Almanya Stutgart

Almanya Stutgart

 

Almanya’nın altıncı büyük şehridir. Baden-Württemberg eyaletinin başkentidir. Çok fazla turistik özellikleri ön plana çıkan bir şehir değildir.

Şehirde merkezde 588.000 kişi yaşamaktadır. Almanya’nın en güçlü sanayi bölgesinin merkezindedir. Tüm bölgede yaşayan nüfus 1.3 milyon kişidir.

Şehirde birçok park ve yeşil alan, büyük bir kültürel sahne, İkonik şehir ilçeleri, şehrin göbeğindeki üzüm bağları, kısacası şehrin yüksek kalitedeki hayat şartları: gerek Stutgartlıları ve gerekse ziyaretçileri mutluk etmektedir.

Deniz seviyesinden yükseklik ortalama 260 metredir. En alçak nokta 207 metre ve en yüksek nokta 549 metredir. Şehrin en yüksek yapısı olan televizyon kulesi: anten dahil 217 metre yüksekliktedir.

Stutgart: 23 ilçeden meydana gelmektedir ve her ilçenin kendine göre cazibesi ve karakteri vardır. Stutgart: Budapeşte şehrinden sonra, Avrupa’nın en büyük maden suyu kaynaklarına sahip yeri olarak bilinir.

Şarap ve bira, otomobil markaları Mercedes-Benz ve Porche; Stutgart denildiğinde ilk akla gelenlerdir. Bunların ayrıca kendi müzeleri bile vardır.

Şehir: Almanya’nın gizli spor başkentidir. Büyük spor etkinlikleri “Gottlieb-Daimler-Stadiıon” ve “Hanss-Martin-Schleyer-Halle” denilen yerlerde düzenlenir.

ŞEHRİN TARİHİ

Şehir, yüzyıllar boyunca Neckar nehri ile üzüm bağları ve orman bulunan bir vadi tarafından çevrilidir. Romalılar: orta Neckar alanı ve önemli yolların kesiştiği Cannstadt denilen yere bir kale kurmuşlardır.

Bölgede 900 yıllık Roma egemenliğinin ardından: Swabia Dükü Liudolf: Nesenbach vadisinde “Stuotgarten” denilen bir yer yapmıştır. Daha sonra süratle gelişen şehir, bu isimle anılır olmuştur. 14. yüzyılda şehir Württembergian topraklarının merkezi olarak düzenlenir.

II. Dünya savaşı sırasında, 53 hava saldırısında, şehirde yaklaşık 4500 kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor. Yine de, ağır yıkımlara rağmen şehrin tarihi sokakları ve binaları açıkça görülebilmektedir.

Bunlarda şehir tarihi üzerine bilgiler toplanır ve Stutgart şehir arşivi oluşturulur.

HAVAALANI

Stutgart Airport yılda yaklaşık 10 milyon yolcu kapasitesi olan çok hareketli bir havaalanıdır. 4 tane terminal bulunmaktadır. Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki en basit bağlantı: A8 otobanını kullanmaktır.

Terminal-1’deki ana tren istasyonu, şehir merkezindeki istasyon ile arasındaki bağlantıyı yaklaşık 27dakikada sağlar. Ancak trenler her gün saat 04.55 ile saat 12.55 arasında çalışır. Taksi ile şehir merkezine ulaşmak da 30 dakikadır.

Evet havaalanı şehir merkezine 14 km uzaklıktadır. Yani havaalanından şehir merkezine ulaşmak kolaydır.

İKLİM

Şehirde yazlar sıcak ve orta nemli bir iklim hakimdir. Yıllık ortalama hava sıcaklığı 9.4 derecedir.

Yıllık don gün sayısı 77 gün ve yağış ortalama miktarı 665 mm dir. Stutgart yılın herhangi bir zamanında ziyaret edilebilir, ama genellikle Ağustos-Eylül aylarında ziyaret etmeniz önerilir.

Bu dönemlerde, şehirde “Şarap Köyü Festivali” ve “Bira Festivali” düzenlenmektedir. Kasım ayı sonlarında ise, yılbaşı öncesine kadar açık kalan “Noel Pazarı” ilgi çeker.

Hani her mevsim ziyaret edebilirsiniz dedim ama siz yine de yazın dahi olsa, hırka ve şemsiyenizi yanınızda bulundurun.

İNSANLAR

Belirtilenlere göre şehirde 170 ülkeden gelen insanlar yaşamaktadırlar. Günümüzde şehirdeki çocuk ve gençlerin yarısından fazlası göçmen kökenlidir.

Elbette ülkemizden giden vatandaşlarımız, bu şehirde yoğun olarak yaşamaktadırlar ve bunları gerek dil ve gerekse giyimleriyle hemen fark etmek mümkündür. Yani bu şehri ziyaret ettiğinizde bir anlamda sanki yabancı bir şehirde olmadığınızı düşünebilirsiniz.

 

TOPLU TAŞIMA

Stutgart şehrindeki toplu ulaşım araçları: “S-Bahn” denilen bölgesel trenler, “Statdtbahn” denilen tramvay ve otobüslerle sağlanır. Resmi tatiller ve geceleri, öncelikle hafta sonlarında gece otobüs hatları hizmete girmektedir.

WS otobüs ve trenlerden oluşan toplu taşıma sisteminde, şehir bölgelere ayrılmıştır ve seyahat ederken çapraz bölgeler daha pahalı bilet gerektirir.

Kısa mesafeler için ise, üç durak için geçerli olan “Kurzstrecke” bileti kullanmanızı öneririm. Günlük uzun geziler için ise, “Tageskarte” denilen günlük bilet almalısınız.

Stutcard

Bu kart ile: tiyatro biletleri, bisiklet kiralama, tekne gezileri ve diğer çeşitli eğlence faaliyetleri, müzeler ve galerilerde artı indirimler ya da indirimli girişler sağlayabilirsiniz.

“Stutcard Plus”a; üç günlük toplu taşıma bileti dahildir. Bunun iki versiyonu vardır. Bir tanesi sadece şehir içinde bölgesel ağdaki ulaşım araçlarını içerir.

 

NE YENİR

Svabya Rostbraten

Lahana turşusu, sote soğan, kızarmış dana dilimleri.


Gaisburger Marsch

Dumanı tüten haşlanmış sığır eti, kemik iliği, harika et suyu, patates, kızarmış soğan.


Laugenbrezeln

Bu tür yiyecek sadece fırınlarda değil, sokaklarda da satılmaktadır. Biraz tereyağlı bir tür börektir.

Almanya Stutgart

TURİZM

Şehirdeki kalış sürenize göre, mutlaka görmenizi önereceğim yerler şunlardır:
1.Mercedes-Benz Müzesi.
2.Porsche Müzesi.
3.Mezar Şapeli-Württemberg
4.Stutgart Eyalet Galerisi.
5.Wilhelma.
6.Mineral Kaplıcalar.
7.Schlossplatz-Saray Meydanı.

