Tarihi geçmişine bakıldığında, önem arz eden bir yer. Malazgirt zaferinden sonra, Anadolu içlerine dağılan Türk guruplarının bir toplanma yeri olarak burayı seçmiş olmaları, tarihi geçmiş açısından çok hassas ve önemli. Bir de, kiraz.
ULAŞIM
Eldivan, il merkezi olan Çankırı’ya 18 km. uzaklıktadır. Ankara-Eldivan arasındaki uzaklık: 110 km. dir. Eldivan-Karabük arasındaki uzaklık: 123 km. Eldivan-Kastamonu arasındaki uzaklık: 227 km. dir.
TARİH
Malazgirt zaferinden sonra, Çankırı yöresi fethini takiben, Türkler, buraya yerleşmişlerdir. 1383 yılında ise, Osmanlılar yöreyi ele geçirirler. 1276 yıllarında, Dümeli olarak bilinen Eldivan beldesi, 1930 yılında Belediye olarak kurulur. 1944 yılında nahiye ve 1960 yılında ise Eldivan ismini alarak, ilçe merkezi olur. Eldivan isminin kaynağı: İlçe merkezinin kuzeyindeki dağdan almaktadır.
Bu dağa, halk arasında: İldivan dağı denir. Bu dağın özelliğine gelince: yukarıda sözünü ettiğim gibi, Malazgirt zaferinden sonra, bu dağ, Anadolu’da yayılan Türkler için bir toplanma yeri olmuş ve adına da “Er divanı” denmiştir. Sonraları, bu kelime değişerek, günümüze “Eldivan” olarak gelmiştir.
Çankırı Eldivan
GENEL
Eldivan dağının, ilçeye bakan yamaçlarında, çam ormanları ve zengin ormanlık alanlar var. Bu bölümlerde: çok güzel piknik ve mesire yerleri var. İlçe merkezinin denizden yüksekliği: 1168 metredir. İlçe halkının başlıca geçim kaynakları: tarım ve hayvancılıktır.
İlçede, karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak: yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlı geçmektedir. Hatta, yoğun kar yağışı da görülmektedir. Eldivan, turizm özellikleri daha doğrusu tarihi eser zenginliği çok olan bir yerleşim yeri değil. Yörede en eski yapı olarak: Küçük Hacıbey camisi ve Seydiköy camileri var.
NE YENİR
Eldivan ilçesinde, kiraz üretimi üst düzeydedir. Hatta: Kiraz Bayramı yapılmaktadır. Bu Kiraz Festivalinde: 3 gün süreli, çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.
GEZİLECEK YERLER
Çankırı Eldivan Bülbül Pınarı Mesire Yeri
BÜLBÜL PINARI MESİRE YERİ
İlçe merkezine 4 km. uzaklıktadır. Eldivan dağının ilçe merkezine bakan yamacında, ormanlık alan içindedir. En büyük özelliği: burada yüzlerce kuş bulunmasıdır. Günümüzde pınar suyu azalmış olsa da, önemini muhafaza etmektedir. Özellikle yaz aylarında, yoğun ziyaretçi akımına uğrayan bir piknik ve mesire yeridir. Günübirlik ziyaretçiler için çeşitli alt yapı hizmetleri bulunmaktadır.
GÖLEZ KÖYÜ ESKİ CAMİ
İlçe merkezine bağlı, Gölez köyündedir. İlçenin tarihi ve mimari yapılarındandır. Kitabesi silindiğinden, ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Kare kaideli ve silindirik minare, kuzeybatıdadır. Duvarlar kireç taşından, doğu cephesinde bulunan pencereler ise taştandır. Yapı: günümüzde metruk durumdadır. Minaresi, kuzeybatıdadır, kare kaideli ve silindirik gövdelidir.
HACI MURAD-I VELİ TÜRBESİ VE CAMİSİ
İlçe merkezine bağlı, Seydiköy içindedir. Yapı: moloz taştan yapılmış olup, ahşap çatılıdır. Yapılış tarihleri, kesin olarak bilinmemektedir. Ancak, bu şahsın ölüm tarihi, 1207 yılı olarak biliniyor ve türbenin bu yıllarda yapılmış olması ihtimali yüksek. Daha sonra ise, cami ilave edilmiştir.
Caminin iç duvarlarında görülen çini işleri, 1951 yılında, Tosyalı Ali Usta tarafından yapılmıştır. Burada: kutsal sayılan iki göktaşı var. Mimari olarak pek öne çıkmasa da, burada gömülü şahsın manevi şahsiyeti nedeniyle, bolca ziyaretçi çekmektedir.
Çanakkale Yenice, Çanakkale arası uzaklık: 90 km. Yenice, Balıkesir arasındaki uzaklık: 103 km. Yenice, Çan arasındaki uzaklık: 22 km. Yenice, Biga arasındaki uzaklık: 55 km. Yenice, Gönen arasındaki uzaklık: 48 km. Yenice, Edremit arasındaki uzaklık: 60 km.
TARİHİ
Bölgede bulunan Agonya ovalarında bir zamanlar Truvalıların at yarışları düzenledikleri iddia edilmektedir. Ayrıca: MS 2’nci yüzyılda, Roma imparatoru Hadrianus; yine bu bölgede “ayı avı” düzenlemiştir. Zaten Asar dağlarında birçok tarihi kalıntı mevcuttur.
1080 yılında, Selçuklu devletinin kurucusu Süleyman Şah döneminde Yenice fetih edilmiştir. 1081 yılında Çanakkale ve Yenice yöresinde, Çaka Bey hakimdir. Selçuklu Sultanı 2’nci Kılıç Arslan döneminde, bölgeye Türkmen ve Yörükler yerleştirilmiştir. Bölge, 14’ncü yüzyıl başında Karesi Beyliği hakimiyetindedir. Daha sonra ise Osmanlı topraklarına katılmıştır.
