İspanya Marbella

İspanya Marbella

 

Evet, 1950-1960 yılları arasında, Avrupa jet sosyetesi için büyük bir mıknatıs haline gelen bu mekan: İspanya’nın Akdeniz kıyılarındaki en kaliteli tatil yeridir. Aynı zamanda, “Andalucia” özerk topluluğunun Malaga eyaletinin bir şehridir.

Şehir: Sierra Blanca dağının eteklerinde, Akdeniz kıyısında, Cebelitarık boğazındadır.

Aradan geçen yıllarda: gerek Marbella ve gerekse yakınındaki diğer tatil yerlerinde, gerilemeler görülmüştür. Çünkü: Kuzey Afrika’ya yakın olması, buradaki bütün suçluların Marbella yöresine doluşmalarına ve ardından bir dizi seri cinayet işlenmesine neden olmuştur.

Bunun sonucunda, elbette buranın çekiciliği azalmıştır. Ancak, günümüzde bölge eski cazibesinin bir kısmını geri kazanmıştır denilebilir.

Günümüz Marbella’sında belirgin izler bırakan iki adam vardır. Bunlar: 1950’li yılların başında: “Marbella Clup Hotel” i inşa ettiren, Avusturyalı Prens Alfonsso von Hohenlohe ve eski Belediye Başkanı, zengin işadamı ve Atletico Madrid futbol takımının başkanı Jesus Gil’ dir.

Evet, günümüzde buraya gidildiğinde: Kuzey Avrupalı (İrlanda, Almanya, İngiltere) ve Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Amerikalı turistleri görebilirsiniz. Hatta, bunların bir kısmının burada daimi mülkü bulunmaktadır.

Marbella: gezmek için inanılmaz derecede çekici bir yerdir. Sahilde, günümüzde restoranların sıralandığı şık bir yürüyüş yolu vardır ve yaşlı palmiye ağaçlarının gölgelendirdiği eski Alamedası, “Salvador Dali” bronz eserleriyle süslenmiş ileri teknoloji eseri “rambla” (bulvar) ya açılır.

Sahil kenti yarım ay şeklinde sahile uzanıyor. Sahilde ise, yeni liman ve limanda yatlar bulunuyor. Sahilde kafeler ve restoranlar sıralanmıştır. Markaların hakim olduğu butikler, turistlerin uğrak yerleridir.

Endülüs sahilleri, tüm dünyada olduğu gibi, tatil köyleri, oteller ve yazlık villalarla doludur. Ancak, bu tatil sitelerinin ve evlerin taşıdıkları dış çizgilere bakınca, bunların Araplara ait olduğunu anlamamak mümkün değildir. Araplar, kültürleriyle olmasa da, zenginlikleriyle, yeniden Endülüs’e dönmüşlerdir.

1272 yıl önce İspanya’ya İslam uygarlığını getiren Araplar, bugün dünyayı bir sel suyu gibi basan tüketim ekonomisinin oyununa gelerek, İspanya sahillerine petrolden sağladıkları gelirleri dökmüşlerdir.

ULAŞIM

Buraya ulaşmak için, Malaga havaalanını kullanabilirsiniz. Veya daha küçük uçakların inebildiği Cebelitarık havaalanını kullanabilirsiniz ki, havaalanından otomobil ile buraya ulaşmak, yaklaşık 1.5 saat sürmektedir.

Malaga havaalanından Marbella merkezine bir taksi ile gitmek isterseniz, muhtemelen 65-70 Euro ödemeniz gerekir.

TARİHÇE

Arkeolojik kazılarda, Marbella ve çevresindeki dağlarda, Paleolitik ve Neolitik dönemlerde insan yerleşmesinin bulunduğu anlaşılmıştır. MÖ.7’nci yüzyılda, Fenikeliler burada birkaç koloni kurmuşlardır.

