Tokat Niksar

Tokat Niksar

Ulaşılması zor bir yer. Cahit Kulebi’nin şiirlerinde, Cem Karaca’nın bir şarkısında, bir türküde (Niksarın fidanları) ismi geçen bir yöremiz. Burada: fidan, sanırım “Niksar’ın gelinleri” olarak betimleniyor. Evet, sıcakkanlı ve güler yüzlü insanlar diyarını mutlaka gezmelisiniz.

Tokat’ın Karadeniz’e açılan kapısı.

 

ULAŞIM

Niksar, il merkezi olan Tokat’a: 60 km. uzaklıktadır. Niksar-Reşadiye arasındaki uzaklık: 57 km. Niksar-Erbaa arasındaki uzaklık: 43 km. Niksar-Ünye arasındaki uzaklık: 105 km. dir.

Niksar-Ünye arası uzaklık: 110 km.

TARİHİ

Bölge: Pers imparatorluğunun etkinliğinin yıkılması: Pontus krallığı döneminde “Caberia” olarak isimlendirilmiştir. İklimi ve verimli topraklarının bulunması, buranın sayfiye alanı olarak kullanılmasına ve bölgede, çok sayıda tapınak, saray ve yerleşim birimi yapılmasına neden olmuştur. MÖ. 72 yılında, şehir, Romalıların eline geçer.

Romalılar, şehre şu isimleri verirler: Diospolis, Sebaste, Neocaesera. Günümüzde kullanılan Niksar isminin: Neocaeserea kelimesinden düzenlendiği düşünülmektedir. Bu kelimenin daha açık anlamı: Yeni Kayseri. Yani, burası “Kayseri” şehrinden sonra kurulduğu için, buraya yeni Kayseri şehri anlamına gelen, bu isim verilmiştir.

MS. 395 yılında, Roma imparatorluğunun parçalanması sonucu, bölge, Bizans hakimiyetine girer. 1067 yılında ise, bu kez, Türkler bölgede sahne alırlar. Alparslan’ın komutanlarından Afşin Bey: bölgeyi fetheder. Ancak: daha sonra Bizanslıların yeniden hakim oldukları topraklarda, Melik Danişmend Gümüştekin Ahmet Gazi: kesin hakimiyeti ele geçirir.

Danişmendli Devletinin kurucusu olan bu şahıs, Niksar şehrini, kendisine hem bir üs ve hem de devletin başkenti olarak seçer. Özellikle bu dönemde: yöre, tam bir kültür ve bilim merkezi haline gelir.

1398 yılında, Yıldırım Beyazıt’ın oğlu, Süleyman Çelebi: Niksar yöresini, Osmanlı topraklarına katar. 1919 yılında, İzmir şehrinin Yunanlılar tarafından işgali üzerine, ilk tepki mitingi, Niksar’da yapılır. Kurtuluş Mücadelesinin başlarındaki bu büyük tepki; yöre insanının hassasiyetini göstermesi açısından öne çıkmaktadır.

 

GENEL

Karadeniz bölgesinde, Orta Karadeniz bölümündedir.

Deniz seviyesinden yüksekliği: 350 metredir.

Akarsular bakımından oldukça zengin bir bölgededir. Niksar topraklarından: Kelkit Çayı ve bu çayın irili-ufaklı kolları geçer. Kelkit Çayının, alüvyonlarla zenginleştirdiği, Niksar Ovası, Karadeniz bölgesinin en önemli ve verimli ovalarının başında gelmektedir.

Bölge topraklarının, % 54’ü orman ve % 12’si çayırlık arazidir.

İklim değerlendirildiğinde: bölgede, bir geçiş iklimi hakimdir. Buna göre: kışlar genellikle ılık ve yağışlı, yazlar ise sıcak geçmektedir.

 

NE YENİR.NE İÇİLİR

Tokat kebabını, en orijinal haliyle, Niksar yöresinde yiyebilirsiniz. Bir de “Cevizli Bahar” denilen ve bu yöreye özgü bir yiyecek türü var. Ceviz ve salçayı, bir miktar baharatla karıştırarak yapılıyor. Bu lezzetli yiyeceği, ekmeğe sürerek yiyebilirsiniz. Son olarak, bir de “Cevizli parmak ekmek” var. Her fırında bulabileceğiniz bu lezzeti de ihmal etmeyin.