İlçenin bulunduğu yere ilk yerleşim 19’ncu yüzyılda olur. Asar dağının kuzeye bakan yamacına yerleşen 5-6 hanelik Kınık Boyu Türklerinden Kızıl Keçeli gurubudur. Türkler, buraya gelmeden önce, bölgenin ismi “Yanoba” ve “Dalyanoba” dır. Daha sonra “İnceköy” ve “Yeniceköy” isimleri kullanılmıştır.
Daha sonra ise “Yenice” ismini almıştır. 1936 yılına kadar Balıkesir-Gönen ilçesine bağlı bir köy olan Yenice, 1936 yılında ilçe olmuş ve Çanakkale iline bağlanmıştır. 18 Mart 1953 tarihinde büyük bir deprem felaketi yaşanması üzerine, ilçe günümüzdeki yeni yerine taşınmıştır.
Çanakkale Yenice
GENEL
İlçe, Kaz dağlarının kuzey yamaçlarında kurulmuştur. Yüzölçümü olarak Çanakkale ilinin en büyük ilçesidir. Rakımı 255 metredir. Çanakkale ilinin en zengin bitki örtüsüne sahip ilçesidir. Bu yüzden bitki örtüsü ilgi çeker. Endemik Kazdağı Göknar’ı ve nadir bulunan türler bakımından dikkat çekicidir.
Kazdağı Göknarı, ismini Truva antik kentinden alır ve bu türe sadece Kazdağlarında rastlanılır. (ağacın Latince ismi: Abies egui-trojani) Bölgenin yüzde 70 bölümü ormanlarla kaplıdır. Bölge Agonya olarak bilinen biri büyük iki vadinin içinde bulunur.
Çanakkale Yenice
Bölgede Akdeniz, Karadeniz ve kara iklimi karışık bir iklim tipi hakimdir. İlçe: trekking, termal turizm, doğa sporları ve kuş gözlemciliği gibi alternatif ve Eko turizm olanakları bakımından oldukça özelliklidir. Yörede 13 tane gölet bulunmaktadır.
Köylerin tamamı, ziyaretçilerine yürüyüş yapmak, fotoğraf çekmek ve doğal gıdalara ulaşma imkanı sunar. İlçede nesli tükenmekte olan hayvanlardan karaca ve doğal alabalık bulunur. Ayrıca yörede av turizmi de yaygındır, her geçen gün “yaban domuzu avcılığı” yaygınlaşmaktadır.
Evet, bölgenin genel durumu hakkındaki sözlerimi bitirmeden, Yenice yöresinde oldukça önemli bir yeri olan Çanakkale Seramik Fabrikası ve kurucusu Sayın H. İbrahim Bodur’dan söz etmemek olmaz. Kendisi oldukça yardımsever biri olarak tanınır, zaten ilçenin birçok yerinde yerlerde pırıl pırıl kalebodur seramikleri görebilirsiniz.
ATATÜRK VE YENİCE
Cumhuriyet döneminde, ilk asfalt yol “Çanakkale-Balıkesir” arasında yapılmıştır. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, 15 Nisan 1934 tarihinde, İran Şahı Rıza Pehlevi ile otomobille bu yoldan geçmiş ve Yenice ilçesine 9 km uzaklıktaki bir çeşmede mola vermişler ve yöre köylüleriyle sohbet etmişlerdir. Bu çeşmenin çevresi, daha sonra Cumhuriyetin 75’nci yılında yeniden düzenlenmiştir. Adı da “Gazi Çeşmesi” olmuştur.
KAPLICALARI
Bölge 2006 yılında Termal Turizm Merkezi olarak ilan edilmiştir. İki tane kaplıca vardır. Bunlardan: Hıdırlık Kaplıcası: kükürtlü sıcak suları ve çamur banyosu ile tercih edilir. Kaplıca suları 73 derece sıcaklığa sahiptir. Kaplıca sularının iyi geldiği iddia edilen hastalıklar: romatizma, nevralji ve bazı kadın hastalıklarıdır. Sıcak çamur banyosu da yapılmaktadır. Yeşil bir alanda bulunan Hıdırlık kaplıcası çevresinde birçok kaplıca tesisi bulunur.
Hıdırlar köyü küçük kaplıca mevkiinde, kaplıca suyunun kaynadığı alanın üst kısmında, duvarları oldukça tahrip olmuş, eski bir yapının kalıntısı ve köyün çıkışında Akçaören yolu üzerinde bir Roma hamamının kalıntısı görülür.
Değişik büyüklükte tonozlu mekanları olan hamamın bulunduğu alan, sık çalılık ve ağaçlarla kaplı durumdadır. Burada bir künk parçası ve öğütme taşı görülür.
Kum ılıcasında ise, 8 tane kaynak suyu bulunur.
Çanakkale Yenice Geleneksel Kazdağı Doğa Yürüyüşü ve Şenlikleri
GELENEKSEL KAZDAĞI DOĞA YÜRÜYÜŞÜ VE ŞENLİKLERİ
Her yıl Haziran ayında yapılan bu etkinliklerde, belirlenen parkurda yürüyüş düzenlenir. Ayrıca çeşitli sergiler ve konserler yapılır.
GELENEKSEL ISSIZ CUMA HAYRI
Her yıl Eylül ayında, ilk Cuma günü yapılan bu etkinlikte, bölgede bulunan üreticiler ve çiftçiler arasında çeşitli yarışmalar düzenlenir, kazananlara ödüller verilir.
Çanakkale Yenice Meslek Yüksekokulu
YENİCE MESLEK YÜKSEK OKULU
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesine bağlıdır.
