Çorum Ortaköy

Çorum Ortaköy

Burası tam bir açık hava müzesi ve özellikle bir dönem 2500 yıllık Hitit imparatorluğuna başkentlik yapmış olan Şapinuva kalıntılarını mutlaka görmeniz gerek. Yaklaşık 10 yıllık bir geçmişi olan kazı çalışmaları sonucunda, ortaya çıkarılanlar ilginç.

Ama esas ilginç olanı, bir zamanlar yaklaşık 50 bine yakın insanın yaşadığı bu toprakları, tarih sevenler, mutlaka görmeliler. Unutmayın, bu insanlar yani Hititler, günümüzden binlerce yıl önce burada büyük bir medeniyet kurmuşlar. Şunu düşünmek gerek, bugünden 2500 yıl sonra, sanırım o zamanın insanı da, bugün bizim yaşadıklarımızı büyük bir merak ve ilgiyle inceleyecek.

Çorum Ortaköy

ULAŞIM

Ortaköy, il merkezi olan Çorum’a 53 km. uzaklıktadır. Ortaköy-Amasya arasındaki uzaklık: 77 km. Ortaköy-Alaca arasındaki uzaklık; 45 km. Ortaköy-Yozgat arasındaki uzaklık: 42 km.

TARİHİ

Orta Asya’dan gelen Türkler: bölgede 3 yerleşim yeri kurmuşlardır. Bunlar: Asraköy, Pınarköy ve ilçe merkezidir. İlçe merkezi, diğer iki yerleşimin tam ortasında kaldığı için, Ortaköy adını almıştır.

Ancak, elbette yörenin tarihi geçmişi incelendiğinde, ilk yerleşimcilerin, çok daha önceleri burada bulunduklarına ait kanıtlar ortaya çıkmaktadır. İlçe merkezine, 3 km. uzaklıkta, Hitit imparatorluğunun en önemli kentlerinden biri olan Şapinuva kalıntılarına ulaşılmıştır.

Şapinuva kenti

Çekerek nehri çevresinde bulunan, Göynücek ovası ve Alaca ovası arasındaki geçit üzerinde bulunması nedeniyle, konum olarak önem kazanmaktadır. Bunun sonucunda: burada, dönemin önemli bir askeri ve dini merkezi kurulmuştur. Buralarda yapılan kazılarda: sayıları yaklaşık 4000’e ulaşan çivi yazılı tablet bulunmuştur. Bu tabletler: dini, idari ve askeri yazışmalar olup, MÖ.14’ncü yüzyıla aittir. Bu tabletlerden anlaşıldığına göre: Taşmişarri yani III. Tuthaliya ve kraliyet ailesi, bu şehirde yaşamıştır.

Çorum Ortaköy

GENEL

İlçe, Anadolu’nun, Kafkaslar yönünden bir giriş yolu olan Kelkit vadisinin sonunda bulunmaktadır. Yani, bulunduğu konum itibarıyla stratejik önem kazanmaktadır. Zaten, tarihi geçmişi incelendiğinde de, bu konumu nedeniyle sürekli yerleşim bulunduğu görülüyor.

Yörede: Karadeniz iklimi ve karasal iklim hakimdir. Buna bağlı olarak: yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve kar yağışlı geçer. Daha  doğrusu, hani derler ya, bir anda, birkaç mevsim diye, işte Ortaköy’de böyle, kısa aralıklarda, birbirinden farklı mevsimler görülmektedir.

Bölgenin coğrafi yapısına bakıldığında: genellikle engebeli ve dağlık bir yapı görülmektedir. İlçe merkezinin: kuzey, güney ve batı bölümleri dağlarla çevrilidir. İlçe merkezinin rakımı ise: 800 metredir.

İlçe ekonomisi: tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Halkın: % 80’lik bölümü, tarım ve hayvancılık ile meşgul olmaktadır. Bağcılık ta önemli bir uğraşıdır. Bölgede: “Bal” ismi verilen, sofralık ve pekmezlik olarak kullanılan üzüm üretimi yaygındır. İlçede, modern sanayi tesisi bulunmamaktadır.

KONAKLAMA

Öğretmenevi     6 yataklıdır.     Belediye İş hanı. 3.Kat.    364-4914159

NE YENİR-NE İÇİLİR

Buralara yolunuz düşerse, tatmanızı önereceğim mahalli lezzetlerin başında: mıhlama gelir. Bunun dışında: keşkek, erişte pilavı ve yaprak sarmasını da düşünebilirsiniz. Tatlı olarak ise, pekmez tatlısı deneyebilirsiniz.

