Malta Valetta yakın çevresi

Malta Valetta yakın çevresi

FLORİANA

Malta Valetta yakın çevresi; Buranın ismi: 16.yüzyıl ortalarında: Valetta şehrinin savunma hatlarını genişletmekle görevlendirilen, asker mühendis Pietro Floriani’den geliyor. Burası günümüzde: önde gelen bir yönetim merkezi konumundadır. Bakanlıkların büyük bölümü burada bulunuyor.

Floriana’nın girişindeki ana kapı: şehri ikiye bölen, ana cadde üzerinde bir kemer oluşturuyor. Bu kapı: Portes des Bombes olarak anılıyor. 1721 yılında, Valetta şehrinin dış savunma halkasının bir parçası olarak inşa edilmiş. Ancak, daha sonraki dönemlerde, pek çok değişiklik geçirmiş.

Burada özellikle görmenizi önereceğim yer: Aziz Publius Kilisesi. İsmini: MS.60 yılında, Roma’ya götürülen havari Paulus’un adada geçirdiği deniz kazası sırasında: Malta’nın lideri olan Publius’tan almış. Söylenenlere göre: lider Publius: Aziz Paulus’u evine davet etmiş ve azizde, minnettarlığını göstermek için Publius’un babasını iyileştirmiş.

Publius: bunun dışında, Paulus aracılığı ile, Hıristiyanlığı ilk benimseyenlerden biri olmuş ve daha sonra ise, Malta Piskoposu görevine getirilmiş.

Malta Valetta yakın çevresi

Kilisenin önündeki meydanın altında: 1600 yılında inşa edilmiş ve 1960 yıllarına kadar kullanılmış: tahıl ambarları var. Bunun dışında, bu şehirde gezebileceğiniz yerler şunlar: Mesih kral anıtı, biraz önce söylediğim Floriana tahıl ambarları, Montgomery Evi, Wignacourt Water Tower, Lion anıtı, Portes des Bombes, Triton çeşmesi.

Burada: alışveriş yapma şansı yok. Alışveriş için, Valetta daha uygun. Burada: plaj da yok. En yakın plaj: Sliema.

Malta Valetta yakın çevresi Rinella

RİNELLA

1878-1886 yılları arasında, İngilizler tarafından, Kraliçe Victoria döneminde yapılmıştır.

Burada: öncelikle karşınıza çıkacak olan yapı: 1698 yılı yapımlı: Ricasoli Kalesi. Bu kalede: asker üniforması giymiş görevliler tarafından turlar düzenleniyor.

Malta Valetta yakın çevresi Rinella

Burası, film yapımcıları açısından ilginç. Film şirketleri, burada büyük açık hava setleri kurmuşlar. Özellikle, sizlerin rahatça hatırlayacağı: Gladyatör ve Truva filmleri burada çekilmiş. Gladyatör filmindeki Colleseum: burada, kalenin ortasında bulunan geniş alana yapılmış.

Malta Valetta yakın çevresi Rinella

Daha doğuda ise: Rinella Kalesi var. Kale: 19.yüzyılda yapılmış. Kalenin yapılış amacı: o güne kadar ki en büyük topu barındırması. 100 ton ağırlığında bir top var. Başka bir kaleye sığmayacak kadar büyük, 100 ton ağırlığındaki top.

Öyle büyük ki, ancak 22 kişiyle hareket ettirilebiliyor. 8 km. öteye, 38.cm.lik gülleler atabiliyor.

Kalenin hemen yanında: 1963 yılında açılan: Akdeniz Film Stüdyoları var. Su üzerinde çekim gerektiren bir çok film: Avrupa’nın en büyük su tesislerine sahip bu stüdyoda çekilmiş ve çekilmekte.

Malta Valetta yakın çevresi Üç Şehirler

ÜÇ ŞEHİRLER

St. Jean şövalyeleri: Büyük Limana geldiklerinde, Birgu ve Bormla denilen yerlere yerleşmişler. Birgu: Büyük kuşatmada yaşanılan zaferin anısına: Vittoriosa (muzaffer anlamında) anılmaya başlanmış. Bormla: Büyük Üstat Claude de la Sengle anısına, Senglea olarak anılmaya başlanmış. Bunun dışında: L’Isla denilen bir bölgede ise, küçük bir gurup yerleşmiş.