NE YENİR
Yenice bölgesine yolunuz düşer ve yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz ilk önerim “keşkek” olacaktır. Ayrıca: kahvaltılık salça ve keçi peyniri de denemelisiniz.
Çanakkale Yenice
GEZİLECEK YERLER
Çanakkale Yenice Belediye Türk Evi Etnografya Müzesi
YENİCE BELEDİYESİ TÜRK EVİ ETNOĞRAFYA MÜZESİ
İlçe merkezinde Kültür ve Gençlik Merkezinde bulunan müze, 1997 yılında açılmıştır. Müzede: etnoğrafik özellikler taşıyan ve yörede daha önce kullanılmış olan yöresel kıyafetler, tarım aletleri, toprak ve bakır kaplar, yöreye ait el dokuması halı ve kilimler, çeyiz sandıkları ve çeşitli takılar sergilenmektedir.
Çanakkale Yenice Issız Cuma Camisi
ISSIZ CUMA CAMİSİ
İlçe merkezine bağlı Seyvan köyü sınırları içindedir. Yörenin en eski camisidir. Caminin kitabesi yoktur ancak 1335 yılında bir Osmanlı paşası olan Gazi Osman Paşa tarafından yaptırıldığı söylenmektedir. Ahşap çatılı cami, mimarisiyle dikkat çeker. Camide hiç madeni çivi kullanılmamıştır. Ayrıca kullanılan ağaçları kurt yemediği söyleniyor. Islanmadığı sürece ağaçlar çürümüyormuş.
Cami, Yenice yöresinde göçer olarak yaşayan Yörükler için, toplanma yeri olmuştur. Çevresinde önceleri ağaç olmayan camide, Cuma Namazları kılınırmış. Toplanan Yörükler, aralarında alışveriş yaparlarmış. Ellerindeki hayvansal ürünleri, tüccarlara satarlarmış. Yani, uzun yıllar caminin çevresinde pazarlar, panayırlar düzenlenmiş.
Yörükler, zamanla yerleşik yaşama geçip, bulundukları yerlere camiler yapılınca, buraya gelmez olmuşlar. Caminin çevresinde zamanla büyüyen çınarların altına vefat eden Yörükler gömülünce, burası bir mezarlığa dönüşmüş. Yoldan geçenler caminin sessizliğinden etkilenip camiye “Issız cami” ismini vermişler. Camide elektrik yok, içerisi karanlık-loş. Ama yine de ziyaret edenler tarafından kullanılıyor.
Çanakkale Yenice Issız Cuma Camisi
Çevresinde, cami dışında hiçbir yapı yoktur. Sadece büyük çınar ağaçları ve mezarlar bulunmaktadır.
Evet, cami kadar ilgi çeken bir durum daha var, caminin mezarlığında anne ve kızının birleşen mezarlarıdır. Söylenenlere göre, yıllar önce doğum yaptıktan sonra ölen anne Hatice Erkek ile, ardından 20 gün sonra vefat eden kız çocuğu Ayşe Erkek: ayrı ayrı mezarlara defnedilmiş, ancak bir süre sonra anne ve kızın mezarları birleşmiştir.
Köylüler ve yakınları, bu mezarları tekrar ayırmışlar, ancak bir süre sonra söylenenlere göre, mezarlar yine birleşmiştir. İlginç, camiyi ziyaret ederseniz, bu mezarlığı da görmelisiniz.
Çanakkale Yenice Büyük Agonya Köprüsü
BÜYÜK AGONYA KÖPRÜSÜ
İlçe merkezine bağlı Bayatlar köyü sınırları içindedir. Agonya çayı üzerindeki bu köprünün, Büyük İskender tarafından yaptırıldığı söyleniyor. Yapılış tarihi olarak, bazı kaynaklarda MS 334 yılı geçmektedir. Çeşitli dönemlerde onarımlar görmesine rağmen özgün yapısını korumakta ve günümüzde de kullanılmaya devam edilmektedir.
Evet, bu yazdıklarım Yenice ilçesini tanıtan birçok sitede yazılanlar, ancak elbette bu köprüyü gördüğünüzde bir husus dikkatinizi çekecek, köprünün ayaklarının beton olduğunu göreceksiniz. Elbette Büyük İskender zamanında bu beton nereden bulundu? Yani yukarıda yazılanlar yanlıştır.
Bence köprünün yapımı ile ilgili bir başka söylentiyi de değerlendirmek gerekir. Şöyle ki, köprünün Cumhuriyet döneminde, Çanakkale-Balıkesir asfalt karayolunun 35’nci kilometresinde, yol ilk yapıldığında yani köprünün 1933 yılında yapıldığı söyleniyor. Zeminin sağlam olmasından yararlanılarak, köprü sürekli kemer şeklinde yapılmıştır.
Kemerler: beton, korkuluk betonarme, ayak ve cephe duvarları ise taştır. Köprünün uzunluğu 26 metre, genişliği 3 metredir. Korkulukları arasındaki genişlik ise 6 metredir. Yani, bu ölçüleri esas alındığında, köprünün yapıldığı dönemde önemli bir köprü olduğunu ortaya koymaktadır. Burada daha da önemli bir bilgi: köprü ihalesi 29 Temmuz 1930 tarihinde yapılmış ve köprü 25 Kasım 1931 tarihinde bitirilmiştir.
Çanakkale Yenice Hadrianusun Av Köşkü-Asar Kale
HADRİANUS’UN AV KÖŞKÜ-ASAR KALE
Kalıntılar, İlçe merkezinin güneyinde Kireçtepe mevkiindedir. Buraya ulaşmak için oldukça zor bir yolculuk yapmak gerekiyor.
