Düzce Yığılca

Düzce Yığılca

Düzce il merkezine 38 km. Adapazarı’na 100 km. Ankara’ya 276 km ve İstanbul’a 234 km uzaklıktadır.

Yığılca, Düzce ilinin doğusunda, Kızıltepe’nin güneybatı eteklerinde, Melen nehri kıyısında kurulmuştur. İlçe toprakları genel olarak dağlıktır. Deniz seviyesinden yüksekliği: 350 metredir.

Düzce Yığılca

En önemli akarsu: Melen ırmağıdır. Irmak Yığılca ilçesi içinden geçer ve Hasanlar Barajına dökülür. Dağlar sık ormanlarla kaplıdır. Karadeniz iklimine uygun olarak sık ve yeşil orman türleri hakimdir. Yedigöller Milli Parkı, ilçe merkezine 38 km uzaklıktadır, ancak bu yol stabilizedir ve çok bozuktur.

Düzce Yığılca

Tarihçe

Bölge 1321-1323 yılları arasında Osmanlı hakimiyetine girmiştir. Orhan Gazi’nin komutanlarından biri, bölgede yığınak yapmış ve İlçenin ismi buradan gelmektedir. Yörede: Orhan ismini taşıyan bir dağ, bir cami ve ayrıca Redifler isimli bir köyün varlığı, bu tahmini doğrulamaktadır. Çünkü, Orhan Gazi’nin küçük ordu kuvvetlerine “Redif” ismi verilirdi.

Yığılca 1904 yılında bucak olarak Düzce’ye bağlanır. 1954 yılında ise müstakil ilçe olur. 1999 yılında Düzce ilinin ilçesi olur.

Düzce Yığılca

Yığılca arısı ve balı

Ülkemizde 56 farklı lokasyondan örnek alınarak yapılan araştırmada: Yığılca arası: vücut iriliği ve organlarının uzunluğu bakımından, diğer illerin arı popülasyonundan farklı bulunmuştur. Daha sonra sürdürülen araştırma sonuçlarına göre, Yığılca arı ekotipinin genetik ve morfolojik bakımdan farklılığı ortaya koyulmuştur.

Literatüre giren Yığılca ekotipi yüksek bal verimi, çalışkan, kışa dayanıklı ve bölgesine iyi adapte olmuştur. Yapılan araştırmalara göre: Yığılca’da aracılar dışarıdan ana arı satın almamışlar, 20-30 yıllık bir zaman diliminde atadan, dededen kalma kolonilerin devamlılığı sağlanmıştır. Yani dışarıdan göç alınmamıştır ve Yığılca’da coğrafi izolasyona bağlı olarak arılar bulunduğu çevreye ve floraya adapte olmuştur.

GEZİLECEK YERLER

Düzce Yığılca

 

Düzce Yığılca

Orhan Gazi Camisi

Osmanlı Devleti kurucularından Orhan Gazi’nin gelip konakladığı (1323 yılı) ve kendi adıyla anılan bir de cami yaptırdığı bilinmektedir. Sultan Orhan Camisi Şerifi olarak kayıtlara geçmiş bulunan bu kültür mirası 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiş, ibadete ve ziyarete açılmıştır.

Günümüzden 687 yıl önce, çantı tekniğiyle uzun kütüklerin birbirine geçirilmesiyle, çivisiz olarak inşa edilen, Tarihi Osmanlı Mescidinin kurulu bulunduğu alanda, sarıklı mezar taşları da dikkat çeker. Ahşap mimaride, tomrukların veya kerestelerin içine derin çentikler açılarak, çandı tekniğiyle oluşturulan dörtgen kasnak, bir çeşit temel oluşturur.

Temeli olmadan inşa edilen yapılar, iri taşların üzerine kasnakların yerleştirilmesiyle sağlamlaştırılır. Hiç çivi kullanılmaması, bu yapıların en büyük özelliği olarak biliniyor. Çandı yönteminde kerestelerin daha dayanıklı ve uzun ömürlü olması amacıyla çivi tercih edilmiyor.

Düzce Yığılca

Paşabükü Dişbudak Ağacı Tabiat Anıtı

Kırık köyü, Paşabükü mevkiinde ormanlık alandadır. Dışbudak ağacı, 110 yaşındadır. Boyu 46 metre, çapı 1 metre ve çevre genişliği 3 metredir. 1000 metre karelik alan Tabiat Anıtı olarak 2002 yılında tescil edilmiştir.

