Çanakkale Yenice

Çanakkale Yenice

Çanakkale Yenice, Çanakkale arası uzaklık: 90 km. Yenice, Balıkesir arasındaki uzaklık: 103 km. Yenice, Çan arasındaki uzaklık: 22 km. Yenice, Biga arasındaki uzaklık: 55 km. Yenice, Gönen arasındaki uzaklık: 48 km. Yenice, Edremit arasındaki uzaklık: 60 km.

TARİHİ

Bölgede bulunan Agonya ovalarında bir zamanlar Truvalıların at yarışları düzenledikleri iddia edilmektedir. Ayrıca: MS 2’nci yüzyılda, Roma imparatoru Hadrianus; yine bu bölgede “ayı avı” düzenlemiştir. Zaten Asar dağlarında birçok tarihi kalıntı mevcuttur.

1080 yılında, Selçuklu devletinin kurucusu Süleyman Şah döneminde Yenice fetih edilmiştir. 1081 yılında Çanakkale ve Yenice yöresinde, Çaka Bey hakimdir. Selçuklu Sultanı 2’nci Kılıç Arslan döneminde, bölgeye Türkmen ve Yörükler yerleştirilmiştir. Bölge, 14’ncü yüzyıl başında Karesi Beyliği hakimiyetindedir. Daha sonra ise Osmanlı topraklarına katılmıştır.

İlçenin bulunduğu yere ilk yerleşim 19’ncu yüzyılda olur. Asar dağının kuzeye bakan yamacına yerleşen 5-6 hanelik Kınık Boyu Türklerinden Kızıl Keçeli gurubudur. Türkler, buraya gelmeden önce, bölgenin ismi “Yanoba” ve “Dalyanoba” dır. Daha sonra “İnceköy” ve “Yeniceköy” isimleri kullanılmıştır.

Daha sonra ise “Yenice” ismini almıştır. 1936 yılına kadar Balıkesir-Gönen ilçesine bağlı bir köy olan Yenice, 1936 yılında ilçe olmuş ve Çanakkale iline bağlanmıştır. 18 Mart 1953 tarihinde büyük bir deprem felaketi yaşanması üzerine, ilçe günümüzdeki yeni yerine taşınmıştır.

Çanakkale Yenice

 

GENEL

İlçe, Kaz dağlarının kuzey yamaçlarında kurulmuştur. Yüzölçümü olarak Çanakkale ilinin en büyük ilçesidir. Rakımı 255 metredir. Çanakkale ilinin en zengin bitki örtüsüne sahip ilçesidir. Bu yüzden bitki örtüsü ilgi çeker. Endemik Kazdağı Göknar’ı ve nadir bulunan türler bakımından dikkat çekicidir.

Kazdağı Göknarı, ismini Truva antik kentinden alır ve bu türe sadece Kazdağlarında rastlanılır. (ağacın Latince ismi: Abies egui-trojani) Bölgenin yüzde 70 bölümü ormanlarla kaplıdır. Bölge Agonya olarak bilinen biri büyük iki vadinin içinde bulunur.

Çanakkale Yenice

Bölgede Akdeniz, Karadeniz ve kara iklimi karışık bir iklim tipi hakimdir. İlçe: trekking, termal turizm, doğa sporları ve kuş gözlemciliği gibi alternatif ve Eko turizm olanakları bakımından oldukça özelliklidir. Yörede 13 tane gölet bulunmaktadır.

Köylerin tamamı, ziyaretçilerine yürüyüş yapmak, fotoğraf çekmek ve doğal gıdalara ulaşma imkanı sunar. İlçede nesli tükenmekte olan hayvanlardan karaca ve doğal alabalık bulunur. Ayrıca yörede av turizmi de yaygındır, her geçen gün “yaban domuzu avcılığı” yaygınlaşmaktadır.