Ancak, yine de Fenike dönemine ait herhangi bir buluntu ele geçirilememiştir. Fenika ve daha sonra Kartacalılar, bölgede yerleşirler. Ardından ise Romalılar gelir.

Şehirde “Old Town” olarak nitelendirilen “El Casco Antiguo” ve Murallas del Castillo (Mağribi kale duvarları): daha önceki dönemlere ait devşirme yapı malzemesi kullanılarak inşa edilmişlerdir.

Verde ve Guadalmina nehirleri boyunca, çeşitli Roma yerleşimleri kalıntıları görülür. Romalılar döneminde, şehre “Salduba” ismi verilmiştir.

Müslümanların bölgede bulunduğu yıllarda: 10’ncü yüzyılda, Malaga sahili güçlendirilmiş ve sahil boyunca çeşitli deniz feneri kuleleri inşa edilmiştir.

1485 yılında ise, şehir kan dökülmeden Kastilyalı Crown tarafından ele geçirilmiştir. 1554 yılında inşa edilen ana kapı, önünde bir köprü ve hendek bulunmaktadır. 1664 yılında, Marbella, şeker kamışı ile tanışır. Ardından, bölgede çok sayıda şeker fabrikaları yapılır.

Dünya savaşı sonunda, Marbella, 900 nüfuslu küçük bir yerdi. 1943 yılında ise, bölgede turizm gelişmeye başlamıştır. 1954 yılında “Marbella Club” ün kurulmasıyla, film yıldızları, işletme yöneticileri ve birçok soylu, tatil için bölgeye akın etmeye başlamışlardır.

İspanya Marbella

GEZİLECEK YERLER

İspanya Marbella

CASCO ANTİGUO (ESKİ KENT)

Antik şehir surları arasında, kuzey ve doğu yönlerinde ilerleyen “Barrio Nuevo” ve “Barrio Alto” denilen iki tarihi banliyöden oluşmaktadır.

Surlarla çevrili yerin içindeki bölüm, 16’ncı yüzyıldan kalma durumunu aynen muhafaza etmiştir. Ancak, yakın geçmişte, muhteşem bir şekilde yenilenmiştir.

Casco’nun bembeyaz sokakları ve meydanı: herhangi bir “Pueblos Blancos” kasabasına kafa tutacak düzeyde güzeldir. Caddeler: şık ve bakımlı binalar ve ilginç detaylarla doludur. Amaçsızca, bunların çevresinde dolaşmak bile ziyaretçilere keyif verir.

Eski şehrin merkezinde “Plaza de los Naranjos” yani “Portakal ağaçları meydanı” bulunmaktadır. Bu meydanda ise, yine antik döneme ait bazı yapılar görülür.

İspanya Marbella

17’nci yüzyıldan kalma “Ayuntamiento” binası, şehirdeki en pahalı barlara bakmaktadır. Yine burada bulunan “Town Hall”: Mudejar mimari tarzıdır ve iç duvar freskleri ve çatısı: gotik ve Rönesans unsurları taşımaktadır.

1568 yılında inşa edilen yapı, Belediye Başkanı evi olarak kullanılmaktadır. Yine, şehrin en eski dinsel yapısı olan, 15’nci yüzyılda yapılmış “Santiago Şapel” i de görebilirsiniz.

Bölgenin diğer gözde yapıları arasında ise: 16’ncı yüzyıldan kalma “İglesia de la Encarnacion” sevimli “Plaze de Altamirano” Rönesans dönemine ait “Palacia Baazan” ve eski Arap kalesinin surları sayılabilir.

Son olarak: burada “Emita del Santo Cristo de la Vera Cruz” isimli kuleyi görmenizi öneririm. Barrio Alto bölümündedir. Kare bir kuledir. 15’nci yüzyılda inşa edilmiştir. Çatısının sırlı seramikleri ilgi çekmektedir.