Düzce Yığılca

Kayadibi Porsuk Ağacı Tabiat Anıtı

Gökçeağaç köyü, Kayadibi mevkiinde ormanlık alanda yer almaktadır. Porsuk ağacı: 775 yaşındadır. Boyu 27.5 metre, çapı 1.90 metre, çevre genişliği 4.80 metredir. 1000 metre karelik alan, 2002 yılında Tabiat Anıtı olarak tescil edilmiştir.

Düzce Yığılca

Saklıkent Şelalesi

Yığılca ilçesi sınırları içinde bulunan Saklıkent şelalesi, Yedigöller yolu güzergahında, Düzce il merkezine 40 km ve Yığılca ilçe merkezine 5 km uzaklıktadır. Yeni keşfedilen doğa güzelliklerinden olan Saklıkent şelalesi, trekking ve foto-safari yapmak isteyenler için oldukça uygundur. Bölgede: piknik, mesire alanı ve alabalık tesisleri bulunur.

Düzce Yığılca

Yığılca-Hebeler-Yağcılar-Saklıkent Şelalesi arasında 7 km yürüyüş parkuru vardır. Orta zorlukta bir parkur olup, dört mevsim yürünebilir. İyi kondisyona sahip, uzun yürüyüş tecrübesi ve yol bulma yeteneği olanlar için uygundur. Yığılca-Yedigöller yolu üzerinde Hebeler köyü sapağından yürüyüşe geçilir. Yer yer çam ve kayın ağaçları ve bağ bahçe arasında geçen bir parkurdur.

Düzce Yığılca

Balabolon Şelalesi

Yığılca ilçesindeki Balabolon şelalesi, Yığılca-Yedigöller yolu üzerindedir.

Düzce Yığılca

Yoğunpelit Şelalesi

Yoğunpelit köyündedir. Şelale: Düzce il merkezine 56 km ve Yığılca ilçe merkezine 20 km uzaklıktadır. Bölge doğal güzellikleri açısından zengin bir yapıya sahip olup, trekking, foto-safari, piknik gibi aktiviteler için oldukça uygundur. Ayrıca: bölge doğal güzellikleri yanında eko-köy potansiyeline sahiptir.

Düzce Yığılca

Yılançatı Kanyonu Tabiat Parkı-Ağlayan Şelale

Yığılca ilçesinin Karakaş ve Hocaköyü sınırında, Düzce il merkezine 55 km uzaklıktadır. Kanyonun olduğu bölge, Yedigöller Milli Parkı ulaşım yolu güzergahında olup, bu güzergahı kullanan ziyaretçilerin kolaylıkla ulaşabileceği ve tercih edeceği bir konumdadır.

Kanyon boyunca: ormanlık alan, göknar, kayın, karaçam ve meşe ağaçları, irili ufaklı bir çok gölcük ve şelale ile süslenmiş, seyir noktaları, dinlenme alanlarıyla doğal bitki örtüsü ve berrak akan suları oldukça dikkat çekicidir.

Sahada doğa yürüyüşü, foto safari, günübirlik piknik, olta balıkçılığı, kanyon tırmanışı ve bisiklet gezisi yapmak mümkündür. Keşfedilen 10 adet ağlayan şelale ziyaretçileri bekliyor.

Düzce Yığılca

Yılançatı deresi üzerinde bulunan ve yaklaşık 10 metre yüksekliğe sahip en büyük şelalenin üst kısmından doğal olarak süzülüp göz damlası şeklinde akan sular, görenleri hayrete düşürüyor. Yaklaşık 7 km uzunluğundaki arazinin içinde bulunan yirmiye yakın doğal göletler de şelalelere ayrı bir güzellik katıyor.

Yığılca ilçesine bağlı Mengen köyü mülkü hudutlarında Yılançatı deresinde doğal olarak bulunan ağlayan şelaleler, özellikle yaz ve sonbahar aylarında gezilmeye değer bir cennet niteliğindedir.

Düzce Yığılca

Hasanlar Baraj Gölü

Küçük Melen Çayı üzerinde, 425 Hektar alana kurulmuş olan baraj gölü, Düzce il merkezine 20 km ve Yığılca ilçe merkezine 16 km uzaklıktadır. İlçe merkezine girmeden hayranlık uyandıran güzellikteki Hasanlar Barajı, göze sığmayan büyüklükte ve güzellikteki her kıvrımından ve her yüksekliğinden tüm coşku ve güzelliğiyle insanı cezp ediyor.

Alternatif su sporlarının yanı sıra, her yıl geleneksel olarak düzenlenen yelken yarışları, zengin balık kaynakları ile sportif amaçlı olta balıkçılığına müsait kıyıları ile dikkat çekiyor.