NE SATIN ALINIR

Hediyelik olarak: “Niksar Sandığı” satın almalısınız. Ayrıca: kuşburnu ve ceviz de düşünebilirsiniz.

 

GEZİLECEK YERLER

Tokat Niksar Ayvaz Suyu

AYVAZ SUYU

İlçe merkezine 2 km. uzaklıkta: Kültür Mahallesinde, Ayvaz Parkından doğmakta ve çok eski dönemlerde, bilinmektedir. Evliya Çelebinin yazılarında, bu sudan söz edilmiştir.

Ülkemizin çoğu yöresinde tanınan bu su: 0.5 sertlik derecesindedir. Safra kesesi ve böbrek taşı, yüksek tansiyon ve damar sertliği hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor. Su: 1960 yıllarından başlanarak elle doldurulan tesislerde ve son olarak 2004 yılında yapılan modern tesislerde, şişelenerek bütün ülkeye dağıtılmaktadır.

Tokat Niksar Kalesi

NİKSAR KALESİ

Türkiye’nin, ikinci büyük kalesidir. Kale yapısı: Niksar ve çevresine hakim bir tepe üzerinde, şehir merkezindedir. Kale hakkında, ilk yazılı bilgiler: ünlü coğrafyacı Strabon tarafından verilmiştir.

Strabon, yazılarında: Niksar kalesinin, o günlerdeki yapısının: doğal bir kaya bloğu üzerinde bulunduğunu, tepesinde bol su çıkan bir kaynak olduğunu, eteğinde ise bir ırmak ve derin bir dere aktığından söz etmektedir.

Evet, kalenin kim tarafından ve ne zaman yapıldığı konusunda belli bilgiler yok. Roma döneminde yapıldığı, Bizans döneminde de  kullanıldığı sanılıyor.

Kale; 1076 yılında Danışmentliler tarafından ele geçirilir. Şehir yerleşimi: başlangıçta bu kale içinde kurulu olmasına rağmen, zamanla nüfusun artmasına paralel olarak, yerleşim, kale dışına taşmıştır.

Kaleden günümüze kadar gelebilen duvarların, hangi dönemde yapıldığı meçhul. Ancak, bazı bölümlerinin “Pontus” döneminden kalma olduğu sanılıyor. Yapı: iç, orta ve dış kale olmak üzere, üç bölümden oluşmaktadır. Orta ve dış kalenin doğu kısımları ayakta olup, batısı yıkıktır. Ancak, sağlam kalan duvarlarda, günümüzde, evler arasında kalmış olup, tam olarak görülememektedir.

ARASTA ÇARŞISI

Niksar kale surlarının hemen dibinde kurulmuştur. Selçuklu ticaret hayatının güzel bir örneğinin görüldüğü bu bölgedeki çarşı: Anadolu’da bulunan, benzer “Arasta” çarşılarının, önemli örneklerinden biridir.

Selçuklu özelliklerinin kurulduğu çarşı, Osmanlı benzer çarşılarından ayrı olarak: değişik esnaf türlerinin bir arada bulunması ile dikkat çekiyor.

 

ULU CAMİ

İlçe merkezinde, Fatih Sultan Mehmet Caddesindedir.

Nizameddin Yağıbasan tarafından, 1145 yılında yaptırılmıştır. Evliya Çelebinin yazıtlarında, caminin ismi: Melik Gazi Camisi olarak geçmektedir. Anadolu Ulu camilerinin, en eski örneklerinden biridir. Yapının girişi: kuzeydendir. Dış cephesi, altı büyük payanda ile desteklenmiştir. Kesme taştan, silindirik gövdeli tuğla minare: 1967 yılında onarılmıştır.

