Amasya Suluova

Amasya Suluova

 

ULAŞIM

Amasya Suluova: İl merkezi Amasya’ya 25 km uzaklıktadır. Suluova: Samsun arası 100 km, Ankara arası 335 km, Göynücek arası 60 km, Gümüşhacıköy arası 47 km, Merzifon arası 18 km ve Hamamözü arası 65 km. dir.

Amasya Suluova

 

GENEL

Suluova ilçesi, Orta ve Doğu Karadeniz bölgesi, Samsun’dan başlayıp Suluova’da biten bir geçitler dizisiyle Batı’ya ulaşır. Aynı zamanda, İran’a kadar devam eden eski kervan yolu ve şimdiki E-80 uluslararası transit karayolu buradan geçer. İlçenin rakımı 510 metredir. İlçenin üç tarafı yüksek olmayan dağlarla çevrilidir. En yüksek dağı Akdağ’dır ve 2044 metre yüksekliktedir. İlçenin tek akarsuyu Tersakan ırmağıdır. Kaynağı Ladik gölüdür.

Teksakan ırmağından Yedikır göletine kanallarla su taşınır. İlçede İç Anadolu karasal iklimi ve Karadeniz iklimi arasında bir geçiş iklimi hakimdir. Kar yağışı ender görülür. Yıllık sıcaklık ortalaması 12 derecedir. Akdağ eteklerinde başlayan bitki örtüsü, yüksek bölümlerde ormanlarla devam eder. Başlıca geçim kaynakları: hayvancılık, soğan, şeker pancarı ve kömür madenleridir. İlçede Amasya Şeker Fabrikasının devreye girmesiyle tarım başlamış ve gelişmiştir. Üretilen şeker pancarının tamamı, İlçedeki şeker fabrikasında işlenir.

TARİHİ

Yapılan araştırmalara göre, Suluova yöresinin tarihi, MÖ 2000’li yıllara kadar devam etmektedir. Doğukent mahallesinde bulunan kümbette yapılan arkeolojik araştırmalarda, buradan çıkan tuğla ve taş parçaları, yörenin geçmişinin kalkolitik çağ Hititlere kadar gittiğini kanıtlamıştır.

MÖ 2000’li yıllarda Amasya’nın kurucusu Amazonlardan Amashan’dır. Yöre, Hittiler, Lidyalılar, Persler, Roma, Bizans ve Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır.

Bizans döneminde, Selçuklu Sultanı I. Kılıçarslan ve Melik Danışment Gazi, Arguma yani Suluova mevkiinde, 1101 yılında Haçlı ordusu ile savaşırlar ve haçlıları yenerler. Bunun üzerine Bizanslılar yeni bir ordu hazırlamışlar ve Trabzon’a çıkarak oradan Anadolu’nun içlerine ilerlemeye başlamışlardır. Haçlı ordusu bölgede büyük tahribat yapmış, taş taş üstünde bırakmamıştır.

Selçuklu döneminde, Amasya ve çevresi büyük imar görür. Selçuklulardan sonra Türk göçmenler bölgeye yerleşir. Bunların bir kısmı Arguma yani Suluova çevresindeki köylere yerleştirilir.

Suluova, Osmanlı devletinde, askeri birlik olan Yeniçerilerin kurulduğu ve adının verildiği yer olarak tarihe geçmiştir. “1326 yılında Saluca Karahöyük Kümbettepe’de Hacı Bektaş-ı Veli, çadırında kalırken, Osmanlı devletinin 2’nci Sultanı Orhan Gazi, bir gurup yeni askerle gelir, Hacı Bektaş-ı Veli’nin elini öper. Ona yeni kurduğu askerleri gösterir ve onlara isim koymasını ister. Hacı Bektaş-ı Veli askerlerin “Yeniçeri” ismini almasını söyler ve onlara dua eder. Orhan Gazi, Hacı Bektaş-ı Veli’nin elini öperek Yeniçerilerle birlikte Bursa’ya geri döner.”

Eskiden Alevi adı ile anılan bir köy olan Suluova, 1902 yılında “Sulca” adı ile nahiye olur. Bundan sonra nüfusu hızla artar ve 1954 yılında Şeker Fabrikası yapılmasından sonra, 1957 yılında “Suluova” ismini almış ve ilçe olmuştur.