Düzce Yığılca

Hasanlar köyü-Hasanlar Barajı arasındaki yürüyüş yolu 4 km dir. Orta zorlukta olup, su içinden geçmek gerekebilir. Boğazlı yürüyüş ayakkabısı ile dört mevsim yürünebilir. Sağlıklı her insanın yürüyebileceği bir parkurdur, Düzce-Yığılca yolu üzerinde Hasanlar köyü Orhangazi camisi önünden yürüyüşe başlanır. Kayın ağaçları arasında yürürken Hasanlar Baraj Gölü’nün muhteşem manzarasını izleyebilir, parkur boyunca karşılaşılan vadi ve kayalıklarda kaya tırmanışı yapabilirsiniz.

Düzce Yığılca

Sarıkaya Mağarası

Yığılca ilçe merkezine 5 km uzaklıktadır. Sarıkaya köyünün 1.5 km kuzeydoğusundadır.

Mağara, Batı Karadeniz Bölgesinin en büyük mağarasıdır. İçinde şelaleler ve göletler vardır. Toplam uzunluğu 717 metredir. Ana galeri uzunluğu 510 metre, genişliği 80 metre, boyu 75 metre, tavan yüksekliği 15-40 metre arasındadır.

Salonda: iki gelişim dönemine ait fosil ve genç damlataş şekilleri bulunmaktadır. Salonun ortasında, Aksu çayından gelen derenin oluşturduğu küçük bir şelale ve ikinci evreye ait bir kanyon-vadi bulunmaktadır ve ilk oluştuğu bölümden 17 metre ve gittikçe artan bir derinliktedir. Mağara, yakın çevresinin yüzey sularını toplayarak Aksu Mağarası ile Melen Çayı’na boşaltır.

Düzce Sarıkaya mağarası

Birinci derece doğal sit alanıdır. Kireçtaşından ve kumtaşlarından derine doğru kazılma ile oluşan Sarıkaya mağarası aynı zamanda bir su geçiş yoludur. Sarkıt, dikit ve odaları bulunan mağaranın girişi sarmaşıklarla kaplıdır. Kaya tırmanışı, çadır kampı için uygundur.

Düzce Sarıkaya Mağarası

Yığılca-Sarıkaya mağarası arasındaki yürüyüş yolu 12 km dir. Yığılca’nın Gökçeağaç köyünden yürüyüşe geçilir. Yer yer çam ağaçları ve bağ bahçe arasında geçen bir parkurdur. Kolay bir parkur olup iyi kondisyona sahip, uzun yürüyüş tecrübesi ve yol bulma yeteneği olanlar yürümelidir. Parkur üzerinde mutlaka görülmesi gereken Sarıkaya Mağarası vardır.

Düzce Akçakoca hakkındaki gezi yazım için Akçakoca

Mardin Mazıdağı

Mardin Mazıdağı

 

Mardin Mazıdağı; Mazıdağı-Mardin arası uzaklık: 25 km. Mazıdağı-Diyarbakır arası uzaklık: 68 km. Mazıdağı-Ş.Urfa arası uzaklık: 179 km.

TARİH

Yörenin tarihi geçmişi Bizanslılara kadar gider. İlçenin eski ismi “Şamrah” dır. Kelime anlamı, Şam’a giden yol demektir. Çünkü şehir, Diyarbakır’dan Şam’a giden kervan yolu üzerindeydi.

Yerleşim yeri ise, Çam yolu üzerindedir. İlçenin 3 km güneybatısında, sarp bir tepenin üzerinde kalıntıları bulunan Safran kalesi ve kalenin çevresindeki harabelerden anlaşıldığına göre, Bizans döneminde Diyarbakır şehrini Şam şehrine bağlayan yol üzerinde kurulu olan yörenin halkı Süryanilerdi. Şamrah, 7’nci yüzyılda Arapların eline geçti ve Hıristiyan halkın büyük çoğunluğu Müslümanlığı seçti. Süryani olarak kalanlar ise, 1392 yılında Timur istilasından sonra Mardin’e göç ettiler. 1514 yılında bölge Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. İlçenin Mazıdağı ismini almasının sebebi: etrafının dağlarla çevrili olması ve bu dağların mazı ağaçlarıyla kaplı olmasıdır.

Mardin Mazıdağı

GENEL

İlçe merkezi, 1030-1090 metre yükseklikteki dağlar serisinin ortasında bulunan düzlükte kurulmuştur. İlçe merkezinin 17 km kuzeydoğusunda bulunan fosfat yatakları, 1976 yılında açıldığında yörede önemli bir istihdam sağlanmış, ancak 1993 yılında kapatılmış ve halen atıl durumdadır. 1937 yılında ilçe statüsü almıştır.