Tokat Niksar Melikgazi Türbesi

MELİKGAZİ TÜRBESİ

İlçe merkezinde, Kayapaşa mahallesinde; Melik Gazi mezarlığındadır. 12.yüzyılın ortalarında, Nizamettin Yağıbasan tarafından yaptırılmıştır. Daha sonraki dönemlerde hasar gören türbe, Osmanlı döneminde, yani 15.yüzyıl ortalarında, yeniden inşa edilerek, bugünkü görünümünü kazanmıştır.

Türbenin kubbesi: 1939 yılındaki depremde yıkılmıştır. 1987 yılında yapılan restorasyonda, kubbe bölümü, düz tavanla örtülmüş, üzeri kiremit kaplı çatı ile kapatılmıştır. Yine, aynı depremde, türbenin kitabesi kaybolmuştur.

Tokat Niksar Yağı Basan Medresesi

YAĞI BASAN MEDRESESİ

Niksar kalesi surları içindedir. Anadolu’nun bilinen en eski medresesidir. Danişmentliler tarafından yapılan bu tür medrese mimarisi: takip eden dönemlerde Anadolu’da, Selçuklu, İlhanlı, Beylikler ve Osmanlı döneminde yapılan medreselerin mimari planlarında kullanılmıştır.

Danışmendli Melik Nizameddin Yağıbasan tarafından: 1157 yılında yaptırılmıştır. Niksar kalesinin surlarından yararlanılarak inşa edilmiştir. Üzerine oturduğu tepenin eğrilerini takip eden kale duvarına tabidir. Bu yüzden, bir tarafı çarpık, fakat aslında dört köşe olarak düşünülmüştür.

Yapı: Anadolu’da, ilk kapalı avlulu medrese planındadır. Moloz taştan yapılmıştır. Kapalı avlulu ve 2 eyvanlıdır. Biraz önce sözünü ettiğim gibi, kale içinde bulunması nedeniyle, iç kalenin surlarından yararlanılarak yapılmıştır.

Günümüzde, medrese yapısının büyük bölümü çok harap ve büyük kısmı çökmüş, tam bir moloz taş yığını halindedir. Kubbeli orta avlu dışındaki bütün bölümler, moloz taşla örülmüştür. İç duvarlar, genellikle 110 cm. kalınlığında örülmüştür.

Dış duvarlar ise, 150 cm. kalınlığındadır. Ortadaki avlusu: yalnızca, güney kısmı ayakta duran bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbenin aslı tamamen kapalı değildir.

Yağı basan Medresesinin kitabesi yok. Ancak, I. Dünya Savaşından önce, Niksar Melik Gazi Türbesinde bulunan bir medrese kitabesinin, bu medreseye ait olduğu söylenmektedir. Kitabe, büyük ihtimalle: kapının bulunduğu güney kanadı yıkılınca, kurtarılarak, yöredeki başka bir binaya nakledilmiştir.

Çünkü: 1939-1942 depremlerinde büyük hasar görmesi üzerine, yapının kaplama taşları sökülmüştür. Halen, duvarlarda güçlendirmeler yapılması için, çelik konstrüksiyon takviyeleri kullanılmış.

Halen, 1.derece Sit alanı olarak ilan edilerek, koruma altına alınmıştır. Çünkü, yaklaşık 900 yıllık yapı, çok yıpranmış ve uzun yıllar, onarılmadan bakımsız bırakılmış, adeta bitki örtüleriyle örtülmüştür.

MELİKGAZİ MEZARLIĞI

Mezarlık: yaklaşık 800 yıl öncesine kadar gitmektedir. Anadolu’nun en eski mezarlıklarından biridir. Mezarlık: tam bir açık hava müzesi görünümünde olup: burada; mezar taşı örnekleri ve değişik türbeler görülmektedir. Mezarlık girişinde ise: Doğanşah Alp ve Seyit Nurettin Alparslan Türbeleri var.

TAŞ MEKTEP

Osmanlı döneminde: Rüştiyeler öncesi: Mahalle ve  köy mekteplerinden, Maarife bağlı olmayanlara, halk arasında “Taş Mektep” deniliyordu. Tek derslikli bu taş mekteplerde, uzun süre, kız-erkek öğrenciler, birlikte eğitim görmüşlerdir. Ancak, daha sonraki dönemlerde, bunlar ayrılarak eğitim sürdürülmüştür.

