Elazığ Palu

Elazığ Palu

Elazığ Palu, Elazığ arası uzaklık 77 km. dir. Palu, Kovancılar arası uzaklık: 8 km. Palu, Bingöl arası uzaklık: 100 km. Palu, Tunceli arası uzaklık: 98 km.

TARİHİ

Palu, ilk çağlardan beri, bölgenin önemli bir yerleşim yeri olmuştur. MÖ 5000 yıllarına ait bölgede yerleşim bulguları vardır. Palu kalesinin çevresindeki kalıntılara göre, yerleşim yeri, üç kere değişmiştir.

İlk yerleşim yeri, günümüzdeki ilçenin 1.5 km kadar doğusundaki kale içindedir. Daha sonra genişleyerek, kale eteklerine yayılan Palu, yangın ve heyelan nedeniyle iki kere daha yer değiştirmiştir. Palu, Cumhuriyetin ilanına kadar Diyarbakır iline bağlı bir yerdir. 1953-1954 yılları arasında ise bugünkü yerine yerleşmiştir.

Elazığ Palu

GENEL

İlçenin ortasından Murat nehri geçmektedir. Çukur bir sahada yer alır. Murat nehrinin sağ sahilinde, vadi tabanı düzlüğü ile demiryolu çevresinde kurulmuştur. İlçe merkezi yüksek tepelerle çevrilidir. Deniz seviyesinden ortalama 844 metre yüksekliktedir.

Elazığ Palu

GEZİLECEK YERLER

Elazığ Palu Şemşat Kalesi

PALU (ŞEMŞAT) KALESİ

Palu ilçesinin 1 km doğusunda yer alan Gökdere Dağı’nın güneybatı uzantısını oluşturan, kuzeydoğu-güneybatı yönünde kalkar bir kayalık üzerinde kuruludur. Toprak bir tepe üzerindedir. Keban baraj gölünün içine uzanan, iki tepelik bir uzantının üzerinde kuruludur. Dolayısıyla günümüzde kalenin üç tarafı, Kaban baraj gölünün sularıyla çevrilidir. 

Kayalığın; kuzey, kuzeybatı ve doğu kısmı sarp bir uçurumla sonlanır. 

Güney kısmı ise Murat Nehri’ne doğru kademeli şekilde azalan dik bir eğime sahiptir. Bu kısımda doğal şekilde oluştuğu anlaşılan iki teras vardır. Kale halk dilinde “Karalar Kalesi” diye isimlendirilir. 

 

ANTİK DÖNEM SEYYAHLARININ NOTLARI:

Hac yolculuğu anılarını anlatan Polonyalı Simeon, 1613 yılında Palu’ya uğrar. Palu kalesini yüksek ve sivri olarak betimler. Burada bulunan kaya mezarlarını ise Surb Masrop’a adanan mabet olarak tanımlar. 

Çivi yazılı yazıttan ise Yahudilerin kutsal sandukalarına benzeyen kitabeli taş olarak bahseder. 

Yine Anadolu coğrafyasını gezen erken dönem seyyahlarından Tozer, Palu’daki yazıtı görünüş olarak betimleyerek iki bölümlü olarak tanımlar. 

Palu I ve II mezarlarını ise benzer yana oda dizilimine sahip karanlık odalar olduğundan ve Palu III nolu mezara basamaklarla inildiğinden bahseder. 

Bu mezarların krallar için yapıldığını ileri sürülür, hem çivi yazılı yazıtı hem de kaya mezarlarını Van kalesiyle ilişkilendirir. 

1890 yılında Palu’ya uğrayan Lynch, buradaki yazıt ve kalıntıları Menua dönemine tarihler. 

1900’lü yıllarda Van’da kazılar yapan Lehmann-Haupt, bölgedeki kaleleri gezerken Palu’ya da uğrar.

Kalede yer alan kaya mezarları, basamaklı tüneller ve daha çok Urartuca yazıt ilgisini çeker. 

 

PALU SİTADELİ/KALESİ:

Palu sitadeli, kayalığın yerleşmeye müsait yaklaşık 3.80 hektarlık alanını kaplamaktadır. Urartu döneminde bu alanın tümünün iskan edilip edilmediği bilinmez. Urartu kalıntılarının sitadelin sadece kuzey bölümünde bulunmasından dolayı, Urartu döneminde kayalığın sadece 2-3 hektarlık kuzey bölümünün kullanıldığı söylenebilir. 

