Mısır Genel

Mısır Genel

 

Evet, ayrıntılı bir Mısır tanıtımı;

Bu arada: bazı ziyaretçilerimiz, özellikle vize konusunda tedirgin olmuşlar. Bakın; Mısır’a girişte, havaalanında vize alma şansınız var, ama siz lütfen bu şansı zorlamayın ve oraya gitmeden önce, Türkiye’den Mısır vizesini alıp, cebinize koyun, ne olur ne olmaz.

Evet, gelelim Mısır’ı anlatmaya: Mısır’ın ünlü antik tarihi, modern dünyanın ilgisini çekmektedir. MÖ. 3200 yıllarından sonra, Hıristiyanlığın ortaya çıkışına kadar, bu coğrafyada gelişen imparatorluk: dünyanın gelmiş geçmiş en büyük uygarlıklarından biriydi. Napolyon: 19’ncu yüzyılın başında: subaylarını, ülkeye keşfetmeye gönderdikten sonra, bu subaylar ülkelerine, yarı gömülü heykellerin ve sütunların çizimleriyle döndüler. Bunun üzerine: dünya, bu kadarı ile yetinmek istemedi.

Howard Carter

1922 yılında Tutankhamon’un tozlu mezarını incelerken; gördüklerini “muhteşem şeyler” olarak tanımlar. Firavunların ölçülmez servetlerine tanık olur. Kazıyı destekleyen Lord Carnarvon’un; birkaç ay sonra ani ölümü, halk arasında Firavunun mumyasının laneti olarak yorumlanır. Sonuçta: günümüzde, kitapevi rafları ve belgesel kanallarının programları, piramitlerin kökenleri ve amacı hakkında, sözde birçok bilimsel teoriyle doludur. Öyle görülüyor ki; Mısır’a duyulan merak ve ilgi hiçbir zaman azalmayacak.

Evet: coğrafi olarak, Aşağı ve Yukarı şeklinde tanımlanan Mısır’da ekonomi: turizm, Nil ve alüvyonlu topraklarda yetişen, dünyanın en kaliteli ve uzun elyaflı pamuğu ile tekstil ürünleri ihracatına dayanmaktadır.

Müslüman Kardeşler Örgütü’nün çeşitli zamanlarda:

Piramitlerde ve Şarm El Şeyh’te gerçekleştirdikleri bombalı saldırılar, turizm gelirlerini olarak olumsuz etkilese de, Uzak Doğulu turistler için Mısır, her zaman bir çekim merkezi olmuştur. Özellikle: turizmin olumsuz etkilendiği bu dönemde: Mısır hükümeti, aldığı bir kısım tedbirlerle, turizmi yeniden canlandırmayı başarmış. Hatırlarsanız, terörist saldırıları takiben, Mısır’a olan ilgili yine canlı tutabilmek için, Mısır Hükümeti, Antik Mısır dönemine ait bir çok yazılı eser çıkmasını, romanlar yazılmasını sağladı. Kleopatranın aşklarını ve diğer firavunların yaşamlarını anlatan romanlar, bir anda piyasada bayağı artmıştı.

Kahire; dünyanın en büyük zincirlerinin, beş yıldızlı otellerinin yoğun konaklama imkanlarına sahiptir.

Nil boyunca:

Dünyanın en önemli üç medeniyetinden biri olarak tanımlanan: Eski Mısır tapınaklarını görebileceğiniz, Asuan’a kadar yapılan gemi turları var. Asuan Müzesinde: Yukarı Mısır medeniyetinin örneklerini ve günlük yaşamın sergilenmesini göreceksiniz.

Nil boyundaki bu gezide: ayrıca: dünyanın en büyük barajlarından biri olarak: Cemal Abdülnasır tarafından inşa ettirilen Asuan Barajının yapımı sırasında: yerinden taşınan “Büyük Tapınak” ı görebilirsiniz. Nil nehrinin iki kıyısında kurulmuş şehirlerde, geleneksel ürünlerin temin edilebileceği pazarlarda: özellikle dünyaca ünlü “Papirüs” bulabilirsiniz. Gize bölgesindeki dükkanlarda yüksek fiyatlardan; büyük indirim yapılarak satılan papirüsleri, Kahire içinde, Hanü-l-Halil gibi çarşılarda, size önerilen son fiyatın dörtte biri fiyata satın alabilirsiniz.

İşte Mısır bu.

Buraya gidenlere Mısır’ı sorarsanız: eğer tarihe merakı yok sa, size yalnızca: gürültü, toz, kalabalık, pislik, gerek yiyecek ve gerekse içecek açısından hijyen olmayan şartları anlatacaktır. Evet: bunlar yalan değil, gerçek, bunların hepsi gerçek. Ama: bunların yanında; başka bir gerçek daha var, birazcık tarihe ilginiz varsa, bu muhteşem yapıları gördüğünüzde etkilenmemeniz mümkün değil. Mutlaka gidin, mutlaka görün.

ÜLKEYE GİRİŞ

VİZE:

Mısır’da, 7 günden az kalacak herkesin, geçiş vizesi, 1 ayı geçmeyen bir süre kalacak olan herkesin de turistik vize alması gerekiyor. Yani: Mısır, Türk vatandaşlarına vize uyguluyor. Ancak, bu ülkeye girişte de, havaalanından vize almak mümkün. Uçaktan iner inmez, havaalanında, körükten çıktığınızda birçok banka şubesiyle karşılaşıyorsunuz.

Bunların burada ne işi var diye düşünürken, biraz sonra anlayacaksınız. Ülkeye giriş için vize almasıysanız, bu bankalara kişi başına 15 dolar ödeyerek, vize alabiliyorsunuz. Bu iyi bir kolaylık gibi gözükse de, bu bankaların vize için hazırlanan özel pulu sattıklarını kimse size söylemiyor. Zaten ülkede dil problemi olduğundan deneye yanıla, bunu öğreniyorsunuz.

Paranızı verip vize pulunu alıyorsunuz. Bunu kendiniz pasaportunuza yapıştırın ve pasaport bankolarının önünde sıraya girin. Sıra size gelince, görevli polisler hemen işleminizi yapıyorlar ve pasaportunuza el koyup, sizi sıra sonuna gönderiyorlar. Hatta, sıra dışına çıkın ve oturun diyorlar. Şaşırıyorsunuz.

Ne olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz.

Ama yorulmayın. Amaçları, pul alarak vize alanları bilgisayara geçirmek ve isimlerini kontrol etmek. Ama bunu size kimse söylemiyor. Sıra sonunda oturarak bir süre bekliyorsunuz. Bir süre sonra, bir polis gelip elindeki pasaportları isimleri okuyarak dağıtıyor. Şansınıza bekleme süresi kısa da olabilir, uzun da. Sabırla bekleyin. Çünkü özellikle Mısır’da aceleye hiç gerek yok. Öyle acele edip de işinizi bir an önce bitirmeye kalkmayın.

Daha çok dikkat çekiyorsunuz. O zaman da görevliler “bu adam niye acele ediyor, demek ki sakladığı bir şey var” diyerek, sizinle özel olarak ilgileniyorlar. Pasaportu kaptıktan sonra, boş kapılardan içeri girin. Valiziniz varsa onu alın. Yoksa, sağ yanda bulunan gümrük bölümüne gidin. Burada yeşil ve kırmızı hatlar var. Ama nereye giderseniz gidin, sizi mutlaka kontrol ediyorlar. Özellikle de çantanızda video kamera varsa, özel ilgi gösteriyorlar. Bunu pasaportunuza yazmak istiyorlar. Çünkü, ülkede onlarca yıldır, en tehlikeli maddelerden biri, video kamera imiş. Bir de, ülkede fiyatları çok pahalı imiş.

Bu arada gümrük kontrolü için, öyle medeni bir sıra yok. Özellikle, Mısırlılar, sıra konusundan habersiz. Bir anda önünüze yığılıyorlar. Kimse de sıraya geçme adeti yok. Kafasına göre hemen herkes istediği yerde duruyor. İşini bitirmeye bakıyor. Gümrükten çıktıktan sonra, sol ve sağ tarafta free-shoplar var. Ama fazla zaman harcamayın burada. Çünkü satılan ürünler öyle kötü tezgaha konuluyor ki, almak bile istemezsiniz. Zaten şehirde alabileceğiniz bir çok ürün yer alıyor. Hemen hemen aynı ürünleri burada satıyorlar.

Ayrıca:

ülkeye girişte doldurulması gereken bir form var. Form: Mısır’da kalış sürenizi, kalış yerinizi ve kişisel bilgilerinizi kapsıyor. Bu formu: uçaktan inmeden önce doldurmanızı öneriyorum, çünkü havaalanındaki kargaşada bu formu doldurmak tam bir ızdırap. Bu arada: yeşil pasaportlular için vize gerekmiyor. Ancak: biraz önce sözünü ettiğim form, herkes tarafından dolduruluyor.

MISIR GÜMRÜK UYGULAMALARI

Eğer pahalı bir kamera, video veya bilgisayar kullanıyorsanız ve yanınızda götürüyorsanız, ülkeye girerken bunu gümrük yetkililerine bildirmeniz şart. Detayları pasaportunuza kaydedilecektir. Ülkeden ayrılırken de, kaldığınız süre içinde satmadığınızı kanıtlamak için cihazı göstermenizi istiyorlar. Ülkeye girişte: yanınızda: ilaçlar, ateşli silahlar ve pamuk yasak.

Ayrıca: biraz önce yukarıda söylediğim gibi: video kameraya karşı: yüksek ilgi, Mısır’da çok yaygın. Daha havaalanında: herhangi bir başka şey sormadan, yanınızda video kamera olup olmadığını soruyorlar. Bir de yanınızda: profesyonel fotoğraf makinası varsa, o zaman işiniz daha da zor.

mısır.para.1
Mısır Genel Döviz sınırlaması

Video kamerayı, mutlaka pasaportunuza kaydediyorlar. Bunun için ise, havaalanında ilgili görevliyi bulana kadar, saatleriniz geçiyor. Yani: sakın yanınızda video kamera götürmeyin desem yalan olmaz, tercih sizin. Sanırım: ülke içinde bunların yerli Mısırlılara satılmasını istemiyorlar, yani bu nedenle alınmış bir önlem olsa gerek.

DÖVİZ SINIRLAMASI

a.uçak.1
Mısır Genel Havaalanı

1000 LE. den fazlası Mısır parasının ülkeye sokulmasına ve ülke dışına çıkarılmasına izin vermiyorlar. Ülkeye: istediğiniz miktarda döviz sokabilir ve çıkarabilirsiniz. Ama ülkeye girerken bildirmeniz gerekir. Gümrükte, döviz deklarasyon belgesi damgalanıyor. Aldığınız bütün döviz bozdurma makbuzlarıyla birlikte : bu döviz deklarasyon belgesini saklamanız şart, ayrılırken göstermenizi istiyorlar.

HAVAALANI

İstanbul-Kahire arası uçak yolculuğu: 2 saat 10 dakika sürüyor. Evet; Mısır’ın en büyük havaalanı: Kahire’de. Şehir merkezinin 20 km. kuzeybatısında. Havaalanının 2 terminali var. Egypt Air ve diğer Mısır havayolu şirketleri: 1 Numaralı Terminali kullanıyorlar. Amerika ve Batı Avrupa havayolları şirketleri ise: 2 Numaralı Terminali kullanıyorlar. Her iki terminalde de, banko ve vize işlemleri yapılır. Kahire havaalanında, pasaport kontrolünden önce, size verilecek kartları mutlaka doldurun. Hatta: uçaktan inmeden önce doldurun, çünkü kalem ve zaman sorunu yaşanıyor. Ülke içinde başka bir şehre uçacaksanız, 3 numaralı Terminala geçin. Burası çok yakın, beş dakikalık yürüyüş mesafesi için sakın taksiye kanıp binmeyin.

Evet, iki terminal bulunmasına rağmen; işlek zamanlarda, terminallerde uzun kuyruklar oluşur. Vizenizi Mısır’a gelmeden önce almanız ve yanınızda da biraz Mısır parası bulundurmanız iyi olur. Çünkü: bagajınızı taşıtırken, bahşiş vermeniz gerekecek.

Havaalanında:

Taksi, otobüs ve Misr Travel otobüsleri var. En kolayı, sabit ücretli limuzine veya taksiye binmektir. Sizi, gümrüklü sahadan geçer geçmez taksi şöförleri karşılıyor. Taksi isteyip istemediğinizi soruyorlar. Zaten tipinizden ne yapmak istediğinizi neredeyse anlar hale gelmişler.

Yalnızlıkla bir yeşil ışık yakarsanız, yandınız. Yanınızda bitiyorlar ve sizi araçlarına bindirene kadar her şeyi yapıyorlar. Ancak: sizin araç aradığınızı görüp te, yanınıza gelen ve resmi görevli olduğunu söyleyenlere sakın inanmayın. Bunlar: komisyoncu. Bir taksi bulduğunuzda ise, mutlaka pazarlık yapın. Mısır’da fiyatları öğrenene kadar, pazarlık aşamalarını yaşamanız gerekiyor. Kahire içinde, nereye isterseniz, uzaklık önemli değil, muhtemelen 10 LE. ye gidebilirsiniz. Bunu dikkate alarak, pazarlık yapın.

Bir de, elbette bu şehirdeki akıl almaz berbat trafik var. Bu sizi olumsuz etkilemesin. Uçağınız, saat: 08.00-10.00 arasında kalkacaksa Kahire’den havaalanına gitmek için en az 2 saat zaman ayırın, trafik berbat yoğun. İskenderiye, Assuan, Hurgada, Luksor ve Şanüş-Şeyh’de de havaalanları var. Kahire’den kalkan yurt içi uçuşların yanı sıra, Batı Avrupa’dan uluslar arası charter seferleri için de bu havaalanları kullanılıyor.

mısır.trafik.1
Mısır Genel Ulaşım-Trafik

ULAŞIM-TRAFİK

TRAFİK

Mısır Genel: Kahire’de, trafik ışıkları hiçbir anlam ifade etmiyor. Karşıdan karşıya geçerken aman dikkat, ışıklara değil, arabalara bakın. Her yerde, eli kornasında, sürekli bağırıp çağıran şöförler göreceksiniz.

Yollarda, karşıdan karşıya geçmek hayal gibi. Bunun dışında: geçmiş yıllarda, Mısırlı otobüs sürücülerinin yarattıkları ve birçok insanın öldüğü ve hatta turistlerin öldüğü trafik kazaları da yok değil. Sanırım: bir otobüse bindiğinizde, saçma sapan ve hızlı ilerleyen Mısırlı şöförü nasıl uyaracaksınız bilinmez, ama belki rehberiniz bu işi yapabilir.

mısır.trafik.3
Mısır Genel Ulaşım

ULAŞIM

TEKNE

Luksor’da ve Assuan’da Nil Nehrini geçmek için felukka’ya veya tarifeye göre işleyen, daha hızlı ve ucuz, dizel motorlu feribotlara binebilirsiniz. Haftanın dört günü, Hurgada’dan ; Şarmuş-Şeyh’e hızlı feribot kalkıyor. Yolculuk 90 dakika sürüyor.

OTOBÜS

Kahire’de otobüsler çok kalabalık. Genellikle, belli bir hızla ve çok karmaşık yollardan gidiyorlar. Kahire ile İskenderiye ve diğer Mısır kentleri arasında, klimalı otobüsler çalışıyor.

TAKSİ

Mısırda taksiler oldukça ucuz. Ama taksilerde oldukça eski. Şehir içinde, en uzak bir yere, en fazla 10 LE. ile gitmek mümkün, buna göre pazarlık yapın. Yalnız: bir yere yetişmeniz gerektiğinde, mutlaka çok önceden oraya hareket edin.Benzin ucuz olduğu için taksi ücretleri de çok ucuz. Mesela: İstanbul’daki şehir içi otobüs bileti fiyatına: Kahire’de rahatlıkla taksiye binebilirsiniz. Üstelik yolcusu olan bir taksiye, ikinci yolcu olarak da binmeniz mümkün. Ama taksi şöförlerinin ücretlerini fazla isteme gibi bir alışkanlıkları var. Buna karşı, halk iki tedbir geliştirmiş. Birincisi pazarlık yapmak, ikincisi ücreti, taksiden indikten sonra, pencereden ödemek.

FAYTON

Luksor, Assuan ve Nil Vadisindeki bazı yerlerde, fayton (kalake de denir) kiralayabilirsiniz. Kahire’de fayton var.

METRO

Kahire’nin en merkezi yeri olan Tahrir Meydanından kalkan ve kentin çeşitli yerlerine ulaşımı sağlayan Kahire metrosu çok kullanışlı. Kopt Müzesine ve Eski Kahire’ye gitmek için metroya binebilirsiniz. Mar Girgis istasyonunda inmeniz gerekir. Bunun dışındaki yerlere: mutlaka yürüyerek ulaşın, unutmayın ki yürüyerek çok daha güzel ve ilginç yerler keşfedebilirsiniz. Tek dikkate alınması gereken husus: hava karardığında, merkezi yerlerden uzaklaşmayın.

Bunun dışında: gündüz saatlerinde de, merkez dışında ara sokaklara fazla dalmamanızı öneriyorum. Çünkü: sonuçta, her ne kadar Kahireli turistten geçimini sağladığının farkında ama yine de, terörist unsurların bulunduğunu unutmamak gerek. Bu arada: metronun ilk iki bölümü bayanlara ayrılmıştır. Bayanlar ve erkekler metroya birlikte biniyorlar ama erkeklerin hanımlara ayrılmış bölümde seyahat etmeleri yasak. Belirli bir para cezası var.

MİNİBÜS

mısır.trafik.2
Mısır Genel Dolmuş

Sınırlı sayıda olan klimalı minibüsler, Kahire’de dolaşmak için idealdir.

DOLMUŞ

Mısır’da çok yaygın olan dolmuşlar, otobüs fiyatına yolcu taşır, ama daha hızlıdır. Bunlar: altı veya yedi müşteri alır ve araç dolunca kalkar.

TREN

Kahire ile İskenderiye arasında hızlı trenler var. Nil’in aşağı yakasındaki trenler güvenilir, ama her zaman askeri koruma bulunmadığı için yabancı turistlerin kullanıp kullanamayacağını sorun. Luksor ile Assuan arasında bir gece kalınan lüks tren var. Gece boyunca yolculuk yapılıyor. Önceden yer ayırtmalısınız. Pahalı.

PARA

Mısır Genel: Mısır’ın para birimi: Mısır Poundu. LE olarak kısaltılır. 1 Amerikan Doları: 6 LE. Yani: muhtemelen 6 pound= 1 Amerikan doları olduğuna göre: bizim 1 TL=4 Mısır Poundu ediyor.

Bozuk paraları: 10, 20, 25 pt. Olarak kullanılır. Banknotlar ise: 50 pt, ve bunun dışında LE olarak ise: 1, 5, 10, 20, 50, 100, 200.

Yalnızca resmi işletmelerde döviz bozdurun. Banka veya resmi döviz bürosu olabilir. Büyük otellerin çoğunun girişinde, sabahları ve akşamları açık küçük bir banka ofisi bulunur. Mısır’da döviz kuru daha yüksektir. Bu yüzden ülkeye giriş yaparken, yanınızda asgari para bulundurun. Mısır’dan ayrılırken, aldığınız eşyalara ait, çıkışta faturalarınızı kontrol etmek isteyebilirler. Bu nedenle, alışveriş faturalarınızı mutlaka saklayın.