İlçede, 19.yüzyıl mimarisinin önemli örneklerinden biridir. Ancak, kitabesi bulunmadığından, kim tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Halen binanın olduğu yer, Taş Mektep Sokak olarak isimlendirilmiştir.

Günümüzde, restorasyon çalışmaları bitirilen yapıda, eğitim çalışmaları verilmekte ve ayrıca, Niksar’ı ziyarete gelenler ağırlanmaktadır.

Tokat Niksar Leylekli-Yılanlı köprü

LEYLEKLİ (YILANLI) KÖPRÜ

İlçe merkezinde, Çanakçı çayı üzerindedir. Kitabesi bulunmadığından, yapılış zamanı ve yaptıran bilinmemektedir. Ancak, mimari özellikleri düşünülerek, Roma veya Bizans döneminde yaptırıldığı sanılmaktadır. Köprünün kemer kısmındaki bir kabartmada: ağzında yılan tutan bir leylek figürü görülüyor. Bu yüzden, köprüye: Leylekli veya Yılanlı denilmektedir.

 

AYVAZ PARKI

İlçe merkezinin 2 km. güney doğusundadır.

Burası bir park. Ama, buradan “Ayvaz” suyu çıkıyor. Alanda: çam ağaçları, havuz, büfeler, lokantalar, çocuk oyun alanları, dinlenme yerleri bulunuyor. Yörenin insanı, burayı çok tercih ediyor, sizlerde ziyaretinizde, mutlaka görün.

 

ÇAM İÇİ YAYLASI

İlçe merkezine, yaklaşık 15 dakika uzaklıkta, deniz seviyesinden 1350 metre yüksekliktedir. İlçe merkezinde, özellikle yaz aylarında bunaltıcı sıcaklıklar yaşanırken, burada, muhteşem bir yayla ortamı var. Buradan: denize ulaşmak isterseniz, 1 saat uzaklıktaki, Ünye’ye gidebilirsiniz. Ama, burada kalmak isterseniz, yaylada, konaklama tesisleri var. Yalnız kış aylarında, kar birikimi nedeniyle, ulaşım da zaman zaman sorunlar yaşanabiliyor.

Tokat Reşadiye

Tokat Reşadiye

Reşadiye’nin adını ilk kez, üniversite eğitimim de, uzun süre aynı sırayı paylaştığım arkadaşımdan duymuştum, kendisi Reşadiyeliydi. Özellikle, bu  yöreye yakın yerlere giderseniz veya bulunursanız, kaplıca için mutlaka zaman ayırmalısınız.

ULAŞIM

Reşadiye, il merkezi olan Tokat şehrine: 90 km. uzaklıktadır. Reşadiye-Giresun/Şebinkarahisar arası uzaklık: 291 km.

Reşadiye-Ordu/Fatsa arası uzaklık: 269 km.

TARİHİ

İlçe, 1906 yılında, Sivas Valisi Reşit Akif Paşa talimatıyla kurulmuştur. Antik dönemleri incelendiğinde ise, eski ilçe merkezinin: İsfender Kalesi denilen, Uluköy ve Keçiköy arasındaki tepede, yani “Kaledüzü” bölgesinde olduğu anlaşılmıştır.

İskefsir şehri: 1664 yıllarında Erzurum’a bağlı iken, daha sonraki dönemlerde, Sivas şehrine bağlanır. 1906 yılında ise, bugünkü yerinde, yeni bir ilçe olarak kurulur ve İskefsir olan ismi: Sultan Mehmet  Reşat’ın adına ithafen “Reşadiye” olur. Cumhuriyet sonrasındaki yapılaşmada ise, Tokat iline bağlanır.

1939 yılında, yörede büyük bir deprem olur. Bu dönemde ahşap olarak yapılan binalar, daha sonraki yıllarda, betonarme-karkas olarak yenilenir.