Evet, bu üç yerleşim yerinden, üç şehirler olarak söz ediliyor. Büyük Üstat Nicola Cottener: yeni bir saldırı ihtimaline karşı, 1680 yılında büyük bir duvar inşa ettirerek, bu üç şehri birleştirmiş. Duvar: 3 km. uzunluğunda.

Beş giriş kapısı var. Merkezdeki kapıda: Cottoner’in bir büstü ve taş işlemeler var. Bölgedeki gezinizde, bu duvarı rahatlıkla görebileceksiniz. Özellikle;  bu duvarı, 17.yüzyılda, yani yapıldığında düşünün, bir Osmanlı yeniçerisi, bu duvarı gördüğünde neler hisseder?

Malta Valetta yakın çevresi Vittoriosa şehri

VİTTORİOSA ŞEHRİ

Bu şehir, hemen kalenin arkasına kurulmuş. Bir dizi burç ve ince duvardan oluşan, duvarlarla korunuyor. Şehrin üç giriş kapısından: 1727 tarihli Couvre Port kapısı, günümüzde de kullanılıyor. Ancak, araç girişi yasak.

Şehrin sokakları: Ortaçağdaki durumları ile bırakılmış. Sokaklar eğri ve kıvrımlarla dolu. Şehrin gelişmesi: şövalyelerin ihtiyaçları doğrultusunda olmuş. O zamanlar, bu şehirde, 7 han ve 1 hastane kurulmuş.

Ancak, bunlar, daha sonra Valetta şehrine taşınmışlar. Hastanenin yanında bir manastır inşa edilmiş. Bu manastırda, hala bir kısım rahibe bulunuyor ve burası okul olarak hizmet veriyor. Burada, ayrıca 1540 yılı yapımlı bir de piskoposluk sarayı bulunuyor.

Burada: Engizitörlük Sarayı isimli bir yapı göreceksiniz.

Malta Valetta yakın çevresi Engizitörler Sarayı

ENGİZİTÖRLER SARAYI

Engizitörler yani Papa’nın elçileri : Şövalyeler, Büyük Üstat ve Piskopos arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için gönderilmiş, Kilisenin en düzey hizmetkarlarından idiler. Saray: 3 küçük avlu çevresinde inşa edilmiştir.

Engizitörlük sarayında kalıyorlardı. Sarayda; alt katlarda, hapishane ve zindanlar, üst katlarda ise, Engizitörlere ait dekore edilmiş özel daireler ve sanıklar hakkında hüküm verilen Mahkeme Odası bulunuyor.

AZİZ LAURENTİUS KİLİSESİ

Kilise, liman bölgesinde bulunuyor. Orijinal yapısı: 1530 yılından kalma. Kilisenin dışında: 1979 yılında, buradaki rıhtımdan gemiye binerek adayı terk eden, son İngiliz valisini gösteren, bronz figürleri bulunan Özgürlük Anıtı var.

ULUSAL DENİZCİLİK MÜZESİ

İskele bölgesinde bulunuyor. 1841 yılında, İngilizler, burada gemilere erzak yüklemek ve askerleri doyurmak üzere yiyecek deposu ve fırın inşa etmişler. Ancak, 1979 yılında adayı terk edince, bu yapılardan fırının bir bölümü onarılarak: Müze haline getirilmiş.

Müze: 1992 yılında hizmete açılmış. Müzede, neler görebilirsiniz? Denizcilik üniformaları, tablolar, Malta karasularında olan kazalardan kurtarılan eşyalar.

Ayrıca: el kitapları ve gemi modelleri de sergileniyor. Bir başka bölüm ise, Malta el sanatlarına ayrılmış. Özellikle: 2 nadir Fransız topu ve Roma döneminden kalma bir “çapa” var.

POSTE DE KASTİLYA

7Ağustos 1565 tarihinde, 4000 Osmanlı askeri, buraya saldırıp, savunmayı delmişler.