Kayalığın üst kısmında bulunan sitadel alanına ulaşım, kayalığın batı kısmından mümkündür. Bu kısım diğer yerlere göre nispeten daha müsaittir. Bu alan aynı zamanda kalenin ilk doğal terasını oluşturur. 

 

YAPILAŞMA SÜRECİ:

Palu kalesinde Ortaçağ’da yoğun bir yapılaşma süreci vardır. 

Kalenin Urartu kralı Manaus (MÖ 9-10’ncu yüzyıl) yapıldığı tahmin edilmektedir. İç kale Urartular tarafından, dış kale ise Selçuklular tarafından yapılıştır. Çünkü Murat nehrinin iki yakasını birleştiren köprünün korunması amaçlanmıştır.

Evet, devam edelim, bu sürece yani Ortaçağ dönemine ait harçlı sur duvarları ve kemerli yapılara ait kalıntılar sitadelin tamamına yayılmıştır. 

Yine erken dönem fotoğraflarında sitadelin batı ve güney teraslarında yapılaşmanın olduğu görülür. 

Palu’da Ortaçağ’a ait yapılaşmanın Urartu dönemi mimarisini tahrip ettiği söylenebilir. Bu nedenle, Urartu döneminden günümüze sadece kaya mezarları, ana kaya üzerinde yazıt, harçsız sur duvarları, sur temel yatakları, kaya işaretleri kalır. 

Kale dikdörtgeni andırır. Doğu ucu, su seviyesinden yaklaşık 50 m kadar yükselir. İç alanın kuzeybatı ucu, takriben 100 m yükseklikte, askeri bölge olarak düzenlenmiştir. Çünkü burası hem sur yönünden hem de yükseklik bakımından önemlidir. 

Kalenin kapısı yıkıldığı için yeri ve şekli bilinmez. Ancak girişin güney yönünde olduğu tahmin edilmektedir. 

Dış kalenin hem içinde hem de dışında bulunan ev temelleri, kireçli duvar taşlarından anlaşılır. 

SUR DUVARLARI:

Urartu dönemine tarihlenen harçsız sur duvarları, sitadelin sadece doğusunda aralıklarla görülür. 

Bu kısımda yer alan harçsız duvarlardan günümüze 3 sıra halinde 3-4 m uzunluğundaki bir kısım kalmıştır. 

Kalenin dış surlarından büyük bölümü, temel kalıntısı olarak göl sularının altında kalmıştır. 

Dış surların batı duvarı, yaklaşık 1 m yükseklikte ve varlığını sürdürmektedir. Dış surlar, düz alandaki şehri çevreler, iç kale ise tepenin üzerindedir. 

İç surların bulunduğu yerde, kalenin batı ucundaki askeri yerleşim yeri üzerinde daha yüksek bir yerde kale sarayı kalıntıları vardır. Sarayın duvarlarındaki şekilsiz taşlar, kireçle kaynatılmıştır. 

URARTUCA YAZIT:

Kalenin kuzeybatı köşesindedir. Bir oyuk içinde, iki bölümden oluşur. Palu’da Urartu varlığının en somut örneklerinden biri ana kaya üzerindeki Urartuca yazıttır. 

Yazıt için kayalığın yüzü 3.40 x 1.50 m boyutlarında tıraşlanarak 30 cm derinliğinde, dikdörtgen bir niş yapılmıştır. Kalınlık 30 cm dir. Yazıt, nişin içerisine, üst kısımda 28, alt kısımda 7 satır olmak üzere iki kısımda çivi yazısı ile yazılmıştır. 

Yazıtta:

Urartuların batı seferleri hakkında bilgiler yazılıdır. Kitabede Palu’nun ismi “Sebeteria” olarak geçer. Kral Menua yazıtta: “Asurluların elinde bulunan Alzi yurdunu ele geçirdiğini, Hatti ülkesinin sınırlarına ulaştığını ve Sebeteria’da bir tapınak yaptırdığını anlatmıştır. Ayrıca Urartu kralı, Melid kralının hayatını haraç alma koşuluyla bağışladığını belirtir. 

