Mısır Memphis

memfis.genel.1
Mısır Memphis

Mısır’da, imparatorluğun kurucusu sayılan Kral Menes: ilk kez bataklıkları kurutur ve ilk kent olan Memphis’i kurar ve insanlığı; kültür ve uygarlıkla tanıştırır.
Sakkara’nın güneydoğusunda bulunuyor. 6’ncı sülale başa geçinceye (MÖ.2200) kadar: Mısır’ın başkenti olmuş. Önceleri Aşağı Mısır’ın başkenti iken, Aşağı ve Yukarı Mısır’ın birleşmesiyle, Mısır’ın başkenti olmuştur. Din ve krallığın bütünleştiği bir kenttir. Firavun, yönetici ve askerlerin kenti Memphis ile, dini ve siyasi merkez olan Heliopolis, eski imparatorluktan başlayarak önemli bir rol oynamıştır.

ÖLÜLER KENTİNİN İLK MEZARI

Kral Aha; Kahire’nin 20 km. güneyinde, bugünkü Sakkara’nın çok yakınlarında, görkemli bir mezar kompleksi inşa ettirir. Kayaya oyulmuş, 5 yer altı odasının üzerine, güneşte kurutulmuş Nil çamuru tuğlar ile: yaklaşık 40×15 metre boyutlarında, büyük bir bina yaptırır. 3000 yıl boyunca: krallar, memurlar ve kutsal hayvanların gömüleceği, Memphis ölüler kentinin ilk mezarıdır bu.

Dolayısı ile: Memphis’in kuruluşu: Menes’in değil, devletin merkezini kuzeye, Yukarı ve Aşağı Mısır’ın kesiştiği noktaya taşıyan ve bu bölgede bir ikametgah ya da en azından bir kale kuran, Kral Aha’nın eseridir.

memfis.heykel.1
Mısır Memphis

GERİYE KALANLAR

Memphis şehri: eski krallık dönemine ait yapıları ile ünlüdür. Ancak, kentten geriye, günümüze çok az şey kalmış. Bunlar: II. Ramses heykeli ve MÖ.1400 yılından kalma; kaymaktaşı sfenks sayılabilir. Özellikle: II. Ramses heykeli gerçekten muhteşem ve mutlaka görülmesi gereken bir eser. Bu heykel, daha önce Kahire’de Ramses Meydanında iken, kirlenme nedeniyle, daha sonra buraya getirilmiştir.

memfis.heykel.2
Mısır Memphis

Mısır ülkesi genel hususlar hakkındaki yazı için.

Asuan tanıtım ve gezi yazısı.

Abu Simbel tanıtım ve gezi yazısı.

Karnak tanıtım ve gezi yazısı.

Sakkara tanıtım ve gezi yazısı.

Luksor tanıtım ve gezi yazısı.

Memphis tanıtım ve gezi yazısı.

 

 

Mısır Nil Batı Kıyıları

nil.1
Mısır Nil Batı Kıyıları

Luksor ve Karnak bölgelerini gezdikten sonra; aynı bölgeden, Nil’in batı kıyılarına, yani ölüler şehrine, yeni yapılmış güzel bir köprüden geçerek gidiyorsunuz.

Batıya doğru giden bu yolda, karşınıza dört tane önemli eser çıkıyor.

Bunlar

1. Yol üzerindeki Memnon Anıtları,
2. Sol taraftaki Kraliçeler Vadisi,
3. Ortada, Hatshepsut Tapınağı,
4. Sağ tarafta, dağların arkasında kalan, Krallar vadisi.

batı.memnon anıtları.1
Mısır Nil Batı Kıyıları Mennon Anıtları

MEMNON ANITLARI

Aslında, Kral III. Amenhotep’in; cenaze tapınağının girişindeler. Ancak: tapınaktan geriye fazla bir şey kalmadığı için, anıtlar öne çıkmış. Memnon’la, Amenhotep’in ne alakası var derseniz, Yunan Mitolojisindeki Agamemnon’un Habeş olduğu ve her sabah annesine şarkılar söylediği söylenir. Bir depremde zarar gören bu heykeller, arasından geçen rüzgar melodik sesler çıkarttığı için; buraya gelen Yunanlılar, bunlara Memnon Anıtları demişler.

MS.3’ncü yüzyılda, Romalı Septimus Severus, bu anıtların çıkarttıkları sesin devamını sağlamak için, bu anıtları onarttırınca, ses çıkartan delikler de kapandığından, anıtlar sessizliğe bürünmüş.

1853 yılında, Londra’da doğan Petri;

Mısırda; Heredot unda söz etmiş olduğu, Kral III.Amenophis in kum taşından, dev iki heykelini buldu. Bunlara: Yunanlılar, Memnon yontuları derler.

Anası Eok, ufuktan yükselince oğul Memnon; insan sesine benzemeyen ama duyan herkesin yüreğine işleyen bir sesle içini çeker ve sızlanırdı.