ST JOSEPHS CHAPEL

Burası bir müze. 18. yüzyılda bir kilise olarak yapılan yapı: günümüzde, müze olarak kullanılıyor. Müze: sosyal, dini ve askeri gereçlerle dolu. En değerli eşyalar: Büyük Üstat Valletta’nın şapka ve kılıçlarıdır. Bunun dışında: 1598 tarihli, Venedik’te basılan sekiz flama-bayrak ve 16.yüzyıla tarihlenen, Venedik atlası.

Malta Valetta yakın çevresi Senglea şehri

SENGLEA ŞEHRİ

Şehir ismini: inşa ustası De La Sengle’den almıştır. 1551 yılında, kuşatmadan önce, tahkimat olarak yapılmıştır. Şehrin eski ismi “Isla”

Malta Valetta yakın çevresi

Limana doğru uzanıyor, Vittoriosa şehrinin hemen karşısında bulunuyor. Günümüzde, burası bir işçi şehridir. Burada yaşayan halkın büyük çoğunluğu: Fransız koyundaki Malta Tersanesinde çalışıyorlar.

En uçta bir bahçe var. Safe Haven Garden. Bu bahçede, burçlardan birinin üzerinde antik taş gözetleme kulesi var. Kulenin üzerinde; buradan her şeyin görülüp- duyulduğunu anlatan bir göz ve kulak var.

Malta Valetta yakın çevresi Cospicua şehri

COSPİCUA ŞEHRİ

Neolitik çağlardan bu yana, son derece güçlendirilmiş olarak ikamet edilmiştir. Görkemli burçları vardır. 1722 yılında, Büyük Üstat Marc Antonio Zondadari: şehri, güçlü bir burç ile çevirir. Aslında, kent: MÖ.600 yıllarında, Fenikeliler zamanından sonra, tersane kenti olarak öne çıkmıştır.

Bu tersaneler: Kırım, I. Dünya Savaşı ve II. Dünya Savaşı sırasında, yoğun olarak kullanılmıştır. Yalnızca, son yıllarda tersane küçültülmüş ve bölge daha çok bir turizm merkezi olarak öne çıkmaya başlamıştır. Ama: bu şehirde, daha çok Maltalı işçi sınıfının oturduğunu belirtmek isterim.

Evet, şehir, Senglea ve Vittoriosa arasında kalan alanda kurulmuş. 16. yüzyılda, yani ilk kurulduklarında üç şehrin en büyüğü iken, II. Dünya Savaşında büyük hasar görmüş ve daha sonra ise, bir endüstri şehri olarak yeniden inşa edilmiş.

Burada bir kilise var. Bu kilise: adanın en zengin döşenmiş kilisesidir. Burada, her yıl 8 Aralık tarihinde dini bir etkinlik düzenleniyor.

Son olarak bu şehir ile ilgili, ama aynı zamanda bizi de ilgilendiren bir konudan söz etmek istiyorum. Şehirdeki gezinizde: bunu da bilerek gezmenizde yarar var.

Dünyanın 7 harikasından biri olarak kabul edilen: “Halikarnas Mozolesi”: İngilizler tarafından; 1858 yılında, Bodrum’dan bir donanma gemisine yüklenerek, kaçırılmış ve Malta’da, Grand Harbour limanına getirilmiş.

Anlatılanlara göre: bu muhteşem mezar yapısına ait mermerler: Cospicua şehrinde inşa edilen “Dock 1” adlı liman inşaatı sırasında kullanılmış. Hem de temel inşaatında. Yani: halen, limanda dibi bile görünmeyen bulanık suların altında yatmaya devam ediyorlar.

Halikarnas Mozolesinden geriye kalan parçaların büyük kısmı: 1406-1523 yılları arasında inşa edilen, Bodrum kalesinde kullanılmış. İngiliz arkeolog Newton: 1856-1857 yılları arasında, Halikarnas Mozolesinde yaptığı kazılarda: bulduğu kabartmaları, Mausolos ve Artemisia’nın heykellerini, dört atlı arabanın parçalarını: British Museum’a götürmüş.