Almanya Stutgart

MİNERAL BANYOLARI

Şehrin “Bad-Cannstatt” ilçesi, mineral açısından zengin su kaynakları ile ünlüdür. Burada birkaç hamam ve sauna tesisleri bulunmaktadır. Termal hamamları ziyaret etmek isterseniz “U-Bahn” istasyonunu kullanmalısınız. “Cannstatt Mineral Hamamları” ve “Berg Mineral Bath” de popüler yerlerdir.

 

TARİHİ TAŞIMA

Standseilbahn Stutgart (Stutgart Cable Car) dünyanın ilk tam otomatik teleferiğidir. Teleferik Südheimer vadisi istasyonu ve Waldfrienhof arasındaki 87 metrelik dikey bölümde, sadece 3 dakika sürmektedir.

Ayrıca bir başka seçenek olarak: “Zacke” olarak bilinen ve Stutgart şehrine bakan bir tepede yani Degerloch ile Marienplatz arasında çalışan bir dağ demiryolu sistemidir.

 

GEZİLECEK YERLER

Almanya Stutgart
Almanya Stutgart
Almanya Stutgart

SCHLOSSPLATZ-SARAY MEYDANI

Bu geniş meydan: kraliyet dönemi başkentinden kalma binalarla çevrilidir. Bu meydan başlangıçta 1746 yılında askeri tatbikatlar ve tören alanı olarak yapılmıştır. 19. yüzyılın ortalarına kadar bu barok park kasaba halkı tarafından kullanılmıştır.

Bahçelerin merkezinde, King Willam I’in 25. yılı anısına 1841 yılında dikilmiş “Jubilee Sutun”u görülür. “Condordia” isimli ve 30 metre yükseklikteki bu sütun, uyum tanrıçası ile örtülmüştür. Burada bulunan yeni saray ise: 1746-1807 yılları arasında inşa edilmiştir. (aşağıda ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz)

Ayrıca, burada bir de dökme demirden 1871 yılında yapılan modern heykel parçaları bulunur. 1856-1860 ve 1957-1959 yılları arasında restore edilen meydanın kuzeybatı tarafında “Königsbau” denilen bir alışveriş çarşısı ve güneybatı bölümünde, yüksek zemin üzerinde “Kleiner Schlossplatz” dükkanları ve restoranları yapılmıştır.

Evet, Meydan şehrin canlı merkezi ve aynı zamanda şehrin birçok turistik yerine yürüme mesafesinde ve oyalanmak için iyi bir yerdir. Burası: şehirdeki her türlü kutlamaların yapıldığı yer olarak bilinir. Açık hava konserleri burada düzenlenir.

      

NEUES SCHLOSS-OLD CASTLE-YENİ SARAY

Yeni saray, Eyaletin başkenti, şehir merkezinde: Baden-Württemberg bölgesindedir.

Bu geç Barok tarzı yapı: Güney Almanya’da inşa edilmiş son büyük şehir saraylarından birisi olarak önem kazanmaktadır ve 17. yüzyılın muhteşem Fransız saraylarını andırmaktadır. Düz cephede tek dekorasyon korkuluklar üzerindeki heykellerdir.

1746-1807 yılları arasında mimarlar Nikolaus Fridedric Thouret ve Leopold Retti tarafından inşa edilen saray: Paris-Versay sarayı çizgisinde, üç kanatlı saray kompleksi şeklinde yapılmıştır.

Eski kale, Genç Dükün gereksinimlerini karşılamadı. 16 yaşındayken 1744 yılında Stutgart’a gelindiğinde, o kendisine uygun bir ikametgah aradı.

Kraliyet onuru ve kendisine yakışır bir ev kurulmasını istedi ve bu durum “New Castle” yani Yeni Sarayın yapılmasına neden oldu.

Yapının ilk taşı 3 Eylül 1746 yılında koyulmuştur. Mimar Lepoldo Matteo Retti zamanında başlayan inşaat, ölümünün ardından Rettis Philippe de la Guepiere döneminde sürdürülmüştür.

Yapının ana bölümü 1756 yılında tamamlanmıştır.

1762 yılına kadar bahçe kanadında ve kısmen Corps de Logis bölümünde, Rokoko süslemeler tamamlanmıştır. Kasım 1762 tarihinde, bir yangın sonrasında, kanat bölümü White Hall ve Aynalar salonu hızla genişletilmiştir.

Carl Eugen 1764 yılında buraya taşındı. Bu sırada, sarayın salon inşaatı ve bahçe kanadı tamamlandı. Evet: 19. yüzyıla kadar Württemberk kralları, New Castle ismi verilen bu sarayda yaşadılar.

Ancak yapı dünya savaşı sırasında yıkılmış ve sonradan yeniden inşa edilmiştir. Günümüzde yeni saray: Mali İşler ve Eğitim Bakanlığı tarafından kullanılmakta olup, önemli ziyaretçiler ve devlet günleri kutlamaları burada yapılmaktadır.

Ayrıca binanın kanat bodrum katında Württemberg Devlet Müzesi bölümünde Roma antikaları görülür. Merkez kanadındaki odalar, prestijli etkinlikler için kullanılmaktadır. Buralar sadece rehberli turlar için ziyaret edilebilir. Özellikle: mahzenlerdeki Roma taş anıtlarının koleksiyonunu mutlaka görmelisiniz.

Öte yandan: Stutgard şehrinin büyüyen merkezinin parçaları olan Berg ve Bad Cannstatt ilçeleri, Budapeşte’den sonra Avrupa’da en verimli kaplıcaları olan yer olarak popülerdir.

 

DEUTSCHES SPİELKARTENMUSEUM-ALMANYA KART MÜZESİ

Savaş öncesinde “Altenburger und Stralsunder Spielkartenfabriken” isimli oyun kartı şirketi, savaş sonrasında yok oldu ve Stutgart yakınlarındaki Leinfelden denilen yerde 30 yıl boyunca Martin Von Hase tarafından, özellikle 15. ve 16. yüzyıldan kartlardan oluşan büyük bir “oyun kartı” koleksiyonu 1959 yılında oluşturuldu.

Müze: 1972 yılında “ASS” denilen bu müze koleksiyonunu satın aldı. Bu satın almada, özellikle sanat tarihçisi Werner Jakstein’in etkili olduğu söyleniyor. 1956-1965 yılları arasında, Hintli kart koleksiyonun da eklenmesiyle Rudolf von Leyden koleksiyonu yaklaşık 3500 paket civarına ulaştı. Müze resmen 1974 yılında açıldı.