MS.130 yılında;

Roma imparatoru Hadrianus ve karısı Sabina, buraya gelirler ve Memnon’un çığlığını beklerler. Bu bekleme sırasında; o zamana kadar duymadıkları, etkili sesler duyarlar. Sonra; yontuların üst yanlarını, kumtaşı bloklarla yeniletir ve sızlanma sesleri kesilir. Evet: bu seslerin nasıl oluştuğu, bilim yönünden tam olarak açıklanamamıştır. Ama, gerçek olan şu ki, rüzgar, yüzyıllarca bunları kemirmiştir.

Bir zamanlar, tahtlarında oturan, bu kral yontularından, birinin 12 m. Yüksekliğinde olduğu tespit edilmiş. Güneydeki kolosun bir elinin orta parmağının uzunluğu: 1.38 m. dir.

kraliçeler vadisi.nefertiti.2
Mısır Nil Batı Kıyıları Kraliçeler Vadisi

KRALİÇELER VADİSİ

I. Ramses zamanında inşasına başlanmış. Daha sonra tamamlanmasına rağmen, bazı kraliçeler,hala eşleriyle birlikte gömülmüş. Burada: 80’e yakın mezar bulunuyor.

Hatshepsut Tapınağının sol tarafında bulunan vadide, firavunların eşlerinin ve küçük çocuklarının mezarları var. Bunlardan en ilginci olan Nefertiti’nin mezarına giriş ücretlidir.

Kraliçe Nefertiti

II. Ramses’in büyük kraliyet hanımıdır. En yaygın bilinen Antik Mısır kraliçelerinden biridir. İsminin anlamı: güzel eş demektir. Mezarı: oldukça zengin bir şekilde süslenmiştir. Kraliçeler vadisinin en göz alıcı mezarlarından birisi olarak görülür. Mezarın yanı sıra, Ramses, Ebu-Simbel’deki kendi anıtının yanında, Nefertiti için de bir tapınak inşa ettirmiştir.

Nefertiti: Ramses’in hükümdarlığının 25 nci yılı dolaylarında, II. Ramses’in kendisi için yaptırdığı Ebu-Simbel Tapınağının açılış törenlerinde rahatsızlanmış ve ölmüştür. Ramses tarafından, kendisine yaptırılan mezar, bugüne kadar Kraliçeler Vadisinde, kalıntısı bulunmuş en güzel ve en büyük mezar anıtıdır.

kraliçeler vadisi.nefertiti.1
Mısır Nil Batı Kıyıları Kraliçeler Vadisi

Bunun dışında ise II. Ramses’in eşlerinin bulunduğu mezarda, bir fetüs mumyası var. Aldığınız biletle, dilediğiniz iki mezarı gezebiliyorsunuz, ama fazla bir seçme şansınız yok.

batı.kraliçe hap.tapınağı.1
KRALİÇE HATSHEPSUT TAPINAĞI

KRALİÇE HATSHEPSUT TAPINAĞI

MÖ.1500 yıllarında yaşamış. Kocası ölünce, firavun olmuş. Yapılan tapınakta, kendisini sakallı olarak göstermişler. Erkek gibi görünmek için, sakal da takıyormuş. Saçlarıyla da erkek gibi gösteriliyormuş. Bunun sebebi: firavunun aslında tanrının oğlu/sureti olduğuna inanmaları ve asla bir tanrının kızı olamayacağına olan inançları. Tanrının çocuğu olursa erkek olur başka bir seçenek yok yani. Peki, Hatşepsut nasıl ve neden firavun olmuş diye merak ediyorsanız, bu şöyle olmuş.

Hepşetsut’un annesi de, babası da kraliyet kanı taşıyor.

Kardeşler, kardeşlerle evleniyor ve soy hiç bozulmuyor. Firavunun sıradan eşleri olsa bile, kardeşinden olma oğlu, tahta geçiyor. Zorunlu kalınmadıkça bu durum değişmiyor. Ancak; babasının kardeşinden bir oğlu olmuyor ve babası öldüğünde Hapşetsut; babasının sıradan eşinden olma oğlu ile evleniyor. Ancak, bunu kabullenemiyor ve rahip sevgilisi Hapşetsut’un, firavun olabilmesi için, bir hikaye uyduruyor.

Sözüm ona: “ Amon Ra, gelerek Hatşepsut’un annesiyle birlikte olmuş ve Hapşetsut onun çocuğu imiş. Tanrıların kızı olamayacağına göre, aslında Hatşepsut bir erkek ve tanrının oğlu imiş. Böylece: Hatşepsut, erkek gibi giyinerek, firavun olarak kabul edilmiş.

Heykelleri, üst taraçada dizili olarak görülebiliyor.

Ölümünden sonra, III. Tutmosis tahta geçmiş. Krahiçe Hatşebsut’tan nefret ettiği için tapınağı tahrip etmiş.

Batı yakasındaki cenaze tapınaklarının en ünlüsü: kraliçe Hatshepsut’a ait olan Hatshepsut Tapınağıdır.

Tapınak, sarp kireçtaşı tepelerinin eteklerinde kurulmuş. Gül rengi tepenin yamacına oyularak yapılmış gerçek bir sanat eseridir. 18’nci hanedan mimarlarından Senenmut tarafından tasarlanmış.

İlerleyen tarihi süreçte, tapınak Hıristiyanlarca manastıra dönüştürülmüş.