Bu dört parça: halen, Londra’daki Brisith Museum’da sergileniyor.

Onların iddialarına göre: Malta’da bırakılan parçalar; pek de işe yaramayan kötü parçalar. Ama, bunlar, bir gemiye yüklenip te, çalınacak kadar önemsenmiş se, niye işe yaramasın?

Malta Valetta yakın çevresi Hypogeum ve tarxien yerleşimleri

HYPOGEUM VE TARXİEN YERLEŞİMLERİ

Bu iki yerleşim yeri: Başkent Valetta şehrinden, araba ile yaklaşık 10 dakika uzaklıktadır. Bu iki şehrin sınırları içinde, 19.yüzyıl başlarında bulunmuş, çok önemli iki antik kalıntı bölgesi var.

Bu kalıntılar, tapınaklar: 1915 yılında, tarlasındaki büyük taşlardan şikayetçi olan bir çiftçinin, yerel yetkililere başvurması üzerine ortaya çıkarılmışlar. Maltalı arkeolog Dr. Themistocies Zammit: bölgede hemen araştırmalara başlamış ve üç tapınak ortaya çıkarılmış.

Bunlar, aynı zamanda, birer mezarlık UNESCO Dünya kültür mirası listesine alınmışlar. 1992-1996 yılları arasında ziyaretçilere kapatılarak, restorasyon çalışmaları yapılmış.

Günde, bu tapınaklara yalnızca 80 kişinin girmesine izin veriliyor. Gitmeye niyetlenirseniz, mutlaka önceden rezervasyon yaptırmanız şart.

Fenikeliler, adaya gelmeden önce: burada, dikkate değer bir kültür vardı. Bu insanlar: çok yetenekliydiler ve manevi bağları bulunuyordu. Kayaları yontarak, mezar odaları yaptılar.

Ancak: bu büyük kültürün insanları; zamanla, sebebi bilinmemekle birlikte (yangın, doğal afet, kıtlık, istila gibi) yok oldular. Ancak: geride, bu mezar odaları ile birkaç eser bıraktılar.

Malta Valetta yakın çevresi uyuyan leydi

Özellikle: uyuyan lady. Enfes bir kil ve işçilik.

Bu muhteşem buluntu; halen, Ulusal Arkeoloji Müzesinde sergileniyor. Bu mezarlarda: ilk keşfedildiğinde 7000 iskelet bulunmuş, ancak bugün yalnızca 6 kafatası var.

Bu bölgeler:

Malta Valetta yakın çevresi Hal-Saflieni hypogeum

HAL-SAFLİENİ HYPOGEUM

Bir sokakta, masum bir kapıdan buraya giriliyor. Burası: Neolitik Çağ yerleşimcilerinin, ölülerini gömdükleri basit bir mağara olarak kullanılmış.

MÖ.3800-2500 yılları arasında, burada yaşayan halk; mağarayı kazıp biçimlendirmiş ve yerin 12 metre altına inerek, ikinci ve daha sonra üçüncü katman odalarını oluşturmuşlar.

Evet, bu yer altı mağarasının boyutlarına hayret edeceksiniz. Ayrıca, o dönemdeki insanların, el taş işçiliğinin inceliğine de şaşıracaksınız. Bu tapınakta: 7000 den fazla cesede ait kalıntılar bulunmuş.

Kazılarda ortaya çıkan el yapımı eşyalar ise: Valettadaki Arkeoloji Müzesinde sergileniyor. Yer altı tapınağının korunması için, günde 80 kişiden fazla ziyaretçi içeriye sokulmuyor. Buraya gitmeden önce, mutlaka önceden yer ayırtmanızı öneririm, yoksa kapıdan dönebilirsiniz.

Malta Valetta yakın çevresi Tarxien Temples

TARXİEN TEMPLES (TAPINAKLAR)

Hemen yer altı tapınağının yanında. Burada: MÖ.4000 yıllarındaki yaşama ait önemli kayıtlar bulunmuş. Tapınak ustaları: yalnızca balta ve çakmaktaşı kullanarak, buraları inşa etmişler.