Şebeteria (bugünkü Palu) şehrinde Tanrı Haldi adına bir tapınak inşa ettirir. Kral Menua’nın; Tanrı Haldi adına tapınak yaptırması ve yazıt yazdırması, krallığın bölgede devlet hakimiyetini gösterme çabası olarak düşünülür. 

Evet, bu yazıtı önemli hale getiren durum, Van kalesinde bulunan Urartu yazıtlarının tahribat nedeniyle okunamaz, halbuki buradaki yazıt okunmaktadır ve önem kazanmaktadır.

 

Haldi Tapınağı:

Palu’da yazıtta bahsedilen Haldi Tapınağına ait net bir kalıntı yoktur. Çünkü daha önce bahsedildiği gibi sitadelde Ortaçağ kalıntıları yoğundur. Fakat sitadelin kuzeydoğu kısmında anakaya yapı temeli olabilecek şekilde düzleştirilmiştir. Bu alan araştırmacılar tarafından kutsal alan olarak adlandırılır.

Alanın bulunduğu konum, aynı zamanda sitadele hakim bir noktadadır. Alanın hem sitadel içerisinde konumu hem de anakaya üzerinde yer alan temel izleri, burada bir tapınak veya bazı dini yapıların olabileceği izlenimi verir. 

 

KAYA MEZARLARI:

Palu’da eyalet valilerine ait kaya mezarları, sitadelin bulunduğu kayalığın kuzeybatı kısmındadır. 

Palu I Nolu kaya mezarı:

Bir ana oda ve bu odanın güney ve batı duvarına açılan kapılarla ulaşılan üç ayrı odadan oluşur. 

Mezara ulaşım yukarıda Menua’ya ait yazıtın solundan başlayarak II nolu mezar girişine kadar uzanan dar bir patikayla sağlanır. 

Kaya mezarının giriş kısmı, üzeri kemerli silmelerle önünden geçen patikadan bir miktar geri çekilmiştir. Böylece giriş kapısının önünde yaklaşık 4 metre kare boyutunda bir platform oluşturulur. 

Mezara dikdörtgen planlı tek silmeli 0.95 x 1.50 m boyutlarında bir kapıyla girilir. Kapının üst kısmının sol sonraki dönemlerde genişletildiği görülür. 

Ana oda dikdörtgen planlıdır. Tavanı düz şekilde biçimlendirilmiş odanın tavan yüksekliği 2.45 m dir. 

Oda 2’ye ana odanın güney duvarından dikdörtgen bir kapıyla geçilir. Odanın güney duvarında, dikdörtgen planlı bir niş vardır. Benzer büyüklükteki nişlere, aynı bölgede bulunan Mazgirt/Kaleköy ve Anbar kaya mezarlarında da rastlanır. 

Üçüncü odaya, ikinci odada olduğu gibi ana odanın güney duvarından açılmış dikdörtgen bir kapıyla geçilir. Oda kare planlıdır. Diğer odalarda olduğu gibi, tavanı düz şekilde biçimlendirilmiştir. 

Evet, kaya mezarları konusunda daha fazla ayrıntıya girmeden burada bitiriyorum.

 

URARTU KAYA İŞARETLERİ:

Palu kalesi, Urartu Kaya işareti bulunan en batıdaki Urartu yerleşmesidir. 

Kalenin kuzey eteğinde yer alan bu işaretler iki ayrı kaya bloğu üzerindedir. İlk kaya bloğu üzerinde 3 ayrı işaret vardır. İlk işaret 1.35 m çapında ovaldir.

İkincisi hemen yanında 1.60 m çapında ilk işarete benzer. Bu işaretin hemen üzerinde 1.70 m uzunluğunda L biçiminde işaret vardır. İkinci kaya bloğunda ise, 3.60 m boyutunda kanal benzeri bir kaya işareti bulunur. 

 

BASAMAK TÜNEL VE BASAMAKLAR:

Palu’da Urartu dönemi kalıntılarından başka tarihlendirilmesi tartışmalı iki ayrı basamaklı tünel ve sitadelden Murat Nehri’ne ulaşan ana kayaya yapılmış basamaklar vardır. 

Tünel A:

Kalenin batısında, ilk terasta yer alır.