NE SATIN ALINIR

Ortaköy yöresinde, pekmez çok meşhur, bulabilirseniz mutlaka pekmez satın almalısınız.

GEZİLECEK YERLER

Çorum Ortaköy Şapinuva

ŞAPİNUVA

Hitit imparatorluk döneminde, önemli kentlerden biridir. Çünkü: coğrafi konumu nedeniyle, stratejik bir noktada bulunmaktaydı. Bunun sonucunda: şehir askeri ve dini bir merkez haline gelmiştir. Ordu komutanlığı ve sürekli olarak bir kısım asker, bu şehirde hazır bulunmuştur. Bunun kanıtı olarak, bir çivi yazılı tablette, kral II. Murşili tarafından şöyle denilmektedir “ Şapinuva’daki birlikleri teftiş ettim ve orduma öncülük ettim”

Burada yapılan kazılarda: yaklaşık 4000 civarında çivi yazılı tablet bulunmuştur. Bu tabletler incelendiğinde ise, bunların: askeri, dini ve fal metinleri olduğu ve Hattice, Hurice, Akatca yazılı oldukları anlaşılmıştır.

Bu tabletlerden öğrenildiğine göre: Hitit kralı III. Tuthaliya döneminde, kraliyet ailesi ve kraliçe Taduhepa bu şehirde yaşamıştır. Çünkü: burada bulunan yazışmaların büyük kısmı: kral ve kraliçeye gönderilen mektuplardan oluşmaktadır. Kraliçe Taduhepa: kral III. Tuthaliya öldükten sonra, kral I. Supiluliuma ile birlikte bir süre ülkeyi yönetmiştir.

Çorum Ortaköy Şapinuva

Hatta: Tokat Masat Höyükte bulunan bir çivi yazılı tablette, şunlar yazılıdır ve bu yazılı olanlar, Şapinuva şehrinin önemini ortaya koymaktadır.” Bu tablet size ulaşınca, 1701 askeri, acele olarak sevk ediniz ve onları iki gün içinde, Şapinuva şehrine, Majestelerinin huzuruna getiriniz.”

Günümüzde burada görebilecekleriniz şunlar: A binası olarak isimlendirilen anıtsal idari bir bina ve B binası olarak isimlendirilen, ticari bir yapı. Bu yapılarda: Hitit mimarisinin inceliklerini görebilirsiniz.

Çorum Ortaköy Şapinuva

A Binası: Duvarların gerek iç ve gerekse dış yüzeyleri, düzgün kesme taşlarla işlenmiştir. Bu büyük taşların araları ise, düzensiz küçük taşlarla doldurulmuştur. Bu yapıların temel duvarlarının yüksekliği ise, 2 metreye ulaşmaktadır. 25 metre eninde ve doğu-batı yönünde 100 metre uzunluğundaki bu yapının temelleri, hiç bozulmadan ve dağılmadan günümüze kadar ulaşmıştır.

Bu bina: yalnız burası için değil, Anadolu ölçeğinde, anıt bir bina olarak öne çıkmaktadır. Kendine özgü, simetrik bir planı vardır. Bodrum katı dışında, 2 katı daha bulunduğu sanılıyor. Yapının çevresi, koruma duvarı ile çevrilidir ve bu duvar üzerinde kuleler bulunmaktadır.

Görebileceğiniz odalar: yapının bodrum katına aittir. Üst katlara ait kerpiç duvarlar ise, binanın muhtemelen yanması sonucu çökmüştür. Yukarıda sözünü ettiğim çivi yazılı tabletlerin büyük bölümü, yapının bu yıkık olan üst katlarında bulunmuştur. Bu çivi yazılı tabletler dışında, yörede, çok miktarda, pişmiş topraktan çanak-çömlek, bazalt, obsidiyen gibi çeşitli taşlardan yapılmış objeler, mühürler, çeşitli madenlerden yapılmış süs eşyaları, sikkeler, cam kaplar bulunmuştur.

