Osmaniye

Osmaniye

Osmaniye, tarihsel kalıntıların meraklıları tarafından, gezilmesi ve görülmesi gereken bir yer. Özellikle: burada bol miktarda kale var, sanki bir kaleler kenti.

Osmaniye

ULAŞIM

Adana hava alanına uzaklık: 90 km. dir. Osmaniye-İskenderun limanı arasındaki uzaklık: 75 km. Osmaniye-Ankara arası uzaklık: 576 km. Osmaniye-İstanbul arası uzaklık: 1025 km. Osmaniye-İzmir arası uzaklık: 986 km. Osmaniye-Adana arası uzaklık: 86 km. Osmaniye-K. Maraş arası uzaklık: 100 km. Osmaniye-Gaziantep arası uzaklık: 120 km. Osmaniye-Hatay arası uzaklık: 128 km.

Osmaniye

TARİH

Osmaniye kent tarihi: ilk çağlardan itibaren buraya yerleşen: Hitit, Asur, Pers, Grek, Roma, Bizans gibi devletler ve bazı kavimler tarafından şekillendirilmiştir. 12.yüzyıldan itibaren ise, bölge Türk yurdu olarak öne çıkıyor.

Aslantaş Baraj gölü altında kalan Domuztepe yamaçlarında: neolitik, kalkolitik, tunç ve demir çağlarına ait yerleşim izleri ortaya çıkarılmıştır.

Bölge: MÖ.3000 yılı, Mezopotamya kaynaklarında; Amanum, Hitit imparatorluğu kaynaklarında: Amana, Asur yazıtlarında: Hamanu, Haçlılar devrine ait kaynaklarda: Montana Migra, İslam devri kaynaklarında: Cebel’ül lukkam olarak geçer.

Hititleri takiben, MÖ.260 yıllarında, bölgeyi Sasani kralı I.Şapur ele geçirir. 524 yılındaki depremde, bütün Klikya kentleri tahribata uğrar. 561 yılındaki ikinci bir deprem, bütün kentleri yerle-bir eder. Bunun ardından çıkan veba salgını, kentlerde ve kırsal alanlarda, büyük can kayıplarına yol açar.

MS.7.yüzyıldan it ibaren, bölgede Arap devletleri görülür. Bu dönemde: haçlılar ve Emevi, Abbasi ve Türkler arasında, bu bölgede, büyük çatışmalar, savaşlar yaşanır. Abbasi halifesi Harun Reşit zamanında, bölgedeki önemli kale ve yerleşim yerleri, yeniden yapılmış ve bir kısmı da onarılmıştır.

Selçuklular zamanında, Anadolu’ya gelen Türklerden bir kısmı, Adana ovasına iner ve daha  sonra Haraz mevkiinde, ilk kez olarak “Osmaniye” yi kurarlar.

MS. 11. ve 12.yüzyıllarda: bölgede haçlılar egemendir. Daha sonra, MS. 14.yüzyıl başlarına kadar Ermeni krallıkları görülür. 1332 yılında ise, bölge tamamen, Memlüklerin kontrolü altına girer. 1517 yılından sonra ise, Osmanlı devleti, bölgedeki egemenliği ele geçirir.

19.yüzyıl başında, Kavalalı Mehmet Paşa, bölgeyi ele geçirir. 1840 yılında yapılan Kütahya Antlaşmasıyla, bölgede tekrar Osmanlılar hakim olurlar. Osmaniye’nin kent tarihçesi, 1865 yılından sonra başlar.

I. Dünya savaşının sonunda, bölge Fransızlar tarafından işgal edilir. 1922 yılında ise, Ankara Antlaşması sonucu, işgal sona erer ve bölgeyi terk ederler. Cebelibereket olarak isimlendirilen sancak: 1877 yılında Gavur dağlarının asayişini sağlamak için kurulmuştur.

Bu sancak, 15 yıl, Osmaniye de konuşlandırılmıştır. 1923 yılında, Cumhuriyetin ilanından sonra, Sancakların vilayete dönüştürülmesi nedeniyle, Cebelibereket vilayeti adını alır. 1933 yılında ise, yeniden ilçe statüsüne indirilir ve Adana’ya bağlanır. 1996 yılında ise, yeniden il olur.

Osmaniye

GENEL

Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yapılan araştırmalar sonucu, gelişmişlik sıralamasında, 47 sırada yer alır. İl merkezi rakımı: 118 metredir. Denize uzaklık: 20 km.dir. Bölgede, tipik Akdeniz iklimi görülür. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer. Yağışlar, kış ve sonbahar aylarında daha fazladır.