MUSEO DEL GRABADO CONTEMPORANEO-ÇAĞDAŞ İSPANYOL GRAVÜR MÜZESİ

Müze: Magribi surlarına yakın, “İglesia de la Encarnacion” un arkasındaki bir sokakta saklanan “Modern Baskılar Müzesi”, hastane olarak inşa edilmiş bir Rönesans köşkünün içindedir. 1992 yılında müze ziyarete açılmıştır.

Mirasına ait büyük bir koleksiyona, Picasso’nun birkaç çalışmasına ve modern sanat sunumuna dair cesur bir politikaya sahiptir. Genel olarak gravür tekniklerinin öğretilmesi için adanmış bir müze denilebilmektedir.

Dört kattan oluşan binanın kendisi bile giriş ücretine değerdir. Ancak, Pazar günleri müze kapalıdır, giriş ücreti, yetişkinler 3 Euro, öğrenciler 1.5 Euro’dur.

BONSAİ MÜZESİ

1992 yılında açılan bu müzede: zeytin ağaçları ve yöreye özgü bitki türlerine ait geniş bir koleksiyon sergilenmektedir.

İspanya Marbella
İspanya Marbella
İspanya Marbella

PUERTO BANUS

Burası, Marbella’nın güneybatısındaki bir “marina” yani “yat limanı” alanıdır. Mayıs 1970 tarihinde inşa edilen marinada: lüks bir yat limanı ve alışveriş kompleksi bulunmaktadır. Aynı zamanda “Costa del Sol” bölgesinin en büyük eğlence merkezlerinden biri haline gelmiştir.

Ancak, biraz önce de söylediğim gibi, burası daha ziyade üst gelir gurubuna hitap eden bir yer, yani pahalı alışveriş merkezleri ve restoranlar var.

Yine de burası, her yıl 5 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyormuş. Marina bölümünde, 920 yat kapasitesi var. Buraya: 8-50 metre uzunluğundaki tekneler bağlanabiliyor.

En önemli konuklarının ise, Suudi Arabistan kralı ve yine dünyanın çeşitli zenginleri olduğu söyleniyor.

Barlar, butikler ve gece kulüpleriyle dolu liman sokaklarında gezebilirsiniz. Marinanın her tarafında ise plajlar var. Buraya yolunuz düşer ve değişik bir şey görmek isterseniz, Dali tarafından yapılan 3.5 ton ağırlığındaki “gergedan” heykelini görmenizi öneririm.

Evet, bu ünlü marina, en çok da milyonerleri görmeyi umut eden ziyaretçilerin çekim alanıdır. Çünkü: tekneleri ve sahiplerini izlemek eğlencelidir. Üstelik, rıhtımda: bir sürü kaliteli ama pahalı balık restoranı ve Amerikan tarzı restoranlar da bulunuyor.

İspanya Marbella
İspanya Marbella

PLAJLAR

Marbelle sınırları içinde, 27 km. lik sahil alanında, 24 tane plaj bulunmaktadır. Sahil: genellikle kumluk olup, bazı yerlerde çakıl vardır. Özellikle yaz aylarında doluluk oranı orta yüksekliktedir. Bu plajlardan birkaç tanesi hakkında kısa bilgi vermek istiyorum.

El Alicate

Costa Mar bölgesindedir. Yakınlarında restoranlar ve golf sahası var. Kumsal: siyah volkanik kumdur. Deniz orta dalgalıdır. Plajın uzunluğu 1900 metre, genişliği 15 metredir.

El Cable

Balıkçı limanı yakınındadır. Sahilin uzunluğu 800 metre , genişliği 50 metredir. Burada deniz sakin ve dalgasızdır.
Ancak, kumsalın bir kısmı çakıllıdır.

Lindavista

Okaliptüs ağaçlarının yoğun bulunduğu plaj bölgesinin uzunluğu 1000 metre, genişliği 40 metredir. Bu plaj bölümünde, çeşitli su sporları yapılabiliyor, yani çocuklu aileler için idealdir. Kumsal: beyaz kum, deniz ise sakin yani dalgasızdır.