Evet müze günümüzde “Wurttemburgisches Landesmuseum” un bir dalıdır.

Koleksiyonda özellikle 16. ve 17. yüzyıl Fransız kökenli kartlar, Almanya’da yapılan, Doğu Asya ve Hint kartları ve 20. yüzyıl Alman standart kartları önemli kaynaklardır.

Bu sıra dışı müzede: 700 yıldan bu yana, beş kıtada, bir milyondan fazla bireysel kartlar ile yaklaşık 20.000 kart oyunu, oyun masaları ve geniş bir ihtisas kütüphanesi bulunmaktadır.

Koleksiyonda öğretim ve Tarot falcılık kartları da yer alır. Asya-Hint kartları, dünyanın en kapsamlı ve en güzel koleksiyon olarak kabul edilir.

Burada ayrıca: iskambil kartlarının üretim usulleri ve kullanımındaki çeşitli ekipmanları görebilirsiniz. Müze dükkanındaysa, kart oyunları koleksiyonu ile ilgili bir kitap satın almak mümkündür.

 

BİSMARK KULESİ-TOWER

Baden-Württemberg Bismarckurm bölgesindedir. Gözetleme kulesi olarak kullanılmaktadır. Kule: Wilhelm Kreis tarafından tasarlanmış ve 1904 yılında inşa edilmiştir. Kule: Alman Reich Şansölyesi Otto von Bismarck onuruna yapılmıştır.

İlk taşı 14.11.1902 tarihinde konulmuştur. 20 metre yükseklikteki kule, şehrin tamamının en güzel manzarasına sahip bir yerdedir. Binanın yapımında “Studgart Üniversitesi” öğrencileri sponsor olmuşlardır.

Burayı ziyaret ederseniz, kulenin seyir platformuna olan 92 basamaklık merdiveni tırmanabilirsiniz.

       

Almanya Stutgart

BELEDİYE BİNASI-TOWN HALL-RATHAUS

Belediye binası şehrin merkezinde “Markplatz” denilen yerdedir. Şehir: her 5 yılda bir seçilen 60 kent meclis üyesi tarafından yönetilmektedir. Onlar şehrin tüm önemli konularında kararlar alırlar ve belediye başkanına iletirler.

1950-1953 yılları arasında yapılan Glockenspiel kulesi 60.5 metre yüksekliğiyle dikkati çekmektedir. Binanın tümü ise, 1853-1856 yılları arasında yeniden inşa edilmiştir. Ancak 1944 yılında bina bombalanınca hasar görmüş ve ardından 1905 yılında yanmıştır.

Bu bombardımanlarda kule neredeyse el değmeden kalabilmiştir. İki yan kanadı tahrip olmasına rağmen, bina aslına sadık kalınarak 1953-1956 yılları arasında yeniden inşa edilmiştir.

Yapı: Mayıs 1955 tarihinde açılmıştır. Mercan kaya ve kireç taşından yapılmış olan cephesiyle bina, günümüzde de şehir salonlarından biri olma özelliklerini korumaktadır. Kule, belediyenin gücünü somutlaştırmaktadır. Kulede 950 kg ağırlığında 30 farklı çan bulunmaktadır.

Gün içinde, bunlar sadece beş kez ve bazen türkü havasında çalarlar. Sonuç olarak: bu belediye binası, eleştirmenler tarafından estetik olmamakla suçlanmasına rağmen, yine de heybetli bir görüntü sunmaktadır.

Belediye binası her an ziyaretçilere açıktır, burayı ziyaret ederseniz geçici sergileri izleyebilirsiniz. Binanın bulunduğu meydan ise, özellikle Noel öncesinde kurulan büyük Pazar ile tanınmaktadır.

Tüm stantlarda el yapımı ürünler pazarlanır ve tüm Baden-Württemberg bölgesinden gelen insanlar tarafından ziyaret edilir. Noel dışında, burada Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri sabahında haftalık pazarlar kurulmaktadır.

Yüzyıllar boyunca çiftçiler ürünlerini burada satmaktadırlar. Bu pazarın kökeninin 1304 yılına kadar gittiği öğrenilmiştir. Ama biraz önce söylediğim gibi esas Pazar Noel esnasında kurulmaktadır ve yaklaşık 200’den fazla tezgah kurulmaktadır.

Tezgahlarda; oyuncaklar, el sanatları, ev eşyaları ve Noel süslemeleri ve sıcak şarap ve basit yemekler sunulmaktadır.

Burada bir de heykel ilginizi çekecektir. 2.14 metrelik bu bronz heykel: 1905 yılında heykeltıraş Heins Fritz tarafından yapılmış ve City Hall önüne dikilmiştir. Heykel: “Stuttgardia” ismini taşıyan, kendi kendine yeten bir vatandaşın sembolik olarak temsilidir ve Stutgart adlı sakinleri korumak için betimlenmiş tanrıçadır.

Heykelin yapımında model olarak Else Weil isimli, bir Yahudi doktorun 17 yaşındaki kızı kullanılmıştır. Heykelde, sol elde belediye binasının bir modeli tutulmaktadır.

Heykel: II. Dünya savaşında bombalamalar sırasında başka yere taşınmış ve 1968 yılında Belediye Binasının yan cephesi üzerine yerleştirilmiştir. Tanrıça, Stutgart vatandaşlarını takip etmektedir.

         

Almanya Stutgart

ALTES SCHLOSS-ESKİ SARAY-WÜRTTEMBERG EYALET MÜZESİ

Anglikan kilisesinin yanındadır. Şehrin en eski anıtıdır. Yapının temel duvarları, MS.941 yılına tarihlenmektedir.

Sarayın geri kalan kısmı ise daha sonra yeniden yapılmıştır. 16. yüzyılda Rönesans tarzı saray, eski kale dışına doğru büyümüştür.

Bu büyüme 1969 yılına kadar sürmüştür. Bu arada 1944 yılında şehrin ağır hava bombardımanı sırasında, bu yapıda büyük hasar görmüştür.

1948 yılından bu yana: Eski Saray, devlet tarihinin bir sembolü olarak tarih müzesine ev sahipliği yapmaktadır.

Sarayın 16. yüzyılda inşa edilmiş şapeli, Güney Almanya’da en eski Protestan dini yerlerinden birisi olarak kabul edilmektedir.

Evet Baden-Württemberg kültürel tarihinin en büyük müzesi, günümüzde heyecan verici biçimde ülkenin Taş Çağından bugüne kadar olan tarihini yansıtmaktadır. Müze: King William I tarafından, 1862 yılında kurulmuştur.

1960’larda “Dekoratif Sanatlar Müzesi” de buraya dahil olmuştur. Ayrıca yine müzenin daimi koleksiyonlarında: müzik aletleri, Roma taşları ve Schiller koleksiyonları da popülerdir.