BAHŞİŞ

Mısır Genel: Mısır’da bahşiş (Arapça: bakhşiiş) çok yaygındır. Mısır’da belki de en çok duyacağınız kelime bu. Bunalacaksınız. Cami kapısını işaret etmek, nargilenin közünü dökmek, deveyi çöktürmek.. Bahşiş anlaştığınız paranın haricinde vermek zorunda olduğunuz küçük meblağın adı aynı zamanda.

Yol sormak için birine yaklaştığınızda bile, sizden bahşiş isteyecektir. Otelde gülümsediğiniz garson, hizmetli, taksi şöförü, aklınıza kim gelirse, ilk fırsatta bahşiş istiyor. Kurtulmak zor. Birçok tapınak ve piramidi gezerken, uzun elbiseli fellahlar, bir yerleri işaret edip, sizi yanına çağıracaklar. Ya da elinizdeki fotoğraf makinenizi kapıp, sizle beraber yanınızdaki insanın fotoğrafını çekeceklerdir. Bunların hepsi, sizden bahşiş koparmak için yapılan küçük tuzaklardır. Bunu resmi ve sivil giyimli polisler bile yapıyorlar. Çocuklar ve dilenciler, sokakta bakhşiiş istemek üzere yanınıza gelecekler. Onlara para vermeniz gerekmez, ama hizmette bulunanlara vermek üzere yanınızda bolca bozuk para bulundurun.

Çünkü: aksi halde, karşınıza geçip suratını asan, kolunuzdan çekiştiren bir Mısırlı, uzun süre yanınızdan ayrılmayacaktır. Bu geleneği, Mısır halkının fakirliğine bağlayanlar haklı olabilirler. Ancak, mazisi asırlar önceye dayanan köklü bir alışkanlık olduğunu hatırlatmakta fayda var. Pazarlık yaptıktan sonra asla bahşiş verilmemeli.

Aşağıdaki hizmetleri yapanlar, sizden bahşiş isteyecekler. Vermeniz gereken miktarı kafanızda belirlemeniz için birkaç örnek veriyorum. Çünkü: bazen verdiğiniz bahşişin miktarını beğenmeyip surat asan Mısırlı da göreceksiniz.

Taşıyıcı, çanta başına 2 LE.

Garson, servis fiyatlara dahil değil ise, fatura tutarının yüzde 10

Tuvalet görevlisi, 1 LE,

Oda temizleyicisi, hafta başına, 40-50 LE.

Taksi şöförü, 1-5 LE.

Tur rehberi, yüzde 10

Tekne rehberi, müşteri başına, 50 LE

Felukka kaptanı, yolcu başına, 2 LE

mısır.çöl.2
Mısır Genel İklim

İKLİM

Mısır Genel: Ekim, Kasım, Nisan ve Mayıs ayları: Mısır’a gitmek için en uygun zamanlardır. Genellikle: 37 derece üzerindeki hava sıcaklıklarıyla geçen yaz ayları: başta Yukarı Mısır olmak üzere, bir hayli boğucu oluyor.

Ne de olsa, Ekvator enlemi buradan geçiyor. Sina ve Kızıldeniz sahilleri de genellikle sıcak oluyor. Otellerin, tur otobüslerinin ve Nil feribotlarının çoğunda klima var. Güneşin yakıcılığından kaçınmak için, gezi programlarınızı sabahları veya akşamları dışarıda olacak şekilde düzenleyin.

Gündüz sıcaklıklarının 25 derece civarında seyrettiği kış günleri, Yukarı Mısır’da genellikle sıcak geçer. Akşamları biraz serin olabilir, özellikle geceleri Sina soğuk olur. Kış günlerinde: Kahire ve kuzeyde ısı 20 derecelerin üzerinde az seyreder.

Mısır’a çok az yağmur yağar, yalnızca İskenderiye ve Akdeniz kıyıları ve ara sıra da Kahire, belli bir ölçüde yağış alır. Kızıldeniz ve Sina kıyı şeridi, denizden esen ve kışın etkili fırtınalara dönüşen rüzgarlara açıktır. Denize girmek üzere gidiyorsanız yaz aylarını, hayır gezmek için gidiyorsanız, nispeten bahar aylarını tercih etmeniz şart.

GİYİM

Mısır Genel: Müslüman bir ülkede bulunduğunuzu unutmayın. Özellikle, bayan kıyafetlerinin açık olmamasına özen göstermek gerek. Evet: Eğer Mısır’ı: Mayıs ve Eylül ayları arasındaki bir tarihte gezmek istiyorsanız: yanınıza hafif giysiler alın. Her zaman güneş gözlüğü kullanın. Özellikle: Nil kenarındaki kumtaşı anıtlar, güneş ışığı altında, inanılmayacak kadar parlıyor. Başınıza bir şapka almayı unutmayın.

Kış akşamları için, üstünüze bir şeyler daha giymeniz gerekir. Sina Dağına tırmanırken ve çöl gecelerinde, yanınızda sizi daha sıcak tutacak bir şeyleri mutlaka bulundurun.

Gezerken: düz, rahat ve engebeli yollarda, toza ve tepe tırmanışlarına uygun sağlam ayakkabılar giyin. Topuklu ayakkabıları, yalnızca akşam yemeklerinde giymenizi öneririm. 5 yıldızlı otellerde ve bazı Nil feribotlarında, akşamları takım elbise ( erkekler için ceket ve gıravat) gerekiyormuş, bilmiyorum, yaşamadım ama öyle söylediler. Gideceğiniz yere göre, önceden önlem alabilirsiniz.

Camileri gezerken, erkeklerin pantolon ve tişört giymeleri, kadınların kollarını ve bacaklarını ve başlarını örtmeleri gerekiyor. Ayakkabılar girişte mutlaka çıkarılıyor.

mısır.tarih.f1
Mısır Genel Kültürel Mozaik

KÜLTÜREL MOZAİK

Mısır Genel: Mısırlılar, Nil’e şükran duyarlar. Ama: Allah’a ibadet ederler. Ülkenin her yerinde; ezan sesi duyulur. Ortadoğu’nun en liberal Müslüman ülkelerinden biridir. Müslüman kanunları ve Şeriat yerine, Batı tarzı demokratik modellere dayanan bir anayasa ve yargılama sistemi var. Ülkede: Aziz Markos’a bağlı, sayıları az ama toplum ile uyum içinde yaşayan yerleşik bir Hıristiyan cemaat de var. Yani: Mısır’ı bu kadar ilginç kılan da, bu kültürel mozaik.

Mısır: aynı zamanda çelişkilerle dolu. Ülkenin % 90’ında yerleşim yokken, büyük şehirler, aşırı kalabalıklaşmış durumda. Başta Kahire. Evet; Afrika’nın en büyük kenti. Tozlu, gürültülü, karışık ve neon ışıklarıyla aydınlatılmış metropolde, 16 milyondan fazla insan yaşıyor. Dolayısı ile, nüfusun çoğunluğu kentli sayılıyor. Ama pek çok Mısırlı, hala çiftçilik yapmayı sürdürüyor.

Bedevi ve Berberi kabileleri; vahalarda ve çöllerde yaşıyorlar. Mısırlıların çoğu, antik bir nesilden geldiğine inanıyor. Günümüzde: din ve sosyal hayat değişmiş olmasına rağmen, bazı eski usullere hala uyuluyor. Bugün; kırsal alanda karşılaşılan görüntüler; antik mezarlarda bulunan muhteşem kabartmaları çağrıştırıyor.

Mısır;

çok uzun zamandan buyana, farklı özelliklerden etkilenmiş, bazı gelenekleri ve uygulamaları da özümlemiştir. Afrika altını, antik dönemde bölgeye zenginlik getirmiş. Kara derili Nübyeliler, Antik Mısırlılarla, önemli ticaret bağlantıları kurmuşlar. Güneyde: Assuan çevresinde yaşayan Nübyeliler, kökenlerine ve güçlü müzik geleneklerine büyük ölçüde bağlılar.

Doğudan gelen Arapların, Mısır’ı istila etmesiyle: eskinin yerini, büyük ölçüde yeni bir din, toplum ve sanat anlayışı almış. 18 ve 19’ncu yüzyıllarda ise, Avrupa sömürgeciliği, damgasını vurmuş. Mısır Hidivleri, ülkeyi yönetirken bu sömürgecilerin idari yöntemlerini kullanmışlar, günümüzde Mısırlılar halen İngilizce ve Fransızca konuşabiliyorlar.

Evet

mısır.tarih.4
Mısır Genel İslam ve Yaygın İnanışlar

Günümüzde artık Mısır’ın gözdesi: Teb şehri değil, Kahire. Kahire: İslamiyetin ilk yıllarından bu yana, önemli bir kent olmuş. Kentin: ortaçağ İslam mimarisi özelliklerini taşıyan mahallesi, o günlerden kalmış. Modern ekonominin can damarı olan Kahire, aynı zamanda Arap Konseyinin de merkezi durumunda ve Ortadoğu barışı ile ilgili diplomatik görüşmelere ev sahipliği yapan önemli bir kent.

İSLAM VE YAYGIN İNANIŞLAR

Mısır Genel: Mısırlılar çok dindardırlar. % 90’nın dini İslamdır. En eski Hıristiyan mezheplerinden biri olan; koptlar’ın bir bölümü: Batı Hıristiyanlarını bile şaşırtacak derecede dindarlar. Batıda: günlük konuşma dilinde, neredeyse tarihe karışmış olan dini ifadelerin kullanımı, giderek artıyormuş.

Es-selamün aleyküm (selam ve barış olsun) diye selam verilir ve Aleyküm es-selam ve rahmetullahi ve berakatu (barış, Allah’ın merhameti ve duası seninle olsun) diyerek selam alınıyor. Sonuçta, bizler, buna pek yabancı değiliz.

Ayrıca; özellikle yoksullar arasında olmak üzere: cinler, periler ve hayaletlere benzer batıl inançlar yaygın. Yukarı Mısır Tapınaklarında, hala, bereket törenlerinin yapıldığı söyleniyor. Sihirbazlar, büyücüler ve falcılar, ülke genelinde: büyü ve iksir ticaretinden yüksek gelir elde ediyorlarmış.

mısır.tarih.3
Mısır Genel Sit Alanları

SİT ALANLARI

Bu görülmemiş ilgi nedeniyle, Mısır’a giderken, heyecan duymamak elde değil. Buna karşılık; arkeolojik sit alanlarının: güzelliği, büyüklüğü ve görkemi karşısında, önceden bir fikir sahibi olmak gerçekten olanaksız. Etkileyici, devasa heykeller, nefes kesen mezarlık resimleri, şaşılacak büyüklükteki piramitler ve görkemli tapınaklar, kesinlikle çok büyük ilgi çekiyor.

mısır.piramit.1
Mısır Genel Mısır piramitleri

Arkeologların, tek bir sezon için gelip neden buradan hiç ayrılamadıklarını anlamak, zor değil. Kalıntılar ve sanat eserleri, Sfenks’in esrarengiz gülümsemesi gibi, cevabı bulunamayan o kadar çok soru var ki. Siz de, geziniz sonunda, bu etkileyici yapılar hakkında, gerçekten kafanızda birçok soru ile buradan ayrılacaksınız.

MISIR PİRAMİTLERİ

Mısır, piramitlerin dünyası olarak biliniyor. Yani, ülkede, firavun mezarları olarak inşa edilen, yaklaşık 106 piramit var deniliyor. Ancak, bunların büyük çoğunluğu yıllar boyunca talan edilmiş ve parçalanmış. İçinden çıkarılanlar yağma edilmiş. Bir tek “Tutankamun” dışında. Onun mezarında kazı yapan iki İngiliz arkeolog sayesinde, 2019 parça eşya çıkarılmış ve bunlar Kahire Müzesinde, özel bölümde sergileniyor. (Londra-Britich Museum’a nasıl kaçırılmamış, şahsen ben hayret ettim. Bu arada, Alman Arkeolog’un Troya’dan çaldıkları da aklıma geldi.)

Evet, bu piramitler; yalnızca firavunlar için yapılan mezarlar mıydı, yoksa zamanı ölçmeye yarayan astronomik işaretler miydi ya da doğal bir enerji kaynağı toplamak üzere mi inşa edilmişlerdi? Daha sı: piramitlerin insan eliyle yapılmadığı, dünyamızı binlerce yıl önce ziyaret etmiş uzaylıların eseri olduğunu iddia edenler bile var.

Peki piramitler neden yaptırıldı?

Firavunlar, neden eşi olmayan boyutlarda mezar yaptırdılar? Kheops’un tabutunun üzerine, bir dağ yığdırmasına, ne yol açmıştı? 2.5 milyon metre.küp kireç taşı.

Piramitlerin yapılışındaki anlamı, ancak Mısırlıların dinsel inançlarından anlayabiliriz. İnsanların yolunun, ölümden sonra da, sonsuza dek sürdüren temel dinsel tasarımdan dolayı, bu piramitleri yapıyorlardı.

Öteki dünya:

Gökle yerin karşı diyarı idi. Eğer, varlıklarını korumak için gerekli şeyleri yanlarına verilirse; ölenler, orada otururlardı. Bunun içinde: sağlam bir ev, açlığı ve susuzluğu gidermek için yiyecek ve içecekler, hizmetçiler, köleler, memurlar. Kısacası: gündelik yaşamda gerekli her şey.

Hepsinden önemlisi de, bedenin korunması ve her türlü bozucu etkiden bedenin korunması gerekliydi. Ancak; o zaman, ölümden sonra serbestçe uçup duran can, bedende tekrar yerini alırdı. İşte bunun sonucunda: ölü bedeni mumyalandı ve bunları korumak için kale gibi mezarlar yaptılar.

Binlerce yıl önce yapılan piramitlerde, günümüzde bile hala birçok sır barınıyor. O tarihlerde, piramitleri yapan insanlar, metre kavramını bilmiyorlardı. Ve bütün piramitleri, göz kararıyla yapmaları da imkansızdı. Peki nasıl yaptılar? Hangi ölçü, hangi teknik birimleri kullandılar?

Bunlar: gerçekten günümüze kadar ulaşamamış sırlar. Bugün: yalnızca, bu piramitlerin devasa boyutlarını ve muhteşem yapım şekillerini görebiliyoruz, ama dediğim gibi nasıl yapıldıkları, yapım teknikleri bilinmiyor. Yalnızca, bir kısım tahmin var. Ama, bunların inşa özelliklerini bildiğinizde, barındırdıkları sırların ölçüsü daha da öne çıkıyor.

Piramitlerin inşasında kullanılan taşların her biri: 20 ton ağırlığında. Bu taşları temin edebilecek en yakın yer ise: yüzlerce kilometre uzaklıkta. Bu taşların: bu boyutları ile, buraya nasıl getirildiği meçhul.

Piramitler:

Kimin adına yapıldıysa; onun bulunduğu odaya, bir yıl boyunca yalnızca iki kez güneş giriyor. Bu günler bile özel olarak belirlenmiş. Evet: doğduğu ve tahta çıktığı günler. Bu konuda: Siirt-Tillo kazasındaki, güneşin yansıması olayı aklıma geldi. Biliyormusunuz? Siirt’in Tillo kazasında; bu şekilde, güneşin yansıması ile yüzyıllarca önce oluşturulmuş bir yansıma düzeni var. (Ayrıntılı bilgi için: Siirt-Tillo sayfamıza bakabilirsiniz)

Evet devam edelim.

Mumyalarda: radyoaktif madde bulunduğundan, mumyaları ilk bulan bilim adamları kanserden ölmüşler. (Özellikle: 12 bilim adamının, kanserden ölümü bilimsel bir gerçek). Tabii, bunu okuyunca, piramitlere girip girmemek konusunda ziyaretçilerde olumsuz yorumlar gelişiyor. Hayır? Nasıl oluştuğu ve oluşturulduğu anlaşılamayan bu radroaktif madde; mezar açıldıktan kısa süre sonra, ortadan yok oluyor ve o anda bu maddeye maruz kalanlar, hastalanıyor. Yani, şu an için böyle bir tehlike söz konusu değil.

Ultra sound, radar, sonar gibi, elektrik ve manyetik dalga akımları ile çalışan cihazlar; Piramitlerin içinde çalışmıyor.

Kirletilmiş su, birkaç gün piramidin içinde bırakılırsa, bu sürenin sonunda, suyun arınmış olduğu görülüyor. Ayrıca: piramidin içine bırakılan su: beş hafta bekletildikten sonra, yüz losyonu olarak kullanılabiliyor.

Piramidin içinde süt, birkaç gün süreyle taze kalıyor ve sonunda bozulmadan yoğurt haline geliyor.

Bitkiler; piramitlerin içinde daha hızla büyüyorlar.

Çöp bidonu içindeki yemek artıkları: piramit içinde, hiç koku vermeden mumyalaşıyor.

Piramitlerin bazı odalarının içinde: ne olduğu hakkında bilgi yok. Araştırmacıların çoğu: piramitler içinde ya kayboldular ya da aynı bölümlerde birkaç tur attıktan sonra aynı yere ulaştılar, yani bazı piramitlerin içi günümüzde bile hala tam olarak keşfedilemedi.

Piramitlerin içi: yazın soğuk, kışın ise sıcak oluyor.

Piramit: dev bir güneş saati. Ekim ortası ile, Mart başı arasında düşürdüğü gölgeler: mevsimleri ve yılın uzunluğunu gösteriyor. Piramidi çeviren taş levhaların uzunluğu: bir günün, gölge uzunluğuna eşit. Bu gölgelerin, taş levhaların üstünde gözlenmesiyle, günün 0,2419 bölümünde, yılın uzunluğu yanlışsız olarak saptanabiliyor.

TURİSTİK YERLER

Ülke ekonomisi: turizm gelirlerine dayanıyor. Turistleri, Mısır’a çeken tek şey, ülkenin tarihine duydukları aşırı merak değil. Bu merak elbet etkili ama, bunun yanında; kurak kıyıları yalayan denizin; bozulmamış ekolojisi, dalış sporlarının başlangıcından bu yana dalgıçları kendisine çekmiş.

Mısır: gün içinde 20 derecenin altına nadiren düşen sıcaklığı ve neredeyse her zaman güneşli havasıyla; Avrupalıların kış mevsimini yaşadıkları dönemde, kaçmak için ideal bir yer. Kavurucu sıcağıyla da ılıman yazlara, iyi bir alternatif.

Yetkililer, Mısır sahillerindeki otellerin ve diğer olanakların geliştirilmesi konusunda, biraz aceleci davranmışlar. Ekolojik sisteme, özellikle Kızıldeniz’deki mercan kayalıklarına zarar vermemek için, günümüzde ciddi önlemlerin alınması sanırım şart.

mısır.tarih.2
Mısır Genel Mısır Tanrıları

MISIR TANRILARI

Antik Mısır dininde: çok sayıda tanrı vardı. Ülke, yerel tanrılar arasında bölünmüştü. Bir bölgenin tanrıları, bir başka bölgede farklı yorumlanabiliyordu ve belli başlı tanrıların farklı görevleri vardır.

En çok bilinen tanrılar şunlar:

RA veya RE: İlk yaratıcı tanrı, evrenin düzenleyicisi. Sembolleri: güneş ve dikilitaş. 5’nci sülaleden itibaren, insanoğlu: kutsal yönetme hakkını ondan almış. Amon, daha sonra Ra ile özdeşleştirildi. Genellikle: koç başlı insan biçiminde betimleniyor.

OSİRİS: Yer altı ve yeniden diriliş tanrısıdır. Sülalelik asasını taşıyan, takma sakallı, mumyalanmış bir firavun olarak betimlenir.