Restorasyon çalışmaları halen sürmekte olan tapınağı, ek bir ünü de, 1997 yılında İslami teröristlerin, Japon ve İsviçreli turistlere düzenlemiş oldukları saldırı vermiştir. Ancak: o saldırı son omlaş ve alınan geniş güvenlik önlemleri sonucu, başka üzücü bir olay olmamıştır.

batı.krallar vadisi.1
Mısır Nil Batı Kıyıları Krallar Vadisi

KRALLAR VADİSİ (VADİ EL MULUK)

Hatshepsut Tapınağının arkasındaki tepenin içindedir ve görülmez.
Atalarından farklı olarak, Yeni Krallık’ın firavunları: anıtsal piramitler yerine, daha güvenli mezarları tercih etmişlerdir. Piramitlerle birlikte, belki de Mısır’ın en ilgi çekici mekanıdır. Yeni Krallık zamanında: açıkta yaptıkları piramitlerden, tüm hazinelerin çalındığını gören firavunlar, mezarlarını saklamak için, bu vadiyi seçerler.

Yol vadiye yaklaştığında, sol tarafta kalan ağaçlar içindeki eve dikkat edin. Burası, uzun araştırmalar sonucunda, Tutankhamon’un mezarını bulan Amerikalı Arkeolog Howard Carter’in kaldığı yer. Krallar vadisine giriş için aldığınız biletle, üç mezar gezebiliyorsunuz. Daha çoğunu görmek için, ayrıca bilet almanız gerekiyor.

Evet:

Krallar vadisi, dünyanın en büyük turistik atraksiyonlarından biri sayılıyor. Vadide: toplam olarak 62 mezar var. Bunlardan en eskisi: Kral I. Tutmos’a ait olup, 1899 yılında bulunmuş. 1922 yılında ise, Amerikalı arkeolog Howard Carter’in, Kral Tutanhamun’un mezarını bulmasıyla, eski Mısır’da en iyi tanınan arkeolojik bölgelerden biri haline gelmiş. Evet: Bu mezarlardan, yalnızca ufak bir tanesinden çıkarılanlar (Tutankhamon mezarı):Kahire’deki Mısır Arkeoloji Müzesinin bir katını doldurmaktadır.

Mezarlardan: yalnızca 25 tanesi krallara, kalan kısmı ise yüksek mevki şahıslara ait.

KRALLAR VADİSİ BULUNUŞU ÖYKÜSÜ

1817 Ekim ayında, Belzoni: Teb yakınındaki Biban-el Mülük Vadisinde: başka mezarlar arasında, I. Sethos’un mezarını buldu. Büyük Ramses’in öncelinin; Libyalıları, Suriyelileri ve Hititlileri yenenin, 100 metre uzunluğundaki mezarını. Bu mezarın içinde: su mermerinden yapılmış: görkemli fakat boş tabut: günümüzde Londra’da Soane Müzesindedir. (Bu lahit: ta 3000 yıldan beri boştu. Mumyası nerede idi. ) Bu mezarın açılmasıyla, Krallar Vadisindeki en önemli buluntular başlıyordu.

Krallar Vadisi kral mezarları: Nil’in batı kıyısında, Karnak ve Luksor’un karşısındadır. Orada, yeni imparatorluk döneminde, kralların ölüleri için mahzenler ve krallar ile Tanrı Amon adına tapınaklar yapılmıştı. Bu dev ölüler kentinin yönetimi ve sürekli olarak yapılan yeni yapılar eklenmesi için, özel bir memurun emri altında, birçok adama gerek vardı. Sonunda, küçük bir köy biçimini alan ev guruplarında: toprak ve yapı işçileri, bekçiler, askerler, taşçılar, her türden zanaatkarlar, tahnitçiler ve mumyacılar barınırdı.

TUTANKHAMON MEZARI

Evet, içinde muhteşem eserlerin bulunduğu ve daha önce mezar hırsızları tarafından soyulmamış nadir mezarlardan biri. Bu nedenle: mezarın bulunuşunun kısa hikayesini anlatmak istiyorum. Sonra: mezarı daha bilinçli gezebilirsiniz.

BİR MEZARIN BULUNUŞU HİKAYESİ

1880 yılı. Tuhaf bir Avrupalı: Petri. Gizenin piramitler alanında görülür. Bu adam: araziyi incelerken, kendisinden önce, birinin kapı takmış olduğu, boş bir mezar bulur. Burası, beklide, depo olarak kullanılmıştı. Adam: eşyasını taşıyan hamala, bu mezarda oturmak istediğini söyledi. Ertesi gün, oraya yerleşti. Bir sandığın üstünde bir lamba ve köşede bir yemek ocağı.

Akşamüstü, mavi gölgeler saatinde, çırılçıplak bir İngiliz, büyük piramidin dibinde, moloz yığınlarının üzerinde emekliyor, giriş yerine varıyor ve bir hayalet gibi, fırın sıcaklığındaki mezar anıtına dalıyordu. Gece yarısından sonra: gözleri kan içinde, baş ağrısından bitkin, tere batmış, fırından çıkmış bir adam. Sandığının önüne çöküyor ve piramitte aldığı notları, ölçüleri, boy ve kesitlerini, koridor eğimlerini, açı ölçülerini ve ilk varsayımlarını yazıya döküyordu.

