası izlenebilir. Yapının en üst katında ilginç bir sinema var. Sinema birçok yere verdiği ilanlarda aşırı rahat ve geniş koltukları, yatak olabilen koltuklarıyla öne çıktı, bilet fiyatlarının yüksek olduğunu duydum; ama sinema meraklılarına duyurulur.

Ankara Atakule

Eski alışveriş merkezinde, özellikle bodrum bölümü çocuklara yönelik “Dream Land” denen yerle öne çıkıyordu, yeni yapıda bu ve benzeri bir yer yok. Daha çok giysi mağazaları yoğunlukta, özellikle büyük bir giysi markasının gayet lüks mağazası dikkat çekiyor, hatta mağazanın içinde yine aynı markaya ait pastane var.

Ayrıca, alışveriş merkezi içinde, birkaç tane fotoğraf çektirme mekanları düzenlenmiş, ilginç, başka bir yerde görmedim. Ziyaretçiler, bu özel bölümlerde ilginç hatıra fotoğrafı çektiriyorlar.

Sonuç olarak, güzel bir yer, otopark sorunu çözülmüş, nezih bir alışveriş merkezi, kaliteli markaların satış yerleri var, kaliteli kafe ve restoranlar var, eğer bir gün: muhteşem Ankara manzaralı birkaç saat geçirmek isterseniz, mutlaka Atakule’yi ziyaret etmenizi öneririm.

Ankara Atakule
Ankara Atakule

Özellikle, Ankara’ya dışarıdan gelenler için, bu muhteşem Ankara manzarası mutlaka ilgi çekecektir. Sanırım Atakule, bir süre sonra sırf muhteşem Ankara manzarası nedeni ile, Ankara ve Ankaralılar için popüler bir merkez haline gelecektir.

Ankara Dikmen Vadisi

Ankara Dikmen Vadisi

Gerek Ankaralılar ve gerekse Ankara dışından gelip de, şehirde gezmek isteyenler için güzel bir yer olduğunu düşünüyorum.

Sıcak yaz günlerinde, gerçek bir serinlik ve su ve yeşil ortam yaşamak isteyenler için ideal bir yer. Ankaralıların büyük kısmı, burayı sıkça kullanıyorlar. Siz de eğer buraya daha önce hiç gitmediyseniz, bir gün, bir akşam zaman ayırın ve mutlaka gidin.

Gerçekten güzel bir ortam, gerek planlama, peyzaj ve insan profili açısından gerek güvenlik ve gerekse güzellik sunuyor. Özellikle: şehrin birçok bölgesinde aşırı sıcaklık etkiliyken, burada muhteşem bir hava akımı var ve bu hava akımı, terlemeden, serinlikte, rahatça zaman geçirmenizi sağlıyor.

Ankara Dikmen Vadisi

Evet, artık isterseniz. Dikmen Vadisi hakkında sizlere biraz daha ayrıntılı bilgi vermek istiyorum. Burası: 1970’li yılların başında, Dikmen deresinin aktığı ve önünde, büyük taş-kaya bloklarından bir baraj bulunan, çevresi bataklık bir bölgeydi.

Şehir planında ise, kent parkı yapılması öngörülmüştü. Ancak, elbette, bu tür yerlerin genel kaderi olduğu üzere, burası da zamanla gecekondular ile doldu.

Seçim zamanlarında, siyasiler, burada gecekondusu olan insanlara yani kamu arazisini yani sizin/benim hakkım olan araziyi bir gecede usulsüzce ele geçiren bu insanlara tapi vererek onların mülkiyetlerine geçirdiler.

Takip eden süreçte: vadi içinde yapılacak ikiz kuleler için, burada gecekondusu olanlara daire hakkı tanınacağı söylendi. Buna dayanarak, önceleri sekiz katlı yapılması düşünülen bu kuleler, daha sonra sırf kar marjının yükselmesi için, yirmişer katlı olarak yapıldılar.

Ayrıca, vadinin yamaçlarına, ön cepheden yasal olarak beş katlı görünmesine rağmen, vadiden bakıldığında, yedi-sekiz kat olarak görülen başkaca bloklar da yaptılar. Sonuçta: vadiye bakan bir beton blokların oluşmasına neden olundu.

