İlçe, İstanbul-İran transit yolu üzerindedir. Solhan, Bingöl arası uzaklık: 57 km. Solhan, Muş arası uzaklık: 58 km.
TARİHİ
Yerleşim yerinin önceki ismi Beglon’dur. Çünkü günümüzdeki yerleşimin 2 km batısında bulanan Mezgeft denen yerde yönetici olarak Beglon isimli bir bey bulunmaktadır. Yörenin ismi bu beyin ismine izafeten Beglon olmuş, 1932 yılında ise Solhan olarak değiştirilmiştir.
1473 yılında Otlukbeli savaşı sonucunda Uzun Hasan’ın yenilgisiyle bölge Osmanlı hakimiyetine girer. 1864 yılında Erzurum’a bağlanır. 1’nci Dünya savaşında Rus işgali görülür ve 1929 yılında Muş iline ve 1935 yılında ise Bingöl iline bağlanır. 1936 yılında ilçe olur.
Bingöl Solhan
GENEL
Yerleşim yeri, Doğu Anadolu bölgesinde, yüksek yaylalarda kuruludur. Rakımı ortalama 1395 metredir. Bölge topraklarının büyük bölümü engebelidir. Yörede yaşayanların başlıca ekonomik etkinliği tarım ve hayvancılıktır. Bölgedeki en önemli akarsu Murat nehridir.
İlçe arazilerinin yarısı çayır ve meralardan oluşur. Bu yüzden hayvancılık yaygındır. Bölgede karasal iklim hakimdir. Buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve sert geçer. Kışın yoğun kar yağar.
Bingöl Solhan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu
SOLHAN SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU
Bingöl Üniversitene bağlıdır. 2012 yılında açılmış ve 2016 yılında Solhan ilçesinde faaliyet göstermeye başlamıştır. 3 program ve 5 bölüm vardır.
Bingöl Solhan
GEZİLECEK YERLER
CANKURTARAN TEPESİ-KALESİ
İlçede bulunan Yatılı Bölge Okulunun bahçesindeki tepe, Cankurtaran Tepesidir. İlçenin güney sınırındadır. Doğu batı yönünde 100 metre kadar uzanan doğal kayalık üzerindedir. Günümüze iyi durumunda kalmamış olan mimarlık kalıntıları, doğudan batıya doğru yükselen taşlar üzerinde kurulmuştur. Orta Demir çağına ait olan taştan duvarlar bulunmaktadır. İri taştan yapılmış duvar kalıntıları ise doğu etektedir.
Bingöl Solhan Zağ Mağaraları
ZAĞ MAĞARALARI
Bingöl-Solhan-Muş karayolunun 18’nci kilometresinde, Gökçeli-Kuşburnu köy yolu üzerindedir.
Bingöl Solhan Zağ Mağaraları
Sarp bir kayalıkta bulunan mağaralar, Murat nehri kıyısındadır. Murat nehrine bakan tarafı, yerden 200-300 metre yüksekliktedir. Kayaların insan eliyle oyulmasıyla yapılmıştır. Mağaralar: 5’nci yüzyıl başlarına, Erken Hıristiyanlık dönemlerine tarihlenir. Muhtemelen bu dönemlerde, Roma imparatorluğunun baskısından kaçan, Hıristiyanlık inancına sahip topluluklar tarafından gizli yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Mağara, üç kat üzerinden kurulmuştur. Her bir katında da 28 oda vardır. Katlar arası geçiş yuvarlak bacalarla, odadan odaya geçişler ise kapılarla sağlanır.
Bingöl Solhan Zağ Mağaraları
Birinci katta zahire deposu olarak kullanıldığı sanılan kuyular, alt katta oturma odaları, en üstta iki haremlik odası vardır. Mağara odalarının bir kısmı günlük yaşam alanı, bir kısmı mutfak, kiler ve depo, bir kısmı ise ibadet alanı olarak kullanılmıştır. Mağara zaman içinde hasar görmüşse de şu anda 17 odası hala yapısını korumaktadır.
Bingöl Solhan Yüzen Ada
YÜZEN ADA
İlçe merkezine bağlı Hazarşah köyü Aksakal göl mezrasındadır. İlçe merkezine 27 km uzaklıktadır. Yüzen ada: Bingöl-Solhan kara yolundan 4.5 km uzaklıktadır.
Bingöl Solhan Yüzen Ada
Burada bulunan göl: üç tarafı dağlarla çevrili, düz arazi üzerinde bulunan bir krater gölüdür. Gölün derinliği 50 metreden fazladır. Yaz ve kış aylarında, su seviyesi aynı kalmaktadır. Göl suyu tatlı ve berraktır. Gölün çevresi yeşil alan ve meşe ağaçlarıyla kaplıdır. Gölün ortasında, hareket eden tamamen doğal bir oluşum olan ve birbirinden bağımsız 3 ada vardır. Bu adalar, kıyıya çekilip üzerine binildiğinde sal gibi her tarafa ağır ağır hareket ederler.
Bingöl Solhan Yüzen Ada
Adanın üstünde birkaç tane bodur dişbudak ağacı vardır. Ada üzerinde bulunan otların kökleri: sarılıcı olmaları nedeniyle, toprak tamamen bitki kökleri ile kaynaşmış ve yapışmıştır.
Bingöl Solhan Şeref Meydanı Şehitlik Anıtı
ŞEREF MEYDANI ŞEHİTLİK ANITI
Bingöl-Solhan kara yolunun 38’nci kilometresindedir. Yolun kuzeyinde yamaç üzerine kurulmuştur. 1916 yılında Rus Muharebeleri esnasında ölen şehitlerin anısına dikilmiştir. Yolun kenarından merdivenlerle anıtın bulunduğu alana çıkılır.
Alan takriben 50 x 50 metre boyutlarındadır. Alandan anıtın kaidesine dört basamaklı bir merdivenle çıkılır. Kaide kısmının önünde, iki bayrak gönderi vardır.
Kaide kısmı betondan yapılmıştır. Kenarlar demir korkuluklarla çevrilmiştir. Kaide kısmı takriben 5 x 5 metre boyutlarındadır. Kaidenin ortasında dikdörtgen biçimli üstü sütunlu anıt vardır. Anıtın takribi yüksekliği 6 metredir. Genişliği ise 1.5 metredir.
