Karaman Sarıveliler

Karaman Sarıveliler

Sarıveliler, İl merkezi Karaman’a 176 km uzaklıktadır. Sarıveliler, Mut arası uzaklık 126 km.dir. Sarıveliler, Alanya arası: 92 km. Sarıveliler, Ermenek arası: 42 km.

TARİHİ

İlçenin ismi önceleri “Başdere” iken daha sonra “Sarıveliler” olarak değiştirilmiştir. Sarıveliler ismine ait ilk yazılı kayıtlar, 1840 yılına aittir. Ancak bugün bile, Başdere adı, vadinin tamamına verilen bir isimdir. 1518 yılına ait tapu tahrir defterlerindeki isimler incelendiğinde: 14 tane veli isimli şahıs kaydedilmiş ve bu şahıslardan birinin adı Salih oğlu Sarıveli’dir.

İlçe Türkmen oymakları tarafından kurulmuştur. Sarıveli yerleşim alanı içinde, Bizans dönemine ait tepe yerleşim yeri vardır. Günümüze kadar Türk yerleşmesi öncesi yapıya rastlanmamıştır.

Bu durum, ilçenin Türkmen unsurlar tarafından kurulduğu bilgisini güçlendirir. Anadolu Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad’ın bölgeyi fethinden sonra Türkmenler tarafından Başdere adıyla iskan edilen ilçe, öncelikle Karamanoğulları yönetimi sonrasında ise, Osmanlı idaresine dahil olmuştur.

Bölgedeki tarihi kalıntılar, tarih öncesi dönemde Hititler ve sonrasında Romalıların bölgede yaşadığına dair önemli bulgular verir.

Osmanlı döneminde Ermenek’e ait bir yerleşim yeri olan ilçe, Cumhuriyetten sonra 1967 yılına kadar köy statüsünde kalır, 1967 yılında Turcalar ve Karapınar köyleri ile birleşerek kasaba statüsünü alır. 1990 tarihinde ilçe olur.

Karaman Sarıveliler

GENEL

İlçe Akdeniz bölgesinin kuzeyinde, Orta Torosların güney yamaçlarında, Göksu havzasını kapsayan alanda yer alır. Taşeli platosunda yer alan ilçe, doğusunda Ermenek, kuzeydoğusunda Başyayla, kuzeyinde Taşkent, güneyinde Gazipaşa, güneybatısında Alanya ilçeleriyle çevrilidir.

İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği 1650 metredir. Bu yükseklik yaylalarda 1850 metreye kadar çıkar. Tarım arazileri oldukça azdır. Yamaç arazilerde tarım yapılmaktadır.

İlçeden Göksu ırmağının kolları geçmektedir. Bu çaylar derin vadiler oluşturur. İlçenin tamamında yüzde 30 meyil bulunur. İlçede yaşayanlar arıcılıkla geçinirler, ilçede yıllık 236 ton bal üretilir.

Karaman Sarıveliler Kardelen Çiçeği

ÇİÇEK HASAT ETKİNLİKLERİ KARDELEN FESTİVALİ

Her yıl Haziran ayında, Kaymakamlık tarafından yapılır. Dumlugöze köyünde yetişen kardelen çiçeklerinin, 1996 yılından itibaren hasat edilerek ihraç edilmeye başlanmasıyla ilçede kardelen önemli bir ekonomik faaliyet haline gelmiştir. 1996 yılında Türkiye’de ilk “Kardelen Hasat Festivali” düzenlenmiştir.

Karaman Sarıveliler Karacaoğlan ve Yayla Şenlikleri

KARACAOĞLAN VE YAYLA ŞENLİKLERİ

Her yıl Haziran-Eylül ayları arasında yapılan şenlik, yayla kültürünün yaşatılarak ziyaretçilere anlatılması amacıyla yapılır. Bununla birlikte özellikle Alanya, Mut gibi sahil beldelerinden gelerek 6-8 ay Taşeli Platosundaki yaylalarda yaşayan kişilerin yöreyi benimsemesi ve sahip çıkması, şenliğin bir diğer önemli amacıdır.

BÜĞÜLÜ BABA SULTAN KÜLTÜR SANAT VE CEVİZ ÜRÜNLERİ FESTİVALİ

İlçede elma ve kirazdan sonra en fazla üretimi yapılan ürün cevizdir. İklim ve toprak yapısı, ceviz üretimi için idealdir. Kaliteli ve verimli ceviz üretimi yapılır. Festival Büklü Baba Sultan Kültür Festivaliyle birleştirilmiştir.

Karaman Sarıveliler Şifalı Çamur

Şifalı çamur

Festivalde ziyaretçilere Büklü Babayı ziyaret etmesi, türbe yanında şifalı çamurdan yararlanması sağlanır. Cilt hastalıklarına şifa veren, pembe renge yakın hafif petrol tüten çamur ve yağlı çamur yerden çıkar.

Hatta söylenenlere göre, çamur, ziyaret eden kaç kişi olursa olsun onların ağırlığı kadar yerden kabarcıklar halinde çıkar.

Büklü veya Büğülü Baba ismi ile tanınan kişinin, zamanında İçel Mutasarrıfının yakalandığı ve ayak bölgesinde nükseden temreği rahatsızlığını, bu çamur ile tedavi etmesiyle gündeme gelmiştir. Günümüzde çamur şifalı olarak kabul edilmektedir.

Halk arasında: sedef hastalığı, Tuzlu balgam hastalığı, Egzama, Gül hastalığı, Temreği, Güneş yanığı, Kurt eşeni (kaşıntı), Mayasıl, Mantar, Kızıl ve Kızamık hastalıklarına iyi geldiğine inanılmaktadır.

GEZİLECEK YERLER

Karaman Sarıveliler Hacı Salih Camii

HACI SALİH CAMİİ

İlçe merkezinde, Karapınar mahallesinde halen kullanılan mezarlık içerisinde, doğal bir teras üzerindedir.

Dikdörtgen planlı olarak, düzensiz taşlardan, ahşap hatıl destekli olarak yapılmış taş duvar, kireç harcı ile yapılmıştır. Cami yapı olarak enine bir mekan anlayışı gösterir. İç mekan düzensiz yapılmış, büyüklü küçüklü pencerelerle aydınlatılmıştır.