Mardin Mazıdağı

GEZİLECEK YERLER

Mardin Mazıdağı Dermetinan Kalesi

DERMETİNAN KALESİ

İlçe merkezine bağlı Gümüşkaya köyündedir.

İlçe merkezine yaklaşık 20 km uzaklıkta konumlu bu kale, 150 metrelik bir tepede kurulmuş savunma üssüdür. Kale, Bizanslılar tarafından, 150 metre yükseklikteki bir tepenin üst düzlüğüne yapılmıştır. Yapılış amacı kervan yolunun güvenliğinin sağlanmasıdır. Kalede, 8 burçlu gözetleme kulesi vardır. Kuzeye açılan tek kapısı bulunur. Bu kapıdan girildiğinde geniş kale meydanına varılır. Kalenin içinde su sarnıçları, erzak ambarları ve ev kalıntıları bulunur. Bugün harap şekilde olan kalenin gözetleme kulesi 20 metre, burçlar 15 metre ve surlar 10 metre yüksekliktedir. Kalenin bölgeyi tamamen işgal eden Timur tarafından alınmak istendiği ancak almak için çok zorlandığı söylenir. Çünkü savunması iyi yapılan bir kaleydi. Timur’un orduları, kaleyi ancak 20 günde ele geçirebilmiştir.

Mardin Mazıdağı Dermetinan Kalesi

 

Eskiden kalenin bulunduğu bölgede: altın ve gümüş çıkarıldığı söylenmektedir. Hatta bu kalenin, bu gümüş madenini korumak amacıyla yapıldığı da söylenir. Kalede ayrıca mezarlık bulunmakta olup mezarlığa ait kaya kabartmaları ile kalenin bir kısmı günümüze ulaşmıştır. Kalenin en dikkat çeken özelliği: Bizans döneminden kalma, kapısında iki mühür bulunan mermer bir mezarlıktır.

Mardin Mazıdağı Sultan Şeyhmus Türbesi

SULTAN ŞEYHMUS TÜRBESİ

İlçeye bağlı Yüce köyünde, Mardin yolu üzerindedir.

Asıl ismi “Şeyh Musa Ez-Zuli’ dir. 1077-1164 yılları arasında yaşamıştır. Abdulkadir Geylani’nin öğrencisidir. Külliyede: Sultan Şeyhmus’un mezarı yanında, eğitim odaları, cami ve ruhsal hastalığı bulunan insanların iyileştirildiği odalar da bulunuyor. Türbe, 2008 yılında restore edilmiştir. İlçe merkezinde bulunan bu türbe, genellikle çocukları olmayan kadınların gidip dua ettikleri bir yer olarak bilinmektedir. Özellikle hafta sonlarında aşırı kalabalık olur. Günde ortalama 150-400 arası kurban kesilir. Bu türbeye gidildiğinde birçok kadın görülür. İnanışa göre türbeye gelenlerin mutlaka çocuğu olur. Hatta çocuğu olduktan sonra çocuk erkek ise “Şeyhmus” ve kız ise “Sultan” ismi konur.

Mardin Mazıdağı Pir Hattap Türbesi

PİR HATTAP TÜRBESİ

İlçe merkezine bağlı Ömürlü köyündedir. Pir Hattap, dini hizmetleri anlatmak için köye gelmiş ve burada vefat etmiş, buraya defnedilmiştir. Hakkında yazılı bir belge ve bilgi yoktur. Sadece bir din bilgini olduğu düşünülmektedir. Bu türbenin, özellikle Perşembe, Cumartesi ve Pazar günleri ziyaretçileri gelir.

ZARZAVAN KALESİ-SAMMACHİSACANE

Mardin-Diyarbakır karayolu üzerinde, İpek yolunun en güzel köşelerinden birisinde, 50 metre yükseklikte bir tepe üzerinde inşa edilmiştir. Kervan yolunda tüccarların güvenliğini sağlamak için yapılmıştır. Ancak Timur’un Mardin yöresini ele geçirme girişimleri sırasında, kale alınmış, karşı koyanlar öldürülmüş ve ardından bir harabe haline getirilerek çekip gidilmiştir.

Mardin şehri tanıtım ve gezi yazısı için.

 

Mardin Derik

Mardin Derik

 

Mardin Derik; Derik-Mardin arası uzaklık: 72 km. Derik-Mazıdağı arası uzaklık: 22 km. Derik-Kızıltepe arası uzaklık: 49 km. Derik-Diyarbakır arası uzaklık: 93 km. Derik-Şanlıurfa arası uzaklık: 154 km.