Anıt betonla yapılmıştır. Üstü mermerle kaplanmıştır. Anıtın her iki tarafında da tanıtıcı levhalar vardır. Batı yönündeki levhanın üstünde 1916 Rus Muharebelerinin krokisi bulunmaktadır. Doğu yönündeki levhanın üstünde ise “ 1914 yılında yurdumuza taarruz eden Rus kuvvetleri, şiddetli muharebelerden sonra Masala Deresi-Karabaş Deresi hattına kadar ilerlediler.
Bu bölgeler başlangıçta milis kuvvetlerimiz ve müfrezelerimiz tarafından savunuldu. Ruslar 3 kolordu kadar kuvveti, bu bölgeye yığdılar. Bunun üzerine, Türk birlikleri, Çanakkale’de serbest kalan tümenleri buraya getirdiler. 1916 yılının Temmuzundan Eylül ayına kadar büyük kuvvetler kıyasıya savaştılar.
Bu muharebeler Oğnut Meydan Muharebesi olarak tarihe geçmiştir. Ruslar yiğit askerlerimiz sayesinde, bu bölgeyi aşamadılar. Muharabeler sırasında 16’nci Kolordu Komutanı olan Mustafa Kemal Atatürk de şimdi Şeref Meydanı olarak adlandırılan bu bölgede, ağaçların arasına çadır kurarak muharebeleri idare etmiştir.”
Son bir not: bir rivayete göre “1’nci Dünya Savaşında, Rus birlikleri, Bingöl’ün Solhan ilçesi yakınlarında “Eşek Meydanı” denilen düzlüğe kadar ilerlemişlerdir. Milis kuvvetlerinin üstün gayreti sonucu Rus birlikleri geri çekilmek zorunda kalırlar.
Bu galibiyetten sonra Eşek Meydanının ismi “Şeref Meydanı” olarak değiştirilir. Savaş bittikten sonra, düzlükte kalan Rusların cesetlerine, kartallar saldırır, bu sırada kartalların kıyasıya mücadelesi başlar.
Bu durumu görenler, kartalların figür ve hareketlerinden etkilenip, bu durumu bir oyuna “Kartal Oyunu” na yansıtırlar. Evet, yörede oldukça ünlü olan Kartal Oyununun ortala çıkması böyledir.
KALEKÖY
İlçe merkezine 42 km uzaklıktadır. Kaleköy’ün eski ismi “Ginc” dir. Murat nehri ile iç içe olan kale köyünün camisi ve tarihi kalıntıları değerlendirildiğinde, geçmişte birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı anlaşılır. Ancak, Murat nehri üzerinde yapılan baraj nedeniyle bu köy ve köydeki tarihi eserler sular altında kalacaktır.
Tarihi Cami
Rivayete göre, Selçuklular döneminde yörede hüküm süren yerel beyliklerden Sividi Beylerinden Mir Muhammed tarafından yaptırılmıştır. Düzgün kesme taşlarla ve yerel özellikte inşa edilmiş, daha sonra eklemeler yapılmıştır.
Cami mimarisi orijinal olup, zaman zaman onarım görmüştür. Hemen bitişiğinde yer alan tek magazinli ve tonoz kemer girişli bir yapı kalıntısı ve buna bitişik olarak doğu yönünde devam eden yapı kalıntıları, bunların cami ile birlikte bir külliye olabileceğini düşündürür.
Yine bu yapı kalıntılarının hemen bitişiğinde, İslami dönem mezarlığı bulunmaktadır. Cami, günümüzde ibadete açıktır.
Erzurum Oltu; Oltu taşı ürünleri, Oltu çağ kebabı ve muhteşem tarihi eserleriyle mutlaka gidilip görülmesi gereken bir yer, mutlaka gidin görün yaşayın, beğeneceğinize eminim.
ULAŞIM
Oltu, Erzurum şehrinin Kars, Artvin ve Ardahan şehirlerine bağlayan ana yol üzerindedir. Oltu, Erzurum arası uzaklık: 116 km. Oltu, Narman arası uzaklık: 33 km. Oltu, Köprüköy arası uzaklık: 87 km. Oltu, Göle arası uzaklık: 67 km. Oltu, Ardahan arası uzaklık: 111 km.
Erzurum Oltu
TARİHİ
Tarihi yaklaşık günümüzden 3000 yıl öncesine kadar giden yerleşim yerinin tarihi süreçteki isimleri şunlardır: Olti, Oltu, Okhti, Oltu.
Günümüzde kullanılan Oltu ismi, Kıpçakların bir boy veya oymağının isminde gelir. Ayrıca 1080 yılında, Emir Ahmet , Oltu’yu fetih ederek Türklerin eline geçmesine sağlamıştır. 1878 yılındaki Ayestefanos antlaşması sonucunda savaş tazminatı olarak Oltu yöresi, Ruslara bırakılır. 1917 yılında Ruslar bölgeden çekilince, Ermeniler gelir. 25 Mart 1918 tarihinde Ermeni işgali bitirilmiştir. Bu yüzden her yıl 25 Mart tarihi Ermeni işgalinden kurtuluş günü olarak kutlanır. İşgalden kurtulduktan sonra 25 Mayıs 1919 tarihinde burada “Oltu Şurası Hükümeti” kurulmuştur. Yani 17 Mayıs 1920 tarihine kadar bağımsız olarak yönetilmiş, 17 Mayıs 1920 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra kendi isteğiyle Türkiye topraklarına bağlanmıştır. 1926 yılında Oldu, ilçe olur.
Erzurum Oltu
GENEL
İlçe Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinin kesişim noktasında kurulmuştur. Rakımı ortalama 1275 metredir. İlçenin ortasından Oltu çayı akar. İklimi bir geçiş iklimidir. Buna göre kışlar soğuk ve karlı, yazlar ılık geçer. Yörede yaşayanların başlıca geçim kaynakları tarım, hayvancılık ve madenciliktir. Orman ürünleri de geçim kaynağı olarak etkilidir.