Önceler bataklık ve sulak bir yer ova olan bölge, 6-7 aileyi geçmeyen bir topluluk otururmuş. Bataklıkların zamanla kurutulması ve Şeker Fabrikasının yapılmasıyla, bataklık olarak bilinen yerler tarım ve yerleşime açılmış, nüfus artmış ve ilçe hızla gelişmiştir.

ATATÜRK VE SULUOVA

Mustafa Kemal Atatürk, 23 Mayıs 1919 tarihinde Havza’ya ve ardından 12 Haziran 1919 Perşembe günü, saat 10.00 civarında Amasya’ya hareket eder. Ancak yollar çok bakımsız ve bozuktur. Atatürk’ün arabası, Hacı Hayta mahallesindeki Hanlar civarında, arıza yapar, su kaynatır.

Atatürk arabadan iner, şoförüne arabanın bakımını yapmasını söyler, yanında bulananlarla birlikte yürümeye başlar. Atatürk ve yanındakiler, tozlu ve bozuk yollarda, ramazan gününde bunaltıcı sıcağa rağmen, heyecan ve ümit içinde “Dağ Başını Duman Almış” marşısın ilk defa burada söylerler. Bu marş, daha sonra gençlik marşı olmuştur.

NE YENİR

Buralara yolunuz düşerse: keşkek, baklalı dolma, cızlak ve haşhaş çöreği yemenizi öneririm.

1 EYLÜL ŞENLİKLERİ

1 Eylül 1957 tarihinde ilçe olan Suluova, bu kuruluş gününü geleneksel festival olarak kutlamaktadır. Şenliklerde: sünnet şöleni, karakucak güreşleri, çeşitli yöresel yarışmalar, müzik eğlence programları vardır.

Amasya Suluova

GEZİLECEK YERLER

Amasya Suluova Hakala-Kağla-Kağala

 

HAKALA-KAĞLA-KAĞALA

Yolpınar köyündedir.

Köyün bilinen en eski ismi “Hakala ve Kağala” dır. Bu isim 1520 tarihli Tapu Tahrir Defterlerinde yazılıdır. 1402 yılında yapılan Ankara Savaşından sonra, Sultan Beyazıt’ın esir alınması sonucunda, devlet başsız kalmış, ülkede kargaşa çıkmıştır. Çelebi Mehmet durumun kötülüğünü görerek, Amasya’da beklemenin yararlı olduğunu düşünmüştür. Tam bu sırada ise, sınır boylarında bulunan Türkmenlerden, Kara Devletşah, Timur’un yanına çıkmış ve onun mührünü taşıyan buyruk ile, Osmanlı topraklarına saldırmak üzere, adamlarıyla birlikte, Amasya civarındaki Kağala denilen yerde konakladığını öğrenir.

Çelebi Mehmet askerlerini toplar ve Kağala’ya gelir. Daha savaşın başında, Kara Devletşah ölür. Başsız kalan adamları dağılarak mağlup olurlar ve savaş biter. Çelebi Mehmet Amasya kalesine yerleşir ve Osmanlı devletinin tekrar toparlanmasına çalışır.

Yani, Hakala köyü, bir anlamda Osmanlının tekrar toparlanması için bir başlangıç olmuştur. Kara Devletşah’ın askerleriyle birlikte Hakala köyünü seçme sebebi, Hakala yöresinin gelişmişliğini gösterir. Köyün ismi, Evliya Çelebinin Seyahatnamesinde “Kağla” olarak geçer. Cumhuriyet döneminde ise, köyün ismi “Yolpınar” olarak değiştirilmiştir.

Evet, bugün Yolpınar köyünde bulunan tarihi yapılar şunlardır:

Es-seyid Necmeddin Yahya Hazretleri

Din bilginidir. Burada bir zamanlar büyük bir zaviye binası yaptırmıştır.(yok olmuştur, günümüze kalmamıştır.)

Kendisinin türbesi, halen köyün batısındaki eski mezarlık içindedir. Türbe binasında birçok ilave ve yersiz onarımlar sonucu görüntüsü değişmiştir. 2 katlıdır. Türbe içindeki ahşap sandukalar ve mimari detaylar ilgi çeker. 2 sanduka vardır. Biri küçük diğeri ise büyük olup ikişer kademelidir. Ahşap sandukanın ayak ucundaki kitabede 1369-1370 yılları görülür. Türbe çevresindeki mezarlıkta, sağa sola devrilmiş 15’nci yüzyıla ait mezar taşları görülür.