TUTENKAMUN MEZARININ BULUNUŞU

3 Ekim 1922 tarihinde, Carter ve Lord Carnavon kazıya başlarlar. Mezar yerinin üstünü işçi kulübeleri kapatmaktaydı. İşçi kulübelerinin ilkinin yıkılmasının ardından; bir taş merdiven basamak bulunur. 5 Ekim öğleden sonra, bir mezarın girişinin bulunduğundan hiç kuşku kalmayacak denli, moloz kaldırılmıştı. Sonunda: 12’nci basamak ortaya çıktı ve kapalı, üzeri sıvanmış ve mühürlenmiş bir kapının, üst yanı görüldü. Evet: mühürlü kapı. Carter; mühürleri inceledi. Bunlar; kral ölüleri kentinindi. Bu durumda, kapının ardında, en azından çok yüksek düzeyden bir kişi yapmaktaydı. İşçi kulübelerinin altındaki giriş kapısının bulunması, mezarın daha önce soyulmamasını sağlamış.

Carter;

Kapıda, bir elektrik lambası girebilecek kadar bir delik gözetleme deliği açar. Kapının ardındaki galerinin, molozlarla dolu olduğunu görür ve mezarın korunduğuna iyice inanır. Altı yıldır uğraştığı buluntuya ulaştığını düşünmektedir. Dostu ve koruyucusu Lord Carnavon un gelmesini beklemeye başlar.

23 Kasım tarihinde, Lord Carnavon,kızıyla birlikte Luksor’a gelir. 24 Kasım tarihinde, işçiler, tüm merdivenleri ortaya çıkarırlar. Carter, 17 basamak iner ve karşısında mühürlü kapıyı görür. Ancak, buraya da soyguncuların girdiğini görür. Kapının bir bölümü, üst üste iki kez açılmış ve yeniden kapatılmıştır. Soyguncular buraya girmişlerdi, hem de birkaç kez. Merdivendeki son molozları da taşıttıktan sonra: üzerinde Ekhnaton, Sakeres ve Tut-enkh-Amun’un adları bulunan, seramik kırıkları buldu.

Günlerce çalıştıktan sonra: kazıcılar, 10 m. ilerideki ikinci bir kapıya rastladılar. Burada firavunun mührünü bulurlar. Kapıya bir delik açıldı ve bir mum yakılarak, delikten içeri uzatıldı. İkinci mühürlü kapının ardındaki yerde, nelerin bulunduğunu, gittikçe daha açık olarak görebiliyordu. Evet, içeride olağanüstü şeyler vardı.

17 Aralık tarihinde kapı açıldı.

Altın sedyelerin, altın tahtın, iki büyük siyah heykelin, su mermerlerinden vazolar, garip sandıklar. Sandıkların birinden sarkan altın bir yılan. İki heykel karşı karşıya, nöbetçiler gibi, altın peştamelleri, sandalları, topuz ve asaları, alınlarında pırıl pırıl kutsal yılanları. Tüm bunların yanında canlıların izlerini de buldular. Kapının yanında duran bir kandil, boyalı bir yerde parmak izleri, eşikte veda selamı olarak bırakılmış çiçeklerden örülmüş bir çelenk.
Ancak; lahit ve mumya yoktu. Her iki kral nöbetçisinin arasında üçüncü mühürlü bir kapı daha bulurlar. Oda oda içinde ve her biri ilki gibi eşya dolu.

Evet, şimdi buyurun mezarı gezin.

Çok ünlü bir mezar olmasına karşın; iç mekan, gördüğünüzde sizde biraz hayal kırıklığı yaratacaktır. Zanaatkarlar: özel odalar üzerinde çalışmaya başladıklarında, firavun genç yaşta ölmüş. Bu yüzden: mezarı, küçük ve gösterişsiz olmuş.

Mezar: 1922 yılında, büyük bir hazineyle birlikte keşfedilmiş ve o günden bu yana ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Tutankhamon’un mumyası: buradaki tek mumya. Diğerleri: Kahire’deki Mısır Müzesinde sergileniyor. Mezara giriş için: ayrı bir ücret alınıyor.

Krallar Vadisindeki diğer mezarlar; Mısır yaşamı, ölüm ve ölümden sonraki yaşamla ilgili daha çok bilgi veriyor. Ayrıca: daha büyük ve daha güzel süslenmiş.

VI. RAMSES MEZARI: (No.9)

Evet, bu mezar, büyük ölçüde yenilenerek, 2000 yılında yeniden açılmış. Uzun mezar kaidesi, Mısırlı’ların ölümden sonra yapmaları gereken ritüellerin yazılı olduğu “Ölüler Kitabı”ndan bölümlerin betimlendiği muhteşem fresklerle süslenmiş.

I. SETİ MEZARI (No.17):

MÖ.1279 yılından kalma. Vadideki en büyük mezarlardan biridir. Süslemeleri muhteşem. Defin odasına gelmeden önce: birbirine bağlanan 5 galeri, 2 çukur ve 4 oda var. Kral: sembolik bir yolculuğa çıkmadan önce; Ra ve Kefri de dahil olmak üzere tanrılara saygılarını sunuyor.