Erzurum Oltu Taşı-Kara Kehribar Taşı
OLTU TAŞI-KARA KEHRİBAR TAŞI
Oltu denilince, hemen “Oltu Taşı” akla gelir. Erzurum Taşı ve Siyah Kehribar olarak da tanınır. Oltu taşı, sadece Oltu ve çevresinde çıkarılır. Yapılan araştırmalara göre: ağaçların reçinesi, kil ve linyitin karışımdan oluşur. Çıkarılması zordur. Çıkarıldığı ocaklara ulaşım zordur. Kazma, kürek, murç ve çekiç gibi ilkel aletlerle çıkarılır. Rezervi azdır. Fakat işlenmesi kolaydır. Bu yüzden, Oltu taşı değerli bir taş olarak tescil edilmiştir. Genellikle tespih ve takı yapımında kullanılır. Tamamen el işçiliğine dayanan bir sanattır. Negatif enerjiyi toplama özelliğine sahiptir. Oltu taşından yapılan hediyelik eşyalar şunlardır: tespih, kolye, gerdanlık, fincan takımı, yüzük taşı, sigara ağızlığı, pipo, kol düğmesi, küpe, rozet, kravat iğnesi, yaka iğneleri.
Erzurum Oltu Zümrütü
OLTU ZÜMRÜTÜ
Yörede Oltu Zümrütü olarak isimlendirilen bir tür değerli opal taşı da çıkarılmaktadır. Bu taş yeşil renkli, damarlı bir taş türüdür. Ziynet eşyası yapımında kullanılır.
Erzurum Oltu Beşeri ve Sosyal Bilimler Fakültesi
OLTU BEŞERİ VE SOSYAL BİLİMLER FAKÜLTESİ
Atatürk Üniversitesine bağlı olarak 2014 yılında kurulmuştur. Fakülte 2016-2017 Eğitim Öğretim yılında öğrenci almaya başlamıştır. Okulda 4 bölüm vardır, bunlar: Bankacılık ve Finans bölümü, İşletme bölümü, Maliye bölümü ve Sosyal Hizmet bölümüdür.
Erzurum Oltu Kebabı
NE YENİR
Oltu yöresine yolunuz düşerse ne yenir? Elbette oldukça meşhur ve tanınan “OLTU ÇAĞ KEBABI” yenir. Keçi veya kuzu etinden yapılan bir kebap türüdür. Önceden terbiye edilmiş et, yatık bir şişe geçirilerek odun ateşinde pişirilir. Çağ adı verilen şişler kullanılarak servis edildiği için bu ismi almıştır.
Erzurum Oltu Kırdağ Şenlikleri
OLTU KIRDAĞ ŞENLİKLERİ
Her yıl geleneksel olarak 24-26 Temmuz tarihlerinde yapılır. Yerli halktan, Türkiye’nin her yerinden ve yurtdışından şenliklere binlerce kişi katılır. Şenliklerde: karakucak güreşleri, halk ozanlarının sazlı sözlü atışmaları, konserler, yarışmalar ve foklorik gösteriler düzenlenir. Ziyaretçiler çadır kurarak şenliklere katılırlar. Yöresel ürünler sergilenir, tezgahlarda çağ kebabı ziyafetleri sunulur.
Erzurum Oltu
GEZİLECEK YERLER
Erzurum Oltu Taşhan
TAŞHAN
İlçe merkezindeki yapı, 1561 yılında Kanuni Sultan Süleyman döneminde Sadrazam Rüstem Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Batıya bakan beşik tonozlu giriş kapısı üzerinde, kitabe bulunur. Kitabeye göre: Erzurum’un serhat şehri olması nedeniyle, buraya “ribat” denilmiştir. Ribatlar: sınırları korumak amacıyla, içlerinde 40-50 civarında akıncı birliği bulunan bir çeşit ileri karakoldur. Osmanlı devleti sınırlarının zamanla Tiflis ve Hazar denizine kadar genişlemesiyle, buraya konak, barınak, ahır ve alışveriş sistemi kurulmuştur. Uzun süre kervansaray olarak kullanılmıştır. Cumhuriyetten sonra Oltu taşı ürünlerinin satıldığı çarşıya dönüştürülmüştür. Yapı Osmanlı kervansaraylarından günümüze kalan en güzel örneklerden birisidir. Yolcuların gece gündüz her türlü ihtiyaçlarının karşılandığı bir yer olarak inşa edilmiştir. Kervansarayda: imarethane, mescit, dinlenme yeri, bezirgan dükkanları, deve, eşek, öküz, manda ve atların bağlandığı bölümler bulunur. Ancak bunlar günümüz ulaşmamıştır. Kervansaray: iki katlıdır, dikdörtgen bir avlu içindedir. Kesme taştan yapılmıştır. Revakların arkasına sıralanmış odalar vardır. Avlunun çevresinde 32 oda vardır. Üst katta koridor çevresine sıralanmış basık tonozlu odalar bulunur. Buradaki süslemeler daha sonraki dönemde yapılmıştır.
Kervansaray 1965 yılında önemli bir restorasyon geçirir. Batıya bakan ön cephesi, hafif ileri taşırılmıştır. Altta beşik tonozlu derin bir giriş, üstte de kervansaray yöneticisine ait bir oda bırakılmıştır. Toplam 81 işyeri bulunmaktadır.
Erzurum Oltu Kalesi
OLTU KALESİ
İlçe merkezinde, Oltu çayının çizdiği yay içerisindedir. Savunmaya elverişli ve çok yüksek olmayan bir t epenin üstüne kurulmuştur.
Oltu kalesinin Urartu egemenlik sahasına girdiği zamanlarda askeri amaçlı olarak inşa edildiği düşünülmektedir. 1877-1912 yılları arasında kale, Rusların hakimiyeti altında kalır. 1878 Berlin Antlaşması ile, Oltu, Kars, Batum ve Ardahan ile birlikte Rus Çarlığına bağlanır. 1917 yılında Bolşevik ihtilali ile Ruslar buradan çekilir ve kale Ermenilere bırakılır. 1918 yılında bölge yine Anadolu topraklarına katılır.