Kasım Bey Medresesi ve Hamam

Kasım Bey tarafından yaptırılmıştır. Köyün doğusunda ve yüksekçe bir yerdedir. Medresenin kitabesi yoktur. Yapı büyük dershaneli, geniş hücreli ve kâgir olarak inşa edilmiştir. Bugün bir kısmı görülmektedir. Medrese, Amasya’da bulunan medreseler arasında oldukça meşhurdur. Bu medresenin müderrisleri önceleri köyde ikamet ederlerdi. Sonra Amasya’dan tayin edilen müderrisler köyde oturmamıştır. Şeyh Mahmut Efendi, çeşitli aralıklarla 1711 yılına kadar üç defa bu medresede görev yapmıştır. Bu medreseden büyük alimler yetiştiği söyleniyor.

Hamam ise, köyün güney yönünde, Apaydın çiftliğinin hudutları içindedir. 1975 yılında hamam saman deposu olarak kullanılıyordu. Hamamın soyunma yeri tamamen yıkılmış olup, ılıklık ve sıcaklık bölümleri ile su deposundan meydana gelmektedir.

Cami

Mirza bey tarafından yaptırılmıştır. Ancak bu cami, 1970’li yıllarda köylü tarafından yıkılarak yerine betonarme cami yapılmıştır.

KAPAKLI ORMAN FİDANLIĞI VE DİNLENME TESİSLERİ

Akdağ eteklerindedir ve ilçe merkezine 15 km mesafededir. Bölge Akdağ eteklerinde 1000 metre yüksekliktedir. 42 hektarlık alanı kaplar. Meşe ve karaçam ağaçlarından oluşan orman hakimdir. Piknik alanı, çam ağaçları arasındadır ve özellikle yaz döneminde oldukça serindir. Alanda, Orman işletmelerinin fidan yetiştirme yeri de bulunur, temiz havası ve soğuk suyu ile piknik için tercih edilir.

Amasya Suluova Gani Baba Türbesi ve Piknik Alanı

 

GANİ BABA TÜRBESİ VE PİKNİK ALANI

İlçe merkezine 10 km uzaklıkta bulunan Saygılı köyündedir.

Piknik alanında, Horasan’dan Anadolu’ya gelen Gazi Derviş Abdülgani El Halvea’nın kabri vardır. Burada savaşırken şehit düşmüştür. Gani adı ile anılır. Türbe üzeri açık basit bir mermer mezardır. Tersekan çayı ve türbenin yanında bulunan ve çam ağaçları ile kaplı geniş alan, düzenlenerek halka açık piknik alanı haline getirilmiştir.

Amasya Suluova Sekoya Ağacı

 

SEKOYA AĞACI

Dünyada sadece Amerika’da Kalifornia bölgesinde Sierra Nevada dağlarında bulunurlar. Bu ağaçlar, dünyanın en yaşlı ve en uzun boylu ağaçları olarak tanınır. Bunlar 5-10 bin yıl yaşarlar ve boyları 100 ile 140 metre arasında değişir. II. Dünya savaşından sonra, San Fransisco şehrinde yapılan Birleşmiş Milletler toplantısında, üye devletlere, barışın uzun süreli olmasını sembolize etmesi için sekoya tohumları hediye edilmiştir. Türk heyetine hediye edilen tohumlardan, fidan üretilerek ülkenin çeşitli yerlerine gönderilmiştir.

1963 yılında halen Belediye Gazinosu parkı olarak kullanılan bu bu parkın kurulumu sırasında dikilen sekoya ağaçlarının boyu günümüzde 14 metre, çevresi ise 2.5 metredir. Ağacın gövde kabuğu yumuşak ve çam ağacı gibi iğne yapraklıdır. Suluova’daki bu ağacın çevresi demir parmaklıklarla çevrilidir. Ağaç ile ilgili bilgiler bir tabelaya yazılarak ziyaretçilere sunuluyor.