Tünelin girişi basamaklarla ulaşılan 3.50 m genişliğinde 22.50 m uzunluğunda ve 3 m yüksekliğinde, geniş bir galeri içindedir. 

Giriş 1.50 x 2.10 m ölçülerindedir. Tünel yaklaşık 54 m derinliğe sahiptir. Tünel girişten 65 basamağa kadar kuzey-güney doğrultusunda devam eder. Sonrasında doğuya doğru yönelir. Bu bölümde tünel 139 basamağa kadar dik bir şekilde iner. Daha sonra kuzeybatı yönünde devam eden tünel, bir çıkış olmaksızın sonlanır. 

 

Tünel B:

Kalenin güneybatısında, ikinci terastadır.

Girişten 5-6 m devam ettikten sonra kayalıkla son bulur. Tünelin bitirilmediği anlaşılır. Tünel B’nin aşağıdan başlayarak Murat Nehri’ne kadar inen basamakların tünelin devamı olduğu iddia edilir. Fakat tünelin kayalıkla son bulması bu iddiayı geçersiz kılar. 

Aslında tünelin bir şekilde yarım bırakılmasıyla tünel yerine nehre kadar inen basamaklar yapılmıştır. Basamaklı kaya tünellerinin Urartu sonrasında Geç Helenistik ve Roma dönemlerinde inşa edildiği tahmin edilmektedir. 

 

SONUÇ:

Palu kalesi konumu ve büyüklüğüyle aynı bölgede bulunan Kaleköy/Mazgirt ve Anbar aşiret merkezlerinden farklıdır. 

Krallığın batı sınırında bulunan eyalet  merkezi aynı zamanda krallığın batıya yaptığı seferler için önemli bir duraktır. 

Nitekim krallığın başkentin yaklaşık 600 km batısında yer alan Palu’da yazıt ve tapınak inşa etmesi, devletin gücünü göstermesi açısından önemlidir.

Ayrıca 3 adet çok odalı kaya mezarı, burada farklı sülaleden valiler görev yaptığını gösterebilir. 

Bölgeyle ilgili yazıtlarda geçen Titia ve Zaiani isimli valileri ise Palu’da ikamet eden yöneticiler olabileceği düşünülür. 

Tittia’nın kuzeybatıda bir başka merkezin yöneticisi olabileceği ihtimali göz ardı edilemez.

Nitekim aşiret merkezi olarak değerlendirilen Kaleköy/Mazgirt ve Anbar Kaleleri bu örneğe uygundur. 

 
Elazığ Palu Kindik Kilisesi

KİNDİK KİLİSESİ

Eski Palu’dadır. Kare planlıdır. Yapının boyutları 11.5 x 13.91 metredir. Yüksekliği 5.15 metredir. Giriş kapısının büyük bölümü yere, yani toprağa gömülü iki kemerle ayrılan çatısı ve kimi duvarları yok olmuştur. İki odası vardır. Odaların tavanının tonozlu olduğu görülür. Taşlar profil veren yerlerde düzgün kesmedir. Diğer yerlerde poligonal olup, taşlar tutturulmuş ve harçlıdır. Kilisenin sadece naos kısmı ayaktadır. Kare planlı naos kısmının üstü kubbe ile örtülüdür. Kubbe tamamen yıkılmıştır, sadece kubbe konağı kalmıştır. İçinde Meryem ve İsa’ya ait olduğu sanılan frizler bulunur. Bugün hayli yıkık durumdadır.

Elazığ Palu Alacalı Mescit

ALACALI MESCİT

Kitabesi yoktur. Selçuklu mimari özellikleri taşımaktadır. Siyah-beyaz kesme taşlardan yapıldığı için “Alacalı” ismini almıştır. Mescidin üstü sivri külahlıdır. Kuzey ve doğusu, toprak altında kalmıştır. 2017 tarihinde restore edilmiştir.

Elazığ Palu Küçük Camii

KÜÇÜK CAMİ

Eski Palu’ya girişte bulunan bu caminin kitabesi yoktur. Ancak Ulu Camiden önce yapıldığı düşünülmektedir. Günümüze sadece yan duvarları ve minarenin bir kısmı ayaktadır. Şerefesi yıkık durumda olan minarenin alt kısmında iki sıra halinde yeşil sır kalıntıları dikkat çeker.