Erzurum Oltu Kalesi
İlçenin en ünlü yapılarından olan Arslanpaşa Camisi mezarlığında bulunan vakfıye kitabe parçalarından: kale için para ve buğday vakfedildiği anlaşılmaktadır. Kale, iç ve dış kale bölümlerinden oluşur. Ancak günümüze sadece iç kale bölümü kalmıştır. Düzgün kesme taşla inşa edilmiştir. Güney yönden açılan bir kapısı vardır. Kale, gizli bir su tüneliyle Oltu çayına bağlanır. İç kale: alt yapıyı oluşturan doğal kayalığa uygun bir mimari form gösterir. Yüksek, sarp bir kayanın üzerinde bulunan iç kalenin güneyindeki girişine merdivenlerle ulaşılır. Kuzey yönde iki kule vardır. İç kalenin kuzey ve doğu surlarının birleştiği köşede, sırtını kuzey burca yaslamış, kare planlı Misri Zinnun’a ait bir türbe bulunur. (türbenin kime ait olduğu konusunda kuşkular vardır.) Türbenin tam karşısında bir tünel bulunmakta ve bu tünel Oltu çayına kadar inmektedir. Kalenin güneyinde bulunan bey konutları yıkılmıştır. Kuzeydoğu köşesinde, yonca planlı bir kilise (şapel) kalıntısı vardır. Ayrıca dikdörtgen planlı bir mescit alanı izleri de görülür.
Erzurum Oltu Aslanpaşa Camii
ASLANPAŞA CAMİİ
Oltu çayı kenarındadır.
1664 yılında Çıldır Atabeklerinden Kars Muhafızı Aslan Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Mimari olarak: Erzurum Lala Mustafa Paşa ve Gürcükapı Camilerine benzerlik göstermektedir. Osmanlı mimari sanatı açısından değerlendirildiğinde ise, Doğu Anadolu’daki en güzel örneklerden biridir. Bir külliye içinde planlanmıştır. Ancak doğudaki medrese hücreleri dışında, külliyenin diğer elemanları yıkılmıştır.
Erzurum Oltu Aslanpaşa Camii
Cami
Kesme taştan inşa edilmiş olan cami, üç gözlü bir son cemaat yeri ve tek kubbe ile örtülü bir ibadet alanından oluşur. Cami: yer yer süsleme unsurlarıyla zenginleştirilmiştir.
Erzurum Oltu Aslanpaşa hamamı
Hamam
Oltu kalesi surları dışındadır. 1664 yılında Aslan Paşa camiiyle birlikte, Mehmet Aslan Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1962 yılına kadar faal bir durumda iken günümüzde yıkılmış durumdadır. Sadece kare bir planı olan soyunma odasının bir kısmı durmaktadır.
Günümüzde hamam tam bir çöp yığını içindeki görüntüsüyle ilgisizlik abidesi olarak durmaktadır. Halbuki, bir zamanlar Sakalara, Selçuklulara, Karahanlılara, Osmanlılara hizmet vermiştir. 2015 yılında restorasyon kararı çıkmasına rağmen, hamam öylece kaderine terk edilmiştir.
MISRİ ZİNNUN TÜRBESİ
Oltu kalesi içindedir.
Türbede yatan zat: Çıldır Eyaleti kadısı Zinnun’dur. İsminin ilk bölümünde de yazıldığı gibi, “Mısırdan” gelen büyük bir kişi olduğu düşünülür.
Zinnun isimli bu kişinin şehit oluşuna dair yörede anlatılan bir rivayet var. Şöyle ki “Oltu 17’nci yüzyılda Çıldır Eyaletine bağlı sancak merkezlerindendir. Hacı Ali Paşa, Oltu Sancak Beyi olunca, Celali eşkıyasına ve Oltu’yu tehdit eden Gürcülere karşı Erzurum ve İstanbul’dan yardım ister. Ancak Erzurum’dan gönderilen 2000 kadar yeniçeri, Celali eşkıyasına katılınca, Hacı Ali Paşa, Çıldır Kadısı Zinnun’dan aldığı fetvaya dayanarak, Gürcülerle uzlaşır. Bundan sonra halkın desteğiyle Erzurum’dan gelen soygunculara karşı savaşa başlar. Narman yakınlarındaki ilk çarpışmalarda Hacı Ali Paşa şehit olur, emir komutayı Çıldır’dan gelen Kadı Zinnun alır. Askerin başında bizzat kılıç sallayarak çarpışmalara katılır. Fakat üstün soyguncu kuvvetleri karşısında başarılı olamaz. Üstelik Kesikköprü civarında ağır yaralanarak Oltu kalesine çekilmek zorunda kalır. İç kalede, 1655 yılında şehit olur.” Buraya defnedilir ve türbe yapılır. Hatta, çarpışma sırasında kafası kesildiği halde çatışmaya devam ettiği söylenir ve bu yüzden kendisine “Başını vermeyen şehit” ismi verilir.
Erzurum Oltu Mısri Zinnun Kümbeti
MISRİ ZİNNUN KÜMBETİ
İlçe merkezinde Aslan paşa Mahallesindedir.
Türbe, kapısı üzerindeki kitabeye göre 1226 yılında yapılmıştır. Silindirik gövdeli türbenin üstü, içten kubbe dıştan konik bir külahla örtülüdür. Türbe yöreye özgü kırmızıya yakın ve bej renkli taştan yapılmıştır. Kapısı kuzeydendir. Kümbete beş basamakla çıkılır. Kapı üzerinde kitabesi vardır. Kitabesinde yapım yılı olarak 1226 yazılıdır. Yatanın ismi tahrip edilmiştir. Kümbette: 3 pencere vardır. Bu pencerelerden biri: kaleye bakar. Diğeri sağdaki çeşmeye bakar. Üçüncüsü ise, eskiden değirmen olan yere bakar. Eskiden kale surları içinde kalan bu yerin, hemen arkasındaki büyük bir dağ var, dağın alt tarafında bir tepede bir çocuk aya izi bulunduğu söyleniyor. Yine söylentilerden devam edelim, bir söylenti daha, eskiden bu kümbet içinden kaleye giden bir tünel bulunduğu iddia ediliyor, ancak bu tünel bir süre önce kapatılmıştır. Kadı Zinnun türbesi kale içindedir, burada bulunan kümbete sadece kendisinin ismi verilmiştir. Yani kümbette herhangi bir mezar bulunmamaktadır.