B Binası: 1995 yılından sonra ortaya çıkarılmıştır. A binasının yaklaşık 150 metre yakınındadır. Temellerinde düzgün taş bloklar var. Bu temel duvarlarının üzerinde, 1 metre genişliğinde kerpiç duvarlar bulunuyormuş. Zemin kat temizlenerek açığa çıkarılmış ve bunun üstünde ise yoğun kereste kullanılarak yapılan katların, yanarak çöktüğü ve yok olduğu sanılıyor. Ancak, temellerin üzerinde, 1.5 metre yüksekliğinde kerpiç duvarlar görülmektedir.

Bu bina daha çok: tek katlı, kare planlı ve iç bölme duvarları fazla olmayan, depo görünümünde bir yapıdır. Burada depo bölümü olarak tanımlanan ve içinde küplerin bulunduğu bir bölüm görülüyor. Yiyecek ve içecek konulduğu sanılan bu küplerin toplam sayısının 30 civarında bulunduğu tahmin ediliyor. Ayrıca: kumaş ve maden koymakta kullanılan yerler de görülmektedir.

Bu binada, bunun dışında özellik gösteren diğer bir yer de, kapı girişidir. Burada: çakıl döşenmiş bir giriş holü var. Buraya açılan bir başka çift kapıdan: yük arabaları içeri girmekte ve bu döşemenin üstüne alınmaktadır. Bu giriş bölümünün hemen yanındaki bir odada: duvardaki bir raftan döküldüğü düşünülen ve yanmış tabletler bulunmuştur.

C ve D Binaları: A ve B binalarının bulunduğu teraslanmış bölüm, muhteşem büyüklüğü ile dikkat çekiyor. Bu büyüklükteki alan üzerinde başka binaların da bulunacağı değerlendirilerek yapılan kazılarda, C ve D binalarına ait kalıntılara da ulaşılmıştır. Ancak, dini amaçla inşa edildiği düşünülen bu binalar, aşırı şekilde tahrip edilmiştir. Özellikle: C binasında bazı buluntular görülüyor.

Binanın giriş kapısında, toplu olarak baltalar ve mızrak uçları bulunmuştur. Bu mızrak uçlarının birinin üzerinde “Büyük kral” yazısı görülmektedir. Ayrıca: avluda iki sunak ve buradan binanın içine doğru uzanan bir kanal görülüyor. Bunlar değerlendirildiğinde, buranın bir tören salonu ve bu salonda bulunan sunak olduğu yani buranın dini bir binaya ait olduğu sanılmaktadır.

D Binası: burada dini bir yapı olmalıdır. Tanrı Teşup’a aittir. Hemen girişte bulunan firizde: Tanrı  Teşup: silahlarını kuşanmış ve sol eliyle, bir mızrağa dayanmış olarak, yapıya gelenleri karşılamaktadır. Giriş holünde, bir arınma havuzu bulunmaktadır.

Evet, her iki yapı ve yerleşim yerinde: çok miktarda: iyi hamurlu ve dikkatle pişirilmiş, günlük kap-kacak bulunmuştur. Ayrıca: bir kısım metal malzeme de ortaya çıkarılmıştır. Bunlar: ok uçları, bronz balta ve  kamalardır. Hatta: topluca bulunan mızrak uçlarından birinin üzerinde “Büyük kral” yazmaktadır.

Bütün bu buluntular: merkezi Ağılönü mevki olmak üzere, yaklaşık 9 km. karelik bir alanda, büyük bir Hitit yerleşimi bulunduğunu işaret etmektedir. Bu büyük kentin o dönemdeki nüfusunun ise, 30-50 bin kişi arasında bulunduğu tahmin ediliyor. Ayrıca: iki Fırtına Tanrısı adına yapılmış iki ayrı tapınak, kraliçe sarayı, ordu komutanlığı ve belediye teşkilatı gibi kurumların bulunduğu sanılıyor.

Zaten, Hititler, bu bölgeye geldiklerinde: platoyu çevreleyen tepeler üzerine yayılmışlar ve bu bölgedeki araziye teraslayarak, büyük bir şehir kurmuşlardır. Ancak: bu büyük şehrin kıt su kaynakları ile nasıl su ihtiyacının giderildiği ve tarım faaliyetlerinin nasıl yürütüldüğü meçhuldür.

Çorum Ortaköy İncesu Kanyonu

İNCESU KANYONU

İlçe merkezine bağlı, İncesu köyündedir. Yöre halkı tarafından: “Uzungeçit” olarak isimlendirilmektedir.