Amasya Suluova Derinöz Barajı

 

DERİNÖZ BARAJI

Derinöz çayı üzerindedir ve 2003 yılında tamamlanmıştır. Baraj gölü kıyısında, çam ağaçlarının altında çok güzel piknik masaları bulunmakta ve yöre halkı buraya yoğun olarak piknik yapmaya gelmektedir.

Amasya Suluova Yedikır Barajı-Yedikuğular Kuş Cenneti

 

YEDİKIR BARAJI-YEDİKUĞULAR KUŞ CENNETİ

İlçe merkezine 8 km uzaklıktadır. İl merkezine 35 km ve Merzifon’a 12 km uzaklıktadır.

Buradaki alanın düzenlenmesine 1979 yılında başlanmış ve 1986 yılında bitirilmiştir. 900 hektarlık park alanının 600 hektarı göl ve kalan bölümü ise sosyal tesisler ve piknik alanlarıdır. Burada, DSİ tarafından işletilen balık üretim tesisleri bulunmaktadır. Burada üretilen sazan balığı yavruları, Karadeniz bölgesindeki baraj ve göletlere atılarak balıklandırma çalışmaları yapılmaktadır.

Kuşların göç yolu üzerinde olan bu göl, kış aylarında kuşların doğal yaşam alanıdır.

Burada 34 çeşit kuş tespit edilmiştir. Bu kuşlar arasında bulunanlar: çamurcun, yeşilbaş ve büyük karabaş martısı, kuğu, yabankazı, yabanördeği, angut, karabatak ve balıkçıldır.

Gölün çevresi ise mesire yeri olarak kullanılır. Ayrıca, burası Kayseri Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından 1. Derece Doğal Sit alanı olarak tescil edilmiş ve koruma altına alınmıştır.

Merzifon tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Amasya tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Ağrı Hamur

Ağrı Hamur

Ağrı Hamur;

ULAŞIM

İl merkezine 12 km uzaklıktadır. İl merkezine bu kadar yakın olması nedeniyle, ilçe merkezi gelişememiştir, özellikle köylerde birçok işler için Ağrı il merkezine gidilir.

TARİHİ

Yörede birçok uygarlık egemenlik kurmuştur.

1502 yılında bölgede Safaviler hakimiyet kurar. Şahismail buraya Pozuklu oymağını yerleştirir. 1478 yılında başlayan Osmanlı-Safavi savaşları sırasında Van Beylerbeyi Köse Hüsrev Paşa’ya bağlı eyalet askerleri, Pozuklu boyu ve bunları koruyan İran güçlerini kovarak 1578 yılında Hamur yöresini Osmanlı topraklarına kazandırırlar.

Bölge 1915 yılında Rus işgaline uğrar. 14 Nisan 1918 tarihinde işgalden kurtarılır. 1927 yılında Ağrı’ya bağlanır ve 1958 yılında ilçe olur.

GENEL

Ağrı ilinin en genç ve en küçük ilçesidir. İlçenin diğer ismi “Havaran” dır.

Aladağlar silsilesinin etekleriyle Murat vadisi üstünde kurulmuştur. Arazinin % 65 bölümü dağlıktır.

Denizden yükseklik 1675 metredir. Karasal iklim hakimdir. Kışlar çok şiddetli geçer. Yazın gür otlaklar oluşur ve bu gür otlaklarda hayvancılık yapılır.

NE YENİR

Bu yöreye yolunuz düşerse, ayranaşı, keşkek, bişi, kete, otlu peynir, çökelek tatmalısınız.

 

GEZİLECEK YERLER

Ağrı Hamur Kalesi-Havaran Kalesi

 

HAMUR KALESİ-HAVARAN KALESİ

İlçe merkezinin kuzeyinde Hamur deresi 100 metre yukarısındadır.

Yalçın kayalar üzerindeki geniş bir düzlükte inşa edilmiştir.  

Kimler tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir.

Ancak konumu ve mimari özellikleri dikkate alındığında, yapımı Urartulara kadar gitmektedir.

17’nci yüzyıl ortalarında bölgeyi gezen Evliya Çelebi, yazılarından anlaşıldığına göre: bölge: 14’ncü yüzyıl boyunca Karakoyunlular ve Akkoyunlular arasında sürekli el değiştirdiğinden Hamur kalesinin bölgedeki diğer birçok kale gibi, Akkoyunlular tarafından onarılarak kullanıldığı düşünülmektedir.