Erzurum Oltu Rus Kilisesi
OLTU RUS KİLİSESİ
İlçe merkezinde Aslanpaşa Mahallesindedir. Kilise hakkında kesin bir bilgi yoktur. Ancak 1877-1878 yıllarındaki Osmanlı-Rus savaşından sonra: Rusların şehri istila ettiği dönemde yapıldığı kabul edilmektedir. Hatta ilk olarak Aziz Prens Alexander Newski adına, Mozdolsky Thirsk kazak birliği tarafından Mart 1882 tarihinde yapıldığı biliniyor. Kilise şehrin eteklerinde, alay ve kışla içerisinde inşa edilmiştir. Kars’ta bulunan halen Fethiye Camii olarak kullanılan eski Rus kilisesi ile aynı mimari tarza sahiptir. Sadece birisi daha siyah taşlardan, birisi daha sarı taşlardan yapılmıştır. Askeri kilise tarzındadır. Başlangıçta büyüklüğü 18 metre iken sonradan 35 metreye ulaşmış ve 250 kişi kapasitelidir. Kutsama töreni 17 Aralık 1909 tarihinde yapılmıştır. Kilisede sadece bir rahip görevliymiş.
Erzurum Oltu Rus Kilisesi
Mimari özellikleri
Kilise haç planlıdır. Dış görüntüsü ile oldukça dikkat çeken bir yapıdır. Kapılar, pencereler ve dışa taşan duvar payeleriyle oldukça hareketli bir yapıda inşa edilmiştir. Cepheler payeler ile kuzey ve güneyde altı, doğu ve batıda ise üçer bölüme ayrılmıştır. Cephelere açılan pencereler 90 x 50 cm boyutlarındadır. Çerçeve görüntüsü sunmaktadır. Batı yöndeki asıl giriş bölümü, saçaktan yukarı taşarak sekizgen kubbe kasnağına kare bir alt yapı oluşturur.
Erzurum Oltu Pernek İriağaç Oğlan Kalesi
PERNEK İRİAĞAÇ OĞLAN KALESİ
Oltu-Olur kara yolu üzerinde derin bir vadiye bakan kayalıklar üzerinde, birbirine 1.5 kilometre mesafede yapılmış iki kale bulunur. Pernek Kız kalesi ve Oğlan kalesi olarak adlandırılan bu kalelerin: İlçe merkezine uzaklığı 25 km kadardır. Kalelerin yapım tarihi hakkında bilgi yoktur.
Erzurum Oltu Pernek İriağaç Oğlan Kalesi
Oğlan Kalesi
Yolun solundaki kayalıklar üzerinde yükselir ve ovadan yüksekliği 100 metreyi bulur. Kalenin 4 burcu ve bir gözetleme kulesi bulunur. Kalenin girişi, kuzeydendir. Kalenin boyutları: 20 x 80 metredir. Çevresi sur duvarları ile çevrilmiştir. İçerisinde: yerleşim amaçlı mekanlar bulunur. Ayrıca: batı surlarına dayandırılmış, bir kilise kalıntısı bulunmaktadır. Kilisenin boyutları: 8 x 20 metredir. Kilisenin üst örtüsü tamamen tahrip olmuştur. Dikdörtgen planlı olduğu, kırmızı kesme taş ve moloz taş kullanılarak yapıldığı izlerden anlaşılır.
Erzurum Oltu Pernek İriağaç Kız Kalesi
Kız Kalesi
Oğlan kalesinin karşısında, Oltu-Olur kara yolunun sağındadır. Oğlan kalesine uzaklığı 600 metredir. Yerden 200 metre yükseklikteki yassı kayalıklar üzerine inşa edilmiştir. Kaleye “Pernek Kız Kalesi” denir. Kaleden aşağıya doğru devam eden güçlü surları, aşağı doğru inildikçe çift kademeli yapılmış, giriş kısmı kuzey yöndendir. Sur duvarları üzerinde görülen değişik yapım teknikleri, farklı dönemlerde onarım gördüğünü gösterir.
Erzurum Oltu Şato (Güney Kale)
ŞATO (GÜNEY KALE)
İlçe merkezine 34 km uzaklıktaki Alatarla (eski adı Hovak) köyündedir. Kale, köyün 2 km güneydoğusunda, kara yolundan yaklaşık 2 km uzaklıkta, Akdağ eteklerindeki kayalıklar üzerine kurulmuştur. Konumu oldukça stratejiktir.
Tipik Orta Çağ kalelerine özgü konumu vardır. 12’nci yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Bizans veya Gürcü krallardan kalmış olmalıdır. Arkasını dağlara dayayarak savunma hattını güçlendirmiştir. Ön cephede tüm vadiye hakim durumdadır. Kalenin üzerine kurulduğu kayalıklar, vadiden 50 metre yüksektedir. Ön cephe nişlerle hareketlendirilmiştir. İki yandan 2 kule ile desteklenir. Giriş kapısı 25 metre yüksekliktedir. Orta Çağ kalelerinin girişinin hemen üstünde, üçgen biçimli, kızgın yağ dökme menfezleri bulunur. Bu kalede de aynı uygulama devam etmiştir. Ancak bu kalede, bu savunma düzeneği sadece giriş kapısı üstünde değil, batı duvarlarında da görülür. Günümüzde yıkılmış olan diğer duvarlarda da bu tür bir düzenek bulunduğu tahmin edilmektedir.
Yapının planlanmasında arazinin eğimi gereği, iki katlı bir düzenleme yapılmıştır. Alt katlar bodrum olarak kullanılmıştır. Güneydeki dar giriş kapısı bir antreye açılır. Bu antrede iki yanda, düzensiz yuvarlak planlı iki kule vardır. Doğu yönde bulunan burç içinde: duvarda tespit edilen izlere bakılarak buranın iki kat olduğu anlaşılır.
Birinci kat duvarında 50 x 50 x 50 cm boyutlarında, çok sayıda niş tespit edilmiştir. Burası muhtemelen hazine odası olmalıdır. Nişler içerisinde değerli hazinelerin saklandığı düşünülür. Orta avlunun kuzeybatısında, seyir terası amaçlı yerleştirilmiş, üç katlı bir yapı bulunur. Bu denli yüksek yapının sağlam duvarları: kesme taş değil, dere taşı ile yapılmıştır. Bağlayıcı olarak kireç katılmış, çakıl taşlarıyla oluşturulmuş bir harç kullanılmıştır.
Kale: hem ikametgah hem de savunma yapısı olduğu için, Orta Çağ feodal düzeni hakkında bilgiler verir.