Kanyonun tek bir girişi ve tek bir çıkışı var. Kanyonun genişliği: 40-60 metre arasında değişmektedir. Uzunluğu ise: 12 km. dir. Her iki yamaçta ise, sarp kayalıklar var. Ayrıca, yer yer ormanlık alanlara rastlamak ta mümkündür. Kanyonun ortasından: Çekerek ırmağı geçmektedir. Bu ırmak üzerinde rafting ve bölgede trekking yapılabilmektedir.

Kanyonun her iki yanındaki kayalar üzerinde: duvar kalıntıları, merdivenlerle çıkılan su sarnıçları, ahşap hatıl  oyukları görülüyor. Buna istinaden, antik  dönemlerde, burada, ahşaptan inşa edilmiş, çok sayıda yapının varlığından söz etmek mümkündür. İncesu kanyonu: tüm bu tarihi ve doğal güzellik ve özelliklerinin yanında, doğal yaşam alanı olarak da, birçok hayvan ve bitki türünü barındırmaktadır. Ayrıca: ırmak ta, balık türleri de bulunuyor yani olta balıkçılığı yapmak mümkün. Hatta, ırmakta su samuru bile bulunduğu söyleniyor.

AŞDAĞUL MAĞARASI

İlçe merkezine bağlı, Aşdağul kasabasının, 5 km. kuzeyinde, İninbaşı Tepesindedir. Uzunluğu: 80 metredir. Derinlik ise: 13 metredir. Mağaranın bulunduğu yerin rakımı: 800 metredir.

Bu bölgede Çekerek nehri tarafından parçalanan, kanyon görünümlü vadiler var. Mağara, 2005 yılında bulunmuş ve MTA tarafından haritalandırılmıştır. Mağarada, büyük bir yarasa sürüsü bulunuyor.

Çorum Ortaköy Kybele Kaya Kabartması

KYBELE KAYA KABARTMASI

İlçe merkezinin 3 km. uzağındaki, İncesu köyünde, köye yaklaşık 1 km. uzaklıktadır.

Çekerek nehri kıyısındaki kayalara oyulmuştur. Nehir yatağından 1.5 metre yüksekliktedir. Buradaki tanrıça: önünden akan Çekerek nehrine ve hemen karşısında yükselen kayalar üzerindeki kaleye bakmaktadır. Bir  taht üzerinde oturduğu düşünülen tanrıça, sol elinde bir aslan yavrusu tutmaktadır.

Evet: Anadolu’da, MÖ.9000’lerden itibaren: bereket, verimlilik, doğurganlık gibi anlamlar ifade eden Kybele ana tanrıça, burada da kayalara oyularak figüre edilmiştir. Ancak, birçok yerdeki benzerlerinden büyüktür ve bu büyüklükte bir Kybele kabartması başka bir yerde bulunmamıştır.

AKROPOL

Hemen, Kybele kabartmasının tam karşısında, Çekerek nehri kıyısındadır. Ancak, günümüzde pek bir kalıntı kalmamış olup, sadece taşlar görülmektedir.

Çorum Ortaköy Kaya Mağarası

KAYA MAĞARASI

Yine, İnceku köyünün 3 km. uzağındadır. Akrapol’un yanında bulunan Kybela kabartmasının tam karşısındadır. Mağaranın uzunluğu, yaklaşık 300 metredir. Mağaraya inmek için, yaklaşık 470 basamak merdiven inmek gerekiyor. Uzunluğu 300 metre dedim ama, 300 metre sonunda, mağaranın kapandığı görülüyor, yani sonunun nereye gittiği meçhuldür.

Çorum Ortaköy Kaya Mağarası

Amasya tanıtımı.

Yozgat tanıtımı.

Alaca tanıtımı.

Çorum tanıtımı.

 

Çankırı Yapraklı

Çankırı Yapraklı

Yapraklı, Çankırı arası uzaklık 28 km dir. Yapraklı, Ankara arası uzaklık 162 km. Yapraklı, İstanbul arası uzaklık 501 km.

TARİHİ

Yörede ilk yerleşimin Hititler döneminde olduğu ve daha sonra takip eden süreçte çeşitli uygarlıklar tarafından yerleşildiği tahmin edilmektedir. 1071 Malazgirt zaferinden sonra, Emir Karatekin, Çankırı yöresinde önce Eldivan ve Yapraklı çevresini fetih eder. Sonra Bizans yönetimine giren bölge, 1137 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı Sultan 2’nci Mesut tarafından ele geçirilir. 1416 yılında yörede Osmanlı yönetimi görülür. Osmanlı devri kayıtlarında ilçenin ismi “Tuht” dur.