Yani: 1990’lı yıllara kadar tamamen bataklık ve gecekondularla dolu olan bu alan: zamanla, beton bloklarla dolmaya başlamış ve 1996-1997 yıllarında tamamen elden çıkmıştır. Evet parkın tasarımı, Doruk Pamir tarafından yapılmıştır.

Melih Karayalçın’ın Belediye Başkanlığı döneminde başlanan park tasarımı, İ. Melih Gökçek’in Belediye Başkanlığı döneminde bitirilmiştir.

Elbette, 2000 yılında yapılan açılışa, ne Murat Karayalçın ne de Doruk Pamir çağırılmamıştır.

Birinci ve ikinci etap bitirildiğinde, burada: 2264 konut, 68 dükkan, 1 konferans ve sergi salonu, 2 yüzme havuzu, 2 spor merkezi, 2 güzellik salonu inşa edilmiştir. Bunun  dışında: 11 hektar yeşil alan, 2 hektara yakın seyirlik havuz ve 3 km. yol inşa edilmiştir.

Yakın zaman önce açılan üçüncü etapta ise: rekreasyon alanı çalışmalarında: çocuk köyü, cami, havuz, kafe, sera, çelik köprü ve çağdaş konutlar tasarlanmış ve yapılmıştır.

Söylenenlere göre: bu etaplar, beşinci etap olana kadar ve hatta “Panora Alışveriş Merkezinin” bulunduğu yere kadar devam edecekmiş.

Ama, Belediye, yasal sorunları aşamamış deniliyor. Ha, bir de, burada daha önce ikamet eden gecekondu sahiplerini, haklarının yendiğini öne sürerek sürdürdükleri eylemleri söz konusu oluyor.

Ankara Dikmen Vadisi

Evet, günümüzde, vadinin çevresinde bulunan ve özellikle, Ayrancı semti yönündeki konutlar: muhteşem lüks. Bu konutların çoğunluğunda, yabancı elçilik, konsolosluk personeli veya şirket elemanları oturmaktadırlar.

Hatta, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanının bile, bu konutlarda oturduğu biliniyor. Evet, bu muhteşem konutlar hakkında daha fazla uzatmadan son bir şey söylemek istiyorum.

Dikmen vadisine gezmeye gittiğinizde, vadinin iki yanında özellikle gece ışıl ışıl parlayan bu konutlara bakıp ta, kendinizi üzmeyin, önemli olan parkın havasını, o güzellikleri teneffüs etmek, ama bu konutları görmemek mümkün değil, sırf bu yüzden bunlar hakkında ayrıntıya girdim.

Evet: park gerçekten güzel. Özellikle: 1 ve 2 nci etapların bulunduğu yerler harika. Çünkü: bu bölümlerde, güzel peyzaj planlamaları yapılmış. Bir de merdivenler olmasa. İniş kolay ama parkı geziyorsunuz, sonra çıkış biraz ızdırab haline geliyor.

Parka gideceklere önerim: Ayrancı semtinde, Hoşdere caddesine çıkarken sağ, inerken sol bölümde: özellikle, Atakule kavşağına yakın bölümde, tamamen anlaşılır bir dönemeç var.

Bu dönemeçte: Tavacı R. U. nın tabelasını görmemek mümkün değil

Arabanız ile giderseniz, bu kavşaktan dönün, doğru giderseniz: yine, bu parkın büyük sorunlarından biriyle karşılaşacaksınız.

Çelik bir köprü karşınıza çıkacak, bu köprü üzerinden devam ederseniz, Dikmen semtine, kısa yoldan ve kısa sürede ulaşmanız mümkün. Bu köprü; 2008 yılı başlarında, Belediye tarafından, 5 milyon TL. civarında fiyatla ihale edilmiş ve yaptırılmıştır.

Ancak, uzun süre, bu köprüden yalnızca 3.etap sakinlerinin yararlanması sağlanmış ve bu durum, köprü üzerinde bulunan Belediye güvenlik görevlileri tarafından denetlenmiş ve 3.etap sakinleri dışındakilerin bu köprüden geçmelerine izin verilmemiştir. Neyse ki, yakın zaman önce, bu saçmalık giderilmiş ve köprü genel kullanıma açılmıştır.

Evet, köprünün sağ ve solundan devam ettiğinizde, Dikmen Vadisine iniyorsunuz. Sağından devam ettiğinizde, lüks konutların bitişine kadar devam edin, sonra ilk bulduğunuz yere arabanızı park edin ve yürüyerek, merdivenlerden inmeye başlayın.