Burası: Roma dönemi imparatoru Hadrianus tarafından MS 138 yılında yaptırılmış: karakol, av ve sayfiye yeri kalesidir. Kalıntılar, Agonya ovasına hakim bir konumdadır. Ancak burada herhangi bir resmi arkeolojik araştırma yapılmamıştır. Tamamen ağaçlarla kaplı bir tepenin doruğunda, tuğla atkılı büyük taş bloklarla örülmüş sur duvarlarının yer yer 3 metreden fazla kısmının korunduğu görülür.
Kalenin içinde yazılmış kaçak kazılardan geriye kalan çukurda, duvarları muntazam tuğla örgülü ve iki kat sıvalı yaklaşık 20 x 15 metre ölçülerinde bir mekanın varlığı görülür. Ayrıca sur duvarlarının kuzey ve kuzey batı kesimlerinde birer kapı açıklığı bırakıldığı, kaplama taşların yer yer sökülmüş olduğu ve kaliteli mermer malzemeden yapılmış blokların devşirme olarak buralarda kullanıldığı görülür.
Doğu yönünde, kesme taşlardan yapılmış sur duvarlarının bir kısmı halen durmaktadır. Kalenin iç kısmı, tamamen orman dokusu ile kaplanmış yani örtülmüştür. Kalenin batı duvarında: yıkılmadan önce yapılan tespitlere göre aslan resimleri bulunmakta olduğu söyleniyor.
KÜÇÜK HİSARLIK
İlçe merkezine 15 km uzaklıktaki Sofular ve Karadoru köyleri arasında, yüksek bir tepede büyük bir kale kalıntısı ve kalenin 9 tümülüsü vardır. Kalenin esas bulunduğu yerin, Helenistik döneme ait olduğu tahmin edilmektedir.
BABAYA KALE-TABAN KALE
İlçe merkezine 33 km uzaklıkta, Alacaoluk köyünün güneyindeki dağın batısında bir tepe üzerindedir. Halk arasında: Taban, Yenice, Gönen, Alacaoluk kalesi olarak da bilinir. Resmi bilgi olmamasına rağmen, muhtemelen MS 2’nci yüzyılda, Romalılar tarafından inşa edildiği düşünülmektedir.
Yapıda blok taşlar kullanılmıştır. Sur duvarlarının yüksekliği 10 metreyi bulur. Kale; silindirik ve dörtgen planlı burçlarla desteklenmiştir. Alacaoluk köyü camisinin minaresinin basamak taşları, buradan toplanarak götürülmüştür. Minarenin birinci basamak taşı üstünde “Altı Roma Askeri” figürü görülür.
ÇAL KALESİ
İlçe merkezine bağlı Çal ve Çınarcık köyleri Mekiinde yer alan, Çınarcık köyüne 3 km uzaklıktaki Karakaya Tepesi üzerindedir.
Bu tepe oldukça yüksek ve sivri bir tepe olup, çevresine oldukça hakim konumdadır. Çan ve Yenice arasındaki doğal geçide hakim konumdadır. Tepenin çevresinde tarım arazileri ve doğusunda ise Akkaya deresi geçer. Karakaya tepesinin eteklerinden itibaren sık çalılıklar başlamakta olup hakim noktada doğal kayalıklar bulunur.
Karakaya tepesinin hakim noktasında, tepenin çevresini saran moloz taşlardan kuru duvar tekniğinde yapılmış, kısmen yıkık durumda savunma duvarı etrafını çevrelemektedir. Savunma duvarı birçok yerde takip edilse de bazı kısımlarda tamamen kaybolduğu görülür. Tepenin hakim noktasında oval olarak devam eden duvarın çapının 50 metre civarında olabileceği tahmin edilmektedir. Ayrıca oval şekilde tepeyi çevreleyen duvar iki kısımda ana kaya ile birleşmektedir. Söz konusu alanın antik dönem geçiş yolları civarında yer aldığı düşünüldüğünde bu alanın geçiş yollarının güvenliğini sağlayan bir karakol yahut gözetleme kulesi veya küçük ölçekli bir kale yerleşimi olabileceği düşünülmektedir.
Ancak söz konusu tepe ve eteklerinde seramik, kiremit, tuğla parçaları ve alanda yaşam belirtileri gösteren sur duvarı dışında herhangi bir mimari unsura rastlanmamış olması, söz konusu tepenin antik dönem yollarının güvenliğini sağlayan bir karakol veya gözetleme kulesi olma ihtimalini güçlendirmektedir. Buna benzer yerler, bölgenin çeşitli yerlerinde de vardır.
Karakaya tepesinin yaklaşık 3 kilometre kuzeyindeki Çalköy yerleşimi de Persler tarafından MÖ 5’nci yüzyılda antik yolların ve madenlerin güvenliğini sağlamak üzere kurulduğu tahmin edilmektedir.
Evet, kale’den günümüze herhangi bir kalıntı kalmamıştır.
Kalenin bulunduğu tepenin eteklerinde, kaba hamurlu, kalın cidarlı geç dönem seramikleri bulunur. Tepenin üzerinde ise ince hamurlu, ince cidarlı, yer yer kahverengi açkılı ve siyah astarlı seramik kırıkları görülür.
Seramiklerden anlaşıldığına göre, burası Klasik ve Helenistik dönemde iskan görmüş olmalıdır. Ancak tepenin zirvesinde herhangi bir duvar kalıntısı veya yerleşim izi yoktur. Burası 1999 yılında, 1’nci derece arkeolojik Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
ÜVECİK TEPESİ
Önce “Üvecik” kelimesinin anlamı, bu ilginç isim bu yörede eti için avlanan bir çeşit yabani kumru olan üveyik ismidir.