 

SERAMİK

Tütsüz köyü civarındaki volkanik cuflardan elde edilen ham madde: Osmaniye Korkut Ata Üniversitesinde, seramik ürünleri üretiminde kullanılıyor. Bu seramikler: dayanıklılıkları ve motifleriyle, yörede öne çıkıyor.

Osmaniye Yer Fıstığı

OSMANİYE YER FISTIĞI

Bölgede: Osmaniye olarak bilinen ve tohum kabuğu rengi “pembe” olan çeşit üretimi yapılmaktadır. Türkiye üretiminin % 41’i, burada üretilmektedir. Ancak, üretilen bu fıstığın, % 90’lık bölümü yine Osmaniye de kullanılmaktadır.

Çünkü: içerdiği yağ, protein, karbonhidrat, vitaminler ve madensel maddeler nedeniyle, fıstık, özellikle insanlar için önemli bir besin maddesidir ve % 44-56 oranında yağ içermektedir. Özellikle: yağı, tat ve dayanıklılık bakımından, diğer bitkisel yağlardan çok daha üstündür. Bu nedenle, çok fazla tüketilmektedir.

Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi

OSMANİYE KORKUT ATA ÜNİVERSİTESİ

Korkut Ata Üniversitesi, 2007 tarihinde kurulmuştur. Üniversite bünyesinde: Mühendislik, Fen-Edebiyat, İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri var. Ayrıca: Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler Enstitüleri bulunuyor. Üniversitede, 109 akademik personel ve 116 idari personel bulunmaktadır.

Üniversitenin ana yerleşkesi: Fakıuşağı köyündedir.

Bu arada: “Korkut Ata” isminin kaynağını inceledim. Büyük Türk destan bilgesi “Dede Korkut” un diğer adı “Korkut Ata”dır. Onun: 9.ve 11.yüzyıllar arasında, Türkistan’daki Sir-Derya nehrinin Aral gölüne döküldüğü yerde doğduğu biliniyor. Oğuz Türklerinden büyük saygı gördüğü, bu bölgede hüküm süren Türk hakanlarına, akıl hocalığı ve danışmanlık yaptığı anlaşılmaktadır.

 

NE YENİR NE İÇİLİR

Osmaniye yerel mutfağının en önemli malzemesi: bulgur. Yöresel yemeklerin çoğu: bulgur ile yapılır. Bunların başında: içli köfte, mercimek köftesi, çiğ köfte, kısır gelir.

 

NE SATIN ALINIR

Üniversitede üretimi yapılan seramiklerden satın alabilirsiniz. Bu seramikler, yörenin simgesi haline gelmiş. Bunun dışında: buranın yer fıstığı meşhur. Mutlaka tadın ve hatta kendiniz ve yakınlarını için hediyelik olarak satın alın.

Tüm bunların dışında, buranın “Andız Tespihi” meşhur. İlginizi çekerse, satın alabilirsiniz.

Osmaniye

GEZİLECEK YERLER

 

BABAOĞLAN KALESİ

Babaoğlan isimli köyün sınırları içinde olup, il merkezine 20 km. uzaklıktadır. Kale: hakim bir tepe üzerinde kurulmuş. Ancak, günümüzde gerek doğal şartlar ve gerekse insanlar tarafından yapılan tahribatlar sonucu, kalenin ayakta kalan kısımları harap haldedir.

Burada en büyük dikkati çeken obje: bir kaya kabartması. Bu kabartma: kalenin 300 metre kadar uzağındaki bir tepe üzerindedir. Bu kabartmada: şaha kalkmış bir at üzerinde bir süvari ve süvarinin karşısında: belinde kılıç, sol elinde mızrak, sağ el dua eder durumda, Hitit krallarına benzer başlık giymiş bir erkek kişi figürü var.

Bu kaya kabartmasını görebilirsiniz. Ancak, bu kabartmada da, tahribatlar var. Özellikle, süvari figürünün bir kısmı tahrip olmuş. Buraya giderseniz, yalnızca bu figürü görebilirsiniz.

Osmaniye Bodrum Kale-Kastabala Şehri

BODRUMKALE-KASTABALA (HİERAPOLİS) ŞEHRİ

İl merkezine, 15  km. uzaklıkta, Kesmeburim köyü sınırları içindedir.