TARİH

Derik ilçesi, Turan Türklerinin Kayıhan aşireti tarafından kurulmuştur. Daha sonra zaman zaman Bizans, Acem ve Türk akınlarına uğramıştır. Bir zamanlar Hıristiyanlar ve Ermeniler, bölgede sayı olarak çoğunluk sağlamışlardır. İlçede 1874 yılında Belediye teşkilatı kurulmuştur. 1926 yılına kadar Diyarbakır’a bağlı iken, bu tarihte Mardin iline bağlanmıştır. İlçenin ismi Farsça “Dikenlik” anlamına gelen “Dirrik” kelimesinin zaman içinde değişime uğrayarak günümüze “Derik” olarak ulaşmıştır. Bir zamanlar ilçede Hıristiyan manastırlarının çoğalmasına bağlı olarak da “Der” kelimesinin yerel dilde “Kilise” anlamına geldiği; “Derik” kelimesinin “Kiliseler Diyarı” diye anıldığı bilinmektedir. İlçede 40 yıl öncesine kadar, 6 kilise bulunmaktaydı ve bugün kilise sayısı bire düşmüştür.

GENEL

İlçenin kuzeyinde Mazıdağı ve Çınar, Güney ve güneydoğusunda Kızıltepe, Batısında Viranşehir ilçeleriyle çevrilidir. Denizden 780 metre yüksekliktedir. İlçe toprakları, kuzeyden güneye doğru alçalmaktadır. İlçenin doğu ve güneydoğusu ovalıktır. Kuzey tarafı ise dağlıktır. Bu dağlar üzerindeki Gıriguzi tepesi, ilçenin en yüksek tepesi olup 1208 metre yüksekliktedir. Bu dağlar arasında derin vadiler var. İlçe ikliminde en ilginç durum, kış ve ilkbahar ayları başında esen “baykür” denen rüzgardır ve oldukça etkilidir.

DERİK MESLEK YÜKSEK OKULU

Mardin Artuklu Üniversitesine bağlıdır.

Mardin Derik Zeytin

ZEYTİN

İlçe merkezinde zeytin yetiştiriciliği yapılmaktadır. Bu zeytinliklerin tümü Tigran krallığı döneminde ekilmiştir. (MÖ 83 ile MÖ 77 yılları arasında) Zeytin ağaçlarının ilçedeki toplam sayısı 103 bin civarındadır. Yıllık zeytin üretimi ise 3500 tondur. Burada “halhalı” cinsi zeytin oldukça meşhurdur. 2018 yılında İngiltere’de düzenlenen Londra Uluslararası Zeytinyağları Yarışmasında altın madalya kazanmıştır. Ardından zeytine ve hem de yağa olan talep hızla arttı. Halhalı zeytini, çekirdeğinin küçük olması ve etinin dolgun olmasından dolayı tercih ediliyor. Raf ömrü de uzun olduğundan yıl boyu sofralarda tüketilebiliyor. Buralara yolunuz düşerse, halhalı zeytini satın almalısınız.

Mardin Derik Yamaç Paraşütü

YAMAÇ PARAŞÜTÜ

İlçe yamaç paraşütü için uygun şartlara sahiptir. İlçe merkezinden 4 km uzakta bulunan, 350 rakımlı Zeytinpınar Mahallesindeki tepede yamaç paraşütü yapılabiliyor. Belediye tarafından verilen destekle, ilçede yamaç paraşütü yapılması için girişimlerde bulunulmuştur. Yerli halk, yamaç paraşütü kursu almaktadır.

GEZİLECEK YERLER

Yörede geçici barınma imkanı sağlayan muhtelif büyüklükte 16 mağara vardır. Bunların en önemlileri: 100 kişi kapasiteli “Beşbudak” köyüne bağlı “Sıltok” mağarasıdır. Bozok köyü doğusunda ise 200 kişilik “Habis” ve Herzin ve Çayköy köyünün doğusunda 200 kişilik “Kürtük” mağaraları var.

Mardin Derik Kiliseler

KİLİSELER

İlçe sınırları içinde Süryani, Ermani ve Keldanilere ait 6 kilise bulunmaktadır. Bu 6 kiliseden sadece bir tanesi ayakta kalmayı başarmıştır.

Mardin Derik Dera Sor Kilisesi

Dera Sor Kilisesi

Kale mahallesindedir.