İlçe merkezine bağlı Boynanlar köyünün 2 km kadar batısında, çevreye hakim bir tepe üzerinde antik döneme ait olduğu düşünülen kalıntılar bulunmaktadır. Ancak bu kalıntıların bulunduğu yerdeki taş malzeme: 1930 yılında yapılan yol ve köprü yapımında devşirme malzeme olarak kullanılmıştır.
Bugün, sadece kayalığa çıkış yolu belirgindir. Buradaki kayalığın bir açık hava tapınım alanı olarak düzenlendiği tahmin edilmektedir. Kayalık alan sık çalılık ve ağaçla kaplı olmasına karşın, iki büyük kütle halinde kayalığın kuzey kesiminde, kuzeye bakan sarp yüze zeminden yaklaşık 2.5 metre yükseklikte bir nişin oyulduğu görülür.
Biraz daha yatık olan güney yönde ise, 9 basamakla çıkılan bir platform görülür. Kayalığın güney bloğu önünde, aynı cins kayadan kesilmiş bir lento bulunur. Yine buradaki alan içinde, kaçak kazı çukurları görülmektedir. Buranın muhtemelen “Kybele” için yapılmış bir tapınım alanı olduğu düşünülmektedir.
KABALI HİSAR TEPE
Kabalı köyü, ilçe merkezine 30 km uzaklıktadır. Köyün adı: suyunun ağızda kaba bir tat vermesi sonucu ortaya çıkmıştır. Şimdi gelelim, Hisar Tepe’ye: İlçe merkezine bağlı Kabalı ve Haydaroba köyleri arasında, hakim bir tepe üzerinde ve yamaçlarında, eski dönemlere ait çeşitli kalıntılar bulunmaktadır.
Bu kalıntılar arasında duvar temelleri dikkat çeker. Ayrıca keramik parçaları da boldur. Kabalı köyü ile köyün kuzeyindeki kilise arasında bağlantı bulunduğu tahmin edilmekte ve bu bağlantının sağlandığı antik yol günümüzde de görülmektedir. Burada da herhangi bir resmi arkeolojik araştırma yapılmamıştır.
KABALI KİLİSE PATLAĞI
İlçe merkezine bağlı Kabalı köyünün 9 km kuzeyindedir.
Palamut Burnu ve Sıraseki tepelerini birbirinden ayıran, Kızılcık deresinin iki yakasındaki düzlükler, halk arasında “Kilise Patlağı” olarak isimlendirilir. Düzlüğün iki yakasında Kızıldam köyüne ait bahçeler vardır.
Bahçeler, iki düzlüğün üzerinde, ortadan ikiye ayrılmış ve çevresi 40 adım genişliğinde bir çınarın dibinden su kaynamaktadır. Bu yüzden buraya “patlak” denilir. Çevresinde ve bahçelerin içinde, kireç kullanılmış yapı temelleri ve keramik parçaları bulunur. Kalıntıların Roma dönemine ait olduğu tahmin edilmektedir.
ÇINARKÖY
İlçe merkezine bağlı köyün 2 km kuzeyinde, Roma ve Bizans dönemine ait olduğu düşünülen kalıntılar vardır. Bu kalıntılar içinde, çevresi 500 metre büyüklükte bir havuz dikkat çeker. Ayrıca yine köyün çevresinde bir havuz ile büyük ve küçük köy yeri olarak isimlendirilen eski köy yerleri bulunur.
Çınar köyü, Havuz mevkiinde, daha önce kaçak olarak kazılmış bir yapı ve bir mezar kalıntıları bulunmaktadır. Yine Çınar köy sakinlerinin söylediklerine göre, bölgedeki tarlalarda çok sayıda Bizans sikkesi bulunmaktadır.
SEYVAN KÖYÜ
İlçe merkezine 16 km uzaklıktaki Seyvan köyünün batısında, bir Tümülüs vardır. Köyün cami dış duvarındaki taş sütunlar, bu tümülüsten getirilmiştir. Ancak tümülüsün hangi döneme ait olduğu ve diğer özellikleri bilinmemektedir, çünkü resmi arkeolojik araştırma yapılmamıştır.
Ancak bu köyden getirilen bir mermer levha, günümüzde Yenice Kaymakamlık binası bahçesinde bulunmaktadır. Bu mermer levha, 60 x 80 cm ölçülerindedir. Beyaz mermer levhanın alt yarısı boş, üst yarısında çerçeve içinde iki köşedeki çanak yapraklardan çıkan sapların, ortada altı kollu palmet yaprağı düğümlü ve spiral yapraklıdır. Bezeme stiline göre Roma dönemine aittir.
Azdavay denilince ilk akla gelenler: bal ve ıhlamurdur. Bu ürünlerin adına, her yıl Azdavay’da festival düzenlenir.
ULAŞIM
Azdavay, Kastamonu arası uzaklık: 103 km. Azdavay, Pınarbaşı arası uzaklık: 23 km. Azdavay, Ağlı arası uzaklık: 27 km. Azdavay, Ankara arası uzaklık: 340 km. Azdavay, İstanbul arası uzaklık: 502 km.
TARİHİ
Yöre, arkeolojik araştırma sonuçlarına göre, ilk olarak MÖ 8’nci yüzyılda Paflogonyalılar tarafından yerleşim için kullanılmıştır. Ardından çeşitli devletler yörede hakim olurlar. 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı yönetiminde, Azdavay, Daday’a bağlıdır. 1946 yılında ilçe olur.
Kastamonu Azdavay
GENEL
İlçe, Batı Karadeniz bölgesindedir. İlçenin kurulu bulunduğu arazi engebeli ve ormanlarla kaplıdır. İlçe topraklarının yüzde 64 bölümü ormanlarla kaplıdır. İlçenin rakımı ortalama 830 metredir. Yörede sert bir iklim hakimdir.