Orta Çağda bu tür yapılar, hakimiyet altındaki çevrenin kontrolünü sağlamak için sağlam kayalıklar üzerine kurulmuştur. İçerisinde dini ve siyasi faaliyetler yürütülmüştür
Gelelim günümüze: bence burayı mutlaka gidin görün, masallardan çıkmış gibi bir görüntüye sahiptir. Tavan kısmı tamamen çökmüş olmasına rağmen yan duvarları sağlam olarak günümüze ulaşmıştır. Kalenin içindeki ardıç ağaçları hala sağlam olarak durmaktadır.
Erzurum Oltu Kuzey Kale-Manastır
KUZEY KALE (MANASTIR)
İlçe merkezine bağlı Alatarla (Hovak) köyündedir. Şato yani Güney Kalenin yanında Zivin dağının yamaçlarındadır. Daha çok Kuzey Kale adıyla bilinir. Ancak bu kalenin içinde, 10-11’nci yüzyıllarda bir manastır yapılmıştır. Yani burası aslında bir kale-manastır kompleksidir. Manastıra; bir çan kulesi ve bir zangoç odası da eklenmiş, kale duvarları ile, manastırın güvenliği güçlendirilmiştir. Bu manastırın yaklaşık 200 metre güneydoğusunda, yine Zivin dağı eteklerinde başka bir şapel kalıntısı vardır.
Erzurum Oltu Kineposi Manastırı
KİNEPOSİ MANASTIRI
İlçe merkezine bağlı ve ilçe merkezine 40 km uzaklıktaki Elmadüzü köyünün yaklaşık 500 metre güneyinde bir tepe üstündedir. Ortaçağ Gürcü kilisesi ve manastırıdır.
Manastır kilisesi, kuzeyi dik inen bir kayaya istinat duvarı örülerek yapılmıştır. Mimari özellikleri incelendiğinde yapı 10’ncu yüzyılın ikinci yarısına tarihlenir. Yerel malzeme kullanılarak inşa edilmiştir. Cephelerde kareye yakın dikdörtgen kesilmiş taşlar, oldukça düzgün sıralar halinde yerleştirilmiştir. Derzler kalındır. Üzerleri bazı yerlerde harç sıvalıdır. İşçilik oldukça özensizdir. Kilise, kubbelidir. Dıştan yaklaşık 11 x 9 metre boyutlarındadır. Haç planlı olarak yapılmıştır. Kubbenin tavandaki payelere oturduğu, geçiş elemanı olarak pandantif kullanıldığı tahmin edilmektedir. Kubbe ile örtülü merkez mekanın doğusunda, tonozlu bir yer bulunur. Günümüzde sadece, eksedrası, kuzeydoğu yan mekanı ve kuzeydeki ek mekanların doğu duvarı gelmiştir.
DUTLUK HARABELERİ
İlçe merkezine bağlı Dutlu köyü yakınlarındadır. Harabeler Dutlu dağı (Yasak Dağ) yamaçlarındadır. Burası antik şehir olarak kabul edilir. Burada: kilise, hamam ve büyük yapıların kalıntıları vardır, bunlara bakarak buranın önemli bir ticaret merkezi olduğu söylenir. Aralarında 1 km uzaklık bulunan iki mezarlıkta bulunan mezar taşları üzerindeki şekiller ve kabartmalar görülmeye değerdir.
Erzurum Oltu Dikilitaş
DİKİLİ TAŞ
İlçe merkezine bağlı Yolboyu (eski ismi Dölgah) köyü yakınlarında bir kazıda ortaya çıkmıştır. MÖ 9-10’ncu yüzyıllara ait olduğu tahmin edilmektedir. Bulunduktan sonra köyden alınan taş, ilçe merkezinde Meslek Yüksek Okulu bahçesine getirilmiştir. Ancak okul şehir dışında bulunduğu için, herkesin taşı görme imkanı olmuyordu. Bu yüzden taş ilçe merkezinde 25 Mart Gençlik Parkına getirilip yerleştirilmiştir.
Bence keşke getirilmeseydi veya koruma önlemleri alınsaydı. Taşı gördüğünüzde bana hak vereceksiniz, üzerine sprey boya ile yazılan yazıları görünce sinirlenmemek elde değil. Daha da ilginç olanı, dikilitaşın üzerine birileri spiral boya ile yazı yazıyor, birileri de bu yazıları “SPİRAL” ile kazıyarak temizliyor, bu ne demektir, yani taş spiralle kazınırken elbette zarar görüyor. Keşke getirmeseydiniz, çıktığı yerde yüzyıllardır öylece sağlam, tertemiz kalır iken taşın başına gelmeyen kalmamış.
Özellikleri
Üzerinde kabartma ve rölyefler işlenen taşın boyu 5 metredir. Taşın eni ise 2.70 metredir. Ağırlığı 6 tondur. Bunun bir dikili taş olduğu tahmin edilmektedir. Dikilitaşın Neolitik çağdan kaldığı düşünülür. Üzerinde bulunan kabartma ve güneş tasvirleri değerlendirildiğinde, dikilitaşın Saka Türklerine ait olduğu tahmin edilmektedir.
Erzurum Oltu Uzunoluk Mesire Alanı
UZUNOLUK MESİRE ALANI
İlçe merkezine bağlı Gökçedere köyünde Köroğlu Mevkiindedir. İlçe merkezine 17 km uzaklıktadır. Gökçedere köyüne ise 5 km uzaklıktadır.
Oltu ilçesinin tek mesire alanıdır. Ormanlık bir saha içindedir. (ardıç, karaağaç, sarıçam, meşe ve kavak ağaçları bulunur.) Burada: otopark, kır gazinosu, spor alanları, çocuk oyun parkı, kamelyalar, çeşme ve tuvaletler bulunur. Piknik yapmak için oldukça uygundur. Çünkü altışar kişilik 25 tane piknik masası bulunuyor. Orman İşletme Müdürlüğü burayı gayet güzel işletiyor. Burada yine Orman İşletmesine ait 6 yataklı küçük bir dinlenme tesisi bulunuyor.
Erzurum Oltu Gökkuşağı Tepeleri
GÖKKUŞAĞI TEPELERİ
Narman-Oltu arasındadır.