Surp Kevork Ermeni kilisesidir. 1650 yılında yapılmıştır. Bu kilise hem ibadet hem de eğitim amaçlı iki bölümden oluşmuştur. Taş ve kırmızı topraktan yapıldığı için, Kırmızı Kilise ya da Kızıl Kilise olarak bilinir. Cemaatin Derik’ten ayrılması nedeniyle 1980’den bu yana kullanılmaz ama hala ayaktadır.

Mor Cırcıs Manastırı

İlçe merkezindedir. İnşa zamanı bilinmez, kesme taştan yapılmıştır ve dikdörtgendir. U şeklindeki koro balkonu ve yüksek tavanlı ferah mimarisiyle dikkat çeken tarihi manastırın bir de müştemilatı vardır.

Mardin Derik Telbısım Harabeleri

TELBISIM HARABELERİ

İlçe merkezinin 3 km güneyinde, Mardin karayolu üzerinde, Tepebağ köyündedir.

Köy: Kale tepesi eteklerinde kurulmuştur. Bu tepe üstünde: 300-400 metrelik bir sahada, iç kale kalıntısı vardır. Bu kalıntıların mimari tarzından, kalenin Bizans dönemi yapısıdır. Kalenin dış surlarının izleri ise, güneyde kuru çay, batıda Anbar tepe, kuzeyde Gap bahçelerini ve doğuda Kasrı Nebi’yi içine alarak ilerler. Dış surlar, 2 kilometre uzunluğundadır.

Eski Tılbısım şehrini içine alır. Kale ve şehir içme suyu ihtiyacını, kışın Gap suyundan, yazın ise kuyu ve sarnıçlardan sağlamaktaydı. Hacılar mahallesindeki kalıntılardan, şehrin güney tarafının tamamen, saraylarla çevrili olduğu anlaşılmaktadır. Bugün bile bazı evlerin içinde Bizans devrinden kalma, renkli mozaikler bulunmaktadır. Bugün şehir harabesi ve dış surların kalıntısı, tamamen yok olmuş durumdadır.

Mardin Derik Derinsu Mağarası

DERİNSU MAĞARASI

İlçe merkezine 25 km uzaklıkta, Derinsu köyündedir.

Mağara doğal yapısı, içinden çıkan derin su kaynağı ile ilgi çekmektedir. Sıcak havalarda mağaranın içindeki hava oldukça serindir. Mağara içindeki su kaynağının derinliği bilinmiyor.

Mardin Derik Derinsu Mağarası

Bu yüzden “Derinsu” ismi verilmiştir. Mağaranın içinde göl şeklindeki su, akarsu oluşturarak çeltik tarlalarına akıyor ve köye hayat veriyor. Gölün genişliği 13 metre ve uzunluğu ise yaklaşık 30 metredir. Mağaranın tavanının ortasında bulunan bir yarıktan ikinci bir mağaraya geçilir.

GAVUR FIRINI

İlçe merkezinin kurulu bulunduğu dağ eteğinin, doğu tarafında devam eden dağ yükseltilerinden, geniş bir ayrık ile ayrılmış olan yükseltinin ortasında, daire şeklinde oyularak oluşmuş bir kuyu vardır. Bu kuyunun derinliği, bugüne kadar ölçülememiştir. Dağın diplerine doğru inen kuyuya, birkaç kere inme girişimleri olmuşsa da gittikçe genişleyen çapına rağmen tam dibe inmeyi başaran olmamıştır. Enteresan bir yer.

Mardin Derik Rabat Kalesi

RABAT KALESİ

İlçe merkezine 15 km uzaklıkta batıda, Hisarlı köyündedir. Kale, köyden yaklaşık 1.5 km kuzeydedir. (Bu yol yürüyerek gidilir.)

Roma döneminden kaldığı düşünülen kalenin inşa tarihi bilinmiyor. Kitabesi günümüze ulaşmamıştır. Kaynaklarda da yeterli bilgi yoktur. Kale Artuklular döneminde onarılmış ve birtakım ilavelerle genişletilmiştir. Kale Artuklular devri olmak üzere, ondan önceki medeniyetlerin izler bıraktığı bir eserler yumağı olmuştur.

Kale: Hisaraltı köyünün kuzeyinde, sarp bir vadinin doğusunda, sert kalkerli bir arazi üzerinde 150 metre kadar yükselir. Kuzeyden güneye doğru uzanan, gittikçe genişleyen bir vadi üzerinde kurulmuştur. Kale, yöresel kesme taştan ve yer yer de moloz taştan yapılmıştır. Kalenin çevresi 1500 metredir, 13 burçlu, dört köşesinde 15-20 metre yüksekliğinde 4 gözetleme kulesi bulunan muazzam bir yapıdır. Burçların yüksekliği 15 metre, surların yüksekliği ise 10 metredir. Bazı yerlerde surların yüksekliği 20 metreyi bulur.