Kalenin de bulunduğu bu bölgede, kalenin eteklerinde : Hirepolis ismi verilen bir antik kentin kalıntıları bulunuyor. Aynı zamanda, Kastabala ismiyle anılan bu antik kent: MÖ.1′ yüzyılda: yerel bir kral olan Tarkondimos tarafından, krallığının başkenti olarak kullanılmıştır. Kent: 525-561 yılları arasında, iki büyük deprem sonucu önemli ölçüde etkilenmiş ve tahrip olmuştur.

Osmaniye Bodrum Kale-Kastabala Şehri

Burada: günümüze kadar ulaşmış, oldukça iyi durumda ve Roma döneminden kalma, antik kalıntılar var. Bu nedenle, tarihe meraklı olanların, burayı ziyaret etmelerini öneririm. Evet, iyi durumdaki bu kalıntılar: sütunlu cadde, 5000 seyirci kapasiteli bir tiyatro yapısıdır. MS. 200 yılları civarında inşa edilmiş olan 300 metre uzunluğundaki sütunlu cadde, görülmeye değer.

Bu cadde, kalenin bulunduğu kayalığın yanından geçip, asıl yerleşim bölgesini oluşturan arkadaki vadiye iniyor. Bu vadinin yukarısındaki terasta ise, çok sayıda yazıtlı heykel kaidesi bulunmuş. Buradan vadiye kadar uzanan düzlük alan: stadyum imiş.

Bunun biraz ilerisindeki yamaçta ise, biraz önce söylediğim gibi, günümüze gayet iyi durumda gelmiş tiyatro bulunuyor. Tiyatronun hemen karşısında ise, yine Roma döneminden kalma, hamam kalıntıları var.

Kentin çevresinde: çok sayıda mezar kapıları ve kaya mezarları görülüyor. Kentin su ihtiyacı ise, Ceyhan nehrinin doğu yakasında bulunan, Karagedik köyü civarındaki kaynaktan karşılanıyormuş.

Osmaniye Bodrum Kale-Kastabala Şehri

Evet, Kastabala şehri, kutsal bir merkezmiş. Amasyalı ünlü gezgin Strabon’a göre: Kastabala kentinde, Artemis Perasia’nın kutsal tapınağındaki rahibe, dinsel törenler uyarınca, yaptığı uzun danslar sonunda, vecde gelir ve kızgın közler üzerinde oynamayı sürdürür, elindeki meşaleyle, tapınaktan  dağa, ormanlık tepelere doğru kaçarmış.

Kentin sikkelerinde: kenti temsil eden kule-başlıklı kadın başının önünde; kutsal kentin sahibesi tanrıça Perasia’nın simgeleri olan: meşale ve çam ağacı bulunmaktadır.

Son Roma çağında: yani MS. 5’yüzyılda: Karatepe ve Düziçi yörelerinde, zeytinyağı üretiminde büyük patlama görülüyor. Bu yörede, adım başı zeytinyağı üretiminin göstergesi olan pres taşlarına ve taban mozaikli bazilikaların, tapınakların izlerine rastlanıyor.

Zeytinyağı, büyük olasılıkla, önce Hiropolis-Kastabala’da toplanıyor, oradan da İssos körfezinin limanlarına indiriliyor olmalıydı.

Roma çağından kalma Hieropolis-Kastabala’da: gerek Roma valilerine ve gerekse o dönemde kurulan bağımsız krallıklara ait birçok yazıt ve sikke bulunmuştur. Bu bağımsız krallıklar, Kastabala’da, yaklaşık MÖ.17.yılına kadar hüküm sürmüşlerdir.

Aralarında en önemlisi ve nam bırakanı ise: Tarkondimotos I ve Philopater II.dir. Bu krallar, kendi adlarına sikke bastırmışlardır. Antik dönemde, bir ülkenin bağımsızlığı, kendi parasının varlığı ve bu paranın geçerli olmasıyla ölçülür ve kanıtlanırdı.

HEMİTE (AMUDA) KALESİ

Osmaniye-Kadirli karayolu üzerinde, Ceyhan nehri kıyısında, Gökçedam köyündedir. İl merkezine uzaklığı: 20 km. dir. Kalenin bulunduğu yerdeki manzara muhteşem, mutlaka buraya zaman ayırın ve çıkın.

Kalenin: yapıldığı dönem ve kimler tarafından yapıldığı net olarak bilinmiyor. Ancak: kalenin 500 metre güneyinde, kayalara işlenmiş bir “kral kabartması” var. Bu kabartma, Hitit kabartmalarına benziyor. Yani, buna istinaden, kalenin Hititliler döneminde yapıldığı veya kullanıldığı  düşünülüyor.