Tokat Reşadiye

GENEL

İlçenin, denizden yüksekliği: 450 metredir. Bu yüzden, ilçe merkezi, kışın pek kar tutmaz. Doğu Karadeniz bölgesinde yer almaktadır.

İklim şartları değerlendirildiğinde: yörede, Karadeniz ve İç Anadolu iklimlerinin, birlikte hüküm sürdükleri görülür. Buna göre: yazları sıcak ve kurak, kışları ise bol yağışlı geçer. İlçe merkezi: yerleşim yeri olarak, iki vadi arasında, Kelkit ırmağı üzerinde kurulmuştur.

Ekonomik faaliyetlerin temelinde: hayvancılık vardır.

GEZİLECEK YERLER

Tokat Reşadiye Zinav gölü

ZİNAV GÖLÜ

İlçe merkezinin kuzeyinde, 13 km. uzaklıktadır. Bu yolun, sadece 2 km. lik bölümü, stabilizedir. Göl bölgesinin denizden yüksekliği: 750 metredir.

Orman İşletmelerine bağlı, ormanlık bir alanda bulunuyor. Ormanlık alan, koruma altına alınmıştır. Ayrıca: Orman Bakanlığınca yaptırılan bir konuk evi bulunuyor.

Bunun dışında ise: göl çevresi düzenlenerek, yol yapılmış, bu yol: koşu ve yürüyüş parkuru durumuna getirilmiştir. Çeşitli yerlere ise, masalar, çeşmeler, ızgaralar ve çocuklar için oyun alanları yapılarak, burası tam anlamıyla bir mesire yeri haline getirilmiştir. 1993 yılında, Orman Bakanlığı tarafından “Milli Park” kapsamına alınmıştır.

Göl: bir dere ve birkaç küçük su ile besleniyor. Ortalama: 1.5 km. karelik bir alanı kapsıyor. Ortalama derinlik: 10-15 metredir. Kenarlarında bataklık bulunmamaktadır.

Tokat Reşadiye Kaplıca

KAPLICA

İlçe merkezindedir.

Reşadiye Belediyesi tarafından işletilmektedir. Buradaki suyun şifa verdiği hastalıklar şunlardır: romatizmal, sinir ağrıları, nefrit, kireçlenme, kırık-çıkık, cilt ve kadın hastalıklarıdır. Suyun sıcaklığı: 48 derecedir. İçeriğinde: sodyum bikarbonat, klor, karbondioksit bulunmaktadır.

Suyun bünyesinde, radon gazı yoktur ve bu özelliği ile, ülkemizde tektir. Burada: halen Belediye tarafından işletilen: 3 yıldızlı konfor sunulan bir konaklama tesisi bulunuyor. Bu tesiste: 124 kişi kapasiteli, 52 oda bulunuyor.

Burada, benim duyduğum ve mutlaka sizlere aktarmak istediğim bir durum var. Olur da, buraya yolunuz düşerse, sakın kaplıca suyunu içmeyin. Çünkü: suyun içeriğinde, normal düzeylerin üzerinde, arsenik bulunuyor. Yani, içildiğinde mutlaka vücuda zarar verecek bir seviyede. Suyun içilmesi kesinlikle yasak. Son olarak, bu kaplıcanın sularının: özellikle “bel” ağrılarına iyi geldiği söyleniyor.

KIZIL MAĞARA

Demirciler köyü yakınlarında, halk tarafından “Meryem Ana Yolu” olarak bilinen yol üzerindedir. Köye, yaklaşık 700 metre uzaklıktadır. Dıştan görünümü: piramit şeklindedir.

Mağara hakkında, yöre insanının anlattıklarına göre: bölgede yaşayan kral, savaş zamanlarında, düşmandan korunmak için bu mağaralara saklanırmış. Savaş olmayan dönemlerde ise, aynı kralın kızı, bu mağaralarda “gergef” işlermiş. (Gergef ne diye merak edenleriniz olabilir, kasnak üzerine takılan beze, renkli ipliklerle yapılan bir tür işleme)

Şebinkarahisar tanıtımı.