Tuht, yol güzergahlarından uzak bir yerleşim yeri olmasına rağmen, Ankara-Çankırı tarihi kervan yoluyla bağlantılıdır. Ankara-Çankırı kervan yolu, Çankırı’dan sonra Yapraklı-Ilgaz ve Korgun-Kurşunlu istikametlerine ikiye ayrılır. 1869 yılı Salnamesine göre, Tuht beldesinde: kilise ve Gayrimüslim okulu vardır.

Türk nüfusla birlikte yaşayan Rumlar, Lozan anlaşmasının ardından mübadele gereği, yöreden ayrılmışlardır.

1870 yılında kaza merkezi olmuş, Cumhuriyetin ilanından sonra ise Çankırı’nın il olmasıyla nahiye haline gelmiştir. 1’nci Dünya Savaşından önce, ilçe merkezinde 3 medrese bulunduğu bilinmektedir. Rivayetlere göre bu medreselerde 1000’den fazla öğrenci öğrenim görüyormuş, Fatih Medresesinde yetişmiş müderrisler tarafından dersler veriliyormuş. 1955 yılında Belediye teşkilatı kurulmuştur. 1958 yılında ilçenin ismi “Yapraklı Panayırı ve Yapraklı Dağına” izafeten “Yapraklı” olmuştur.

Çankırı Yapraklı

 

GENEL

İlçe Orta Kızılırmak havzasının kuzeydoğusundadır. Çıplak ve meyilli Acı Çay vadisi dışında, ilçe arazisi genellikle engebelidir. Rakım ortalama 1000 metredir. Bölge yer yer ormanlarla kaplıdır. Kuzeydeki Yapraklı dağları ile Güneydoğudaki Erikli, Sarıkaya ve Engine dağları ormanlıktır.

Ayrıca ilçe topraklarında çok sayıda yayla vardır. İklim bakımından karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve yağışlı geçer. Halkın temel geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Bu yüzden, yani geçim sıkıntısı nedeniyle büyük şehirlere göç yoğundur.

YAPRAKLI YAYLA KÜLTÜR TURİZM VE YAĞLI GÜREŞ FESTİVALİ

Yaylaların potansiyelini sergilemek için her yıl geleneksel olarak düzenlenen festivalin, 2019 yılında 46’ncı düzenlenmiştir.

YAPRAKLI MESLEK YÜKSEK OKULU

Çankırı Karatekin Üniversitesine bağlıdır. Ancak öğrencileri, halen merkezde eğitime devam etmektedir. Yapraklı ilçe merkezinde bina belirleme çalışmaları devam etmektedir.

Çankırı Yapraklı

GEZİLECEK YERLER

 

Çankırı Yapraklı Fethiye Türbe ve Kütüphanesi

 

FETHİYE TÜRBE VE KÜTÜPHANESİ

Yapı 17’nci yüzyıl eseridir. İki katlı ve kare planlıdır. Alt katta türbe, üst katta kütüphane vardır. Türbenin üstü doğu-batı doğrultusunda beşik tonozla örtülüdür. Türbe içinde Ahmet Efendi ve Ali Efendi olarak anılan şahısların mezarları bulunmaktadır.

Üst katta bulunan kütüphanenin kuzey cephesindeki giriş kapısı kapalıdır. Kütüphaneye, güney cepheye bitişik eve açılan pencereden girilir. Üstü tromp geçişli tuğla kubbe ile örtülüdür. Kubbe dıştan sekizgen kasnak ve alaturka kiremit kaplıdır. Yapının sekizgen kasnaklı kubbesi üzerinde boynuz motifli alemin bulunması, ilk göze çarpan unsurdur.

Çünkü Anadolu Türk İslam mimari kültüründe alemlerde hilal daha çok kullanılmakta olup, boynuz Ortadoğu toplamlarında ve hatta Osmanlılarda kudret ve azameti temsil etmektedir. Yapıda boynuzun kullanılması ve alemi taşıyan bölümün yeşil renkte olması yapı içerisinde Osmanlı dikkat çekmektedir. Yapının duvarları moloz ve devşirme taşlarla örülmüştür. Halen özel mülkiyettedir.