Uzun süren kış mevsimi yoğun kar yağışlı geçer. Devrakani ilçesinden çıkan Devrekani çayı ilçe topraklarından geçer ve Cide’de Karadeniz’e dökülür. Akarsu ilçenin doğusundan batısına doğru akar. Bölgede yetiştirilen “Kaya fındığı” oldukça lezzetlidir ve başka yerde bulunmaz.
Kaya fındığının kabuğu kalındır, ancak meyvesi çok lezzetlidir. Kerestesi mobilyacılıkta kullanılır. Evet, yörenin önemli özelliklerinden birisi de, dışarıya göç verilmesidir. Genellikle İstanbul başta olmak üzere çeşitli büyük şehirlere göç vardır.
IHLAMUR
Ihlamur Azdavay’da oldukça meşhurdur. Hatta ilçenin bir sembolü olmuştur. Cumhuriyet caddesi isimli ana cadde üzerinde, ıhlamur ağaçları karşılıklı sıralanıyor ve yaz aylarında burada gezerken ıhlamur çiçeklerinin muhteşem kokusu hissediliyor. Bu ıhlamurlar mevsiminde toplanarak ıhlamur çayı hazırlanıyor.
NE YENİR
Bu yöreye yolunuz düşer ve yerel lezzetleri tatmak isterseniz önerim “kabalak sarması, ıspıt kavurması, kuşburnu yoğurdu” olacaktır. Ayrıca “kara çorba” denemelisiniz. Kara çorba: kızamık ekşisi ve tavuk suyu ile tavuk eti karışımından yapılmaktadır.
Kastamonu Azdavay
BAL VE IHLAMUR FESTİVALİ
Her yıl geleneksel olarak Temmuz veya Ağustos ayında düzenlenir.
ULUSLARARASI AZDAVAY MOTOSİKLET VE DOĞA SPORLARI FESTİVALİ
Her yıl geleneksel olarak Temmuz ayı içinde 4 gün süreli yapılır. Festival Suğla Yaylasında yapılır.
Kastamonu Azdavay Meslek Yüksek Okulu
AZDAVAY MESLEK YÜKSEK OKULU
Kastamonu Üniversitesine bağlıdır. Halen okulda 180 öğrenci eğitim görmektedir. Zaman içinde yeni bölümlerin açılmasıyla öğrenci sayısı artacaktır.
Kastamonu Azdavay
GEZİLECEK YERLER
Kastamonu Azdavay Aşıklar Köprüsü
AŞIKLAR KÖPRÜSÜ
Azdavay ilçesinin Merkez Mahallesi ile Karşıyaka Mahallelerini birleştiren köprü Devrekani çayı üstündedir. Kesin yapılış tarihi belli değildir. Azdavay Belediyesi tarafından restore edilmiştir.
Yörede anlatılan bir rivayete göre: “uzun yıllar birbirini seven iki genç, ailelerinin karşı çıkması nedeniyle bir türlü evlenemezler. Hiçbir zaman kavuşamayacaklarını düşündüklerinde, Devrekani çayı üzerinde kurulu olan köprü üzerine gelir ve intihar etmek isterler. Bunu duyan aileleri, hemen köprüye gelerek gençleri bu kararlarından vazgeçirmeye çalışırlar.
Ailelerinden evlilik onayı alan gençler, intihar etmekten vazgeçerler. Bu olaydan sonra köprüye “Aşıklar Köprüsü” ismi verilir. Köprü, ilçede yaşayan sevgililer ve genç aşıkların uğrak yeridir. Aşıklar köprüde buluşarak hasret giderirler.
Köprüde birçok evlilik teklifi yapılmıştır. Azdavay ilçesinin ziyaret ederseniz, özellikle Aşıklar köprüsü üzerinden, Kurt Girmez dağları ufukta kızıllığa boyanarak batarken güneşin gözyaşlarını izlemenizi öneririm.
Kastamonu Azdavay Çatak Kanyonu
ÇATAK KANYONU
İlçe merkezine 7 km uzaklıktadır. Kanyona ulaşmak için gidilmesi gereken yolun 6 km lik bölümü araçla, kalan 1 km lik bölümü ise, dağ içinde yürüyüş parkurundan yapılır. İlk olarak 900 metre yükseklikteki (rakımdaki) gözetleme noktasına ulaşılır. Gözetleme noktasından, kanyon uzantısının uzun bir bölümü izlenebilir. Evet, kanyon dünyanın 4’ncü büyük kanyonudur.
Kastamonu Azdavay Çatak Kanyonu
Kanyon Çatak köprüsünün 2 km aşağısından başlar ve Tüsköy’e kadar kesintisiz devam eder. Kanyonun yerden yüksekliği yaklaşık 1000 ile 1500 metre arasındadır. Uzunluğu 7 km dir. Bu uzunluk yüzerek veya bot ile geçilebilmektedir. Sonuç, burası geçilmesi gerekçen zor bir kanyon, mutlaka uygun teçhizatınızın bulunması ve yanınıza rehber almanız önemle tavsiye edilir.
Kastamonu Azdavay Çatak Kanyonu Cam Teras
Cam Teras
Cam teras, ilçe merkezine 7 km uzaklıktadır. Bu yolun 6 km bölümü araçla, kalan 1 km lik bölümü ise orman içinde yürüyüş parkurundan yapılmaktadır. Cam teras, 2017 yılında Azdavay Belediyesi tarafından hizmete açılmıştır.