Fatsa tanıtımı.

Tokat tanıtımı.

 

Tokat Pazar Ballıca Mağarası

Tokat Pazar Ballıca Mağarası

Evet, burada, Türkiye’nin hiçbir mağarasında bulunmayan soğan sarkıtları var. Belki de, dünyanın 8’nci harikası? Gidin, görün karar sizin.

Tokat Pazar Ballıca Mağarası

YERİ

Tokat’ın 26 km. güney batısındaki Pazar ilçesinin Ballıca köyündedir. Mağaraya ulaşmak için, Pazar ilçesinden, 8 km. daha ilerlemek gerekiyor. Bu yol: kral yoluna bağlanan, Selçuklu dönemine ait, bir köprünün yanından geçiyor. Yapımı: 1238 yılına tarihlenen ve 2006 yılında restorasyon çalışmalarına başlanan “Mahperi Sultan Kervansaray” ı da, Mağara yolu üzerinde görebileceğiniz bir yer.

Özel aracınız yoksa, mağaraya ulaşmak için, Tokat’tan 45 dakikalık bir yolculuk yapmanız gerekiyor. Sonra: minübüsten inince, taksiler var. Önce pazarlık yapın ve daha sonra, taksi ile, dağlara doğru 20 dakikalık bir yolculuk yapacaksınız.

Daha sonra: taksi sürücüsü, 1 saat ya da daha uzun bir süre sizi bekleyecek ve sizi minübüs durağına geri götürecek. Ancak: şunu unutmayın, veya taksi ile pazarlık yaparken aklınızda bulunsun, mağara çok uzun, yaklaşık 1 km. uzunluğunda, biraz merdiven çıkmak gerekecek, bir yamaç turu yapacaksınız ve asıl yola geri döneceksiniz. Yani: bir saat biraz yetersiz kalıyor, siz iki saat üzerinden antlaşma yapın. Aksi halde; acele etmeniz gerekecek ve keyf alamayacaksınız.

MAHPERİ SULTAN KERVANSARAYI

Mağaraya giderken, yol üzerinde göreceksiniz. 1238 yılında yapılmış. 12’nci yüzyıldan bu yana, Anadolu’dan Karadeniz’e gelen kervansarayların konaklama ve dinlenme yeri.

GENEL ÖZELLİKLERİ

Buraya: İndere mağarası adı da verilir. İndere: mağaradan 50 metre uzaklıkta. Evet, mağaranın yaşı: yaklaşık 3-4 milyon yıl olarak tahmin edilmektedir. Deniz seviyesinden: 1085 metre yüksekliktedir. Uzunluğu: 680 metredir.

Yüksekliği ise: 94 metredir. Bunun 19 metresi yukarı, 75 metresi ise aşağı doğrudur. Bu ölçüleriyle: dünyanın en büyük ve en görkemli mağaralarından biridir. Dünyadaki en iyi mağaralar listesinde, üst sıralarda yer alıyor.

Mağara: yarı yatay, yarı dikey olarak, birbirine bağlı, 5 kat ve 8 büyük ana salondan oluşmaktadır. İkisi giriş katında olmak üzere, beşi de giriş katı ile onun altında olmak üzere, yedi katlı bir mağara görünümündedir. Mağaranın bütün katlarında: su birikintileri ve havuzlar bulunmaktadır.

Tabanda, su akımı olmadığından, zemin çamurla kaplıdır. Bazı bölümlerdeki oluşumlar, günümüzde devam etmektedir. Kristalleşmiş kireç taşından meydana gelmiştir. Sınırlı kireç taşı oluşumu göz önüne alındığında: mağaranın hacmi inanılmaz derecede büyüktür. Buradaki kireç taşlarının yatağı yoktur. Özürlü ve kırılmış, ayrıca çatlaklar kalsiyum karbonatla doldurulmuştur.

Mağaranın içinde: Türkiye’de hiçbir mağarada bulunmayan: soğan sarkıtlar var. Bu sarkıt ve dikitlerin güzelliği ise, ayrı bir turistik değer oluşturuyor.