Playa de la Bajadilla

Marbella balıkçı limanına ulaşmadan önce, Venüs Beach devamındadır. Plajın uzunluğu 800 metre, genişliği 20 metredir. Kumsa.: siyah volkanik kum, deniz ise dalgasız, yani sakindir.

Playa de la Fontanilla

Şehrin en güzel plajlarından birisidir. Bir şehir plajından beklenen tüm imkanlara sahiptir. Çünkü aynı zamanda, şehre yakınlığı ile yoğun tercih edilmektedir ki, bende size burayı önereceğim.

Burada, bol şezlong ve şemsiye var. Ayrıca, plajın hemen arka bölümünde gezinti yapılan yerlerde, restoranlar ve dükkanlar var. Sahilin uzunluğu 900 metre, genişliği 30 metredir. Kumsal: altın sarısı kum, deniz ise orta dalgalıdır.

İspanya Marbella

ŞEHİR MERKEZİ YAKINLARINDA GEZİLECEK DİĞER YERLER

LAS CHAPAS İLÇESİ

İlçe, belediyenin doğu kısmında aynı adı taşıyan nehrin ağzına yakın bir yarımada üzerindedir. Geçmişi 8’nci yüzyıla kadar uzanır. Çünkü, burada bazı eski demir madenleri bulunmaktadır ki bunların Fenikeliler zamanında kullanıldığı ve buraya bir yerleşim yeri kurulduğu tahmin edilmektedir.

Ayrıca, burada yapılan kazılarda: tabaklar, çanaklar, lambalar ve seramikler bulunmuştur. Burada, ayrıca iki tane antik gözetleme kulesi kalıntısı vardır. Günümüzde, yine burada önemli oteller bulunur.

MİJAS

Sahilde yer alan “Fuengirola” bir paket tatil mekanı ve daha çok tren istasyonuna yarayan bir servis merkezidir. Birkaç kilometre gerisindeki “Mijas pueblo” ise ayrı bir yerdir.

Yabancıların istilasına uğramamış olan bu sevimli ve eski kasaba, plaj, apartman ve trafikten kaçıp şöyle bir gezinmek veya bir yerde oturup yemek yemek için keyifli bir yerdir.

REFUGİO DE JUANAR

Eğer sahilden bir parça uzaklaşmaya ihtiyacınız varsa, burası gidilebilecek tek yerdir.
Marbella ile Puerto Banus’un arkasındaki tepelerde bir güzellik abidesi.

Buraya ulaşmak için Marbella’dan Ojeen’e giden yola girip çam ağaçlarının arasından tabelaları takip ederek yolun sonundaki bir restorana ulaşmanız gerekir.

Buradan işaretli yedi yürüyüş yolu çevreye yayılır. En kısa olanı 2.4 km. sonra sizi geride bıraktığınız sahile bakan bir manzara noktasına götürür.

SAN PETRO DE ALCANTARA

Marbella’ya giderken sahilden 1 km. uzakta kalan bu yer, trafiğe kapalı caddeleriyle ve şık Plaze de la İglesias’ı ile insanların gezindiği keyifli küçük bir İspanyol kasabasıdır.

Kasaba yakınındaki artmakta olan sitelere yönelik birçok dilde ürünü bulabileceğiniz kitapçılar ve gazete bayileri, restoranlar ve mağazalar bulabilirsiniz.

TORREMOLİNOS

Bugünlerde bir bira ve tatil mekanı olarak edindiği ünü unutturmaya çalışmaktadır. Yetkililerde yeşillendirilen meydanlar ve trafiğe kapalı alanlarla bölgeyi nezihleştirme konusunda Marbella’yı kendilerine örnek almışlardır. Yine de Torremolinos, halen gece hayatının son derece canlı olduğu bir yerdir.