Kitabesi bulunmayan cami: plan özellikleri bakımından 14’ncü yüzyılda Karamanoğulları Beyliği dönemine tarihlenir. Zaman içinde, mekan batı yönünde, aynı malzeme kullanılarak 2 metre genişletilmiştir.

Bu işlem sonucunda ise, batı giriş kapısı ve 2 mezar cami içinde kalmıştır. Doğu duvarı bitişiğinde depo ve abdest alma yeri olarak, yaklaşık 2 metre genişliğinde ilave yapılmıştır.

KARAÇAYIR MEVKİİ

Sarıveliler ilçesi, karasal iklim özellikleri taşıdığından kış ayları soğuk ve bol yağışlı geçer. Karaçayır mevkii, ilçe merkezinin batısında, yaklaşık 7 km uzaklıkta bulunur. Kayak turizmi için elverişli olan bölge 1750-2050 metre rakıma sahiptir.

Bölgede yüzde 50 eğimli alanlar olmakla birlikte, arazinin eğitim genellikle yüzde 10 ile yüzde 30 arasında değişir. Ağırlıklı olarak ise yüzde 20’lerde seyreder. İklim ve yükseltiye bağlı olarak yoğun kar yağışına maruz kalan bölgede yağan kar yaz aylarına kadar araziyi kaplamaktadır.

Bölgeye yağan kar, yılın yaklaşık 5-6 aylık kısmında niteliğini bozmadan kalır. Tek seferde aralıksız olarak kayak yapılabilecek geniş yapısı ve ağaçsız dokusu, önemli bir kayak merkezi olabilecek potansiyel sunmaktadır.

Bölgede kayak yapabilecek hat uzunluğu, yer yer 1.5 kilometreyi bulur. Ancak unutmamak gerekir ki, şu anda burada herhangi bir kayak tesisi bulunmuyor. Umarım ileride uygun kayak tesisleri açılır ve bölgenin turizm canlılığı artar.

GÜNEŞ SEYİR TEPESİ

Erenler (Erengirit) dağında, 2330 metre yükseklikteki ender noktalardan bir tanesi, gerek kayak merkezi oluşturmaya ve gerekse güneşin doğuşunu ve batışını izlemeye son derece uygundur.

Erenler dağının yüksekliği, yaklaşık olarak 2330 metredir. Dağın doğu ve batı olmak üzere, iki tane zirvesi bulunur. Doğudaki “Dua Tepe”, Batıdaki ise “Oklalık Tepe” dir.

Hasanşeyh, Yatağan, Sağlık ve Doğanbey’deki yöre halkının kutsal saydığı dağdaki kalıntıların antik değeri olduğu bilinmektedir. Çünkü dağın eteklerinde keramik parçaları bulunmaktadır.

Dağın zirvelerinde, Roma döneminden kalma kilise temelleriyle Orta Çağ’dan beri kullanılan İslami döneme ait mescitler ve namazgahlar vardır. Ancak Orta Asya’daki Oğuz Boylarını  andıran taş kulelerin varlığı burada Şamanizm  etkilerinin varlığını yansıtır.

Diğer taraftan Fasıllar ve Eflatunpınar’daki Hitit Dağ Tanrıları kültü de buradaki kültürlerle ilişkilidir.

Karaman Sarıveliler Barçın Yaylası

BARÇIN YAYLASI

Taşeli platosundadır. Toros dağları çevresinde orman içinde, temiz ve tatlı su kaynakları olan, zengin endemik bitki yapısına sahip, temiz havaya sahip doğal güzellikleriyle doğaseverlerin yoğun ilgisini çekmektedir.

Barcın adının, Türkistan’da Oğuz Türkleri arasında yaşamış “Barçın Hatun” adı ile ünlü bir hatundan geldiği düşünülmektedir. Uygur Türçesinde Barçın, aynı zamanda, bir kumaş türüdür ve kadifeye verilen isimdir.

Kaşgarlı Mahmut, Divanü Lügatı Türk adlı eserinde, Barçın’ın “ipekli kumaş” anlamına geldiğini yazar.

Nisan ayından itibaren yaylaya gelmeye başlanır. Yayla, Temmuz ayında en yoğun günlerini yaşar, Eylül başından itibaren yoğunluk azalır. Yaylada yaşayanlar, ihtiyaçlarını Sarıveliler-Taşkent karayolu üzerinde kurulan Yörük Pazarından temin ederler.

SARIVELİLER ROMA KALESİ

Kale mevkiinde, çeşitli medeniyetlere ait izler bulunur. Bunlar; Göktepe köristanı, Uğurlu köristanı ve Çukurbağ kalesidir.

Sarıveliler kalesi, Turcalar mahallesi sınırları içindedir. Yörede “Tepe” olarak adlandırılan bölge, ilk olarak 1960 yılı sonlarında yabancı araştırmacılar tarafından ziyaret edilmiştir. 1967 yılında iki İngiliz tarafından ziyaret edilen Tepe Mevkii, başlangıçta burasını “İsauria” bölgesi kentlerinden birisi olduğunu düşünmüşlerdir.

Ancak araziyi gezince, kalıntı sahasının “Sarıveliler kalesi” şeklinde tanımlayıp, arkeoloji literatürüne bu şekilde girmesini sağlamışlardır. Sarıveliler kalesi temelinde: kayalık, sarnıç, oyunlu ve zirvesinde de erken Bizans izlerini taşıyan bir kilise kalıntıları vardır.

Güney ve batı yönünde, bir gemiye benzeyen uzantıya sahip olan kale bölgesinde bulunan kilise duvarları, içindeki renkler, çevresindeki yapılar yer yer durmaktadır. Kalenin doğu cephesinde ise, oyuntular mevcuttur.

Karaman Sarıveliler Göktepe

GÖKTEPE

İlçe merkezine bağlı bu kasaba, Güney Torosların eteklerindedir. Eski adı “Fariske” dir ve Roma dönemine ait mağara ve mezarlar bulunur. Burada aynı zamanda güneşin batışı izlenmektedir.

Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde: “Göktepe, Akdeniz’e inan en kısa yol alması sebebiyle sürekli yol güzergahı olmuş, Roma, Bizans, Karamanoğulları ve Osmanlı dönemlerinde de önemini sürekli korumuştur.

Karaman Sarıveliler Göktepe Köristan Bölgesi

Köristan bölgesi

Göktepe kasabasının 4 km güney batısında: Köristan denen yerde, Roma ve Bizans dönemlerine ait oyma kral mezarları bölgenin en önemli yeridir.