Mağara içindeki ısı: sürekli olarak 18 derecedir. Ortalama nem oranı ise: % 54 dür. Mağaranın bol oksijenli havası, nefes almayı kolaylaştırır.

Mağaranın değişik yerlerinde, koloniler halinde; “cüce yarasalar” yaşamaktadırlar.

Tokat Pazar Ballıca Mağarası

MAĞARADA GEZİ PLANI

Mağara: Ankara Mağara Araştırma Derneği speleologları tarafından, ilk defa 1987 yılında incelenmiş, 1990 yılında ikinci inceleme yapılarak, mağaranın haritası çıkarılmıştır. Bunun ardından, Tokat Valiliğinin isteği üzerine, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesinden Prof.Dr. Baki Canik ve ekibi tarafından, 1992 yılında, yeni bir araştırma yapılmıştır.

Bunu, Maden Teknik ve Arama Enstitüsü Jeolojik Etütler Dairesinden bir ekibin, 1994 tarihinde yaptığı yeni bir araştırma izlemiştir.
1995 yılında: yürüme yolları ve ışıklandırma çalışmaları yapılmıştır. İçeride: 8 salon ziyarete açıktır.

Evet: mağaranın içinde gezimize başlayalım: sessiz bir yer altı atmosferine giriyorsunuz. Bu arada: geziye başlamadan önce hatırlatmak istiyorum. İçeride: flaşlı fotoğraf makinesi kullanmak kesinlikle yasaktır. Çekim yapmak istiyorsanız, video kamera götürmenizde yarar var. İçerisi: serin ve sabit bir sıcaklığa sahip.

Önce; girişten 40-50 metre sonra, geniş bir salona ulaşıyorsunuz. Bu salonda: havuz bulunuyor. Burada: yüksek sıcaklık (20 derece) ve düşük nem oranı var. Bunun sonucunda: damlataşları oluşturan kalsit kristallerinin aralarındaki bağ zayıflamış, pul pul kabarmış bir görünüme bürünmüştür. Salonun tavan yüksekliği 2-3 metre ve genişliği: 2-5 metredir. Ortada: harç kullanılarak oluşturulmuş, dikdörtgen bir yapı var. Harçlı yapı: mağaranın geçmiş dönemlerde kullanıldığına işaret ediyor. Mağaranın içinde, bazı yerlerde, bir sandalyenin üzerinde oturmuş insanlar görebilirsiniz. Bunlar: genelde astım hastaları.

BÜYÜK DAMLATAŞ MAĞARASI

Havuzlu salondan çıkıp, sütun ve sarkıtlardan oluşan dar bir geçitten yürümeye devam ediyorsunuz. Girişe 150 metre uzaklıkta bulunan, mağaranın en geniş yeri olan “Büyük Damlataşlar Salonu” na geliyorsunuz.

Kırık hatlar boyunca, sütunlar oluşmuş. Salondaki küçük havuzlar: mağara incileriyle kaplanmış. Salonda: nem oranı yüksek ve açık havaya oranla, dört kat daha fazla oksijen var. Dev boyutlu: sarkıt ve dikitler var. Bunlar: kırmızı, sarı, yeşil ve mavi renkleriyle muhteşem bir görüntü ortaya çıkarmış.

Evet, bu salondan, kuzey ve kuzeydoğu yönünde, yürüyerek ilerliyorsunuz. Karşınıza: Çamurlu salon, Fosil salon ve Yarasalar salonu çıkacak.

ÇAMURLU SALON

Yatay bir geçitle ulaşılan salon: sarkıt, dikit ve küçük havuzlardan oluşuyor.

FOSİL SALON

Kuzeydeki son galeridir. Mağaranın, en üst noktasında bulunuyor. Sıcaklık: 24 dereceye kadar ulaşıyor. Mağaranın en yaşlı salonlarından biri olan burada, nem oranı: % 40 civarında.