Bunun yanında: büyük taş kütlelerini yerlerine oturtmak için, büyük ağaç kaldıraçlar kullanılmış.

Malta Valetta yakın çevresi

Ortadaki tapınak: MÖ.3200 yılına tarihleniyor. Bu diğerlerine nazaran daha iyi durumdadır. Burada: yer altı tanrılarına ibadet etmek için, şarap dökülen delikler göreceksiniz.

Taş levhalar var, bunların üzerinde ise:  boğa ve domuz figürleri işlenmiş. Tapınaklarda birçok kemik bulunmuş ve bu kemiklerin tören için düzenli hayvan kurban edildiğine işaret ediyor.

Malta Valetta yakın çevresi Siliema, San Giljan ve Paceville

SİLİEMA, SAN GİLJAN VE PACEVİLLE

Siliema; Marsamxett limanı sahilindedir. 1855 yılında, günümüzde de görülen kilise (Stella Maris) çevresinde, şehir inşa edilmeye başlanmış.

Burası: 1970 yıllarına kadar, adanın tek tatil yöresi. Fakat, turizm geliştikçe: kıyı şeridindeki: San Giljan ve Paceville şehirleri de, birer tatil yöresi olarak ortaya çıkmaya başladılar.

Buralarda: çok miktarda otel, restoran, kafe ve barlar yapılmış. Bölgede gece canlılık başlar ve günün ilk ışıklarına kadar sürer.

Gündüzleri ise, buradan adalara ve diğer limanlara tekne turları düzenleniyor. Silieman şehri: önemli bir ticaret ve konut alanı. Malta’nın en modern otelleri burada.

Malta Valetta yakın çevresi

San Giljan: günümüzde resimlere konu olabilecek güzellikteki koyunda restoranların sıralandığı bir yer. Mutlaka görmenizi öneririm.

Paceville; Burası, tam bir gece hayatı merkezi. Pek çok: bar, disko, sinema ve restoran bulunuyor.

Malta Valetta yakın çevresi Marsaxlokk

MARSAXLOKK

Marsaxlokk: Malta’nın en büyük koyudur. Koyun sularında ve limanda: birçok balıkçı teknesi görebilirsiniz. Ayrıca: teknelerin başındaki balıkçılar da, ilginç bir görüntü oluşturuyor.

Burada: hemen su kenarında: balıkçı restoranları var. Hemen deniz kıyısında: güzel bir öğle veya akşam yemeği yiyebilirsiniz.

Burada: her gün Pazar kuruluyor. Bu pazarda: özellikle, masa örtüleri ve danteller satılıyor, ilginizi çekebilir.

Bölgenin güzelliği: sonradan yapılan, enerji santralı nedeniyle bozulmuş.

Malta Valetta yakın çevresi Ghar Dalam Mağarası

GHAR DALAM MAĞARASI

Ghar Dalam: bir mağara. Burada bir müze var. Müzede: yörede çıkarılan buluntular sergileniyor. Müze: her gün, saat: 09.00-17.00 arasında açık.

Mağara: kalker kaya kütlelerinden oluşmuş. Derinliği: 144 metre. Bu mağara: batıdaki mağaralara bağlanıyor. Bölgenin en büyük özelliği: Buzul Çağından kalan kalıntılar. Bunlar: yüzbinlerce yılda oluşan fosiller. Cüce filler, su aygırları, küçük memeliler, kuşlar.

Malta Valetta yakın çevresi

Fosiller: Malta’nın bir zamanlar: su ve bitki örtüsü bakımından, ne kadar zengin olduğunu gösteriyor. Burada: adanın, zamanında Avrupa kıtasına bağlı olduğu da anlaşılıyor.

Çakıl taşı tabakasının üzerinde: 18.000 yıl öncesine kadar uzanan ve geyik tabakası olarak isimlendirilen, katman bulunuyor. Kültürel tabaka olarak bilinen en üst katman ise: 10.000 yıl öncesine uzanıyor. Bu tabaka: Adada yaşayan ilk insanların izlerini taşıyor.

Evet, buradaki müze muhteşem. Müzede: binlerce canlı türüne ait örnekler sergileniyor.

