Niğde Bor

Niğde Bor

Eskiden her ne kadar “Yeşil Bor” olarak bilinse de günümüzde yeşil özelliği kısmen kaybolmuş olan bu şirin ilçemiz hakkında, mutlaka duymuşsunuzdur “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye” şeklinde bir söylenti vardır. Yazının hemen başında, bu söylentiden söz etmek istiyorum.

Haftanın “Salı” günlerinde Bor ilçesinde Pazar kurulur. Ancak, bir gün öncesinde, Pazartesi günleri, hazırlık günüdür ve yöresel deyimle, bu hazırlık günü “Deri pazarı” olarak bilinir. Salı günleri kurulan pazara ise “Ulu pazar” denir.

Uzak diyarlardan, 35-40 km. uzaklardan, Bor ilçesindeki pazara gelecek olanlardan bir ziyaretçi: yazdan kalma bir gün, erken saatlerde, 40 km. uzaklıktaki köyünden yola çıkar ve ilçenin yakınlarındaki bağlar bölümüne geldiğinde mola verir.

Eşeğini dinlendirmek için, yükünü sırtından indirir ve pazardan alacaklarının hesabını yaparken, içi geçer ve derin bir uykuya dalar. Bu sırada eşek, önündeki yiyecekleri bitirir ve bağlı bulunduğu ağacın kabuklarını kemirmeye başlar.

Deri pazarı günü uykuya başlayan pazarcı, Ulu pazar günü ikindi vaktine kadar uyumaya devam eder ve uyanınca, ilçenin pazarının yolunu tutar, ancak pazardan dönenlerle karşılaşır.

Pazar yerinden dönenlere, neden Ulu pazara gitmiyorsunuz, geri dönüyorsunuz diye sorduğunda ise, aslında Ulu pazara uğramış ve Pazar alışverişini yapmış olan bir pazarcı: ertesi günü, Niğde pazarını işaret ederek “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeğini Niğde’ye” der.

Niğde Bor

ULAŞIM

İlçe: Konya-Kayseri, Adana-Kayseri, Niğde-Ankara kara yolları kesişim noktasındadır. Bor, bağlı bulunduğu Niğde il merkezine, 14 km. uzaklıktadır. Ayrıca: Bor İstasyonundan, her gün: Adana-Ankara-Kayseri istikametine tren seferleri bulunmakta olup, yörenin ulaşım problemi yoktur.

Niğde Bor

TARİHİ

Yörenin tarihi geçmişinin, günümüzden 5000 yıl öncesine kadar gittiği düşünülmektedir. Hititler zamanında, yörede, günümüzdeki “Niğde” şehrinin bulunduğu yerde “Nahita” isimli bir şehir bulunmaktaydı. Hitit devletinin yıkılmasının ardından, bölge, MÖ.8’nci yüzyılda bu kez, Frigler tarafından işgal edilir.

Daha sonra ise, Persler görülür. 333 yılında, Makedonyalı İskender, Persleri yenince, bölge yine el değiştirir. İskender’in ölümü üzerine, bölgede ortaya çıkan Selevkoslar hükümranlığı, Kapadokya krallığı dönemine kadar devam eder.

Daha sonra Romalılar ve ardından, Bizanslılar ve 707 yılına gelindiğinde ise, bu kez Emeviler görülür. Emeviler döneminde, bölgeye “Tavana” ismi verilir.
1476 yılında, bölge, Karamanoğullarından, Osmanlılara geçer. Yıldırım Beyazıt, burayı ve çevresini, Osmanlı idaresine katar.

Evet, gelelim, ilçenin isminin kaynağına. İlçenin isminin bir Rumca kelimeden geldiği söylenmektedir. Rumca “Poros” ve Fransızca “Bore” denildiğinde, “Bor” ismi anlaşılmaktadır. Kelimenin anlamı: tarıma elverişli olmayan toprak demektir. Ama, kelime anlamı olarak, Rumcadan esinlenilmiş ise; Rumca da, kelime anlamı “yol ve deniz limanı” demektir.