2012 yılında müze, 150. yılını kutladı.

Almanya Stutgart
Almanya Stutgart

SANAT MÜZESİ-KUNSTMUSEUM

Müze, şehrin merkezinde, Saray Meydanında yani Kleiner Schlossplatz meydanında: kuruludur ve şehrin önemli sanat koleksiyonlarının sergilendiği başlıca yer olarak önem kazanmaktadır.
Yapı 26 metre yükseklikte, zarif taştan ve cam küp şeklindedir.

Özellikle geceleri ışıklandırıldığında muhteşem güzel bir görüntü ortaya çıkar. Cam küp: her yıl 3-4 büyük sergi ile, geniş kitleleri buraya çekmektedir.

Müze bölümüne girerken burayı tasarlayan mimarlar: ek sergi alanı için 4000 metrekarelik bir yer oluşturmuşlar ve buraya ulaşım için eski ve günümüzde kullanılmayan bir trafik alt geçidini ustaca kullanmışlardır.

Bu ek sergi alanı, müzenin koleksiyonunu sergilemekte öncelikli olarak kullanılır. 1000 metre karelik küp alanda ise, genellikle geçici sergiler düzenlenir.

Müzenin koleksiyonu, 1924 yılında Belediye Koleksiyonu olarak toplanmaya başlamış ve halen 15.000 eserden oluşmaktadır. Özellikle “Otto Dix” isimli sanatçının eserleri, koleksiyonu dünyanın en ünlü koleksiyonlarından biri haline getirmiştir.

Müzeyi ziyaret ederseniz, aynı zamanda: Adolf Hölzel, Fratz Winter, Dieter Roth ve Karin Sander gibi sanatçıların da etkileyici eserlerini görebilirsiniz.

    

HOHENHEİM PALACE

Schloss Hohenheim adresindedir.
Hohenheim sarayı: botanik bahçeleri ve bir İngiliz tarzı park ile çevrilidir. Yapı: Dük Carl Eugen projesidir.

Bu Malikaneyi, daha sonra ikinci eşi olan metresi Franziska von Hohenheim için bir hediye olarak burada bulunan eski bir kalenin temelleri üzerine yaptırmıştır. Yapının temeli 1785 yılında atılmıştır. 1904 yılından itibaren Dük ve eşi: parklar ve egzotik bahçelerle çevrili burada yaşamışlardır.

Dük: 1776 yılında İngiltere’ye bir gezi yapmış ve dönüşünde buradaki İngiliz peyzaj bahçe planını tasarlamıştır. Bahçe ve çim çiçek manzaraları, sarayın yakınlarındaki küçük bir arazi üzerinde hayali Roma kalıntıları üzerine inşa edilmiştir.

Carl Eugen, tamamlanamamış bu sarayda bakıma muhtaç halde 1793 yılında ölmüştür.
Ardından, 1818 yılında, saray Bonn Üniversitesinin bir parçası olmuş ve “Tarım Akademisi” olarak 1967 yılından bu yana kullanılmaktadır.

        

YANLIZLIK PALACE-SCHLOSS SOLİTUDE

Bu yapı: 1764-1775 yılları arasında, şehrin batısındaki bir tepe üzerinde Duke Carl Eugen tarafından inşa ettirilmiştir. Duke Carl Eugen von Württemberg: tüm site ve iç tasarımı mimar Philippe de la Guepiere liderliğindeki bir ekibi görevlendirmiştir.

Ancak, Duke kendisi de aktif rol oynamıştır. Ana binanın merkezi, zenginliğin göstergesi olarak büyük ölçüde inşa edilmiştir. Dük ve mahiyeti: güney taraftaki biraz daha mütevazi binada kalmışlardır. 1755 yılında Duke, Hohenheim Sarayı gibi diğer projelere yönelmiştir.
Yapı çevresindeki kırsal bölgenin muhteşem manzarasına hakimdir ve iddialı mimarisi ilgi çekmektedir.

Üç kanatlı merkezi açık alan: iç parçalar ve özgün mobilyalar, sarayı ihtişamlı bir hale getirmiştir.

Sarayın iç ihtişamı ise, geç Rokoko ve erken neoklasik tarzda tasarlanmıştır. Ana bina, dekoratif ve karmaşık odaları ile, kompleksin merkezindeki büyüleyici köşk, iyi korunmuştur. Onun kubbeli çatı altındaki bölümü “Whilet Hall” olarak isimlendirilir.

1972-1983 yılları arasında sarayın freskleri ve tavan duvar resimleri de dahil olmak üzere, büyük bölümü yenilenmiştir.

1764-1768 yılları arasında, Duke Carl Eugen: Ludwingsburg Sarayı ile burası arasında bir cadde yapımında görevlendirildi. Bu cadde 13 km boyunca düz bir çizgide uzanır. Tamamen bozulmadan günümüze gelmiştir ve artık bir kamu patikası olarak bilinir.

Saray günümüzde: genç sanatçılar için bir akademik yer olarak kullanılmaktadır.

Almanya Stutgart
Almanya Stutgart

KÖNİGSBAU-PASSAGEN

Schlossplatz meydanına komşu bu bina 19. yüzyılda inşa edilmiştir. Batıda Schlossplatz meydanına komşudur.

Savaş sırasında tahrip olan yapı: 1958-1959 yılları arasında yeniden inşa edilmiştir.
Onun heybetli revakı 34 sütun ile süslüdür ve 134 metre uzunluğundadır ve binanın hakim özelliğidir.

Bir zamanlar kamu hizmetleri için kullanılan bu yapı, günümüzde kafeler ve “Königsbau-Passagen” isimli bir alışveriş merkezi tarafından kullanılmaktadır.

Bu alışveriş merkezinde: uluslar arası markalar, büyük güzellik ürünleri, fantezi aksesuarlar, çeşitli mutfak ve gereçleri, tek bir çatı altında mükemmel hizmetle ziyaretçilere sunulmaktadır.

 

      

 

PAZAR-MARKET HALL

1864 yılında mimar Martin Elsaesser tarafından inşa edilen sebze ambarı:1911-1914 yılları arasında yıkılmış ve daha sonra yeniden inşa edilmiştir. 1953 yılının ardından ise tamamen restore edilmiştir.

1973 yılında ise bina tarihi eser olarak koruma altına alınmıştır. 1993 yılında bir yangında tahrip olan yapının içi, yangının ardından tamamen yenilenmiştir.

Evet, günümüzde burası: oryantal bir çarşı ve kalabalık bölgesel pazardır. 3500 metre karelik alana yapılan burada havada ağır bir baharat kokusu ve farklı dillerde konuşanların bulunduğu tezgahlar, taze meyve ve sebzeler görebilirsiniz.