Çankırı Yapraklı Hacı Mustafa Efendi Camii

HACI MUSTAFA EFENDİ CAMİ

İlçe merkezinde Camikebir mahallesindedir. Kesme taş üzerine ahşap çatkı arası taş ve kerpiç dolgulu olarak inşa edilen cami, dikdörtgen planlıdır. Üzeri kırma çatılı ve alaturka kiremit örtülüdür.

Duvarlarında altlı üstlü ikişer sıra pencere vardır. Tavanı çıtakari tekniğiyle bezemeli olan caminin içinde hat ve bitkisel bezemeler bulunur. 1905 yılında yapılmıştır. Son zamanlarda Vakıflar tarafından onarılmış olan cami, günümüzde iyi durumdadır.

Çankırı Yapraklı Bugay Camii

 

BUGAY CAMİ

İlçe merkezine 17 km uzaklıktadır. Caminin kesin yapım tarihi bilinmiyor ancak Cumhuriyetten sonra yapıldığı tahmin ediliyor. Caminin minaresi ahşaptır, metal saçla kaplı ve tek şerefelidir. Kare plan oturtulmuş, sekizgen kasnaklı olup, kasnak üzerinde aydınlatma pencereleri vardır. Çatı kubbe şekilli, kırma çatılı ve kiremit örtülüdür. Kubbenin ortasında çok renkli bitkisel bezeme görülmeye değerdir. Aynı şekilde mihrap alçı ve bitkisel bezemelidir.

Çankırı Yapraklı Büyük Yayla

 

BÜYÜK YAYLA

Ortalama 1650 metre yüksekliktedir. İlçe merkezinin kuzeyinde yer alan Yapraklı dağları üzerinde çok geniş bir alana yapılmış olan 1600-1700 metre rakımlı yayla, yer yer yoğunlaşan karaçam, köknar, ardıç ağaçları ve zengin orman altı bitki örtüsüyle kaplıdır.

Ağaçlıklar arasında otlak olarak kullanılan dağ çayırlarıyla kaplı boşluklar yer alır. Havanın elverişli olduğu zamanlarda güzel bir mesire yeri olan Yapraklı Yaylası, günübirlik ziyaretlerin dışında atlı ve yaya yürüyüşleri, bisiklet gezisi, kamping, karavan ve foto safari gibi etkinlikler için de oldukça uygundur.

Çankırı Yapraklı Koca Meşe

 

KOCA MEŞE

Karacaözü köyü sınırları içinde bulunan ve halk arasında “Kocameşe” olarak adlandırılan ağaç, 256 metre karelik bir alanı kaplar. Üç ayrı gövdenin birleşmesiyle oluşmuştur ve yaklaşık 500 yıllık geçmişe sahiptir. Yer çapı: 12.20 metre, tepe çapı: 12.05 metredir.

Çankırı tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazıma ulaşmak için.

 

Çankırı Şabanözü

Çankırı Şabanözü

Çankırı Şabanözü: Şabanözü, Çankırı arası uzaklık 35 km dir. Şabanözü, Ankara arası uzaklık 75 km. Şabanözü, Çubuk arası uzaklık: 45 km. Şabanözü, Orta arası uzaklık: 25 km.

TARİHİ

Bölge Karatekin Bey tarafından fetih edilmiş ve Danişment topraklarına katılmıştır. Takip eden süreçte: Selçuklular, Candaroğulları, İsfendiyaroğulları beylikleri hakimiyeti görülür. Ardından ise Osmanlı topraklarına katılır. İlçe, tarihi süreçte hiçbir zaman düşman işgaline uğramamıştır. 1944 yılında ilçe olmuştur. Gelelim isminin kaynağına: Şabanözü ilçesinin “Şaban Koca” isimli bir şahıs tarafından kurulduğu söylenir. Bu yerleşim yerinin içinden geçen Sanı deresinin iki yakası söğütlük ve yeşilliklerle kaplı olan ve dere yataklarına “öz” denildiğinden, Şaban ile Öz kelimesinin birleşmesiyle, yöre “Şabanözü” ismini almıştır.