MARBELLA CLUB HOTEL

Otel: Costa del Sol yanındaki: Puerto Banus bölgesinde “Golden Mine” sahilindedir. 1954 yılında: Prens Alfonso tarafından kendi özel konutu olarak yaptırılmıştır. 1980’lerin ikinci yarısına gelindiğinde ise, kapsamlı olarak yenilenmiş ve genişletilmiştir.

Otelin 121 suit odası ve plajı bulunmaktadır. Ayrıca, 42 bin metrekarelik bölgesinde, Endülüs tipi bahçeler içinde, villalar bulunmaktadır. Son yıllarda, otelde, ziyaretçiler için “golf” tesisleri kurulmuştur.

Otelin ünlü konukları arasında: Ava Gardner, Audrey Hepburn, Gary Grand sayılabilir.

İstanbul Polonezköy

polonezköy.gene.1
İstanbul Polonezköy

Polonezköy İstanbul’a hem yakın hem de uzak sayılır. Beykoz-Ümraniye yolundan giderseniz Fatih Sultan Mehmet köprüsü, Anadolu yakası çıkışından sapın 12 km gittikten sonra buraya ulaşırsınız. Yani Karadeniz sahilinden yaklaşık 20 km ve İstanbul Boğaziçi kıyılarından ise yaklaşık 15 km uzaklıktadır. Buraya servis yapan toplu ulaşım aracı yoktur. Sadece özel araçlar ile gidilebiliyor.

Polonezköy: 1842 yılında Rus ordusundaki mecburi askerlik hizmetinden kaçıp yeni bir hayata başlamak isteyen Polonyalı askerler için Lazarist Hıristiyanlardan alınan araziye kurulmuştur.

İsmini, hemşerilerinin yerleşip bir köy kurma hakkı için mücadele eden Polonyalı sürgünlerin lideri Prens Adam Czartorski’den almıştır. “Adam’ın köyü” anlamına gelmektedir.

Başlangıçta sadece 12 olan nüfus, 1848 yılında Macaristan, 1863 yılında Polonya’daki ayaklanmadan kaçanların ve Siberya sürgünü Polonyalıların gelmesiyle artmış, Polonez köylüler 1853 yılında Kırım savaşında Osmanlılarla birlikte savaşınca Sultan Abdülmecit tarafından ödüllendirilmiş ve oturdukları topraklar onlara bağışlanmıştır.

1918 yılında Polonya bağımsızlığını kazanınca bazıları ülkelerine geri dönmüştür. 1934 yılında Atatürk burayı ziyaret ettiğinde, geçimini hala çiftçilik, odunculuk ve deri eşya satışından sağlayan Polonyalılar vardı. 1938 yılında vatandaşlığa kabul edildiler. Atatürk’ün ziyareti sırasında kaldığı ev görülmeye değerdir.

19’ncu yüzyılda Franz Liszt, Gustave Flaubert ve Pierre Loti gibi ünlüleri ağırlayan Polonezköy sakinleri, 1960’larda turist ağırlamak için özel misafir evleri inşa etmeye başladılar ve bu yıllardan itibaren Polonezköy sahip olduğu farklılıklarıyla turistler için cazibe merkezine dönüşmenin ilk adımlarını attı. Turizmin artık yaşam kaynağı olduğu belde, aralarında Cumhurbaşkanları Lech Walesa (1994 yılında) ve Alexander Kwesniewski (1996 ve 2000 yıllarında) gibi tanınmış kişilerin de olduğu pek çok misafiri ağırlamanın gururunu yaşıyor.

Eskiden sakinlerinin Lehçe konuştuğu ve Türkçeyi ikinci dil olarak öğrendiği köyde çok şey değişti. Bugünlerde artık herkes Türkçe konuşuyor, Lehçeyi akıcı kullanabilenlerin sayısı ise kırkı geçmiyor. Eskiden sahip oldukları mülkleri kimseye satmazken bugün istediklerine satabiliyorlar olmaları gerçek Polonyalı nüfusun da azalmasına yol açmıştır. Son zamanlarda yapılan otel ve pansiyonlar maalesef köyün tarihsel ve kültürel özelliklerini yok sayan beton yapılar olarak göze çarpıyor. Polonezköy’ün simgesi olan doğal güzelliklerin, insanın doğaya gösterdiği saygıdan kaynaklandığının unutulması hüzün veriyor.