Ayrıca: taze çiçekler, balık, et, yerel üretim yanı sıra egzotik meyveler, baharatlar da satılır.
Bu satış dışında, Pazar salonunda 3 farklı yemek yeri bulunmaktadır ve buralara uğrayarak bir şeyler atıştırabilirsiniz. Birinci katta, galeri altında: pazarın canlı hayatını izlemek için bir yer vardır.

 

MERSEDES BENZ MÜZESİ

Müze binasının mimarisi, Mersedes-Benz markasının tarihini canlandıracak şekilde tasarlanmıştır. Binanın iç tasarımı Hollandalı mimarların eseridir.

Şehirde Bad Cannstatt denilen yerde bulunan bu müze: otomotiv tarihinin 120 yıllık geçmişini gözler önüne sermektedir. Burada ilk atsız taşımadan, modern limuzin’e kadar olan otomobil gelişimi görülmektedir. Sergide en ilgi çeken parçalar: 1886 yılında ilk “Daimler” otomobili, yani efsanevi “Gümüş ok” ve ayrıca Papa John Paul II için yapılan “Poyemobile” dır.

Müze turları: dairesel olarak yapılan iki turdan oluşmaktadır. Üst katta “Myth” ve “Koleksiyonlar” başlıklı bölümler bulunur. Efsane tur: Mersedes Benz markasının tarihini anlatmaktadır. Toplama odalarında: farklı araçlar sergilenmektedir. “Yardımcılar Galeri” sinde örneğin itfaiyeci ve acil yardım hizmetleri araçları sergilenmektedir.

Evet müzeyi ziyaret etmek isteyenler Pazartesi günleri kapalı olduğunu unutmasınlar. Müzeyi bütün olarak gezmek isterseniz, yaklaşık 2-3 saatlik bir süreç ve yorgunluğu göze almanız gerekiyor, bu yüzden müzenin bazı yerlerini atlayabilirsiniz.

Ama özellikle “sürücü simülatör” ünü kullanmanızı öneririm. Otomobil hayranı iseniz, burayı ziyaret etmenizi öneririm. Ziyaretin ardından müze dükkanı ve restoranı unutmayın.

 

EXİTGAMES STUTGARRT HOUSE

Holenheimerstr-Baden-Württemberg adresindedir.
Burası bir eğlence-oyun merkezidir. Odaya girenlere, çeşitli ipuçları veriliyor ve belli bir zaman içinde anahtarı bulmaları isteniyor. İlk oda 2-6 kişi için tasarlanıştır. 2 kişilik oyun için 60 dakika tahsis edilmektedir.

 

NECKAR PARK

Mercedesstrasse-Baden-Württemberg adresindedir. 55 hektarlık bir alanı kapsamaktadır. Avrupa’nın en büyüklerinden birisidir. Neckar nehri kıyısındadır.

2011-2012-2014 yılları arasında, burada 3 kez Oktoberfest düzenlenmiştir. Bölge: Necar nehri yanında büyük bir alandır. Bira severler, burayı yeryüzü cenneti olarak nitelendirirler.
Ayrıca, burada birçok ördek ve sincap gibi hayvanlar da görebilirsiniz.

   

PORSCHE MÜZESİ

Bu ilginç binanın sergi alanı, üç beton sütun üzerine oturtulmuştur. Müze 2009 yılında açılmıştır ve burada 80 araç ile yaklaşık 200 obje bulunan küçük sergiler bulunmaktadır.

Serginin ilginç konsepti: mimarlar HG Merz tarafından kaynaklanmaktadır. Her ekranda: her araç, hazır görüntüler ve tarihsel yarışlarda aldıkları başarılarla görüntülenirler.

Genelde ise 1948 öncesi Porsche ve 1948 sonrası Porsche olarak iki bölüme ayrılmıştır.

Yeni binadaki sergi alanının yanına: Porsche Arşivi ve tarihi araçlar için özel bir atölye eklenmiştir. Burada bazı müşterilerin arabaları restore edilmektedir.

 

WÜRTTEMBERG DAĞI SEPULCHRAL ŞAPELİ

Mezar 1864 yılında erken yaşta ölen kraliçe Katharina ve Kral Wilhelm I’ in dinlenme yeridir. Carrara mermer lahit üzerinde “Aşk Asla Ölmez” yazılıdır. Veliaht Prens Wilhelm ve kuzeni Rusya Grand Düşesi Katharina Pawlowa: 1816 yılında evlenirler.

Katharina, evlendikten 3 yıl sonra, 30 yaşında ölür ve eşi kral Wilhelm tarafından atalarından kalan (11.yüzyıl kökenlidir) bu kale sitedeki yere gömülür.

Şapel: Klasisist tarzda inşa edilmiştir, heykeller: heykeltıraş Johann Heinrich Dannecker ve öğrencisi Theodor Wagmer tarafından Carrara mermerlerinden yapılmıştır. Buradaki şapel ise 1825-1899 yılları arasında Rus Ortodoksları tarafından ibadet için kullanılmıştır.

Günümüzde de, halen Rus Ortadoksları, her yıl bir tören düzenlerler. Ayrıca şapelin bulunduğu yerden: Stutgart Limanı ve Neckar Vadisinin görkemli görünümü izlenebilmektedir.

Almanya Stutgart

STİFTSKİRCHE-ANGLİKAN KİLİSESİ

Bu dini yapının geçmişi 10 ve hatta 11 yüzyıla kadar uzanmaktadır. Burada erken Romanesk dönemde de bir dini yapının varlığı bilinmektedir. Burada bulunan bu orijinal kilise: zamanla gelişmeye devam etmiş ve 1175 yılında, diğer bölümleri yıkılmış, boyutu arttırılmıştır. Çarpıcı kilisenin özellikle iki zıt kulesi çok popülerdir.

Kilise bugünkü görünümüne 1463 yılında kavuşmuştur. Bu tarihte: üç nefli bazilika ve gotik nef eklenmiştir. 16 Mayıs 1543 tarihinde Württemberg Dükalığından Konrad Öttinger Collegiate: burada ilk Protestan hutbeyi okumuştur.

1553 yılında reformcu Johannes Brenz: kilisenin ilk Protestan dekanı oldu. 1944 yılındaki Dünya Savaşında: kilise tamamen tahrip oldu. Sadece kuleleri ve kuzey duvarı, bombalı saldırıları hasarsız atlattı.

1950’li yıllarda ise kilise yeniden inşa edildi. Bu yeniden inşa sırasında arkeologlar tarafından yapılan araştırmalarda: önemli tarihi kalıntılara ulaşıldı.

Şehre adını veren “Stutengarten” denilen ve 950 yılında kurulan yere ait kanıtlar bulundu. Ayrıca iki mezar: burada 7. ve 8. yüzyıllarda yerleşim olduğunu göstermektedir.