YARASALI SALON

Bu salonda: cüce yarasalar bulunuyor. Yalnız: bu salona inmek için, merdivenli ip kullanmak gerekiyor. Uzunluğu:25-35 metre, genişliği ise: 8-20 metredir. Bu salonda: gelişim halindeki sarkıtlar, mağara gülleri, mağara iğneleri ve damlataş havuzu var. Genç salonlardan biridir. Salonun sıcaklığı: 13 derece, nem oranı ise: % 84 dür.

ÇÖKÜNTÜ SALONU

Kuzey-güney doğrultusunda bulunan, muhteşem galeri olarak da adlandırılan galeriye bağlanır. Salon: adını, tabanında bulunan iri bloklardan alır. Burada: büyük blok ve kayalar var. Bloklar arasında bulunan derin kuyular, mağaranın alt katlarıyla bağlantılıdır. Tavandan 3 metre yukarıda bulunan kalsit oluşumların sınırları, yer altı suyunun geçmişteki seviyesini gösteriyor.

SÜTUNLAR SALONU

Çöküntü Salon ve Bloklu Mahzenden sonra, geçilen bir köprü ile, Sütunlar salonuna ulaşılır. Mağaranın en büyük sütunu olan: 18 metre boyunda ve 8 metre çapındaki sütun, bu salondadır. Sütunlarla, odalara ayrılmış, büyük bir galeri görünümü veren salonun tavan yüksekliği: 15 metreyi bulur. İkiye ayrılan yürüme yolunun kuzey yönü, Mantarlı Salonu, güney yönü ise, Yeni Salona ulaşır.

MANTARLI SALON

İri soğan sarkıtlar ve salona adını veren mantar şeklinde gelişmiş dikitler var. Damlalık sarkıtların en güzel örnekleri bu salonda bulunuyor.

YENİ SALON

Mağaranın, en genç salonudur. Burada bulunan sarkıt, dikit ve havuzların yanı sıra: yaprak, perde ve pırasa şeklindeki oluşumlar, büyüleyici görüntüler oluşturmaktadır. Salonun sonuna doğru: 65 metre derinlikte yer alan göle, mağara suyunun aktığı bir sifon bulunuyor. Mağaranın gezilebilen son bölümünde ise, renkleri ve oluşumlarıyla şaşırtan genç soğan sarkıtlar bulunuyor.

MAĞARANIN ÇEVRE DÜZENLEMESİ

Mağaranın önünde bulunan tesislerde dinlenebilirsiniz. Burada: doğal çevrenin güzelliğini daha iyi gözlemleyeceksiniz. İnsan, burada kendini uçaktan bakıyor gibi hissediyor. Bu tesislerde: yöresel el sanatları (ilginç el baskısı yada serigrafi) da sergileniyor. Küçük fırında: Tokat kebabı ve köylü kadınların yaptığı gözlemenin tadına bakabilirsiniz. Özellikle, Tokat kebabı yemeği ihmal etmeyin.

SONUÇ

Evet, bu mağara: gerçekten sayısı önemli değil, ama dünyamızın bir harikası olarak nitelendirilecek özellikleri olan bir yer. Sarkıt, dikitlerinin muhteşem şekilleri ve renkleri var. Özellikle: renkler, bunları tarif etmek mümkün değil, yalnızca görünce bana hak vereceksiniz.

Ama: şunu da söylemeden geçmek istemiyorum, kapalı yerler fobisi yani korkusu olanlar, bu mağaraya girmesinler. Özellikle: mağaraya girdiğinizde, içerideki yoğun oksijen ilk anda, belki size farklı duygular hissettirecek ve belki de rahatsız olacaksınız (özellikle sigara içenler), ama daha sonra inanın bu yoğun oksijeni solumanın tadına varacaksınız.

Ayrıca: son bir uyarı, kışın buraya gitmenizi önermiyorum, yol sorun yaratabilir, bunun dışında gittiğinizde de, içerisi bayağı serin, tedbir almanızda yanınıza bir üst giysisi almanızda yarar var. Fotoğraf makinası almayın, yasak. Video kamera almanızda yarar olabilir.

Evet, iyi geziler.

Tokat Pazar hakkındaki gezi yazım için Tokat Pazar