Kale sınırda olduğu için, Osmanlı döneminde de sık sık baskınlara ve savaşlara maruz kalmıştır. Bu yüzden, zaman ilerlediğinde eski önemini yitirmiş ve sadece bir sınır gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. İmparatorluğun son dönemlerinde ise, bölgede türeyen ayanların şatosu olmuştur. Osmanlı-Rus savaşları ve I. Dünya savaşında ise tamamen tahrip olmuştur. Özellikle dış surları tamamen yok olmuştur. Çünkü kalenin düzgün kesme taşları, daha sonra bölge halkı tarafından sökülerek başka yapılarda kullanılmıştır. Günümüzde, sadece iç kaleye ait bazı yerler ve duvar kalıntıları görülmektedir.

Selçuklu dönemi yapısı olduğu anlaşılmaktadır. Kalenin büyük kısmı doğa koşulları ve kazak kazılar sonucu tahrip olmuştur.

Ağrı Hamur Sürmeli Mehmet/İbrahim Paşa Kümbeti

 

SÜRMELİ MEHMET/İBRAHİM PAŞA KÜMBETİ

İlçe merkezinin kuzeydoğusunda, ilçenin kurulduğu vadiye hakim mezarlığın ortasındadır. Ağrı-Van karayoluna 250 metre uzaklıktadır.

Türk-İslam türbe mimarisinden farklı bir tarzda inşa edilen yapı, uzaktan bakıldığında sanduka görünümü verir. Bahar mevsiminde, kümbetin çatısında otlar çıkar ve değişik bir görüntü oluşur.

Yapının kim tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Çünkü yapının giriş kapısı üzerinde bulunan kitabe, sonradan tahrip edilmiştir. Ancak tahrip edilen rakamların izleri incelendiğinde, yapının muhtemelen 1812-1813 yılları arasında yapıldığı düşünülmektedir.

Ancak yörede; Doğubayazıt’ta bulunan İshakpaşa sarayının hamisi İshak Paşa’nın torunlarından Mir İbrahim Paşa’nın türbeyi çok sevdiği ölen çocukları için yaptırdığı söyleniyor. Kümbetin içinde İbrahim Paşa’nın kardeşi, kardeşi Yusuf Bey’in kızı, oğlu ve eşi’nin mezarları bulunur.

Zaten yapı incelendiğinde, İshak Paşa sarayı ile malzeme benzerliği görülür. Bu taşların İshak Paşa sarayında olduğu gibi Yukarı Ağadere köyünden getirildiği söyleniyor.

Yapının tamamda düzgün kesme taş kullanılmıştır.

Kümbet: 11.50 x 4.70 metre boyutlarında, dikdörtgendir. İçi: asıl mezar odası ve giriş avlusundan oluşur.

Yapıya: güneydoğu köşede bulunan, sivri kemerli eyvan türü bir taç kapıdan girilir.

Giriş avlusunda bir ve asıl mezar odasında dört tane pencere vardır.

Yapının içinde mezar odası ve dört mezar tamamen tahrip edilmiştir. Sadece birkaç taş kalmıştır. Mezar taşı süslemeleri, Selçuklu ve Osmanlı etkileri taşır.

1915 yılında Rus işgali sırasında kümbetin tepesine isabet eden top gülleri, hasar yaratmıştır.

Ağrı Hamur Karlıca Köyü

 

KARLICA KÖYÜ

Köy ilçe merkezine 24 km uzaklıktadır. Köy, Ermeni göçü sırasında Ermeniler tarafından terk edilmiştir. Köyde çok fazla sayıda tarihi ve turistik yapı olmasına rağmen tanıtım eksikliği nedeniyle turist çekememektedir. Öte yandan, ulaşım da aşırı zordur. Özellikle kış günlerinde ilçe merkezi ve il merkeziyle bağlantısı kesilir.

Ağrı Hamur Karlıca-Şoşik Kalesi

 

Karlıca/Şoşik Kalesi

Kale, Hamur ilçe merkezinin doğusundadır ve ismini Aladağ’ın uzantısı olan Şoşik dağından alır. Hamur ilçe merkezine 34 km uzaklıktadır.

Köye hakim kayalık bir konum üzerindedir.

Kalenin üç tarafı uçurumla çevrilidir.