Evet, bölgenin genel durumu hakkındaki sözlerimi bitirmeden, Yenice yöresinde oldukça önemli bir yeri olan Çanakkale Seramik Fabrikası ve kurucusu Sayın H. İbrahim Bodur’dan söz etmemek olmaz. Kendisi oldukça yardımsever biri olarak tanınır, zaten ilçenin birçok yerinde yerlerde pırıl pırıl kalebodur seramikleri görebilirsiniz.

ATATÜRK VE YENİCE

Cumhuriyet döneminde, ilk asfalt yol “Çanakkale-Balıkesir” arasında yapılmıştır. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, 15 Nisan 1934 tarihinde, İran Şahı Rıza Pehlevi ile otomobille bu yoldan geçmiş ve Yenice ilçesine 9 km uzaklıktaki bir çeşmede mola vermişler ve yöre köylüleriyle sohbet etmişlerdir. Bu çeşmenin çevresi, daha sonra Cumhuriyetin 75’nci yılında yeniden düzenlenmiştir. Adı da “Gazi Çeşmesi” olmuştur.

KAPLICALARI

Bölge 2006 yılında Termal Turizm Merkezi olarak ilan edilmiştir. İki tane kaplıca vardır. Bunlardan: Hıdırlık Kaplıcası: kükürtlü sıcak suları ve çamur banyosu ile tercih edilir. Kaplıca suları 73 derece sıcaklığa sahiptir. Kaplıca sularının iyi geldiği iddia edilen hastalıklar: romatizma, nevralji ve bazı kadın hastalıklarıdır. Sıcak çamur banyosu da yapılmaktadır. Yeşil bir alanda bulunan Hıdırlık kaplıcası çevresinde birçok kaplıca tesisi bulunur.

Hıdırlar köyü küçük kaplıca mevkiinde, kaplıca suyunun kaynadığı alanın üst kısmında, duvarları oldukça tahrip olmuş, eski bir yapının kalıntısı ve köyün çıkışında Akçaören yolu üzerinde bir Roma hamamının kalıntısı görülür.

Değişik büyüklükte tonozlu mekanları olan hamamın bulunduğu alan, sık çalılık ve ağaçlarla kaplı durumdadır. Burada bir künk parçası ve öğütme taşı görülür.

Kum ılıcasında ise, 8 tane kaynak suyu bulunur.

 

Çanakkale Yenice Geleneksel Kazdağı Doğa Yürüyüşü ve Şenlikleri

 

GELENEKSEL KAZDAĞI DOĞA YÜRÜYÜŞÜ VE ŞENLİKLERİ

Her yıl Haziran ayında yapılan bu etkinliklerde, belirlenen parkurda yürüyüş düzenlenir. Ayrıca çeşitli sergiler ve konserler yapılır.

 

GELENEKSEL ISSIZ CUMA HAYRI

Her yıl Eylül ayında, ilk Cuma günü yapılan bu etkinlikte, bölgede bulunan üreticiler ve çiftçiler arasında çeşitli yarışmalar düzenlenir, kazananlara ödüller verilir.

Çanakkale Yenice Meslek Yüksekokulu

 

YENİCE MESLEK YÜKSEK OKULU

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesine bağlıdır.

 

NE YENİR

Yenice bölgesine yolunuz düşer ve yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz ilk önerim “keşkek” olacaktır. Ayrıca: kahvaltılık salça ve keçi peyniri de denemelisiniz.

Çanakkale Yenice

 

GEZİLECEK YERLER

Çanakkale Yenice Belediye Türk Evi Etnografya Müzesi

 

YENİCE BELEDİYESİ TÜRK EVİ ETNOĞRAFYA MÜZESİ

İlçe merkezinde Kültür ve Gençlik Merkezinde bulunan müze, 1997 yılında açılmıştır. Müzede: etnoğrafik özellikler taşıyan ve yörede daha önce kullanılmış olan yöresel kıyafetler, tarım aletleri, toprak ve bakır kaplar, yöreye ait el dokuması halı ve kilimler, çeyiz sandıkları ve çeşitli takılar sergilenmektedir.