İSİS: Bereket ve doğum tanrıçasıdır. İnek boynuzlu, taç giyen insan biçiminde betimlenir. Osiris’in karısı ve kız kardeşi.

HORUS: Şahin başlı, güneş tanrısı ve Dünya’nın kralıdır. Yönetici firavun biçiminde insan kılığına girmiştir. Osiris’in oğludur.

HATHOR: Aşk ve güzellik tanrıçasıdır. Kadınların ve evliliğin koruyucusudur. İnek veya inek boynuzlu kadın biçiminde betimlenmiştir.

ANUBİS: Ölüm tanrısıdır. Çakal başlıklıdır. Mumyalama sürecini yönettiği için, kutsal mumyalayıcı olarak da bilinir.

NUT: Gökyüzü tanrıçasıdır. Her gün, akşam güneşi yutar ve sabahları yeniden doğurur.

KHNUM: Koç başlı, yaratıcılık tanrısıdır. Nil kaynağının koruyucusudur.

TOT: Erdem ve bilgi tanrısıdır. İbis olarak resmedilmiştir.

PTAH: Zanaatkarların koruyucusudur. Mumyalanmış bir insan olarak betimlenmiştir.

MISIR TAPINAKLARI

Hiçbir Mısır tapınağı tamamen birbirine benzememesine karşın: hepsi, aynı plana uygun olarak inşa edilmişlerdir. Anıtsal bir giriş veya pilondan, üstü açık bir avluya, ikinci bir pilondan başka bir avluya ve oradan da tavanı sütunlarla taşınan bir “hipostil” salona geçilir.

Bir galeri ile “sunak odası”na, oradan da tapınağın iç bölmelerine ve karanlık mabede ulaşılır. Yüce tanrının altın heykelinin tutulduğu bu kutsal mekana, bir zamanlar, yalnızca firavunlar ve rahipler girebiliyorlarmış.

YAŞAM NEHRİ

Turistlerin çoğu, Mısır’a, antik dünyanın gizemine duyduğu büyük merak nedeniyle geliyor. Ama arkeolojik sit alanları, coğrafi ve kültürel bir boşlukta bulunmuyor. 21’nci yüzyılın Mısır’ı; bir çelişkiler ülkesi. Ama, yine de bazı şeyler hiç değişmeden günümüze kadar kalmış. Eskiden olduğu gibi, Mısır’ın varlığı, Nil Nehri’ne bağlı olarak süregeliyor.

Dünyanın en uzun nehri. Afrika’nın kalbinden taşıdığı bereketli sularla çölde ilerleyerek, dar ve yeşil bir vadiyi besliyor. Nehir akışı sürekli. Ne her yeri kaplayan kum yatağını dolduruyor, ne de güneşin bunaltıcı sıcağı altında buharlaşıp kuruyor.

Nehrin iki yakasında: yer yer, çevresi tarlalarla çevrili, toprak damlı, gösterişsiz evlerden oluşan köyler var. Çamurda; paytak paytak yürüyen ördekler, yolun kıyısından yavaş yavaş ilerleyen, sırtlarında yük vurulmuş eşekler ve tarlaları süren öküzler göreceksiniz.

İNSANIN OLUŞUMU

Antik Mısırlılar;  insanın ka (deha), ba (ruh), akh (gölge) ve bedenden oluştuğuna inanırlar.  Ebedi hayata kavuşmak için: ölümden sonra, bu parçaların yeniden bir araya getirilmesi, mumyalama işlemleriyle bedenin bütünlüğünün korunması gerekirdi.

KLEOPATRANIN BÜYÜSÜ

Kleopatra: Ptolemaiso Prenseslerinin bir ismidir. Aralarında ünlü olan ise: VII. Cleopatra’dır. (MÖ.69-30) Cleopatra: 18 yaşında iken; küçük erkek kardeşi, XII. Ptolemaios ile tahtı paylaşıyordu. Aralarındaki rekabet nedeniyle, Cleopatra, Mısır’dan sürülür. MÖ.47 yılında, İulius Caesar, İskenderiye’ye gelir. Ve, onu yeniden tahta çıkarır.

Kısa süre sonra, Cleopatra: Caesar’ın çocuğu Kaisarion’u dünyaya getirir. Ancak; Caesar, öldürüldükten beş yıl sonra, Marcus Antonius ile karşılaşır. Efsanevi aşkları, ona üç çocuk daha verirken, Antonius’un Roma’daki yandaşlarından uzaklaşmasına sebep olur. Cleopatra, Actium Deniz Savaşındaki yenilgiden sonra, intihar eder.

İulius Caesar’ı ve Marcus Antionius’u, bu kadar etkilemiş olmasına karşın, tarihçiler, Mısır kraliçesinin o kadar da güzel olmadığını ve Romalılar tarafından pek de sevilmediğini düşünmektedirler.

MISIR TAKVİMİ

Eski Mısırda, belki de daha MÖ. IV. Binden itibaren kullanıldığı sanılan, medeni takvim: ilkel bir ay takvimiyle, Nil Nehrinin kabarmasına göre ayarlanmış bir zirai takvimin karışımından ibarettir.

Yıl; 365 güne ayrılmıştır. 30’ar gün çeken 12 ay ve 5 tamamlayıcı gün vardır. Aylar, her biri 4 ay süren, 3 mevsime ayrılmıştır. Nil’in kabarması; aşağı-yukarı, gökyüzünün en parlak yıldızı “Sothisin (Sirus)” uzun süre kaybolduktan sonra, şafakta gökyüzünde yeniden görüldüğü güne denk düşüyordu. Bu astronomik olay, yılın başlangıcı, ilk ayın birinci günü sayılırdı.

Mısırlılar, günlerini güneşin doğuşundan itibaren başlatırlar. Eski ayın, şafakta kaybolduğu anı, yeni kamer ayının başlangıcı sayarlardı. Gün, eşit olmayan 24 saate bölünür, gündüz ve gece ayrı ayrı 12 şer saate ayrılırdı.

ESKİ DİL VE YAZI

Mısır halkı, ırkının fiziksel özellikleri haricinde, diliyle de özgündü. Uzmanlar, uzun süre aralarında bu dilin Sami kökenli ya da Afrika kökenli olduğunu düşünmüşlerdi. Bugün, genelde Mısır dilinin Sudan dilinin Berberi dilinin, Sami dillerinin eski ortak bir dilden türemiş birbirinden bağımsız dil guruplarını oluşturduğu kabul edilmiştir.

Mısır dili, MÖ.3100’lerden itibaren kullanılmış olan bilinen en eski yazılardan birinin sayesinde günümüze ulaşmıştır. Bu yazının en önemli özelliği, tamamıyla yerel olmasıdır. Yazı, bize üç ayrı biçimde ulaşmıştır ki, bunlardan hiyeroglif denileni, özellikle anıtlarda kullanılmıştır.

Oldukça resimsel bir tarzda işlenmiştir. Bu yazının figürü basite indirgense bile, çok uzun sürede çizildiği tahmin edilmektedir. Çünkü, tek bir kelime, beş veya altı değişik işaretle belirtilmekteydi. Mısırın en verimli çağından itibaren kullanılmış olan, diğer bir işlek yazı biçimi vardır. Günümüze ulaşmış olan edebi, hukuki ve yönetime ait belgelerin çoğu bu yazıyla yazılmıştır.

MISIR YAZISININ OKUNUŞU-ROZETTA TAŞI

Kara perdahlı bir bazalt stel üzerine, üç dil ve üç çeşit yazı ile yazılmış bir yazıt vardı. Bu taş: Rosette’ nin, üç dilli taşı diye ün salmıştı ve Mısırın bütün gizeminin anahtarı olmuştu.

Rozetta taşını; “Rosett” denilen yerin kuzey batısında, 7.5 km. uzağında ve Nil kıyısındaki Fort de Rachid’in sağlamlaştırması işlerini yöneten, sonradan da taşın, Kahire’ye taşınması işini üzerine alan bir subay olan; “Bouchard” buluyor.

Taşın bulunuşundan kısa süre sonra: Mısırda yayınlanan “ Courrier de Egypte” gazetesinde, bu taş üzerine bir haber yayınlanır. İnsana tuhaf gelen raslantı, Mısırda çıkan bu gazete, eşsiz, dahice bir çalışma ile 20 yıl sonra, kara taştaki yazıyı okuyacak ve böylelikle hiyerogliflerin gizemini çözecek olan adamın, babasının evine ulaşır. Bu gazete: Mısır’ı; Mısırlılar aracılığı ile açıklamak olanağının, bunda saklı bulunduğunu yazmıştı.

Kahire kalesinin yıkıntılarından, hiç umulmadık bir anda çıkıveren taş, bir masa yüzü kadardı. İnce taneli, demir gibi sert, kara bazalttan.

Bir yüzü perdahlı.

Üzerinde: 3 kolon halinde, 3 yazıt var. Bunlar: bir ölçüde, hava etkisiyle bozulmuş ve 2000 yıl üzerine yığılan kum tanelerinin sürtünmesiyle aşınmış. Bu üç yazıdan; 14 satırlık ilki  hiyeroglif, 32 satırlık ikincisi demotik, 54 satırlık üçüncüsü de Yunanca idi. Yalnızca kolonların sıralanışından: bunların, her üçününde, aynı anlamda olduğu anlaşılıyordu. Yunanca yazıtın çevirisinden sonra, artık Yunanca sözcükler, kavramlar ve adlara karşılık olan hiyeroglif işaretlerini bulup çıkarmak, zor olmadı.

Evet: Yunanca okunabiliyordu. Yunanca yazı okunduğunda: bunun “ Memphis papazlarının, MÖ.196 yılında, Ptolemais V’dan görmüş oldukları lütufları öven bir sungu “ olduğu anlaşıldı.

Bu levha: İngiltere-Londra’da British Museuma kaçırıldı.

BİLİM

Mısır’da katipler ve yazmayı bilen herkes, bu bilgilerinden ötürü saygın kabul edilirdi. Bir bakıma Mısırlılar daha sonra Yunanlılarda olduğu gibi, soyut düşünce üretmemişlerdi. Onlar uygulama ve deneyime yatkın kişilerdi. Bilimsel araştırmaları : deneylere dayanarak keşfedilen, gizleri açıklayan, genel matematik kuralları geliştirmekten çok yeniden kullanmaya elverişli emin ve denenmiş çareler bulmaktan ibaretti.

İNANIŞ

Kral, bu dünyadan ayrıldığı zaman, yanlarında geldiği tanrıların arasına yükselecekti. O gökyüzüne çıkarken, piramitler onun çıkışını kolaylaştıracaktı. Ama her şeyden önce, onun kutsal bedeninin korunmasını sağlayacaklardı. Mısırlılar, ruhun öte dünyada yaşamını sürdürmesi için, bedenin korunması gerektiğine inanıyorlardı. Bu yüzden karışık bir mumyalama yöntemiyle ve bedeni sargılarla sararak, cesedin bozulmasını önlüyorlardı.

Piramit, kralın mumyası için dikiliyordu. Ceset ise, koskoca taş dağının tam ortasına, yine taştan bir mezar içine yerleştiriliyordu. Ölü odasının duvarlarına, dünya ötesi yolculuğunda krala yardımcı olacağına inanılan büyülü işaretler çiziliyordu.

Heykelciler tarafından granite oyulan kral portreleri, ruh o imgede ve imge sayesinde yaşamını sürdürsün diye, mezara kimsenin göremeyeceği bir yere koyuluyordu.

DİL

Mısır’ın resmi dili Arapçadır. Mısır Arapçası, pek çok bölgesel diyalektin bulunduğu Arap dünyasında büyük ölçüde anlaşılır. Turizm sektöründe çalışanların çoğu İngilizce bilir. Büyük otellerde ve tur acentalarında çalışanların çoğu İngilizce bilir. Ancak, büyük kentlerin dışında, İngilizce bilen bulmakta zorlanabilirsiniz.

ELEKTRİK

110 Volt, 50 Hz. Elektrik akımı olan İskenderiye, Heliopolis ve Maadi dışında, Mısır’da: 220 Volt, 50 Hz. geçerlidir. Pirizler, Avrupa’daki gibi, iki delikli ve yuvarlaktır. Mısır’ın elektrik kaynağının: kesilme ve akım değişikliklerine eğilimli olması nedeniyle: voltaj düşüklüklerine ve elektrik kesintilerine sık rastlanır. Bu ihtimale karşı, otel odalarında genellikle mum ve kibrit bulundurulur.

TUVALET

Kahire’de yanınızda mutlaka: tuvalet kağıdı, selpak mendil ve antibakteriyel dezenjektan el losyonu bulundurun. Ve hatta: sabun bulundurmakta da yarar var. Çünkü: bunları orada bulamasınız ve kullanmadığınız takdirde, kesinlikle geçici de olsa tatilinizi zehir edecek hastalıklara yakalanabilirsiniz. Bu hastalıklar: kusma ve ishal olarak sürüyor.

Tuvaletlere girdiğinizde: mutlaka yanınızda bozuk para bulundurun, çünkü ücretli. Restoran tuvaletlerini kullanmak isterseniz de, mutlaka bir şeyler sipariş etmeniz gerekiyor.

TEMİZLİK

Büyük otellerin kaliteli restoranlarında, batılı anlamda temizlik kuralları geçerli, ama sokaklar, hayır. Sokaklarda kendinizle baş başasınız. En iyisi, biraz önce de söylediğim gibi: yola çıkmadan önce, yanınıza marketlerde satılan kolonyalı mendillerden ve kağıt sabunlardan alın. Veya, hani dezenfektan losyonlar var ya, onlardan alın. Hiç değilse, ellerinizin temizliğinden emin olarak yiyeceklerinizi yiyebilirsiniz. Kendinize ve aldığınız yere güvenmiyorsanız, asla dışarıda, otel dışında yiyecek yemeyin.

FOTOĞRAF

Fotoğraf çekerken dikkatli olun. Mısırda, en büyük problemlerden biri de fotoğraf çekmek. İnsanlar, fotoğraf makinelerine karşı karşı çok hassaslar. Bu nedenle, ya izin alarak fotoğraf çekin ya da çaktırmadan. Kesinlikle fotoğraf makinanızı, göstere göstere insan veya insanlara yöneltmeyin, hem bundan hoşnut olmuyorlar, hem de çektiğinizi düşündüklerinde bahşiş istiyorlar. Kaliteli bir fotoğraf makinenız varsa, bunu çalınabileceğini unutmayın ve ona iyi sahip olun.

ÇALIŞMA SAATLERİ

İklimsel özellikler nedeniyle, çalışma saatleri: genel olarak: 08.00-15.00 arasındadır. Özel sektörde; çalışma saatleri uzundur. Kahire ve İskenderiye gibi büyük şehirlerde: dükkanlar, sabahın ilk ışıklarına kadar açıktır. Yani: hayat 24 saat sürer. Müslümanlar için hafta tatili: Cuma günleri kutlanıyor. Hıristiyan ve Yahudiler için hafta tatili ise: Cumartesi ve Pazar günleri kutlanıyor. Bankalar: Cuma ve Cumartesi günleri kapalı.

MÜZELERE GİRİŞ

Müzelere girerken, çoğu kez, ikişer kere “X-Ray” cihazından geçiyorsunuz. Bu nedenle; üzerinizde, metal eşyalar bulundururken dikkat. Bu dikkati: yanınızda bulunan fotoğraf makinası ve video kamerası gibi cihazlar için de gösterin. Zaten: turistlerin üst araması, bunların tespiti için.

Çünkü: girişte bunları yanınızda bulundurursanız, giriş ücretinin çok daha fazlasını, bunlar için ödemeniz isteniyor. Bunu göze alarak, yanınızda fotoğraf makinası ve video kamerası bulundurun.

OTELDEN TELEFON KULLANIMI

Kahire’de oteller, hizmet parası adı altında, çok yüksek paralar alıyorlar. Her hangi bir yere, otel hatlarını kullanarak telefon açtığınızda, aradığınız numara meşgul çıksa bile, 3 dakika konuşma ücreti tahsil etmeye çalışıyorlar. Hatta bu telefon sorunu, ülkenin en kaliteli otellerinde bile geçerli. O nedenle, otelden ayrılırken, estralarda telefon varsa, ayrıntılı olarak kontrol edin ve otelde asla otel santralına ait telefon kullanmayın.

HARİTALAR

Mısır Turizm İdaresi, her kentin haritasını yayınlamış. Bazı otellerde ücretsiz haritalar dağıtılıyor. Kentlerin çoğunu gezmek kolay, ama Kahire biraz karışık gelebilir. Rehber tutarsanız belli başlı yerlere gidebilir, başkentin daha az bilinen mahallelerini dolaşabilirsiniz.

SİNA YARIMADASI ULAŞIMI

Sina yarımadasında çalışan otobüsler: yolculuk sırasında ikram ettikleri çaylar ve kekler için, yolculuk sonunda inanılmaz yüksek ücret talep ediyorlar ve bunu yıllardır yapıyorlarmış. Buraya gitmeyi düşünenler için, küçük bir uyarı.

SUÇ VE GÜVENLİK

Mısır, genellikle güvenilir bir ülkedir. Yabancılara karşı çok az ciddi suç işlenmiştir. 1990’larda, Nil Vadisinde turistlere yönelik terörist saldırının siyasi bir amacı vardı, ama bu, turistlerin hedef gösterildiği anlamına gelmez. Mısır hükümeti, Yukarı Mısır’daki Nil Vadisinde ve Nil Vadisiyle Kızıldeniz arasında, turistlerin seyahatini kontrol altında bulunduruyor. Ancak, özellikle pazarlar gibi kalabalık yerlerde, küçük suçlarda bir artış olduğu söyleniyor.

Herhangi bir zorlukla karşılaşmamak için bazı önlemler almanızda yarar var. Asla eşyalarınızı başıboş bırakmayın. Çok zorunlu kalırsanız, özellikle yabancılardan yardım isteyin. Sırt çantası ile gidiyorsanız, tüm gözlerini kilitleyin ve bunun için asma kilit bulundurun. Otel odasında: kapınızın kilitli olmasına dikkat edin. Dışarı çıkarken, kendi asma kilidiniz ile kilitleyin.

Pasaportunuzun birkaç suret fotokopisini çektirin ve bu fotokopileri farklı yerlerde muhafaza edin. Çamaşırınızın altına yerleşecek şekilde, küçük bel ya da koltuk altı çantalarında; paranızı, önemli evraklarınızı ve pasaportunuzu saklayabilirsiniz.

Büyük boy fotoğraf makinası çantası; hırsızlar için cazibeli bir hedeftir. Böyle bir çantasız yolculuk planlayın, yanınızda herhangi bir çanta bulunmamasında yarar var.

Takı ve  değerli saat götürmeyin.

mısır.dalış.1
Mısır Genel Mısırda Plajlar

MISIR’DA PLAJLAR

Kızıldeniz, batı kumsalı ve Akdeniz boyunca güzel kumsallar sıralanmış. Genellikle: Kızıldeniz ve Sina, daha turistik yerler. Akdeniz’i: daha çok Mısırlılar tercih ediyor. Çok sayıda otel, restoran ve su sporu olanakları bulunan: “Şarmü’ş-Şeyh” ve “Hurgada” en büyük tatil yerleridir. Dalmak ve rüzgar sörfü yapmak için gelenlerle kalabalıklaşan, Sina’nın batı sahilindeki “Dahab” ve “Nuveyba” daha küçük. 20 derecenin altına nadiren düşen sıcaklıklar, tatilinizin güneşli geçeceğinin en büyük garantisi.

mısır.dalış.2
Mısır Genel Şınolker ve Tüple Dalış

MISIR’DA ŞINOLKER VE TÜPLE DALIŞ

Mısır:  hem şınolker ve hem de tüple dalış için harika olanaklara sahip bir yer. Sina yarımadasının güney burnu, dünyanın en önemli dalış noktalarından biridir. Ras Muhammed Ulusal Parkı (sitede, başka sayfada ayrıntılı olarak anlattım): 1000’den fazla balık türü, 150 tür mercan ve her türlü dalma etkinliği bulunan bir yer olarak öne çıkıyor. Yarımadanın güney sahili, Dahab, Nuveyba ve Şarm’üş-Şeyh’in dışında, resiflerle kaplıdır. Parkın öbür tarafındaki küçük boğazda, sualtı dünyası açısından zengin Hurgada bulunuyor.