Yapım tarihi ve yaptıranlarla ilgili bilgi yoktur ancak mimari stil olarak Urartu kalelerinde rastlanılan ve kutsal alana çıkışı sağlayan, kayaların kesilmesiyle yapılmış üç basamaklı merdiven ve kaya çanakları, Doğu Anadolu’daki diğer Urartu kaleleriyle benzerlik gösterir.

17’nci yüzyılda bölgeye gelen Evliya Çelebi, yazılarında, bölgedeki diğer kaleler gibi, bu kaleyi de Akkoyonlu hükümdarı Uzun Hasan oğlu Ziyaüddin’e mal eder.

Kalenin dibinde, kayalara oyularak yapılmış bir kör kuyu vardır. Burada kalenin zindanı bulunmaktadır. Doğuda ise su kulesi bulunur. Kalenin alt kısmında, bir de ibadethane vardır.

Kaleye çıkmak için blok taşlardan yapılmış basamaklar vardır.

Asıl kale: 10 x 20 metre ebatlarında olup, çevresi doğal kayalardan da yararlanılarak dış sur duvarları ile çevrilmiştir. Ancak günümüzde bu dış sur duvarları harap durumdadır, batı yönünde ise birer metre genişlikte, iki burç kalıntısı günümüze ulaşmıştır. Ayrıca kalenin hamam kısmı da yıkılmadan günümüze ulaşmıştır.

Kale 1’nci derece Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır, ancak koruma altına alınıncaya kadar çok sayıda kaçak kazı ve tahribat yapılmış olup izleri görülmektedir.

Soşik Kız Kalesi

Soşik kalesine 2 km uzaklıktaki bu kale, Soşik kalesinin bey’i tarafından kızı için yaptırılmıştır. Ancak kaleden günümüze sadece duvar harabeleri kalmıştır.

 Şosik Kaynağı

Bu su kaynağı özellikle böbrek hastalarının çok yoğun ziyaret ettiği bir yerdir. Böbrek ve mide ağrılarına çok iyi geldiği ve böbrek taşlarının düşmesine yardımcı olduğu söyleniyor. Ancak kaynağın çevresinde hayvan otlatılması nedeniyle, hayvansal atıklar bulunmakta ve kaynak kirlenmektedir. Bu yüzden, kaynak suyunun temizlenmeden yani kaynatılmadan içilmesi uygun değildir.

Beyaztaş Mağaraları

Soşik köyünde, Karlıca kalesinin güneydoğusuna doğru uzanan dağ silsilesi üstünde, kalenin karşısında bulunan kız kalesinin güneyinde Beyaztaş mevkii olarak bilinen kayalıklar vardır. Bu bölümde, en altta doğal bir mağara vardır. Bunun haricinde tek odalı kaya mezarları bulunur.

Uzaktan bakıldığında insan yüzü ayrıntılarını yansıtan kayalar üzerinde, ağız ve biri kapalı iki göz şeklinde görüntü vardır.

Çevresi Urartu yerleşkesi özelliği gösterir. Ancak kaçak kazılarla tahrip olmuştur.

Ağrı Hamur Beklemez Köyü

 

BEKLEMEZ KÖYÜ

Beklemez köyü, ilçe merkezine 27 km uzaklıktadır. Köye ulaşım sağlayan yol stabilizedir yani ulaşım zordur, kışın yol genel olarak kapanır.

Ağrı Hamur Yeraltı Evleri ve Mezarları

 

Yeraltı evleri ve Mezarları

Kaya yerleşimleri, köyün güney doğusundaki sarp bir kayalığın, güneye bakan cephesindedir.

Yumuşak kayalara oyulmak suretiyle yapılmıştır. Yamacın güney bölümüne dizilmiş haldeki yerleşimin girişleri, yukarıdan aşağıya doğru yaklaşık 1 metre karedir ve kayalara oyulmak suretiyle yapılmıştır. Bu dar girişlerden girildikten sonra, küçük dikdörtgen bir kapı ile iç mekanlara geçilir. Belli bir plan yoktur, kayalar elverdiğince oyularak yapılmıştır. Bazılarının içi toprakla dolmuştur.