Çanakkale Yenice Issız Cuma Camisi

 

ISSIZ CUMA CAMİSİ

İlçe merkezine bağlı Seyvan köyü sınırları içindedir. Yörenin en eski camisidir. Caminin kitabesi yoktur ancak 1335 yılında bir Osmanlı paşası olan Gazi Osman Paşa tarafından yaptırıldığı söylenmektedir. Ahşap çatılı cami, mimarisiyle dikkat çeker. Camide hiç madeni çivi kullanılmamıştır. Ayrıca kullanılan ağaçları kurt yemediği söyleniyor. Islanmadığı sürece ağaçlar çürümüyormuş.

Cami, Yenice yöresinde göçer olarak yaşayan Yörükler için, toplanma yeri olmuştur. Çevresinde önceleri ağaç olmayan camide, Cuma Namazları kılınırmış. Toplanan Yörükler, aralarında alışveriş yaparlarmış. Ellerindeki hayvansal ürünleri, tüccarlara satarlarmış. Yani, uzun yıllar caminin çevresinde pazarlar, panayırlar düzenlenmiş.

Yörükler, zamanla yerleşik yaşama geçip, bulundukları yerlere camiler yapılınca, buraya gelmez olmuşlar. Caminin çevresinde zamanla büyüyen çınarların altına vefat eden Yörükler gömülünce, burası bir mezarlığa dönüşmüş. Yoldan geçenler caminin sessizliğinden etkilenip camiye “Issız cami” ismini vermişler. Camide elektrik yok, içerisi karanlık-loş. Ama yine de ziyaret edenler tarafından kullanılıyor.

Çanakkale Yenice Issız Cuma Camisi

 Çevresinde, cami dışında hiçbir yapı yoktur. Sadece büyük çınar ağaçları ve mezarlar bulunmaktadır.

Evet, cami kadar ilgi çeken bir durum daha var, caminin mezarlığında anne ve kızının birleşen mezarlarıdır. Söylenenlere göre, yıllar önce doğum yaptıktan sonra ölen anne Hatice Erkek ile, ardından 20 gün sonra vefat eden kız çocuğu Ayşe Erkek: ayrı ayrı mezarlara defnedilmiş, ancak bir süre sonra anne ve kızın mezarları birleşmiştir.

Köylüler ve yakınları, bu mezarları tekrar ayırmışlar, ancak bir süre sonra söylenenlere göre, mezarlar yine birleşmiştir. İlginç, camiyi ziyaret ederseniz, bu mezarlığı da görmelisiniz.

Çanakkale Yenice Büyük Agonya Köprüsü

 

BÜYÜK AGONYA KÖPRÜSÜ

İlçe merkezine bağlı Bayatlar köyü sınırları içindedir. Agonya çayı üzerindeki bu köprünün, Büyük İskender tarafından yaptırıldığı söyleniyor. Yapılış tarihi olarak, bazı kaynaklarda MS 334 yılı geçmektedir. Çeşitli dönemlerde onarımlar görmesine rağmen özgün yapısını korumakta ve günümüzde de kullanılmaya devam edilmektedir.

Evet, bu yazdıklarım Yenice ilçesini tanıtan birçok sitede yazılanlar, ancak elbette bu köprüyü gördüğünüzde bir husus dikkatinizi çekecek, köprünün ayaklarının beton olduğunu göreceksiniz. Elbette Büyük İskender zamanında bu beton nereden bulundu? Yani yukarıda yazılanlar yanlıştır.

Bence köprünün yapımı ile ilgili bir başka söylentiyi de değerlendirmek gerekir. Şöyle ki, köprünün Cumhuriyet döneminde, Çanakkale-Balıkesir asfalt karayolunun 35’nci kilometresinde, yol ilk yapıldığında yani köprünün 1933 yılında yapıldığı söyleniyor. Zeminin sağlam olmasından yararlanılarak, köprü sürekli kemer şeklinde yapılmıştır.