Kastamonu Azdavay Çatak Kanyonu Cam Teras
Çatak kanyonu üstüne yapılan cam teras zeminden yani çay yatağından 450 metre yüksekliktedir. Cam terasın toplum uzunluğu 33 metredir ve bunun 15 metrelik bölümü kanyon boşluğundadır. Genişliği ise 10 metredir. Çelik konstrüksiyon üzerine yapılan cam teras, aynı anda 250 kişi (yani 60 ton) kapasitelidir. Cam teras bölümünün toplam kapasitesi ise 900 tondur. Cam terastan: 7 km uzunluğundaki kanyon boşluğu ve kanyon boşluğundaki yabani hayvanlar izlenebilir.
Kastamonu Azdavay Medil Köklü Mağarası
MEDİL (KÖKLÜ) MAĞARASI
İlçe merkezine 8 km uzaklıktaki Karakuşlu köyüne bağlı Ayvat mahallesinde Medil ormanı içindedir. Yolun son 500 metresi, orman içinde patika yoldan yürüyerek gidilir. Mağara Çatak kanyonunu doğu yamacındadır. Vadi tabanından yaklaşık 100 metre yüksektedir.
Mağara yatay yönde gelişmiştir. Giriş kısmı ile mağara tabanı arasında 6 metrelik yükseklik farkı vardır. Daha sonra 4 ana salon ve bu salonlara bağlantıları sağlayan galeriler bulunur. Toplam uzunluğu 206 metredir.
Mağaraya kuzeybatıya bakan ağızdan girilir. Ancak giriş kısmı çökmeler sonucu oldukça daralmıştır. Mağaraya girdikten 6 metre sonra, iki salon ve bunları birbirinden ayıran galeriler görülür. Buradan kuzeybatı yönünde ilerlendiğinde ise, iki sarnıç bulunan büyük salona ulaşılır.
Büyük salonun uzunluğu 125 metre, genişliği ise 72 metredir. Sarnıçların bulunduğu bölümde yükseklik 4 metredir. Kenar kısmı gidildikçe yükseklik azalır ve kenarlarda yer yer 40 cm e kadar düşer. Büyük salonda, 10 kadar sütun bulunur. Bunların yükseklikleri 100 ile 190 cm arasındadır. Mağaranın duvar kısımlarına yakın yerlerde ise traverten havuzları vardır.
Mağaranın doğal özelliklerinin ardından, mağaranın diğer en büyük özelliği olan tapınak durumuna gelelim:
Oluşumu milyonlarca yıla dayanan mağara, Roma ve Bizans dönemlerinde mağara bir tapınak ve yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Bu yüzden mağarada tarihi kalıntılar bulunmaktadır. Büyük salondaki sarnıçlar ve ikinci salonda ibadet amacıyla yapılan şapelin duvar kalınlığı aynıdır. Bu tarihi bölümlerdeki duvarların kalınlığı yaklaşık 35 cm dir.
Şapelin bulunduğu yer
Mağaranın ikinci salonu, yaklaşık 40 metre uzunluğunda ve 18 metre genişliğindedir. Tavan yüksekliği 4 metre olan bu salon, ibadet için kullanılan şapelin bulunduğu yerdir. Şapelin duvar kalınlığı 30 cm dir. Mağaranın bu bölümünde sarkıt ve dikitler daha fazla görülür.
Mağaranın içindeki sarnıç ve şapelin içinde yapılan kaçak kazılar, bu kalıntılara büyük zararlar vermiştir. Zarar bu kadar da değil, mağarada ısınma ve aydınlatma amaçlı yakılan ateşler sonucu mağaranın içi büyük oranda siyah bir görünüm almıştır.
Sadece yeni oluşum gösteren yerlerde beyaz şekiller görülmektedir. Mağaranın çıkışında, doğusunda ise bina harabeleri görülür. Bu bina, moloz taşlardan yapılmıştır. Öte yandan, mağara doğal güzellikleriyle de dikkat çeker. Ayrıca son bir not, mağaranın içindeki hava, nefes almayı rahatlatır, bu yüzden özellikle astım hastaları tarafından tercih edilir.
Kastamonu Azdavay Yanık Ali Konağıı
YANIK ALİ KONAĞI
İlçe merkezine 12 km uzaklıkta bulunan Başören Köyünün Göktaş Mahallesindedir. Konak özgün durumuna uygun olarak restore edilmiştir ve günümüzde Konaklama Tesisi olarak kullanılan yapı çevresinde bulunan yaylaları ve av sahaları ile bütünleşmiştir. Doğa turizmi için gelenlerin konaklaması için kullanılmaktadır.
Kastamonu Azdavay Suğla Yaylası
SUĞLA YAYLASI
Azdavay-Pınarbaşı kara yolu üzerinde ilçe merkezine 12 km uzaklıkta Sarnıç köyü sınırındadır. Rakımı 1130 metredir. Piknik yapmak için uygun bir alandır. Her yıl burada “Suğla Yayla Şenlikleri” yapılır. Ancak daha sonraki yıllarda, 2014 yılında “Enduro ve Motokros Pisti” yapılmasının ardından “Azdavay Suğla Yaylası Motor ve Doğa Sporları Merkezi” olarak kullanılmaya başlamış, ulusal ve uluslararası motosiklet yarışları burada düzenlenmektedir.
Kastamonu Azdavay Suğla Yaylası
Her yıl geleneksel olarak Temmuz ayında “Uluslararası Azdavay Motosiklet ve Doğa Sporları Festivali” olarak düzenlenmeye başlamıştır.
Kastamonu Azdavay Suğla Yaylası
Azdavay yaylasında, Belediyenin turizm yönünden başka planları da bulunuyor, umarım en kısa zamanda yapılır. Çünkü burada halen konaklama sıkıntısı var.