Yumuşak tüf kayaçların oyulması yöntemiyle inşa edilen kaya mezarlarının üst kısmında, taş sütun ve insan başına sarılmış, yılan resimleri görülmektedir. Bölgedeki bazı mezarlarda ise yukarıdan aşağıya sarkan çiçek motifleri ve Latince yazılmış yazılar bulunur.

Yine bu bölgede kapakları üzerinde kabaca kompoze edilmiş yatar vaziyette aslan kabartmaları, yüksek ve taş kemer üzerine dam örtülü, geçmiş döneme ait önemli ve tarihi değeri olan yapılan mevcuttur.

Karaman Sarıveliler Göktepe Uğurlu Köristan

Uğurlu Köristanı

Başdere havzası içinde, Uğurlu köyü yakınındadır. Bu bölgede bulunan Roma dönemi kaya mezarlarındaki resim ve motiflerin birçoğu zaman içerisinde doğal aşınma yolu ile veya yerel halk ya da definecilerin verdiği tahribat ile yok olmuştur.

Diğer yandan az sayıdaki kaya mezarının kümes ve benzeri amaçlı kullanıldığı saptanmıştır. Yaşanan olumsuzluklara rağmen Uğurlu Köristan’ında bölge için önemli bir turistik çekicilik alanını teşkil etmektedir.

Çukurbağ

Roma dönemi kaya mezarlarına ev sahipliği yapan Çukurbağ’da aynı zamanda Şahinler Kalesi veya Çukurbağ Asar Kalesi olarak isimlendirilen antik bir kale bulunmaktadır. Göktepe, Uğurlu ve Çukurbağ Köristanlarında bulunan kilise kalıntıları ve kaya mezarlarındaki ilk Hıristiyanlık sembolleri olan balık, asma, üzüm, güvercin kabartmalı yontu ve siteller yörenin önemini daha da arttırır.

EVLİYA AKSAKAL ÜMMİ SİNAN EVİ

Asıl ismi Yusuf olan Aksakal Ümmi Sinan Hazretlerinin doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. Ancak tahminlere göre Ümmi Sinan 1560’lı yıllarda doğmuş ve 1657 yılında vefat etmiştir.

Ümmi Sinan, kendi yazdığı Kutbül-meani isimli eserinde, babasının isminin İbrahim olduğunu belirtir. Yaşadığı dönemin önemli şahsiyetlerindendir. Elmalılı Yusuf Ümmi Sinan olarak tanınan Ümmi Sinan, yazmış olduğu şiirlerinde divan şairleri gibi, mahlas yani takma isim kullanmıştır.

Ancak Ümmi Sinan’ın mahlasını, hem Ümmi Sinan hem Sinan Ümmi olarak iki şekilde de kullanması, kaynaklarda farklı şekillerde yazılmasına ve anılmasına yol açmıştır.

Ümmi Sinan: ermiş bir kişidir. Kendisi hakkındaki rivayetlere göre “doğar doğmaz beşiğin arkasına saklanmış ve Ana bana bir giyecek verir misin demiştir. Annesi tarafından giysileri verilmiştir.

Gün geçtikçe Aksakal büyümüş, aksakallı olduğu için annesi evden dışarı bırakmamıştır. Günlerden bir gün annesi hamur yoğurur. Yufka ekmek yapmaya başlar. Oğlu Aksakal da ocakta yufka ekmeği pişirirken annesine yardım eder.

Bir ara saçın üzerindeki yufka ekmek yanmaya başlar. Çünkü Aksakal bir süre ekmeği çevirmemiştir. Annesi Oğlum ekmeği neden yaktın diye elindeki oklavayı uyarı niteliğinde oğluna vurunca, oğlu Aksakal “Ana sırtında odun yüklü bir katır Çindiri Dağı’nın uçurumundan geçerken katırın bir ayağı çırptı.

Katır uçuruma nerede ise yuvarlanacaktı. Tam bu an katırın sahibi kimsesiz kadın “Yetiş Aksakal Efendim” dedi. Ben de “katırın ayağının altına omzumu tuttum. Katır düşmekten kurtuldu” der ve katırın çırpan ayağındaki nal çakılı çivilerinin yaraladığı izleri anasına gösterir.” Aksakal’ın bu yaralı omzunu gören Anası, oğlunun ermiş bir kişi olduğunu anlar.

Günümüzde yöre halkı, Cuma günleri Ümmi Sinan Hazretlerinin evini ziyarete ederek “Yetiş Aksakal Efendi” diye dua ederler.

KARACAOĞLAN’IN MEZARI

17’nci yüzyıl halk şairi olan Karacaoğlan’ın yaşamı hakkında fazla bilgi yoktur. Ancak 1606 yılında doğduğu ve 1679-1689 yılları arasında öldüğü sanılmaktadır. Akşehirli Hoca Efendi’ye göre: köyde yaşayan Osman Ağa adlı kişi Karacaoğlan’ı evlat edinir.

Karacaoğlan üvey babasının kendisini, köyde yaşayan sağır ve dilsiz bir kızla evlendirmek istemesi üzerine, kız kardeşlerini de alarak Bursa’ya göç eder. Bundan sonraki süreçte ölüm tarihi ve yeri bilinmez.

Ancak Mersin-Mut ilçesinde, Karacaoğlan’a ait bir anıt mezar bulunmakla birlikte, 2014 yılında Sarıveliler ilçesi Hacı Salih Camisinde yapılan restorasyon çalışmaları sırasında bir mezar taşı bulunur ve mezar taşına göre Karacaoğlan, Sarıveliler ilçesinde vefat etmiş ve mezarı buradadır.

Karaman Sarıveliler Karacaoğlan Mezarı

Mezar taşı, cami restorasyonu sırasında, iş makinaları tarafından bahçede bulunmuştur. Osmanlıca metin anlaşılmamış ve Konya Necmeddin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde okunmuş, mezar taşında “Karacaoğlan’ın ruhuna Fatiha” yazdığı belirlenmiştir.

Karaman Sarıveliler Yeşildirek Mağarası

YEŞİLDİREK MAĞARASI

İlçe merkezine bağlı Dedekoyağı mevkiindedir. Mağara kalkerli karstik arazi içindedir. Yaklaşık 750 metre uzunluğundadır. Sarıveliler-Taşkent karayolunun 5’nci kilometresinde, yaylalar mevkiinden başlayan yaklaşık 3 kilometrelik patika yol ile ulaşılır.