Her düzey için eğitim veren sayısız dalış merkezi sayesinde, Mısır’da dalış eğitimi almak kolaydır. Bütün merkezler: PADI (Profesyonel Dalış Eğiticileri Birliği) gibi, bir sertifika kurumuna bağlılar. Temel eğitim: 5 günde veriliyor. Bu eğitimi alanlar: yanlarında, bir eğitmenle birlikte Mısır’ın dalış yerlerinde, 18 metre derinliğe kadar dalabiliyorlar.

Ayrıca, eğitim merkezlerinin çoğunda, dalışla ilgili tanıtım hizmetleri veriliyor. Tanıtım kapsamında, yarım gün teorik ders veriliyor, yüzme havuzunda çalışma yapılarak derse katılmadan önce temel teknikler anlatılıyor. Büyük otellerin çoğu, bu “deneme” hizmetini sunuyor. Uzun zaman önce, kurulmuş olan Emperor Divers firmasının: Hurgada, Naama Koyu ve Nuveyba’da ofisleri bulunuyor, bunlara danışabilirsiniz.

Eğer derinlere dalmak istemiyorsanız, Kızıldeniz ve Sina sahilleri boyunca, kıyıdan uzak sığ yerlerde şınolkerle dalarak büyüleyici tropikal sualtı yaşamını gözleyebilirsiniz. Tatil yerlerinde, şınolker bulmanız mümkün.

Nefes kesen, sualtı dünyasını izlemek için, altı cam teknelerle ya da “Aquascope” denizaltısına da binebilirsiniz. Denizaltı: Hurgada’daki limandan kalkıyor.

mısır.çöl.1

SAFARİLER VE ÇÖL GEZİLERİ

Mısır Genel: Mısır’ın % 90’ı çöldür. Çöl: kent hayatının stresini atmak için mükemmel bir fırsat olarak gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Deve üstünde veya arazi araçlarıyla, 1 günden 3 güne kadar süren safarilere katılabilirsiniz. Ya da kum tepeciklerinin üstünde, öğleden sonra bisikletle dolaşabilirsiniz.

Pan Arap Tours, Khalifa Expendition ve Amr Shannon gibi firmalar aracılığı ile: daha uzun süren safarilere katılmanız mümkün, tercih sizin. Sina’daki ve Kızıldeniz’deki otellerin pek çoğunda da kısa çöl gezileri düzenleniyor.

mısır.deve binme.1

DEVE VE AT TURLARI

Mısır Genel: Luksor ve Assuan’daki piramitlerin çevresinde, Sina ve Kızıldeniz sahillerindeki her tatil yerinde: deveye binebilirsiniz. Sina, Kızıldeniz, Kahire ve Luksor’da: ata binmek de mümkün.

Mısır ülkesinin tarihi hakkındaki yazım için.

Mısır ülkesinde ne yenir, ne içilir hakkındaki yazım için.

Mısır ülkesinde alışveriş, ne satın alınır yazım için.

Mısır ülkesinde, eğlence yazım için.

Mısır ülkesi gezi planı yazım için.

Mısır Kahire

mısır.kahire.genel.4
Mısır Kahire

Şehir: 641 yılında kurulmuş. 9’ncu yüzyılda, Fatımiler döneminde gelişmiş. Kelime anlamı: “muzaffer”. Şehrin ismi, Mısırlılar tarafından, çoğu kez, ülkenin ismi olan Arapça “Misru”, mısır Arapçası “Masr” olarak da adlandırılıyor.

Şehir: 1979 yılından bu yana UNESCO Dünya Tarih Mirası listesinde bulunuyormuş.

m.kahire genel manzara.1
Mısır Kahire

Kahire: Nil Deltasının genişlediği yerdeki konumu ve 20 milyonluk nüfusu ile, günümüzde, Afrika’nın en büyük kentidir. Şehir, Mısır devlet başkanı tarafından atanan vali tarafından yönetiliyor. Mısır hükümeti Parlamentosu, devlet daireleri ve diplomatik temsilciliklerin çoğu, Kahire’de bulunuyor.

Mısır Müzesi gerçekten dünyada eşi benzeri olmayan bir yer. Sokak hayatı ise, tam anlamı ile, bir kültür deneyimi. Ama yine de, bu sokak hayatına paldır-küldür dalmamak ve nispeten biraz dikkatli olmak, güvenliğiniz açısından şarttır.

mısır.kahire.nil nehri.3
Mısır Kahire Nil Nehri

Yoksullukla zenginliğin, gelenekle modern zamanların karıştığı bu kentte, ilk dikkati çeken trafik karmaşasıdır. Birbirini sollayanlar, sağlayanlar, kilitlenmiş trafikte yol istemek için durmadan korna çalanlar ve bu kalabalıktan yükselen bir ses cümbüşü insanı serseme çeviriyor.

Ayrıca, taksilerin eskiliği de rahatsız edici. Tam bir hurdaya dönüşmüş olan bu taksiler, hala müşteri taşımakta direniyorlar.

Bir de çölden gelen toz, kentin üstüne dayanılmaz bir duman gibi çöküyor.

Toz burada, gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiş. Yerli halk, öğleden sonra, Nil Nehrinin Batı kıyısındaki çay bahçelerine gölge düşünce, buralara kaçıyorlar. Gece, halk nehir boyunca dolaşmaya çıkıyor.

Kafelerde, rengi kırmızı tarçına benzeyen, ama baharlı kokusu yollara yayılan bir çay içiyorlar. İnsanlar sakin ve yumuşak başlı. Daha ilkbaharda, öğleden sonraları sıcaklık 32 dereceye yükseliyor.

Bir başka dünya sanki Kahire. Zaten, buraya gelenler, ya burayı çok seviyorlar ve bir kez daha gelmek istiyorlar. Ya da, nefret edip bir daha uğramıyorlar.

mısır.kahire.nil nehri.1x
Mısır Kahire Nil Nehri

Kahire’de gezecek ve yapacak çok şey var. Ama, genel olarak karışıklığa ve hijyen olmayan ortama hazır olmalısınız. Karşınıza, her an bir rahatsız edici görüntü çıkabiliyor.

20 milyona yakın insanın yaşadığı söylenen bu kentte, bazı binalara, neredeyse, 50 yıldır, el sürülmemiş. Bir yandan binlerce turist buraya akarken, bir yandan yıllardan bu yana değişmeyen bir şehir.

Evet, sabahları, nehir boyunca hep sislidir.

Nehir kıyısından bakılınca, gezi gemileri, o sis örtüsü içinde; zor seçiliyor. Sanki: Kuzey Avrupa nehirlerinin kıyısında dolaşıyor gibisiniz.

Çöl ikliminin yegane çiçekli mevsimi olan ilkbahar aylarında, begonviller pembe, mor, kaldırım kenarlarında Kıbrıs akasyası ağaçları masmavi. Sokaklarında Ümmü Gülsüm, camilerinde Abdülsamed, çölde rüzgar sesi duyacaksınız. Bazen ise raks sesi duyabilirsiniz.

Kahire, Müslüman Arap bir ülkenin başkentidir.

Sanıldığının tersine oldukça moderndir. Geçmişindeki tarihsel zenginliği taşıyabilecek güçte. Rengareng çarşısında nargile içenler, dillere destan kadınların güzellikleri.

Ama yine de “Bin bir gece” masallarında anlatıldığına göre, safahata ve eğlenceye meraklı bir halkı olan şehir. Mısırda göbek dansı, ayrı bir öneme sahip.

Mısırlılar, usta dansçıları izleyebilmek için aylarca önce para biriktiriyorlarmış. Eğlencenin gece geç saatlere kadar sürdüğü “Alhambra” da, göbek dansının üstatlarını izlemek mümkün.

Burası: pahalı ancak güzel kulüplerden birisi. Daha çok yabancıların ya da çok zengin yerlilerin yerleşmiş olduğu bölgeler dışında, genelinde insanların giysileri ve caddelerdeki arabalarıyla zamanda yolculuk yapar gibi olur insan. Zaten Kahire de önemli olan zamandır, geçmiş zaman.

Şehirde gezerken,

Çok fazla sayıda asker göreceksiniz. 80 milyon ülke nüfusunun 20 milyonu asker. Ülkede askerlik zorunlu ve üç yıl. Sanırım bu nedenle, her yerde asker göreceksiniz.

Ve dünyanın, en önemli müzelerinden biri olan Mısır Müzesiyle, geçmişe yolculuğa çıkacaksınız.

KAHİRE: KENT MERKEZİ

Kahire’nin kent merkezinde: mağazalar, kafeler ve restoranlar ile bankalar var. Merkezin büyük bölümü: Hıdiv İsmail tarafından: 1865 yılında yaptırılmış.

Binaların çoğunluğu: Avrupalı mimarlarca tasarlanmış. Nil nehri, Kahire’yi ikiye bölüyor. Eski şehrin bulunduğu bölge: İslami Kahire.

Burada: Fatımiler ile başlayıp Osmanlılarla süregelen İslami dönem eserleri bulunuyor. İstanbul’daki Sultanahmet civarına benzeyen bir bölge.

Kent merkezi: Büyük Tahir Meydanı(diğer adı: özgürlük meydanı) var. Gezimize bu meydandan başlayacağız. Bu nedenle, bulunduğunuz yerden bir şekilde buraya ulaşın.

BÜYÜK TAHRİR MEYDANI

Yerel ismi: “Meydan el-Tahrir”. Arap Birlik Binası, Mısır bürokrasisinin merkezi: Mugamma ve Kahire Amerikan Üniversitesi, bu meydana bakıyor. Burada: Mc Donalt şubesi bulunuyor. Bilindiği gibi, Kahire’de yemek yemek oldukça sakıncalıdır. Sular pis olduğu için yemeklerden sık sık zehirlenilmekte, bazı bakteriler mideden uzun süre çıkmayarak, kimi rahatsızlıklara sebep vermektedir.

Bu yüzden, bilindik markaları tercih etmekte yarar var. Kentte yaklaşık 10 tane Mc Donalt bulunuyor. Tat olarak bizden farklılar, ekmekleri garip. Bir şey aldığınızda mayonez istemeyin, çünkü mayonezler ketçapın aksine ekstraya giriyor. Üst katta bulunan erkek tuvaletinde dikkatli olmak gerekiyor.

Çünkü: pisuarlar duvar çukurluğunda bulunuyor ve bu çukurluğun yüksekliği 1.80 metre. 1.80 ve daha uzun bir kişi kafasını çarpabilir. Burada: dolar ve Euro geçmiyor, mutlaka Mısır poundu bulundurun.

ARAP BİRLİĞİ BİNASI

Alçak bir kamusal hizmet bloğunun ardında konumlanan, yüksek ve orta koridorlu bir büro bloğundan oluşuyor. 1950’li yılların dünya genelinde tipik olan çalışma yapılarının olağan bir örneği. Kahire için, ilginç olan yönü, bu coğrafyada erken bir ürün sayılmasından ötürüdür. Yapı, özgün işlevini halen sürdürüyor.

Evet, meydandan Nil nehrine doğru ilerleyin, nehre geldiğinizde, sağa dönün ve yürümeye devam edin. Biraz ileride, Nil kıyısında, Kahireliler kadar, turistler için de bir nirengi noktası olan: Nile Hilton Oteli ve onun biraz ilerisinde muhteşem Mısır Müzesi var.

MISIR ESKİ ESERLER MÜZESİ (MATHAF AL-MASRİ)

Her gün: saat: 09.00-16.45 arasında açık. Giriş katında 42 odada ve üst katta ise 47 odada eserler sergileniyor. Müze ilk kez, 1891 yılında Gize’de kuruldu. 1902 yılında ise, Kahire’de bugün bulunduğu yere taşındı. Böylece: Mısır’da ne bulunursa (ister rastgele bulunsun, ister planlı bir biçimde kazılarak çıkarılsın) hepsi müzenindi.

Bununla: arkeolog Mariette, eski eserlerin: ülke dışına çıkarılmasını ve yağmalanmasını durdurmuş oluyor ve bir Fransız; Mısırlılar için, Mısır’ın olan şeyleri koruyordu.

Gönül borçlusu Mısır; müzenin ön bahçesine onun heykelini dikti ve ölümünden sonra da, cenazesini buraya getirerek mermer bir lahde gömdü. (Müzenin bahçesinde bu heykeli göreceksiniz.)

Evet: Kahire Müzesi olarak inşa edilmiş bir bina. Fransız mimar “Auguste Mariette” tarafından, sanat eserlerinin ülke dışındaki müzelere götürülmesini engellemek için kurulmuş. Yalnızca toplama değil, aynı zamanda denetim merkezi olarak da görev yapıyor.

Günümüzde:

Dünyanın en önemli koleksiyonlarından birine ve değerli Antik Mısır hazinelerine ev sahipliği yapıyor. Zenginliğiyle göz kamaştırıyor. Genç yaşta hayata veda eden ve laneti dillerde dolaşan “Tutankhamon” un hazinelerinden, firavun mumyalarına, Akenaten ile Nefertitinin Amarna sitili zarif heykellerine kadar, bu eşsiz medeniyetin en nadide eserleri buradadır.

Müzede: Yunan, Roma ve Suudi Arabistan gibi farklı medeniyetlere ati koleksiyonlara da yer verilmiştir.

Mısır Müzesinde sergilenen en önemli eser, MÖ.15’nci yüzyılda, Roma İmparatoru Augustus tarafından yaptırılan Dendur Tapınağıdır.

mısır.kahire.müze.2
Mısır Kahire Eski Eserler Müzesi (Mathfa Al-Masri)

Kısmen demode, karışık ve genellikle kalabalık olsa da, sergilenen 120 binden fazla eser nedeniyle, kesinlikle görmeniz gereken bir yer.

Buraya: en az 4-5 saatinizi ayırmanız gerekiyor.

O kadar çok eser var ki, her esere 3 dakika ayırsanız, müzeden altı ayda ancak çıkarsınız. Özellikle: Kahire’ye ilk geldiğinizde müzeyi gezin ve daha sonra Nil kıyısındaki tapınakları gezdikten sonra, müzeyi tekrar gezin, inanın çok farklı duygular yaşayacaksınız.

Eğer: öğrenci veya öğretmen iseniz, Mısır’a gitmeden önce, Türkiye’den mutlaka: “İnternational Student Card” alın. Bütün girişler: yarı fiyatına iniyor. Müze giriş: 40 Paund (8 dolar) ve öğrenci 20 (4 dolar) Paund. Müzeye girerken, dikkatli olun. Yanınıza: fotoğraf makinası alıyorsanız, ekstra ücret ödemeniz gerekiyor. Bir de video kameranız varsa, 10 misli yüksek ücret ödemeniz gerekiyor.

Evet, içeri giriyorsunuz.

Kahire Müzesi: Mısır antik dünyasının neredeyse kalbidir. Yalnız müzeyi gezmeden önce, yanınıza; ya kitap alın ya da rehber. Bunun yanında: ya da, bizim bu satırları yazdığımız, sayfadan bir çıktı alın.

Yanınızda rehber olmasa veya herhangi bir bilginiz olmasa, müzeyi gezmeniz günler sürebilir. Ayrıca: bir çok objeyi görmeden veya önemini anlamadan, müzeden çıkmak durumunda kalırsınız.

mısır.kahire.müze.3
Mısır Kahire ESKİ ESERLER MÜZESİ (MATHAF AL-MASRİ)

Müzeye giriyorsunuz.

Giriş katında:

Lahitler ve mumya yapımı ile ilgili eşyalar sergileniyor. Karşınıza: ilk önce, nasıl mumyalama yapıldığını anlatan bir bölüm çıkıyor. Evet, müzenin “Mumya Kısmı”, insanı açıkça şok ediyor. Musa Peygamber: eski Mısır’da, köle olarak çalıştırılan insanları, Süveyş Kanalından geçirirken “Asası” ile , Kızıldeniz’i ikiye böler. Denizin ortasında açılan bu yoldan, halk karşıya geçer, fakat arkadan kovalayan mısır askerleri, denizin tekrar kapanması ile, boğularak ölürler. Musa’yı kovalayan Mısır Firavunu II. Ramses; işte karşınıza çıkıyor.

Ramses’in mumyası incelendiğinde; boğularak öldüğü anlaşılmış. Firavun mumyaları, müze içinde özel bir bölümde sergileniyor. Buraya girerken ilave para ödemeniz gerekiyor. Bununda bedeli 100 Mısır Paundu.

Yani: yaklaşık olarak 20 dolar.

Burada: flaşsız bile olsa fotoğraf çekmek kesinlikle yasak. Ancak, ortalıkta pek te nöbetçi dolaşmadığından çekim yapanlar var. Oldukça karanlık olan bu kısımda, bir oda Ramses’e diğeri Ramses’in ailesine ait. Bir kadın ve kedisinin mumyası var. Kedi mumyası, bir zamanlar bebek mumyası sanılıyormuş.

Yanınızda çocuk varsa, buraya sokmayın derim. Mumyaların görüntüleri, çok gerçekçi, ilave parayı ödeyip mutlaka buraya da girin.

m.kahire müzesi.01
Mısır Kahire KAHİRE ESKİ ESERLER MÜZESİ (MATHAF AL-MASRİ)

Burada yer alan bilgilere göre: mumyalama işlemi için, hafif meyilli bir taş kullanılıyor. Ölen kişi, buraya yatırılıyor. Burun kıkırdağı kırılıyor, beyni, burun kanallarından çekilerek alınıyor. Boşaltılan bölüme: yine aynı yoldan; keten dolduruluyor.

Böylece: gözler, içeriye düşmüyor. Diğer yandan: vücudun yanlarından delikler açılıyor ve bu deliklerden, zarar görmeden, dört organ çıkarılıyor.

Vücutta, yalnızca: kalp kalıyor. Kalp; onların inanışına göre, mahkeme gününde hesap vermek için vücutta bırakılıyor.

Diğer organlar: yeniden yaşama dönüldüğünde kullanılmak üzere, testilere konularak, mumyanın yakınına bırakılıyor.

Mumyalama işlemini yapan kişi: çakal maskesi takıyor.

Ölü yiyen bir hayvan olan çakal: onlar için “Mumya Tanrısı” konumunda. Mumyalama işlemi: 40 gün sürüyor. Bir çok medeniyette; çokluk belirtilen “Kırk” sayısının, Firavunlar için önemli olduğu anlaşılıyor.

Bu işlem sırasında, formülü hala gizli bir sıvı; etlerin çürümemesi için, ölünün vücuduna sürülüyor. En son olarak da, vücut; ketenle sarılarak, sandığın içine yerleştiriliyor.

Zemin kattaki odalarda:

Eski Krallık Odalarından itibaren, kronolojik sırayla, Antik Mısır tarihi anlatılıyor. Burada: bir mezardan çıkmış “Sakkara Krallar Listesi” var. Bunun bir yüzünde: Yeraltı Tanrısı Osiris’e bir ilahi, öbür yüzünde ise katip Tunrin’in, iki kolona adları yazılmış, 58 krala duası var.