Kaya yerleşimlerinde en ilgi çekeni: kaya kilisedir. Bunun; narteksi, apsisleri, orta mekanı ve papaz hücreleri vardır. Kilisenin giriş narteksi haç biçimlidir. Basit dikdörtgen bir açıklığın ortasından, ibadet mekanına geçilir. Bu alanın iki yanında, küçük bir kapı ile geçilen papaz hücreleri vardır. Yapının duvarlarında kazıma tekniğiyle haç motifleri işlenmiştir.

Yapılan tahminlere göre, bu kaya yerleşimleri Urartu döneminde yapılmış, sonrasında ise bazı küçük eklemeler ile kullanılmaya devam edilmiştir.

Günümüzde bu kaya yerleşimleri bakımsız durumdadır. Doğa ve define avcıları tarafından kazılarak tahrip edilmiştir. Hatta: Beklemez köyü ile Kardeşler mezrası arasındaki yolun alt tarafındaki mezarlar tamamen soyulmuş, bir kısmının içleri toprakla dolmuştur.

YOĞUNHİSAR MESİRE ALANI

Ağrı-Hamur ilçesi arasındadır. Ağrı il merkezine 8 ve ilçe merkezine 5 km uzaklıktadır. Ağrı ilinin en yeşil ve piknik yapmaya uygun alanıdır. Bu köy ile ilgili ilginç bir durum var. I. Dünya savaşında bölgeyi işgal eden Ruslar, köyde ikamet eden o dönemin büyüklerinden 6 kişiyi esir alarak Rusya’ya götürürler. Bu kişiler, uzun yıllar burada esir kaldıktan sonra, Ruslardan birilerine altın ödeyerek kurtulurlar, trenle Azerbeycan ve sonra İran ve Doğubayazıt üzerinden köye geri dönerler ve köyü yeniden inşa ederler.

Burada: çocuk parkı, voleybol ve basketbol sahaları, piknik masaları bulunmaktadır.

Ağrı ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Kilis Polateli

Kilis Polateli

Polateli, Kilis il merkezi arasındaki uzaklık 20 km dir, bu yolda zeytin ağaçları oldukça güzel bir görüntü sunar. Polateli Şahinbey arasındaki uzaklık: 28 km. Polateli Oğuzeli arasındaki uzaklık: 45 km. Polateli Musabeyli arasındaki uzaklık: 35 km dir.

TARİHİ

Osmanlı döneminde, özellikle Güneydoğu Anadolu’da birer güvenlik unsuru olarak, Türkmenler yerleştirilmiştir.

İlçe olmadan önce buranın ismi “Ispanak” ve “Güldüzü” dür.

Kilis Polateli

GENEL

Nüfus bakımından Türkiye’nin en küçük ilçelerinden birisidir. Rakım 861 metredir.

Kilis Polateli

GEZİLECEK YERLER

Kilis Polateli Afrin Vadisi Su Kemeri

AFRİN VADİSİ SU KEMERİ

Kilis kent merkezinden, kuzeybatı yönünde Polateli ilçesi istikametine giderken, Ravanda kalesine varmadan önce Cengiz (Bağarası) köyü civarındadır. Afrin çayına açılan dar bir vadide bulunan bu su kemeri Roma dönemi yapısıdır.

Kemerin bulunduğu ortam zakkum çiçekleri arasında oldukça güzeldir. Su kemeri iki katlıdır. Kesme taştan yapılmıştır. Ancak nereden başlayıp nerede bittiği bilinmemektedir. Ancak tahminlere göre, su kemeri, Suriye’de kalan antik Chyris şehrine su götürüyordu.

Antik Chyris kenti, Kilis’in hemen altında sınırın diğer tarafında bulunuyordu. Roma döneminde Zeugma’dan Chyris antik kentine ve Antakya’ya uzanan yol Kilis ovasından geçiyordu. Ovadan geçen yolun kontrolünü sağlamak amacıyla küçük kaleler inşa edilmişti.

AFRİN HARABESİ

Cengiz köyü civarında, su kemeri yakınlarındadır. Resul Osman dağının tepesinde, konik bir yükseltide bulunan bu yapı bir kaledir. Araştırmalara göre Roma döneminde yapılan bu kalenin, Bizans döneminde de kullanıldığı öğrenilmiştir.