Karaman Sarıveliler Yeşildirek Mağarası

Mağara içinde çok sayıda sarkıt ve dikit oluşumu vardır. Mağaranın orta bölmesinde, doğal temiz kaynak suyu bulunur. Mağarada kireçtaşı oluştuğundan mağaranın rengi siyahtan yeşile dönmüştür. Yeşildirek mağarası, Doğal Sit alanı olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

Karaman Başyayla

Bursa Keles

Bursa Keles

Bursa Keles; Keles, Bursa il merkezi arası uzaklık: 45 km. Keles, Tavşanlı arası uzaklık: 63 km. Keles, Domaniç arası uzaklık: 68 km.

TARİHİ

Keles isminin kökeniyle ilgili iki iddia bulunmaktadır.

Birincisi: ismin “Kilise” kelimesinden türetildiğidir. Keles isimli yerlerin çoğunda: Bizans dönemine kadar geri giden eski bir kilisenin bulunuyor olmasıdır.

İkincisi: Philippson’un Anadolu haritasında ise Keles “Kelles” olarak isimlendirilmiştir. Bu ipucu Bizans yazılı kaynaklarında sık sık görülen “Kellia” nın burası olduğunu işaret eder.

Her iki olasılık ta mümkündür.

Ancak yine resmi bir kaynakta, Keles isminin anlamı olarak farklı bir yorum yapılmıştır. Şöyle ki, bilinen en eksi Türk lügatı olan Divanü Lugat-it Türk’te “Keles” adına rastlanmaz. Ancak yine yapılan araştırmalara göre, Çağatayca sözlüklerinde “Keles” kelimesinin anlamı “bir tür kertenkele” olarak verilir. Keles’in halen Kazak dilinde bir kertenkele türünün, Çağatay Türkçesinde ise bir sincap türünün adı olarak kullanıldığı iddia edilmektedir.

Keles ilçe merkezinde yapılan çeşitli bina harfiyatlarında, antik dönemlere ait mermer mimari malzemeler açığa çıkmıştır. Hem ilçe merkezinde bulunan çok sayıda antik döneme ait mermer mimari malzeme, hem de çok geniş bir alana yapılan nekropol sahası, Keles ilçe merkezinin antik bir yerleşimin üzerine kurulduğunu gösteren kanıtlardır. Buna istinaden, yukarıda söz ettiğim gibi, “Kellia” kentinin burada olması mümkündür.

Hatta burada kullanılan mimari malzeme, ilçe merkezinin 2 km kuzeyinde bulunan ve Akçaalan olarak isimlendirilen bölgedeki taş ocağından getirilmiş olmalıdır. İlçe gerek Osmanlı döneminde ve gerekse sonrasında önemli bir düşman işgali görmemiştir. Ancak 8 Temmuz 1920 tarihinde Bursa merkezi işgal eden Yunanlılar, bir yıl sonra yani 10 Temmuz 1921 tarihinde bölgeden kaçmak zorunda kalırlar. Bu işgal sırasında, Yunanlılar Keles ilçesinde sadece bir karakol açmışlardır.

Yunanlıların Keles’e asker göndermemelerinin en büyük sebebi, dağ yöresindeki milis kuvvetlerini sindirmek ve özellikle Bursa şehrinin Ankara ile olan haberleşme bağlantısını kesmektir. Çünkü, işgal süresince, Bursa’nın Ankara ile olan haberleşmesi, Tavşanlı ve Kütahya üzerinden, dağ milisleri yolu ile sağlanmıştır.

Bursa Keles

 

GENEL

İlçe topraklarının tamamı, Ege bölgesi sınırları içerisindedir. İlçe: etrafı Uludağ, Dümen dağı ve Sorgun Dağları ile çevrili, vadilerle parçalanmış çanak içinde yer almaktadır. İlçe merkezinin de bulunduğu vadinin tam ortasından “Keles Deresi” geçer. Günümüzde modern ilçe derenin çevresindeki düzlüklerden başlayarak yamaç boyunca yükselerek yayılır.

İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği 1050 metredir. İlçede yaşayanların başlıca ekonomik etkinlikleri, tarım, hayvancılık ve orman ürünlerinin işlenmesidir. Ancak arazinin dağlık ve engebeli olması, tarımda verimliliği düşürür. İlçe topraklarının yüzde 57’lik bölümü ormanlarla kaplı olduğu için, orman ürünlerinin istihsali de önemli bir geçim kaynağıdır. İklim olarak burada sert bir karasal iklim hakimdir. Kışın yağış genellikle kar şeklindedir.

GELENEKSEL KELES KOCAYAYLA ŞÖLENİ

Her yıl Haziran ayında düzenlenir. Oldukça eski bir geçmişi olan bu şölen, Osmanlıların son dönemlerine kadar yaşatılmıştır. Ancak Kurtuluş Savaşı yıllarında ara verilmiş ve daha sonra 1966 yılında tekrar başlatılmıştır. Bu şölen: yağlı güreşler, kiraz ve çilek teşvik yarışmaları, halk oyunları gösterileri ve çeşitli konserlerle sürdürülür. Temsili “gelin alayı” merasimi yapılır.

Bursa Keles

 

GEZİLECEK YERLER

Bursa Keles Camisi

 

KELES CAMİSİ

İlçe merkezinde günümüzde Yeni Caminin bulunduğu yerde eskiden Hüdavendigar Camisi ve Sıbyan Mektebi varmış. Bu camiye, Sultan I. Murat Hüdavendigar’ın oğlu Yakup Çelebi’nin, Mudanya’da zeytinlik vakfı vardır. Zeytinlikten elde edilen gelir, camiye harcanıyordu. Ancak 1870 yılında çıkan bir yangın sonucunda, cami zarar görür ve daha sonra tamir edilerek 1970 yılına kadar kullanılırsa da, 1970 yılında yıkılıp yerine yeni cami yapılır.