Bunların ilki: Miebis, sonuncusu da Büyük Ramses’tir.

Evet devam ediyoruz. Genellikle: mezarlardan çıkarılmış olan hazineler var. Bunların arasında: Sakkara’daki Basamaklı Piramitte bulunan: Kral Conser’in gerçek boyutlardaki heykeli de görülüyor. 32 ve 42 numaralar arasındaki odalarda: daha ileri tarihlere ait eserler sergilenmiş.

Bunlar arasında: Ka-Aper’in yekpare ahşaba oyulmuş gerçek boyutlardaki heykeli ve çocuklarıyla birlikte çiftleri tasvir eden heykeller var.

m.kahire müzesi.02
Mısır Kahire ESKİ ESERLER MÜZESİ (MATHAF AL-MASRİ)

Mezarlarda bulunan nesneler; Antik Mısır’daki inanışlar ve günlük hayatla ilgili ipuçları bakımından zengin kaynaklar. Ölümden sonraki yaşamda: krala hizmet etmek üzere yapılan: ahşap hizmetçi heykelleri (uşabti) arasında; muhafızlar ve zanaatkarlar, hatta tekneleriyle birlikte gemiciler de var. Aynı nedenle: ölümden sonra kralın ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ördek ve sığır gibi tasvirlere de yer verilmiş.

Amarna Odası (3’ncü oda)

Sapkın olarak adlandırılan ve Ahenaton’un Aton’u tek tanrı olarak kabul ettiği ve Orta Mısır’da bulunan “Tel el-Amarna”yı başkent ilan ettiği döneme ayrılmıştır. Ahenaton’un yeni dini, yalnızca onun yaşamı boyunca sürmüş. Ölümünden sonra ise “deliliğinin” bütün izleri, ortadan kaldırılmış. Bu odada sergilenen objeler: mezardan çıkarılmış.

Burada sergilenen, Ahenaton’un iki dev heykelinde: uzun çenesi ve yuvarlak karnı gibi fiziksel özellikleri dikkati çekiyor. Giriş katında, 3 numaralı odada sergileniyor. Marfan sendromu denilen hastalıktan muzdarip olduğu için, yüz kemikleri uzamış, yarı Çinli bir görünüm almış. Sapkın olarak ilan edildiği için, adı bütün yazıtlardan silinmiş ve heykelleri kırılmış, tapınakları yerler bir edilmiş.

Sonradan, toprak altından çıkarılan heykellerinin hepsi kırık bulunmuş ve bu müzeye taşınmış.

Yani: Akhenaten’i, bu müze dışında görmek mümkün değil.

Ayrıca: eşi Nefertiti’nin de harika bir büstünü, burada görebileceksiniz. Çünkü: Nefertiti, güzelliğiyle dillere destandır. Bu güzellik taşa işlenmiş ve büstü yapılmış. Ancak, müzede göreceğiniz büst, orijinal değil. Orijinali: Berlin Müzesinde, evet çalınmış. Nefertiti ;”güzellik geliyor” anlamında bir kelimedir.

En güzel hazineler: ikinci katta

Özel Tutankamun bölümü

Tutankamun: 9 yaşında Firavun olmuş. Ancak: 18 yaşına gelince, başına aldığı bir darbe ile ölmüş. Tutankamun’un önemi ise: yaşadığı dönemde yaptığı yönetiminden değil, mezarı korunarak çıkarılan tek Firavun olmasından kaynaklanıyor.

Çünkü: kendisinden sonra gelen bir kral, Krallar Vadisindeki mezarlara el koyar ve Tutankamun’un mumyasını, başka emanet bir mezara taşıtır. Bu sayede: mezar, tahrip edilmeden, günümüze ulaşmıştır. Mumyası, halen “Luksor” şehrinde bulunuyor. Kahire Müzesinde ise: piramitten çıkarılan: altın eserler sergileniyor.

Burada

Howard Carter’in, 1922 yılında Tutankhamon’un mezarından çıkardığı, 1700’den fazla eser var. Çünkü: bu mezar, Krallar Vadisinde bulunanlar arasında tahrip olmamış tek kral mezarı. Firavun öldüğünde: 19 yaşında idi ve daha büyük bir mezar hazırlanması için zaman yoktu. Buna karşın, mezarı: ölümünden sonra kullanması için hazinelerle donatılmıştı.

Takip eden yıllar içinde: mezarın girişi, yanındaki mezarların yıkıntılarıyla kapanır ve mezar, yağmacılardan korunur.

Firavunun mumyasının konulduğu 3 tabut: müzede sergileniyor.

Tabutun üzerinde: “Ey Ana Nut; kanatlarını üzerime ger, tıpkı ölümsüz yıldızlar gibi” yazılı. En içteki tabut: 170 kg. ağırlığında ve som altından. En dışta, tahtadan ve üstü altın yapraklardan oluşan kısım bulunuyor. İkinci tabut, yine tahtadan, altın kaplamalı ve daha süslü.

Onun içinde ise Tutankhamun’un mumyası bulunan ve en içteki tabut bulunuyor. Hemen yanındaki sandıkta ise, mumyalama sırasında çıkarılan organların bulunduğu küçük bir tabut var.

Kralın: altın ve ikinci derece kıymetli taşlarla süslü cenaze maskı muhteşem. Bu ilgi çekici keşif; 3000 yıl sonra bile göz kamaştırıyor. Özel odasını ve çıkarılan objeleri, mutlaka görmelisiniz. Bu bölümden, büyülenerek çıkıyorsunuz.

Evet, geziye devam ediyoruz.

Müzede: birbirinden orijinal eserler göreceksiniz. Ama en ilginci; bugün bile kullanımına, insanların zorla alıştığı prezervatif. Evet, birden karşınıza çıkıyor.

Ancak: 5500 yıl öncesine ait keten prezervatif, insanların geçmiş yıllarda da aile planlamasına verdikleri önemi ortaya koyması açısından ilginç. Ama, günümüz Mısır’ında, buna kimsenin uymadığı da, Kahire sokaklarında karşınıza çıkacak olan görüntüden anlaşılıyor. Her yan çocuk dolu.

Evet: üst katta: mumya odası var.

Burada: Mısır’ın en ünlü yöneticilerinin korunmuş kalıntıları bulunuyor. Ağırlıklı olarak: 18 ile 20’nci sülalelere ait mumyalar arasında: IV. Ramses, I. Seti ve III. Tutmosis mumyaları var. Tutankhamon; Krallar Vadisindeki mezarına geri konulmuş ve günümüzde tekrar taş lahitte yatıyormuş.

Bu muhteşem ve renkli buluntular arasında; Mısır’ın kronolojisini çıkarmak için arkeologların yararlandıkları eserler de var. Bunlardan biri de: Kral Narmer levhası. Bu levha: Mısır’ın birleşik krallık olmasından sonra, bir kraldan söz eden ilk belge olma özelliğini taşıyor.

Ayrıca:

Ülkenin dört bir yanında bulunan heykeller: Osiris, Hathor, İsis ve diğer önemli tanrılar ile belli başlı sülalelerin firavunlarını temsil ediyor. Firavunların gücü, genellikle taşa ne büyüklükte kopya edildikleriyle ifade ediliyormuş. II. Ramses’in kiler, çok büyük. Bunlara ek olarak: kraliçe Hatşepsut’un büstü gibi, küçük heykeller de görülüyor.

Mısır Müzesini gezdikten sonra:

Müzenin hemen yanındaki yoldan, Nil nehrinin tersi istikametinde yürümeye devam edin.

Şare Ramses yolundan doğruca yürüdüğünüzde: Ramses Meydanına geleceksiniz. İstanbul’ta Topkapı Meydanı gibidir. Çeşit çeşit insanların gelip geçtiği, sürekli ve yoğun bir hareketliliğin olduğu, minibüslerin, otobüslerin ana duraklarının bulunduğu, keşmekeş bir yer Ramses Meydanı.

Burada: bir anda “üçüncü dünya ülkesinde” miyim? diye düşünüyorsunuz. Burada: hem Londra Metrosunu aratmayacak bir hız ve teknik donanıma sahip metro istasyonu ve de özel klimalı otobüsleri, hem de eskiliği ve bakımsızlığı yanında zaman zaman insanların birey olmaktan çıkıp etten bir yığına dönüşecek şekilde doluştuğu otobüslerin ana duraklarını bulabiliyorsunuz.

mısır.ramses meydanı.2.ramses heykeli taşınması.1
Mısır Kahire ESKİ ESERLER MÜZESİ (MATHAF AL-MASRİ)

Bu meydanın hemen yakınında: Ahram Gazetesinin tesisleri var. Mısır’ın yarı resmi gazetesi. Bir milyon tirajı bulunuyor. Burada, ayrıca: Victoria dönemi tren istasyonu var.

m.ramses tren istasyonu.1
Mısır Kahire  RAMSES TREN İSTASYONU

RAMSES TREN İSTASYONU

Ramses Meydanında bulunuyor. Kahire’nin kalbinin attığı yer. Ülkenin her yanına, buradan trenler kalkıyor. Eski bir bina. Ana kapıdan içeri girer girmez, insan kalabalığı ile karşılaşıyorsunuz. İçerden: İskenderiye, Luxor, Aswan gibi şehirler başta olmak üzere, her yere tren bulabilirsiniz. Burada kalıp gerçek Mısır yaşamını gözlemeniz mümkündür.

Binanın: neoklasik cephesi, eşit aralıklarla tekrar eden İslam sanatı motifleriyle bezenmiş.

Cephede: çıkıntı oluşturan aynalar ile, kare biçimli kulelerin gizli oyukları üzerine uygulanmış turkuaz renkli zeminin rölyefinde bulunan girift örgülü ağ, cephenin en çok göze çarpan öğeleri. Ayna bölücülerin her birinde, birinci ve ikinci katları sınırlandıran, üç katlı ve dikdörtgen biçimli birer oyuk var.

Zemin katta, sivri kemerli bir pencere ya da atnalı kemerli bir pencere çifti bulunuyor. Oyuğun birinci katında kaşmerli bir pencere, ikinci katındaysa sivri uçlu, atnalı kemerli bir pencere çifti bulunuyor.

Meydanda, ayrıca II. Ramses’in heykeli bulunuyor. Ancak: meydanda bulunan bu heykel kopya. Çünkü: orijinali, kirlilikten korunması için, 1955 yılında, heykelin bulunduğu Memphis şehrine geri götürülmüştür.

Çünkü: devam eden tarihi süreçte, heykelin çevresinde: iki köprü, bir metro, bir cami oluşmuş. Heykelin bunlara dayanacak hali olmadığı düşünüldüğünden, piramitlerin hemen yanında kurulacak yeri müzede sergilenmek üzere, 15 km. uzaklıktaki yeni yere taşınmıştır.

Ramses: Mısır’ın en ünlü firavunudur.

66 yılı aşkın bir süre tahtta kalmış. Sekiz karısı ve yüzü aşkın çocuğu olmuş. Hititlerle uzun bir savaştan sonra, ilk defa barış antlaşması yapıp, hükümdarlığı süresince Mısır’ın her bir yanına mabetler, heykeller diktirmiş.

MÖ. 1225 yılında ölen ve savaşçı bir kral olarak bilinen 2. Ramses, 67 yıllık yönetiminde Mısır’a altın çağını yaşatmış. 2. Ramses’in piramitlerin yanına taşınan heykeli, geçen yüzyılın ortalarında, Kahire’ye getirilmeden önce, 3200 yıl boyunca, antik Mısır’ın başkentlerinden “Memphis” deymiş.

Burada: 1882 yılında yapılan kazılarda bulunmuş. Daha sonra sekiz parçaya bölünen heykel, 1955 yılında Kahire’ye taşınarak, aynı adla anılan büyük meydana yerleştirilmiş. 100 tonluk, pembe granit heykelin taşınma için, 15 km. lik yolculuğun maliyeti 1 milyon Euro olmuştur.

mısır.kahire.metro.
Mısır Kahire RAMSES TREN İSTASYONU

Aynı yoldan, Nil nehri istikametinde geri dönüyoruz. Yalnız: Yüksek Mahkemenin arkasından, Talat Harp Meydanını buluyoruz ve buradan “Kasrü’n Nil denilen ve batı tarzı restoran ve mağazaların bulunduğu yola giriyoruz. Bu bölgeyi de gezdikten sonra; yine, istikametimizi Tahrir Meydanına yöneltiyoruz.

m.nil nehri.genel.1
Mısır Kahire Nil Nehri

Meydana gelince, El Tahrir Köprüsünden: Nil üzerindeki en büyük ada olan: Cezire’ye geçiyoruz.

TAHRİR KÖPRÜSÜ

Nil Nehri üzerinde yapılan ilk köprü olarak kabul edilir. Yapıldığında: 406 metre uzunluğa ve 2.5 metresi kaldırım olmak üzere, 10.5 metre genişliğe sahipmiş. Orta kesimi açılır-kapanır bir kafes kiriş strüktürken, 1950’lerde bugünkü haliyle yeniden inşa edilmiş. Ancak, köprü girişindeki aslanlar, aynı biçimde değerlendirilmeyi sürdürmüşlerdir.

mısır.kahire.cezire adası.f
Mısır Kahire Kulesi
Mısır Kahire Kulesi

KAHİRE KULESİ

Baklava biçiminde kafes bir yapıya sahip kulenin, yelpaze şeklinde açılan üst bölümü, lotus çiçeğini andırıyor. Yüksekliği: 187 metre. İlk inşa edildiğinde, dünyanın en uzun betonarme yapısı unvanına sahipmiş.

Burası: Kahire’nin görülmesi gereken ilginç yerlerinden biridir. Nil Nehrinin hemen yanı başında bulunuyor. İlginç bir mimarisi var. Eski Cumhurbaşkanı Cemal Abdulnasır döneminde, Amerika tarafından, Mısır’a para yardımı yapılır. Nasır, bu para ile bu kuleyi yaptırmış.

Kuleye asansör ile çıkılıyor. Tepesinde iki kat var. Birinci katında döner lokanta bulunuyor. İkinci katında ise kafeterya var. Kulenin en tepesinde ise seyir yeri var. Kahire’yi para ödeyerek dürbünle seyrediyorsunuz. Ayrıca; buradan, hava açık olduğunda piramitleri bile görmek mümkün. Ayrıca, Kahire’yi ikiye bölen Nil nehrinin kollarını da görebiliyorsunuz.

m.genel bir resim.1
Mısır Kahire Kulesi
Ana girişinde; devasa bir ağaç bulunuyor.

Bunun köklerini görün. Gerçekten orijinal. Ağaç: salkım-saçak gibi birkaç gövdeden oluşuyor. Ayrıca: kulenin çevresinde bulunan “Endülüs Bahçeleri” değişik özelliklere göre düzenlenen yemyeşil bir dokuyu barındırıyor. İçlerinde değişik bitkiler de bulunuyor. İnanın güzel bir gezi olacak, mutlaka gidin.

Evet: Cezire adasında gezilecek yerler bitiyor. Yürüyerek; el-Tahrir Köprüsünden geri geçiyoruz ve Tahrir Meydanına varmadan önce, Nil kıyısındaki yolu takiben, sağ istikamette ilerliyoruz.

Hedefimiz: Ravda adası. Şa Es-Saray bölümünden adaya geçiyoruz ve burada Menyal Sarayı var. Bu saray: günümüzde bir sanat galerisi olarak kullanılıyor ve güzel bahçeleri var. Mehmet Ali Paşa’nın sarayı olarak anılıyor.

Sarayı gördükten sonra;

Şare Sayalatül Ravda yolunu takiben ilerlediğimizde, adanın uç noktasında: Ümmü Gülsüm Müzesi, Nil Ölçer ve Manastırlı Sarayını göreceğiz.

Ümmü Gülsüm Müzesi:

Kahire’de, 19’ncu yüzyıl yapısı olan Manastırlı Sarayı içinde, 250 metrekarelik alanı kaplıyor. 2002 yılında açılmış. Müzede: Ümmü Gülsüm’e ait: sahne kıyafetleri, tablolar, çoğu devlet başkanlarıyla birlikte çektirilen (Cemal Abdülnasır, Enver Sedat, Şeyh Zayed gibi) fotoğraflar ve diğer eşyalar sergileniyor.

Ayrıca: Ümmü Gülsüm’ün; çeşitli sanat ya da devlet adamlarıyla mektuplarından örnekler de burada bulunuyor. Müzenin kütüphanesinde, sanatçı hakkındaki tüm kitaplar, yüksek lisans ve doktora çalışmaları var.

Ümmü Gülsüm:

Arap dünyasının gelmiş geçmiş en sevilen sanatçısıymış. Sevda şarkıları ve içli parçaları öyle bir söylermiş ki, izleyicilerini ve radyo başında evlerinde dinleyenleri ağlatırmış. Büyülü bir sese ve alışılmadık bir ses rengine sahipmiş. Nefesi o kadar güçlüymüş ki, aynı notayı bir buçuk dakika boyunca okuyabiliyormuş.

mısır.kahire.ümmü gülsümmüzesi.1
Mısır Kahire Ümmü Gülsüm

Evet, devam ediyoruz. Sırada: Nil ölçer: MS.715 yılında: Nil’in taşma seviyesini ölçebilmek amacıyla yapılmıştır.

mısır.kahire.hayvanat bahçesi.1
Mısır Kahire Hayvanat Bahçesi

Ravda adası gezimiz bittikten sonra: El-Gize köprüsünden, Nil nehrinin batı yakasına geçiyoruz. Burada: Kahire Üniversitesinin, göz alabildiğine uzanan konut alanları var. Ayrıca; güzel bir bahçe içinde, Kahire Hayvanat Bahçesi de burada.

Burası: Nil’in batı kıyısında, Roda Adasının karşısındaki güzel bir arazide bulunuyor. Koşulların daha iyi hale getirileceği vaat edilmiş olsa da, hayvanların kafesleri bakımsız. Binlerce hayvan var. Burada: aslan, maymun, fil, deve, kaplan ve bunun gibi daha onlarca hayvan çeşidini bir arada görme şansınız olacak.

Bunların yanında: köprüyü geçince hemen karşınıza; görülmeye değer: Mahmud Halil Müzesi ( dikkat buraya girerken pasaport göstermenizi istiyorlar) var.

Muhammed Mahmud Halil ve eşi için, 1915 yılında inşa edilen saray, günümüzde müze olarak kullanılıyor. Müze: Paul Gauguin, Auguste Renoir, Vincent van Gogh, Claude Monet, John Jonkkind, Charles Francois Daubigny gibi Avrupa sanatının önde gelen isimleriyle, Eugene Fromentin gibi Doğu sanatının başarılı temsilcilerinin koleksiyonlarını barındırıyor. Batı sanatı ile Doğu sanatının buluşma noktası, mutlaka ziyaret edin.

mısır.kahire.felluka.2
Mısır Kahire Nil Nehri

Bu arada:

Fırsat bulduğunuzda, Nil Nehri üzerinde, “felluca gezisi” yapmayı sakın ihmal etmeyin. Felluca, Mısır’ın geleneksel yelkenli kayıklarına verilen isim. Bu yelkenlilerde hayat diğer gezinti tekneleriyle kıyaslandığında, oldukça basit ve ilkel görünebilir.

Kamarası, tuvaleti, duşu olmayan kayıklar, konuklarına konfor namına bir şey sunmasa da Mısır’ın benzersiz gökyüzünü izleyerek açık havada uyumanın tadı başka hiç bir şeyle kıyaslanmayacak ölçüde büyüleyici.