 

STUTTGART TREN İSTASYONU

1914-1927 yılları arasında Paul Bonatz tarafından tasarlanan istasyon, o yıllarda şehrin yeni ve çağdaş yüzü olarak lanse edildi. 58 metre yükseklikteki kule, kireçtaşından yapılan cephenin dikdörtgen blokları; yapıya klasik görünüm verir.

Savaşın ardından 1945-1974 yılları arasında: şehir birçok teknik ve çağdaş bina ile donatılırken, bu tren istasyonu da; bir yer altı yüksek hızlı tren terminali ve “Klett-Passage” isimli yer altı alışveriş merkezi ile donatılmıştır.

 

STUTGART DEVLET GALERİSİ

Post-modern bina, ünlü İngiliz mimar James Stirling tarafından dizayn edilmiştir. 1984 yılında açılan binanın dış cephe parçaları pembe, gök mavisi, yosun yeşili ilginç ve canlı renklerle boyanmıştır. Yapının üçüncü galerisi, Eylül 2002 tarihinde açılmıştır.

Evet burada uluslar arası üne sahip bir koleksiyon bulunmaktadır ve Almanya’nın en çok ziyaret edilen müzelerinin başında gelmektedir. Binanın eski kısmında: Rubens, Rembrant gibi sanatçıların eserleri sergilenmektedir.

Yapının “Yeni Devlet Galerisi” olarak bilinen bölümünde ise, Almanya’nın en büyük ve en etkileyici Picasso koleksiyonu bulunmaktadır.

Almanya Stutgart

TELEVİZYON KULESİ-HOHER BOPSER

Jahnstasse adresindeki televizyon kulesi: 217 metre yükseklikte ve dünyanın ilk televizyon kulelerinden birisidir. Kulenin deniz seviyesinden yüksekliği 483 metredir ve 40 yıldır Stutgart şehrinin sembolü olarak durmaktadır.

Kule 20 aylık bir inşaat dönemi sonunda 5 Şubat 1956 tarihinde açılmıştır. Kulenin tasarımı: mühendis Prof.Dr. Fritz Leonhrd tasarımıdır. Giriş ücretleri, kulenin maliyetini 5 yılda tamamlamış, amorti etmiştir.

Havanın açık olduğu günlerde, kulenin seyir terasından Alpler dahi görülebilmektedir. Kuledeki izleme platformu 150 metre yüksekliktedir ve onun üzerinde bir restoran bulunur.

 

WEİSSENHOFSİEDLUNG

Burası şehirde modern mimarinin en önemli yerlerinden birisi olarak bilinir. Alman Çalışma Federasyonu tarafından, bina 1927 yılında yapılmıştır.

Yapımda: Almanya, Hollanda, Avusturya, İsviçre’den 17 mimar görev almış ve 63 daireden oluşan 21 bina yapılmıştır. Projede yer alan kişiler, buradaki uygulama sonucunun modern dünya mimarisinde kullanımını sağlamışlardır.

Dünya savaşında hasar görmesine rağmen, günümüzde burası eşsiz bir mimari topluluk olarak kabul edilmektedir.

     

WİLHELMA-HAYVANAT VE BOTANİK BAHÇESİ

Württemberg kralı Wilhelm I: 19. yüzyılda mimar Karl-Ludwig Zanth aracılığı ile, park içinde Mağribi tarzı bu bölgenin oluşturulmasını sağlamıştır.

İlk dönemde park alanı halka açık değildi, ancak yine park alanı içinde bir hayvanat bahçesi ve bir botanik bahçesi yapılarak, bina ve bahçeler 1950’li yıllarda restore edilerek geliştirilmiştir.

1880 yılında kraliyet kararnamesiyle halkın ziyaretine açılan bahçe, dünya savaşı sırasında tahrip olmuştur.

Hayvanat Bahçesi

Günümüzde burada yaklaşık 1000 çeşitten 10.000’den fazla hayvan bulunduğu söyleniyor. Böylece burası Almanya’nın en fazla nüfuslu hayvanat bahçesidir.

Özellikle büyük maymunların koleksiyonu ilgi çekmektedir.

Öte yandan, burası aynı zamanda büyük bir maymun anaokulu olarak da Avrupa hayvanat bahçeleri arasında popülerdir.

Botanik Bahçeleri

Burada bitkilerin sayısız türü bulunmaktadır ve bunların sayısının 5000 olduğu söyleniyor. Özellikle orkideler ilgi çeker ve 30 farklı kamelya, farklı çiçek türleriyle düzenlenmiştir.

Avrupa’nın en büyük manolya çiçeği buradadır.

Stutgart şehrinde alışveriş ile ilgili yazım için.

 

Bosna Hersek Potiçel köyü

Bosna Hersek Potiçel köyü

Burası: Bosna’da Mostar şehrinin 20 km güneyinde, Dubrovnik şehrinin 100 km kuzeyinde yol kıyısında kurulu bir Osmanlı köyüdür. Köy, 2007 tarihinde UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

Dağın yamacında kat kat kurulmuştur. Köyde şu an çok az kişi yaşıyor. Çünkü savaştan sonra burada yaşayanların çoğu Mostar şehrine göç etmişler.

Köyde: saat kulesi, cami, hamam, medrese ve çeşitli konaklar bulunuyor. Bunların tümü, tipik Osmanlı mimarisinin günümüze kadar kalabilmiş nadir örnekleridir.

Bosna Hersek Potiçel köyü

Köyün tepesinde bir kale vardır. Bu kalenin burcunda ise bir kule görülüyor. Bu kuleye kadar çıkmayı göze alabilirseniz (parke taş döşeli bayağı dik bir yokuş var) Neretva ırmağı ve çevrenin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz.

Potiçel köyü

Potiçel köyü

 

Köyün hemen girişinde Adem in kafesi denen bir yer var, buranın tuvaletini kullanabilir, çay veya kahve içebilirsiniz. Ayrıca, hemen köyün girişinde hediyelik eşya satan yerler var. Köyün girişinde ellerinde incir, badem, karadut satanları da görebilirsiniz.

Bosna Hersek Mostar

Denizli Çal

Denizli Çal

İlçe, en erken dönemlerden itibaren, leziz şarapları ile ün salmıştır. Hatta, Çalkarası olarak adlandırılan ve dünya çapında tanınan üzüm türüne adını vermiştir. Denizli-Çal arasında karayolunda ilerlerken, bir süre sonra, sağ yanda, bir cami minaresi göreceksiniz.

Ancak, ortada cami yok, yalnızca minare var. Bu ilgimi çekmişti. Bu minare: daha sonra öğrendiğime göre: Şapcılar köyünde “kırık minare” olarak anılıyor.

Burası: aynı zamanda, eski “kayı pazarı” imiş. Daha ayrıntılı bilgi, aşağıda vereceğim.