Kemerler: beton, korkuluk betonarme, ayak ve cephe duvarları ise taştır. Köprünün uzunluğu 26 metre, genişliği 3 metredir. Korkulukları arasındaki genişlik ise 6 metredir. Yani, bu ölçüleri esas alındığında, köprünün yapıldığı dönemde önemli bir köprü olduğunu ortaya koymaktadır. Burada daha da önemli bir bilgi: köprü ihalesi 29 Temmuz 1930 tarihinde yapılmış ve köprü 25 Kasım 1931 tarihinde bitirilmiştir.

Çanakkale Yenice Hadrianusun Av Köşkü-Asar Kale

 

HADRİANUS’UN AV KÖŞKÜ-ASAR KALE

Kalıntılar, İlçe merkezinin güneyinde Kireçtepe mevkiindedir. Buraya ulaşmak için oldukça zor bir yolculuk yapmak gerekiyor.

Burası: Roma dönemi imparatoru Hadrianus tarafından MS 138 yılında yaptırılmış: karakol, av ve sayfiye yeri kalesidir. Kalıntılar, Agonya ovasına hakim bir konumdadır. Ancak burada herhangi bir resmi arkeolojik araştırma yapılmamıştır. Tamamen ağaçlarla kaplı bir tepenin doruğunda, tuğla atkılı büyük taş bloklarla örülmüş sur duvarlarının yer yer 3 metreden fazla kısmının korunduğu görülür.

Kalenin içinde yazılmış kaçak kazılardan geriye kalan çukurda, duvarları muntazam tuğla örgülü ve iki kat sıvalı yaklaşık 20 x 15 metre ölçülerinde bir mekanın varlığı görülür. Ayrıca sur duvarlarının kuzey ve kuzey batı kesimlerinde birer kapı açıklığı bırakıldığı, kaplama taşların yer yer sökülmüş olduğu ve kaliteli mermer malzemeden yapılmış blokların devşirme olarak buralarda kullanıldığı görülür.

Doğu yönünde, kesme taşlardan yapılmış sur duvarlarının bir kısmı halen durmaktadır. Kalenin iç kısmı, tamamen orman dokusu ile kaplanmış yani örtülmüştür. Kalenin batı duvarında: yıkılmadan önce yapılan tespitlere göre aslan resimleri bulunmakta olduğu söyleniyor.  

KÜÇÜK HİSARLIK

İlçe merkezine 15 km uzaklıktaki Sofular ve Karadoru köyleri arasında, yüksek bir tepede büyük bir kale kalıntısı ve kalenin 9 tümülüsü vardır. Kalenin esas bulunduğu yerin, Helenistik döneme ait olduğu tahmin edilmektedir.

BABAYA KALE-TABAN KALE

İlçe merkezine 33 km uzaklıkta, Alacaoluk köyünün güneyindeki dağın batısında bir tepe üzerindedir. Halk arasında: Taban, Yenice, Gönen, Alacaoluk kalesi olarak da bilinir. Resmi bilgi olmamasına rağmen, muhtemelen MS 2’nci yüzyılda, Romalılar tarafından inşa edildiği düşünülmektedir.

Yapıda blok taşlar kullanılmıştır. Sur duvarlarının yüksekliği 10 metreyi bulur. Kale; silindirik ve dörtgen planlı burçlarla desteklenmiştir. Alacaoluk köyü camisinin minaresinin basamak taşları, buradan toplanarak götürülmüştür. Minarenin birinci basamak taşı üstünde “Altı Roma Askeri” figürü görülür.

ÇAL KALESİ

İlçe merkezine bağlı Çal ve Çınarcık köyleri Mekiinde yer alan, Çınarcık köyüne 3 km uzaklıktaki Karakaya Tepesi üzerindedir.