Köyün meydanına girişte, bir kilise ve Katolik mezarlığı vardır. Bol yeşillikli bu bölgede, kır lokantaları, piknik alanları ve konaklama imkanları bulunuyor. Özellikle: Mayıs ve Haziran aylarında, en güzel günlerini yaşayan bölgede, Polonezköy Tabiat Koruma Alanı, Milli Parklar kapsamında yer almaktadır. 1996 yılında Tabiat Parkları statüsü kazanan 3000 hektarlık park, zengin florasıyla ziyaretçilere peyzaj güzellikleri sunuyor.

Orman içi yürüyüş, koşu, bisiklet parkurları, özel bir hayvanat bahçesi, kimi tesisler içinde bulunan yüzme havuzları, tenis ve binicilik sporu, at kiralayarak tur yapma alternatifleri yanında, Polonezköy’ün açık havada brunch ve köy kahvaltıları oldukça meşhurdur.

ALIŞVERİŞ

Polonezköy merkezinde, yöresel ve tekstil ürünleri başta olmak üzere hediyelik eşya satan tezgah ve dükkanlar bulunmaktadır. Polonya halkını simgeleyen süs eşyaları ve kıyafetler bulup satın alabilirsiniz. Polonezköy, ayrıca doğal ortamda üretilen balı ile meşhurdur. Merkezde bulunan Polonezköy Arıcılık Müzesine uğrayın ve burada organik üretim teknikleriyle üretilen bal, polen, arı sürü, Propolis ve balmumu bulabilirsiniz. Yaz aylarında ise Polonezköy’ün kirazı meşhurdur.

meryem ana kilisesi.1
İstanbul Polonezköy Kilise

KİLİSE

Polonezköy’de görülecek sadece birkaç yer vardır. Meryem Ana Kilisesi de bunlardan biridir. 1912 yılında yapılmış, I. Dünya Savaşı sırasında askeri karargah olarak kullanılmıştır. 1918 yılında ise restore edilerek tekrar ibadete açılmıştır. Bahçede 1869 yılında burada ölen ve gömülen şair Adam Mickiewicz’e adanmış bir anıt bulunmaktadır.

zafia rızı.1
İstanbul Polonezköy Zofia Rizi Anı Evi

ZOFİA RİZİ ANI EVİ

Bu anı evinde: Polonezköy tarihçesinin ve eski fotoğrafları bulunmaktadır. Zofia Rızı Anı Evi, Polonezköy’ün en eski evlerinden biri olarak halkın ziyaretine açıktır. Bu evde: köy ve aileye ait fotoğraflar ve dokumalar toplanmıştır. Zafia Rızı Anı Evi, babası Wincenty Rızı tarafından 1881-1883 yıllarında yapılmıştır. Rızı ailesinin evi köydeki en gösterişli evlerden biridir. O dönemin tipik Polonya köy evi mimarisini sergileyen bu ev, orjinalliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Köyü ziyaret eden turistler tarafından beğenilmekte ve yemyeşil bahçesiyle ziyaretçileri büyülemektedir.