Bunun dışında, Çal denilince, tamamen yeşilliklerin içinde bir yer olarak hatırlıyorum. Bir de, buranın bir kasabası vardı, Bekilli (Şimdi ilçe olmuş, bu yüzden “Bekilli” başlığı altında, ayrı bir yazıda buradan söz edeceğim ), özellikle şarap üretimiyle öne çıkan bir yer.

Denizli Bekilli hakkındaki yazımı okumak için Denizli Bekilli

Bu kasabaya gittiğimde, iki katlı bir ev büyüklüğünde bir imalathane vardı.

Önünde, bir taşıyıcı kamyon bulunan bu imalathane de, içeri girdiğimizde, buranın sahibiyle tanışma imkanı oldu. Evet, sahibi ile tanıştık ve aynı anda, buranın meşhur şaraplarından ikram edildi. Daha sonra ise, bu şarapların hikayesi.

Sahibinin anlattıklarına göre, özellikle yörede vişne yetiştirilmesine öncülük etmiş, daha sonra vişne şarapları üretilmeye başlanmış. Bu bayağı ünlü bir marka, meyve şarapları üretiyorlar, küçücük bir yer, ama bu markanın şaraplarını birçok ilde bulmak mümkün.

Denizli Çal

ULAŞIM

İlçe, il merkezi olan Denizli il merkezine; 64 km. uzaklıktadır. Çal-Bekilli arasındaki uzaklık: 19 km. Çal-Güney arasındaki uzaklık; 36 km.

Denizli Çal

TARİH

İlçenin, antik dönemdeki adı “Mosyna” dır. Türkler, bölgeye gelene kadar, yöre, bu isimle anılmıştır. Çal adı ise, Çağatay lehçesine göre “yüksek yer” veya “yayla” anlamına gelmektedir. Bu isim, elbette, ilçenin  doğal yapısı nedeniyle buraya verilmiştir.

Çal’ın, bugün bulunduğu yerdeki yerleşimin eski adı ise “Demirciköy”. Çünkü, bu bölgeye yerleşenlerin büyük çoğunluğu, demircilikle uğraşırlarmış.

Çal yöresi: Anadolu Selçukluları döneminde, Türklerin egemenliğine girer. Selçukluların kayı boyundan gelen Türkler, Çardak üzerinden günümüzde Boğaziçi denilen bölgeye gelir ve yerleşirler. Yöre: Sultan II. Murat döneminde, Osmanlı topraklarına katılır ve 1886 yılında, bir kaza haline gelir.

İlçe, Kurtuluş savaşı öncesinde Yunan işgaline uğramaz. Çal Müftüsü Ahmet İzzet Efendi’ye, Kurtuluş Savaşında yaptığı hizmetlerden dolayı “İstiklal Madalyası” verilir.

Denizli Çal

GENEL

İlçe, Denizli’nin doğusundaki Çekelez Dağının doğu eteklerinde kurulmuştur. Dağın batı eteklerinde ise, Pamukkale bulunmaktadır.

İlçenin rakımı, yani denizden yüksekliği: 800 metredir. Çal yakınlarından, Büyük Menderes nehri geçmektedir. Nehirde, kısmi olarak balık yetiştiriciliği yapılmaktadır. İklim değerlendirildiğinde ise: kışları soğuk ve uzun süreli, yazları ise serin ve kurak geçer.

İlçe halkı, geçimini: tarımdan sağlamaktadır. İlçede yetiştirilen ürünlerin başında: şaraplık üzüm var. Bu üzümlerden, “Çalkarası” olarak bilinen tür, dünyaca meşhur. Bu çalkarası üzümlerden, ev şarapları yapılıyor.

İlçede bir şahsın heykeli var. Ama bu şahıs, elbette ilçenin isminin duyulmasında büyük emeği geçen biri. Ünlü ressam: İbrahim Çallı.

Pamukkale Üniversitesinin, “Bağcılık ve Organik Tarım” üzerine eğitim veren, iki yıllık yüksek okulu da, ilçede bulunuyor.

Son olarak: Çal insanının genellikle çalışkanlığı ve zekasıyla tanındığını söylemeliyim. Bir  de: Çallı ve yılanı aynı çuvala koymuşlar, biraz sonra, yılan “beni bu çuvaldan çıkarın” diye yalvarmış.

GEZİLECEK YERLER

Denizli Çal Kayıpazarı camii kırık minare

KAYIPAZARI CAMİİ KIRIK MİNARE

Yukarıda kısaca söz ettiğim gibi, Şapçılar köyü, Pazaraltı mevkiinde bulunuyor. Çal-Bekilli kara yolunun 6.km.dedir.

Kayı Pazarı camisi minaresi, 1997 yılında koruma altına alınmış. Minare, temelde kare planlı, silindirik gövdeye kadar moloz taş örgülü, silindirik gövde ise, tuğladan inşa edilmiştir. Şerefeye geçiş, kirpi saçak örgü sistemiyle sağlanmıştır.

Tuğla örgülü petek kısmının üzerinde, külahı yok. Minarenin gövdesinde: kaide üzerindeki bileziğin bulunduğu yerde, enine büyük bir çatlak sonucu, gövdenin aksanından kayması nedeniyle: 2005 yılında Denizli Valiliği tarafından yeniden örülmüştür.

2005 yılında verilen kazı izni sonucu yapılan kazılarda: caminin temellerine rastlanmamış. Ancak, kazı buluntularında, caminin çatısının alaturka kiremit örtülü olduğu anlaşılmış. Yapılan incelemede ise: caminin, pazarın Çal ilçe merkezine taşınması nedeniyle yıkıldığı anlaşılmıştır.

Caminin hemen yanından geçen, Çal-Bekili kara yolunun inşasında ise, buradaki cami ve diğer yapıların taşları kullanılmış. Pazarda: bu camiden başka: yerli Rumların işlettiği bir han, fırın, kahvehane ve dükkanlar bulunuyormuş.

Denizli Çal Sakızcılar Şelalesi-Ağlayan kaya

SAKIZCILAR (AĞLAYAN KAYA) ŞELALESİ

Sakızcılar köyündedir. İlçe merkezine uzaklığı: 22 kilometredir. Şelale, aynı zamanda; suların kayaların üzerinden yere düşmesi nedeniyle “Ağlayan kaya” olarak da biliniyor. 30 metre yükseklikten dökülüyor.

Şelalenin döküldüğü yerde ise, alabalık besleniyor. İlçe halkı tarafından “Hocanın yeri” olarak da bilinen mesirelik, özellikle yaz günlerinde yoğun talep görüyor, zamanınız varsa sizde gitmelisiniz.