Bu deneyimi, 5 yıldızlı otellerde, süper lüks teknelerde yaşamanın imkansızlığının farkında olanlar, bu yolculuğa çıktıklarında, yüzlerinden uzun süre silinemeyen bir tebessüme sahip oluyorlar.

Ayrıca: teknelerdeki ilkel koşullar, katlanılmayacak ölçüde değil.

Her kayığın kaptanı ve aşçısı var. Bu sayede, yapmanız gereken tek şey, uzanıp çevrenin keyfini çıkarmak. Akşam olduğunda aşçının iptidai koşullarda yaptığı yemeğe kaptanın söylediği yöresel şarkılar eşlik ediyor. Sonrasında ise kıyıda yakılan kamp ateşinin çevresinde keyifli sohbetler yaşanıyor.

Evet: uzun yolculukların sırrı bu. Bunun dışında, geleneksel fellucalar ile nehirde gezerken, şehri bir başka açıdan görüp, Kahire’nin gizemini daha iyi anlayacaksınız. Bunlara binmeyi tercih etmeseniz, kiralık motorlar var.

Pazarlık yaparak bir saatlik tur için, 10 dolara bir tekne kiralayabilirsiniz ki Kahire’yi ziyaret edenlere, bu turu yapmalarını mutlaka öneriyorum.

KAHİRE; İSLAMİ YAPILAR

Kahire’nin yeni kurulan, sıradan pek çok dış mahallesi var. Ama bunların yanında: kentin eski mahalleleri de iyi şekilde korunmuş ve bu bölgeler, İslam dünyasının en güzel mimari örneklerini barındırıyor. Şehirde, nereye giderseniz gidin, cami kubbelerinin ve minarelerinin düşsel mimarisinin karmakarışık çatılar arasında yükselişine tanık olacaksınız.

Şehir: nehrin doğusuna kurulduğu için: Nil Nehrinin yıllık taşkınlarından etkilenmiyor. İstilacılara karşı ise, yüksek surlarla korunmuş.

Evet, bugünkü gezimize: yine tahrir meydanından başlıyoruz. Bulunduğunuz yerden, tahrir meydanına herhangi bir şekilde geliyorsunuz. Şare el-Bostan caddesi istikametinde, doğuya doğru ilerliyorsunuz.

Abdin Metro İstasyonunun bulunduğu yerde:19’ncu yüzyıl tarihli Cumhuriyet (Abidin) Sarayından geçip, Ahmet Mahir Meydanına ulaşıyorsunuz.

Burada, kalabalık bir Pazar yeri sizi karşılıyor. Ayrıca: ortaçağ şehir surlarına inşa edilmiş, heybetli bir kapı olan: Bab Züveyla.

BAB ZÜVEYLA KAPISI

Evet: bu kapının silindir şeklindeki burçlarını görüyorsunuz. Geçmişte, mahkum edilen suçlular, ceza olarak bu kapıda asılırmış. Bu kapının üzerinde yer alan iki minare: aslında 1420 yılında Memluk Sultanı El-Müeyyed tarafından tamamlanan, bitişikteki camiye ait.

Bu Sultan: Bab Züveyla’nın ünlü zindanına hapsedildiğinde, eğer kurtulursa bir cami yaptıracağına yemin etmiş. Serbest kaldığında, taş işçiliği ve hoş bir avlu bahçesine sahip, çok güzel bir bina yaptırmış.

Burada: Segn’i (zindan) gördükten sonra, harika manzarayı seyretmek için, merdivenlerden Bab Züveyla’nın üstüne çıkın.

Burada biraz da kent surlarından söz etmek istiyorum.

KENT SURLARI

El-Muiz ve generali Cevher el-Sicili tarafında kurulmasının hemen ardından, Kahire: dikdörtgen planın kenarlarında kapılar bulunacak şekilde, kerpiç surlarla çevrilmiş. Ancak, daha sonra, el-Cuyuşi (Ordular Komutanı), Bedrül-Cemali’nin emri üzerine, kerpiç surların yerine, taş surları inşa ettirir.

Yeni sur düzeninin eskisinden tek farkı, biraz daha geniş bir alana yayılmış olmasıdır. Kentin, kuzey kesimindeki surların büyük bir bölümü ile: Fetih kapısı ve Zafer kapısı korunmuş.

Güney yakasında ise, sur kalıntılarıyla Bab Zuvayla adlı kapı bulunuyor. Diğer kapılar günümüze ulaşmamış.

Taş mimarisinin önemli örneklerinden biri sayılan Bedrül-Cemali, sur ve kapılarının inşasında da, firavunlar dönemi anıtlarının yıkımıyla elde edilen malzemeler kullanılmış.

Surlar:

Üç kotta inşa edilmiş. Kapıların giriş hollerinin bulunduğu cadde kotu daha yüksek olduğundan, her bir kapıya ulaşım rampalarla sağlanıyor.

İkinci kot, tonozlu oda ve hollerle birbirine eklenen, ok biçimli yarık ya da daha geniş açıklıklarla, dışarıya açılan galerilerden meydana gelmiş.

Üçüncü kotun oluşturduğu teras, surların üst kısımlarıyla dişler tarafından korunmakta. Babül-Nasr’ın üstündeki teras, Fatımiler döneminde, gözlemevi olarak kullanılmış.

Evet, gezimize devam ediyoruz. Şare el-Müizz Li-Dinillah caddesinden kuzeye doğru devam edin. Medrese ve Kansu Gavri’nin Mezarına ulaşıyorsunuz.

Bu görkemli medreseler kompleksi, müze ve medrese: son Memlük sultanlarından Kansu Gavri tarafından yaptırılmış.

Batıdaki Medrese, haç şeklindeki bir plana ve baca biçiminde şerefeli, sıra dışı dikdörtgen biçimli bir minareye sahip.

Karşısında bulunan anıtmezarın kubbesi günümüzde yıkılmış ve kültür merkezi olarak hizmet vermektedir.

“Kansu Gavri Sarayı” olarak bilinen Kansu Gavri’nin Mezarı restore edilmiş ve ziyarete açılmış. Burada: sürekli sergiler düzenleniyor ve her Çarşamba ve Cumartesi akşamları girişin serbest olduğu Dervişlerin Sema gösterileri yapılıyor.

Buradan birkaç adım kuzeye yürüyüp sağa döndüğünüzde, 16’ncı yüzyılda inşa edilmiş olan Kansu Gavri kervansarayına ulaşacaksınız. Burada: pek çok el işi hediyelik ve satılık el eşyaları sergileniyor.

Biraz ileride, solda: İslam’ın en ünlü öğreti merkezi olan Ez-Ezher Camisi ve Üniversitesi var.

EL-EZHER CAMİSİ VE ÜNİVERSİTESİ

Cami: Fatımi Kahire’sindeki ilk cami ve ilk dini bilimler okulu. Adı, Arapçada: “muhteşem” anlamına gelir. Yapımından bugüne kadar hep önemli bir yer tutmuş. Fatımi Halife el-Muiz tarafından yaptırılmış. İlk yapıldığında: Fatima el-Zehra (Hz. Muhammed’in kızı) Camisi olarak isimlendirilmiş.

İbadete 972 yılında açılan cami, 989 yılında okul statüsü kazanmış ve Fatımiler’in içinde bulunduğu, İsmaili Şii ilahiyatına göre eğitim vermeye başlamış. Heybetli kapıları ve peri masallarını andıran minareleriyle, İslam mimarisinin coşkunu temsil etmektedir.

mısır.kahire.el ezher camisi.3
Mısır Kahire El Ezher Camisi

Caminin yanına, öğrencilerin kalacağı bir de bina yapılmış. Osmanlıların hakimiyetinden sonra Memluk medreselerinin düşüşe geçmesinin ardından, El-Ezher, Müslüman dünyasının en önemli merkezlerinden biri haline gelmiş. El-Ezher Camisi: pek çok genişletme ve restorasyon çalışması geçirmiş.

Bugün, bu aşamaların neredeyse tümü görülüyor. Orijinal cami şimdikinden çok daha küçükmüş. Yapıldığında: avlunun üç tarafında, korint sütun başlıklı, İslam öncesi kolonlarla taşıtılan revaklar bulunuyormuş.

1130’larda, dördüncü yöndekiler ile bir de kubbe eklenmiş. İbadet alanı, kıble duvarının iki köşesinde yer alan orijinal kubbeler ise bugün yok.

m.kahire.el ezher parkı.1
Mısır Kahire El Ezher Üniversitesi
Bugün: küçük, tuğla minarenin yerine, Memlük döneminde (1226) yeni ve daha büyük bir minare inşa edilmiş.

Bu minarenin yerine 1397, 1424 ve geç 15’nci yüzyılda yeni minareler yapılmış, ancak hepsi yıkılmış. El-Guri, 1510 yılında yine girişin yanına, çift soğan kubbeli büyük bir minare yaptırmış. Restorasyonlar dışında, camiye yeni binalar eklenmiş.

Bunlar arasında: üç Memlük medresesi var. Girişin sağ yanında bulunan Taybars Medresesi, sol yanındaki Emir Akbuğa Medresesi (1340), ibadet mekanının kuzeyinde bulunan Cevher el-Kankabay Medresesidir.

Osmanlı döneminde;

Cami yine pek çok restorasyon geçirmiş ve genişletilmiş. Günümüzde, iç mekanın büyüklüğü: 10300 metre karedir. Bunlardan en önemlisi, bugün görülen cepheyi yaptıran Abdurrahman Kethüda’nın 1753 yılında yaptırdığıdır.

İkisi günümüze kala üç minare ile güney cephesindeki giriş kapısı bu dönemde eklenmiştir. El-Ezher özellikle bir eğitim merkezi olarak ünlenmiştir ve geçmişte burada dört mezhebin dini eğitimi de verilmiştir.

Bugün, modern bir üniversite olan El-Ezher Üniversitesi, caminin çevresindeki binalarda eğitim vermektedir.

Hukuk, Tıp ve ilahiyat olmak üzere, tüm İslam dünyasından gelmiş, 30.000 öğrenciye ev sahipliği yapıyor. Mısırlılar tarafından dünyanın ilk üniversitesi olduğu iddia edilmektedir.

Halbuki, bizim ülkemizde, Harran Üniversitesinin dünyanın ilk üniversitesi olduğu kanıtlanmış. Yalnız; burada verilen eğitimin çağdaş ve laikliği konusunda tereddütlerin bulunduğu da kesin.

Evet, El-Ezher Caddesinin kalabalık trafiğiyle baş ederek ilerleyeceksiniz ve Kahire’nin meşhur el işi pazarı: Han El-Halili’ye ulaşacaksınız.

mısır.kahire.halil çarşısı.1
Mısır Kahire Han El Halili Çarşısı

HAN EL-HALİLİ ÇARŞISI

Mısır’ın tüm ziyaretçileri için, burada alışveriş yapmak bir zorunluluktur. Ancak, burası yalnızca bir turist pazarından ibaret değildir. Kahireliler, paha biçilmez mücevherlerden süs eşyalarına ve ev gereçlerine kadar, her şeyin satıldığı küçük dükkanları dolduruyorlar. Pek çok dükkan; birer sanat eseri.

Çok güzel süslemeler, ahşap kapılar, ince taş işlemeleri, yerlerde ve sedirlerde serilmiş halılar, sandal ağacı ya da tütsü kokularıyla kaplanmış iç mekanlar. Dükkan sahiplerinden atölyesini gezdirmesini rica ederseniz, sizi çatı arasındaki dağınık bir odaya götürecektir.

Burada: zanaatkarların bakır üzerine yaptığı girift kakmaların ya da gümüş ve altından yaptığı ince işlemelerin ne kadar zor olduğuna tanık olacaksınız. Herhangi bir el işi eşyanın yaratılması için harcanan emeği görünce, fiyatların aslında gayet makul olduğunun farkına varacaksınız.

Evet: buraya bol zaman ayırın, gezecek ve görecek çok şey var.

Kahire’nin ünlü alışveriş pazarı: Hanül Halili ( Pazar günü hariç, her gün: 10.00-19.00 arası açık) günümüzde bile, Ortaçağ döneminden kalma bir “suk” (çarşı) havasına sahip.

Dünyanın en eski kozmopolit çarşılarından biridir. İsmi, burada 1380 yılında bir han yaptıran Emir Cevher el-Halili’den kaynaklanıyor. Uzun süre boyunca, burası hemen yakınındaki bedestenin de işaret ettiği gibi, kentin ticaret merkezi işlevini görmüş.

Burada konumlanan iki vilake (altı dükkan, üstü küçük apartman dairelerinden oluşan han), 20’nci yüzyılın başlarında, yerlerini birkaç küçük iz dışında, çağdaş yapılara bırakmışlar. Dolayısıyla, bu tanınmış adın işaret ettiği önemli bir mimari üründen bahsetmek zor.

Yalnızca, çevredeki küçük sokaklardan birinde konumlanan el-Fişavi kahvesinin Neo-Arap iç mekanı, ilginç sayılabilir. Bu mekan hakkında, aşağıda ayrıntılı bilgi vereceğim.

Evet: burada, özellikle Mısır’ın Nobel Ödüllü yazarı Nagıp Mahfouz’un adını taşıyan kafede, mango suyu ve Mısır’a özgü içecekler ve meşhur elmalı nargileyi mutlaka deneyin.

Evet: burada bakır, altın, deri ve kaymaktaşı ürünler, daracık sokaklarda satılıyor.

Ayrıca: bu sokaklarda, avaz avaz bağırarak, müşteri çekmeye çalışan işportacılar göreceksiniz. Yeterince dikkatle ararsanız: el yapımı, küçük ve güzel parçalar satın alabilirsiniz. Han; Orta doğunun en büyük çarşılarından biridir. Yaklaşık 1000 yıldır bu özelliğini koruyormuş.

Çarşı: Fatımiler döneminde; şehrin güney kapısı Babül Zuveyla ve kuzey kapısı Babül Fütuh arasında kurulmuş ve gelişmiş. Adını: zamanın tek ulaşım biçimi olan deve kervanları için bir dizi kervansaray inşa ettiren: Emirül Halil’den almış.

Çarşının sokakları: zarif taş oymalar, harika ahşap, bakır ve pirinç işleriyle ve çiniler gibi İslami mimarinin güzel örnekleriyle süslü. Muhteşem yapılar arasında: aynı dönemden kalma camiler ve medreseler, hanlar ve evler dikkati çekiyor.

Burada: Mısır’a özgü her türlü hediyelik eşya yer alıyor.

Tabii ki, papirüsler, değerli taşlar ve gümüş incik boncuk. Paranıza göre alışveriş yapabilirsiniz. Ama fiyatları inanılmaz. Pazarlık payı her zaman var. Artık insafınıza kalmış bir şekilde pazarlık yapabilirsiniz. Gerçekten asıl fiyatın ne oluğunu, söylenen fiyatın üçte birine bile alsanız inanamıyorsunuz. Yine bir şey beğendiyseniz alın. Çok güzel kıymetli taşlar, el işçiliği kolyeler burada yer alıyor.

Bayanlar için, çarşı içinde yolda kurulan seyyar tezgahlarda satılan kolyeler, bilezikler çok ucuz. Bunları, Türkiye’de çok pahalı fiyatlarla aldığınızı unutmayın. O nedenle de bolca alın. Nasıl olsa Mısır’dan geldiğinizi duyan dostlarınız, sizi bol bol ziyaret edeceklerdir.

mısır.kahire.fişvekahvesi.nargile.1
Mısır Kahire Fişavi Kahvesi

FİŞAVİ KAHVESİ

Evet, çarşının en önemli mekanı: Fişavi’nin Kahvesi’dir. Nostaljik bir kahvehane. Burası: Seyyid el-Hüseyin Camiinin karşısında bulunuyor. 200 yıldır hiç değişmeyen bir mekan. Burada: 24 saat boyunca: çay ve şişe (nargile) içebilirsiniz. Akşam: saat: 21.00 den sonra masalar toplanıyor.

Bizim Mehmet Akif Ersoy orada çay içmiş. Acaba o zamanlarda bugünkü gibi kalabalık mıydı?

Öyle olsaydı, Mısır’ın Nobel Ödüllü yazarı Necip Mahfuz, romanlarını bu kahvede yazabilir miydi?

Oysa şimdi. Birbirini kesen dar sokaklardan oluşmuş Han Hali Çarşısı içindeki kahve, bugün sadece bir kahve olmaktan çok uzak. Sokağın iki yanına, karşılıklı dizilen sandalyelerde, sedirlerde oturmak can sıkıntısına birebir. Dünyanın en kaotik şehrinin renkliliğini görmek için sokaklarda gezinmeye gerek yok belki de.

Kimler geçiyor kahvenin içinden: “henna” diye seslenen Nübyeli kadınlar, kına dövmesi yapmaktan kararmış ellerinde desen kağıtları ile dolaşıyorlar. Elini ve bileğini kınacıya teslim edenler, nasıl bir hata işlediklerini sonradan anlıyorlar, ucuz kına birkaç gün güzel görünse de, tez zamanda solup anlamsız bir lekeye dönüşüyor, dikkat.

Evet: cüzdan ve boncuk satıcıları: kahvenin aşina simaları.

Ancak, yasemin çiçeğinden kolyelerle kahveye giren kadınlar daha sevimli görünüyor. Garsonların satıcılara iyi davrandığı söylenemez. Ama yine de el şakalarından yada karşılıklı bağırıp çağırmalardan kimse incinmemiş görünüyor.

Fişavi’nin vaat ettiği naneli çayın ve elmalı nargilenin müdavimleri arasında, Avrupalı turistler çoğunlukta olsa da, Birleşik Arap Emirliklerinden gelenlere ve Mısırlılara da sıkça rastlanıyor. Burada: naneli çay içmeyi mutlaka deneyin.

Evet, çarşıdaki gezintimiz bitti. Şimdi: Şare el-Müizz Li-Dinillah caddesine geri dönün. Buradan ilerlediğinizde: hastane, medrese Sultan Kalavun’un anıt mezarı ve camiden oluşan, görkemli Kalavun Camisi kompleksine varacaksınız.

SULTAN KALAVUN CAMİSİ KOMPLEKSİ

Bu kompleks, 1293 yılında tamamlanmış. İslami tarzda, zengin bir biçimde işlenmiş olan ön cephesi aynı zamanda Fransa’dan getirilen Haçlı mimarisinin izlerini de taşıyor. Karanlık bir geçidin sonunda bulunan Sultan’ın Anıtmezarını mutlaka ziyaret edin.

Buradan sola dönünce, mükemmel bir salonla karşılaşacaksınız. Müslüman el sanatının seçkin bir örneği olan ince işlemelerle yaldızlanmış tavana özellikle dikkat edin.

Hemen yanında: Nasır Muhammed Medresesi var.

EL-NASIR MUHAMMED MEDRESESİ

Buranın: ihtişamlı taç kapısı, Avrupa Gotik kiliselerinin kapılarına benziyor. Gerçekten, bu taç kapı: Arap güçlerinin Akka (günümüzdeki İsrail) seferinde, Haçlı Kiliselerinden getirdikleri ganimet. Külliyedeki en yeni yapı: 1300’lerin sonlarında tamamlanan: Berkuk Camisidir.