Mardin Derik Rabat Kalesi

Kalenin doğu ve batısında iki kapısı vardır. Bu kapılardan kale içine girildiğinde, iç kalenin iki savunma duvarı ile tahkim edildiği görülür. Bu 3 savunma duvarı, iç içe kapı ile birbiriyle irtibatlıdır. Kalenin üstü dümdüz bir alan görünümündedir. Binalar yer altında inşa edilerek üstü toprak ile örtülmüştür. Düzlük yerlerde sütun başları ve aslan kabartmaları vardır. Yer altındaki saray kalıntıları, erzak ambarları, su sarnıçları ve bina kalıntıları bugüne kadar sağlam kalmıştır.

Mardin Derik Rabat Kalesi

Kale içindeki kalıntılardan bir bölümünün kale komutanına ait bir köşke ait olduğu iddia edilmiştir. Büyük kiliseyi gösteren tarafta, üzerlerinde haç işaretleri bulunan yekpare taşların yerleştirilmesiyle oluşturulan binalar bulunmaktadır. Bu tarz yapılanma Roma stilinin olduğu Rabat şehrinin de Roma döneminden kalan bir şehir olduğu tahmin edilmektedir. Kaledeki su sarnıçlarının kalıntıları, hala sağlamlığını korumaktadır. Kalenin çevresinde kilise kalıntıları vardır.

Mardin Derik Kenco’nun Şatosu

KENCO’NUN ŞATOSU

İlçe merkezinin güneybatısında, 30 km uzaklıkta, Atlı mahallesindedir.

Mardin-Ş.Urfa karayolunun 67’nci kilometresinden sola ayrılan yol, 1 km sonra buraya ulaşır. Kasr, Avrupalıların Şato, Türklerin Konak dedikleri türde, müstahkem tarzdaki bir yapıdır. Eskiden asayişi temin etmek zordu ve derebeyliklerinin birbirlerine karşı düşmanlıkları da vardı. Sık sık birbirlerinin topraklarına saldırır, çatışırlardı. Bu yüzden kasırlar bir küçük kale gibi inşa edilirdi. Bu tip kasırlar, Urfa ve Mardin bölgelerinde oldukça çoktur.

Ancak sadece Kesra Kanco olarak bilinen şato, tam olarak muhafaza edilerek günümüze ulaşmıştır. Kasr, 1705 yılında inşa edilmiştir. Kapı üzerindeki kitabeye göre ise; 1905 yılında ise Hüsen Kenco tarafından yenilenmiştir. Kasrın çevresi, 300 metredir ve dört köşe surlarla çevrilerek müstahkem bir kale şeklinde inşa edilmiştir. Kasrı çevreleyen surun kalındığı 80-90 cm dir. Şatonun dört köşesine, dışarıdan gelecek olan tehlikeleri gözetlemek için, birer gözetleme kulesi inşa edilmiştir. Kuzey ve batıda olmak üzere iki kapısı vardır.

Mardin Derik Kenco’nun Şatosu

Esas bina: 4 katlı, taştan inşa edilmiştir. Odalar genellikle dam örtülüdür. Dam kısmının dört yönünde birer gözetleme kulesi vardır. Dört katın duvarlarına ve damın üzerindeki 1.5-2 metrelik ihata duvarının çevresine, yarım metrede bir mazgal delikleri konmuştur.

Böylece savunma için tedbir alınmıştır. Yapının 2’nci katı kiler olarak kullanılmaktadır. Eskiden cami olduğu bildirilen bir odanın kapı kısmı ve yan pervazlar, siyah bazalt taşından yekpare olarak yapılmıştır. Üst kısmına konan yekpare bir taş üzerinde, eski Roma çivi yazısı vardır.

Mardin Derik Kenco’nun Şatosu

Kapı 30 cm kalınlığındadır. Kapı taştan olmasına rağmen, kolaylıkla açılıp kapanır. Hatta bir insan, kapıyı bir parmağı ile hareket ettirebilir. Söylenenlere göre, bu taş, kasrın doğusunda ve 3 km uzağında bulunan kerküşti harabelerinden alınarak getirilmiş ve buraya yerleştirilmiştir. Taş kapı, eski Roma kiliselerinin kapılarından bir tanesidir.