Yaklaşık 200 basamak iniyorsunuz ve Dikmen Vadisine varıyorsunuz. Zemin parke taşı döşeli, havuzlar çok büyük, özellikle, güney bölüme ilerlediğinizde, havuzdan aşağı dökülen, bir şelale oluşumu sağlanmış.

Burada: havuzun her iki yanında mevcut kafelere oturduğunuzda, gerek havanın serinliği ve gerekse su sesi, inanın muhteşem bir keyif veriyor. Ancak: hani dedik ya, her şey rant diye, kafelerde bir şeyler yemek içmek isterseniz oldukça pahalıdır.

Dinlenme molasından sonra: yürüyüşe devam ederseniz, parkta bolca bulunan banklarda oturan, hatta evinden termos ile çay getirip içen insanlara rastlayacaksınız. Bu arada: köpek gezdirenler, koşanlar, yürüyüş yapanlar….

Burada: gençlerin oluşturdukları guruplarda var, ama daha önce söyledim ya, bu gençler sorun yaratan tipler değiller, parktaki insan profili düzgün ve zaten güvenlik elemanları, gezdiğiniz sürede, her on dakikada bir görebileceğiniz yerlerde konuşlandırılmış.

Yani: parkta, gece veya gündüz dolaşmak pek güvenlik problemi yaratmıyor. Ama yine de, parkın loş ve karanlık bölümlerinde bulunmamakta yarar var diye düşünmemek mümkün değil.

Parktaki gezinize devam ederken, diğer etapları da kapsayan yürüyüş yolunu denerseniz, tüm parkuru yürümeniz yaklaşık 1 saat alıyor. Burada tercih sizin, özellikle geziniz sonunda, o merdivenleri yine tırmanmak gerektiğini düşününce, fazla yorulmamak ve son gücünüzü oraya saklamak konusunda tedbirli olmanızda yarar var.

Ankara Dikmen Vadisi

Son olarak: Hoşdere caddesinden saparak buraya gelmez iseniz, Çetin Emeç Bulvarı üzerinde, parkı ikiye bölen köprü üzerinde de, aracınızı park edebilirsiniz. Burası her ne kadar kentsel park alanı olarak ilan edilse ve yapılsa da, maalesef otopark yapılmamış.

Bu yüzden, araç parkı biraz sorun oluyor. Çetin Emeç Caddesi üzerinde, parkı ikiye bölen köprü üzerinde de, ikili ve hatta üçlü sıralı araç parkları yapılıyor. Bunu da tercih edebilirsiniz.

Evet, bence Dikmen Vadisine gidin.

Çünkü: en sıcak günlerde bile, burada sizi muhteşem güzel, serin ve hoş bir hava bekliyor. Havuzların kıyısında bolca bulunan banklarda oturun, havuzları, suyu, suyun akışını izleyin. Bu sizi dinlendirecektir. Hatta: havuz kıyısındaki kafelere uğrayabilir, buralarda bir şeyler içerek, sohbet ederek yorgunluk atabilirsiniz.

Hatta: hemen girişte, Ayrancı yönünde bulunan restoranlarda, Ankara manzarasını izleyerek bir şeyler yiyebilirsiniz. Özellikle: kaburga dolması yemenizi öneririm. Fiyat mı, elbette biraz yüksek, ama sonuçta mekan güzel, manzara güzel, fiyatların zaten normal olmasını beklemek anormal olur.

Tüm bu güzellikleri yaşarken: aman dikkat, Büyükşehir Belediyesinin diğer rekreasyon alanlarında ki bir kısım uygunsuz davranışlar burada da geçerli. Örneğin: bisiklete binmek yasak, çimlere basmak yasak ve hatta bir dönem fotoğraf çekmek bile yasakmış, sakın ola, arkadaşınız veya sevgiliniz veya eşiniz ile, bu romantik ortamın etkisinde kalarak yakınlaşmayın, o da yasak….

Yine de, doğa mükemmel.

Ankara 50.Yıl Parkı

Ankara 50.Yıl Parkı

 

Cebeci semtinde, Ertuğrul Gazi Mahallesindedir. Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü üzerindeki tepeye konuşlandırılmıştır.

Kendi aracınız ile giderseniz: 575 araçlık, 4 otopark bulunuyor. Otopark ücretlidir.