III. RAMSES MEZARI (No.11)

Muhteşem fresklerinde: Nil üzerinde yolculuk yapan tekneler, mızrak ve kalkan benzeri savaş aletleriyle, tanrıların önünde Ramses için dua eden iki harpçı resmedilmiş. Bu yüzden tapınak “Harpçıların Tapınağı” olarak da isimlendiriliyor.

Pek çok mumya: IV. Ramses sayesinde kurtulmuş. Mezar hırsızlarının hazineleri çalmak için firavunların istirahatgahlarına saygısızlık etmeleri üzerine: mumyalar için Hatşepsut Tapınağının arkasındaki vadide, gizli bir yer düzenlenmiş. Firavunun mezarında cam panellerle korunan çok güzel yarım kabartmalar var, mutlaka görün.

HOREMHEB MEZARI (No.57)

Muhteşem güzellikte, pembe granit lahte ulaşmak için: dar ve dik bir galeriden geçmek gerekiyor.

II. AMENEMHET MEZARI (No.35)

Vadideki mezarların en derinidir. Buraya; 90 basamaklı bir merdivenle iniliyor. Burada bulunan, birkaç mumya sayesinde, Sülalelerin soyağacıyla ilgili bilgi almak mümkün.

III. TUTMOSİS MEZARI (No.34)

En uzak mezarlardan biri: vadinin batısında bulunan ve Kraliçe Hatşepsut’un ünlü damadı III. Tutmosis (No.34)’e ait mezar. Süslemeleri son derece etkileyici olan defin salonuna, mezar girişiyle defin salonunu bağlayan basamakları aşınmış merdivenle iniliyor. Koridorun duvarlarına: 700’den fazla tanrı figürü resmedilmiş. Defin odasındaki kırmızı kumtaşı lahtin oymaları muhteşem. Girişin üzerinde: kraliyet kartuş’u (hiyeroglif isim plakası) var. Fresklerin minimalizmi ve neredeyse renksiz olmaları dikkat çekiyor. Tutmosis: o zamanki mezar hırsızlarından korunmak için iyi bir mezar yeri seçmiş. Galeride bulunan çok sayıdaki parça: Kahire’deki Mısır Müzesinde sergileniyormuş.

SOYGUNLAR

Buradaki soygunlar o kadar artmıştı ki: Kral I. Thutmosis, mezarını bir ölü tapınağından ayrı ve ta uzaklardan görülebilen bir görkemli türbeye değil, gizli bir kaya kovuğuna gömdüren ilk kraldı. Ama, böyle bir önlemle: soyulan mezarların da gösterdiği gibi, kendinden öncekilere kısmet olmayan bir güvenlik sağlamış olduğuna inanıyordu. Mimarı İneni’ye verdiği yönergenin asıl nedeni, korkuydu. Bütün akılcı çözümlere rağmen; hala mumyasının zarar görmesinden, mezarının kirletilmesinden alabildiğine korku.

Kral Thutmosis’den 500 yıl önce,

Kral Zer’in eşinin mumyasını: daha kolay taşıyabilmek için parçalarken rahatsız edilen bir hırsız: mumyanın kurumuş kollarından birini, mezardaki bir duvar deliğine acele ile saklar. İngiliz arkeologlar, bunu, 1900 yılında bulurlar. Bozulmadan kalmıştır. Sargıların arasında da ametist ve firuze boncuklardan oluşan, değerli bir bilezik durmaktadır.

Mezarların tümünün içi ya hırsızlar ya da arkeologlar tarafından boşaltıldığından, yalnızca mezarlar görülüyor. Ancak: içeride, flaşla fotoğraf çekmek yasak. Alınan biletle: 3 mezar gezmek mümkün, ancak en meşhuru olduğundan Tutankhamon’un mezarı ayrıca, ücrete tabi.

Nil nehri üzerindeki adalar tanıtım ve gezi yazısı.

Nil nehri doğu kıyısı tanıtım ve gezi yazısı.

 

 

Mısır Karnak

karnak.tapınak.4
Mısır Karnak

Luksor’da , Korniş üzerinde kuzeye doğru yürüyorsunuz ve Karnak Bölgesine geliyorsunuz. Burada: Şanil Karnak kapısından girdiğinizde: içeride birçok tapınak ve kutsal göl göreceksiniz.

KARNAK TAPINAĞI

Luksor merkezinden, 2 km. uzaklıkta. No Amon veya Antik Mısır’a Amon Kenti olarak bilinen Teb’in kuzeyinde bulunuyor. Mısır’da Gize piramitlerinden sonra, en çok turist çeken bölgedir.

Burası: eski krallık döneminde gelişmeye başlar. MÖ.2134 yılında, 11’nci sülale döneminde, ulusal mabet haline gelir. Tapınak yapıları: takip eden yüzyıllar içinde, her firavunun kendi tapınağını ve anıtlarını ilave etmeleri sonucu; daha da büyür. Her firavun, kendinden bir şeyler katmak istemiş ve böylece, Karnak’ın yapımı 2000 yıldan fazla sürmüştür.