Niğde Bor

GENEL

Burası, 40 bin nüfuslu; Niğde ilinin güneyinde, 1100 rakımlı Bor Ovasında kurulmuş bir ilçedir. Topraklarının büyük bölümü: Obruk Platosundadır. Yörenin, kuzey-güney ve güneydoğusu dağlıktır. Başlıca akarsuları: Küçüköz deresidir.

Yörede yaşayanların büyük bölümü: mübadele sonucu buraya yerleşen: Arnavutluk-Yunanistan ve Bulgaristan göçmenlerinden oluşmaktadır. İnsanların ekonomik etkinliklerinin başında: tarım, halıcılık ve dericilik gelir.

Ancak, genel olarak, arazinin tarıma elverişli olmadığı bir gerçektir. Bunun sonucunda, yöre insanı, okumaya veya yöreden göç etmeye yönelmiştir. Ekonomik etkinliklerden öne çıkan biri de: Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı, Lojistik Komutanlığının Bakım Komutanlığının, burada, Şehit Nuri Pamir Kışlasında bulunmasıdır.

Burada: Türk Silahlı Kuvvetlerinde törenlerde kullanılan: kılıç ve meçler üretilmektedir. Ayrıca: çeşitli ikmal maddelerinin depolandığı, bakım ve dağıtımının yapıldığı bir yerdir. Tüm bu askeri üniteler, yörede, büyük bir kalabalık yaratmaktadır.

Bunun dışında, burada, yine çok büyük bir “Fizik Tedavi Hastanesi” bulunuyor ki, bütün çevrede, bu husustaki rahatsızlıkları olanlar, burayı tedavi için tercih etmektedirler.

Yörede, İç Anadolu bölgesinin step iklimi görülür ve buna bağlı olarak yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk geçer. İlkbaharda, en fazla yağış görülür.

İlçede, Niğde Üniversitesine bağlı: Bor Meslek Yüksek okulu ve Bor Halil Ataman Meslek Yüksek okulu bulunmaktadır.

Yörede, her yıl: Temmuz ayının son günlerinde “Kemerhisar Kültür ve Turizm Festivali” düzenlenmektedir. Festival bünyesinde: çeşitli gösteriler, halk oyunları şenliği ve paneller ile konserler düzenlenmektedir. Elbette, yörenin ünlü antik kenti “Tyana” nın tanıtılması açısından çok olumlu bir etkinlik olduğu kesindir.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Burada, yerel lezzetlerden tatmak isterseniz: Arap aşı yiyebilirsiniz. Koyun-tavuk veya hindi etinden yapılan çorba ve muhallebi kıvamındaki bir yemeğin birlikte yenilmesi.

NE SATIN ALINIR

Bor denilince akla hemen “dabakanecilik” yani “dericilik” geliyor ama eskisi kadar yaygın değil. Bunlar, geleneksel yöntemlerle üretim yapan küçük imalathaneler olarak görülüyorlar. Acıgöl mevkiinde bulunan bu deri imalathanelerinden, hoşunuza gidecek ürünler bulup satın alabilirsiniz. Bunun dışında, köylerde günümüzde de dokunmaya devam edilen halı-kilim bulup satın alabilirsiniz.

KONAKLAMA

Bor Öğretmen evi Belediye Yanı. Bor 388-3116395

Niğde Bor

GEZİLECEK YERLER:

Niğde Bor Kemer Hisar-Tyana

 

KEMERHİSAR-TYANA

İlçe merkezine, 1 saat uzaklıktadır. Niğde il merkezinin ise, 25 km. güneyindedir.

Antik kent kalıntılarının bulunduğu höyük: tarihi süreç içinde ilk olarak: 1880’li yılların başında ortaya çıkarılmıştır. Yöredeki ilk yerleşimin, MÖ. 5 ile 6 binli yıllara kadar uzandığı bilinse de, yazılı tarihi daha yakın dönemlere aittir.

Evet, burası: Hititler tarafından, Tuvanuva olarak isimlendirilen şehirdir. Hitit krallığının, ikinci başkenti olarak önem kazanmıştır. Hitit ve Asur metinlerinde şehrin ismi geçer.