Kastamonu Azdavay Şelalesi
AZDAVAY ŞELALESİ
İlçe merkezine 13 km uzaklıkta Saray köyünün batısında Başdeğirmenler mevkiindedir. Şelale: doğallığı, tabii güzelliği ve berrak suyu ile ilgi çeker. Suyun ahenkli sesi ve sis bulutunu andıran görüntüsü görülmeye değerdir, mutlaka gidin ve görün.
Burada şelalenin bulunduğu yerde bir de mesire alanı oluşturulmuştur, piknik yapabilirsiniz. Şelalenin bulunduğu Saray köyünde ilk yerleşimin Bizans döneminde olduğu sanılıyor. Burada bir kilise veya manastır duvarları hala görülebilmektedir. Aynı zamanda burada bir kervansaray bulunmaktadır.
KIZ KAYASI-MİHRAP KAYASI
İlçe merkezine 17 km uzaklıktaki Çengel ve Erkemle köyleri arasında bulunan Zar ovasındadır.
Ovada, ovaya hakim bir kayalık üzerindedir. Bazı kaynaklarda kaya mezarı değil, mabet olarak geçmiş ve “Mihrap kayası” ismi kullanılmıştır. Büyük bir kayaya oyulmuştur. Mihrap, kayalığın 12 metre yukarısına oyulmuştur. Yüksekliği 2 metre ve eni 1 metredir.
Çevresinde, alınlıklı bir çatı vardır. Sütunların silme ve başlıkları bulunur. Mihrabın her yerinde, derinlik farklıdır. Tam alınlığın ortasında, çapı yarım metre olarak oyulmuş bir daire görülür. Bunun solunda ve üst hizasında: içi oyulmuş ve alınlığın silmesine iki bağla bağlanmış küçük bir yuvarlak daha vardır.
Bu mihrap: Zeus’a aittir. Çünkü eski dönemlerde Yunanistan’da bile bu ilahın mabedi yoktur. Dağlarda, kaya oyuklarında veya bir kayanın içine oyulan mihraba benzer yerlerde, bu tanrıya tapınılırdı.
MERCİMEK KAYASI
İlçe merkezine 19 km uzaklıktaki Sarnıç köyünün 1 km güneyindedir. Burada yapılan yüzey araştırmalarında Bizans dönemine ait, kırık çanak-çömlek parçalarına rastlanmıştır. Ayrıca, kaya üzerinde yapılan araştırmalarda: Bizans dönemine tarihlenen madeni bir haç bulunmuştur.
AŞAR KALESİ
İlçe merkezine 20 km uzaklıktaki Kayabaşı köyü yakınlarındadır. Azdavay çayı ile Kanlı çayın birleştiği yerde bulunan sarp bir kayalığın üstündedir. Çok sivri şekilde bulunan bir kaya parçasıdır. Kalenin tepesinde: moloz taştan, harçla yapılmış, bir su sarnıcı vardır.
Sarnıcın boyu 4 metre, eni 3 metre ve derinliği 1 metredir. Asar altı deresine bakan yüzünde ise, moloz taştan yapılmış büyük bir sur ve bunun ortasında büyükçe bir mazgal bulunur. Kalenin tam tepesinde ise, kare biçiminde bir bina harabesi görülebilir.
Burada iki tarafı ana kayadan kesilmiş ve üstü moloz taşla örülmüş, 50 cm eninde ve 80 cm yüksekliğinde bir dehliz bulunmaktadır. Ancak içi toprakla dolu olduğundan nereye gittiği bilinmemektedir. Günümüzde kalede görülen kalıntılar, Osmanlı döneminden kalmadır.
Kastamonu Azdavay Tabaklı Kayası
TABAKLI KAYASI
İlçe merkezine 21 km uzaklıktaki Maksut köyünde Tabaklı Mahallesindedir. 40 metre yükseklikteki oyuğun tavan kısmı kubbemsidir. Buraya çıkabilmek için oyularak merdiven oluşturulmuştur. Kayanın ön kısmında, giriş için 3 metre genişliğinde, balkon şeklinde ikinci bir oyuk bulunur.
ANIT AĞAÇ
Hoca köyündedir. İlçe merkezine 26 km uzaklıktadır. Orman Bakanlığı tarafından yapılan araştırmalara göre, çam ağacının 740 yaşında olduğu tespit edilmiştir. Ağaç koruma altına alınmış ve ışıklandırılmıştır. Bu anıt ağacın dallarının altında piknik yapmak mümkündür. Piknik masaları bulunmaktadır.
KÜRE DAĞLARI MİLLİ PARKI-HORMA KANYONU
İlçe merkezine 27 km uzaklıktaki Küre Dağları Milli Parkı hakkındaki ayrıntılı tanıtım yazısı, yine bu sitede “Küre Dağları Milli Parkı” yazarak bulabilirsiniz.
SARI YOLU KAYA MEZARI
İlçe merkezine 49 km uzaklıktaki Sümenler köyünde Sarı Yolu denen yerdedir. Kaya mezarının bulunduğu yer sarp bir kayalıktır. Mezar, üç küçük odadan oluşur, ancak yapım tarihi ve kimler tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Ayrıca geriden üç basit oda olduğu görülmesine rağmen, yanına çıkmak mümkün değildir.
ARMA KALESİ
İlçenin kuzeybatısında, Ilıca köyünün Arma Mahallesindedir. Kale, tabii bir kayanın üzerine kuruludur. Kayanın kuzey ve doğusu, bıçakla kesilmiş gibi dik durumdadır. Kayanın yüksekliği 50 metredir ve kaleye bir taş merdivenle çıkılır. Basamakların uzunluğu 1 metredir. Günümüzde uçurum halinde bulunan bu çıkma bölümünde, zamanında demir korkuluk bulunduğu söylenir. Kalenin tüneli, güneyde olan bölümdedir.