Denizli Çal Çakırlar köyü mağarası

ÇAKIRLAR KÖYÜ MAĞARASI

Çakırlar köyü, bodrum mevkiindedir. 1’nci Derece doğal Sit alanı olarak tescil edilerek, koruma altına alınmıştır. Mağara, birbirine bağlı, iki galeriden oluşmaktadır.

Yaprak şeklinde, sarkıt-dikitler bulunuyor. Maradan traverten alımları sırasında giriş kapanmış, mağaraya giriş, ancak sürünerek yapılabiliyor yani zor bir mağara. Amatör gezginler için pek uygun değil.

Denizli Çal Dionisopolis antik kenti

DİONİSOPOLİS ANTİK KENTİ

İlçenin 8 km. kuzeybatısındadır. Ortaköy kasabası yakınlarındadır. Suriye krallığı döneminde kurulmuş olup, daha sonra Bergama krallığı egemenliği altına girmiştir. Tiyatro: dünyada, ilk kez burada oynanmıştır. Bu nedenle, büyük önem taşımaktadır.

Denizli Çal Apollon Nairbenos tapınağı

APOLLON LAİRBENOS (APELLON LERMENOS) TAPINAĞI 

Bahadınlar köyüne 4 km. uzaklıkta, Menderes vadisine hakim, Asartepe olarak isimlendirilen, küçük bir tepe üzerindedir. Bahadınlar köyü ile tapınak arasındaki, yaklaşık 4 km. lik yolun, malzemeli bakımı yapılarak, stabilize hale getirilmesine çalışılıyor.

Buranın diğer benzeri tapınaklardan ayrı, özel bir durumu var. Burada: “katagraphe” ismi verilen ve bazı insanların: mülklerini “tanrıya tahsis etme” anlamını taşıyan yazıtlar var. Ayrıca: sadece Batı Anadolu’da görülen ve daha sonraları Hıristiyanlar tarafından da benimsenen: itiraf (kefaret) geleneğini kanıtlayan yazıtlar bulunmuş.

Şöyle ki: buraya gelen kişiler: kendi istekleri ya da tanrının emri uyarınca: çocukları, evlatlıkları ya da kölelerini; birer “kutsal personel” olarak, tanrı Apollon’un hizmetine tahsis ettiklerini gösteren ve katagraphe adı verilen yazıtları adamak için buraya gelmektedirler.

Ayrıca: kişiler, işledikleri bir günahı itiraf etmek (günah çıkartmak) ve bunu kefaretini ödemek için adak yazıtı sunmak üzere, buraya gelirlermiş.

Bu iki özellik: diğer kutsal alanlarda görülmüyor. Diğer kutsal alanlar: insanların olağan ibadetlerini (kurban kesmek, ilahiler söylemek, tanrılardan yardım ve şifa dilemek, tanrılara şükranlarını sunmak gibi) yaptıkları yerlerdir.

Özellikle, günah çıkartmak, daha sonra Hıristiyanlarca da kabul görmüş, dini bir alışkanlık.

Biraz önce söylediğim gibi: “insan bağışlama şeklindeki bu ibadet türü”, başka bir yerde görülmemektedir. Tanrıya adanan kişi “köle” ise; bu durum köleye özgürlük verildiğini de ortaya koymaktadır.

Fakat, bu özgürlük şarta bağlı idi. Yani, kölenin, adandığı tanrının tapınağında, belli zamanlarda hizmet etme zorunluluğu vardı.

Denizli Çal

Kutsal alanda: sunaklar ve steller üzerindeki yazıtların çokluğu: burada, stel satıcılarının ve taşçı ustalarının yoğunluğunu da ifade etmektedir. Kutsal alan ve çevresindeki buluntuların büyük bölümü: köle ve özgür vatandaşların tanrıya ithaf edilmesini belirten, katagraphe yazıtlarıdır.

Ayrıca, aslında birer adak yazıtı olan, günah çıkartma (kefaret) ya da itiraf (confessio) yazıtları da bulunmuştur. İtiraf yazılarında, kişiler işledikleri bir suçun günahını itiraf ettikten sonra, tanrıya adaklar sunmuşlardır.

Günah çıkartma yazıtları: bu adakları sunan kişilerin, samimi itiraflarını barındırmaları ve bulundukları yörenin sosyal ve kültürel yaşamı hakkında önemli bilgiler vermektedirler. Bu yazıtlardan anlaşıldığına göre, Roma İmparatorluğu döneminde, bölgede, dinin günlük yaşam üzerinde yoğun bir etkisi bulunmaktadır.

Öyle ki, bu tür yazıtlarda, tanrıların, tapınağın arazisinde bulunan yerleşimlerin sahipleri olduğunu belirten ifadeler bile bulunmaktadır. Yani, dinsel bir iktidarın varlığından söz etmek mümkün.

Evet, burası bir Anadolu tanrısı olan “Apollon Lairbenos” adına adanmış bir kutsal alan. Büyük olasılıkla, MS.2.yüzyılda, İmparator Hadrianus döneminde inşa edildiği düşünülüyor.

Kutsal alanın en batısında, Menderes vadisine hakim bir noktada, tanrının tapınağı yerleştirilmiş. Tapınak: ana kayayı kullanan, yüksek bir podyum üzerinde, ön cephesinde dört sütun bulunan plan tipinde ve korinth düzenindedir.

Apollon Lairbenos isimli tanrı: bu tapınak alanındaki tasvirlerde: bir elinde buğday başağı, meşe dalı ya da sunu kasesi, diğer elinde ise çifte balta taşır vaziyette betimlenir. Bazen de omzunda çevresini bir yılanın sarıldığı, çifte balta taşıyan süvari biçiminde betimlenmiştir.

Denizli Çal Hançalar köprüsü

HANÇALAR KÖPRÜSÜ

Hançalar kasabası yakınlarında, Büyük Menderes nehri üzerindedir. Ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Ancak: 1886-1934 yıllarında, köprü tamir görmüş ve bu durum, üzerinde bulunan kitabelerde yazılmıştır.

Çal-Bekili kara yolu buradan geçiyor. Osmanlılar döneminde yapılan köprü, o dönemde, Kayı Pazarına giden yolun üzerinde bulunması nedeniyle, yöreden geçen kervanlar tarafından yoğun olarak kullanılırmış.

Köprü: üç kemerlidir. Orta kemer, yan kemerlerden yüksek ve geniştir. Bu nedenle, Roma dönemi köprülerinin özelliklerini taşımaktadır.

Denizli Çal Bayırlan köprüsü

BAYIRLAN KÖPRÜSÜ

Roma döneminden kalma, tek kemerli bir köprüdür. Bayıralan köyü girişindedir. Köprü: Baklan ovasından, Çürüksu vadisine geçişi sağlayan yol güzergahında bulunmasıyla önem kazanmaktadır.

Denizli Sarayköy gezi yazım için  Sarayköy