Bölge Alp Himalaya kuşağında yer almaktadır. Renkli tepelerin 45 milyon yıla yakın geçmişi vardır. Bu tepeler iklim şartları ve özellikleri, milyonlarca yıl süren erozyon gibi etkenler sonunda bu doğan hali almıştır. Tepelerin kırmızı rengini veren madde olan demir ve buna benzer minerallerin rüzgar ve erozyon ile birikmesi sonucu oluşmuştur. Oluşumla ilgili yer yer yeşil ve farklı renkler ihtiva eden renklerde söz konusudur. Bunlar da yine içindeki farklı minerolojik bileşenlere dayanmaktadır.
Erzurum Oltu Gökkuşağı Tepelir
Dünyada bu tepelerin benzeri olarak bilinen ve jeoturizme kazandırılmış oluşum, Çin sınırındaki Gökkuşağı dağlarıdır. Çin’in Gansu Eyaletinde bulunan Zhangye Danxia Milli Parkında bulunan Gökkuşağı Dağları, UNESCO Tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.
Oltu’daki oluşumun, oradan farkı ise daha genç oluşudur.
Çamaş, Ordu arası uzaklık: 56 km. Çamaş, Gürgentepe arası uzaklık: 21 km. Çamaş, Fatsa arası uzaklık: 20 km. Çamaş, Çatalpınar arası uzaklık: 47 km.
TARİHİ
İlçenin ismi, 1485 yılında burada Tımar Beyliği yapan Mehmet Çamaş Bey’den gelir. Osmanlı kayıtlarında, yörenin ismi “Bolaman Nahiyesi” olarak geçer. 1800’lü yıllarda ise, Mehmet Çamaş Bey soyundan gelen Hacı Alizadeler bölgenin yöneticisidir. 1944 yılında Çamaş nahiyesi, Fatsa ilçesine bağlanır. 1975 yılında belediye kurulur. 1990 yılında ise ilçe olur.
Ordu Çamaş
GENEL:
İlçenin denize uzaklığı 20 km dir. İlçe oldukça engebeli bir arazide kuruludur. İlçenin denizden yüksekliği 50 metreden başlar, 1000 metreye kadar ve ortalama yükseklik 550 metredir. İlçenin batı sınırını Bolaman ırmağı çizer.
Doğu sınırını ise, Bolaman ırmağının bir kolu olan Şahsen deresi çizer. Bu akarsular, içinden geçtikleri vadilerde göller ve şelaleler oluşturur. Akarsu kıyılarında yer yer nadir düzlükler bulunur. Bölgede tipik Karadeniz iklimi görülür.
Buna bağlı olarak kışlar ılık ve yağışlı, yaz ayları ise sıcak geçer. Kış aylarında yüksek kesimlere kar yağar. Yörede yaşayanların ekonomisi genellikle tarıma yani fındık üretimine bağlıdır. Ancak bölge halkının büyük bir kısmı yurt içi ve yurt dışı olmak üzere ilçe dışına göçmüştür.
GEZİLECEK YERLER
Ordu Çamaş Gelin Kayası
GELİN KAYASI
İlçe merkezinin kuzeydoğusunda, ilçe merkezinden 100 metre kadar yüksekte, düz ve görkemli yüksek bir alan üzerinde, bir kaya vardır. Kayanın üzerinden: Fatsa ilçe merkezi ve Karadeniz görülebilir. Bu kayaya ait yörede anlatılan bir efsane vardır.
“Yıllar önce, buralarda yaşayan bir ailenin güzel bir kızı doğar. Bu kız büyür ve güzel bir genç kız olur. Gün gelir kızı isterler, ancak kız taliplerini bir türlü kabul etmez. Kız, uzak köylerden bir gence aşık olur, gencin ailesi kızı istemeye gelir, kızın babası razı olur ve evlilik hazırlıkları başlar.
Zamanla evlilik olur. Ancak aradan zaman geçmiş, kız ailesinin yanına her geldiğinde, annesiyle sudan sebepler yüzünden tartışır olmuştur. Baba araştırdığında sorunu anlar. Tartışmanın asıl sebebinin kızlarının, baba evinden ayrılırken istediğini alamadığından yakınmasıdır.
Yine bir gün kızın annesi ve babası tarlada çalışırken, kızları eve gelir, eline ne geçirdiyse alıp kendi evine götürür. Ancak bunların içinde, annesinin ekmek yaptığı üçayaklı saçta vardır. Genç kızın annesi buna içerler ve beddua eder “Allah seni taş yapsın, taş olasın emi” der.
Genç gelin, olanlardan habersiz evine dönerken, tam bu düzlükte birden taşa dönüşür. Kayanın üst kısmı: gelinin duvağıdır. Kayanın alt kısmında: üçayaklı saç oluşmuştur. Evet bu kayaya bakarsanız, üst kısmın bir gelin duvağına, alt kısmın ise saca benzediğini göreceksiniz.
Günümüzde gelin kayasının çevresi Belediye tarafından mesire yeri olarak düzenlenmiştir. Her yıl geleneksel olarak burada “Gelinkaya Festivali” düzenlenmektedir.
Ordu Çamaş Gelin Kaya Şelalesi
GELİN KAYA ŞELALESİ
İlçe merkezindedir. Gelin kayasının bulunduğu tepenin batı yamacında bulunan eski taş ocağı Belediye tarafından yapay şelaleye dönüştürülmüştür. Bölgenin en büyüğü olan yapay şelale, doğal taşların üzerinde, suyun devir daim edilmesiyle oluşturulmuştur. Özellikle yaz aylarında ilçede yaşayanlar tarafından serinlemek amacıyla ziyaret edilen bir yer olarak öne çıkar.
DANIŞMAN CAMİİ
Cami, İlçenin en eski mahallelerinden olan Danışman Mahallesindedir. İlçe merkezine 3 km uzaklıktadır.
Bu mahallenin adı, Ordu ve çevresinin Türkleşmesinde öncülük yapan Danişmendlilerden geldiği söylenir. Efsaneye göre “yıllar önce yapılan cami, çok eskiyince, köylüler daha geniş ve yeni bir cami ve yanına da medrese yapmaya karar verirler.”
Köylüler, yeni camiyi en kısa zamanda yaparlar. Ancak, ilk sabah namazını kılmak üzere yeni camiye gelen köylüler, caminin bulunduğu yerde ne cami ne de medrese olmadığını görürler. Bu sırada: eski caminin oradan gelen bir derviş kılıklı yabancı: Niye arıyorsunuz ki, cami ve medrese eski caminin orada. Bunun üzerine köylüler eski camiye giderler ve bakarlar ki, cami ve medrese gerçekten orada duruyor. Bunun üzerine, cami ve medresenin yerini değiştirmekten vazgeçerler.