FITTAR HARABELERİ

Harabeler, İlçe merkezinin 13 km kuzeybatısı yönünde, Pınarcık (Fitne) köyündedir.

Kuzeyden güneye doğru uzayan, gittikçe genişleyen bir vadi içinde, 1 km uzunluğunda ve 500 metre genişliğinde, büyük bir şehir kalıntısı vardır. Harabeler arasında: saray, kilise ve birçok bina kalıntısı görülebilmektedir. Özellikle büyük kilise harabesini gösteren tarafta, üzerinde haç işaretleri bulunan büyük yekpare taşların, büyük bir titizlikle yerleştirilmesi ve yapılarda kullanılan taşların üst üste yerleştirilmesi ilgi çeker.

Bu taşların insan gücüyle yerleştirilmesinin mümkün olmadığı düşünülmektedir. Büyük binalar, taşların üst üste yerleştirilmesi ve bu şekilde birbirine kaynaştırılmış gibi yekpare taşlarla yapıldığı görülür. Bu şekilde yapı ve mimari tarzı, sadece Roma ve Bizans mimari stillerinde vardır. Bu yüzden, Fıttar şehrinin Bizans devrinden kalma bir yerdir. Fıttar, şehri; gerek doğa ve gerekse define avcıları ve hırsızlar nedeniyle, günümüzde tam bir harabe haline gelmiştir.  

KRAL KIZININ TAHTI

İlçenin kuzeyinde, Zeytinpınar mahallesinde bulunan bir tepededir.

Yamaç paraşütü etkinliklerine sahne olan bu tepe, Roma ve Bizans dönemlerine ait tarihi kalıntıları saklar. Kireç taşı ve kayaların oyulması ile oluşturulmuş sarnıç, su kuyusu ve gözetleme kulesi harabeleri barındıran Kral Kızının Tahtı, yaklaşık 1200 metrelik rakımı ile geniş açılı bir manzara vardır. Bu mevkide günümüzde Bizans ve Roma dönemlerine ait sikkeler, yağmurda toprak aşınması sonucu ortaya çıkmaktadır.

Mardin Derik Sin ve Seydoş Hazretleri

SİN VE SEYDOŞ HAZRETLERİ

Sin ve Seydoş hazretleri, İslamiyeti yaymak amacıyla bölgeye gelen ve bu bölgede yaptıkları savaşta şehit oldukları sanılan iki kardeştir.

Hz Sin’in mezarı Derinsu köyündedir. Bu tarihi türbe ve mezarlık zaman içinde, mezar hırsızları nedeniyle harap olmuştur. Mezarların mimari yapısı oldukça dikkat çekicidir. Bu çekicilik nedeniyle: altın ve değerli eşyaların olduğu sanılarak mezarlar hırsızlarca soyulmuş, sadece birkaç tanesi kurtarılmıştır.

Hz Seydoş türbesi ise Sin ve Xanük köyü arasında Dumluca Barajı kıyısında yeşillikler arasındadır. Bu türbenin avlusunda bir pınar vardır. Bu pınardan yüzeye bol miktarda su çıkar. Ancak bazen gün içinde hiç su akmaz ve kurur. Bu iki kişinin, kız kardeşleri olarak bilinen Zine’nin türbesi de Hz. Seydoş türbesinin yanındadır. Çevre il ve ilçelerden bu türbeleri görmeye yoğun ziyaretçi gelmektedir.

BABA ÖMER TÜRBESİ VE SU KAYNAĞI

Türbe ve su kaynağı: Ballı, Alagöz ve Dumluca köyleri arasındadır. İlçe merkezine 13 km uzaklıktaki Alagöz köyü ve sonrasında 1.5 km güneybatıdadır.

Bu su kaynağının ismi yörede “Baumbar” dır. Kaynağın çevresinde: söğüt ağaçlarıyla çevrilidir ve piknik alanı olarak kullanılmaktadır. Buradan çıkan su: Ballı, Beşkavak ve Dumanlı köylerindeki bahçe ve tarlaların sulanmasında kullanılır. Piknik alanının bulunduğu yerde, Baba Ömer adlı kişinin türbesi vardır. Mezarın bulunduğu alan çevrilidir ve türbenin tavanı, birçok kez inşa edilmesine rağmen, bilinmeyen bir nedenle çöktüğü söyleniyor. Gömülü kişinin Rebet kalesini kuşatan ve bu kuşatma sırasında yatırın bulunduğu yerde şehit düşen İslam ordularının sancaktarı olduğu sanılmaktadır.

Mardin şehir merkezi tanıtımı ve gezilecek yerler rehberi için.