Parkın yeni halinde, çift şeritli geniş bir yol var. Ancak: parkın yaya girişi yok. Sadece: araç girişi var. Yayalar girmek isterlerse ve parkta dolaşırken: araçların, kendilerine yol vermesini bekliyorlar. Yani: bir yaya kaldırımı yok.

Adının niye “50’nci Yıl Parkı” olduğuna gelince: park ilk olarak, Cumhuriyetin 50’nci Yıl dönümü anısına, 1970 yılında açılmıştır.

130 bin m. karelik bir alana kurulmuştur. En büyük özelliği: bulunduğu konumun çok yüksek olması nedeniyle, şehrin bir “terası” gibidir.

Bir tarafta; Ankara kalesi, bir tarafta; Seyranbağları ve gerisinde Çankaya, bir tarafta; İncesu yamaçlarını görebiliyorsunuz.

Ankara halkı tarafından “Çamlık” olarak bilinen park, takip eden dönemde, uzun süre metrukluğu nedeniyle, yörenin alkolikleri ve madde bağımlıları tarafından kullanılan bir mekan haline gelmiştir.

Özellikle: Ankara Üniversitesi öğrencileri, civardaki halkın delikanlıları ve ilaveten saçma-sapan insanların barınması nedeniyle, halk kullanamıyordu.

Evet, halkın kullanamadığı bu park, daha sonra yapılan restorasyon ve tadilat çalışmaları sonucu: 26 Eylül 2009 tarihinde, yeni haliyle hizmete açılmıştır.

Yeni düzenlemelerin temelinde: eskiden karanlık olması nedeniyle, hava karardığında girilemeyen parkın, tamamen ışıklandırılmasıdır.

Günümüzde, park bölgesi, akşamları ışıl ışıldır. Tabii bunun sonucunda, gerek yöre insanı ve gerekse yakın çevreden gelenler, gündüz ve akşamları, parktan yararlanmaktadırlar.

Zaten, Belediyenin diğer rekreasyon alanları gibi, burada da, özel güvenlik elemanları görevlendirilerek, park ziyaretçilerinin rahatsız olmaları önlenmiştir.

Park alanı içinde: yaklaşık 200 kamelya, ortamın güzelliğini bozmayacak şekilde yerleştirilmiş olup, ailelerin piknik ve dinlenme amaçlı kullanımlarına tahsis edilmiştir.

Ayrıca: bolca bulunan banklar, gezinti için buraya gelenlere kısa dinlenme olanakları sunmaktadırlar.

Çeşmeler, çocuk oyun alanları da unutulmamıştır. Hatta: park içinde, bir de buz pateni pisti yapılmıştır.

Parkın yeniden yapılanmasında göze çarpan diğer en büyük özellik: iki adet gölettir. Bunlar: parkın daha önceki havuz alanına yapılmışlardır ve büyüklükleri, 3500 ve 1300 m. karedir.

Bu iki gölet arasında ise: dereler oluşturulmuştur.

Dereler üzerinde de: küçük köprüler, su havuzları ve şelaleler yapılarak, tam bir görsel su cennetine dönüştürülmüştür.

Park içinde çocuklar için: yukarıda belirttiğim gibi, 4 çocuk oyun alanı, 1 buz pateni pisti ve 1 lunapark var. Lunapark: 10500 m. karelik bir alanı kapsamaktadır.

Bunun içinde, ayrıca bir çay bahçesi de bulunuyor. Lunaparkın çevresinde kod farkı nedeniyle, dekoratif bir istinat duvarı var.

Park içinde, büyükler ve büyüklerin spor yapmaları için: yürüyüş ve koşu parkuru oluşturulmuştur. Bu parkurun iki yerinde ise, kondisyon aletlerinin bulunduğu merkezler yapılmıştır.
Ayrıca: 1 halı saha ve 1 basketbol sahası bulunuyor.

Evet, parkın en önemli özelliğine gelince: burada, büyük bir bayrak direği var. Ama, 110 metre uzunluğundaki bu bayrak direği, ülkemizin en büyük bayrak direği olma özelliğini taşıyor.

Direkte asılı bayrağın boyutları ise, 20 x 30 metredir.

Bu özellikleri nedeniyle, bayrak direği ve bayrak: Ankara şehrinin birçok yerinden görülebiliyor.

Özellikle, akşamları aydınlatıldığında, muhteşem bir görüntü ortaya çıkıyor.