Evet, sonuç olarak köylüler cami ve medreseyi söküp tekrar yeni yerine taşımalarına rağmen, ertesi sabah cami ve medreseyi yeni yerinde değil, eski yerinde bulurlar.
Ordu Çamaş Çamaş Kaya Mezarı
ÇAMAŞ KAYA MEZARI
Ordu-Çamaş arasındaki kara yolunun 53’ncu kilometresinde Hisarbey köyünde Çevlik Gölü mevkiindedir. Çamaş ilçe merkezine 4 km uzaklıktadır. Yani buraya rahatlıkla gidilebilir.
Girişin üst kısmında: süsleme olarak üçgen alınlık yapılmıştır. Girişin ön kısmı: ana kaya kenarından, 40 cm içeri oyulmuştur. Mezar odası, kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Girişin sağında, 40 cm yükseklikte bir niş bulunur.
Mezar girişinin ön tarafında, dış bölümde ana kayaya oyulmuş, lahit teknesine benzer bir bölüm vardır. Ancak bu bölümün işlevi tam olarak bilinmemektedir. Lahit teknesinin derinliği 20 cm dir, diğer ölçüleri 130 x 30 cm. dir.
Ordu Çamaş Cevat Bey Konağı
CEVAT BEY KONAĞI
İlçe merkezine bağlı 5 km uzaklıktaki Edirli Mahallesindedir. Halk arasında Çamaş Konağı olarak da bilinir. Ordu ilinde, en önemli ve dikkat çekici sivil mimari örneği olarak tanınır.
Konak, 1909 yılında ilçenin tanınmış ailelerinden olan Çamaş ailesine mensup Osman Ağa tarafından yaptırılmıştır. Çünkü bu durum, konağın doğu yönündeki kapısı üzerinde bulunan kitabede yazılıdır. Konağın yapımında: taş ve kestane ağacı kullanılmıştır.
Zemin üzeri iki katlıdır. 18 odası vardır. Zemin kat ve birinci kat taş, birinci kat ile ikinci kat ise ahşap hatıllarla, yatay olarak bölümlenmiştir. Ana girişin bulunduğu kuzey cephesi, konağın en gösterişli ve en dikkate şayan cephesidir.
Cephenin ortasında, iki yönlü simetrik bir taş merdiven bulunur ve bu merdiven doğrudan birinci kata açılan ana girişe gider. Zemin kat: planlama açısından iki bölümdür. Batı cephesindeki kapıdan ulaşılan bölüm, ahırdır.
Doğudaki kapıdan ulaşılan bölüm ise, hizmetlilerin barındıkları mekanları bulundurur. Yapının birinci ve ikinci katları, planlama açısından birbirinin aynısıdır. Zemin katta, taş malzemeden yapılmış mutfak ve fırın bulunur.
Onun gerisinde ahır vardır, ancak bu bölümler günümüze sağlam olarak gelememiş, tamamen tahrip olmuştur. Konak tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
Ordu Çamaş Edirli Külekçi Camii
EDİRLİ (KÜLEKÇİ) CAMİİ
Edirli Mahallesindedir. Bolaman deresinin kenarında, hafif yüksek bir tepecik üzerindeki mezarlık alanı içerisindedir.
Moloz taş ve kesme taş kullanılarak yapılmıştır. Caminin doğu duvarının kuzey köşesinde bulunan pencere üzerindeki kitabesine göre, 1812-1813 yılları arasında Hazinedarzadelerden Emin Ağazade Ali Ağa tarafından Turunçzade Derviş Osman eliyle yaptırılmıştır.
Kuzey cephesinden tek giriş vardır. Ana giriş kapısı ahşaptır. Duvarlarda süsleme yoktur. İç mekan oldukça sadedir. Tüm duvarlar sıvalıdır. Mihrap kesme taştan yapılmıştır. Minber ahşap malzemeden yapılmıştır. İbadet mekanının içerisinde, serbest duran dört kare sekili ahşap direk vardır. Bunlar, dışarıdan dört omuz çatıyla, içeriden de oldukça yalın görünümlü düz ahşap tavanı desteklemektedir.
Ordu Çamaş Edirli Külekçi Camii
Caminin minaresi yoktur. Son yıllarda restore edildiğinden günümüzde oldukça bakımlı durumdadır.
KAZMACI EVLİYASI MESİRE ALANI
Çamaş-Çatalpınar ilçeleri arasında, Kestaneyokuşu mahallesindedir. İlçe merkezine 8 km uzaklıktadır. Yani oldukça yakındır ve bu yüzden özellikle yaz aylarında yoğun ilgi görür. Bir anlamda ilçenin yaylası gibidir. Denize hakim bir yerdir, deniz manzarası izlenir. Öte yandan, buranın bir başka özelliği daha var, burada orman gülleri meşhur, ilkbaharda çiçek açan orman gülleri muhteşem güzel bir manzara oluşturur.
Ordu Çamaş Sucu Ali Kaya Mezarı
SUCUALİ KAYA MEZARI
Ordu-Çamaş yolunda 55’nci kilometrede Çamaş ilçesi Sucuali mevkiindedir.
Mezar odasının girişi: 35 x 40 cm ebatlarındadır. Kareye yakındır. Ön cephesi, ana kayanın kenarından 70-80 cm içeriye doğru oyulmuştur. Mezar odası kare planlıdır ve 2 x 2 metre ölçülerindedir.
Mezar odasının içi, günümüzde su ve taşlarla doludur. Tavandan kaya üzerine kadar oyulmuş, yaklaşık 30 cm çapında, dairesel bir açıklık vardır. Ancak bu açıklığın işlevi yani neden yapıldığı bilinmemektedir. Çünkü bu açıklık, kaya mezarlarında alışılmış veya başka yerde görülmüş bir özellik değildir.
OLUK DÜZÜ SARIÇİÇEK YAYLASI
Çamaş ilçesi ile Çatalpınar Keçili Mahallesi ve Gündoğdu Mahallesi arasındadır. Bu yüzden yaylada Çamaş ve Çatalpınar halkı tarafından piknik şöleni ortaklaşa düzenlenir. Yaylanın rakımı 1160 metredir.