Çankırı Şabanözü

 

GENEL

İlçe, İç Anadolu bölgesi, Orta Kızılırmak sınırları içinde, Aydos-Eldivan dağları arasında, Köroğlu dağ silsilesinin güneyinde Sanı Deresi vadisindedir. İlçenin güneyinde oldukça geniş bir düzlük-ova vardır. Deniz seviyesinden yükseklik 1100 metredir. Sanı dağı eteklerinden doğan Sanı çayı, ilçenin ortasından geçer. Yörede karasal iklim hakimdir.

Buna bağlı olarak kışlar soğuk, uzun ve karlı geçer. İlçe halkı genellikle tarım ve hayvancılıkla geçinir. 2005 yılında Organize Sanayi Bölgesi kurulmuş olup bölgede çeşitli sanayi kuruluşları üretim yapmaktadır. Göç nedeniyle, bölgenin nüfusu hızla azalmış ve azalmaktadır. Bölgenin en önemli özelliklerinden birisi de deprem bölgesinde kurulu olmasıdır. 1943 depreminde hasar görmüştür.

Çankırı Şabanözü

 

KÜLTÜR-SANAT VE GÜREŞ FESTİVALİ

Şabanözü Yağlı Pehlivan güreşlerinin yapıldığı güreş sahası, Çankırı yolu üzerinde, ilçe merkezine 3 km uzaklıktadır. Burada 2000 kişilik oturma tribünü, hakem kulesi, komite binası, çeşmeler, tuvaletler, pehlivan yıkanma yerleri yaptırılmıştır. Güreş alanı doğal çim zeminli sahası ile oldukça iyi durumdadır.

Yörede yağlı güreşlerin ilk olarak 1940’lı yıllarda yapıldığı söyleniyor. 1990 yılında ise, yağlı güreşler geleneksel hale getirilmiştir. Her yıl Haziran ayı içinde 2 gün süreli yapılmaktadır.

Çankırı Şabanözü

GEZİLECEK YERLER

Çankırı Şabanözü Paşasultan (Ulu) Cami

 

PAŞASULTAN (ULU) CAMİ

İlçe merkezinde Sağlık mahallesindedir. Küçük bir tepenin eteğindedir. Beylikler döneminde yapımı yaygınlaşan, ahşap direkli camilerdendir. İlk örnekler 13’ncü yüzyılda görülür. Caminin orijinal harimi, mihrap yönünde uzunlamasına planlı ve üç sahınlıdır.

Kuzey-güney yönünde atılmış kirişler, mihrap yönüne diktir. Her birinde 3 adet iki sıra ahşap sütun tarafından taşınır. Kirişler üzerinde konsollar bulunur. Konsollar üzerinde bulunan kirişler üzerinde ise, doğu-batı yönünde atılmış ahşap direkler, tavanı oluşturur. Orta sahın diğer sahınlara göre daha yüksektir. 1977 yılında son cemaat kısmına ikinci bir ibadet kısmı eklenmiştir.

Çankırı Şabanözü Bakırlı Cami

 

BAKIRLI CAMİİ

İlçe merkezine 12 km uzaklıktadır. Cami, 1904 yılında Hüseyin Çavuş tarafından yapılmıştır. Cami, son olarak 1999 yılında restore edilmiştir. Cami, taş yapıdır. Kuzeyden girilen son cemaat yerinden sonra batıya açılan kapıdan caminin ana girişine ulaşılır. 214 metre genişlikteki caminin kapasitesi 330 kişidir. Ana taş duvar üzerine iki küçük kubbe ve büyük kubbe inşa edilmiştir.

Kubbeler çinko kaplıdır. Küçük kubbelerde nişli küçük kemerli, büyük kubbede 16 pencere vardır. İç mekan pencereleri, nişli, kemerli renkli camlıdır. (vitraylı) Caminin içi çini kaplıdır. Tavan göbeği ve süslemeleri görülmeye değerdir. Göbekte iç içe daireler ve bu dairelerin içi de ayetlerle bezenmiştir. Cami avlusunun batısında sekiz direk üzerine oturtulmuş, kubbeli şadırvan bulunur.

Çankırı Şabanözü Karaören Göleti

 

KARAÖREN GÖLETİ

İlçe merkezine 6 km uzaklıktadır. Göletin çevresi çam ve meşe ağaçlarıyla kaplıdır. Oluşturduğu doğal güzellik nedeniyle mesire yeri olarak tercih edilir.

Çankırı tanıtımı.

Çubuk tanıtımı.

Orta tanıtımı.