Hemen bitişikte, Sultan Berkuk Medresesi var.

mısır.kahire.sultan berkuk medresesi.1
Mısır Kahire Sultan Berkuk Medresis

SULTAN BERKUK MEDRESESİ

1836 yılı yapımlı. İhtişamı, Sultan Kalavun Medresesiyle yarışır. Çerkez kökenli Sultan Berkuk’un hükümdarlığı döneminde inşa edilmiş. Minarenin yanındaki düz yüzeyli, kaidesinin stalaktitli bir kornişin çevrelediği tuğla kubbe, 19’ncu yüzyılda çöken, üzeri sıvalı ahşap kubbenin yerine inşa edilmiş. Sekizgen planlı minare, oymalı gövdesiyle, 14’ncü yüzyıl minarelerinden ayrılıyor. Kemerli girişten haç biçimli iç mekana, tonozlu bir koridordan ulaşılıyor.

Büyük bir özenle işlenmiş tunç kapıdan geçip, koridorun sonundan sağa dönüp, tekrar tunç kapılardan geçtiğinizde, kendinizi gök mavisi bir zemin üstünde, altından işlemelerle kaplanmış bir sayvanın karşısında bulacaksınız.

Buradaki görevli memura verilecek bir miktar bahşiş, Sultan Berkuk’un kız kardeşinin gösterişli mezarının kapılarını açacaktır.

Misafirhane, Berkuk Medresesinden fazla uzak olmasa da, dar sokakların labirentinden sizi oraya götürecek bir rehber gerekecektir. Bu iş için, çevrede oturan bir çocuğa rica etmeniz yeterli olur. İsteğiniz küçük bir bahşiş karşılığında memnuniyetle yerine getirilir.

Misafirhane, 18’nci yüzyılın sonlarına doğru Memluk tarzında inşa edilmiş bir konaktır. Ana salondaki girift bir biçimde işlenmiş tavana dikkat edin.

Tekrar: El-Muizz Li-Dinillah caddesine geri dönün.

Bir iki adım kuzeyde, sağ tarafta: Beyt es-Suheymi var.

BEYT ES-SUHEYMİ

200 yıl önce, El-Ezher yöneticisinin konutu. Bu konak: iki geleneksel bölüme ayrılmış. Erkek misafirlerin kabul edildiği selamlık ve kızları ile eşinin yaşadığı haremlik. Ana kabul odasının açıldığı salondaki yüksek oturma yerleri, aile reisinin yüceliğini simgeliyor. Üst katlar, vitraylar, Osmanlı çinileri ve ahşap kafes biçimindeki izleme yerleri (müşrefiye) haremliği bir saraya çevirmiş.

Ortaçağ Kahire’sinin şehir duvarlarına doğru yaklaştığınızda, büyük El-Hakim Camisi, sağ tarafta yükseliyor. Bu caminin inşası, deli halife El-Hakim tarafından, 1013 yılında tamamlanmış. Cami, o dönemden sonra Bahara Müslüman tarikatı tarafında yenilenmiş.

mısır.kahire.el hakim camii.1
Mısır Kahire El Hakim Camii

EL-HAKİM CAMİİ

El-Hakim’in babası halife el-Aziz tarafından yaptırılmış. Caminin inşaatına 990 yılında başlanmıştır. Yaklaşık bir yıl sonra, yapımı henüz tamamlanamadan ibadete açılmış. Fatımi camii. Deli halife El-Hekim’in emri üzerine, 1003 yılında tamamen bitirilmiş. Cami: kent surlarının hemen dışında.

Surların yeniden inşası sırasında, sur içine dahil edilmiş. Kuzey duvarı, surlarla bitişik. Yamuğa yakın dörtgen planlı, mimari karakteriyle İbn Tulun ve el-Ezher camilerinin sentezi durumundadır.

Yapının avlusu, dört yönde revaklarla çevrilidir.

İbn Tulun Camisindekilere benzeyen, dikdörtgen kesitli, tuğla ayaklarla desteklenen ve yüksek revaklar oluşturan, sivri kemerleri var. El-Ezher Camisinde olduğu gibi, ibadet mekanını dikine kesen bir transepti var.

Anıtsal kapı ile ön cephenin köşelerinde yer alan minareler: yapıya sonradan eklenmiş. Cephe ve minareleri taş, geri kalansa tuğla olan yapının cephe düzeninde, büyük ölçüde Tunus’taki Mehdiye Camisinden esinlenilmiş. 1303 yılındaki depremde zarar gören cami, 1360 yılında, Sultan Hasan döneminde restore edilmiş.

Kentin, en eski ikinci camisi.

Çevresindeki yüksek duvarların herhangi bir süsü yok. Sanki bir kale gibi görünüyor. Giriş-çıkışlar: bekçiler tarafından kontrol ediliyor. 19’ncu yüzyılda, bir restorasyon daha gören yapı, aynı yüzyılın sonunda ilk İslam Müzesi’ne de ev sahipliği yapmıştır.

Yakınlarda: 11’nci yüzyılın sonlarına doğru inşa edilen, şehir duvarlarının bir parçası olan: Bab’ün Nasr ve Bab’ül Fütuh kapıları var. Bu duvarlar, yıllar boyunca yenilenmiş. En geniş çaplı restorasyonda, 200 yıl önce Napolyon’un askerleri tarafından yapılmış. Askerlerin, kulenin ve burçların taşlarına kazıdığı isimler, hala okunabilir durumda.

Evet: geri dönüyoruz. Şare el-Müzzi Li-Dinillah caddesinden yürüyerek geri dönüyoruz. Bab Züveyla kapısına vardığınızda, hemen karşısındaki İslam Sanatı Müzesi var.

İSLAM SANATLARI MÜZESİ

1903 yılında, resmi bir törenle açılmış. Kahire Emniyet Müdürlüğünün hemen karşısındadır. Diğer adı: Mathafül İslamiye’dir. Bu müzede: Osmanlı döneminden kalma eserleri görebilirsiniz.

Bir dizi odada: her biri ahşap oymacılığı, fildişi işleri, çiniler ve el yazmaları gibi belli bir konuya ayrılmış eserler sergileniyor. Muhteşem bir koleksiyon var. Sergilenenler arasında: ince süslemeli silahlar da var.

Burada: Fustattan gelme, Gördes düğümlü ve kırmızı zemin üzerine Palmet motifli bir yün halı parçası var.

Bu son yıllarda, Johanna Zick-Nissen tarafından titizlikle incelenmiş ve ortaçağ İslam dünyasında düğümlü halıların başlangıcı olduğu belirlenmiş. Halının, Abbasiler zamanında, Maveraünner yani Batı Türkistan’dan ithal edildiği tahmin ediliyor. Yapımına: 7-9’ncu yüzyıllar arasında bir tarih veriliyor.

Evet, çarşı ve yakın çevresi gezimiz, burada tamamlanıyor. İslam Sanatları Müzesinin bulunduğu cadde olan: Şare el-Kale yolundan, kuzeye doğru yürümeye devam edin. Selahattin Meydanını geçin ve Kahire Kalesine ulaşacaksınız.

ÖLÜLER ŞEHRİ

Mısır Kahire şehir dışında bulunan “Kahire Kalesi” ne giderken, zamanınız varsa, “Ölüler Şehri” isimli, eski Memlük Mezarlığına da mutlaka gidin. Kahirelilerin yalnızca “Arafa”, yani mezarlık, yabancıların ise “Ölüler Şehri” diye isimlendirdiği, ilk başta fikrine alışması bile zor gelen bir çeşit gecekondu bölgesi.

Burası: birkaç kilometre boyunca devam eden geniş bir alanı kapsıyor ve bugünkü nüfusu; yaklaşık 500 bin kişi. Ölüler kentinin sakinleri: kentin hemen her yerinden savrulan aşırı yoksullar, evsizler ve ayrıca Mısır’ın farklı kırsal bölgelerinden kente göç edenlerden oluşuyor.

Bunların çoğu kalabalık aileleriyle birlikte buraya gelip yerleşmiş ve yeni bir kentli topluluk oluşturmuşlar. Bugünse, çoğu turistin şaşkınlıkla anlattığı gibi: berberi, bakkalı, okulları, elektriği, suyu ve hatta belediye otobüsleri olan, yaşayan bir mezar kent durumundadır.

Kaldırılması için, Mısırda tartışmalar yapılan eski bir mezarlık.

Burada: mezarlık bekçileri, mezar üstlerine ev yapıyorlarmış. Yaşam öyle yoğunlaşmış ki, Kahire’de doğan bir çocuğun ikamet adresi olarak, mezarlığın gösterilmesi üzerine, yetkililer harekete geçmişler.

Şimdi, burayı boşaltıp, mezarları çöle taşımayı düşünüyorlarmış. Mezarların bulunduğu yerlere ise: çok katlı, modern yerleşimlerin yapımı planlanıyormuş.

Ölümle yaşamın bu denli iç içe bulunduğu başka bir yer var mı?

Sanmıyorum. Buraya gittiğinizde: ölülerle birlikte yaşayan insanları göreceksiniz. Kapı önünde oturan bir yaşlı insana küçük bir bahşiş verdiğinizde, size evini gezdirecektir.

Sarı taştan yüksek duvarlarla çevrili geniş ve çiçekli bir avluya girince, bir köşede, genişçe bir mermerin altında, ebedi istirahata çekilmiş ve hiçbir zaman bugünkü oturandan kira istemeyecek ideal ev sahiplerinin bulunduğuna şahit olacaksınız.

Ancak, bu mekanlardan sefalet aktığını görmek de, başka bir gerçek. Başka bir eve giriyoruz, avluda televizyon izleyin naneli çay yudumlarken, temkinle kabirlerin nerede olduğunu sorduğumuzda, evin gençlerinin rahatsızlığı hemen göze çarpıyor.

Evleri babalarından devralan yeni nesil, ölü şehri benimsemiş olsa da, gençler, posta adresi olarak kabristanı vermekten pek hoşnut değiller.

mısır.kahire.kale.1
Mısır Kahire Kalesi

KAHİRE KALESİ (İÇ KALE)

Gezimizin çarşıdan sonraki bölümünde: Kahire Kalesine gideceğiz. Kale: Han pazarından, taksiyle 10 dakika ve yürüyerek ise 30 dakika uzaklıkta bulunuyor.

Kale: 13’ncü yüzyılın başlarında, yüksek bir tepeye inşa edilmiş. Fatımiler’i, Haçlılardan kurtarmak için, Suriye’den gönderilen Selahattin Eyyübi, El-Fustat ile el-Kahire’yi birleştirerek, daha sonra surlarla çevrilecek tek bir kent haline getirmiş.

Haçlı tehdidine karşı, kente istihkamlar eklenmiş ve Mukaddem Tepesi’ne; hem kale işlevi görecek, hem de yöneticiler ve garnizonların kalacağı İç kaleyi inşa ettirmiş. Nitekim, 13’ncü yüzyılın başından, 19’ncu yüzyıla kadar, burası kraliyet ikametgahı olarak kullanılmış.

İç kalenin birinci işlevi:

Mısır Kahire kentini çevreleyen surları birbirine bağlamak ve güçlendirmekmiş. İç kale: iki ana bölümden oluşuyor. Kuzey bölümü ve aslen Memluklar tarafından inşa edilen güney bölümü. Eyyubiler döneminde: Selahattin tarafından yaptırılan, bağımsız kuzey bölümü, ilk yapıldığında iki kapısı varmış. Bunlar: Babül-Mudarrac ve Babül-Cebel.

Kuzey bölümü:

İçe kapalı askeri birimleri barındırmış. Güney bölümünde ise, kente bakan ikametgah alanları varmış. İç kalede bulunan Memluk Sarayları, bugüne ulaşamamış olsa da, güney ve batı yönlerinde konumlandıkları biliniyor. İki bölüm, birbirine Sultan Baybars tarafından yaptırılmış Babül-Kule (1260) ile bağlanıyor.

Baybars, iç kalenin hemen dışında adli işler için, Darül-Adl olarak adlandırılan, yeni bir saray da yaptırmış. Sultan Kavalun, ne zaman yapıldığı bilinmeyen el-Eyvan el-Kebir’i restore ettirmiş.

El-Nasır Muhammed ise, 13’ncü yüzyılda, güney bölümü yıkıp, neredeyse yeniden inşa ettirmiş. Bunlar arasında, 19’ncu yüzyıla kadar ayakta kalacak yeni bir saray da var. Sultan Hasan (1347-61) ve Sultan Kayıtbay (1468-96) dönemlerinde de, iç kaleye çeşitli eklentiler yapılmış.

Osmanlıların Mısır’ı fethinden sonra, iç kale eski önemini kaybeder.

Paşalar, büyük Memluk eyvanını kullanmadılar, sarayın belli bölümlerinde barındılar ve idari birimler de burada yer aldı. Süleyman Paşa Camii, 1528 yılında, Babül-Azab kapısı da 1754 yılında inşa edildi.

Mehmet Ali döneminde ise, iç kalenin batı duvarları ve kente açılan kapılan yeniden inşa edildi. Cavhara Sarayı (Adalet Sarayı), darphane ve Mehmet Ali Camisi, yine bu dönemde eklenen yapılar arasındadır.

Takip eden tarihi süreçte, II. Dünya Savaşında, İngiliz garnizonu olarak kullanılmış.

Kalenin batı duvarından: muhteşem manzarayı seyretmeyi sakın ihmal etmeyin. Buradan; havanın açık olduğu bir günde; piramitleri bile görebileceksiniz. Kentin gürültüsünden ve tozundan uzaklaşmak için ideal bir mekandır. Ramazan ayında: iftar saatini duyurmak için, buradan top atılıyormuş.

Kalenin en gözde yapısı: Muhammed Ali Camisidir. Bu arada: kale içinde, Qasr Al-Gawhara (mücevher sarayı olarak da biliniyor) içinde: küçük bir müzede, Mehmet Ali Paşa’nın temsili meclisi var. Modern Mısır’ın kurucusu sayılan Mehmet Ali Paşa; buradaki ana kabul odasında, 500 adet Memlük önde gelenini, bir ziyafette ağırladıktan sonra, hepsini bir bir boğazlatarak öldürmüş ve kendine rakip bırakmamış.

MEHMET ALİ PAŞA CAMİSİ

Mısır Valisi ve modern Mısır’ın kurucusu sayılan Mehmet Ali, bu camiyle: Memlük döneminden Osmanlılara kadar olan Kahire mimarlığıyla radikal bir kopuş yaratmayı amaçlar. Bunun ilk göstergesi: arsa seçimidir. Mehmet Ali: Mısır’da, yüzyıllar boyu hüküm sürmüş Memluklar’dan kalan bütün sarayları yıktırır.

Bu yüzden, Kahire’de, bugün tek bir Memluk krallık sarayı yoktur. Mehmet Ali, bu camiyi kendi için bir anıt olarak inşa ettirmiş ve buraya gömülmüştür. Cami, Mehmet Ali’nin Fransız mimarı Pascal Coste yerine, adı bilinmeyen bir Ermeni mimara yaptırılmıştır.

Planı metresi İstanbul’daki Sultanahmet Camisine benzeyen yapı, konumlanışı ve anıtsal dış görünüşü nedeniyle kentin simgesi haline gelmiş.

Revaklarla çevrili avlunun ortasında bir şadırvan bulunur. Sebilin ve avlunun cephesinin üst bölümü, Akdeniz manzaralarını gösteren duvar resimleriyle süslenmiş. 1936 yılında, strüktürel yetersizliği nedeniyle, kubbe yeniden inşa edilmiş, 1980’lerde ise tüm kompleks elden geçirilerek onarılmıştır.

Evet, kentin en büyük camisidir. Osmanlı tarzındaki muhteşem iç mekanı: soluk renkli düzgün taşlarla döşenmiş olduğu için, halk arasında “Kaymaktaşı” Camisi olarak da bilinir. Mehmet Ali Paşanın türbesi de burada. Türbenin ön cephesi: işlenmiş mermerle bezenmiş.

Buranın hemen yakınında: daha sade bir cami olan: En-Nasır Camisi de gezilebilir.

SULTAN EL-NASIR CAMİSİ

Küçük bir avlu içindeki bu cami: hem İran ve hem de Moğol izleri taşıyor. Kahire’deki sultanlar, dini bayramlar haricinde tüm Cuma namazlarını burada kıldıklarından, burası Kahire’nin kraliyet camisidir.

Halihazırda, birkaç cami bulunan iç kalede, Sultan el-Nasır döneminde inşa edilen bu Memlük dönemi yapısı, mihrabın üstünde yükselen yeşil çinili orijinal kubbesi, 16’ncı yüzyılda çöküp, mermer kısımları Osmanlı fethi sırasında sökülene kadar, kentin en gösterişli camilerinden biri olmuş.

Kuzey girişindeki yazıta göre, yapı 1318 yılında inşa edilmiş. 1335 yılında, içeriği tartışmalı bir yeniden inşa süreci geçirmiş. Mihrap bölümünü örten büyük kubbesiyle dikkat çeken yapının, biri kuzeydoğu köşesinde, diğeri kuzeybatı girişine konumlandırılan iki minaresi var.

Evet: bu civarda: Askeri Müze ve Araba Müzesi de bulunuyor. Ön planda ise: iki önemli İslami yapı var. Solda: Sultan Hasan Medresesi.

 SULTAN HASAN MEDRESESİ

Bir Memluk dönemi yapısı olan Sultan Hasan Camii, asla tamamen bitirilememiş olsa da, İslam dünyasının en büyük anıtlarından biri olarak günümüze kadar ulaşmıştır. Çocuk yaşta tahta geçen Sultan Hasan; önemli Mısır yöneticilerinden sayılmamaktadır.

Tahta çıkışından kısa süre sonra öldürülen sultanın cesedi saklanmış, asla bulunamamıştır. Bu nedenle, adına yaptırılan Kahire’nin en büyük türbesi, Mısır emirlerinden biri gömülünceye kadar, 100 yılı aşkın süre boş kalmıştır.

Sultan Hasan Camii, aynı zamanda dört mezhebe yönelik eğitim verilen bir medrese olarak da kullanılmış.

Ayrıca; Kahire’nin içinde, Cuma namazı kılınan ilk medrese statüsündeymiş.

400 öğrenci için barınma mekanları içeren yapı, Kahire camilerinin mimari oranları bağlamında en büyüklerindendir. Yüksek maliyeti nedeniyle,

Sultan Hasan’ın caminin tamamını inşa etmekten vazgeçmeyi düşündüğü, inşaatı bir süre durdurduğu, fakat camiyi bitiremediği söylentilerinin çıkmasından çekinerek yapıma yeniden başladığı söylenmektedir.

Evet, caminin yapım yılı olarak: 1362 yılı varsayılmaktadır. Dikkate değer güzelliktedir. Kandilleri: altından. Gerçekten değişik bir camiidir. Ortada büyük bir avlu var.

Bunun çevresinde: her birinin kendi ayrı kapısı ve avlusu bulunan, dört ayrı okul var. Güneybatı yönünde göreceğiniz minare: Kahire’nin en uzun minaresidir. Uzunluğu: 81 metre. Medresenin sağ tarafında: yapımı 1902 yılında tamamlanan ve kentin en son dini yapısı olan: Er-Rifai Camisi var.

Burada: ayrıca, soyu Mehmet Ali Paşa soyundan gelenlerin mezarları ve 1980 yılında ölen, son İran Şahı’nın (Pehlevi) türbesi bulunuyor.

Sultan Hasan Medresesinden; batıya doğru yürüyün. Kısa bir süre sonra: Tolunoğlu Camisi var.

mısır.kahire.ibn tolon camii.1
Mısır Kahire Tolunoğlu Camisi

TOLUNOĞLU CAMİSİ

Mısır Kahire deki ilk Türk camisidir. Abbasilerin Mısır valisi Tolunoğlu Ahmet tarafından yaptırılmıştır. Yapım yılı olarak: 876 düşünülmektedir. Kahire için sıra dışı bir özellik olarak: ön cephesi yok. 19 kadar açıklığı olan, koruyucu bir duvarın arkasına gizlenmiş.