Malta Valetta yakın çevresi Hagar Qim ve Mnajdra

HAGAR QİM VE MNAJDRA

UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır.

Burada bulunan Mnajdra’da : Neolitik Çağ kalıntıları bulunuyor. Bu buluntuların bulunduğu yere: giriş ücretli, her gün açık. Buraya gitmek için: Hagar Qim’den başlayan: 500 metrelik dik bir patikadan inmek gerekiyor.

Burada: 2 tapınak var. Bunların yapım tarihleri: MÖ.3400 yıllarına kadar uzanıyor. Burası: Malta’nın en iyi korunmuş SİT alanıdır.

Bu tapınak yapılarının sütun ve kirişleri: gerçekten görülmeye değer güzellikte. Tapınakların arka tarafındaki yamaca tırmanıp, bölgenin ne kadar büyük ve karmaşık olduğunu görebilirsiniz.

Ada: tam bir kuş cennetidir. Antik bir kertenkele türünü barındırıyor. Hagar Qim: sarp kayalıklar üzerinde bulunuyor. 1839 yılında keşfedilmiş.

Yapımında, yumuşak bir taş kullanıldığından: hava şartlarından, ciddi ölçüde etkilenmiştir.

Burada bulunan “şişman kadın” heykelcikleri: bu yapıların bereket tapınağı olarak kullanıldığını gösterir. Bu şişman kadın heykelcikleri: Valetta şehrindeki, Arkeoloji Müzesinde sergileniyor.

Malta yemek kültürü

Malta yemek kültürü

Malta yemek kültürü; Malta mutfağına hakim lezzetler, köken olarak İtalan. Restoran ve kafelerde, pizza ve makarnanın her türlüsünü bulabilirsiniz.

Pastizzi

Peynirli böreğe benziyor. Peynirli ve yumurtalı makarna timpana.

Bragioli

Baharatlı sığır etinden yapılan, bragioli, adanın spesiyalleri arasında.

Hop Leaf

Yerel bira.

Gozo

Tadılması gereken lezzetler ise, keçi peynirleri, etli zeytinler ve domates salataları.

MALTA YEMEKLERİ

Malta mutfağı, temelde Akdeniz öğesi taşıyor. Ayrıca: Malta yemeklerinde, iklimin büyük etkisi var. İlkbaharda: kabak, karnabahar, patates ve soğan gibi sebzelerin olgunlaşmasına yetecek kadar yağmur yağıyormuş. Yaz aylarında ise, sulama sistemi ile, değişik sebzeler yetiştiriliyor.

Malta yemekleri, geleneksel olarak, uzun sürede pişiriliyor. Bunun sebebi ise: odun kıt olduğundan, yemekleri yüksek ateşte pişirmenin tasarruflu olmayışı. Bu yavaş pişirme yöntemi nedeniyle, Malta’ya özgü yemeklerin birçoğu, restoran menülerine alınmamıştır.

Evet, gelelim yiyeceklere. Malta fırınlarında: her gün ekmek çıkarılır. Her kentte: birkaç küçük fırın bulunduğundan, her zaman taze ekmek bulmak mümkün.

Yerel çiftçi ve balıkçıların yerel yiyeceği: domates sosuna batırılmış, zeytinyağı ile yağlanmış ekmeğe, kapari, karabiber ve tuz serpilerek hazırlanıyor ve buna verilen isim: “hobz biz-zejt” (yağlı ekmek). Bu yiyecek, bugün, restoranlarda iştah açıcı olarak sunuluyor.

Bir başka iştah açıcı ise: hafif limonlu tadıyla, leziz aljotta (balık çorbası)

Deniz ürünlerinden: balık, deniz kabukluları, ahtapot ve kalamar bolca tüketilir. Bazı deniz ürünleri, pişirilmeden önce tartılabilir ve böylece fiyatı önceden öğrenebilirsiniz.

Gözde yemeklerden oluşan lampuki böreği: dülgerbalığı filetosunun, sebzelerle birlikte hamura sarılarak hazırlanır. Sıcak servis edilen: pastizzi: içinde ricotta peyniri veya bezelyeli bir karışımın milföy hamuruna sarılması ile yapılır.