Kilis’ten geçen ve doğu bazı güzergahındaki yolun kontrolünü sağlamak için savunma amacı ile yapılan kale, çok büyük tahribata uğramıştır. Kaçak kazı yapılmış, bütün taş duvarları yerinden oynatılmış, tahrip edilmiştir.

Ayrıca kalenin yanında, Orta Paleolitik döneme ait çakmaktaşı alet parçalarına rastlanmıştır. Bu da buranın Orta Paleolitik dönemde göçebelerin istasyonu olduğunu gösteriyor.

Resul Osman dağı ve çevresinde, oldukça zengin ve kaliteli çakmaktaşı yatakları vardır. Bundan dolayı bölgede konaklama yapılmış olmalıdır.

Kilis Polateli Ravanda Kalesi

 

RAVANDA KALESİ

Kale, il merkezinin 28 km. kuzeyinde, Polateli ilçesinde bağlı Belenözü (Ravanda) köyündedir.

Afrin çayının doğusunda, oldukça geniş bir açıda olan kale, yüksek konik bir tepe üzerine kurulmuştur.

Kale, dağın sivri tepesi oyulmak suretiyle yapılmıştır. Dağın eteğinden Afrin çayı geçer.

Kalede ve çevresinde halen arkeolojik kazı çalışmaları yapılmadığından, kalenin geçmişi hakkındaki bilgiler, tahminlere dayanmaktadır.

Kilis Polateli Ravanda Kalesi

Kaleye ait kesin bilgiler 11’nci yüzyılda Haçlı seferlerine dayanmaktadır. İslam ve Latin kaynakları, kalenin varlığından ilk olarak Haçlı seferleri sırasında söz eder.

Kalenin ismi:

İslam kaynaklarında “er-Ravendan”, haçlı kaynaklarında ise “Ravendel/Ravandal/Ravenel” ve Ermeni kaynaklarında “Areventan” olarak geçer. Yani, tarihi süreç içinde kale, bölgede egemen olan bütün uluslar tarafından kullanılmıştır.

Özellikle, 7’nci yüzyılın ortalarında, bölgede yaşayan Hıristiyan-Müslüman çatışmasında “avasım, sügur” adı verilen bölge içinde bulunan Ravanda kalesi, İslam devletleri tarafından Hıristiyan Bizanslılara karşı verilen savaşlarda önemli bir askeri üs olarak kullanılmıştır.

Bölge ilk İslam devletlerini koruduğu için “Avasım” şeklinde adlandırılmıştır.

Bölgenin hemen yakınında: “Yesemek Heykel Atölyesi” bulunmaktadır. Ayrıca: kalede Hitit mimarisine ilişkin izlerinde bulunması nedeniyle, kalenin Hititler tarafından yapıldığı düşünülmektedir.

Memlukların uzun süre egemen olduğu kale, Bizans döneminin ardından, Arap akınları sırasında ve Osmanlı döneminde de kullanılmıştır. Bu dönemde kale, ilaveler yapılarak genişletilmiştir.

Ravanda kalesi, 1097 yılından itibaren, adından sıkça söz ettirmiştir.

Kilis Polateli Ravanda Kalesi

Günümüz

Kaleye ait yapılar zirvedeki düzlüktedir.

Surlar ve birbirinden farklı uzaklıkta köşeli ve yarım yuvarlak biçimdeki burçların bir kısmı hala ayaktadır.

Surun büyük bölümü yıkılmış ve toprakla örtülmüş durumdadır. Bazı yerlerde temel kalıntıları görülür.

Günümüze sadece iç kale bölümü ulaşmıştır.

Bu bölüme, yüksekliği 3 metre ve genişliği 2.20 metre olan bir kapıdan girilir. Kapının çeşitli dönemlerde onarım gördüğü, yapı tarzından ve kullanılan malzemenin farklılığından anlaşılmaktadır.

Kale içinde ise iki büyük su sarnıcı vardır. Bu su sarnıçlarının ön tarafında merdivenler vardır.

Ayrıca: kale içerisinde kalenin batı kısmında bulunan tonozlu yapı, güneydeki şapel, ortasında yer alan küçük yuvarlak kule, sarnıç ve burçlar dikkat çekicidir. Büyük yapının bir saray olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Büyük su sarnıçlarının içine, inşa edilen gizli tüneller ile aşağıdaki Afrin çayına ulaşıldığı düşünülmektedir.

Kilis Musabeyli