 

ULU CAMİ

Eski Palu’da Çarşıbaşı mahallesindedir. Halk arasında “Kırklar Camisi” diye de isimlendirilir. Kitabesine göre, 1852 yılında yaptırılmıştır. Küçük Camiyi yapan ustanın kalfası tarafından yapılmıştır. Cami dikdörtgen planlı ve üzeri düz dam örtülüdür. Kubbesi yoktur. Üst kısmı yer yer yıkık durumdadır. Damı tamamen çökmüş durumdadır. Siyah Beyaz taştan örülmüş kemerleri vardır. Taştan yapılmış mihrabın bir kısmı yıkık olup yan kısımlarında rozet motifleri bulunur. Minare kaidesi kare olup üst kısmı yuvarlaktır. Minaresin şerefeden yukarı kısmı yıkıktır. Batı girişinde şadırvan vardır.

Elazığ Palu Tarihi Köprüsü

PALU TARİHİ KÖPRÜSÜ

İlçe merkezinin doğusunda Murat nehri üzerindedir.

Kitabesi yoktur. Söylenenlere göre Roma döneminde yapılmıştır. Ancak kemer şekilleri bakımından Selçuklu dönemini yansıtmaktadır. Artuklular döneminde de yapılmış olabilir. Ancak Roma döneminde yapıldığı, Selçuklu ve Artuklu döneminde ise onarıldığı tahmin edilmektedir. Zamanın güney-kuzey bağlantısını sağlayan tek geçiş yeridir. Tarihi kaynaklarda: İstanbul’u Bağdat’a bağlayan köprü olarak geçmiştir. Köprü 156.50 metre uzunluğunda ve 3.5 metre genişliğindedir. Orijinal yapıdan arta kalan iki kemer ve orta ayak burunları, yapı üslubu açısından diğer Selçuklu köprülerine benzemektedir. Köprü, 2010 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

Elazığ Palu Karacimşit Bey Türbesi ve Külliyesi

KARACİMŞİT BEY TÜRBESİ VE KÜLLİYESİ

Palu kalesinin yaklaşık 700 metre kadar yakınındadır. Bir söylentiye göre, kaleden atılan bir okun düştüğü yere yapılmıştır. Cemşit Bey; Palu yöresinin Osmanlı topraklarına katılmasında büyük emeği vardır. Yavuz Sultan Selim’in sipahi beylerinden Palu beyidir. Külliyeyi: 1500’lü yıllarda, kendi adına yaptırmıştır. Mescit ve türbeden meydana gelir. Külliyenin çevresi taş duvarlarla çevrilidir. Bir bahçe içindedir.

Mescit

Giriş kapısı: mermer ve kemerlidir. Bu kapının yanında, yazıları ters biçimde konmuş bir kitabe bulunur. Kare planlıdır. Tek katlıdır. Üzeri kubbe ile örtülüdür. Minaresiz durumdaki mescit, büyüklü küçüklü 17 pencere ile aydınlatılıyor. Mihrabı taştan dilimli kemeri üzerinde üçgen alınlık vardır.

Türbe

Türbe: Palu’nun en dikkat çeker türbesidir. Yapısı bozulmadan günümüze gelebilmiştir. Mescide bitişiktir. Kubbeli iki kapıdan içine girilir. İçinde oldukça güzel süslenmiş 8 mezar vardır. Mezar sandukaları taştandır. Mezar taşlarındaki yazı işçiliği çok güzeldir. Mezarların üzerlerinde, Çemşit Bey’in akrabalarına ait olduğu yazılıdır. Dıştan kesme, içten moloz taşla yapılmış olan türbe, onarım görmüştür.

Elazığ Palu Hamam

HAMAM

Eski Palu, Çarşıbaşı Mahallesindedir. Küçük cami ile Ulu cami arasındadır. Kapı üzerindeki kitabesine göre: 1619 yılında yaptırılmıştır. Yapı şekli olarak Klasik Osmanlı hamamlarına benzer. Üstü tonozla örtülüdür. Bir dehlizle soyunmalık bölümüne girilir. Ilıklık kısmı kare planlıdır. Üstü kubbeyle örtülüdür. Kubbe üzerinde aydınlatma feneri bulunur. Hamam yapısı restore edilmektedir.

Elazığ ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.