Bursa Keles Kocayayla

KOCAYAYLA

İlçe merkezinin 4 km güneydoğusunda, oldukça büyük bir yayla alanıdır. Türkiye’nin en büyük yaylalarından biridir. Bursa il merkezinin en ünlü piknik ve mesire yeridir. Yaylanın çevresi: karaçam ağaçlarıyla örtülüdür. Ayrıca yayla içinde meşe, gürgen, çam, kavak ve erik ağaçları bulunur. Deniz seviyesinden yüksekliği 1200 metredir. Gerek Keles Belediyesi ve gerekse Orman İşletmeleri tarafından yaylada: spor alanları, masalar, banklar, ocak, restoran, kır kahvesi, büfe, oyun parkı ve tuvalet yaptırılmıştır.

Bursa Keles Kocayayla

Yukarıda söz ettiğim gibi, Kocayayla da her yıl “Kocayayla Şenlikleri” düzenlenmektedir. Ayrıca yine Kocayayla’da izci kampları, çim kayağı, güreş ve futbol takımlarının çalışmaları sürdürülür. Ancak, burada günümüzde herhangi bir kamp yeri veya tesis yoktur, umarım bir zaman sonra buraya tesisler yapılır. Sonuç, her yıl yaz mevsiminde Kocayayla, yaklaşık 200 bin kişi tarafından ziyaret edilmektedir.

Bursa Keles Ana Sultan Türbesi

ANA SULTAN TÜRBESİ

Türbe, İlçe merkezine bağlı Küçükkovacık köyündedir. Ana sultan, ulu bir kadındır. Kendisinin Savcı Bey’in hanımı (Ertuğrul Gazi’nin gelini, Osman Gazi’nin yengesi) “Avna Hatun” olduğuna inanılır. Rivayete göre, Savcı Bey, genç yaşta kaybettiği eşinin anısına bir türbe yaptırır, sancağını türbeye astırır ve her yıl bu türbenin başında onun hayrına yemek dağıtırmış.

Bu gelenek Küçükkovacık köyü sakinleri tarafından 700 yıldır yaşatılmış ve halen sürdürülmektedir. Türbe, bahçe içinde ve iki odadan oluşur. Girişe göre soldaki odada: Avna Hatun’un, sağdaki odada ise, erkek kardeşi veya oğlunun defnedildiği rivayet edilir.

Türbenin yanında bir çeşme vardır. Çeşmenin bilinen en eski hamisi Hüdavendigar Vakfı tahsildarı Hüseyin Ağa’dır. Bu şahıs tarafından yaptırılan çeşmenin kitabesi vardır. Çeşmenin yapılış tarihi, 1747-1748 yıllarıdır.

Bursa Keles Gelemiç Gavurini Mağarası

 

GELEMİÇ GAVURİNİ MAĞARASI

İlçe merkezine bağlı Gelemiç köyündedir. Kocasu (Atranos) nehrinin Keles ilçesi sınırları içerisinde aktığı, kayalık ve çok sert bir vadiye “Kayalı Dere Kanyonu” denir. Bu kanyon, Kocakovacık köyü altından başlar, Gelemiç köyü arazisine kadar uzanır. Aslında ilk anda, kanyon içine girilmez bir intiba bıraksa da, içerisine girildiğinde ziyaretçileri muhteşem bir ortam beklemektedir.

Bu sert kanyonun, her iki yakası, heybetli kayalardan oluşur ve tam ortasında Kocasu nehri akar. Nehir boyunca yürünecek bir yol güzergahı vardır. Nehir boyunca yapılacak yürüyüşten sonra, sola doğru yaklaşık 30 dakikalık bir tırmanış vardır. Bu tırmanış sonunda Gavurini Mağarasına ulaşılır. 3 bölümlü mağaranın içi, sarkıt ve dikitlerle doludur.

Bursa Keles Gelemiç Gavurini Mağarası

Bu üç bölümü bir galeri birleştirir. Mağara girişinde bulunan ana bölüm, Bizans döneminde ön kısmı bir duvar ile kapatılmış ve mağara bir yerleşim yerine dönüştürülmüştür. Bu bölümde bir sarnıç bulunur.

KELES BÖLGESİNDEKİ ANTİK YERLEŞİM ALANLARI

Bursa Keles Baraklı Köyü

 

Baraklı Köyü

Dağlık Bursa’nın önemli yerleşim yerlerinden birisidir. Keles ilçe merkezine yaklaşık 7 km uzaklıktadır. Harabeler: köyün yaklaşık 1 km kuzeybatısındaki Asartepe’dedir. Köy içindeki evlerde, devşirme olarak kullanılmış birçok antik kalıntı görülür. Ayrıca yine alanda, apsis temelleri görülen bir kilise kalıntısı bulunmaktadır. Bu kiliseye ait, yüzeyde kilisenin giriş bölümü, narteks kısmına ait duvar temelleri ve kapı eşiğine ait mermer bloklar görülür.

Temeller değerlendirildiğinde kilisenin 15 x 17 metre ölçülerinde olduğu anlaşılmaktadır. Kilisenin çevresinde ise, mermer mimari bloklar (sütunlar, sütun kaideleri ve işlenmiş mermer blokları) görülür. Çok iyi durumda korunarak günümüze ulaşmış bu mermer blokların, MS 1’nci yüzyıla ait oldukları tahmin edilmektedir. Yine aynı alanda, Roma dönemine ait olduğu düşünülen çok sayıda yazılı taş ve stel bulunur.

Yazılı taşlar arasında bir tanesinde “Bretos Lejyonu” yazısı görülür. Üzerinde yazı ve işaretler bulunan bu stel ve sunaklar, Bizans döneminde burada bir kilise ve daha önce de bir tapınak olduğunu kanıtlamaktadır. Asartepe’de bulunan birçok mermer eser, köylüler tarafından taşınarak Baraklı köyüne getirilmiştir.

Bunlar arasında, üzerinde bir Zeus kabartması bulunan adak levhası görülmeye değerdir. Ayrıca üzerinde “büyülü sepet” bulunan bir sunak vardır. Bu sunak üzerindeki yazıttan yola çıkılarak, burada Asklepios ve Hygieia adına yapılmış bir tapınak varlığından söz edilebilir.

Bursa Keles Pelitören

 

Pelitören

Pelitören, ilçenin kuzeydoğusunda 10 km uzaklıkta bulunan Gelemiç köyünün bir mahallesidir. Burada, kaçak kazılarda ortaya çıkarılmış, duvar kalıntıları ve çok sayıda mimari malzeme bulunur.