Sicilya’dan gelen makarna: burada da, yaygındır. Ev kadınları, haftada birkaç kez makarna pişirirler. Bunların en beğenileni ise. Peynir ve kıyma doldurulmuş ravjul.

Değişik bir lezzet; salyangoz.

Güz yağmurları ile birlikte, adada salyangozlarda çıkar. Zeytinyağı ve sarımsak ile pişirilen salyangozlar, iştah açıcı olarak sunulur.

Malta’da, tavşan etinden yapılan yemekler meşhurdur. Mutlaka deneyin. Tavşan eti: Malta’da en çok tüketilen et çeşididir ve birkaç farklı şekilde pişirilir. Restoran menülerindeki tavşan yemekleri: kısık ateşte, şarap ve sarımsakla pişirilir.

Yağda kızartılmış hali de sevilir. En çok tercih edilen yöntem ise, güveçtedir. İlk olarak, yemeğin kendi suyu ile birlikte spagetti servis edilir, ardından ana yemek olarak bol şarapla beraber tavşan eti gelir.

Yine de, yemek konusunda sıkıntılarınız varsa ve mahalli yemekleri tercih etmeseniz, Malta da, fast-food tercih edebilirsiniz. Adım başı: Mc Donalts, Burger King, Pizza Hut bulmak mümkün. Pizza satan büfelerde çoğunlukta.

Tatlı olarak ne önerebilirim?

Bol yağda kızartılmış, hurmalı hamur olan imqaret veya acıbadem kurabiyesine benzeyen tal-lewz deneyebilirsiniz.

İçeceklere sıra geldiğinde ise: geleneksel İtalyan usulü sunulan kahve çeşitlerinden en yaygın olanı: espresso ve cappucino.

Yazın, buzlu kahve de tercih edilir. Malta’ya özgü: alkolsüz “kinnie” içkisi, turunçgillerden yapılır ve buruk bir tadı vardır.

Adada, uluslar arası alkolsüz içeceklerin çoğunu bulmak mümkündür.

Cisk, yörede üretilen biraların en hafif olanıdır. Cisk kadar serinletici, Hopleaf birasının biraz daha ağır ve belirgin bir tadı var.

Şarap denince, adada güzel şaraplar üretildiği biliniyor. En pahalı şarap markası, lider Meridana.

Malta’da akşam yemeğinden sonra, hazmettirici olarak, iki likör cinsi içiliyor. Bajtra. Mor renkli ve armut tadı var. Tamakari ise, berrak ve tatlı bir likördür.

Malta yemek kültürü

SU

Malta’daki musluk suları içilebiliyor. Ancak, tadı biraz tuzlu gibi olduğundan sizin için çekici gelmeyebilir. Bu yüzden, şişe suyu kullanmanızı öneririm.

Bartın Ulus

Bartın Ulus

Bartın ilinin deniz kıyısından içeride kalan ilçesi, burada yaylalar yoğun ve ünlü.

ULAŞIM

Bartın Ulus: Ulus, il merkezi olan Bartın’a 37 km. uzaklıktadır. Ulus-Safranbolu arası uzaklık: 62 km. Ulus-Amasra arası uzaklık: 53 km. Ulus-Pınarbaşı arası uzaklık: 55 km.

TARİHİ

Yörenin tarihi: MÖ.3000 yıllarına kadar dayanır. MÖ.800-2000 yılları arasında: bölgede, Hititler bir süre barınmışlardır. Bu dönemlerde: burada kurulan “Paflagonya” devletinin başkenti olarak “Ulus” bölgesini kullanıldığı söyleniyor.

1392-93 yıllarında ise, bu kez Yıldırım Beyazıt tarafından bölge ele geçirilerek Osmanlı topraklarına katılır. Ancak, Osmanlı döneminde, ilçe küçük bir yerleşim yeri olarak kalır.

1944 yılında ise, ilçe olarak, Zonguldak iline bağlanır. 1991 yılında ise, bu kez Bartın şehrine bağlanır.