Burada yapılan kazı çalışmalarında: Roma dönemine ait 17.000 obje ortaya çıkarılmış. Bunların arasında:8000 adak taşı, 450 heykelve 10’a yakın sfens bulunmuştur. Karnak: MS.4’ncü yüzyıl civarında, Mısırlılar’ın yeni tanrılara inanmaya başlamaları üzerine, terk edilir.

karnak.tapınak.2
Mısır Karnak

Tapınak yapıları, toplamda 3 km. karelik bir alana yayılmış. Bu boyutu ile, dünyanın en büyük kutsal alanlarındandır.

karnak.tapınak giriş yolu.1
Mısır Karnak

Tapınağa giriş:

İki yanında koç başlı sfenkslerin bulunduğu caddeden girilir. Yerdeki taş bloklara baktığınızda, bir zamanlar, buranın liman olduğunu göreceksiniz. Yani: bir zamanlar, Nil Nehrinin kıyısı burada imiş.

Kısa sfenksli yoldan geçerek, tapınağın girişine geliyorsunuz.

Muazzam bir anıtsal pilon (giriş) var. Üzerinde yazıt ve desen bulunmayan: 113 metre genişliğinde ve 15 metre kalınlığındaki büyük birinci girişten sonra, yüksek duvar ve sütunlarla çevrilmiş, sağlı-sollu koç başlıklı sfenkslerin sıralandığı, büyük salona giriliyor. Bu sfenkslerin koç başlı olması ilginç. Tıpkı tapınağın girişindekiler gibi. Yani onlar büyük olasılıkla, koç başlı tanrı Khnum’u temsil ediyorlar.

Ayrıca: burada göreceğiniz sütunların başları da, ilginçtir.

Daha önce, bölgede gördüğünüz sütun başları: standart olarak papirüs demeti ya da lotus çiçeği şeklindeydi. Oysa buradakiler, artık farklılaşmış ve daha çok bir ağaç tipi verilmiş, diğer tapınaklardaki gibi standart değil, neredeyse her biri farklı yapılarda oluşturulmuşlar ve bir bütünlük sağlamıyorlar.

Sol yanda: II. Seti Tapınağı, Amon, Mut ve Khons tanrıları için yapılmış: üç küçük şapel ve sağda: üç yanı Osiris sütunları ile çevrili avlusu bulunan, III. Ramses Tapınağı var.

Ortada: 25’nci hanedanın, Habeş kökenli firavunlarından Tharka’ya ait köşkün, 21 metre yüksekliğindeki papirüs başlıklı, 10 sütundan birisi ile, Amon Baş rahiplerinden, 21’nci hanedan firavunu Smendes’e ait büyük bir heykel var.

karnak.tapınak.1
Mısır Karnak

Avluya bitişik olan ve 18’nci hanedan firavunlarından Horemhab’ın inşa ettirdiği, ikinci giriş duvarından geçilerek, büyük Hipostil hole girilir.

İkinci girişin önünde:

II. Ramses’in heykelleri var. Buranın yapımını, III. Amenhotep başlatmış ve I. Seti devam ettirmiş ve II. Ramses tamamlattırmış. 6 dönümlük alana yayılmış, 15 ve 23 metre yükseklikte, 134 sütunun oluşturduğu büyük Hipostil; holden yukarı baktığınızda, sütunları birbirinin üzerine eğilip sallanarak, gökyüzüne ulaşmaya çalışan ağaçlara benzetirsiniz. Dünyanın en büyük hipostil yapısı olarak kayıtlara geçmiş. Bütün yaşamın üzerinde yeşerdiğine inanılan kutsal adanın: papirüs ormanını temsil ediyor.

Bunlar: son derece güzel süslenmiş ve parlak renklerle resmedilmiş. Bulunulan koridorun üstü, eskiden kapalı imiş. Koridorun sağında ve solunda, farklı yüksekliklerde tasarlanan sütunlar, bu bölümün kapalı olduğu dönemlerde, aralarda kalan boşluklardan, günün her saatinde içeriye gün ışığının girmesi sağlanıyormuş. Mısırlı mimarların dahiliği.

Üçüncü giriş: tapınağın en eski bölümü. III. Amenhotep tarafından yaptırılmış.

karnak.tapınak.6
Mısır Karnak Dördüncü Giriş

Dördüncü giriş:

I. Tutmosis tarafından yaptırılmış. Dördüncü giriş önünde: I. Ve III. Tutmosis’e ait dikili taşlardan bir tanesi ayakta ( yüksekliği: 28 metre, ağırlığı: 143 ton) ve diğerinin parçaları ise, avluda yerde duruyor.