Özellikle üzerinde haç motifi bulunan sütun başlıkları nedeniyle, buradaki yapı kalıntısının bir kilise olduğu tahmin edilmektedir. Sütun başlıkları ve taş bloklar üzerinde kısmen korunan sıva kalıntıları görülür ki bunlar muhtemelen freskolardır.

Boyalıca

İlçenin en uzak köyü olan Düvenli köyü, ilçe merkezine 37 km uzaklıktadır. Köyün 10 km kadar batısında Boyalıca vardır. Burada kaçak kazılar sonucunda oldukça tahrip edilmiş bir yapı kalıntısı vardır. Bu yapı kalıntısı, muhtemelen farklı yapı evreleri veya iç içe farklı yapılar şeklinde yorumlanır.

Bu kalıntılarda, yerli taş ile birlikte yoğun olarak mermer de kullanılmıştır. Özellikle Bizans dönemine ait mermerden kolosal taşıyıcı elemanların sayısı oldukça fazladır. Yerli taşın kesildiği taş ocakları yakın çevrede bulunur. Ancak mermerin nereden getirildiği meçhuldür.

Tazlaktepe

İlçe merkezinin güneyinde Ryndakos ırmağının aktığı düzlüklerdedir. İlçe merkezinin 13 km güneyinde bulunan tepenin bulunduğu konum hem Ryndakos’un aktığı vadinin en hakim noktası hem de Uludağ’ın en iyi görülebildiği yerdir. Dolayısı ile Keles vadisinin her noktasından görülebilen hakim bir noktadadır. Tepenin güney yamacı tatlı bir eğimli iken, kuzeyi oldukça diktir.

Tepe üzerinde, Roma dönemine ait seramik parçaları bulunur. Ancak bölgede yaşayan çiftçiler, kendi köylerine götürdükleri mimari parçaları, bu tepeden toprağın altından çıkardıklarını söylerler. Zaten tepenin yamacında, halen mimari malzemeler ve mermer heykel parçaları görülür.

Mermer buluntular arasında çok sayıda Yunanca yazıtlı olanlar da vardır. Bu yazıtlara göre: burada Zeus Kersoulosa ait bir tapınak, bir kehanet yeri ve bu tapınağa ait bir odeon bulunduğu anlaşılmaktadır. Özellikle kehanet merkezi önemlidir. Çünkü büyük olasılıkla Milattan önceki dönemlere tarihlenir.

Karaardıç Kalesi

Harmancık istikametinde vadiye giriş yapan yolun kontrolü için inşa edilmiştir. Kale ve mağaraların bulunduğu bölüm, günümüzde “Kervan Geçidi” olarak isimlendirilir. Kaleden, günümüze kuleler ve sur duvarlarının bir bölümü kalmıştır. İç bölümde bir sarnıç vardır. Kalenin güney yamacında, oldukça sarp bir noktada bulunan kaya kütlesine oyulmuş mağaralar görülür.

Mağaralar birbirine geçilebilen odalardan oluşur. Mağaraların içlerinde duvarlardaki sıva izlerinde, yer yer fresko izleri seçilir. Ancak bu freskolar, kaçak define arayıcıları tarafından tahrip edilmiştir. Mağaranın Hıristiyanlık döneminde kullanıldığı düşünülmektedir.

Kemaliye (Kızıl Kilise)

İlçe sınırları içinde bulunan tek tekfurluk merkezidir. Günümüzde Kemaliye olarak isimlendirilen kasabanın eski ismi “Kızılkilise” veya “Kızikse” dir. Köy: ilçe merkezine 17 km uzaklıkta ve Ryndakos’un hakim bir noktasındadır. Burada, geniş bir alanda, kiliseyi işaret edecek çeşitli mermer kalıntılar bulunmuştur.

Menteşe Köyü

İlçe merkezine bağlı Menteşe köyünde gerek çevresi ve gerekse nekropolleri ile yörede en fazla kültür varlığına sahip yerdir. Köy içindeki tek antik döneme ait mimari parça: bir mezara ait ince beyaz mermerden düzgün kesilmiş bir mimari parçadır. Mermer blok iki parçadan oluşur. Köylülerin ifadesine göre, bu mermer blokları, uzun süre önce, Menteşe Nekropol sahasından buraya getirilmiştir.

Bursa Keles Selahattin Buhari Mezarı

 

SELAHATTİN BUHARİ MEZARI

İlçe merkezine bağlı 13 km uzaklıktaki Dedeler köyünde “Şeyh Selahattin Seyfullah Buhari” adına yazılmış bir türbe ve türbenin batı yanında bir cami vardır. Köy ismini, Horasan erenlerinden olduğuna inanılan Selahattin Seyfullah (Dede) Buhari’den almıştır.

Caminin beden duvarlarının iç yüzünde bulunan 1946 tarihli kalem işi süslemeler, Cumhuriyetin kuruluş dönemi dini mimari süsleme anlayışını ortaya koyabilecek nitelik ve nicelikte örnekleri barındırır. Ancak mevcut yani eski caminin yıpranması ve cemaatin ihtiyaçlarına cevap verememesi üzerine, 1986 yılında bu caminin batı yanına, bugün kullanımda olan yeni cami inşa edilmiştir. Ancak yeni caminin yeni minaresi, eski caminin güneybatı köşesine yapılmıştır. Yeni cami hizmete girince, eski cami depo olarak kullanılmış atıl durumda kalmıştır.

Türbe ise, köyün güney ucundadır ve 1986 yılında yeni baştan betonarme olarak inşa edilmiştir. Batı duvarından girilen bir giriş holü ve buna kuzeyde eklenmiş kare planlı mezar odasından oluşmaktadır. İçeride bulunan iki ahşap sandukadan birinin Şeyh Selahaddin Buhariye’ye ve diğerinin ise eşine ait olduğuna inanılır. Türbe içinde eski yapıya ait bazı eşyalar koruma altına alınmıştır. Önceki türbe yapısının kapı üstünde kalan akantus yaprak motifleriyle taçlanmış alçı panoda, 1814-1815 tarihi okunmaktadır.

Alperen türbelerinde sık rastlanılan geyik boynuzları, hem türbede hem de camide bulunmaktadır. Türbenin güneydoğusunda eski köy mezarlığı, güneyinde bulunan vadinin karşı yakasında da “Dede Bahçesi” denin ve köylüler tarafından olduğu gibi boş bırakılan bir arazi bulunur.