Hatta: Asurluların efsanevi kraliçesi ve Babil şehrinin Asma Bahçelerinin kurucusu olan Semiramis’in; bu şehrin kuruluşunda etkin olduğu söylenmektedir.

Ancak, bu isim Romalılar tarafından “Tyana” olarak değiştirilmiştir. MÖ. 42 yılında, Arkelaous, Kapadokya kralı olur. Arkelaous: burada, eski şehir yerine, yepyeni bir şehir kurar ve bu yeni şehri, kendisi için “taht şehri” olarak seçer, aynı zamanda, şehre kendi adını verir.

Daha sonra: MÖ.17’de, yörede, Roma dönemi başlar. MS. 399 yılına kadar süren Roma döneminde, şehir, birçok yapı ve kurum tarafından donatılır ve Romanın ihtişamlı bir ili olur.

Şehir nüfusu hızla artınca, su ihtiyacını karşılamak üzere: sarı trakit taşından su kemerleri yapılarak, köşk pınarı mevkiinden, şehre su getirilir. Bu su kemerlerinin arasından aynı zamanda, şehirdeki, ünlü “Jüpiter Tapınağı”na giden, kutsal yol geçmektedir.

Türkler döneminde ise, buranın ismi, Hıristiyan kasabası anlamında “Kilise Hisar” ve daha sonra ise “Kemerhisar” olarak isimlendirilmiştir.

Günümüzde, burada görebilecekleriniz: Roma döneminden günümüze sağlam olarak gelebilmiş olan “su kemerleri” ve “Roma havuzu” dur. Su kemerleri, 15 adet kemerden oluşmaktadır. Bu kemerlerin: MS. 211-217 yılları arasında, Roma imparatoru Caracella döneminde yaptırıldığı bilinmektedir.

Bu su kemerleri, Roma havuzundaki suyu, antik şehre aktarmaktadır. Bu su kemerleri: Adana-Kayseri yolu ve Roma havuzunun kesişim noktasının, 4 km. kuzeyindedir.

Kaynak suları: yer altı kanalları ile yolculuğuna başlar, daha sonra yüzeye çıkar ve kalıplaşmış beyaz taşlarla döşeli, dikdörtgen şeklindeki Roma havuzunda toplanır ve uzun bir çizgi halinde uzanan kemerler üzerinde taşınır.

Devasa boyutlu bu havuz, suyun kaynağında: 65 metre boyunda ve 22.5 metre enindedir. Havuzun bulunduğu yerde: Tanrı Jüpiter için, bir mermer tapınak yapılır ve tapınağın hemen önünden çıkan bu su, kendisi adına adanır.

Jüpiter Tapınağının yapımında kullanılan ve daha sonra çevrede dağınık olarak bulunan mermer parçalar günümüzde, Kemerhisar açık hava müzesinde görülüyor. Özellikle: su perilerini gösteren alınlık ve friz parçalarından bir kısmı ise, günümüzde Niğde Müzesinde sergilenmektedir. Tüm bunların yanında: Semiramis tepesinde, Dorik tarzda bir mermer sütun görülmektedir.

Şehrin, bu mimari özellikleri yanında, yaşandığı dönemde, başka bir özelliği de, önem kazanmıştır. Çünkü, burası, ünlü düşünür “Apollon” un doğum yeridir. Tynalı Apollon; 1’nci yüzyılda yaşamış, ünlü bir öğretmen ve filozoftur.

Hatta: Batı dünyasının en ünlü filozofu olarak da tanımlanır. Kendisi: Türkiye’nin büyük bölümünü, İran, Hindistan ve Mısır bölgelerini gezmiştir. Bu seyahatlerinde, doğuya özgü mistisizmi öğrenmiştir.

Düşünceleri ve inançları ile, o dönemdeki bir çok lidere karşı gelebilmeyi göze almıştır. Genel anlamda: mucizeler yaratan biri olarak bilinir ve tanınır. Hatta: 80’li yaşlarda iken, hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolmuş ve böylece, insanlar onun ölümsüz olduğuna inanmışlardır.

Please follow and like us:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.