Buradan itibaren

Tanrı Amon’a ait, kutsal dar ve küçük mekanlar, girişteki ana aks’ın devamında, peşi sıra dizili. Sağ tarafta: güney yönündeki aksta: III. Tutmosis ve Hatcepsut’un yaptırdığı girişler ve anıtsal heykeller, kutsal göl ve Nilometre var. Hatcepsut’un gözde tanrısı: Amon’dur. Kendisini, onun sevgili kızı gibi hissetmiş. Amon’un dünyadaki evi olan Karnak’daki kraliyet tapınağını genişletir ve Sed şenliklerinde, 30 metre yüksekliğinde, iki dikilitaş ile süsler.

karnak.tapınak.en büyük resim.
Mısır Karnak Dördüncü Giriş

Dördüncü girişin arkasından, III. Tutmosis’in yaptırdığı, 14 sütunlu, küçük hipostil hol ve Kraliçe Hatcepsut’a ait, iki dikili taştan, birisi ayakta duruyor. Bunun yüksekliği: 30 metre, ağırlığı ise: 200 ton. Pembe renkli granit dikilitaş, Mısır’dakilerin en uzunu özelliğini taşıyor. Orijinal halinde, tepesi som altınla kaplanmış ve güneşi yansıtıyormuş. Yakınında: kısa hakimiyeti boyunca, Teb’in gücüne güç katan, çocuk kral Tutankhamon’un basit heykeli bulunuyor.

Beşinci giriş:

I. Tutmosis ve altıncı giriş: II. Tutmosis tarafından yaptırılmıştır.

Tapınağın sonunda bulunan en ilginç bölüm: III. Tutmosis’in yaptırdığı büyük festival tapınağıdır. Botanik ve hayvanat bahçesi olarak bilinen bu bölümde: firavunun Suriye ve Lübnan seferinden dönerken getirdiği hayvan ve bitkilere ait, çok güzel yarım kabartmalar ile işlenmiş.

Tamamı kesme taştan inşa edilen Amon kompleksinde: 2000 yıl boyunca, çeşitli firavunlar tarafından eklemeler yapılmıştır. Beraberinde pek çok yazıt ve tasvirlerin işlenmesi, bu kompleksi aynı zamanda dünyanın en büyük ve en eski arşivlerinden biri haline getirmiştir.

Kral III. Amenofis:

Karnak’daki Mut Tapınağına: aslan başlı tanrıça “Sahmet” in, 600 heykelini koydurur. Bugün, bu heykellerin çoğu, dünyanın dört bir yanındaki müzelerde sergilenmektedir. Hasta kral: hem hastalık ve hem de şifa tanrısı olan tanrıçayı, bu heykellerle sakinleştirmek mi istiyordu? Her ne kadar dünyasal yönü baskın olsa da, onun aydın bir kral olduğu söylenemez. Aksine, saraydaki muhteşem dünyasal görkeme karşın, dinsel konulara büyük ilgi duyduğu görülür. Tanrısal krallara ve özellikle de, I. Amenofis’e, tapınma o dönemde başlar.

Karnak

Ana Tapınak Kompleksinin ötesinde, göz alabildiğine uzanıyor. Ama: kalıntıların çoğunu seçebilmek olanaksız. Sonlara doğru ise: ilgi çekici yapılardan olan: III. Tutmosis’in Yortu Tapınağı bulunuyor. Orta sütunları, kenar sütunlarından daha yüksek. Çünkü: hayali bir çadır örtülüymüş hissi verilmek istenmiş. Taş yapı: firavunun askeri seferlerinde kullandığı çadırına benzetilmiş. Mısır’ın sınırları, Tutmosis hakimiyetinde Suriye’den Sudan’a kadar genişlemişti.

Evet

Amon rahiplerinin “cennetin en büyüğü, dünyanın en eskisi” diyerek, her gün ilahiler okudukları, Tanrı Amon inancının merkezi olan bir yer.

Hıristiyanlığın ilk yayılmaya başladığı dönemlerde, gizlenme ihtiyacında olan Hıristiyanlar, bu tapınağın içinde gizlenmeye başlamışlar. Tapınağın günümüzde üzeri kapalı olan bölümlerinde saklanarak hayatlarını sürdürürken, ne yazık ki içeride ateş yaptıklarından, bu gün tapınağın kapalı kısmının tavanı, isden simsiyah olmuş durumda.

Ayrıca: tek tanrı inanışlarından dolayı, tıpkı bizim insanımızın Kapadokya ve Ihlara vadisindeki duvar resimlerinin yüzlerini kazıdığı gibi, onlarda tepkisel olarak, buradaki binlerce yıllık duvar rölyeflerinin yüzlerini kazıyarak ve darbelerle oldukça büyük zararlar vermişler.

karnak.kutsal göl.1
Mısır Karnak Kutsal Göl

KUTSAL GÖL

Tapınak boyunca ilerlediğinizde, Kutsal Göl ile karşılaşıyorsunuz. Tapınağın güneyindeki “Kutsal Göl”; törenlerde kullanılıyormuş. Rahipler, ayin yapmadan önce, bu kutsal gölde yıkanıyorlarmış. Nil’in suları ile dolu. Tapınaklarda, aynı zamanda, bu tür göl ve Nil’den çekilen sularla oluşturulan göletlerle nehrin yüksekliği de ölçülüyormuş. Peki neden ölçüyorlar nehrin yüksekliğini? Sebebi: vergi sistemiymiş.