Günümüzde, türbenin “Kült Eşyası” olarak kullanılan bir sunak vardır. Bu sunak yılan şeklindedir ve üzerinde mermerden yuvarlak bir masa tablası bulunur. Bu yatır, günümüzde de alternatif tıp kapsamında sağlık bulmak için birçok insan tarafından buranın ziyaret edilmesine sebep olmuştur. Burada antik çağın Sağlık Tanrısı Asklepios’a ait bir sunak bulunması, gerçekten ilginç bir durumdur.

Son bir not: Dedeler köyü sakinleri, köyde türbesi bulunan Selahaddin Buhari’ye hürmeten, 600 yıldır köydeki düğünlerde davul zurna çalınmasına izin vermiyorlar. Köyde yapılan düğünlerde mevlit okutuluyor. Müzikli düğünler ise, köyün dışındaki düğün salonunda yapılıyor.

Bursa tanıtımı.

Tavşanlı tanıtımı.

Domaniç tanıtımı.

 

Karaman Başyayla

 

Karaman Başyayla

Başyayla, Karaman arası: 196 km. Başyayla, Ermenek arası:  38 km. Başyayla, Sarıveliler arası: 39 km. Başyayla, Alanya arası: 131 km. Başyayla, Anamur arası: 162 km.

TARİHİ

Karamanoğulları Beyliği, 1228 yılında, Sarıveliler-Başyayla-Ermenek yörelerinde Anadolu Selçuklu Sultanı 1’nci Alaaddin Keykubat tarafından kurulmuştur. Beyliğin başında Nuri Sofu bulunuyordu. Nuri Sofu ölünce, beyliğin başına oğlu Karaman Bey geçti ve Karamanoğulları Beyliğinin sınırlarını genişletti.

Larende’yi fetihetti, şehre kendi adını verdi ve böylece Laren’de nin ismi “Karaman” oldu. Karamanoğlu Mehmet Bey, Başyayla’da Aktepe yöresinde Korundibi çevresinde bulunan inlerde (mağaralarda) uzun süre kaldı.

1967 yılında; Kirazlıyayla (Lafsa), Göztepe (Nahlas), Yeni Mahalle (Söğütlü), Şirindere (Bedenet) ve Başköy’ün birleşmesiyle kasaba olmuştur. Bundan dolayı da ismi (Başköyün=Baş ve Kirazlıyaylanın=Yayla) kelimelerinden alarak “Başyayla” olmuştur. 1990 yılında ilçe olan Başyayla, Karaman’a bağlanmıştır.

Karaman Başyayla

GENEL

İlçe Torosların zirvesine yakın bir yerde konumlanmış olup, deniz seviyesinden 1300-1600 metre yüksekliktedir. Torosların üzerinde yer almasına bağlı olarak arazi yapısı çok meyilli ve yatay yapılı kalker araziden oluşmaktadır.

İlçenin çoğu yeri yokuştur, yani inilip çıkılmalıdır. İlçe Akdeniz bölgesinde yer alır. Kışları kar yağışlı, soğuk ve uzun, yazları ise serin geçer. Yöre insanının tek geçim kaynağı arıcılık ve Başyayla’da üretilen “Napolyon” cinsi kirazdır.

Karaman Başyayla Kiraz Şenliği

BAŞYAYLA KİRAZ ŞENLİĞİ

İlçede her yıl geleneksel olarak Temmuz ayının ilk Pazar günü yapılan Kiraz Festivali, belediye meydanında başlar, kiraz güzeli seçimi, folklor gösterileri ve ücretsiz halk konserleriyle devam eder. Amaç: Başyayla kirazının tanıtılmasıdır.

Karaman Başyayla

GEZİLECEK YERLER

KİRAZLIYAYLA CAMİSİ

İlçe merkezine bağlı Kirazlıyayla Mahallesindeki cami, 1261 yılında Karamanoğulları tarafından yaptırılmıştır. Başyayla ilçesinin ilk camisi olarak kabul edilmektedir. Cami, tümüyle restorasyondan geçmiştir. Ancak orijinal kapısı hala ayaktadır. Kapı, eskiden Ramazan aylarında, kadınlar girişi olarak kullanılıyormuş.

Karaman Başyayla Aktepe Mevkii

AKTEPE MEVKİİ

Aktepe adı verilen yükselti üzerinde, kaleyi andıran doğal bir yığınak mevcuttur. Romalılar döneminde, burada bir kale bulunduğu tahmin edilmektedir. Tepe, çevresine son derece hakim durumdadır. Tepenin çevresindeki yamaçlarda: kayalara oyulmuş Roma tipi taş sandukalar, kapakları üzerinde kabaca kompoze edilmiş, yatar vaziyette aslan kabartmaları Roma dönemi kalıntılarının izleridir.

Ayrıca: mağaralar ve yine Aktepe üzerinde yer yer rastlanan, büyük ölçüde yapı taşları, peri bacaları şeklinde kaya bloklarına oyulmuş kemerli kaya mezarları, kayalar üzerinde sütun başlıklarında taş işlemeler görülmeye değer kalıntılardır.

Karaman Başyayla Aktepe Mevkii

Karamanoğlu Mehmet Bey’in burada bulunan inlerde yani mağaralarda yaşadığı söylenir. Burası: inişli çıkışlı, taşlı çakıllı engebeli dik arazidir. Vadinin içinde öbek öbek çakıl yığınları var. Yerleşim yerleri, yukarıdaki doğal kalenin içerisindeki inlerdi.

Bu vadi yamaçlarında, önceleri tütün ekiliyormuş, üzüm bağları varmış.  O devirde yerleşim yeri olan Kaşoluktan başlamak üzere, öbür başa doğru Başyayla’nın kuzeyini kaplayan doğal bir kaledir.

İnilmesi çıkılması mümkün olmayan bu doğal kalede 2-3 yerde geçitler vardır. Bu doğal kale, geçmiş devirlerde insanların barındığı, korunduğu bölgelerdir.

Karaman Başyayla Aktepe Mevkii

İlk baharda, kale içinde suların coşkun şekilde akmasıyla buradan suyun fışkırarak akışı toz halinde görüldüğünde, bu zirveye “Tozan su” denilir.

KIRK DİREK İNİ

50 X  50 metre ölçülerinde Kırk Direk İni, içinde daha önceleri kırk taş direk olduğu söylenirse de, bugün bunlardan sadece 4-5 tanesi kalmıştır.