Bu anı ev: Polonya-Türk ilişkilerinde dostluğun sembolü olarak kabul edilmiş, Polonezköy’e yapılan resmi ziyaretlerde de rol almıştır. T.C.Hükümeti temsilcileri ve Polonya Hükümeti temsilcileri tarafından Polonezköy’ün resmi ziyaretlerinde Zofia Rızı Anı Evi ziyaret edilir ve sık sık Polonya ve diğer ülkelerden gelen turistler misafir edilerek, yurt dışında, internette, kitaplarda, gezi turlarında bile anılan bir yer olmuştur. Polonezköy’deki bu hatıra evinin açılmasında fikir babası 1940’lı yıllarda Michal Czajkowski’dir. Polonya gelenekleri, özellikle Sibirya sürgününden dönmüş olan Wincenty Ryzy’nın evinde yaşatılıyordu. Ryzy’ların evinde ünlü Polonyalıların portreleri ve vatanseverlerlik konulu tabloların yanı sıra, köyün en büyük Lehçe kitaplarından oluşan kütüphanesi bulunuyordu.

Daha sonra bu evde Polonya’da “Ciocia Zosia” (Teyze Zosia) olarak ünlü olan Zofia Rızı (1903-1986) yaşamaya devam etti. Zofia Rızı, burada Polonezköy gençleri arasında ana dili ve Polonya tarihi hakkında bilgiler veriyordu. Evi, Türkiye topraklarında bir çeşit Polonyalılık göstergesi olmuş, kapısı büyük bir misafirperverlikle ağırladığı Polonya ve tüm dünyadan gelen konukları için her zaman açık olmuş ve aynı zamanda gençlerin buluştuğu bir kültür merkezi olmuştur.

Yürüttüğü faaliyetlerinden dolayı, 1975 yılında Polonya Halk Cumhuriyeti Devlet Konseyi tarafından “Gümüş Liyakat Madalyası” ile ödüllendirildi. 1981 yılında ise yurt dışında yaşayan Polonyalılar ile ana vatan arasındaki bağlarını kuvvetlendirmede göstermiş olduğu olağanüstü başarılar sebebiyle kendisine “Polonia” derneği tarafından özel diploma verildi. Anne ve babası henüz hayattayken tüm dünyadan gelen misafirler, 1916 yılından itibaren tutulmakta olan hatıra defterine ve albümlere notlarını yazmışlardır.

kültür evi.1
İstanbul Polonezköy Kültür Evi

POLONEZKÖY KÜLTÜR EVİ

Polonezköy meydanının arka tarafında ana yolun kenarındadır. Polart Gallery ve Polonezköy Kütüphanesi olarak hizmet vermektedir. Yıl içinde düzenlenen pek çok kültürel ve sosyal aktiviteye ev sahipliği yapmaktadır.

ağaç oyma heykeller.1
İstanbul Polonezköy Ağaç oyma heykeller sergisi

AĞAÇ OYMA HEYKELLER SERGİSİ

Ağaç oyma sanatının güzel ve fantastik yapıtlarını burada görebilir, aynı zamanda yeşillikler arasında banklarda oturarak dinlenebilirsiniz.

POLONEZKÖY MEZARLIĞI

Polonyalı milli şair Juliusz Slowacki’nin aşık olduğu Ludwika Sniadecka’nın mezarının yanı sıra Polonya Cumhuriyeti Milli Savaş ve Şehitlikler Konseyi tarafından restore edilen 92 tarihi mezar bulunmaktadır.

KİRAZ FESTİVALİ

Her yıl gerçekleştirilen Kiraz Festivali, oldukça keyifli geçmektedir. Polonya’dan gelen folklor ekiplerinin gösterilerinden sergilere, konserlerden kilise bahçesindeki resitallere kadar bir dizi etkinlik yapılıyor. Yerel kıyafetleriyle çevrede göreceğiniz genç kızlar, kollarına taktıkları sepetlerden kiraz ikram ediyorlar. Kurulan Pazar yerinde, organik meyve ve sebzeler satın alabilirsiniz. Köyün en hareketli zamanlarını yaşadığı festival günleri, Türkiye-Polonya arasındaki bağları kuvvetlendiren kültürel bir paylaşım ortamı niteliğine de sahiptir. Çünkü açılışa her iki ülkeden bakanlar ve üst düzey bürokratlar ilgi gösteriyor.