Bu tepe oldukça yüksek ve sivri bir tepe olup, çevresine oldukça hakim konumdadır. Çan ve Yenice arasındaki doğal geçide hakim konumdadır. Tepenin çevresinde tarım arazileri ve doğusunda ise Akkaya deresi geçer. Karakaya tepesinin eteklerinden itibaren sık çalılıklar başlamakta olup hakim noktada doğal kayalıklar bulunur.

Karakaya tepesinin hakim noktasında, tepenin çevresini saran moloz taşlardan kuru duvar tekniğinde yapılmış, kısmen yıkık durumda savunma duvarı etrafını çevrelemektedir. Savunma duvarı birçok yerde takip edilse de bazı kısımlarda tamamen kaybolduğu görülür. Tepenin hakim noktasında oval olarak devam eden duvarın çapının 50 metre civarında olabileceği tahmin edilmektedir. Ayrıca oval şekilde tepeyi çevreleyen duvar iki kısımda ana kaya ile birleşmektedir. Söz konusu alanın antik dönem geçiş yolları civarında yer aldığı düşünüldüğünde bu alanın geçiş yollarının güvenliğini sağlayan bir karakol yahut gözetleme kulesi veya küçük ölçekli bir kale yerleşimi olabileceği düşünülmektedir.

Ancak söz konusu tepe ve eteklerinde seramik, kiremit, tuğla parçaları ve alanda yaşam belirtileri gösteren sur duvarı dışında herhangi bir mimari unsura rastlanmamış olması, söz konusu tepenin antik dönem yollarının güvenliğini sağlayan bir karakol veya gözetleme kulesi olma ihtimalini güçlendirmektedir. Buna benzer yerler, bölgenin çeşitli yerlerinde de vardır.

Karakaya tepesinin yaklaşık 3 kilometre kuzeyindeki Çalköy yerleşimi de Persler tarafından MÖ 5’nci yüzyılda antik yolların ve madenlerin güvenliğini sağlamak üzere kurulduğu tahmin edilmektedir.

Evet, kale’den günümüze herhangi bir kalıntı kalmamıştır.

Kalenin bulunduğu tepenin eteklerinde, kaba hamurlu, kalın cidarlı geç dönem seramikleri bulunur. Tepenin üzerinde ise ince hamurlu, ince cidarlı, yer yer kahverengi açkılı ve siyah astarlı seramik kırıkları görülür.

Seramiklerden anlaşıldığına göre, burası Klasik ve Helenistik dönemde iskan görmüş olmalıdır. Ancak tepenin zirvesinde herhangi bir duvar kalıntısı veya yerleşim izi yoktur. Burası 1999 yılında, 1’nci derece arkeolojik Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

ÜVECİK TEPESİ

Önce “Üvecik” kelimesinin anlamı, bu ilginç isim bu yörede eti için avlanan bir çeşit yabani kumru olan üveyik ismidir.

İlçe merkezine bağlı Boynanlar köyünün 2 km kadar batısında, çevreye hakim bir tepe üzerinde antik döneme ait olduğu düşünülen kalıntılar bulunmaktadır. Ancak bu kalıntıların bulunduğu yerdeki taş malzeme: 1930 yılında yapılan yol ve köprü yapımında devşirme malzeme olarak kullanılmıştır.

Bugün, sadece kayalığa çıkış yolu belirgindir. Buradaki kayalığın bir açık hava tapınım alanı olarak düzenlendiği tahmin edilmektedir. Kayalık alan sık çalılık ve ağaçla kaplı olmasına karşın, iki büyük kütle halinde kayalığın kuzey kesiminde, kuzeye bakan sarp yüze zeminden yaklaşık 2.5 metre yükseklikte bir nişin oyulduğu görülür.