Ulus ismini: bir Türk aşireti olan “Bozulus” tan almıştır.

Bartın Ulus

GENEL

İlçe merkezi vadide kurulmuş olup, deniz seviyesinden yüksekliği: 200 metredir.

İlçe çok geniş bir orman örtüsüne sahiptir. Bu yüzden ilçe ekonomisinin temeli, orman ürünlerine bağlıdır. Kerestecilik ve maden ocaklarında istihdam edilen işçiler, ekonomik getiri sağlarlar.

Yörede: çok sulu ve lezzetli karpuz yetiştirilir. Ayrıca: ince kabuklu cevizi ünlüdür. Bir de, mürdüm eriği. İlçedeki birçok bahçede, mürdüm eriği ağacı görebilirsiniz.

NE YENİR-NE SATIN ALINIR 

Ulus yöresinde, keten tohumu, keten yağı ve mürdüm eriğinden yapılmış pestil tatmalısınız. Ulus pazarından, rahatlıkla bulabilirsiniz.

GEZİLECEK YERLER

Bartın Ulus

ULU YAYLA

İlçe merkezine 27 km. uzaklıktadır. Buranın ortalama yüksekliği: 1200 metre civarındadır. Gitmek isterseniz, burada sizi: muhteşem bir orman, rengarenk çiçekler, pınarlar, mağaralar ve yaban hayvanları karşılayacaktır.

Muhteşem doğal güzelliklerin olduğu bir yer. İlan edilmemiş olmasına rağmen, bir Milli Park görünümündedir. Yörede: bol miktarda yaban hayvanları (karaca, geyik gibi) görülüyor. Özellikle, sık sık domuz av partileri düzenleniyormuş.

Her yıl: Ağustos ayı içinde, bir hafta süreyle, burada, “Ulu yayla Şenlikleri” düzenleniyor.

Bartın Ulus

ULUKAYA ŞELALESİ

Burayı mutlaka görmelisiniz. İlçe merkezinin 17 km. uzağında, Ulukaya köyünün doğusunda, Ulus çayı üzerindedir. Şelale: 10 metre genişliğindeki bir kaya içinden çıkıyor ve 20 metre yükseklikten aşağıya akıyor. Şelalenin döküldüğü yerde, 30-40 metre genişliğinde bir gölet oluşmuş.

Yazın: şelalenin suyunun debisi azalır ve hatta, bazen kuruduğu bile görülmüştür. Ancak, kışın, şelalenin suları adeta coşar ve vadi içinde, çağlayandan aşağıdaki gölete dökülen sular, ortamda bir sis etkisi yaratarak, muhteşem görüntüler ortaya çıkarır.

Ancak, tüm bu güzelliklere rağmen, burada ve hemen yakındaki Ulukaya köyünde, gerek konaklama ve gerekse yemek olanakları yok.

Şelalenin ağzından çıkan suyun bir kısmı; Ulus ilçe merkezinin su ihtiyacının karşılanması için kanallarla ilçe merkezine gönderiliyor.

ÇAĞLAYAN VADİSİ-KANYON

Göletten sonra suyun akıntısı devam ediyor ve akarsu yatağı, bir kanyon oluşturuyor. Bu kanyon: yaklaşık 1 km. uzunluğunda ve kanyonun her iki yanında, duvar gibi yükselen kayaların yüksekliği ise: 30-35 metre civarındadır. Vadi boyunca: birçok mağaralar, pınarlar ve ahşap evler görmek mümkün.

ARDIÇ YAYLASI

İlçe merkezine 33 km. uzaklıktadır. Yaklaşık yükselti: 1500 metre civarındadır. Ardıç kuşlarının burada çok görülmesi nedeniyle, Ardıç yaylası ismi verilmiştir. Buraya gitmeyi düşünenler için; Kasım-Nisan ayları arasında, yani yılın altı ayının, burada karlı olduğunu unutmamaları gerek.

GEZEN YAYLASI

İlçe merkezine bağlı, Kumluca beldesindedir. Ardıç yaylasına 8 km. uzaklıktadır. Diğer iki yaylaya nazaran daha küçüktür.