BÜYÜK VE KÜÇÜK AK İN

30 X 40 metre ölçülerinde, tamamı insan eliyle oyulmuş Büyük Ak İn, yine insan eliyle oyulmuş Küçük Ak İn: özellikle geçmiş dönemlerin yapıcı ve yaratıcı gücünü ortaya koyan ve tarihi Lauzados şehrin hakkında bilgi veren önemli yerlerdir. Ayrıca, Küçük Ak İn’de ana kayaya boya ile yazılmış, geç dönem Rumca iki yazıt bulunur.

 

AĞ İN

Karamanoğlu Mehmet Bey’in korunma için yaşamını sürdürdüğü “Ağ in” Tozan su kalesinin 1 km doğusundadır. Ağ in: biri çok büyük, ikincisi ondan küçük dağ gibi kayalar, önünü kapayarak ağ inin uzaktan in ve mağara olarak görünmesini gizler.

Güneyden ve Batı istikametten, 2 adet girişi vardır. Batı girişi 15 metre ve güney girişi 25 metre genişliktedir. Batı girişin, yarısı 2 metre yükseklikte, ön kısmında iki set, arkası düz, bütün mekan taraklı çekiç ile tavan orak gibi, yarım hilal şeklinde yontularak çıkarılmıştır. Taban, çekiçli tırtıllı şekilde düzlenmiştir.

Ağ in’in güney girişi, geniş bir tiyatroya benzer. Kenarlara oturma yerleri yapılır. Orta yeri boş sahne gibidir. Sanki tiyatroya benzer. Tavan yarım ay örneğin yarım hilal baştan başa taş kazınmıştır. Ön kısmın tavanında kopmalar vardır.

 Küçük ağ’in büyük Ağ ine göre genişlik ve uzunluk açısından küçüktür.

Küçük Ağ in’in 10 metre batısında Küllü in vardır. Küllü inin içerisinde, yaklaşık 100 metre gidilerek direk inine geçilir. Ağ inde, canını kurtarmak isteyen, küllü ine gizlice girerek, direk ininden dışarı çıkarak akçalı çukurundan kaçarak izini kaybettirir.

Karaman Başyayla Ufacık İnler

UFACIK İNLER

Ağ in ve diğer inlerin güney yamacında yaklaşık 500 metre altında bulunan inlerdir. Kocaman bir kayanın içerisine oyulan bölüme: 4 mezar, ikinci katına 3 mezar, kayanın zirvesine 2 mezar yapılmıştır.

Mezarların üzerine, aslana benzer, büyük 1 tona yakın mezar kapakları konmuştur. Bir kayada olan bu mezarların, bir ailenin mezarları olduğu söylenir. Buna benzer daha da ufacık inlerde, yaklaşık 50’den fazla kaya mezarı bulunmaktadır.

Karaman Başyayla Kutup Ahmet Efendi Türbesi

KUTUP AHMET EFENDİ TÜRBESİ

Kirazlıyayla mahallesi üzerinde bulunan Türbe caddesindedir. Tarihi bir türbedir.

Türbenin üst sol köşesinde bulunan kitabeye göre, türbe içinde gömülü bulunan Kut bul Arifin Şeyh Ahmet Efendi, 1690 yılında ölmüştür. Kutup Ahmet Efendi, Konya Konevi Camisi kabristanında yatan, imam Muhammed Bağavi’nin oğlu Ali’nin oğludur. İmam Bağavi; Bağdat’tan Konya’ya gelmiş, Konya’da kendine “Form” diye bilinen yörede bir tekke verilmiştir.

Orada hayatını ilimle geçirmiştir. 1960’lı yıllarda yol genişletme çalışmaları sırasında kabri kaldırılmış ve Konevi cami avlusuna taşınmıştır. Oğlu Ali efendi, 1500’lü yıllarda Başyayla-Sarıveliler yöresinde vergi memuru olarak çalışırken, Kirazlıyayla (Lafsa) ya yerleşmiştir.

İzvit köyünde evlenmiş ve oğlu Ahmet (Kutup Ahmet Efendi) olmuştur. Kendini haç dönüşü, devrin padişahını ziyaret için gittiği İstanbul’da ölmüştür.

Kutup Ahmet Efendi, iyi bir din eğitimi almış, devrin sayılı din bilginlerinden ve tarikat büyüklerinden olmuştur. Kurt-ul Aktab’ın halk arasında kerametleri hala anlatılmakta ve canlılığını korumaktadır.

Karaman Başyayla Kirazlı Yayla

KİRAZLIYAYLA

Eski adı Lauzados (Lafsa) ve Romalılar tarafından merkezi Ermenek olan İsauria Dekapolis (on şehir) eyaletinin bir şehridir. Lauzados kelimesi, Hitit belgelerinde adı geçen Lawazanti şehrini hatırlatır. Hitit kralı III. Hattuşili’nin karısı, kendisini bu şehrin tanrıçası İstar’ın hizmetkarı olarak tanımlar.

Bu da Hititlerin bu bölgeye gelip şehir kurduklarını kanıtlar. Bugünkü Kirazlıyayla, eski adıyla Lafsa’nın kuzeyini çevreleyen, yalçın kaya bloklarının güneye, bugünkü köyün bulunduğu yamaçlara doğru uzanan sırtta peri bacalarını andıran, yüzlerce kaya ve bunların içlerine oyulmuş binlerce kaya mezarı ve barınak vardır.

İrili ufaklı bu mağaralardan çoğu insan eliyle oyulmuş olup, bir kısmı kaya manastırı, bir kısmı kaya mezarı, bir kısmı da ev barınak fonksiyonundadır. Kirazlıyayla’nın 1 km kuzeyinde bulunan bu kalıntıların Lauzados şehrine ait olduğuna inanılır.

YILAN OCAĞI

İlçe merkezinin 12 km uzaklığında bulunan Yılan Ocağı: hastalara derman olmaktadır. Yılan ocağında, ilkbahar ve yaz aylarında yılanların dışarı çıktıkları ve insanlara zarar vermeden kendilerine ikram edilen sütü içtiklerine inanılır.

Halkın yoğun ziyaret yeri olan Yılan Ocağına: yurdun çeşitli yerlerinden romatizma, sırt ağrısı, kas ağrısı ve benzeri hastalıkları olanlar yoğun olarak gelmektedir.

Karaman Sarıveliler