Ayrıca; kentteki tek spiral minare de, burada. Samarra camisinin minaresine benziyor. Çok uzaklardan bile dikkat çekiyor.

Caminin arkasında bir müze var. Burası: Gayer-Anderson Müzesi.

mısır.kahire.gayer andrson müzesi.1
Mısır Kahire Gayer Anderson Müzesi

GAYER-ANDERSON MÜZESİ

Burada: İslam ve Avrupa’ya özgü mobilyalar, sanat ve el sanatları sergileniyor. Göz alıcı örnekler var. Müze binası: 1540 yılında, özel ikametgah olarak inşa edilmiş. Hemen yanında bulunan; 1631 yılı yapımlı ev ile birlikte; burası, 1930 yılında satın alınmış.

Satın alan: İngiliz milyoner Robert Gayer Anderson. Yapıda bulunan : zarif süslemeler, ahşap balkonlar, çini zeminler ve duvarlardaki sade alçı süslemeler; Anderson tarafından restore edilmiş.

Bu müzenin hemen biraz ilerisinde, yine bir camii var.

SEYYİDÜ ZEYNEB CAMİSİ VE TÜRBESİ

Peygamberimizin torunlarından Seyyidü Zeyneb’in, bu camide türbesi bulunuyor. Kahire’nin ünlü camilerindendir. Bu camide her Cuma işitme engelliler için hutbe okutuluyor.

KAHİREDE; ESKİ ŞEHİR

Mısır Kahire kent merkezinin güneyinde kalıyor. Mısır’ın Babil’i sayılan: Roma kalesinin içine inşa edilmiştir. Eski Kahire’ye ulaşmanın en kolay yolu: Tahrir Meydanından 1 numaralı Metroya binerek: “Mar Girgis” İstasyonuna gitmektir.

Burası: aynı zamanda, Kopt cemaatinin, Kahire’deki en önemli merkezidir. Kopt Kilisesi: Hıristiyanlığın ilk yıllarında inşa edilmiştir. Günümüzde: Mısırlıların, yaklaşık %10’u kopt’dur. Bu küçük ve huzurlu yerde: bir zamanlar, 20’den fazla kilise bulunuyormuş. Ama, günümüze, bunların çok azı gelmiş.

Kale içine: tarihi Roma kapısından giriyorsunuz. Karşınıza: El-Muallaka Kilisesi çıkıyor.

mısır.kahire.el muallaka.sarkan kilise.1
Mısır Kahire El Muallaka Kilisesi

EL-MUALLAKA KİLİSESİ

7’nci yüzyıla tarihleniyor. Diğer adı: Sarkan Kilisedir. Adını: Roma kent kapısındaki, iki kulenin ortasına asılı olmasından alıyor. Bakire Meryem Kilisesi olarak da biliniyor. Tarihi: MS.4’ncü yüzyıla kadar uzandığı için; Mısır’ın en eski kilisesi olduğu söyleniyor.

Hemen yanındaki: Ebu Serga (Aziz Sergius) Kilisesi de; aynı iddiayı taşıyor. Kilisenin: Yusuf, Meryem ve Bebek İsa’nın kutsal topraklardan Mısır’a geldiklerinde, kaldıkları yere inşa edildiği söyleniyor.

Devam ettiğinizde: Azize Barbara Kilisesi var.

AZİZE BARBARA KİLİSESİ

Kopt tarzında dekore edilmiştir. Sol tarafta, bir zamanlar Yahudi Mahallesine girişi sağlayan kapı var. Eski Kahire’nin en ilgi çekici mekanlarından biri de: Kopt Müzesidir.

mısır.kahire.kopt kilisesi.1
Mısır Kahire Kopt Müzesi

KOPT MÜZESİ

Eski bir saraya kurulmuştur. Taş nişleri süslemek için kullanılan: cüppeler, goblenler, erken dönem el yazması İnciller, boyalı ikonlar ve Mısır’ın dört bir yanında bulunan kiliselerden ve manastırlardan getirilmiş oyma tavan süslemeleri gibi kopt sanatının çeşitli yönleri, burada sergileniyor.

Dünyanın 7 harikası Mısır Keops piramidi tanıtım yazısı.

İskenderiye şehri tanıtım ve gezi yazısı.

Nil nehri adaları tanıtım ve gezi yazısı.

Nil nehri batısı tanıtım ve gezi yazısı.

Nil nehri doğusu tanıtım ve gezi yazısı.

Mısır ülkesi genel hususları tanıtım yazısı.

Mısır gezi yazısı.

Mısır Ne yenir Ne içilir

mısır.kahire.nargile.1
Mısır Ne yenir Ne içilir

Mısır’da en çok göreceğiniz şey, gerek yerli halk tarafından kullanılan ve gerekse turistler tarafından denenen: nargiledir.

Evet: Mısır’da: gerek yemek ve gerekse içeceklerde hijyen sağlanmıyor, yani temizlik kurallarına pek riayet etmiyorlar.

Mısır’a gelenlerin en büyük sıkıntısı: burada özellikle oteller dışında aldıkları gıdalardan küçük çaplı rahatsızlık geçirmeleri, en kolay olunan rahatsızlık ise: ishal ve mide bulantısı, bazen daha ileri çaplı, gıda zehirlenmeleri oluyor.

Düşünün lütfen, başımızdaki rehberin bile bu tür bir hastalığa yakalandığını. Halbuki, bu tür insanlar, daha bilgili ve bilinçli olmalı diyoruz demi, hayır, maalesef hijyen kuralları konusunda, hiçbir tedbir alınmamış.

Siz siz olun, Mısır gezinizde, sakın oteller dışında herhangi bir gıda maddesi kullanmayın, yoksa geziniz ızdırap haline gelir.

Evet, aslında, bu kadar uzun bir tarihe sahip ülkede, Mısır mutfağında kullanılan temel gıdaların, firavunlar zamanında da bilindiğini ve aynı olduğunu düşünmek ilgi çekiyor.

Fresklerde tasvir edilen Akdeniz’den, Kızıldeniz’den ve Nil’den yakalanan balık çeşitleri, pirinç, mısır ve Nil Vadisinde yetişen sebzeler, deltada beslenen koyunlar ve keçiler ve ayrıca av etleri, köylülerin yetiştirdikleri güvercinler ve ördekler, Mısır mutfağının temel malzemeleri olmuş.

Mısır

Yabancı hakimiyetinde bulunduğu uzun yıllar boyunca, bu yerli ürünler, her biri yerel mutfakta kendine ayrı bir yer bulan: İran, Arap, Osmanlı, Fransız ve İtalyan mutfakları gibi değişik mutfak kültürleriyle birbirine karışmış.

Evet: Mısırda, özellikle lüks oteller dışında, temiz bir yemek yeri bulmanız çok zor. Hiç unutmuyorum, bizim rehber hasta oldu.

Yani: ishal. Bu arada: Mısıra giderken, isterseniz yanınızda, bir ishal hapı almayı unutmayın derim.

YEMEK ZAMANLARI

Otellerin çoğunda, Avrupa tarzı kahvaltı veriliyor. Daha büyük oteller, meyveler, gevrekler, şarküteri ürünleri ve sıcak yemeklerin bulunduğu açık büfe uyguluyorlar.

Mısırlılar için öğle yemeği, günün ama yemeğidir ve saat: 13.00-15.00 arasında yenir. Akşam yemekleri daha hafif geçiştirilir ve saat: 22.00 de yenir.

Ancak: restoranların çoğu, turistlere göre ayarlanmıştır ve genellikle batı saatleri göz önünde bulundurulur.

MISIR MUTFAĞI

mısır.kahire.yemek resmi.1
Mısır Ne yenir Ne içilir Mısır Mutfağı

MEZELER

Yemek, genellikle, ortaya tek tabakta getirilen mezelerle başlıyor. Yerel peynirler, salata, yaprak sarması, köfte (baharat ve kişnişle birlikte kızartılır), makallal (sebze turşusu), tabule (maydanoz, nane, doğranmış domates ve soğanla yoğrulmuş bulgur), tubina (susam ezmesi), humus (nohut ezmesi) ve baba ganuş (patlıcan,sarımsak ve limon suyu ile birlikte tahin ezmesi).
Son üçü: odun fırınında pişirilmiş taze sıcak pide batırılarak yeniliyor.

Evet, çorba çok yaygındır.

Her yerde: mercimek çorbası bulunur. Balık çorbası, daha çok kıyı kesimlerinde yaygındır. Mısırlıların gözdesi: etli sebze çorbası olan melukyadır.

Üzerine: sarımsak, biber ve kişniş gezdirilir. Genellikle, içinde. Pirinç, tavuk veya tavşan eti olur. Başlangıç yemeğinden çok, ana yemek sayılabilir.

Fuul

Her öğün yenebilen geleneksel bir yemektir. Ramazan sofralarının da gözdesidir. Domates ve bol baharatla pişirilen bezelye yemeği: yağ, sebze, baharat ve maydanozla çeşnilendirilen ve üzerine taze limon suyu gezdirilen kızartılmış bezelye lapası, taamia ile birlikte ikram edilir.

Fuul: genellikle, sabahları ekmekle birlikte servis edilir.

mısır.kahire.yemek resmi.2
Mısır Ne yenir Ne içilir Ana Yemekler

ANA YEMEKLER

Orta halli bir Mısırlı için, et lüks bir malzeme haline gelmiş. Buna karşın, Mısırda, güzel et yemekleri yemek mümkün.

En çok ise, kuzu ve keçi eti kullanılıyor.

Özellikle, bütün hayvanların mahalle halkı için pişirildiği Ramazan ayında. Geleneksel olarak yemekler: kömür mangallarında veya kapalı odun fırınlarında pişiriliyor.

Kuzu ve keçi eti, genellikle pişirilmeden önce, aromalı otlar ve baharatlarla terbiye ediliyor.

Mısırda, bildiğiniz döner ve şişkebap, her yerde bulunabiliyor.

Şişte et parçalarının ızgara edilmesine: kebap, şişe geçirilen koyun kıymasının ızgarasına köfte deniliyor.

Bu isimler ve yapılış şekilleri bize yakın ama yazının başında belirttiğim gibi, maalesef hijyen yani temizlik sorunları var.

Şıvarma

Dik bir şişe geçirilen koyun etinin ateşte pişirilmesi. İnce ince kesilerek, pide ve salatayla servis yapılıyor.

Izgara tavuk ve kızartılmış tavuk çeşitleri de menüde yerini alıyor. Izgara sıcak sıcak servis yapılıyor ve yumuşak oluyor.

Kaz veya ördek eti, az kullanılıyor.

Çiftçiler: güvercin (hamam) ve bıldırcın yetiştiriyorlar.

Bunlar, genellikle içleri pirinçle doldurularak pişiriliyor ve servis yapılıyor.

BALIK VE DENİZ ÜRÜNLERİ

Mısırda: karagöz, tekir, kefal ve levrek başta olmak üzere, pek çok Akdeniz ve Kızıldeniz balığı bulmak mümkün.

Ancak balık yemekleri, et yemeklerinden daha pahalı.

Büyük ve taze İskenderiye karidesi, Kızıldeniz ıstakozu, kalamar ve mürekkep balığı çok lezzetli. Nil’den az balık çıkıyor.

Nasıl Gölünden ise, özellikle tatlı su balığı olan tilapia çıkıyor ve çok lezzetli.

Balık

Genellikle ızgara tercih ediliyor. Bütün halde, ızgarada pişirilen balık, limon dilimleriyle servis ediliyor.

Günümüzde artık az bulunan kurutulmuş ve tuzlanmış morina: zeytinyağlı ekmek üzerinde servis ediliyor ve çok beğeniliyor.

Antik Mısırlılar, bunun afrodizyak olduğuna inanırlarmış.

ARA YEMEKLER VE GARNİTÜRLER

Ana yemeklerin yanında, genellikle pilav veriliyor.

Ama: patates kızartması verildiği de oluyor. Mısırda yemekler genellikle ılık sunuluyor. Çünkü: sıcak yemeğin, sindirime zararlı olduğu düşünülüyor.

Bu yüzden, gevrek patates bekleyenler hayal kırıklığına uğruyorlar.

Mevsim salatası da bulunuyor. Pancar ve salatalık dilimleri çok lezzetli.

mısır.kahire.tatlı resmi.1
Mısır Ne yenir Ne içilir Tatlılar

TATLILAR

Nil Vadisinde ve Delta’da: bol bol meyve yetişiyor. Mevsimine bağlı olarak: muz, portakal, incir, kavun ve bir tür armut olan guava yiyebilirsiniz.

Birkaç tür hurma da bulmak mümkün.

Taze hurma çok lezzetli. Bunlar: Batı’da satılan kurutulmuş hurmalardan çok farklı.

Taze veya kurutulmuş hurma, bütün marketlerde satılıyor ve dolaşırken atıştırmanız için ideal, deneyebilirsiniz, ama iyi yıkamak şartıyla.

Yemeğinizin üzerine, daha doyurucu bir şey yemek isterseniz: tatlı çeşitleri çok fazla var. Tatlılar genellikle çok şekerli yapılıyor.

Um-ali (süt, Hindistan cevizi, kuru üzüm ve fındıkla birlikte pişirilmiş pirinç) deneyebilirsiniz. Eğer iyi yapılmışsa, muhteşem bir tatlıdır.

Mısırlıların Osmanlılardan öğrendiği şerbetli tatlılardan yiyebilirsiniz.

Tereyağlı hamurla açılan, ince yufkaların arasına: fıstık, ceviz ve bal konularak yapılan baklava en ünlü tatlı. Ama çok şekerli. Kadayıf: bazen içine peynir de konan şerbetli bir tür tatlı. Hani, bizde ki künefe gibi.

Muhallebi: pirinç ve sütten yapılıyor ve oldukça yaygın tüketiliyor. Bildiğiniz unlu ve irmikli tatlılar, her yerde bulunuyor.

İÇECEKLER

Mısırda: Müslüman bir ülke olmasına ve Mısırlıların çoğunun içki içmemesine karşın: alkollü içki satışı yasal. Aslında: Nil Deltasında, şarap, hatırlanamayacak kadar eski tarihlerden bu yana üretiliyor.

Yerli şaraplardan: Ömer Hayam ve Obelisque Rouge hafif ve sek kırmızı şarap markalarıdır.

Cru des Prolemees, Blanc d’Alexandrie gibi beyaz şaraplar, kırmızı şaraplardan genellikle daha iyidir. Ama şarap yeterince soğuk servis edilmez.

Rubis d’Egypte ve Obelisque: tek başına veya yemekle içilebilecek güzel şaraplardır.

Yerli şarapların aroması, farklıdır. Uluslar arası otellerde ve daha iyi restoranlarda, ithal şarap bulunur, ama bunların fiyatları yüksek.

Eğer

Daha sert bir şeyler içmek isterseniz, Mısır’a özgü anasonlu bir içki olan, “zibibi” yi deneyebilirsiniz.

Bu, üzümün damıtılmasıyla yapılan Yunan uzosuna benzer. Sert, ama biraz daha tatlı olan hurma brendi’si de denenebilir.

Diğer yerli içkilerden uzak durmak en iyisi, muhtemelen içki için marka kontrol edin. Muhtemelen kaçak içki önünüze gelebilir.

Evet: Mısır’da alkollü içki çok pahalı. Çünkü, özel bir vergiye tabi. Mısır’a girişinizin ilk iki gününde: şehir içinde bulunan free shoplardan, alışveriş yapabilirsiniz.

Özellikle: sigara ve içki çok ucuz.

Mısır’da her zaman ve her yerde çay bulunur. Çay, gün boyu satılır, alışveriş yaparken pazarlarda ikram edilir ve kahvehanelerde tavla oynayan Mısırlılar, çay içerler.

Çay: sıcak ve ferahlatıcıdır. İnce cam bardaklarda ve sütsüz verilir. Yanında, bazen taze nane yaprağı bulunur.

Çoğu kahvede, belma (çemenotu), yansun (anason), yemişli sahlab (ararot) gibi çeşitli, ot çayları da servis ediliyor.

NARGİLE

Huka olarak da bilinen nargile, yanan tütün yapraklarının tadını hafifletir, daha içilebilir kılar ve sakinleştirici bir etki yaratır.

Nargile için, genellikle iki tür tütün kullanılır. En yaygın olanı: maassil’dir.

Bu, kıyılmış, yaprakları, dumanı tatlandıran melasla karıştırılmasıyla elde edilen yaş bir harmandır.

Maassil doldurulan küçük çömlek, nargileye konur ve mangal kömürüyle yakılır. Tombak gevşek kuru tütünün bütün yapraklar halinde sarılmasıdır.

Bazı tütünler: elma, hurma, çilek ve cappuccino ile tatlandırılır. Son günlerde artan sayıda kahvede, nargilenin ucuna takmak üzere kullanıldıktan sonra atılan plastik sipsi verilmektedir.

Yakın zamana kadar Mısır’da, halka açık yerlerde haşhaş içmek yaygın bir alışkanlık imiş.

Ancak, bu maddelerin yasaklanması üzerine (haşhaş içilebilen işletmeler) ghoraz’lar kapatılmış.

ŞEKERKAMIŞI:

İnsana doping etkisi yapan bu içeceğin uyarıcı özelliği de var.

DİĞER İÇECEKLER

Osmanlıların Mısır’a getirdikleri kahve çok sevilir. Mısırlılar, genellikle ziyade (çok şekerli) kahve içmeyi tercih ederler.

Ama, mazbut (orta) veya sade de içmek isteyebilirsiniz. Eğer bir parça şekerler birlikte içmek istiyorsanız, kahva erriha isteyin.

Meyve suyu satıcılarında ve bazı kahvelerde, taze meyve suyu bulabilirsiniz. Ama hijyene dikkat.

Musluk suyundan uzak durun. Mısır’da şişelenmiş maden suları satılır. Baraka, Siva, Safi veya Delta. Karkade: alkolsüz bir içkidir.

Kurutulmuş gülhatmi yapraklarından yapılır. Soğuk ikram edilir. Yaz aylarında ferahlatıcıdır.

Çay gibi sıcak da ikram edilebilir. Ama, her zaman çok tatlıdır.

Sindirimi kolaylaştırdığı söylenir, genellikle, özellikle de Ramazan’da yemeğe başlarken sunulur.

KAKULELİ KAHVE

Kahire’deki kahvehanelerde farklı aromalarda tatlandırılan kahveler sunuluyor müşterilerine.

Bunlardan en ünlüsü enfes tadı ve davetkar kokusuyla kakuleli kahve. Bir kahvehanede oturun ve kakuleli kahve sipariş edin.

HURMA

Kahire hurmaları bildiğimiz hurmalara benzemiyor. Farklı şekil ve tatlardaki taze hurmaların tadına mutlaka bakın, pişman olmayacaksınız.

STELLA BİRASI

Bu şehrin, kendine özgü bir birası da var. Stella birası. Hemen hemen 100 yıldır Kahire’de üretilen bu bira, sıcak bir gününüzü serinletecektir.

KARKADE

Serinlemek isteyenler için alkolsüz seçeneklerden biridir. Bunların en meşhurlarından biri soğuk soğuk servis edilen karkade.

Gülhatmi bitkisinden yapılan bu tatlı içecek, isterseniz sıcak olarak da servis ediliyor.

Mısır ülkesiyle ilgili genel hususlar hakkındaki yazı için.