Mısır halkı, suların yükseldiği ve bereketli ekim alanlarının suların altında kaldığı dönemlerde, piramitlerin ve benzeri yapıların inşaatlarında çalışıyorlar ve sular çekilip te arazi ekilmeye uygun hale geldiğinde ise ekin alanlarındalarmış. Ancak, bu ekin alanları, Mısırdaki diğer her şeyin olduğu gibi, firavuna yani devlete aitmiş. Dolayısıyla, Mısırlı olmayanlar dışında kalan herkes, bu sistem üzerine bir çalışma hayatı kurmuş. Ya firavun için tapınaklarda ya da yine firavun için tarlalarda çalışıyorlarmış.

Tarlaların mülkiyeti firavuna ait olmakla birlikte, üzerindeki ekinler, tarlayı işleyene aitmiş.

Ancak, bu ekinden devlet de payını alması gerektiğinden, bir vergi sistemi oluşturulmuş ki, bu sistemde vergi kaçırmak hiç mümkün değilmiş. Firavun adına bu işin yönetimini üstlenen rahipler, tarlaların yerlerine ve suların yükselme oranına göre; hangi tarlada, hangi tür ürün alınabileceğini ve hasılatı önceden biliyorlarmış. Dolayısı ile, ölçtükleri Nil sularının yüksekliğine göre, tarla ekicilerinden hangi dönemde, ne kadar ürünü vergi olarak alacakları da, onların uzmanlık alanı imiş. Böylece: kimsenin vergi kaçırmak gibi bir durumu olamıyormuş.

Günümüzde:

ses ve ışık gösterilerinin ikinci bölümü için, etkileyici bir arka plan oluşturuyor.

bok böceği heykeli.1
Mısır Karnak Bok Böceği

Gölün kuzeybatısındaki büyük granit: Skarebe (bokböceği) heykeli görülmeye değer. Bok böcekleri, eski Mısırdaki en yaygın sembollerden biridir.

Bu sembolün simgelediği anlamlar şöyledir. Ra’nın “khepre” şeklini temsil eden, kozmik evrenin meydana getirilişini simgeler. Bu böceğin üreme biçimi: kendi kendini doğuran, daha doğrusu kendi kendinin nedeni olan yaratıcı güç “Phtha” nın evrendeki kozmik nesneleri şekillendirerek oluşturmasını temsil eder.

Burada, söz konusu olan güç: yoktan var eden değil, var edileni biçimlendiren bir güçtür.

Böcek:

Güneş ile birlikte kullanıldığında, güneş sisteminin kendisine yaşam veren, kendisini yöneten Sirius Sistemi ile ilişkisini simgeler.

Böceğin yumurtalarını koyduğu ve itme gücüyle yuvarladığı küre, kozmozda bir güçle yuvarlanıp giden bir ateş küresi olan ve tohumlarını Sirius’tan alan Güneşi simgeler.
Ölüm ve ölüm ötesi konularıyla ilgili olarak kullanımında ise: reenkarnasyonu (yeniden doğuş) simgelemek üzere kullanılırmış. Bununla birlikte, eski Mısırda aynı zamanda bir muska olarak da kullanıldığı bilinmektedir.

Mısırın bu kutsal böceği,

Günümüz dünyasının bile, en geçerli tılsımlarından biridir. Mısırlılar, onu: yaradılışın, erkekliğin tartışılmaz gücü, üreme, bilgelik, reankarnasyon, ölümsüzlük ve yenilenmeyle özdeştirmişlerdir. Bok böceği tılsımı, hemen hemen 4000 yıllık bir faal yaşam süresi gösteren ve dünyadaki tılsımların içinde, en uzun bir geçmişe sahip olanıdır. Bugün, bokböceği simgeli yüzük, küpe ve broşlar, uğur olarak hala kullanılmaktadır.

Bu heykel, daha önceleri batı yakasındaki III. Amenemhet tapınağının önünde bulunuyormuş. Mısırlılar: üzerine dokunarak dilek dilemeden önce, heykelin çevresinde, saat yönünün tersine, üç kez dönmenin uğur getirdiğine inanıyorlar. Siz de deneyebilirsiniz.

Kutsal gölün hemen yanında, dinlenme amaclı yapılmış küçük bir cafe ve yanında ufak çaplı bir pazar var.

Biraz orada oturup dinlenebilirsiniz ve bir şeyler içebilirsiniz. Ardından fotoğraf çekmek amacıyla tapınağın içinde, bağımsız olarak bir süre daha dolaşabilirsiniz.

Evet, büyüleyici bir güzelliğe sahip olan Karnak Tapınağı, çağdaş Mısır’da belgesel film yapımcılarının, tarihi eser fotoğrafçılarının ve turistlerin dört mevsim hiç eksik olmadığı, en büyük turistik cazibe merkezlerinden biridir. İstanbul Sultanahmet’te bulunan ve gövdesi hiyerogliflerle bezeli olan dikilitaş, Bizanslılar tarafından İstanbul’a Karnak’tan sökülüp getirilmiştir. Karnak’ta, halen bu Dikilitaş’ın yeri boştur ve hemen yakınlarında ise bir ikizi yükselmektedir.

Mısır hakkında genel bilgiler.

Assuan tanıtım ve gezi yazısı.

Abu Simmel tanıtım ve gezi yazısı.

Sakkara tanıtım ve gezi yazısı.

Luksor tanıtım ve gezi yazısı.