Biraz daha yatık olan güney yönde ise, 9 basamakla çıkılan bir platform görülür. Kayalığın güney bloğu önünde, aynı cins kayadan kesilmiş bir lento bulunur. Yine buradaki alan içinde, kaçak kazı çukurları görülmektedir. Buranın muhtemelen “Kybele” için yapılmış bir tapınım alanı olduğu düşünülmektedir.

KABALI HİSAR TEPE

Kabalı köyü, ilçe merkezine 30 km uzaklıktadır. Köyün adı: suyunun ağızda kaba bir tat vermesi sonucu ortaya çıkmıştır. Şimdi gelelim, Hisar Tepe’ye: İlçe merkezine bağlı Kabalı ve Haydaroba köyleri arasında, hakim bir tepe üzerinde ve yamaçlarında, eski dönemlere ait çeşitli kalıntılar bulunmaktadır.

Bu kalıntılar arasında duvar temelleri dikkat çeker. Ayrıca keramik parçaları da boldur. Kabalı köyü ile köyün kuzeyindeki kilise arasında bağlantı bulunduğu tahmin edilmekte ve bu bağlantının sağlandığı antik yol günümüzde de görülmektedir. Burada da herhangi bir resmi arkeolojik araştırma yapılmamıştır.

KABALI KİLİSE PATLAĞI

İlçe merkezine bağlı Kabalı köyünün 9 km kuzeyindedir.

Palamut Burnu ve Sıraseki tepelerini birbirinden ayıran, Kızılcık deresinin iki yakasındaki düzlükler, halk arasında “Kilise Patlağı” olarak isimlendirilir. Düzlüğün iki yakasında Kızıldam köyüne ait bahçeler vardır.

Bahçeler, iki düzlüğün üzerinde, ortadan ikiye ayrılmış ve çevresi 40 adım genişliğinde bir çınarın dibinden su kaynamaktadır. Bu yüzden buraya “patlak” denilir. Çevresinde ve bahçelerin içinde, kireç kullanılmış yapı temelleri ve keramik parçaları bulunur. Kalıntıların Roma dönemine ait olduğu tahmin edilmektedir.

ÇINARKÖY

İlçe merkezine bağlı köyün 2 km kuzeyinde, Roma ve Bizans dönemine ait olduğu düşünülen kalıntılar vardır. Bu kalıntılar içinde, çevresi 500 metre büyüklükte bir havuz dikkat çeker. Ayrıca yine köyün çevresinde bir havuz ile büyük ve küçük köy yeri olarak isimlendirilen eski köy yerleri bulunur.

Çınar köyü, Havuz mevkiinde, daha önce kaçak olarak kazılmış bir yapı ve bir mezar kalıntıları bulunmaktadır. Yine Çınar köy sakinlerinin söylediklerine göre, bölgedeki tarlalarda çok sayıda Bizans sikkesi bulunmaktadır.

SEYVAN KÖYÜ

İlçe merkezine 16 km uzaklıktaki Seyvan köyünün batısında, bir Tümülüs vardır. Köyün cami dış duvarındaki taş sütunlar, bu tümülüsten getirilmiştir. Ancak tümülüsün hangi döneme ait olduğu ve diğer özellikleri bilinmemektedir, çünkü resmi arkeolojik araştırma yapılmamıştır.

Ancak bu köyden getirilen bir mermer levha, günümüzde Yenice Kaymakamlık binası bahçesinde bulunmaktadır. Bu mermer levha, 60 x 80 cm ölçülerindedir. Beyaz mermer levhanın alt yarısı boş, üst yarısında çerçeve içinde iki köşedeki çanak yapraklardan çıkan sapların, ortada altı kollu palmet yaprağı düğümlü ve spiral yapraklıdır. Bezeme stiline göre Roma dönemine aittir.

Çan tanıtımı.

Biga tanıtımı.

Gönen tanıtımı.

Çanakkale tanıtımı.

 

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.