Kalenin bulunduğu yerdeki: Amuda isimli yerleşim yeri ise, 1146-1148 yıllara arasında, bölgenin idare merkezi olarak kullanılmıştır. Kale yapısı: 70 metre yükseklikte bir tepe üzerindedir. Moloz taştan inşa edilmiştir. Kale çıkışının en uygun yönü: doğudadır. Kale içindeki kalıntılar: Roma döneminden kalma tiyatro, tapınak ve hamam. Bunun yanında buraya giderseniz, biraz önce sözünü ettiğim: Hitit kabartmasını da mutlaka görmelisiniz.

Osmaniye Kaypak Kalesi-Savranda

KAYPAK (SAVRANDA) KALESİ

İl merkezinin doğusunda, Kaypak köyü yolu üzerinde ve il merkezine 30 km. uzaklıktadır. Kalenin çevresi: 800 metredir. Yapı: araziye uydurularak dikdörtgen biçimli yapılmış olup, surlarının yüksekliği: 7-10 metredir. Burçları ise; 8-10 metre yüksekliğindedir. 12 burcu ve kulesi bulunmaktadır.

Burçların içi boş ve 2 katlıdır. Konum itibarıyla, sur ve burçları aşılması güç denecek derecede yükseltilmiştir. Bu nedenle, kaleye açık bulunan tek kapısından girilebiliyor. Tabandan itibaren, kayalar üzerine oyulan merdivenler, bu kapıya kadar yükseliyor. Çevresinde, savunma suru veya hendek yok.

Kale içindeki düzlük: çam ağaçlarıyla kaplıdır. Kale meydanında: su sarnıçları ve bina kalıntıları vardır. Güneyden kuzeye doğru girişin devamı olan, ince bir yol uzanıyor. Kuzeye bakan surun dibinde, 2 metre  tabii setreli bir geçit var, bu geçit Kaypak çayına kadar iniyormuş.

Osmaniye Çardak Kalesi

ÇARDAK KALESİ

Çardak köyü yakınlarında olup, il merkezine 6 km. uzaklıktadır. 200 metre yüksekliğindeki bir tepe üzerine kurulmuştur. Kale yapısı: dikdörtgen şekilli ve 10 burçludur. Kale: bölgedeki kervan ticaretini koruma amacıyla, Romalılar zamanında yapılmıştır.

DOMUZTEPE

İl merkezine 33 km uzaklıkta, Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesinin karşısında, Aslantaş Baraj gölü içindeki küçük bir ada üzerinde bulunmaktadır.

Kazı çalışmalarında, bu ören yerinin Karatepe-Aslantaşdan çok daha uzun bir yerleşim tarihi olduğu görülmüştür. Orta Tunç çağı başlarında yerleşmenin bir surla çevrili olduğu anlaşılmıştır.

Orta Tunç Çağı sonlarında yerleşmenin daha yükseğe çekilerek ve yeni bir sur inşa edildiği görülür. Erken Demir çağı yerleşimi aha da yukarı kaymıştır.

Burada: Demir çağı kalesine ait MÖ 9’ncu yüzyıldan kalma iki kapı aslanı, çifte boğalı bir heykel kaidesi, MÖ 9 ve 8’nci yüzyıllara ait kabartmalar bulunmuştur. Ayrıca, Roma döneminin sonlarına ait bir tarım tesisi, villa rustica, tepenin doğusundaki terasta yer almaktadır.

Tepenin 1 km güneydoğusunda 20 x 30 metre ebatlarında Roma ve Hıristiyanlık dönemine ait bir bazilika bulunmuştur.

Osmaniye Zorkun Yaylası

ZORKUN YAYLASI

İl merkezine 26 km. uzaklıktadır. Amanos dağları üzerindedir. Yolun 12.km.de Ürün yaylası bulunur. Burası: sayfiye yeri olarak kullanılıyor. 16.km.de ise, Olukbaşı yaylası var. Burası da, çok şirin ve çam ağaçları arasında ve tamamen ahşap evlerden kurulu bir yerleşim yeri. Yola devam ettiğinizde: Zorkun yaylasına ulaşılıyor.

Burası: Çukurova bölgesinin en önemli ve eski yaylasıdır. Yaz aylarında, yaylada yaşayanların toplamı 60 bin civarındadır. Yaylada: çam, sedir, köknar ağaçları bulunmaktadır. Her yıl, Ağustos ayı içinde, yaylada çeşitli etkinlikler  düzenlenmektedir. Burada: çadır kampı kurmak mümkün. Her türlü sosyal ihtiyaçlara cevap verebilecek tesisler mevcut.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.